PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dinler Arası Diyalog Ve Kur'an ın Uyarısı


halukgta
30. May 2013, 11:30 PM
Bugün sizlerle, günümüzde çok konuşulan ve Türk toplumuna kabul ettirilmeye çalışılan, dinler arası diyalog konusunu konuşmak istiyorum.

Slogan haline getirilmiş bu düşünce, ilk baktığınızda kulağa çok hoş geliyor. Din ve diyalog. İki kelime yan yana, çok güzel kullanılmış ve bana sorarsanız çokta etkili.

Eğer konunun detaylarına girmeden, yüzeysel bakarsak, hiç kimsenin karşı çıkmaması gerekir, dinler arası diyalog çağrısına. Çünkü din, her zaman diyalogdan, yanadır.

Şimdi bu düşünce üzerinde yavaş yavaş, düşünmeye işin özüne inmeye, bu konu ile ilgili yaşananlara, söylenenlere bakalım ve araştırmaya başlayalım.

Dikkat ederseniz, ülkemiz haricinde böyle bir diyalogdan bahseden, hiçbir Müslüman ülke yok. İlginç değil mi sizce. Dinler arası diyalogu, kimler arasında yapılacağı söyleniyor? Yahudiler ve Hıristiyanlarla mı?

Yahudilerle yapamazsınız, çünkü onlar kendilerini üstün bir ırk olarak görürler. Bir başka deyişle, Yahudi olunmaz, Yahudi bir anne babadan doğulur mantığıyla hareket ederler. Yani ırkçı bir inançları vardır. Yahudiler Allah ı bile yalnız kendilerine laik gördüklerinden, İsrail in Tanrısı diye geçer kitaplarında. Hiç kimseyi Yahudi yapmaya çalışmazlar.

Bu durumda Yahudilerle, dinler arası diyalog yapmamız, söz konusu bile değil. Çünkü onlar kendilerini üstün bir ırk kabul edip, kendisinden olmayanları yönetmek için var olduklarına inanırlar.

Geriye Hıristiyanlar kalıyor. Peki, onlar ne diyor dinler arası diyalog konusunda? Papa dinler arası diyalogun, gerçek anlamda mümkün olmadığını söylediği halde, bazı Müslüman kardeşlerimizin, hala bunda ısrar etmelerini, nasıl değerlendirmeliyiz sizce?

Papa elbette Müslüman toplumlara yaklaşmak istiyor ve diyalog içinde olmanın yollarını arıyor. Ama bunu yaparken, kendi inançlarını nasıl Müslüman toplumlarına kabul ettiririm, onun hesabını yapıyor. Bunun adı diyalog değil, dayatma ve aldatmacadır. Bunu da aslında açıkça itiraf ediyorlar ve dinler arası diyalogun asıl amacının, Hıristiyanlığı yaymak olduğunu da söylüyorlar.

Bizleri diyaloga davet edenlere, sormak isterim. Karşımızdaki kişiler, din adına bizlerle diyalog yapmak istiyorlar mı? Bundan bahseden yok.

Bahsetmeleri de mümkün değil. Çünkü diyalog yapmak istediğiniz kişi ya da toplumun inançlarını, temel hatlarıyla kabul etmelisiniz ki, ayrıldığınız konularda diyalog yapabilesiniz.

Böyle bir konu yok. Yani bizim inancımızı, kitabımızı, peygamberimizi kesinlikle kabul etmiyorlar. Bu durumda neyin diyalogunu yapacağız. Beni yok sayanla, nasıl olurda oturup bir noktada buluşuruz.

Tüm bu yanlış adımlar, Kur’an ı rehber almak yerine, beşerin kitaplarını ve edindiğimiz velileri rehber almamızdan kaynaklanıyor. Şimdide gelin gönül gözümüzü aydınlatan, Kur’an a bakalım. Dinler arası diyalog konusunda, Rabbimiz ne diyor bizlere. Gerçi Kur’an devre dışı kaldığı için, ne yazık ki ona bakan, danışan bile yok.

