PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Jean-Paul Roux, Türklerin Tarihi


ozkanates
14. April 2015, 04:53 PM
Jean-Paul Roux:

Günümüzün önemli Türkologlarından biri olan Roux, araştırma alanını Orta Asya Türk kültürü ve tarihi üzerine yoğunlaştırmış, zamanla konunun uluslararası düzeydeki büyük uzmanlarından biri olarak kendini tanıtmıştır. Yayınları dolayısıyla çeşitli ödüller almış pek çok bilimsel kuruma üye seçilmiştir. Bunların içinde en önemli iki tanesi Fransız Akademisi Başarı Ödülü ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından kendisine takdim edilen Liyakat ödülüdür.


Türklerin Tarihi, Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl:

Türklerin insanlık serüvenindeki rolü temel nitelikte olmuştur. Bu nedenle de bu serüvenin onlara büyük bir yer ayırmaksızın anlatmak hemen hemen olanaksızdır. Osmanlı İmparatorluğunun özellikle XVI yüzyılda dünyanın en büyük güç olduğu bilinir. Buna karşılık, Türklerin göçebe sürülerinin Mançurya’dan Macaristan’a tüm Avrasya bozkırlarını baştanbaşa sardığı, Türklerin Avrupa ve Uzakdoğu’yu saldırılarıyla bunalttıkları, Hindistan’a pek çok akın yaptıkları, bu akınların çılgınca korkulara neden olduğu, Ruslara boyun eğdirdikleri ve egemenliklerini Pekin’e, Delhi’ye, Kabil’e, İsfahan’a, Bağdat’a, Kahire’ye, Şam’a, Konstantinopolis’e, Tunus’a, Cezayir’e kadar yaydıkları bilinmez. Türk toplulukları, bozkır sanatını, Sibirya’da Yenisey kıyılarına, Çin sınırlarına kadar yaymışlardır. Long-men mağaralarındaki heykelleri diktiren Çin Vey hanedanlığı aslında bir Türk hanedanlığıdır. Kahire’deki Ibn Tolun Camii bir Türk tarafından yaptırılmıştır ve Hindistan’daki Agra’da benzersiz Tac Mahal, Türk kanı taşıyan bir prensin eşi için diktirdiği anıtmezardır.

Kuşkusuz Avrasya’nın bir ucundan diğerine sürüklenen iki bin yıllık bir macerada yaşam koşulları aynı olmamıştır. Siyasal, ekonomik, kültürel koşullarda köklü değişiklikler olmuştur. Ama bazı gelenekler varlığını sürdürmüştür. Örneğin Afganistan’daki Türk köylülerinde, Anadolu’daki göçebe ve yerleşiklerde, çağımızın birinci bin yılının son yüzyıllarında, güney Sibirya’da yazılmış metinlerin açığa kavuşturduğu ayinlere şahit oldum. Öte yandan ortaçağın başlangıç dönemlerindeki Uygur toplumlarına, Hazar Denizi kıyısındaki Hazar Krallığına, Altınordu Hanlığına ve Osmanlı İmparatorluğuna özgünlüğünü veren bazı tutum ve davranışlar da aynı kalmıştır: maddi ve manevi sağlamlık, yüksek onur, verilen söze sadık kalmak, ihanet edenlere karşı acımasızlık, ırkçılıktan uzak oluş, vurgulu bir askeri anlayış ve buna uygun erdemler, gözü peklik, savaşçılar arası dayanışma, üste kesin itaat, kendisinin ve başkalarının yaşamını hiçe saymak, idarecilik ve muhasebe anlayışı, arşivleme becerisi, toplumsal sınıflar çok güçlü bir biçimde yapılandırılmış olmakla birlikte aralarında geçiş yapma kolaylığı, bilim ve sanat sevgisi, büyük mimarlık başarıları, İslamiyetin (OA düzeltme: benimsenen Arap geleneklerinin) ancak çok yavaş bir süreçle yok edebildiği, kadınların toplum içindeki şaşırtıcı sağlam konumları, din alanında bitmek tükenmeyen bir merak ve kiliseleri örgütleme çabası, hoşgörü, tasavvuf merakı ve bir tür alaycı kuşkuculuk.

Türk, Türkçe konuşandır.

Bu ölçüt asla etnik değildir. Türklerin ilk kolunun belirgin bir ırkın özelliklerini taşıdığı doğrudur. Ama bu antropolojik niteleme ayırıcı özelliğini hemen kaybetmektedir. Hıristiyanlıktan hemen önceki dönemde, uzun boylu, sarışın, mavi gözlü paleo-Asyalılar ya da Türkleştirilmiş Hint-Avrupalılar olması gereken insanlardan oluşan Kırgız halkından Türk olarak söz edilir. Bu durum, yüzyıllar boyunca artarak sürmüştür. Türkler dışarıdan evlenme eğiliminde oldukları ve eşlerini Türk olmayanlar arasından seçtikleri, rastladıkları her kavimle karıştıkları, dilleri çok büyük bir çekim gücüne sahip olduğu ve pek çok topluluk da bu dili benimsediği için Türklerle ilgili karakteristik denebilecek fiziksel herhangi bir özellik saptama özelliği kalmamıştır. Yeryüzünde saf ırk olmadığını biliyoruz. Ama bu konuda daha ileri gitmek ve Türklerin karma bir ırk oluşturmadıklarını söylemek zorundayız. Türklerin hiçbir ırksal özelliği yoktur. Dolayısıyla kendi içinde bir Türk ırkından söz edemeyiz. Belki sadece Orta Asya’nın ücra dağlarından dünyanın herhangi bir yerine, Türklerin damarlarında, eski Türk kanından, elmacık kemikleri çıkık ve gözlerini çekik yapan o kandan daha çok yabancı –Moğol, Çinli, İranlı, Yunanlı, Kafkas, Rus, Afrikalı- kanı akmaktadır.

