PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hurufu Mukatta


elmuh
21. September 2008, 12:53 PM
Kuranda kimi surelerin başında yer alan "hurufu mukatta" olarak bilinen harflerle ilgili çok farklı görüşler vardır. Bu harflere gizli anlamlar yükleyen yorumlar, açıktır ki Kuran'ın apaçık bir kitap olduğunu ifade eden ayetlerle doğrudan çelişmektedir.

Ancak bu harfleri okuduğumuzda bir anlam veremiyoruz. Bir anlam veremediğinde, hiçbir geçerli nedene dayanmadan, anlam uyduranlar da olmuş. Burada bunların herbirine tek tek girmek istemiyorum. İnternet üzerinde yapılacak bir araştırma ile, bu yorumlara kolaylıkla ulaşılabilir. Bu yorumlardan sadece bir tanesine, Tefhimu’l Kur’an daki anlatımı ile dikkat çekmek istiyorum.

Elif-Lam-Mim gibi Kur'an'da bazı surelerin başında yer alan Huruf-u Mukatta Kur'an'ın nazil olduğu dönemde Arap edebiyatında yaygın bir kullanıma sahipti. Şairler ve belâgat ehli bunları kullanırdı. Hatta bunun örneklerine İslâm öncesi şiir ve nesrinde rastlanmaktadır. O dönemde, herkes, bu harflerin anlam ve önemini kavradığı için, bunların Kur'an'da kullanılmasına karşı çıkan veya sorular yönelten olmadı. Çünkü bu tür kullanım onlara yabancı değildi. Hatta hiçbir saldırı fırsatını kaçırmayan İslâm ve Kur'an düşmanları bile bu harflerin kullanımına karşı çıkmadılar. Fakat zamanla, bu harfler kullanılmamaya başlandığından, tefsirciler bunların anlamını ve önemini tayin etmede güçlüğe düştüler. Bununla birlikte, sıradan okuyucunun bunların anlamı konusunda kafa yormasına gerek yoktur. Çünkü Kur'an'ın hidayeti (yol göstermesi) söz konusu olduğunda, bunlar hiçbir şeyi değiştirmiş olamazlar.

Ben farklı bir yaklaşımla, bu hitap tarzının neden ve nasıl kullanıldığı konusunda kendi görüşümü belirtmek istedim. Şüphesiz en doğrusunu bilen Allahtır.

Bu harfleri okuduğunuzda ne anlarsınız?.. Hiçbir anlam çıkmaz değil mi ?

Ancak anlamı olmaması, fonksiyonu olmaması demek değildir.

Şöyle bir düşünün, yolda biri karşınıza geçip örneğin " a, d, s" gibi size üç harf söylese ne yaparsınız ? Muhtemelen soran gözlerle o kişiye bakar, sonra ne diyecek diye merak edersiniz.

İnsan zihninin çalışmasında çağrışım olayı çok büyük rol oynamaktadır. Anlamlı bir kelime, cümle, konu ile ilgili bir uyaran aldığında, zihin o konuyla ilgili, konuya yakınlığı olan, hatta ses benzerliği olan kelimeler üzerinden başka konulara kolaylıkla geçer. İnsan zihni o andaki konuyla ilgili durumlara, yaklaşımlara odaklanır. İnsan zihninde belirli zihinsel durumlar oluşur.

Peki yukarıdaki örnekteki gibi bir anlam yüklenmemiş harfler duyduğunda ne olur? Tahmin edelim, deneyebilirsiniz de ...

Sırayla zihnin durumlarını anlamaya çalışalım:
Mevcut düşüncelerden uzaklaşır, harflere odaklanır.
Harflerden bir anlam çıkaramaz veya en fazla alfabe harfleri olduğunu düşünür, ama bir anlam çıkaramaz ve gerisini bekler. Yani merak uyandırır.

Kuranda da bu harflerin fonksiyonu bir anlam taşımak değil, hitabeti güçlendirmeye yönelik olarak merak uyandırıp, mesajın daha iyi verilmesini sağlamaktır. Bir iki örnek inceleyelim:

Bakara 1: Elif, Lam, Mim,
Bakara 2: Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır.

Bakara suresi başındaki bu ifadeye dikkat edersek, önce hitap edilen muhattabın dikkati çekiliyor ve zihnin dikkati üst düzeye çıkmış iken, bir sonraki, ikinci ayette surenin geri kalan kısmının daha dikkatli dinlenilmesini sağlayacak bir başka mesaj veriliyor.

Bir başka örneğe bakalım,

Casiye 1: Ha, Mim.
Casiye 2: Kitabın indirilmesi, üstün ve güçlü olan, hüküm ve hikmet sahibi Allah'tandır.

Görüldüğü gibi benzeri bir yapı var. Diğer Hurufu Mukatta denilen harflerle başlayan surelerde de benzeri yapılar kolaylıkla görülecektir.

Görüşümü kısaca özetlemek gerekir ise, hurufu mukatta denilen harflerin fonksiyonu bir anlam taşımak değil, hitabeti güçlendirmektir.

TEBYİN
21. September 2008, 01:10 PM
söze şok etkisi vermenin aracıdır diyorsunuz hurufi mukatta
mümkündür, mukatta dan sonra gelen ayetler bu tezi güçlendiriyor da,
yine de mukattaların her döneme söylenecek sözünün olduğunu,
bu vechile birer güzel müteşabih örneği olduğuna de inanıyorum
teşekkürler

arastirmaci
24. March 2009, 12:15 AM
Değerli Kardeşlerim,

Bu harflerin elbette çok farklı manaları ve içerikleri olabilir.
Ama şuna kesinlikle emin olun ki Allah (C.C) manasının bilinmesini istemediği, murat etmediği bir şeyi asla Kur'an'a koymaz.
Bu anlamsızdır.
Allah (C.C), "anlamsızlıklardan münezzehtir".

