PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Toplum bilinci


kuman
11. August 2014, 12:01 PM
Bu sitede kac kisi var ? Az kisi onemli bir miktar degil. Nitelik olarak az ama nicelik olarak fazla. Kac kisi ziyaret ediyor bu siteyi binlerce.
BU sitedeki paylasilan gorusler ufak farklar olasada kabul ediliyor.
Binlerce kiside bu sitede olmasa bile baska yerlerde var ve onlar da ufak topluluklar halinde.

Peki neden bir sivil toplum kurulusu olusturamiyor bu topluluk.
Neden proje olusturup peojelerini halka sunamiyor. Birbirine bagli ve kenetli degil de ondan mi.
Herkes konusuyor ancak icraat yok.
Artik konusmak yerine icraat icin vakit ayrilmali...

kuman
13. August 2014, 01:20 AM
Ilk proje benden olsun.
Yaslilar icin huzur evleri var kimse ziyarete gitmiyor. Unutulmus bir yaslilik. Bir de cocuk yuvalari var kimse onlara da gitmiyor.
Cocuk yanliz yaslilar yalniz. Onlari birbirine kenetleyecek bir proje olusturmak gerek birbirlerini ziyaret edip yanlizliklarini paylasmak icin yine yanlizlar.
Bu gorevi projelendirmek gerektigini dusunuyorum sonrada devlete sunmak.
Tabiki bu is icin proje olusturabilecek insanlar ve fikirler gerekiyor.

Birakin tartismayi icraata gecelim

saygilar

kuman
8. September 2014, 12:05 PM
Okullarin acilma zamani. Ilk okul 1. Siniflar ders basi yapti ve okullarini tanimaya basladilar. Okul mudurleri hakli olarak "Ogrenciler benim Okul sizin " velilere belirtiyorlar. Neden, devlet temizlik gorevlisi vermiyor, guvenlik personeli vermiyor ve hatta memur dahi vermiyor. Bu durumda okul idaresi ne yapsin? Bu isleri yapmak icin Okul Aile Birlikleride velilerden para istiyor.

Pencereden bakarken bir koleje giden cocuk gordum oda yeni baslamis heycanli beyin islenmemis ham. Onun muduru velileri toplayip derdini anlatmamistir.

kuman
9. September 2014, 03:19 PM
Bir kac gun once 10 isci oldu. Daha once de ayni santiyede bir isci daha olmustu. Soma da yuzlerce isci oldu. Tersanelerde yuzlerce isci oldu.
Dun halkalida insaat iscileri isyan etmisler kotu calisma kosullarindan dolayi.
Tepelerinde polis helikopteri cunku yolu kapatmislar. Belkide baska turlu hak arayislarinin dikkat cekmeyecegini bildikleri icin bu sekilde davranmislar.
Sendika uyesi olan isciler isten atiliyor.........

KIMIN UMRUNDA ?????

kuman
10. September 2014, 04:02 PM
ABD savas tamtamlarini cikardi yine. Tek basina yapabilecek parasi olmadigindan da bolfe ulkeleri ile hareket edecekmis. Arkasinda ki fikir pek cok kisi tarafindan yaziliyor ciziliyor. Basarili olma ihtimali var mi ? Zaman gosterecek.Ancak bizi ilgilendiriyor bu planlar etkilenen ulke direk etkilenen yine.
Gecen haftalarda Ikitelli de daha once Maras ve Antepte suriyelilere karsi salditilar oldu hakli haksiz ben bilmiyorum.
Burda ki sorun yerel halkin gocmenler yuzunden zor duruma dusmesi. Ev kiralarinin artmasi evden atilmalar. Halk bu yuzden tepkili Suriyeliler su an ucuz is gucu aranan isciler boylece Turkler is bulamiyor bulsada daha az ucret. Ozellikle egitimi az yada orta olan insanlar suriyeliler yuzunden etkileniyor, zor duruma dusuruluyor.

Ancak sorun suriyeliler mi yoksa Is sahibi insanlar Ev sahibi insanlar mi?
Herseyi para olarak goren insanlar elbette kiralari artiracak kiracilarini evden cikaracak yerine suriyelileri alacak tipki is sahiplerinin az para odemek icin yaptiklari gibi.

Sorun Suriyeliler degil sorun AC GOZLU SEYTAN INSANLAR.

dost1
10. September 2014, 09:11 PM
Selamun aleylüm, değerli Kuman Kardeşim,

Asıl sorun, devletimizin yöneticilerinin göçmenlerle ilgili uluslararası hukuku uygulamamasından kaynaklanan sorundur.

Savaştan kaçan insanlar dini ne olursa olsun ülkeye alınırlar ancak, ülkeye alınanlar bulundukları ülkede hangi koşullara göre yaşayabilecekleri belirtildikten sonra alınırlar.
Eşlerinin başlarındaki türbanla ve namaz kılmakla övünen yöneticilerimiz sadece Hucurat ve Mümtehine surelerini bilseler, göçmenlere nasıl davranılması gerektiklerini bilir ve sığınmacıların gelişigüzel yerleşim yerlerine dağılmamaları için gerekli önlemleri alırlardı ki, uluslararası hukukda da bu konuda neler yapılacağı belirtilmiştir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

kuman
11. September 2014, 12:57 PM
Aleykum selam dost 1
Benim burda bahsettigim fiili durum. Soyledikleriniz dogru nu sekilde olmamali idi. Yardim edilmeli ve bu yardim hukuka uygun insani boyutlara uygun olmaliydi. Uygun yapilan yerlerde var. Ancak biz oealsrda ne oldugunu bilmiyoruz ve insanlar oradan kaciyor.
Sorun ise benim bakisima gore su ;
Mevcut durum olmasi gerekenden farkli ve insanlar magdur oluyor. Insanlar aradinda kin nefret ve siddet olusuyor bunun engelenmedi gerekiyor, cikarci varliklar hemen kendi gelirlerini max etmek icin devreye giriyor buda daha fazla nefret ile geri donuyor.
Ben suclunun Suriyeliler olmadigini siyluyorum ancak halkimiz vu sekilde dusunmuyor. Beraber yasayabilirmiyiz diye dusununcede kesinlikle hsyir cevabi agirlik kazaniyor.
Ilk once mevcut durumda kimin haksizlik yaptiginin tespit edilmesi gerekiyor kisilerin buna inandirilmadi ve uygulamaya konmadi gereken adimlarin sira ile yapilmadi gerekiyor.
Sonycta buraya gelen insanlar magdur. Bizdeki seytanlar bu durumu kullaniyor. Insanlar seytan ile basedeceklerine kolay olan magduru gondermek istiyor.
Sonuc ne ?

kuman
11. September 2014, 01:10 PM
Amerikada 2007- 2013 yillari arasinda ortalama hane halki geliri % 12 dusmus calisma saatleri ise 40 saaten 46 saate cikmis. Ayni anda zenginlerin geliri % 10 artmis.
Ingilterede isci partisi kan ksybediyor. Fransada sosyalist parti kan kaybediyor. Anti kapitalist parti kuruluyor. Sosyalistleri finansal gerici ilan ediyor.
Oy verme yuzdesi dusuyor.
Neo libarel politikalar sorgulaniyor ve hatta halk tarafindan artik dislaniyor bu politikayi savunan siyasiler.
Sosyal devlet ve karma ekonomik duzenler arastiriliyor.

soner yalcin in yaxisinsan

kuman
15. September 2014, 01:03 PM
Kur an yeterli mi ?
Kur an yeterli ise bugun musluman cografyada ki kargasa neden var?
Sonucta kur an bize dogru yolu gosteriyor dogru yolda olan kisilerin olaylar karsisinda nasil hareket etmesi gerektigi bilinir.
Kur anin anlamlandirilmasi farkli ise acik olan bir kitap neden farkli anlamlandiriliyor. Sonucta kargasa var islam topraklarinda. Tum bu kargasa hirs ve dinin yanlis anlamlandirilmasindan dolayimi ?
Yoksa sadece egitimsizlik mi? Dunyayi yanlis anlamami ?

Yoksa bir prof dedigi gibi Indirilen ayetler ile Yaratilan ayetlerin dogru bir sekilde harmanlanmadan yorumlamaya calismaktan dolayimi!

Islam cografyasinda ki bu savas Allahin sevgi oldugunu bilmemekten kaynaklandigi aklima geliyor.
Sistem muhtesem kargasa yok. En alt sistem en ust sisteme kadar en kucuk parcalar bile uyum icinde isliyor. Peki insanlar neden bu koca koca yada ufacik sistemlerin isledigi gibi isleyemiyor. Allah kur ani gondermis yolu belirlemis peki neden Muminler buna uymuyor. Hareketsizlikten mi korkudan mi yoksa baska?

Baris ve sevgiyi nerede bulacagiz? Aslinda tum cevremiz baris icinde biz haric. Ne zaman savasmamiz gerektigini bile anlayamiyoruz anlasakta isimize gelmiyor.
Bu yuzden de kafir munafiklar istedigi gibi at oynatiyor meydan onlara kalmis durumda.

kuman
16. September 2014, 02:08 AM
Türkiye de halkın %70 nin geliri aylık 1000 doların altında.
En yoksul %10 10 senede sadece 500 dolar geliri arttırdı.
Türkiye'de 15.000.000 insan yoksulluk sınırının altında gelir elde ediyor yani aç...

Etrafınıza bakıpta lüks otoları gördüğünüzde şaşırmayın onlar Mars adlı geZegende yaşayıp dünyaya çok uğramıyorlar.
Türkiye ise onlar için RAkı güzel kebap güzel yine gelecek ben modunda.

Bu arada dünyada 900.000.000 kişi yatağa aç giriyor.
700.000.000 kişi ise obezite ile mücadele ediyor ve milyarlarca dolar harcayıp zayıflamaya çalışıyor.
Dünyada temiz su ihtiyacını yiyecek ihtiyacını karşılayabilecek mutlu bir AZINLIK var.
Savaşan çocuklar, savaşta ölen çocuklar, aç yatan çocuklar, aç kalkan çocuklar.
Tecavüze uğrayan kadınlar, köle gibi satılan kadınlar, şiddete maruz kalan kadınlar,

Sevgiye aç insanlar sadece yemek yiyerek mutlu olan insanlar, 7 yıldızlı otelde Dubai'de tatil yapan insanlar 1.000.000 tl lik araba alan insanlar, yumurtanın şeklini bilmeyen çocuklar, ayakkabı boyacısı çocuklar, tamirci çocuklar, seks kölesi çocuklar...............
Ne kadar şanslısının evinizde internet bile var........

