PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Miras


galipyetkin
2. August 2015, 11:19 PM
"Mülk Allah'ındır" diyen bir sistemde yanlış tercüme ve tefsir edilen bazı ayetleri miras hukuku diye, islamda bir edinim yolu diye sunup, Allah'ın mülküne sahip çıkıp da, bir sürü insanı etkisiz ve aç bırakanlar, buna karşılık baklava börek yaşayanlar kimlerdir acaba?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman
3. August 2015, 09:52 AM
Miras hukuku.
Mulk Allahindir Egemenlik te Allahindir.
Insanlar kendi istekleri ile kul degil sadece dayatma ile kul dur.

Eger Kur an in Hukuk ile ilgili kesin ayetleri varsa bu dayatma olur.
Dayatmanin oldugu yerde secim olamaz secimin olmadigi yerde gonulluluk yoktur.
Eger oyle ise Allahi sevmek zorunda degilsiniz sadece kurallarina uyun yeter.

Bence ilk soru su. Allah bizim onu sevmemiz ile ilgilenir mi?
Kendi cevabim; Ilgilenmeseydi elciler gondermezdi.

(Sevgi kelimesi Allahin kurdugu sistem ile uyum icinde yasamaktir. Yani ihtiyacinizdan fazlasina almayin ac gozlu olmayin cunku aldiginiz o fazladan maddi varlik diger digerlerinin ihtiyacindan daha az almasina neden olur.
Miras hukuku mu ?)

bartsimpson
3. August 2015, 02:31 PM
Sevgi kelimesi Allahin kurdugu sistem ile uyum icinde yasamaktir. Yani ihtiyacinizdan fazlasina almayin ac gozlu olmayin cunku aldiginiz o fazladan maddi varlik diger digerlerinin ihtiyacindan daha az almasina neden olur.

Kalın kırmızı harflerle yazılıp duvara asılması gereken bir yazı...

galipyetkin
11. August 2015, 11:11 AM
8-l0 gündür sorulması beklenilen ama sorulmayan bir soru:

-Madem mirası reddediyorsunuz veya İslam'da "mülk Allah'ın" prensibinden hareketle miras diye kişisel bir hak olamayacağını söylüyorsunuz, o halde Nisa-11, l2, 176. ayetleri ne iş?

Biri izah edebilir mi?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman
12. August 2015, 11:00 AM
Benim anladigim yada duzeltin beni. Olen kisinin ailesine yapilacak yardimla ilgili

Cikis noktam ise Mulk devredilemez , hava, su, toprak, emek; kisinin iki eliyle yaptiklarindan baska bir kazanci yoktur. Her kisinin kazandigi kendinedir.

galipyetkin
16. August 2015, 09:56 PM
Sayın Kuman "Mülk devredilemez" diyerek mülkün Allah'ın olması sebebiyle iktisap ve devire konu olamayacağını ve "kişinin iki eliyle yaptıklarından başka bir kazancı yoktur; kişinin kazandığı kendinedir" diyerek beleşten edinim olmadığını ve üreterek ancak ürettiğinin ihtiyacı kadarının sahibi (biz buradaki sahip ifadesini mülkiyet değil, kullanma olarak anlıyoruz) olunabileceğini kısa ve veciz bir şekilde anlatmıştır.
Buna ancak katılınır.
Fakat "miras ayetleri"nin ölen kişinin ailesine yapılacak yardımla ilgili olduğunu belirten ifadesine katılamıyorum. Çünkü İslam'da yardım devlet tarafından yapılır ve kişinin mirasçılık durumuna göre bölük pörçük yardım yapmaz "mizanda vezin" kuralı gereği herkesin eşit düzeye erişebileceği kadar yardım yapar ki bu da muhtacı Nahl-71. ayete göre geçim standartlarına yükseltmektir, Bakara-177'ye göre iş vs...sahibi yapmaktır. Bu konuda Tevbe-103. ayeti gösterebiliriz. (103-Onların mallarından sadaka al ki, sadaka ile kendilerini temizlersin ve arındırırsın. Bir de onlara destek ol. Şüphesiz senin desteğin onlar için bir huzurdur. Allah en iyi işitendir, en iyi bilendir.)

