PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hicri Takvim Kur'an'a Aykırıdır


merdem
21. February 2013, 05:18 PM
Degerli Kardeslerim fikirlerinizi, bilgilerinizi lütfen paylasiniz ve gercege ulasmamizda birbirimizi destekleyelim.




Hicri Takvim Kur'an'a Aykırıdır


O, Güneş'i bir aydınlık, Ay'ı bir ışık yapan ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye, Ay'a menziller ayarlayandır. Allah bunu ancak gerçek ile yaratmıştır. O, bilecek olan bir kavim için Âyetleri detaylandırır. (Yunus, 5)

Ayette “senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye”, diyor ve ekliyor, “Ay’a menziller ayarladık”. Seneyi meydana getiren, senenin oluşmasına neden olan şey bilimsel olarak da sabittir ki dünyanın güneş etrafında bir kez dolanmasıdır. İşte bu senelerin yani dünyanın güneş etrafında kaç kez döndüğünün hesabını Ay’a bakarak yapacağız.

Takvimler saymak içindir. Tarih verebilmek, dün, bugün, yarın diyebilmek geçmişi anlatabilmek, geleceği planlayabilmek kısaca sosyal hayatı düzene koyabilmek içindir. Takvim olsa ya da olmasa, o takvim ya da bu takvim olsa, “bir sene” dünyanın güneş etrafında bir tur atmasıyla oluşur. Hicri takvim Ay’ın dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvimdir. Ay dünya çevresinde 29,5 günde dolanır; bu bir ayı oluşturur. Ay’ın dünya etrafında dolanmasının senenin oluşumu ile hiçbir ilişkisi yoktur. Tüm takvimler gibi hicri takvim de sadece sayım yapmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu açıklamalardan sonra şimdi bir soru soralım:

“…Senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye…” diyen Allah, “sene” kelimesini kullanırken bir senenin dünyanın güneş etrafında bir kez dolanmasıyla ortaya çıktığını bilmiş midir, bilememiş midir?

Bu soruya verdiğimiz cevaba göre ayetin ilgili bölümünü bir kez daha okuyalım: “Senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye, Ay'a menziller ayarlayandır”.



O halde Kur'an'a göre aslolan Güneş takvimidir ve Güneş takvimini kullanırken senelerin hesabını Ay’a bakarak yapacağız. Ay’ın her gece gökte başka bir hali var bu haller periyodik olarak tekrar ediyor. Belirli periyotlarla görünen Ay’ın hallerinden senelerin sayısını ve hesabını çıkarabiliriz. Ancak bunun içinde güneş takvimini bir yerden başlatmak bir başlangıç noktası belirlemek gerekiyor.

Şüphesiz Allah katında; gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah'ın yazısında, ayların sayısı, on ikidir. Bunlardan dördü haramlardır. İşte bu koruyan dindir. Bu sebeple onlarda [haram aylarda] kendinize zulmetmeyiniz. Ve sizinle toptan savaşan müşriklerle siz de toptan savaşın. Ve şüphesiz Allah'ın muttakiler ile beraber olduğunu bilin. (Tevbe, 36)

Kur’an’ın bütünü incelendiğinde Kur’an ayetlerinin insanın, dünyanın ve evrenin dinamiklerine göre yazıldığı görülecektir. Bu ayetteki “ayların sayısı on ikidir” ifadesi takvimlerdeki 12 aya bölünmüş 30 günlük zaman dilimlerini değil, Şehri Ramazan’dan/Sıcak Dolunay’dan itibaren arka arkaya gelen 12 dolunayı işaret etmektedir (Şehri Ramazan/Sıcak Dolunay ile açıklamalar Savm-Oruç makalemizde yapılmıştır). Yine “bunlardan dördü haramlardır” ifadesi de Şehri Ramazan’dan/Sıcak Dolunay’dan itibaren görülen 4 dolunayı kastetmektedir. Dolunaylar her 29,5 günde bir ortaya çıkarlar. Allah gökleri ve yeri yarattığından beri bu böyledir.

Başlangıç olarak alınacak dolunay Şehri Ramazan/Sıcak Dolunay’dır. Şehri Ramazan/Sıcak Dolunay 21 Haziran’daki yaz dönümünden sonraki ilk 0-30 gün içerisinde görülür. Yılın hep en sıcak günlerinde görünüyor, kızıllığı ve parlaklığı ile göze çarpıyor bu sebeple ona Çilek Dolunay’ı da deniyor. Bu ayette dolunayların sayısı ya da sayımı 12’dir diyor. Ancak bazı yıllar 13 dolunay görünüyor. Burada önemli olan dolunayların sayısı değil, iki Sıcak Dolunay arasındaki süre. Çünkü iki Sıcak Dolunay arası bir sene (Yunus, 5). Seneyi hesaplayabilmek için en az 12 dolunay saymak gerekli. Ancak 13 olduğu yıllar da olacak. Bu yıllarda da senenin hesabı için gerekli olan 12 dolunay sayma şartı yine yerine geliyor. 13 dolunay görünen senelerde 13’ncü dolunayı ait olduğu senede bırakıp tekrar ilk Sıcak Dolunay’dan itibaren “bir” diyerek sayacağız. Bu sayımı yaptığımız esnada dünya güneş etrafında bir tur atmış olacak ve biz dolunaylara bakarak senenin hesabını yapmış olacağız. İkinci Sıcak Dolunay’a geldiğimizde ikinci sene başlayacak. Ve bu sayede seneleri sayabileceğiz. Senelerin sayısını ve hesabını bilmek için gökyüzüne bakıp dolunayları saymak dışında yapacak bir şey yok. “Şüphesiz Allah katında; gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah'ın yazısında, ayların sayısı, ay olarak on ikidir. Bunlardan dördü haramlardır. İşte bu koruyan dindir”.

Peki sayımı böyle yapmak neden önemli?

1.Bakara 185’teki “Şehri Ramazan/Sıcak Dolunay” tamlaması Ramazan ayı olarak çevrilmekte bu sayede 3 gün olması gereken savm süresi/oruç süresi, bu çeviri ile 30 güne çıkmaktadır. Ayrıca Hicri takvim güneş takviminden kısa olduğu için, her sene farklı tarihlerde savm edilmektedir.

2.Kur’an’ın haram aylar/yasak aylar dediği Sıcak Dolunayla birlikte sayılan dört dolunay dönemi hayvanların doğurdukları, yavrularını büyüttükleri, tabiatın kendisini yenilediği bir dönemdir. Bu dönemde av yapılması durumunda yavrular büyüyemeden ölmekte nesilleri tehlikeye girmektedir. Bu döneme ilişkin Maide Suresi’nde av yasağı var. Ancak bugün bir seneden kısa olan hicri takvim (354 gün) sayesinde hac ayları (takvim ayları) her sene 10 gün geriye gitmekte dolayısile haram aylardaki/yasak aylardaki av yasağı da ihlal edilmektedir.

Ey iman etmiş kimseler! Sözleşmeleri yerine getirin. Siz dokunulmaz iken [hacc görevi sürdürürken] avlanmayı helâl görmeksizin, size okunacaklar hariç, en‘âmın [dört bacaklı, iki tırnaklı, geviş getiren ve ot yiyen hayvanların] kusursuzları/gerdanlıksızları size helâl kılındı. Şüphesiz Allah dilediğini hükmeder [dilediği yasayı koyar]. (Maide, 1)

Ey iman etmiş kimseler! Siz dokunulmaz iken [hacc görevini sürdürürken] av hayvanı öldürmeyin... (Maide, 95)

Su avı ve onun yenilmesi, size ve yolculara yarar olmak üzere size helal kılındı. Kara avı ise, siz hac görevi sürdürür olduğunuz müddetçe size haram edilmiştir. Ve Kendisine toplanacağınız Allah’ın koruması altına girin. (Maide, 96)

Tevbe 36’dan bir sonraki ayet, Sıcak Dolunay’la başlayan ve 4 dolunay dönemince devam eden haramın/yasağın nasıl helal/serbest hale getirildiğini anlatmaktadır. Hicri takvimciler Sıcak Dolunay’dan itibaren 12 dolunay saymakta ve aynı sene içinde görülen 13’ncü dolunaya “bir” diyerek devam etmekte, bu sayede güneş yılına göre devamlı geriye giden bir takvim yılı ve takvim ayları meydana getirip, haram dolunayları/yasak dolunayları helal/serbest hale getirmekte ve av yasağını delmektedirler.

