PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Allah Domuz Etini Neden Haram Kılmıştır?


halukgta
5. March 2013, 06:42 PM
Allah Kur’an da, bizlerin ilk okuduğumuzda nedenini tam anlayamadığımız bir emir verdiyse, onu görmezden gelmek yerine, önce ona uymalı daha sonrada nedenini araştırmalıyız. Belki çağımızın ilmi, bu emri gerektiği gibi açıklamaya yeterli olmayabilir. Ama bizler Allah ın yasakladığı şeylere, asla kuşku duymadan elbette kendi nefsimizce, ilavelerde yapmadan uymalıyız. Bilmeliyiz ki Allah bizler için, en güzelini önermiştir.

Yüce Rabbimiz domuz etini bizlere haram kılmıştır. Bunun nedenini belki içinde bulunduğumuz yüz yılda, ilmin-bilimin ileri seviyelerde oluşu nedeniyle biliyoruz. Geçmiş yüzyıllar önce, bu bilgilere sahip olmayan, Allah ın emirlerine iman eden insanlar, hiç kuşku duymadan domuz etinden uzak durmuşlardır. Elbette Allah ın emrinden sapanlara, sözümüz meclisten dışarı.

Peki, sizce Allah domuz etini, neden yememizi yasaklamış olabilir? Bu konuda edindiğim bazı bilgileri, sizlerle de paylaşmak istedim.

Hıristiyanlar eski İncillerinde, domuzun pis olarak geçtiğini bugün itiraf ediyorlar. Bildiğiniz gibi Yahudi inancında da domuz yemek haramdır.

Domuz her türlü şeyi yiyen, pis ortamlarda dolaşabilen bir hayvandır. Yemek konusunda hiç ayrım yapmaz. Pis artıklar, çöpler ne koyarsanız önüne yer. Düşünebiliyor musunuz, domuz kendi ölmüş yavrusunu bile yiyen bir hayvandır.

Domuzlar en hızlı ve en zayıf sindirim sistemine sahiptir. Sindirimleri 4 saat sürüyor. Bu iyi ve sağlıklı bir süre değildir. Sindirim sistemi çok hızlı ve çok zayıf olduğundan, yediği şeylerdeki toksinleri tamamen temizleyemezler ve domuz kendi hücrelerinde depolar. Bu şu anlama geliyor, domuz pislikleri, çöpleri ve diğer hastalıklı canlıları yiyiyor ve etini yiyenler için, 4 saat sonra kasapta parçalara ayrılıyor ve yemeye hazır hale geliyor. Ne kadar büyük bir tehlike değil mi?


Burada ki sorun, toksinlerin tamamen temizlenmemiş olmasıdır. Diğer taraftan Allah ın bizlere helal kıldığı hayvanlardan inek, koyun ve benzerleri, bu hayvanların hepsi temiz beslenen vejetaryenlerdir. Onların sindirim sistemleri, domuza göre, çok daha ileri seviyede.

İneklerde 3 mide vardır ve taze temiz sebzeler sindirim sisteminde işlendiğinde, 12 saat sürüyor. Kıyasladığımızda bir tarafta 4 saat, diğer tarafta 12 saat. Pislik çöp yiyen bir hayvanı mı tercih edersiniz, ya da taze temiz beslenen hayvanımı tercih edersiniz?

Zayıf sindirim sistemi olan, toksinleri depolayan mı? Yoksa toksinlerden tamamen temizlenmiş olanı mı?

Rabbimiz bir hüküm veriyorsa, bizlere düşen onu gereği gibi uygulamak olmalıdır. Elbette Allah ın haram demediği şeyleri de haramlaştırmak, bir o kadar yanlıştır, günahtır.

Aklımıza şöyle bir soru gelebilir. Peki, madem yememiz sakıncalı, Allah neden domuzu yarattı? İşte bu soruyu da kendimize elbette sormalıyız, ama cevabını ararken nefsimizle değil, Kur’an ve aklın çizgisinden sapmadan aramalıyız, bu sorunun cevabını.

Bu soruya verilecek birçok cevap bulabiliriz. Elbette benimde bazı düşüncelerim var, ama sanırım bu vereceğim cevap erken olabilir. Daha doğru cevabı bulabilmemiz için, ilime-bilime-tıbba, biraz daha zaman tanımalıyız diye düşünüyorum.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

merdem
5. March 2013, 07:38 PM
Eline saglik degerli kardesim Haluk,

evet devamli arastirmamiz gerekir ne neden haramdir ne neden dolayi helaldir.

Esasinda temiz ve iyi olan hersey helaldir, rabbimizin buyurdugu gibi.

Domuzun ne kadar pis oldugunu bizler takdir edebiliyoruz, cünlü temizi ve pisi ayirdedebilme kaabiliyetimiz var, igrenc bir seyden tiksiniyoruz. Ama gayrimüslimlerin cogu temizlik denince vücudun ve oturduklari yerin temizligi zannediyorlar. Ne köpekten tiksiniyorlar ne de domuzdan. Kafirlerin kalb temizliginden ne anladiklarini da merak etmege lüzum yok.

Akillari onlarin baska taraflara calisir. Bana neden domuz eti yemedigimi sorduklarinda, domuz etinin bir cok hastaliklara sebeb oldugunu izah ediyorum ve herseyden evvel pis bir hayvan oldugunu. Adamlar pislik yiyip duruyorlar halen farkinda degiller.

Bir de akillarinca sira sunu söylüyorlar, neymis efendim, eski zamanlarda buzdolabi yokmus da yiyecekleri bu yüzden uzun zaman muhafaza etme imkani yokmus da, ha bunun gibi domuz eti cabuk bozulacagi icin mis mis mis.

Alik herifler, buzdolabinin eski zamanlarda olmadigini herkes biliyor, ama o zamanlar kestikleri etler bozulmasin diye kurutarak, tütsüleme sayesinde uzun zaman yenecek halde tutmalarini elbette biliyorlardi.

Haram olmasina ragmen domuzun neden yaratildiginin yanisira veba hastaligina sebeb olan sicanin, denizlerdeki minicik en zehirli hayvanlarin, aids virusunun tasiyicisi maymun cesidinin vb. neden yaratildiklarini da düsünmek lazim.

Hep yalniz güzel ve temiz seyler yartilmis olsaydi, iblis de olmazdi. Demek her bir yaratilisin bir yaratilis sebebi var.

Internette bir arastirma yapin, domuzun dis fircalarindan kirmizi saraba kadar, ekmege renk vermesinden alfaltlarin yapilislarina kadar icine sokulmadigi yer kalmamistir. Insan hayretler icinde kaliyor dogrusu.

Selam ve dua ile.

halukgta
5. March 2013, 07:45 PM
Değerli kardeşim, artık Hristiyanlarda uyandı. Bu bilgileri onların bir toplu konuşmalarından aldım. Halkı bilinçlendiriyorlardı, domuzun pis bir hayvan olduğu konusunda.

merdem
5. March 2013, 08:13 PM
Değerli kardeşim, artık Hristiyanlarda uyandı. Bu bilgileri onların bir toplu konuşmalarından aldım. Halkı bilinçlendiriyorlardı, domuzun pis bir hayvan olduğu konusunda.


Benim cevremdeki hiristiyanlarin uyku ilaci dozajlari bir hayli yüksek olsa gerek, uyandiklari falan yok. En fazla, sagdan sola dönerek yine gözlerini kapatip uyumaya devam ediyorlar.

Hiristiyan milletinin uyandigini görsem, derim ki bu Rabbimden bir mucizedir.

Onlar yalnizca menfaatlerine dokunan konularda uyaniktirlar. Tüm olarak uyandiklarinda zaten vakit coktan gecmis olacaktir.

Selam ve dua ile.

galipyetkin
5. March 2013, 09:25 PM
Lütfen bir de şu yazılanlara bir bakıverir misiniz?

1- http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11079#post11079
2- http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2656

Saygılarımla.
Galip Yetkin

merdem
5. March 2013, 11:09 PM
Lütfen bir de şu yazılanlara bir bakıverir misiniz?

1- http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11079#post11079
2- http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2656

Saygılarımla.
Galip Yetkin


Bakın. R. İhsan Eliaçık ''Domuz eti'' yazısında neler demiş....

''Kur'an domuz etinin yasaklanmasını hep -leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilmiş-ler ile birlikte zikreder. Geçtiği dört yerde (Maide-3, En'âm 145, Nahl-115, Bakara-173). Bir yerde de şöyle der: 'De ki:Allah katında bunlardan daha şiddetli bir CEZAYI HAK EDENLERi size haber vereyim mi? ONLAR Allah'ın lânetlediği, gazap ettiği, KENDİLERİNİ MAYMUNLAR ve DOMUZLAR YAPTIĞI KİMSELERle, tağuta tapanlardır. Böyle doğru yoldan sapıp gitmiş olanları çok berbat bir yer bekliyor'(Maide-60)


Kur'an ise, domuz eti yasağının geçtiği dört yerde de yasaklamakla birlikte ayetin sonunda muhakkak ''mecbur kalırsanız başka. O zaman yiyebilirsiniz'' istisnasını koyar. Bu da gösterir ki domuz etini yasaklamaktan maksat sağlık sorunu filan değildir. Domuzun lânetli hayvan oluşu hiç değildir. Domuzların da doğal denge içinde bir yeri vardır. Boşu boşuna ve sırf pislik olsun diye yaratılmış değillerdir. Allah'ın her yarattığında bir hikmet yok mu?

(Devam edecek.)
Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Domuzun lanetlenmis bir hayvan olduguna inananlardan degilim Allah'a sükür.

Saglik bakimindan yasaklanmis degildir diyorsunuz. Herhaldeki laf olsun torba dolsun diye degildir Rabbimizin domuz hakkindaki bildirileri.

Sayet bir aclari doyumak icin bir yardimda bulunmak amaciyle et hediye edecek olursam, herhalde huyu suyu ve kendisi pis olan bir hayvani layik görüp domuz kestirttirmem.

Kendim icin hos görmedigimi karsimdaki icin de hos görmem.

Biz insanlar her seyi yeriz, nasil diyorlar o terime bilemiyecegim su an, oburcular yakisan bir terim olur, bunun gibi etini yiyecegim hayvanin temiz olmasini arzu ederim. Les yiyen, kendi yavrularini yiyen, tüm pislikleri yiyen bir hayvani tercih etmem dogrusu. Insani parca parca edip domuzun önüne koysan hic itiraz etmeden yemiyeceginden emin misiniz?

Kötü yollardan kazanilan para /faiz/hirsizlik/aldatmacilik vb. nasil uygunsuz bir durum ise, temiz yiyecekler dururken pislikleriyle taninan yiyeceklerde ayni kapiya cikar. Ha les yemissiniz ha les yiyenlerle beslenmissiniz misali.

Bunlar daha ziyade karakter meselesidir, iyiyi, güzeli, temizi ayirdedebilmek. Tabii ki imkanlar müsaade ettigi müddetce.

Bir evin en güzel kati hizmetinize sunulmusken herhalde küflü rutubetli pis kokulu bodrum katini tercih etmezsiniz.

Muz ve karpuz alirken erimis yada porsumus olani almazsiniz.

Kapinizin önünde cöp kutusu dururken halinin üstüne cöpleri biriktirmezsiniz.

Firindan taze somun ekmek almak varken, yol kenarina atilmis küflü 10 günlük ekmekle yetinmezsiniz.

Rabbimizin verdigi nimetlere sonsuz sükürler olsun, birbirinden güzel, lezzetli ve renkli nimetler.

Misallere devam etmeye kalksak kitaplar dolusu yazilar olusturur.

Selam ve dua ile.

Not: Bir de alkol hususundaki görüslerinizi sunarmisiniz Sayin Galip Kardesim:p

hakikat_yolcusu
5. March 2013, 11:46 PM
http://www.youtube.com/watch?v=OCawpY-hAeE
şöyle bir video var.

galipyetkin
6. March 2013, 12:55 AM
Herkes işin gırtlak kısmında. Domuzun veya etinin tertemiz olduğu var mı yazıda; ki domuzun ve etinin pisliği propogandası yapılıyor. Yazıdan bir kere daha şunu anlamayı deneyin; şunu deneyin:

''Yine Kur'an hayvan(domuz) figürü üzerinden de olsa her türden somut(maddi) ve soyut(manevi) pisliklerden uzak durmayı ifade eden kadîm muhayyileyi benimsemekte ve sürdürmekte; evet ama bu ne et sağlığı sorunu, ne de mutfak kültürü meselesidir. Allah müslümanlara damak zevki öğretmiyor ki. Mesele başkadır; bunu görmeliyiz.''

''Başka olan mesele'' de Sayın Eliaçık'ın yazısında ayan beyan anlatılmıştır. tabii ki görmek isteyene.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

merdem
6. March 2013, 01:15 AM
Herkes işin gırtlak kısmında. Domuzun veya etinin tertemiz olduğu var mı yazıda; ki domuzun ve etinin pisliği propogandası yapılıyor. Yazıdan bir kere daha şunu anlamayı deneyin; şunu deneyin:

''Yine Kur'an hayvan(domuz) figürü üzerinden de olsa her türden somut(maddi) ve soyut(manevi) pisliklerden uzak durmayı ifade eden kadîm muhayyileyi benimsemekte ve sürdürmekte; evet ama bu ne et sağlığı sorunu, ne de mutfak kültürü meselesidir. Allah müslümanlara damak zevki öğretmiyor ki. Mesele başkadır; bunu görmeliyiz.''

''Başka olan mesele'' de Sayın Eliaçık'ın yazısında ayan beyan anlatılmıştır. tabii ki görmek isteyene.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.


Iyi güzel de Kardesim, ''mecbur kalırsanız başka. O zaman yiyebilirsiniz'' istisnasını nasil anliyalim? Mecbur kaldigimiz zaman "domuzlasabiliriz" gibi mi?
Medem saglik ve temizlik bakimindan belirti yok, mutfak kültürüyle alakasi yok, hangi durumlarda /mecbur kaldigimizda domuzlasabiliriz/ madem yemekle alakasi yok.

Demek ki ön planda domuzun karakteri var. Domuz yemeyi bir tarafa birakalim;

MÂİDE 60 :

De: 'ALLAH katında bundan daha kötü bir durumu size bildireyim mi? ALLAH kime lanet ve gazap ederek maymunlar, domuzlar, putperestler haline sokmuşsa, işte o kimseler yer bakımından daha kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.

böyle bir benzetme insanin tüylerinin diken diken olmasina, domuzdan otomatikman uzaklasmasina yetiyor.

galipyetkin
6. March 2013, 01:51 AM
Sayın (isterseniz saymayın) merdem.

Siz ayette domuz veya maymunla ima edileni, anlatılmak istenileni anlamıyorsunuz da sanki onlarla özdeşiyorsunuz.

''Demek ki ön planda domuzun karakteri var. Domuz yemeyi bir tarafa birakalim;'' diyerek konu içine girmeye başlamışsınız.

Maide-60. ayette ''o kimseler''in domuz veya maymuna döndürüldüğü değil, maymun ve domuz karakterli putperestler haline sokulduğundan bahsediliyor.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

merdem
6. March 2013, 02:04 AM
Sayın (isterseniz saymayın) merden.

Siz ayette domuz veya maymunla ima edileni, anlatılmak istenileni anlamıyorsunuz da sanki onlarla özdeşiyorsunuz.

''Demek ki ön planda domuzun karakteri var. Domuz yemeyi bir tarafa birakalim;'' diyerek konu içine girmeye başlamışsınız.

Maide-60. ayette ''o kimseler''in domuz veya maymuna döndürüldüğü değil, maymun ve domuz karakterli putperestler haline sokulduğundan bahsediliyor.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.


Degerli Kardesim Sayin Galip, ( birazda siz sayin :p )




Ben Sam'dan mi bahsediyorum, elbetteki domuz karaterinden bahsedildiginin farkindayim ki acikca yazmisim.

Demek ki ön planda domuzun karakteri var. Domuz yemeyi bir tarafa birakalim; isaretini koymusum ekstra.

Hayirli Geceler

Not: bize tercüman lazim olacak, avukata kadar cikmayalim :-)

Miralay
6. March 2013, 01:37 PM
Domuz her türlü şeyi yiyen, pis ortamlarda dolaşabilen bir hayvandır. Yemek konusunda hiç ayrım yapmaz. Pis artıklar, çöpler ne koyarsanız önüne yer. Düşünebiliyor musunuz, domuz kendi ölmüş yavrusunu bile yiyen bir hayvandır.


Selamünaleyküm değerli kardeşlerim. Çok değerli Haluk abimin yazısının bu kısmı aklıma takıldı.

Bildiğiniz üzere tavuk ta aynı şekilde beslenen bir hayvandır. Neden domuz eti haram da tavuk hakkında böyle bir bilgi yok.

En güzeli, haram olmasının nedenlerini araştıracağımıza,"semi'na ve ata'ne" diyerek bunun Allah'ın emri olduğunu idrak ederek, itaat etmektir.

Oysa günümüz doktorları şarabın faydalarını saymakla bitiremiyorlar. Özellikle Avrupadaki doktorlar," günde 1 duble kırmızı şarap içerseniz kalp krizi riskinizi azaltmış olursunuz" diyorlar. Kur'an da da şarabın faydalarının da olduğunu, zararlarının ise daha fazla olduğunu bildirmekte.

Biz en iyisi faydasına ya da zararına bakmadan emre kayıtsız şartsız itaat edelim.
Yoksa uzmanlar domuz etinin, denilenin aksine zararlı değil de çok faydalı olduğunu iddia etselerdi; onu emre muhalefet ederek yiyecek miydik?

Selam,saygı ve dualarımla.

mustafabey
6. March 2013, 05:56 PM
Kuranda domuzla ilgili geçen bölümler;

Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 60. De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuz lar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 145. De ki: “Bana vahyolunan şeylerde bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.

Diyanet Meali - en-NAHL : 115. (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.


İncilde ne yazıyor birde ona bakarsak; yeme içmeyle ilgili yapılan açıklama;

İnsanı Kirleten Nedir?
(Mar.7:14-23)

Mat.15: 10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, "Dinleyin ve şunu belleyin" dedi.

Mat.15: 11 "Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır."

Mat.15: 12 Bu sırada öğrencileri O'na gelip, "Biliyor musun?" dediler, "Ferisiler bu sözü duyunca gücendiler."

Mat.15: 13 İsa şu karşılığı verdi: "Göksel Babam'ın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir.

Mat.15: 14 Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer."

Mat.15: 15 Petrus, "Bu benzetmeyi bize açıkla" dedi.

Mat.15: 16 "Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?" diye sordu İsa.

Mat.15: 17 "Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz?

Mat.15: 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.

Mat.15: 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.

Mat.15: 20 İnsanı kirleten bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı kirletmez."

İncilde durum güzel bir şekilde açıklanmış; ağza giren değil ağızdan çıkan insanı kirletir, necis kılar, yani domuzlaştırır. Arınmak temizlenmek işte bu necasetten kurtulmak, düşüncelerin temizlenmesiyle yani; İNSANileşmesi ile mümkün olur.

Allahın yarattığı hiçbirşey pis ve boşyere değildir, doğada mutlaka bir görevi vardır, bizim için zararlı görülebilir, bizim işimize yaramayabilir, hatta bize zararlı olabilir ama bu onun pis ve necis olduğunu göstermez. Domuzda Allahın yarattığı bir hayvan türüdür.

İnsana her şeyi öğreten Allahtır, bu öğreti Allahın yarattığı ayetlerin incelenmesi ile olmaktadır. Bizim kullandığımız, ağzımıza aldığımız, bir şeyi tarif etmek için sarf ettiğimiz çoğu kelimeler doğadan esinlenerek, yani yaratılan ayetlerin okunması ile şekillenmektedir, yaratılan ayetler ne kadar iyi okunabilirse tanımlamada o derece isabetli olacaktır.

Domuz eti yemek insanı kirletir, dinden(insanlıktan) çıkarır mı? Araplar Müslüman olmadan öncede domuz eti yemiyorlardı, hatta domuz çölde yetişmez. Hatta domuz hayvanını hiç görmemişlerdir bile, o devirde ticaret yoluyla bile mekkeye medineye götürülemez, sıcaklıktan dolayı.

Ama domuz kelimesinin insanların aklında geçmişten beri bir algılanması var, tanımlanması bir karekteri oluşmuştur. Birisine aslan gibisin denince övünç olarak algılar, halbuki oda bir hayvandır, veya eşeksin, katır gibisin, çakalsın denince pek hoşlanılmaz. Bu kelimeler artık bir karakteri ifade eder hale gelmiştir.

Domuz eti yemek, domuz karakterine bürünmek, maymunlaşmak; yani insanlıktan çıkacak hal ve hareketlere bürünmek, kötü söz söylemek, küfretmek, gıybet etmek, yalan söylemek; haksızlık yapmak, başkasının hakkını yemek, yapılanda aşırıya kaçmak, haddi bilmemek, akılsızca her şeye saldırmak, el uzatmak… gibi uzatılabilir.

Allah israiloğullarına domuz etini ve iç yağını haram kılmıştır.

Domuz eti, fitne, birbirlerinin etini yemek (gıybet etmek) haram'dır.
Kendi pisliği ile uğraşan kavim, gün gelir yok olur.
Bu ayetleri yaşam içinde görenler ona ehil olanlardır
Allah, ayetlerini akıl sahiplerine ve düşünen bir kavime indirmiştir.
İndirilen ayetlerde esas olarak ne anlatılıyor, günümüze uyarlaması nedir? Yaşantımızdaki yeri nedir? Hiçbirşeye körü körüne itaat edilmez, iman edilmez. Anlaşılmayan hiçbir şeyin dinde değeri yoktur. Teslimiyet Allahadır, Allahın yarattığı ve indirdiği ayetleri birlikte okuyarak, üzerinde düşünerek imana kavuşmayı, kurtulmayı dileyelim.
Selamlar…

aorskaya
7. March 2013, 11:52 AM
Selamun aleyküm.

Bu yazımda; domuz etinin pisliğini kendine göre açıklamaya çalışan kardeşlerime eleştirilerde bulunarak, nasıl hataya düştüklerini göstermeye çalışacağım.

Sevgili kardeşlerim;

Öncelikle iyi niyetinden emin olduğum sevgili haluk kardeşimin çok iyi düşünmeden bir açılış yazısına tenkitlerim olacaktır.

Başlık konusu; domuz etinin neden haram olduğunun açıklanmasına yönelik, içeriği hakkında kesin bilgi sahibi olunamayacak olmasına rağmen kesin biliniyormuş gibi gerekçeler sunulması yanlışını içermektedir.

Kur'anda yenecek hayvanlardan ve hayvan ürünlerinden hangilerinin haram olduğu anlatımına dayanarak domuz etinin neden haram olduğu açıklanırken, kur'anda domuz etinin "sadece onun pis oluşuna" vurgu yapılarak haram kılınması üzerinden "pis" deyiminin ne demek olduğu tanımlanmaya çalışılarak ve aslında çok geniş anlamları barındıran "pis" deyiminin dar anlamda tanımı yapılmak suretiyle hatalı gerekçelendirmeler de bulunulmuştur.

Kur'an anlatımına göre domuz eti haramdır, çünkü pistir. Kur'an da bu kadar bir açıklama vardır.

Şimdi, bizlere düşen sadece domuz etinin en geniş şekliyle pis olduğunu kabul edip, yememek olmalı iken, domuz eti şu sebeple pistir, yenmemesi gerekir diye bir yorum, kur'ana dayalı anlayış olmak yerine bizlerin şahsi anlayışıdır.

"Kur'anda domuz eti, şu sebeple pistir" denmemiştir. İyi anlamaya çalışalım. Sadece "pis" deyimiyle, "şu nedenlerle pistir" deyimi aynı şey değildir, arasında çok büyük farklar vardır.

O halde, bizler pis deyimini kendi bildiğimiz "pis kabul ettiğimiz şeylerin bir kısmı ile sınırlandırmamalıyız." Bilinen, bilinmeyen bütün pis kabul edilen şeyler, bu "pis" kavramı içinde yer alabilir.

Bu durumda biz kendimize göre pisliği, bir kaç bilindik pislik sayılan şeylerle sınırlamadan, sadece; pis ama pisliğin hangilerine sahip olduğu için pis olduğunu bilemeyeceğimizi kabul ederek, ayeti anlayıp, hayatımıza uygulmalıyız.

Bana göre; Haluk kardeşim ve yine pisliği aynı şekilde sınırlandırarak tanımlamaya, açıklamaya çalışan kardeşlerimiz bu bakımdan hatalıdır.

Nitekim, yazıda "pis" deyimi için sınırlar çizerek açıklama yapan kardeşlerimize, sevgili miralay'ın önceki yazılarda katılmakla birlikte, sonraki bir yazısında; "domuz yedikleri yüzünden pis kabul edilip, haram ilan ediliyorsa, tavuklarda aynı şeyleri yiyebiliyor, ama haram değil" şeklinde bir yazı tamda "pis" deyiminin içini bizlerin doldurmaması gerektiğini, bunun içeriği ile ilgilenmeden, kendisini dikkate alarak domuz etini yemememiz gerektiğini kabul etmemiz gerektiğini çok güzel örnekliyor.

Bu kısmı toparlayacak olursak; bizler domuz etinin haram olduğunu, çünkü onun pis olduğunu bilmekle yetinerek bu eti kendimize gıda olarak tüketmemeliyiz. Domuz eti için, bilmediğimiz halde "şu sebeple psitir" diye kendimize sebep bulmamıza gerek yoktur. Çünkü, bulduğumuz sebepler yerine başka sebepler yüzünden de pis olabilir.

Kısaca domuz eti, pistir, yememeliyiz... Buna kendimizin sebep bulma ihtiyacımız yoktur. Rabbimiz pislik sebeplerini dileseydi ayrıca belirtirdi. Ama belirtmediğine göre, bizler de bu kadarını bilmekle yetinip, sebepleri kendimiz belirlemeyelim. Aksi halde, rabbin hükümlerine ortak olmaya çalıştığımızı farkedelim.

Saygılarımla,
aorskaya

aorskaya
7. March 2013, 12:32 PM
Selamun aleyküm,

Yazımın bu kısmında ise hatalı şekilde gerekçelendirilerek açılan bir konu olsa da ibretlik bazı durumların açığa çıkmasına sebep olması yüzünden ayrıca öneme sahip olan bu başlığın altında; yine çok iyi düşünmeden yazan yada kur'andaki özgün anlatımı umursamayan kardeşlerimizin hatalarına (bilerek bu şekilde yazdıklarını bilemediğim için suç demiyorum, hata kabul ediyorum) değineceğim.

Sevgili kardeşlerim;

Bu forumda okuduğum bazı yazılar yüzünden bazen burasının hanif müslümanların bir forumu yerine imansızların bir forumu olduğu görüntüsüne büründüğünü üzülerek belirtmekle yazıma başlıyorum.

