PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İnsanın yolculuğu


ozkanates
27. January 2015, 02:58 PM
Bedenin tanımı: Homo sapiens http://hanifler.com/showthread.php?t=3501
İnsanın tanımı: Beden + ruh http://hanifler.com/showthread.php?t=3507
Ruhun tanımı: Adem, melek, cin, iblis, şeytan http://hanifler.com/showthread.php?t=3505
Tekamül http://hanifler.com/showthread.php?t=3509
Cehennem, cennet http://hanifler.com/showthread.php?t=3512
Nefs http://hanifler.com/showthread.php?t=3512
Cehennemden cennete nefs http://hanifler.com/showthread.php?t=3520
Madde alem http://hanifler.com/showthread.php?t=3521
Öbür alem http://hanifler.com/showthread.php?t=3530
Madde alem + öbür alem http://hanifler.com/showthread.php?t=3533
Madde alemden sonra tekamül http://hanifler.com/showthread.php?t=3535
Son: Tevhid http://hanifler.com/showthread.php?t=3535
İsimler
Bakara 30-39
Özet ayetler
Özet


Kuran insanın yolculuğunu anlatırken, ilgili kavramları kronolojik akış içinde sıraları geldikçe tanımlıyor. Dolayısıyla yukarıdaki yazı hem olayların akış sırası hem de kavramların tanım sırası üzerine kurulu.

Kuran’da özet ayetler de var. Bunlar kitabın bütününü bilenler için, olay ve kavramları bir araya getirip derli toplu bir çerçeve sunarlar. Bunların anlaşılması için öncelikle özetledikleri olay ve kavramları, yani yukarıdaki yazıyı biliyor olmak gerekiyor:

"İsimler" başlığı ile bir tanım yaptıktan sonra özet ayetlere geçeceğim.


İsimler:

“O Allah ki, rahmeti kendi nefsi üzerine yazmıştır.” Enam 12
“Allah şunu da söyledi: …İsa dedi: "… Sen benim nefsimde olanı bilirsin ama ben senin nefsinde olanı bilmem."” Maide 116
Allah nefs sahibi.

“Sizi bir tek nefsten yaratan O’dur.” Enam 98, Araf 189
"Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın." Hicr 29
Allah tüm nefsleri kendi nefsinden/ruhundan…

“(yemin olsun) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene. Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki, nefsi temizleyip arındıran, gerçekten kurtulmuştur. Onu kirletip örtense kayba uğramıştır.” Şems 7-10
Şekillendirerek = örterek yarattığından, Allah’ın isim ve sıfatları insanda örtülü/gizli olarak var.

“En güzel isimler Allah'ın1; O'na onlarla dua edin. O'nun isimlerinde ters bir tutum2 izleyenleri bırakın.” Araf 180
1- Allah’ın isimleri, evrende tecelli etmiş sıfatlarının isimleşmiş halidir: Gören, Duyan, Diri…
2- Cömert, Yakın, Dost, Seven, Esirgeyen, Affeden, Eğiten, Yardım Eden, Güvenen gibi.

“En güzel isimler Allah'ın.” Araf 180
“Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti." Bakara 31
Allah’ın Adem’e öğrettiği isimler, Allah’ın isimleşmiş sıfatları.
Bu sıfatlar Adem’de de olduğundan, Adem’in öğrendiği = Adem’in kendisi = kendini bilmek.

.

ozkanates
2. February 2015, 03:29 PM
Yukarıdaki yazımdan devam:


Bakara 30-39:

Her kavram, ancak kendi zıddıyla tanımlanır/bilinir. İlk yaratışta ruh, kendi halini (pozitiviteyi) deneyimler ama bilemez, çünkü kendi zıddını deneyimlemez/bilmez. Örtülerek/kendini unutarak negativiteye indiğinde, kendi zıttını (negativiteyi) deneyimler. Böylece kendi zıddının bilgisini edindikçe, kendine ait sıfatları = kendi halini = kendini öğrenir = ilim sahibi olur.

"Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik1 de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler3. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir2." Ahzab 72
1- Pozitivite yaratılan ruha = meleğe, tekamül teklif edilirken,
2- İneceği negativite, en ileri aşaması olan insana kadar gösterilir.
3- Bir kısmı sürecin zorluğundan ürkerek kabul etmez, melek olarak kalır.