BU MANALARDAN BİRİSİNE CENAB-I ALLAH (C.C) MATEMATİK OLARAK ULAŞMAYI ÇOK ŞÜKÜR NASİP ETTİ...

Koordinat Eksenli çalışma "Bu harfler neden kullanılmıştır?" sorusunun cevaplarından sadece biridir.
Diğer anlamları varsa Allah (C.C) inşaalah zaman içerisinde o anlamları da farketmeyi ve açıklamayı müminlere nasip eder.

MUKATAA HARFLİ SURELERİN KOORDİNAT SİSTEMİNE KONUMLANDIRILMASI ÇALIŞMASI

Mukataa Harfli Surelerin "Mushaf sırasına göre" ve "Nüzul sırasına göre" Koordinata konumlandırılması neticesinde aşağıdaki grafikler ortaya çıkmıştır.

"Mushaf sırasına göre" yapılan çalışmada çok net şekilde "Allah" Lafzı ortaya çıkmıştır.

http://3.bp.blogspot.com/-A3rmWlVIJsI/UJJ4hfvJ4wI/AAAAAAAAAEM/eCpagpfoRsQ/s320/mukattaa.jpg

Konuyla ilgili tüm açıklamaları ve detayları görebileceğiniz adresler aşağıdadır.
http://mukattaa.blogspot.com/
http://www.mukattaa.org
http://www.muqattaat.org


Önemli diğer nokta ise şudur.
"Nüzul sırası ile yapılan çalışmada "ALLAH" Lafzı çıkmamaktadır."

http://1.bp.blogspot.com/-7pKp5XfNqdo/UJJsBKAlAZI/AAAAAAAAAD0/R1kjpaS4em0/s320/mukatta.jpg


ACABA NEDEN?
BU SORUNUN CEVABI GRAFİK ÇALIŞMASININ SEBEBİ VE ÇIKIŞ NOKTASINDADIR.


GRAFİK ÇALIŞMALARININ SEBEBİ VE ÇIKIŞ NOKTASI
1.) Kur’an-ı Kerim’deki 114 sureden 29’unun ilk ayetleri çeşitli Arapça harflerle başlar. “Elif Lam Mim, Ya Sin, Ha Mim” gibi… Bu harflerin ne anlama geldiğini yalnızca Yüce Allah (C.C.) biliyor.

2.) Kur’an-ı Kerim, iniş (nüzul) sırasına göre sıralanmamıştır. Yüce Allah’ın (C.C) emriyle vahyin hemen akabinde, Cebrail (A.S) tarafından ayetlerin ve surelerin yerleri tek tek belirtilmek suretiyle “farklı şekilde tertip edilmiştir”.

Şu an elimizde bulunan Kur’an-ı Kerim bu “Tertip üzerinedir”.

------------------------------------------------------------

1.) Sure başlarında “Mukataa harflerinin” kullanılması ve
2.) Kur’an tertibinin, sure ve ayetleriyle vahiy esnasında “yeniden yapılması”, “Sıradan, anlamsız ve dikkate alınmaması gereken” bir işlem midir, yoksa “Bilinçli” olarak mı yapılmıştır?

Koordinat Ekseninde yapılan Grafik çalışmasının amacı, bu çok önemli ve sebebi merak konusu olan 2 soruya (şayet “Bilinçli” bir eylemse), Matematik boyutta “Görsel” bir yanıtın olup olmadığıdır.

Grafik çalışması, “mukayese ve değerlendirmelerin” en sağlıklı şekilde yapılabilmesi için iki türlü yapılmıştır.

1. Elimizde bulunan Kur’an-ı Kerim’deki surelerin sıralamasına göre,
2. Surelerin vahiy, (iniş, nüzul) sırasına göre,

Bir konuyu önemle vurgulamak ihtiyacını hissediyoruz:

Koordinat Düzleminde yapılan çalışmalar neticesinde ortaya çıkan sonuçların, “Görünen sonuçlar” olduğu sizlerin de malumudur.
Bu çalışmalarda “Toplama, Çarpma, Bölme ve Çıkarma” işlemleri yoktur.

Elinizdeki verileri “sırayla” ve “kurallara uygun şekilde” eksenlerdeki yerlerine yerleştirir ve kural gereği işlemleri tamamlarsınız.
Bu sebeple bu tür çalışmalar, “sağa sola çekiştirilecek” ve üzerinde “mantıksız” yorumlar yapılacak çalışmalar değildir.
Ortaya çıkan “Grafik” neyse sonuç O’dur.

"Bakar Körlere" veya "Görmek istemeyenlere" uygulanabilecek bir tedavi yöntemi bugüne kadar maalesef bulunabilmiş değildir.
Bugünden sonra da bulunması asla mümkün değildir.
Yukarıda dediğimiz gibi, Ortaya çıkan “Grafik” neyse sonuç "O’dur".

Yurt dışından ve yurt içinden Peygamber Efendimiz'e (S.A.V) ve Kutsal Kitabımız Kur'an-ı Kerim'e saldırı yapanlara bu bilgi ve belgeler, müslüman kardeşlerimiz vasıtasıyla zaman içinde ulaşacaktır.

Bu çalışmaların, "İnanan" veya "İnanmayan" tüm insanlara "Akıl yoluyla doğruları görebilmeleri için" faydalı olmasını Allah'tan diliyorum.

