PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : “Sevan Nişanyan ve Suçu Hakkında”


merdem
23. May 2013, 06:42 PM
En'âm / 108:

Ve onların Allah’ın astlarından yalvardıkları kimselere sövmeyin ki, onlar da bilgisizce, aşırı giderek Allah`a sövmesinler. Biz, her ümmete yaptıkları işi işte böyle süsledik. Sonra da onların dönüşü Rablerinedir. Sonra O, onlara ne yaptıklarını haber verir. (H.Yılmaz)

Bizler önce Rabbimizin tavsiyelerini uygulayacak olsak baska dinlerden olanlari daima asagilamaz, hakaret etmez, onlara sövmeyiz. Kacimiz uyguluyor bunu?

Tabii ki degil, biz üstünüz, biz cennetin ümmetiyiz ayaklariyla gidersek, karsimizdakinin tepkiside ayni olacaktir.

Asagidaki yaziyi tastikliyorum, cok güzel bir sekilde aciklanmis.

****


http://kalemzade.net/2013/05/23/dini-degerleri-alenen-asagilamak/


“Sevan Nişanyan ve Suçu Hakkında”

Dilbilimci ve yazar Sevan Nişanyan hakkında peygamberimize hakaret ettiği iddiasıyla “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan mahkûm edildiğini medyadan duymuşsunuzdur. Bu yazımda bu konuda oluşan fikirlerimi sunmaya çalışacağım. Fazıl Say’la ilgili söylemleri de hemen hemen bu kapsamda görüyorum. Mahkeme kararından haberim olduğunda her Müslüman gibi ben de “Nişanyan acaba nasıl hakaret etmiş” diye şöyle bir araştırdım. Karşılaştığım ifadeyi okuyunca, Ahzab suresiyle ilgili yazı dizimde değindiğim hususun aynen oluştuğunu üzüntüyle gördüm. Nişanyan’ın İslam dinine atfedilen kaynakları inceleyip sorguladığı ve bunun neticesinde bizim beğenmediğimiz ve kabul edemeyeceğimiz bir sonuca ulaşıp, peygamberimize sui zanla bakarak olumsuz bir rol biçtiği açık. Ona göre peygamberimiz tanrıyla iletişim kurduğunu öne sürerek (!) bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin eden (!) tarihi bir kişilikmiş. Gerçekten de rahatsız edici bir ifade. Ama şaşırmadım. Çünkü bunu ilk defa Nişanyan söylemiyor.

Peki, Nişanyan’ın bunu söylemesi bir suç mu? Kanunlarımıza baktığımızda… Evet, suçmuş. Yani Nişanyan’ı yargılayan hukuk memurlarının yapacağı pek bir şey yok. Çünkü önlerinde bir suç duyurusu ve onunla ilgili bir kanun maddesi var. Dolayısıyla onu uygulamak durumundalar. Uygulamazlarsa kendileri suç işlemiş olurlar. Pekii, bu kanun maddesi uygun mu? Bence hayır! Bence asla uygun değil. Burada Nişanyan’ın söylediklerini savunacağımı düşünmeyin. Çünkü benim dinim bana, Nişanyan’ın hatalı olduğunu söylüyor ve ben dinimin bu konuyla ilgili ifade ve işaretlerini reddetmiyorum. Ancak Nişanyan’ın hatalı olması bana göre, benim dinime göre bir sonuçtur ve Nişanyan beni yerimden yurdumdan etmeye ya da benim dinime inananlara saldırmaya kalkmadıkça benim ona biçeceğim bir suç yoktur. Dilediği biçimde inanmakta özgürdür. Çünkü böyle olduğunu benim dinim söylüyor. Ona diyeceğim tek şey “Senin dinin sana, benimki bana”dır. Peki bu noktada Nişanyan’ın dini ona ne diyor acaba? Bunu da dikkate almamız gerekmez mi?

Açıkçası net olarak bilmiyorum; ama ister hıristiyan, ister ateist, isterse kimsenin bilmediği kendine has apayrı bir dini olsun, hiç fark etmez. Eğer Nişanyan’ın dini ona, benim peygamberim hakkında böyle bir kabulü dayatıyorsa ve ben bu yüzden onu hapse atıyorsam, hem kendi dinime karşı hata işliyor, hem de bizim devlet kanunumuza göre aynı zamanda Nişanyan’ın kendisine ait olan dinini alenen aşağılamış oluyorum. Nişanyan da bu ülkenin bir insanı olduğuna göre inancında serbesttir ve onun dini bırakın peygamberi, bir tanrının olmamasını bile gerektiriyor olsa ben Nişanyan’ı kanunen suçlu bulamam ve hatta böyle yaparsam kendi kanunlarıma göre Nişanyan’ı hapse atarak Nişanyan’ın benimsediği dini değerleri alenen aşağılamış olurum. İşte bu da benim bu husustaki kanunumun ne kadar çelişkili olduğunu ve adaleti değil, adaletsizliği doğurduğunu gösterir.