Yazdıklarım, tenkit ettiğim kardeşlerime ağır gelebilir. Ancak, hiç kimse; yazı konusunun şahsı ile ilgili olmadığını, tamamen yanlış anlamalara sebep olabilecek açıklamaların doğrusunun ne olduğunun kendime göre anlatımı olduğunu kabul ederek, yazım üzerine görüşlerini bir kere daha gözden geçirmeleri gerektiğini değerlendirsinler.

Yazı konusu çok basit ve kolay anlaşılabilir olan rabbimizin haramla ilgili bir emridir.

Emir; domuz etinin haram oluşudur. Gerekçe olarakta sadece "pis" olduğudur.

Şimdi iyi dikkat edelim:

Haram olan nedir? Domuzmu? yoksa domuz etimi?

Cevap: domuz eti!

peki, domuz eti denerek, özellikle okuduğunu anlayabilecek en küçük yaşlardaki çocukların bile anlayabileceği bu deyimi buradaki kocaman akıllı kardeşlerimiz neden doğru anlayamaz!

Bunun; ayetleri reddetmekle kafir olmak, münafıklık gibi sebeplerde dahil, çok sayıda sebebi sayılabilirse de bizi ilgilendiren müslüman olmakla birlikte, ayetleri anlama noktasında kendi kibirine yenik düşerek, zorlama akıl yürütmek suretiyle, adeta salt kendi aklını ilahlaştırdığını göremeyen kardeşlerimizin durumudur.

Şimdi, bu kardeşlerimizin, salt aklın insanı nasıl hatalara düşürdüğünü, aklın kur'ana dayanmadıkça, kalbin samimi olarak kur'an gerçeklerini kabule yanaşmadıkça nasıl tehlikeli durumlara düştüğünü birlikte görelim.

Rabbimiz, "...domuz eti haramdır..." demekle yetinmiştir.

Domuz eti... Domuz değil!

1- Peki sizler nasıl oluyorda, bu farkı anlayamayarak, domuzun sembolize olduğunu, aslında domuz karakteri üzerinden, bazı davranış yada ilişkilerin, tutumların haram kılındığını söyleyebiliyorsunuz?

2- Sizler, bu şekilde kabul ve iddiada bulunmakla, domuz eti ile ilgili ayetlerle burada haram kılınan bir hayvan etinin haramlığını ortadan kaldırdığınızı ve onun tüketilebileceğine ruhsat verdiğinizi, kabul ettirdiğinizi gerçekten göremiyormusuz, yoksa sıradan akıllı müslümanlardan farklı olmak adına ayetlerin gerçek anlamlarını değiştirmenin bedelini göze alarak, kibirinize, egonuza yenikmi düşüyorsunuz?

3- Sizlerin ayetleri herkesten farklı anlamak adına yaptığınız zorlamalar yüzünden mantık dışılığını göremediğiniz bazı durumlarda şudur. Ayetin devamında; "mecbur kalınırsa, haddi aşmadan domuz etinin tüketilebileceği" açıklamasına dikkat etmeyip, görüşünüzü bu cümle anlatımıyla sağlamaya, destelemeye çalışmamanız da hatanızı görmenize engel oluyor.

Eğer, haram olan domuz eti yerine, domuz pisliğinde olan davranış, hal, hareket yada olaylar ise bunlar hangi mecburi durumlar nedeniyle helal olabilir? Lütfen açıklayın, haram davranışların helal olabilmesi için mecbur olan sebepler neler olabilir?

Örneğin, zina, tecavüz gibi pis şeyler, hangi gerekçelerle normla kabul edilebilir?

4- domuz eti yanında, aynı ayette yer verilen diğer haramları da aynı yorumlarla ortadan kaldırdığınızın farkındamısınız? Bunu bu kadar detaylı olarak gerçekten düşündünüzmü? yada şimdi düşünerek, hatalı olduğunuzu yazabilirmisiniz?

5- Peki sizler, kur'andaki ayetleri mecazdı, semboldü vb. gibi zorlamadan anlamaya çalışan bizlere, hayvanlardan haram olanların olup olmadığını, varsa hangi hayvanlar ve hayvan ürünlerinin haram olduğunu yazabilirmisiniz?

Lütfen yazınız, çünkü bu ayeti sizin gib anladığımızda haram olan hayvan kalmıyor!

saygılarımla
aorskaya

not: Yazılar içinde verilen bir linkte; bir kardeşimizde, "Allahtan başkası adına boğazlanan..." dan ne anlaşılması gerektiğini sorgulamıştı... Hala, aynı sorgusu devam ediyorsa, gerekirse onu da açıklamaya çalışalım.

aorskaya
7. March 2013, 01:53 PM
Kuranda domuzla ilgili geçen bölümler;

Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 60. De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuz lar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 145. De ki: “Bana vahyolunan şeylerde bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.

Diyanet Meali - en-NAHL : 115. (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.


İncilde ne yazıyor birde ona bakarsak; yeme içmeyle ilgili yapılan açıklama;

İnsanı Kirleten Nedir?
(Mar.7:14-23)

Mat.15: 10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, "Dinleyin ve şunu belleyin" dedi.

Mat.15: 11 "Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır."

Mat.15: 12 Bu sırada öğrencileri O'na gelip, "Biliyor musun?" dediler, "Ferisiler bu sözü duyunca gücendiler."

Mat.15: 13 İsa şu karşılığı verdi: "Göksel Babam'ın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir.

Mat.15: 14 Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer."

Mat.15: 15 Petrus, "Bu benzetmeyi bize açıkla" dedi.

Mat.15: 16 "Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?" diye sordu İsa.

Mat.15: 17 "Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz?

Mat.15: 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.

Mat.15: 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.

Mat.15: 20 İnsanı kirleten bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı kirletmez."

İncilde durum güzel bir şekilde açıklanmış; ağza giren değil ağızdan çıkan insanı kirletir, necis kılar, yani domuzlaştırır. Arınmak temizlenmek işte bu necasetten kurtulmak, düşüncelerin temizlenmesiyle yani; İNSANileşmesi ile mümkün olur.

Allahın yarattığı hiçbirşey pis ve boşyere değildir, doğada mutlaka bir görevi vardır, bizim için zararlı görülebilir, bizim işimize yaramayabilir, hatta bize zararlı olabilir ama bu onun pis ve necis olduğunu göstermez. Domuzda Allahın yarattığı bir hayvan türüdür.

İnsana her şeyi öğreten Allahtır, bu öğreti Allahın yarattığı ayetlerin incelenmesi ile olmaktadır. Bizim kullandığımız, ağzımıza aldığımız, bir şeyi tarif etmek için sarf ettiğimiz çoğu kelimeler doğadan esinlenerek, yani yaratılan ayetlerin okunması ile şekillenmektedir, yaratılan ayetler ne kadar iyi okunabilirse tanımlamada o derece isabetli olacaktır.

Domuz eti yemek insanı kirletir, dinden(insanlıktan) çıkarır mı? Araplar Müslüman olmadan öncede domuz eti yemiyorlardı, hatta domuz çölde yetişmez. Hatta domuz hayvanını hiç görmemişlerdir bile, o devirde ticaret yoluyla bile mekkeye medineye götürülemez, sıcaklıktan dolayı.

Ama domuz kelimesinin insanların aklında geçmişten beri bir algılanması var, tanımlanması bir karekteri oluşmuştur. Birisine aslan gibisin denince övünç olarak algılar, halbuki oda bir hayvandır, veya eşeksin, katır gibisin, çakalsın denince pek hoşlanılmaz. Bu kelimeler artık bir karakteri ifade eder hale gelmiştir.

Domuz eti yemek, domuz karakterine bürünmek, maymunlaşmak; yani insanlıktan çıkacak hal ve hareketlere bürünmek, kötü söz söylemek, küfretmek, gıybet etmek, yalan söylemek; haksızlık yapmak, başkasının hakkını yemek, yapılanda aşırıya kaçmak, haddi bilmemek, akılsızca her şeye saldırmak, el uzatmak… gibi uzatılabilir.

Allah israiloğullarına domuz etini ve iç yağını haram kılmıştır.

Domuz eti, fitne, birbirlerinin etini yemek (gıybet etmek) haram'dır.
Kendi pisliği ile uğraşan kavim, gün gelir yok olur.
Bu ayetleri yaşam içinde görenler ona ehil olanlardır
Allah, ayetlerini akıl sahiplerine ve düşünen bir kavime indirmiştir.
İndirilen ayetlerde esas olarak ne anlatılıyor, günümüze uyarlaması nedir? Yaşantımızdaki yeri nedir? Hiçbirşeye körü körüne itaat edilmez, iman edilmez. Anlaşılmayan hiçbir şeyin dinde değeri yoktur. Teslimiyet Allahadır, Allahın yarattığı ve indirdiği ayetleri birlikte okuyarak, üzerinde düşünerek imana kavuşmayı, kurtulmayı dileyelim.
Selamlar…

Selamun aleyküm,

Yukarıya alıntıladığınız ayetlerde, hayvanların ve ürünlerinin hangilerinin haram olduğu ve helal olmakla birlikte hangi durumlarda harama dönüştüğü, açıkça, tartışmaya yer vermeyecek şekilde belirtilmiş. Ancak;

Bizlere okumakta olduğumuz indirilmiş kur'an yetmiyormu da incille konuyu desteklemeye çalışmışsınız?

1- İncilde geçen bu anlatımın, incilin orijinalinde olduğunu, yada aynı şekilde olduğunu nerden, nasıl biliyorsunuz? Kaynağınız nedir?

"Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığınız şeylerin peşine düşmeyin" diyen rabbimizin sözünü bilmiyor olamazsınız diye düşünüyorum. Ama unuttuğunuzu söylemek gerekir.

Şimdi, incille desteklemeye çalıştığınız durumla, rabbin haram ettiği domuz etini haramlıktan çıkarma yanlışında ve gayretinde olduğunuzu görebilirmisiniz?

Bütün savınız, domuz ve onun pisliği, karakteri üzerinedir. Halbuki, ayete dikkat ederseniz, "domuz" yerine "domuz eti" denerek, bizzat hayvan olan domuzun etinin haram kılındığını görün ve ayetin anlamını kaydırma hatanızı düzeltmeye çalışın.

2- İncilde geçen, "ağıza giren değil ağızdan çıkan insanı kirletir" sözü bile domuz etinin haramlığını ortadan kaldırmaz.

İnsan elbette domuzu da yese sindirim sonucu, onu atarak yememiş haline dönebilir. Ama, konu insanların kirlenmesi yada kirlenmemesimidir?

Domuz eti yenmesinin haram edilmesinde, rabbimizin bu şekilde bir açıklamasımı vardır kur'anda acaba? varda bizllermi göremedik!

Ayrıca, madem ağza giren insanı kirletmez ise her şey yenilebilirmi? Örneğin, insan yada hayvan dışkısı yenilebilirmi? Dolayısıyla, olay bir sindirim problemi, yada pislenme, kirlenme gibi kendi kafamızdan bulduğumuz bir sebebe bağlanmamalıdır.

Rabbimiz, domuz etini haram etmiştir, gerekçe olarakta pis demiştir. evet, sadece "Pis" demiştir. Ama, pisin sınırlarını, sebeplerini belirtmemiştir.

Bu nedenle, bu kadar kolay bir anlatımı, bakara suresinde inek kesmek istemeyenlerin konumuna kendimizi düşürmeden anlamak çokmu zor.

Üstelik, hayvan olan domuzdan başka yerlere gidilerek, konunun çarpıtılmaması için "domuz" değil "domuzun eti" haram kılınmış ve bu şekilde de kitapta yer verilmiştir.

Yazınızdaki diğer hususlara (analamak isteyen için yukarıda yaptığım açıklamalar yeterli olacağını düşündüğümden) değinmeyeceğim.

saygılarımla...
aorskaya

mustafabey
7. March 2013, 05:05 PM
Aleyküm Selam;

Kelam ve kelimeler hakkında düşünüp idrak ve muhakeme ile hayrı satın almamız gereklidir.
Kelamlar hiç bir zaman akıl olamaz. Kelam ve kelimeler akla ulaştıran bir yoldur.
Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
Din insanın sınırlarını çizer, bu sınırlarda, çizgide yaptığımız her türlü hal, hareket ve düşünceler ibadettir.
Allah, insanın sınırlarını çizmiştir.
Bunun adına Din denir.
İnsan, kendi sınırlarının dışına çıktığı zaman, herşey dehşettir.


Kelamlar soyuttur, temsil ettiği anlam ve manalar semboller vardır. Aklımız ve bilgimiz ölçüsünde bu manaları kavrar yaşam içerisinde görebiliriz. Kelamlar tek manada değildir, bizim bunu anlayamamış olmamız, soyut algılama bilincine olgunluğuna erişememiz, anlamaya çalışanları şuçlama hakkını bizde doğurmaz.
Dini anlamak, soyut kavramaya bağlıdır, soyut kavrama yeteneği yoksa tutuculuk ortaya çıkar, illede benim dediğim, atalarımın dediği doğrudur anlayışı ortaya çıkar.


Bir kavramın farklı boyutlarını görmeye çalışmak, üzerinde düşünmek, aklı işletmeye çalışmak, kelimenin özünü kavramaya çalışmak, bu anlatılanların insanlıkla nasıl ilişkisi vardır gibi problemleri çözmeye çalışmak kimseyi dinden çıkarmaz, bilakis imana dine yaklaştırır.


Çocuklar somut kavramları anlarlar, soyut kavramlar çocukların anlayacağı düzeyde değildir, çünkü çocuklar daha soyut kavramları anlayacak olgunluğa ulaşmamışlardır. Bu bir süreçtir, bir anda ulaşılacak bir durum değildir. Çocuklara şekilsel, somut verilerle açıklama yapılır, bu bir eğitim işidir. Dinde de durum aynıdır, ilk önce somut, şekilsel olarak algılama vardır, sonraki aşamalarda düşünerek soyut kavramlar anlaşılalabilir.
Tekrar söylüyorum kelam ve kelimeler akıl değildir, akla ulaştıran bir yoldur, rehberdir.


Helal ve haram bir lokmadır, bu lokmada bizim yediğimiz içtiğimiz şey manasında değildir.

Helal olan; insan onuruna ve haysiyetine yaraşır bir şekilde, düşünerek aklederek yapılan, insanın yüzünü ağartan, insanın kursağının kaldırdığı her türlü eylem ve düşünceler…

Haram olan, insan onuruna yaraşmayacak şekilde, domuz karakterine bürünerek, düşünmeden, akılsızca, duygusal olarak istek ve arzuların kontrolüne girerek, fitne ve fesat çıkarmak, hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığın şeyleri başkasına satmak, laf getirip götürmek, resullerin ibret olarak bıraktıklarını ve Allah kelamını sanki resul gibi kendininmiş gibi üstünlük taslamak, insanları esir etmeye çalışmak, insanları Allahın yolundan ve ibretinden alıkoymak necistir, haram olanlardır.

Haram ve helal olanlar yiyecek içecek mevzusu değildir, dinin temeli İNSAN’dır. İnsanlık dışına taşanlar haram, insanlık içine girenler helaldir. DİN ve İNSAN kavramlarını birlikte değerlendirirsek olayı daha iyi kavrayabiliriz.
Beden ve canımız bize emanettir, emanete saygı göstermeliyiz, bedenimize ve canımıza zarar verecek hal ve hareketlerde bulunmamalıyız. Ne yiyip içeceğimizide bu kapsamda değerlendirebiliriz. Domuz etine zorda kalsakda yemeyiz, ot yeriz bu durum ayrı. Kitapda anlatılan domuz etinin ne olduğunu asıl soyut manada anlayabilirsek isabetli olacaktır.

Bu kavramları anlamak için daha derin düşünmeliyiz, bizim buna ihtiyacımız var. İnsanlar bir robot değildir, şunu yap bunu yapma denemez, şu günah bu sevap diye bir sınırlama, tanımlama olmaz, ölçüye göre, bilgisine göre aklederek düşünerek insan ne yapacağına karar verir, mükafatını veya cezasını görür. Yaşamdaki her şey deneyim ve tecrübe ile elde edilir, insanlar yanlış yaparak doğruya ulaşır. Yapılan tüm yanlışların amacı bir doğruyu ortaya çıkarmak içindir. İnsanlığın ilerlemesi kolay olmamaktadır.

Günah insanın ağzınızdan çıkan, bilmeden sarfettiğimizdir, imanı bozar. İnsan insana fitne verir, yaşamdan aldığımız, kendi deneyimimiz bizi doğruya ulaştırır, asıl olan yaşamdır, anlatılanlar değil. Ayetleri yaşamdan okuyanlar ona ehil olanlardır, kelimeden değil. Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.

dost1
7. March 2013, 05:54 PM
Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah Enam 145 de:
" Kul la ecidü fiyma uhıye ileyye muharremen alâ taımin yat'amühu illâ en yekûne meyteten ev demen mesfuhan ev lahme hınziyrin feinnehu ricsün ev fiskan ühille li ğayrillahi bihi, femenidturre ğayre bağın ve la adin feinne Rabbeke Ğafurun Rahîym"

"De ki: “Bana vahyolunanda, onları yiyen için, leş veya akıtılmış kan, yahut domuzun eti -ki şüphesiz o [domuzun eti] ricstir [kirlidir, rahatsızlık vericidir][/B]- yahut Allah`tan başkası adına kesilmiş bir fisk olan hariç, haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Artık kim çaresiz kalırsa, tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere… ” İşte, şüphesiz senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. "

Nahl 115 de:
"İnnema harrama aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve" ma ühille li ğayrillahi bih* fe menidturre ğayre bağın ve la adin feinnAllahe Ğafurun Rahıym"

"O [Allah], size ancak leşi, kanı, domuzun etini ve Allah`tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Artık her kim saldırmadan ve aşırı gitmeden zorlanırsa, bilsin ki şüphesiz Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir. "


Bakara 173 de:
"İnnema harreme aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve ma ühille bihi li ğayrillah* femenidturre ğayre bağın ve la adin fela isme aleyhi, innAllahe Ğafur’ün Rahîym"

O, size ölü hayvanı, kanı, domuzun etini ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanları haram kıldı. Sonra kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek üzere ona bir günah yoktur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.


Maide 3 de :
"Hurrimet aleykümül meytetü veddemü ve lahmül hınziyri ve ma ühille li ğayrillahi bihi velmünhanikatü velmevkuzetü velmüteraddiyetü vennetıyhatü ve ma ekeles sebüu illâ ma zekkeytüm ve ma zübiha alen nüsubi ve en testaksimu bil ezlam zâliküm fisk elyevme yeiselleziyne keferu min diyniküm fela tahşevhüm vahşevni, elyevme ekmeltü leküm diyneküm ve etmemtü aleyküm nı'metiy ve radıytü lekümül İslame diyna femenidturre fiy mahmesatin ğayre mütecanifin liismin feinnAllahe Ğafurun Rahîym"

"Size leş, kan, domuzun eti, Allah`tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün şu küfretmiş olan kimseler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Öyleyse onlara haşyet duymayın Bana haşyet duyun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak da İslâm’a razı oldum. Artık kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden zorda kalırsa, bilsin ki şüphesiz Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir."

Âyetlere baktığımızda Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştır: Bu gerekçelerden birisi,
yiyeceklerin “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” olması, diğeri de
“fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıdır.

Haramlaşmasındaki gerekçelerden birisi olan “ الرِّجسrics” sözcüğünün vaz’ [ilk konuş] anlamı “rahatsız eden şiddetli gök gürültüsü, deve sesi” olup sonraları insana rahatsızlık, acı ve ıstırap veren ve bunlara sebep olan her şeye “rics” denilir olmuştur:

“Rics” sözcüğü “kirlilik, kir [temiz ve temizliğin karşıtı]” demektir. Her türlü kir, pislik “rics”tir. Bu sözcükle “haram, kötü fiil, azap, lanet ve küfür” de kastedilir.
Kur’an’da geçen “رجسrics” sözcükleri “رجزricz [azap]” sözcüğüyle aynı olup sondaki “س s” harfi “ز z” harfine dönüşmüştür. “اسدesed [aslan]” sözcüğünün “ازد ezed [aslan]” söcüğüne dönüştüğü gibi.

Zeccac “Rics, Allah’ın kötülemesine sebep olan her şeydir” demiştir. Birisi kötü, çirkin bir şey yaptığı zaman “racese’r-racülü [kişi çirkin iş yaptı]” denir.

Bu sözcüğün “recs” formundaki anlamı, “çok şiddetli, rahatsız edici gök gürlemesi ve deve böğürmesi” demektir. (Lisanü’l Arab, c. 4, s. 75, 76 Rcs mad. El-Müfredat, rcs mad.)


Şimdi de rics” sözcüğünün geçtiği ayetlere bakalım.

5.90 - Yâ eyyuhellezîne âmenû innemel hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsum min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn

Ey iman etmiş kişiler! Hamr [içki/herhangi bir yolla aklı örtmek], kumar; her türlü kolay kazanç amaçlı şans oyunu, kulluk edilen nesneleri, kişileri temsil eden işaretler; semboller ve fal okları; tüm kehanet araç ve gereçleri ancak şeytan işinden zarar veren şeylerdir. Öyleyse durumunuzu korumanız, kurtulmanız için bu şeytan işinden kaçının.

6.125 - Femey yuridillâhu ey yehdiyehû yeşrah sadrahû lil islâm, ve mey yurid ey yudıllehû yec'al sadrahû dayyigan haracen keennemâ yessağ'adu fis semâé', kezâlike yec'alullâhur ricse alellezîne lâ yué'minûn

Ve sonra, Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, İslâm için onun göğsünü açar. Kimi de saptırmak isterse göğsünü öyle sıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. İşte böyle, Allah, pisliği [zarar, azap veren şeyleri] iman etmeyenlerin üzerine bırakır/atar.

6.145 - Gul lâ ecidu fî mâ ûhıye ileyye muharramen alâ tâımiy yat'amuhû illâ ey yekûne meyteten ev demem mesfûhan ev lahme hınzîrin feinnehû ricsun ev fisgan uhille liğayrillâhi bih, femenıdturra ğayra bâğiv ve lâ âdin feinne rabbeke ğafûrur rahîm.

De ki: “Bana vahyolunanda, onları yiyen için, leş veya akıtılmış kan yahut domuzun eti –ki şüphesiz domuzun eti kirlidir, rahatsızlık vericidir– yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hak yol dışına çıkış gösterimi olan hariç, haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Artık kim çaresiz kalırsa, taşkınlık yapmamak ve zaruret sınırını aşmamak üzere bunlardan yiyebilir.” İşte şüphesiz senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.


7.71 - Gâle gad vegaa aleykum mir rabbikum ricsun ve ğadab, etucâdilûnenî fî esmâin semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ nezzelallâhu bihâ min sultân, fentezırû innî meakum minel muntezırîn.

Hûd dedi ki: “Artık size Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı isimler hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim!”

9.95 - Seyahlifûne billâhi lekum izengalebtum ileyhim lituğridû anhum, feağridû anhum, innehum ricsun ve meé'vâhum cehennem, cezâem bimâ kânû yeksibûn.

Kendilerine döndüğünüz zaman, onlardan mesafelenmeniz için, size Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan hemen mesafelenin. Şüphesiz onlar kirlidir, pislenmiştir. Kazandıklarının cezası olarak varacakları yer de cehennemdir.

9.125 - Ve emmellezîne fî gulûbihim meradun fezâdethum [B]ricsen ilâ ricsihim ve mâtû ve hum kâfirûn

Kalplerinde bir hastalık olanlara gelince de; onların da pisliklerinin içine pislik ilave etmiştir. Ve onlar, kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olarak ölmüşlerdir.

10.100 - Ve mâ kâne linefsin en tué'mine illâ biiznillâh, ve yec'alur ricse alellezîne lâ yağgılûn.

Allah'ın izni/ bilgisi olmaksızın, hiç kimse için iman etme yoktur. Ve Allah, kirliliği/azabı aklını kullanmayanların üzerine bırakır.


22.30 - Zâlike ve mey yuazzım hurumâtillâhi fehuve hayrul lehû ınde rabbih, ve uhıllet lekumul en'âmu illâ mâ yutlâ aleykum fectenibur ricse minel evsâni vectenibû gavlez zûr.

İşte böyle! Ve kim, Allah'ın dokunulmaz kıldıklarına saygı gösterirse, artık bu, kendisi için Rabbinin katında hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar size helal kılınmıştır. O hâlde o putlardan olan kirlilikten kaçının,yalan sözden de kaçının.


33.33 - Ve garne fî buyûtikunne ve lâ teberracne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve egımnes salâte ve âtînez zekâte ve etığnallâhe ve rasûleh, innemâ yurîdullâhu liyuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirakum tathîrâ

Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. –Ey ehli beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri gidermek ve sizi temizlemek ister.

“Rics” sözcüğünün Kur’an’da geçtiği ayetlere bakıldığında , azaba sebep olacak şeylere “rics” denildiği gibi, hastalık, rahatsızlık ve huzursuzluğa sebep olacak şeylere de “rics” denildiği görülmektedir.

Kötü işlere ve şirk, küfür, lânet gibi şeylere “rics” denilmesinin sebebi, bunların zarara, azaba, rahatsızlığa neden olmasındandır.

Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştı. Bu gerekçelerden birisi olan “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” diğeri de
“fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıydı.

Şimdi de "fısk" nedir ona bakalım.

Arap dilinde fısk kelimesinin asıl manası, bir şeyden çıkmak demektir. Allah'a itaatten çıktığı için münafığa fâsık denir.
Ferra bu keli*meyi şöyle açıklar: Fâsık, çıkan manasına olup, Arapların "hurma kabu*ğundan çıktı" manasına gelen sözünden alınmıştır. Fâsığa Allah'a itatten çıktığı için fâsık denilir. (Râzi, Tefsir-i Kebir, 11/147)

Fareye de, zarar vermek maksadıyla, deliğinden çıktığı için küçültme ismi olarak füveysika denir. (Bakara: 2/99.)

"Fusûk" da çıkmak (hurûc) demek olup, bazen dinden çık*mak anlamına gelse de, daha çok itaatten çıkmak anlamında kulla*nılmaktadır. (Mehmet Yaşar Soyalan, Elmalılı Tefsirinde Kur’ani Terimler ve Deyimler, Ağaç Yayınları: 125. (282))


Kur'ân'da insan portrelerini belirleyen ve geniş çapta semantik yönden anlam değişikliğine uğrayan önemli kavram*lardan biridir. Kur'ân'da yaklaşık 55 âyette zikredilir.

Dilcilere göre bu kelimenin aslı "yaş, taze meyve kabuğundan çıktı" ifadesinden alınmıştır.

Diğer bir ifade ile kavramın sözlük anlamı çıkmaktır. Dolayısıyla [B]bozuk ve rezil bir hayat yaşayan, ahlakî ve akîdevî yönden dinin emirlerini kâle almayan kişiye fasık denmektedir.