O “nesi”, ancak küfürde fazlalıktır ki, onunla küfretmiş kimseler şaşırtılır; Allah'ın haram kıldığının sayısına uydursunlar da Allah'ın haram kıldığını helâl kılsınlar diye onu bir yıl helâl, bir yıl haram sayarlar. Kendilerine amellerin kötülüğü süslenip güzel gösterildi. Ve Allah, kâfirler toplumuna hidâyet etmez. (Tevbe, 37)

Hicri takvim Kur’an gerçeklerine taban tabana zıttır. Hicri takvim ile haram dolunaylar/yasak dolunaylar helal hale getirilmekte, tabiat onarılamaz şekilde tahrip edilmektedir.


Selam ve dua ile.


http://www.kurandini.net/hicri-takvim-kurana-aykrdr.html

dost1
21. February 2013, 06:10 PM
Selamun Aleyküm! Değerli Merdem Kardeşim!

RAMAZÂN SÖZCÜĞÜ ve RAMAZÂN AYI

رمضان [ramazân] sözcüğünün kökü, ر م ض 'dır [r-m-z'dır]. Muteber lugatlarda bu sözcüklerle ilgili şu bilgiler verilir:
رمَض [ramaz] ve رمضا [ramzâ], “şiddetli sıcak”tır. Ramaz, güneşin sıcaklığının şiddetinden taşların sıcaklaşması” demektir.
İbn Sikit, bu sözcüğün, “okun ucunu incelsin diye iki taş arasında dövmek” anlamına gelen رمض 'dan [ramd'dan] geldiğini, ucu inceltilmiş oka رامض [râmid] denildiğini söylemiştir.

Denildiğine göre Araplar ayların isimlerini eski dilden değiştirdiklerinde o ayların denk geldikleri zamana göre adlandırdılar. Bu ay da sıcağın ileri derecede olduğu günlere denk geldi. O bakımdan ona bu isim verildi.
Her dilde, ilk defa karşılaşılan şeyi ifade etmek için bir sözcük vaz‘ edilir. Vaz‘ edilen sözcük ile sözcüğün ifade ettiği şey arasında her zaman doğru ilgi olmayabilir. Türetilen sözcük halk arasında yaygınlaştığında, kimse o sözcük ile o sözcüğün ifade ettiği şey arasındaki ilginin doğru veya yanlış olduğuna bakmaz ve herkes o sözcüğü kullanır.

Meselâ, Kristof Kolomb Hindistan'a ulaştığını sanarak karşısına çıkan adalara “Batı Hind Adaları” ismini vermiştir. Bu ismin coğrafî gerçeklere uymadığı bugün herkesçe bilinmesine rağmen isim düzeltilmeden kullanılmaya devam edilmektedir. Bağırsakta sadece bir tane olduğu zannedilerek “tek şerit” anlamındaki taenia solium diye adlandırılan parazit de böyledir. Sonraları bu parazitin bağırsakta birden çok olduğu öğrenilmesine rağmen ismi değiştirilmemiştir. Ya da, eskiden rahimdeki bir illetten kaynaklandığı zannedilerek “rahim” anlamına gelen hysteria sözcüğü ile tanımlanmış olan bir sinir hastalığı, artık kaynağının rahim olmadığının bilinmesine rağmen hâlâ bu isimle anılmaktadır.

Bu durum Arapça için de aynen geçerlidir. Meselâ, bir kimsenin, “cinn” denilen görünmez doğa-üstü güçlerin etkisi altına girdiği zannıyla vaz‘ edilmiş olan mecnûn [cinlenmiş] sözcüğü, bugün akıl hastalıklarının cinnlerle alâkası olmadığının bilinmesine rağmen hâlâ akıl hastaları için kullanılmaktadır. Veya, güneş sistemindeki hareketlerin ve yörüngelerin bilinmediği dönemlerde, “güneşin ufkun üzerine çıkması” anlamına gelen tulûu'ş-şems [güneşin doğması] ve “güneşin ufukta kaybolması” anlamına gelen grubu'ş-şems [güneşin batması] sözcükleri, artık bu olayların dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklandığının öğrenilmesine rağmen, hâlâ aynen kullanılmaktadır.

Demek ki, sözcük ile sözcüğün ifade ettiği şey arasındaki ilginin yanlışlığı her dilde söz konusudur. Bu tip sözcüklerin kullanımı yaygınlaştıktan sonra, sözcüklerin bina edildikleri temelin hatalı veya yanlış olduğunu bilen bilim adamları bile sözcükleri aynı şekilde kullanmaya devam etmişlerdir.

Bu açıklamalarla söylemek istediğimiz şudur: Diğer diller gibi Arapça'da da, sözcükler ile bunların ifade ettiği şeyler arasındaki ilginin yanlış olduğu bilindiği hâlde kullanılan sözcükler vardır. Bu tip sözcükler Kur’ân'da o dönemde yaygın olan anlamları ile kullanılmıştır. Çünkü Arap diliyle inmiş olan Kur’ân, insanların kolayca anlaması ve öğüt alması için indirilmiştir. Bundan dolayı, insanların Kur’ân'ı anlamaları için sözcüklerin yaygın anlamlarıyla kullanılması kaçınılmazdır. Nitekim Câhiliye dönemi Araplarının inançlarına göre “cinnler ülkesinin ismi” olan ve “harikulâde şeyler” için kullanılanابقر [ebqar] sözcüğü, “Ebgar” diye bir ülke olmamasına rağmen, Kur’ân'da, وابقرىّ حسان [ve ebqariyyin hisân/ve Ebgarlı halılar/harikulâde, nefis, şahane halılar] (Rahmân/76) şeklinde kullanılmıştır.

Ramazân sözcüğü de bu kapsamdadır. İlk vaz‘ edildiğinde, senenin en sıcak günleri olması nedeniyle bu isim verilmiştir. Ramazân, senenin serin veya soğuk günlerine de denk gelmesine rağmen bu isim değiştirilmemiş, ilk vaz‘ındaki gibi kalmıştır.
Sözcüğün bu anlamları ekseninde, “çöl kumlarında yalın ayak yürürken ayakların yanması, sıcağın şiddetinden çadırlardan kente dönülmesi, aşırı susuzluktan insanın hararetinin atması, güz döneminde yağan yağmur vs. gibi bir çok versiyonu oluşmuştur.

“Ramazân” sözcüğünün, Allah'ın isimlerinden biri olduğu bile ileri sürülmüştür:
Mücâhid şöyle dermiş: “Bana “Ramazân”ın Allah'ın isimlerinden bir isim olduğuna dair haber ulaşmıştır.”
Bu konuda rivâyet edilen, “Ramazân Yüce Allah'ın isimlerinden bir isimdir” ifadesi delil gösterilir ise de bu sahih değildir. Çünkü bu Ebû Ma‘şer Necih'in rivâyet ettiği hadistendir ki bu da zayıftır.

İbn Sikkit ise, Câhiliye Araplarının Şevval, ayında harâm ayların girişinden önce savaşmak amacıyla Ramazân ayında silâhlarını incelterek savaş hazırlığı yapmalarından olsa gerektir” demiştir.

Bazıları, senenin bu ayına Ramazân adının verilmesinin nedenini, günahları sâlih amellerle yakması şeklinde açıklamıştır. Bir başkası da, “Ramazân ayında kalpler âhiret hakkında düşünüp öğüt alma hararetinden dolayı tıpkı kum ve taşların güneş ışığından ısınıp yanmaları gibi yandıklarından dolayı bu adı almıştır” demiştir. Ama bunlara itibar edilemez, zira bu isim, senenin 9. ayına İslâm'ın gelişinden sonra verilmiş değildir.