Konuyla ilgili tüm açıklamaları ve detayları görebileceğiniz adresler aşağıdadır.

http://mukattaa.blogspot.com/
http://www.mukattaa.org
http://www.muqattaat.org

Allah'a emanet olun...

Mü'min Kardeşiniz
------------------------------------------------------------
Yunus Suresi (10) - Ayet 100 -
"Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!"
------------------------------------------------------------
İsra Suresi (15) - Ayet 88 -
"De ki: Andolsun eğer insan(lar) ve cin(ler) bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine arka olsalar yine onun benzerini getiremezler."
------------------------------------------------------------
Furkan Suresi (25) - Ayet 52 - 53 -
52. Artık inkârcılara boyun eğme, onlara karşı Kur'an ile zorlu bir cihat aç.
53. İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur.

hiiic
19. June 2010, 10:19 AM
Bu harfler süstür süs...
HAni bir ingilize bişey anlat dediğinizde ilk başta şöyle der "aaaaa well" bu nedir şimdi?
Şiir seklinde inmistir sonucda ve edebi bir özelliği dahada ötesinde dikkat çekme unsuru vardır...
Kelimelere ve harflere ne kadar hakim oluduğunun göstergesidir. Baska bir anlam ifade etmez, eşbetteki sayısal bazı değerler içerebilir, sifreler v.s. olabilir ama bundan önce ne dediğini hatta böyle bir sifre arayısına girip girmememizi söylediğini anlamak gerekiyor. ayrıca sifre bulma kisiden kisiye değisir.. gerçekler ise mutlaktır... kuran kisiden kisiye değisir diyene kafa atmak istiyorum.

Yani burnunuz hala sağlamken heryerde bu tür edebi harflere mana arayısına girmeyin, baskasına göre farklı rakamların baz alınabileceği sifreleme islemleri yapmayın. Bu konu cok ciddi bir konu acayip vebal gerektirir. her an kafası karısmız bir müslümanın cihad tahtası olabilirsiniz.

pramid
19. October 2010, 03:31 PM
en iyisini, bize allah öğretene kadar, allah bilir