Bu itibarla "falanca fasık oldu" denildiğinde, dinin kapsamı dışına çıktı anlamı kasdedilir. Fısk; küfür kelimesinden daha geneldir. [el-Isfahânî, a.g.e., s. 572; krş. Kılıç, Sadık, Kur'ân'da Nifak, İst., 1982, s. 25,]

Kur'ân bağlamında "fısk:
"
Allah'ın ayetlerini yalanla*mak[En’am: 6/49],

Allah'a iman etmeyip kafir olmak,

Allah'ı Resulünü, Allah yolunda cihadı ikinci dereceye koymak[Tevbe: 9/8, 24; Sebe: 34, 80, 96.] veya

Allah'ı unutmak[Haşr: 59/19.],

Kur'ân'dan ve İslam davetinden yüz çevirmek[Maide: 5/49],

iki yüzlülük gibi günahlar, fasaka ve türevleriyle gösterilmiştir.[Geniş bilgi için bkz. Kılıç, a.g.e., s. 149.]

Râğıb'a göre fısk, az veya çok günah işlemeyi ifade eden bir kavramdır. Ancak daha çok, günaha fazla batanlar için kullanılır.[el-İsfahânî, a.g.e., s. 572.] Nitekim fareye de, deliğinden çokça çıktı*ğından dolayı "fuveysıka" ismi verilmiştir.[ İbn Manzûr, a.g.e., X, 308; krş. Fîrüzâbâdî, Muhammed b. Ya'kûb, el-Kamusu’l-Muhit, Beyrut, 1993, s. 1185.]

Câhiliye döneminde "f[B]ısk", yoldan sapmak anlamında kullanılmıştır. Nitekim el-Kurtûbi’nin kailini zikretmeden naklettiği bir beyitte şöyle denmektedir:

"Onlar oraya doğru yoldan sapmış olarak, ne yapacaklarını bilmedikleri halde, Necd’e giderler."[el-Kurtubi, a.g.e., 1, 245.]

Filologların yanında müfessirler de bu kelime ile ilgili çeşitli yorumlar ileri sürmüşlerdir:

Zemahşerî, "fıskı" doğru yoldan çıkmak olarak tarif eder.[ez-Zamahşerî. a.g.e., I, 267]

İbn Kesir ise, fasıkları doğru yoldan çıkan ve batıla meyleden kişiler olarak yorumlar.[İbn Kesir, a.g.e., I, 66.]

İbn Manzûr'un naklettiğine göre Hattâbî, "fasıkların" doğru yoldan ayrıldıklarını ve Allah'a isyan ettiklerini, bundan dolayı da kendilerine "fasık" denildiğini söylemiştir.[ İbn Manzûr, a.g.e., X, 308.]

Müfessir Hâzin ise yukarıdaki tanımlara paralel olarak "fısk"ın aslının, itaattan çıkmak olduğunu söylemiştir.[el-Hâzin, a.g.e., I, 38.]

Netice olarak, Kur'ân’ın bu kelimeye kazandırdığı bu manaların, câhiliye döneminde bilinmediğini söyleyebiliriz. Nitekim Ebû Ubeyde kelimenin aslı ile ilgili şu bilgiyi verir: Câhiliye şirinde veya o döneme ait sözlerde "dini" manadaki kullanılışı ile ilgili hiçbir şey duymadım. Araplar bu kelimeyi Kur'ân'ın nüzûlundan sonra kullanmışlardır.

Diğer taraftan Kur'ân, "fıskı" Allah'ın hükümlerini küllî biçimde ihlal anlamında kullanmaktadır. Nitekim Kur'ân'da şeytan için "...Rabbi'nin emrinden dışarı çıktı." ifadesi yer almıştır.[Kehf: 18/50.] Kur'ân'a göre fasıklar ilâhî hidâyete ulaşamadıkları gibi, başkalarını da doğru yoladan saptırmaya çalışamaktadırlar.[Bakara: 2/26] Bu itibarla "fâsık" dinin hükümlerini kabul eden, fakat daha sonra onun hükümlerinden bir kısmını veya tamamını redde*den kimselere denilmiştir.[ Kılıç, a.g.e., s. 27. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Çelik, Kur’an Semantiği Üzerine, Ekev Yayınevi: 71-74.]

Ell~Fısq, altı şekilde tefsir edilir:

[B]1. Nebi'ye (s.a) ve o'nun getirdikleri*ne küfr (inkâr) etmek anlamıyla ma'siyet (itaatsiz*lik/isyan)

"Şüphesiz münafıklar, (evet işte) fâsıqlar (Ne*bi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Al*lah'a isyan edenler) onlardır." [ Tevbe: 9/67]

"İşte bu, Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne küfr etmeleri se*bebiyledir. Allah fâsıqlar kavmini (münafıklar*dan Nebi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Allah'a isyan edenleri) hidâyete erdirmez." [Tevbe: 9/80]

"Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. Onları fâsıklardan başkası inkâr etmez."

"Bizden hoşlanmamanızın sebebi başka değil; Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilenlere îmân etmemizdir ve doğrusu çoğunuz fâsıksınız." [Mâide: 5/59.]

"O halde Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar kavmim hidâyete erdirmez." [Tevbe: 9/24]

"Allah onlara mağfiret etmez. Şüphesiz Allah fâsıklar kav*mini hidâyete erdirmez." [Münâfikûn: 63/6.]

[B]2. Şirk demek olan tevhidi terk hususunda Allah'a isyan

"Mü'min kimse, fâsıq (tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden) kimse gibi midir?!" [Secde: 32/18]

Ayet o günlerde müşrik olan el-Velîd b. Uqbe b. Ebî Muayt hakkında inmiştir.

Sonra Allah, Allah'ın tevhidini inkâr eden kâfirleri sözkonusu ederek şöyle buyurmaktadır:

"Ama fâsıqlık etmiş olanların barınakları (tevhi*di terk hususunda Allah'a isyan edenlerin -ki, bu hâl üzere ölenler kasdedilmektedir- varacağı yer) ateştir." [ Secde: 32/20]

"İşte Rabbinin kelimesi, fâsıqlık edenler (tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden kimseler) üzerine şöylece hak oldu: onlar îmân etmezler/etmeyecekler." [Yûnus: 10/33]

3. Şirk ve küfr olmaksızın!şirk ve küfrden gayri dînde ma'siyet

"(Mûsâ dedi ki): "Rabbim! Doğrusu ben kendim ve kar*deşimden başkasına mâlik değilim. Artık bizimle, o fâsıqlar kavminin (Şam'daki Eriha'ya girmeyi terk/red hususunda asi olanların -ki Mûsâ onlara oraya girmelerini emrettiği halde, kaçınmışlardı) arasını ayır!" [Mâide: 5/25]

"Artık o fâsıqlar kavmi (-küfür olmaksızın- asi olanlar) için tasalanma!" [ Mâide: 5/26]

"Çünkü onlar Musa'ya Şam topraklarında bulunan Eriha'ya girmeyi terketmekle asi olmuşlardı. Nite*kim kendilerine şöyle diyen Talut'a da asi olmuş*lardı: Şüphesiz Allah sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir, kim onu tatmazsa o mutlaka bendendir (.....) Fakat içlerinden pek azı ha*riç ondan içtiler."

Böylelikle onlardan suyu içenler, Talut'a karşı is*yankâr oldular. Fakat hepsi de mü'min idiler.

[B]4. Küfr sözkonusu olmaksızın ya*lan

"Muhsanâta atıp, sonra dört şâhid getiremeyenlere gelin*ce, onlara celde vurun; seksener celde ve onların şâhidliklerini ebediyyen kabul etmeyin. İşte onlar fâsıqlardır (söyledikleri yalanla -küfr olmaksızın/ küfre girmeksizin- Allah'a isyan eden kimselerdir)." [Nûr: 24/4]

"Ey îmân edenler! Eğer fâsıq biri size bir nebe' ile ge*lirse (bir kimse gelip de size hadîste/sözde ya*lan söyleyerek asi olursa)..." [Hucurât: 49/6]

Âyet, o sırada müslüman olmuş bulunan el-Velid b. Uqbe hakkında nazil olmuştur. Onun ma'siyeti/fısqı, yalan söylemesi idî. Çünkü Nebi'ye (s.a) gele*rek, kendileriyle karşılaşmadığı halde "Benî-Mustalıq bana zekatlarını vermedi" diye yalan söyle*mişti. Fakat bu davranışıyla küfre de düşmemişti.

5. Küfr içinde olmaksızın ismi günah işlemek

"Yazana ve şahide zarar verilmesin. Eğer yaparsanız, mutlaka o, size bir fisq olur (sizin için -küfr olmamakla birlikte-günah olur)." [ Bakara: 2/282]

6. Seyyi'ât/kötülükler

"Haccda refes ve fısq (seyyiât/kötülük işlemek) yoktur."



Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştı.

Bu gerekçelerden birisi, yiyeceklerin “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” olması, diğeri de “fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıydı.

Rics veya habis olan yiyeceklerdeki bu rics ve habis yapan özellikler ortadan kaldırılıp “ طيّبtayyib [hoş, nefis, güzel ve yararlı]” duruma getirilse bile, “fisk” illeti ile kirletilmiş olan yiyeceklerin “tayyib” duruma getirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle de bu yiyecekler rics olmasalar bile kesinlikle yenilemez.

[B]Onlar ki, onlara iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılan, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren, yanlarındaki Tevrat ve İncil`de yazılmış bulacakları o Ümmî Peygamber, o Elçi`ye uyarlar. O hâlde, ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (A`raf/157)

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: “Size tayyibat [iyi ve temiz şeyler] helal kılındı.” Allah’ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah’ın adını anın [besmele çekin], Allah’a takvalı davranın. Hiç şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
Bu gün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Müminlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini/ mehirlerini ödediğiniz takdirde- size helal kılındı. Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O, ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide/4, 5)


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

aorskaya
7. March 2013, 06:40 PM
Selamun aleyküm,

Rabbimizin biz inananlara, haram ettiği bir hayvanın etinin anlatıldığı ayetler üzerine, rabbin bize indirdiği kur'anla yetinmeyip, hakkında kesin bilgisi olmamakla birlikte, başka bir kaynağa da dayanarak haram edileni, haramlıktan çıkardığını gösteren yazıma karşılık, hataları görüp, düzeltmeye çalışmasını beklediğimiz kardeşlerimizden birinin yine "yanlış anlamışım, yanlış biliyormuşum, düşünememişim" diyerek hatasını kabul etmesini beklerdim.

Ancak bunun yerine, yine kur'andaki gerçeklerden uzaklaşarak, soyut anlam, somut anlam, insan, haram-helal diye yenecek içecek bir şey yoktur, kelamlar soyuttur, temsil ettiği anlam ve semboller vardır vb. sözlerle "özürü kabahatinden büyük" deyimi ile açıklanan durumlara düşülmüştür.

Şimdi, ilgili kardeşimizin yazılarını alıntılar halinde ele alarak, altına da hala nasıl hatalar yaptığını açıklamaya çalışıyorum.

Aleyküm Selam;

Kelam ve kelimeler hakkında düşünüp idrak ve muhakeme ile hayrı satın almamız gereklidir.
Kelamlar hiç bir zaman akıl olamaz. Kelam ve kelimeler akla ulaştıran bir yoldur.
Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
Din insanın sınırlarını çizer, bu sınırlarda, çizgide yaptığımız her türlü hal, hareket ve düşünceler ibadettir.
Allah, insanın sınırlarını çizmiştir.
Bunun adına Din denir.
İnsan, kendi sınırlarının dışına çıktığı zaman, herşey dehşettir.


Bu genel-geçer ifadelerle anlatmaya çalıştığın şeyin için boştur. Kelimeleri ve bunlardan oluşan cümleleri görmeyen birisi ne kadar akıllı olursa olsun, o cümlede anlatılanı bilemez.

İşte rabbimiz, bizim için seçtiği dini de bize aynı zamanda kelimelerle açıklamıştır.Dahi düzeyinde akıllı olan kimseler bile, bu kelimeleri okuyup anlamadıkça, bu kelimelrle istenen yaşam biçimini bilemeyecekken, kelimelerden oluşan kur'anı okuyup anlamayan biri için akıl neyi ifade edebilir?

Salt akıl insanların kurtuluşu için yeterli olsaydı, kur'ana da gerek kalmazdı, sadece herkes aklının bulduğuna göre yaşasın denerek, "kurandan sorulacaksınız" denmezdi.(değilmi?)

Ama, akıl sahiplerini muhatap alan rabbimiz, "kur'andan sorulacaksınız dediğine göre, akıl sahipleri; kur'andaki kelimeleri ve cümleleri tam gerçekliğiyle kabul ederek yaşamaya mecburdur. Kelimelere veya cümlelere, gerçek/görünen anlamını gözardı ederek, gerçeğe uygun olmayacak şekilde semboller, mecazlar icat etmek akıl işi değil, akılsızlıktır.



Kelamlar soyuttur, temsil ettiği anlam ve manalar semboller vardır. Aklımız ve bilgimiz ölçüsünde bu manaları kavrar yaşam içerisinde görebiliriz. Kelamlar tek manada değildir, bizim bunu anlayamamış olmamız, soyut algılama bilincine olgunluğuna erişememiz, anlamaya çalışanları şuçlama hakkını bizde doğurmaz.
Dini anlamak, soyut kavramaya bağlıdır, soyut kavrama yeteneği yoksa tutuculuk ortaya çıkar, illede benim dediğim, atalarımın dediği doğrudur anlayışı ortaya çıkar.


Bu sözler üzerine, Yazacak çok şey var ama gerek duymayıp, kısa tutalım.
Kelamların hepsi birden fazla anlama da sahip olamaz. özellikle isimler çoğu zaman tek anlamlıdır. Örneğin; istanbul, Atatürk, pasta, masa vb...

İşte bunlar gibi bir isim olan "domuz eti" de, sadece domuzun etini anlatan bir isimdir. Şimdi, siz hiç polemik yaratmadan; "domuz etinin" başka hangi anlama geldiğini yada neyi sembolize ettiğini yazabilirmisiniz?



Bir kavramın farklı boyutlarını görmeye çalışmak, üzerinde düşünmek, aklı işletmeye çalışmak, kelimenin özünü kavramaya çalışmak, bu anlatılanların insanlıkla nasıl ilişkisi vardır gibi problemleri çözmeye çalışmak kimseyi dinden çıkarmaz, bilakis imana dine yaklaştırır.


"domuz eti" kavramı üzerinde;

1- istediğin kadar farklı boyut ara kardeşim, bulursan buraya yaz, bizde görelim.

2- "Domuz eti" denmiş yahu! Yine bu deyimin özü ve üveyi varsa onu yaz lütfen...

3- "Domuz eti" ni bu şekliyle görmek istemeyip, "domuz" figürü üzerinden, yapay kurgular, buluşlar icat ederek, dinle, insanlıkla nasıl bir ilgi kurulabilir? Kurarsanızda bu dinin gerçekleri ile nasıl bağdaşabilir? Bunu da açıklayınız.


Çocuklar somut kavramları anlarlar, soyut kavramlar çocukların anlayacağı düzeyde değildir, çünkü çocuklar daha soyut kavramları anlayacak olgunluğa ulaşmamışlardır. Bu bir süreçtir, bir anda ulaşılacak bir durum değildir. Çocuklara şekilsel, somut verilerle açıklama yapılır, bu bir eğitim işidir. Dinde de durum aynıdır, ilk önce somut, şekilsel olarak algılama vardır, sonraki aşamalarda düşünerek soyut kavramlar anlaşılalabilir.
Tekrar söylüyorum kelam ve kelimeler akıl değildir, akla ulaştıran bir yoldur, rehberdir.


Hah, tamam kardeşim. Kelimeler, soyut kavramlardır diye kendine göre bir tanım yap, sonrada çocuklar soyut kavramları anlayacak düzeyde değildir diye konumuzla çok ilgisiz başka bir boyut açarak, konuyu direk cevaplamaktan kendini kurtarmaya çalış.

Ben ne çocuğum, ne de okuduğumu anlayamayacak kadar akıl melekesi olmayan biriyim.

Bırakın şimdi çoluk-çocuk hikayelerini de "domuz eti"nin haram oluşu gerçekliğine ilişkin ne düşündüğünüzü söyleyin?

1- Sana göre domuzun etini müslümanlar yiyebilirmi, helalmidir, değilmidir onu söyle?

2- Yada, sana göre yenmesi haram olan hayvanlar varmıdır, varsa hangileridir niçin?

3- Eğer domuz eti haram değildir, yenilebilir derseniz ve haram olan hayvan yoktur derseniz, kendinizin de kur'ana göre müslüman olup olmadığınızı yazınız.


Helal ve haram bir lokmadır, bu lokmada bizim yediğimiz içtiğimiz şey manasında değildir.


Siz, kur'anda haram edilen yiyecekler ile içeceklerin yer aldığı ayetlerin olduğunu bilmiyormusunuz, kabulmü edemiyorsunuz?


Helal olan; insan onuruna ve haysiyetine yaraşır bir şekilde, düşünerek aklederek yapılan, insanın yüzünü ağartan, insanın kursağının kaldırdığı her türlü eylem ve düşünceler…

Haram olan, insan onuruna yaraşmayacak şekilde, domuz karakterine bürünerek, düşünmeden, akılsızca, duygusal olarak istek ve arzuların kontrolüne girerek, fitne ve fesat çıkarmak, hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığın şeyleri başkasına satmak, laf getirip götürmek, resullerin ibret olarak bıraktıklarını ve Allah kelamını sanki resul gibi kendininmiş gibi üstünlük taslamak, insanları esir etmeye çalışmak, insanları Allahın yolundan ve ibretinden alıkoymak necistir, haram olanlardır.


Yani, haram yada helaller sadece eylem, olay, düşünce, söz vb. şeylerdir öylemi?

Yiyecek içecek olarak müzlümanlara haram edilen bir şey yoktur öylemi? Siz, bunları kur'an dışında başka kaynaklara göre söylüyorsanız, müslümanların dininin kaynağının kur'an olduğunu hatırlayarak, kur'ana göre bunları söyleyemeyeceğinizi kabul edebilirmisiniz?


Haram ve helal olanlar yiyecek içecek mevzusu değildir, dinin temeli İNSAN’dır. İnsanlık dışına taşanlar haram, insanlık içine girenler helaldir. DİN ve İNSAN kavramlarını birlikte değerlendirirsek olayı daha iyi kavrayabiliriz.


Leş (ölmüş hayvan), kan, domuz eti, mundar (insan, hayvan veya başka etkenlerin darbeleri sonucu kesilmeden ölmüş) hayvanlar ile Allahtan başkası adına kesilen hayvanlar size göre yiyecek değilmidir de haram kabul etmiyorsunuz?

Aklı örten, yani sarhoşluk veren sıvı ve gaz halinde türevleri olan maddeleri haram içeçecek olarak kabul edemiyormusunuz?

Bir kere daha sorayım;

siz gerçekten müslümanmısınız?


Beden ve canımız bize emanettir, emanete saygı göstermeliyiz, bedenimize ve canımıza zarar verecek hal ve hareketlerde bulunmamalıyız. Ne yiyip içeceğimizide bu kapsamda değerlendirebiliriz. Domuz etine zorda kalsakda yemeyiz, ot yeriz bu durum ayrı. Kitapda anlatılan domuz etinin ne olduğunu asıl soyut manada anlayabilirsek isabetli olacaktır.


Kitapda anlatılan domuz etinin ne olduğunu asıl soyut manada anlayabilirsek isabetli olacaktır. diyorsunuz.

Gerçekten anlatın kardeşim, domuz etinin soyut manasını da herkes görsün. Biz de öğrenelim bari...


1- Bu kavramları anlamak için daha derin düşünmeliyiz, bizim buna ihtiyacımız var.
2- İnsanlar bir robot değildir, şunu yap bunu yapma denemez, şu günah bu sevap diye bir sınırlama, tanımlama olmaz, ölçüye göre, bilgisine göre aklederek düşünerek insan ne yapacağına karar verir, mükafatını veya cezasını görür.
3- Yaşamdaki her şey deneyim ve tecrübe ile elde edilir, insanlar yanlış yaparak doğruya ulaşır. Yapılan tüm yanlışların amacı bir doğruyu ortaya çıkarmak içindir. İnsanlığın ilerlemesi kolay olmamaktadır.


1- "Domuz eti" kavramını istediğin kadar derin düşün. Bakalım domuz denen hayvanın etinden başka ne bulabileceksin?

2- İnsanlar robot değildir elbette ama başıboşda değildir. Rabbimiz insanları bana kuluk etsin diye yarattım diyor ve yaşam biçimi olarak islam dinini uygun görüyor. Bu nedenle rabbimiz, öbür hayatının cennette geçmesini istiyorsan şunu yap, bunu yapma demektedir. Yine dediklerini yapmayanlarında cehennemden kurtulamayacağını belirtmektedir.

Yaratanın, yarattığına bunları söylemesi, mantık dışımıdır? Kabul edemezmisiniz?

3- İnsanlar domuz eti yedikleri, harama uymadıkları içinmi ilerleyebilirler?


Günah insanın ağzınızdan çıkan, bilmeden sarfettiğimizdir, imanı bozar. İnsan insana fitne verir, yaşamdan aldığımız, kendi deneyimimiz bizi doğruya ulaştırır, asıl olan yaşamdır, anlatılanlar değil. Ayetleri yaşamdan okuyanlar ona ehil olanlardır, kelimeden değil. Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.

1-yaşamdan aldığımız, kendi deneyimimiz bizi doğruya ulaştırır, asıl olan yaşamdır, anlatılanlar değil.

Tabi ya asıl olan yaşamdır. Kur'anda anlatılanların hiç önemi yoktur. İnsan, yaşayarak, doğruyu yanlışı öğrenir, yada başkalarının yaşamından görerek yaşarsa, sorun yoktur, Kur'ana da gerek yoktur değilmi?

2- Ayetleri yaşamdan okuyanlar ona ehil olanlardır, kelimeden değil.

Siz, yaşamdan okuyun ayetleri kardeşim... Siz böyle yaparak nasıl kurtulacağınızı düşünüyorsunuz ama, ben sadece yaşamdan okuyarak yaşarsam kurtulamayacağımı ve yaşamdan önce kur'andan okuyup, anlayarak, yaşamımı da başkalarının yaşamından değil, kendi kur'an anlayışındaki yaşamımla kurtulabileceğimi biliyorum. Neredenmi? Kaynak: kur'an


Not: Bu uzunlukta yazıyı yazmak zorunda bırakan kardeşimiz olarak, eğer kendinizi müslüman kabul ediyorsanız, çok vahim yanlışlar içinde olduğunuzu belirtmek isterim.

Müslüman değilseniz yada dinin gerçekleri sizi çok ilgilendirmiyorsa, o zaman bu yazdıklarımı akıl sahibi müslüman kardeşlerim iyi değerlendirsinler.

saygılarımla,
aorskaya

merdem
7. March 2013, 07:58 PM
Tehlikeli bir yol üzerinde gidiliyor günümüzde, sayet Ayetler felsefe yoluyla degerlendirilecek olunursa icki, zina ve haksiz yere adam öldürmenin de felsefi bir izahi yapildiginda icimizde ateistlerin görüslerine uygun fikirler ortaya atilacaktir.

Hadisciler baska bir yönden saldirida bulundular Islam'a, Ateistler olsun, Ehl-i Kitap olsun kendi görüs ve izahlarina göre aramiza sizilarak Islam'i sekillendiriyorlar.

Aklimiza yatan, daha dogrusu isimize gelen konulara sapka cikarmaya baslarsak cahiliyye devrinin münafiklarini, kafirlerini, müsriklerini de coktan sollamis olacagiz; "Bu Kur'an'i degistir , bize baska bir Kitap getir" demeden, onlarin arzularini, isteklerini yerine getirmis olacagiz.

Seytana kolaylik tanimiyalim, Allah'in dogru yoluna oturmayi ilk ve önemli vazifesi sayan seytana yem olmayalim.

Bir tabak domuz etinden, bir bardak saraptan, bir defalik zinadan bir zarar gelmez yollarina gidilirse, en sonunda bir defa kafir olmaktan da zarar gelmez düsüncesiyle asansörlümüdür, son konforlumudur bilmedigimiz cehennemde suitimizi kendimize ismarlamis oluruz herhalde. Yan tesirleri olarak kumar oynamak adam öldürmek de belki modamizda yer alir.

Acaba hic ciddi olarak, Allah'in dosdogru bize seslendiginin farkindamiyiz? Kur'an peygamberimizin yoluyla teblig edilmistir, ama hitap hepimizedir. Ben daha bu mükemmelligi tam idrak edemiyorum, benim icin o kadar olagan üstü bir durum ki, Rabbim beni muhatap aliyor. Bunu tam kavrayabilmis olsam, herhalde erenlerden olurdum. Bazen takildigim oluyor, ama tam anlamiyla henüz kavramis degilim. Yoksa beynimde cimsekler cakardi, kalbim atislarini unuturdu, neredeyim, ben kimim diye sorular sormaya baslardim kendi kendime. Daha eremedim. Beni göz yaslarina bogan Ayetler, mealler de olsa, ben bu meallerde Rabbimin sözlerini buluyorum. Bir ilerleme kaydediyorum.

Insanoglunun ne kadar caresiz oldugunu görüyorum, istenildigi kadar teknikten ilime kadar ileri adimlar atilsin topragin, yagmurun, bulutlarin, rüzgarlarin, kainatin secdesi karsisinda hep sifir kalacagiz. Cünkü aklimizin bir ortagi var, hepimizin bildigi bir ortak, herzaman bize sahiplenmeye kalkan bir ortak, cisimleri bizlere en güzel sekliyle gösterip kendi emellerine alet olmamizi saglayan bir ortak.

En güzel en saglam iman Allah'a hic bir sekilde ortak kosmamak en basta gelir, has bir din olusur, saf bir din olusur.

Kendimizi de ayni sekilde saflastirabiliriz, benligimize ortak olan seytani kendimizden uzaklastirarak. Has insanlar olabiliriz.

mustafabey
8. March 2013, 11:29 AM
Selamlar;

Aorskaya kardeşim değerlendirmelerine katılmıyorum, sorduğun soruların cevabı önceki yazımın içerisinde var

Soyut ve somut kavram ne demek tam anlamadığın anlaşılıyor. Senin aklın somut işlemler evresinde çalışıyor, soyut işlemler evresine geçemediğin için yazılan kelimelerdeki manayı anlamadığını düşünüyor ve görüyorum. Her konuda kendi yanlış algıladığın, yetersiz olduğu yerleri ön plana çıkarıyor ve karşındakileri şuçluyorsun, bir şeyi yanlış anlıyor veya anlamıyorsan kabahati kendinde ara. Anlamadığın , kapasitenin yetmediği konularda muhatablarını Müslüman mısın değimlisin? diye sorgulamaya kalkma, senin böyle bir yetkin yok. Senin Allahtan aldığın böyle bir yetkin mi var, haddini bil, terbiyesizliğin luzumu yok.

İşte domuz eti yemek ne demek bu durum bir örnek teşkil edebilir. Bilginin yetersiz olduğu konularda hüküm vermek, Müslümanlık budur bunun dışında bir anlamı olamaz, eğer söylediklerimin dışına çıkarsanız Müslümanlıktan çıkarsınıza getirmek, kendini has Müslüman görerek noksan bilgilerinin olduğunu fark etmeden cahil cesaretiyle başkalarını aşağılamaya çalışmak, domuz eti yemek, ve birbirinin etini yemek gibidir.