Cehennemi merak mı ediyorsunuz zaten içindesiniz.....

Yosa siz hala İsa nın babası varmıydı yokmuydu diye mi tartışıyorsunuz? Yada tufan dünya çapında mı oldu yoksa yerel bazda mı? Miraç arş tamı gerçekleşti yoksa yeryüzünde mi?
Hadisler din içinde mi dışında mı diye tartışıyorsunuz.

Tartışılacak ne kadar çok şey var degil mi haklısınız!!!!
BEnce sadece şükredin...

kuman
12. October 2014, 10:08 PM
Ey Türk toplumu kurtarın kendinizi dogmatik bilgiden. incelemeden, araştırmadan, eleştirmden kabul etmeyin.

kuman
12. October 2014, 10:21 PM
Bir toplum bilgisi;
Tarihte ilk kollektiv toplum Abbasi zamanin da kolelerin ve köylülerin kurduğu kucuk bir devletir.
Ilk sosyalist devleti MÜSLÜMANLAR kurdu diyebiliriz....

bartsimpson
12. October 2014, 10:40 PM
Gelen 2,5 milyon suriyelinin yarısı erkek....
Birlik olup esada da ışıda da karşı dursalar 1 kaşık suda boğarlar.
Ama yok bunların alayı çingene
Ne vatan sevgisi ne haysiyet ne onur.
Ulan öleceğimi bilsem genede çıkmam vatanımdan be...

bartsimpson
12. October 2014, 10:42 PM
Bir toplum bilgisi;
Tarihte ilk kollektiv toplum Abbasi zamanin da kolelerin ve köylülerin kurduğu kucuk bir devletir.
Ilk sosyalist devleti MÜSLÜMANLAR kurdu diyebiliriz....

Yanlış...
Mekkeden Medineye yapılan hicret sonrası orada ensar ve muhacirlerden oluşan toplumdur.

galipyetkin
12. October 2014, 11:48 PM
Sayın Beyefendiler.

Bir dış etkenin canınızı sıkıp, kafanızı bozduğunu biliyorum. Ama bize tutarlı olmak yaraşır. Çünkü bizler diğerlerimiz gibi, yani hepimiz "hanifler com., Kuran odaklı dindarlık" sitesinin güzide birer elemanıyız.

Şimdi Kur'ân bilgilerimizi tazeliyelim. İlk olarak "Adem"i düşünelim. Nasıl bir toplumdan kovulmuştu? Ekonomik ve sosyal yönden kollektif yaşayan bir toplumdan.
Bu bir kıssa derseniz o zaman Bakara-127. ayeti hatırlayalım. Bu ayette anlatıldiğina göre İbrahim ve İsmail Peygamberler beytin/ekonomik ve sosyal yönden kollektif yaşamın ana duvarlarını yükseltiyorlardı. O halde Nuh Peygamber'den kalma temel dolayısı ile Nuh zamanında ekonomik ve sosyal yönden kollektif yaşayan bir toplum vardı.

Ama, hayır biz kurulu bir devletten bahsediyoruz diyorsanız, o başka.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

khaos
12. October 2014, 11:54 PM
Gelen 2,5 milyon suriyelinin yarısı erkek....
Birlik olup esada da ışıda da karşı dursalar 1 kaşık suda boğarlar.
Ama yok bunların alayı çingene
Ne vatan sevgisi ne haysiyet ne onur.
Ulan öleceğimi bilsem genede çıkmam vatanımdan be...

Bazı milletlerin genine vatan millet sevgisi kodlanmıştır.

Büyük millet nasıl olunur?

Nene Hatun
Kara Fatma
Ayşe Hanım
Tayyar Rahmiye
Hatice Hatun
Gördesli Makbule
Yirik Fatma
Nazife Kadın
Saime Hanım

Kahraman Türk Anaları.Vatanını, imanını, ırzını, bayrağını korumak için cephenin en önüne atılan ayakları öpülesi Anadolu kadınları.Her milletin damarlarında asil kan dolaşmıyor belli ki.

erkekler mi?
Erkeklerin isimlerini öğrenmek istiyorsanız, dünya tarihinin akışının ne zaman değiştiğine bakınız.

kuman
14. October 2014, 12:56 AM
Devletler ebola icin kesenin agzini acti milyonlarca dolar harcaniyor salgin bir hastalik korunmaya calisiyorlar. 4000 kisi simdiye kadar oldu.

Sitma Afrikanin belalisi 600.000 kisi oldu kimsenin umrunda degil. Kaldi ki korunma ve tedavisi var.

kuman
16. October 2014, 01:13 AM
Bilginiz cok olabilir. Ancak o bilgiyi dogru yerde ve dogru zamanda kullanmadiginizda pek ise yaramaz.

kuman
20. October 2014, 07:52 PM
Güzellik üstüne;

Aşık Veysel ' Güzelliğin on para etmez bu bende ki aşk olmasa' demiş.
Güzellik bakana göre midir yada, güzellik o nesneye ait bir olgumu dur.

Hoşumuza giden bir manzara, yediğimiz bir yemek, bir bina, dinlediğimiz bir müzik, bir atmosfer olayı.....

Güzelliğin bir felsefe sorunu olması Platon ile başlar. Platon’a göre gerçek güzellik, gördüğümüz nesnelerin oluşturduğu evrendeki güzellikler olmayıp idealar evlerindeki “güzel” ideasıdır. Tabiatın güzelliği, güzel ideasından pay aldığı ölçüde bize güzel görünür. Yani tabiatın güzelliği, asıl güzellik değil, güzelliğin kopyasıdır.
Platon’a göre güzel olan, iyi ve doğru olandır; iyi ve doğru olan da güzel. Dolayısıyla güzeli kavrayan kişi, iyiyi de kavramış olur. Güzel olan, aynı zamanda hoş ve yücedir.

Kant buna itiraz eder; Bunların hepsi birbirinden farklı anlamlara sahiptir. Güzellik estetikle, iyilik ahlakla, doğruluk bilgiyle, hoşluk hissi bedensel zevkle, yücelik ise doğa ve tanrıyla ilgilidir.
Platon un güzel olana yücelik vermesinde ki mantık onun asıl güzel olanın kopyası oldugu içindir.

Aristoteles'e göre güzellik bir ahenk, orantı ve düzendir. Bu nedenle orantıdan yoksun olan hiçbir şey güzel olamaz.
Bir bakışta göremeyeceğimiz kadar büyük olan ya da mercekle göremeyeceğimiz bir eser güzel olamaz. Güzel, insanın algılama sınırlarını aşmamalıdır.

Bana göre aslında her üç filozof ta yaklaşık aynı şeyleri söylemektedir.

Kur anda da güzellik geçer; Güzel köşkler, elbisler, takılar, doğa tasvirleri vs...
Bunların hem bu dünyada hem ahiret sonrasının güzellikleri olduğu da belirtilir. Ancak asıl önemli olanın insanın içinin güzelliği olduğu ve iç güzelliğin ( yada müslüman ahlakının) her şey den önemli olduğunu belirtir.
Güzelliklerin geçici bir yanılsama, anlık mutluluk, verdiğini oysa güzel nesnelere sahip olmasanız, güzel yerlere gidecek maddi durumunuz olmasa da cennete girecek insanların asıl güzelliği sahip olacağını belirtir.
Bu dünya da sahip olduğunuz güzelliklerin ise sizin için sadece bir sınav olduğunu belirtir. bu güzellikleri paylaşmadığınız takdir de asıl güzel olan cenneti değil çirkinliğe sahip olacağınız söyler.

Ben de platona katılmakla bu dünyada bulunan güzelliklerin aslında asıl güzelliğin kopyası olduğuna inanıyorum. Buna kendimce en büyük kanıtım ise Aşık Veyselin sözü.
Çünkü güzellik kişiye göre, kültüre göre değişmez güzel olan nesne güzelliği kendi içinde taşır.

Mutlak güzel Allah. Allah güzel kulları için cenneti yarattı. O zaman bizim için güzel olan cennet ise ki öyle bu dünyada gördüğümüz tüm güzellikler sadece cennetin bir kopyası.

kuman
3. November 2014, 01:44 PM
Toplumda maalesef bir tartisma kulturu yok bu neredeyse hicbir birey de bulunmamaktadir.
Bir bilgi alis verisi yapilirken tez anti tez yapilir ancak bu yapilirken karsi taraf hedef tahtasina oturtularak yapilmamalidir. Gorusunuz dogru olabilr yanlis olabilir. Bir dusunce dogru yada yanlis olarak adlandirilecaksa eger. Kisi dogru ve yanlisi tanimlamali.
Asil niyet gercekse eger gorus alis verisinde herhangi bir tartisma olusmaz. Bu nedenle hepimiz dikkat etmeliyiz.

kuman
3. November 2014, 01:48 PM
Pkk sonunda basrol oyuncusunu sahaya inmesi icin cagri yapti. " Pkk sorunu uluslararasidir bu nedenle cozum bir ucuncu devletin katilimi ile olmalidir bu ulkede ABD olabilir"
Evet srtik maskeler cikip gercek ortaya ciksin. Abd de lafi cevirmeden ortaya ciksin.

kuman
3. November 2014, 07:46 PM
Irak Turkmenleri sesini duyuramiyor yada kimse onlarin sesini duymak istemiyor. 2,5-3 milyon Turkmen Irak ta yokmus gibi davraniliyor keza Suriyede de ayni durum.
Turklere karsi bu garez nedendir ?

Evet kimsenin umrunda olmayabilir bu Turkler peki Turk ddevleleri neden ses cikarmaz yardim etmez.

kuman
8. January 2015, 10:23 PM
Dunya tarihinde onemli bir yere sahip olmasina ragmen, tarih kitaplarinda hic yada cok az rastlanilan millet Turkler dir.
Tarihin ilk zamanlarindan gunumuze kadar tarihi olaylara damga vuran bu millet nedense gormezlikten gelinir. Sadece Turkologlar tarafindan bu milletin hakki bazi zamanlar verilir. Dunyada tarihe yon veren gelismeler yapan bu millete hakkini vermemelerinin sebebi ise cogunlukla kindarliktir.

