PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mecusilik ile 5 vakit namaz


bartsimpson
5. March 2013, 06:26 PM
Valla komşudan çaldım (Konu dikkatimi ve ilgimi çekti Efrayim58'e sevgilerimle)

Kitabımızda bulunmayan ama var gibi öğrendiğimiz bütün terimler başka kaynaklardan (bozulmuş olan, İncil-Tevrat-Zebur) gelmiş.

Bu terimleri, kitabımızda varmış gibi öğrenip, salat-ı ikame ederken, dualarımızda devamlı kullanmaktayız.

Adem ile Havva, Amin, Sela, Habil ile Kabil,v.s. Bu terimler, kitabımızda olmadığı halde, biz müslümanlar, kitabımızda varmış gibi öğrendik.

Kimden ve hangi kaynaktan öğrendik?

Kitabımızda,açık seçik olarak "süt kardeşlerle ve süt anneyle evlenmek haram" yazdığı halde, bu konuyla ilgili spesifik yazılmış 10 sayfalık bile bir kitabımız yok.

Buna karşılık,kitabımızda açık seçik veya hiç belirtilmeyen konular hakkında (mehdi, miraç, 5 vakit namaz, kaza namazı, mezar ziyaretleri, mezarlarda okunan dualar, ölüm sonrası yapılan ritüeller, v.s, v.s.) yüzlerce kitap bulabiliriz.

Bu durumu açıklayacak var mı?

Yine kitabımızda, açık seçik olarak 'Zeyd'den bahsedildiği halde, bu isimle ilgili, bildiğim kadarıyla, spesifik yazılmış 10 sayfalık bile bir kitabımız yok.

Buna karşılık, kitabımızda açık seçik veya hiç belirtilmeyen isimler (Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Ayşe, Hasan, Hüseyin, Belkıs, Asiye, Havva, Halime v.s, v.s) bu isimler hakkında, yüzlerce kitap bulabiliriz.

Yine kitabımızda olmayan, 5 VAKİT NAMAZ, MEHDİ, SIRAT KÖPRÜSÜ gibi kitabımızda var zannettiğimiz bu terimlerin aslının mecusilikten geldiği yazılmaktadır.

Sonuç olarak, Kitabımızda yer alan konu ve şahıslar için bir kitap bulamazken, yer almayanlara yüzlerce kitap.

Bu konulardaki uzman dostların bizi aydınlatması dileğimizdir.

merdem
5. March 2013, 08:05 PM
Valla komşudan çaldım (Konu dikkatimi ve ilgimi çekti Efrayim58'e sevgilerimle)

Kitabımızda bulunmayan ama var gibi öğrendiğimiz bütün terimler başka kaynaklardan (bozulmuş olan, İncil-Tevrat-Zebur) gelmiş.

Bu terimleri, kitabımızda varmış gibi öğrenip, salat-ı ikame ederken, dualarımızda devamlı kullanmaktayız.

Adem ile Havva, Amin, Sela, Habil ile Kabil,v.s. Bu terimler, kitabımızda olmadığı halde, biz müslümanlar, kitabımızda varmış gibi öğrendik.

Kimden ve hangi kaynaktan öğrendik?

Kitabımızda,açık seçik olarak "süt kardeşlerle ve süt anneyle evlenmek haram" yazdığı halde, bu konuyla ilgili spesifik yazılmış 10 sayfalık bile bir kitabımız yok.

Buna karşılık,kitabımızda açık seçik veya hiç belirtilmeyen konular hakkında (mehdi, miraç, 5 vakit namaz, kaza namazı, mezar ziyaretleri, mezarlarda okunan dualar, ölüm sonrası yapılan ritüeller, v.s, v.s.) yüzlerce kitap bulabiliriz.

Bu durumu açıklayacak var mı?

Yine kitabımızda, açık seçik olarak 'Zeyd'den bahsedildiği halde, bu isimle ilgili, bildiğim kadarıyla, spesifik yazılmış 10 sayfalık bile bir kitabımız yok.

Buna karşılık, kitabımızda açık seçik veya hiç belirtilmeyen isimler (Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Ayşe, Hasan, Hüseyin, Belkıs, Asiye, Havva, Halime v.s, v.s) bu isimler hakkında, yüzlerce kitap bulabiliriz.

