PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İsa Nasıl Rableşti?


dost1
4. October 2008, 09:39 PM
İncillerde Tanrılaştırılmış olan Hz. İsa için, nedense doğrudan ‘TANRI İSA’ diye bahsedilmez. Onun tanrı olduğu hakkında bir takım şüpheler kalmasın diye birkaç yerde Hz. İsa’dan ‘Tanrımız’ diye bahsedilir. Hz. İsa için ilahlık hakkında İncillerde kullanılan kelime ‘RAB İSA’ dır.



“5-6 Yerde ya da gökte ilah diye adlandırılanlar varsa da -nitekim pekçok “ilah”, pekçok “rab” vardır- bizim için tek bir Tanrı Baba vardır. O her şeyin kaynağıdır, bizler O’nun için yaşıyoruz. Tek bir Rab var, O da İsa Mesih’tir. Her şey O’nun aracılığıyla yaratıldı, biz de O’nun aracılığıyla yaşıyoruz.” (1.korintliler-8)



Ancak İncil yazarları, eserlerinde Hz. İsa’nın şahsından bahsederlerken, bazen ‘Rab şöyle dedi, Rab şunu yaptı’ gibi hitap etmelerine rağmen, çoğunlukla ‘İsa şöyle dedi, İsa şunu yaptı’ şeklinde, sanki Tanrı olan birinden değil de, sıradan bir insandan bahseder gibi söz etmektedirler. Ayrıca karşılıklı konuşmalarda Hz.İsa’ya ‘Rab’ diye hitap etseler de, bu sesleniş biçimi hiçte Tanrı olan birine hitap ettikleri ciddiyetini uyandırmıyor. Sanki sıradan birine, sanki lakabı ‘rab’ olan birinden bahsediliyor;

“36 Simun Petrus O’na, “Ya Rab, nereye gidiyorsun?” diye sordu.” (Yuhanna-13)



“39 Ölenin kızkardeşi Marta, “Rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu” dedi.” (Yuhanna-11)

“9 Simun Petrus, “Ya Rab, o halde yalnız ayaklarımı değil, ellerimi ve başımı da yıka!” dedi.” (Yuhanna-13)



“21Bana, ‘Ya Rab, ya Rab!’ diye seslenen herkes Göklerin Egemenliği’ne girmeyecek.Ancak göklerdeki Babam’ın isteğini yerine getiren girecektir.“ (Matta-7)



Tabi bu farklı hitabet şekilleri bize, bu kunuda da bir tahrifatın olduğunu kanıtlamaktadır. Bazı yerde bir insan gibi, bazı yerde bir Tanrı gibi unvan olması ve Tanrı gibi hitap şeklininde, yine bir insanla diyolog gibi olması bize acaba bir tercüme hatası mı yapıldı hissini uyandırmıştır. Herhalde kimse, yukarıdaki konuşmalardan ‘RAB’ diye hitap ederek konuşanların, gerçekten Tanrı olduğuna inandıkları biriyle konuştuklarını iddia edemez. Şimdi aşağıda göreceğimiz olayda konu iyice anlaşılmaktadır. Ayni olayda, zamanda ve yerde öğrencileri Hz. İsa’ya bakın ard arda kaç çeşit sesleniyorlar;



“ 3 İki kızkardeş İsa’ya, “Rab, sevdiğin kişi hasta” diye haber gönderdiler.

8 Öğrenciler, “Rabbî dediler

12 Öğrenciler, “Ya Rab” dediler, “Uyuduysa iyileşecektir.” (Yuhanna-11)