Bir millet dusunun tarihe yon vermis tarihin farkli noktalara gecmesini saglamis. Ancak kimse bundan bahsetmesin kor olarak dursun.

Sezarin hakki sezara sagolsun Turkologlar.

han
8. January 2015, 10:47 PM
Dunya tarihinde onemli bir yere sahip olmasina ragmen, tarih kitaplarinda hic yada cok az rastlanilan millet Turkler dir.

Bunun sebebi halkın çoğunluğunda yaygın olan kanımıza işlemiş zaafiyetlerdir;

- samimiyetsizlik(dilde, dinde, bilimde, hak-hukukta, kültürde)
- idealsizlik(ulaşmak istediğimiz samimi bir hedefimiz yok)
- tembellik

Dünya tarihindeki yerimiz ise muhtemelen tarih içinde göçebe bir toplum olmamızdan. Tabi yukarıdaki 3 zaafiyet sebebiyle kalıcı izler pek bırakılamamış...

kuman
9. January 2015, 12:34 AM
Zaafiyetler konusunda haklusiniz ancak gocebelik konusu tartismaya aciktir. Gocebe toplum nitlendirmesi cok genisbir cografyada hakimiyet kurulmasi ile ilgilidir.

Bu genis cografyada hakimiyet kurulmasi gocebelige ait oldugunu soylersek altay daglarinda yasayip halen turkce konusan topluluklara haksizlik demek olur.

Bilinen ilk turkce yazitlardan once bu alfebenin olmadigi anlamina gelir demek gibi bir sey buki yanlistir.

Bilinen en eski turk deyimi bundan 5 bin yil onceye kadar gider. Ne bir ingiljz ne de bir alman ismi o kadar eski tarihlere gitmez. En eski avrupa kavmi helenlerdir ki onlarda yok olup gitmistir.

Gocebelik eski uygarliklarin kendilerini devam ettirme yoludur. Insanlik bu sekilde dunya ya yayilmistir gocebelik olmasa idi bugun afrika harici bir yerde insanlik olmazdi.

Bugun asya da halenTurkce konusulmasi Turklerin sadece gocebe olmadiklarinin kanitidir ayni zamanda orda bulunduklari surece pekcok devlet kurmuslardir. Gocebe olanlar gibi.

kuman
9. January 2015, 12:40 AM
Bugun ku muslumanlar maalesef kur an hakkinda sadece tartisiyor. O kelime bu mu demek yoksa su demek mi.
Kur an sizin vicdaniniz yasaminizin dogru yonu bu yuzden konusmayi birakinda bir seyler yapin. Size gore konusmakta bir sey yapmaksa eger hadi bana gule gule....

kuman
31. January 2015, 08:53 AM
Einsten sozun sahibi sanirim

Insanlar sadece iyi ve kotu olarak ayrilir.

Din, dil, irk, zengin, guzel, kultur gibi konularda ayrilmaz

galipyetkin
31. January 2015, 09:43 AM
Kıstasları nedir?
veya: İyi'nin kıstası nedir? Neye göredir?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman
31. January 2015, 09:47 AM
Bu yasiniza kadar ogrenmediyseniz bundan sonra ogrenseniz de anlami olamayacagi kanisindayim.

Bu soz ustunde tartisma yapilacak bir soz de degildir.

galipyetkin
31. January 2015, 11:02 AM
Öğrenmenin yaşı olmaz diyorlar. Doğru söylüyorlar.
Ben de meraklı biriyim.
Bilmiyorsanız onu söyleyin: Bilmiyorum deyin; olsun bitsin. Menfi'lik doğuşunuzdan mı geliyor.
Size yakışmıyor. Çünkü durumunuz öğretici durumu olduğunu gösteriyordu.
Eh... Ne diyelim...
Saygılarımla diyelim.
Galip Yetkin

kuman
31. January 2015, 07:32 PM
Bildiginiz bir seyi baskasina sormak mantiksiz. Sizin bildiginizi baskasina sormak gibi bir egiliminiz var buna da benim yapacak bir seyim yok.
Felsefe konusmalari yapmak bu konu icin cok anlamli degil.
Bu tartismayi felsefecilere birakiyorum. Ben felsefeci degilim.
Ama yinede cok istiyorsaniz binlerce yillik insanlik tarihi neyin iyi neyin kotu oldugunu insanlara ogretmistir. Insanin icinde ki vicdan buna yol gosterir zaten.

Einsten guzel bir cumle soylemis onemli olan bu cumle...

Hadi simdi felsefecilerin iyilik, kotuluk ve ahlak uzerine konusmalarindn alintilar yaparak konusalim suslemek icinde Allahin ayetlerinden ornekler verelim.
Bence gereksiz....

kuman
31. January 2015, 07:40 PM
Rusya basta kuzey denizi ozelinde Ukrayna krizi, Arap yarim adasi basta teror ozelde bolunmusluk, ekonomik cokuntu, issizlik, petrol gelirinin azalmasi gibi konularla ugrasirken Turkiyenin ise tarihinin en kotu siyasi ve ekonomik krizine gebe olmasi, Avrupanin durumu derken cevremizde bulunan bunca kargasa belirsizlik ve iplige bagli iliskiler aginda;
Iyilik, kotuluk, bencillik guc budalaligi vb. Oldukca onemli olsa gerek

kuman
3. February 2015, 11:32 PM
Bakirkoy de bir duvar yazisi.

Dinde zorlama yoktur. Insanlar kesinlikle ozgurdur.
Isterse bu dunyada piser isterse ahirette.

kuman
2. May 2015, 12:37 PM
Başbakan*Ahmet Davutoğlu*Kastamonu mitinginde*kalabalığa*"Türkiye 2001'de tank yapabiliyor muydu?"*diye sorduğunda "Hayır" yanıtını aldı.*Bunun ardından kalabalığa"Peki kim iktidardaydı?"*diye soran Davutoğlu'na kalabalık hep bir ağızdan*"AK Parti"diye yanıt verdi. Bir an duraksayan*Davutoğlu kalabalığı*"Hayır, 2001'de üçlü koalisyon iktidardaydı"*diye düzeltti.

Bu oda tv denilen ozel haber yapan bir siteden alinti bir haber...

Toplumun yapisini, bilgisini, ongurusunu, bilgisizligini ortaya koyan gercek bir kare.
Umarim bir gun degisir. Bu degisim ise calisma ile olur.

kuman
5. May 2015, 09:14 PM
Milletin yuzde 48 yolsuzluk gibi toplumu kemiren ve yok eden bir ugursuzu secim yaparken onemli gormuyormus. Gerci anketlerde sorulan sorular genellikle yanlis ve yanli cevap verdirir ama bu oran cok yuksek.

Demokrasi sadece yuksek egitim seviyesinde gecerli olan bir yonetim sekli olmasi sasirtici degil.

galipyetkin
5. May 2015, 11:39 PM
Sayın Kuman.

Bu yazınınız, binlerce yıl evvel eski Yunan'da bu lafı (demokrasi) edenlerle bu günün memleketimizde yüksek öğretim gorenleri arasında bir karşılaştırma mı?

Diğerleri birer fikir esiri mi?
Benci mi?

Düşünceniz ne?
Bu yönde ileriye doğru toplumsal bir düşünceniz,
bir tasarınız var mı?
Her arkadaştan her görüşe saygım var, yeter ki eleştirilecek diye çekinilmesin, ama eleştiriye açık olsun; çünkü doğru her zaman doğrudur.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman
6. May 2015, 02:41 PM
Ben yuksek ogretim degil yuksek egitim dedim. Pek cok kistas ikisinin ayni anlama geldigini dusunse de ayni anlama gelmiyor. Ogretim farkli egitim farkli.
Yuksek ogretimi bitirmis olmaniz iyi egitim aldiginizi gostermez. Okul dedigimiz olgu bize temel bilgi verir. Okul bize neyi nasil ogrenmemiz gerektigini nasil arastirmamiz gerektigini ve dogru ile yanlis yada yanli bilgiyi nasil ayirt edebilecegimizi ogretmesi gerekir ki boylece egitim denen olguyu surekli hale getirebilelim.

Eski Yunan kendince bir demokrasiyi uygulamis olsa dahi gunumuzde zamaninda uygulanan demokrasiyi baz almak bizi sadece yanlisa goturur.
Secme, yonetme ve denetleme hicbir sekilde bir gruba veya zumreye ait olamaz. Her kisinin dogal hakki elinden alinamaz, alindiginda sadece biz ve bizim ulkemiz gibi olan devletlerin yonetim tarzi olur buda kisileri mutlu etmeyen mutsuzlugunu artiran ekonomik olarak yorulan kaygilari icinde sallanip cozum bulamayan toplum haline getirir ve sonunda da yonetim sizin elinden alinir basklarina verilir.

Sunu soylemiyorum sadece universite mezunlari oy kullansin yada doktora yapanlar yo etime gelsin oyu da onlar kullansin. Soylemek istedigim halkin egitim seviyesinin yukseltilmesi .
Halkin bilgilendirilmesi ve bir konu hakkinda duydugu bir sozu ne oldugunu anlamasi...

Anlamayan, tartisamayan, arastirmayan, dusunmeyen kisi yada toplum dogal olarak baskalarini fikrini kendisininmis gibi kabul eder ve benimser. Toplumda bilir kisiler olusur ve bu bilir kisilerin sozleri dogru kabul edilir yani kisinin dusuncesi ve bilgileri artik kendinin degil baskalarinindir. Sonuc olarak kisi ister bir kisinin ister bir dusuncenin ESIRI olur.
Kisi yada toplum boylelikle kendi benligini kaybeder ve yok olur... Bu da ilahi bir kanun dur. Toplumlar boyle yok edilir.

Sahsen benim tasarim yapabilecek kadar bilgim yok. Ancak olmasi gereken ilk is EGITIMIN arastirma, tartisabilme, reddedebilme, dusunmeyi gelistirebilme gibi olgulari gelistirici nitelige donmesi gerekir.
Bu tarz bir egitim ile zaten dogru bulunur.
Bu egitim tarzina donebilmek icin de oncelikle Ekonomik sistemin degistirilmesi gerekmektedir. KapiTalizm e dayanan bir ekonomik sistemde bunu asla basaramazsiniz.