pramid
28. June 2011, 06:53 PM
Kur’an-ı Kerim, insanların gündelik hayatlarında kullandıkları harflerle yazılabilen bir kitap olarak indirilmiştir. Bu harfler bilindiği gibi, Arapça dilinin harfleridir. Aynı harflerin bir kısmı sûre başlarında ve herhangi bir kelime oluşturmadan yer almışlardır. Örneğin; Bakara Sûresi söz konusu harflerden “Elif Lam Mim”, Mü’min Sûresi “Ha Mim” harfleri ile başlamaktadır. İşte bu durum, Mekki surelerinin bir kısmının önemli özelliklerindendir... Kur’an-ı Kerim sureleri üzerinde inceleme yapılırsa, daha başka surelerin de böyle bazı harflerle başladığı görülür ve bunlara Huruf-ı Mukattaa denir.
Huruf-ı Mukattaa olarak adlandırılan bu harfler için, “Kesik kesik okunan ayrılmış harfler”, “Alfabetik harfler”, “Mukattaat”, “hece harfleri”, “kesikli harfler”, “bitişik yazılıp ayrı ayrı okunan harfler”, “ayrı ayrı yazılmış, bitişik olmayan harfler” vs. denilmiştir. Bu harfler ve sistem üzerinde çok konuşulup yazılmıştır ve bunların çoğu birbirileriyle ihtilaflıdırlar. Bu denemede o yazılanlarla oluşan birikim üzerinde durulmayacaktır(1).
Kur’an’daki ile aynı harfleri kullanıp çeşitli konularda birçok kitap veya başka metinler yazan insanoğlu, Kur’an’ın benzeri bir kitap getiremediği gibi, Kur’an’da bulunan bir sûrenin benzerini bile getirememiştir/ getiremiyor/getiremez. “Eğer siz kulumuza indirdiğimize dair bir kuşku taşıyorsanız, haydi, hemen onun benzeri bir sûre getiriniz ve eğer sözünüze sadıksanız, Allah dışındaki tanıkları da çağırınız.” (Bakara 2/23, 24). Benzer âyetler için bakınız: Yunus 10/37; İsra 17/88; Kasas 28/49.
Kur’an metnini meydana getiren harflerin herhangi bir anlamlı kelime içinde değil de, kendi başlarına sûrelerin başlangıcında bulunması, Kur’an’a özgü bir durumdur(2). Kur’an’ın bu özelliği üzerinde düşünüp değerlendirmeler yapmanın bir sakıncası olmadığını düşünüyorum. Bunun yanında söz konusu harflerin gizli, gizemli, olağanüstü durumları çağrıştıran, bir takım şifreler taşıyan ve bunlara benzer anlamları olduğu görüşüne katılmıyorum (En doğrusunu Allah bilir).
Huruf-ı Mukattaa olarak seçilen harflerin telaffuzu sırasında çıkarılan seslerin çok net ve kuvvetli olduklarını görüyoruz. Bunun önemli bir duyuru veya uyarı yapılacağında önceden çekilen “Dikkat! Dikkat!” sesleri gibi bir amaca yönelik olduğunu ve bir hedefinin bulunduğunu söyleyebiliriz. Huruf-ı Mukataa harfleri ile ilkin dikkat çekiliyor, çekilen dikkatle insan zihni bir noktaya odaklanıyor ve böylece düşünme bu noktanın üzerinde yoğunlaştırılıyor. Sonra da bildirilen/verilen çok önemli bilgiler alınıyor (gereği gibi alınabiliyor). Bu bilgiler, İslâm Dini’nin temel kavramlarından Allah, Kitap, Resul, iman-amel ilişkisi, kalem ve vaad hakkındaki tanım ve açıklamalardır... Buna uygun olarak her Müslüman, Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlamaya çalışırken ve hayatını O’nun hükümleri doğrultusunda düzenlerken, kendini sürekli bu tür çekilen dikkatlere endeksli; diğer bir söylenişle vahye ayarlı tutmak zorunda ve borcundadır.
Surenin başındaki Hurûf-ı Mukattaa harflerinden biri ya da birkaçı ile çok etkileyici bir sesle sinyal verildiğinde, arkasından çok önemli bilgilerin verileceği derhal anlaşılmalıdır. Buradaki harfler, Huruf-ı Mukattaa içinde yer alan Kaf, Sâd ya da Elif, Lam, Mim, Ra olabilir. Burada dikkat ve ilgimizi çeken, Kur’an-ı Kerim’in bu sistem ve yöntemidir. Bunun yanında bu harflerden sonra gelen âyetlerin Kur’an’daki temel kavramlardan söz ediyor olmaları gerçekten çok etkileyici ve önemlidir, diye düşünüyorum… Buna bağlı olarak yukarıda da değindiğim gibi, bu yöntem/sistem üzerinde durup düşünmenin, gerekli ve yararlı olduğu görüşündeyim. Bu görüşüme katılan gayretli genç Kur’an araştırmacıları tarafından, mevcut literatürde yer alanlara ek olarak yeni görüş ve düşünceler üretileceğini umut ediyorum.
Kur’an-ı Kerim’de yirmi dokuz sûre Hurûf-ı Mukattaa harflerinden bir ya da birkaç tanesi ile başlar(3). Hurûf-ı Mukatta ile dikkat çekildikten sonra, hakkında bilgi verilen kavramlara göre, söz konusu surelerdeki âyetler şunlardır.
Allah (c):
1- “Elif, Lâm, Mim! Allah ki, O’ndan başka tanrı yoktur. Daima diri ve koruyup yöneticidir.” (Ali İmran 3/1, 2).
2- “Ha, Mim, Âyn, Sin, Kaf! O Aziz ve Hâkim olan Allah, sana ve senden öncekilere böyle vahyeder.” (Şura 42/1, 2).
Kitap:
3- “Elif, Lâm, Mim! İşte o Kitap; kendisinde hiç şüphe yoktur, muttakiler(Allah’a karşı sorumluluk bilinci içinde olanlar) için yol göstericidir.”(Bakara 2/1, 2),
4- “Elif, Lâm, Mim, Sâd! Sana insanları uyarman ve inananlara öğüt vermen için bir Kitap indirildi; artık için daralmasın, rahat ol.”(Araf 7/1, 2) ,
5- “Elif, Lâm, Râ! İşte bunlar, hikmetli Kitabın âyetleridir.”(Yunus 10/1)
6- “Elif, Lâm, Râ! Bir Kitap’tır ki, hikmet sahibi, her şeyden haberdar olan tarafından âyetleri sağlamlaştırılmış, sonra da güzelce açıklanmıştır.”(Hud 11/1)
7- “Elif, Lâm, Râ! Bunlar apaçık Kitabın âyetleridir. Biz O’nu Arapça bir Kur’an (Arapça okunan bir Kitap) olarak indirdik ki, anlayasınız. Biz bu Kur’an’ı vahiy etmekle sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Sen ondan önce bilmeyenlerden idin.” (Yusuf 12/1–3).
8- “Elif, Lâm, Mim, Râ! Bunlar Kitab’ın âyetleridir. Sana Rabbinden indirilen haktır, fakat insanların çoğu inanmazlar. Allah odur ki, gökleri görebileceğiniz bir direk olmadan yükseltti, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı iradesine boyun eğdirdi. Hepsi belli bir süre için akıp gitmektedir. Her şeyi yönetir, âyetleri açıklar ki, Rabbinizin karşısına çıkacağınıza kesin olarak inanasınız.” (Rad 13/1, 2).
9- “Elif, Lâm, Râ! Bir Kitaptır ki, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, o güçlü ve lâyık olan Allah’ın yoluna çıkarman için O’nu sana indirdik. O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa, hepsi onundur. Çetin azaptan dolayı vay kâfirlere!” (İbrahim 14/1, 2)
10-“Elif, Lâm, Râ! Bunlar Kitabın, yani apaçık Kur’an’ın âyetleridir.” (Hicr 15/1)
11- “Ta, Ha! Biz, bu Kur’an’ı sana güçlük çekesin diye indirmedik. (Taha 20/1, 2)
12- “Ta, Sin, Mim! Bunlar, apaçık Kitabın âyetleridir. (Şuara 26/1, 2)
13- “Ta, Sin! Bunlar Kur’an’ın, yani apaçık Kitabın âyetleridir. (Neml 27/1)
14- “Ta, Sin, Mim! Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir. (Kasa 28/1, 2)
15- “Elif, Lâm, Mim! Bunlar hikmetli Kitab’ın âyetleridir. (Lokman 31/1, 2)
16- “Elif, Lâm, Mim! Şüphe yok ki, bu Kitabın indirilişi âlemlerin Rabbi tarafındandır. Yoksa O’nu uydurdu mu diyorlar? Hayır, O, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş bir kavmi uyarman için Rabbinden gelen bir gerçektir, belki dosdoğru yola gelirler (Secde 32/1–3).
17-“Ya, Sin! Hikmetli Kur’an’a dikkat et (O’na iyice bak ve gereğini yerine getir)!” (Yasin 36/1, 2).
18- “Sâd! Şerefli Kur’an’a dikkat et (O’na iyice bak ve gereğini yerine getir)!” (Sad 38/1)
19- “Ha, Mim! Bu Kitabın indirilişi, aziz ve âlim Allah tarafındandır.” (Mü’min 40/1, 2).
20- “Ha, Mim! Rahman, Rahim’den indirilmiştir. Bilen bir toplum için, âyetleri açıklanmış, Arapça okunan bir Kitaptır, müjdeleyici ve uyarıcı olarak. Fakat çokları yüz çevirmiştir, onlar işitmezler. Dediler ki; bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtüler içinde, kulaklarımızda bir ağırlık ve seninle bizim aramızda bir perde var. Sen yap, biz de yapıyoruz.” (Fussilet 41/1–5).
21- “Ha, Mim! Apaçık Kitaba dikkat et(O’na iyice bak ve gereğini yerine getir)! Ki, biz düşünüp, anlamanız için O’nu Arapça bir Kur’an (Arapça okunan bir Kitap) yaptık.” (Zuhruf 43/1–3).
22- “Ha, Mim! Apaçık Kitaba dikkat et(O’na iyice bak ve gereğini yerine getir)! Ki; biz O’nu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz uyarıcıyız. Her hikmetli emir, O’nda ayırt edilir.” (Duhan 44/1–4)
23- “Ha, Mim! Kitabın indirilmesi, o üstün hikmet sahibi Allah tarafındandır.” (Casiye 45/1, 2).
24- “Ha, Mim! Kitabın indirilişi, aziz, hâkim olan Allah tarafındandır.” (Ahkâf 46/1, 2).
25- “Kaf! Şerefli Kur’an’a dikkat et(O’na iyice bak ve gereğini yap)!(4) İçlerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kâfirler; ‘bu tuhaf bir şeydir’ dediler.” (Kaf 50/1, 2).
Resul (s):
26- “Kaf, Ha, Ya, Âyn, Sâd! Bu Rabbinin kulu Zekeriya’yı anıştır.” (Meryem 19/1, 2).
İman-amel ilişkisi:
27- “Elif, Lâm, Mim! İnsanlar yalnız inandık demekle, hiç sınanmadan bırakılacaklarını mı, sandılar?” (Ankebut 9/1, 2).
Vaad:
28-“Elif, Lâm, Mim! Rum yenildi. En yakın yerde onlar yenilgilerinden sonra, yeneceklerdir.” (Rum 30/1–3).
Kalem:
29- “Nûn! Kaleme ve yazdıklarına dikkat et/onlara iyice bak! Sen Rabbinin nimetiyle cinlenmiş değilsin. Senin için kesintisiz bir mükâfat vardır.” (Kalem 68/1–3).