Bunun yanında Nisa-3. ayetini de göz önünde bulundurmak gerekir. Devlet kadrolarını şişirmemek ve "özel teşebbüse" iş yönünü iş sağlamak için işi(dikkat kâr etmeyi değil) büyütmek yönünde bu ayet, bu kesime bir emirdir. Bu ayet bu kesime yetimleri iş sahibi yapmak için güçlerine/yeteneklerine göre ikişer, üçer, dörder... "zevc" edinmesini/kurulu iş düzeninin içine iş gücü olarak(işe ve üretilene ortak) almasını emretmektedir. Nasıl ki Musa adam öldürdükten sonra mısriden kaçarak Kenan'a geldiğinde istikbaldeki kayın pederi tarafından ücretli değil de ORTAK alınması gibi.

Miras konusu açıldığında nedense herkes miras paylaşımını konu etmekteler ki onu da yalan yanlış yapmakta ve Kur'an hesabının yanlış olduğunu ileri sürmekte karşıtları da normal olarak doğru düzgün bir gerekçe gösteremeden bu iddiaları reddetmekte. Biz bu miras forumunun "avliye nisa" başlığında bir hukukçu arkadaşın doğru ve düzgün hesap şeklini sunmuş idik. Fakat bu arkadaşımız bu miras haklarını "çok karılılığı" ortadan kaldıran ayetlerin inmesinden önce yapılmış evliliklerin var olması nedeniyle bu kişilerin "müktesep hak"larına bağlamıştır ki bu durumda bu hükümler bu evlilikler ortadan kalkıncaya kadar bu kişiler hakkında hükmünü sürdürüp sonra kalkacaklar demektir. Her ne kadar bu durumu diğerlerine göre imtiyaz olarak görmüş idi isek de esasında hakkaniyetin gereğidir.
Biz ise iktisap/edinim olan mirası kabul etmiyor ve kişilere bir yükümlülük yüklediğini düşünüyoruz ki birazdan sebebini açıklayacağız. Dikkat edin Peygamber de bırakmamıştır.
Devam edeceğim.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

khaos
16. August 2015, 11:45 PM
Sanırım Kuman kardeşim düşüncesini Nisa 5 e dayandırıyor.

Allah'ın size geçim vasıtası kıldığı mallarınızı, aklı başında olmayanlara vermeyin. Fakat o maldan onları yedirip içirin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.

Burada kavram olarak malın Allah tarafından tekil olarak kişiye veya geçindirmekle yükümlü olduğu kişilere geçim kaynağı olarak verdiğini çıkarım yapabiliriz. Mala sahip değilsiniz! sadece hayatınızı idame ettirmek için size verileni kullanıyorsunuz.Dolayısı ile bu malı kullanırken, kendi hayatını tek başına idame edemeyeceklere de bu mallardan pay vereceksiniz. Hatta bunu yaparken de güzellikle yapacaksınız. Kuman açıklar tabii de yanlış anlamadıysam şuradan yola çıkmış olabilir. Mülkün sahibi olan Allah malı sadece geçiminizi sağlamak için verir. Ölünce geçiminiz de biter. O yüzden artık o malda tahakkümünüz kalmaz. Peki geriye kalan mal ne olacak? Devlete kalıp devlet eliyle ihtiyacı olana mı dağıtılacak eminim bunun cevabını da konu olgunlaşırken Kuman arkadaşımız bize anlatacaktır.

Fakat;
Nisa suresinin ilgili ayetlerini bütünsel olarak incelediğimizde miras, varis, vasiyet, hak, hukuk gibi konuların işlendiğini görebiliyoruz.

Nisa/7
Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından -onun azından da çoğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır.

Mesela Nisa 8 de Günümüz hukuk kurallarının çokta ötesinde bir uygulama yapılarak normal şartlarda mirasa hakkı olmayan insanlarda (yetim ve yoksullar gibi) hak verilmesi buyurulmuştur.

Diğer yandan Nisa 2 ve 10 da ise anladığım kadarıyla kalan mirası yönetebilecek yaşta veya vasıfta olmayan kişilere vasilik yapanların haksızlık yapmamaları yada haksız kazanç elde etmemeleri vurgulanıyor.

Nisa 8 gibi 9 da da altın vuruş yapılıyor. Yine anladığım kadarıyla ayette kendi çocuklarının geleceği hakkında endişe duyanların aynı duyarlılığı yetim çocuklar içinde göstermeleri gerektiği anlatılıyor. Bu ayet kendi başına insanlığın aç gözlülüğüne, mal hırsına, eşitsizliğe en büyük darbeyi vurmuştur.

