PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Siyaset + Diyanet = Cinayet


merdem
2. May 2013, 11:42 PM
Dogru mu bu asagida verilen rakamlar? Diyanete ayrilan bütce direkten vatandastan ihtiyaci olanlara verilse nasil olur?

O kadar camiye ihtiyac mi var? Neden ayriyeten bazi camilerin giderlerini vatandas yükleniyor? Esasinda tüm giderleri yükleniyor vatandas.

Devlete ödenen vergiler yoluyla toplanan paralar kimlere ve nasil taksim ediliyor?

Neden vatandas ihmal ediliyor? Cocuk yetistirme, ögretim, is alani, evlenme vb. yönelimlerde harcanmalar yapilmiyor da ne oldugu ne yaptigi kime ve ne amacla hizmet ettigi belli olmayan Diyanete onca paralar akitiliyor?

Mesele nedir? Iste rahat rahat namazinizi kilabiliyorsunuz, orucunuzu tutabiliyorsunuz, hacca gidebiliyorsunuz diyerek neden göz boyatilir vatandasa.?

Emevilik saltanati halen günümüzde cirit atiyor denmez mi buna?


***

O camiilerde yapılan ibadetle günah işleniyor



10.11.2012 01:27


AKP iktidarı, 2013 Yılı Bütçesinde, Milli Savunma ve Milli Eğitim Bakanlığından sonraki en büyük dilimi, (4 milyar 604 milyon 649 bin lira, eski parayla yaklaşık 4,5 katrilyon) Diyanet Kurumuna ayırdı…

Devletin dine ayırdığı bütçe bu kadar değil… Özetleyerek söyleyeceğim; bakalım bunca aç ve açığı olan, 6 milyon insanımızı yeşil karta, 3 milyon gencimizi işsizliğe mahkûm eden bu devletin dine ayırdığı bütçe karşında sizin de vicdanınız kanayacak mı?

Evet, yukarıda ifade edilen dini bütçeye; imam okulları, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, din dersi öğretmenleri, ilahiyat fakülteleri, Kuran kursları, cami onarımları, camilerin; elektrik, su, ısınma, temizlik gibi giderler dâhil değildir. Kaba bir hesapla, bu harcamaları da dâhil ettiğimizde bu fukara ülkenin, bir mezhebe ayırdığı bütçenin büyüklüğü 10 milyara ulaşmaktadır… Hakikaten anlaşılır gibi değil!

Din alanı kamusal mıdır; Diyanet kamu kuruluşu mudur?

Her ne kadar Diyanet tersini söylese de, kamunun hizmetini değil, bir mezhebe mensup yurttaşlarımızın dini ihtiyaçlarını karşıladığını, camilerimize Hanefi-Şafii yurttaşlarımızın dışında diğer dini-mezhebi aidiyetlerin gitmediğini biliyoruz. Örneğin yolu, köprüyü hepimiz kullanırız: keza okulu, hastaneyi, belediyeyi, itfaiyeyi, karakolu vb. de öyle… Bu yüzden toplumun tümünün hizmet aldığı kurumların giderlerinin, kamu hazinesinden karşılanmasına kimse itiraz etmez; edilmez… Bu itirazın bir mantığı da olamaz.

Ancak Diyanetin “hizmeti” bu kapsamda değil; camiden cami cemaati, kiliseden kilise cemaati, cemevinden cemevi cemaati hizmet alır; kişisel manevi gereksinimini bu mekanlarda karşılar… Kilise, havra, sinagog, manastır, cemevi gibi ibadethanelerin giderlerini o ibadethanelerden hizmet alan cemaat öderken, (ki, doğru olan ve laikliğin gereği de budur.) sadece caminin gideri devlet hazinesinden karşılanır!?

Bu somut gerçek de göstermektedir ki, Diyanet; yol, su, eğitim, sağlık gibi kamu hizmeti veren bir kurum değil, Hanefi kardeşlerimizin dini hizmetlerini karşılayan bir mezhep kurumudur. Ve yüz binleri geçen kadrosunda, Sünni-Hanefi olmayan bir müstahdem dahi istihdam etmemektedir.

Haram tatlı mıdır?

Bizler, ödediğimiz verginin din işlerine değil, ülkenin eğitim ve kalkınmasına ayrılmasını istediğimizi, kişinin kendi sorumluluğu olan din-mezhep işlerine sarf edilmesi durumunda haram edeceğimizi, daha önce müteaddit kereler söyledik. Şimdi bizatihi Sn. Başbakanın kendisine soruyoruz: Sn. Başbakan; dini ihtiyaçlarınızın giderini neden bizlere ödetiyorsunuz? Sizler için haramla ibadet etmek bir zorunluluk mudur; yoksa bir alışkanlık mı? İslam Dini bunu mu emretmektedir; helal parayla ibadet ettiğinizde, ibadetiniz kabul mü edilmez?

Rızasız mekânda, rızasız parayla ibadet edilmesinin Hakk katında hiçbir değerinin olmadığını söyleyen, bu nedenle de camide ibadet ettiği halde bu uygulamaya itiraz eden, bırakın Alevileri, inanan Sünni kardeşlerimizin sesine kulak verecek misiniz? Hocanın, imamın ücretini, ibadethanede kullandığınız elektrik, su, ısınma, tamir, temizlik giderinin bedelini ödemeye, daha ne zamana değin ortak olacağız? Hukuk, meşruiyet ve ahlak dışı bir uygulama olan ve toplusal barış bakımından büyük sakıncalar taşıyan bu vesayeti değiştirmeyi düşünmüyor musunuz?

Bu ibadet Hakk katında geçerli midir?

İhsan Eliaçık ve Yaşar Nuri Öztürk gibi demokrat-laik vicdan taşıyan ilahiyatçılar, bu cami ve mescitlerde yapılan ibadetten asla sevap kazanılamayacağını, aksine günah işlendiğini, surelere ve ahlaki ilkelere dayanarak ifade etmektedirler.

Buna karşın bu sakat uygulama devam etmektedir. Bilindiği üzere laik devletler dine genel bütçeden kaynak ayırmamaktadır. Laik olmayan devletlere geldiğimizde, Türkiye Anayasal olarak “laik devlet” biçiminde ifade edilirken, Diyanet uygulaması nedeniyle anti laiktir ve laik olmayan İslam ülkeleri içinde ifade edilmelidir.

Dini ya da ahlaki nedenlerle değil, siyasal beklentiler nedeniyle, bir bakıma “rüşvet” saikıyla verilen bu muazzam kaynak, Türkiye’yi dünya ülkeleri içinde dine-mezhebe en büyük bütçe ayıran ülke durumuna getirmiş, “toplumu; ahlaksızlık, yalancılık, yolsuzluk, dolandırıcılık kategorisinde ilk onuncu basamağa yükseltmiştir”. Keza AKP iktidarının son dokuz yılında cinsel suçlardaki artış yüzde dört yüz olmuştur. Bir kez daha görülmüştür ki, toplumun sahtekârlık ve suç katsayısı, devletin dine müdahalesine ve ayırdığı bütçenin büyüklüğüne koşut olarak artmakta veya eksilmektedir.

Şimdi iktidar ve Diyanetiyle, “Allah’la aldatan”, kul hakkı yiyen bu günahkâr bedbahtlara sormak gerekir: adalet, bu uygulamalarınızın neresinde? Adaletin olmadığı yerde, Allah’ın keremine mazhar olabilir, Cehennemde yanmaktan kurtulabilir misiniz?

Murtaza Demir

Odatv.com

SEDD-İ ZERÂYİ'
3. May 2013, 02:33 AM
Dogru mu bu asagida verilen rakamlar? Diyanete ayrilan bütce direkten vatandastan ihtiyaci olanlara verilse nasil olur?

O kadar camiye ihtiyac mi var? Neden ayriyeten bazi camilerin giderlerini vatandas yükleniyor? Esasinda tüm giderleri yükleniyor vatandas.

Devlete ödenen vergiler yoluyla toplanan paralar kimlere ve nasil taksim ediliyor?

Neden vatandas ihmal ediliyor? Cocuk yetistirme, ögretim, is alani, evlenme vb. yönelimlerde harcanmalar yapilmiyor da ne oldugu ne yaptigi kime ve ne amacla hizmet ettigi belli olmayan Diyanete onca paralar akitiliyor?

Mesele nedir? Iste rahat rahat namazinizi kilabiliyorsunuz, orucunuzu tutabiliyorsunuz, hacca gidebiliyorsunuz diyerek neden göz boyatilir vatandasa.?

Emevilik saltanati halen günümüzde cirit atiyor denmez mi buna?


***

O camiilerde yapılan ibadetle günah işleniyor



10.11.2012 01:27


Bu ibadet Hakk katında geçerli midir?



.
1)-Bilmeyenler için diyanet işlerini mustafa kemal kurmuştur ve diyanet bir devlet kurumudur.

2)-Camilerde yapılan ibadetle günah işleniyor yargısını yukarıda kullandığınız argumanlara göre veremezsiniz.kaldı ki kendinizi Allah ın yerine koyup nasıl hüküm veriyorsunuz.bana görede sizin yazdıklarınızla işlediğiniz günah arş a ulaşmıştır.hadi bakalım hüküm vermek o kadar kolaysa

3)-Müslümanların tüm dünyada o veya bu şekilde kabul gören ibadet yeri camidir.Hatta şii nufusun yaşadığı bölgelerde bile.ama aleviler illa cem evi ibadet yerimizdir diyorsa devlet bunlarada kontrollü bir şekilde pay ayırabilir.aynı şeyi kilise içinde yapabilir.ama bu iki kısmıda İslam ın dışında değerlendirmelidir.

4)-Diyanete aktarılan paralar çocuk esirgeme kurumuna öğretim ve iş alanlarına aktarılsın...tipik solcu kafası işte iki lira tasarruf edecem diye ülkeyi elli yıl geri bıraktırırsınız.Arkadaş bunlara zaten paralar aktarılıyor.Aktarılmadığını nereden biliyorsun.ucuz popülist yaklaşımlar bunlar.bence de mesela kurban derileri sosyete çocuklarına planör dersi veren THK yerine devlet denetleme kuruluna aktarılsın.

5)-sunni mülümanlar çok mu meraklıydı diyanetin kurulmasına bu konuda asıl mağdur olan sunni müslümanlardır.açıp yakın tarihi bi okuyun bakalım nereler kapatıldı neler yapıldı.dinin yer altına girmesine sebep olan marjinalleşmesini sağlayan işte sizin gibi yasakçı kafalardır.bu kafalar yüzünden millet kur'anı kerim i saklayacak yer aradı bir dönem.

6)o kadar camiye ihtiyaç varmı diyorsun.Sanane nasıl olsa gitmiyorsun.cem evlerine kiliseye gösterdiğin toleransı neden camiye göstermiyorsun.bu aynı namaz kılmayan zihniyetin türkçe ibadet edilsin demesine benziyor.sanane birader sen namaz zaten kılmıyorsun ne karışıyorsun milletin hangi dilde ibadet edeceğine.

7)-oda tv denilen güruh un neye hizmet ettiği belli.onlar bir şey söylüyorsa kesin aksi doğrudur.

8)-merdem arkadaş saltanat görmek istiyorsan ordu evlerine bir git.vatanın korunması için askere giden zavallı evlatçıkların subayların ve eşlerinin nasıl kölesi haline getirildiğini bir gör.paşaların hanımlarının kaç arabası var biliyormusun.denetleme yok bir şey yok ülke onların zannedersin.iki duble rakı içer, karışık ızgara sonra üstüne tatlısını yer bir güzel kahvesini yudumlar ondan sonra dört lira öder çıkarlar ordu evinden.bu para onlara helal mi bu yedikleri benim vergimle ödenmiyormu.her türlü konforu yaşa ,milletin evladını köle gibi kullan.istediğinde dayak at.onüç erimiz çatışmada şehit olurken sen aynı anda golf oyna sonrada çık bağır biz vatanın sahibiyiz.nah sahibisin.vatanın sahibide koruyucusuda halktır halk.
çanakkalede de kurtuluş savaşındada canını veren mehmetlerin tek düşüncesi vardı .Allah yolunda savaşıp şehit olmak ve o sizin yok dediğiniz cennete gitmek.sanki anadolunun evlatları kemalist devrim için şehit oldu.milletimiz koyun değil sizde çobanı değilsiniz.



yeni yeni ortaya çıkan unu az katılmış terbiye olmamış komünist,kemalist,faşist,ulusalcı çorbasının bilmesi gereken şey dinle imanla kuranla Allah la baş örtüsüyle uğraşmayı kesmeleri gerektiği.
Arkadaş hayatta alnın secdeye değmemiş millete kalkar namazı şöyle kıl diye emir verirsin yada namaz yoktur kılmayın dersin.
Bir kere oruç tutmamışsın nefsinle savaşmamışsın kalkar bunların tuttuğu oruç kabul olmaz dersin.
Allah ın emri hacca laf söyler arablara para kaptırmayın bu iş turistik gezidir dersin ama kendin gider romadaki aşıklar çeşmesine para atarsın.
Zekata laf edersin ama bir garibana yardım eli uzattığın görülmemiştir.
Hikayede müslümanım dersin utanmasan peygambere küfredersin bilmem kimi kalkar onla karşılaştırırsın.
Cenneti sirius gezegeni, melekleri ufolarla gelen uzaylılar,cehennemi ise mağma tabakası zannedersin.
ahlak bir tek sende var. sünni müslümansa kesin haramzadedir hak yiyordur.yalan söylüyordur.insanların hakkını gasp ediyordur.konu aleviliğe gelince dilin tutulur onlar iyidir dersin.çünkü aslında ne olduğunu gizlersin yada nereden geldiğini.

Her derdin bitti kaldı müslümanların dini öylemi

merdem
3. May 2013, 10:28 AM
Diyaneti Atatürk kurdu da orduyu Churchil mi kurdu sanki?


Askeriyede devamli hizmette degilsen sana ne ne yaptiklarindan.

O begenmedigin ordu olmasa idi belki de sayisiz camilerin olamiyacakti, benim derdim degil. Ordu yerine devlette hizmet adina sayisiz memurlarin masraflarina da bir göz at.

Sayet Fransa askeriyeden tasarrufa gidiyor haberlerine inaniyorsan, yanilirsin.

Yaaaa Muhammed, sefaaaat Muhammed yolundan giderek günde 5 vakit namaz yilda 30 gün oruc zaman müsait oldukca hayranlarin suudilerin ziyaretlerde bulunmak istiyorsan buyur.

Her horoz kendi cöplügünde esenir.

merdem
3. May 2013, 11:21 AM
Bu sitede nabza göre serbet verilmiyor Kardesim, kan gurubuna göre veriliyor serbet.

Sayet kanindaki alyuvarlar ve akyuvarlar ALLAH, KUR'AN /kainat) , HANIF icerikli iseler burada aradigin her serbeti bulabilirsin.

Tedavi icin her önüne gelen klinik secilmez, önceden incelenir, acaba hangi dallarda tecrübe sahibidir, hangi imkanlar acisindan tedavi yollari sunuluyor diye incelemek gerekir. Kapisindaki isim dahi büyük bir rol oynar secimlerde.

Siradan dalislarla kan bulandirmaya lüzum yok. Bu ne hastaya sifa nede hekimlere kolaylik saglar.

bartsimpson
3. May 2013, 01:27 PM
Allah hepimize akıl fikir versin ve sonumuzu hayır etsin...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23196432.asp

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23193341.asp

http://haber.gazetevatan.com/33-milyar-dolarlik-iki-dev-imza/535026/2/ekonomi

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=2uBztK1GXt8

http://webtv.hurriyet.com.tr/3/48750/0/1/justin-bana-hi-bile-demedi.aspx

kuman
3. May 2013, 02:23 PM
ben direkt ilgilendirdiği için yazının sadece bu kısmını aldım. arkadaş biraz öğrensin diye de hafiften açıklayacağım. Sosyetemiyim değil miyim.

tipik solcu kafası işte iki lira tasarruf edecem diye ülkeyi elli yıl geri bıraktırırsınız.Arkadaş bunlara zaten paralar aktarılıyor.Aktarılmadığını nereden biliyorsun.ucuz popülist yaklaşımlar bunlar.bence de mesela kurban derileri sosyete çocuklarına planör dersi veren THK yerine devlet denetleme kuruluna aktarılsın.

Ben Eskişehirde Paraşüt ile atladım - aynı şekilde Planör ile uçtum - Aynı Kurum bana model uçak kursu verdi - Pilotluk eğitimi alacağım sırada aynı yıl maaalesef paralı oldu. Yani 5000 dolar ödeyene verdiler bu eğitimi neden mi ? Çünkü kurum yeteri kadar yardım bulamıyordu.

Gelelim benim Sosyetik Duruşuma o zamanlarda Sosyal Yardımlaşma Fonundan okuduğum için yardım alıyordum.
Ancak arkadaşın söylediğine göre ben SOSYETEYİM hay anasına yandığım dünyası SOSYETE DE OLDUKYA

mustafabey
3. May 2013, 05:12 PM
Allahın insanlar için seçtiği din islamdır.
Allahın dinine mezheplerle gidilmez.
Allahın dininde mezhepler yoktur.
Allah insanın sınırlarını çizmiştir, bunun adı da dindir. Bu sınırların dışına çıkıldığında hayvan ortaya çıkar.
İslam dini akıl dinidir, nakil dini değildir.
Mezhepler bir anlayıştır, düşünemeyenler için, insanlarda aklın oluşmasını sağlamak için yollardır, insana götürür.
Her yol Allaha çıkar ama rahmani, ama şeytani.
Allah akıl sahiplerine seslenir,
İstek arzularla, duygularla, hayalle gidilen yol İslami yol değildir.
İnsanı dengeye getirecek olan akıldır.
Akli denge kurulamamışsa, yaşam okunamıyorsa, akıl büyülenir, boş bakar, her şeye akar gider.
İşte ibadetlerde bunun için var, insanın kendini kontrol etmesi, aklın belli bir seviyeye çıkarılması, dengeye gelebilmesi için yapılır ibadetler, yoksa Allahın kimsenin ibadetine ihtiyacı yoktur, ihtiyaç sahibi insandır.
Her zaman kendimize sormalıyız, şeytani yoldan mı gidiyoruz, yoksa rahmani yolda mıyız diye.
Akıl yolunu mu takip ediyoruz, yoksa istek arzular, hayal veya duyguların mı?
Görünen köy kılavuz istemez! Toplum olarak hangi yolu takip ediyoruz? Ataların yolunu mu yoksa aklın yolunu mu?

Din kimsenin tekelinde değildir, islamda ruhbanlık yoktur, kimse kimseden üstün değildir, takva üstündür.
Namaz kılan kimsenin önünden geçilmez, hiç kimse başkasının yaşamına müdahale etme hakkı yoktur. İslamda büyü büyücülük, fal okları yasaktır. İnsanların düşünmesi engellenerek, şu kesin şudur, bunu dışına çıkılamaz, günahtır, aman ha dinden çıkarsınız, yada dini bir tek biz biliriz diye İnsanların beyni esir edilemez, düşünmesi, aklını kullanması engellenemez, bu günahtır.

En büyük günah insanın bilmeden konuştuklarıdır. Bilmediği konularda insanın kendisini tutması lazım, akletmesi lazım, düşünmesi lazım, tutulan orucun mükafatını Allah verir.

merdem
3. May 2013, 07:35 PM
Namaz kılan kimsenin önünden geçilmez[/COLOR

Degerli Mustafabey Kardesim,

hele su namazdan ne anliyorsun onu bir acikla da, sonra neden namaz kilanin önünden gecilmezi bir izah ediver.

[COLOR="red"]Din kimsenin tekelinde değildir, islamda ruhbanlık yoktur, kimse kimseden üstün değildir, takva üstündür.


Birileri herhalde dini tekeline almis olmali ve ruhbanliga sarilmis olmali ki hiç kimsenin başkasının yaşamına müdahale etme hakkı yoktur yasamiza müdahale ederek zor/farz kosarak bir seyleri yutturmuslar.


Selam ve dua ile

SEDD-İ ZERÂYİ'
3. May 2013, 09:17 PM
merdem arkadaş bırak benim alyuvarımı akyuvarımı mitokondrimi kim neye göre şerbet veriyorsa versin.ne demek istiyorsun yani senin gibi düşünmüyorum diye burda yazmayayım öylemi.site yönetimi rahatsız oluyorsa üyeliğimi sonlandırır olur biter.bu ana kadar ben yine yazacağım sanırım. yada ne bileyim yazmam

bakalım sen neler yazmışsın...

demişsin ki
Askeriyede devamli hizmette degilsen sana ne ne yaptiklarindan.
bak öncelikle bu yazdığın daha önce diyanet için yazdığınla çelişiyor.aynı şeyi başka biri sana diyanet içinde söyleyebilir.
ikincisi yok öyle sanane banane bir kere ben o orduda görev yaptım.hemde maaşla değil.Askerliğini yapmadın sanırım. yoksa ne demek istediğimi anlardın. yukarıda yazdıklarımda bir tane yanlış oduğunu söyleyen olursa yüzlerce delil koyarım önüne.
kaldıki bak kafanız hep farklı şeylere takılıyor derken doğru söylüyorum.diyanete takılıp kalıyorsunuz yada hedefinizi din üstünden belirliyorsunuz.
mesela şunu deseydin sana katılırdım.Devlet her kurumunu iyi denetlemeli ,bütçeyi yaparken önceliği kalkınmaya,eğitimime, yada savunmaya vermeli.sosyal konularda daha üretken olmalı falan.
diyemezsiniz çünkü konunuz bu değil.derdiniz din iman cami yada namaz.işiniz gücünüz milletin ibadetiyle alay etmek yada hakir görmek.
diyorsun ki
namazdan ne anlıyorsunuz
evladına yada annene sarılırken ne anlıyorsun.yada en sevdiğin yemeği yerken.yada bir kediye süt verirken.bunların açıklamasını yap bende sana namaz kılarken ne anladığımı ne hissettiğimi anlatayım.

yine diyorsun ki
Yaaaa Muhammed, sefaaaat Muhammed yolundan giderek günde 5 vakit namaz yilda 30 gün oruc zaman müsait oldukca hayranlarin suudilerin ziyaretlerde bulunmak istiyorsan buyur.
bize şefaat edecek alemlerin rabbidir.muhammed yolundan gidiyormuyum?tabiki evet çünkü onun yolu kuran yoludur.zahmet edip kuranı okursan anlarsın.hacc da kimse suudilere ziyarete gitmiyor.materyalist kafalardan zaten bunları anlamasını istemek akıntıya karşı kürek çekmekle aynı şey.ayrıca hem sosyalistim dersiniz hemde araplara karşı ırkçı olursunuz.enteresan.

yine diyorsun ki
Birileri herhalde dini tekeline almis olmali ve ruhbanliga sarilmis olmali ki hiç kimsenin başkasının yaşamına müdahale etme hakkı yoktur yasamiza müdahale ederek zor/farz kosarak bir seyleri yutturmuslar

senin yaşamına kim müdahale ediyor arkadaş.sen krem peynire tapacam dedin de biz yok tapma mı dedik.dünyada bir buçuk milyar insan Allah ın dinini yanlış biliyor bir sen doğruyu buldun dimi.

bu ülke de insanların dinine müdahale edildiği kadar hiç bir şeye müdahale edilmemiştir.dediğim gibi saymakla bitmez.Aç biraz yakın tarih oku.bir insan ben buna inanıyorum benim dinim bana bunu emrediyor diye baş örtüsü takıyor.bak istersen ben buna inanmıyorum diyebilirsin.benim dinim bana böyle bir şey emretmiyor diyebilirsin.ama bu sana onu üniversitede okul birincisi olarak mezun olduğu sırada mezuniyet töreninde sahneden aşağı itip yerine ikinciyi geçirmeni gerektirmez.
benim annem askerdeki yemin töreninimi başında baş örtüsü olduğu için dışarıdan tel örgülerin arasından seyretti.baş örtülünün yada dindarın vergisini al,çocuğu askerde gitsin şehit olsun.ama o vergilerle yaptırdığın binaya kamusal alan diye milleti sokma.cuma namazına giden lise öğrencilerini gizli kameraya al herkese ifşa et sonrada laiklik elden gidiyor diye yırtın..bilmem ne derneğinin üç beş tane yaşlı kokonasının camiden ezan sesi gelirken neler söylediklerini unutmadı bu millet.
bana o yüzden baskıdan falan bahsetme

kuman arkadaş ne mutlu sana demek araya senin gibi halktan insanlarıda serpiştiriyorlar.ama mesele o değil ki .mesele devletin insanların ibadet için kestiği kurbanın derisini zorla bir kurum için toplatması.bak aşağıdaki yazıyı lütfen oku.
yazı vikipedi den alıntıdır.

Türk Hava Kurumu, Türkiye’de havacılık sanayisini kurmak; askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak için 16 Şubat 1925’te Atatürk’ün emri ile kurulmuş bir dernektir. Atatürk'ün işareti ile kurulduğunda Cevat Abbas Gürer kurucu ve başkan idi ve dernek Türk Tayyare Cemiyeti adını taşımaktaydı; 1935 yılında Türk Hava Kurumu (THK) adını aldı.

THK, Türkiye'nin "Havacılık Federasyonu" yetkisini taşır. 5 Ağustos 1925 tarihinden itibaren 'kamu yararına çalışan dernek' statüsündedir. Merkezi Ankara’dadır. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu THK’nın manevi koruyucularındandır. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Kuvvet Komutanları, Ankara Valisi doğal üyeleri arasında bulunmaktadır.