Bay Kader
30. June 2011, 01:56 PM
Kusura bakma imla hatalarim olursa. memnun kaldigim yon, bu celiski gordugun zaman soyleyebilmen, hic bir yerde Allah'tan daha adaletli ve demokrasi dersek daha hur demokrat yok! Gazali'nin koydugu yasak yuzunden kimse gorup anladigi halde neden bu boyle o zaman diye konusamadi soramadi, artik gazali zamani gecti. Memnunum :D

pramid
18. November 2011, 09:15 AM
insanlığın emrine verilen ve secde eden nedir?

malik ve melik olan allahın melekeleri ile oluşturduğu meleklerdir.

melik olan allah bir hüküm çıkardığında bu ruh melekler ile birlikte rasullere nezzele edilmektedir.

nasıl bir padişah ülkey yönetmek için gönderdiği fermanlar yönetimin gücü ise kuran ayetleride melik olan allahın yönetim gücüdür. yani melekesi ile oluşturduğu meleklerdir. yani harfler melekleri yani ayetlerin kelimelerini oluşturur. insanın emrine verilerek konuşan bir varlık olur ve bu insana öğretilen kelimelerdir.

peki bu melekler bazen güç bakımından farklı mıdır ?
evet farklıdır çünkü melekleri ikişer üçer dörder cenahlı yapan allahdır?

peki bu melekler özellik bakımından dizilebilen bir yapımıdır. sıra sıra dizilen melekler ?

arkadaşlar rabbimiz bize hitabetini güçlendirme adına bu harfler ile bize mesaj veriyor... ayetlerin güçleri farklı yani cenahı... ayrıca dizi dizi harf(melek) ile ayetler oluşuyor. yine dikkat edin bu harflerden sonra ya peygamber karakteri yada kitap özelliği gelmekte...

umarım bir çağrışım olmuştur. en iyisini allah bilir. kitap açık bir kitap yeterki eldeki verileri kullana biledlim.

aklıma gelmişken ahirette bu kitapdan sorguya çekileceğiz ve dizidizi melekleri göreceğiniz gün ayetlerini hatırlayın...

görüşlerinizi pramid42k@hotmail adresinede gönderirseniz sevininirim çünkü bir çok internet ulaşım yerinde hanifler engelli

selametle

pramid
21. November 2012, 12:16 PM
Ayasofyada bazı din terimlerinin kısatmalarına rastlanmıştı. Hayli ilginç gelmişti bana. Bir arkadaşın gönderdiği yazıyı paylaştım.

http://vekuran.blogspot.com/2012/11/bir-teori-huruf-u-mukatta.html

Hasan Akçay
21. November 2012, 05:35 PM
DIL DUVARI -LANGUAGE BARRIER
http://www.free-minds.org/Old/articles/science/language.htm

Dr Ayman
bu makalesinde
hurufu mukatta ile ilgili olarak
özetle sunu belirtiyor:

Bunlar harf degil
kelimedir.

Kurân "halkin dili"nde inmistir; o yüzden halkin kullandigi seslenisleri, deyimleri, argolari... icerir.