------------------

Etnik karşılığı olmayan Türk sözcüğü herhangi bir devlet ya da ulus kavramını da akla getirmez. Türkler tarihlerinin hiçbir döneminde, tek bir yerde, belirli sınırlar içinde, ortak bir buyruk altında bir arada olmamışlardır. Kurdukları en büyük imparatorluklar bile içlerinden ancak bir bölümünü ilgilendirmiş ve kendilerinden daha kalabalık Türk olmayan topluluklara dayanmıştır. Özetle Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında önce gerçek bir Türk devletinin, yani çoğunluğunun Türklerin oluşturduğu, Türklerin yönettiği ve kendini Türk olarak kabul eden bir devletin hiç var olmadığı bile söylenebilir. Bunun tek istisnasının, Çin transkripsiyonu T’u-kü-e olan Türük devleti olduğu söylenebilir.

Savaştan söz etmeksizin bir Türk olgusundan söz edemeyiz. Yalnız bununla Türklerin savaşı diğer uluslardan daha fazla sevdiğini söylemiyoruz; bu, Türklerin evrensel barış özlemlerini yok saymak olur. Kimi zaman bazı halklar Türkler tarafından ezildiklerini söylemişlerdir. Örneğin Altınordu döneminde Ruslar için durum böyleydi. Ama genelde Türkler egemenlikleri altına aldıkları halklara olağanüstü parlak dönemler yaşatmışlardır. Bu durumun örnekleri ise Selçuklular dönemi İran’ı, Tabgaçlar dönemi Çin’i, ve Memluklar dönemi Mısır’ı ve Moğollar zamanı Hindistan’ıydı. Öte yandan Osmanlı İmparatorluğu da dünyanın en büyük güçlerinden biriydi.

Türklerde imparatorluk kurma eğilimi vardır. Türkler sözcüğün tam anlamıyla yeryüzünün hükümdarlarıdır. Kurdukları ve hiçbiri diğerine benzemeyen imparatorluklar iki bin yıl boyunca bazı temel özellikler taşımaktadır. Bu imparatorluklar birer halk mozaiğiydi; Türkler bu imparatorluklarda, halkları uyum içinde bir arada yaşatmaya çalışıyor, onlara güçlü bir biçimde merkezileştirilmiş bir iktidarın altında kimliklerini, dillerini, kültürlerini, dinlerini, hatta çoğunlukla önderlerini muhafaza etme hakkını da tanıyorlardı. Fetih hakkı olarak en yüksek görevler kendilerinin olduğu halde, ele geçirdikleri ülkenin insanları onlardan uygarsa, yerli halkı güven gerektiren makamlara getirmekten çekinmemişlerdir. Osmanlı İmparatorluğunda yüksek devlet görevlerinin çoğu Ermeni, Rum, Arnavut kökenliydi. Hatta Latin kökenli paralı askerlerin bile devlet hizmetine alındığı görülüyordu. Devlete yaralı olabilecek yabancıları çekiyorlardı, Hıristiyan İspanya’dan kovulan Yahudiler gibi. Hatta onların, kendilerine yararlı olacağını düşündükleri tekniklerini, kimi zaman yaşam tarzlarını, kimi zaman dinlerini, kimi zaman da dillerini almışlardır. Başlıca kaygıları ise onları örgütlemek, idare etmek, savaşa sürmek, ticaretlerini, sanayilerini geliştirmek, sanat eserleri üretmelerini sağlamak, arşivler kurmak olduğu anlaşılmaktadır. Neden genel olarak sonuçta ele geçirdikleri ülkelerin halklarının içinde eridikleri de böylece daha iyi anlaşılmaktadır.

------------------

Çok uluslu ve çok dinli varlıklarını ancak herkesin uzlaşmasıyla sürdürebilen devletler kuran Türkler nasıl fanatik olabilirlerdi. Hoşgörüsüzlük, temel yönetim esaslarına ters düşen ve onların mahvını getiren bir kusur olurdu. Türkler, imparatorluk kurucuları olarak kavimlerini düzene koydukları gibi, dinleri düzene koymayı, onlara hak ettikleri yeri vermeyi, birinin diğerini ezmesine izin vermemeyi de kendileri için görev sayıyorlardı. Bunu her zaman başaramadılar ve Budistler, Taocular, Hıristiyanlar ve Müslümanlar verilen ödünlerden, sağlanan kolaylıklardan zorbalıklarını uygulamak için yararlandılar; sonunda suçlanan Türkler oldu!