Ayın dünyanın etrafında dönüşüne göre tanımlanan Kamerî takvimde, 1) Muharrem, 2) Safer, 3) Rebîü'l-Evvel, 4) Rebîü'l-Âhir, 5) Cemâziye'l-Evvel, 6) Cemâziye'l-Âhir, 7) Receb, 8) Şâban, 9) Ramazân, 10) Şevval, 11) Zilkâde, 12) Zilhicce olmak üzere 12 ay bulunur. Kamerî takvimde bir ay, yaklaşık 29.5 gün, bir yıl ise 354 gündür. Bu durumda Kamerî takvimde ayların 6'sı 29 gün, 6'sı da 30 gün kabul edilir.
Kamerî aylardan olması hasebiyle Ramazân'ın güneş takvimine göre herhangi bir ayda sabitlenmesi söz konusu olmaz. Zira Allah birçok görevi Kamerî takvime bağlamıştır.

O, güneşi bir aydınlık, ay'ı bir ışık yapan ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye aya menziller ayarlayandır. Allah bunu ancak gerçek ile yaratmıştır. O, bilecek olan bir kavim için âyetleri detaylandırır. (Yûnus/5)

Sana hilâllerden [yeni aylardan] soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hacc için, zaman ölçüleridir.” Evlerinize arka taraflarından girmeniz “birr” değildir. Ama “birr”, takvâlı davranmaktır. Öyleyse, evlerinize kapılarından girin. Ve başarıya erenlerden [kurtulanlardan] olmanız için Allah'a takvâlı davranın. (Bakara/189)

Bu âyetlerden ve konumuz olan Bakara/185. âyetten, özellikle hacc ve oruç görevlerin Kamerî takvime göre yapılması gerektiği anlaşılıyor. Bunun hikmetlerine gelince; dünya güney ve kuzey yarım küre olarak ayrılmakta, yarım kürenin birinde kış iken diğerinde yaz hüküm sürmektedir. Örneğin, kuzey yarım kürede Ocak ayı soğuk iken, güney yarım kürede en sıcak aydır. Ayrıca sabır ve takvâ sahibi olacak kimseler için her zaman diliminde ve her türlü atmosferde eğitim alıp deneyim kazanmaları çok yararlıdır. Ayrıca, Kamerî yıl, güneş yılından 10 gün eksik olduğundan, ömürde birkaç Ramazân fazla idrak edilir, hacc birkaç yıl fazla yapılır ve zekât birkaç yıl fazla verilir.
Kaynak: İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Hasan Akçay
21. February 2013, 09:53 PM
Merhaba merdem kardesim.

Takvim benim de ögrenmeye çalistigim bir konu. Makaleniz o yüzden ilgimi çekti çünkü. Ama buradaki bazi ifadeler bana yanlis gibi geliyor. Örnegin

...iki Sicak Dolunay arasi bir sene (Yunus, 5).

Hayir. Iki sicak dolunay arasi en az 12 dolunaydir ama her üç kezde bir 13 dolunay olur. Yani uzunluk açisindan degisir. Oysa sene sabittir. "Sene"den kasit semsî yil ise uzunluk 365 gündür; kamerî yil ise 354 gün.

13 dolunay görünen senelerde 13’ncü dolunayi ait oldugu senede birakip tekrar ilk Sicak Dolunay’dan itibaren “bir” diyerek sayacagiz. Bu sayimi yaptigmiz esnada dünya günes etrafinda bir tur atmis olacak ve biz dolunaylara bakarak senenin hesabini yapmis olacagiz.

Kusura bakmayin, bu söylenen de yanlis. Dünyamizin günes etrafinda 1 tur atmasi daima 365 gün alir ve bunun sayilari bazan 12 bazan 13 olan dolunaylarla ilgisi yok.

Dogrusu su:

Iki sicak dolunayin arasina Tevbe 36'da IDDET deniyor. Yukarda anlatmaya çalistim; bir IDDET en az 12 dolunay. Efendim, iddettir bu; YIL degil. Ama her üç iddetten biri 13 dolunaya sahip. Iste bu bir mucize. Çünkü iddetler o sayede günes yiline uyarlaniyor. Örnegin 7 iddet = 7 günes yili. Dolunaylar günes yilinin heseplanmasini böyle sagliyor.

merdem
22. February 2013, 12:02 AM
Merhaba merdem kardesim.

Takvim benim de ögrenmeye çalistigim bir konu. Makaleniz o yüzden ilgimi çekti çünkü. Ama buradaki bazi ifadeler bana yanlis gibi geliyor. Örnegin

...iki Sicak Dolunay arasi bir sene (Yunus, 5).

Hayir. Iki sicak dolunay arasi en az 12 dolunaydir ama her üç kezde bir 13 dolunay olur. Yani uzunluk açisindan degisir. Oysa sene sabittir. "Sene"den kasit semsî yil ise uzunluk 365 gündür; kamerî yil ise 354 gün.

13 dolunay görünen senelerde 13’ncü dolunayi ait oldugu senede birakip tekrar ilk Sicak Dolunay’dan itibaren “bir” diyerek sayacagiz. Bu sayimi yaptigmiz esnada dünya günes etrafinda bir tur atmis olacak ve biz dolunaylara bakarak senenin hesabini yapmis olacagiz.

Kusura bakmayin, bu söylenen de yanlis. Dünyamizin günes etrafinda 1 tur atmasi daima 365 gün alir ve bunun sayilari bazan 12 bazan 13 olan dolunaylarla ilgisi yok.

Dogrusu su:

Iki sicak dolunayin arasina Tevbe 36'da IDDET deniyor. Yukarda anlatmaya çalistim; bir IDDET en az 12 dolunay. Efendim, iddettir bu; YIL degil. Ama her üç iddetten biri 13 dolunaya sahip. Iste bu bir mucize. Çünkü iddetler o sayede günes yiline uyarlaniyor. Örnegin 7 iddet = 7 günes yili. Dolunaylar günes yilinin heseplanmasini böyle sagliyor.

Merhaba Hasan Kardesim,


Bu konuda izahatli bir sekilde faydalancagim linkler verebilirsen cok memnun olurum.

Takvimlerin yani sira beni ilgilendiren meselelerden birisi: Demek peygamberimiz eski takvim üzerinden yapiyordu ibadetlerini ve tabii ki onunla beraber tüm müminler.

ALLAH'in son resulünün ölümünden sonra neden takvim degisikligine bir lüzum hissedildigi de beni meraklandiriyor. Ibadet geceleri, aylari ne gibi bir fark yaratiyor iki takvim arasi? vb.

Kimin ve ne hakla böyle bir karari aldigi da yani sira cok enteresant. Ibadetlere akseden bu karar uygun bir kararmiydi? Ibadetlerle ilgili bir konu dini hükümler arasinda sayilmazmi?


Selam ve dua ile.

Hasan Akçay
22. February 2013, 05:00 AM
...linkler verebilirsen cok memnun olurum.

Hot/"ramadan"
http://free-minds.org/forum/index.php?topic=9188.0

Bu çalisma
yazarin kendisi tarafindan
Arapcaya tercüme edildi.

CÂHILIYE DÖNEMI ARAP TAKVIMINDE NESÎ (doktora tezi)
http://www.belgeler.com/blg/146f/chiliye-dnemi-arap-takviminde-nes-nasi-in-the-arap-calender-of-pre-isdlamic-period

Demek peygamberimiz eski takvim üzerinden yapiyordu ibadetlerini...

Kesinlikle.

Kamerî yilli esas alan hicrî takvimden önce,
Hz Muhammed elbet dahil, Araplar iki takvim kullaniyordu.

1.Yildiz takvimi
2.Ay-günes takvimi

Yıldiz takviminde bir YIL, 28 menâzil idi. Bunlarin 27'si 13 gün, 1'i 14. Toplam 365 gün.

Ilginç olan, YILDIZ takviminin esas aldigi yılda menâzil var; aylar yok. Hac ve oruç ibadetleri ise şehr (شهر) denen "ay"larda yapilir; Allah'in elçisi içinde aylar bulunmayan yidiz takvimini kullanmis olamaz.