Ekonomik sistem sadece basaranin degil basaramayanin da mutlu oldugu kendi benligini koruyabildigi, ileriye u umutla ve korkusuzca bakabilmesini saglamalidir.
Kisiyi dislayan zayif olmasina neden olan baskalarina ekonomik anlamda bagli kalmasina neden olan bir ekonomik sistemden uzak durulmasi gerekmektedir.
Egitim ancak ekonomik bagimsizligini yakalayabilen toplumlarda ileriye gidebiliyor.

kuman
6. May 2015, 10:04 PM
İlahiyatçı Selahattin Yazıcı hadis olduğunu ileri sürdü. Yazıcı, "Peygamber Efendimiz en iyi bineğe binin demiştir" ifadesini kullandı.

Peygambere bir iftira neden mi?
Diyanet islerinin makam araci soz konusu da ondan.

kuman
5. June 2015, 12:28 PM
http://odatv.com/mob_n.php?n=bir-ulusun-kimyasi-nasil-bozuldu-0506151200

kuman
14. July 2015, 09:42 AM
İnsanoğlu haddin bilir kem söz söylemez iken*
Elalemin namusuna yan gözle bakmaz iken*
Bir sofra kurulmuş ki Halil İbrahim adına*
Ortada bir tencere boş mu dolu mu bilen yok*
Bir sofra kurulmuş ki Halil İbrahim adına*
Ortada bir tencere boş mu dolu mu bilen yok*

Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına*

Daha çatal bıçak kaşık icat edilmemişken*
İsmail'e inen koç kurban edilmemişken*
Bir kavga başlamış ki nasip kısmet uğruna*
Kapağı ver kulbu al kurbanı ne hiç soran yok*
Bir kavga başlamış ki nasip kısmet uğruna*
Kapağı ver kulbu al kurbanı ne hiç soran yok*

Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasina*

Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası*
Topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası*
Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna*
Kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok*
Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna*
Kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok*

Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına*

Ağzı açık gözü toklar buyursunlar baş köşeye*
Kula kulluk edenlerse ömür boyu taş döşeye*
Nefsine hakim olursan kurulursun tahtına*
Çalakaşık saldırırsan ne çıkarsa bahtına*

Halat gibi bileğiyle yayla gibi yüreğiyle*
Çoluk çocuk geçindirip haram nedir bilmeyenler*
Buyurun sizde buyurun*
Buyurun dostlar buyurun*

Barış der her bir yanın altın gümüş taş olsa*
Dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa*
Sapa kulba kapağa itibar etme dostum*
İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok*
Sapa kulba kapağa itibar etme dostum*
İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok*

Para pula ihtişama aldanıp kanma dostum*
İçi boş insanların bu dünyada yeri yok*
Para pula ihtişama aldanıp kanma dostum*
İçi boş insanların bu dünyada yeri yok

kuman
19. October 2015, 10:57 PM
Husnu Mahalinin bir yazisindan alintilanmistir...

Uzun süredir hep Suriye ile ilgili yazılar yazıyorum.
Zaman buldukça ‘Arap Baharı’nın beşinci yılında bölgedeki durumu toparlayan bir kitap yazıyorum. Kitabın yarısı Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve biraz Irak ile ilgili.
Geri kalan yarısı Suriye.
Suriye direnmeseydi bugün başta Türkiye olmak üzere bu coğrafya çok karanlık bir konumda olurdu.

Ama karşı güçler asla yenilgiyi kabul etmiyor.
Örneğin Suudi Arabistan.
Adamlar müttefik Körfez ülkelerinin orduları ile birlikte beş aydır Yemen’i* bombalıyor.
En az 10 bin* kişi öldü, binlercesi yaralandı ve ülke yıkıldı.
Kimse çıkıp, “Yahu siz manyak mısınız ne derdiniz var bu gariban ülkeyle?” demiyor.
Meğer nüfusun yüzde 15’ini oluşturan Şii Husiler ülkeyi ele geçireceklermiş.
Esad için de aynı şeyi demişlerdi: Nüfusun yüzde 10'unu oluşturan Aleviler Suriye’yi yönetiyor'.

Beş yıl sonra durumun böyle olmadığı anlaşıldı.
En az yüzde doksanı Sünni olan ordu, sivil savunma birlikleri ve devletin tüm kurumlarında görev alan insanlar ülkelerine ve ‘Alevi Esad’a sahip çıktı.
Yemen’de de aynı şey olacak.

ABD destekli ruh hastası Suudi yönetimin ordusu mutlaka yenilecektir.
Irkçı, faşist ve gaddar İsrail ordusunun yenileceği gibi.
Taş atan çocuklara ateş ediyorlar.

Haham Başları askerlere 'Yakaladığınız Filistinliler’in kafalarını yere vurarak parçalayın' diyor.

IŞİD, Nusra ve benzerlerine “Alevi ve Şii'leri kesin” diyen yüzlerce ‘Sünni’ din adamlarından farkları yok.

Hepsi de Irak’ı işgal ederken “Bu bir Haçlı Seferi’dir' diyen Amerikancı Bush’un çömezleri.


Mısırlı kız çocuğun mektubuna herkesi ağlattı ama son iki haftada öldürülen 44 Filistinli çocuk için kimse ağlamıyor.

Tıpkı Ankara’da IŞİD saldırısında hunharca öldürülen 102 insanımıza ağlamadıkları gibi.
Vicdan sorunu.
Çiftte standart.
Yani vicdansızlık.
Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Mısır’da her gün yüzlerce insan ölüyor.
Ama kimin umurunda.
Hepsi bir hayal uğruna.
.......

kuman
19. October 2015, 11:01 PM
Evet bolgemizde hergun yuzlerce kisi oluyor.
Binlerce kisi evlerini birakip kaciyor.

Denizde bogulanlar, dilenci olanlar, ikinci , ucuncu yada metres olanlar.
El acanlar, caresizler...

Tum bolge manzarasi bu.
Peki ya Sebeb ?

bartsimpson
21. October 2015, 02:59 PM
Suriyelilerden nefret ediyorum.
İster Irkçı deyin.
İster vicdansız deyin.
Umurumda bile değil.
Benim ülkemi de berbat ettikleri için hem sebebiyet verenlerden hem de onlardan tiksiniyorum.

Neden mi?
Okuyun...

Suriyelilerin yoğun yaşadığı mahalleye gittim.
Eğer Suriyelilerle diyalog kurmaya çalışırsanız bir çoğunun bizim zaten dilimizi bildiğini bilmeyenlerin ise bu üç sene içerisinde öğrendiğini anlarsınız.
Onlarla savaşı değil savaştan öncesini konuşmak istiyordum.
Çünkü kafamı karıştıran sorular uyutmuyordu beni.
Öncelikle belirteyim şuan dilencilik yapıyor diye, çocuklarıyla sokaklarda yaşıyor diye dönüp bakmadığımız insanlar bizlere çok benziyor.
Benim konuştuklarımın arasında muhasebeci, gemi mühendisi, bilgisayar programcısı vardı.
Ama bize hep sokakta yaşayan işsiz güçsüz insanlar gibi geliyorlar değil mi?

Tek soru sordum; Savaş çıkmadan önceki bir seneyi anlatır mısınız?

"Biz savaşın bu kadar şiddetli yaşanacağını düşünmüyorduk.
Evimizi havan bombası düştüğü geceye kadar.
Suriye'nin en iyi kentlerinden birinde yaşıyorduk.
Benim bir giyim mağazam, lüks bir arabam büyük bir evim vardı.
Ülkede hemen her gün bir çatışma ve patlama haberi alıyorduk ama zaten bize bir şey olmaz diyerek ses çıkarmıyorduk.
Her şey o kadar hızlı oldu ki hiç bir şey anlamadık.
Bir gece uyandık ve kendimizi şehirden kaçarken bulduk.
Yanımıza hiç bir şey alamadık.
Ben bir kaç gün sonra olaylar durulur geri dönerim diye düşünüyordum üç yıldır burada yaşıyorum.
Zaten ülke ikiye bölünmüştü, Esad'ı sevenler ve nefret edenler diye ama herkes öldü Esad hala yaşıyor.
Bizim oturduğumuz yere saldırı olduğu gece benim evimi yakmaya çalışan komşumdu.
O gece elinde silahla sağa sola saldırıyordu.
Çıldırmış gibi zafer sloganları atıyordu.
Sonra onu da İstanbul'da gördüm, tek ayağı yoktu, dileniyordu.
Bu savaş benim savaşım değil, bana saldıranların da değil.
Bu savaşın sahibi biz değiliz.
Savaşı biz çıkarmadık ama bizim sessizliğimiz büyüttü.
Bize bir şey olmaz dedik sustuk, şimdi soğukta yatacak yer arıyoruz."

diye anlattılar.

Yukarıda ki öykü size şimdilik tanıdık gelmeyebilir ama bizim yaşayacağımız sonda acaba böylemi olacak?

Bu gün zulme susarak huzur arayanların da evlerine girecek bu savaş.

kuman
21. October 2015, 08:03 PM
Sayin bart,
Tam da benim soyledigim bu. Bu insanlar 5-6 sene once gayet duzgun yasiyorlardi simdi cok kotu sartlarda....

Bolgenin durumu bu. Bu durum bizi ilgilendiriyor cunku bizde bu bolgede yasiyoruz.
Ortak bir cografya ortak bir kultur ortak bir din ortak cok yanimiz var.

Bu yuzden BOLGEMIZI SAVUNMAMIZ VE HERHANGI BIR EMPERYAL GUCU BURAYA SOKMAMAMIZ GEREKIYOR.
Yoksa bizim de sonumuz aynen bu sekilde olur.

Rus yada Amerikan buraya bizi degil kendi cikarina aykiri bir olaya mudahale icin gelir.

Bu Kemal varya bu M. Kemal buyuk hemde cok buyuk oldugunu anlamaktan baska birsey dusunemiyorum

Ayrica;

Avrupa ya giden insanlar orada yasayanlarin ne kadar nazik kibar ve yardim sever olduklarini anlattiklarinda devrim donuyor ancak sabirla dinleyip Avrupa insani dedikleri insanin aslinda sadece somurgeci olduklarini aslinda bu insanlarin sadece mmaddiyata dayali bir toplum oldugunu anlatinca da
"Evet bu acidan bakarsan haklisin" sozlerinden artik gina geldi..