Örnegin
sûre 20 TAHA ile baslar. طه "Hey, efendi!" anlaminda bir seslenistir. Arapcanin klasik sözlüklerinde bunun aciklamasi:

معناهُ يا رجُلُ بالحَبْشِيَّةِ

طَهْ مجزومة : إِنها بالحبشية يا رجل

Özür dilerim, vaktim simdilik bu kadar. Allah isterse
sonra daha fazla bilgi aktarabilmek umuduyla ve

sevgi ile,
Hasan Akcay

Fers
22. November 2012, 12:52 AM
Kurân "halkin dili"nde inmistir; o yüzden halkin kullandigi seslenisleri, deyimleri, argolari... icerir.

hel yestevii elleziine yalemuune ve elleziine laa ya lemuune...

Hasan Akçay
22. November 2012, 03:41 AM
hel yestevii elleziine yalemuune ve elleziine laa ya lemuune... (Fers)

http://www.free-minds.org/Old/articl...e/language.htm
Dr Ayman
bu makalesinde
hurufu mukatta ile ilgili olarak
özetle sunu belirtiyor:

Bunlar harf degil
kelimedir.

Kurân "halkin dili"nde inmistir; o yüzden halkin kullandigi seslenisleri, deyimleri, argolari... icerir.

Örnegin
sûre 20 TAHA ile baslar. طه "Hey, efendi!" anlaminda bir seslenistir. Arapcanin klasik sözlüklerinde bunun aciklamasi:

معناهُ يا رجُلُ بالحَبْشِيَّةِ
طَهْ مجزومة : إِنها بالحبشية يا رجل

Bu bir görüs. Yanlis olabilir. Ama Allah'in bambaska bir tavir icin dile getirdigi "Bilenle bilmeyen bir olur mu?" uyarisini hak etmez.

Baskalarinin acikladigi görüslerinin ardindan Allah'in bu ayetini aleyhte anlamlar cagristiracak sekilde alintilayip ayetin arkasina saklanmayalim. Görüslerini acikca ortaya koyanlar kadar biz de cesur olalim ve kendi görüsümüzü cesaretle ortaya koyalim ki okuyanlar bizi dogru anlasin.

Lütfen.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

_________________________________

TAS (طس):

gömülmek,
odaklanmak.

Neml 1:

طس تِلْكَ آيَاتُ الْقُرْآنِ وَكِتَابٍ مُّبِينٍ

Odaklan aciklayan kitabin, kurân’in bu âyetlerine.

*

TASAM (طسم):

bileglemek
didik didik etmek.

Suârâ 1-2:

طسم
تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ

Didik didik et
aciklayan kitabin bu ayetlerini.

*

HAM (حم):

bir amacla,
planli.

Aciklama:

حَمَّهُ: قصد قصده.- اللّه كذا: قضاه وقدّ ره
حُمَّ يُحَمُّ حَمّا :- الأَمرُ: قُضي؛
(حُمَّ): الأمْرُ بالضم (حَمّاً) قُضِيَ وله ذلك قُدِّرَ
وحَمَّ حَمَّهُ) قَصَدَ قَصْدَهُ)

Mumin 1-2:

حم
تَنزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ

Bir amacladir
bu kitabin üstün, bilen Allah’tan indirilmesi.

*

ASAK (عسق):

hayat verme
pollenleme

Sûrâ 1, 2, 3:

حم
عسق
كَذَلِكَ يُوحِي إِلَيْكَ وَإِلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكَ اللَّهُ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Planli bir sekilde
hayat vermek üzere
üstün, bilge Allah sana ve senden öncekilere iste böyle vahyeder.

pramid
22. November 2012, 09:10 AM
Görüslerini acikca ortaya koyanlar kadar biz de cesur olalim ve kendi görüsümüzü cesaretle ortaya koyalim ki okuyanlar bizi dogru anlasin.


Düşünmek zordur, söylemek daha zordur ve tehlikelidir.

Fers
23. November 2012, 01:39 AM
Bu bir görüs. Yanlis olabilir. Ama Allah'in bambaska bir tavir icin dile getirdigi "Bilenle bilmeyen bir olur mu?" uyarisini hak etmez.

hel yestevii elleziine yalemuune ve elleziine laa ya lemuune... (Fers)

anlatmak istediğimin Allah'in bambaska bir tavir icin dile getirdigi "Bilenle bilmeyen bir olur mu?" uyarisiyla ilgisi yok...

"men ya lemu ve men laa ya lemu" yani "er rasuul enzere bi hi illaa kavme hu"...

ifadedeki ilk "men", kur anın kendi devrindeki gerçek/asıl muhatabını, ikinci "men" günümüzün" kendini o muhatabla aynı konumda zannedenin temsili...

men 1/ o, gelen öğüdün ne olduğunu en iyi bilen/birebir olduğu gibi bin çeşit meale/yoruma ihtiyaç duymadan anlayan "gerçek bilen"...
men 2/ öteki o, ondan sonra gelen biz ve bizim gibi kendi yorumlarında çırpınan samimi olan veya samimiyetsiz olan...

Baskalarinin acikladigi görüslerinin ardindan Allah'in bu ayetini aleyhte anlamlar cagristiracak sekilde alintilayip ayetin arkasina saklanmayalim. Görüslerini acikca ortaya koyanlar kadar biz de cesur olalim ve kendi görüsümüzü cesaretle ortaya koyalim ki okuyanlar bizi dogru anlasin.

hocam hayal dünyana dayanarak gereksiz/haksız yere ithamda bulunmuşsun, belkide iç dünyanı benim üzerimden dışa vurmuşsun...