Allah'in elçisi eger takvim kullandiysa ay-günes takvimini kullanmistir, ki onun esas aldigi YIL da 365 gün sürer yani saf kamerî yil degildir, semsî yila uyumlu hale getirilmistir.

Yillik ibadetler her hangi bir takvim sistemine degil gökteki aylara göredir. Ve gökteki aylar vakten sabittir. Örnegin oruç vakten sabit olan "şehru ramazân"da tutulur.

Burada
önemli olan
sudur:

Hicrî takvimin esas aldigi saf kamerî yilin aylari baskadir Kurân'in "şehr"leri baska.

Hicrî yilin esas aldigi saf Kamerî yil vakit kavramindan yoksundur çünkü onun aylari vakten habire kayar. Örnegin Hz Muahmmed'in dogdugu ay bir ilk bahara denk gelir, bir yaza, bir son bahara, bir kisa.

Günes yilina uyarlanmadigi için
saf kamerî yilin kendisi ve ona ait aylar
vakit makit bildiremez.

Örnegin
Hz Muhammed hangi mevsimde dogdu?

Kurân'in "şehr"leri ise vakten sabittir; örnegin شهر رمضان Haziranin 21'indeki "yaz dönencesi"ne endekslidir.

Isterseniz ayrintiya sanra gireriz Allah izin verirse.
Yoksa yazi uzayacak.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

bartsimpson
22. February 2013, 05:51 PM
...linkler verebilirsen cok memnun olurum.

Hot/"ramadan"
http://free-minds.org/forum/index.php?topic=9188.0

Bu çalisma
yazarin kendisi tarafindan
Arapcaya tercüme edildi.

CÂHILIYE DÖNEMI ARAP TAKVIMINDE NESÎ (doktora tezi)
http://www.belgeler.com/blg/146f/chiliye-dnemi-arap-takviminde-nes-nasi-in-the-arap-calender-of-pre-isdlamic-period

Demek peygamberimiz eski takvim üzerinden yapiyordu ibadetlerini...

Kesinlikle.

Kamerî yilli esas alan hicrî takvimden önce,
Hz Muhammed elbet dahil, Araplar iki takvim kullaniyordu.

1.Yildiz takvimi
2.Ay-günes takvimi

Yıldiz takviminde bir YIL, 28 menâzil idi. Bunlarin 27'si 13 gün, 1'i 14. Toplam 365 gün.

Ilginç olan, YILDIZ takviminin esas aldigi yılda menâzil var; aylar yok. Hac ve oruç ibadetleri ise şehr (شهر) denen "ay"larda yapilir; Allah'in elçisi içinde aylar bulunmayan yidiz takvimini kullanmis olamaz.

Allah'in elçisi eger takvim kullandiysa ay-günes takvimini kullanmistir, ki onun esas aldigi YIL da 365 gün sürer yani saf kamerî yil degildir, semsî yila uyumlu hale getirilmistir.

Yillik ibadetler her hangi bir takvim sistemine degil gökteki aylara göredir. Ve gökteki aylar vakten sabittir. Örnegin oruç vakten sabit olan "şehru ramazân"da tutulur.

Burada
önemli olan
sudur:

Hicrî takvimin esas aldigi saf kamerî yilin aylari baskadir Kurân'in "şehr"leri baska.

Hicrî yilin esas aldigi saf Kamerî yil vakit kavramindan yoksundur çünkü onun aylari vakten habire kayar. Örnegin Hz Muahmmed'in dogdugu ay bir ilk bahara denk gelir, bir yaza, bir son bahara, bir kisa.

Günes yilina uyarlanmadigi için
saf kamerî yilin kendisi ve ona ait aylar
vakit makit bildiremez.

Örnegin
Hz Muhammed hangi mevsimde dogdu?

Kurân'in "şehr"leri ise vakten sabittir; örnegin شهر رمضان Haziranin 21'indeki "yaz dönencesi"ne endekslidir.

Isterseniz ayrintiya sanra gireriz Allah izin verirse.
Yoksa yazi uzayacak.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

oldukça kafa karıştırıcı bir husus

(tez dokümanını okuyorum ama o kadar karışık ki kafa iyice koptu)

kuranda zaman kavramı sabit olmalı ... olmalı ki salat zamanları ona göre ... oruç zamanları ona göre .... hac ve hac bayramı ona göre olsun

ben her zaman şunu şaçma buldum benim doğum günüm 16 mart 1970 bu hiç değişmez ... ama biri çıkar derse ki, senin 16 mart 1970 dediğin evrensel zaman diliminde yıldız tarihi 275842.789 :P ... o zaman nolucek ??? (ışınla bizi scotty)

MÜZZEMİL 20: ... GECE VE GÜNDÜZÜ Allah ÖLÇER; SİZİN BU VAKİTLERİ TAKDİR EDEMEYECEĞİNİZİ BİLDİĞİNDEN SİZİ MUAF TUTTU…

Sevgili pramidin yazısında gördüğüm hususta, muaf olduğumuz bir zaman çizelgesi var ise ibadetle ilgili zamansal kavramları Allah'ın bizzat bildirmiş olması lazım ve bundada kaynak kuran olmalı değilmi?

o zaman ne diye bizim doğum tarihleri sabitte, peygamberin ki her yıl değişiyor, niye her yıl oruç, bayramlar vs. farklı zamanlarda oluyor???

o zaman ya bizim doğum günleri yanlış ya diğerleri...

böyle söyleyince çocukça geliyor biliyorum ama müzemmil 20 de söylenen husus çok mantıklı

sen zamanı güneşe, aya, burçlara ve yıldız konumlarına göre hesaplarsan, evren dinamiği gereği bir göktaşı gelir aya çarpar 1 milim kayar tüm zamanın şaşar örnekler çoğalabilir

haaa niye çocukça dedim... "apaçık anlaşılabilir" bir kitapta şüphe olmaz. o dönem araplarının hepsi astronomi ile ilgilenmiyordu herhalde...

saatte yoktu, herkesin cebinde kum saati taşıdığını da sanmıyorum.

bi araba laf ettimde diyeceğim şu ki "apaçık anlaşılabilir" bir kitabın insanları...

basit olun... "apaçık anlaşılabilir" olun... ilminizden ziyadesi ile faydalanalım...

merdem
22. February 2013, 06:35 PM
Degerli Bart Kardesim,

ben de hep düsünür dururum, Islam Dini kolaylik dinidir.

Acaba öylemi? Onda var bizde neden olmasin, kiliseye karsilik camii, Kudüs'e karsilik Kabe, papazlara hahamlara karsilik hocalar, seyler, gavslar ( bu hususta müslümanlar oldukca zengin :p günahlara yer kalmadi :D ) miladi takvime karsilik hicri takvim: zanki zaman hicri olunca hersey bir baska oluyor :confused: onlarin haclari var bizim hilalimiz. Sanki Allah her bir insana her bir inanca ayri ayri semboller de beraberinde paketlemis dünyaya gelirken.

Yani alafranga tuvalete varana kadar ayirmisiz herseyi. Müslüman mezarligi hiristiyan mezarligi yahudi mezarligi: Allah'in bizlere sundugu yeryüzünü parsellemisiz kendi inanclarimiza göre. Acaba Allah'in huzurunda toplanildigi zaman da da mi ayricalikli parseller olacak diye düyünmeye basliyor insan.

Kur'an kendi kendini aciklar diyor, aciklamasina aciklayacak da elimizin altinda art düsüncesiz katiksiz bir arapca-türkce lügata sahip olsak.

O da yok. Kafirin, müsrigin bulasmadigi nokta karistirmadigi halt kalmamiski saf bir lügata sahib olalim. Ortada yüzde yüz kelime oyunu oldugundan yüzde yüz eminim. Maksat sasirtmak degil mi inananlari.

Eskiler siz Kur'an'dan anlamazsiniz diyerek bizlere ne yutturdularsa yutmusuz maasAllah ne diyelim : Afiyet olsun.