Düşünelim… Bu ülkede üç beş kişi bile güneşe tapıyor olsa ve biz çıkıp “Güneş tanrı değil sadece bir gök cismi ve alelade bir yıldızdır” dersek o belirli kesmin dini değerlerini alenen aşağılamış olmaz mıyız! Bu ülkede ateşe tapanlar varsa ve ben çıkıp “senin taptığın tanrıyla ben ancak sigaramı yakarım” dersem, bu mantıkla ateşe tapma dini mensuplarının dini değerlerini alenen aşağılamış olmaz mıyım! Demek ki Nişanyan’ın söylemi (benim dinime göre) ne kadar hatalı ve kabul edilemez olsa da yanlış olan aslında Nişanyan veya onu yargılayan savcı ve hâkimler değil, bizim kanun maddemizdir. Kanunumuz yanlıştır ve din ve fikir özgürlüğünün karşısında çelişkili bir hükümdür. Adaleti sadece kendimiz gibi olanlar için istersek yarın bizim de adalete ihtiyacımız olduğunda birileri kendi adaletine göre bizi yargıladığında ne diyebiliriz ki!

Şimdi geleyim can alıcı noktaya… Mademki böyle bir kanun var, o halde benim dinime Nişanyan’dan çok daha fazla hakaret edip alenen aşağılayan diğer insanları neden tutuklamıyoruz? Mesela “Kuran yetim, Kuran’ın babası öldü” diye haykıranlar bırakın peygamberimi benim Allah’ıma hakaret etmiyorlar mı!!! Hem de milyonlarca kişiye ulaşarak yapmıyorlar mı bunu!!! Mesela Kuran’da yeminler ederek “Biz onu anlayasınız diye kolaylaştırdık” diye belirtilirken, “Siz kendi aklınızla Kuran’ı anlayamazsınız” diyen takkeli jet ski tatilcileri hem beni aşağılıyor hem de benim Allah’ıma yalancı demiş olmuyorlar mı!!! O halde tutuklayın onları!

Allah Kuran’da “sorgulayarak ve idrak ederek iman edin” derken sorguladığı için hapse atılanlar (ister Nişanyan gibi bir sonuca ulaşsın, ister bizim gibi) varsa, Allah’ın istediği şeyi yaptıkları için onları hapse atmış olmuyor muyuz!!! O halde Kuran’ın babası öldü diyenleri, perde arkasında ya da önünde peygamberi tanrılaştıranları, Kuran’ı anladığınız dilde okumayın diyenleri, Kuran’da olmadığı halde kadınlara recm (taşlayarak öldürme) cezası var diye Allah’a iftira atanları, peygamberimin bir gecede dokuz eşiyle birlikte olabildiğini iddia eden uyduruk hadisçileri, peygamberimizin dokuz yaşında bir kızla evlendiğini iddia eden hocaefendileri, aklına geldiği an herhangi bir eşiyle hemen cinsel ilişkiye girdiğini iddia eden uyduruk kıssaları anlatan cahil ya da gafil ya da kasıtlı din adamlarını tutuklayın! Mademki böyle bir kanun var, işte açıkça peygamberime hakaret ediyorlar, benim inandığım dini değerlerimi alenen aşağılıyorlar, benim inandığım Kuran’ı yalanlıyorlar, kanun buysa tutuklayın onları!!!

Sonra da onların bu saçmalıkları öğrendikleri sözde din kitaplarını da toplatın! Kız gibi giydirilen oğlanların adamlara sunuluşunu anlatan mesnevileri, Allah’la görüştüğünü iddia eden İmam Rabbaninerin anlatıldığı risaleleri, Allah’ın ipi diye sıfatlanan itikat risalelerini, adım attığımızda kafir olduğumuzu öne süren saadeti ebediyyeleri ve tam ilmihalleri, türlü zenginlik ve şatafat içinde yüzerken (Kuran’da olmadığı halde) mehdi olduklarını ima edenlerin rengarenk kitaplarını, bizi obsesif ve düşünme özürlü sözümona dindarlar haline getiren türlü türlü ilmihal kitaplarını toplayın, yakın hatta! Bizim dini değerlerimize en büyük hakaretleri edenler ve dini inançlarımızı en aleni şekilde aşağılayanlar Nişanyan gibiler değil, Kuran dışındaki sözde hadis ve sözde din külliyatları ve de bunları din diye anlatan din tüccarlarıdır. Nişanyan’ın değil asıl bu gibilerin bize zararı dokunmaktadır. Nişanyan’ın dini Nişanyan’adır ama bunlar benim dinimden olduklarını iddia ederken, benim dinimi değiştirip bana Allah’ın dini diye satmaya kalkmaktalar.