Türkler doğaüstü güce sahip olduklarına ya da tanrıyla ilişkili olduklarına inandıkları her şeye karşı doğuştan saygılıydılar ve bunlardan çekinirlerdi. Kilisenin önde gelenleriyle çatışma içine girmekten kaçınmışlar, onlara iyi davranmış, onları ayrı tutmuş ve büyük bir beceriyle onlara hizmet eder gibi görünüp, onların kendilerine hizmet etmelerini sağlamışlardır. Devletlerinin teokratik olduğu söylenmektedir, ancak dine hizmet eden genelde devlet olmamıştır; ama dinden yararlanmışlardır, her zaman ustalıkla dinsel duyguları kullanmasını bilmişlerdir. Her zaman devlet ve din kurumunun uyumla çalışmasını sağlayamadılar ve çatışma kaçınılmaz olduğunda, baştaki hükümdarın din sınıfına üstün gelmesi her şeyden öncelikli olmuştur. Ancak hükümdarlar yine de din erkine ya da en azından onun temsil ettiği ruhani erke her zaman saygılı olmuşlardır.

Türklerin dinle ilgili her şeye karşı büyük bir merakları olmuştur. Batılılara Muhammed ve Kuran’ın ateşli yandaşları, ardılları olarak görünseler de aslında Türkler, İslamiyet’te yollarını bulmadan önce birbiri ardınca dünyanın bütün büyük evrensel dinleri kabul etmiş ve çoğu zaman bu dinleri başarılı biçimde temsil etmişlerdir. Müslüman olduktan sonra bile diğer dinsel inançlara ilgi göstermeyi sürdürmüşlerdir. Kutsal metinleri dillerine çevirtmişler, teologlara sorular sormuşlar, kolokyumlar düzenlemişler ve bunlara çeşitli dinsel inanç temsilcilerinden olabildiğince çok sayıda kimsenin katılmasına çalışmışlardır.

Halkın, hükümdarın dinini benimsemesini isteyen Avrupa’nın tersine oldukça şaşırtıcı biçimde cujus regio ejus religio (insanın yaşadığı yer onun dinidir) ilkesini benimseyen Türkler, tüm din ve inançların bir arada barış içinde yaşayabileceği düşüncesini kabul ettirmeye çalışmışlar, ancak Müslüman olduklarında Müslüman olmayanlara “kafir” olarak nitelendirerek bunun aksi tutumlarda da bulunmuşlardır (OA düzeltme: bu terimin Türk yorumu Batıdakinden farklıdır). Yine de bu konudaki tavırları evrensel uygarlığa en büyük katkılardan birini sağlamıştır.

------------------

Türklerde hiçbir zaman soyluluk kurumu olmamıştır. Tarımcının, çiftçinin sürekli olarak hor görülmesine de rastlanmaz. Türkler, kendilerini tarıma vermeye eğilimlidirler ve toprağa bağlandıkları zaman da bugünkü Anadolu halkı gibi, en dayanıklı köylü soylarından biridirler. Dünyanın en eski maden işleyicilerinin, yontucularının mirasçıları Türkler madenci, sanayici, zanaatçı olmuşlardır. İstanbul’da Rum, Ermeni ve Musevi satıcıların oldukça fazla sayıda olması aksine işaret etse de Türkler iyi tüccarlardır. Uygur belgeleri arasında, bono ve poliçe niteliğinde olanlara ayrı bir yer vermek gerekir. Öte yandan Küçük Asya’daki son derece güzel Selçuklu kervansarayları da görülmemiş bir olguyu, Müslüman bir toplumda ticarete dinden önce yer verildiğini ortaya koymaktadır.

Türklerin mimaride, heykel sanatında, resimde ve güzel sanatlarda oynadıkları rolü, genelde tebaasının rolünden ayırt etmek güçtür. Türkler iyi sanatçılardı, bunu kimse inkar edemez. Sanatçılara karşı her zaman saygılı davranıp, onları korumuşlar, saraylarına, başkentlerine götürmüşlerdir ve bu, bir biçimde, onlara sunulan bir onurdu. Eski zamanlarda oldukça ender görülen bir olgu olarak Türkler antikacı ve oldukça tutkulu koleksiyoncuydular; dünyanın başka bir yerinde kim Türklerden daha fazla geçmişin eserlerine ilgi göstermiştir?

Türklerin edebi yetenekleri üzerine tartışabiliriz, çünkü sanat eserleri henüz yeterince tanınmamaktadır. Çağdaş roman yazarlarının nitelikleri bize arkalarında büyük bir geleneğin olduğunu gösteriyor. En geniş Türk edebiyatı olan Osmanlı edebiyatı İslam, Arap ve Fars edebiyatlarıyla karşılaştırıldığında çok öne çıkamıyor ve yüzyıllar içinde birbirine dolaşmış cümle yapısı da işini kolaylaştırmıyor. Ancak popüler metinler dikkate değer güzelliktedir: Kitab-ı Dede Korkut, hala coşkuyla okunan Yunus Emre şiirleri, Nasreddin Hoca’nın mizah dolu, nükteli fıkraları… VIII yüzyılda karşımıza çıkan ilk örneklerinden, Babur Şah’ın Vekayiname’sine, oradan 2000 yılı eserlerine kadar Orta Asya da bu anlamda oldukça bereketli bir topraktır.