Kurum, üye aidatları; kurban derisi, fitre, zekat toplama faaliyetleri; pul satışı; kurum işletmelerinin etkinlikleri, gibi kaynaklardan gelir elde eder.


ne kadar enterasan değil mi?

merdem
3. May 2013, 10:10 PM
bu ülke de insanların dinine müdahale edildiği kadar hiç bir şeye müdahale edilmemiştir

Güzel misal. Yani bir tek bas örtüsüne müdahale edildiginden dolayi .... acaba gülsem mi aglasam mi.

Demek Rabbimiz Takva'yi bir bez parcasina eklemis, ille de basa bir örtü...


Hadislere bakilacak olursa kadinlar cennette de bas örtüsü takiyorlar mis... Adamlara huri kadinlara bas örtüsü.... aha, demek iran ve suudi deki gibi hanimlar kapanirsa türkiye nin tüm dertleri problemleri halolunacak. Bravo! Hepbirlikte devlete baski yapalim da gelsin nihayet su mukaddes örtü de herkes ersin muradina!

demişsin ki
Askeriyede devamli hizmette degilsen sana ne ne yaptiklarindan.
bak öncelikle bu yazdığın daha önce diyanet için yazdığınla çelişiyor.aynı şeyi başka biri sana diyanet içinde söyleyebilir.

Sen benim diyanet ile ilgili yazimda sayiyiz kereler "sana ne" derken iyi de ben deyince mi kiyamet kopuyor? Sana ne' ler önce senden geldi.

Esasinda benim bir derdim yok, uzagim tüm bunlara, ama iste yürek dayanmiyor. Beni isirmayan yilan 1000 yil yasasin diyemiyorum, istiyorum ki vatandaslarimi da isirmasin. Anlayana....

kuman
3. May 2013, 10:16 PM
türk hava kurumunu iyi tanırım oraya gidenleri de iyi tanırım sen merak etme. Ne işle uğraştıklarınıda bilirim.
Ben oranın ekmeğini yemişim. Ekmek derken hayal bile edemiyecem güzellikleri tattım. Paraşüt kim ben kim planör kim ben kimdim. Ordaki öğrencilerin çoğuda benim gibi gençlerdi.

Neyse benim için THK bir nimettir sen neden taktıysan....

Okudum Kırmızı yazdıkların önemli diye onları dikkate aldım.
1-Sorun Atatürkse senin için Atatürk benim için Allahın bir nimetidir. Allaha şükürler olsun ki Mustaf Kemal 1920 lerde bizimleydi.
Keza 1910 larda Trablusgarpta şehit olabilirdi. 1915 te Çanakkale de şehit olabilirdi 1917 lerde Irak Suriye de şehit düşebilirdi. Allah Türk milletine acıdı ve bize yardım ettiki Bağımsızlık savaşını kazanabildik.
Bağımsızlık savaşını kazanırkende tek bir kırılma anı vardır. Düşmanın Polatlıya ulaşması.
Allah Yunanın aklını şaşırttı zafer sarhoşu yaptı da bizi takip ettiler Mustafa Kemale de hidayet etti de ''Hattı müdafa yoktur Sathı mğdafa vardır ve o Sathı tüm memlekettir'' ve yunan yenildi.

2-kurban derisi, fitre, zekat toplama faaliyetleri;
Ne var bunda hala çözemedim açıkla ki ben de cevap verebileyim.
Ama sana dediğim gibi tam Tek Motorlu Uçak Lisansı alacaktım ki YARDIMLARIN AZALMASINDAN DOLAYI PARALI HALE GELDİ....

o YÜZDEN BOŞVER ARKADAŞIM... Cemaatları zaten sevmem belkide bu cemaatlar çıkmasaydı ben lisansımı alırdım.
Acaba bu yüzden mi sevmiyom ben bu cemaatlari ? Yoksa İslami fırkalara ayırdıklarımı için mi ?
Sence ?

SEDD-İ ZERÂYİ'
3. May 2013, 10:27 PM
bu ülke de insanların dinine müdahale edildiği kadar hiç bir şeye müdahale edilmemiştir

Güzel misal. Yani bir tek bas örtüsüne müdahale edildiginden dolayi .... acaba gülsem mi aglasam mi.

Demek Rabbimiz Takva'yi bir bez parcasina eklemis, ille de basa bir örtü...


Hadislere bakilacak olursa kadinlar cennette de bas örtüsü takiyorlar mis... Adamlara huri kadinlara bas örtüsü.... aha, demek iran ve suudi deki gibi hanimlar kapanirsa türkiye nin tüm dertleri problemleri halolunacak. Bravo! Hepbirlikte devlete baski yapalim da gelsin nihayet su mukaddes örtü de herkes ersin muradina!

demişsin ki
Askeriyede devamli hizmette degilsen sana ne ne yaptiklarindan.
bak öncelikle bu yazdığın daha önce diyanet için yazdığınla çelişiyor.aynı şeyi başka biri sana diyanet içinde söyleyebilir.


Esasinda benim bir derdim yok, uzagim tüm bunlara, ama iste yürek dayanmiyor. Beni isirmayan yilan 1000 yil yasasin diyemiyorum, istiyorum ki vatandaslarimi da isirmasin. Anlayana....

merdem arkadaş tüm bunlara uzak olduğun belli yoksa yazımı sadece baş örtüsüne indirgemezdin.
kaldı ki sen buna inanmayabilirsin.benim dinim bana bunu emretmiyor diyebilirsin.Ama ya aksi inananlar. onların hali ne olacak.kendin için istediğin saygıyı önce başkasına göster.
bu ülkede insanlar inanışları yüzünden baskı altına alındılar derken sadece baş örtüsünü söylemiyordum.benim verdiğim örnekler realite sense afaki şeyler söylüyorsun.araştırırsan karşılaşacağın şeyler dudağını uçuklatabilir.

SEDD-İ ZERÂYİ'
3. May 2013, 10:42 PM
kuman arkadaş
belli ki azimli birisin lisansın için gerçekten üzüldüm.ama eminim istediğine kavuşabiliecek donanım sende var belli olmaz belki bir gün bırak tek motorluyu airbus bile uçurursun.(inşallah)

gelelim yazının diğer kısmına sorun atatürk mü diyorsun
kesinlikle hayır.mustafa kemal in askeri bir deha ve iyi bir teşkilatçı olduğunu inkar etmek göstere göstere ben aptalım demektir.

kırmızı ile yazılan kısımları soruyorsun ne diyor orda fitre, zekat,kurban derisi bağışı enteresan gelmedimi sana. bir kurumu yaşatmak için fitre,zekat ve kurban derisi toplamak.hemde laik bir ülkede.hemde atatürk ün türkiyesinde
kaldı ki
hem sivil hem askeri havacılığın gelişmesi için devletin her türlü ar-ge ve saha çalışmalarını en hararetli biçimde desteklemesi gerekir.bu iş sadakaya fitreye bırakılmayacak kadar önemli bir meseledir.

cemaat kısmında sana bir şey diyemem sevgi nefret bağlılık içten gelecek şeyler.tabiki dilediğini düşünebilirsin.buna herkesin doğuştan hakkı vardır.

bartsimpson
3. May 2013, 10:54 PM
senin yaşamına kim müdahale ediyor arkadaş.sen krem peynire tapacam dedin de biz yok tapma mı dedik.dünyada bir buçuk milyar insan Allah ın dinini yanlış biliyor bir sen doğruyu buldun dimi.

Eğer sizin mantığınız ile gidiliyorsa.... "dünyada 1.4 milyar insan Dinin ve Allah'ın varlığına inanmıyorda (bkz. ikinci madde) bir sen mi doğruyu buldun?" derler adama :)

1. Hıristiyanlık - 2.1 milyar - %30.99
2. Seküler/Dinsiz/Ateist - 1.4 milyar - %20.66
3. İslam - 1.2 milyar - %17.71
4. Hinduizm - 900 milyon - %13.28
5. Budizm - 708 milyon - %10.44
6. Çin geleneksel dini - 394 milyon - %5.81
7. Afrika geleneksel inançları -100 milyon - %1.47
8. Sihizm - 23 milyon - %0.33
9. Musevilik - 14 milyon - %0.20
10. Bahailik -12.5 milyon - %0.18
11. Mormonizm - 12 milyon - %0.17
12. Yehova'nın Şahitleri - 6.7 milyon
13. Şinto - 4 milyon
14. Zerdüştlük - 2.6 milyon


bu ülke de insanların dinine müdahale edildiği kadar hiç bir şeye müdahale edilmemiştir.dediğim gibi saymakla bitmez.Aç biraz yakın tarih oku.bir insan ben buna inanıyorum benim dinim bana bunu emrediyor diye baş örtüsü takıyor.bak istersen ben buna inanmıyorum diyebilirsin.benim dinim bana böyle bir şey emretmiyor diyebilirsin.ama bu sana onu üniversitede okul birincisi olarak mezun olduğu sırada mezuniyet töreninde sahneden aşağı itip yerine ikinciyi geçirmeni gerektirmez.
benim annem askerdeki yemin töreninimi başında baş örtüsü olduğu için dışarıdan tel örgülerin arasından seyretti.baş örtülünün yada dindarın vergisini al,çocuğu askerde gitsin şehit olsun.ama o vergilerle yaptırdığın binaya kamusal alan diye milleti sokma.cuma namazına giden lise öğrencilerini gizli kameraya al herkese ifşa et sonrada laiklik elden gidiyor diye yırtın..bilmem ne derneğinin üç beş tane yaşlı kokonasının camiden ezan sesi gelirken neler söylediklerini unutmadı bu millet.

Başörtüsü dediğiniz ve anlamını sizin dahi bilmediğiniz kavram hakkında söylediklerinize katılmıyorum. Biraz bilgilenmeniz dileği ile... Diğerleri için söylenecekleri söyleyecekler vardır herhalde...

Sevgi ile kalın

http://turkiyeninkurtulusu.wordpress.com/2012/04/28/sikmabas-komplosu/

http://www.siradisi.org/turk-tarihi/46682-turk-tarihi-anadolu-yoresel-kadin-basliklari-ve-anlamlari-resimli-bilgileri.html

http://kadinbasliklari.blogcu.com/turk-kadin-basliklari/2409102

http://folklor55.blogcu.com/orijinal-turk-kadin-basliklari/2809249

kuman
3. May 2013, 11:14 PM
Sağol kardeşim,
Ben zaten uçuyorum lisansızda olsa her uçuş için lisans aranmıyor.
Lisansım olsa idi ikinci pilot olur 15-20 bin maaş alırdım.
Düşüncen için sağol belki airbus tek motorlu uçağını sen yaparsın da ben de onu uçururum.

Kurumu yaşatmak için yardım toplanmıyor zaten burda bi yanlış var. devlet zaten her sene THK transfer yapar. Zaten Şimdi de devlet sayesinde üniversite oldu.
Ancak yardım farklı bir olaydır kenetlenemeyi sağlar bir konu hakkında. İnsanlardan paradan ziyade Kurban derisi toplar kimseye külfet olmadan halleder. Nesi kötü ???
Ayrıca THK aktiviteler halaen ücretsizdir kimse Kurban derisi vermemsine rağmen...

Ne kadar üzücü aslında değiil mi Havacılıkla ilgili insanların eğitimine insanlar yardım etmek istemiyor hatta bunu baltalamaya çalışıyor.

Laik devlet dediğin zaman Fransız Laikliği ile karıştırırsan kendince haklısın ancak o zaman bu diyanet işleri ne kapatalım gitsin.

Türkiye hiç bir zaman Fransız yada Amerikan laikliği ile alakalı bir laiklik anlayışı kurmamıştır. Farklıdır bizimki. (Forumda var okursun)

Atatürkün Türkiyesinde Uçak üretilmiştir zaten hatta ihraç bile yapılmıştır. Yani bir uçak fabrikamız vardı

Devletin en büyük gelir kalemi Zekattır zaten Zekat vergidir.


M.Kemal askeri ve teşkiltaçı deha olduğu dünya kabul ediyor. ben işin orasına bakmıyorum.

Kırılma noktaları vardır bu kırılma noktalarında asıl olan karşı tarafın hatası ve o hatayı görebilmek ile ilgilidir. Bir savaşı sadece donanım yenmez keza Ruslar yada Amerikalılar Afganlıları bir türlü yenememişler buda bir örnektir Allah Afganlılara öyle bir vatan sevgisi vermiş ki adamlar vazgeçmiyor olumsuzlukları düşünmüyor elde ne varsa Allahu ekber deyip saldırıyor.
Bedir savaşıda buna işarettir, çanakkale savaşıda buna işarettir Bağımsızlık savaşımızda buna işarettir. Ömer muhtarın savaşıda buna işarettir. Kimi zaman Allah bir lidere yardım eder kimi zaman bir halka.

SEDD-İ ZERÂYİ'
3. May 2013, 11:26 PM
Eğer sizin mantığınız ile gidiliyorsa.... "dünyada 1.4 milyar insan Dinin ve Allah'ın varlığına inanmıyorda (bkz. ikinci madde) bir sen mi doğruyu buldun?" derler adama :)

1. Hıristiyanlık - 2.1 milyar - %30.99
2. Seküler/Dinsiz/Ateist - 1.4 milyar - %20.66
3. İslam - 1.2 milyar - %17.71
4. Hinduizm - 900 milyon - %13.28
5. Budizm - 708 milyon - %10.44
6. Çin geleneksel dini - 394 milyon - %5.81
7. Afrika geleneksel inançları -100 milyon - %1.47
8. Sihizm - 23 milyon - %0.33
9. Musevilik - 14 milyon - %0.20
10. Bahailik -12.5 milyon - %0.18
11. Mormonizm - 12 milyon - %0.17
12. Yehova'nın Şahitleri - 6.7 milyon
13. Şinto - 4 milyon
14. Zerdüştlük - 2.6 milyon



Başörtüsü dediğiniz ve anlamını sizin dahi bilmediğiniz kavram hakkında söylediklerinize katılmıyorum. Biraz bilgilenmeniz dileği ile... Diğerleri için söylenecekleri söyleyecekler vardır herhalde...

Sevgi ile kalın

http://turkiyeninkurtulusu.wordpress.com/2012/04/28/sikmabas-komplosu/

http://www.siradisi.org/turk-tarihi/46682-turk-tarihi-anadolu-yoresel-kadin-basliklari-ve-anlamlari-resimli-bilgileri.html

http://kadinbasliklari.blogcu.com/turk-kadin-basliklari/2409102

http://folklor55.blogcu.com/orijinal-turk-kadin-basliklari/2809249

bumudur yani...
işte bahsettiğim kafa yapısı.sen bilmezsin ben bilirim...sen benim neyi bilip bilmediğimi nereden bileceksin.bırakın bu mürebbiye muallim tavırlarını.karnım tok bunlara.

işin özünü kaçırıyorsunuz.aslında tek derdiniz insanlara elbise biçmek ve tek kalıba sokmak.şapka giymezse idam ettirmek.

arkadaş bu insan buna inanıyorum diyor.benim dinimin gereği bu diyor.sen algılamada''hata'' yapıyorsun diye bu insan inancından vazmı geçecek.kaldıki tekrar söylüyorum konu başörtüsü değil.şekil üstünden insanları aşağılamayın.aynı fikre sahip erkek o üniversiteye girerken aynı düşüncedeki kız baş örtüsü var diye o üniversitenin kapısından sokulmadı.ve laiklik kurtuldu öylemi

bana iki tane kafatasçı nın yazısınımı örnek gösteriyorsun.bu yazıları yazan insanlar bir ara türkler sümerlerin soyundan geliyordu diyenlerle aynı kafa.mimar sinanın kafatasını çıkarıp ölçen sonrada kaybeden insanlarla aynı kafa.tipik cumhuriyet memuru kafası.bitti 1930 lar uyanın artık.

bart arkadaş ha bire haber linki verip ülkenin durumu berbat diyorsunuz ya
bu gün türkiye cumhuriyetinin en büyük ticari anlaşmaları yapıldı
birisi22 milyar euro,diğeri 15 milyar dolar. bundan on sene önce türkiyenin kasasındaki döviz rezervi 25 milyer dolardı.

bak buda hassas olduğunuz konu;
kıçı kırık tüfeklerle çatışmalara giden askerimiz artık milli savaş gemimize,milli tankımıza,milli saldırı helikopterimize,milli launcher imize,milli piyade ve sniper tüfeğine,milli insansız hava aracına,milli top bataryalarına kavuşuyor.
demek bu işler ordu evlerinde yada sosyal tesislerde yatarak olmuyor.

eeee nerden nereye

kuman
3. May 2013, 11:29 PM
Bana cevap yazmamış barta yazmışın bart cevaplasın :) burda günlük siyaset yapmam ama genel siyaset diyosan bak o olur işte.

SEDD-İ ZERÂYİ'
3. May 2013, 11:46 PM
amacım günlük siyaset değil kuman arkadaş günlük realite.verilecek cevabıda biliyorum

''peki ülkenin borcu ne kadar''

soru bu olacak

bartsimpson
3. May 2013, 11:54 PM
Sedd kelimesi, kapatmak, engellemek; zerîa kelimesi ise, sebep, vesîle anlamlarına gelmektedir.
Bir fıkıh terimi olarak sedd-i zerâyi' ise, harama vesîle olan şeylerin yasak olmasını ifade eder.

Maide (87) Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah'ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.

Bu değirmen daha çoook su götürür... Sen de, Bende taşı taşı bitmez...
Bırakalımda "Zikr" konuşsun

Kur’an ı doğru anlamak istiyorsak, önce onunla bizzat tanışmamız ve anlama çabasında olmamız gerekir. Eğer onu anlayarak okumayıp, Rabbin önerdiği gibi ayetler üzerinde düşünmüyorsak, Kur’an ı da asla doğru anlamamız, inancımızı doğru yaşamamız mümkün olmayacaktır.

Belki birilerinden, Kur’an hakkında çok şeyler öğrenebiliriz, ama doğruluğundan asla emin olamayız. Emin olabilmek içinde, önce kendimiz mutlaka Kur’an ile buluşmalı ve onu anlamak adına çaba harcamalıyız. Çaba harcamadan, kendimizden bir uğraş vermeden, imtihanımızda başarılı olacağımızı da düşünmemeliyiz.

Birileri siz Kur’an dan anlayamazsınız diyorsa, bunu söyleyenlerin bizlerden gizlemeye çalıştıkları bir şeyler var demektir, bunu da unutmayalım.

Eğer birileri siz Kur’an ı anlayamazsınız, onu veli insanlar ancak anlayabilir diyorlarsa, şunu unutmayınız ki, bunu söyleyenlerin Kur’an dan gizlemeye çalıştıkları bir şeyler var demektir. Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, asla kullarının anlayamayacağı bir rehber gönderip, daha sonrada ondan sorumlu tutmaz.

Bugün sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, acaba Allah ın Kur’an da bolca bahsettiği, bizlere önerdiği, namaz, oruç, zekât gibi ibadetler, bizlerin Allah a borcumudur? Çünkü günümüzde namaz her Müslüman ın Allah a borcudur denir. Gerçekten Yaradan ın bizlere Kur’an da zikrettiği, ibadetleri Allah a borcumuzu ödemek için mi yapıyoruz? Ya da onun için mi yapmalıyız? Bu önemli konuyu, gelin birlikte Kur’an ışığında düşünelim, anlamaya çalışalım.

Önce namazı ele alalım. Eğer namaz bizlerin Allah a borcumuz olsaydı, borç alacak ilişkisini Yaradan la kurmamız gerekirdi ki, sanırım bu borcu bizlerin ödemesi çok zor olurdu. Borç alacak ilişkisi, aynı değerde kişiler arasında olur. Yaradan la biz aciz kullarının arasında, sizce böyle bir alış veriş olabilir mi?

Borç alacak ilişkisi ile Allah a yaklaşırsak, onun yüceliğine, eşi benzeri olmayan makamına, saygısızlık yapmış olmaz mıyız?
Namazı Kur’an da bolca zikreden Allah, bu yolu bizlere neden öneriyor olabilir. Namazla ulaşılmak istenen amaç, fayda nedir? Önce bunu gerçek anlamda doğru öğrenmeliyiz ki, namazın faydasını görebilelim.

Dikkat ederseniz, Kur’an namazdan bahsederken, bu yolla Yaradan ile bir bağ kurulacağını ve bu irtibat sayesinde, Allah tan yardım istenebileceği örneğini verir.

Bakara 45: Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.

Demek ki namazın asıl amacı, Allah ile diyalog kurmak, ondan yardım istemekmiş. Eğer namazın asıl amacını anlayamayıp, Allah a borcumuzu ödüyoruz fikrinden yola çıkarsak, namazın asıl amacını anlamamış oluruz. Allah ın bizlerin namaz kılmasına ihtiyacı yoktur.

Namaz, Yaradan la kulunun bir olduğu andır. Namaz, Allah ın huzurunda saygıyla boyun eğip, tüm benliğimizle ona teslim olduğumuz andır. Namaz riyadan, her türlü kötülükten, kinden, nefretten uzak kalabilmenin yoludur.

Namaz, Yaradan a açılan bir kapıdır. O kapının da anahtarı yalnız ve yalnız Kur’an da gizlenmiştir. Onu bulmak isteyen, aklını kullanmalıdır. Aklını kullanmayan, birilerine koşulsuz teslim olan, asla Yaradan a açılan kapıdan geçemez. İşte tüm bu gerçeklerin farkında olan, ancak namazın faydasını görebilecek, o anahtara sahip olacaktır. Başaramayan ise, nefsini aldatmaktan öteye gidemeyecektir.

Düşünerek Kur’an ı okuyan bir Müslüman, geçmiş namazların kılınmasından, Allah ın bahsetmediğini görecektir. Böyle bir sorumluluktan Kur’an bahsetmez. Allah geçmişe değil, yaşadığımız o ana ve geleceğimize yön verir. Çünkü geçmiş yaşanmıştır, ancak geçmişten dersler, ibretler alarak geleceğimize yön verebiliriz. Eğer namaz, Allah a borcumuz olsaydı, geçmiş kılmadığımız namazlarımızın, da kılınmasını isterdi bizlerden. Ama böyle bir emri Kur’an da yoktur.

Peki, geçmiş namazlar konusunda ne söyleyebiliriz? Geçmiş kılmadığımız namazlarımızın, bizler için büyük bir kayıp olduğunu söyleyebiliriz. Yaradan ile bağlantı kurmadığımız, onun huzuruna durmaktan uzak, onun nurundan, önerilerinden kopuk yaşadığımız, bizler için kayıp günlerimiz diyebiliriz.

Geçmişte kılmadığımız namazlarımızı bugün kılarak, yaptığımız yanlışlarımızı düzeltebilir miyiz? Elbette hayır. Yaptığımız her şeyin hesabını vereceğiz. Bugün kılacağımız namazlarımızla belki, geçmişte yaptığımız hataların affı için dua edebiliriz.
Buradan da anlaşılıyor ki, bizlerin kıldığı namaza Rabbin ihtiyacı yok, tam tersine bizlerin ihtiyacı vardır. Çünkü namazla bizler Allah a yaklaşır, onun nuru ile nurlanır, gönül gözlerimizi onun ışığıyla aydınlatırız. Onu hatırlarız, onu zikrederiz, tespih ederiz ve hayatımıza onun önerileri ile yön veririz. Doğru, güzel yaşamanın tadını, nefsimizde hissederiz. Bakın Allah namaz konusunda ne diyor.

Bakara 277: İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.

Dikkat ederseniz Allah, namaz kılanların, yani Allah ile irtibat kuranların, mükâfatlandırılacağını söylüyor. Peki, neden mükâfat verileceğini söylüyor, bolca namaz kılanların mı mükâfatlandırılacağını söylüyor? Lütfen bu ayete dikkat edelim. İman edip, iyi işler yapmaları halinde. Yoksa ben iman ettim, bol bolda namaz kılıyorum demekle değil. Buradan da anlıyoruz ki, gerçek anlamda kılacağımız namaz, bizleri doğruya, güzele yaklaştıracaktır. Tabi elimizde, Allah ın rehberi olmak şartıyla. Onun çizdiği yoldan yürüyerek, onun kelamını ciddiye alıp, onda her şey yazmaz, her açıklama, detay yoktur demeden Kur’an a yaklaşarak, Allah ın hoşnutluğunu kazanabiliriz.

Allah birçok ayetinde, üstünde durduğu bir konu vardır. İyilik, güzellik, barış ve hayırda yarışmak. Hatta cennetinin en güzel makamını hayırda ve barışta yarışanlar için ayırdığı örneğini verir. Dikkat ediniz namazı çok kılan, orucu tam tutan demiyor. Önemli olan sonucu alabilmektir. Namaz, oruç bizleri iyiliğe güzele, doğruya, hayra, barışa ulaştırmanın yol ve yöntemleridir.

Bu yolu, yöntemi doğru kullanmıyorsak, işin özüne inmeden görüntüye, gösterişe önem veriyorsak, istenilen amaca da ulaşmamız mümkün olmayacaktır. Bu durumda mükâfat beklemek elbette doğru olamaz. Tüm bunları, doğru bir toplum yaratmak için Allah ister bizlerden. Namazında asıl amacı budur. Allah ı unutmadan, onun rızasının, hoşnutluğunun verdiği mutlulukla, insanlık adına yararlı işiler yaparak yarışmaktır asıl amaç.

Eğer Müslüman olduğunu söyleyen bir toplum, barıştan, yardımlaşmadan, iyilikten uzak bir toplum olarak yaşıyorsa, bu toplum NAMAZIN özünde isteneni kavrayamamış, şekilsel boyutta namazı yaşayarak, boşa zamanlarını harcıyorlar demektir. Sanırım İslam toplumunun büyük bir çoğunluğu, bu gerçeği kavrayamamış görünüyor.

