PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : bakara kesme hadisesi ..


beyyine_45
18. October 2008, 12:55 PM
bakara ..

67 - Hani bir zamanlar Musa kavmine demişti ki Allah, size bir bakara (sığır) boğazlamanızı emrediyor. Onlar da "Sen bizimle eğleniyor, alay mı ediyorsun?" dediler. Musa da: "Böyle cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım." dedi.

68 - Onlar, "Bizim için Rabbine dua et, her ne ise onu bize açıklasın." dediler. Musa, "Rabbim buyuruyor ki, o ne pek yaşlı, ne de pek taze, ikisi arası dinç bir sığırdır, haydi emrolunduğunuz işi yapınız." dedi.

69 - Onlar, "Bizim için Rabbine dua et, rengi ne ise onu bize açıklasın." dediler. Musa, "Rabbim buyuruyor ki, o, bakanlara sürur veren, sapsarı bir sığırdır." dedi.

70 - Onlar, "Bizim için Rabbine dua et, o nedir bize iyice açıklasın, çünkü o bize biraz karışık geldi, bununla beraber Allah dilerse onu elbette buluruz." dediler.

71 - Musa, "Rabbim buyuruyor ki o, ne çifte koşulup tarla süren, ne de ekin sulayan, ne de salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır". Onlar da: "İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun." dediler. Nihayet onu bulup boğazladılar. Az kaldı yapmayacaklardı.

72 - Hani bir zamanlar siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmış ve onu üstünüzden atmıştınız, halbuki Allah, saklamış olduğunuzu açığa çıkaracaktı.

73 - İşte bundan dolayı, o sığırın bir parçası ile o ölüye vurun, dedik. Allah ölüleri işte böyle diriltir ve size âyetlerini gösterir, belki aklınızı başınıza toplarsınız.


bakara = ?

ölü kim = ?

nasıl dirilir = ?

kıssadan anlatılmak istenenler = ?

ayhankarapir
18. October 2008, 02:13 PM
(EN DOĞRUSUNU MUHAKKAK ALLAH BİLİR)
bakara=kuran
ölü=kendi nefsim
nasıl dirilir=kuranın isdediklerini kendime kıyaslayarak ve o doğrulara kendimi soktuğum zaman dirilmişim demektir.
bakaraya neden kuran dedim;
1- uyulması gereken bir emir var o da kurana uyma emri (67.ayet)
2- O öyle bir kuranki her devirde her mekanda hep genç kalmıştır (68.ayet)
3- ona uyan ferahlar ve herşeyi aydınlanır (69.ayet)
4- O öyle bir kuranki hiçbir kimsenin veya toplumun tekelinde değildir.hiçkimseye dünyalık menfaat için verilmemiştir.hiç bir kimsenin düşüncesine esirde değildir.her ayetiyle apaçıktır ve onda hiçbir çelişki ve çarpıklıkta yoktur.(71.ayet)
işte elinde böyle bir rehber varken ona uymayan kendini öldürmüş demektir (72.ayet) başka kaynaklara yönelerekte kolayca bunlardan dolayı biz bu hale geldik diyebiliriz yani birbirimizi suçlama
şimdi o nu alıp kendimize samimiyetle bir vuralım yani hayatımıza bir sokalım.o zaman nasıl diriliyoruz inşaallah görürüz.
(EN DOĞRUSUNU MUHAKKAK ALLAH BİLİR)

Barış
18. October 2008, 11:33 PM
Selam,

İlk ayetlerde, Hz.Musa kavmine Allah'ın emrini bildiriyor.''bir bakara-sığır boğazlayın.''

Kavmine yetmiyor bu. Soruyor da soruyorlar. şusu nasıl olsun, busu nasıl olsun..Ayrıntılara boğulma var. Öyle ki neredeyse yapmayacaklar...

Ama sonunda yapıyorlar. Ve beklenmedik bir sonuç meydana geliyor. Ayetleri okurken biz de şaşırıyoruz. Sığırınbir parçasıyla öldürdükleri adama vuracaklar. Allah ölüleri işte böyle diriltir.

Allah'ın emrettiği şeyleri yapmanın bizlere , belki o anda kavrayamayacağımız faydalar sağlayacağını ve bu emirleri yerine getirirken de vesveselenmemek, ayrıntılarda boğulmamak gerektiğini anlıyorum ben bu ayetlerden.

Elbette bu benim algılayışım.
Allah en doğrusunu bilendir.

Esenlikler.

hiiic
28. October 2010, 07:49 AM
Sığırın parçasının ölüye nakledilip ölü bir süre hayata getirilmiş olabilir. Böylece o canlanma süresince ölü kişi katilini söylemiş olabilir.
kurban edilen sığırla bu işlemin gerçekleştiği sığır aynı mı bilmem?