Bakara 30: “Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım1." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın?2 Oysaki bizler, seni hamt ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz3.” Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim4”.”
1- Tekamül teklif edildiğinde,
2- İneceği negativiteyi bilen melek maksadı anlamaz, sorar:
3- “Bizler senin istediğin gibiyken, zaten pozitivitedeyken negativiteye inmek neden?”
4- Cevap: “Bilmediklerinizi bilmek” için.

31: “Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti.”
Bilmediklerini bilmek = öğrenmek… öğrenen Adem ile gösterilir:

31-33: “Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz“. Dediler:.. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim… Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını". Âdem onlara onların adlarını haber verince…"
Tekamül etmeyen melek, Allah’ın isimlerini = kendi sıfatlarını bilemez.
Tekamül eden = öğrenen Adem, Allah’ın isimlerini = kendi sıfatlarını bilir.
Melekler aynı sıfatlara sahip olduğundan, Adem onların sıfatlarını da bilir.

33: “…Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size!1 Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açiğa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi2 de en iyi biçimde bilmekteyim".”
1- “İşte gördünüz, kendinizi bilmek ancak negativiteye inmekle mümkün…
2- Sizde örtülü/saklı sıfatlarım, siz kendinizi bildiğinizde açığa çıkacaklar”.

34: “O vakit biz meleklere, "Âdem'e secde edin" demiştik.”
Allah’dan başka varlığa secde edilmediğinden, meleklerin bu secdesi Adem’in kendisine değil…
Adem’in kendini bilerek açığa çıkardığı = görünür/bilinir hale getirdiği Allah’ın isim ve sıfatlarına.

35: “Ve Âdem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin”."
Melek, pozitivitede yaratılan nefsin/ruhun adı. Henüz negativiteye inmediği için ilim edinmez.
Melek, teklifi kabul edip negativiteye inerek tekamül etmeye başladığında, adı artık cin olur.
Cin, tekamülünü tamamlayıp ilim ile pozitiviteye/cennete döndüğünde, adı artık adem olur.

35: “Ama şu ağaca2 yaklasmayın, yoksa zulme sapanlardan1 olursunuz."
1- İlim, kendi zıttını = negativiteyi deneyimleyerek kendini bilme olduğundan,
2- Bahsedilen ağaç, ilim edinme süreci = tekamül.
Ruhlara tekamül teklif edilmiş (melek), kabul edenler tekamül etmişlerdi (cin). Tekamülünü tamamlayarak pozitiviteye/cennete dönenlere (adem), tekamüle devam etme (insan) teklifi yapılır. Kabul etmeyenler bilgilendirilir: “İlime yaklaşmayın yoksa zulme saparsınız = negativiteyi inersiniz = tekamülünüz devam eder”.

36: “Bunun üzerine şeytan onlarin ayaklarını kaydırdı1 da onları içinde bulundukları yerden çıkardı2. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kisminiz bir kisminiza düsman olarak asagiya inin. Belli bir süre kadar yeryüzünde3 sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkâni olacaktır".”
1- Allah’dan kulları azdırma izni/görevi almış olan şeytan burada devreye girer. Uydurma vaadlerle,
2- Nefslerine kapılmalarını sağlayarak cennetten çıkmaları = negativite = tekamül için onları kandırır.
3- Bu uydurma vaadlerle kandırma, yeryüzündeki negativitenin = tekamülün inşasında da devam eder.
(yeryüzü tekamülünün negatif evresi şeytanla yönetilir)

37: “Bunun üzerine Âdem, Rabbinden bazi kelimeler ögrenip belledi de O'na yöneldi.”
Allah yeryüzünde insanı yalnız bırakmaz rablik eder = eğitip öğreterek daha iyiye daha güzele kılavuzlar, tekamül ettirir.
(yeryüzü tekamülünün pozitif evresi nebilerle yönetilir)

38: “Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.”
Allah’ın rabliğiyle yeryüzü tekamülünü tamamlayıp pozitiviteye/cennete dönenler.