Hepsini kusup yenilen besinlenmemiz lazim, lazimda, bu sefer yemek recetelerinde yine bir iki malzeme degisiklikleri var. Kimi ninelerini örnek alir, kimi amcasinin ögütlerine sadik kalir kimi ayip olmasin bacima der meallerin anasi aglayan aglayana.

Kimi der aman efendim sahislar darilmasin biz yine bazi terimleri ayni birakalim.

Atalar dini dedik ya. Kur'an'da namaz yok örtü yok hac yok ( var da tamamen baska anlamlarda ) dendigi zaman : hah bir akilli sen ciktin, demek analarimiz, ninelerimiz, bacilarimiz, kardaslarimiz, dedelerimiz, babalarimiz enayiymis gibi. Hoppla, yahu ne zaman varacagiz birlestigimiz tek bir noktaya.

Ama "AMIN" demege gelince tüm dünya hep birlikle amin diyor bir seylere, ne garip.

Günümüzün müslümanlarina kadar yapilan ibadetlerin Peygamberimizin zamaninda yapilan ibadetlerle ayni zaman birimlerini paylasmadiklarindan eminim.

Ne namaz, ne oruc ve ne de hacc peygamberimizin uyguladigi zamana göre degil. Bu acidan gidersek, zaten namaz, oruc ve hac Kur'an'da anlatimak istenen cok uzakta olan ibadet sekilleriyse, o zaman hicri olmus miladi olmus takvimin ne önemi var.

Kimse kendi halinle ugrasmaz olmus kimlere kafir diyebilirm diye zar atmaya baslamis.

Rabbimiz aklinizi kullanin diyor, hangi akli, asirlardan beridir tecavüze ugramis aklimizin kullanilacak yönü mü kalmis? Az bir kalanin da aklini kullanmasina engel olunmaya calisiliyor.

Basim agrimaya basladi. Birilerinin dedikleri gibi aklisiz bas agrimaz :p

Aklina hangisi uyuyorsa onu uygula. Tüm site kardeslerimiz gibi sende dogrunun yolundasin. Bu sitede edindigin bilgilerden yola cikarak az cok iyi ve güzelin, kötü ve cirkinin ne oldugunu anlayacak kavramdasin. Kalbinin sesine uy.

Takvim meselesine gelince, araplar ile usa arasindaki alisverisleri düsünüyorum da misal olarak, acaba hangi takvim üzerinde anlasiyorlar gelecek senelerin planlarini düzenlerlerken.


Selam ve dua ile.

Hasan Akçay
23. February 2013, 03:46 AM
kuranda zaman kavrami sabit olmali…

Sabit zaten; bunda kusku
yok.

sabit olmali ki salat zamanlari ona göre… olmali.

Ona göre zaten. "Salâti gündüzün iki ucunda yerine getir" (11:114). Gündüzün iki ucu: 1.günesin dogdugu an, 2.günesin battigi an.

Günes keyfî anlarda degil gündüzün aksam denen son ucunda batiyor ve sabah denen ilk ucunda doguyor. Bu dogup batmalar yer kürenin kendi ekseni etrafinda günese bakarak dönmesinin sonuçlari.

O hareket
insanlar tarafindan yavaslatilip hizlandirilamadigi için
sabittir ve onun ürettigi namaz vakitleri sabit.

oruç zamanlari ona göre .... hac ve hac bayrami ona göre olsun

Oruç ve hac vakitleri dolunay dogdugunda baslar, ceyrek ay karnini içeri çekip hilal halini aldiginda sona erer. Bakin bu görüntüler ayin günes karsisindaki "yer küreyi dolanma hareketi"nin sonuçlari.

O hareket te insanlar tarafindan yavaslatilip hizlandirilamaz; sabittir ve onun ürettigi oruç ve hac vakitleri sabit.

Vakten oynak olan, kamerî yilin bölümleri olan aylar. Çünkü, yili aylara bölme isini insanlar yapiyor, son derece keyfî bir sekilde. O kadar keyfî ki aylari olmayan yil sistemleri dahi üretebiliyorlar. Örnegin Hz Muhammed’in kullandigi yildiz takvimine esas olan YIL, 12 ay degil 28 menâzil.

Kisacasi, kamerî yilin vakten oynak aylari beserî düzenleme olup yazik ki Allah’in kurdugu düzene fesat sokmustur; örnegin Tevbe 37’de sözü edilen nesî küfrünü otomatige baglamistir.

ne diye bizim dogum tarihleri sabit te, peygamberin ki her yil degisiyor

Hz Muhammed’in dogumunda da geçerli olan semsî yildir. Nitekim semsî yila göre Türkiye'de kutlanan KUTLU DOGUM HAFTASI vakten sabit.

Hz Muhammed’e ait oldugu söylenen dogum tarihinin degiskenligi kamerî denen SANAL yilin yedigi bir nane. O SANAL yil sistemini siz kabul etseniz sizin dogum tarihiniz de degisir.

Eger semsî yilin 16 Mart’inda dogduysaniz bu, kamerî yilin 8 Muahrremidir.

Buna göre
sizin
dogum tarihleriniz:

8 Muh 1420 = 24 Nisan 1999 ……. ILK BAHAR
8 Muh 1412 = 20 Temmuz 1991 … YAZ
8 Muh 1405 = 04 Ekim 1984 …………. SON BAHAR
8 Muh 1395 = 21 Ocak 1975 …………. KIS

Kamerî yila göre

siz
hangi mevsimde dogdunuz?

Hz Muhammed
hangi mevsimde dogdu?

Aklimiz basimiza gelip te bunu sordugumuz an… sorun, çözüm yoluna girer.

Sevgi ile
Hasan Akcay

Hasan Akçay
23. February 2013, 08:55 AM
Hz Muhammed sagken ve daha önce
yila ait "ay"a YERH deniyordu.

Bunu kanitlayan
arkeolojik bulgular var.

Örnegin

bir mezar yazisi (http://www.islamic-awareness.org/History/Islam/Inscriptions/raqush.html) ve
Ebrehe kitabesi (http://www.mnh.si.edu/epigraphy/e_pre-islamic/fig04_sabaean.htm).

Aslinda DOLUNAY anlamina gelen "şehr"e yila ait ay anlaminin sonradan yüklendigi anlasiliyor. Bunun pek çok kaniti var ama biz simdilik yalnizca birini analim:

Haram aylar anlaminda dört haramlar "şehr"lerin içindedir (9:36) ve haram aylarda kan dökmek, örnegin, avlanmak haramdir (5:2,95). Bunun anlami,

bir: haram aylar av hayvanlarinin üreme vaktidir; av hayvanlari yilin sicak mevsiminde yavru yaparlar, vakten sabit;

iki: haram aylar, öyle uyduruk kamerî yilin uyduruk haram aylari gibi, üçü bir arada ama biri yilin apayri bir vaktinde degil ARKA ARKAYA gelirler.

Orucun vakti haram aylarin ilki olan "sicak ay"dir, şehru ramazân, vakten sabit.

Hac ibadeti ise haram aylarin ikincisi olan Zilhicce basta olmak üzere "sicak ay"dan sonraki üç haram ayda yapilir, vakten sabit. Çünkü geleneksel Mekke panayiri yaz mevsiminde ve son baharin ilk ayinda kurulur (106:2).

Panayir
anlamindaki

ticarî hac (28:27) ve
dinî hac (22:27…)

es zamanlidir.

bartsimpson
23. February 2013, 04:34 PM
Hz Muhammed sagken ve daha önce
yila ait "ay"a YERH deniyordu.

Bunu kanitlayan
arkeolojik bulgular var.

Örnegin

bir mezar yazisi (http://www.islamic-awareness.org/History/Islam/Inscriptions/raqush.html) ve
Ebrehe kitabesi (http://www.mnh.si.edu/epigraphy/e_pre-islamic/fig04_sabaean.htm).