Yaradan Bakara suresi 111 ayetinde, Yahudi ve Hıristiyanların, kendileri gibi iman etmeyenlere, bakın ne diyorlar.

Bakara 111: Dediler ki: 'Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez.' Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: 'Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı getirin.

Eğer Yahudi ve Hıristiyanlar böyle düşünüyorlarsa, neyin diyalogunu yapacağız onlarla? Onlar bu düşünce ve fikirlerle, ancak biz Müslümanları, kendi inançlarına nasıl kabul ettireceklerinin hesabını, diyalogunu yaparlar.

Eğer bu şartlarda, onlarla diyalog yapmaya kalkarsak, onlara hizmet etmiş oluruz ki, Allah bunu yapanları, onların saflarında olmakla cezalandıracağını söylüyor.

Yine Bakara suresi 120. ayetinde, bakın onlarla diyalog yapmaya çalışan peygamberimize, Yüce Rabbimiz ne diyor.

Bakara 120: Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olmazlar. De ki: 'Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur.' Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve arzu) larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.

Değerli din kardeşlerim, ayetin güzelliğine ve apaçık uyarısına bakar mısınız lütfen. Allah ın kelamını rehber alanlar nerede? Gören, duyan yok mu bu uyarıları.

Ayet üzerinde biraz düşündüğümüzde, PEYGAMBERİMİZİN DE O DEVİRDE, YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARLA UZLAŞMAK, DİYALOG YOLLARINI ARAMA ÇABASINDA OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. Peki, bu çabaları konusunda, yaradan elçisini nasıl uyarıyor.

(Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olmazlar.)

İşte dostlar, bizler onların dinlerine uymadıkça, onlarda bizlerden asla hoşnut olup, diyalogda bulunmazlar. Onların amacı, bizleri kendi saflarına, kendi inançlarına, çekmekten başka bir niyetleri yoktur. Lütfen bu sözleri Rabbimiz söylüyor, bunu unutmayalım ve dikkate alalım. Ayetin devamındaki sözler, aslında konumuzla çok ilgili.

(Eğer sana gelen bunca ilimden sonra, onların heva (istek ve arzu) larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.)

Ayet aslında çok net, bugün yaptığımız yanlışa işaret ediyor ve Allah elçisine bakın ne diyor. Sana gönderdiğimiz Kur’an dan, ilimden sonra, onların istek ve arzuları yönünde anlaşma yapıp, diyalog kurarsan, Allah ın dostluğunu kaybedersin diyor.

Değerli din kardeşlerim, ayetler bahsettiğimiz konuda o kadar açık ki, doğrusu söyleyecek bir söz bulamıyorum. Rahman bu konuda elçisini uyarıyor, sakın onların heva hevesine, isteklerine uyarak din ve iman adına, Kur’an ın emretmediği konularda anlaşma yapma diyor. Bu apaçık ayetler dururken, bizler tam tersini yapıyoruz. Tabi sonuçları ortada.

Dinler arası diyalog konusunda, yine Allah ın bir uyarısını daha hatırlatmak istiyorum. Yaradan a kulak verene ne mutlu.

Maide 51: Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

Ayet bakın nasıl bizleri uyarıyor ve diyor ki, Yahudi ve Hıristiyanları gönül dostu edinerek, onların inançlarına, itikatlarına sakın yakın olma, onların inançlarına tolerans gösterip, onlarla bu konuda anlaşma. Çünkü Bakara 120 ayetinde ne diyordu Allah, sen onların dinlerine uymadıkça, onlar senden hoşnut olmazlar.