Kırtasiyeci batı uygarlığında, Türk arşivlerinin gerçekten şaşkınlık verici nitelik ve niceliklerini kavramak güçtür. Kütüphaneler de olağanüstü zengindir. İstanbul’da yirmi kadar kütüphane vardır ve bunlardan sadece Süleymaniye Camii Kütüphanesi’ndeki elyazması sayısının 56.483 olduğu düşünülmektedir. Kıyas açısından, Fransa kralı V. Charles’ın kitaplığındaki 1.200 elyazmasının son derece yüksek bir miktar sayıldığı, bu nedenle “kitaplığın” Avrupa’nın seçkin aydınları için bir çekim merkezi olmuş olduğunu anımsatmakla yetinelim.

ozkanates
14. April 2015, 04:56 PM
http://d.gr-assets.com/books/1297114513l/10409989.jpg

galipyetkin
14. April 2015, 08:37 PM
Türk'ün ve Türk'ün karakterinin böyle gerçek tanımına ve tanıtımına ilk defa rastlıyorum.
Çok güzel.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman
14. April 2015, 08:50 PM
Baska turkologlarida okumanizi tavsiye ederim. Soz konusu kitap genel ve bir cok bilgi verir ancak daha unlu pek cok turkolog vardir.
Irk tanimi ise evet haklilik payi vardir ancak yetersizdiR ve tam dogru degildir. Bilimsel degil dusunceseldir.

Saadettin Sipehsalar
14. April 2015, 09:16 PM
Esenlikler,
Bir tarihçi olarak yorum yapacağım...
Esas itibarı ile muhtevası bakımından ağır bir kitaptır. Günümüze göre biraz daha erken dönemde yazılmış bir kitap olması hasbiyle de bazı bilgiler güncel değildir. Yeni yapılan araştırmalar, akademik çalışmalar ve bilhassa arkeolojik kazılar sonucu Türk Tarihi hakkında yeni bilgiler elde edilmiş, mevcut bazı bilgilerin yanlış olduğu anlaşılmış ve değiştirilmiştir. Bunun dışında özel bir kaynak eserdir; fakat Türkler hakkında bir takım olumsuz ve önyargılı nesnel olmayan bilgilerde içermektedir. Kısmen oryantalist zihni ile yazıldığı için, Türkler hakkında farklı yaklaşımlar görebilirsiniz. Yukarıda belirttiğim husular neticiesine son tahlilde söyleyeceğim şudur: bu kitab önemli bir kitaptır, fakat Türkler ve Türk Tarihi hakkında genel ve temel bilgisi olmayanların, özellikle de gençlerin başlangıç için bu eseri okumasını tavsiye etmiyorum. Başlangıçta ağır gelecektir ve kafa karışıklığı yaratacaktır. Benim tavsiyem bu eser muhakkak okunmalı, içindeki muazzam hazineden istifade edilmeli; fakat öncelikle temele sahip olunmalıdır.
Selam ve dua ile...
Allah'ın selamı üzerinize olsun.
Saadettin Sipehsalar

galipyetkin
15. April 2015, 09:18 PM
Gerek Sayın kuman'ın gerek Sayın Saadettin Sipehsalar'ın yazdıkları benim için üstündür. Fakat ben kitap ve yazarından değil, Sayın Özkanateş'in ilk yazısında bahsettiği, yazarın Türk ve Türklük tanımı üzerinde duruyorum.
Çünkü o yazılanlar bana Atatürk'ün Türk tanımını hatırlatıyor. Çünkü ben Türküm.
Şöyle söylemişti: Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Halkına-Milletine Türk denir.
Bu tanım üzerinden baktığımda Sayın Özkanateş'in ilk yazdıkları benim yönümden epeyi değerli.
İsterseniz bir daha okuyun.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

bartsimpson
16. April 2015, 01:39 AM
Hey Allahım ne günlere kaldık.
Türklüğümüzü de Fransızlardan öğreniyoruz ya.
Acaba bu, konuya Fransız kalmamızdan kaynaklanıyor olabilir mi?

galipyetkin
16. April 2015, 02:00 AM
Hayır.
Ulaşamadıkları için "BOY" olmaya uygun bozukları bulup satın alma yoluyla devşiriyorlar.
Ne kadar da çoklar.
Bir şairimiz söylemişti %60 diye.

Devşirilenler Çanakkale savaşını bile bulutlar arasından inen sarıklılara Mustafa Kemal'siz kazandırırken sen oradan kalkıp ulu ulu laflar ediyorsun!

"Yahu, sen kendini ne sanıyorsun"
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı.
Vatan Gazetesi 15.Nisan.2015.

Haklısın bartsimpson. Sayın Cumhurbaşkanı bu hususta kim bilir neler söyler. Biz de kalkmış elin gavurunun laflarına bakıyoruz yahu!

