PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kur'ansız bereket


galipyetkin
30. July 2014, 06:36 PM
Kuran’sız Bereket

Ramazan ayı boyunca tüm televizyon kanallarını, tüm yayın organlarını eşek arıları gibi istila ettiler.
Hepsi aynı tezgâhtan geçmiş.
Kullandıkları terimler, verdikleri örnekler, hatta mimikleri, jestleri…
Hep aynı.
Ramazan bereket ayıdır diyorlar.
Paylaşma ayıymış.
Peki, paylaşılacak olan ne?
Zenginin gönlünden kopan!
Kuran nerede peki?
Yok!
Gerek yok çünkü.
Uydurulmuş din iliklerine kemiklerine öylesine işlemiş ki, Arapça hatmedilişinin dışında Kuran hükümleri akıllarına bile gelmiyor.
Neden?
Nedeni açık:
Söylemesi her ne kadar acı da olsa, Kuran dışında bir İslam uydurmuşlar ve bu dine tapıyorlar.
Cümlede herhangi bir hata yok; taptıkları şey Allah değil, kendi uydurdukları tuhaf bir din.
Allah ile aldatılan kitle için bir sözüm yok, onlar iyi niyetli kurbanlar; peki bu din bezirgânlarını affeder mi Allah?
Bundan hiç kuşkum yok:
Hayır!
Çünkü Kuran hükümlerini bile bile göz ardı ediyorlar.
Hakim sınıfları ve kendilerinden büyük din tüccarlarını karşılarına almamak için Kuran hükümlerini bile bile değiştiriyorlar.
Evet, Kuran, “paylaşın” diyor ve bu konuda öylesine ısrarcı ki, neredeyse her surede bu emri görmek mümkün.
Sorun, neyin paylaşılacağında.
Kendinize sorun:
Paylaşılacak olan nedir?

*** *** ***

Sorunun cevabını ararken ikileme düşebilirsiniz.
Allah bu kadar gaddar olabilir mi gerçekten?
Bunlara göre Tanrı kaderimizi yazarken kimin zengin olacağını, kimin fakir olup zenginin lütfuna terk edileceğini belirlemiş.
İşte meselenin can alıcı noktası yukarıdaki cümledeki “lütuf” sözcüğünde yatıyor.
Ve bu sözcük insanı düpedüz şirke götürüyor; yani Yaratıcı’nın asla affetmeyeceğini Kuran’da taahhüt ettiği günaha…
Dine yakın veya uzak olabilirsiniz; ama bir düşünün:
Bir fakir, Allah dururken neden zenginin o kahrolası, o bencil, o küstah, o alçakça, o kibirli lütfuna mahkûm olsun!
Zengin kim ki Allah’ın kullarına lütfedecek; kimin malını kime dağıtıyor?
Dindar kardeşlerime soruyorum:
Belediyelerin şirk koşan iftar çadırları ve kimi hayırsever(!) zenginlerin dağıttıkları sadakalar İslam’a ne kadar uygun?
Soru aynı soru:
Kimin malını kime dağıtıyorsunuz?
Kendinize bir sorun:
Allah neden kimini zenginlikle imtihan ederken kimini fakirlikle imtihan etsin?
Bu, Kuran’ın neresinde var?
Peki, Kuran’da olan ne?
Allah’ın tüm nimet ve lütuflarının, yarattığı kulları arasında “eşit” biçimde paylaşılması.
Bereket işte budur!
Kitleleri Allah ile aldatırken onların malını yığıp biriktirenler, altını ve gümüşü depolayanlar (Allah bunları korkunç bir azapla uyarıyor. Tevbe, 34) ve bu talancı unsurların yardakçıları, kamu malından aşırdıkları bu korkunç servetlerinden küçük bir miktarını sadaka olarak dağıtarak Allah’ı aldatabileceklerini sanıyorlar.
Kitlelerin haklarını gasp edip onları önce soyup soğana çeviriyorlar (son istatistikler ülkemizde 50 milyon kişinin yoksulluk sınırında, 15 milyon kişinin de açlık sınırında yaşadığını gösteriyor), sonra da yağmaladıkları bu servetlerden sözü dahi edilmeyecek küçük bir kısmını haklarını gasp ettikleri bu kitlelere dağıtarak Allah’ın bereketinden söz ediyorlar.
Böyle bereket mi olur?
Kuran’ı açıp inceleyin; çok açık olarak göreceksiniz:
Tüm imkân ve nimetler, tüm rızıklar ve kaynaklar, insanların tümünün ortak malıdır; bu nimet ve rızıklar insanlar arasında eşit biçimde paylaşılmalı, kimse kahrolası zenginin şirk ürünü lütfuna mahkûm edilmemelidir.
Allah’ın bereketi böyle yaşanır.
İnançlı kardeşlerime samimi sorumdur:
Allah’ın bereketi bizim gibi yağma ve talan ekonomisiyle yürütülen bir beldede mi yaşanır, yoksa sosyalist bir sistemde tüm nimetlerin hakça bölüşüldüğü, kamu ekonomisinin herkesi refah içinde yaşattığı bir beldede mi?
Bu soru, inançlı insanların üzerinde durması gereken temel sorudur.
Allah ile aldatılan ve Yaratıcı tarafından kendilerine bahşedilen rızıklar müşrikler tarafından gasp edilen iyi niyetli ama saf insanlar sahte bereket nutuklarına inanabilirler, ama şu bilinmelidir ki Allah bu oyuna gelmiyor; lanetliyor bunu.
“Siz benim nimetimi mi inkâr ediyorsunuz!”(Nahl, 71) diye tavır koyuyor.
Bu fakir, Allah’tan gelmesi gereken lütfun din bezirgânı gaspçılardan, zenginlerden gelmesini reddediyor.
Düşünün mümin kardeşlerim:
Zengin kim ki veya kapitalist devlet kim ki onun lütfuna mahkûm olalım.
Mülk Allah’ın değil mi?
Kapitalist bir sistemde sembolik birtakım yardımlar yaparak kimin malını kime dağıtıyorsunuz!
Rızıklarının kullarının arasında eşit dağıtımını emreden Allah’ın bereketi kâfi değil mi?
Zengin bir sınıf yaratıp onu berekette Allah’a ortak koşmak şirkin en alası değil mi!
Kuran’sız bereket mi olur!
Kuran’ı inceleyin; bereketi orada göreceksiniz:
Tüm nimet ve rızıklar tüm kulların!
Gerisi koskoca riya ve kahrolası bir yalan!
Bayramınız kutlu olsun.
Allah’a emanet olun…
YILMAZ YUNAK'tan

Saygılarımla.
Galip Yetkin.