PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tekamül kademeleri ve davranış


ozkanates
1. July 2014, 10:19 AM
.
Tekamül... 1- Zalim ve cahil haldeki korku aşamasından, 2- Kalplerin yumuşadığı sevgi aşamasına ilerler.
O halde ana yön belli... negatiften pozitife, kötüden iyiye, agresif/yıkıcı tavırdan hayır/barış tavrına.

Bu ikisi arasında da kademeler/dereceler var:
“Rableri katında dereceler, bağışlanma ve bol bir rızık var onlar için.” Enfal 4
“Dilediklerimizi derece derece yükseltiriz. Senin Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir.” Enam 83
“Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.” Enam 132
Rab: Eğiten, daha iyiye güzele klavuzlayan, tekamül ettiren.
Rab katında dereceler, Rab katı: Tekamül kademeleri.

Soru: Hangi tavrın diğerinden daha ileri bir tavır/derece/kademe olduğunu nasıl ölçeriz?
Cevap: Ölçemeyiz.

1- Kişiler bir ideal olarak benimsediklerinde, gönüllerine henüz inmemiş bir kademenin tavırlarını şekilsel olarak benimser ve taklid eder. Böylece o kademeye ait görüntü oluşur: "...o namaz kılanlara/dua edenlere ki,..." Maun 4

Gönüle inmemiş bu düşünceler, realitenin dalgalarına dayanamayarak ilk zorlukta kırıldıklarından, yok hükmündeler: "Lanet olsun o namaz kılanlara/dua edenlere ki, namazlarından/dualarından gaflet içindedir onlar! Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar. Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar." Maun 4-7

2- Daha ileri bir derecenin bilgileri ile karşılaşmak mümkün olsaydı, bu, kişiyi hazır olmadığı yüklerin altına sokarak ona zarar verirdi: "Allah hiçbir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez/teklifte bulunmaz." Bakara 286

Bu sebeple nefis öyle organize edilmiştir ki, bizden ileri kademedekilerle karşılaştığımızda, onlardan yararlanmak yerine...
- Onları küçük görür, alay eder: "Yemin olsun ki, senden önceki resullerle de alay edildi" Enam 10,
- Saldırır, uç örnekte öldürürüz: "... ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı." Bakara 61

O halde kişinin kendinden önceki ve sonraki kademelere tavrı aynıdır, tepeden bakmak, küçümsemek. Çünkü kişi, her iki yöne bakışta da aynı görüntüyü görür. İşte bu yüzdendir ki Kuran, başkalarını değerlendirmeyi bizim ilgi, bilgi ve yetki sahamız dışına çıkarır: “Ey inananlar! Bir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin! Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay ettikleri, kendilerinden hayırlı olabilir. Özbenliklerinizi ayıplamayın/kendi nefislerinizde ayıplar aramayın; birbinize lakaplar yakıştırmayın. İmandan sonra sapıklıkla adlanmak ne kötü şeydir! Kim ki tövbe etmez, işte böyleleri zalimlerdir.” Hucurat 11


Özetle... başkalarını değerlendirmeyi ilgi, bilgi ve yetkimiz dışında tutucağız, çünkü ölçemeyiz/göremeyiz: Peki kendi davranışlarımız?:
“Herkesin bir yönü vardır, ona döner1. O halde hayırlarda yarışın2.” Bakara 128
1- Önceki ayetin, Hucurat 11'in özeti. Her bir kişinin kendine ait bir yönü var.
2- Eğer varsa bir yarış sahası, bu sadece, hayırda yarışmak. Neden? Çünkü kimse bedelini ödemeye hazır olduğundan fazla hayır ve barış yapamaz. Bu yüzden bu, söze değil gerçeğe/içsele/gönüle bağlı, dosdoğru olan tek kriterdir. Bu yüzden "hayır ve barış", Kuran'daki tek kriterdir, resul ölçeğidir: "Ey resuller! Güzel ve temiz şeylerden yiyin ve barışa, hayra yönelik iş yapın! Çünkü ben, yapmakta olduğuklarınızı çok iyi bilmekteyim." Muminun 51

“İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir! İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır.” Asr 2-3
“Eğer Rabbin dileseydi insanları elbette ki bir tek ümmet yapardı. Ama birbirleriyle çekişmeye devam edeceklerdir. Rabbinin rahmet ettikleri müstesna." Hud 118-119
“Güzellikle çirkinlik/iyilikle kötülük bir olmaz! Kötülüğü, en güzel tavırla sav! O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir dost gibi oluvermiştir. Böyle bir tavra, sabredenlerden başkası ulaştırılmaz. Böyle bir tavra, büyük nasip sahibinden başkası ulaştırılmaz.” Fussilet 33-34