Ya hep beraber olup yok olacagiz yada bolgemizle beraber kalkinacagiz, insanlasacagiz.
Sahsen baska bir yol olmadigini dusunuyorum...

bartsimpson
24. October 2015, 05:01 PM
Sen bölgeni savunsan emperyal güçleri sokmasan kaç yazar. Hain içimizde.

http://gercekbizde.com/haber.asp?gundem=1054-100-bin-suriyeli-memur-alinacak

Al bak. Şeytan diyor. Al silahı bulduğun Suriyeli piçi öldür.

kuman
28. October 2015, 11:42 PM
4-5 sene önceydi, bir camii hocasına sordum Hz. Muhammed Arap mı ? konuştuğu dilden bahsetmiyorum önemli değil zaten arap yada değil. çünkü İbrahim Arap değildir.
Ancak bana camii hocası Arap dedi ki katılmam mümkün değil ki İbrahim peygamber Arap değildir.

Neyse biraz önce Din Bilim ve Darwinizm adında you tube ta bir video izledim

Allah bizi bu İlahiyat fakültesinde yetişen insanlarsan korusun...

kuman
7. November 2015, 06:45 PM
Gazeteden alınmıştır;
........
Bakan Zeybekci’nin yanıtı üzerine ikinci sorumuz şöyle oldu:’’Yeni modelden söz etmişken, Sayın Ali Babacan’ın ‘elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz’ sözünden hareketle soruyorum, dışarından gelecek sermayeye muhtaç olmadığımız bir model görebilecek miyiz?’’.

Bakan Zeybekci “Onlar yerli malı haftasına döner. Türkiye büyümek zorunda. Ne yapıp edip büyümek zorunda’’ dedi. Zeybekci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Teknoloji hammadde ve enerji eksikliklerini, sağlam ve istikrarlı bir şekilde gidermeliyiz. ‘Elden gelen’ derken, biz iç tasarruf yapamıyoruz. Şimdi yaptığımız tasraruf, yüzde 16-17. Türkiye her yıl 1.7 milyon vatandaşına iş üretmek zorunda. Ortalama olarak yüzde 5’in üzerinde büyümek zorunda olan bir ülke ne yapsa ne etse kendi iç tasarruflarıyla buna yetişemez. Doğrudan yabancı sermaye girişinden ziyade biz Türkiye’ye yatırımcı getirmeliyiz. Yeni zengin Türkler yaratmamız gerekiyor.’’

Yeni zengin Türk ler nasıl yaratılacak ? fikri olan var mı?

galipyetkin
7. November 2015, 07:40 PM
İşte çarpıklık burada, bu görüşte ortaya çıkıyor: "Yeni zengin Türk'ler nasıl yaratılacak".

Ama olması gereken "yaratılacak olan/ bda/ibadet" edecek olan herkesin fayda sağlayabileceği imkân ve olanakları sağlamak.

Konu insanı patrona değil; yaptığı karşılığında kendisini kendisine, kendi vicdanı ile karşı karşıya bırakarak sorumluluk ve kişilik yüklenerek kendisini kendine, ve toplumuna bağlamak ve çevresine iş olanaklarına sahip ise onları şağlamak veya yaratmak.. Tabii ki bence.
İsterseniz "Bakara-177" yi bi okuyun, bir daha okuyun".

Saygılarımla
Galip Yetkin.

kuman
7. November 2015, 09:13 PM
İşte çarpıklık burada, bu görüşte ortaya çıkıyor: "Yeni zengin Türk'ler nasıl yaratılacak".

Ama olması gereken "yaratılacak olan/ bda/ibadet" edecek olan herkesin fayda sağlayabileceği imkân ve olanakları sağlamak.

Konu insanı patrona değil; yaptığı karşılığında kendisini kendisine, kendi vicdanı ile karşı karşıya bırakarak sorumluluk ve kişilik yüklenerek kendisini kendine, ve toplumuna bağlamak ve çevresine iş olanaklarına sahip ise onları şağlamak veya yaratmak.. Tabii ki bence.
İsterseniz "Bakara-177" yi bi okuyun, bir daha okuyun".

Saygılarımla
Galip Yetkin.

Sorduğum soruyu yanlış anlamışsınız.
Yeni zengin yaratabilmek için servet transferi yapılması gerekiyor. bunu yapabilmenin yegane yolu devletin kişilere iş vermesi...

böylece olması gereken yada olmasa da olur işler sayesinde vergi ödeyen insanların ödediği vergiler bir yada bir kaç kişiyi zengin yada daha zengin yapabiliyor.

Örneğin devlet kurumlarının bir çoğu kiralık plazalarda işlerini yürütüyor, devletin makam arabalarının pek çoğu hatta tamamına yakını kiralık.
Devlet ölü fiyatına özelleştirme yaparak zengini daha zengin ediyor.

25 yaşında kuyumcu olan insanlar 40 yaşlarda milyarder olabiliyor...
Bir sürü örnek var gazetelerde hergün çıkan. Sorduğum buydu.
He eğer zengin yaratmada farklı yol bilen varsa buyursun söylesin.

kuman
15. November 2015, 01:57 PM
Degisik bir papa;

Vatikan’da din adamlarının yaptığı yolsuzluk ve savurganlıkların belgelerinin ortaya çıkması Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis’i isyan ettirdi. Göreve geldiğinden beri mütevazı bir yaşam sürmeye özen gösteren Papa, devlet bütçesinden aldıkları binlerce Euro’yu kendi çıkarları için kullandıkları ortaya çıkan Katolik din adamlarına sert tepki gösterdi.

“İnançlı biri, yoksulluktan ya da evsizlerden bahsediyorsa, bir firavun gibi lüks içinde bir hayat yaşayamaz” diyen Papa, “İnsanların aç gözlülüğü, dayanışma yoksunluğu ve bencilliği yüzünden fakirlik ortaya çıktı. Hz. İsa da dünyaya evsiz olarak geldi ve fakir bir hayat sürdü. Kilise de fakir olmalı. Kilise’de de böyleleri var, başkalarına hizmet edip, başkalarını düşüneceklerine Kilise’den faydalanıyorlar: yükselme heveslileri, para düşkünleri. Böyle kaç tane rahip, piskopos gördük” ifadelerini kullandı.

Bir onceki papa istifa etmisti.
Katolik dumyasi kendini yeniliyor mu acaba

kuman
15. November 2015, 02:02 PM
Ali Koç: Gerçek sorun kapitalizmdir!

Tarih:*2015-11-15 11:06:11

Antalya'da düzenlenen G20 Zirvesi öncesinde iş dünyasının zirvesi B20 ve çalışma hayatına yönelik L20 toplantıları düzenlendi. B20 toplantısında konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, "Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir" dedi.

Cumhuriyet’ten Duygu Güvenç ve Pelin Ünker’in haberine göre Antalya’da düzenlenen B20 zirvesinde konuşan Ali Koç, “Bill Gates diyor ki, 100 bin dolarla siz sıtma ile mücadele edebilirsiniz. Bir insanın saçlarının dökülmesine karşı kellik ilacı için büyük paralar dökülürken insanları öldüren sıtmaya karşı mücadele saç dökülmesine karşı mücadeleden daha zayıf kalıyor. Eğer bu problemlere eğilmezsek sonuçta günlük hayatta karşılaştığımız bu olumsuz şeyler kaçınılmaz olacak” diye konuştu.

“Küreselleşmenin insan tarafı yok” diyen Koç sözlerini şöyle sürdürdü: “İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en büyük göç dalgasıyla karşı karşıyayız. 60 milyon insan evini terk etti ve kötü insan hakları altında düşük ücretlerle çalışmaya hazırlar. Burada özgür olarak serbest olarak dolaşamayan tek unsur insan.”

İkinci Dünya Savaşı’na göre gelirin 50 kat arttığını, ancak gelir dağılımına bakıldığında büyük bir ayrım olduğunu söyleyen Koç, “Buradaki eşitsizliği anlamak için Einstein olmaya gerek yok” diyerek şöyle devam etti: “Eşitsizliği asgari düzeye indirmek için yapılacak çok fazla senaryo var. Paradigmalar değişmeli” dedi.

Diğer yandan toplantı sonrası sendikacılar arasında, "Türk İş’in başına Ali Koç’u getirelim" konuşmaları geçti. Sendikacılar, Koç’un işçi haklarını savunan açıklamalarını överek, “Ali Koç Türk İş Başkanı olsun” dediler.


Umutlar tazelendi mi ne!!!

kuman
21. November 2015, 12:17 PM
Uste umutlar tazelendi mi ne derken hata yaptigimi farkettim
Bulent Eczacibasi da tibki Ali Koc gibi bir beyanat verdi.

Bu da biraz beni dusundurdu.
Her ikiside degisimden bahsetti ancsk bu degisimin ne oldugunu nasil olmasi gerektigi hakkinda bir sey soylemedi.

Ingilterede sosyalust bir aday var, abd de sosyalist bir aday var bu iki ulkede sosyalust birinin aday olmasi bile basli basina olay.

Abd de insanlarin yarisindan fazlasi sosyalist adaya oy vermektense birine yada bir muslumana oy vermeyi tercih edeceklerini soyluyor.
Turkiye de Emre Akoz Isid denen orgutu solcu olarak niteliyor Islam solcudu tabi ki.
Daha baska soylenecek cok sey var...

Bu da demek oluyor ki yaki bir gelecekte siyasi, ekonomik ve sosyal alanda yeni bir yapi ile karsilasacagiz.
Bu yapiyi dillendirenlere bakilirsa bizim gibi sade insanlara yonelik bir yapidan bahsetmek olanaksiz.

Bizim icin (!) Birileri degisim istiyor. Yandik yine.

Umarim bu dunya savasini baslatmaz.

kuman
10. January 2016, 08:06 PM
BÖLÜMLER

Ana SayfaVideoYazarlarKategorilerİletişim

COPYRIGHT 2015 ODATV.COM

Kapitalizmi neden eleştirdiğini anlattıAli Koç konuştu

Facebook

WhatsApp

Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, B20 Zirvesi’nde yaptığı kapitalizm eleştirisiyle gündeme gelmesine ilişkin konuştu. Ali Koç, “Sözlerimin bu kadar çok ilgi çekmesini biraz garipsedim, çünkü aslında bu konu tüm dünyada tartışılıyor” dedi.

Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, Habertürk’ten Meltem Ersoy’un sorularını yanıtladı.

İşte o röportajın ilgili bölümü:

- Kapitalizm kelimesini kullanmayıp ‘kapsayıcı büyüme’, ‘eşitsizliğin azaltılması’ gibi kelimeler kullansaydınız, bu kadar gündem olmayacaktı. Bu kelime seçimi kapitalizmi tartışmaya açmak için bilinçli bir tercih miydi?

Olumlu, olumsuz pek çok görüş aldık. Çoğunluk destekleyiciydi. Bazı kesimlerden konumum nedeniyle kinayeli ve eleştirel yorumlar aldım. Bunun yanında, çok yaratıcı, hoş karikatürleri de gördüm. Mizah yönü ağır basan görüşler de oldu. Ben bunu memnuniyetle karşıladım. Bu memnuniyete olumsuz görüşler de dahil. Eleştiriler arasında bizi daha farklı düşünmeye veya kendimizi daha güzel ifade etmeye yönlendiren görüşler de oldu. Ama bir şey daha gördük ki, kamuoyunda da bu konuları tartışmaya bir ihtiyaç, heves varmış. Yansımalara dair rapor istedim, 2 kalın kitap geldi. Dolayısıyla belki isteyerek belki istemeyerek bir şekilde böyle bir tartışmaya yol açmak beni memnun etti.

- Gelir eşitsizliğinin temelinde ne var sizce?

Benim dile getirdiğim sistem eleştirisinin temelinde, yüzyıllardır emek ve sermaye arasındaki dengede gidip gelen sarkacın bu kez fazlaca sermaye tarafına kaçmış olması yatıyor. Sermayenin getirisi, ekonomideki büyüme hızını ve emeğin getirisini aşınca kapitalist sistem bugün tanıklık ettiğimiz türden eşitsizlikler yaratmaya başlıyor. Aslında insanlık tarihi boyunca ekonomik bölüşümün nasıl olacağı hep tartışılmış. Bu bölüşüm hiçbir zaman tam anlamıyla eşitlikçi olmadı. Bunu beklemek gerçekçi de değil. Bugün geldiğimiz noktada, iki sistem galip çıkmış: kapitalizm ve liberal demokrasi. Eleştiri olduğunda da doğal olarak bu iki sisteme eleştiri oluyor. Benim açımdan konunun temeli, kapitalizmin ortadan kaldırılması ya da yok edilmesi değil, kapitalizmin daha sürdürülebilir, eşitlikçi ve adaletli bir sisteme dönüşmesi. Bu gerekliliği 3 tespitten hareketle söylüyorum: birincisi son 20-30 yılda uygulanan ekonomi politikalarında insanın ne yazık ki odakta olmaması. Örneğin, sermaye, mallar, hizmetler ve bilginin dünya üzerinde serbest dolaşımı mümkünken, insanların serbest dolaşımı hala mümkün değil.*Bırakın insanın çalışacağı ve yaşayacağı ülkeyi serbestçe seçebilmesini, fakir bir ülkenin vatandaşının, seyahat için bile olsa, zengin bir ülkeye gidebilmesi önünde sayısız engel var.*Bugünkü sistemin vahşi kapitalizm diye adlandırılmasının nedeni de bu. İkincisi artan zenginlik ve refahın paylaşımındaki eşitsizliğin derinleşmesi. Üçüncüsü de dünyanın kısıtlı kaynaklarının hoyratça kullanılması. Bu tespitlere bakınca dünyanın acilen daha eşitlikçi ve sadece ekonomik açıdan değil sosyal açıdan da daha sürdürülebilir bir modele ihtiyacı olduğu aşikar. Tarihsel olarak baktığımızda da, bugünkü sorunların temeli 1990’larda atıldı, 2000’lerle birlikte riskler iyice belirginleşti. O dönemde bilhassa finansal piyasalarda inanılmaz bir rahatlama, gevşeme yaşandı ve orta gelir grubunun ihtiyaçları ucuz ve kolay banka kredileriyle fonlanmaya başladı. Her şey güllük gülistanlıkken, çok güzel giderken kimsenin beklemediği bir anda sol kroşe geldi ve 2008 krizi patladı. Kriz sonrasında da öncelikle banka ve büyük şirketler kurtarılıp sıradan insanlar işini kaybedip evlerinden olunca büyük bir tepkiye, hatta öfkeye neden oldu. Kamuoyunda “karlar özel, zararlar sosyal” algısı oluştu. Amerika’da başlayıp dünyaya yayılan “Wall Street’i İşgal Et!” akımı bu tepkilerin en somut şekli. Bu tepkinin nedeni temelde artan zenginliğin işçi tarafına aynı oranda ulaşamaması.

- Toplumda eşitsizlik kaynaklı bir sosyal patlama potansiyeli hissediyor musunuz?

Bana göre sosyal açıdan sürdürülemez bir ortamdayız. Ekonomik açıdan sürdürülebilirlik artık yetmiyor, sosyal açıdan da sürdürülebilirliği sağlamak gerekiyor. Pek çok veriye bakınca bunun sürdürülemeyeceğini görüyorsunuz. Nitekim mülteci krizi ve göç dalgaları, terör bunun örnekleri. Gelir eşitsizliği başta olmak üzere bu sorunları liderler ya da iş dünyası gönüllü olarak düzeltemezse birilerinin bunu zorla düzeltmeye çalışacağından emin olabiliriz.*

KAPİTALİZMİN NİMETLERİNİ İNKAR HAKSIZLIK OLUR

“Kapitalizm olmasaydı hayatımızda pek çok şey olmayacaktı. Pek çok sektörde çığır açan gelişmeler de kapitalizm sayesinde oldu. Kapitalizmin doğasındaki rekabet ve girişimciliğin sayesinde ortaya çıkan yenilikler ve ekonomik gelişmelerin çok çok büyük nimetleri oldu. Bunları inkar etmek haksızlık olur. Güzel şeyler olurken, kötü şeyler de oluyorsa buna ‘Neden böyle oldu?’ diye kafa yormamız lazım. Benim demek istediğim, kapitalizmin bugün geldiği noktadaki yanlışların gözden geçirilmesi gerektiği.”

kuman
25. February 2016, 08:28 PM
Pekin Milyarder barındırma sayısında New York un önüne geçmiş.
Pekinde 100 tane milyarder varmış New York ta 95.
Takip sırasında Moskova, Hong kong ve Shangay varmış.

Hayırlı olsun artık Kapitalizm kalbi batı da değil Doğu da atmaya başlamış.

Allah zenginlere zeval vermesin ki biz garibanlar iş bulalım.....

khaos
27. February 2016, 01:23 AM
Pekin Milyarder barındırma sayısında New York un önüne geçmiş.
Pekinde 100 tane milyarder varmış New York ta 95.
Takip sırasında Moskova, Hong kong ve Shangay varmış.

Hayırlı olsun artık Kapitalizm kalbi batı da değil Doğu da atmaya başlamış.

Allah zenginlere zeval vermesin ki biz garibanlar iş bulalım.....

Demek Komünistin kapitalistliği daha katmerli oluyormuş.

bartsimpson
27. February 2016, 02:31 AM
Hakketen, zenginin malı, züğürdün çenesini yoruyormuş!!!

kuman
18. July 2016, 12:01 AM
İşte bizi cehennem ateşinde yakacak...
Sözcü gazetesinden alıntı....

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gözyaşlarına boğulduğu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii'ndeki cenaze töreninde imam 'Bizi bilhassa okumuşların şerrinden koru ya Rabbi' diyerek dua etti.

kuman
18. July 2016, 10:55 AM
...,

kuman
18. August 2016, 12:23 AM
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!



Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

kuman
16. October 2016, 09:34 PM
İnsanlar Örf leri Din, Dinleri de Örf zannedince içinden çıkılımıyor.

kuman
24. June 2017, 09:13 PM
Birileri bir maket yapmış,

Yaklaşık %22 5 vakit namaz kılıyor.
Yaklaşık %26 cuma ve bayram namazlarını kaçırmıyor.
Yaklaşık %17 Kur an okuyor.

Yaklaşık %54 halifeliğin gelmesini istiyor
Yaklaşık % 51 oy kullanırken oy verdiği kişinin dindar olması gerektiğini söylüyor.

Bunun sosyolojik ve psikolojik bir açıklamasını yapacak birine ihtiyaç duyuyorum.

bartsimpson
27. June 2017, 05:51 PM
Birileri bir maket yapmış,

Yaklaşık %22 5 vakit namaz kılıyor.
Yaklaşık %26 cuma ve bayram namazlarını kaçırmıyor.
Yaklaşık %17 Kur an okuyor.

Yaklaşık %54 halifeliğin gelmesini istiyor
Yaklaşık % 51 oy kullanırken oy verdiği kişinin dindar olması gerektiğini söylüyor.

Bunun sosyolojik ve psikolojik bir açıklamasını yapacak birine ihtiyaç duyuyorum.

Anket demek istedin herhalde...

Anketi kim yapmış? Bu çok önemli?

kuman
27. December 2017, 12:09 PM
Son yayınlanan KHK herkesin dilinde kim ateş püskürüyor kimi olur mu böyle saçma ucu açık bir konu diyor
Kimi bu paramiliter bir grubu kurma ve kollama kararnamesi dir diyor diyor....

Herkes takmış bilmem kaçıncı KHK geçen AF olayına.

Ancak asıl durum farklı sanırım herkes bu ad İLE uğraşıp aşağıda yazan makale konusunu tartışmasın diye

https://odatv.com/okudugumda-saka-zannettim-2712171200_m.html

Tavsiyem okumanız

kuman
10. March 2018, 10:56 AM
" Bir semtin sokak hayvanları siZden kaçmıyorsa orada yaşayın çünkü komşularımız güzel insanlardır."