İnsanın aklına, İnciller dilimize tercüme edilirken acaba ‘RAB’ olarak tercüme edilen bu kelimenin Yunanca aslının ne olduğunu gelmektedir. Rab ünvanı, Yunancada Tanrı’yı anlatan bir terim bile olsa, öğrencileri, Hz. İsa’yla, bu kelime ile, Tanrı olduğuna inandıkları biri ile konuştuklarını söylemek çok zor. Yani dilimize Yunancadan Rab diye tercüme edilen kelimenin Aramice (İbranice) orijinali nedir. Çünkü burada insanların tanrı olduklarına inandıkları bir kişi ile konuşma tarzına uymamaktadır. Neyin karşılığıdır. Dikkatlice incelediğimizde bu kelimenin Aramice aslının ne olduğunu İncillerden de anlamak mümkün. Bu kelimenin Aramice aslı İncillerde bulunmaktadır ve ‘ RABBİ ‘ kelimesidir. Allah’a şükür ki, İncillerin Aramice asılları ortadan kaldırılmış olmasına rağmen, Yunanca tercümelerinde nasıl olduysa, bazı kelimelerin orijinalleri bırakılmış. Bu kelime de, Yunanca olan eski elyazmalarının bazı yerlerinde aynen bırakılmış ve birçok yerde de, Yunanca karşılığı ‘KYRİOS’ olarak tercüme edilmiştir. Eski Yunanda Helenistik kültürde, bu kelime bir kişiye ‘Efendim’ manasında bir saygı ifadesi olarak kullanılmaktaydı. Yalnız Grekler, aynı şekilde Tanrılarına da bu hitapla seslenirlerdi. Yani hem insanlara, hem de Tanrılara KYRİOS diye hitap ederlerdi. Ayni hitabet İngilizcede de vardır. İngilizce İncillerde bu kelimenin karşılığı, herkesin iyi bildiği ‘LORD’ tur. İngilizcede de bu kelime ile hem insanlara, hem de Tanrılara hitap edilir ve yazı dilinde de, İnsanlara olan küçük harfle ‘lord’ olarak yazılır, Tanrılara olan da büyük harfle ‘Lord’ olarak yazılır. Böylece kime hitap edildiği belli olur. Ama İbranicede ve Yunancada büyük-küçük harf uygulaması yoktur ve bu hitabetle yazılı metinlerde bir tanrıya mı, yoksa bir insana mı hitap edildiğini anlamanız zorlaşır. İbranice Rabbi kelimesinin dilimizde tam karşılığı ‘öğretmenim, hocam veya efendim ‘ dır. Havarilerde, Hz. İsa’ya normal bir insana olduğu gibi ‘kyrios’ manasında ‘efendim’ şeklinde hitap ettikleri muhakkaktır. Ama belli ki İncillere Yunanca şekil verenlerin, bir şeyleri tam anlamlarıyla manalandıramadıkları belli oluyor. Çünkü aynı zamanda Tevrat’ta Tanrının İbranice özel adı olan YAHVE, YAHOVAH (YHWH) ile yine Tanrıya Efendi anlamında sesleniş biçimi olan ADONAY kelimeleri de Yunanca’ya KYRİOS olarak tercüme edilmiştir.34 Burada şunu da belirmek gerekir. Yunanca İncillerde Aramice aslını görmediğimiz halde Hz. İsa’ya efendi anlamında “Adonai” ünvanı ile de hitap edilmiştir ve Yunancaya bu kelime “Krıos” olarak tercüme edilmiştir. Ama ayni şekilde Yunanca İncillerde –Allahın bir lütfu olarak- orijinal “Rabbi” ünvanının bulunması bir insana hitap ettiklerinin ispatı olmaktadır. Tabi bütün bu anlam karmaşıklarının sonunda da Roma –Yunan Kültüründe bir yarı Tanrı, yarı insan bir İSA figürü ortaya çıkmıştır. Bütün bunların sonunda da kilisenin İSA anlayışı şekillenir;

“Kutsal Kitap’ın Mesih’in kimliğiyle ilgili öğretisini şöyle özetleyebiliriz: İsa Mesih tümüyle Tanrı ve tümüyle insandı; sonsuza dek daima böyle kalacaktır.”35

Bu anlayışın Pavlus Hıristiyanlığından kaynaklandığı açıkça bellidir. Pavlus, misyonerlik faaliyeti yaptığı Roma vatandaşları arasındaki, Helenistik Kültüre uygun anlayışta, “Tanrı Oğlu Rab İsa figürü”, sunma anlayışından kaynaklandığı açıktır. Hıristiyanlık hakkında ilk sunulan eserler Pavlus’un Mektupları olmasından dolayı, arkasından diğer İncillerinde Yunanca’ya çevrilmesinde, bu anlayışın etkisi ile bu kelimelerin anlamı saptırılmış oldu. ”Mesih İsa’nın Tanrılığı” kitabında bu konu yapılan bir alıntıyla güzel izah edilmiş;