İlk baştaki yazıya dönersek yani Mülk Allah ındır diyen bir sisteme. Sistem de sorun yok.Yukarıdaki ayetler ve Kur'an ın bütünü günümüz kapitalizminin en ateşli uygulayıcısı ''Süslümanlar'' ve onların destekçisi Liboşların(liberaller) sistemi nasıl da alt üst ettiklerini gösteriyor bize.
Bir örnek vereyim;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa sının 2. maddesi
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Şimdi bu maddeler bugün uygulanabilir durumda mıdır? Sistem de her şey açık açık yazmasına rağmen sistemi uygulayanlar yukarıdaki maddelerin hangisini uygulamaktadırlar.Devletin başı bile Anayasal değişiklik olmadığı halde yakın zamanda sistemin değiştiğini söylememiş midir?

galipyetkin
17. August 2015, 12:15 PM
Gerek devletçilik düzeninde üretenler gerekse serbest girişimcilik düzeninde üretenler miras bırakabilecek olmalarına rağmen, girişimcilik düzeninde girişimci kendi nam ve hesabına iş yaptığından, ürettiği veya ürettiğinin bedeli kendi eline geçtiğinden miras bu kesim yönünden önem arz eder.

Şöyle düşünelim. Üç çalışanlı yani üç ortaklı bir iş yerine Nisa 3 ayetine uygun olarak 4 ortak daha alınsa ve bu işyeri koyun besiciliği, mandıra/süt yoğurt üretim ve et ticareti yapsa ve ortaklardan birinin ölü ilk eşinden bir kızı, bir oğlu; dul olarak evlendiği ikisi kız biri erkek çocuk sahibi kadından da bir kız, bir erkek çocuk edindikten sonra ölmesi halinde durum ne olacaktır.

Bu ölüm kişilere hak mı sağlamaktadır? Sorumluluk mu yüklemektedir?
Yani miras payları ne işe yarar?
Düşünürken Sayın Kuman'ın yazdıklarını hatırlamakta fayda vardır.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman
17. August 2015, 02:24 PM
Adamin biri olur 3 cocugu vardir. Karisi annesi babasi olmustur.
Ilk cocuk evli diger ikisi ogrenci.
Ikinci cocuk universite 3. Cocuk lisede okuyor.
Olen kisi bir ev birakiyor o kadar.
Paylasim ani evli olan hakkini istiyor Allahin verdi hakki. Ac gozluluk yok. Sadece hak.
Diger iki kardeste para yok evin degerinin hakkini abilerine veremiyor.
Ev satiliyor abi hakki olan parayi alip arac aliyor diger iki kardes evsiz kaliyor kiraya cikiyor.

Allahin ayeti bu iki kardes icin ne demek oluyor sizce? Zulm oluyor.
Zulm degil kader kismet de diyebilirsiniz.
Allahin ayeti insanlara zulm eder mi ?

galipyetkin
17. August 2015, 07:54 PM
Yukarıda verdiğim karmaşıkmış gibi gözüken misali biraz açayım. Ölen ortağın mirasçıları ikisi kız, ikisi erkek olmak üzere dört evlat ve de eşi kalmışlardır. Bu günkü düzende bu kişiler belirttiğim linkte doğru bir şekilde izah edilmiş oranlarda pay sahibi olacaklardır. Bu oranlar beni ilgilendirmiyor. Link şu:
http://www.hanifler.com/showthread.php?p=18640#post18640

Benim sorduğum şu: Kendilerine intikal eden bu pay kişilerin elleriyle yaptıkları/emekleri karşılığı elde ettikleri bir kazanç değil. O halde bunu sahiplenmeleri meşru değil. Çünkü ihtiyaçlar ya İslam devleti tarafından karşılanmakta ya kendi kendisini ve iyalini geçindirmekte, ya da yaşları küçükse velisi tarafından ihtiyaçları giderilmektedir. O halde bu pay ihtiyaç dışı, fazladan bir edinimdir, ve vergi olarak devlete verilmelidir.