Eskişehir Belediyesi

Hanif olmak tartışma kavga yada suçlama değil bu şekilde olmalı sanırım
Güçsüzlere karşı sevgi duyan.

kuman
13. March 2018, 01:17 PM
1,500,00 tl ile taksi plakası alın
ÖTV siz araç alın
KDV den muaf tutulun
Geçici vergi ödemeyin
Stopaj dan muaf tutulun
Basit usul vergi öde
8.000 tl nemalan
Yılda 6000 tl vergi öde
Senede en az 43,000 tl kazan

Sonra ayaklan. sen kimsin ki taksici
Asgari ücretli 2-3 bin vergi ödüyor yıllık Kazancı'da 20,000 bile değil

Über yabancıymış Türk olsa idi sorun olmayacaktı yani
Sıra kavgasında bile adam öldüren bu adamların artık ciddi bir şekilde rehabilite edilip topluma kazandırılmaları gerekir.

kuman
15. March 2018, 10:08 PM
Tarımı doğduğu topraklarda öldürüp, hayali rakamlarla "Tarımda Avrupa birincisiyiz" diyen bakanların ülkesinde halkın sanal çiftlik oyunuyla dolandırılmasında şaşılacak bir şey yoktur...

Kendi üreticisini desteklemeyip, "daha ucuz" diye Ukrayna'dan, Rusya'dan ithal ettiği buğdayla Gaziantep'te makarna yapıp Ortadoğu'ya satarak "tarımsal ihracatta rekor kırdık" diye övünen bakanların ülkesinde, sanal tarım oyunlarıyla bir halkın dolandırılmasında şaşılacak bir şey yok. Milli Tarım diye diye tarımın bel kemiği olan dev kamu fabrikalarını satan, şeker fabrikalarını satışa çıkaran iktidarın iş başında olduğu bir ülkede ithal ineklerden milli gelir elde etmeye çalışan yığınların olmasında yadırganacak bir şey yoktur.

Türkiye günlerdir olağanüstü gündeminin arasında Çiftlik Bank dolandırıcılığını konuşuyor. Arabesk rap'ten, "milli soygun"a evrilen profiliyle dikkat çeken 27 yaşındaki Mehmet Aydın'ın, sanal çiftlik oyunlarıyla son 15 yıldır zihni tütsülenmiş olan milyonların zihnindeki geniş otlakları keşfedince yaklaşık 80 bin kişiden topladığı milyarlarla kayıplara karıştı...

ÜRETİMİN BAŞLADIĞI TOPRAKLAR NASIL BU HALE DÜŞTÜ

Sanal çiftlik oyununa para yatırarak zahmetsizce bir koyup üç alma hayali kuran on binlerce insanın dolandırılma öykülerini dinledikçe Türk toplumunun içinde bulunduğu haleti-ruhiyenin derin dehlizlerinde kaybolup gidiyorsunuz...
İnsanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan tarım devrimi bu topraklarda başladı. Tarım ve hayvancılık üretiminin yazılı olmayan kitabı, on bin yıldır bu coğrafyanın insanlarının hafızalarına 'yaşayarak' kazındı.
Bu yüzden yeni doğmuş bir oğlağın, kuzunun sesi Anadolu insana ruh köklerinden gelen bir ilahi gibi gelir...

Bu yüzden toprağın, samanın, elmanın, ayvanın, kavunun, domatesin, yeşil soğanın kokusu bu ülke insanının hafızasına tapuludur. Çökeleğin, kıllı tulumun, külek yoğurdunun, karın tereyağının kokusu-tadı beş duyusuna kazınmıştır...

Güneşin altında uzanan geniş ovalardan, Torosların teraslanmış dağlık yamaçlarına uzanan binlerce yıllık üretim kültürü en büyük savaşların bile yok edemediği benzersiz bir mirastı. En ağır savaşların ardından toprağına dönüp sarılan Anadolu insanı, Hititlerden bugüne hep üreterek ayakta durdu.

Bu yüzden Türkiye, bir zamanlar ürettikleriyle kendi kendine yeten dünyanın 8-10 ülkesinden biri olarak adını yazdırdı...
10 BİN YILLIK KÜLTÜR, TOKİ EVLERİNDE ÖLÜMÜ BEKLİYOR

Türkiye son yıllarda üretimden koptu. Son 15 yılda Belçika büyüklüğünde ekilebilir tarım arazisi terk edildi. Kırsaldaki üretici nüfusun 'ucuz ve niteliksiz işgücü' olarak kentlere yığılmasıyla yalnızca kırsaldaki tarım arazileri boşalmadı, aynı zamanda 10 bin yıllık üretim kültürüne ait bilgiler de dolaşımdan çıktı. Kentlerde, TOKİ'nin diktiği ruhsuz apartmanlarda, kenar mahallelerin kömür kokan sokaklarında çocuklarının gözlerine baka baka ölümü gözleyen yüzbinlerce üretici, neolitik çağdan bugüne Anadolu insanının kolektif hafızasından aktardığı üretim bilgisini, kendinden sonra hiç bir kimseye emanet edemeyecek oluşunun iç burkulmasıyla sessizce sonunu bekliyor...

Hiç bir kimyacının bilmediği peynir mayaları, hiç bir mimarın-mühendisin görmediği yapı ustalığı, hiç bir veterinerin duymadığı hayvan sağaltım yolları, hiç bir yaşam koçunun anlamadığı uçsuz bucaksız bir 'yaşama tutunma yolu', o yolu tevekkülle yürüyenlerle birlikte, üstelik bir daha geri gelmemek üzere yok olacak.

NEREDE GERÇEK BİR ÜRÜN VARSA PLASTİĞE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

Binlerce yıldır bu coğrafyaya adapte olmuş, ayrıca bir maliyet gerektirmeyen hayvancılık ve hububat üretimi 'daha çok üretim ve kazanç' saplantısına kurban edilerek 'ıslah' hastalığının pençesinde yok edildi. Nerede bir kıl keçisi, nerede bir kara sığır, nerede bir yerel tohum görse, "bunu ıslah edelim" diyen bakanlar yönetiyor artık bu ülkeyi. Nerede gerçek bir ürün görseler, onu bağlamından koparıp sanal, plastik bir hale getirme histerisine tutulmuş bürokratların ülkesinde yaşıyoruz artık.
TÜRKİYE'NİN EN GÜÇLÜ YANLARI EN ZAYIF YANINA DÖNÜŞÜRKEN

Türkiye bütün yeryüzünde en güçlü olduğu alanlar olan "coğrafya+iklim+üretim+ biyoçeşitlilik= kültür" sarmalının dışına çıkarak kendi elleriyle en güçlü yanını 'en zayıf' yanı haline getirmeyi sırnaşık biçimde 'kalkınma' sayan karar vericiler eliyle adım adım bitirilirken, bu trajik çöküşe alkış tutanların da çoğunlukla o kültür sarmalının içinden gelen kitleler olması bu toprakların en büyük çelişkilerinden biridir.

YEREL TOHUMU YASAKLAYIP SARAYDA DOMATES YETİŞTİRMEK

Anadolu'nun en güçlü yanı olan tarımın, geleceğe giden yol olduğuna işaret edilerek kurulan Atatürk Orman Çiftliğinin arazisi üzerinde yükselen sarayın bahçesinde sebze-meyve, tavuk yetiştirip, "Herkes yerel tohum kullansın, sağlıklı beslensin. Ben öyle yapıyorum" diyebilen First Lady'lerin, atalık tohumları yasaklanan milyonlarla adeta dalga geçtiği bir ülkedir artık burası.

ORTA REFÜJE FİDAN DİKİP 'ORMANLARIMIZI ARTIRDIK' DEMEK

Tarım Bakanlarının 15 yıldır "Tarımda Avrupa'da birinciyiz" diye diye halkla alay ettikleri bir ülkedir burası. Dağı taşı, ağacı kuşu yağmaya açıp; mezarlıklara, cami avlularına ve otoyol kıyılarına, orta refüjlere fidan dikip "dünyada ormanlarını artıran tek ülkeyiz" diye hepimizin aklıyla maytap geçen bakanların ülkesidir burası. HES’lerin tahrip ettiği derelerde tören düzenleyip tel süzgeçlerle yavru balık bırakan, daha sonra da o balıkların yaşaması beklenen dereyi betonla dolduran iktidarların ülkesidir burası. 1000 yıldır Ege’de yaşamış olan zeytin ağacını yerinden söküp Antalya’ya EXPO alanına götürerek Cumhurbaşkanı’na yeniden diktirip, sırnaşıkça ibrikle can suyu dökerek “tutar inşallah” temennisinde bulunan, sonra da o ağacı kurumaya terk eden idarecilerin ülkesidir burası.

RUSYA'DAN BUĞDAY ALIP IRAK'A MAKARNA SATARAK ÖVÜNMEK

Kendi üreticisini desteklemeyip, 'daha ucuz' diye Ukrayna'dan, Rusya'dan ithal ettiği buğdayla Gaziantep'te makarna yapıp Ortadoğu'ya satarak "tarımsal ihracatta rekor kırdık" diye övünen bakanların ülkesinde, sanal tarım oyunlarıyla bir halkın dolandırılmasında şaşılacak bir şey yok. Milli Tarım diye diye tarımın bel kemiği olan dev kamu fabrikalarını satan, şeker fabrikalarını satışa çıkaran iktidarın iş başında olduğu bir ülkede ithal ineklerden milli gelir elde etmeye çalışan yığınların olmasında yadırganacak bir şey yoktur.

ÇİFTLİK BANK DOLANDIRICILIĞINDA ŞAŞILACAK BİR ŞEY YOK

Yıllardır ekonomiden tarıma, ormancılıktan turizme, bilimden teknolojiye, kültürden sanata, akademiden eğitime salt sanal rakamlarla kendini avutması istenen bir toplumun Çiftlik Bank gibi bir oyunda 500 milyarlık dolandırıcılığa kurban gitmesinde anlaşılmayacak bir şey yok.

TARIMSAL ÜRETİM BÜTÜN ZAMANLARIN EN ZORLU DÖNEMİNDE

Gidip bakın Anadolu'nun dört bir yanında üretim kültürü ne hallere sokulmuş. Üretmek, bizzat devlet eliyle bütün zamanların en karmaşık, zor ve insanüstü çaba gerektiren bir uğraşı haline sokulmuş. Yozgat'ın, Polatlı'nın, Konya'nın, Afyon'un, Isparta'nın sokaklarında üreticiler için "proje yazılır, destek, hibe alınır" afişleriyle süslenmiş binlerce ajans türemiş durumda. Üreticiler, dilini, anlamını bilmedikleri karmaşık bir kurgunun labirentinde adeta kayboluyor. Tarım, giderek daha çok rant alanı haline geliyor ve büyük şirketlerin yöneldiği, yığınsal üretim yapılan ve ağır maliyetli bir etkinlik alanına dönüşüyor.