Gelelim oruç tutma konusuna. Oruç tutmamız da Yaradan a bir borcumuz olmayıp, tam tersine bizlerin hayatında, sağlıklı yaşamanın çok önemli bir yoludur. Eğer Allah a borcumuz mantığıyla bakarsak, oruç tutamayanların borcunu ödemediği çıkar ki, bu düşünce ve fikir yanlıştır. Allah bizlerin ne namazına, nede oruç tutmamıza ihtiyacı yoktur. Çünkü onun eşsizliği, yüceliğinin hesabını dahi bizler yapamayız.

Allah oruçtan bahsederken, bizlerin korunması adına orucun farz kılındığını söyler. Oruç tutmamızın, bizler için çok hayırlı olacağı uyarısını da yapar. Demek ki orucun emredilmesinin asıl nedeni, bizlerin sağlıklı bedene ve ruha sahip olabilmesi amacını taşıyor.

Yine oruç konusunda açıklama yapan Allah, bulunduğumuz oruç ayında tutamadığımız günleri de, daha sonra fırsatını bulduğumuz, sağlığımıza kavuştuğumuz en kısa zamanda tutmamızı ister. Hiç tutamayanlarında, fakiri doyurmaları yolunu gösterir. Dikkat ediniz geçmiş yıllarda tutulmayan oruçlar konusundan da hiç bahsetmez Kur’an. Çünkü geçmiş artık geçmişte kalmıştır. Geçmiş yıllarımızı, oruçla değerlendirmediysek, sağlıklı olmanın yolunu kaçırmışız demektir diyebiliriz. Elbette buda bizlerin, bedenimiz ve ruhumuz için büyük bir kayıptır. Bunu yapmakla, Yaradan ın bizlere verdiği emanetini, doğru kullanmadığımızı söyleyebiliriz.

Zekât konusunda Allah, çok dikkat çekici bir örnek verir.

Bakara 245: Kimdir o adam ki, Allah'a güzel bir borç versin de, Allah da ona kat kat fazlasıyla (verdiğini) ödesin! Allah (rızkı) kısar da, açar da. Hep O'na döndürüleceksiniz.

Ayetin güzelliğine bakar mısınız lütfen. Allah fakire, maddi imkânı olmayana zekât vermeyi, kendisine borç verme olarak kabul ediyor. Elbette bunu yapan, karşılığını Allah tan görecektir. Allah zekât konusuna Kur’an da çok önem verir ve derki. Zekât sizlerin malınızın, paranızın bereketidir. Zekât verilen bir toplumda, toplumsal barışın sağlanacağı, insanların daha huzurlu ve mutlu yaşaması arzu edilmektedir.

Dikkat etmemiz gereken bir konuda, Kur’an da en çok zikredilen, Rabbin bizlere önerdiği, namaz kılmayana, oruç tutmayana ve zekâtını vermeyenlere karşı bir yaptırımdan, cezadan söz etmemesidir. Çünkü dinde zorlama olmadığını ve herkesin yaptıklarının karşılığını alacağını, bu Dünyada imtihanda olduğumuzu söyler. Fakat bu ibadetlerin yapılması ile bizlerin Allah ın istediği yoldan gideceğimiz örneklerini verir ve bizleri teşvik eder.

Açıkça Allah bizleri, bu Dünyada özgür bıraktığını söylerken, yapılan her şeyin bir karşılığı olacağının da dikkatini çeker. Emredilen ibadetlerin yapılmadığında, bu Dünyada beşeri kanunlarla bir ceza verilmesinden bahsetmez. Çünkü emrettiği ibadetlerin, yerine getirilmemesinin muhatabı, Allah ın bizzat kendisidir. Cezayı da mükâfatı da Allah yalnız ben veririm der. Toplumun huzurunu, düzenini sağlamak adına koyduğu kuralların uygulanmasında, elbette beşeri cezalar konmuştur. Örneğin toplumda fuhşun, hırsızlığın çoğalmaması için konmuş olan kurallar gibi.

Duaların karşılık bulmasını istiyorsak, söz dinleyen, Allah ın önerileri ile yaşayan bir kul olmalıyız.

Bizler önce namaz kılın emriyle, Allah ın bizlere neler anlatmaya çalıştığını, doğru anlamalıyız. Toplum olarak bu emri acaba doğru anlayabildik mi? İşte kendimize sormamız gereken çok önemli bir soru. İslam Ülkelerinde bolca kılınan namazları, yapılan duaları düşünün lütfen. Görünen manzara adaletten uzak bir toplum, savaş, yokluk, acı ve keder. İşte namazı Allah ın kriterlerine göre kılmazsak, elbette ondan faydada görmemiz de mümkün olmayacaktır. Allah ın istediği gibi yaşanmıyorsa, dualarında karşılık bulması beklenemez.

Rabbin bir başka ayetinde söylediği gibi, iman ettim demekle gerçek iman etmiş nasıl olunmuyor da, Yalnız Rabbin buyruklarına, batıl karıştırmadan teslim olunması, boyun eğilmesi gerekiyorsa, Allah ın önerdiği şekliyle, namazını gereği gibi kılmayanlarda, NAMAZIN faydasını görmeleri mümkün olmayacaktır.

Allah her şeyden nice örnekler verdik diyorsa Kur’an da, namazını göstermelik kılanlar içinde elbette bir uyarısı var. Maun suresinde Allah, namazını kılan bir toplumdan söz ederek bakın ne diyor.

(Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar gösteriş yapanlardır.)

Demek ki öyle Müslümanlar var ki, namazlarını borcumuzu ödeyelim, borçtan kurtulalım ya da gösteriş olsun diye kılıyor. Ciddiye almama konusuna gelince. Allah namazlarımızı huşu içinde kılmamızı, kendisinden yardım istememizi söyler. Eğer emredilen namaz, Allah ın istediği kalitede, yöntemle yapılmıyorsa, ona ciddiyetle yapılmıyor deriz. Ne yazık ki bizler, namazlarımızı Rabbin istediği ölçüde, değerde yapamıyoruz.

Peki, bizler namazımızı nasıl kılıyoruz? Anlamını dahi bilmeden ayetleri okuyarak, namaz kıldığımızı zannediyoruz. Anlamını bilmeden okuduğumuz içinde, Yaradan la huşu içinde onun huzurunda olamıyoruz. Yaradan la doğru yöntemle irtibat kuramadığımız için, boşa geçiriyoruz zamanımızı. Böyle namaz kıldığımız için, aklımıza öyle şeyler geliyor ki, bununda suçunu şeytana atıyoruz ve bakın şeytan vesvese veriyor diyoruz. Kendimizde hiç suç aramıyoruz bile.

Bizler Allah ın rehberi ile bulaşmadığımız için, birilerinden İslam ı öğrenmenin yolunu seçiyoruz. İşte o birileri de, dini kendi nefislerinde evirip çevirip ilavelerle topluma sunduğu için, ne yazık ki Rabbin gerçeklerinden habersiz yaşıyoruz.

Namazda gösteriş konusu, günümüzde ne yazık ki en çok kullanılan yöntemdir. Birileri camide beni görsün düşüncesiyle, namazımızı kılıyorsak, elbette o namazdan fayda görmemiz de düşünülemez.

Allah hüküm vermediği halde, Camide namaz kılmanın sevabının, kat kat daha fazla olduğunu söyleyerek, ne yazık ki camileri siyasete alet etmişler ve topluma istedikleri gibi yön vermenin, kendi çıkarları doğrultuda kullanmanın merkezi yapmışlardır.

Allah ın bizlere emrettiği tüm ibadetlerin, bizlere faydası olması adına emredildiğini unutmamalıyız. Bu emirlere uyan, uymayan, ya da gevşek davranan, Allah ın önerdiği yolda yürüme çabaları, azmi nispetinde fayda sağlayacaklardır.

Rabbin önerilerine kulaklarını açıp, gönülden uyanlara ne mutlu. Dilerim Rabbimden, namazını gereği gibi kılıp, orucunu tutan, zekâtını gönülden veren, Rabbin halis kullarından oluruz.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

SEDD-İ ZERÂYİ'
3. May 2013, 11:59 PM
eyvallah

bartsimpson
4. May 2013, 12:34 AM
Allah adına konuşmadan önce... İnsan olalım... İnsan... (http://www.facebook.com/video/embed?video_id=601849299825795)

dost1
4. May 2013, 01:33 AM
Selamun Aleyküm! Değerli Sedd-i Zerâyi Kardeşim!

.
1)-Bilmeyenler için diyanet işlerini mustafa kemal kurmuştur ve diyanet bir devlet kurumudur.

Türkiye Cumhuriyetinde yasaları kişiler değil Türkiye Büyük Millet Meclisi yapar.

Osmanlı Devleti'nde din işleri Meşihat Makamlığı'nca Şeyhülislam eliyle yürütülürdü.

1920 yılında Ankara'da kurulan Meclis Hükümetinde Meşihat, "Şer'iye ve Evkaf Vekâleti" adıyla "Bakanlık" olarak yer almış, 1924 'e kadar da bu statü aynen devam etmiştir.

Din hizmetlerinin politikanın dışında ve üstünde tutulması gerçeğinden hareketle 3 Mart 1924 tarihinde Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine, 429 sayılı Kanunla, Başvekâlet bütçesine dahil ve Başvekâlete bağlı Diyanet İşleri Reisliği, bugünkü adıyla Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.

Millî Mücadele yıllarında büyük hizmetler vermiş, idarî tecrübesi olan ve uzun zaman Ankara Müftülüğü görevinde bulunan Börekçizade Mehmet Rıfat Efendi, 1 Nisan 1924 tarihinde Diyanet İşleri Reisliğine getirilmiştir. En yüksek devlet memuru maaşı alan Diyanet İşleri Reisine, bakanlara verilen kırmızı plakalı bir makam aracı tahsis edilmiş ve protokoldeki yeri de bu özelliklere göre belirlenmiştir.

Diyanet İşleri Reisliğinin merkez teşkilatı, kuruluşunun ilk yıllarında Heyeti Müşavere, Memurin ve Sicil Müdüriyeti, Müessesatı Diniye Müdüriyeti, Evrak Müdüriyeti ve Levazım Müdüriyeti birimlerinden oluşturulmuştur.

1927 yılında Tetkiki Mesahif Reisliği ile Teberrukât Heyeti Reisliği birimleri kurulmuştur.
5 Temmuz 1939 tarihinde kabul edilen 3665 sayılı kanunla da Reis Muavini kadrosu ihdas edilmiştir.
4 Haziran 1935 tarihinde kabul edilerek 22 Haziran 1935 'de yürürlüğe giren 2800 Sayılı "Diyanet İşleri Reisliği Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun", Başkanlığın ilk teşkilat kanunu olmuştur.

Bu kanunla teşkilatın yapısı, kadro oluşumu, merkez ve taşra görevlilerinin nitelikleri ve tayin usulleri gösterilmiştir. Teşkilatın görevleri ise söz konusu kanunun 2. maddesi gereğince düzenlenen ve 11 Kasım 1937 tarih ve 7647 sayılı kararname ile yürürlüğe konan "Diyanet İşleri Reisliği Teşkilatı'nın Vazifelerini Gösterir Nizamnamede belirtilmiştir.

1927 yılında oluşturulan yapıda, 1950 yılına kadar herhangi bir değişiklik yapılmamış, 20 Nisan 1950 tarihinde yürürlüğe konan 5634 sayılı Kanunla Diyanet İşleri Başkanlığı günün şartlarına göre yeniden düzenlenmiştir.

Kanuna göre merkez teşkilatındaki bazı birimlerin adları değiştirilmiş, mevcut yapıya 1 adet başkan yardımcılığı ilave edilmiş, hayrat hademesi ve yayın müdürlükleri olmak üzere 2 yeni müdürlük kurulmuştur. Ayrıca ilk defa "Gezici Vaizlik" ihdas edilerek bütün vaizler maaşlı kadroya geçirilmiştir.
1951 yılında ise ilk defa Yayın Müdürlüğüne bağlı Dini Yayınlar Döner Sermaye Saymanlığı kurulmuştur. 1961 Anayasası; 154. Maddesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı'nı bir Anayasa kurumu olarak düzenlemiş, genel idare içinde yer vermiş ve bu kurumun, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmesini öngörmüştür.

1961 Anayasasının öngördüğü doğrultuda 22.06.1965 tarih ve 633 sayılı "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun" ile Başkanlık yeni bir düzenlemeye kavuşturulmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı Merkez Teşkilatına bugünkü organik yapısını kazandıran ve Diyanetin tarihi gelişimi içerisinde yeni bir dönemi başlatan da bu kanun olmuştur.

30.04.1979 tarihinde yürürlüğe giren 26.04.1976 tarih ve 1982 sayılı Kanunla, 633 Sayılı "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun"da geniş çapta değişiklik yapılmış ve Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışında da teşkilatlanması sağlanmıştır. Ancak 1982 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesi'nin 18.02.1979 tarih ve E.1979/25,K.1979/46 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu iptal sonucu, 633 sayılı Kanunun 1982 sayılı Kanunla değiştirilen maddeleri yürürlükten kalkmıştır. Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnameler, 633 sayılı Kanunun bazı maddelerini hükümsüz kılmıştır. Ancak 1/7/2010 tarihinde TBMM'de kabul edilen 6002 sayılı yasa ile; öncelikle iptalden doğan boşluğun giderilmesi sağlanırken aynı zamanda, toplumumuz açısından son derece önemli görevleri yerine getiren Diyanet İşleri Başkanlığının teşkilat yapısının çağın gerekleri doğrultusunda yeniden şekillendirilmesi sağlanmaktadır.1961 Anayasasında Diyanet İşleri Başkanlığının genel idare içinde yer alarak özel kanununda gösterilen görevleri yerine getireceği ifade edilirken, 1982 Anayasasında ise Başkanlığın görevlerini yerine getirirken uyması gereken kıstaslar da belirtilmiştir. Kuruluşundan bugüne kadar gerek yurtiçindeki, gerekse yurtdışındaki vatandaş, soydaş ve dindaşlarımıza din hizmeti vermekte olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasada belirtilen ilkeler doğrultusunda üzerine düşen görevleri yerine getirebilmek ve daha iyi bir hizmet sunabilmek için yoğun çalışma içerisindedir. Bundan böyle de bu yöndeki çaba ve gayretleri, artarak devam edecektir.



.
2)-Camilerde yapılan ibadetle günah işleniyor yargısını yukarıda kullandığınız argumanlara göre veremezsiniz.kaldı ki kendinizi Allah ın yerine koyup nasıl hüküm veriyorsunuz.bana görede sizin yazdıklarınızla işlediğiniz günah arş a ulaşmıştır.hadi bakalım hüküm vermek o kadar kolaysa

Para ile namaz kıldırma memuru olur mu? Allah Resulünün döneminde böyle bir memuriyet var mıdır?


.
3)-Müslümanların tüm dünyada o veya bu şekilde kabul gören ibadet yeri camidir.Hatta şii nufusun yaşadığı bölgelerde bile.ama aleviler illa cem evi ibadet yerimizdir diyorsa devlet bunlarada kontrollü bir şekilde pay ayırabilir.aynı şeyi kilise içinde yapabilir.ama bu iki kısmıda İslam ın dışında değerlendirmelidir.

Allah Resulunun zamanında salatın ikamesinin yapıldığı yerlerin adı musalla ve mescid midir yoksa cami midir? Günümüzde camilerde salatın ikamesi sözkonusu mudur?

.
4)-Diyanete aktarılan paralar çocuk esirgeme kurumuna öğretim ve iş alanlarına aktarılsın...tipik solcu kafası işte iki lira tasarruf edecem diye ülkeyi elli yıl geri bıraktırırsınız.Arkadaş bunlara zaten paralar aktarılıyor.Aktarılmadığını nereden biliyorsun.ucuz popülist yaklaşımlar bunlar.bence de mesela kurban derileri sosyete çocuklarına planör dersi veren THK yerine devlet denetleme kuruluna aktarılsın.

Günümüzde camilerin Allah’ın Vahyinde belirtilen emirlerden hangisini yaptığını belirtir misiniz?

.
5)-sunni mülümanlar çok mu meraklıydı diyanetin kurulmasına bu konuda asıl mağdur olan sunni müslümanlardır.açıp yakın tarihi bi okuyun bakalım nereler kapatıldı neler yapıldı.dinin yer altına girmesine sebep olan marjinalleşmesini sağlayan işte sizin gibi yasakçı kafalardır.bu kafalar yüzünden millet kur'anı kerim i saklayacak yer aradı bir dönem.

Müslümanın sünnisi sünni olmayanı mı olur? Bu ayrımı neye göre yapıyorsunuz? Allah’ın istediği sadece Allah’a Hanifler olunmasıdır. (Rum 30,Ali imran 67, En’am 79,161, Yunus 104-105)

.

6)o kadar camiye ihtiyaç varmı diyorsun.Sanane nasıl olsa gitmiyorsun.cem evlerine kiliseye gösterdiğin toleransı neden camiye göstermiyorsun.bu aynı namaz kılmayan zihniyetin türkçe ibadet edilsin demesine benziyor.sanane birader sen namaz zaten kılmıyorsun ne karışıyorsun milletin hangi dilde ibadet edeceğine.

Cenabı Allah camiler kurun mu demiş salat kurumlarını kurun mu demiş?
Dinde Zekatın nerelere harcanacağı belirtilmemiş midir? Aç insanların gezdiği ülkede milyarlık camilerden kime bir yarar vardır?

.
7)-oda tv denilen güruh un neye hizmet ettiği belli.onlar bir şey söylüyorsa kesin aksi doğrudur.

İletişim organlarının ne olup olmadığı yayınladıklarıyla ortadadır. Bunun değerlendirilmesi yapılan yayının ya da varsa yazılan yazının kapsamlı bir değerlendirilmesiyle ortaya konulsa daha iyi olmaz mı?

.
8)-merdem arkadaş saltanat görmek istiyorsan ordu evlerine bir git.vatanın korunması için askere giden zavallı evlatçıkların subayların ve eşlerinin nasıl kölesi haline getirildiğini bir gör.paşaların hanımlarının kaç arabası var biliyormusun.denetleme yok bir şey yok ülke onların zannedersin.iki duble rakı içer, karışık ızgara sonra üstüne tatlısını yer bir güzel kahvesini yudumlar ondan sonra dört lira öder çıkarlar ordu evinden.bu para onlara helal mi bu yedikleri benim vergimle ödenmiyormu.her türlü konforu yaşa ,milletin evladını köle gibi kullan.istediğinde dayak at.onüç erimiz çatışmada şehit olurken sen aynı anda golf oyna sonrada çık bağır biz vatanın sahibiyiz.nah sahibisin.vatanın sahibide koruyucusuda halktır halk.
çanakkalede de kurtuluş savaşındada canını veren mehmetlerin tek düşüncesi vardı .Allah yolunda savaşıp şehit olmak ve o sizin yok dediğiniz cennete gitmek.sanki anadolunun evlatları kemalist devrim için şehit oldu.milletimiz koyun değil sizde çobanı değilsiniz.

Ne yazık ki, Devlet yönetimin her biriminde bu saltanatın izleri görülmektedir. Görülen yerlerin başında da T.B.M.M gelmektedir. Bunu Ordu evleri de dahil olmak üzere bütün devlet kurumları izlemektedir. Emanetler ehil olanlar yerine “bizdendir” ilkesine dayandırılmaktadır.
Devlet bütçesinden partilere verilen paralar ise dudak uçurtacak miktarlardadır.

Cenabı Allah ameli salihat işleyenlerini cennetiyle ödüllendireceğini söylemiştir. Merdem kardeşimiz de tıpkı sizin gibi bozuk giden işlerin düzeltilmesi yolunda çaba harcayanlardandır. Önemli olan ameli salihatın neler olduğunun Allah’ın vahyine dayandırılmasıdır.

Ordu evleri yönetmeliğinin satış fiatları maddesi aşağıdadır.

Satış Fiyatları
Madde 28- Ordu evi, askerî gazino ve sosyal tesislerde satış fiyatları aşağıdaki şekilde tespit edilir.
a) (Değişik:RG-12/11/2011-28110) Lokanta, büfe gibi yiyecek ve içeceğe ilişkin imal edilen veya ilave bir hizmet ile satışa sunulan mallarda aylık ortalama kâr oranı; Katma Değer Vergisi eklenmemiş fiyatın yüzde kırk (% 40)’ını, üzerinde ve içeriğinde hiçbir değişiklik yapılmadan alış fiyatı üzerine tesis kârı konularak alınıp satılan ticari mallarda ise yüzde on (% 10)’unu aşamaz. Katma Değer Vergisi tutarı çıplak maliyete ilâve edilerek, satış fiyatı tespit edilir.
b) Bar, büfe gibi yerlerde satılan ve fiyatları devlet tarafından belirlenen mallar (İçki, sigara, gazete) etiket fiyatlarından satılır.
c) Peçete, kürdan, kolonya, kolonyalı mendil ile tuz, sirke, ketçap, hardal, mayonez, limon, yağ gibi işletme gideri olarak kabul edilen malzemeler ile yemek pişirilen ve yemek yenilen ıslak ve kuru mekânların temizliğinde ve ilâçlanmasında kullanılan tuvalet kağıdı, sıvı sabun gibi her türlü kimyevî temizleyici, ağartıcı, parlatıcı, sertlik giderici, ayrıca emici ve kemirici haşarata karşı ilâçlama malzemeleri ile ziraî ve kimyevî ilâçlarla ilâçlanması dâhil, kullanılan her türlü malzeme için çıplak maliyetin üzerine, yüzde beşe (%5) kadar işletme gideri ilâve edilir. İşletme faturaları ayrı yerde muhafaza edilir ve genel giderlere dâhil edilmez.
d) Bunların dışında her hangi bir isim altında fiyatlara ilâve yapılmaz.
Ambalâjlı, kullanma tarihi bulunan, garanti süresi olan ve alımlarda sözleşme gereği belli sürelerde değiştirilme garantisi verilen malzemelerde, kesinlikle fire kabul edilmez ve bu şekilde fire işlemi yapan üniteye, fire miktarı kadar zimmet çıkarılır.

.

yeni yeni ortaya çıkan unu az katılmış terbiye olmamış komünist,kemalist,faşist,ulusalcı çorbasının bilmesi gereken şey dinle imanla kuranla Allah la baş örtüsüyle uğraşmayı kesmeleri gerektiği.

Biliyor musunuz Allah’ın Hakk dini İslam da, kavramlarının içi boşaltılarak üstüne bir de boşaltılan kavramlarının yeri başka anlamlarla doldurularak batıl bir -Emevi dini- dine dönüştürülmüştür.

Dinde yapılan bu zulüm ne yazık ki,sosyal kavramlarda da yapılmaya devam ediliyor.

Kemalist,komünist,faşist,ulusalcı sözcükleri unu az katılmış çorbaya benzetiliyor. Bu yetmezmiş gibi “dinle, imanla, kuranla, Allah la, baş örtüsüyle, uğraşmayı kesmeleri isteniyor.

Değerli Kardeşim!
Allah’ın dini kimsenin tekelinde değildir. Unutulmaması gereken Allah’ın sürekli olarak tesbih edilmesi gerektiği gerçeğidir. Bu da ancak insanların uydurdukları batıl dinin, Allah’ın Hakk dini ile test edilmesiyle olur. Allah'a ve Dinine yapılan iftiralar yapılacak bu testin sonucu açığa çıkarılır. İftiraların belirlenmesiyle Allah’a tesbih edilirek dinine yapılan bu iftiraların uzaklaştırılması yoluna gidilir.


.
Arkadaş hayatta alnın secdeye değmemiş millete kalkar namazı şöyle kıl diye emir verirsin yada namaz yoktur kılmayın dersin.

Bu yargıda bulunabilmek için bu yargıda bulunan insanların "secdeci başı" olmaları gerekir ki, doğru yargıda bulunabilmiş olsunlar.
İnananlar, inançlarına dayanak yaptıkları delilleri ortaya koyarak yargıya ulaşmaya çalışırlar. Yazılarımızda inançlarımızın dayanaklarını delilleriyle ortaya koyarak yazmak daha güzel olmaz mı? Katılmadığımız noktalar varsa delilleriyle ortaya koyan bir tenkid yazısı yazılması daha güzel olmaz mı?

.
Bir kere oruç tutmamışsın nefsinle savaşmamışsın kalkar bunların tuttuğu oruç kabul olmaz dersin.

Bu yargıda bulunabilmek için de bu yargıda bulunan insanların "oruçcu başı" olmaları gerekir ki, doğru yargıda bulunabilmiş olsunlar. Unutmamalıyız ki, oruçsuz kimseler sadece aç kalanlar değil “leallekum tettegûn” emrini gerçekleştirmeyenlerdir. (Bakara 183)



.
Allah ın emri hacca laf söyler arablara para kaptırmayın bu iş turistik gezidir dersin ama kendin gider romadaki aşıklar çeşmesine para atarsın.

Değerli Kardeşim!
Üye olurken okumuş olmalısınız. Forum kurallarımızın 8. Maddesi:
“İslam dininin rituel’lerini reddeden, namaz yoktur, oruç yoktur, hac yoktur,kabe put’tur gibi tezleri içeren yazılar yazılamaz.”
şeklindedir.

Şüphesiz turistik anlamdaki gezi farklıdır. Allah’ın emrettiği Haccı Ekber farklıdır. Birşeyi yok demekle yapılan yanlışları vurgulamak aynı şey olmasa gerek.