Dolayısı ile benim görüşüme göre miras payı, mirasçıların devlete karşı sorumluluğunu getirmekte değil midir? Bu sorumluluk, kendilerine intikâl eden payı devlete aktarmak değil midir?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman
18. August 2015, 11:05 AM
Sayin yetkin ben size katiliyorum. Ama henuz oraya gelemedim.
Bir ornek daha vereyim.
Asgari ucretli olarak fabrikada calisiyorsunuz. Babaniz vefat etti ve size 50 donum tarla kaldi.
Ciftcilikten ekip bicmekten anlamiyorsunuz ve ciftci olmakta istemiyorsunuz. Ne yapiyorsunuz gidip bir ciftci ile anlasip tarlayi kiraya veriyor ve kira geliri aliyorsunuz.
Bu sistem Allah katinda ne kadar dogru?

galipyetkin
18. August 2015, 11:14 AM
Burada bir konu daha irdelenmelidir.
Acaba mirasçılara intikal eden hisse bir üretim devresinde elde edilen murisin tahsil edemediği mal veya riba hissesi mi? Yoksa elde edilen mal veya riba hissesi yanında anamal değeri üzerindeki hisse de bu paylara dahil mi?

Bunun için şu yöne dikkatinizi çekmek isterim. İslamdaki ekonomik düzen ortaklıklarında ortakların hisseleri 1/5, 3/12, 7/8 gibi paylara ayrılmış "müşterek mülkiyet" değil, hisseleri belli olmayan ve bütünden ayrılamayan, bölünemeyen "iştirak halinde" mülkiyet çeşididir ve mülk Allah'ındır, sahiplenilemez.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

galipyetkin
18. August 2015, 12:22 PM
Sayın Kuman.
Benim şahsi görüşlerim şöyle ve beni bağlar. Eleştri bekliyorum.
(Fırsat bulursanız şurayı okur musunuz? http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2695)

-ÜCRETLİ olarak bir fabrikada çalıştığınızı ve tarlayı KİRAYA verdiğinizi söylediğiniz anda İslam ekonomik ve sosyal düzeni karşıtı bir yaşamdasınız demektir.
Çünkü, yukarıda da izahı var, bir yerde çalışıyorsanız burada ürettiğinizin ortağı olursunuz. Başkalarının hakkını gasp etmiyorsa ayrıca tarla sahibi/işletme hakkı sahibi olmanızda bir engel var mı?(Bu cümle Sayın Kuman'ın aşağıdaki ikazı üzerine aşağıda yazdığım gibi şöyle anlaşılmalıdır :"Başkalarının hakkını gasp etmiyorsa ayrıca tarla sahibi/İşletme hakkı/imtiyaz sahibi olmayı düşünmeden ve buraya ihtiyacı olanlara talepleri anında terk etmek suretiyle sırf topluma katkı sağlamak amacıyla tarladan gelir elde etmenize, ikinci bir iş yapmanıza engel var mı?") Yok. Fakat işsiz bir çiftçi gelip de ortakçılık istediği zaman vermek mecburiyetindesiniz. Çünkü ha devlete o adamın kazandığı ve sizin elinize geçmeyen kadar eksik zekat vermişsiniz, ha tarlanın hepsini siz çalıştırmış ve bütün kazancı zekât olarak vermişsiniz.
Tarlanın bütününü siz çalıştırsanız, o işsiz çiftçiyi infakla mükellef devlet, verdiğiniz zekatla o çiftçiyi infak edecek ya da iş sahibi yapacak, çiftçiye bakmakla mükellef olacak, nafakasını verecek. Siz çiftçiye çalışma imkânı verirseniz, bizzat çalıştıramadığınız yerin getireceği kadar gelirden mahrum kalacağınızdan o oranda devlete az zekât vereceksiniz, fakat devlet çalışma imkanı verdiğiniz kişinin bakım mükellefiyetinden, nafaka/infak yükünden kurtulacak ve ayrıca bu kişiden zekat da alabilecektir.

Tarlada fiilen çalışmadan bir gelir elde edemezsiniz; yani çalışanın çalışmasından pay veya kira gibi, emek karşılığı olmayan bir gelir elde edemezsiniz: Mülk Allah'ın; ve kişinin iki eliyle yaptığından başka geliri/kazancı yoktur. Zaten ücretli olarak geçiminizi sağlıyorsunuz.

İşinizden fırsat bulup da tarlada çalışmanıza "nafile" denilir; çünkü işinizden geçiminizi sağlamaktasınız. Emeğinizin karşılığı tarladan elde ettiğiniz gelire ihtiyacınız olmadığından da bunu zekat olarak devlete vergi olarak vermelisiniz ki bence büyük sevap.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman
20. August 2015, 08:52 PM
sayın yetkin
Linkleri umarım kısa zamanda okuyacağım. teşekkürler göz gezdirdim güzel bilgiler mevcut.
İşletme hakkı yada tarla sahibi olmanızda bir engel bana göre Var.
Siz o tarla için hiç çalışmadığınız ve başka bir kazanç kapınız varken o tarlayı niçin kendi hakkınız olarak görüyorsunuz yani Mirasınız olarak.