İndirilen yazıtlar, kelamlar, ibrettir. Bu yazıtları kimse üzerine maal edemez, sahiplenemez. Bu yazıtlardan insanlar akıl ve düşünce almaları içindir, anahtardır. İnsanları uykudan uyandırmak içindir.

Yazılan yazılarda kimse domuz hayvanının etini yeyin demedi. Sen nerden çıkardın bunu da , böyle bir şey denmiş gibi yazılar yazıyorsun. Kendi algılama noksanlının sebebiyle insanları suçlamak, iftira atmak iyi bir davranış değildir.
Aorskaya kardeşim; kelimelerin soyut kavram olduğunu, bir şeyleri sembol ettiğini anlamayan birine nasıl izah edebilirim. Sen yoksa kelimelerin somut olduğunu mu zannediyorsun?

Din ve İnsan kavramını yan yana getirme sorunu olanlar dini kavrayamazlar. Kelimeleri akıl zannederek ve herşeyin kelimelerle sınırlı olduğu fikriyle insanların düşünmesini kısıtlamaya çalışmak, firavun karakteridir. Her şey yaşamın içindedir, kelimeler sadece rehberdir. Herkes yaşamda tartıya çıkar ve sorguya çekilir, Aorskaya kardeşim senin zannettiğin şekliyle kelimeden sorgulanmaz, şu nedir biliyor musun diye bir sorgulama olmaz! Yaşamda hayatın içinde karşılaştığın olaylarda verdiğin tepkilerle, icraatlerinle sorgulanırsın birebir olarak. Sen sözle sorgulama olduğunu zannederek ne kadar şekilsel ve düz düşünüyorsun?

Kuran bir rehberdir, ögüttür, anahtardır, dini anlamak için kaynaktır, herkes aklı ve bilgisi ölçüsünde faydalanabilir. Sen kendi kıt bilginle şu şudur bunun dışında anlaşılamaz diyemezsin, bu senin anlayabildiğin kısmıdır, başkaları senden daha iyi anlayabilir. Kör körün klavuzu olursa ikiside çukura düşer. Sen kendini tart önce, bilgin olmadığı konular hakkında hüküm vermeye çalışma.

Allah bir zamanlar, israil oğullarına iç etini haram kılmıştı.
Onlar ki, Allahın emir ve yasaklarına uymadılar.
Ve birbirlerine, içlerinden, ciğerlerinden geçercesine anlattılar.
Kelamlar kendi mallarıymış gibi fitne ve fesat yarattılar.


Kelamlar hiç bir zaman akıl olamaz.
Akla ulaştıran bir yoldur.
Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
Allah insanları perdeli yaratmadı, ama bizler çocahiller atalarımızın izinden giderek, aklı örterek, idrak ve muhakeme melekelerini öldürdüğümüz için; mühürleniyoruz ve asıl olanı göremiyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.

galipyetkin
8. March 2013, 01:33 PM
Sayın dost1.

Diyanet'in meallerine baktığımızda:

Bakara 173 :......domuz etini......
Maide 3 :......domuz eti.........
En'am 145 :......domuz eti.........
Nahl 115 :.......domuz etini......
diye verilmiş ifadeler,

sizin verdiğiniz meallerde :

Bakara 173 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
Maide 3 :....(lahmÜL hınziyri) domuzUN eti.....
En'am 145 :....(lahmE hınziyriN) domuzUN eti.....
Nahl 115 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
diye verilmiş.

Diyanet meallerindeki domuz genel- sıradan bir domuz iken, sizin meallerinizdeki ''domuzun'' diye belirlediğiniz o domuz; belli bir domuz.
Hangi domuz bu?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

aorskaya
8. March 2013, 04:16 PM
Selamun aleyküm,

okuma bilen küçük çocukların bile basitçe anlayacağı kuranda geçen bir ayeti zorla farklı yerlere götürme hatanızı gösteren ve yazınızdaki konu dışı açıklamalarınıza dahi cevaplar yazarak, hatalarınızı daha net görmeniz için sorularla dikkatinizi çekmeye çalışmama rağmen hala hatalarınıza sahip çıkıyor ve başkalarını anlamamazlıkla itham edebiliyorsunuz.

Halbuki konu nedir? "...domuz eti haramdır..." Bunda anlaşılamayacak ne var?

"kelimeler soyuttur, onların çok anlamları vardır, sen somutları anlayabiliyorsun ama soyut şeylere aklın çalışmıyor vb." diyerek yukarıdaki basit anlatımdaki ayeti n anlamını kaydırdığınızı göremiyormusunuz?

"domuz eti" yahu! Bunun anlaşılmaz neresi vardır? Domuz denen hayvanın eti! Sen domuz denen hayvanın eti yerine başka ne olması gerektiğini söylüyorsan neden yazmıyorsun?

Bana, kelimelerin soyut olduğunu ve anlayamadığımı söyleyen sen, yine soyut olan "domuz eti" isminden ne anladığını neden yazamıyorsun?

Domuz eti deyince, sen insanın pis, ahlaksız, kötü davranışlarınımı anlıyorsun gerçekten?

Neyse, okuyan kardeşlerimiz anlayacaklardır zaten. Ben de yazdıklarımı anlamak isteyen ve bu konuda çaba harcayanlar için yazıyorum.

Ama kısaca şurada yazdıklarına da cevaplarımı vereyim de kendini soyut-somut kavramları tek anlayan, bilen kimse olarak görme yanlışından, yada egondan kurtulmana yardımcı olayım.

Selamlar;

Aorskaya kardeşim değerlendirmelerine katılmıyorum, sorduğun soruların cevabı önceki yazımın içerisinde var


Değerlendirmeme katılmıyorsan, sen kendinin "domuz eti"nden ne anladığını herkesin anlayacağı şekilde yaz kardeşim!

Yanlışını göstermek için sorular sordum ama hiç birinin cevabını hala vermediğin halde, önceki yazımda var diyorsun. yahu önceki yazından alıntılarla bile sorularım var, onların cevabını önceki yazında nasıl verdiğini söyleyebilirsin?

Bu şekilde kişileri ikna edebileceğini sanıyorsan yanılıyorsun.


Soyut ve somut kavram ne demek tam anlamadığın anlaşılıyor. Senin aklın somut işlemler evresinde çalışıyor, soyut işlemler evresine geçemediğin için yazılan kelimelerdeki manayı anlamadığını düşünüyor ve görüyorum.


Kelimeler soyuttur, elle tutulamaz, kokusu/tadı alınamaz. Eee ne oldu şimdi?
soyutta olsa kelimeler söylenmek, yazılmak için vardır. Bunlar duyularak yada görülerek insanlar tarafından anlaşılır.(değilmi?)

Şimdi bir kere daha yazalım.

"domuz eti"

1- Ben bu soyut kelimelerden oluşan isimden, deyimden domuz denen hayvanın etini anlıyorum.

2- Sen, benim anladığımı yanlış buluyorsan, sen ne anladığını yaz.

3- Hala, farklı olarak ne anladığına ilişkin yazını yazamaz isen artık daha fazla uzatma, başkalarını anlamazlıkla suçlama!

Sadece, başkalarının "domuz eti" yerine domuzun karakteri üzerinden ayetin anlamını kaydırdığı yazılarından, görüşlerinden etkilenerek kendinin de benzer bir yazı yazdığını ve fakat çok büyük hata yaptığını gör!



1- Her konuda kendi yanlış algıladığın, yetersiz olduğu yerleri ön plana çıkarıyor ve karşındakileri şuçluyorsun, bir şeyi yanlış anlıyor veya anlamıyorsan kabahati kendinde ara.

2- Anlamadığın , kapasitenin yetmediği konularda muhatablarını Müslüman mısın değimlisin? diye sorgulamaya kalkma, senin böyle bir yetkin yok. Senin Allahtan aldığın böyle bir yetkin mi var, haddini bil, terbiyesizliğin luzumu yok.


1- Her konuyu yanlış algıladığımı ya kendini bilmezler, yada dediğinin kapsamını kavrayamayanlar edebilir.

Ben, sana defalarca, ne anladığımı ve ben yanlış anlamışsam sen doğrusunu yazarak bana göster demişim. Hadi kardeşim, kabahati kendimde arayım. göster bana yanlışımı, ben de görünce sana hak vereyim, özür dileyeyim.

"Domuz eti" ne demektir? Ben daha önce olduğuı gibi yukarıda da cevapladım. Bunu anlayamamışsam, kabahatli isem göster. Sen benden farklı anlıyorsan yaz.

2- Ben kimseyi müslüman değilsin, kafirsin, müşriksin diye suçlamadım. Kendisi açıkça belirtmedikçe de o şekilde nitelemem. Ama ben aynı zamanda, kayanğı kur'an olan bir dinin mensubu, müslüman, mümin biriyim.

Dinimin kaynağında geçen bir ifadenin anlamını çarpıtan kimselere, defalarca bu hatasını göstermeme rağmen, hala aynı davranışları sürdürürse, Kur'ana göre düştüğü durumu, yine kuran tanımları ile anlatabilirim.

Ayrıca bu şekilde sormakla; kendileri ile görüşmemin, yazışmamın fayda sağlayıp, sağlayamacağını tayin etmem içinde gereklilik olduğunu kabul ederim.

Bu nedenle sormamı çarpıtmaya çalışmayın... Bakın sormuşum, şusun dememişim. Sorunun cevabını verecek olan siz kimliğinizi de belirtecek olan yine sizsiniz. Ben de alacağım cevabı kabul edecek olan bir tarafım.

Soru sorulmasından rahatsız olmak yerine, diğer sorularada cevap vermeme eğiminiden kurtulup, soruları cevaplandırmak, özellikle bu soruyuda, müslümanım, yada değilim diye cevaplamanız daha akıllıca olurdu.



İşte domuz eti yemek ne demek bu durum bir örnek teşkil edebilir. Bilginin yetersiz olduğu konularda hüküm vermek, Müslümanlık budur bunun dışında bir anlamı olamaz, eğer söylediklerimin dışına çıkarsanız Müslümanlıktan çıkarsınıza getirmek, kendini has Müslüman görerek noksan bilgilerinin olduğunu fark etmeden cahil cesaretiyle başkalarını aşağılamaya çalışmak, domuz eti yemek, ve birbirinin etini yemek gibidir.


İşte domuz eti yemek ne demek bu durum bir örnek teşkil edebilir. diyerek hem sormuş ve hem de yine cevap olmayacak şekilde konuyu bitirmişsiniz.

Öncelikle, soru; "Domuz eti yemek" değil, "domuz eti" ne demektir şeklinde olacaktır. Domuz etinin ne olduğunu bilirsek, domuz eti yemenin de ne demek olduğunu zaten biliriz.(değilmi?)

Ayrıca, "domuz eti yemek ne demek" sorusunu bile, örnek teşkil edebilir diye açıklamışsınız. Peki örnek teşkil ederse, bu örneğin dayandığı asıl olmalıdır. o zaman örnek yerine aslının ne olduğunu yazınız.


İndirilen yazıtlar, kelamlar, ibrettir. Bu yazıtları kimse üzerine maal edemez, sahiplenemez. Bu yazıtlardan insanlar akıl ve düşünce almaları içindir, anahtardır. İnsanları uykudan uyandırmak içindir.


Tamam da, bu kelamlardan ben anladığımı yazdım, siz de yazın kardeşim.


Yazılan yazılarda kimse domuz hayvanının etini yeyin demedi. Sen nerden çıkardın bunu da , böyle bir şey denmiş gibi yazılar yazıyorsun. Kendi algılama noksanlının sebebiyle insanları suçlamak, iftira atmak iyi bir davranış değildir.


Evet, açıkça "domuz eti yiyin" denmedi. Ama, domuz eti haramdır deyimindeki domuz etinin yerine başka bir anlam getirirseniz, bu dılaylı yoldan domuz etinin yenmesinde sakınca olmadığı durumu yaratmazmı?

Bunu size anlatmak, ayette "domuz eti" yerine davranış, olay, düşünüş vb. şekilde bir şey koymak, o olaya dikkat çekilirken, ayetin asıl yasakladığı "domuz eti" gözden kaçırılmış olmazmı?

Bu suçlamakmıdır, iftira atmakmıdır, yoksa, hataya düştüğünüzü görüp, size ve sizin üzerinizden yanlışa düşecek kimselere açıklama, uyarımıdır? bunu iyi kavramaya çalışın.


Aorskaya kardeşim; kelimelerin soyut kavram olduğunu, bir şeyleri sembol ettiğini anlamayan birine nasıl izah edebilirim. Sen yoksa kelimelerin somut olduğunu mu zannediyorsun?


Bana, soyutun, somutun ne olduğunu izah etmenize gerek yoktur. Bunları bilmeyen değilim. Ama, soyut olması, onların önemsiz, dikkate alınmaması yada başka şekilde anlaşılmasını da gerektirmez.

Soyutta olsa, onlarında bir gerçekliği vardır. Akıl etmek soyut bir kavramdır, ama bu vardır. Yine, Kelime soyut ama, içeriği somut olabilir. Tam da "domuz eti" deyim olarak soyuttur, ama bu soyut ifadenin içeriği yani anlattığı somut olan domuzun etidir. Domuz eti, elle tutulur, gözle görülebilir, kokusu/tadı alınabilir birşeydir.(değilmi?

O halde artık, kelimeler soyuttur, siz onu anlayamıyorsunuz vb. sözleri bir daha kullanmayın.

bakın soyut kelimeler, somut şeyleri barındırabilmektedir. İşte siz de bunu anlamaya çalışın.


Din ve İnsan kavramını yan yana getirme sorunu olanlar dini kavrayamazlar. Kelimeleri akıl zannederek ve herşeyin kelimelerle sınırlı olduğu fikriyle insanların düşünmesini kısıtlamaya çalışmak, firavun karakteridir. Her şey yaşamın içindedir, kelimeler sadece rehberdir. Herkes yaşamda tartıya çıkar ve sorguya çekilir, Aorskaya kardeşim senin zannettiğin şekliyle kelimeden sorgulanmaz, şu nedir biliyor musun diye bir sorgulama olmaz! Yaşamda hayatın içinde karşılaştığın olaylarda verdiğin tepkilerle, icraatlerinle sorgulanırsın birebir olarak. Sen sözle sorgulama olduğunu zannederek ne kadar şekilsel ve düz düşünüyorsun?


Din ile insanı yanyana getirmek hatamıdır? Bu ne biçim bir anlayıştır?

Din insan için indirilmedimi?

Aksine din insandan, insan dinden ayrı bir şey ifade etmez. Bu mantıkta hatalı sonuçlar doğurur.


Kuran bir rehberdir, ögüttür, anahtardır, dini anlamak için kaynaktır, herkes aklı ve bilgisi ölçüsünde faydalanabilir. Sen kendi kıt bilginle şu şudur bunun dışında anlaşılamaz diyemezsin, bu senin anlayabildiğin kısmıdır, başkaları senden daha iyi anlayabilir. Kör körün klavuzu olursa ikiside çukura düşer. Sen kendini tart önce, bilgin olmadığı konular hakkında hüküm vermeye çalışma.


Kur'an elbette rehberdir, ders verendir, öğüttür. Bunu bilen birine sen ne hakla "kendi kıt bilginle..." diye cümle kurabilirsin? Sen benim bilgimin kur'andan olduğunu, kur'andan başka hiç bir kaynakla yazı yazmadığımı, anlatımda bulunmadığımı ve delillendirmediğimi bilmiyor olabilirsin. O zaman bilgin olmayan bir husus hakında konuştuğunu da sana hatırlatırım.

Konu bağlamından koparılarak şahsileştirilmeye çalışılmasın. Dinin kaynağı kur'andır. Anladıklarınızı kur'andan delillerle ortaya koyabilirseniz koyun. Aksi halde başka kimselerin görüşlerine göre yazmakla hataya düşeceğinizi kabul edin.

saygılarımla...
aorskaya

aorskaya
8. March 2013, 04:22 PM
Sayın dost1.

Diyanet'in meallerine baktığımızda:

Bakara 173 :......domuz etini......
Maide 3 :......domuz eti.........
En'am 145 :......domuz eti.........
Nahl 115 :.......domuz etini......
diye verilmiş ifadeler,

sizin verdiğiniz meallerde :

Bakara 173 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
Maide 3 :....(lahmÜL hınziyri) domuzUN eti.....
En'am 145 :....(lahmE hınziyriN) domuzUN eti.....
Nahl 115 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
diye verilmiş.

Diyanet meallerindeki domuz genel- sıradan bir domuz iken, sizin meallerinizdeki ''domuzun'' diye belirlediğiniz o domuz; belli bir domuz.
Hangi domuz bu?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

"Domuz eti" deyimi ile "domuzun eti" deyimi arasında fark gözeterek, "domuz eti"ni haram olmaktan çıkaran yazılar yazabilmek, kişinin hatasını kabul etmekten kaçınması, sorumluluktan kurtulmaya çalışılmasıdır.

Çünkü, arasında anlam bakımından fark yoktur. Çünkü, "domuzun eti" çevirisinde belli bir domuz tarifi yoktur. Eğer, "şöyle domuzun eti" denseydi farkı sorabilirdiniz. Ama, bu hedef saptırmaktır.

Hataları kabul etmek yerine, dost1 i hatalı göstermeye çalışmak, iyiniyetle açıklanamaz.

selamlarımla...
aorskaya

merdem
8. March 2013, 05:11 PM
BAKARA 35 :

'Adem! Eşinle birlikte cennette kal. Dilediğiniz yerde ondan bolca yeyin; ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!,' dedik.


BAKARA 36 :
Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı. Nihayet, 'Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir süre kalıp yaşayacaksınız,' dedik.


BAKARA 35. te görüldügü gibi, Rabbimiz "su agaca yaklasmayin, yoksa zalimlerden olursunuz" buyuruyor. Ne agacin seklini, ne rengini, ne meyvesini acikliyor, nede herhangi bir sagliga olan zararlarindan. Burada buyurulan emir "yaklasmayin" dir.

Nedendir acaba hicbirimiz kalkip sormuyoruz, neden Rabbimiz daha ilk bastan bir "YASAK" ile baslatmistir Ademlerin yasamlarini.

Nefs denemesi, disiplin, itaat, boyun eymek, saygi göstermek... sayin sayabildiginiz kadar.

Bizlere sayisiz nimetler, riziklar bahseden Allah'in bir "DOMUZ HARAM'I" acaba neden sözkonusu oluyor?



Sayet Rabbimizin haram dediklerini, yasakladiklarini türlü yollardan mesrulastirmaga gidecek olursak, Allah'in yasagina uymayan Adem ve esi gibi zaten kovulanlardan oluruz.

Haram'in neden nicin oldugu mühim degil, kimin tarafindan buyuruldugu mühimdir.

Bir devlet kanunu olarak 250 km ile arac sürmeyin, yasaktir denilince gik cikmiyor, acaba neden yasaktir diye. Limitin disina cikanlar az cok ya kendi canlariyle ödüyorlar cezalarini yada baskalarinin canlarindan olmalarina sebeb oluyorlar.

Allah'in emirleri de ayni sekildedir, isteyen uysun istemeyen uymasin, kendi bilecekleri seydir. Allah kimseyi mecbur tutmuyor.

Domuzun pis olup olmadigi, sagliga zarari olup olmadigi en basta veterinerleri ilgilendirir. Bizleri ilgilendiren bölüm bir müslüman olarak Allah'in domuzu haram kildigina inanmamiz ve tatbik etmemizdir. Bir hanif olarak, bir iman sahibi olarak uyariz Rabbimizin buyruklarina.

NAHL 116 :

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü 'Bu helaldir, bu haramdır,' demeyin. Böylece ALLAH'a yalan yakıştırmış olursunuz. ALLAH'a yalan yakıştıranlar başarıya ulaşamazlar.

Aorskaya kardesimiz keyfinden konusmuyor herhalde:


BAKARA 173 :

O, size sadece leş, kan, domuz eti ve ALLAH'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Her kim (bunları yemeye) mecbur kalırsa, (suistimal yolunu) aramamak ve sınırı aşmamak koşuluyla günah işlemiş olmaz. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

LES ve KAN'a, ALLAH'TAN baskasi adilana kesilene itiraz yok da, neden DOMUZ ETI'NE itiraz var?

MÂİDE 3 :

Leş, kan, domuzun eti ve ALLAH'tan başkasına adananlar size haram kılındı. Canları çıkmadan kesmeniz hariç, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuzlanmış ve canavar tarafından yenmiş hayvanlar, kutsallaştırılmış taşlar üzerinde boğazlanarak fal oklarıyladağıtılanlar, evet bunlar kötüdür. Bugün size dininizi olgunlaştırdım, size nimetimi tamamladım ve size din olarak islam'ı beğendim. Kim açlıktan dolayı zorda kalırsa, günaha istekle yönelmeden yerse ona günah yoktur. Çünkü ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

Tamamlanmis olan, ALLAH tarfindan övülmüs olan ISLAM degilmidir dinimiz?

MÂİDE 4 :

Kendilerine neyin helal olduğunu sana soruyorlar. De ki, 'Size temiz yiyecekler helal edilmiştir. ALLAH'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz köpek ve şahin gibi avcı hayvanların sizin için yakaladıklarını da yiyin ve üzerlerinde ALLAH'ın ismini anın.' ALLAH'ı dinleyin. ALLAH hesabı çabuk görür.

Domuzu temiz yiyecekler arasinda sayan bir AYET varmi?

MÂİDE 87 :

İnananlar, ALLAH'ın size helal yaptığı iyi şeyleri haram etmeyin. Sınırı aşmayın. ALLAH sınırı aşanları sevmez.

Allah'in helal dedigi helaldir, haram dedigi haramdir, O'nun hükümlerini degistirecek olan varmidir?

MÂİDE 88 :

ALLAH'ın size rızık olarak verdiklerini, helal ve temiz olarak yeyin. İnandığınız ALLAH'ı dinleyin.


Domuzun helal ve temiz oldugu herhangi bir Ayet'te geciyormu?


EN'ÂM 145 :

De ki: 'Bana vahyedilende, yiyen birisi için şunların dışında haram edilmiş bir madde bulamıyorum: Leş, akıtılmış kan, domuzun eti -ki pistir-, ALLAH'tan başkasına sapıkça adanmış yiyecekler.' Zorda kalan bir kimse, istekli olmaz ve sınırı aşmazsa kuşkusuz senin Rabbin Bağışlayandır, Rahimdir.

NAHL 115 :

Size yalnızca leş, kan, domuz eti ve ALLAH'tan başkası için adananları haram kılmıştır. Kim (bunları yemek) zorunda kalırsa, istekli olmamak ve sınırı aşmamak koşuluyla ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

Bu Ayetleri din nedir iman nedir bilmeyen koyu bir ateiste okutsaniz, sag kulagini sol elinle göstermeden haram'in neler oldugunu anlar.

Sayet Kur'an'in evrenselligini takdir edenlerden iseniz, Arabistanda yetistirilmeyen domuzun neden üstüne durula durula bir cok ayette gectiginin inceligini farketmis olacaksiniz. Kur'an Arablarin tekelinde degildir, tüm insanliga indirilmistir.

ALINTI:

Hayatta; para, ticaret ve devlet ilişkilerinde domuzlaşmamak yani yiyicilik yapmamaktır. Çünkü öteden beri Mezopotamya-Akdeniz havzası halklarında domuz yiyiciliğin ve pisliğin sembolü olarak görülürdü. Buradan sembolize edilerek domuz eti yememek haram helal demeden her şeyi yemenin, yiyicilik yapmanın, yemede kırmızı çizgisi olmamanın sembolü olarak yasaklanmıştır. Bizzat domuz eti yememek işin ritüeli, domuzlaşmamak ise ibadetidir.



Kur'an'dan mealen:

NAHL 116 :

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü 'Bu helaldir, bu haramdır,' demeyin. Böylece ALLAH'a yalan yakıştırmış olursunuz. ALLAH'a yalan yakıştıranlar başarıya ulaşamazlar.

NAHL 118 :

Yahudilere, daha önce sana anlattığımız şeyleri haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


A'RÂF 32 :

De ki: 'ALLAH'ın, kendi kulları için yarattığı süsleri ve güzel rızıkları kim haram edebilir?' De ki: 'Onlar dünya hayatında inananlar içindir, ahirette ise sadece onlar içindir.' Bilen bir toplum için ayetlerimizi böyle detaylı açıklarız.

TEVBE 29 :

Kendilerine kitap verilenler arasından, ALLAH'a ve ahiret gününe inanmıyan, ALLAH'ın ve elçisinin yasakladığını yasaklamıyan ve gerçek dine uymayan kimselerle boyunlarını eğip elleriyle vergi verinceye kadar savaşın.

YÛNUS 59 :

De ki, 'ALLAH'ın size indirdiği rızıkların bir kısmını helal, bir kısmını da haram ettiğinizi görmez misiniz?' De ki, 'ALLAH mı size izin verdi, yoksa ALLAH'a iftira mı ediyorsunuz?'


HACC 30 :

İşte böyle. Kim ALLAH'ın yasaklarına saygı gösterirse Rabbinin yanında kendisi için daha iyidir. Size özellikle bildirilenlerin haricindeki tüm çiftlik hayvanları helal (yasal) kılınmıştır. O halde putperestliğin felaketinden kaçının, yalan sözden sakının.


Kimse keyfinden domuz eti haramdir demiyor, bu harami Ayetlerle Rabbimiz bildiriyor.

galipyetkin
8. March 2013, 05:53 PM
Bakın aorskaya.

Mustafabey iyi bir teşhis koymuş. Biz de geveliyorduk ama söyliyemiyorduk. Ama son yazınız söylememiz gerektiğini, bunun şart olduğunu ortaya koydu; Mustafabeyi tasdik ediyorum: Siz bir cahilsiniz. İngilizce'de 'the', Fransızca'da 'Le-La', Arabça ve Ispanyolca'da 'El', Türkçe'de 'I-İ' eklerinin ne anlama geldiğini bilmiyorsunuz; değil mi? Meselâ: manzara seyretmekle, manzarayI seyretmek arasındaki farkı siz bilmezsiniz; değil mi? Meselâ: adam dövmek ile adamI dövmek arasındaki farkı da bilmezsiniz, değil mi? O halde Mustafabeyin anlattıklarından da bir şey anlamamışsınız, diyebiliriz ,değil mi?
Şimdi bunun için bana çeşitli hakaretler edip ''kafamın etini yiyecek'', bir sürü safsatalarla ''beynimin içine sıç...,şey, edeceksiniz''. Şu engin bilginizle bize somut veya soyut yönden, hani şu ''domuz eti''ni izah etmiştiniz ya onun gibi, yukarıda yazdığım ''kafa etini yemek'' ve ''beynin içine...etmeyi'' de bi izah ediverseniz de avukatıymış gibi Sayın dost1 ile benim arama girme ve terbiyesizce aramıza nifak sokma girişiminizin, bizi kötüniyetli gösterme çabanızın sebep ve nedenlerini de sorayım size.