.
Zekata laf edersin ama bir garibana yardım eli uzattığın görülmemiştir.

Bu yargıda bulunabilmek için de bu yargıda bulunan insanların "zekat memuru" olmaları gerekir ki, doğru yargıda bulunabilmiş olsunlar. Zekat denilen devlete verilen vergidir. Kimin kime ne maksatla yardım edip etmediğini Allah’ın dışında bilecek olanlar; yardım edenler, yardım edilenler ve varsa buna şahid olanlardır.

Hikayede müslümanım dersin utanmasan peygambere küfredersin bilmem kimi kalkar onla karşılaştırırsın.

Müslümanım deyip de Allah’ın Resullerine küfredenler kafirlerdir, müşriklerdir. Yazdığınız sözün söyleyenenini söylediğiyle belirtiniz ki, kafir ve müşrikler belli olsunlar.

.
Cenneti sirius gezegeni, melekleri ufolarla gelen uzaylılar,cehennemi ise mağma tabakası zannedersin.

Lütfen bunu yapanları yazdıklarıyla birlikte belirtiniz.

[QUOTE=SEDD-İ ZERÂYİ';17304].
ahlak bir tek sende var. sünni müslümansa kesin haramzadedir hak yiyordur.yalan söylüyordur.insanların hakkını gasp ediyordur.konu aleviliğe gelince dilin tutulur onlar iyidir dersin.çünkü aslında ne olduğunu gizlersin yada nereden geldiğini.

Herkesde ahlak vardır. Kimisinde iyi ahlak vardır kimisinde de kötü ahlak vardır ama kesinlikle ahlaksız insan yoktur. Söylediklerinizi söyleyeniyle ve söyledikleriyle belirtiniz.

.
Her derdin bitti kaldı müslümanların dini öylemi

Değerli KArdeşim!
İnsan olan herkesin derdidir yaşadığı toplumdaki dini anlamaya ve öğrenmeye çalışmak. Din, Allah’ındır. Allah'ın dinine uyacak olanlar da Dinlerini Allah'a has kılmalıdırlar.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

SEDD-İ ZERÂYİ'
4. May 2013, 03:17 AM
aleyküm selam dost1 arkadaş

1)diyanet işlerini mustafa kemal kurmuştur onun zamanında protokoldeki yeri beşinci sıradır.daha sonra ellibirinci sıraya kadar gerilemiştir.

2)görünen o ki zamanın ihtiyaçlarına göre diyanet işlerininde görev ve departman değişikliklerine gidilmiş.tıpkı devletin diğer kurumlarında olduğu gibi.

3)para ile namaz kıldırma olmaz. zaten diyanet işleri laik devlet düzenine göre kurulmuştur .bunu savunduğumuda nereden çıkardınız.burdaki asıl konu diyanet üzerinden kendini müslüman olarak niteleyenlere vurmak.benim tartıştığım konu bu

4)Allah resulü zamanında ibadet yapılan yerlerin isimleri mescid veya musallaydı.şimdi niye cami.ne yapalım şimdi bina isminimi tartışalım.cami kelimesinin kökeninin ne olduğunu sanırım biliyorsunuz uzun uza diye yazmayayım.mescid secde yapılan yer manasında kullanılıyor bu gün camilerde secde yapılmıyor mu? salat yapılmıyor mu? insanlara öğüt verilmiyor mu? kuran öğretilip anlatılmıyor mu?hutbelerde, vaazlarda her ne kadar devlet eliyle olsada sosyal mesajlar verilmiyor mu?

5)siz kelime olarak hanif diyorsunuz.benim hanif olmadığımı ne biliyorsunuz.bari ben biraz açayım bakalım rabbim nasıl müslüman olmamızı istiyormuş.

Allah’ın adı anıldığında kalpleri ürperirler. Enfal-2
Allah’a asla şirk koşmazlar. Furkan-68
Namuslarını (ırzlarını) korurlar. Furkan-68
(Hiç bir türlü) zinaya asla yaklaşmazlar. Mü’minun -5
Namazlarını huşu içinde ve doğru olarak kılarlar. Mü’minun 2,9
Anne ve babalarına öf bile demezler. İsra-23
Boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler. Mü’minun -3
Mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler. Tevbe-5
Asla zanda bulunmazlar. Casiye -24
Cahillerle asla tartışmazlar. Furkan-63
Kınayıcının kınamasından korkmazlar. Maide-54
Asla yalan söylemezler. Mü’minun-8
Emanetlerine ihanet etmezler. Bakara-177
Söz verdiklerinde sözünde dururlar. Bakara-177
Zekâtlarını hakkıyla verirler. Bakara-177
Yetimin hakkını asla yemezler. Nisa-2
Yolda kalmışlara yardım ederler. Bakara-177
Kafirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidir. Fetih-29
İnsanların kusurlarını affederler. A.imran-135
Yalnızca Allah’a dayanıp güvenirler. Tevbe-20
Kâfirler ile Alllah yolunda savaşırlar. A.imran-28
Darlıkta da bollukta da infak ederler. A.imran-133
Kızdıkları zaman öfkelerini yenerler. A.imran-133
Başkalarının ilahlarına sövmezler. En’am-108
Haksız yere bir cana kıymazlar. En’am-151
Allah’ın ayetlerini az bir pahaya satmazlar. Al-i İmran-199
Hakkı bile bile gizlemezler. Bakara-44
İnananlara ‘sen mü’min değilsin’ demezler. Nisa-94
Rasullerden hiçbirini birinden ayırt etmezler. Bakara-136
Yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. Furkan-63
Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yaparlar. En’am-52
Helal ve temiz olan şeylerden yerler. Bakara-168
Asla yalan şahitlik yapmazlar. Furkan-72
Dillerini eğip bükerek (geveliyerek) konuşmazlar. Nisa-135
İnsanlar arasında adaletle hükmederler. En’am-151
Yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler. En’am-151
Yeminlerini hiçbir zaman bozmazlar. Nahl-91
Adaklarını yerine getirirler. İnsan-7
Allah’ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar. Ra’d-20
yakınlarına (akrabalarına) yardım ederler. Bakara-177
Yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler. Bakara-177
Yoksullara ve esir düşenlere yardım ederler. Bakara-177
Zorda, darda ve savaş anlarında sabrederler. Bakara-177
Verilen rızıktan yerli yerince harcarlar. Enfal-3
Geceleri az uyurlar. Zariyat-17
O gün yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. Fetih-29
İnsanlara iyiyi emreder, kötülükten de alıkorlar. Enfal-71
Açıklanınca hoşlarına gitmeyecek şeyleri sormazlar. Maide-101
Yapacakları işlerde kendi aralarında danışırlar. Şura-38
Gerçekten felaha kavuşanlardır. Mü’minun-1

Bakara Sûresi
3- Onlar, gaybe inanırlar namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler.
4- Onlar, sana indirilen Kitaba da, senden önce indirilenlere de inanırlar; ahirete de yalnız onlar kesinlikle inanırlar.
153- Ey İnananlar! Sabır ve namazla yardım dileyin. Allah, muhakkak ki sabredenlerle beraberdir.
156- Onlara bir musibet geldiğinde: "Biz Allah'ınız ve elbette O'na döneceğiz" derler.
207- İnsanlar arasında, Allah'ın rızasını kazanmak için canını verenler vardır. Allah kullarına karşı şefkatlidir.
261- Mallarını Allah yolunda sarf edenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lütfü geniştir, O her şeyi bilendir.
262- Mallarını Allah yolunda sarf edip sonra sarf ettikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
265- Allah'ın rızasını kazanmak ve kalplerini sağlamlaştırmak için mallarını sarf edenlerin durumu, yüksekçe bir tepede bulunan, bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren, bol yağmur yağmasa bile çisentisi düşen bir bahçenin durumu gibidir. Allah işlediklerinizi görür.

Al-i İmran Sûresi
16-17- Onlar ki, "Rabbimiz! Biz şüphesiz inandık, bunun için günahlarımızı bize bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyen, sabreden, doğru olan, gönülden kulluk eden, hayra sarf eden ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir.
104- Sizden, iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan meneden bir cemaat olsun. İşte başarıya erişenler yalnız onlardır.
134- Onlar bollukta ve darlıkta sarf ederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. Allah iyilik yapanları sever.
191- Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: "Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru", derler.

Nisa Sûresi
57- İnanıp yararlı iş işleyenleri içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları en koyu gölgeliklere yerleştireceğiz.
59- Ey İnananlar! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz, Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız onun halini Allah'a ve peygambere bırakın. Bu, hayırlı ve netice itibariyle en güzeldir.
69- Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, iste onlar Allah'ın nimetine eriştirdiği peygamberlerle, dosdoğru olanlar, şehitler ve iyilerle beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaştırlar!
76- İnananlar Allah yolunda savaşırlar, inkâr edenler ise şeytan yolunda harbederler. Şeytanın dostlarıyla savaşın, esasen şeytanın hilesi zayıftır.
94- Ey İnananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın. Size, Müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: "Sen mümin değilsin" demeyin. Allah katında birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyleydiniz. Allah size iyilikte bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.
135- Ey İnananlar! Kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhlerine de olsa, Allah için şahit olarak adaleti gözetin; ister zengin, ister fakir olsun, Allah onlara daha yakındır. Adaletinizde heveslere uymayın. Eğer eğriltirseniz veya yüz çevirirseniz bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.
136- Ey İnananlar! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitaba ve daha önce indirdiği Kitablara inanmakta sebat gösterin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmıştır.
146- Ancak tövbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah’ın Kitabına sarılanlar ve dinlerine Allah için candan bağlananlar müstesnadır. Onlar inananlarla beraberdirler. Allah müminlere büyük ecir verecektir
147- Şükreder ve inanırsanız, Allah size niçin azab etsin? Allah şükrün karşılığını verir ve bilir.
175- Allah kendisine inananları ve Kitabına sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları Kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.

Maide Sûresi
8- Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden haberdar'dır.
11- Ey İnananlar! Allah'ın üzerinize olan nimetini anın: Hani bir topluluk size tecavüze kalkışmıştı da Allah onlara mani olmuştu. Allah'tan sakının, inananlar Allah'a güvensinler.
35- Ey İnananlar! Allah'tan sakının, O'na ulaşmaya yol arayın, yolunda cihad edin ki kurtulasınız.
55- Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun peygamberi ve namaz kılan, zekat veren ve rüku eden mü'minlerdir.
57- Ey İnananlar! Kendilerine sizden önce kitap verilenlerden, dininizi alaya ve eğlenceye alanları ve inkârcıları dost olarak benimsemeyin. İnanıyorsanız Allah'tan sakının.
87- Ey İnananlar! Allah'ın size helal ettiği temiz şeyleri haram kılmayın, hududu da aşmayın, doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.
90- Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz. Ki O sizi dener. Bundan sonra kim haddi aşarsa ona elem verici azab vardır.
101- Ey İnananlar! Size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır, (ama üzülürsünüz).
105- Ey İnananlar! Siz kendinize bakın; doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'a dır, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.

En’am Sûresi
160- Kim ortaya bir iyilik koyarsa ona on katı verilir; ortaya bir kötülük koyan ise ancak misliyle cezalandırılır; onlara haksızlık yapılmaz.
161- "Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, gerçek dine, doğruya yönelen ve puta tapanlardan olmayan İbrahim'in dinine iletmiştir" de.
162- De ki: "Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin Rabbi Allah içindir.
163- O'nun hiçbir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.
164- De ki: "Allah her şeyin Rabbi iken O'ndan başka bir Rab mi arayayım? Herkesin kazandığı kendisinedir, kimse başkasının yükünü taşımaz; sonunda dönüşünüz Rabbinizedir, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir."

A’raf Sûresi
170- Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için, ahiret yurdu vardır, düşünmüyor musunuz? Biz, iyiliğe çalışanların ecrini elbette zayi etmeyiz.
204- Kur’an okunduğu zaman ona kulak verin, dinleyin ki merhamet olunasınız.
205- Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah akşam an, gafillerden olma.
206- Doğrusu Rabbinin katında olanlar, O'na kulluk etmekten büyüklenmezler, O'nu tenzih ederler ve yalnız O'na secde ederler.

Enfal Sûresi
2-3- İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer ayetleri “miz” okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Ve Rablerine güvenirler; namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarfederler.
74- İnanıp hicret eden, Allah yolunda savaşanlar ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmış olanlardır. Onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.

Tevbe Sûresi
71- Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiyi emreder kötülükten alıkorlar; namaz kılarlar, zekat verirler, Allah'a ve peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir.
111- Allah şüphesiz, Allah yolunda savaşıp, öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını Tevrat, İncil ve Kur’an'da söz verilmiş bir hak olarak cennete karşılık satın almıştır. Verdiği sözü Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse, yaptığınız alışverişe sevinin; bu büyük başarıdır.
112- Allah'a tövbe eden, kullukta bulunan, O'nu öven, O'nun uğrunda gezen, rüku ve secde eden, uygun olanı buyurup fenalığı yasak eden ve Allah'ın yasalarını koruyan müminlere de müjdele.

Ra’d Sûresi
20- Onlar, Allah'ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar.
21- Onlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi birleştirirler, Rablerinden korkarlar; kötü hesaptan ürkerler.
22-24. Onlar, Rablerinin rızasını dileyerek sabrederler, namazı kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizlice ve açıkça sarf ederler; iyilik yaparak kötülüğü ortadan kaldırırlar; işte onlara bu dünyanın iyi sonucu, girecekleri Adn cennetleri vardır; babalarının, eşlerinin, çocuklarının iyi olanları da oraya girerler. Melekler her kapıdan yanlarına girip: "Sabretmenize karşılık size selam olsun; burası dünyanın ne güzel bir sonucudur!" derler.

İbrahim Sûresi
31- İnanan kullarıma söyle, namazı kılsınlar; alış veriş ve dostluğun olmayacağı günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli sarf etsinler.

Hac Sûresi
35-O'na teslim olun. Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, başlarına gelene sabreden, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan sarf eden ve Allah'a gönül vermiş olan kimselere müjde et.

Mü’minun Sûresi
2- Onlar namazda huşu içindedirler.
3- Onlar boş şeylerden yüz çevirirler.
4- Onlar zekâtlarını verirler.
5- Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar.
8- Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.
9- Namazlarına riayet ederler.

Furkan:
64- Onlar, gecelerini Rableri için kıyama durarak ve secdeye vararak geçirirler.
65-67- Onlar, "Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır" derler.
72- Onlar yalan yere şahadet etmezler; faydasız bir şeye rastladıkları zaman yüz çevirip vakarla geçerler.
73- Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
74- Onlar: "Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap" derler.

Şuara:
227-Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, Allah'ı çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında haklarını alanlar bunun dışındadır. Haksızlık eden kimseler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını anlayacaklardır.

Lokman:
4- O kimseler namazı kılarlar, zekatı verirler; ahirete de yakınen inanırlar.

Secde:
15-16- Ayetlerimize ancak, kendilerine hatırlatıldığı zaman secdeye kapananlar, büyüklük taslamayarak Rablerini överek yüceltenler, vücutlarını yataklardan uzak tutup korkarak ve umarak Rablerine yalvaranlar ve verdiğimiz rızıklardan sarf edenler inanır.

Şura:
37-38- Allah katında olan; inanıp Rablerine güvenen, büyük günahlardan ve hayasızlıklardan çekinen, öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namaz kılanlar için daha iyi ve daha süreklidir. Onların işleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da sarf ederler.

Fetih:
29- Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkârcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükûa varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkârcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vadetmiştir.

Hucurat:
1- Ey inananlar! Allah'tan ve peygamberinden öne geçmeyin; Allah'tan sakının; doğrusu Allah işitir ve bilir.
2- Ey inananlar! Seslerinizi, Peygamberin sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin. Farkına varmadan, işlediklerinizin boşa gitmemesi için, Peygambere birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırmayın.
6- Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize pişman olursunuz.
11- Ey inananlar! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da başka kadınları alaya almasınlar, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın; birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın; inandıktan sonra yoldan çıkmış olmak ne kötü bir addır. Tövbe etmeyenler, işte onlar zalimlerdir.
12- Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakının, şüphesiz Allah tövbeleri daima kabul edendir, acıyandır.
15- "İnananlar, ancak Allah'a ve peygamberine inanmış, sonra şüpheye düşmemiş; Allah uğrunda mallarıyla, canlarıyla cihat etmiş olanlardır. İşte onlar doğru olanlardır."

Zariyat:
17- Onlar, geceleri az uyuyanlardı.
18- Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.
19- Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi.

Haşr:
18- Ey inananlar! Allah'tan sakının; herkes yarına ne hazırladığına baksın; Allah'tan sakının, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.

Mearic:
22-27- Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.
28- Doğrusu Rablerinin azabından kimse güvende değildir.
30-Eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, doğrusu bunlar yerilmezler.
31- Bu sınırları aşmak isteyenler, işte onlar, aşırı gidenlerdir.
32- Emanetlerini ve sözlerini yerine getirenler,
33- Şahitliklerini gereği gibi yapanlar,
34- Namazlarına riayet edenler.


6)Cenabı Allah camiler kurun mu demiş salat kurumlarını kurun mu demiş?
Dinde Zekatın nerelere harcanacağı belirtilmemiş midir? Aç insanların gezdiği ülkede milyarlık camilerden kime bir yarar vardır diyorsunuz.
Cumhuriyet Türkiyesinde toplanan vergiler peygamber zamanındaki gibimi harcanıyor sizce veya ona göremi harcanıyor.zenginden az fakirden çok toplanmıyor mu?bu laik düzen içerisinde mevki sahipleri her türlü talanı yaparken halkın güç bela arasında para toplayıp ibadet için yaptıkları camilermi gözünüze battı.müslümanlar nerde toplanıp namaz kılacaklar ahırdamı.temiz düzenli bir binanın kime ne zararı var.adı mescit cami yada toplanılan yer olsun ne fark eder.milli gelirden yeterince pay almayan ülkenin gerçek sahiplerinin durumu yapılan camilere bağlanabilir mi?bu ülke bir cumhurbaşkanının dahi halkın parasıyla belli bir gazeteye veya derneye gizliden milyarlarca aktardığınıda gördü.
rejimin bu zamana kadar kimleri zengin edip palazlattığını hepimiz gördük o yüzden bu konuda size katılamayacağım.

7)bu ülkede kurulan bazı iletişim organlarının buna internet siteleri de dahil ne amaçla kurulduğunu devletin savcıları çok iyi ortaya koydu.başörtülü kızların internette resimlerini koyup bilmem ne libidocusu diye kurulan siteleri görmnedik mi sanıyorsunuz.dezenformasyonun belli dönemlerde maşallah en derini buna benzer kuruluşlar tarafından başkalarının eliyle yapılmadımı?

8)devletin her biriminde saltanatın izleri görülmektedir.merdem arkadaş diyaneti örnek verdi bense orduyu.gelelim ordu evlerine..2011 ve 2012 de yeni düzenlemeler getirilmiştir.ama denetleyen kim söyleyin bana.millet yirmi yaşındaki çocuğunu orduevlerinde garsonluk yapmak için mi yetiştiriyor.yada sarhoş olan bir subayın hakaretlerine mazur kalmak için mi?veya sosyal tesislerde subay eşlerinin abartılı tavırlarına katlanmak için mi?kantin astsubayı olursun iki sene sonra son model araban olur.askerin ayağında postalı patlar yırtılır.ama subay astsubaylar haftada iki kere levazımdan don atlet değiştirirler.harcanan para nedir nereye gider kimse bilmez.

9)secdeci başı,oruçcu başı yada ibrikçi başı siz istediğiniz gibi adlandırın veya sıfatlandırın sonuçta konunun özünden beni uzaklaştıramazsınız.

10)diyorsunuz ki Üye olurken okumuş olmalısınız. Forum kurallarımızın 8. Maddesi:
“İslam dininin rituel’lerini reddeden, namaz yoktur, oruç yoktur, hac yoktur,kabe put’tur gibi tezleri içeren yazılar yazılamaz.”
şeklindedir.
benim bu siteye üye olmama sebep zaten burda bu kavramlara doğrudan yada dolaylı yok denilmesi veya içlerinin fütursuzca boşaltılması.hacca arapları ziyaret diyen benmiyim bu sitede canım efendim.

kuman
4. May 2013, 11:34 AM
amacım günlük siyaset değil kuman arkadaş günlük realite.verilecek cevabıda biliyorum

''peki ülkenin borcu ne kadar''

soru bu olacak

Yok yanlış düşünmüşsün ve Zannınla hareket etmiş ve yanışmışsın. Yatırımlarda borç sorulmaz. Yatırım yapılmışsa onun geri dönüşü vardır. Asıl olan doğru yere yatırımdır ki havalimanı ve nükleer enerji yatırımları bence doğru yatırımlardır.
Bu konu hakkında tek söyleyeceğim bu rekabet ortamında nükleer enerjide daha avantajlı durumda olunabilinirmiydi diye düşünürüm sadece.
Ülkenin çok borçlu olduğu konusunda da hem fikiriz herhalde ki direk olarak borçlanmayı söylüyorsun.
Ben borcun nereye haracandığı ve vadesi ile ilgilenirim. Bu dönem ekonomimiz zaten Dervişin artıları ve eksileri ile doludur.

Türkiye nin asıl sorunlarından biri maden işleyememsidir. Maden çıkarıyoruz Allaha şükür ancak çıkardığımız madenlerin hepsini ham olarak yurt dışına satıyoruz işleyemiyoruz.
Öncelikli yatırım konusu bu olsa hem teknolimiz gelişir hem de ithalatımız azalır ancak bu konuda hala bir Yatırım yapılamıyor nedense.

Aslında söylenecek çok söz var...

dost1
4. May 2013, 05:03 PM
Selamun aleyküm! Değerli Sedd-i Zerâyi Kardeşim!

aleyküm selam dost1 arkadaş

1)diyanet işlerini mustafa kemal kurmuştur onun zamanında protokoldeki yeri beşinci sıradır.daha sonra ellibirinci sıraya kadar gerilemiştir.

Diyanet işlerini Mustafa Kemal değil Türkiye Büyük Millet Meclisi Kurmuştur.


2)görünen o ki zamanın ihtiyaçlarına göre diyanet işlerininde görev ve departman değişikliklerine gidilmiş.tıpkı devletin diğer kurumlarında olduğu gibi.

Evet ilk kurulduğundan bu yana oldukça geri plana atılmış.


3)para ile namaz kıldırma olmaz. zaten diyanet işleri laik devlet düzenine göre kurulmuştur .bunu savunduğumuda nereden çıkardınız.burdaki asıl konu diyanet üzerinden kendini müslüman olarak niteleyenlere vurmak.benim tartıştığım konu bu

Para ile namaz kıldırma memurluğunun olmadığını bildiğinize göre... Allah'a Kulluğunu Allah'ın Kur'an'ından öğrenen müslümanın para ile namaz kıldıran memurun arkasında namaz kılamayacağını da bilmiş olmalısınız. Buna müslümanı vurmak değil müslümanı kendine getirmek denilir.


4)Allah resulü zamanında ibadet yapılan yerlerin isimleri mescid veya musallaydı.şimdi niye cami.ne yapalım şimdi bina isminimi tartışalım.cami kelimesinin kökeninin ne olduğunu sanırım biliyorsunuz uzun uza diye yazmayayım.mescid secde yapılan yer manasında kullanılıyor bu gün camilerde secde yapılmıyor mu? salat yapılmıyor mu? insanlara öğüt verilmiyor mu? kuran öğretilip anlatılmıyor mu?hutbelerde, vaazlarda her ne kadar devlet eliyle olsada sosyal mesajlar verilmiyor mu?

Değerli Kardeşim!
Şimdi ne yapalım demiyeceğiz. Dini ya Allah'a ya da dunillaha has kılacağız. Allah ne dedi ise o. Allah Resulu zamanındaki "musalla" ve "mescid" ile "cami" aynı değildir. Caminin kökenin ne olduğunu bildiğim için Allah Resulu zamanındaki "mescid" ve "musalla"dan sözettim.

Bu ülkede 35 bin tane de Cami yaptırma derneği var.Yaklaşık 80 bin cami, 67 bin okul 1220 tane hastane var. Bu 80 bin caminin bir aylık elektrik faturası bile 42 milyonu buluyor. Peki ürettiği nedir?


Diyanet İşleri Başkanlığı, 2013 bütçesinden aldığı payla 11 bakanlık bütçesini geride bıraktı. 2012 bütçesinden 3 milyar 891 milyon lira alan Diyanet'e 2013 bütçesinden 4 milyar 604 milyon lira ayrıldı.

Aşağıda belirtilen Bakanlıkların bütçesine bakalım ve halka vermesi gereken hizmetleri tefekkür edelim.
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlı 489 milyon 29 bin 215 TL
Sağlık Bakanlığı bütçesi 222 milyon 432 bin 150 TL
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı.201 milyon 369 bin 590 TL
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı 162 milyon 749 bin 560 TL
İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlı 148 milyon 536 bin 513 TL
Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlı 121 milyon 418 bin 810 TL
Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı 67 milyon 10 bin 750 TL
Ekonomi ve Enerji Bakanlığı 64 milyon 406 bin 630 TL
Dışişleri Bakanlığı 35 milyon 450 bin 380 TL

Bir de Diyanet İşleri Başkanlığının 4 milyar 604 milyon bütçesine bakalım ve halka verdiği hizmetleri tefekkür edelim.
Bu rakamlar tam bir zulümdür.