Ayrıca sığıra sığır muamelesi yapılmasıda hiç hoş değil, kurbanlıkların fakire fukaraya dağıtılması gerekli ölüye vurulması değil. Allah sığırla neyi kastetmiş olabilir (daha sivrisineği anlamamışken çok mu ağır kaldırıyorum acaba?)

pramid
1. November 2010, 01:49 PM
Mûsâ kavmine, “Şüphesiz ki Allah, size bir sığır boğazlamanızı emrediyor” der. Herhangi belirti verilmeyip sadece sığır denmesi [kelimenin “nekre/belgisiz” kullanılması] sebebiyle İsrâîloğulları bu sözü anlamsız bulurlar. Zira sığır sözcüğü, “belgisiz” olduğundan, kasdedilen sığırın binlerce sığırdan ayırdedilmesi mümkün değildir. Buradaki “sığır” kelimesi, müteşâbihtir. O nedenle İsrâîloğulları Mûsâ'ya, “Sen bizi alaya mı alıyorsun” demişlerdir. Mûsâ da, “Ben câhillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım” diyerek işin ciddiyetini ve alay etmenin câhillik alâmeti olduğunu bildirir.
İşin ciddi olduğunu anlayan İsrâîloğulları, Mûsâ'ya, “Bizim için Rabbine dua et, o [sığır] her ne ise onu bizim için açığa koysun” diyerek işin aslını öğrenmeyi isterler. Mûsâ da Allah'ın buyruğuyla, bu sığırın “yaşlı ve körpe olmayıp ikisi arası dinç” olduğunu bildirir. Ve hemen bu işi yapmalarını ister. Fakat İsrâîloğulları için bu tarif de yeterli değildir. Zira bu nitelikte de yüzlerce sığır vardır. Bu nedenle Mûsâ'ya tekrar, Bizim için Rabbine dua et, onun rengi ne ise onu bizim için açığa koysun ricasında bulunurlar. Mûsâ da, O [Rabbim] diyor ki”: “Şüphesiz o [sığır], rengi bakanlara sürur veren, sapsarı bir inektir diye rengi ile ilgili de bilgi verir.
Mesele İsrâîloğulları için hâlâ netleşmemiştir, zira yaşlı ve körpe olmayıp ikisi arası dinç, rengi bakanlara sürur veren sapsarı onlarca inek bulmaları mümkündür. O yüzden de Mûsâ'ya, “Bizim için Rabbine dua et, o, nedir bizim için açığa koysun, şüphesiz ki o sığır, bize müteşâbih geldi ve biz şüphesiz Allah dilerse kesinlikle doğru yolu bulmuşlarız” derler.
Bu defa Mûsâ, O [Rabbim], diyor ki”: “O [sığır], zelil olmayan [çifte koşulmayan], arazi sürmeyen, ekin sulamayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır” açıklamasında bulunur. Bunun üzerine mesele, İsrâîloğulları için netleşir ve Mûsâ'ya, “İşte şimdi gerçeği getirdin” derler. Gönülsüz de olsa kendilerine verilen emri yerine getirirler.
Peki İsrâîloğulları'nın çözdükleri mesele neydi? Onlara emredilen, yapmaları istenen neydi? Ve bunu nasıl anlayabilmişlerdi?
Burada sığıra verilen nitelikleri göz önüne getirelim: Yaşlı ve körpe değil, ikisi arası dinç, rengi bakanlara sürur veren bir sarı, zelil olmayan [çifte koşulmayan], arazi sürmeyen, ekin sulamayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığır. Dünyada böyle bir sığır yoktur, buradaki özellikler altın'a aittir. Dolayısıyla, mesele “sığır kesme/kestirme” değil, “altına tapmaktan vazgeçirme”dir.
A‘râf ve Tâ-Hâ sûrelerinde de İsrâîloğulları'nın altın tutkusu, müteşâbih olarak “buzağı edinme” şeklinde nitelenmişti.

