PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Nerede Yanlış Yapıyoruz.


halukgta
13. January 2014, 01:35 PM
Cuma hutbesinde vaiz, cemaate seslenerek, nerede gençlik, neden aramızda yok diye sitemde bulundu. Devamında da nerede yanlış yapıyoruz da, bu gençlik bu toplumun arasında yok diye de ekledi. Gerçektende nerede yanlış yapıyoruz da, dinamik, akıllı, özgür düşünebilen gençliği camilerde göremiyoruz?

Evet, nerede yanlış yapıldı da, camilerden din konuşulan topluluklardan gençlik uzaklaştı. Aslında bu soruyu kendilerine sormaları gerekenler, topluma dini anlatan, gerek din görevlileri, gerekse kendilerini bu konuda yetkili görenler olmalı.

Bu sözleri neden söylediğime gelince. Din konusunda herhangi bir konuda konuşmaya, yazmaya kalkanları, bugüne kadar hep susturdular ve dediler ki, DİNİ DE ANLATMAYI BİZE BIRAKIN, BU BİZİM İŞİMİZDİR. İşte böylece bu sözleri söyleyenler, İslam dininde de ruhban sınıfını yarattılar, ama sorsanız İslam da ruhban sınıfı yoktur derler.

Bizler bu çelişkiler içinde, İslam ı hep birilerinden öğrendik. Hem de öyle güvendik ki onlara, elimizdeki Kur’an a bakma gereği bile duymadık. Biraz düşünen Kur’an a hele bir bakalım, Allah ne diyor diyenler içinde önlem elbette alındı. HERKES KUR’AN I ANLAYAMAZ, SENİN İLMİN NE Kİ KUR’AN I ANLAYASIN, sözleri ile toplum korkutuldu, ürkütüldü.

Değerli din kardeşlerim, eğer bugün camilerde, mescitlerde gençlik yoksa bunun suçlusu dini korku dini hale getiren ve Kur’an ı anlamayı-anlatmayı kendilerine has bir görev zanneden, Müslüman ruhban sınıfında aramalıyız.

İnsanoğlu çocukluk, gençlik ve yetişkinlik evrelerinde, çok farklı duygular içindedir. Çocuk yönlendirilmeye muhtaçtır. Çünkü çevresiyle, olup bitenlerle tam diyalog kuramadığı, araştırmaya, öğrenmeye meraklı olduğu dönemdir.

Bir çocuğu doğru bir eğitimden geçirirde, kişilik sahibi olarak büyütürseniz, onu asla yanlışa yönlendiremezsiniz. Çocuk sorgulamasını mutlaka öğrenmelidir. Eğer din eğitimini, doğru kaynaklardan alırsa, büyüdüğünde aldığı dini bilgiler aklıyla, mantığıyla çelişmiyorsa, böyle bir çocuk gençliğinde olgunlaşmış, yetişkin döneminde de yanlış yolda olması mümkün olamaz. Onun için çocukluk dönemi çok önemlidir.

Genç ve dinamik insan, düşünür ve sorgular. İnsan olmanın, en önemli özelliği sorgulamasıdır. Eğer ona öğretilenleri, sen sorgulayamazsın, düşünerek aklınla sen Kur’an ı anlayamazsın derseniz, gençliği yanınızda görmenizde mümkün olmayacaktır. Hâlbuki Allah birçok ayetinde düşünerek, sorgulayarak iman etmemizi ister. ÇÜNKÜ DÜŞÜNEN, SORGULAYAN İNSAN ASLA ALDATILAMAZ. Ayrıca düşünerek hareket eden bir insan, yaptıklarından da emin olur. Yüzlerce yıldır İslam ı, rivayet ve sanı bilgilerle yaşadık. İşin kötüsü bunları da, Allah katından zannettik. Öyle bir din yarattık ki kendimize, bölünmüş, parçalanmış ve birbirine düşman olmuş bir İslam toplumu oluşturduk.