Aslinda DOLUNAY anlamina gelen "şehr"e yila ait ay anlaminin sonradan yüklendigi anlasiliyor. Bunun pek çok kaniti var ama biz simdilik yalnizca birini analim:

Haram aylar anlaminda dört haramlar "şehr"lerin içindedir (9:36) ve haram aylarda kan dökmek, örnegin, avlanmak haramdir (5:2,95). Bunun anlami,

bir: haram aylar av hayvanlarinin üreme vaktidir; av hayvanlari yilin sicak mevsiminde yavru yaparlar, vakten sabit;

iki: haram aylar, öyle uyduruk kamerî yilin uyduruk haram aylari gibi, üçü bir arada ama biri yilin apayri bir vaktinde degil ARKA ARKAYA gelirler.

Orucun vakti haram aylarin ilki olan "sicak ay"dir, şehru ramazân, vakten sabit.

Hac ibadeti ise haram aylarin ikincisi olan Zilhicce basta olmak üzere "sicak ay"dan sonraki üç haram ayda yapilir, vakten sabit. Çünkü geleneksel Mekke panayiri yaz mevsiminde ve son baharin ilk ayinda kurulur (106:2).

Panayir
anlamindaki

ticarî hac (28:27) ve
dinî hac (22:27…)

es zamanlidir.

Hasan bey salat vakitleri tamam da ...

oruç, hac, bayramlar içinde sabit sabit diyosunuz...

"Oruç ve hac vakitleri dolunay dogdugunda baslar, ceyrek ay karnini içeri çekip hilal halini aldiginda sona erer"

"Orucun vakti haram aylarin ilki olan "sicak ay"dir, şehru ramazân, vakten sabit. "

de...

ne zaman?
ocak mı?
şubat mı?
ilkbahar mı?
sonbahar mı?
oğlak dönencesi güneş ile ay arasına 180 derece açı yaptığında mı?
ayın günes karşısındaki yer küreyi dolanma hareketinin kaçıncı evresinde?
bize göre nerede?
ne zaman?

sabit sabit deyip durmayın biliyorsanız "apaçık" açıklayın.

vallahi bilgili olduğunuza inanıp yazılarınızı okuyor ve soru soruyorum.

çünkü ben bilmiyorum...

yoksa sizde mi bilmiyorsunuz?

o zaman kafamızı karıştırmayın ne olur...

Allahın cahil araba 3-5 ayette anlattığını 9 ileti oldu (toplasan kitapçık olur) çözemedik!!!!!

merdem
23. February 2013, 05:31 PM
Degerli Bart Kardesim,

seni nasil sevdigimi bir anlamis olsan, seni Allah rizasi icin öyle bir seviyorum ki, cocuklarima duydugum sevgiyle karsilastirabilirim sevgimi.

Bu yüzden seninle rahat rahat konusabiliyorum. Ben de ayni senin gibi 2x2=4 ettigi gibi kati bir cevaba ulasamadigim zaman kafamda soru isaretleri olusuyor hemen.

Düsünüyorumda, ibadetlerimizin ( günümüzde uygulanan ibadetler ) Allah katinda cok önemli bir rolü olsaydi, neden Rabbimiz bilmece bulmaca hesabi iletsinki bizlere. Sunu sunu söyle yapin derdi, kelime oyununa cevirenlerin ellerine birakmazdi sonuclari.

Ben arablarin dillerini anlayislarini da zaten bir bilmece bulmaca olarak görüyorum. Hele de sive üzerine olursa, anlayan anlayana. Dogrudan dogruya siyaha siyah deseler nasil olur normal bir insan gibi. Eee efendim griye yakin bir siyahlik, kahverengine yöneltik bir siyahlik da olabilir, koyu mavi derecesinde siyahlik.

Renk körlügü olanlar dini aciklamaya kalkarlarsa, elbette Allah'in boyasini taniyamazlar geregince. Görmedikleri/göremedikleri renkleri uydurmaya baslarlar.

Icime gina geldi aramaktan arastirmaktan, Allah sahidimdir, yoklamadigim site, okumadigim makale kalmadi nerdeyse, zifiri karanliklardan ancak bir mum isiginin aydinligina kavusabildim. Gün aydinligi daha coooook uzaklarda görünüyor.

Bu yüzden namazi da orucu da hacci da kabe yi de anlatila gelen sekillerini bir kenara biraktim, daha dogrusu hepsini toplam olarak bende/kimligimde/icimde topladim.

Anlamadigim konularda Allah beni sorguya cekmez. Sayet kalan ömrümü ibadet denilen konular pesinde kosup arastirmaya anlamaya kalkarak yitirecek olursam, zaten ömrüm bosa gitmis olur.

Bir babasizin evlatlik bakimini üstlendim ona yardim ediyorum. Ayriyeten yetim cocuklarin günlük beslenmelerine ortak oluyorum. Allah kismet ederse, dünyanin susuz bir yerinde ihtiyaclarina karsilik olarak insanlara yeni bir imkan doguracak yatirimlar pesindeyim.

Bir Allah'a inaniyor ve iman ediyorum. Gizli ve acik ne tür sirk varsa onlardan uzak kalmaktir tek hedefim. Devamli Allah'ima sükrediyorum. Bizlere hitaplarda bulunan Allah'a güveniyorum, O'na siginiyorum. Adaletine sonsuz saygim var, helal kildiklarini aliyor, yasaklarindan uzak durmaya gayret ediyorum. Her zaman her yerde yardima muhtaclarin en ön planda geldigini biliyorum.

Saygideger kisiliklerin bilgilerinden faydalaniyor, aklimin kabul ettiklerini aliyorum. Kendi aklima hürmet etmeyecek olursam, "Aklinizi kullanin, hala akillanmayacakmisiniz" diyen Rabbime haksizlik etmemis olmakdir niyetim, yoksa ben akilsiz mi yaratildim? Olmayan akli kullan demez Allah, hepimize vermis ki, kullanmamizi istiyor.

Edebiyati ustasi olan saygideger sahislara birakiyorum.

Kaldiramayacagim yükü yüklemez Rabbim. Her ne kadar da bazi olaylarda imkansiz gibi görünsede, demek kaldiracagimiz/hakkindan gelecegimiz bir seyler olmasi gerekirki basimiza gelmislerdir/geleceklerdir.


Selam ve dua ile.

Hasan Akçay
23. February 2013, 05:53 PM
vallahi bilgili oldugunuza inanip yazilarinizi okuyor ve soru soruyorum.

Hayir, merdem'in yukardaki makalesine atfen yazdigim ilk iletimde söyledim: takvim benim de ögrenmeye çalistigim bir konu. Bilen degil ögrenmeye çalisan biriyim. Hele bi de böyle SIKBOGAZ edilirsem bi gidim bildigimi de karistiririm. Lütfen!

Orucun vakti haram aylarin ilki olan "sicak ay"dir, sehru ramazân, vakten sabit de... ne zaman? ocak mi?

21 Hazirandan sonraki
ilk dolunayin ait oldugu ay.

Lütfen su "phases of moon"a bakar misiniz (1).

Bu yil sicak dolunay
23 Haziran aksami
dogacak.

Simdi bi de
su linkteki
"moon phases 2013 month by month"i
tiklar misiniz (2).

Önünüze bu yila ait aylarin görüntü tablolari çikacak.
(Haziran) June 2013'ü inceler misiniz. Sunlari göreceksiniz:

Sicak ayin

ilk hilali (buna ramazan hilali deniyor): 10 Haziran
dolunayi......................................: 23 Haziran
sonu (bir sonraki ayin ilk hilali).........: 09 Temmuz

2013'ün
"sicak dolunay"i
iste bu.