Hatırlayınız Yahudi ve Hıristiyanların bir kısmı, peygamberimize iman etmek istiyorlardı, ama kendi itikatlarına da devam etmek istiyorlardı. Allah bu konuda elçisini uyarıp, böyle bir şeyin asla kabul edilmeyeceğini bildirmiştir.
Buradan da anlıyoruz ki, bir Müslüman hakka batıl karıştıramaz, Kur’an dan başka rehberler edinemez. Diğer inançların yayılmasına zemin hazırlayamaz. Elbette herkes istediği inancı yaşamakta özgürdür. Dinde zorlanamaz.

Yukarıdaki ayette geçen DOST edinmeyin sözünden, inanç ve itikatları adına onlarla yakın olmayın, onların inançlarından uzak durun, şeklinde anlamalıyız. Çünkü ayetin devamında ne diyor? Kim onları dost edinirse, kuşkusuz oda onlardandır. Demek ki bu kişiler, onların inançlarına yakınlık duyuyor ki, Rabbimiz bunu söylüyor. Maide suresi 57. ayet bu konuda bakın ne diyor.

Maide 57: Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kafirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz.

Bakın yukarıdaki ayet, sanırım Maide 51. ayeti daha net açıklıyor. Yahudi ve Hıristiyanlar bizlerin inancını, yani kitabını ve peygamberini kabul etmiyorlar, hatta alaya alıyorlar. İşte bu insanlara çok yakın olmayın, onlara güvenmeyin, gönül dostu olmayın diyor. Dikkat ederseniz buradaki dostluk, onların dinlerine yakınlaşmak adına yapılmamasından bahsediliyor. Böyle bir toplumla sizce, din adına diyalog yapılabilir mi?

Bizlerin elbette Yahudi ve Hıristiyan arkadaşlarımız olacaktır. Hatta ailecekte, gidip gelmemizde bir sakınca yoktur. İslam ı onlara ancak bu şekilde anlatabiliriz.

Allah Maide 5. ayetinde, ehli kitap toplumunun kestiği ve pişirdiği yemekleri, birbirinin yemesini helal kıldıysa, bu toplumların birlikte yaşamasını ve birbirileriyle bazı şeyleri paylaşmasını istediğindendir.

Hatta olabildiğince çok fazla arkadaşımız olmalı ki, İslam ı onlara tanıtabilelim, bu bizlerin görevidir. Peygamberimizde öyle yapmamış mıydı? Peygamberimizin zamanında Yahudiler ve Hıristiyanlar, birçok konuda peygamberimize gelip, danışmıyorlar mıydı?

Konumuzu özetlemek gerekirse, dinler arası diyalogun oluşmasına, şartlar müsaade etmiyor, önce bu gerçeği görmeliyiz.

Diyalog, karşılıklı iki tarafın, genel anlamda anlaştığı, fakat bazı konularda ayrı fikirlerin olduğu bir konuda uzlaşmak, tartışmak demektir. Peki, bizlerin din adına Yahudi ve Hıristiyanlarla tek bir ortak yanımız, birleştiğimiz tek bir konu var mı?

Ne dersiniz, gerçekten var mı? Elbette hiçbir ortak noktamız yok. Biz Müslümanlar, onların iman ettiği peygamberlerine ve gönderilen kitaplarına iman ediyoruz, ama onlar ne peygamberimiz Hz. Muhammed e, nede Kur’an ı asla kabul etmiyorlar. BU DURUMDA NEYİN DİYALOGUNU YAPMAMIZ BEKLENİYOR?

İslam dininde, mezhepler arası bir diyalog tan bahsedebiliriz. Ama bu konuyu gündeme bile getiren yok. Bunu bizler eğer kendi içimizde başaramıyorsak, diğer dinlerle başarmamızı nasıl düşünebiliriz.

Lütfen bu aldatmaca ve uyutma çabalarının arkasında yatan gerçeği, artık fark edelim. Rahmanın uyarılarına kulak verelim, yoksa çok pişman oluruz.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

bartsimpson
30. May 2013, 11:44 PM
Allah katında tek din islam ise neyle neyin arasında diyalog yapılacak ???

merdem
31. May 2013, 12:18 AM
Tevhid üzerine.

dost1
31. May 2013, 12:21 AM
Selamun Aleyküm! Değerli bartsimpson Kardeşim!