Kimse Allah ın ayetlerinden bahsetmiyor bile artık. Varsa yoksa toplumun arasında dolaşan, rivayet ve sanı sözler. İşin daha da kötüsü rivayet hadislerin Kur’an gibi VAHİY olduğuna inanılmasıdır. Bir başka deyişle, Kur’a ile eş değer ilan edilmiş sorgulamadan, Kur’an ın onayını almadan yaşanır olmuş. Birçoğumuz düşünmeden iman etmekle, Allah a ve peygamberimize iftira attığımızın farkında bile değiliz.

Genç nesli, İslam ın içine çekmek istiyorsak, önce İslam ı batıl ve sanıdan temizlememiz gerekir ve dinimizi Kur’an merkezli yaşamalıyız. Çünkü peygamberimizde böyle yaşamıştı. Kur’an akıl ve mantığın onaylamadığı hiçbir şeyi onaylamaz. Aklın ve mantığın söylediği bir şeye de, Kur’an karşı çıkmaz. Lütfen bunu unutmayalım.

Eğer gençliği camilerde, mescitlerde görmek istiyorsak, yapılan yanlışın önce farkına varmalıyız. Onu giyme günah, bunu yeme günah, onu söyleme günah demek yerine, ALLAH IN SINIRLARINI KUR’AN DAN ONLARA ÖĞRETMELİYİZ. Allah ın koyduğu sınırları bizler kendi nefislerimizde genişletip, dini kendi vicdanlarımızda farklılaştırıyorsak, bu din Allah ın dini olmaktan çıkmış, beşerin dini olmuş demektir.

Allah KAMER suresinde birçok kez, yemin ederek öğüt ve ibret almamız için KUR’AN ı kolaylaştırdığını söyler. Acaba aynı surede birçok kez, bu sözleri neden tekrar eder sizce? İşte bu tekrarın asıl amacını anlamış olsaydık, bugün İslam toplumu kadını, erkeği, genciyle hep birlikte kenetlenmiş bir şekilde olurduk.

Allah yemin ederek birçok kez, sizlere rehber olsun diye, Kur’an ın muhkem ayetlerini kolaylaştırdım dediği halde, bizler herkes Kur’an ı anlayamaz, onu ancak veli insan anlar diyor da, Allah ın söylediğinin tersine inanıyorsak, bizler gerçek iman eden bir Müslüman olduğumuzu, hala söyleyebilir miyiz? Yorum sizlerin.

Allah herkesin anlayacağı çok kolay bir din gönderiyor, ama bizler elimizden geldiğince bu dini zorlaştırmanın yollarını arıyoruz. Böyle yaparsak bu toplum bir arada tutulur mu, tek yumruk olur mu?

İslam toplumlarının genel çoğunluğu, ne yazık ki geri kalmış ülkeler. Eğitimi düşük seviyelerde olan bir toplumu, istediğiniz gibi yönlendirebilirsiniz. Orta yaş ve yaşlı toplum, İslam ı Kur’an dan öğrenme çabası içinde hiç olmuyor. Çünkü birileri tarafından kurulan tuzağa düştüğümüzden, din adına sorgulayamaz, araştıramaz toplum olduk. Böyle olunca da neyin Allah emri, nelerin olmadığı konusunda, ilk elden yani Kur’an dan bilgi sahibi değiliz. Bu çok riskli bir durum, ama toplum bu yanlışın ne yazık ki farkında değil.

Günümüz gençliğinin bir kısmı, gerçeklerin arayışı içinde olduğunu görmek, bana mutluluk veriyor. Çocukluk evresinde, dini inancı baskı altına alınan gençlere de Kur’an ın gerçeklerini anlatmak çok zor. Elbette bir kısım gençlikte var ki, yoldan sapmış, nefretle büyümüş, büyütülmüş. Onları da dışlamadan, ötekileştirmeden yaklaşmalıyız. Günümüzde bu yapılmadığı için, dine düşman bir nesil oluşmasına zemin hazırladık. Bunun suçunu o gençlikte aramak yerine, bizler kendimizde aramalıyız. Ne verdik ki, ne isteyelim.