Düşünmek zordur, söylemek daha zordur ve tehlikelidir.

tehlikelik bir durum da yok, sadece yorumumu yaptım beğenen de çıkar beğenmeyen de, yeterki iyi niyetle yaklaşılsın...

ifade açık, ne yaparsanız yapın günümüz kavmleri onlar/o günün kavmi olamazlar...
ne onların kültüründen, deyimlerinden, atasözlerinden, günlük hayatta kullandıklarından, birbirleriyle ilişkilerinden vs. ne de konuşma dillerinden haberdar değiller...

Kurân "halkin dili"nde inmistir; o yüzden halkin kullandigi seslenisleri, deyimleri, argolari... icerir.

bu görüşün yanlış olduğunu dile getiren bir ifade kullanmadım, ifadenin sahibi arkadaşa/ifadesine katılıyorum...

yazılı gelmeyen/haberciye yazdırılma emri verildiğinin delili olmayan bir bildiridir/sözlü aktarımdır kur an...
hadisleri bir çırpıda çöpe atabilen, değiştirilip ilavelenmiştir diyebilen cesaretli muhteremler, bilmezler mi ki kur anda resulden muhatablarına kendi dilinde/kendi kültürlerinde/deyimleri/atasözleriyle sözlü aktarımdır...

pramid
23. November 2012, 09:14 AM
Evet doğru, halkın anladığı dilde inzal edilmiştir. Bu halkın anladığı ifadelerin anlamlarının günümüze kadar sağ salim ulaşmaması ise çok manidardır.

Yoksa kuran sadece o döneme değil bir kısmıda bu dönem için anlaşılması için mi de inzal olmuştur. Bu öğretici rab sadece o dönem için mi inzal etti, alemler için mi?

Aslında bir süredir çalıştığım bir husus var. Özellikle hasan ve fers kardeşlerin görüşlerini de almak isterim.

Necm suresi?

Bu sure vahyin iniş zamanını anlatmakta mıdır?

Vahyin iniş zamanı ise, bu ramazan ayının başlangıcı mıdır ?

Astronomi kelime anlamları ile

Yay, yay saniyesi,

Kadir, kadir derecesi,

Şira,sirius yıldızı,

Bu yıldızın doğuş zamanları,

Bu yıldızın ufkun üstüne çıkışı?

Bunları birde siz araştırabilirmisiniz?

Araştıran arkadaşlar lütfen bilgileri paylaşsınlar.

Hasan Akçay
24. November 2012, 06:51 AM
Merhaba pramid kardesim. Benim bildigim sizin isinize yarar mi? Ama yine de cevap vermeye calisayim. Kusurlarim affola.

Bu sûre vahyin inis zamanini anlatmakta midir? Evet ama yalnizca burada sözü edilen vahyin inis zamanini.

Bu, ramazan ayinin baslangici midir? "Ramazâ ayi"ndan kasit 2:185'teki sehru ramazân ise hayir. Ayetlerden benim anladigim, SEHR "dolunay"dir; SEHRU RAMAZÂN 29, 30 gün degil bir gecedir. Sehru ramazân = sicak dolunay. Yaz dönencesi yani 21 Hazirandan sonraki ilk dolunay. O gece münafiklari ele veren bir sûre inmistir (9:64, 81, 86, 124, 127).

Yay, yay saniyesi.... Benim köyümde "Günes bir adam boyu olunca..." denir. Bir adam boyu. Kurân'in indigi ortamda da "iki yay uzunlugu" deniyormus. Iki yay uzunlugu. Bunun astronomiyle ilgisi olmasa gerek.

Kadir gecesi... Sicak dolunay = kadir gecesi. Ayetlerden benim anladigim bu. 21 Hazirani izleyen 30 gün icindeki bir dolunay gecesi.

2010: 26 Haz,
2011: 15 Tem,
2012: 3 Tem,
2013: 23 Haz...

Sira, sirus yildizi... Üzerine yemin edilen bir yildiz. Tipki baska ayetlerdeki hézel beledil emîn, el asr, ed duhâ, el leyl... gibi. Özel bir anlam cikarilabilir mi?

Sevgi ile,
Hasan Akcay

Fers
28. November 2012, 02:26 AM
maide/89
it aamu aşereti mesaakiine/kısvetuhum/sıyaamu selaaseti eyyaamin/tahrııru rakabetin...
on düşkünü yedirme/on düşkünü giydirme/üç gün sıyam/köle hürriyeti...

mücadele/3,4
it amu sittiine miskiinen/siyaamu şehreyni mutetaabiayni/tahriiru rekabetin...
altmış düşkünü yedirme/birbiri ardınca sıyaamu şehreyni/köle hürriyeti...

birbirlerinin alternatifi ifadelerde ilk ayette on ikincisinde altmış, köle hürriyetleri sabit...
sıyaamu selaaseti eyyaamin/siyaamu şehreyni mutetaabiayni...denk midir


ali imran/41
kaale rabbic al lii aayeten, kaale aayetuke ellaa tukellimen naase selaasete eyyaamin illaa remzan.../
efendim bana alamet tayin et, senin alametin insanlara selaasete eyyaamin illaa remzan konuşmaman...

meryem/10
kaale rabbic al lii aayeten, kaale aayetuke ellaa tukellimen naase selaase leyaalin seviyyen.../
efendim bana alamet tayin et, senin alametin insanlara selaase leyaalin seviyyen konuşmaman...

selaasete eyyaamin illaa remzan/selaase leyaalin seviyyen...
birbirine denk ifadeler...

remz/güç anlaşılır, gizli ve kapalı söyleme
seviyya/ düz, doğru...


bakara/228
vel mutallakaatu yeterabbasne bi enfusihinne selaasete kuruuin.../ boşanmış kadınlar kendi kendilerine selaasete kuruuin bekler...

talak/4
fe iddetuhunne selaasetu eşhurin.../ onların iddetleri selaasetu eşhurin...

selaasete kuruuin/selaasetu eşhurin...
birbirine denk ifadeler, kuruu ve şehr denk ifadelerde aynı görevde...


hud/65
fe akaruuhaa fe kaale temetteuu fii daarikum selaasete eyyaamin.../
onu kestiler, ozaman dediki, faydalanın üç gün yurdunuzda...

ortak noktalar, herbirinde üç muhabbeti...