Allah katında tek din islam ise neyle neyin arasında diyalog yapılacak ???

İnsanların oluşturdukları diyanetler arasında yapılacaktır.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

merdem
31. May 2013, 12:26 AM
Selamun Aleyküm! Değerli bartsimpson Kardeşim!



İnsanların oluşturdukları diyanetler arasında yapılacaktır.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.


Bu ruhbanlar yokmu, Allah böyle bir sey buyurmamistir, kendi uydurduklaridir, onu da geregince yapamiyorlar.

pramid
31. May 2013, 08:05 AM
Din?

Kaç din var yeryüzünde ?

İnsanların inançlarına göre dinler kavramı varsa bir sorun vardır?

Dinler kavramı sorunu olan dinler arası diyalogdan bahsedebilir.

Kurana baktığımızda ise tek dinin islam karşıtının ise zalimlik küfür olduğu belirtiliyor.

Sizin hristiyan dediğinize Kitab-ı mübin kendilerine nasrani diyenler demektedir.

Yeryüzünde dinler yoktur. Din ve karşıtı vardır.

Din günü sahibinindir hamd.

mustafabey
31. May 2013, 05:07 PM
Allaha iki yol gider birisi Rahmani birisi de Şeytani, her iki yoldakilerde şüphesiz Allaha döndürülecektir.

Yeryüzünde iki türlü din anlayışı vardır; birincisi karanlık din anlayışı ikincisi aydınlık din anlayışı

Karanlık din anlayışında akıl ve düşüncenin üzeri örtülmüştür, şekiller hakimdir, tabular vardır, tapma tapınma vardır, ataların anlayışını sorgulamadan takip esastır, insanlar dini istek arzularına göre yorumlarlar, hayal dünyasında yaşarlar, duyguların esiridirler, akıllarını bunlara hizmet ettirmek için kullanırlar.


Aydınlık din anlayışında akıl ve düşünce ön plandadır, insanlar araştırır, rehberi(resullerin bıraktığı kelamlar) anlar, tapma tapınma yoktur, Yaratıcının sıfatlarını tesbih vardır, atalar öğretisi bir bilgi olarak değerlendirilir, akılla sorgulanır yaşamla bağını kurmaya çalışılır ve yaşam okunmaya çalışır, mücadele vardır. İnsani değerler ayakta tutulur, insan olmak için gerekli eğitim verilir ve insanı yetiştirmeye önem verilir.


Allah Ademi(İNSAN)ı yarattı.

İşte İNSAN nedir bunun üzerinde düşünmek gerekir.

Gelen peygamberler insan nasıl olunur, insan nedir bunu anlatmaya çalıştılar, dinin temellerini İbrahim attı, oğlu İsmaille birlikte BEYT’in temellerini yükseltti.
Her gelen peygamberde bu BEYT’e bir taş koydu, bu din İbrahimin hanif dinidir, FITRAT DİNİ

İNSAN nedir?

bartsimpson
31. May 2013, 05:26 PM
Selamun Aleyküm! Değerli bartsimpson Kardeşim!



İnsanların oluşturdukları diyanetler arasında yapılacaktır.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Kimin diyanetine göre diyalog???

merdem
2. June 2013, 03:20 PM
Maide 77 “De ki: “Ey Ehl-i kitap! Dininize ait konularda haksız yere haddi aşmayın. Daha önce gelip geçenlerden hem kendisi sapmış, hem bir çok insanları da saptırmış olan atalarınızın ve şimdiki durumda da doğru yoldan sapan birtakım kimselerin heva ve hevesine uymayın.”

Halen de saptirmaya devam ediyorlar!

Hiristiyanlik diye bir din olamaz zaten. Onlarin uyduklari din yüce Allah'in buyrugu degildir.