Tüm bu acı gerçeklerin elbette mimarları, bugün İslam ı topluma anlattıklarını zannedenlerin eserleridir. Allah hakka batıl karıştırmayın, Kur’an ın ipine sarılın, Kur’an ın sınırlarını aşmayın dedikçe, bizler yüzlerce yıldır bunun tersini yaptık ve imanımızı yanlış bilgiler ışığında yaşadık. Elbette böyle bir inancın içinde, düşünen, aklıyla sorgulayan genç nesli bulmamız çok zor.

Peygamberimizin genç, dinamik en verimli olgun zamanlarını düşünün lütfen. Sizce peygamberimiz, Allah ın elçisi olmadan önce, cahiliye dönemindeki Ehli kitabın inançlarına tabi miydi? Ne dersiniz? Bu soruyu lütfen kendimize soralım ve düşünelim. Elbette tabi değildi. Çünkü aklını kullanan, düşünen ve doğruların arayışında olan hiç kimse, yanlışın, batağın, hurafenin, aklın onaylamadığı hiçbir şeyin içinde olmaz.

Bizlerde genci, yaşlısı hep birlikte tek yumruk olmak istiyorsak her konuda, önce batıldan, sanıdan inancımızı temizlemeliyiz. Dinde sakın bölünmeyin diyen Rabbimize kulak verip, ayrıştığımız konuları bir kenara bırakıp, KUR’AN IN ÇEVRESİNDE BİRLEŞMELİYİZ. Çünkü Yaradan, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum demiyor muydu?

Dilerim ülkemiz olarak, bu gerçeklerin farkına varırda, toplum olarak huzuru, mutluluğu buluruz. Yoksa işimiz çok zor.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

khaos
14. January 2014, 07:48 AM
Genç neslin öncelikle bu bulanıklaşmış (masallarla, hikayelerle, batıl inançlarla, arap ve ortadoğu gelenekleriyle) dinden kurtarılması gerektiğini düşünüyorum.Hatta belki de bizlerinde.
Dini korku filmine çeviren, araya biraz gerilim katan, cennetlede gaz veren bu günkü anlayış maalesef insanların Tanrı inancından gittikçe uzaklaşmasına sebep olmakta.
Gece tırnak kesme,
sakız çiğneme,
kurşun döktür,
tuvalete sol ayağınla gir,
peygamberin adı geçince salavat getir,
başını ört ama baştan çıkarıcı makyaj yap
mümkünse bir tarikata gir mürşitsiz olmaz çünkü,
hiç birinide yapmıyorsan beş yıldızlı umre tatili yap...
alın size bu günkü din.en azından ülkemiz için.

pek ya talibanın yada arapların uygulamaları
vahşet, pedofili, bilim düşmanlığı, pislik
kafa kesmeler
canlı bombalar
kirli elbiseler, eller, yüzler
yağlı saçı sakalına karışmış adamlar
oniki yaşında iken altmışbeş yaşındaki adamlara para karşılığı satılan kızlar
zengin olanlar için dört kadın erkekliğin şanıdır.birde amerikan yapımı jeep
sanat yok, matematik yok, fizik yada kimya sadece bomba yapımını bilecek kadar
evrensel değerler hak getire
hep savaş, kan, gözyaşı
buda dünyanın dışarıdan gördüğü İslam.

bu gün yaşanıldığı sanılan din Tanrının emrettiği din olabilir mi?