Saygılarımla.
Galip Yetkin

bartsimpson
16. April 2015, 09:27 PM
Hayır.
Ulaşamadıkları için "BOY" olmaya uygun bozukları bulup satın alma yoluyla devşiriyorlar.
Ne kadar da çoklar.
Bir şairimiz söylemişti %60 diye.

Devşirilenler Çanakkale savaşını bile bulutlar arasından inen sarıklılara Mustafa Kemal'siz kazandırırken sen oradan kalkıp ulu ulu laflar ediyorsun!

"Yahu, sen kendini ne sanıyorsun"
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı.
Vatan Gazetesi 15.Nisan.2015.

Haklısın bartsimpson. Sayın Cumhurbaşkanı bu hususta kim bilir neler söyler. Biz de kalkmış elin gavurunun laflarına bakıyoruz yahu!

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Ama bak ne demişim?

"Acaba bu, konuya Fransız kalmamızdan kaynaklanıyor olabilir mi?"

Hakkımı yeme ağabey.

Saygılarımla...

kuman
17. April 2015, 12:31 AM
Daha once ayni turkolog hakkinda ozkan atese sorular sormustum ama cevap alamamistim gecistirici ve sordugum soru ile alakasiz cevap gelmisti ki obemli degil o sohbet bitmisti.

Tam mesaji okumadim anca bir paragraf okudum.

Turkolig demis ki;
Tur turkce konusandir.
Su an Turkce konusan bir ingiliz acaba Turk mudur ? Yada Afrika kokenli biri yada bir Rus? Ulkemizde Turkce konusan pek cok yabanci var.

Turklerin bir irksal ozelligi olmadigini soyledikten sonra Asyanin balta girmemis daglarinda yasama ihtimali olan Turklerin irksal ozelliklerini soylemeside ilginc.

Turkler madem turkceyi bu kadar yayginlastirmislar ve neredeyse dikta etmisler neden bugun hala farsca, ermenice, kurtce, arapca konusanlar var cok az olmalilardi hatta olmamaliydi yazsra gore 1100 sene burda yasa 7 yada 8 devlet kur ama turkceyi ogreteme.... Cok yazik.
Soylenecek cok soz var ancak gereksiz. Turkolog sonucta yazar.

Onun niyetini kavramak herbir okuyucuya duser.

Irk kavramina inanmayan insanlara sozum olamaz. Haklidirlar. Ama irklarin varligini kabul eden kisiler Turk irkinin olmadigini soylerken onlarda iyi niyet aramak oldukca guc...

Aslinda yazar kisaca Turk irki olmadigi icin Turklerin bir Ulus devletininde olamayacagini belirtiyor herkes buna inaniyor...

Merak ediyorum bu kitabi okuyan kac kisi kac farkli Tukolugun kitaplarini okudu yada kac tane Turkolog ismi biluyor???

Ve neden piyasa kitabi olarak bu Turkologun kitabi cikar da digerleri sadece fakultelerdeki mastir ogrencileri tarafindan bilinir....

Komplo teorisi degil sozlerim. Insanlik tarihinde TURK adi gecmez... yazmazlar...

galipyetkin
17. April 2015, 12:00 PM
Dostum bartsimpson.

Güzel arkadaşım. Ne senin ne de benim "mevkii"miz öyle "ulu ulu laflar" etmeye müsait değil. O sana söylenmiş gibi gözükse de sana değil.
Alınmadığını umarım.

Saygı ve sevgilerimle.
Galip Yetkin.

khaos
23. April 2015, 04:22 AM
-Nerede bu Türkler?
diye hönkürüyordu yanımızdaki koğuşta bulunan Hırvat askeri. Ta ki çenesinin altına yumruğumu yeyinceye kadar. Buradayım! buradayım lannn diye bağırıyordum.
Hey gidi günler...
Bir gün bu cümleleri benimde kuracağım hiç aklıma gelmezdi.

Vatan toprakları sağa sola peşkeş çekilirken, sınırları köstebek yuvasına dönmüşken, en kritik kurumları yabancılara satılırken, ordusu, istihbaratı, yargısı sindirilmişken her gün varlığına, kimliğine, diline, ceddine, cumhuriyetine küfredilirken neredesin Ey Türk Milleti diye soruyorum kendi kendime.

Ben işin genetik kısmında değilim. Ne Y-dna ne de Haplogrup dağılımları beni ilgilendirmiyor. Evet... arı ırk yada saf ırk yoktur. Tüm toplumlar çeşitli ve karmaşık dna dizilimlerine sahipler. Anadolu gibi binlerce yıldır göçlere maruz kalmış bir bölgede gen değişimlerinin ve etkileşimlerinin olması da gayet doğaldır. Bu gün biliyoruz ki aslında millet dediğimiz kavram dna kombinasyonlarından daha çok ortak dil, ortak tarih ve ortak kültür gibi kavramlarla daha iyi tanımlanabiliyor.
Zamanımızda Türk tarihini Göktürklerden öteye götürmeyen batılı tarihçiler olduğu gibi Proto Türklerle M.Ö 2500 tarihlerine kadar dayandıran tarihçiler de var. Eğer bu gün ütopya gibi görünen Mu Kıtası efsanesinin gerçek olduğu ispatlanırsa kim bilir belki geçmişimizin izleri buzul çağı öncesine kadar dayanabilir.