Isa peygamberin ölümünden ca. 300 yil sonra imparator Konstantin'in (ki kendisi günes tanrisina tapan biriydi, sirf kralligini emniyet altina almak icin kiliseyle beraber olmustur) : Kim JESUS (hasa) ALLAH'IN OGLU degil derse öldürülmesi icin emir cikartmistir.

Ve birkac din adamiyla(!) kendi menfaatlerini göz önünde tutarak bir din uydurmustur.

Römisch-Katolisch? Isa peygamberin Romalilarla ne isi olabilirdi ki?

Hiristiyanlik uydurma bir dindir.

Selam ve dua ile.

galipyetkin
4. June 2013, 08:19 PM
Dostum Bartsimpson.

Bu konu çok mühim bir konu olmasına rağmen öylesine geçiştirilmekte. Araştırmana baz olacak şimdilik aklıma gelenlerden bazılarını sana anlatayım.

Adem ekonomik ve sosyal kollektivist yaşama aykırı hareket etmekle-bencillikle- kendi toplumuna ihanet ettiğinden toplumundan atılmış ve bu atılma olayı da Allah tarafından uygun görülerek "cennet" gibi yaşamdan dışlanmış, fakat Allah rahmetini adem ve gibileri üzerinde sürdürmüştür. Dışlama ve kovma vardır; diyalog yoktur.

Nuh Peygamber insanları ekonomik ve sosyal falâketten kaçırıp ''beyt" denilen ekonomik ve sosyal kollektivist bir sisteme taşımak isterken, öz oğlu "Dağ" diye adlandırılan kapitalistlere sığınarak babasına ihanet etmiş; Nuh oğlunu hiç önemsemeden ve beddua ederek felaketten halkını kurtarmıştır.

Lut Peygamber, eşi için arkasını bile bakmamıştır.

İbrahim Peygamber babasına kafa tutmuştur.

Musa Peygamber kendisini büyüten Firavun ailesi ve firavun kardeşine Allah'ın dini uğruna savaş açmış ve firavunu yok etmiştir.

Kur'an üzerinde araştırma yaptığın zaman Allah'ın önderliğinde ekonomik ve sosyal kollektivist yaşam tarzını benimsemiyenlerin, bu tarz yaşamı benimsemişler arasında bir dialoğun olmadığını, olamıyacağını devamlı tespit edeceksin.

Bu hususta son olarak şunları söyliyeyim:
Tevbe Suresiğnin 7. ayetini iyi oku ve sonra 2 ve devamı ayetlerle bağdaştırmaya çalış. Bu bağdaştırma çok mühim, verilen dört aylık müddet nedir? Hacc-ı ekber nedir? 1. ayet ültimatomdan bahsediyorsa ve Maide-51. ayet "onları dost edinmeyin" diyorsa, diyalog denilen şey de ne ola?
Olsa olsa hırsız Adem'i kovulduğu toplumunun içine sokuşturup sömürünün devamını sağlatmak olur, Allah'a isyan olur.

Saygılar, sevgiler.

dost1
5. June 2013, 01:33 AM
Selamun aleyküm! Değerli Bartsimpson Kardeşim!

Kimin diyanetine göre diyalog???

Sorun da sorunuzda. Bu nedenle devletlerin yönetim birimlerinin Kur'an'dan destek alan laiklik anlayışında olması gerekir.

Doğru olanı ise diyanetler arasında asla diyaloğun sağlanamayacağıdır. Müslümanların tek bir devleti olur. Kur'an'dan onay alan ilkeler doğrultusunda siyaseti olur. İçerisinde bulunan ve islam dışında yönetim talep eden her topluluğa bunu gerçekleştirmeleri için olanak tanınır. Talep edenler de inançları doğrultusunda yaşadıkları toplumun genel ilkeleri ile çatışmadan kendi siyasetnamelerine göre kendilerini yönetirler.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.