Hasan Akçay
28. November 2012, 09:44 AM
birbirlerinin alternatifi ifadelerde ilk ayette on(,) ikincisinde altmis...
denk midir

Denk olmasi sart midur?

10 yoksulu doyurmak ya da giyindirmek bile bile yemin bozmanin,
60 gün oruc tutmak ise zihardan dönmenin

kefareti.

Zihar
özel bir yemin.

Her hangi bir yemin
özel bir yemine

denk midir ki

o yeminden dönmenin kefareti
zihardan dönmeninkine

denk olsun?

*

selaasete kuruuin/selaasetu eshurin...
birbirine denk ifadeler, kuruu ve sehr denk ifadelerde ayni görevde...

Haklisiniz.
SEHR burada

dolunay degil iki aybasi halinin arasindaki
süredir.

Kurân'daki SEHR elbet 29-30 gün anlamina da gelir. Ama yilin 12’de 1’i degildir.

Kurân’daki SEHR "iddet es suhûr"un en az
12’de 1’i, her üc iddette bir kez de iddetin
13’te 1’idir.

Ben Bakara 185’teki "sehr"in dolunay oldugunu Kadr 1’deki LEYL baglaminda söyledim. Her ikisi de "hu = el kurân"in indirildigi vakittir.

Innâ enzelnâhu fî LEYL etil kadr (97:1)
SEHR u ramazâl ellezî ünzile fîhil kurân (2:185)

Sevgi ile,
Hasan Akcay

pramid
28. November 2012, 10:29 AM
birbirine denk ifadeler, kuruu ve şehr denk ifadelerde aynı görevde...

Şehr değişmeyen bir zaman birimidir.

Kuruu ise kadından kadına değişir.

ates demir
28. November 2012, 11:16 AM
Ayın aydönümü 28 günde birdir
Ovarian siklus normalde 28 gunde birdir. İlk 21 gun ovulasyon son 7 gun menstruasyondur.
Sureler birbirine denk.
İlki degismez evrenseldir. İkincisi yani ovarian siklus hormonal, ruhsal vb gibi sebeplerce degisebilir. Ancak evrensel olanı, kitaplarda yazanı, normali 28 gundur.
Bir bebegin olusum zamanini insanlar 9 ay 10 gun olarak bilirler. Ancak ayı 28 gun alırsanız tam tamına 10 aydır. Birinde 9 ay 10 gun digerinde 10 ay olmasinin nedeni ayı 28 gun alip almadiginizdir.
Evrensel olan kitaplarda yazan bebek gelisimi icinde 28 gunun 1 ay olarak kabul edildigi zaman olcusudur. O yuzden medikal acidan bebek 10 ayda dogar denilir. Bu tam 280 gundur.
Kadinin aybaşı hali 28 gunde, aydonumu 28 gunde, bebegin rahme dusup dogması 28 gunluk 10 ayda olur.
Bu evrenseldir.

ates demir
28. November 2012, 11:21 AM
Sag el ve sol el birbirinin ayna goruntusudur.
İfadeler farklı olsa da anlam aynıdır.
Bence yazili bir eserde kotu niyetlilerden korunma ancak eser ile mumkundur.
Selametle

Fers
29. November 2012, 02:27 AM
Zihar
özel bir yemin.

Her hangi bir yemin
özel bir yemine

denk midir ki

o yeminden dönmenin kefareti
zihardan dönmeninkine

denk olsun?

mantık bu mudur,

mücadele/3,4
velleziine yuzaahiruune min nisaaihim summe yeuuduune...it amu sittiine miskiinen/siyaamu şehreyni mutetaabiayni/tahriiru rekabetin...
karılarından uzaklaşıp sonra dönenler... altmış düşkünü yedirme/birbiri ardınca sıyaamu şehreyni/köle hürriyeti...

bakara/226
lilleziine yu luune min nisaaihim terabbusu erbaati eşhurin.../ karılarından uzak durmaya yemin edenler erbaati eşhurin beklerler...
fe in faauu fe innallaahe gafuurun rahiimun.../ dönenlere Allah tan merhamet...

her iki grupta kadınlarından uzak durup sonra dönenler ve kefaretlerinde kullanılan ifadeler farklı...

ilk ifade özel bir yemin ise ikinci ifadedeki yemin neyin nesidir...

Fers
29. November 2012, 02:49 AM
birbirine denk ifadeler, kuruu ve şehr denk ifadelerde aynı görevde...
Şehr değişmeyen bir zaman birimidir.

Kuruu ise kadından kadına değişir.

bakara/228
vel mutallakaatu yeterabbasne bi enfusihinne selaasete kuruuin.../ boşanmış kadınlar kendi kendilerine selaasete kuruuin bekler...
talak/4
vellaaii yeisne minel mahiidi min nisaaikum.../ karılarından adetten kesilenler...
fe iddetuhunne selaasetu eşhurin.../ onların iddetleri selaasetu eşhurin...

denk olanlar kuruu ve şehr değil, dahil oldukları ifadeler...
kuruu ve şehr denk ifadeler içindeki görevleri aynı olanlar...