AVUCUNDAKİ TOHUMLA ORTADA KALAN ÜRETİCİLER

Bir bakanlık düşünün, sorumlu olduğu alan tarım üretimi. Bunu da en yalın, en basit haliyle, üreticiyi zora sokmadan yapmak durumunda. Bir üretici düşünün; her yıl avucundaki tohumu toprağa atıp atmamak arasında gerili olan ipte ölüp ölüp diriliyor. Bakanlığın görevi o üreticinin tohumunu güvenli ve gelecek kaygısı taşımadan toprağa ekebilmesini sağlamak. Üreticinin sorumluluğu da binlerce yıllık insanlık emaneti olan elindeki tohumu ekip sevgi ve umutla üretimini sürdürerek gelecek kuşaklara aktarmak...

MİLYONLARCA TOPRAK BİLGESİ ÇÖKÜŞÜ İZLERKEN...

Ancak tarımsal üretim kültürü bu karmaşık ve dolambaçlı, yorucu hız tümsekleriyle doğduğu topraklarda göz göre göre öldürülüyor. Kırsaldaki üretici, dilini ve anlamını bilmediği bir oyunun içine çekilerek ürettikçe batıyor, varını yoğunu yitiriyor. Son 15-20 yılda üretimden kopan milyonlarca 'toprak bilgesi', betonun ve inşaatın kutsandığı bir kalkınma modelinin hızla çöküşe gidişini içi burkularak izliyor.

Çiftlik Bank dolandırıcılığı, üretimdeki sanallaşmanın getireceği büyük çöküşün işaret fişeklerinden biridir...

Yusuf Yavuz

OdaTv den alınmıştır

kuman
20. March 2018, 11:19 PM
Matrix ten bir sahne;

''Bunun biftek olmadığını biliyorum ama bu eti ağzıma attığımda matrix bunun bana sulu lezzetli bir biftek olduğunu söyleyecek. Size bir şey söyleyeyim mi ? Cehalet mutluluktur.''

yolcu42
22. March 2018, 07:27 AM
Amaç biftek yemekse, yani dünyada mutlu olmaya çalışmaksa cehalet mutluluktur.
Fakat bilinen bir gerçek vardır.
O biftek de,onu yiyen kişi de aslında topraktır ve toprak olacaktır.

Asıl mutluluk ise,
Herşeyin bir yaratıcısı olduğuna ve bunları tekrar yaratmanın ona göre çok kolay olduğuna kesin inanmaktır.
Ve bu o yaratıcının vaadidir.

O zaman tek çabamız biftek yemek olmamalı.
Ne yiyorsak bu bize yaratıcının sunduğu ikramdır.
Gayretimizden sonra tevekkületmeliyiz.
Bize verilene şükretmeliyiz.
Yaratıcı der ki,
«Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.»
(Sure No:14 Ayet No :7)

Asıl amacımız Yaratıcıya kendimizi sevdirmek olmalı

galipyetkin
22. March 2018, 08:21 PM
Sevgili yolcu42.

Eleştiriler hep benden geliyor.
Sakın yazdıklarımı dışlama olarak algılama.

Kendi kendine de söylediklerini istersen bir gözden geçiriver.
Ne dersin?

Mesela yazdığın "cehalet mutluluktur."
diyorsun.

-SAHİ Mİ?.... diye kendine sor,
ve çocuklarının geleceğini .......
sakın bilinç sahibi olmaları için okutma ve
"mehir" denilen uyduruk satış parasına, üç kuruşa kızlarını hazırla.
O modda mısın?
He; ne dersln?

Erkekler mi?
Meallerde ne yazıyor?


"Biftek yemek mi?"
"O da ne"?
mi deyip yok mu sayacağız?
Allah'ın yarattığını size göre kimler yemeli(ya da haram)?


DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 1.637 TL, YOKSULLUK SINIRI 5.331 TL. BİR KİŞİNİN AYLIK GEÇİM MALİYETİ 2.022 TL. MUTFAK ENFLASYONUNDA BİR AYLIK ARTIŞ YÜZDE 1,31.

BİFTEĞİN KİLOSU:60.-TL.

EN DÜŞÜK ÜCRET: 1.600.-Tl.

Ne diyeyim?

Ajda Pekkan'ın bir şarkısı var. "Hür doğdum ben , hür yaşarım" diye ........

Acaba:
"Allahım, şu gecekondu hayatımı gökdelenlerde yaşayanların çöplerini toplayarak sürdürebildiğim için sana şükürler olsun" mu demeliyim?

.....'salakça düşünceler işte' de diyebilirsin.


Saygılarımla.
Galip Yetkin

yolcu42
23. March 2018, 06:08 PM
Galip bey.
Bugüne kadar yazdıklarımdan hiç mi beni biraz anlamadınız.
Ben"cehalet mutluluktur" der miyim hiç?

Sadece Dünyada mutluluğu ararsan
"cehalet mutluluktur"

Yarın ölecek ve ahirette gözünü açacak olduğuna kesin inanırsan,(zaten bu akılla olur)
O zaman akıl ışıktır ve dünyayı fazla önemsemezsin.

Örneğin diyelim ki,
Düşünüyorım aklediyorum, fakat dünyada mutluluk arıyorum.
Sonra farkediyorum ki,

1.bir taşın üstünde ayaklarımızın altında magma,üstümüzde dondurucu ölümcül uzay,göktaşları...pamuk ipliğine bağlı dünya.
Enbiya 32.Ayet: Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler.

Enam 65.Ayet: De ki: «Allah´ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter.» Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!

2.ne kadar kazanırsam kazanayım,en fazla 50 yıl sonra ben,sevdiklerim,gördüğüm herkez çürümüş et ve kemik olcak
Araf 185.Ayet: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah´ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur´an´dan sonra hangi söze inanacaklar?

Nisa 78.Ayet: Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah´tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler. «Hepsi Allah´tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!



3.acaba yarın başıma ne gelecek kaygısı

Bunları bilipte mutlu olabilirmiyim bu dünya da.
Ve derim ki "bunları bilmeyen umursamayan insanlar ne kadar mutlu"

Hayatın gerçeğini bilipte dünyada mutlu olmayı amaç edinen kişi için dünya cehennemdir bence.
Ve der ki" cehalet mutluluk"

Fakat asıl amacın yarın ki ahiret olursa ve bugünü rahmana teslimiyetle,şükür sabır,tevekkülle yaşarsan,
Rahmanın krallığında bugün de yarında mutlu olursun inşallah.

Tekasür5-6"eğer bilseniz cehennemi görürdünüz"

galipyetkin
23. March 2018, 09:26 PM
Saygın yolcu42.

Ben seni ilk yazdığından beri tanıyorum. İfadelerin senin kimliğini faş ediyor. O nedenle senin düzgün düzene gelmen için dışlamıyor, eleştiriyorum.
Nedir düzen diyebilirsin.
Düzen her zaman var olanı/doğruları bu sitede saptırmadan ifadedir. Onun için buradayım. Birçokları gibi.
Konu kafandaki esintilerle toplumun önüne çıkmak değil. Tefekkür et.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

yolcu42
24. March 2018, 09:19 AM
Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke(eğer) bilseler!
(Sure No:29 Ayet No :64)

Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
(Sure No:10 Ayet No :24)

yolcu42
25. March 2018, 02:10 PM
Hani siz (verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz. Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde şehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. İşte (bu hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah´ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların başına), Allah´ın âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir.
(Sure No:2 Ayet No :61)

Daha iyiyi daha kötüyle değiştirmek nedir acaba?
Onların istediği gıdalar kötü müydü.

Yoksa onların,
Onlara verilene şükretmeyip daha fazlasını istemeleri mi kötüydü

Ayrıca ayetin sonunda geçen,
"nebileri öldürmek" ifadesi acaba nebinin yaşamına son vermek mi yoksa ayette ki durum gibi,
Nebiyi zora sokarak nebilik görevini yaptırmamaya çalışmak mı.

Ayete göre musa nebiyi öldürmüyorlar orada.
Daha önceden peygamber öldürdüklerine dair bir ifade de yok.

Lütfen,
Kafamızda bize şirin gözüken yaşam tarzını kurana yapıştırmaya çalışmak yerine
Allahı daha fazla anlamaya çalışmak için ayetleri analiz etmek daha hayırlı olur.

yolcu42
25. March 2018, 02:42 PM
Bir arkadaşımla kuran üzerine konuşurken şöyle demişti.
"aslında peygamberimiz de kominizm temelli bir toplum kurmaya çalışmış"

Dedim ki,
"hayır,aslında onun ekonomik düzeyde kurmaya gayret ettiği toplum şu olabilir,
Azim ve tevekkülle kazanan,fakat bu kazancını kendi bilgisi ile değil,allahın ona verdiği bilgi ve fırsatlarla olduğunu ve sınandığını bilerek bu kazancından gösteriş veya itibar için değil daha çok yoksullar yetimler için harcamaya gayret gösterebilen ve kibre kapılmayan bireyler yetiştirmek ve infak ederken ne eli sıkı olan ne de saçıp savuran bireyler yetiştirmek. Diye düşünüyorum."

Furkan 67.Ayet: (O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

Herkes zihninde şirin gözüken yaşam tarzını kuranda arayabilir fakat bilmeliyiz ki,

Bizim zanlarımızla allahın dini aynı olmak zorunda değildir.

Rabbin sözleri hiç değiştirilmeye ihtiyaç duyulmayan yaşadığımız çağa uyarlamaya gerek duyulmayan kalıcı kelimelerdir.

kuman
25. March 2018, 03:55 PM
Matrix ten

Bir alıntı daha.
Gemide yemek yerken;
'' Bu yemeğin tadı mısır gevreği tadına benziyor, Diğer kişi; Peki makineler mısır gevreğinin tadının nereden biliyor ki belki mısır gevreği tadı aslında tavuğun tadı idi ''