5)siz kelime olarak hanif diyorsunuz.benim hanif olmadığımı ne biliyorsunuz.bari ben biraz açayım bakalım rabbim nasıl müslüman olmamızı istiyormuş.

Siz hanifsiniz ya da hanif değilsiniz diye bir açıklamada bulunmadım. Önemli olan Allah'ın olmazsa olmaz ilkeleridir.

Yazımda ;"Müslümanın sünnisi sünni olmayanı mı olur? Bu ayrımı neye göre yapıyorsunuz? Allah’ın istediği sadece Allah’a Hanifler olunmasıdır. (Rum 30,Ali imran 67, En’am 79,161, Yunus 104-105)" diyerek dikkat çektiğim bu hususdur.

Değerli Kardeşim!
Özetle “şirk koşmaksızın tevhide yönelen” diyebileceğimiz "hanif müslimler" Allah'ın vahyinde istenilen ne ise yapanlar olurlar. (Hacc 30,31)

Allah razı olsun. Hanif müslimlerin yapması gerekenlerden bazılarını , bizlerle paylaşmışsınız. Kur'an'da ne varsa yapılması gerekenler onlardır. Kur'an Allah'a inanıpp güvenenlerin yaşam kitabıdır.


6)Cenabı Allah camiler kurun mu demiş salat kurumlarını kurun mu demiş?
Dinde Zekatın nerelere harcanacağı belirtilmemiş midir? Aç insanların gezdiği ülkede milyarlık camilerden kime bir yarar vardır diyorsunuz.
Cumhuriyet Türkiyesinde toplanan vergiler peygamber zamanındaki gibimi harcanıyor sizce veya ona göremi harcanıyor.

Değerli Kardeşim!
İnsanları ilgilendiren bir konuda haber verenin adının "Oda Tv" ya da şu, bu olması gerçekleri değiştirmez. Gerçekler kimden gelirse gelsin gerçektir. Haberi getirenin adından dolayı haber gözardı edilemez. Yapılması gereken, verilen haberin gerçek olup olmadığının araştırılarak yalansa tekzib, doğru ise gereğinin yapılması olmalıdır.

Halktan toplanan vergilerin gereği gibi harcanmadığını belirtmek için değil mi bu yazışmamız? Hurafeden başka hiçbir değer üretmeyen bir kurum için halkın vergilerinden toplanan paraların 4 milyar 604 milyon lirası ayrılıyor. Zulümdür bu yapılan.


zenginden az fakirden çok toplanmıyor mu?

Aksini belirten yok. Ülkede toplanan vergilerin de harcamaların da adaletsiz olduğunu, zulüm olduğunu bilmeyen mi var?

bu laik düzen içerisinde mevki sahipleri her türlü talanı yaparken

Laik düzen mi emrediyor mevki sahiplerine her türlü talanı yapın diye. Yoksa inandıkalrını söyledikleri din mi emrediyor? Allah'ın dini tam aksini emrettiğine göre bu tür talanları yapanlar iblislerine uymuş kafirler ve müşrikler değil midir? Lafa geldiğinde Ülkemizin %99 müslümandır deniliyor. Halkı Müslüman olan bir ülkede bunlar nasıl olabiliyor?

halkın güç bela arasında para toplayıp ibadet için yaptıkları camilermi gözünüze battı.

Allah, Kur'ân adındaki talimatnameyle kullarına bir takım görevler bildirmiş ve bu görevlerin kayıtsız şartsız bir itaat ve teslimiyet içinde yerine getirilmesini istemiştir. İbadet, sadece camide paralı namaz kıldırma memurlarının arkasında ne söylediğini bilmeyerek eğilip yatmak değildir. İbâdet , Allah'ın hoşnut ve razı olduğu eylem ve davranışları işlemek suretiyle Allah'a gösterilen saygı ve içten bağlılıktır.

Nerede Allah'a ibadet, nerede din= namaz=ibadet=cami diyen zihniyet ?


müslümanlar nerde toplanıp namaz kılacaklar ahırdamı.temiz düzenli bir binanın kime ne zararı var.adı mescit cami yada toplanılan yer olsun ne fark eder.

Dinimizde Ruhbanlık ve resmi mabet varsa haklısınız. Ancak din=namaz=cami=ibadet olunca bu kaçınılmaz bir sonuç olur.


Müslümanlar da dinlerini yaşayıp ibadetlerini yapabilmek için namaz kılacakları yer bulamadıklarından sürekli olarak "Cami yaptırma yaşatma" dernekleri kurarak devletten yaptırdıkları camilere imam ve müezzin isterler. İmam ve müezzinler de çoğu zaman kendi başlarına -aldıkları aylık karşılığı- namaz kılıp kıldırırlar ve gönül rahatlığı ile de evlerine giderler. Bayram ve yatsı namazları için de fazla mesai ücreti isterler. Vaazlarında da "Dinimizde resmi mabet yoktur. Bütün yeryüzü bizlere mescit kılınmıştır derler.


milli gelirden yeterince pay almayan ülkenin gerçek sahiplerinin durumu yapılan camilere bağlanabilir mi?

Milli gelirden yeterince pay alamayanlar; kendilerini Allahla aldatma kurumlarını da gözönünde bulunduranlardan olurlar. (Tevbe 107)



bu ülke bir cumhurbaşkanının dahi halkın parasıyla belli bir gazeteye veya derneye gizliden milyarlarca aktardığınıda gördü.

İnsanlar Allahla aldatanlar başta olmak üzere kendilerini aldatanlara karşı uyanık olmadıkça daha beterlerini de görürler.


rejimin bu zamana kadar kimleri zengin edip palazlattığını hepimiz gördük o yüzden bu konuda size katılamayacağım.
Rejim emretmiyor şunları zengin edip palazlatın diye. Rabbimiz inananlarını uyarır şems suresinde fücur ve takva diye. Yöneticilerin iblisleri de fücuru emreder ve onlarda buna uyarak kendilerine de yönettikleri halka da zulüm ederler. Müslümanlara düşen ise böylesi zalimlerle mücadele etmektir.


7)bu ülkede kurulan bazı iletişim organlarının buna internet siteleri de dahil ne amaçla kurulduğunu devletin savcıları çok iyi ortaya koydu.başörtülü kızların internette resimlerini koyup bilmem ne libidocusu diye kurulan siteleri görmnedik mi sanıyorsunuz.dezenformasyonun belli dönemlerde maşallah en derini buna benzer kuruluşlar tarafından başkalarının eliyle yapılmadımı?

Evet yapıldı. Ne yazık ki yapılmaya da devam ediliyor. Aynı aldatmalar günümüzde de devam ediyor.

8)devletin her biriminde saltanatın izleri görülmektedir.merdem arkadaş diyaneti örnek verdi bense orduyu.

İyi ama siz Merdem kardeşin verdiği örneği onaylayarak değil yapılanları mazur gösterecek örnekler verdiniz üstelik bunu da suçlayarak yaptınınız.

gelelim ordu evlerine..2011 ve 2012 de yeni düzenlemeler getirilmiştir.ama denetleyen kim söyleyin bana.millet yirmi yaşındaki çocuğunu orduevlerinde garsonluk yapmak için mi yetiştiriyor.yada sarhoş olan bir subayın hakaretlerine mazur kalmak için mi?veya sosyal tesislerde subay eşlerinin abartılı tavırlarına katlanmak için mi?kantin astsubayı olursun iki sene sonra son model araban olur.askerin ayağında postalı patlar yırtılır.ama subay astsubaylar haftada iki kere levazımdan don atlet değiştirirler.harcanan para nedir nereye gider kimse bilmez.

Zulüm nerede olursa olsun zulümdür. Bazısı görülmezken bazısı görünür kılınmaz. Ordu evlerinde de başka kurumlarda da yapılan benzeri davranışların hepsi de zulümdür. İnananlar benim hırsızım iyi, benim zalimim daha iyi mantığından çıkıp Hakkı ortaya koymadıkça bu zulümler devam edip gidecektir. Günümüzde İslamı ön planda tutarak devleti yönetme yetkisini alanlar ne yazık ki devletin harcamalarını yapan sayıştayı devre dışı bırakan yasaları çıkarmakta yapılan yolsuzlukların üzerini örtmeye çalışmaktadır.

9)secdeci başı,oruçcu başı yada ibrikçi başı siz istediğiniz gibi adlandırın veya sıfatlandırın sonuçta konunun özünden beni uzaklaştıramazsınız.

Sizi konunun özünden uzaklaştırmaktan çok konunun özüne yaklaştırmaya çalışyorum.

Sizi konunun özünden mi uzaklaştırmışız? Konunun özüne mi yaklaştırmışız?Birlikte bakalım. Neler demiştik?

Siz:

"Arkadaş hayatta alnın secdeye değmemiş millete kalkar namazı şöyle kıl diye emir verirsin yada namaz yoktur kılmayın dersin."
demişsiniz.

Biz:
"Bu yargıda bulunabilmek için bu yargıda bulunan insanların "secdeci başı" olmaları gerekir ki, doğru yargıda bulunabilmiş olsunlar."
demişiz.

Siz:
"Bir kere oruç tutmamışsın nefsinle savaşmamışsın kalkar bunların tuttuğu oruç kabul olmaz dersin."
demişsiniz.

Biz:
"Bu yargıda bulunabilmek için de bu yargıda bulunan insanların "oruçcu başı" olmaları gerekir ki, doğru yargıda bulunabilmiş olsunlar. Unutmamalıyız ki, oruçsuz kimseler sadece aç kalanlar değil “leallekum tettegûn” emrini gerçekleştirmeyenlerdir. (Bakara 183)"

demişiz.

Siz:
"Allah ın emri hacca laf söyler arablara para kaptırmayın bu iş turistik gezidir dersin ama kendin gider romadaki aşıklar çeşmesine para atarsın."
demişsiniz.
Biz:

"Değerli Kardeşim!
Üye olurken okumuş olmalısınız. Forum kurallarımızın 8. Maddesi:
“İslam dininin rituel’lerini reddeden, namaz yoktur, oruç yoktur, hac yoktur,kabe put’tur gibi tezleri içeren yazılar yazılamaz.”
şeklindedir.

Şüphesiz turistik anlamdaki gezi farklıdır. Allah’ın emrettiği Haccı Ekber farklıdır. Birşeyi yok demekle yapılan yanlışları vurgulamak aynı şey olmasa gerek."

demişiz.




10)diyorsunuz ki Üye olurken okumuş olmalısınız. Forum kurallarımızın 8. Maddesi:
“İslam dininin rituel’lerini reddeden, namaz yoktur, oruç yoktur, hac yoktur,kabe put’tur gibi tezleri içeren yazılar yazılamaz.”
şeklindedir.
Evet forum kurallarından kopyalayıp yapıştırdım.

benim bu siteye üye olmama sebep zaten burda bu kavramlara doğrudan yada dolaylı yok denilmesi veya içlerinin fütursuzca boşaltılması.hacca arapları ziyaret diyen benmiyim bu sitede canım efendim.

Biz müslümanlar hacc ve umreyi Allah'ın emrettiği Hacc ve Umre olmaktan çıkarır ya da çıkarılmasına sessiz kalırsak; biz müslümanları eleştirenler de bizleri buralardan vurmaya devam ederler. Yapılan da budur.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Araştıran
4. May 2013, 05:03 PM
İşte bu siteyi bu yüzden seviyorum ve sevdiğimde haklı çıkmaktan dolayı gururluyum.Eğer bu site tamamen basmakalıp,ideolojik,hizipçi bir site olsaydı SEDD-İ ZERAYİ yi banlardı,sansürlerdi.Böylesine hizipçi,ideolojik ve basmakalıp fikirleri tekrar eden SEDDİ ZERAYİ ye cevap veren DOST1 abiye teşekkür ediyorum.
Şu soruyu sormak isterim SEDDİ ZERAYİ ye kusura bakma ben HALK dan bir vatandaşım İsminin anlamını bilmiyorum,kaldıki HALK ın geri kalanınada sorsak çoğunluğu bilmeyecek!
Anladığım kadarıyla bu sitede herkesin katılımıyla anlatılmak istenen Hakikatlerdir.Tabi Hakikat olabilmesi için bir işte orda bir kılavuz olmalıdır.Buda Tabiki Kurandır.
Yazdığın 8. maddenin bir bölümü dışında
""""8)-merdem arkadaş saltanat görmek istiyorsan ordu evlerine bir git.vatanın korunması için askere giden zavallı evlatçıkların subayların ve eşlerinin nasıl kölesi haline getirildiğini bir gör.paşaların hanımlarının kaç arabası var biliyormusun.denetleme yok bir şey yok ülke onların zannedersin.iki duble rakı içer, karışık ızgara sonra üstüne tatlısını yer bir güzel kahvesini yudumlar ondan sonra dört lira öder çıkarlar ordu evinden.bu para onlara helal mi bu yedikleri benim vergimle ödenmiyormu.her türlü konforu yaşa ,milletin evladını köle gibi kullan.istediğinde dayak at.onüç erimiz çatışmada şehit olurken sen aynı anda golf oyna sonrada çık bağır biz vatanın sahibiyiz.nah sahibisin.vatanın sahibide koruyucusuda halktır halk.
çanakkalede de kurtuluş savaşındada canını veren mehmetlerin tek düşüncesi vardı .Allah yolunda savaşıp şehit olmak [ve o sizin yok dediğiniz cennete gitmek.sanki anadolunun evlatları kemalist devrim için şehit oldu.milletimiz koyun değil sizde çobanı değilsiniz.]""""
yazdıklarına katılmıyorum.Kırmızıyla yazdığım bölümde diğer yazılarına neden katılmadığımın isbatı.Neye dayanarak bu sitede cennetin reddedildiğini söylüyorsun kardeşim??? Öyle bir propagandamı var bu sitede??? Kemalist devrim için şehit olmadı pek tabii anadolunun evlatları??? bUrada kemalist propagandamı yapılıyor??? Yani Kimlere kızıyorsunda burda kusuyorsun kinini Anlamakda güçlük çekiyorum? Hani bir mezhebin bir uygulamasını savunursun onun hakkında Kuran dan isbatını getirirsin,burda yanlış düşünüyorsunuz dersin,yapıcı,öğretici bir bilgi verirsin eyvallah! ama onun dışında sanki burda farklı hizipçi ideolojiler çatışıyormuş gibi,taraftarlık,holiganlık yapılıyormuş gibi bir izlenime sahip olman gerçekten ilginç?

Hee şunuda atlamadan söyleyim eğer savunduğun değerler gerçekler değilse,eğer gelenek,görenek,örf,adet gibi değerleri savunuyorsan.Onu da açıkça,mertçe söyle.Fakat Allahın halis dinini gelenek,görenek,örf,adetlerle harmanlarsan büyük bir yanılgıda olduğunu düşünürüm.

Selamun aleyküm...

SEDD-İ ZERÂYİ'
4. May 2013, 08:40 PM
araştıran arkadaş
1)bana ''tamamen basmakalıp,ideolojik,hizipçi '' diyorsun ya ben sana ne diyeyim?
2)site yönetimi beni banlayacaksa banlar.bunun için karalar bağlayıp yas tutacak değilim
3)farzedelim benim her söylediğim yanlış ama arada bir doğru söyledim.bu bile insanların birbirinden istifade etmesi için yeterli değil mi?aranızda monolog yaşamak istiyorsanız buyrun yaşayın.
4)burda benim kullandığım ismin anlamını bilmiyorsan açar öğrenirsin.bu kadar dert etmene şaşırdım.halk ta bilmiyormuş.e naapayım ismimi değiştirip abuzer mi yazayım.
5)cennetle ilgili yazılanlar için kendi sitenizden haberiniz yok.ben foruma üye olmadan sitede bayağı yazı okudum.konu sadece cennet değil bir çok şey inkar ediliyor yana manası değiştiriliyor.sitenizi iyi takip etmiyorsanız sorun sizde bende değil.
6)burda sana ve dost1 arkadaşa ikinize birden cevap vereyim.rejim suçlumu diyorsunuz ya bu kadar kkomik bir savunma olabilir mi.siz ülkede faşizm kurun bu rejimin gereklerini yapın sonrada faşizm suçlu değil diyin.yada komünizmi kurun inanca dair her şeyi yok edin sonra rejim suçlumu diyin.aynı şey kapitalizm içinde geçerli.

Araştıran
4. May 2013, 09:32 PM
araştıran arkadaş
1)bana ''tamamen basmakalıp,ideolojik,hizipçi '' diyorsun ya ben sana ne diyeyim?
2)site yönetimi beni banlayacaksa banlar.bunun için karalar bağlayıp yas tutacak değilim
3)farzedelim benim her söylediğim yanlış ama arada bir doğru söyledim.bu bile insanların birbirinden istifade etmesi için yeterli değil mi?aranızda monolog yaşamak istiyorsanız buyrun yaşayın.
4)burda benim kullandığım ismin anlamını bilmiyorsan açar öğrenirsin.bu kadar dert etmene şaşırdım.halk ta bilmiyormuş.e naapayım ismimi değiştirip abuzer mi yazayım.
5)cennetle ilgili yazılanlar için kendi sitenizden haberiniz yok.ben foruma üye olmadan sitede bayağı yazı okudum.konu sadece cennet değil bir çok şey inkar ediliyor yana manası değiştiriliyor.sitenizi iyi takip etmiyorsanız sorun sizde bende değil.
6)burda sana ve dost1 arkadaşa ikinize birden cevap vereyim.rejim suçlumu diyorsunuz ya bu kadar kkomik bir savunma olabilir mi.siz ülkede faşizm kurun bu rejimin gereklerini yapın sonrada faşizm suçlu değil diyin.yada komünizmi kurun inanca dair her şeyi yok edin sonra rejim suçlumu diyin.aynı şey kapitalizm içinde geçerli.

cevap:
1-)Herhangibir fikre,bilgiye karşı savunulan fikrin dayanağı,temeli,ispatı yoksa ve bu tarzda cevap veriliyorsa kusura bakma ama o tarzda bir karşıt fikr basmakalıptır yani kulaktan duyulan yada temelsiz edinilmiş bilginin tekrarlanmasıdır.Körü körüne savunmadır bu,mesela bir mezhebin,sonu -izm le biten bir ideolojinin,yada bir parti söyleminin sorgulanmadan yutulup nakil edilmesidir.
2-)Bu banlama olayı sadece siteden atmakla olmaz,mesela sen başta kalıplaşmış bir söz söylersin sonra başına onlarca kişi üşüşür dahada sonrasında artık sen ispatlada gelsen başına üşüşen kişilerden kurtulamazsın ve kendin çıkarsın o yerden(kendi kendini banlarsın).Ama bu sitede o tarz bişeyin olmayacağını zannettiğimden bir örnek verdim sadece.
3-)Kesinlikle yeterli.Aramızda monolog yaşadığımızı zannetmiyorum.En azından ben yanlış gördüğüm şeyi söylüyorum.Yani farketmiyor benim için bu sitedeki herkes bir düşünceyi beğense bile yanlış gördümmü direk muhalefet edebilirim.
4-)İsminin anlamına baktım şuymuş:Zerîa lügatta kendisiyle bir şeye ulaşılan vasıta demektir. Usûlcülere göre zerâyi’ : Mefsedet veya mazarrat ihtiva edene, yasak olana ulaştıran her şeydir. Buna göre nasıl ki vacibe vasıta olan vacib ise harama vasıta olan da haramdır. Meselâ zina haramdır, zinaya vasıta olduğu için yabancı kadına bakmak da ha*ramdır. Hac farzdır, hac için Beytullah’a ve hac yapılan mekanlara gitmek de farzdır. Çünkü sâri’ kulunu bir şeyle mükellef kılmışsa ona vasıta olarak taay*yün eden her şeyi taleb etmiş demektir. Aynı şekilde bir şeyi haram kılmışsa ona götüren her şeyi haram kılmış demektir.
5-)Bu sitenin kurucusu ben değilim,sahipleniciside ben olamam demektir bu.Fakat inşallah oda nasip olursa(Burdan dost1 abimede duyuru yapim)tanışmak isterim,mutluluk,şeref duyarım.Ayrıca cennet yoktur diyenler var diyorsun o konunun linkini atıp söylesen daha güzel olurdu.Ama sen kendi kafanda oluşturduğun cenneti burda bulamamışsan ve yok diyorsan o senle ilgili...
6-)Kendi adıma düşen kısmı söyleyim.Rejim suçludur diyecek kadar,ne o kadar bilgi birikimim var nede kişilerin yaptığı yanlışlığı rejim yada bir kuruma yükleyecek kadar haddim var.Allah eksiksiz,açık,anlaşılır bir kitap göndermiş bize resulullah aracılığı ile.Şimdi bu kitapda bize yol çizen,yaşamımızı düzenleyen ve en güzele kılavuzlayan bir yol haritası var.Eğer biz bu yol haritasını yanlış anlarsak,yanlış yorumlarsak suç islamdamı olur yoksa bizde mi olur?Heleki bi kitabı doğru anlamamız içinde Alemlerin rabbi bizleri akılla,mantıkla,vicdanla donatmışken.Suç kimde olur?

bartsimpson
4. May 2013, 09:35 PM
Neden ısrarla banlanmak yada atılmaktan bahsediyorsunuz???
Fikirlerinize ket vuran yok...
Ama illede anarşi yaratıp milleti galeyana getirme çabanız varsa onu bilemem.
Ama öğrenmek için geldiyseniz doğru yerdesiniz.

Bizlerde bir zamanlar "Allah'ı bırakıp"; sadece atalarımızın taktığı "bir takım isimlere" ve "düzmece ilahlara" tapıyorduk (Yusuf/40).
Bu konuda ne kendimizin, ne de atalarımızın hiçbir bilgisi yoktu. Üstelik öyle böbürlenerek ve büyüklenerek konuşuyorlardı ki, ağızlarından çıkanların hepsi yalandı (Kehf/5).
Aslında "O" bizimde, bizden öncekilerinde Rabbi idi (Duhan/8).
Halbuki onlara da Rableri katından bir yol gösterici gelmişti. Fakat onlar "zannettiklerine" ve "nefislerinin arzularına tabi olmuşlardı (Necm/23)
Biz düşünmediğimiz gibi, onlar bu sözü hiç düşünmediler? Halbuki bize verilen ve gelen, atalarımıza verilen ve gelen ile aynı idi. (Müminun 68)
Sonra İbrahim'in dediği söz üzerinde düşündük, bizim ve atalarımızın apaçık bir sapıklık içinde olduklarını gördük (Enbiya/54).


Bizim kavgamız kendimizle azizim... sizinle değil...

Her kavgada olduğu gibi bazen bunda da kaş göz yarılıyor... ama kaşı gözü yaranda biziz, pansumanı tedaviyi yapanda...

SEDD-İ ZERÂYİ'
4. May 2013, 10:31 PM
İşte bu siteyi bu yüzden seviyorum ve sevdiğimde haklı çıkmaktan dolayı gururluyum.Eğer bu site tamamen basmakalıp,ideolojik,hizipçi bir site olsaydı SEDD-İ ZERAYİ yi banlardı,sansürlerdi

bart arkadaş
1)bak bakalım kim banlanmadan bahsetmiş.
2)öğrenmek için gelmedim.burası okul falan mı ?
3)nerde anarşi yarattım.kimi arkamdan sürüklemeye çalıştım.burda hepinizin fikri bir benimki farklı.sizin düzenin karşısında olduğum içinmi anarşik oldum.anarşik olmak benim inançlarıma aykırı. ey devrimci müslümanlar
ama baskılar beni yıldıramaz.

araştıran arkadaş
1)merak etme korkup kaçmak kendi kendimi banlamak yok kitabımda.her ne kadar bunu istesenizde.
2)abuk subuk fikirlerinize kurandan yorum yapıyorsunuz diye sizin sözleriniz delilli benimki değil öylemi
3)bırak isimle cisimle uğraşmayı fikirlere gel
4)rejim için klavuzlarım var diyorsun dikkat et kargalara denk gelme
5)benim kafamda oluşturduğum cennet allah ın kuranda tarif ettiği cennet ama ben okuduğumu sizin gibi işime geldiğince değerlendirmiyorum.

hanifler.com dan çıkardığım üye profil sonuçları yada hanifler.com un savunduğu müslümanlık tipi

1)kendileri hariç herkes kafir yada yanlış yoldadır.onlara göre insanların kıldıkları namaz,tuttukları oruç,kestikleri kurban boşunadır kabul olmaz
.
2)kendilerinin bile ne olduğunu bilmediği bir salat anlayışı.daha doğrusu salatı salata yapma anlayışı.sen salatı nasıl yapıyorsun desen hepsi farklı şeyler söyler.

3)okuduğu ayetlere her biri farklı mana verir.bu siyasi düşüncelerine ve günlük yaşantılarına göre değişir.

4)peygamber bunlar için abdurrahman çelebiden farksızdır.

5)kuranı sosyalizme yada sol jargona göre değerlendirirler.hanif müslümanız derler.ama kuran için referansları her zaman kendi ideolojilerine göredir.

6)içki serbest.ama sarhoş olmayacak kadar sorsan onun ayarı nedir bilmez.

7)cennet yok,cehennem yok,kurban yok,huri yok,cin yok, melek yok.hacc yok,namaz yok, domuz eti yenilebilir.kuran da açık ifadelerle verilen şeyleri bile yüzleri kızarmadan değiştirirler.
bu söylediklerimi sakın inkar etmeyin bu sitenin kalantorlarının yazdığı bir sürü yazıda bunlar var link isteyen konu okusun.ben on günde bu kadarını gördüm bana yetti de arttı.

8)kendileri ebu hanife nin tırnağı bile olamaz ama en galiz şekilde aşağılarlar onlar gibileri.