“İsa’yı, Tanrı için kullanılan ‘Rab’ kelimesiyle adlandırmaları, İsa’yla Tanrı’yı bir tuttukları anlamına gelir. İsa’ya Rab diyenlerin dünyadaki tek monoteist (tek tanrılı) inanca sahip insanlar oldukları hatırlanırsa, kullandıkları Rab kelimesi büyük önem taşır. Yaratıcıyı yaratmış olduğu bir insana benzetmek ve insanla bir tutmak, belki pagan (putperest) bir filozofun yapabileceği, fakat bir Yahudinin asla cesaret edemeyeceği bir şeydi. İmparatorlarına Tanrı gibi tapan Romalılar, birbirlerini “Sezar Rab’tir” diyerek selamlıyorlardı.” 36



Son derece doğru bir ifade. Ancak Kudüs’te ki Yahudi havari topluluğunda, Hz. İsa için kullanılan tanımlama, rabbi veya efendi anlamında adonai kelimesidir. Ama Anadolu’da Yunanlılara Hz. İsa’yı tanıtan Pavlus, onların anlayışlarına uygun, kolayca kabullenecekleri bir tanımlama olarak, Türkçe’ye Rab diye tercüme edilen ‘Kriyos’ kelimesini seçmiştir. Eski Yunanların, sıradan bir insan peygamberin peşinden gitmeleri mümkün değildir. Onlar için Tanrı adına konuşan insanlar, sıradan insandan farklı ve kendilerine “krıos” diye hitap ettikleri Tanrılaşmış insanlardır. Bir din büyüğüne Rabbi tanımlaması bugün dahi İbranicede gerçek anlamında kullanılmakta ve Yahudiler din adamlarına ayni kelime ile hitap etmektedirler. Arapça ile İbranice birbirine yakın Sami dillerinden olduğundan benzer RAB kelimesi de Arapçada sadece Allah’ın isimlerinden olup dilimizde de aynen kullanılmaktadır. Yahudiler Rabbi ile din büyüklerine Hocam anlamında hitap ederler. Ama Tanrıları olan Yahve’ye efendim anlamında Adonai derlerdi. Yani Rab keimesinin İbranicede karşılığı Adonai’dir. İşte Havarilerde Hz. İsa’ya bu kelime ile hitap ederlerdi. Yani ‘hocam, öğretmenim, efendim’. Şimdi bu Rabbi kelimesinin nasıl Rab yapıldığını ve ‘Hocam İsa’ hitabının nasıl ‘Rab İsa’ ya dönüştürüldüğünü ve Hz. İsa’nın nasıl tanrılaştığını görelim;37

“5 Petrus İsa’ya, “Rabbî, burada bulunmamız ne iyi oldu!” (Markos-9)



“4 Petrus İsa’ya, “Ya Rab” dedi, “Burada bulunmamız ne iyi oldu!“ (Matta-17)



“33 Bunlar İsa’nın yanından ayrılırken Petrus İsa’ya, “Efendimiz” dedi, “Burada bulunmamız ne iyi oldu!“(Luka-9)



Bilindiği gibi, ilk yazılan İncil Markos’tu ve Matta ile Luka ondan kopya çekmişlerdi. Yukarıdaki alıntılarda görüldüğü gibi Markos, Petrus’un Hz. İsa’ya, ‘Rabbi-Öretmenim’ diye hitap ettiğini yazmaktadır. Ayni olayı Markos’tan aktaran Matta, ‘Rabbi’ hitabını ‘Rab’ olarak değiştirdi. Bu konuda İncillerde bir çok örnek bulunmaktadır (Markos 4:38, Matta 8:25, Luka 8:24).Ayni saptırmayı Luka’da da görelim;

“51 Kör adam, “Rabbuni, gözlerim görsün” dedi.”(Markos-10)



“33 Onlar da, “Ya Rab, gözlerimiz açılsın” dediler.“(Matta-20)



“41 O da, “Ya Rab, gözlerim görsün” dedi.“(Luka-18)



