PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Yüksek yüksek tepelere kız vermesinler


merdem
28. April 2013, 04:51 AM
YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE KIZ VERMESİNLER


Kına gecelerinde söylene gelmiş, yaygın olarak bilinen yanık bir türkü ve bir o kadar yanık hikâyesi…

Bu öykü Malkara köylerinden alınmış olup belli bir kişinin dilinden yazıya geçirilmiş değildir. Çevrede herkes tarafından bilinen bir öyküdür. Söylentiye göre, çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep’i köylerindeki bir düğünde aşırı (yabancı) köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali Zeynep’i çok beğenir ve köyüne döndüğünde kızın babasına hemen görücü gönderir. Zeynep’i Ali’ye verirler. Kısa bir zaman sonra düğünleri olur. Ali, Zeynep’i alıp aşırı köyüne götürür.

Zeynep’in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece çeker. Bu kadar uzak olduğundan dolayı Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini tam yedi yıl göremez. Bu özlem Zeynep’in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır. Köyün büyük bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne doğru dönüp için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini gidermeye çalışırmış.

Oysa kocası, Zeynep’in bu özlemine pek aldırış etmez. Kaldı ki eski sevgisi de pek kalmadığından kendini fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu özlem ve kocasının horlaması Zeynep’i yataklara düşürür.

Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep’in düzelmesi için, köyden gelip gidenler de anasının babasının çağrılmasını salık verirler. Başka çare kalmadığını anlayan Zeynep’in kocası da anasına babasına haber vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan sonra bir akşamüstü Zeynep’in anası babası köye gelirler, Zeynep’i yatakta bulurlar. Perişan bir halde Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü anasına babasına da söylemeye başlar. Çevresindeki bütün köy kadınları duygulanıp gözyaşı dökerler. Annesi fenalıklar geçirir ve bayılır.

Zeynep hasretini giderir, giderir ama artık çok geç kalınmıştır. Bir daha onmaz, sonu ölümle biter. Herkes Zeynep için gözyaşı döker. İşte o gün bu gündür bu türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur.

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler

Annesinin bir tanesini hor görmesinler

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim

Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim

Babamın bir atı olsa binse de gelse

Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse

Kardeşlerim yolları bilse de gelse

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim

Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim

Hasan Akçay
30. April 2013, 03:09 PM
Su videoda "Yüksek yüksek tepeler"i çigiran kizlara bakar misiniz. Aslinda bi yas bu. Ama kizlar FIKIR FIKIR söylüyor, SIKIR SIKIR dans ediyor. http://www.youtube.com/watch?v=ixYGFF65k9o. Belki türkü demek Anadolu'da bu demek. Kan kusar "Kizilcik serbeti içtim," deriz.

Sevdigim türküler:

Ah Istanbul http://www.youtube.com/watch?v=P59fD-slmdM
Ağ elime mor kınalar yaktılar http://www.youtube.com/watch?v=krw7a0ZaghI
Yumma gözün kör gibi http://www.youtube.com/watch?v=UU91sHcAS4c

Biraz duygusal takilmama aldirmazsin? Kizim ve esim umreye gittiler. Onlari özledim. Ben gidemedim. Çünkü doktor "Çok büyük kalabaliklara girme," dedi.

merdem
30. April 2013, 03:29 PM
Huyumuzdur kipirdanmadan duramayiz, kimi calgi duydugunda hoplar durur sözleri ne diyor kimsenin umuru degil.

Kimi Allah Allah Allah diye döner durur, sanki söz kitligina kiran girmis gibi.

Her türlü hopurdanmalardan beyinleri sallanir durur, düsünemez hale gelirler.

Dogru dürüst düsünemediklerinden tekrar baslarlar hopurdanmaya.

Ziplarken hoplarken bu dünyadan göcecek olurlarsa, arkada kalanlar: Eh hic olmasza hayatin tadini cikardi derler.

Kimine göre hayatin tadi budur Hasan Kardesim. Uyarmaya kalkarsaniz bu insanciklari hayatlarinin /agizlarinin tadi kacar.

merdem
1. May 2013, 07:50 PM
Hasan Kardesim, hepimizin duygulu anlari vardir, olmasi da gerekir :)

Ben uzun uzuuuuuuun seneler sonrasi halen Alpay'in FABRIKA KIZI'ni dinleyip duygulaniyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=Yn8uJfbbC8c


Selam ve dua ile.