Kendi işinizde çalışmaya devam edin ancak şu şekilde kabul edilebilir siz de çiftçilikten anlıyor ve o tarlayı tanıyorsanız evet ilk hak sizindir çünkü o toprağı herkesten daha iyi biliyorsunuzdur.

Sistem yanlış olduğu ve bizim hayat boyu edindiğimiz eğitim farklı olduğu için evet maalesef doğru olanı bulmak oldukça güç oluyor.

Ancak düşünün tüm köyler kurumsal yapı şeklinde olsa ve her köyün toprağı belli olsa sistemde bir pürüz çıkmaz.
Köyün 10.000 dönüm arazisi var ama köyün arazisi A ya B kişilerinin değil çözüm daha kolay olmaz mı?

galipyetkin
21. August 2015, 08:59 AM
Haklısınız Sayın Kuman. "...... tarla sahibi/işletme hakkı sahibi olmanızda...... " diye ifadem, "başkalarının hakkını gasp etmiyorsa dememe rağmen" yanlış olmuş, maksadı aşmıştır. Maksadım nafile çalışmanın gerekliliğini anlatmaktı. Yani amacım mülk edinme amacı taşımadan ve başka kişilerin haklarına mani olmadan, ve bütün geliri toplumun refahına katkı sağlaması için yapılması gereken çabayı yapmanın gerekliliğini göstermekti. Cümlede kullanılan "Başkalarının hakkını gasp etmiyorsa" ifadesi "tarla sahibi/işletme hakkı sahibi olma" ifadelerinin anlamını değiştiremiyor.
O halde o kısmı şöyle değiştirebiliriz. :"Başkalarının hakkını gasp etmiyorsa ayrıca tarla sahibi/İşletme hakkı/imtiyaz sahibi olmayı ve amacını taşımadan ve düşünmeden, kendi ihtiyacınızdan fazlasını buraya ihtiyacı olanlara talepleri anında terk etmek suretiyle sırf topluma katkı sağlamak amacıyla tarladan nafile gelir elde etmenize, ikinci bir iş yapmanıza engel var mı?"

Yapıcı eleştirinin güzellikleri..... Doğruya ulaşabilme yolu. Yapılmamasından yakındığım şey. Eleştirin sayın üyeler. Kendi anlayışlarınızı da yazın; alış-veriş yapalım. Aklın çalıştırılmasına yardımcı oluyor.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman
21. August 2015, 12:49 PM
Nafile ibadet icin size gercek yasamdan bir ornek vereyim.
Kisi tum yil calisiyor hem ziyaret hem de gormek icin bir ilce ye gidiyor bu ilcede yoksul halk icin hazine arazisine devlet tarafindan ekim yapiliyor kisi bunu duyunca dogru o tarlaya gidip 10 gun boyunca hic bir karsilik beklemeden calisiyor.
Bundan daha iyi nafile ibadet olurmu tum muslumanlara duyurulur.

galipyetkin
22. August 2015, 12:37 AM
O ilçede halk yoksul ise o devlet İslam devleti değildir. Çünkü İslam Devletinde herkes eşit gelire sahiptir, yoksul yoktur.
Yoksul halk için hazine arazisine devlet tarafından ekim yapılması üç kağıtçılıktır. Hem halkı yoksul bırakacaksın hem de "ilçenin yoksulluğunu kaldırmak ,burayı kalkındırmak için" kişileri çalışmaya davetiye çıkaracaksın. Biz Müslümanız deyip de sömürü düzenini sürdüren soyguncu bir devlettir o devlet ve yöneticileri.
İlçe halkının kullanımına terk etsene o toprakları. Bu gün mer'aları inşaatçılara terk ettiğin gibi!
Oraya iyi niyetle çalışmaya giden kişi de sömürüye alet olan bir zavallıdır. İyilik yapmaya gitmiş ama üç kağıda gelmiştir.