Evet belki çok eski hatta kadim bir uygarlığız.
Bundan sonra sorulacak soru ise şu; Peki öyle kalacak mıyız? Bu günkü halimizle çok zor görünüyor.Bilmiyorum belki rahata fazla alıştık.Belki de okkalı bir şok yaşamamız gerekiyor yeniden.Ama hali hazırda Türk denen koyun keyfiyetindeki kurtların artık avlanma zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.

Benim her okuduğumda tüylerimi diken diken eden bir kaç söz paylaşmak istiyorum. Zaten çoğunuzda aşinadır.


Divânü Lügati't-Türk
Esirgeyen, koruyan Allah'ın adıyla

"Allah'ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Allah onlara Türk adını verdi. Ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya nail olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir.


Bilge Kağan
Kaynakların, servet ve zenginliklerin
Ülkemden dışarıya değil,
Dışarıdan ülkeme akmasını sağladım.
Başka milletlerin sarı altınını,
Beyaz gümüşünü, kenarlı ipeğini,
İpekli kumaşını, binek atını,
Aygırını, kara samurunu, mavi sincabını,
Türküme, milletime kazanıverdim.
Milletimi kimsenin boyunduruğuna sokmadım.

M.Kemal ATATÜRK
Milliyetin çok bariz vasıflarından biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.

galipyetkin
23. April 2015, 11:43 AM
İLBER ORTAYLI.

Prof. Dr. İlber Ortaylı’yla yeni kitabı ‘Türklerin Tarihi’ hakkında konuştu. Ortaylı, "Türk Türk’tür, Türkiyeli diye de bir şey yoktur. Bu kadar açık. Beğenmeyen Türklüğü, başka kimliği varsa söyler! Böyle Türkiyeli – Mürkiyeli diye bir şey olmaz, bunlar özenti. Türk vardır.Türk’tür. Beğenmeyen Türk olmayı, başka bir kimliği varsa söyler.Ama tabii gülünç olmasın, mesela Gürcü’yse Gürcüce bilsin, çok rica edeceğim" dedi.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

ozkanates
28. April 2015, 05:49 PM
.
Mustafa Kemal ve sonrası yakın Türkiye tarihi:

http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/394061/7c7629c0-7a6e-433a-af40-4f08a92d1bb2.jpg


Mustafa Kemal ve sonrası yakın Ortadoğu tarihi:

http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/334799/17eeab8f-a9cd-4d4a-82f3-26439c4c9b64.jpg


Türkiye'nin yakın tarihini baz alarak kültürün atar damarlarını yakalayan ve kılcal damarlarına kadar resmeden, birbirini tamamlayan önemli iki çalışma.

bartsimpson
30. April 2015, 06:10 PM
Dostum bartsimpson.

Güzel arkadaşım. Ne senin ne de benim "mevkii"miz öyle "ulu ulu laflar" etmeye müsait değil. O sana söylenmiş gibi gözükse de sana değil.
Alınmadığını umarım.

Saygı ve sevgilerimle.
Galip Yetkin.

Ellerinden saygı ile öperim sevgili Galip Ağabey.

ozkanates
6. May 2015, 05:55 PM
http://i.ytimg.com/vi/BhmGSXukUfM/hqdefault.jpg


Ahmet Şimşirgil... bir tarih üstadı, bir gönül üstadı.

ozkanates
7. May 2015, 02:04 PM
Gerek Sayın kuman'ın gerek Sayın Saadettin Sipehsalar'ın yazdıkları benim için üstündür. Fakat ben kitap ve yazarından değil, Sayın Özkanateş'in ilk yazısında bahsettiği, yazarın Türk ve Türklük tanımı üzerinde duruyorum.
Çünkü o yazılanlar bana Atatürk'ün Türk tanımını hatırlatıyor. Çünkü ben Türküm.
Şöyle söylemişti: Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Halkına-Milletine Türk denir.
Bu tanım üzerinden baktığımda Sayın Özkanateş'in ilk yazdıkları benim yönümden epeyi değerli.
İsterseniz bir daha okuyun.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.


Mustafa Kemal'in "ne mutlu Türküm diyene" deyişi müteşabih bir ifade.

İsteyen, "Türk ırkından olanlar mutlu diğerleri mutsuz" şeklinde alır,

İsteyen, "Türk olmak 'ben Türküm' demektir" şeklinde alır.


"Ne mutlu Türk ırkına" deseydi müteşabih olmayacaktı. Ama demedi çünkü o 100 yıllık içine kapanık, bölücü/çatışmacı bir kültürden değil, 3.000 yıllık Türk kültürünün en parlak örneği Osmanlı'dan geliyordu. Dönemin dünyayı ve ülkeyi kavuran milliyetçilik akımlarına rağmen kapıyı kapatmadı, gelecek için aralık bıraktı.


.

kuman
9. May 2015, 11:18 PM
Ahmet hoca... Osmanli ustune turlu arastirmalar yapmis bir hoca... Tarih prf.
Tanimam etmem ancak degerli biridir buyuk ihtimal ile.