pramid
1. November 2010, 01:51 PM
bahsi geçen ayettte ölü dirilmesi


İsrâîloğulları'nın geçmişlerinden başka bir kesit; atalarının işlemiş olduğu bir cürüm ve Allah'ın onlara verdiği emirler nakledilmekte; ayrıca Mûsâ'nın işlediği cinâyet nedeniyle başına gelebilecek sıkıntılardan kurtulması için o'nun Mısır'dan başka bir yere gönderilişi konu edilmektedir. Aynı konu Kasas sûresi'nde de yer almıştı.
Ve Mûsâ, şehir halkının habersiz olduğu bir anda şehre girdi. Sonra orada, biri kendi tarafından diğeri düşman tarafından savaşan [birbirlerini öldürmeye çalışan] iki adam buldu. Sonra kendi tarafı olan, düşmana karşı ondan [Mûsâ'dan] yardım diledi. Mûsâ da ötekine hemen bir yumruk indirdi de onun aleyhine gerçekleşti [o öldü]. O [Mûsâ], “Bu, şeytânın işindendir, şüphesiz o, saptırıcı, apaçık bir düşmandır” dedi. O [Mûsâ], “Rabbim! Şüphesiz kendime zulmettim. Artık beni bağışla!” dedi de O [Allah], o'nu bağışladı. Şüphesiz O, çok bağışlayıcının, çok merhamet edicinin ta kendisidir. O [Mûsâ], “Rabbim! Bana nimet olarak verdiğin şeylere andolsun ki, artık hiçbir zaman suçlulara arka olmayacağım” dedi. Sonra da o [Mûsâ], şehirde korku içinde, kontrol ederek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse feryat ederek o'ndan yardım istiyor. Mûsâ ona, “Şüphesiz sen, apaçık bir azgınsın!” dedi. Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince, o [o adam], “Ey Mûsâ! Dün bir nefsi öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun? Sen sadece yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun ve sen düzelticilerden olmak istemiyorsun” dedi. Ve şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi, dedi ki: “Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal çık! Şüphesiz ki ben öğüt verenlerdenim.” Sonra da o [Mûsâ] korka korka, kontrol ederek oradan çıktı. “Rabbim! Beni zâlimler kavminden kurtar!” dedi. (Kasas/15-21)
O [Mûsâ] dedi ki: “Rabbim! Şüphesiz ben onlardan bir can öldürdüm, şimdi onların beni öldürmelerinden korkuyorum. Kardeşim Hârûn'u da. O dil itibariyle benden daha fasihtir. O nedenle o'nu da beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Şüphesiz ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.” O [Allah] dedi ki: “Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve ikiniz için bir kudret kılacağız. Sonra da onlar âyetlerimiz sebebiyle size erişemeyecekler. Siz ikiniz ve size tâbi olanlar üstün olanlarsınız.” (Kasas/33-35)
Hani kızkardeşin yürüyordu da, ‘Sizi o'nun bakımını üstlenecek birine götüreyim mi?’ diyordu. Böylece gözü aydın olsun ve kederlenmesin diye seni annene geri döndürdük. Ve sen, bir can öldürmüştün de seni gamdan kurtarmıştık. Ve Biz seni fitnelendirdikçe fitnelendirdik. Sonra da yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra bir kader üzerine geldin, ey Mûsâ! (Tâ-Hâ/40)
Burada Mûsâ'nın elçiliğe hazırlanışı ve o'nun vahye muhatap olması nedeniyle sosyal ölülerin diriltilmesi söz konusudur. Âyetteki, Allah ölüleri işte böyle diriltir ve akıllı davranasınız diye size âyetlerini gösterir ifadesi de, buna işaret eder, cesedin canlanmasına değil. Nitekim Rasûlullah ve o'nun tebliğ ettiği vahiylerle ilgili de şöyle buyurulmuştur:
Ey iman etmiş kimseler! O [Elçi], sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman, Allah'a ve Elçi'ye icabet edin. Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Ve siz kesinkes O'nun huzurunda toplanacaksınız. (Enfâl/24)

hiiic
1. November 2010, 02:38 PM
Allah razı olsun pramid,

Buzağı ayetini hiç bu şekilde düşünmemiştim. Ölüye parça vurmakda sanırım kurban edilen buzağının bir parçasının oradaki kalbi ölü bir adama verilmesi mi?

pramid
1. November 2010, 06:11 PM
aynen öyle. allah bizim iyi anlamamız için her şeyi örnekler ile açıklamıştır.

hiiic
1. November 2010, 06:36 PM
peki cinayet olayı ve kimliği belli olan katil?

pramid
2. November 2010, 09:57 AM
katil musa ve ölen ise yumruk ile öldürdüğü

halilim
25. March 2012, 08:58 PM
Benim anladıgım kardeşlerim bu sıgır kesme olayı kurtuluş çaresi kalmamış insanlardan alınan canlı organ veya kadavralarla insanların yaşam hakkına süre tanımak örnek trafik kazası neticesi hakkırahmetine kavuşan bir insandan alınan canlı organ veya işlevini yerine getirecek kadavra elbetteki diger insana yaşam hakkı tanıyacaktır böyle olunca benim fikrim o kişi biri tarafından öldürülmek isten miş ise kendine geldiginde elbette suçluyu söyleyecektir dogrusunu allah bilir inşallah

halilim
25. March 2012, 09:00 PM
Kardeşlerim ayeti tam okursanız musa a.s mın peygamberligi tebliginden sonra bu olay gerçekleşiyor inşallah

hiiic
25. March 2012, 09:28 PM
Burada bir soyut anlatım var ama... Tam anlamış değilim. Allah indirmiştir, günü geldiğinde delilleriyle bu ayeti de nefsimizde yaşarız. Ancak konuya yakın olarak bildiğim şey; Mısır halkı mimaride ve matematikte geliştiği gibi tıp ve organların fonksiyonları hakkında da gelişmiştir. Bunun en basit örneğini, günümüze kadar Allahın ibret olsun diye saklattırdığı nice Firavunların mumyalanmış cesetlerinden anlayabiliyoruz. İç organları kasıklarından açılan ufacık bir delikten boşaltılmıştır. Bunu yapabilmek şüphesiz birikmiş bir tıp bilgisi ister, günü birlik deneme yanılma yöntemiyle olacak işler değil.

Ey Firavun... Mezarında tahtın ve altınlarınla beraber yatıyordun ama seni yaşama geri döndürecek organların dahi yanında yoktu. Onları tekrar yaratıp tekrar çalıştırabilecek olan sadece alemlerin Rabbı Allahtır. Ne mal ne mülk ne de saltanat baki değildir.