En kisa zamanda esinizin ve kizinizin sag ve saglim yaninizda bulunmalari ümidiyle.

merdem
17. May 2013, 08:47 AM
Su videoda "Yüksek yüksek tepeler"i çigiran kizlara bakar misiniz. Aslinda bi yas bu. Ama kizlar FIKIR FIKIR söylüyor, SIKIR SIKIR dans ediyor. http://www.youtube.com/watch?v=ixYGFF65k9o. Belki türkü demek Anadolu'da bu demek. Kan kusar "Kizilcik serbeti içtim," deriz.

Sevdigim türküler:

Ah Istanbul http://www.youtube.com/watch?v=P59fD-slmdM
Ağ elime mor kınalar yaktılar http://www.youtube.com/watch?v=krw7a0ZaghI
Yumma gözün kör gibi http://www.youtube.com/watch?v=UU91sHcAS4c

Biraz duygusal takilmama aldirmazsin? Kizim ve esim umreye gittiler. Onlari özledim. Ben gidemedim. Çünkü doktor "Çok büyük kalabaliklara girme," dedi.


Hasan Kardesim,

Kizin ve esinin unreye gitmesi dikkatimi cekti ve bu yüzden Hanifdostlardan bir link ve senden bir satir kopyaliyorum buraya.

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=1112&PN=0&TPN=10


Şimdi Osmanlı revaklarına ya da öteki ek yapılara bakarak "Mescidil Harâm o yapılarla sonradan oluştu..." diyenler çıkıyor. Doğru değil. Mescidil Harâm İbrahim nebinin namaz kıldırdığı cemaatin Kabe'ye sığmayıp avluya taşmasıyla oluştu, ta İbrahim nebi zamanında. Çünkü Mescidil Harâm o ek yapılar değil o alandır. Bakın, şimdilerde cemaat revakların dışına da taştı. Revakların dışı da Mescidil Harâm.



Ibrahim peygamberin Kabe'de (Mekke'de) ne isi var? Rabbimiz Ibrahim'i bir bina insaatcisi olarak mi örnek gösterir bizlere?

Asagidaki ayetlere göre Ibrahim peygamberin Mekke'de bulunmasi demek Araplarinin atalarinin evvelden uyarilmis olmasi demek olur. Ki bazilari parantez arasinda (yakin zamanda uyarilmamis bir kavim) olarak meallendiriyor ayetleri.

Bunu nasil aciklarsin?


Yasin / 2–6: Babaları uyarılmamış bu yüzden de kendileri gafil (duyarsız) bir kavmi kendisiyle uyarasın diye Aziz (çok güçlü), Rahîm’in (çok merhametlinin) indirdiği çok hikmetli Kur’an’a ant olsun ki sen, o gönderilenlerdensin (elçilerdensin), hiç şüphesiz sen dosdoğru bir yol üzerinesin.

Sebe / 44: Ve Biz onlara öyle ders görecekleri kitaplardan vermedik. Kendilerine senden önce bir uyarıcı göndermedik de.



Secde / 3: Ya da onlar, “Onu kendisi uydurdu” diyorlar. Bilakis o (Kur’an), belki doğruya ulaşırlar diye, senden evvel kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan kavmi uyarasın diye Rabbinden gelen gerçektir.

İbrahim / 4: Ve Biz onlara açıkça ortaya koysun diye her peygamberi yalnız kendi kavminin / halkının diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini / dileyeni saptırır, dilediğini / dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O, çok güçlüdür, hikmet sahibidir.

****

Dikkatimi ceken bir konu daha var: Günümüze kadar ulasagelmis rivayetlerden anladigimiz kadariyla, Kabe Tasini (utanmadan) Son elcinin eliyle Kabe'nin kösesine koydugu ifade ediliyor.

Acaba tebligi Allah'in tek ilah oldugunu bildirmesi gereken bir peygambere zamaninda putlarla dösenmis olan Kabe'ye neden tas koyduruyorlar? Kur'an'in neresinde apacik KABE sözcügü vardir Mekke'de ki binaya yönelik?

Hep parantezler arasinda KABE yaziliyor. Rabbimiz (hasa) acikca izahtan yoksun mu kalmistirki parantezler ile tamamlaniyor/meallendiriliyor ayetler?

Maksat nedir bunlarla?

Araplarin putculugu meshurdur, bizi ilgilendirmez, herkes kendi yaptigindan/amelinden sorumludur.


Selam ve dua ile.