Bir kaç gün önce Nasa ya ait Hubble teleskobunun uzayda çekmiş olduğu resimlere bakıyordum.milyarlarca galaksi ve bu galaksilere ait yine milyarlarca yıldız ve gezegen.O resimlere bakıpta Tanrının gücü ve kudreti karşısında hayranlıkla küçük dilimi yutarken bu muhteşemliği yaratan Tanrımızın bizi böyle bir cenderenin içine asla sokmayacağını düşündüm.Okyanusta kum bile değiliz.
Biz bizi yaratanı tanımıyoruz.
Kendi küçük kafalarımızla işimize geldiği gibi bir inanç sistemi oluşturmuşuz.Resmin tamamına asla bakmıyoruz.

ne diyordu mürşit
tuvalete sol ayakla girilecekmiş, sesli gülmek, şarkı söylemek, resim yapmak, kadın sesi günahmış mış mış mış...
bir git işine be birader
ben nerdeyim sen nerdesin

bartsimpson
16. January 2014, 01:45 AM
Eh... başını örtmek için fetva alıp. Kı..nı örtmek için fetva alamayanların haline benzer bu iş...

Hal öyle olunca dini de böyle yaşarsın.

Şaşılacak bir durum yok sevgili dostum.

Ünlü türk düşünürü Cem Yılmaz'ın dediği gibi "EĞİTİM ŞART"



https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/p480x480/1503960_494291717342003_1938461227_n.jpg

khaos
17. January 2014, 01:12 AM
bart dostum bence bugünkü İslam ın en büyük sorunu Allah odaklı olmamasıdır.

Geçen tv de cübbeli denen standupçı nın konuşmalarına takıldım.Hey Allah ım gülermisin ağlarmısın.Jules VERNE hatta Andersen bile bu adam kadar iyi masal anlatamaz.İslam diye anlattığı şey; O onu demiş bu bunu demiş.Yok dört halife doğmadan delilleri varmış.Yok ebu hureyre hz! söyle demiş.Şu sahabe devenin kıçına roket bağlasan bile uçması caiz değildir demiş.
Peki ya ALLAH
Ondan bahseden yok.Peygamberin görevi tebliğ olmaktan çıkmış başka bir şeye dönüşmüş.Bir çeşit İsalaştırma, tanrılaştırma yakıştırılmış.Odak noktası Allah olması gerekirken işin içine peygamberin yanında halifeler ve sahabelerde yerleştirilmiş.Yaratılmış olan her türlü zaafa sahip insan işin merkezine oturtulmuş.
Bu söylemleri sadece cüppeli denilen zat-ı şahane değil kendini bu işte yetkili gören her kes yapıyor.Kendilerini Tanrının yerine koyup hüküm veriyorlar.
Mesela başka bir örnek
Sahih olduğu söylenen bir hadise ben inanmıyorum dersen anında kafir ilan ediliyorsun.E be kardeşim bu insan oğlu Tanrı'nın gönderdiği kitapları değiştirmedimi? Peygambere atfeddiğin söz ve davranışların ben doğru olduğunu nereden bileyim.
Tanrı nın sözlerinene ihtiyacı yok bu günkü müslümanların
üretim bantlarından çıkan sözde hadisler yeter inananlara

Demem o ki dostum.
Dinin merkezine Allah konulmalı
tevbe suresi 31 ayette İsa, haham ve rahip yazan yerlere sen uygun isimleri koy bak bakalım bu günkü durumdan farklı bir şey ortaya çıkıyormu.

TEVBE - 31
Onlar hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu İsa'yı Allah'ın yanı sıra rab edindiler. Oysa onlar sadece tek bir Tanrıya kulluk etmekle emrolunmuşlardı. Ondan başka hiçbir tanrı yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir.

ve tabiki

EN’ÂM – 48
Biz peygamberleri ancak müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Kim iman eder ve durumunu düzeltirse, artık ne bir korku vardır onlara, ne de mahzun olurlar.



*

bartsimpson
17. January 2014, 03:06 AM
Olur mu canım Allah'tan da bahsediyorlar...
Hem de ne kadar ulvi bir şekilde...

o5JV2lK_i8A