Her yazımı ''saygılarımla'' ifadesi ile bitirirken size hitap eden bu yazımı Sayın dost1 ile aramıza girerek fesatlık düşünmeniz dolayısıyla mutat şekli ile bitirmiyorum. Çünkü benim yönümden saygınlığınızı kaybettiniz.

Galip Yetkin.

merdem
8. March 2013, 06:02 PM
Degerli kardeslerime tavsiyem, herhangi bir ayet üzerine tartismaya girmeden önce MUHKEM ve MÜTEŞÂBİH AYETLER NEDİR? diye bilgilerini tazelemeleri gereklidir.

Kisa bir alinti:

muhkem: kuşkuya ve yoruma yer bırakmayan kesın tek boyutlu hüküm.(kelime kökü h.k.m)

müteşabih:yoruma açık, mecazi formda çok boyutlu söz


ÂLİ İMRÂN 7 :

O ki sana bu kitabı indirdi. Onun bazı ayetleri kesin anlamlıdır (muhkem), ki bunlar kitabın özüdür. Diğerleri de benzer anlamlıdır (müteşabih). Kalplerinde hastalık bulunanlar, insanları şaşırtmak ve farklı anlam vermek için benzer anlamlı olanlarının ardına düşerler. Onların gerçek anlamını ise kimse bilmez, ancak istisnadır ALLAH ve derin bilgiye sahip olanlar 'Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır,' derler. Akıl ve anlayış sahiplerinden başkası öğüt almaz.


Artik kendiniz verin kararinizi domuz etinin haramliligi hususunda.

aorskaya
8. March 2013, 06:17 PM
Bu Ayetleri din nedir iman nedir bilmeyen koyu bir ateiste okutsaniz, sag kulagini sol elinle göstermeden haram'in neler oldugunu anlar.

Sevgili merdem kardeşim,

Bu sözünüz aslında "domuz eti"nin haram oluşunu gözardı ederek, bunun helal gibi tüketilmesine neden olacak şekilde ayetin anlamını başka şeylere kaydıran kimselere, hatalarını görüp düzeltebilmeleri için bir şans olabilir.

Burada, bir kimsenin, "domuz eti"nin helal anlaşılmasına sebep olabilecek yazısını (bilerekmi, yoksa bilmeyerekmi yazdığını bilmiyorum, bu nedenle kişiyi tanımlamak istemiyorum) ikazlara rağmen savunması, başka kimselerin de o kimsenin kendileri nazarındaki hatırına yada önemine dayanarak onu destekleyen görüşlerde ayetin gerçek anlamını kaydıran yazılar yazması samimi bir müslüman olarak bizleri üzmektedir.

Bu kimselere, kimin hatırı yada önemi olursa olsun, rabbimizin sözü yanında değersiz olduğunu hatırlatarak, ayetin gerçek anlamını yazmalarını, kendileri için rabbimizden tövbe ile af dilemelerini öneririm.

Ateistlere bile şapka çıkarttıran bu tür iddiaları, müslümanım diyenler yapabiliyorsa, kendini hanif kabul eden bu kardeşlerimizin, İbrahim peygamberin hanifliğinin tam tersi duruma düştüklerini, yeniden kararlarını gözden geçirerek hanif bir müslümanın yapacağı şekilde akıllarını kullanarak, kur'an ayetlerini anlamalarını dilerim.

Sonuçta, bu kardeşlerimiz bize kızsalarda, bizim anlatıklarımız kendilerine ağır gelse de, bu kardeşlerimizin göstereceği tepkiler, yaklaşımlar, rabbimizin sözlerinin gerçekliğini her durum ve ortamda dillendirmemize asla engel olamayacaktır, olmamalıdır.

Bize düşen doğruları göstermek, savunmak ve davet etmektir.

Dileyen davete icabet eder, dileyen reddeder ve sonuçlarına katlanmayı göze alarak aynı yanlışlara devam eder.

saygılarımla,
aorskaya

not: merdem kardeşim, güzel, kısaca detaylı ve delillerle ortaya koyduğunuz gerçekleri anlatan yazınız için tebrik ve teşekkür ederim.

(Ben yazılarımda, bu tür dini doğruları savunan ve ortaya koyan kardeşlerimize, Allah'ın razılığını dilemeyi doğru bulmuyorum. Çünkü rabbimizin sözlerini doğru anlatandan zaten kendisi bizim dileklerimize gerek bırakmadan razı olacaktır.

Bu sebeple, ben şahsi memnuyetimi belli ederek ve teşvik eden sözlerimle sizi karşılıyorum.)

aorskaya
8. March 2013, 06:38 PM
Bakın aorskaya.

Mustafabey iyi bir teşhis koymuş. Biz de geveliyorduk ama söyliyemiyorduk. Ama son yazınız söylememiz gerektiğini, bunun şart olduğunu ortaya koydu; Mustafabeyi tasdik ediyorum: Siz bir cahilsiniz. İngilizce'de 'the', Fransızca'da 'Le-La', Arabça ve Ispanyolca'da 'El', Türkçe'de 'I-İ' eklerinin ne anlama geldiğini bilmiyorsunuz; değil mi? Meselâ: manzara seyretmekle, manzarayI seyretmek arasındaki farkı siz bilmezsiniz; değil mi? Meselâ: adam dövmek ile adamI dövmek arasındaki farkı da bilmezsiniz, değil mi? O halde Mustafabeyin anlattıklarından da bir şey anlamamışsınız, diyebiliriz ,değil mi?
Şimdi bunun için bana çeşitli hakaretler edip ''kafamın etini yiyecek'', bir sürü safsatalarla ''beynimin içine sıç...,şey, edeceksiniz''. Şu engin bilginizle bize somut veya soyut yönden, hani şu ''domuz eti''ni izah etmiştiniz ya onun gibi, yukarıda yazdığım ''kafa etini yemek'' ve ''beynin içine...etmeyi'' de bi izah ediverseniz de avukatıymış gibi Sayın dost1 ile benim arama girme ve terbiyesizce aramıza nifak sokma girişiminizin, bizi kötüniyetli gösterme çabanızın sebep ve nedenlerini de sorayım size.

Her yazımı ''saygılarımla'' ifadesi ile bitirirken size hitap eden bu yazımı Sayın dost1 ile aramıza girerek fesatlık düşünmeniz dolayısıyla mutat şekli ile bitirmiyorum. Çünkü benim yönümden saygınlığınızı kaybettiniz.

Galip Yetkin.

Galip bey,

Kimse kendini kandırmasın!

Forumda konulara yazanlardan sizin görüşünüze ters bir şeyler yazan olursa, önce güzelce sizin gibi yazması için çeşitli teknikler kullanıyorsunuz. Ama her şeye rağmen, kendi doğru bildiklerini anlatarak size ters düşmeye devam eden kimselere ise, konuyu bırakıp şahsi sataşmalara başlıyorsunuz.

Şahsen ben de buradaki ilk yazımdan itibaren bu söylediklerimi şahsen sizin tarafınızdan yazılarla da yaşadım.

Bu nedenle, dini bir konuda yanlış çıkmasına aldırış etmeyip, hatasını düzeltmek yerine; hala doğruları dile getirmeye çalışan kimseler için fitne-fesat yaratmaya çalışan kimseler olarak gösterme çabalarınızı umursamıyorum.

Siz, ayetin anlamının kaydırılmasına ilişkin, kur'an dışı kaynaklara sarılabilen birini de kendinize siper ederek inatlaşmaya devam ediniz.

Ben kendime göre yapmam gereknleri yazılı olarak ortaya koydum.

Soyut, somut kavram, çocuklar, büyükler vb. demogoji yaparak konuyu hedefinden saptırarak, hataları gizlemeye çalışmaya gerek duymadan hepsine cevaplarımı verdim.

Bu şekilde ithamınızla, Dost1 in aklını küçümsediğinizi bile göremeden aynı şekilde yazılarınıza devam etmek istiyorsanız, evet; ben cahilim, sizin kadar (demogoji) bilmiyorum diyerek ben konuyu kapatıyor ve okuyucuların anlayışlarına bırakıyorum.

selamlarımla...
aorskaya

dost1
8. March 2013, 07:58 PM
Selamun Aleyküm! Değerli Galip yetkin Kardeşim!

Sayın dost1.

Diyanet'in meallerine baktığımızda:

Bakara 173 :......domuz etini......
Maide 3 :......domuz eti.........
En'am 145 :......domuz eti.........
Nahl 115 :.......domuz etini......
diye verilmiş ifadeler,

sizin verdiğiniz meallerde :

Bakara 173 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
Maide 3 :....(lahmÜL hınziyri) domuzUN eti.....
En'am 145 :....(lahmE hınziyriN) domuzUN eti.....
Nahl 115 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
diye verilmiş.

Diyanet meallerindeki domuz genel- sıradan bir domuz iken, sizin meallerinizdeki ''domuzun'' diye belirlediğiniz o domuz; belli bir domuz.
Hangi domuz bu?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Allah razı olsun. Dikkatli bir okuyucusunuz.
"LahmEL hınziyri" belirtili isim tamlamasıdır. Doğru çevirisi, "domuzun eti" şeklindedir.

Değerli Kardeşim! Örnek verdiğiniz ayetlerde yiyecekler arasında "belirtili isim tamlaması olarak" geçtiğinden "lehmül hınzıyri" de mecaz aranmaz. Arap dilinde mecaz aranabilmesi için sözedilen şeylerle alakasının bulunmaması gerekir.
Belirtili isim tamlamalarında değil ancak belirtili sıfat tamlamalarında mecaz aranabilir.



Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

galipyetkin
8. March 2013, 08:49 PM
Merden Hanım.

Bu bölümde Sayın R.İhsan Eliaçık'ın yazısını aktardıktan başka bir de şunları yazmışım:
1- Herkes işin gırtlak kısmında. Domuzun veya etinin tertemiz olduğu var mı yazıda; ki domuzun ve etinin pisliği propogandası yapılıyor. Yazıdan bir kere daha şunu anlamayı deneyin; şunu deneyin:''Yine Kur'an hayvan(domuz) figürü üzerinden de olsa her türden somut(maddi) ve soyut(manevi) pisliklerden uzak durmayı ifade eden kadîm muhayyileyi benimsemekte ve sürdürmekte; evet ama bu ne et sağlığı sorunu, ne de mutfak kültürü meselesidir. Allah müslümanlara damak zevki öğretmiyor ki. Mesele başkadır; bunu görmeliyiz.''
''Başka olan mesele'' de Sayın Eliaçık'ın yazısında ayan beyan anlatılmıştır. tabii ki görmek isteyene.

2-Siz ayette domuz veya maymunla ima edileni, anlatılmak istenileni anlamıyorsunuz da sanki onlarla özdeşiyorsunuz.
''Demek ki ön planda domuzun karakteri var. Domuz yemeyi bir tarafa birakalim;'' diyerek konu içine girmeye başlamışsınız.
Maide-60. ayette ''o kimseler''in domuz veya maymuna döndürüldüğü değil, maymun ve domuz karakterli putperestler haline dönüştürüldüğünden bahsediliyor.


Şimdi geliyoruz size:
1-LEŞ ve KAN'a, ALLAH'TAN baskasi adilana kesilene itiraz yok da, neden DOMUZ ETI'NE itiraz var?
2-Tamamlanmis olan, ALLAH tarfindan övülmüs olan ISLAM degilmidir dinimiz?
3-Domuzu temiz yiyecekler arasinda sayan bir AYET varmi?
4-Allah'in helal dedigi helaldir, haram dedigi haramdir, O'nun hükümlerini degistirecek olan varmidir?
5-Domuzun helal ve temiz oldugu herhangi bir Ayet'te geciyormu?
diye siz yazmışşınız. Bu yazdıklarınız ne manaya geliyor acaba?

Aktardığım ve yazdığımın neresinde bunlar var da itirazda bulunup suçluyorsunuz? Diğer yazanlardan da bu söylediklerinizi yapan kim? Ben bulamadım. Yazın O'nu da, ben de kendisine birşeyler söyliyeyim.

Galip.

merdem
8. March 2013, 10:03 PM
Degerli Galip Kardesim,

ben kimseye acikca hitapta bulunmadim son yazimda, rica ederim, kimseyi de herhangi bir sekilde suclamada bulunmadim.

Mealler sunarak kendime göre domuz eti hakkinda görüslerimi yazdim.

Evet, hangi acidan olursa olsun, ister karakter bakimindan, ister pisligi bakimindan olsun, her iki durumda da benim icin domuz eti yenilmesi imkansiz bir yiyecek maddesidir.

Islam demek insanin kendini güven icinde hissetmesi demektir, kendini yaradanina kayitsiz sartsiz teslim etmesi demektir.

Neden domuz eti tartisma konusu oldu cikti anlayamadim dogrusu.

Ben neden les ve kan... itirazsiz kabul ediliyor da , ayni cümle icerisinde, ayni ayette gecen domuz eti hususunda tartismalar oluyor gerekcesiyle yazmis bulundum. Yalan mi Kardesim, ayni Ayet ayni cümle icerisinde sadece domuz eti ayri konu oluyor.

Sayet biz müslümanlar kendi aramizda birlik olup anlasamayacak olursak, gerisini artik siz düsünün.

Siz Kardesim beni bir zamanlar uyarmis idiniz, sitemizden tüm dünyaya sesleniyoruz diye. Hic olmazsa müslüman kardeslerimiz düsmesinler celiskiye, bilhassa yurt disinda yasayan kardeslerimiz, olur ya paylasimlarimizi yanlis anlarlar ve ertesi günü carsiya yarisirlar etin en ucuzunu almaya.

Hayirli aksamlar dileklerimle.

khaos
10. March 2013, 02:50 PM
yenilebilir protein kaynakları içinde en çok kolesterolü yükselten hayvandır.adeta yağ bombasıdır.evrende cehennemden sonra en çok kükürt bu hayvanın bedeninde bulunur.etinde çeşitli parazitleri barındırır ki bu parazitler ölümünüze de yol açabilir.domuzun sindirim sisteminin hızlı çalışması yediği besinlerdeki toksinleri tam olarak yok edememektedir.domuz etini çok yerseniz ya kalp krizi geçirir tahtalı köyü boylarsınız yada vücudunuz michelin in lastik adamı gibi boğum boğum olur.Obezler yanınızda çöp adam gibi kalır.

doğum kontrolünden bi haber yaşayan bu hayvanlar mantar gibi çoğalırlar.Bakımları kolaydır ne bulurlarsa yerler hatta bilindiği üzere fışkı bile.bu yüzdendir ki dünyadaki bir çok insan domuz etini ekonomik olması hasebiylede yerler.
şimdi bütün bunlardan sonra güzelim sığır bifteği yada kuzu pirzolası dururken bu hayvanın etini yemek isteyen varsa afiyet olsun.

Bakara-173 ile maide-60 da tamamen farklı şeyler anlatılmıştır.bakara 173 te domuz etinden bahseder ve yemek fiili kullanılır.Yani domuz eti yemek.

bakara- 173
Allah size leşi, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Ama zorda kalanın, sınırı aşmadan, şuna-buna haksızlık ve tecavüze gitmeden yemesinde kendisi için günah yoktur. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

burada anlatılan konu tamamen beslenme ile alakalıdır.

maide-60
De ki: "Allah katında ceza olarak bundan daha kötüsünü size bildireyim mi? Allah'ın lanetlediği, üzerine gazap indirdiğidir o. Allah böylelerinden maymunlar, domuzlar ve tağut uşakları yapmıştır. İşte bunlardır yer bakımından daha kötü, yolun denge noktasını kaybetme bakımından daha şaşkın olanlar

maide 60 da tasvir yapılmıştır.Tanrı yoldan sapanlar için domuzu ve maymunu kullanarak benzetme yapmıştır.konu aslında oldukça açık.

Bu duruma göre Yüce Tanrı domuz eti yemeyi normal şartlar için kesinlikle yasaklamıştır.

ates demir
10. March 2013, 10:27 PM
Cennet tasvirleri içinde;
Et ve meyve anlatılır. Buradaki et normal bildiğimiz et midir? Cennette kebap mı yapacagız?
Sanmıyorum. Benzeşmeli olarak addediyorum.
Cennetteki Et ve meyveden kastın rızkın her şekilde açık oluşunun betimlenmesi olduğunu düşünüyorum.
Domuzun eti haramdır. Doğrudur. Ama ifade edilmek istenen hayvan olan domuz mu sanmıyorum. Tüm bu düşüncelerime rağmen domuz eti yermiyim? Hayır... En azından yememek için dikkat ederim sağlığım için.
İslam yeme içmeyle olmaz. Sadece domuz yememekle müslüman sıfatı alınamaz. Düşüncelerimin dayandığı temel nokta budur.
Selametle

khaos
11. March 2013, 07:15 PM
İslam yemeyle içmeylede olur değerli Ateş Demir kardeşim.Bir müslüman elbetteki hijyene ve temizliğe dikkat edecek.
Saçı sakalı birbirene karşmış giydiği kıyafet pislik içinde ellerini on kişi aynı kaba daldırıp yağlı yemekleri yiyen müslüman mı görmek istersin.Yoksa durumu ne olursa olsun azami temizliğe ve hijyene dikkat eden adam gibi sofraya oturup öylede kalkan bir müslüman mı istersin.
Yemek te aynı şekilde. Bir müslüman olarak Tanrının bize bahşettiği bedene en iyi şekilde bakmakla mükellefiz.Yediğimize içtiğimize bir müslüman olarak elbetteki dikkat edecez.Yoksa ne olacak akşama lağım faresi yatağına yatırılmış kurbağa kanıyla terbiye edilmiş bok böceğimi yiyeceğiz.

birde konu cennetteki et veya meyveler değil ki o konuda haklı olabilirsin yani cennetteki et veya meyve denilen şeyler farklı şeyler manasınada gelebilir.Gerçek manada da kullanılabilir.
Ama Bakara 173 te bu dünya da müslümanların uyması gereken bir konu anlatılmış.Konu açık Tanrı nın haram alarak yasakladığı besin maddelerinden bahsediliyor.Benzetme falan yok.Yani domuz eti normal şartlar için yasaklanıyor.

aorskaya
13. March 2013, 02:25 AM
Cennet tasvirleri içinde;
Et ve meyve anlatılır. Buradaki et normal bildiğimiz et midir? Cennette kebap mı yapacagız?
Sanmıyorum. Benzeşmeli olarak addediyorum.
Cennetteki Et ve meyveden kastın rızkın her şekilde açık oluşunun betimlenmesi olduğunu düşünüyorum.
Domuzun eti haramdır. Doğrudur. Ama ifade edilmek istenen hayvan olan domuz mu sanmıyorum. Tüm bu düşüncelerime rağmen domuz eti yermiyim? Hayır... En azından yememek için dikkat ederim sağlığım için.
İslam yeme içmeyle olmaz. Sadece domuz yememekle müslüman sıfatı alınamaz. Düşüncelerimin dayandığı temel nokta budur.
Selametle

sevgili ateş kardeşim,

"Domuzun eti haramdır. Doğrudur. Ama ifade edilmek istenen hayvan olan domuz mu sanmıyorum. Tüm bu düşüncelerime rağmen domuz eti yermiyim? Hayır... En azından yememek için dikkat ederim sağlığım için." demişsin.

Hem domuzun eti haramdır, doğrudur demişsin, hem de ifade edilmek istenen hayvan olan domuzmudur, sanmıyorum demişsin.

1- Hayvan olan domuzdan başka, bildiğin domuz mu vardır?
2- Sanı ile zan ile din yaşanmaz. "Zannın çoğu yanlıştır" ve "hakkında kesin bilginiz olmayan şeylerin peşine düşmeyin " şeklindeki rabbimizin sözlerin iyi anlamaya çalışmak gerekir.

Din kur'anda anlatılanı anlayarak yaşanır.

O halde, aklınıza hayvan olan domuzdan başka bir yaratık olup olmadığını getirin ve bulabiliyorsanız onu bize de yazın lütfen.

3- Eğer, siz domuzu hayvandan başka bir yaratık olarak sanmaya devam edecekseniz, domuz etini siz yemesenizde, size göre haram olmadığını söylemek durumunda olmalısınız. Bu durumda da konu, dönüp dolaşıp yine domuzun hayvandan başka ne olduğunu açıklamanıza gelir.

Ayetteki kolay anlatımı zorlaştırmanın, ille de başka şeyler bulmaya çalışmanın faydası varmı? Yoksa, haramı helal kılmaya çalışan konumuna düşme tehlikesimi vardır? Bunu iyi düşünüp, sonra yazmak gerekir.(değilmi?)

selamlarımla...
aorskaya

ates demir
13. March 2013, 10:38 PM
Sevgili Aorskaya
Bu konuda çok araştırdım, bildiklerimden emin olsaydım zan ile yazmazdım. Dogru sanmıyorum dedim bu şu demek gerçekten hayvan olan domuzda kastedilmiş olabilir. Et genel olarak bakıldığında nimettir. Domuzluk yapan domuzun etinden kastım buydu. Birde fıtrattan uzaklaşma bozulma bozuk et konusu var ona şimdi girmeyeceğim
Selam ile

merdem
13. March 2013, 11:48 PM
Biraz beynim sulandi, yazi uzun olunca bir kac kere okumasi zor geliyor, türkcem ve arapcam birbirlerini selamliyor :confused: ikiside az :rolleyes:

Anlasam da anlamasamda, bildigim sey domuz etinden ve domuzluktan severek uzak durdugumdur:D

Her bir tarafa sarkarim nedense, yoklamadigim site kalmiyor. Düsmani düsmanin silahiyla vurmak gerekir diye düsündügümden ateist, angostik midir nedir oralari da yokluyorum arada bir.

Sanirim siz kardeslerim icin kolaydir anlasilmasi asagidaki yazinin.




Halil Sergin'den alintidir.

http://www.teblig.net/index.php?topic=5956.0




BUNUN İÇİN ÖNCELİKLE 2/172`Yİ AÇALIM VE SON CÜMLESİ OLAN ''VEŞKURU LİLLAHİ İN KÜNTÜM İYYAHÜ TA'BUDUNE'' cümlesini , 16/114 ile misil yazılım cinsinden birbirine bağlayalım.

Şimdi , 2/172`de mealen şöyle bir anlam vardır ''size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin'' denilir ve 2/173`tede nelerin yenilmeyeceği yani TAYYİB olmayanlar açıklanır.

Bu meali manayı tek bir soruyla çökertmek mümkündür.

Dikkat edilirse yenilemeyecekler arasında çok afedersiniz bok yani dışkı zikredilmez.Yani dışkıda tayyibler arasına girmiş olur..! Eğer tayyibler arasına girmemiş olsaydı 2/173`te bununda ismi geçerdi.Keza yine 2/173`te , yılan , akrep , fare , solucan gibi isimini duyduğumuzda bizde tiksinti oluşturacak hayvanlardanda bahsedilmez.

Şimdi , burada domuz etinin haram kılındığından bahsedilir ama bunun Allah tarafından haram kılındığına dair delil yoktur yani bu ayet ''harremallahü'' (9/29,37) şeklinde yani Allah haram kılar şeklinde başlamaz yani bu haramiyette Allah lafsı kullanılmamıştır.O halde domuz eti nedir ? Kim ve nasıl haram kılıyor ?

LAHMELHINZIYR yani domuz etinin tanımı , DAVRANIŞ ŞEKLİ cinsinden yapılmıştır ancak birde bunun ORGANİK CİNSTEN olan tanımıda vardır.

Bunun için önce teknik altyapıyı oluşturalım ; Lütfen 2/173`ün son kısmını 6/145`in son kısmı ile bağlayınız ve 2/173`te geçen ''lahmelhınzıyr'' deyiminin 6/145`te ''lahme hınzıyrın'' şekline dönüşmüş haliyle işaret edilen teviller hükmüne girdiğini görünüz yani ''domuz eti'' denilen ve haram kılınan şey iki adet anlama sahip olacaktır.Bunlardan biri DAVRANIŞlarımıza diğeri ise SOFRAMIZA dahil olacaktır.

2/172`de anlatılan ''TAYYİB'' deyimi ''TEMİZ'' anlamında değildir.Eğer böyle anlaşılmak istenilirse 2/173 ve 16/115 ve 6/145`te yenilmesi yasaklananlar arasında yine çok afedersiniz insan DIŞKIsınında haram kılınması gerekirdi.O halde ''TAYYİB'' kavramını eğer ''TEMİZ'' diye anlamada ısrarcı olursanız , ya BOK denilen maddeyide TAYYİB olarak sayacaksınız yada TAYYİB denilen kavramın KURANİ-DUBUR manasını tespit edeceksiniz.İşte bu mana ; BİZZAT ALLAH TARAFINDAN haram kılındığı belirtilmemiş bir yiyeceğin yada içeceğin , yaşanılan toplum tarafından yada kişinin kendine has bünyesi tarafından kabul edilmemiş yada edilemeyen haline LAHME HINZIYRIN yani DOMUZ ETİ denilir..!

Misaller ;
1) Fare etini eğer yiyemiyorsak , bunun nedeni Allahın haram kılması değil , yaşadığımız çevre yada bünyemizin bunu haram kılmasındandır.Dolayısıyla fare etide lahme hınzıyrin hükmüne girer

2) Yine çok afedersiniz eğer bok yemiyorsak , bunu Allah bize haram kılmamıştır.Yaşadığımız çevre yada bünyemizin kaldıramaması dolayısıyla buda lahme hınzıyrin hükmüne girer.

Kimimiz bamyadan , kimimiz fasulyeden , kimimiz soğandan tiksinti duyupta yemediğimiz zaman , bunları bize Allah haram kılmaz , bunlarda ya bünyemiz yada yaşadığımız toplum yada aile tarafından haram kılınarak domuz eti hükmüne girerler.

O halde , DOMUZ ETİ derken sadece domuzun etinden bahsedilmez.İnsanın hayatında bu insan için TAYYİB olamamış yani kişinin bünyesinin o yada bu sebepten dolayı kaldıramayacağı her türlü yiyecek ve içecek kuranda ''DOMUZ ETİ'' hükmündedir.Buna bilinen manada domuz etide dahil olabilir.

Şimdi , filipinlerde müslüman birinin fare kızartması yada akrep , solucan , hamamböceği kızartması yediğini düşünün.İşte bu yiyecekler bu insanlar için TAYYİB hükmündedirler ama bizim için HABİYS`tirler yani pistirler..Allah 2/172`de bize rızık olarak verdiklerinden TAYYİB olanını yememizi ister.Buna göre filipinli muminin , yedikleri kendisi açısından tayyib iken bizim açımızdam ''lahme hınzıyrin'' yani domuz eti hükmündedir.