39: “Nankörlüğe sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar, ateşin dostu olacaklardır. Onlar orada uzun süre kalacaklardır.”
Tekamülü halen devam edenler = negativitede olanlar.

ozkanates
10. February 2015, 03:16 PM
Yukarıdaki yazımdan devam:


Özet ayetler:

“O ki gökleri1 ve yeri2 yaratmış, karanlıklara ve nura3 vücut vermiştir. Sizi bir balçıktan yaratmış4 olan O'dur. Sonra hüküm verip bir süre belirlemiştir5. Belirlenmiş başka bir süre de onun katındadır6. O, göklerde de Allah'tır, yerde de7. O, sizin iç dünyanızı da bilir, açığa vurduklarınızı da8.” Enam 1-3
1- Evreni,
2- Dünyayı,
3- a) Dualiteyi = negativite ve pozitiviteyi,
....b) Negativite ve pozitivite arasındaki yolculuğu = tekamülü,
....c) Tekamülün vuku bulduğu madde alemi ve öbür alemi yarattı.
4- a) Bedeni toprak + su birleşiminde,
....b) İnsanı beden + ruh birleşiminde yarattı.
5- Madde alemde geçecek 1.000 yıldan sonra,
6- Öbür alemde geçecek 50.000 yıl. Sonra,
7- Tevhid, Bakara 115
8- Tevhid, Hadid 3

“İnsanı, alaktan (ilişip yapışan bir sudan1/embriyodan2/sevgi ve ilgiden3/husûmetten4) yarattı.” Alak 2
Ademoğullarının (insan türünün) yaratılış aşamaları:
1- Madde hayatı çamurdan, 2- madde bedeni üremeyle, 3- ruhu Rahman'dan, 4- tekamülü negativiteden yarattı.
Ademoğlunun (insan bireyin) yaratılış aşamaları:
1- Sperm, 2- embriyo, 3- bebeklik, 4- yetişkinlik.

“Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında1, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde2, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde3, Allah'ın gökten suyu indirip4 onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında5, rüzgârların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda6, aklını işleten bir topluluk7 için sayısız ayetler vardır8.” Bakara 164
1- İlk yaratıştan sonra, 2- birbirini izleyen ölüm ve doğumlarla,
3- Tekamül edişte, 4- ruhun yeryüzünde, 5- yeniden dirilişinde,
6- Bunları sağlayan mekanizmalarda, 7- tekamülde ileri olanlar için,
8- Sayısız ayetler = delil, açık alamet, veri, işâret, iz, ibret, mucize var.


Özet:

Melek, pozitivitede yaratılan nefsin/ruhun adı. Henüz negativiteye inmediği için ilim edinmez.
Melek, teklifi kabul edip negativiteye inerek tekamül etmeye başladığında, adı artık cin olur.
Cin, tekamülünü tamamlayıp ilim ile pozitiviteye/cennete döndüğünde, adı artık adem olur.
Adem, tekamülünün devamı için bedenlenerek negativiteye indiğinde, adı artık insan olur.
İnsan, tekamülünü tamamlayıp ilimle pozitiviteye/cennete döndüğünde adı yücelen olur.
Yücelen, tekamülünü tamamlayıp nefs perdesinden sıyrıldığında, adı artık Ruh olur.
Ruh, tekamülünü tamamlayıp nefs perdesinden sıyrıldığında, adı artık O olur.
Ve artık sadece O kalır = Tevhid.


.

galipyetkin
12. February 2015, 03:18 PM
Sayın özkanateş.

Yukarıda:
“O ki gökleri1 ve yeri2........"
ve
1-Evreni,
2-Dünyayı,
(3-........... ve devamı)
demişsiniz. Bu sizin anlayışınız . Buna bir şey demiyorum.

Acaba bu ifadelerden "evreni", "can/ruh"; "dünyayı" da "vücut/beden/ceset" olarak da anlayabilir miyiz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

ozkanates
13. February 2015, 07:38 PM
Galip kardeşim, mistik metinler tüm tekamül kademelerine aynı anda hitap ettiğinden, her terim iç içe geçen pek çok anlamlar alır ve bunların her biri de doğru olur. Bir anlamdan diğerine geçmek önceki anlamı yanlışlamaz, sadece biz aynı terimi bir sonraki derinlikte kavramaya başlarız.