İşinde çalışıp da ihtiyaç kadarını kazandıktan sonra bilerek ve isteyerek fazladan kazanıp da ihtiyaç fazlası bu fazla kazanç sana bir fayda sağlamayacağından, devlete zekat/vergi olarak gideceğinden "nafile"dir. Fakat bu nafilelerle devlet zenginleşeceğinden, kişiler devletin iştirak halinde ortakları olduklarından aynı zamanda kendileri de zenginleşmiş olacaklar ve ayrıca devletin harcama gücü artacağından refah seviyesi de artmış olacaktır.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman
6. September 2015, 10:11 PM
Galip bey,
Günümüzde İslam devleti yok.
Herkes elinden geleni bir şekilde yapmalıdır. Hertürlü iyiniyet işi bir şekilde tüm insanların beynine kazınacak ve devamı istenecektir.
Üç kağıtçılık bence biraz ağır bir ifade nedeni ise herkes gücü ve yetkisi kadar bir şey yapabilir.
İslam devleti yok ve yoksul halkın geçinme konusunda yardıma ihtiyacı var böyle bir durumda yapabilecek kişiler tüm yetkilerini kullanıp bu insanlar için bir şey yapmalılar.
Halk cahil. Halk bilgisiz.
Tamam da şimdi bunlar cahil diye elimizden geleni yapmayacakmıyız ve bu insanları kaderlerini mi terk edecez neden ? İslam devleti yok diye....
Herşey yavaş başlar küçüktür onu büyütmek insan olanların sorumluluğundadır.
Belki bu bile bazı insanların neler yapması gerektiğine dair bir örnek olur.
Elçi kimse yok diye görevi mi terk etti ? O iyi niyetiyle devam etti ve mükafatını aldı....

galipyetkin
6. September 2015, 11:37 PM
Sayın Kuman.

İslam Devleti'nden ne anladığını bilmiyorum. Ama kendilerine İslam Devleti diyenler islami yöntemler/şeriat yerine kapitalist, Müslüman olmayan Norveç sosyalist bir düzende yaşamaktadır. Her ne ise.......

Diyorsun ki: "İslam devleti yok ve yoksul halkın geçinme konusunda yardıma ihtiyacı var böyle bir durumda yapabilecek kişiler tüm yetkilerini kullanıp bu insanlar için bir şey yapmalılar."
Bu durumda birlik ve beraberlik sağlamak ve metot önemli olup. bu sağlansa bile kişisel olacaktır, kişisel "iyi niyet" çerçevesinde kalıp, tam adil olmayacaktır. Bu durumlar için Kitap çeşitli çözümler getirmiştir. Mesela beyt yaşamını, zekat sistemini, infakı, Mu^minun-4 ve Nahl-17 ve Haşr suresi, vs....... gibi.
Ama kurulu bir devlet vardır ve buna göre; ve de Kitap'tan stratejiler geliştirmek gerekir.
Ama bunlar konu dışı. Konumuz ise "miras".

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman
8. September 2015, 09:29 PM
konu dışı bir paylaşım...

Norveç bir ABD sömürgesidir o yüzden ne sosyalist nede İslam ülkesi olamaz...

kuman
12. September 2015, 12:57 AM
Sayın Khos

Mesela Nisa 8 de Günümüz hukuk kurallarının çokta ötesinde bir uygulama yapılarak normal şartlarda mirasa hakkı olmayan insanlarda (yetim ve yoksullar gibi) hak verilmesi buyurulmuştur.

Söylediğin bu ayet zaten Allah ın sisteminin devamı değil mi. Kazancımızda yoksulların bir payı yok mu zaten. Kazanılan değerden yoksulların payını verdiğinizde elinizde ne kalır ?

khaos
12. September 2015, 03:00 AM
Değerli Kuman,
evet Allah ın sisteminin devamı... Kazancından da sana kalan ''mirastan'' da yetime yoksula pay ayıracaksın.
lakin konu mirastı.

İnfak konusunu sitedeki değerli abilerimiz ve dostlarımız zaten yeterince anlattılar.

Değerli Kuman
Dünya da herşey gırtlak üzerine dönüyor gerisi boş. Aç kalan insanın yapmayacağı şey yok. Toplumda gelir düzeyinde dengesizlik varsa cinayette terörde, hırsızlıkta, uğursuzlukta, namussuzlukta, ahlaksızlıkta her şey olur. Gelir dağılımındaki eşitsizliği düzeltmek için ya yukarıdakileri aşağıdakilerin seviyesine çekeceksin. yada aşağıdakileri yukarıdakilerin seviyesine. Aksi halde toplumsal barışta uzlaşıda olmaz. İnsan eti pazara düşer. Böyle bir toplum dinini de doğru yaşayamaz.

bartsimpson
28. September 2015, 09:41 AM
parayı kaldırın sorun çözülür...