Şimdi , Almanyada bir almanın mumin olduğunu düşünün , bu adam domuz etiyle büyümüş yani domuz eti yemek bu insanın taki müslüman oluncaya kadar yaşantısında var..Bu kişi müslümanlığı seçerse , domuz eti yemeye devam edebilir..Çünkü domuz eti bu kişi için artık tayyib hükmündedir.Eğer siz , bu kişiye sığır yada deve yada koyun eti yedirmeye kalktığınızda ve bu kişiyede bunları yerken iğrenti geldiğinde , bu kişi için bu kez deve-sığır-koyun ve keçi eti DOMUZ ETİ hükmüne girecek ve ona haram kılınacaktır.Bunu sadece ET olarak düşünmeyin , içecek yada sebze olarakta vs vs.. düşünebilirsiniz.
Bizler şu anda bilinen manada DOMUZ ETİ yemiyoruz.Çünkü bize haram kılınmıştır.Yanlış anlamayın , bu haram kılınışı Allah yapmıyor..! Kültürümüzde olmadığı için tiksinti ile baktığımız için bize haram kılınmış oluyor.

2/173`ün ''İNNEMA'' deyimi ile başlaması , bu ayetteki haram kılınışı esnek hale getirir ve şartlara bağlar.Bu tespit İNNEMA deyiminin tanımında mevcuttur.Bundan dolayı Lahmelhınzıyr yada Lahme hınzıyrın yani DOMUZ ETİ , kişinin durumuna göre helal yada haram olabilmektedir..

“İNNEMA” deyiminin lisani anlamı ; yalnızca sadece demektir. Bu anlam eğer bu şekilde kullanılırsa ; 6/36 ile 8/21 çelişir. 8/21`de , 6/36`ya göre icabet için dinlemenin yeterli olmadığı , olamayacağı görülmektedir.

O halde ''İNNEMA'' deyiminden ne kastedilir ? ; Bir anlatımdan anlatılanı değilde , kendi anlamak istediğini anlamaya çalışma çabası yada bir anlatımın anlattığını anlatma değilde , kendi anlatmak istediğini anlatma çabasıdır. Bu ikinci kısmı Allah`ta yapar.. (Örnek ; İNNEMElmuminunu ihvetun.. gibi) 2/275`te “İNNEMELbey mislurriba” cümlesinde , Allahın anlattığı “bey” deyiminden , kişiler kendi anlamak istediklerini anlamaya çalışıyorlar yada çalışmışlar.. Allahın anlatmak istediği şeyi değil..!

Böylece İNNEMA değimi "RİBA" konumuzdaki gibi kullanılarak , haram yahut helalliği , ortamın şartına-durumuna göre belirleyecektir.

''Lahmelhınzıyr'' deyimine devam edelim ;

Bir muteşabih misil yazılım , hem tevil işaret edebildiği gibi hemde kendisi işaret edilen bir tevil hükmüne girebilir.Böyle oluncada mana değişebilecektir.Eğer 2/173`ü 16/115 ile birlikte düşünürseniz ''lahmelhınzıyr'' deyimi muteşabih misil yazılım içinde kalır.Böyle olunca bu deyimden hem haram olabilen bir davranış şekli ve hemde yiyecekler anlaşılır.Buna göre ''innema harreme aleykümülmeytete veddeme'' deyiminden , tamlamadan sonra gelen VELLİ ibare kuralı gereği , hem LEŞLERİN yenilmemesi-leş olunmaması gerektiği ifade edilirken hemde elindekini insanların hayrına olacak şekilde paylaşımcı olunmaması anlaşılacaktır.İşte , eğer bir insan paylaşımcı değilse , Allah katında LEŞ hükmüne girecektir.Yine bu misil yazılım içinde olan Lahmelhınzıyr deyimindende 2 adet anlam çıkacaktır.Bunlar hem hakka değilde güce talip olan insanların yada fikirlerin toplum içinde yada kişinin kendi davranışlarında yer edinme çabası ve hemde organik olarak kişinin kendi iç yapısına yada yaşadığı topluma göre iğrenti duyduğu yiyecekler ve içecekler anlaşılmalıdır..Yine bu ayette geçen ''ve ma uhille bihi liğayrillahi'' deyimi ise , hem bir işin yapılımı esnasında daha iyisini yada güzelini ortaya koyamayarak araya girme yada aksatma yada işi yarım bırakarak terketme anlaşılmalıdır.Bu deyim misil yazılım içinde sayılmaz.Çünkü 16/115`te bu deyimle ilgili harflerin yeri değişmiştir.Bunlar muteşabih misil yazılım hükmündedirler.Eğer 2/173`ü 16/115 ile değilde 6/145 ile misil yazılım türünden muteşabihleştirirseniz , bu durumda işin içine Muhammedte gireceği için , bunlara yada bu tür insanlara Allah için katlanılması (ala taamin yat'amehu) gündem edilecektir.Lahmelhınzıyr haramdır.Ancak bu tür kişileri , içinde bulunduğun Muhammedi ortamda bilmene rağmen yine temkinli davranmalısın , hem onları kovmamalısın ama aynı zamandada bunlara insiyatif yada sorumluluk vermemelisin.Yine Muhammedi bir ortamda , eğer sana iğrenç olarak gördüğün bir yiyecek veya içecek getirildiğinde , hem bunu reddetmemelisin ama aynı zamanda bununlada karnını doyurmak isteyerek bu konudada bu yiyeceğe tam bir insiyatif yada sorumluluk vermemelisin.İçinde bulunduğun Muhammedi ortamda , herkese göre normal ama sana göre iğrenç gelebilen ve Allahında hakkında ayet indirmediği söz , davranış , yiyecek yada içeceklerle muhatab olursan , bunlara Allah rızası için katlanman seni 6/145`in muhatabı yapacaktır.

Misal ; din kardeşinin çorabı kokuyor , ağzı kokuyor , dişini fırçalamıyor , yemekten sonra geğiriyor , gaz yapıyor her tarafı kokutuyor..Bunların hepsi , onun kendi yaşadığı çevrede normal karşılanılan unsurlar olabilir ama bunlar seni çılgına çeviriyorsa , bu durumda bunları , içinde bulunduğun Muhammedi amelin ulviliğine istinaden hazmetmelisin.İşte bu konuda göstereceğin fedakarlık seni 6/145`te Muhammed ile buluşturur ama ihsan ameli bittiğinde bu din kardeşlerine kendi özel hayatında insiyatif yada sorumluluk vermeyebilirsin yani fazla muhatab olmak istemeyebilirsin.Bu senin abin , annen , baban veya kardeşinde olabilir.İşte , bir muminin bunlara kısa süreliğine eğer yiyecek yada içecekse KISMİ olarak teveccüh etmesi ve eğer davranış yada söz ise kimseyi kırmadan , kimseye duyurmadan kendi içinden ''ayyy ne kadar iğrençler , adeta kokuyorlar'' şeklinde serzenişte bulunmasına ''femeniddurra gayre bağın vela adin'' denilir.Tabiki bu durumda Rabbe seni bağışlayacaktır “Feinne rabbeke gafurun rahiymün” 6/145-2/173..Bu ayetlerdende anlıyoruz ki Muhammedi bir amel söz konusu olduğunda muminler , birbirlerine katlanılması zor olsa dahi , idare etmeliler ve aşağılamamalılar.Ancak kendi içinden tabii olarak her insan bağy ve düşmanlığa dönüştürmemek kaydıyla söylenebilirki buda tabiidir..Ancak ihsan ameli bittikten sonra her insan , kendi frekansına uygun insanlarla birlikte olmak isteyecektir ki buda tabiidir.

Rabbimiz kendi rızası için birbirimize dayanma katlanma gücü versin..Çünkü her birimiz farklı kültürlerin çocuklarıyız..

dost1
14. March 2013, 03:01 AM
Selamun Aleyküm! Değerli Merdem Kardeşim!

Kur’an’ın indirildiği toplumun dilinin Arapça olması dolayısıyla, o toplumun Kur’an’ı anlayıp akledebilmesi için Arapça indirildiği birçok ayette vurgulanmıştır:

Ve kesinlikle Biz, onların “kesinlikle ona bir beşer öğretiyor” deyişlerini biliyoruz. Kastettikleri o kişinin dili yabancıdır. Bu [Kur’an] ise, apaçık Arapça bir lisandır. (Nahl/103)

Ve eğer biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık, elbette “Ayetleri detaylandırılmalı değil miydi? İster yabancı dilde ister Arapça!” diyeceklerdi. De ki: “O, iman edenler için bir kılavuz ve bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur’an onlar üzerine bir körlüktür. Onlara çok uzak bir mekandan seslenilmektedir.” (Fussılet/44)

Ve Biz onu [apaçık kitabı] yabancılardan [Arapça bilmeyenlerden] birine indirseydik de, bunu o, onlara okusaydı, onlar, buna iman ediciler değillerdi. (Şuara/198, 199)

Apaçık kitaba ant olsun ki Biz onu aklınızı kullanasınız diye Arapça bir Kur`an [okuma] yaptık. (Zühruf/2, 3)

Onunla [apaçık kitapla], uyarıcılardan olasın diye apaçık bir Arapça lisan ile senin kalbine Emin Ruh [Güvenilir Can, sağlam bilgi] indi. (Şuara/193-195)

Ve Biz böylece onu [Kur’an’ı] Arapça bir hüküm [mükemmel bir yasa] olarak indirdik. Ve eğer sana gelen ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, Allah’tan sana bir Yakın Kimse ve bir koruyucu yoktur. (Ra’d/37)

Ve bundan [Kur`an`dan] önce bir rehber ve rahmet olarak Musa`nın kitabı vardı. Ve bu [Kur`an] ise zulmeden kimseleri uyarmak, iyilik-güzellik üretenleri müjdelemek için Arap lisanı üzerine tasdik eden bir kitaptır. (Ahkaf/12)

Ve işte böylece Biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Onda tehditlerden tekrar tekrar açıklama yaptık. Belki takva sahibi olurlar yahut onlara yeni bir öğüt oluşturur. (Ta Ha/113)

Ve ant olsun ki Biz, düşünüp öğüt alsınlar diye pürüzsüz Arapça bir kur`an [okuma] olarak; takvalı davransınlar diye bu Kur`an`da insanlar için her türlüsünden örnek verdik. (Zümer/27, 28)

Bu, Arapça bir Kur`an [okuma] olarak, bilen bir kavim için ayetleri detaylandırılmış bir kitaptır. (Fussılet/3)

İşte böylece Biz kentlerin anasını ve onun kıyısındaki kişileri uyarasın ve kendisinde hiç şüphe olmayan toplanma günü ile uyarasın diye sana Arapça bir Kur`an vahyettik. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir. (Şûra/7)


Allah'ın dini dışında yeni bir din öğrenmek istiyorsak Halil İbrahim Ülkü ve avenesinin kendilerinin sorup kendilerinin cevapladığı ve Kelimelere kendilerince anlam yükleyerek oluşturmaya çalıştıkları bu yeni dini tanımaya çalışmak gerek. Dini Allah'a has kılmak istiyorsak; -ki, hepimizin de derdi bu olmalıdır.- Bu konuda bizlere düşen görev, Allah'ın gerçek dinini bu katkı malzemelerinden arındırmak ve onu Allah'tan geldiği gibi saf ve halis bir halde insanlara ulaştırmaktır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Fers
14. March 2013, 03:04 AM
diyelimki bu "lahmelhınzır" domuz eti de değil bozuk et,
"bozuk et" neyin nesidir, ne kadar bozuk, kokuşma derecesinde mi, kokuşmamış bu 50 gramı dokunmaz dedik yuttuk, bizi besleyecek zaruriyet miktarına denk geldi mi...
zaruriyeti geçmeyen miktarın kapsamı nedir...
öldürmeyen miktarın hayatta tutabilecek zaruriyet miktarı olduğunun kanıtı var mıdır, yoksa zaruriyetten kasıt tıkınmadan başka bir şey mi....

aorskaya
14. March 2013, 01:52 PM
Biraz beynim sulandi, yazi uzun olunca bir kac kere okumasi zor geliyor, türkcem ve arapcam birbirlerini selamliyor :confused: ikiside az :rolleyes:

Anlasam da anlamasamda, bildigim sey domuz etinden ve domuzluktan severek uzak durdugumdur:D

Her bir tarafa sarkarim nedense, yoklamadigim site kalmiyor. Düsmani düsmanin silahiyla vurmak gerekir diye düsündügümden ateist, angostik midir nedir oralari da yokluyorum arada bir.

Sanirim siz kardeslerim icin kolaydir anlasilmasi asagidaki yazinin.


Selamun aleyküm,

Tebrikler Merdem kardeşim.

Bu kısımda yazdığım ilk yazımda da belirttiğim gibi; rabbin ayetlerinde bize bildirdiği kadarıyla yetinmeyip, bilinmeyenlerin peşine düşerek kendimizce keşfettiğimiz sebepler yaratarak konuları açıklamaya çalışınca işte buraya kadar tanık olduğumuz yazılarda olduğu gibi saçma ve zoraki gerekçelerle ayetin asıl anlamı kaydırılarak, haram olan bir şey helale dönüştürülebildiğini aklını kullanabilen herkesin görebiliceğini sanıyorum.

Şimdi de Halil Sergin kardeşimizin, ayette belirtilen kadarıyla yetinmeyerek, indirilen kur'anda açıklamaları yeterli görmeyerek (rabbin bu konudaki ikazıda gözardı edilme pahasına) "domuz eti" ni (domuz değil, domuz eti) ayetin tüm kolaylıkla haram anlatımına karşılık nasıl helale dönüştürmeye çalıştığını yazılarından alıntılarla göstermeye ve bu büyük tehlikeye düşmemeye dikkat çekmeye çalışayım.

Kur'anda "domuz eti"nin harak kılındığına ilişkin ayetleri aşağıya alıntılayarak, bu delillerle yazıyı ele alıyorum.

Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 145. De ki: “Bana vahyolunan şeylerde bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.

Diyanet Meali - en-NAHL : 115. (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.

BU AYETLERDE KIRMIZI İLE BOYADIĞIM YERLERİ OKUMALARINA RAĞMEN HALA AYETTE BAHSEDİLEN HAYVAN OLAN DOMUZUN ETİ NİN RABBİMİZ TARAFINDAN HARAM KILINDIĞINI ANLAYAMAYANLARA YADA ANLAMAK İSTEMEYENLERE BAŞKA SÖZE GEREK YOKTUR.



Halil Sergin'den alintidir.

http://www.teblig.net/index.php?topic=5956.0

[FONT="Verdana"]BUNUN İÇİN ÖNCELİKLE 2/172`Yİ AÇALIM VE SON CÜMLESİ OLAN ''VEŞKURU LİLLAHİ İN KÜNTÜM İYYAHÜ TA'BUDUNE'' cümlesini , 16/114 ile misil yazılım cinsinden birbirine bağlayalım.

Şimdi , 2/172`de mealen şöyle bir anlam vardır ''size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin'' denilir ve 2/173`tede nelerin yenilmeyeceği yani TAYYİB olmayanlar açıklanır.

Bu meali manayı tek bir soruyla çökertmek mümkündür.

Dikkat edilirse yenilemeyecekler arasında çok afedersiniz bok yani dışkı zikredilmez.Yani dışkıda tayyibler arasına girmiş olur..! Eğer tayyibler arasına girmemiş olsaydı 2/173`te bununda ismi geçerdi.Keza yine 2/173`te , yılan , akrep , fare , solucan gibi isimini duyduğumuzda bizde tiksinti oluşturacak hayvanlardanda bahsedilmez.

Şimdi , burada domuz etinin haram kılındığından bahsedilir ama bunun Allah tarafından haram kılındığına dair delil yoktur yani bu ayet ''harremallahü'' (9/29,37) şeklinde yani Allah haram kılar şeklinde başlamaz yani bu haramiyette Allah lafsı kullanılmamıştır.O halde domuz eti nedir ? Kim ve nasıl haram kılıyor ?


Buradaki mantık bir geri zekalılık, geri zekalılık değilse de kur'ani akıl kullanmak yerine, salt aklını ilah edinme egosunun ürünüdür.

Bu kadar açıklama yapan birinin zeka geriliğine sahip olmadığı yazıdan anlaşılabiliyor olduğundan, bu yazıların sahibinin, kendini herkesten üstün görme çabası sonucu zorlama ile aklını hayvan domuz etini haram olmaktan çıkarıp başka neler şeklinde açıklayabilirim diye çabalayan bir kişiliğin hezeyanıdır.

Lafa bakarmısınız!

Bok (okuyucuların tamamından özür diliyorum, ama bunu kullanmak zorundayım) yani insan dışkısının bakara 173 de geçmemesi nedeniyle onun temiz olduğunu iddia ederek, temiz olmasına rağmen bizlerin yemeyerek haram kılabileceğini kabul etmektedir.

Ayrıca ayette haram kılanın Allah olduğunun bildirilmediğini de iddia edebilmiş!
Bu nasıl ayet okumaktır, nasıl anlamaktır, bunu aklım almıyor.
Aşağıda bakara 172 ve 173 ü alıntılıyorum.


Diyanet Meali - el-BAKARA : 172.Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.

Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

1- Bakara 172 de "...size verdiğimiz rızıkların..." denilmesinde rızık verenin Allah olduğunu bu akıl sahibi! bilemiyormu?

2- Bakara 173 de ise "...haram kıldı" denilmesinden, insanlara hara ve helal kılmayı sadece rabbimizin yetkili olduğunu göremiyormu?

3- Ayrıca bakara 173 e dikkat edilirse "pis"liğin tanımı yapılmadığını, sadece bildiğimiz dar anlamıyla "pis" olanların haram edilmediğini, temiz olmakla birlikte Allah'tan başkası adına kesilmesi halinde de haram olacağını kavrayamıyormu?

Bu nasıl ayet anlamadır, bu nasıl çarpıtma çabasıdır. Domuz eti yemek için yada yiyenleri aklamak için bu çabaya gerek yoktur. Haram olduğunu bilirsin, kabul eder yada etmezsin.

"Domuz eti"ni helal kılmaya çalışmak yerine canın istiyorsa yersin, sonuçlarına da katlanırsın.




Halil Sergin'den alintidir.

LAHMELHINZIYR yani domuz etinin tanımı , DAVRANIŞ ŞEKLİ cinsinden yapılmıştır ancak birde bunun ORGANİK CİNSTEN olan tanımıda vardır.

Bunun için önce teknik altyapıyı oluşturalım ; Lütfen 2/173`ün son kısmını 6/145`in son kısmı ile bağlayınız ve 2/173`te geçen ''lahmelhınzıyr'' deyiminin 6/145`te ''lahme hınzıyrın'' şekline dönüşmüş haliyle işaret edilen teviller hükmüne girdiğini görünüz yani ''domuz eti'' denilen ve haram kılınan şey iki adet anlama sahip olacaktır.Bunlardan biri DAVRANIŞlarımıza diğeri ise SOFRAMIZA dahil olacaktır.

2/172`de anlatılan ''TAYYİB'' deyimi ''TEMİZ'' anlamında değildir.Eğer böyle anlaşılmak istenilirse 2/173 ve 16/115 ve 6/145`te yenilmesi yasaklananlar arasında yine çok afedersiniz insan DIŞKIsınında haram kılınması gerekirdi.O halde ''TAYYİB'' kavramını eğer ''TEMİZ'' diye anlamada ısrarcı olursanız , ya BOK denilen maddeyide TAYYİB olarak sayacaksınız yada TAYYİB denilen kavramın KURANİ-DUBUR manasını tespit edeceksiniz.İşte bu mana ; BİZZAT ALLAH TARAFINDAN haram kılındığı belirtilmemiş bir yiyeceğin yada içeceğin , yaşanılan toplum tarafından yada kişinin kendine has bünyesi tarafından kabul edilmemiş yada edilemeyen haline LAHME HINZIYRIN yani DOMUZ ETİ denilir..!


Halil Sergin denen akıllı kardeşimiz!

Sen bakara 173 de "domuz eti" deyimindeki "et" vurgusunu anlamak istemeyip, domuz karakterini anlamaya ve anlatmaya çalışırsan seni dikkate almaya gerek kalmıyor.

Ayette sadece domuz denmediği, "domuz eti" dendiği halde "domuz"u hayvan yerine kavram, davranış, düşünüş olarak görmeye ve göstermeye çalışırken ve bu ayette "...haram kıldık" deyiminden Allah'ın haram kıldığını görmek istemesen bile, "domuz etinin haram kılındığını ve kılanın Allah olduğunu" başka ayetleri inceleyerek göremezmiydin?

Bu konuda sadece tek ayetmi vardırda, "domuz eti"ni haram olmaktan çıkarıp ve haram kılanın Allah olmadığını söylebilmektesin.

Ama tek ayet yok. Kendini çok akıllı sanan senin gibilerin de faydalanması için, rabbimiz birden fazla ayette bu konuyu açıklamıştır.

Daha fazla söze gerek yoktur. Halil Sergen de, belki bundan etkilendiği için aynı gerekçeleri sunan buradaki bazı üyelerde bu ayetleri topluca dikkate alsınlar ve artık "domuz eti"nin haram olduğunu ve haram-helali de sadece rabbimizin belirleyebileceği, peygamberler dahil başka hiç bir yaratılanın bu konularda yetkili kılınmadığını görsünler.

Sevgili merdem kardeşim,

Sizinde kafanız karışmasın. Allah'ın bizlere indirdiği kitaptaki konular, müteşabih özellik taşıyanlardan ise, tek ayette değil, birden fazla ayette birbirini destekler şekilde açıklanmıştır.

Yani, kur'anda konular kendi kendini tefsir edecek şekilde kolay anlatımla bize gönderilmiştir. Kur'an rabbimizin kelamıdır ve bu kelamların açıklanması için başka kaynağa ihtiyaç yoktur.




Halil Sergin'den alintidir.

Misaller ;
1) Fare etini eğer yiyemiyorsak , bunun nedeni Allahın haram kılması değil , yaşadığımız çevre yada bünyemizin bunu haram kılmasındandır.Dolayısıyla fare etide lahme hınzıyrin hükmüne girer

2) Yine çok afedersiniz eğer bok yemiyorsak , bunu Allah bize haram kılmamıştır.Yaşadığımız çevre yada bünyemizin kaldıramaması dolayısıyla buda lahme hınzıyrin hükmüne girer.

Kimimiz bamyadan , kimimiz fasulyeden , kimimiz soğandan tiksinti duyupta yemediğimiz zaman , bunları bize Allah haram kılmaz , bunlarda ya bünyemiz yada yaşadığımız toplum yada aile tarafından haram kılınarak domuz eti hükmüne girerler.

O halde , DOMUZ ETİ derken sadece domuzun etinden bahsedilmez.İnsanın hayatında bu insan için TAYYİB olamamış yani kişinin bünyesinin o yada bu sebepten dolayı kaldıramayacağı her türlü yiyecek ve içecek kuranda ''DOMUZ ETİ'' hükmündedir.Buna bilinen manada domuz etide dahil olabilir.

Şimdi , filipinlerde müslüman birinin fare kızartması yada akrep , solucan , hamamböceği kızartması yediğini düşünün.İşte bu yiyecekler bu insanlar için TAYYİB hükmündedirler ama bizim için HABİYS`tirler yani pistirler..Allah 2/172`de bize rızık olarak verdiklerinden TAYYİB olanını yememizi ister.Buna göre filipinli muminin , yedikleri kendisi açısından tayyib iken bizim açımızdam ''lahme hınzıyrin'' yani domuz eti hükmündedir.

Şimdi , Almanyada bir almanın mumin olduğunu düşünün , bu adam domuz etiyle büyümüş yani domuz eti yemek bu insanın taki müslüman oluncaya kadar yaşantısında var..Bu kişi müslümanlığı seçerse , domuz eti yemeye devam edebilir..Çünkü domuz eti bu kişi için artık tayyib hükmündedir.Eğer siz , bu kişiye sığır yada deve yada koyun eti yedirmeye kalktığınızda ve bu kişiyede bunları yerken iğrenti geldiğinde , bu kişi için bu kez deve-sığır-koyun ve keçi eti DOMUZ ETİ hükmüne girecek ve ona haram kılınacaktır.Bunu sadece ET olarak düşünmeyin , içecek yada sebze olarakta vs vs.. düşünebilirsiniz.
Bizler şu anda bilinen manada DOMUZ ETİ yemiyoruz.Çünkü bize haram kılınmıştır.[SIZE="4"]Yanlış anlamayın , bu haram kılınışı Allah yapmıyor..! Kültürümüzde olmadığı için tiksinti ile baktığımız için bize haram kılınmış oluyor.



"Yanlış anlamayın , bu haram kılınışı Allah yapmıyor..! Kültürümüzde olmadığı için tiksinti ile baktığımız için bize haram kılınmış oluyor." denmiş.

Biz değil ama sen yanlış anlıyorsun. Hatta belki yanlış bile anlamıyor ama yanlış anlatıyorsun!

Haram kılınışı Allah yapıyor, kültürel bir sonuç değildir.

Ayrıca, insanlar kur'anda haram kılınmamakla birlikte aileden gelen alışkanlıkları, kültürel kabulleri gereği bazı şeyleri temiz olmalarına yemeyebilirler. Ama, bizlerin onları yememesi, bizlerin serbest tercihidir. Bizler, yemiyoruz diye bunu kendimize haram kılmış olmayız. Çünkü, "yenecek" diye bir zorlama yoktur. Temiz şeylerden yemek vardır. yenecek çok şey de olduğuna göre bunlar arasında kişiler dilediklerini tüketebilirler.

Örneğin, ben pırasa, kereviz yemiyorsam, bu kendime haram kıldığım için değildir. Ben, kendim yemesem de başkalarının onu zevkle tüketebileceğini bilir ve kendime haram kılamam. Ben, onun yerine severek yiyebileceğim başka çeşitler olduğu için onları yemek istemediğimi bilirim.

Yeniden "bok" yeme konusuna değinerek bitirmek istiyorum.

Rabbimiz ve dolayısıyla onun kelamından oluşan kur'an akıllı insanları muhatap alır, onlara açıklamada, ikaz ve öğütlerde bulunur.

Bu nedenle akıllı insanlar, kuranda haramlar arasında sayılmasa dahi, bokun yenmeyecek şey olduğunu da akılları ile bulabilirler. Eee, "normalde bokunu yiyen akıllı da olmayacağına göre, akılsızlarda dinden, emirlerden muaf olduğuna göre bokunu yiyen deli olmalıdır.

Maddi anlamda bok yiyen akıllı olamayacağına göre, akıllı kimseler olanlarında manevi anlamıylada "bok yemesinin lüzumu yoktur.

Çünkü, haramların Allah tarafından konduğunu ve "domuz eti" denilerekte, domuz denen hayvanın etinin yasaklandığını tek ayetten değil, birbirini destekleyen çok ayetten görmek mümkündür.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 60. De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuz lar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Kuranda konu bütünlüğünü sağlayan ayetlerin topluca ele alınmayıp, tek ayetle ve fakat buna rağmende ayetteki ifadeleri çarpıtarak konuları asıl bağlamından kaydırmaya çalışanların durumunu yukarıdaki ayete göre anlamalarını bekliyor, görüş ve iddialarını değiştirmelerini umut ediyorum.