9)mezhebe karşıdırlar ama baksanız kurandan çıkardıkları ütobik fikirlerle kendi mezheplerini kurmuşlerdır bile.

10)ben bu bilinen islamın dediklerini yapamam ağır gelir.ama sanırım bir yaratıcı var öyle hissediyorum hani ucunda yanmayacağım kadar bir din yaşayayım diyenlerin yeridir.

dost1
4. May 2013, 10:52 PM
Selamun aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Fransızca kökenli olan rejim sözcüğü dilimizde yönetme ve düzenleme biçimi olarak kullanılır.

Bir devletin rejimi o devletin yönetimini düzenleyen kurallarıdır.

Şimdi sizlere İslam tarihinden bir örnek vererek suçun kimde olduğu sorusunu yönelteceğim.

Anlatacağım olayda Allah Resulununun oluşturduğu devletin başında yönetici olarak Yezid bulunmaktadır. Devletin Rejimi İslamdır.

HİCRİ 63 (27 Zilhicce), Miladi 683 yılında, 27 Ağustos'ta meydana gelen ve İslam tarihinin en kanlı olaylarından biri olan "Harre Vakası", Arap-Emevi saltanat dinciliğinin işlediği bir sahabi katliamıdır.
Haçlı engizisyonundan birkaç asır önce meydana gelen bu katliam, kilise engizisyonuna ilham veren dinci cinayetlerin en büyüğüdür.

Emevi Arapçılığına karşı çıktıkları için, Peygamber kenti Medine'de, 80 küsuru sahabi olmak üzere, yaklaşık on bin kişi katledildi. Ödül olarak, "Peygamber kenti, üç gün boyunca Emevi katillerine mubah kılındı". Yani canilere, istedikleri her şey serbest ilan edildi. Bu serbestlik üzerine, yaklaşık 900 kadının ırzına geçildi. Bu tecavüzden doğan babası belirsiz çocuklara, İslam kaynaklan, "Harre Evladı" demektedir.

Bazı sahabiler, öldürülmedi ama ağır işkencelerden geçirildi. Bunlardan biri olan Ebu Said el-Hudrî sakalları tel tel yolunarak acılar içinde feryat ettirildi (İbn Kuteybe; el-İmâme ve's-Siyase, 1/180-190).

Tüm bunlar, "Müminlerin halifesinin buyruklarına karşı çıkılıp din umuru fesada uğratılıyor; fesadı çıkaran asilerin din adına hizaya getirilmesi vaciptir!" gerekçesiyle yapıldı. Gerekçeyi belirleyen ve buyruğu çıkaran ise, "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi ve müminlerin emiri" unvanlarıyla anılması yine bir "din buyruğu" haline getirilen Yezit (ölm. 64/683) idi. Hz. Hüseyin'in başını kestiren Yezit...

Harre olayının ayrıntılarına bakalım.
Medine civarında harre (volkanik arazi) diye anılan arazilerden biri olan Harre-tü Vâkım'da vuku bulan büyük çarpışma, Emevi kralı Yezit kuvvetleriyle "Peygamber kenti" Medine halkı arasında olmuştur.

Medine halkı, yönetimin zulüm ve ahlaksızlıklarına karşı çıkarak Yezit'in halifelik, yani devlet başkanlığı ' makamından inmesini istedi. Bunu hilafete isyan sayan Yezit, Emevilere bağlılığı ve Peygamber evladına kiniyle öne çıkmış olan Müslim bin Ukbe (ölm. 63/683) komutasında büyük bir ordu oluşturarak Medine üstüne saldı.

Yezit ordusundaki asker sayısı on bin ila yirmi dokuz bin arası rakamlarla ifade ediliyor. Sahabi katili komutan Müslim'in yanında yer alan beş yüz kişilik kurmaylar kadrosu ise Rumlardan seçilmişti.

Onlara karşı çıkan Medine halk kitlesinin sadece imanları, iradeleri ve bir de şehit olma arzuları vardı. Teçhizatları, silahları son derece basit kılıç, pala ve sopalardı.

Katliam, yağmalama ve ırza tecavüzlerin ardından, halife Yezit için biat (halifeye bağlılık bildirme) tazelemeye geçildi. Katil komutan Müslim şu emri verdi:

"Biat şu şekilde olacaktır: Yezit'in kulu ve kölesi olarak biat ettim." Bazıları buna karşı çıkarak, "Allah'ın kitabı ve Peygamberin sünneti üzere biat ederim"
diye ısrar etti. Bu şekilde biat isteyenlerin tümü katledildi.

Müslim, kestiği sahabe başları ile esir sahabileri Yezit'e gönderdi. Yezit bunların karşısına geçip Uhud günü intikam şarkıları söyleyen İbnü's-Sib'arî'nin, Bedir'de öldürülen müşriklerin intikamının alındığını ifade eden bir şiirini okudu.

Müslim, Medine başarısının ardından hemen Mekke üzerine yürüdü. İbnüz Zübeyr'in Kabe'ye sığındığını bahane ederek Beytullah'ı mancınıkla tahrip etti, daha sonra da ateşe verdi.
Yezit, en büyük ödülleri, ünlü sahabileri öldüren askerlere verdi. Tarihçi İbn Sa'd (ölm. 230/844), bu askerlerin bir süre sonra aynı Yezit'in emriyle öldürüldüğünü yazıyor. Bu tam bir Emevi-emperyalist taktiğidir:
Önce, özendirme olsun diye ödül, sonra, konuşmasınlar diye ölüm...
Bugün aynı taktiği; kendisine uşaklık eden "müttefikler"ine(!) ABD uygulamaktadır.

Bu olayın yaşanmasına neden olan devletin rejimi olan İslam mıdır yoksa rejime uymayan yöneticileri ile yöneticilerin rejime aykırı emirlerini yerine getiren görevlileri midir?

Ali İmran;31: Kul in küntüm tuhıbbunAllahe fettebiuniy yuhbibkümullahu ve yağfir leküm zünubeküm vAllahu Ğafur’un Rahîym;

De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun; ki Allah da sizi sevsin ve zenblerinizi mağfiret etsin. Allah Ğafur’dur, Rahıym’dir”.

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'ım cümlemizi de vahyine uyan, KUR'AN'ı yaşam biçimi edinen kullarından eylesin.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay

merdem
4. May 2013, 11:20 PM
Neden ısrarla banlanmak yada atılmaktan bahsediyorsunuz???
Fikirlerinize ket vuran yok...
Ama illede anarşi yaratıp milleti galeyana getirme çabanız varsa onu bilemem.
Ama öğrenmek için geldiyseniz doğru yerdesiniz.

Bizlerde bir zamanlar "Allah'ı bırakıp"; sadece atalarımızın taktığı "bir takım isimlere" ve "düzmece ilahlara" tapıyorduk (Yusuf/40).
Bu konuda ne kendimizin, ne de atalarımızın hiçbir bilgisi yoktu. Üstelik öyle böbürlenerek ve büyüklenerek konuşuyorlardı ki, ağızlarından çıkanların hepsi yalandı (Kehf/5).
Aslında "O" bizimde, bizden öncekilerinde Rabbi idi (Duhan/8).
Halbuki onlara da Rableri katından bir yol gösterici gelmişti. Fakat onlar "zannettiklerine" ve "nefislerinin arzularına tabi olmuşlardı (Necm/23)
Biz düşünmediğimiz gibi, onlar bu sözü hiç düşünmediler? Halbuki bize verilen ve gelen, atalarımıza verilen ve gelen ile aynı idi. (Müminun 68)
Sonra İbrahim'in dediği söz üzerinde düşündük, bizim ve atalarımızın apaçık bir sapıklık içinde olduklarını gördük (Enbiya/54).


Bizim kavgamız kendimizle azizim... sizinle değil...

Her kavgada olduğu gibi bazen bunda da kaş göz yarılıyor... ama kaşı gözü yaranda biziz, pansumanı tedaviyi yapanda...

Böyle cocugu kim sevmez ki:)

SEDD-İ ZERÂYİ'
5. May 2013, 10:50 PM
hanifler.com daki ayet incelemelerine örnek

başlık: cennette huri diye kızlar yoktur.
kullanılan deyimler;
dünyada kimi dürtükleyecğimizin
an...sını belliyor
cennette kimi düzeceğini tartışıyor

evet kim sevmezki bu çocuğu

yesinler sizin hanifliğinizi
yesinler sizin müslümanlığınızı

bartsimpson
5. May 2013, 11:22 PM
kullanılan deyimler;
dünyada kimi dürtükleyecğimizin
an...sını belliyor
cennette kimi düzeceğini tartışıyor
evet kim sevmezki bu çocuğu


Evladım... (Sana evladım diyorum ya sebebini anladın sen...)

Bu laflar ve deyimler beni bağlar... Forumu değil...

Gazın varsa özele gel ben alırım onu... Onunda yeri burası değil...


YÖNETİCİ NOTU: Bart kardeşim yazılarınızda lütfen forum kural ve ilkelerine uyalım. Muhatabımızı küçük düşürücü yazılar yazmayalım. Saygılarımla.

ÜYE NOTU : Sayın Yöneticim, uymamam gerektiği halde nefsime yenik düşüp, gereksiz kişilerle gereksiz muhabbetlere alenen kalkıştığım için sizden, forumdaki büyüklerimden ve arkadaşlarımdan özür dilerim.

pramid
6. May 2013, 10:44 AM
Beni bir kez aldatırsan sana yazıklar olsun, Beni iki kez aldatırsan bana yazıklar olsun (Sun Tzu)


Koyunlara hayal verin, gerisini koyverin.

Yayılırlar, yerler içerler, güdülürler.

Bu dünyada cenneti inşa derdi olmayana diğer dünya da cennet verilir mi?

Adam dünyada yiyecek içecek, karın şişirecek, fakire ekmek atacak, bonus sevap hesabını el,el sub,sub diye dolduracak ...

Dümyada bir değer üereteyecek üreteni yaftalayacak ve hoooooop cennette sözde kerhaneye gidecek .... Bu masallara koyunlar inanır.

Müslümanın düsturu

(BAKARA suresi 104. ayet) Ey iman edenler! "Râina" demeyin, "unzurna" deyin/"bizi davar gibi güt" diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kâfîrler için korkunç bir azap vardır.

Kuran’ın ‘’davarlaşmayın’’ uyarısına kulak asmayan milletimiz; dini şekilsel olarak gören bu kimselerin ‘’takva gösterisini’’, toplumsal statü belirleyici bir kıstas haline getirmiş, dolayısı ile aldatılmışlardır.

(FATIR suresi 5. ayet) Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, sizi sakın Allah ile aldatmasın.


http://dersvekuran.blogcu.com/raina-demeyin-unzurna-deyin/10943198

Beni bir kez aldatırsan sana yazıklar olsun, Beni iki kez aldatırsan bana yazıklar olsun (Sun Tzu)
Ortaçağ, günümüzde yaşanmakta olan hadiselerin ‘’pratik düzlemde denendiği’’, ve başarılı olduğu bir süreç idi. Dolayısı ile tekerrürden ibaret olan bu yaşanmışlığı iyi analiz edebilmemiz gereklidir.
Din-Sermaye ilişkisi ortasında sömürülen halkın içine düştüğü elim durumun genel adıdır ortaçağ. Nitelikli bir soygun sürecidir.
Sanayi Devrimi sonrası gelişen süreçte, hayata aktif müdahaleleri ile bilinen kilise; genel olarak sermayenin yanında yer almış, halka cennetten arsa satma sapkınlığına kadar, birçok yola başvurmuş, öncesindeki haçlı seferleri de dahil olmak üzere; ‘’eski feodal kralların’’ çıkarları için dini bir araç olarak kullanmışlardır.
Bu, uzun ölçekli bir yozlaşma sürecine dayanan ‘’mistik bir devrim’’ ile gelişmiştir. İznik konferansında yakılan İncillerin çoğunun ‘’halk çıkarlarına hizmet eden’’ buyruklar içerdiği düşünülürse, geriye kalan söylemin genel olarak ‘’Emek-Sermaye dengesine’’ müdahale etmediğini görmek mümkündür.
Çünkü ‘’Kapitalizm’’, genel olarak ‘’yozlaştırdığı düşünsel akımları, kendi arzularına göre programlama’’ mesleğini din edinmiştir.
Bu süreci en iyi özetleyen, engizisyon kahrı çekmiş İtalyan düşünür Giordano Bruno şöyle bir ifade ile meseleyi özetlemiştir; Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzünde iyi insanları kullanır, kötü insanlar ise iradesini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanır…
(TEVBE suresi 34. ayet) Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden (/hocaefendilerden) birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıka basa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula.
TÜRKİYE VE ORTAÇAĞ
(BAKARA suresi 104. ayet) Ey iman edenler! "Râina" demeyin, "unzurna" deyin/"bizi davar gibi güt" diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kâfîrler için korkunç bir azap vardır.
Raiyye, kelime olarak ‘’davar sürüsü’’ demektir. Kuran; bizzat toplumun bu yönde bir tavır içerisinde olması gerektiğini belirtirken, öte yandan ‘’davarlaşan’’lara ‘’kafirlik ile itham etmektedir.’’
Çünkü, ayetin birinci cümlesindeki ifade neden, son cümle sonuçtur.
Davarlık, Kuran’ın dinine göre küfürdür!
Türkiye’de Allah ile aldatanların iktidarı hüküm sürmekte, onların ürettiği ‘’davar sürüsü’’ hakim olma noktasına gelmektedir. Bu; Kuran dışı dinciliğin ve Ortaçağ müptezelliğinin ürünüdür.
Toplumsal meseleleri incelerken, takva’yı kıstas edinme gibi bir hastalığa nail olanların ürettiği bu hastalıklı toplum yapısı, bizzat Kuran’ın dini ile çelişmektedir.
Çünkü Kuran’a göre, bir kişi tercihlerini‘’ehliyete göre yapmalıdır’’.
(NİSA suresi 58. ayet) Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür
Süreci analiz etmek noktasında şunları söyleyerek başlamak gerekir; Kuran’da beyan edilen din, ister inanılsın, ister inanılmasın; mülkiyet ve sermaye eksenlidir. (bu nasıl RASUL ki çarşılarda dolaşıyor : furkan 7) Yani, sermaye ve mülkiyet karşıtı; eşitlikçi ve paylaşımcı bir akıl yoludur.
FİRAVUN İŞBİRLİKÇİLERİ

Türkiye’de faaliyet yürüten bazı cemaatler, bugün ‘’liberallerin, PKK’nın, Amerika’nın’’ ortak diline entegre olmuş durumda.
Bunların ardından yürüyenler ise, onları yarattığı şekil bataklığına gömülmüş; dini şekillere bağımlı bir kurum olarak görmekte…

Kuran’ın ‘’davarlaşmayın’’ uyarısına kulak asmayan milletimiz; dini şekilsel olarak gören bu kimselerin ‘’takva gösterisini’’, toplumsal statü belirleyici bir kıstas haline getirmiş, dolayısı ile aldatılmışlardır.

(FATIR suresi 5. ayet) Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, sizi sakın Allah ile aldatmasın.

SEDD-İ ZERÂYİ'
7. May 2013, 12:15 AM
Evladım... (Sana evladım diyorum ya sebebini anladın sen...)

Bu laflar ve deyimler beni bağlar... Forumu değil...

Gazın varsa özele gel ben alırım onu... Onunda yeri burası değil...

bana evladım demişsin
bende sana ... um diyecem(anladın sen onu)
bak .... um bırak özeli mözeli. özele gelsem ne yazar gerçek hayatta senin gibileri çok gördüm karşıma çıkınca kedi ye dönen.o yüzden konuşmaların yel gibi(anladın sen onu)geliyor.

burası hanifler.com yorum yaparken ayık kafaylamı, yoksa elinizde şarap kadehiylemi yorum yaptığınızı bilmediğim için konuşmalarını önemsemiyorum.
ben sadece kral çıplak dedim. neyse uykum var, baba yorgun bu gecelik yeter.


YÖNETİCİ NOTU: Sedd-i Zerâyi kardeşim yazılarınızda lütfen forum kural ve ilkelerine uyalım. Muhatabımızı küçük düşürücü ve küfür içeren yazılar yazmayalım.
Forumumuzda Güzel dinimizi İslam'a iman etmeyen, içki içen, deist ya da ateist hiçbir üyemiz yoktur. Herkes bu forumda fikirlerini saygı sevgi çerçevesinde serbestçe savunabilir.
Saygılarımla.

dost1
7. May 2013, 01:56 AM
Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Hepimizin de üye olurken kabul ettiğimiz forum kurallarına uyma konusunda gereken önemi göstereceğimiz inancıyla forum kurallarını tekrar anımsamanın yararlı olacağını düşünüyorum.

Sitemiz "Kur'an Odaklı Dindarlık" anlayışını benimseyen müslümanların fikirlerini paylaştığı bir platformdur.

Tüm üyelerimizin aşağıda belirtilen kurallara uymaları durumunda Hanifler forumlarında rahat, sağlıklı ve verimli bir tartışma ortamı oluşacağına inanıyoruz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.

1. Hanifler sitesi forumlarına yazılan yazılardan tamamen yazıyı yazan üye sorumludur. Üyelerin yazdıkları yazılar nedeniyle hanifler sitesi ve yönetimi hiçbir sorumluluk kabul etmez.

2. Topluluklar hakkında, tahrik edici ve küçük düşürücü yazılar yazılamaz (Örneğin: Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi, Çerkez, Zenci, Hint, Arap, Çingene, Roman, Rus, Göçmen gibi.)

3. Forumu Türkiye Cumhuriyeti yasaları karşısında sıkıntıya sokacak ifadelerden sakınılmalıdır. Eleştiri ile hakaret birbirine karıştırılmamalıdır.

4. İnsan onurunu küçük düşüren, İslami ve insani değerleri hafife alan isimlerle üye olunamaz.

5. Ateizm, Deizm propagandası yapılamaz.

6. Yorum amacı taşımayan, salt propaganda içerikli parti ve siyaset yazıları, reklam amaçlı yazılar,ahlak ve adaba aykırı mesajlar gönderilemez.

7. Mezhep, cemaat, tarikat propagandası ve efendi, şeyh, hazret reklamı içeren alıntılar yapılamaz. Alıntılarla müzakereler kilitlenemez.

8. İslam dininin rituel’lerini reddeden, namaz yoktur, oruç yoktur, hac yoktur,kabe put’tur gibi tezleri içeren yazılar yazılamaz.

9. Üyeleri tehdit edici, aşağılayıcı, taciz edici ve küfür, hakaret, karalama içerikli mesajlar göndermek yasaktır.

10. Forumlara konuyla ilgili olmayan yazılar, forumu provoke edici, forumu karıştırmaya yönelik, kışkırtıcı, mükerrer yazılar göndermek yasaktır.

11. Bir konuda forum açılmadan önce o konuda bir forum olup olmadığı araştırılmalıdır. Uygunsa o başlık altında devam edilmelidir.

12. Gereksiz şekilde, çok sayıda başlık açarak tartışma ortamını sabote etmek ve/veya aynı mesajı farklı metinle de olsa değişik forumlarda tekrar etmek yasaktır.

13. Forumlara kaynağı belirtilmeden başka internet sitelerinden alıntı yapılamaz.

14. Forumlarda bağırmak anlamına geldiğinden, vurgulama amacını aşar tarzda aşırı büyük fontlar kullanmak veya büyük harflerle yazı yazmak tavsiye edilmemektedir.

15. Forumlara bir önceki yazıya katkı yapmadan, sadece bende demek amacına yönelik mesaj gönderilmesi forumların takibinde güçlük getirdiğinden tavsiye edilmemektedir. Ancak bir soru sorulduğunda cevap verilirse, teşekkür etmek amacıyla cevap vermek nezaket gereği kabul edilebilir bir davranıştır.

16. Kişisel konuları forumda tartışmak yasaktır. Bu amaçla Özel Mesaj özelliği kullanılabilir.

17. Özel Mesaj özelliği üyeleri taciz etmek amacıyla kullanılamaz.

18. Forum yöneticileri kuralları açık veya dolaylı olarak ihlal eden, uygun olmayan mesajları silme, düzeltme , editleme, taşıma ve kilitleme yetkisine sahiptir.

19. Forum Kurallarına uymayan üyelerin üyelikleri, forum yönetimince belirli bir süre veya tamamen engellenebilir. Bu işlem ihtar verilmeden de yapılabilir.

20. Yöneticiler her yazılan mesajı göremeyebilirler. Yöneticilerden önce uygunsuz bir Mesajla karşılaştığınızda lütfen yöneticilere bildiriniz.

21. Site ve Forumun işleyiş ve kuralları konusunda katılımcıları bilgilendirmek Adminlerin veya Moderatörlerin görevi değildir. Katılımcılar bu kuralları okuyup uymak zorundadır.
www.hanifler.com

merdem
8. May 2013, 12:36 PM
Adamlığın Yolu Nerdense, Bul Da Girmeye Bak.

Nasihatım sana: Herzeyle iştigali bırak;
Adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak.
Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez;
Yular takıp seni bir kimsecikler sürükleyemez.
Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere;
Küfür savurma boyun kestiğim semercilere.


Mehmet Akif Ersoy

***

Rabbimiz! Hesaplarin görülecegi gün bana, anneme, babama ve müminlere magfiret eyle!

aorskaya
9. May 2013, 12:46 PM
.
1)-Bilmeyenler için diyanet işlerini mustafa kemal kurmuştur ve diyanet bir devlet kurumudur.

2)-Camilerde yapılan ibadetle günah işleniyor yargısını yukarıda kullandığınız argumanlara göre veremezsiniz.kaldı ki kendinizi Allah ın yerine koyup nasıl hüküm veriyorsunuz.bana görede sizin yazdıklarınızla işlediğiniz günah arş a ulaşmıştır.hadi bakalım hüküm vermek o kadar kolaysa

3)-Müslümanların tüm dünyada o veya bu şekilde kabul gören ibadet yeri camidir.Hatta şii nufusun yaşadığı bölgelerde bile.ama aleviler illa cem evi ibadet yerimizdir diyorsa devlet bunlarada kontrollü bir şekilde pay ayırabilir.aynı şeyi kilise içinde yapabilir.ama bu iki kısmıda İslam ın dışında değerlendirmelidir.

4)-Diyanete aktarılan paralar çocuk esirgeme kurumuna öğretim ve iş alanlarına aktarılsın...tipik solcu kafası işte iki lira tasarruf edecem diye ülkeyi elli yıl geri bıraktırırsınız.Arkadaş bunlara zaten paralar aktarılıyor.Aktarılmadığını nereden biliyorsun.ucuz popülist yaklaşımlar bunlar.bence de mesela kurban derileri sosyete çocuklarına planör dersi veren THK yerine devlet denetleme kuruluna aktarılsın.

5)-sunni mülümanlar çok mu meraklıydı diyanetin kurulmasına bu konuda asıl mağdur olan sunni müslümanlardır.açıp yakın tarihi bi okuyun bakalım nereler kapatıldı neler yapıldı.dinin yer altına girmesine sebep olan marjinalleşmesini sağlayan işte sizin gibi yasakçı kafalardır.bu kafalar yüzünden millet kur'anı kerim i saklayacak yer aradı bir dönem.

6)o kadar camiye ihtiyaç varmı diyorsun.Sanane nasıl olsa gitmiyorsun.cem evlerine kiliseye gösterdiğin toleransı neden camiye göstermiyorsun.bu aynı namaz kılmayan zihniyetin türkçe ibadet edilsin demesine benziyor.sanane birader sen namaz zaten kılmıyorsun ne karışıyorsun milletin hangi dilde ibadet edeceğine.

7)-oda tv denilen güruh un neye hizmet ettiği belli.onlar bir şey söylüyorsa kesin aksi doğrudur.

8)-merdem arkadaş saltanat görmek istiyorsan ordu evlerine bir git.vatanın korunması için askere giden zavallı evlatçıkların subayların ve eşlerinin nasıl kölesi haline getirildiğini bir gör.paşaların hanımlarının kaç arabası var biliyormusun.denetleme yok bir şey yok ülke onların zannedersin.iki duble rakı içer, karışık ızgara sonra üstüne tatlısını yer bir güzel kahvesini yudumlar ondan sonra dört lira öder çıkarlar ordu evinden.bu para onlara helal mi bu yedikleri benim vergimle ödenmiyormu.her türlü konforu yaşa ,milletin evladını köle gibi kullan.istediğinde dayak at.onüç erimiz çatışmada şehit olurken sen aynı anda golf oyna sonrada çık bağır biz vatanın sahibiyiz.nah sahibisin.vatanın sahibide koruyucusuda halktır halk.
çanakkalede de kurtuluş savaşındada canını veren mehmetlerin tek düşüncesi vardı .Allah yolunda savaşıp şehit olmak ve o sizin yok dediğiniz cennete gitmek.sanki anadolunun evlatları kemalist devrim için şehit oldu.milletimiz koyun değil sizde çobanı değilsiniz.



yeni yeni ortaya çıkan unu az katılmış terbiye olmamış komünist,kemalist,faşist,ulusalcı çorbasının bilmesi gereken şey dinle imanla kuranla Allah la baş örtüsüyle uğraşmayı kesmeleri gerektiği.
Arkadaş hayatta alnın secdeye değmemiş millete kalkar namazı şöyle kıl diye emir verirsin yada namaz yoktur kılmayın dersin.
Bir kere oruç tutmamışsın nefsinle savaşmamışsın kalkar bunların tuttuğu oruç kabul olmaz dersin.
Allah ın emri hacca laf söyler arablara para kaptırmayın bu iş turistik gezidir dersin ama kendin gider romadaki aşıklar çeşmesine para atarsın.
Zekata laf edersin ama bir garibana yardım eli uzattığın görülmemiştir.
Hikayede müslümanım dersin utanmasan peygambere küfredersin bilmem kimi kalkar onla karşılaştırırsın.
Cenneti sirius gezegeni, melekleri ufolarla gelen uzaylılar,cehennemi ise mağma tabakası zannedersin.
ahlak bir tek sende var. sünni müslümansa kesin haramzadedir hak yiyordur.yalan söylüyordur.insanların hakkını gasp ediyordur.konu aleviliğe gelince dilin tutulur onlar iyidir dersin.çünkü aslında ne olduğunu gizlersin yada nereden geldiğini.