Osmanli.... Tanirim... Bazen sevmisimdir.... Buyuk cogunlukla sevmem...

Saltanat hayrani... Cocuklari ailelerinden koparan...Cariye meraklilari... Cocuk coluk demeden birakin dusmani kendi ailelerini kilictan geciren (Ailelerinden olmayanlara kimbilir neler yapmislardir....) Dini kullanan....

Ben gecmis devletleri sevmem her turlu pislik vardir. Ben gelecekteki devletleri ozluyorum cunku umudum var.

Gecmisimiz tamamen sahtekarlik ve pislik gelecekte belki degisir....

Tum insanlik.....Sadece biz degil.

ozkanates
11. May 2015, 11:13 AM
Ahmet hoca... Osmanli ustune turlu arastirmalar yapmis bir hoca... Tarih prf.
Tanimam etmem ancak degerli biridir buyuk ihtimal ile.

Osmanli.... Tanirim... Bazen sevmisimdir.... Buyuk cogunlukla sevmem...

Saltanat hayrani... Cocuklari ailelerinden koparan...Cariye meraklilari... Cocuk coluk demeden birakin dusmani kendi ailelerini kilictan geciren (Ailelerinden olmayanlara kimbilir neler yapmislardir....) Dini kullanan....

Ben gecmis devletleri sevmem her turlu pislik vardir. Ben gelecekteki devletleri ozluyorum cunku umudum var.

Gecmisimiz tamamen sahtekarlik ve pislik gelecekte belki degisir....

Tum insanlik.....Sadece biz degil.

İki uygarlık karşılaştığında,
İleride olan geridekinin entelektüelleri için bir çekim merkezi olur.
Ve süreç içinde geridekinin entelektüellerini devşirir.

Eğer ileri olan uygarlık sömürgeci ülkeler ise,
Sömürülen ülkelerin entelektüelleri, sömürgeci ülkelerin algılarını benimser,
Ve kendi öz ülkelerine karşı ölümüne bir küçümseme tutumuna girerler.

Bu ülke tarihin en eski, en derin uygarlıklarından biri.
200 devlet, 11 imparatorluk kurmuş, pek çoğunu da kuracak.
Batı dediğimiz ise topu topu 300 yıldır önderlik ediyor.
Dünyaya kan ve göz yaşı demek olan kısa bir süre bu.

Kardeşlerim biraz daha dikkatli baksalar,
300 yıllık terörün getirdiği dokusal bozulmaları görecekler.
Batı bunu görüyor, pozisyon değiştiriyor.
Kardeşlerim ise 100 yıl geride oyalanıyor.

ozkanates
11. May 2015, 11:14 AM
Ben Mustafa Kemal'den kendi insanlarını aşağılayan tek cümle duymadım.
Çünkü o bir sömürge ülkenin komutanı olmadı.
O tarihe seslenen, tarih boyunca tarih yazmış bir halkın komutanı oldu.
Aldırmadı; “yoksuldu, eğitimsizdi, şuydu buydu” demedi,
Kim olduğunu bilerek misyonunu yüklendi,
İnandı, güvendi.

Sömürge kültürünün komutanı olmamak,
Anadolu topraklarının komutanı olmak.
Mesele bu.

kuman
14. May 2015, 12:16 AM
Sn ozkan.
Simdi bana cevap vermisin ancak bir sorun var.
Ben ispanakta demir yokmus dedim bize yanlis lanse etmisler, sen; kuzu etinde C vitamini yoktur demissin. Benim ne yazdigimi anla ve sonea cevap ver.
Kendi dogrularin bakis acini zayiflatmasi .

kuman
14. May 2015, 12:22 AM
Ikinci olarak.
Ben, sence bati ve dogu uyGarliklarini mi kiyaslamisim ?????
Bati uygurlagini yukseltip dogu, kuzey, guney yada herneyse bu uygarliklari mi kucumsemisim!!!! Nerden cikardin bunu ???????

Hayret icinde okudum..... Yazdiklarini.....

Gerci sen bunlari anladiysan sana yapabilecek bir seyim yok.... Uzgunum....

kuman
14. May 2015, 12:24 AM
Beni kendi insanimi asagiladim tek bir cumle soyle ki Ataturk hakkinda yazdigin o cumle anlamli olsun...

Sen hangi kafa ile yazdin bu yazdiklarini ben hala anlamdim....

kuman
14. May 2015, 12:45 AM
Simdi sozlerine gelelim.
Sence ben ayni anda yasamis uygarliklardan mi bahsediyorum !!!!
Yoksa gecmis ile gelecek arasindan mi bahsediyorum.

Tarihin coplugune baktigimizda neler goruruz ?? Acgozluluk var mi?? Mulk ve guc icin mucadale var mi ??

Insan icin yapilan ne var ?

Magna carta yi bilirsin ne der ? Kac yil hukum surmustur bu anlasma ? Tarihin en buyuk demokrasi ve insan haklarini iceren bu anlasma surdugu yillar pardon aylar sonrasinda ne olmustur???