10 Haziran (dahil)-09 Temmuz (hariç)

___________________________________

1 http://www.timeanddate.com/calendar/moonphases.html?year=2013&n=0
2. http://www.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.isleofwightweather.co.uk/2011_moon_phases/201108.png&imgrefurl=http://www.isleofwightweather.co.uk/2011_moon_details.htm&usg=__5QpCXHOTfFyR2Xia9kTzlX9IBCU=&h=345&w=519&sz=72&hl=tr&start=7&sig2=jdoClnU9PEq-SaXG6i7elQ&zoom=1&itbs=1&tbnid=WFaIBv5zZnhJWM:&tbnh=87&tbnw=131&prev=/search%3Fq%3DAugust%2B2011%2Bmoon%2Bphases%2B(pict ure)%26hl%3Dtr%26sa%3DG%26rlz%3D1W1GGLL_tr%26biw%3 D1024%26bih%3D541%26tbm%3Disch&ei=mxs0ToaXA46p8AOFl9mgDg

merdem
23. February 2013, 08:23 PM
Allah razi olsun sizden Hasan Kardesim, ben ögrenmek istedigimi sizin yazilarinizdan ögrendim ve aklima da yatti. Sagolun.

bartsimpson
23. February 2013, 08:48 PM
"Takvim benim de ögrenmeye çalistigim bir konu. Bilen degil ögrenmeye çalisan biriyim. Hele bi de böyle SIKBOGAZ edilirsem bi gidim bildigimi de karistiririm. Lütfen!"


Ama buradaki bazi ifadeler bana yanlis gibi geliyor. Örnegin

...iki Sicak Dolunay arasi bir sene (Yunus, 5).

Hayir. Iki sicak dolunay arasi en az 12 dolunaydir ama her üç kezde bir 13 dolunay olur. Yani uzunluk açisindan degisir. Oysa sene sabittir. "Sene"den kasit semsî yil ise uzunluk 365 gündür; kamerî yil ise 354 gün.

13 dolunay görünen senelerde 13’ncü dolunayi ait oldugu senede birakip tekrar ilk Sicak Dolunay’dan itibaren “bir” diyerek sayacagiz. Bu sayimi yaptigmiz esnada dünya günes etrafinda bir tur atmis olacak ve biz dolunaylara bakarak senenin hesabini yapmis olacagiz.

Kusura bakmayin, bu söylenen de yanlis. Dünyamizin günes etrafinda 1 tur atmasi daima 365 gün alir ve bunun sayilari bazan 12 bazan 13 olan dolunaylarla ilgisi yok.

Dogrusu su:

Iki sicak dolunayin arasina Tevbe 36'da IDDET deniyor. Yukarda anlatmaya çalistim; bir IDDET en az 12 dolunay. Efendim, iddettir bu; YIL degil. Ama her üç iddetten biri 13 dolunaya sahip. Iste bu bir mucize. Çünkü iddetler o sayede günes yiline uyarlaniyor. Örnegin 7 iddet = 7 günes yili. Dolunaylar günes yilinin heseplanmasini böyle sagliyor.

Demek peygamberimiz eski takvim üzerinden yapiyordu ibadetlerini...

Kesinlikle.

Kamerî yilli esas alan hicrî takvimden önce,
Hz Muhammed elbet dahil, Araplar iki takvim kullaniyordu.

1.Yildiz takvimi
2.Ay-günes takvimi

Yıldiz takviminde bir YIL, 28 menâzil idi. Bunlarin 27'si 13 gün, 1'i 14. Toplam 365 gün.

Ilginç olan, YILDIZ takviminin esas aldigi yılda menâzil var; aylar yok. Hac ve oruç ibadetleri ise şehr (شهر) denen "ay"larda yapilir; Allah'in elçisi içinde aylar bulunmayan yidiz takvimini kullanmis olamaz.

Allah'in elçisi eger takvim kullandiysa ay-günes takvimini kullanmistir, ki onun esas aldigi YIL da 365 gün sürer yani saf kamerî yil degildir, semsî yila uyumlu hale getirilmistir.

Yillik ibadetler her hangi bir takvim sistemine degil gökteki aylara göredir. Ve gökteki aylar vakten sabittir. Örnegin oruç vakten sabit olan "şehru ramazân"da tutulur.

Burada
önemli olan
sudur:

Hicrî takvimin esas aldigi saf kamerî yilin aylari baskadir Kurân'in "şehr"leri baska.

Hicrî yilin esas aldigi saf Kamerî yil vakit kavramindan yoksundur çünkü onun aylari vakten habire kayar. Örnegin Hz Muahmmed'in dogdugu ay bir ilk bahara denk gelir, bir yaza, bir son bahara, bir kisa.

Günes yilina uyarlanmadigi için
saf kamerî yilin kendisi ve ona ait aylar
vakit makit bildiremez.

Örnegin
Hz Muhammed hangi mevsimde dogdu?

Kurân'in "şehr"leri ise vakten sabittir; örnegin شهر رمضان Haziranin 21'indeki "yaz dönencesi"ne endekslidir.

Isterseniz ayrintiya sanra gireriz Allah izin verirse.
Yoksa yazi uzayacak.

kuranda zaman kavrami sabit olmali…

Sabit zaten; bunda kusku
yok.

sabit olmali ki salat zamanlari ona göre… olmali.

Ona göre zaten. "Salâti gündüzün iki ucunda yerine getir" (11:114). Gündüzün iki ucu: 1.günesin dogdugu an, 2.günesin battigi an.

Günes keyfî anlarda degil gündüzün aksam denen son ucunda batiyor ve sabah denen ilk ucunda doguyor. Bu dogup batmalar yer kürenin kendi ekseni etrafinda günese bakarak dönmesinin sonuçlari.

O hareket
insanlar tarafindan yavaslatilip hizlandirilamadigi için
sabittir ve onun ürettigi namaz vakitleri sabit.

oruç zamanlari ona göre .... hac ve hac bayrami ona göre olsun

Oruç ve hac vakitleri dolunay dogdugunda baslar, ceyrek ay karnini içeri çekip hilal halini aldiginda sona erer. Bakin bu görüntüler ayin günes karsisindaki "yer küreyi dolanma hareketi"nin sonuçlari.

O hareket te insanlar tarafindan yavaslatilip hizlandirilamaz; sabittir ve onun ürettigi oruç ve hac vakitleri sabit.

Vakten oynak olan, kamerî yilin bölümleri olan aylar. Çünkü, yili aylara bölme isini insanlar yapiyor, son derece keyfî bir sekilde. O kadar keyfî ki aylari olmayan yil sistemleri dahi üretebiliyorlar. Örnegin Hz Muhammed’in kullandigi yildiz takvimine esas olan YIL, 12 ay degil 28 menâzil.

Kisacasi, kamerî yilin vakten oynak aylari beserî düzenleme olup yazik ki Allah’in kurdugu düzene fesat sokmustur; örnegin Tevbe 37’de sözü edilen nesî küfrünü otomatige baglamistir.

ne diye bizim dogum tarihleri sabit te, peygamberin ki her yil degisiyor

Hz Muhammed’in dogumunda da geçerli olan semsî yildir. Nitekim semsî yila göre Türkiye'de kutlanan KUTLU DOGUM HAFTASI vakten sabit.

Hz Muhammed’e ait oldugu söylenen dogum tarihinin degiskenligi kamerî denen SANAL yilin yedigi bir nane. O SANAL yil sistemini siz kabul etseniz sizin dogum tarihiniz de degisir.

Eger semsî yilin 16 Mart’inda dogduysaniz bu, kamerî yilin 8 Muahrremidir.

Buna göre
sizin
dogum tarihleriniz:

8 Muh 1420 = 24 Nisan 1999 ……. ILK BAHAR
8 Muh 1412 = 20 Temmuz 1991 … YAZ
8 Muh 1405 = 04 Ekim 1984 …………. SON BAHAR
8 Muh 1395 = 21 Ocak 1975 …………. KIS

Kamerî yila göre

siz
hangi mevsimde dogdunuz?

Hz Muhammed
hangi mevsimde dogdu?

Aklimiz basimiza gelip te bunu sordugumuz an… sorun, çözüm yoluna girer.

Hz Muhammed sagken ve daha önce
yila ait "ay"a YERH deniyordu.

Bunu kanitlayan
arkeolojik bulgular var.

Örnegin

bir mezar yazisi (http://www.islamic-awareness.org/His...ns/raqush.html) ve
Ebrehe kitabesi (http://www.mnh.si.edu/epigraphy/e_pr...04_sabaean.htm).