Her derdin bitti kaldı müslümanların dini öylemi

Diyanet ne sünni oluşuma hizmet eder, ne de islamın doğru öğrenilmesi ve yaşanılması için kurulmuştur. Diyanet, müslümanları rejime uydurmak için rejimin kontrol amaçlı kurduğu bir teşkilatlanmadır. Ülkede en çok ehli-sünnet mezhep görüşü yaygın olduğuından da bu alanda hizmet sunması da yapısı gereğidir.

Bu bakımdan kardeşimize bu kısım için katılmıyorsam da, camilerde yapılan ibadetlerin günah olduğu düşüncesini de doğru bulmuyor, yine THK gibi kurumların dini oluşumların gelirlerinden pay alması konusundaki tenkidini haklı buluyorum.

THK yada başka bir kurum, kurban ve fitre-zekat gelirinden pay almamalı, hatta devlet bu gelirlerle ilgilenmemeli, gerçekten laikse diyanet yada başka isimde kamu kurumu olmamalıdır.

Herkes kendi dinine uygun ibadet yerlerini açıp, giderlerini kendileri ortaklaşa karşılamalıdır.

Bana göre kısaca durum budur.

Not: yanlışta olsa sadece görüşlerini belirten kardeşlerimize hakarete, onlarında hakarete uğraması nedeniyle foruma hakarete hakları yoktur. Din, güzel üslupla anlatılır, hata güzellikle açıklanır.

İnananlar kardeştir, kardeşler arasında da kişisel sürtüşmeler olabilir. Ama, özürlerle düzeltilmeli ve din doğru paylaşılmalıdır.

selamlar,
aorskaya

bartsimpson
9. May 2013, 02:03 PM
hoşgeldin aorskaya,

özlettin kendini...

kuman
9. May 2013, 05:47 PM
THK gibi kurumların dini oluşumların gelirlerinden pay alması konusundaki tenkidini haklı buluyorum.

THK yada başka bir kurum, kurban ve fitre-zekat gelirinden pay almamalı, hatta devlet bu gelirlerle ilgilenmemeli, gerçekten laikse diyanet yada başka isimde kamu kurumu olmamalıdır.


Yazıda anlayamadığım bir yer var ''Dini oluşum'' demişsiniz dini oluşumu tanımlarsanız sevinirim.

THK yada başka bir kurum demişsiniz bu başka kurum olarak bunlar mıdır? Darülaceze-Mehmetçik vakfı-Çocuk Esirgeme kurumu-Lösev-Kızılay gibi kurumlardan bahsediyorsunuz sadece ?
Yoksa Deniz feneri-İHH- Kimse yokmu Derneği, cemaat dernekleri, kuran öğrencileri vb kurumlarıda dahil ediyormusunuz ?
yani kurumların hepsine mi karşısınız yoksa devletle alakalı olanlara mı ?

Ancak Laik devlet diyerekten yüksek ihtimal davlet ile alakalı olan kurumları sayıyorsunuz demektir.

Zekat-Sadaka- Kurban Toplumsal bir yardımlaşma ve dayanışma için yapılan Allah rızasını gözeten eylemler değilmidir?

Bu devlet ile alakalı VAKIFLARIN (Vakıf ;Toplumsal dayanışma ve yardımlaşma için vardır) neler yaptığı ve gibi işlere öncelik ettiğini burda yazmanın anlamı yok. Her şekilde ulaşabilirsiniz.
Buraya yapılan her bağış kayıt altına yapıldığından dolayı denetlemesi bir o kadar kolaydır. yanlış yapanı bulur cezasını verirsiniz.

Peki Camiye verdiğiniz kurba-zekat-sadaka nereye gittiğini bana söyleyebilirmisiniz Kesin olarak ?
yada bir cemaata bağışladığınızı ? yada Kuran talebeleri diye bir yere bağışladığınızda ?


Sadece zekat-sadaka-kurban sadece şahıslara verilir diyorsanız eğer;

Ben bireysel yardımların başarıya ulaşma imkanı olduğuna inanmam. Şuna yardımcı olur ACİL ihtiyaçlara Örn; Kişi aç kalmıştır-acil ameliyat olması gerekiyordur, çok borçludur ve sıkıştırılıyordur, vb...

Ancak genele yaydığımızda devlet bu yardımları düzenleme ile görevlidir.

Diyanetten bahsetmişsizniz LAik devlette diyanetin ne işi var diye.
İlk bakışta haklı gözükebilrisiniz Din ile Devlet ayrı diyeceksin sonra din ile ilgili bir kurum kuracaksın. Alakasız bir işlem.

Yetersiz bulabilirsiniz yanlış eğilimileri olduğunu söyleyebilrisiniz yanlış işler yaptığınıda söyleyebilirsiniz ancak gereksiz bir kurum demek hatalı olduğunu inancındayım.
Devletin Laik olması, devletin görevlerini eksik yapmasını gerektirmez. insanların dini bilgiye ulaşma ihtiyacı varsa bunu karşılaması gerekir.
Bu ihtiyacın karşılanması kişilerin yada cemaatlerin insafına bırakılamayacak kadar önemlidir.
Sebeblerinide burda açıklamanın bir önemi yok ancak tek bir örnek vermek gerekirse ;
Bugün hala Mehdi bekleyen milyonlar var Türkiye de.

Sonuçta;
Din insanlar için vardır devleti de oluşuturan insanlardır. Devlet (yönetim şekli ne olursa olsun) insanların ihtiyaçlarını karşılamalıdır din de bunun içindedir.

Herkes kendi dinin ibadet yerlerini seçip giderlerini kendi karşılamalıdır dediniz. Hristiyan -Yahudi -Müslümanlıktan mı bahsediorsunuz yoksa diğer dinlerde var mı?

Örneğin hristiyanlık istediği yerde ibadethane açabilmeli mi?

yada ben Nakişbendiyim deyip yada ben kadiriyim deyip nurcuyum yada ben aczmendiyim vb...yada BEn angalikan, evengelistim diyerek kendilerine özel ibadethane açabilmeli mi ?
diyerekten kendilerine özel ibadethane açabilmeli mi ?

Benim sizin yazınızdan anladığım açabilmeli kendi giderlerini karşılayabiliyorlarsa eğer sorun yok.

Örneğin; Süleymancılar kendi İbadethanelerini açmalaırnda sizin için sakınca yok?
Acaba dinen var mı?

Yahudilik te öenmli değildir ancak Hristiyanlıkta Misyonerlik vardır ve her yıl bunun için milyarlarca dolar harcayabilirler (Nasıl olsa o paralar geri dönüyor 50-100 sene içinde)

Evengelistler gelsin İstanbulda 300 tane kilise ev açsınlar ki yasalarımız buna müsade ediyor. Bunların paralarıda var. Sorun yok.

Madem ki devlet sosyal bir olgudur ve kendini oluşturan insanların her türlü ihtiyacını karşılamak ile zorunludur. Madem ki güvenlikte bir ihtiyaçtır bunuda karşılaması gerekir Bu ister silahlı olsun ister sosyal olsun

bartsimpson
9. May 2013, 06:05 PM
sevgili kuman.
vakıf olayını bende sizin gibi savunanlardandım ama ne yazık ki kuran'a tamamen ters bir kurum.
bu konuda forumda yazılar mevcut.

bulamazsanız yardımcı oluruz.

kuman
9. May 2013, 06:21 PM
bart kardeş,
Bir yaşıma daha girdim olduk mu 38 :)
Hemde tamamen ters bir durum ! Anlamadım

YArdımcı olursan iyi olur bir bakayım.

THK- Kızılay- Çocuk Esirgemede Yırttık ta Mehmetçik vakfı ve Darüllaceze hiçç olduğu galiba :))

galipyetkin
9. May 2013, 08:12 PM
Sayın kuman.

Devlete bağli veya devletin yan kuruluşları olan genel yardım kuruluşları ile müstakil kuruluş ve hukukları, kanunları, yasaları olan vakıfları birbirinden ayırmak lazımdır. Vakıfları biraz olsun tetkik ederseniz, onlarla belirli bir kesime belirli imtiyazlar sağlandiğini fark edersiniz. Genel ifade ile vakıf, kendi mensuplarına "akar sudan" gedik/menfaat sağlar ki bu durum islâmın ekonomik ve sosyal politikasına/esaslarına aykırılık oluşturur kanaatındayım. İsterseniz vakıf hukukuna şöyle bir göz atıverin, amaçlarına baktığınızda, imtiyaz sağlayan müstakil kuruluşlar olduklarını hemen anlarsınız.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman
10. May 2013, 12:08 AM
sayın yetkin,
Kamu yararına faaliyet gösteren kurumları az çok biliyorum ve vakıflarla karıştırmam zaten yukarıda da belirtmiştim.
Genel manada vakıflar hakkında bilgim var şimdilik o bana yeterli bu konuda araştırmaktan ziyade soru sorarak öğrenmeyi tercih ederim. Sizin bilginiz var sanırım.
Vakıflar toplumsal dayanışma var olduğu söyleniyorsa ki örnekler verebilirim neden kurana aykırı ?

Vakıflar kendi mensuplarına menfaat sağlar derken hangi vakıf ? Örnek verirseniz sevinirim yada forumda varsa yerini bana gösterirseniz ona da sevinirim. Vakıf mensubları derken Karadenizliler vakfı mı ? Bu demekse haklısınız kesinlikle vakıf kapatılmalı.

Ama eğer örnek Darüşafaka ise durum değişir.
Darüşafaka vakfı orta ve lisesine sınavla öğrenci alır güzel bir eğitim kurumudur tek şartı yetim olmak ve Fakir olmaktır. Vakıftan yararlananlar yetim ve fakirlerdir. Bunlar mensub değillerdir yararlanıcılardır. Eğer şunu demek istiyorsanız o liseye neden yetim ve fakirler alınıyor tüm öğrenciler girebilmelidir diyorsanız eğer bende burda daha fazla konuşmam zaten bu konuda sizinle kuran algılamamız farklıdır derim.

Örnek;
Vakıf gureba Osmanlı zamanında fakir fukaranın sağlık işlerini halletmek için kurulmuş bir vakıf kime imtiyaz ayrıcalık sağlıyor ? Fakir fukaraya sizce yanlış mı?

Örneğin Tema vakfı ise bu vakfın mensublarına nasıl bir gelir transferi oluyor varsa eğer aydınlatırsanız sevinirim.


Örnekler çoğaltılabilir bu konuda.

Bu konuda forumda yer varsa bana gösterin bende öğreneyim yazımı geri çekeyim ikna olursam.

galipyetkin
11. May 2013, 07:18 AM
TÜRK MEDENİ KANUNU HÜKÜMLERİNE GÖRE KURULAN
VAKIFLAR HAKKINDA TÜZÜK
(1)
Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi
: 25.7.1970,
No : 7/1066
Dayandığı Kanunun Tarihi
: 17.2.1926,
No : 743
Yayımlandığı
R. Gazete Tarihi
: 21.8.1970,
No : 13586
Yayımlandığı Düsturun Tertibi
: 5,
Cildi : 9,
S.: 2592
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
Kapsam:

Madde 1–(Değişik : 19/3/1982-8/4475 K.)Türk Medeni Kanunu Hükümlerine göre Kurulan Vakıfların tescil tarzı, tescilin kimler tarafından yaptırılacağı,sicillerin ne ..............

Madde 2–Vakıf, başlı başına mevcudiyeti haiz olmak üzere Bir malın belli bir gayeye tahsisidir.
Vakıflar tüzel kişiliğe sahiptirler.
Bir mamelekin bütünü veya gerçekleşmiş veya gerçekleşeceği anlaşılan her türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar vakfedilebilir.
(Ek : 13/8/1991-91/2159 K.)Vakfın tescilinden önce, gayesini gerçekleştirecek oranda belirli mal varlığının vakıfsenedinde gösterilmesi gereklidir.

................

*****************************************

Görülüyor ki vakfın konusu maddi varlıklar ile maddi olarak değerlendirilebilecek hak ve gelirlerdir.

Bir müslüman "Bakara.219/2-Nahl:71." ayetlerine uymak mecburiyetinde olduğundan, yani ihtiyaç fazlasını derhal muhtaçlar lahine "zekât" olarak şartlara göre elden veya vergi olarak malvarlığından çıkartmak mecburiyetinde olduğuna göre, mal kaçırmadıkça-kenz yapmadıkça vakfedecek malı nereden bulacaktır. Vakfedecek malı yoksa nasıl vakıf kurabilecektir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

merdem
11. May 2013, 08:24 AM
Bir müslüman "Bakara.219/2-Nahl:71." ayetlerine uymak mecburiyetinde olduğundan, yani ihtiyaç fazlasını derhal muhtaçlar lahine "zekât" olarak şartlara göre elden veya vergi olarak malvarlığından çıkartmak mecburiyetinde olduğuna göre, mal kaçırmadıkça-kenz yapmadıkça vakfedecek malı nereden bulacaktır. Vakfedecek malı yoksa nasıl vakıf kurabilecektir.


Galip Agabeyim,

bir sitede yapilmis olan bir yorumdan alinti yaptim asagidaki yaziyi. Bunun aciklamasini yaparmisin bana lütfen.

Selam ve dua ile.

***


Eşit Olunmaz, Adil Olunur

Yüce Allah yaratılışın düalist- çift kutupluluk yapısı gereği insanları ayni-eşit özelliklerle değil; birbirinden farklı özellik ve kabiliyetle donatarak yaratmıştır. Sahip olduğumuz fiziksel özellikler ile zeka, akıl, beceri kapasitemiz; çalışıp iş ve değer üretme azmimiz birbirimizden farklıdır.

Bunun sonucu olarak tarih boyunca insanlar arasında sosyolojik faklılıklar, ekonomik ve toplumsal sınıflar oluşmuştur. Sınıfsız bir toplum anlayışı hem yaratılışın düalist yapısına, hem diyalektik düşünceye aykırıdır. Ancak İslam’da rk ayrımı, kast sistemi, asil- avam ayrımı gibi insan onuru ve fıtratıyla çelişen sahte ayrımlar yoktur. İslam’ın esaslarından olan adalet ilkesine uygun olarak insanlar arasında her konuda fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

“Eğer Rabbin dileseydi, insanları elbette bir tek ümmet yapardı. Ama birbirleriyle çekişmeye, tartışmaya, rekabete devam edeceklerdir..” (Hud-118)

Kur’an vahşi kapitalizmi; servetin, kapitalin belli ellerde toplanmasını elbette reddeder. Ama İslam’da sınıfsız bir toplum anlayışı veya nimet ve servetin mutlak eşit dağılımı da söz konusu değildir.

İslam her konuda olduğu gibi bu konuda da orta yolu, sırati müstakimi işaret eder. Zengin-fakir, aklını işleten- işletmeyen, çalışkan-tembel; bu zıtların birlikteliği insanın imtihan ve tekamül seyrinin araçlarıdır. “Bilgi, ilim peşinde koşanla, koşmayan; çalışanla, çalışmayan; alın teri akıtan- emek verenle; yan gelip yatan ayni-eşit nimete, servete, rahmete sahip olmalı” demek adil değildir.

Çalışan, çalışmayan; alın teri akıtan, akıtmayan ayni-eşit nimete sahip olacaksa insanlar niçin çalışsınlar? Bu anlayış, bu düşünce tarzı insanlar, toplumlar üzerinde “afyon etkisi” yapar.

“Allah dilediği kimse için rızkı alabildiğine açar da sınırlayıp kısar da..” (Rad-26 Rum-37)

“ Verdiği nimetlerle sizi denemek için kiminizi kiminiz üzerine derecelerle yükseltmiştir.” (Enam-165)

“Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır..” (Nahl-71)

“Allah’ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lütfettiği şeyleri isteyip durmayın..”
(Nisa-32)

“Hiç kuşkusuz, zenginlik veren de O’dur, nimete boğan da..” (Necm-48)

“Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Ve onların kimini kimine derecelerle üstün kıldık ki, bazısı bazısını tutup çalıştırsın. Rabbinin rahmeti, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır..” (Zuhruf-32)

“De ki: Rabbim, kullarından dilediğine rızkı bolca-genişçe verir, dilediğinede kısarak verir.
Bir şey infak ederseniz-bağışlarsanız, O’ onun yerine başka bir şey lütfeder. Rızık verenlerin en hayırlısıdır O..” (Sebe-39)

Bu ayetlerle Yüce yaratan dünyada insanlar arasında rahmetin , nimetin eşit değil, farklı oranlarda bölüştürüldüğünü ve toplumda işçi, işveren sınıflarının olduğunu, olacağını açıkça bildiriyor. Rabbimizin rahmetini, hoşnutluğunu kazanmanın; mal, servet kazanmaktan, biriktirmekten çok daha hayırlı olduğu, zımmen infak etmemiz gerektiği de ayrıca bildiriliyor.

İşgücü-emek satın alarak artı değer-kâr-servet elde eden işverenlerin sahip oldukları servette çalıştırdıkları işçilerin de emeği-hakkı olduğunu düşünmelidir. Toplumsal ölçekte elde edilen artı değer- milli gelir adil paylaşılmalıdır. Zekat vermeyi lütufta bulunmak olarak değil, fakire hakkını vermek olarak düşünmek gerekir.

“Allah’ın sana verdikleri içinde ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta-yardımda bulun..” (Kasas-77)

İslam’da dünya nimetlerinden nasiplenmek, mülk sahibi olmak-özel mülkiyet meşrudur.

İnsanların alın teri, el emeği karşılığı elde ettikleri artı – katma değerler kendilerine helaldir.

Bedensel ve düşünsel emeğimiz karşılığı meşru yollardan kazandığımız bizimdir.
Bu kazancımızı israfa kaçmadan, günaha sapmadan dini ve kanuni meşruiyet içinde harcayabiliriz.

Ancak insanların fiziki, akli kapasiteleri arasında elli kat, yüz kat farklılıklar yoktur. Dolayısıyla insanların sahip oldukları servet miktarları arasında elli kat, yüz kat, hatta binlerce kat farklılıklar olmasının; oluşan bu artı değerin İslami, iktisadi ve vicdani açıdan izahı mümkün değildir.

El emeği, alın teri olmayan haram, haksız kazançtan mutlaka kaçınmalıyız.
El emeği, alın teri karşılığı olan kazancımızın zekatını da cömertçe vermeliyiz.

Toplumun, ulusun sahip olduğu gelir, servet; toplum fertleri arasında ne kadar adil dağıtılırsa o kadar Kur’an hükümlerine uygun davranılmış olur.

galipyetkin
11. May 2013, 10:34 AM
Merdem.

Ben insanları islamdan uzaklaştırmaya çalışan böyle aptalca ve şapşalca birkaç yazıya rastladım ve bazılarına da cevap yazdım. Fakat artık uğraşmıyorum; kimse oturup düşünmüyor, aklını çalıştırmıyor. Esasında çalıştırıyor da, çok akıllılar ya göya böyle yazılar üzerinden soracaklar da münafıkları ve münafıklıkları ifşa eden düşünce sistemlerini boşa çıkartacaklar.

Yazının bir tek cümlesini alayım:Ancak insanların fiziki, akli kapasiteleri arasında elli kat, yüz kat farklılıklar yoktur. Dolayısıyla insanların sahip oldukları servet miktarları arasında elli kat, yüz kat, hatta binlerce kat farklılıklar olmasının; oluşan bu artı değerin İslami, iktisadi ve vicdani açıdan izahı mümkün değildir. Yani "Manyaklık etmeyin! Elli-yüz kat olmasın; uydurduğunuz hiç bir şey sizi haklı çıkaramaz. Çaktırmayın, uyandırmayın; bari yirmibeş-otuz filân olsun ki islâmi-iktisadi-vicdani palavralarla ikna ederiz.
"Kara" yazılar senin verdiğin ''eşit olunmaz, adil olunur" adlı yazıdan. Şimdi o kara yazı hangisine uyuyor? "Eşitliğe" mi? Yoksa adil olmaya" mı?.

Merdem.
Yukarıda kırmızı yazıyla alıntıladığın yazı seni kesmedi mi?.....
''Sâlât'ı ikâme-zekât'ı ita''yı dene.

O da mı kesmedi?.......
"Mizanda vezin''i dene.

O da mı kesmedi?.......
"Koyver gitsin".

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

merdem
11. May 2013, 12:13 PM
Merdem.

Ben insanları islamdan uzaklaştırmaya çalışan böyle aptalca ve şapşalca birkaç yazıya rastladım ve bazılarına da cevap yazdım. Fakat artık uğraşmıyorum; kimse oturup düşünmüyor, aklını çalıştırmıyor. Esasında çalıştırıyor da, çok akıllılar ya göya böyle yazılar üzerinden soracaklar da münafıkları ve münafıklıkları ifşa eden düşünce sistemlerini boşa çıkartacaklar.

Yazının bir tek cümlesini alayım:Ancak insanların fiziki, akli kapasiteleri arasında elli kat, yüz kat farklılıklar yoktur. Dolayısıyla insanların sahip oldukları servet miktarları arasında elli kat, yüz kat, hatta binlerce kat farklılıklar olmasının; oluşan bu artı değerin İslami, iktisadi ve vicdani açıdan izahı mümkün değildir. Yani "Manyaklık etmeyin! Elli-yüz kat olmasın; uydurduğunuz hiç bir şey sizi haklı çıkaramaz. Çaktırmayın, uyandırmayın; bari yirmibeş-otuz filân olsun ki islâmi-iktisadi-vicdani palavralarla ikna ederiz.
"Kara" yazılar senin verdiğin ''eşit olunmaz, adil olunur" adlı yazıdan. Şimdi o kara yazı hangisine uyuyor? "Eşitliğe" mi? Yoksa adil olmaya" mı?.

Merdem.
Yukarıda kırmızı yazıyla alıntıladığın yazı seni kesmedi mi?.....
''Sâlât'ı ikâme-zekât'ı ita''yı dene.

O da mı kesmedi?.......
"Mizanda vezin''i dene.

O da mı kesmedi?.......
"Koyver gitsin".

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hemen sinirlenme ya Galip Agabeyim,

Meydan okumacasina degi, senin bu kisilerin ayetlerden anlayis sekillerini izah etmeni istedim. Yazi zaten benim degildi, belirtmisim.

Hemen her satir basi ibiklerimizi kavgaci horozlar gibi dikmeyelim lütfen:p ayip oluyor.

Izahindan dolayi tesekkürlerimi sunarim.

Selam ve dua ile.

bartsimpson
11. May 2013, 02:01 PM
Hemen her satir basi ibiklerimizi kavgaci horozlar gibi dikmeyelim lütfen:p ayip oluyor.

Bayıldım...

kuman
11. May 2013, 04:55 PM
Sayın yetkin,
Yazınınzdan anladığım kadarıyla Vakıf kurmak kurana aykırı değil. Siz infak ile ilgili yazmışsınız.

Örnek;
BArınmak için evimiz var ve biz 5 kişiyiz 5 tanede evimiz var (Ev ihtiyaç kapsamı girer ve ölüncede mirasa girer) Çocuk yok yada var ancak biz zeki çalışkan bilgili bir neslin oluşabilmesi ve özellikle ihtiyacı olan çocukların okuyabilmesi için bu 5 evi vakfediyoruz ve bir vakıf kuruyoruz sonrada çevremize bunu yaygınlaştırıyoruz ve çevremizde ki insanlarında İnfaklarından buraya gelir sağlıyoruz.
Neresi İslam dışı ?

Ev benim mülküm (ihtiyaç) Para eder. satıp vakıf kuruyorum ve eğitim için infak ediyorum

Nesi İslama uygun değil

kuman
11. May 2013, 05:15 PM
İnfak konusunada burda girmek anlamsız. Ancak Maddi kavramlar adı altında bundan bahsetmişsiniz.
Ben dünyayı cennet haline getirme çabasını anlamsız buluyorum
İnfak konusunda bazı yerlerde sizinle çok farklı düşünüyoruz.

Sebebide bu dünya sınav dünyasıdır;
Allah bizi kimi zaman açlıkla, yoklukla dener kimi zaman mal mülk ile dener. Kimi zaman savaşla kimi zaman barış ile. Kimi zaman yenilgi ile dener kimi zaman zafer ile dener.
Kimi zaman sevinçle dener kimi zaman üzüntü ile dener.

Bir işi yaparken vicdanınız rahatsa bu zaten islamidir. Allahın arzu ettiği şekildir.

Rahatsızlık duyuyor ve bulamıyorsanız da tövbe edin Allah büyüktür affedicidir.