Rabbuni kelimesinin Aramice’de “öğretmenim” demek olduğunu, Türkçe baskıyı hazırlayan yayınevi tarafından İncil’de dip not olarak vermiştir. Burada ayni olayı Markos’tan aktaran diğer iki Sinoptik İncil yazarı da, Hz. İsa için kullanılan Rabbuni-Öğretmen İsa’yı tanımlamasını, Rab İsa yapıverdiler.38Özellikle de Yunanca KYRİOS tanımlaması, Türkçe’ye RAB olarak tercüme edilince, iş iyice yerine oturmuş oluyor. Çünkü Türkçe’de bu kelime, yalnızca Allah için kullanılan “Sahip, Efendi, Hakim, Besleyen, Yetiştiren” anlamlarında 39 Kuran’da da Allah isminden sonra en çok kullanılan ismidir. Bu durumda, Hz. İsa’nın Tanrılaşma sürecini başlatmış oldular. Tabi bu değişikliği yapanların, bu İncilleri asıllarını İlk yazan Matta, Luka veya başka Yahudi yazarların olması mümkün değil. Bu değişiklikleri yapanlar, bu İncilleri Yunanca’ya çevirirken, belki de masumane bir düşünce ile kendisinin kutsal olduğuna inandıkları, mucizeler gösteren efendilerini, kendi dillerinde ve kendi insanlarının anlayışına göre yüceltmek istediler. Bir art niyet düşüncesi ile veya olduğundan fazla yüceltmek amacı ile bunu yapmadılar. Eski Yunanda ve Helenistik kültürde, yüce bir kişi ‘kyrios-yüce efendi’ olarak tanımlanabilirdi. Bu durumda bu kelimenin İbranice orijinali olan Rabbi yerine, kyrios demekte sakınca görmemiş olabilirler. Ama bu İncillerden daha sonra, tam bir Grek Felsefesi ve Gnostik anlatımlarla yazılan Yuhanna İncili işin dozunu iyice kaçırtmış oldu. Hz. İsa’nın Tanrı olduğunu ispat etmek için yazılan bütün kitaplardaki Tanrılıkla ilgili bütün iddiaların neredeyse tamamına yakını ya Yuhanna İncilinden olan alıntılardır, ya da Pavlus’un Mektuplarından olanlardır. Başka bir şekilde söylemek gerekirse İncilde, Yuhanna İncili ve Pavlus’un Mektupları olmasın, Hz. İsa için ne logos olduğundan, ne Tanrının Ruhu olduğundan, ne Tanrının Oğlu olduğundan, ne de Tanrı olduğundan bahsetmek mümkün değildir. İlk yazılan İncillerde Hz. İsa çok mütevazı biri olarak tanıtılıp, Tanrı yüceltilirken;

“17 İsa yola çıkarken, biri koşarak yanına geldi. Önünde diz çöküp O’na, “İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?” diye sordu.

18 İsa, “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı’dır.”(Markos-10)

Yuhanna’da ise hiçte öyle mütevazı bir kişiden bahsetmez;

“35 İsa, “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi.”(Yuhanna-6)



“12 İsa yine halka seslenip şöyle dedi: “Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.”(Yuhanna-8)

“6 İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi.”(Yuhanna-14)

Hz. İsa daima yüceltilip tanrıya eş konuma getirildiği görülür. Şimdi tekrar iyi değerlendirelim. Acaba Hz.İsa’nın gerçek havarileri O’na “RABBİ” mi, yoksa “RAB”mi derlerdi. Bize inanmayanlar Markos İnciline, İbraniler’e Mektup, Yakup’un Mektubuna, Yuhanna’nın Mektuplarına bakarak gerçek havarilerin Hz. İsa’yı nasıl tanımladıklarını görebilirler.

Kaynak:İlhan Akkurt Hz. İsa Hristiyan mı?)
Buradan alındı. (http://www.hzisahristiyanmiydi.com/?p=30#more-30)

TEBYİN
5. October 2008, 11:32 AM
Aşırı yüceltmecilik hastalığı nasıl ki hiristiyanları yoldan çıkardı,
İslam milliteni de yoldan çıkarmakta,
Bir konuşmasın da şu meşhur! mahmut ustaosmanoğlunun başmüridi bayram ali şunları söylüyordu,
MUHAMMED=ALLAH ama ete kemiğe bürüneni..
Mazallah, müslümanlar da gizli gizli isevileşiyor ama farkında değiller

kuranyeter
5. October 2008, 01:49 PM
o konuşmayı bende dinledim orda bayram ali kendi söylemiyor atası imamı rabbani hazretlerinin bu şekilde dediğini söylüyor kendide zaten aynı şekilde onaylıyor.

bu böyledir nezamanki bir resul gelip ölse o öldükten sonra insanların azgınlığı daha çok artar.

PİLOT
5. October 2008, 03:18 PM
selamlar,

Gerçektende toplumumuzda insanlar Peygamberlerin insan oluğuna inanmak istemiyorlar...hatta bırakın peygamberleri onların arkadaşlarını bile aşırı yüceltiyorlar.