Saygılarımla...
aorskaya

ates demir
18. March 2013, 10:19 PM
Bu konuda biraz akıl yürütmekte fayda var
Düşünen ve sorgulayan zihniyle Fers kardeşime teşekkür ederim.
Soru şu: Allah ın adı anılarak veya anılmadan yenilen şey nedir?
Yani hayvanı boğazlarken bismillah demek yetiyor mu? Zikr bu mu?
O halde zikr malı kazanırken üçkağıt yapıp, işçiyi ezip, malına mal katanlarada kolaydır.
Haram lokma yenmez
Malı kazanırken fesat, ölçüde tartıda hile, üçkağıt ile kazanıp bir büyükbaş sığırı keserken bismillah demek kendini kandırmaktan başka nedir?

Enam 119

1. ve mâ lekum : ve size ne oluyor
2. ellâ te'kulû (en lâ te'kulû) : yememeniz, yemiyorsunuz
3. mimmâ (min mâ) : o şeylerden
4. zukire ismu allâhi : Allah'ın ismi anılan
5. aleyhi : onun üzerine
6. ve kad fassale : ve ayrı ayrı açıklamıştı
7. lekum : size
8. mâ harreme : haram kıldığı şey(ler)
9. aleykum : size
10. illâ : hariç
11. madturirtum (ma idturirtum) : darda kaldığınız, mecbur kaldığınız şey(ler)
12. ileyhi : ona
13. ve inne : ve muhakkak
14. kesîren : çok
15. le yudıllûne : gerçekten dalâlette bırakıyorlar
16. bi ehvâi-him : kendi hevesleri ile
17. bi gayri ilmin : bir ilim olmaksızın
18. inne : muhakkak
19. rabbe-ke : senin Rabbin
20. huve : o
21. a'lemu : en iyi bilir
22. bi el mu'tedîne : haddi aşanları
120

1. ve zerû : ve terkedin
2. zâhire el ismi : açıkta olan günahı
3. ve bâtıne-hu : ve onun gizli olanını
4. inne ellezîne : muhakkak ki onlar
5. yeksibûne el isme : günah kazanıyorlar
6. se-yuczevne : yakında karşılık görecekler (cezalandırılacaklar)
7. bi-mâ : ...'den dolayı, sebebiyle
8. kânû yakterifûne : kazanmış oldular
121

1. ve lâ te'kulû : ve yemeyin
2. mimmâ (min mâ) : o şeylerden
3. lem yuzkeri ismu allâhi : Allah'ın İsmi anılmayan
4. aleyhi : onun üzerine
5. ve inne-hu : ve muhakkak ki o
6. le fıskun : gerçekten fısktır
7. ve inne eş şeyâtîne : ve muhakkak ki şeytanlar
8. le yûhûne : elbette vahyederler
9. ilâ evliyâi-him : kendi dostlarına
10. li yucâdilû-kum : sizinle mücâdele etmeleri için
11. ve in : ve eğer, şâyet
12. eta'tumû-hum : onlara itaat edersiniz
13. inne-kum : muhakkak siz
14. le muşrikûne : mutlaka müşrikler olursunuz

khaos
19. March 2013, 12:03 AM
ateş demir kardeşim
müslüman dürüst olmalı,yalan söylememeli,iftira atmamalı,haram kazanmamalı,insanların hakkını yememeli,zulüm yapmamalı,haksız yere kimsenin hiç bir canlının hayatına kıymamalı,temiz olmalı,insanlara güven vermeli,zalimin karşısında haklının yanında olmalı,muhtaçlara yardım etmeli,ilk emre uyup hem kur anı hemde müspet ilimleri okumalı,bilime akla düşman olmamalı

verdiğn örnekler doğru. böyle boğazına kadar pisliğe batıp her türlü herzeyi yiyip sonrada ben müslümanım diyerek gezen yok mu? çok...Ama bu Tanrı nın sorunu değil
Tanrı kur an da bizim ne yapmamız gerektiğini emrediyor.Senin verdiğin örneklerle hareket edenlerin elbette cezasınıda yine O verecektir.

Biz Kur anı bütünsel olarak düşünüp her emrine eksiksiz olarak uyarsak zaten ortada problem kalmaz.Tanrı bize buyruğunu iletmiş.Bize düşen eksiksiz yerine getirmek.Haram kıldığı her hareketten kaçınmak.
Doğru yoldan kazan, eğer gücün yetiyorsa ve istiyorsan kazandığını insanlarla paylaş.
Dediğim gibi kuran ı bütünsel olarak değerlendirmek lazım.
Bakara 173 teki ayetler sarih.Bakın ayette ne buyuruyor.''başkasının hakkına tecavüz etmeden'' zaten sizin sorduklarınızın cevabını veriyor.Ayette sadece domuz etinden değil leşten ve kandan da bahsediyor.
kandan bahsedilmesi size ilginç gelmedi mi?
mesela tevratta(hezekiel 39/18-20)
et yiyin ve kan için.yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeçeksiniz.sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz.emirleri var.Bu emirler doğrultusunda yahudilikte türeyen sapkın tarikatler insan boğazlayıp kanını içmişlerdir.
Bir diğer konu ise leş.Biliyorsunuz bazı hayvanlar leş yer.Leş yiyen hayvanların mide asitleri okadar kuvvetlidir ki yedikleri leşlerdeki tüm toksinleri buhara çevirebilir.Ama insan midesi böyle değildir.Öleli çok olmuş bir leşi yemek insanı öldürebilir.
her hayırlı işe başlarken Tanrı nın güzel adını anmak elbette ki insana motivasyon veren bir durumdur.Kaldı ki kuran ın indiği dönemde çeşitli putlar adına kurbanlar kesiliyordu.Tanrı burda kendisi adına kesilmemiş hayvan yemeyin derken aslında kendisinin tek Tanrı olduğunu ondan başka Tanrı olmadığını da bir yerde dolaylı olarak anlatıyor.

aorskaya
19. March 2013, 10:48 AM
Soru şu: Allah ın adı anılarak veya anılmadan yenilen şey nedir?
Yani hayvanı boğazlarken bismillah demek yetiyor mu? Zikr bu mu?
O halde zikr malı kazanırken üçkağıt yapıp, işçiyi ezip, malına mal katanlarada kolaydır.
Haram lokma yenmez
Malı kazanırken fesat, ölçüde tartıda hile, üçkağıt ile kazanıp bir büyükbaş sığırı keserken bismillah demek kendini kandırmaktan başka nedir?



Sevgili ateş,

Hem akıl etmek, düşünmek gerek diyeceksiniz ve hem de akletmeyi düşünmeyi, kendiniz sınırlayacak, bunu biraz yapacaksınız öylemi?

İyi ama neden aklı kullanmayı, düşünmeyi "biraz" la sınırlıyorsunuz?

Her konuda biraz değil olabildiğince düşünüp, akıl yürütmek gerekir. İmkanlı iken, biraz akıl yürütmeyi, biraz düşünmeyi yeterli bulmak mantıklılık değildir.

Bu mantığı dahi yürütmezseniz, ayetlerle ilgili düşünmeyi de biraz yapmaya kalkarsanız, işte buradaki gibi anlaşılmaz durumlara düşersiniz.

SAMİMİ OLARAK SORUYORUM;

Rabbimizin kolayca anlanacak sözlerindeki açıklamaları olduğu gibi anlamaya çalışmayı neden beceremiyorsunuz? Buna engel olan nedir? Günümüz şartlarında yaşananlara göre ayetleri yorumlamaya çalışmak bir sebep olabilirmi?

Sevgili kardeşim;

Kazancın helal-haram olması konusunu sadece bu ayetten mi buluyoruzda, bu ayeti haram-helal kazanç ve tüketmede güdük görüyorsunuz?

Kazançlarla ilgili olarak, ticaretin haram yapılması nedeniyle bir ümmetin çoğunun bile helak edildiğini kur'andan diğer ayetlerden bilmiyormuyuz!

Kaldıki, bu ayette; haram olanlar zorunluluk halinde tüketilirken dahi, başkalarının hakkının da gözetilmesinin anlatılmasından bütün kazançların da helal yoldan olması gerektiğini çıkarmak mümkündü.

İşte, rabbin sözleri aslında ne kadar kısa cümlelerle de olsa, çok büyük alandaki konuları da açıklaması bakımından çok önemlidir ve kolayca anlatılanı aksine inatlaşmadan anlamak gerekir.

Eğer, kardeşlerimiz ayetler için illaki kafa yormak, akıllarını zorlayarak anlamlar çıkarmak istiyorlarsa; bu ayette değinilen; " mceburiyetten (haram olanı) tüketmek zorunda olanların, aynı zamanda başkalarının hakkını gözeterek tüketmeleri gerektiği" kısmı üzerinde iyice düşünerek, buradan kazançların da helal olması gerektiğinin anlatılıp anlatılmadığı görmeye çalışmaları gerekirdi.

Khaos kardeşimizin, kısaca anlattığı hususları da dikkate alarak ciddi olarak anlamaya çalışalım.

mustafabey
19. March 2013, 04:06 PM
Aorskaya kardeşim akletmek ve düşünmekten bahsetmen güzel, akletmeyi ve düşünmeyi sınırlamaya, sığlaştırmaya çalışan hangi zihniyet bir bakmak lazım?

Kan, ölü eti, domuz eti, leşi zaten yemeyen bir kavime bunların haram kılınması üzerine düşünmek gerekir. Hikmeti nedir?

Senin metodunla(akletmek ve düşünme anlayışınla) olayı değerlendirirsek, anlatılanları, kelamdan indirilme kelimeleri basitçe senin deyiminle” olduğu gibi anlarsak”; mecbur kalınca somut olarak leş, kan, domuz eti ve ayette bahsedilen diğerlerini başkalarının hakkını gözeterek başkalarının payını da ayırmak suretiyle mideye indirilebilir mi?


Bu tarzda bir durumun ortaya çıkması, böyle bir mecburiyet durumunun ortaya çıkması Müslümanların, karnını doyurmak, hayatta kalmak için kan, domuz eti, leş, ölü eti gibi besinlere muhtaç olması zaten islamı(barış) ortadan kaldırır.

Acaba Araplar o devirde ölmüş hayvan eti, leş, kan ve arabistanda yetişmeyen domuz eti gibi maddeleri yiyerek mi besleniyorlardı?

Konu çok basit gibi, ama bu bizim toplum olarak her şeyi ne kadar yüzeysel ve düz bir anlayışla, dini yaşamdan uzaklaştırarak, işimize geldiği şekliyle yorumladığımızı gösteriyor.
Akletmek veya düşünmek kurandaki kelam ve kelimeleri tekrar etmek, somutlaştırmak için anlamlarını teke indirmek, anlatılanları emir ve komutlar halinde sunmak değildir.

Yoksa kanda, haksız yere can almak, canlara kıymak manasına mı geliyor, ölü etide gıybet etmek mi, domuz etide yeterince yazıldı.


Haksız yere can alınmasına, gıybet etmeye, fitne fesat çıkarmaya, domuzluğa kimsenin sesi çıkmıyor, ses çıkarmayarak helal görülüyor ama, zaten kimsenin mecburda kalsa yemediği yiyemeyeceği şeylere, bunlar yenmez, aman haa! Dinden Müslümanlıktan çıkarsınız, haramdır yazıları birileri yanlış anlarda sofrasında kan, leş, domuz eti koyar yer diye telaşlanıyor ve dinden çıkanlar olur diye propaganda yapılıyor. Sizce bir tezat yok mu? Asıl olan nedir? Esas olarak kan, domuz eti, leş, ölü eti yemek nedir? Bu anlatılan mevzuda düşününce ne sonuç çıkar, düşünmeyince ne sonuç çıkar?
Düz mantık yürütünce ne sonuç çıkar, detaylı düşününce ne sonuca ulaşılır. Tekrar değerlendirmek lazım.


Yasin 82-83 Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca: “Ol” demesidir; o da hemen oluverir. Herşeyin melekutu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Allah) ne yücedir. Siz O’na döndürüleceksiniz.

Allah adına indirilen kelamlar herkesin ağzına, kulağına, gözüne düşünsünler, uyarıları dikkate alsınlar, rehber edinsinler, akletsinler diye verilmiş zaten. Onun dışında Allah ol demiş, insanı dünyayı, evreni, gördüğümüz göremediğimiz herşeyi yaratmış, canlı ayetler olarak ortaya koymuştur, Allahın yaşamda koyduğu yasaların, sünnetullahın dışına kimse çıkamaz, kimsenin elinde böyle bir güç yoktur. Allahın sözü demek yaratmasıdır, Allah insanın sınırlarını çizmiştir, bu dindir.

Kuranda okuduğunuz kelamları, kendi sözleriniz gibi okumayın, onlar Resulün sözleridir, Allah adına indirilen kelamlardır. Bizler o sözlerden ancak kendi bilgimiz, yaşam tecrübemiz ve aklımız ölçüsünde anlayabilir, o ölçüde hisse alabiliriz. Daha fazlasını anlamak için zihnimizi yormamız, derin düşünmemiz, kelimelerin özünü kavramak ve yaşamla bağını kurmak için sabrederek bir anlayış haline getirmemiz gerekir.

Hiçbirşey basit ve tekdüze değildir, görüntü insanı aldatır, kelimler yetersizdir, kelimeler beli belirsiz bir görüntü verir, kelimenin özünü kavrayacak olan yaşamla bağını kuracak olan akıldır. O akılda bizde yoksa, aklımızı yeterince olgunlaştıramamışsak, kelimeleri akıl zannederiz, doğru kesin şudur, bunun dışında doğru yoktur deriz, yanılırız. Herşeyin aslı yaşamdadır. Okunacak olan esas yaşamın kendisidir, kuran rehberdir, yaşama giden yol, kelimeler yardımcıdır.

Konu başlığına yönelik olarak Anadolu ağzı ile domuz konusu iyi işlenmiş aslında; burada bahsedilen domuz bildiğimiz doğadaki domuz havvanına benzemiyor, ilginç değil mi! Atasözlerine, deyimlere bile girmiş, anlayana.

http://blog.milliyet.com.tr/-domuz--sozcugunun-cagristirdiklari/Blog/?BlogNo=209395

Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz.
Devletin malı deniz yemeyen domuz.
Aç aslandan tok domuz yeğdir.
Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz.
Domuzdan toklu doğmaz.
Domuzun kuyruğunu kes, yine domuz. (somut düşünenler burada domuzun kuyruğu denince domuz hayvanının kuyruğu mu anlaşılıyor? )
Güttüğüm domuzu bana öğretme.
Domuz gibi tıkınmak.
Domuzdan kıl çekmek.

Bu atasözleri ve deyimlerde bir domuz hadissesi var ama hiç domuz hayvanından bahsetmiyor! İlginç değilmi?

Kimsenin sofrasına koymadığı şeyleri bunlar yenmez, haramdır konu anlaşılamamış yeterince deyip konuyu yiyecek içecek mevzusuna getirip tekrarlamayalım. Müslüman doğanlar zaten kan, domuz eti, leş, ölü eti sofralarında yok, tüketmiyorlar, merak etmeyin! Endişelencek mevzu başka, onu görmeyi deneyin!

khaos
19. March 2013, 09:56 PM
Acaba Araplar o devirde ölmüş hayvan eti, leş, kan ve arabistanda yetişmeyen domuz eti gibi maddeleri yiyerek mi besleniyorlardı?


Haksız yere can alınmasına, gıybet etmeye, fitne fesat çıkarmaya, domuzluğa kimsenin sesi çıkmıyor, ses çıkarmayarak helal görülüyor ama, zaten kimsenin mecburda kalsa yemediği yiyemeyeceği şeylere, bunlar yenmez, aman haa! , merak etmeyin

Mustafa bey kardeşim paylaşımınız için sağolun.Gerçi Aorskaya kardeşimizin yazdıklarına cevap vermişsiniz ama benimde konuyla ilgili söylemek istediğim bir iki şey var.

SORU:Araplar o devirde ölmüş hayvan eti leş ve kan yiyormuydu?
CEVAP:Kur an yani Tanrı nın buyrukları sadece araplar için mi indi.Mesela bu gün arabistan da yetişmiyor dediğiniz domuz anadolu nun dağlarında cirirt atıyor.Genellemiyorum kendini müslüman olarak tanımlayan ama domuz eti yiyen domuz salamı seven çok balkan göçmeni arkadaşım var.Yani kimse domuz eti yemiyor değil. bu konuda yanılıyorsunuz.

''Haksız yere can alınmasına, gıybet etmeye, fitne fesat çıkarmaya,domuzluğa kimsenin sesi çıkmıyor'' bu söylediklerinizi MÂİDE 60 da bulabiliriz sanırım
De ki: "Allah katında ceza olarak bundan daha kötüsünü size bildireyim mi? Allah'ın lanetlediği, üzerine gazap indirdiğidir o. Allah böylelerinden maymunlar, domuzlar ve tağut uşakları yapmıştır. İşte bunlardır yer bakımından daha kötü, yolun denge noktasını kaybetme bakımından daha şaşkın olanlar."

Tanrı zaten yoldan sapanlar için bu terimleri kullanmış.
sizin söylediklerinize uygun ayet bu olabilir daha önceki yazılarda bakara173 ve maide 60 arasındaki farkları tartışmıştık lütfen bakınız.

merdem
20. March 2013, 05:09 AM
Sonu hayrola, ne iştir anlamadım.

Asırlardır ne abdest, ne namaz, ne hacc, en önemlisi ne de başörtüsü 100% bir açıklığa kavuşmadan domuz eti problem oldu çıktı.

Kur'an dan mı çıkarıyoruz acaba tüm sonuçları, yoksa Kur'an'ı felsefi yollardan edebiyat usülü siyasetin ve ticaretin yönünden mi ele alıyoruz? Bizler mi Kur'an'a uyuyoruz yoksa Kur'an'ı mı kendimize uyduruyoruz?

Kur'an mı bize ayak uyduramaz oldu?

Ben bir takım çelimsizlikler görüyorum, ama ayetler arasında değil, beşer arasında bu çelimsizlikler. Ademoğlu birdenbire pek modernleşti (!) yok Allah onu demek istiyor yok bunu demek istiyor. Canım Kur'an'a bir de Ademoğlu ortak çıktı ve böylece çıkmaza takıldık kaldık.

Meallerin sayısı arttıkça şahsi görüşler de arttı. Kimi matematik yoluyla kimi felsefe yoluyla kimi en güzel edebi yollarla başladı kendi kendini açıklayan Kur'an'ı açıklamaya. Tarikat, cüppeli, takkeli, çarşaflı, mezhepli derken birdenbire moda değişti, din demek o değil bu demektir, iman öyle olmaz böyle olur, Allah bir dedinmi akan sular durur gerisini boşver, yanınana zekatı sadakayı tuzluca koy cenneti navi olmadan bulursun denir anlamına kadar getirdik.

Acaba hepimiz erenlerden mi olduk? Bu mudur Rabbimizin bizlere buyurduğu?

Fazla ve fuzuli sorulmasının hoş karşılanmadığını unuttuk, başladık yeni baştan sorulara.

Nasıl desem ki, beynimizdeki hücreler başka bir şekilde mi çalışmaya başladı acaba, yoksa anlamak istemediğimiz ve zamanında değiştirilmesi istenen Kur'an açıkca bizden yüz çevirmeğe mi başladı.

Bir anormallik var ortalıkta.

Hepimiz bir şeyler anlatıyoruz, çok güzel bir şekilde uyumlu olarak ayetleri yapıştırıyoruz, nafile, soruların ardı arkası kesilmiyor, yenilerine yeniler ekleniyor, kafalar çalıştırılıyor, nafile.

Kolaylaştıracağımız yerde zorlaştırıyoruz.

Ben çıkamadım altından bir türlü. OKU diye başlanan Kitabımızı anlamazsınız diye okutmayanlar oldu, okumaya başladığımızda anlamadığımız ortaya çıktı. Anlamış olsaydık hepimizin bir noktada birleşmesi gerekmezmiydi? Her kafadan ayrı bir düşünce ortaya atıldığına göre ne yazık ki biz bu Kitabı anlamıyoruz.

Kimi kelimelere uyar, kimi tabiata uyar, kimi mecazına kaçar, kimi onun bunun lafına bakar. Allah' ın İslam dediği dini ben anlamaz oldum. Nasıl anlıyayım ki, her gün yeni yeni bir şeyler duyuyorum. Elimdekini tam anlıyamadım, ayetler devamlı iniyormuş gerisini nasıl tamamlayacağım ki harmoni sağlansın.

Allah biliyor içimden geçenleri, kelimelere dökemiyorum hepsini, ama niyetim bozuk değil diyorum, kim demiyor ki.

Gecenin bu vakti Cornwall' de odamda bu karmakarışık düşünceler içindeyim. Acaba neyi nasıl yapsam doğru olur derken ecele yaklaşıyor belki de amaçtan uzaklaşıyorum.

Allah yardımcımız olsun cihadımızda.

bartsimpson
20. March 2013, 01:41 PM
Ülkenin içinde bulunduğu duruma bakarak diyebiliriz ki... Eğitim şart!!!

khaos
20. March 2013, 09:12 PM
iyi hiç bir şey tartışmayalım öyle mal gibi oturalım.


not: ne domuz etiymiş arkadaş.meraklısı varsa buyursun yesin elini kolunu bağlayan yok.

galipyetkin
21. March 2013, 10:01 PM
Saygın Dostlar.

Şu domuz ve etini epeyi kurcaladık, üzerine çok şey söyledik, çok şey anlattık, ama hepsi eskilerdendi; yeni bir şey-düşünce ürünü bir şey yoktu. Bazan birbirimizi de kırdık.

Şimdi ben bambaşka bir düşüncemi getireyim bakalım ne tepki alacağız. Ama lütfen biraz düşünelim.

Sayın Dost1'e sormuştum da cevaben mevzubahs olanın ''domuz eti'' değil de ''domuzun eti'' olduğunu çünkü Arapça'sının belirli isim tamlaması olduğunu belirtmişti. Biz de bu domuzun herhangi bir domuz değil de bilinen, tanınan, belli bir domuz olduğunu ve hangi domuz bu diye sormuş idik; çünkü ''domuzUN'' denilerek domuz belirleniyordu.

Bu görüşümüze kerşı gelen bir eleştiri ve eleştiriye verdiğimiz cevap dolayısı ile bu konuda yazmaya bir müddet ara verdikten sonra ''domuzUN eti'' hakkındaki düşüncelerim şöyledir:

Biliyoruz ki domuz denilen hayvan her türlü pislik içinde yaşayan ve her trürlü pisliği yiyen ve durmadan semiren bir hayvandır. Bu haliyle bu hayvan bana başkalarının hakların el koyup çalan, helâl-haram, pis-temiz para demeden ''Bakara-219/2, Muminun-4-5, ve Nahl-71'' belirlemesine aykırı olarak ''cukkasına'' atıp semiren kapitalisti hatırlatıyor. İhtiyaç fazlası paranın, ki pistir, zimmette tutulması insanı kirletir. Bu ''cukkaya'' atılan, semirip kodamanlaşmayı sağlayan da domuzdaki et ne ise, ''komprador''daki para, mülk, aynı şeydir. Domuz ne ise kapitalist, ''komprador'' da aynı şeydir.

İşte bana göre domuzun etini yemek, bu para babalarını, bana aş-iş veriyor deyip onu ilahlaştırmak, put yapmak, fatiha suresine aykırı gitmektir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

khaos
21. March 2013, 10:36 PM
galip bey abicim
kapitalizm ve ''domuzluk''konusunda seninle hemfikirim.ne yazık ki bu gün itibarı ile kapitalizm in baronlarının ülkemiz üzerindeki emellerini gerçekleştirmede artık sona geldiğini düşünmeye başladım.Söylediklerini yabana atmıyorum sakın ha yanlış anlamayasın.Ben bu ayeti okurken bahsedilenin domuzlukla değil direk beslenme ile ilgili olduğunu düşünüyorum.mesela aynı ayette geçen ölü hayvan ,kan ve Allah tan başkası adına kesilmiş kavramları hakkında ne düşünüyorsun.
sizin ve dost 1 ağabeyimizin ayetin tamamına ilşkin aydınlatıcı düşüncelerinizi bekliyorum.

dost1
22. March 2013, 01:24 AM
Selamun Aleyküm! Değerli Khaos Kardeşim!

galip bey abicim
kapitalizm ve ''domuzluk''konusunda seninle hemfikirim.ne yazık ki bu gün itibarı ile kapitalizm in baronlarının ülkemiz üzerindeki emellerini gerçekleştirmede artık sona geldiğini düşünmeye başladım.Söylediklerini yabana atmıyorum sakın ha yanlış anlamayasın.Ben bu ayeti okurken bahsedilenin domuzlukla değil direk beslenme ile ilgili olduğunu düşünüyorum.mesela aynı ayette geçen ölü hayvan ,kan ve Allah tan başkası adına kesilmiş kavramları hakkında ne düşünüyorsun.
sizin ve dost 1 ağabeyimizin ayetin tamamına ilşkin aydınlatıcı düşüncelerinizi bekliyorum.

Bu başlığın 2 ve 3 üncü sayfalarında bu konu ile ilgili yazım var. Bakar mısınız?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

mustafabey
22. March 2013, 12:59 PM
Selam Khaos Kardeşim;

Ölü eti(leş), kan, leş, domuz eti, Allahtan başkası adına kesilenlerin haram olması, bu nedenle yenmemesi işin ritüel yanı, şeklen yerine getirilen sembolik kısmıdır. Birde bunların yaşamda karşılıkları anlamları manaları olması gereklidir. Yazdığımız yazılarda cevap bulmaya çalıştığımız kısım manası nedir? Boyutundadır.

Ölü eti(leş), kan kimsenin zaten sofrasında tüketemeyeceği şeylerdendir, sadece domuz etini tüketenler olduğu için dikkatler domuz etine yönelmektedir, işin mana yönünün üstü örtülmektedir.

Araplar domuz eti, leş kan gibi maddeleri Müslüman olmadan evvelde yememekteydiler. Ayrıca peygamberimiz araptı ve arap kavmine geldi, etrafında Araplar yoğunluktaydı ve onların gelenek ve görenekleri vardı, kuranda anlatılanlarda bir hadis olarak hadiselerden doğmuş ve Arapça bir lisan ile ayetler okunmuştur. Ama ortaya konulan akıl, düşünce sistemi evrenseldir. Kuranda Türklerin, İranlıların veya başkaca Hintlerin Çinlilerin, Amerika yerlilerinin adetlerinden bahsetmez, arap adetlerinin, anlayışının yaşama bakış açısını eleştirir, aynı zamanda Yahudilerin gelen peygamberle mücadelesini , tevratta anlatılanlara atıf yaparak, geçmişte insanlık adına elde edilen unutulan kazanımları tekrar gündeme getirerek ögüt verir, düşünceye sevk eder, akledin der.


Ayetleri tekrar yazıp genel olarak anladıklarım manaları yazmaya çalışacağım, düz mantık yürütmeyeceğim! Size yanlış veya ters gelebilir, herkesin bilgisi, anlayış düzeyi, bakışı farklıdır.


Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 144. Deveden de iki, sığırdan da iki (yarattı.) De ki: O bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir! Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.


Bu ayette genel olarak neden bahsediyor; zalimler var zulum ediyor; en büyük zulum gerçeklerin ters yüz edilmesidir, yani yanlışı olanın doğru, doğru olanın yanlış görülmesi ve bunun neticesinde ahlakın bozulması insanlıktan uzaklaşmadır. Mesala” devletin malı deniz yemeyen domuz” deyimini düşünürsek durum anlatmak istediğime uyar. Zihniyet olarak devlet malı yenmesi başarı olarak değerlendiriliyorsa, tasdik ediliyorsa, aferin nasıl yapmış be deniyorsa helal olsun! deniyorsa zalimler topluluğu oluşmuştur.

Bilgisi olmadığı halde veya noksan olduğu halde kesin bu doğrudur veya haramdır diyerek insanlar yanlış yönlendirilmesi, insanların sığmayacağı kaplara girmeye zorlanması, Allahın adı kullanılarak bunun yapılması, dinen böyledir denmesi, misal olarak firavunun emrindeki din adamlarının ortaya koyduğu anlayıştır. (Domuz eti yemek gibidir)


Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 145. De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir.


Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 146. Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezâdır. Biz elbette doğru söyleyeniz.

Burdada yine zulumden dolayı cezadan, haram kılmadan bahsediyor. Zulüm nedir? Yahudiler gerçekleri ters yüz ederek, dini kendi kafalarına göre, dünya çıkarlarına göre yorumlayıp hamanlaşarak, diğer insanlar üzerinde hegemonya oluşturmaları, insanlar esir etmeleri, düşünmelerini kısıtlamaları şu şudur buda budur diyerek, haddi aşmaları neticesinde tırnaklı hayvanlar ve koyunun iç yağı haram kılınmış. Koyunda nazlı bir hayvandır ve hatırlasak Yahudilere gelen peygamberler çobanlık yapmışlardır. Dİn yaşanmak için vardır, kelam ve kelimeler insanların birbirine satacağı matağ değildir. Koyunlaşmış sürüler halindeki insanları yönetmek için, doğru bilgiyi sunmak ve paylaşmak yerine dini tabulaştırarak, aman ha dinden çıkarsınız diye korku salarak şu haramdır, şu helaldir, caizdir veya değildir diyerek insanların kanımı emmeyin. Yahudilere Koyunun veya sığırın iç yağı haram kılınmıştır.

Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 151. De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.

Buradaki haram kılınanlara dikkat edelim öldürmekten bahsediyor haksız yere cana kıymayın diyor, bunları yapmak bir bakıma kan içmektir. Kan canı temsil eder. Kan haramdır.

Diyanet Meali - el-A'RÂF : 32. De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz.

Burada yine insanların düşünmesini, yaşantısını engellemek için şu haramdır diye yasaklayanlar, tabu oluşturanlar uyarılmaktadır, bir bakıma bu durum domuz eti yemek domuzluk yapmaktır.

Diyanet Meali - el-A'RÂF : 33. De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.

Esasen araf 33 de domuz etini yemenin, domuzluk yapmanın ne olduğu açıklanmaktadır.

Diyanet Meali - el-A'RÂF : 157. Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.

Bu ayetede dikkat edersek insanların üzerinde bir ağırlık ve zincir olduğu, bu ağırlık ve zincirleri, düşünmenin yaşamı engelleyen etmenleri kaldırmak için helal ve haramın ne olduğunu getirilen nura uyarak anlayarak ulaşılabileceği söyleniyor. İnsan olmaya adaylar insanlığın ne olduğunu anladıktan sonra üzerlerindeki ağırlık ve zincirleri kendileri kaldıracak idrak etmeye, düşünmeye, görmeye başlayacaklar.

Diyanet Meali - en-NAHL 114. Artık, Allah'ın size verdiği rızıktan helâl ve temiz olarak yeyin, eğer (gerçekten) yalnız Allah'a ibadet ediyorsanız, onun nimetine şükredin.

Verilen en büyük nimet akıldır.

Diyanet Meali - en-NAHL : 115. (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.

Diyanet Meali - en-NAHL : 116. Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helâldir, şu da haram dır" demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.


İşte burdada bir domuzluktan bahsediyor. En tehlikeli olan şey insanın bilmeden ağzından çıkan sarfettiği şeylerdir.

Diyanet Meali - en-NAHL 117. (Kazandıkları) pek az bir menfaattir. Halbuki onlar için elem verici bir azap vardır.

Diyanet Meali - en-NAHL 118. Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine haksızlık ediyorlardı.

Tekrar zulmü hatırlarsak, Allah insanlar zulmetmez, insanlar gerçeği teryüz ederek birbirine zulmederler.

Diyanet Meali - el-FURKÂN : 68. Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur;

Diyanet Meali - el-FECR : 19. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz.

Bize geçmişten gelen her türlü bilgi, anlayış mirasdır. Doğruluğunu yanlışlığını tartmadan iman etmeyelim, araştıralım. Hemen işimize geldiği için yemeyelim, haddi aşmayalım. Zorda kalırsak başkalarının hakkına tecavüz etmeden yeterince yiyelim.

Bir görüntüde olan kısım vardır, birde görünmeyen buzdağının altı vardır.

bartsimpson
23. March 2013, 05:47 PM
Bu konuda birşey dikkatimi çekti...

"Herkes işin gırtlak kısmında, bu ne et sağlığı sorunu, ne de mutfak kültürü meselesidir. Allah müslümanlara damak zevki öğretmiyor ki. Mesele başkadır Allah bizim yediğimize içtiğimize ve sofra adabımıza mı karışıyor"... deniyor.

İyide Allah;

Mirasımızı nasıl pay ediceğimize karışıyor,
Kadınlarımızla nasıl ilişki kuracağımıza karışıyor,
Kazancımızı nasıl paylaşacağımıza karışıyor,
Adet döneminde kadının yapıp yapmayacaklarına karışıyor,
Zina edenlere ne yapılacağına karışıyor,
Rasulünün eşi Aişe'yi aklamak için ayet indiriyor,
Piyasa ekonomisine karışıyor,
Borç ve Alacak işlerimize karışıyor,
Ölçü ve tartı işlerine karışıyor,
Rehin, kira işlerine karışıyor,
Av ve avlanma işlerine karışıyor,
Çiftçilik ve hayvancılık,
Mal ve mülk kavramımız,
Vasiyet,
.
.
.
.
.
eh ne yiyip içeceğimize de karışmış çok mu?

bunun altında hala ne arıyorsunuz?


http://sphotos-f.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash3/536337_10152462610495190_1915667861_n.jpg

galipyetkin
25. March 2013, 10:25 PM
Kardeşim Bartsimpson.

''Aç kalmazsınız,
çıplak olmazsınız,
susuzluk çekmezsiniz,
güneşin sıcağında yanmazsınız''vaadi,
''adem ve eşi'' denilen açgözlü, haris, hırsız/kapitalist'in/ademin cennetten afaroz edilmesinden sonra, ''dünya'' hayatını dünya yaşamında yaşamaya başlamasıyla ''adaleti koruma'' şartına bağlanmıştır.

Onun için Allah insanlara damak zevki öğretmiyor, sofra adabımıza karışmıyor, ama ''adil yaşama ve yaşatma'' yönünde eylemlerimizi denetliyor. Biraz dikkat ederseniz sıralı olarak yazdıklarınızın geri planlarında hep adalet ve adil davranmayı bulacaksınız.

Saygılarımla.
galip Yetkin.

merdem
26. March 2013, 02:59 AM
Kardeşim Bartsimpson.

''Aç kalmazsınız,
çıplak olmazsınız,
susuzluk çekmezsiniz,
güneşin sıcağında yanmazsınız''

vaadi, ''adem ve eşi'' denilen açgözlü, haris, hırsız/kapitalist'in cennetten afaroz edilmesinden sonra ''dünya'' hayatını, dünya yaşamında yaşamaya başlamasıyla ''adaleti koruma'' şartına bağlanmıştır.

Onun için Allah insanlara damak zevki öğretmiyor, sofra adabımıza karışmıyor, ama ''adil yaşama ve yaşatma'' yönünde eylemlerimizi denetliyor. Biraz dikkat ederseniz sıralı olarak yazdıklarınızın geri planlarında hep adalet ve adil davranmayı bulacaksınız.

Saygılarımla.
galip Yetkin.

Insanlara damak zevki ögretmeyen, sofra adabimiza karismayan Allah acaba neden ickimizle ugrasiyor?

galipyetkin
26. March 2013, 07:13 AM
İçkinin bizzat kendisi ile uğraşan Allah değil ki. Allah içki ile ima ettiği şeyle uğraşıyor.
Şurayı bir daha okuyun isterseniz:
http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3083


Hep siz soruyorsunuz. Şimdi de ben sorayım:

İçkimizle de uğraştığını söylediğiniz Allah ''Onda insanlar için bazı yararlar'' olduğunu da söylüyor. Herhalde dünyanın en ''kaka'' şeyi olan bu içkinin yararları üzerinde düşünmüşsünüzdür. Biraz bunlardan bahsediverseniz.

Bir de Nahl-67 ayetinde anlatılmak istenenden ne anlıyorsunuz?

Galip Yetkin

merdem
26. March 2013, 07:21 AM
google tercümesi biraz yarim yumalak olmustur belki, ama arzu eden türk sayfalarindan yeterli bilgi edinebilir.

Domuz etinin haramliginin insan-DNA benzerliginden dolayi olabilecegini hic düsünen oldumu?

***


INSAN

biyoloji

Anatomi:

İnsan vücudu% 60 su,% 20 protein ve% 15 katı,% 5 mineraller oluşan bir kompleks bir yapıdır. Bu vücut anatomisi ayrıntılı olarak insan anatomisi makalede anlatılan: diğer omurgalılarda olduğu gibi, aynı zamanda bir lokomotor aparatı, iç organları, sinir sistemi ve duyu organları içine vücut yapısı sağlar. Ama vücudun tamamen işlevsel perspektife azaltılması vazgeçilmez zihnini için çerçeve ve dünya tecrübesi temsil insanın varlığı için zemin koşulu olarak insan vücudunun kısa düşüyor.

Genetik ilişki:

* Insan diğer memeliler ve yaratıklar ile yaklaşık 40 proteinlerin ortak DNA baz çifti zincir uzunluğuna sahiptir. Eşleştirerek bu baz çifti zincirleri bir ilişki elde edebilirsiniz. Kendileri arasında, insanların ortak genetik materyalin 99 9%. Sağlanması bu baz çifti domuzların% 96-98 şempanzelere tutarlı zincirleri ve 90%. ile çakışması ilginç bir gerçektir.


Asagidaki 5 ayetten sadece 5/60 mecazidir, geri kalan 4 ü apacik izah ediyor kendisini. Adalet, terazilerin dogrulugu hakkinda yeterince ayetler vardir, ayrica domuz eti ile Allah'in kelime oyunlarina ihtiyaci olmadigidir. Yüce Allah bildirmek istedigi yasaklari, helalleri ve haramlari dolambacli yollardan bildirmez.


Kur’an’da sembolizm vardır, evet, ama bu helallerde ve haramlarda değil; daha çok metafizik konuları kavratmada, kimi kıssalarda ve hatta kıssaların kimi tabir, kelime ve deyimlerindedir.




2:173 - O, size yalnız şunları haram kıldı: Ölü hayvan, kan, domuz eti, bir de Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar. Sonra kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek şartıyla ona da bir günah yükletilmez. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

5:3 - Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.

5:60 - De ki: "Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır".

En önemlisi hangi sartlar altinda mecbur kalindiginda domuzlasmaga müsade edilmistir, kimsenin hakkina tecavüz etmeden, asiri gitmeden domuzlasmak (domuz eti yemek) nasil olur birisi aciklayabilirmi?

6:145 - De ki: "Bana vahyolunanda, (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş, veya akıtılmış kan, yahut domuz eti - ki bu gerçekten pistir yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvan olursa, bunlar haramdır. Ama kim çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere (bunlardan yiyebilir)" Çünkü Rabbin çok bağışlayandır, merhamet edendir.

16:115 - O size ancak ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Her kim bu haram şeyleri yemeye mecbur kalırsa (başkasının hakkına) saldırmadan ve aşırı gitmeden yiyebilir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

merdem
26. March 2013, 07:22 AM
google tercümesi biraz yarim yumalak olmustur belki, ama arzu eden türk sayfalarindan yeterli bilgi edinebilir.

Domuz etinin haramliginin insan-DNA benzerliginden dolayi olabilecegini hic düsünen oldumu?

***


INSAN

biyoloji

Anatomi:

İnsan vücudu% 60 su,% 20 protein ve% 15 katı,% 5 mineraller oluşan bir kompleks bir yapıdır. Bu vücut anatomisi ayrıntılı olarak insan anatomisi makalede anlatılan: diğer omurgalılarda olduğu gibi, aynı zamanda bir lokomotor aparatı, iç organları, sinir sistemi ve duyu organları içine vücut yapısı sağlar. Ama vücudun tamamen işlevsel perspektife azaltılması vazgeçilmez zihnini için çerçeve ve dünya tecrübesi temsil insanın varlığı için zemin koşulu olarak insan vücudunun kısa düşüyor.

Genetik ilişki:

* Insan diğer memeliler ve yaratıklar ile yaklaşık 40 proteinlerin ortak DNA baz çifti zincir uzunluğuna sahiptir. Eşleştirerek bu baz çifti zincirleri bir ilişki elde edebilirsiniz. Kendileri arasında, insanların ortak genetik materyalin 99 9%. Sağlanması bu baz çifti domuzların% 96-98 şempanzelere tutarlı zincirleri ve 90%. ile çakışması ilginç bir gerçektir.


Asagidaki 5 ayetten sadece 5/60 mecazidir, geri kalan 4 ü apacik izah ediyor kendisini. Adalet, terazilerin dogrulugu hakkinda yeterince ayetler vardir, ayrica domuz eti ile Allah'in kelime oyunlarina ihtiyaci olmadigidir. Yüce Allah bildirmek istedigi yasaklari, helalleri ve haramlari dolambacli yollardan bildirmez.


Kur’an’da sembolizm vardır, evet, ama bu helallerde ve haramlarda değil; daha çok metafizik konuları kavratmada, kimi kıssalarda ve hatta kıssaların kimi tabir, kelime ve deyimlerindedir.




2:173 - O, size yalnız şunları haram kıldı: Ölü hayvan, kan, domuz eti, bir de Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar. Sonra kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek şartıyla ona da bir günah yükletilmez. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

5:3 - Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.

5:60 - De ki: "Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır".

En önemlisi hangi sartlar altinda mecbur kalindiginda domuzlasmaga müsade edilmistir, kimsenin hakkina tecavüz etmeden, asiri gitmeden domuzlasmak (domuz eti yemek) nasil olur birisi aciklayabilirmi?

6:145 - De ki: "Bana vahyolunanda, (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş, veya akıtılmış kan, yahut domuz eti - ki bu gerçekten pistir yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvan olursa, bunlar haramdır. Ama kim çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere (bunlardan yiyebilir)" Çünkü Rabbin çok bağışlayandır, merhamet edendir.

16:115 - O size ancak ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Her kim bu haram şeyleri yemeye mecbur kalırsa (başkasının hakkına) saldırmadan ve aşırı gitmeden yiyebilir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

merdem
26. March 2013, 07:28 AM
İçkinin bizzat kendisi ile uğraşan Allah değil ki. Allah içki ile ima ettiği şeyle uğraşıyor.
Şurayı bir daha okuyun isterseniz:
http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3083


Hep siz soruyorsunuz. Şimdi de ben sorayım:

İçkimizle de uğraştığını söylediğiniz Allah ''Onda insanlar için bazı yararlar'' olduğunu da söylüyor. Herhalde dünyanın en ''kaka'' şeyi olan bu içkinin yararları üzerinde düşünmüşsünüzdür. Biraz bunlardan bahsediverseniz.

Bir de Nahl-67 ayetinde anlatılmak istenenden ne anlıyorsunuz?

Galip Yetkin


Hurmalıkların meyvalarından, üzümlerden de sarhoş edici bir içecek ve güzel bir rızık elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır.

Hem sarhos edici hem de güzel bir rizk elde ediliyor hurmadan ve üzümden. Isteyen istedigi sekilde faydalanir.

Sorunuzdaki mana nedir, yani domuzdan da mi bir takim faydalar elde etmek lazim?

galipyetkin
26. March 2013, 08:07 AM
''yani domuzdan da mı bir takım faydalar elde etmek lazım?'' diye bana konu ile ilgisi olmayan soru yönelterek sorduğum soruları cevaplamaktan kaçınmanızı anlayışla karşılamak şiarımdır.

Galip Yetkin.

galipyetkin
26. March 2013, 08:44 AM
Bir hata sebebiyle silindi.
Galip Yetkin.

merdem
26. March 2013, 09:03 AM
''yani domuzdan da mı bir takım faydalar elde etmek lazım?'' diye bana konu ile ilgisi olmayan soru yönelterek sorduğum soruları cevaplamaktan kaçınmanızı anlayışla karşılamak şiarımdır.

Galip Yetkin.

Nahl / 67 den ne anladigimi sordunuz ben de cevapladim ve arkasindan yine soruda bulundum.

Hurmalıkların meyvalarından, üzümlerden de sarhoş edici bir içecek ve güzel bir rızık elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır.

Hem sarhos edici hem de güzel bir rizk elde ediliyor hurmadan ve üzümden. Isteyen istedigi sekilde faydalanir.

Sorunuzdaki mana nedir, yani domuzdan da mi bir takim faydalar elde etmek lazim?

Cevabi yeterli gelmedimi size? Hurma ve üzümden güzel oldugu gibi cirkin sayilan maddelerde elde ediliyor. Daha nasil anlatayim. Isteyen istedigi gibi faydalanir diye de yazmisim üstelik.

Not: şiar ne demek oluyor, türkcesi de varmi bu kelimenin, ben gercekten bilmiyorum ne anlama geldigini. Yeni yada eski anlamadigim bir takim sözcükler var, kullanmasini da sevmiyorum zaten anlamadigim kelimelerin. Hallemedigim zaman kopyalayip yazdigim oluyor. Insan ayakli kütüphaneye dönüyor eninde sonunda.

bartsimpson
26. March 2013, 09:09 AM
Kardeşim Bartsimpson.

''Aç kalmazsınız,
çıplak olmazsınız,
susuzluk çekmezsiniz,
güneşin sıcağında yanmazsınız''

vaadi, ''adem ve eşi'' denilen açgözlü, haris, hırsız/kapitalist'in cennetten afaroz edilmesinden sonra ''dünya'' hayatını, dünya yaşamında yaşamaya başlamasıyla ''adaleti koruma'' şartına bağlanmıştır.

Onun için Allah insanlara damak zevki öğretmiyor, sofra adabımıza karışmıyor, ama ''adil yaşama ve yaşatma'' yönünde eylemlerimizi denetliyor. Biraz dikkat ederseniz sıralı olarak yazdıklarınızın geri planlarında hep adalet ve adil davranmayı bulacaksınız.

Saygılarımla.
galip Yetkin.

Pirim anladın sen onu ....

ates demir
26. March 2013, 11:01 PM
:)
1-leş
2- kan
3-domuzun eti
4- Allah dan başkasının adı anılarak kesilen
4 tane. Rastlantısal olarak haram aylar eşherul hurum da 4.
Yaşamı bir güne, geceyi cehalette kaldığımız her ana, gündüzü nura benzetmezsek tüm Kuranın inişini bir geceye sığdırırız.
Selam

merdem
3. April 2013, 06:13 AM
Kuranda domuzla ilgili geçen bölümler;

Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 60. De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuz lar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 145. De ki: “Bana vahyolunan şeylerde bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.

Diyanet Meali - en-NAHL : 115. (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.


İncilde ne yazıyor birde ona bakarsak; yeme içmeyle ilgili yapılan açıklama;

İnsanı Kirleten Nedir?
(Mar.7:14-23)

Mat.15: 10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, "Dinleyin ve şunu belleyin" dedi.

Mat.15: 11 "Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır."

Mat.15: 12 Bu sırada öğrencileri O'na gelip, "Biliyor musun?" dediler, "Ferisiler bu sözü duyunca gücendiler."

Mat.15: 13 İsa şu karşılığı verdi: "Göksel Babam'ın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir.

Mat.15: 14 Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer."

Mat.15: 15 Petrus, "Bu benzetmeyi bize açıkla" dedi.

Mat.15: 16 "Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?" diye sordu İsa.

Mat.15: 17 "Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz?

Mat.15: 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.

Mat.15: 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.

Mat.15: 20 İnsanı kirleten bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı kirletmez."

İncilde durum güzel bir şekilde açıklanmış; ağza giren değil ağızdan çıkan insanı kirletir, necis kılar, yani domuzlaştırır. Arınmak temizlenmek işte bu necasetten kurtulmak, düşüncelerin temizlenmesiyle yani; İNSANileşmesi ile mümkün olur.

Allahın yarattığı hiçbirşey pis ve boşyere değildir, doğada mutlaka bir görevi vardır, bizim için zararlı görülebilir, bizim işimize yaramayabilir, hatta bize zararlı olabilir ama bu onun pis ve necis olduğunu göstermez. Domuzda Allahın yarattığı bir hayvan türüdür.

İnsana her şeyi öğreten Allahtır, bu öğreti Allahın yarattığı ayetlerin incelenmesi ile olmaktadır. Bizim kullandığımız, ağzımıza aldığımız, bir şeyi tarif etmek için sarf ettiğimiz çoğu kelimeler doğadan esinlenerek, yani yaratılan ayetlerin okunması ile şekillenmektedir, yaratılan ayetler ne kadar iyi okunabilirse tanımlamada o derece isabetli olacaktır.

Domuz eti yemek insanı kirletir, dinden(insanlıktan) çıkarır mı? Araplar Müslüman olmadan öncede domuz eti yemiyorlardı, hatta domuz çölde yetişmez. Hatta domuz hayvanını hiç görmemişlerdir bile, o devirde ticaret yoluyla bile mekkeye medineye götürülemez, sıcaklıktan dolayı.

Ama domuz kelimesinin insanların aklında geçmişten beri bir algılanması var, tanımlanması bir karekteri oluşmuştur. Birisine aslan gibisin denince övünç olarak algılar, halbuki oda bir hayvandır, veya eşeksin, katır gibisin, çakalsın denince pek hoşlanılmaz. Bu kelimeler artık bir karakteri ifade eder hale gelmiştir.

Domuz eti yemek, domuz karakterine bürünmek, maymunlaşmak; yani insanlıktan çıkacak hal ve hareketlere bürünmek, kötü söz söylemek, küfretmek, gıybet etmek, yalan söylemek; haksızlık yapmak, başkasının hakkını yemek, yapılanda aşırıya kaçmak, haddi bilmemek, akılsızca her şeye saldırmak, el uzatmak… gibi uzatılabilir.

Allah israiloğullarına domuz etini ve iç yağını haram kılmıştır.

Domuz eti, fitne, birbirlerinin etini yemek (gıybet etmek) haram'dır.
Kendi pisliği ile uğraşan kavim, gün gelir yok olur.
Bu ayetleri yaşam içinde görenler ona ehil olanlardır
Allah, ayetlerini akıl sahiplerine ve düşünen bir kavime indirmiştir.
İndirilen ayetlerde esas olarak ne anlatılıyor, günümüze uyarlaması nedir? Yaşantımızdaki yeri nedir? Hiçbirşeye körü körüne itaat edilmez, iman edilmez. Anlaşılmayan hiçbir şeyin dinde değeri yoktur. Teslimiyet Allahadır, Allahın yarattığı ve indirdiği ayetleri birlikte okuyarak, üzerinde düşünerek imana kavuşmayı, kurtulmayı dileyelim.
Selamlar…


Güzel Kardesim,

Maide suresi /3 ile kendiniz vermissiniz en güzel ögnegi domuz eti haramdir diye. Ayeti bir bütünüyle görüyorsunuz tamamiyla yenilmesi uygun görülmeyen etlerden bahsederken domuza bir ayricalik yapmak icin hic bir sebep yok. Domuz bilhassa üstüne basila basila adiyla bildirildigine göre ayri manalar cikartmaya herhalde hic lüzum yok. "Haram" kelimesinin gectigi bir ayetin kesin bir hüküm tasimadigina kimsenin itiraz etmemesi gerekir. Ki Kur'an da bir iki haram iceren ayetler vardir, onlarada lütfen hürmet edelim. Vardir bir hikmeti diyelim gecelim.

Selam ve dua ile.

ÖmerFurkan
3. April 2013, 02:46 PM
http://www.youtube.com/watch?v=fNrFOnMLuN8

merdem
3. April 2013, 04:53 PM
http://img03.blogcu.com/v2/images/big/k/u/r/kurandanhaberler/kurandanhaberler_1356094284154.jpg

Fers
3. April 2013, 11:18 PM
Domuz eti yemek insanı kirletir, dinden(insanlıktan) çıkarır mı? Araplar Müslüman olmadan öncede domuz eti yemiyorlardı, hatta domuz çölde yetişmez.
Hatta domuz hayvanını hiç görmemişlerdir bile, o devirde ticaret yoluyla bile mekkeye medineye götürülemez, sıcaklıktan dolayı.

Ama domuz kelimesinin insanların aklında geçmişten beri bir algılanması var, tanımlanması bir karekteri oluşmuştur.

görmedikleri bir hayvan nasıl olupta kültürlerine mecaz olarak yerleşmiş, bilmedikleri bir hayvan üzerinden oluşan mecaz onlara ne ifade eder/edebilir mi, geçmişten gelen bir algılamayı onlarda nasıl oluşturmuş...


hucurat/12
e yuhıbbu ehadukum en ye kule laahme ahiihi meyten.../
"en ye kule laahme ahiihi meyten(أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا)ölü kardeş eti yemek" ten hoşlanıp hoşlanmamak...

burada bir "et yeme" ifadesi var, ve eğer araplar kardeş etini yiyebilen bir toplum değil idiyse ifade mecaz olmalı...


diyelimki bahsi geçen domuzun etini yemek mecaz, arabistanda domuz yetişmez, domuz dahi görmemişler..

en am/145
.....muharremen alaa taaimin yattamuhu illaa en yekuune meyteten ev demen mesfuuhan ev laahme hinziirin.../

burada da bir "et yeme" ifadesi var ama aynı zamanda "alaa taaimin yattamuhu(عَلَى طَاعِمٍ يَطْعَمُهُ)" ifadesi ne diye var/ne anlamda kullanılmış...

Fers
3. April 2013, 11:28 PM
"meyteten ev demen mesfuuhan(مَيْتَةً أَوْ دَمًا مَّسْفُوحًا)" bu ifadeler hangi anlamda,
öncelerindeki ifade ""alaa taaimin yattamuhu(عَلَى طَاعِمٍ يَطْعَمُهُ)" yenilen yiyecek üzerineyse akıl mideye gider neden mecaz a gitsin...