SEDD-İ ZERÂYİ'
11. May 2013, 05:57 PM
bana evladım demişsin
bende sana ... um diyecem(anladın sen onu)
bak .... um bırak özeli mözeli. özele gelsem ne yazar gerçek hayatta senin gibileri çok gördüm karşıma çıkınca kedi ye dönen.o yüzden konuşmaların yel gibi(anladın sen onu)geliyor.

burası hanifler.com yorum yaparken ayık kafaylamı, yoksa elinizde şarap kadehiylemi yorum yaptığınızı bilmediğim için konuşmalarını önemsemiyorum.
ben sadece kral çıplak dedim. neyse uykum var, baba yorgun bu gecelik yeter.


YÖNETİCİ NOTU: Sedd-i Zerâyi kardeşim yazılarınızda lütfen forum kural ve ilkelerine uyalım. Muhatabımızı küçük düşürücü ve küfür içeren yazılar yazmayalım.
Forumumuzda Güzel dinimizi İslam'a iman etmeyen, içki içen, deist ya da ateist hiçbir üyemiz yoktur. Herkes bu forumda fikirlerini saygı sevgi çerçevesinde serbestçe savunabilir.
Saygılarımla.

miralay arkadaş
uyarma gereğini duymuşsun olabilir yöneticisin elbette buna hakkın var.lakin uyarıları yaparken bile hakkaniyetli davranmamışsın.forum üyesinin şahsıma ''evladım'' arkasından da sen onu anladın cümlesini küçük düşürücü olarak nitelemişsin.bu kelimenin ne maksatla kullanıldığını anlamak için ''anlayan biri bile olmaya'' gerek yoktur.Bu şahsıma yapılmış doğrudan ağır tahrik içeren bir küfürdür.küçük düşürücü laf değil. buna rağmen uyarılarınızı yaparken bile adam kayırmayı ihmal etmemişsiniz.
benim yaptığım yoruma bizzat müdahale ederek kullandığım ''koçum''lafını silmişsiniz.yazıyı yeni gören arkadaşlar o noktalamaların yerine istedikleri kelimeyi koyabilirler.Veya akıllarına herşey gelir.
bu arada benim yazdığım yoruma müdahale ederken diğer forum üyesinin yazısına müdahalede bulunmamışsınız.konulara gösterilen hassasiyetler forum yöneticilerinin insafına kalmış belli ki.

birde diyorsunuz ya

Forumumuzda Güzel dinimizi İslam'a iman etmeyen, içki içen, deist ya da ateist hiçbir üyemiz yoktur. Herkes bu forumda fikirlerini saygı sevgi çerçevesinde serbestçe savunabilir.

diğerlerini es geçiyorum ama altını çizdiğim bölüme dair merakınız varsa Rivayetler virüs mü? başlığı altındaki iki arkadaşın diyaloğonu lütfen bir inceleyin.Bakın bakalım sonu şerefe diye bitiyor mu bitmiyor mu?
Bana diyebilirsiniz ki sanane arkadaş isteyen içer isteyen içmez.
bittabii
bu beni ilgilendirmez.Ama kuran ayetlerine yorum yapılan ,kuran ayetlerinin kelime kelime incelendiği bir sitede rakı muhabbeti yapılıp sonuda şerefe diye bitiyorsa ee kusura bakmayın bunu da yazarım.
farzedelim benimle ayet üzerine konuşan bir arkadaşın elinde şarap kadehi olmadığını ne bileceğim. çünkü forumun başka bölümlerinde buna benzer yazılarda okudum.haa yinede seni ilgilendirmez diyorsan o ayrı.

galipyetkin
12. May 2013, 08:47 AM
Dostum kuman.

''Barınma" ihtiyacı yönünde elinizde bulundurduğunuz veya barınmaya tahsis ettiğiniz ''ev''inizin mülkiyeti sizin olsa idi kapitalist sistemde bu eve barınma yönünden ihtiyacınız kalmayınca ona istediğiniz gibi davranabilirdiniz. İster yıkar, ister vakfeder ,isterseniz kapısına kilit vurur çürümeye terk ederdiniz; mülk sizin ya! kime ne!

Bir de olaya müslüman yaşamının gerektirdiği kollektivizm yönünden bakın; en basitinden: Mülk Allah'ındır=toplumundur prensibini aklınıza getirin. İhtiyacınız kalmayanı sahiplenemezsiniz, kullanış amacını değiştiremezsiniz, esas sahibine vermek mecburiyetiniz-iade etme zorunluluğunuz var.
Adem acaba "cennet"ten niye kovuldu dersiniz?

Miras kalan mallar-"mamelek" hakkında da başka türlü düşünemezsiniz.

Saygılar,sevgiler.
Galip Yetkin.

bartsimpson
12. May 2013, 12:15 PM
Dostum kuman.

''Barınma" ihtiyacı yönünde elinizde bulundurduğunuz veya barınmaya tahsis ettiğiniz ''ev''inizin mülkiyeti sizin olsa idi kapitalist sistemde bu eve barınma yönünden ihtiyacınız kalmayınca ona istediğiniz gibi davranabilirdiniz. İster yıkar, ister vakfeder ,isterseniz kapısına kilit vurur çürümeye terk ederdiniz; mülk sizin ya! kime ne!

Bir de olaya müslüman yaşamının gerektirdiği kollektivizm yönünden bakın; en basitinden: Mülk Allah'ındır=toplumundur prensibini aklınıza getirin. İhtiyacınız kalmayanı sahiplenemezsiniz, kullanış amacını değiştiremezsiniz, esas sahibine vermek mecburiyetiniz-iade etme zorunluluğunuz var.
Adem acaba "cennet"ten niye kovuldu dersiniz?

Miras kalan mallar-"mamelek" hakkında da başka türlü düşünemezsiniz.

Saygılar,sevgiler.
Galip Yetkin.

Sevgili galip abi

bu bahsedilen konular ve mekke'den hicret sonrası medine'de, insanlığa örnek olarak gösterilen toplum yaşamı, sanırım bünyesinde kollektivis ve sosyal adalet sistemini benimseyen yaşam şekillerini barındırıyor.

o dönemler iyi incelenmeli bence.

birde acaba forumda tavsiye ettiğim ve sizinde seyrettiğiniz belgeseldeki gibi ekonomik sistemi ve parayı toplumdan kaldırsak ne olur?

kuran'da bu duruma yada buna benzer bir duruma atıf var mıdır?

mesela adamlar diyor ki "dünya üzerinde nereye giderseniz gidin, istediğiniz zaman ve istediğiniz kadar kalabileceğiniz ve içinde her ihtiyacınızı gideren bir konut olsa mülkiyet hakkının bir anlamı kalır mı? İstediğiniz zaman golf takımları temin edip golf oynayabilseniz golf takımları almaya ihtiyacınız olur mu?

"Mülk Allah'ındır = Toplumudur"

merdem
12. May 2013, 12:32 PM
Bart Evladim :) sen cok yasa emi.

Dünyanin her bir kösesinde sayisiz oteller ve lokantalar var ve bu oteller ve lokantalarin cogu senenin 365 günü dolup tasmiyor. Yatacak yer ve yemekler bos yere müsteri bekliyor.

Bom bos duran otel ve lokantalar gecen günlerde bos kalan yatak gelirinden ve bos kalan masalarin menü gelirlerinden zaten faydalanamayacaklar, neden acaba onca evsiz olana bir oda onca ac olana bir tabak yemek vermek akillarindan gecmiyor.

Ayni sey degilmi, ha birisi parasini isletmeden bankada tutsun, ha bos yatak ve masalar bir tarafta kullanmadan dura dursun.

Ki cogu zamanlar parasi olmadigi icin millet otobüse trene binemiyor, hadi taksiden faz gectim, sanki ne olur ara sira gercekten ihtiyaci olanlar arada sirada otobüse trene biletsiz binseler ne olur, o otobüsler ve trenler zaten gidecegi yere gitmek zorunda, ha bir bilet eksik olmus ha bir bilet fazla olmus dünyanin sonu gelmez ya bundan.

Bir de hepimiz icin gecerli olan bir durum var. Yeni bir elbise alindigi zaman bir evvelki elbise ihtiyaci olanlara verilmeli. Dolaplar tasip duruyor, ha babam alip ta aliyoruz. Yalan mi yani?

Allah akil fikir versin bu millete, hepimize.

Selam ve dua ile.

bartsimpson
12. May 2013, 12:39 PM
Benim söylediğim Zeitgeist belgeselinden bir alıntı idi. Youtube da bulabilirsiniz türkçe altyazılı.

merdem
12. May 2013, 02:06 PM
Benim söylediğim Zeitgeist belgeselinden bir alıntı idi. Youtube da bulabilirsiniz türkçe altyazılı.

Elestirme niyetiyle yazmadim, bilhassa hosuma gitti. Neden olmasin ki, bir cok seyler ortak kullanildigi zaman baska ihtiyaclar da kolaylikla giderilir

kuman
12. May 2013, 06:34 PM
Dostum Yekin,

Anlaşamıyacağız bu konularda zaten anlaşmak için yazmıyorum. Kuran konusunda pekçok konuda hem fikir olabiliriz ancak Ancak bu konuda yorumla hatan var derim.
Evet ev benimdir istediğim gibi hareket etme özgürlüğüne sahibim ancak hiçbir zaman özgürlükler sınırsız değildir.
Ancak evimi miras bırakma hakkına sahibim çünkü ev benim elim ile kazandığım bir şeydir. toplumun bana verdiği bir şey değil.Allahın bana verdiği bir nimettir.
Kural şudur; Hiç kimseyi zor duruma düşürme, zor durumda birine yardım et. Şunu asla unutma Mülkün sahibi Allahtır sen sadece Allahın sana nimet olarak verdiği şeyleri kullanıyorsun. Bu nimetler ile kendini büyük görme, insanlara üstünlük kurma, Allah sana bu nimetleri verdiyse bunun bir sebebi vardır, paylaş çünkü bu Allahındır ve Allah senden paylaşmanı ister, eğer ki bu nimetler seni şaşırtırsa onlardan kurtul ey karar vericiler verdiğim nimetleri gerektiği gibi kullanmayan olursa (mal biriktirip duran) o malları elinden alın ki hem nimetlerim insanlara ulaşsın hem de kişi kendini temizleyebilsin.
Nimetler hakkında cimrilik yapmayın ne de kendinizi zora düşürün orta yolda hareket edin.

Bu benim yorumum kesin doğrudur diyemem ancak ben bunu görüyorum.

Sana akıl vermek gibi niyetim yok ancak şunları söylemek isterim.
Mülk Allahındır=Toplumundur
Sanırım yanlış bir önerme. Mülk Allahın ise Toplumun olamaz. Bu toplumu bir şirk haline döndürme ihtimali olan bir sözdür.

Bu söz şunuda getirir Mülk Allahındır=Toplumundur=Bireyindir. Bu sonuca çok kolay ulaşılabilir.

bartsimpson
12. May 2013, 10:49 PM
Mevlana'nın sözünü hatırladım...

"haktan alır, halka veririz, hiçbir şey bize ait değildir. biz vasıtalık eden bir bedenden başka bir şey değiliz..."

kuman
12. May 2013, 11:28 PM
Mevlana'nın sözünü hatırladım...

"haktan alır, halka veririz, hiçbir şey bize ait değildir. biz vasıtalık eden bir bedenden başka bir şey değiliz..."

Güzel söz bart ancak bazılarıda bu sözler için şöyle diyorlardı.
HAktan alır halka vermek ne demek Allah sizi aracı mı yaptı ? Aracılık mı yapıyorsunuz?
Allah ile kul arasında ne amaçla olursa olsun aracı giremez girerse sorun çıkar.
Biri Allahtan aldığını söyler ve Halka verir


Herşeyi Allah verir hiç kimse hiç kimseye bir şey veremez hele Allahtan alıp insanlara verdiğini söylemek apaçık bir şirktir diye. A.Bayındır

bartsimpson
13. May 2013, 12:02 AM
Sen ne diyorsun ???

merdem
13. May 2013, 12:12 AM
Güzel söz bart ancak bazılarıda bu sözler için şöyle diyorlardı.
HAktan alır halka vermek ne demek Allah sizi aracı mı yaptı ? Aracılık mı yapıyorsunuz?
Allah ile kul arasında ne amaçla olursa olsun aracı giremez girerse sorun çıkar.
Biri Allahtan aldığını söyler ve Halka verir


Herşeyi Allah verir hiç kimse hiç kimseye bir şey veremez hele Allahtan alıp insanlara verdiğini söylemek apaçık bir şirktir diye. A.Bayındır

Hz. Bayindir'a ara sira gelip gidenler oluyor gibime geliyor :p

kuman
13. May 2013, 12:15 AM
Şahsen tanımıyorum. Ben kesin konuşamam.

Haddi aşabilecek bir söz diyebilirim.

Vasıta olmak kimin haddine? Haddi olan çıkar derki ben sizi Allah yaklaştıracağım (Ruhbanlık gibi). Biri çıkar derki Allah bana ben size (Bazı patronların söylediği gibi). Bu açıdan baktığımda bu söz Haddi aşar.

Mevlananın bir iki hikayesini okumuştum şahsen okuduklarımı eğer o yazdıysa Ağzı ile kuş tutsa aynı kefede olmak istemem.

merdem
13. May 2013, 12:21 AM
http://www.youtube.com/watch?v=U0DOXckskT0

Kimi dinleyecegiz?

Islamoglu'nu mu?

Bayindir'i mi?

Seytani mi ?

ALLAH'I mi?

Ver verme, ver verme , vermicem vericem, verdi vermedi....

veriyormusun vermiyormusun...

Papatyalar isyan ediyor :p

Kalbinin sesine kulak ver :)

Kötü insanda kötü kalp bulunur, o da kalbinin sesine uyar :D

merdem
13. May 2013, 12:23 AM
hurraaaaaaa!!!!!

Ilk defa youtube beni dislamadi :cool: vardir bunda da bir hayir :rolleyes:

kuman
13. May 2013, 12:26 AM
Sevgili merdem
A.Bayındır severim sayarım ve gerçekten bir şeyler yapmaya çalışır. Örn;
Kutuplarda namaz ve sahurun erken olması konusnda ki çalışmaları benim için değerlidir.

Kurana ilgi duymam ve araştırmama neden olan isimdir. Bazı konularda onun düşündüğü gibi düşünmesemde ( Hatta bana Kuranı kendinize uyduruyorsunuz dedi. Tek farkım onun yurmunu yanlış bulmam)
Yaşar hocayıda severim Mustafa Öztürkü severim Hakkı Yılmazı Mustafa İslamoğlunuda
bu kişiler değerli araştırmalar yapan insanlardır.

Sayın merdem,
Arapça bilmem Kuran uzmanı değilim. Bilgili insanları dinler kendi bilgilerimle kabul ederim yada etmem. Bilgili insanları severim. Kimseyi kötü yada iyi olarak ayırmam (bilgi anlamında).

Müslüma olmak için Kuranı hatim etmek gerekmez dediklerini yapmak yeterlidir. Bunu Ailenizden öğrenebilirsiniz Kuranı okumadan da müslüman olunur. Kuranı okumazsanız eğer yanlışa yönlendirilebilirsiniz.

Hırsızlık yapma-zina etme -yalan söyleme-Allaha şüphesiz inan-ibadet et-paylaş-yardımlaş vb şeyleri zaten ailelerimiz bize öğretti.

merdem
13. May 2013, 01:02 AM
Sevgili merdem
A.Bayındır severim sayarım ve gerçekten bir şeyler yapmaya çalışır. Örn;
Kutuplarda namaz ve sahurun erken olması konusnda ki çalışmaları benim için değerlidir.

Kurana ilgi duymam ve araştırmama neden olan isimdir. Bazı konularda onun düşündüğü gibi düşünmesemde ( Hatta bana Kuranı kendinize uyduruyorsunuz dedi. Tek farkım onun yurmunu yanlış bulmam)
Yaşar hocayıda severim Mustafa Öztürkü severim Hakkı Yılmazı Mustafa İslamoğlunuda
bu kişiler değerli araştırmalar yapan insanlardır.

Sayın merdem,
Arapça bilmem Kuran uzmanı değilim. Bilgili insanları dinler kendi bilgilerimle kabul ederim yada etmem. Bilgili insanları severim. Kimseyi kötü yada iyi olarak ayırmam (bilgi anlamında).

Müslüma olmak için Kuranı hatim etmek gerekmez dediklerini yapmak yeterlidir. Bunu Ailenizden öğrenebilirsiniz Kuranı okumadan da müslüman olunur. Kuranı okumazsanız eğer yanlışa yönlendirilebilirsiniz.

Hırsızlık yapma-zina etme -yalan söyleme-Allaha şüphesiz inan-ibadet et-paylaş-yardımlaş vb şeyleri zaten ailelerimiz bize öğretti.

Degerli Kuman Kardesim,

ne mutlu sen ve senin gibilerine ki en azindan ailelerinden az bucuk ta olsa din civarinda egitilmeleri ve gelecek nesillere aktarmalari.

Ne aileler var yamyamlar halt etsin yanlarinda.

Ama gel gör ki "Müslüman olmak" yeterli gelmiyor her zaman, Hanif/Mü'min olmak ta gerekiyor. Bunun icin ugrasip duruyoruz.

Nasil olsa Allah affeder deyip gecemiyoruz, gecmemek gerekir.

Ben de sever ve sayarim günümüzün alimlerini. Itirazim oldugu noktalar olmuyor degil, tabii ki olacak, yoksa eskilerin durumuna düseriz 100 yüz önümüze konulani incelemeden yutacak olursak.

Süleymaoglu'na kanim pek isinmamis idi önceleri, ama adamcagizin görünüsü mühim degil, mühim olan dogru degerlendirmeler yapmasidir..

Keske tüm alimlerimiz herhangi bir art niyet gütmeden, taraftar toplamaya yönelmeden, kibirlenmeden (kibirli olduklarini söylemiyorum, olabilir) calismalarini/bilgilerini bir birleriyle paylassalar, aciklamalarda bulunsalar cok cok mükemmel olurdu hepimiz icin.

Selam ve dua ile.

bartsimpson
13. May 2013, 02:18 AM
Sevgili merdem
A.Bayındır severim sayarım ve gerçekten bir şeyler yapmaya çalışır. Örn;
Kutuplarda namaz ve sahurun erken olması konusnda ki çalışmaları benim için değerlidir.

Kurana ilgi duymam ve araştırmama neden olan isimdir. Bazı konularda onun düşündüğü gibi düşünmesemde ( Hatta bana Kuranı kendinize uyduruyorsunuz dedi. Tek farkım onun yurmunu yanlış bulmam)
Yaşar hocayıda severim Mustafa Öztürkü severim Hakkı Yılmazı Mustafa İslamoğlunuda
bu kişiler değerli araştırmalar yapan insanlardır.

Sayın merdem,
Arapça bilmem Kuran uzmanı değilim. Bilgili insanları dinler kendi bilgilerimle kabul ederim yada etmem. Bilgili insanları severim. Kimseyi kötü yada iyi olarak ayırmam (bilgi anlamında).

Müslüma olmak için Kuranı hatim etmek gerekmez dediklerini yapmak yeterlidir. Bunu Ailenizden öğrenebilirsiniz Kuranı okumadan da müslüman olunur. Kuranı okumazsanız eğer yanlışa yönlendirilebilirsiniz.

Hırsızlık yapma-zina etme -yalan söyleme-Allaha şüphesiz inan-ibadet et-paylaş-yardımlaş vb şeyleri zaten ailelerimiz bize öğretti.

Kuran'ı sadece okumayınız... Aynı zaman da Yaşayınız...

17.82. Kuran'ı, inananlar için bir şifa ve rahmet olarak indirdik. Zalimlerin ise ancak zararını arttırır

17.106. Uzun bir zaman dilimi içerisinde halka okuman için ayırdığımız bir Kuran'dır. Onu topluca indirmiştik.

25.30. Elçi de, "Rabbim, halkım Kuran'ı terketti," der.

72.1. De ki, "Bana vahyedildiğine göre, cinlerden bir grup dinlediler ve şöyle dediler:" "Biz ilginç bir Kuran işittik."

merdem
13. May 2013, 02:32 AM
Ah Bart Evladim, Kur'an i okumayiniz yasayiniz diyorsun iyi güzelde cocugum, okumadan nasil yasayacaksin?

Doktor olmak istersen gereken bilgileri kaynagindan ögrenmeden nasil ameliyat edeceksin?

Kazak, corap öremek istesen örnek kitabi olmadan nasil öreceksin?

Asci olmak istesen kaynaklardan yararlanmadan nasil pisirmesini ögrenceksin?

Köprüler kurmaya kalksan elinde plan olmadan, en önemlisi diploman olmadan nasil kurabileceksin o köprücükleri?

Müslüman talebedir, dersi/kaynagi Kur'an dir. Ömründe bir defacik okumali sindire sindire mümin olabilmek icin. Kur'an la beraber tüm diger ayetler dahilinde tahsil tamamlamis olur, al diplomani Yavrum :p

Sevdim seni evladim, cocuklarina gerekli bilgileri verebilecegin icin daha da sevdim seni.

Selam ve dua ile.

kuman
13. May 2013, 12:08 PM
Kardeşim bart,
Kuran okudukça imanımız mı artıyor yoksa bilgimiz mi ?

Fatiha yı bilen biri kabul eden biri imanlı olabilir mi tam olarak dini yaşayabilir mi?

Kültürümüzün bize verdiği ve doğru olan bir insanın yaşaması için gerekli olan bilgileri alan ve bu şekilde yaşayan biri imanlımıdır ? yada şu şekilde sorayım bu iman yeterlimidir ?
( Elbette iman meselesi kurana göre cevaplanır ancak ayet göstermenin bir anlamı yok.)

Konuyu çok dağıttık Diyanet diye bi şey kalmadı :)

merdem
13. May 2013, 02:16 PM
Kardeşim bart,
Kuran okudukça imanımız mı artıyor yoksa bilgimiz mi ?

Fatiha yı bilen biri kabul eden biri imanlı olabilir mi tam olarak dini yaşayabilir mi?

Kültürümüzün bize verdiği ve doğru olan bir insanın yaşaması için gerekli olan bilgileri alan ve bu şekilde yaşayan biri imanlımıdır ? yada şu şekilde sorayım bu iman yeterlimidir ?
( Elbette iman meselesi kurana göre cevaplanır ancak ayet göstermenin bir anlamı yok.)

Konuyu çok dağıttık Diyanet diye bi şey kalmadı :)

Diyanet=Hiyanet :p iste böyle kafalarimiz karisir Kuman Kardesim, ipin ucunu kacirttirirlar adama dogru dürüst düsüncelerini yoluna koyamaz. Cözülmez bir bilmece olmustur.

Sahiden Diyanet'in vazifesi neydi acaba bir de onu ögrensek:D

Siyaset+Diyanet=Cinayet basligi bosuna olmamis herhalde.

Selam ve dua ile.

dost1
13. May 2013, 02:38 PM
selamun aleyküm! Değerli Kuman Kardeşim!

Kardeşim bart,
Kuran okudukça imanımız mı artıyor yoksa bilgimiz mi ?

Fatiha yı bilen biri kabul eden biri imanlı olabilir mi tam olarak dini yaşayabilir mi?

Kültürümüzün bize verdiği ve doğru olan bir insanın yaşaması için gerekli olan bilgileri alan ve bu şekilde yaşayan biri imanlımıdır ? yada şu şekilde sorayım bu iman yeterlimidir ?
( Elbette iman meselesi kurana göre cevaplanır ancak ayet göstermenin bir anlamı yok.)

Konuyu çok dağıttık Diyanet diye bi şey kalmadı :)

Sorunuzun cevabı "iman" sözcüğünden ne anlaşıldığına bağlıdır.
İman, iman edileni yaşamaktır. Yaşanmayacak bir kuru imanın bir anlamı ve önemi olamaz. Mü'min, iman ettiğini eksiksiz yaşayan ve iman ettiğini en iyi dışavurandır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

kuman
14. May 2013, 07:25 PM
Diyanet=Hiyanet iste böyle kafalarimiz karisir Kuman Kardesim, ipin ucunu kacirttirirlar adama dogru dürüst düsüncelerini yoluna koyamaz. Cözülmez bir bilmece olmustur.

Sahiden Diyanet'in vazifesi neydi acaba bir de onu ögrensek

Siyaset+Diyanet=Cinayet basligi bosuna olmamis herhalde.


Evet kardeşim merdem gerçekten diyanet ne idi ? bende şaşırdım.
Diyanetin şu an nedir ne değildir bilemem çok ta ilgilenmiyorum.
Ancak Diyanetin gerekli olduğu kanısındayım ki burda ki arkadaşlarda bunu kabul ediyorlardır sanırım özellikle Toplumsalcılık tan bahseden arkadaşlar.

Diyanet toplum için kurulmuştur. Amacı bir ihtiyacı karşılamaktır.

Ancak şu anda Diyanetin ruhbanlığa doğru bir gidiş olabilir bir nevi papalığa doğru, tıpki tasavvuf gibi.

O yüzden dikkatli olmakta fayda var.

bartsimpson
14. May 2013, 09:57 PM
Diyanetin gittiği ve gideceği nokta budur...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23283311.asp

merdem
16. May 2013, 06:59 PM
Hiiic Kardesimiz bir zamanlar konuya temas etmis güzel bir yorumla.


http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1683


Ve Diyanet'in NİSÂ - 58 kendi meali! Acaba ayeti uygulayabilecek kapasiteye sahip midir?? Kurumu baskalarina teslim etmeleri gerekmez mi, yani EHLINE.

Günümüzdeki Diyanet'in ehil ve layık olması icin önce bilinc ve bilgi sarttır. Emanete riayet bilinci ve emanet edilen şeyi yerli yerinde kullanma bilgisi. Acaba?


Diyanet İşleri (eski) : Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür.


Diyanet Vakfi : Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.