Yine kitabımızda olmayan, 5 VAKİT NAMAZ, MEHDİ, SIRAT KÖPRÜSÜ gibi kitabımızda var zannettiğimiz bu terimlerin aslının mecusilikten geldiği yazılmaktadır.

Sonuç olarak, Kitabımızda yer alan konu ve şahıslar için bir kitap bulamazken, yer almayanlara yüzlerce kitap.

Bu konulardaki uzman dostların bizi aydınlatması dileğimizdir.




وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذِينَ لاَ يَرْجُونَ لِقَاءنَا ائْتِ بِقُرْآنٍ غَيْرِ هَذَا أَوْ بَدِّلْهُ قُلْ مَا يَكُونُ لِي أَنْ أُبَدِّلَهُ مِن تِلْقَاء نَفْسِي إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ

Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâlellezîne lâ yercûne likâena'ti bi kur'ânin gayri hâzâ ev beddilh(beddilhu), kul mâ yekûnu lî en ubeddilehû min tilkâi nefsî, in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyy(ileyye), innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîm(azîmin).

Ve onlara âyetlerimiz, delillerle okunduğu zaman Bize ulaşmayı dilemeyen kimseler şöyle dedi: “Bize bundan başka bir Kur'ân getir veya O'nu değiştir.” De ki: “O'nu, kendi nefsimden (bir şey) ilka ederek benim değiştirmem olamaz. Ben ancak bana vahyolunan şeye tâbî olurum. Şâyet Rabbime asi olursam muhakkak ki ben, büyük günün azabından korkarım.”


Sevgili Bart Kardesim,

Allah tarafindan korunan Kur'an'in degistirilemeyecegini anlayan kafirler ve münafiklar o saydigin ciltler dolusu kitaplariyla bizlere Allah'in Dini Islam'i bambaska bir sekilde sunmuslardir.

Günümüzün saygideger alimlerinden bir kaci apacik olarak, hayatlarini tehlikeye atarak, tüm o ciltler dolusu hurafeleri bir yana birakip Kur'an'a sarilmamizi ögütlüyorlar. Ne yazikki bu alimler, islerine gelmediginden atalar dininden ayrilamadiklarindan dolayi birileri tarafindan apacik kafir olarak nitelendiriliyor.


Peygamberimizin teblig zamanindaki zorluklar günümüzde de devam ediyor. Ne mutlu Allah'in dinini sapasaglam ayakta tutabilenlere.

Hiristiyanlari dini gibi aynen Islam'i da 300 yil icinde ters döndürmeyi basardilar.

Yahudi ve hiristiyan inanclarindan olusan bir sirket din uydurdular.

Kisaca asagidaki satirlari kopyaliyorum yazimin yani sira:

Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Onlar Allah hakkında cahiliye zihniyetini yansıtan, gerçeğe aykırı bir düşünce taşıyorlar." (Âl-i İmrân, 154) "Onlar yoksa cahiliye yasalarını mı istiyorlar?" (Mâide, 50) "O zaman inkâr edenler kalplerine öfkeli soy koruyuculuğunu, o cahiliye taassubunu yerleştirdiler." (Fetih, 26) "Eski cahiliyenin süs ve edası ile süslenip kendinizi teşhir etmeyin." (Ahzâb, 33)

O günkü Araplar güneyde Hıristiyan Habeşlerle, batıda yine Hıristiyan Roma İmparatorluğu ile kuzeyde Mecusi Perslerle komşu idiler. Bunların dışındaki komşuları, putperestlerin yaşadığı Hint ile Mısır idi. Ayrıca bölgelerinde Yahudi kabileleri yaşıyordu. Bununla birlikte Araplar putperest idiler ve çoğunluğu kabile hayatı yaşıyordu. Bütün bu faktörlerin etkisi ile bedevi bir toplum oluşturmuşlardı. Bu toplumda Yahudi, Hıristiyan ve Mecusi geleneklerinden bazı unsurlara rastlanıyordu. Onlar cahilliklerinin sarhoşu idiler. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Eğer yeryüzündeki insanların çoğuna uyacak olursan, onlar seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar sadece zanların peşinden giderler, sırf tahmin yürütürler." (En'âm, 116)



Selam ve dua ile.