Ozgurluk beyanamesini yazan ulke 1985 yilina kadar ne yapmistir ??? Ve yaptiklari ozgurluk beyannamesine sigar mi ???

Bati uygarligi ne demektir. Mesela Turkiye bati uygarligimidir ? Yine turkiye acaba sizin bati uygarligi diye adlandirdiginiz uygarligin temeli sayilan roma nin devami degil midir ? Roma uygarligini kim devam ettirmistir ve uluslar arasi anlasmalarda bu uygarligi devam ettiren ulkenin devami kimdir ??? Abd mi yoksa ingiltere mi.

Ataturk somurulen bir ulkenin kumandanidir. O dogmadan once Osmanli somurgey di. 1836 yada 1856 yilini hatirlayin.

Daha yazmama gerek yoktur sanirim...

Sanki ben kurtulus savasi yillarinda ki halki kotulemisim gibi yazi yazmissin ne demek bu! Anlayisini bir sorgula ilk once.

Sana osmanli hakkinda ve beceriksizlikleri hakkinda yuz tane sey soyleyebilir bir o kadar da nasil somugeci olduklarini anlatabilirim ancak senin dusunce tarzin bunu kabul etmez.
Osmanliyi sen Islam ile yan yana koyarsin ben tam zittina sen elbette kabul etmezsin.

Sen osmanlinin neden yikildigini bir bak ilk once....

ozkanates
21. May 2015, 02:45 PM
Simdi sozlerine gelelim.
Sence ben ayni anda yasamis uygarliklardan mi bahsediyorum !!!!
Yoksa gecmis ile gelecek arasindan mi bahsediyorum.


Kuman kardeşim,
"Sadece Doğu değil Batı da kötü" söylemin,
Ancak Batı'dan bakınca doğru.
Sözlerim bunu anlatıyor.

Tarih boyunca iyi-kötü pek çok olaylar olur.
Toplumlar bunların olması ve olmaması ile değil,
Olması-olmaması ile yüzleşmelerine göre değerlendirilir.

Gelecekte de koşullar nasıl olursa olsun,
Ne olup-olmadığı değil nasıl yüzleşileceği önemli olacak.
Bunun için kendi geçmişini ve başkalarının geçmişini bilmek,
Bildiğini anlamak, anladığından ders çıkarmak gerekecek.
Tarih bu yüzden çok önemli.

kuman
21. May 2015, 06:14 PM
Bir sey yazmak icin yazmisin tipki ilk mesajlarin gibi ama benim dediklerim ayvalik sen tatvan ne alaka demeden edemiyecegim.

ozkanates
22. May 2015, 09:06 AM
Hızlı düşünüp hızlı karar veriyorsun çünkü kanın hızlı akıyor.
Vakit gelince o yavaşlar, biz de daha iyi anlaşırız.

.

kuman
22. May 2015, 04:45 PM
Ben dogu bati kuzey guney kotudur mu dedim !!!!
Yoksa gecmis uygarliklar insanlik disi uygulamalari, guc ve makam, altin ve toprak icin yaptiklarindan dolayi insani yanlarinin bulunmadigi hatta gunumuzun de bu sekilde oldugu ve gelecekte kurulacak medeniyetlerin bu aldatici metalara onem vermiyecegini umdugumu bu umut dolayisiyla gelecek uygarliklara ozlem duydugumumu soyledim.

Benim soyledigim bu.
Siz Osmaliyi savunmadan basladiniz benim gakaret ettigimden devam edip Ataturk e bagladiniz sonra tarih ile yuzlesme ile devam edip kanimin hizli akmasina vererek tevazu gosterir gibi yapip devam ediyorsunuz.

Soyledigim cumleleri egip bukmede ustaca davranmaya calisiyorsunuz ancak nafile....

ozkanates
27. May 2015, 09:41 AM
Sözlerini eğip bükmeme gerek yok kuman kardeşim,
Cumhuriyet çocuklarıyız, biz de savunduk bunları.
Ama zaman eğriyi de büğrüyü de ortaya koyar.
Balık deryada yaşar da "hani su nerede?" der.
Aradığımız çözümler, ilaçlar biz kendimiziz.

kuman
1. June 2015, 01:21 PM
Benim soylediklerimin neresinde Cumhuriyet var?
Cumhuriyet Osmanli Ataturk diye karistiran durmadan sizsiniz.

Benim savunduklaromi savunmadiginiz dediginiz gibi Cumhuriyet cocugu olnanizdan da olabilir.
Benim ne dedigi algilayamadan egip bukme hareketleri....

Bir film vardi su bukuyorlar hava bukuyorlardi.
Sizde kelime ve cumle bukuyorsunuz.
Ustalardan egitim aldiniz mi ?

kuman
1. June 2015, 01:23 PM
Balik deryada yasar hani su nerede uygunsuz bir cumle bu konu icin.

Ne alaka ......

khaos
2. June 2015, 10:11 PM
Lolan güzeli ile ilgili yayınları araştırıyorum bu ara. Bilimsel fazla bir veri yok gerçi. 3800 yıllık bu mumyanın proto türklerden olan bir kadına ait olması muhtemel.Çin hükümeti kaç yıl daha saklayabilecek bakalım gerçekleri.