PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hadislerde Hz. İsa’nın dönüşü


dost1
10. January 2009, 08:35 PM
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Şimdi gelelim Hz. Muhammed’ten bu konuda nakledilen sözlere. Hz. İsa’nın gelişiyle ilgili 33 kişinin naklettiği toplam 118 hadis vardır. Bunlardan tekrarı olanlar sayılmadığı taktirde, 85 hadis kalır.16 İşte bir çok müfessirin, Kuran ayetlerini, Hz. İsa’nın gelişine zorlamasının sebebi bu hadislerin varlığıdır.

Bu hadislerin muteber hadis kaynakları olan Buhari, Davud, Tırmizi gibi kitaplarda bulunmaması (Yalnızca Müslim ve İbni Mace’de olması) ve ayrıca yine ilk dönem hadis kitapları olan Hemmam b. Munebbih’in SAHİFE’si, Ebu Yusuf’un eserleri, İmam Muhammed’in eserleri, Malik’in Muvatta’sı, Şafi’nin eserlerinde ve Abdurrazzak’ın Musned’in de bulunmaması (yalnızca birkaçında bir veya birkaç adet bulunması) gibi sebeplerle bu hadisleri ahad (rivayet eden sayısı az) saymışlardır. Bu hükmü verenler bu hadislerde anlatılan olaylar arasındaki tutarsızlıklara da dikkat çekmişlerdir. Yine bir çok uzman bunları Mütevatir (kalabalık toplulukça rivayet edilen) saymıştır.17 Bir konu hakkında hüküm çıkarmak, hadisin mütevatir veya ahad oluşuna göre hükmü değişir. Mütevatir bir hadiste geçen konu kesin doğrudur ve dinin inanılması gereken hükümleri arasındadır. Ahad hadislerde geçen konu ise, kesin inanılması gereken dini bir hükümleri arasına girmez. Bu işin uzmanları ikiye ayrılmış durumda. Bu konuda günümüzde önemli bir eser olan “Mesih’in Dönüşü” isimli eserde şu sonuca varılmıştır.

“Dolayısıyla bu mesele, Allah’a veya Peygamber’e iman gibi herkesin inanmak zorunda olduğu hususlar çerçevesinde düşünülmemelidir. Konuya ait rivayetlerin senetleri kat’i olsa da, delaletleri kat’i değilidir. Nüzul-i İsa’dan (geri dönüşü) bahseden hadisler, haber-i vahidin (ahad hadis) meşhur kısmından kabul edilse bile, kesin bir delille sabir olmuş bir konuyu reddetmiş sayılamayacağı için tekfir (dinden çıkma) edilemez. Zira böyle bir inkarda Hz. Peygamber’i değil, ikinci asrın alimlerini hataya nisbet ediş vardır. Öyleyse Nuzul-i İsa, itikadi bir mesele sayılamayacağına ve bunun ispatı için ortaya konan deliller ve bunların delaletleri, inkar edeni dinden çıkaracak derecede kat’i olmadığına göre, bu meseleye inanmayanı küfürle ve sapıklıkla itham etmek doğru bir yaklaşım olmayacağı gibi; bir takım olumsuzluklar var diye, Hz. İsa’nın nuzülünü anlatan hadislerin tamamını yok saymak da doğru değildir. Nuzül-i İsa meselesine ihtiyatla yaklaşmak, olayı doğru algılayabilmek çalışmak, müteşabih (net doğru olmayan) bir konu olması sebebiyle bazılarının Nuzül-i İsa’yı inkar etme hakkına sahip olduğu kadar, bazılarının da reddetmeme hakkını elinde bulundurduğunu gözardı etmemek daha akılcı bir yaklaşım olacaktır.”18

Bu konuda bazı düşünürler ise Hz. İsa’nın yeryüzüne gelişini, Hıristiyan dünyasının yavaş yavaş hatalı inançlarından arınıp, Hz. İsa’nın gerçek öğretilerine ve bunun sonunda da Allah’ın son dini olan İslam’a yakınlaşacağı şeklinde yorumlamışlardır. Böylece konunun İslam açısında da durumu sanırım net olmadığı ve hatta Hz. İsa’nın canlı bir insan olarak tekrar geri gelmeyeceğinin daha ağır bastığı ortadadır.
Kaynak:İlhan Akkurt (Armagedon Savaşı)