Nişanyan gibiler sorgulayan insanı temsil eder ve ibret vesileleridir. Yanlış sonuçlara ulaşmaları sadece kendi bilecekleri iştir. Siz Nişanyan böyle dedi diye peygamberinize hüsnü zanınızı mı kaybediyorsunuz? Eğer kaybediyorsanız siz Nişanyan’a atfettiğinizden çok daha derin bir yanılgı içerisindesiniz demektir. Nişanyan gibiler yarın bir gün bu sorgulayıcıkları nedeniyle hepimizden daha doğru sonuçlara bile ulaşabilirler. Ama biz sorgulamayarak iyi yaptığımızı düşünüyorsak devekuşundan zerre farkımız kalır mı? Hatta devekuşu bile fıtratına göre davrandığı için bizden daha doğru bir hareket yapmaktadır. Hatta ve hatta bize ibret teşkil etmektedir. Fıtratındaki gaye de belki de budur. Ama bizim fıtratımız düşünmek, sorgulamaktır. Kafamızı kuma gömmek değildir.

Aslında Nişanyan bize ibret olmakta, düşünme fırsatına vesile olmaktadır. Bence Sevan Nişanyan değil, biz suçluyuz. Çünkü düşünmüyoruz. Aklımızı ve kalbimizi, Allah’ın verdiği nimetleri inkâr ediyoruz. Nişanyan peygamberimize hakaret etmiş.. Allah ıslah etsin… Sevan Nişanyan’ın tek hatası, aynı zamanda bir felsefeci olmasına rağmen önündeki dini anlatımlara ve olaylara sui zanla bakmış olmasıdır. Aynı sui zanla peygamberimize baktıktan sonra düştüğü derin mantıki hatayı fark ederek gerçek İslam’a yönelmiş ve doğru yolu bulmuş insanlar da var bu ülkede.

Nişanyan benim fikrimce, bir felsefecinin yapmaması gereken düşünsel bir hata yapmıştır. Ama bu yüzden suçlu mudur? İfade ediş biçiminden dolayı kanunen evet, ama mantıken hayır! Çünkü Nişanyan (ben bilmiyorum ama) dinsiz bile olsa, dinsizlik dininin gereğini yapmaktadır. Ülkemizde yaşayan Hıristiyanlar yok mu? Var.. Hem de azımsanmayacak bir kesim. Hemen hemen tamamı da İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğuna iman etmiş durumdadır. Ülkemizde çok büyük bir kesimse İsa’nın elbette Allah’ın oğlu olmadığını, sadece bizim gibi bir beşer ve sadece bir peygamber elçi olduğunu söylemektedir. Bu durumda bizler bu ülkede yaşayan onca Hıristiyanın Allah’ın oğlu olarak kabul ettiği bir peygambere hakaret etmiş ve o belirli kesmin dini değerlerini alenen aşağılamış olmuyor muyuz!!! O halde Nişanyan gibi, tutuklayın hepimizi!!!

Ya Yahudilikle ilgili… Ülkemizde Kuran’ı takip ettiğini ileri sürüp Kuran’da ne yazdığından hakkıyla haberdar bile olamayan milyonlarca insan bugünkü Yahudilerin bile tamamının Allah tarafından lanetlendiğini söylemektedir. Bu alenen hem toplumsal, hem de bir dini değer aşağılaması değil midir!!! Tutuklayın o zaman Türkiye’nin neredeyse tamamını!!! Çünkü herkes kendi dini değerleri ölçüsünde bir diğerinin dinini alenen aşağılamakta ve hatta kanun yoluyla bu nefret körüklenmektedir.

Ve her dinde olduğu gibi bugün kendini Müslüman olarak adlandıranların da mezhepleri sebebiyle birbirlerini kâfirlikle suçladıkları, tarikatların bir diğer tarikatı şiddetle reddederek kabul etmediği açıktır. Herkes birbirinin dinini alenen aşağılamakta ve kendisinin sözüm ona şefaatçilerini yücelterek en doğru yolda olduğunu ileri sürmektedir. Sadece bizim ülkemizde ve dinimizde değil hemen hemen tüm dünyada böyledir. Çoğunluk böyledir… Birbirine doğruyu, hakkı, sabrı tavsiye edip, dinini sadece Allah’a has kılan, dinde bölünmeyi reddeden ve sadece kitaptaki değil her yerdeki ayetleri okumaya çalışarak düşünüp, idraklerini kullanan, her şeyden ders alan, babadan dededen öyle gördüğü için değil sorgulamaları sonucunda tam bir teslimiyetle inananlar müstesna…