Dolayısıyla "evren"i can/ruh, "dünya"yı vücut/beden/ceset olarak almakta bir sakınca yok, ve eminim bu şekilde alındığında bir sistematik de oluşuyordur.

Ancak benim şu anki algımdaki yaklaşımım şu: Kuran kendini açıklayan bir kitap olduğundan, her Kuran teriminin anlamı, o terimi tanımlamakla görevli bir ayetle (tanım ayetiyle) verilir. Örnek verirsem Kuran'da sık geçen "denizde yüzen gemiler", bana konunun tekamül yönüne dikkat çekildiğini düşündürür; şu tanım ayetine göre:

“İki deniz1 birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır3; şu tuzludur, acıdır2. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız4. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz5 için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün6.” Fatir 12, Rahman 17-24
1- Dualite =, 2- negativite +, 3- pozitivite.
4- Negativite de pozitivite de gerekli, 5- çünkü ilim…
6- Negativiteden pozitiviteye yolculuk = tekamül ile edinilir.

- Ben bu ayetten tek anlam çıkarıyorum ve bugüne kadar başka biri "fakat şu anlama da uyuyor" demedi.
- Denizde yüzen gemiler = tekamül eşitliği bugüne kadar okuduğum hiç bir ayette anlam çelişkisi yaratmadı.
- Denizde yüzen gemilere verilebilecek diğer anlamların hiç biri, terimin geçtiği ayetlerin tümünde birden kullanılamıyor.
- Bu şekilde her terim sadece tek anlama sahip olmalı ve tüm Kuran boyunca sadece o tek anlamla okunabilmeli. Vahiy terimi buna örnek.
- Çok nadir durumda bir terimin birden fazla anlamı olabilir. Bu durumda her anlamı ayrı ayrı tanımlayan ve bu anlamları bir araya getiren ayetler olmalı. Nefs terimi buna örnek.

Yer ve gök örneğinde...
- Yer kelimesinin, dünyaya ve dünyada olanlara,
- Gök kelimesinin, dünyayı da içerecek şekilde evrene ve evrende olanlara,
İşaret etmediği bir ayet biliyorsan belirtmeni rica ederim.

Son bir noktada, bir tanım ayeti ile tanımlanan bir terim, başka bir terimin tanımında kullanılabilir. Bu durumda, bir terimin asli anlamına ulaşmak için tanımlama zincirini, başka hiç bir terimi kullanmayan başlangıç halkasına kadar takip etmek gerekir. İnsan yazımdaki ilk başlıklarda bunlar görülür ama sonra yazı, diğer tanımları bu başlangıç tanımlarından üretilerek ilerler.

galipyetkin
13. February 2015, 09:08 PM
Sayın özkanates.

Bir de "gökleri" ve "yeri" diye geçen bir ifade var.

"Gök"ün düşünce erkini, düşünce sistemini, "yer"in de vücudu/vücudun arzularını/tutkuları; dolayısı ile "yer ve gök" ifadesi de birlikte olarak "insanı" anlatıyor. Benim anlayışım bu yönde.

Sayın arkadaşım bir düşüncemi açıkladım. Önceki açıklamalarınız ile burada bulduğum anlatabilme fırsatı için teşekkür ederim.

Saygılarımla.
Galip
Yetkin.

ozkanates
24. February 2015, 06:57 PM
Galip kardeşim, yukarıdaki ifadem çok karmaşık oldu. Özetle Kuran, kavramları tanımlamamıza engel olmaz ki böylece her görüş Kuran'da kendini bulsun, Kuran ile temas etsin ve Kuran'dan faydalansın. Ancak apaçık, çelişkisiz, detaylı, eksiksiz ve kolay anlaşılırlık iddiasına istinaden, tüm kavram tanımları Kuran'da mevcut olmak zorunda. Ve ilim yapmak gayretinde olanların, Kuran'ın tanım ilmine de yakın durmaları ve "şu kavramın bendeki tanımı şu ayettendir" diyebilmeleri gerektiğine inanıyorum.

Ben de sana teşekkür ediyorum, sağolasın.