Doğruyu söylemeye kalkıncada kafirlikle suçlanıyorsun.

size bi anımı anlatayım;

Akrabalarım hacı ya gidip gelmişti bizde ziyaretlerine gittik.Orada yaşadıklarını anlatıyorlardı.

biara biz Hamza peygamberle ebubekir peygamberin mezarlarını ziyaret ettik dediler...

Beni ve hanımımı bi gülmek tuttu nedesek ikna edemedik ...

eee, bitarafta koskoca hacılar bi tarata biz her aklımıza geldiğinde güleriz...

hasyetullah
10. December 2009, 11:52 AM
rabbimiz ne güzel demiş dimi dostlar

gönül ve akıl sahiblerinden başkası gereğince düşünemez.

elhamdülillah rabbimiz bizleri bu yola koyduda bizi o beyinsiz takımın müridleri olmakdan korudu.

Ali Rıza Borazan
10. December 2009, 12:39 PM
Hıristiyan toplumlarının nasıl kendi peygamberlerini ilalahlaştırmaları müslümanım diyenler tarafından eleştiriyorlarsa aynı hatayı müslüman olanlar da kendi peygamberlerine vermiş oldukları değeri allahın verdiğinden fazla değer vermeleri de peygamberi ilahlaştırma oluyor.
17/89- Andolsun, bu Kur'an'da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkarda ayak direttiler.

17/90- Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız."

91- "Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın."

17/92- "Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin."

17/93- "Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız." De ki: "Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?"
Allah Kuranda peygamberin yerini ve konumunu tanımlarken. onların peygamber hakkında kuranın dışında yüceltmek adına onu ilahlaştırmıyorlar mı?. Aynı hastalık hıristiyanlarda olduğu gibi islam toplumlarında da vardır. Yani Hıristiyanlar hazreti isayı ilah edinmişlerse, müslümanım deyip de ilhamını kurandan almayanlar da Hazreti Muhammedi ilah konumuna getirmişlerdir. selam ve saygılar sunarım.

hiiic
12. March 2010, 04:37 PM
Edit

dost1
12. March 2010, 08:18 PM
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşim!

Amenna peygamberler ve evliyalar Allahın kuludur, bu gerçeği unutanlar saparlar, ancak itaat konusunda hepsine itaat farzdır ve kuran ayetidir. İtaat ile tapınmayı karıştırmamak lazım. Karıştıranlar isayı tanrılştırdı. Bu gün evliyaya itaat eden "yalnızca Allaha itaat edin" ayetindeki sırrı anlarlar. Çünkü bu sabit ayette zıt ve çelişki gözüken "Allaha ve resulüne itaat edin" ayeti Kurandan bir çelişki midir?
Hiçbir elçi kendisine tapılmasını söylemez, tapılacak ancak Allahtır ancak itaat konusunda evliyaya itaat haktır, bunu diğer mesajlarda açıklamaya çalıştım, hep aynı şeyleri yazıp kelime kalabalığı yapmak istemem

Evliyadan anladığınız nedir açıklayabilir misiniz?

Tapmakla itaat arasındaki farkı açıklayabilir misiniz?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

hiiic
2. April 2010, 02:19 AM
Kuranda; Bilginleri, ilim sahiplerini, kahinleri ve peygamberleri ilahlaştırmamak gerektiği açık bir şekilde yazıyor...
"Eşyanın hakikatı meşayih, meşayihin hakikatı tanrı" gibi felsefi hiçbir delili olmayan, Allahın hakkında hiçbir delil indirmediği içi boş, bunlar Allah katındandır diye insanlara yutturulmaya çalışılan felsefi inançlar ne yazıkki insanı dinden çıkarıp küfre ve şirke götürüyor.

Bu tür sapkın asılsız görüşler hemen her dinde mevcuttu,


Musadan sonra, samirin milleti kandırıp hakikat sohbeti (!) yapıp puta taptırması
İsadan sonra hakikat sohbetleri (!) ile peygamberlerini tanrı hatta tanrının oğlu ilan etmeleri
Muhammetten sonra hakikat sohberleri (!) ile kendisinden sonraki veli ve evliyalara taptırması :)

Bu arada evet kuranda veli kelimesi geçiyor; SAKIN ŞEYTANLARI VELİ EDİNMEYİNİZ...

Allah doğru yoldan saptırmasın