Aslinda DOLUNAY anlamina gelen "şehr"e yila ait ay anlaminin sonradan yüklendigi anlasiliyor. Bunun pek çok kaniti var ama biz simdilik yalnizca birini analim:

Haram aylar anlaminda dört haramlar "şehr"lerin içindedir (9:36) ve haram aylarda kan dökmek, örnegin, avlanmak haramdir (5:2,95). Bunun anlami,

bir: haram aylar av hayvanlarinin üreme vaktidir; av hayvanlari yilin sicak mevsiminde yavru yaparlar, vakten sabit;

iki: haram aylar, öyle uyduruk kamerî yilin uyduruk haram aylari gibi, üçü bir arada ama biri yilin apayri bir vaktinde degil ARKA ARKAYA gelirler.

Orucun vakti haram aylarin ilki olan "sicak ay"dir, şehru ramazân, vakten sabit.

Hac ibadeti ise haram aylarin ikincisi olan Zilhicce basta olmak üzere "sicak ay"dan sonraki üç haram ayda yapilir, vakten sabit. Çünkü geleneksel Mekke panayiri yaz mevsiminde ve son baharin ilk ayinda kurulur (106:2).

Panayir
anlamindaki

ticarî hac (28:27) ve
dinî hac (22:27…)

es zamanlidir.

21 Hazirandan sonraki
ilk dolunayin ait oldugu ay.

Lütfen su "phases of moon"a bakar misiniz (1).

Bu yil sicak dolunay
23 Haziran aksami
dogacak.

Simdi bi de
su linkteki
"moon phases 2013 month by month"i
tiklar misiniz (2).

Önünüze bu yila ait aylarin görüntü tablolari çikacak.
(Haziran) June 2013'ü inceler misiniz. Sunlari göreceksiniz:

Sicak ayin

ilk hilali (buna ramazan hilali deniyor): 10 Haziran
dolunayi......................................: 23 Haziran
sonu (bir sonraki ayin ilk hilali).........: 09 Temmuz

2013'ün
"sicak dolunay"i
iste bu.

10 Haziran (dahil)-09 Temmuz (hariç)

Hasan bey çok espritüel ve nüktedan bir kişi olduğunuz aşikar...

Son iletinizde yolladığınız moon phases linklerinden bende de tonla var hatta en babasını buyrun ben verim size.

İsa'dan bu yana 6000 yıllık, Muhammed dönemini de kapsıyor, kendimizi sınırlamayalım.

Nasa 6000 yıllık ayın evreleri (http://eclipse.gsfc.nasa.gov/phase/phasecat.html)

Benim asıl takıldığım bunların hiç biri değil;

Son yazdığınız cevaptaki ramazan başlangıç ve bitişi ile ölümcül vuruşu yaptınız.

Bakınız alttaki link;

2013 Diyanet Hicri ve miladi tarihler (http://www.diyanet.gov.tr/turkish/namazvakti/vakithes_dini2013.asp)

Hasan Akçay
23. February 2013, 09:51 PM
1 RAMAZAN 1434 = 09 TEMMUZ-2013 SALI RAMAZAN'IN BASLANGICI

Güzel kardesim, bu, kamerî yildaki sehru ramazanin tarihi. Ben size Kurân'daki sehru ramazânin tarihini verdim. Ne söylediysem kanitlara dayali olarak söyledim.

O kanitlara itiraziniz mi var?

bartsimpson
23. February 2013, 10:36 PM
1 RAMAZAN 1434 = 09 TEMMUZ-2013 SALI RAMAZAN'IN BASLANGICI

Güzel kardesim, bu, kamerî yildaki sehru ramazanin tarihi. Ben size Kurân'daki sehru ramazânin tarihini verdim. Ne söylediysem kanitlara dayali olarak söyledim.

O kanitlara itiraziniz mi var?

İtiraz mı??? Haşa... Haddim değil...

Ben hiç bilmiyorum... Siz... "bi gidim..."

Hasan Akçay
24. February 2013, 04:18 AM
Dolunay
tam olarak
nedir?

Ipucu:

Insikak sûresi
17.Geceye ve örttügüne - Vel leyli ve mâ vesak
18.Ve dopdolu oldugunda aya - Vel kameri izet tesak

Ayman (http://free-minds.org/forum/index.php?topic=9601317.120):

Ufuk, günesin ardindan kizardiginda
gece
karsi ufku örter ve orda
dopdolu bir ay belirir.

*

Biz onu kadir gecesinde indirdik -Innâ enzelnâhu fî leyletil kadr (97:1)

Kadir gecesinde
indirilen o ne idi?

Ve

onun
sehru ramazânda indirilenle
ilgisi ne?

Ipucu:

Kurân iki asamada indirildi. Ilki inzal, yalnizca bir gecede (leyletul kadr/sehru ramazân). Ikincisi tenzil, uzun sürede (26:192-195, 25:32).

*

Sehru ramazân, ki onda o kurân indirildi… -Sehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ân (2:185)

Burada geçen
sehr

bir gecelik dolunay midir ya da
29.5 günlük ay mi?

Ipucu

1.
O kurân 29.5 gün süren bir ayda degil yalnizca bir gecede indirildi,
inzal

2.
Kadr gecesi 1 000 sehrden hayirlidir -Leyletul kadri hayrun min elfi sehr (97:3).

Dikkat. O gece "sher"lerle kiyaslaniyor. Normal olarak gece gecelerle kiyaslanir; tipki nasil elma armutlarla degil elmalarla kiyaslanirsa.

Hasan Akçay
24. February 2013, 05:30 AM
Bütün bunlardan
ortaya çikan:

kadir gecesi = sicak dolunay (sehru ramazân)

O gece
furkân = münafiklari ele veren (2:185)
özel bir sûre (9:64, 81, 86, 124, 127)
inzal edildi.

Münafiklar
cihaddan kaçmak için
bahane uyduranlardi:

Evlerimiz tehlikeye açik (33:13).
Bizi mallarimiz ve ailelerimiz alikoydu (48:11).
Bu sicakta sefere çikmayin (9:81).

Yani önce ben!

Inananlar iste
oruç yoluyla

kendilerini tutarak "Önce Allah!" diyecekler.

Dolunay degil önemli olan; dolunay gecesi degil.
Önemli olan o dolunay esnasinda inzal edilendir.

Onun inzalini yad edecekler,

tipki
kendi dogum günlerini
yad ettikleri gibi.

O dolunaya tanik olanlariniz onu oruç ile yad etsin -fe men sehide minkum us-sehre fel yesumhu... (2:185)

bartsimpson
24. February 2013, 04:41 PM
Allah razi olsun sizden Hasan Kardesim, ben ögrenmek istedigimi sizin yazilarinizdan ögrendim ve aklima da yatti. Sagolun.

Sevgili Merdem Anne,

Allah rızası için şu evladına da ne anladığını bi anlatsana ne olur.

Ben hala anlamadım!!!

merdem
24. February 2013, 05:18 PM
Sevgili Merdem Anne,

Allah rızası için şu evladına da ne anladığını bi anlatsana ne olur.

Ben hala anlamadım!!!


Güzel Kardesim,

benim anladigim, hangi takvim olursa olsun mühim degil. Av zamanlarina dikkat etmek, ( ki bu gün hicri takvim olmadan da hayvanlari koruma cemiyetleri bu mevsimleri tespit etmislerdir ) tabiati korumak, hayvan haklarina saygi göstermek.

Allah'in Sünnetullahina saygidir bu.


Namaz, oruc, hacc zamanlari ( saati, günü, ayi ) hic mühim degil. Her zaman icin Rabbimizin bizi gözledigini unutmadan O'na kullukta eksiklik etmemek. Iki yat kalkmakla, 30 gün ac susuz kalmakla, suudilerin zenginliklerine zenginlik katmakla dünya düzeninin olusturulacagina inanmiyorum.

Nice yoksul memleketler var, oralara ziyaretler düzenlenilse de o zavallira katkida bulunsak nasil olur?

Evvel den safari turlariyla zaten cogu ülkelerin analarini aglatmislar. Bu insanciklara baska yönlerden katkilarda bulunsak. Islami zaten beraberimizde götürmüs olacagiz onlara. Misyonerlerin sömürüp tüm haklarini ellerinden aldiklari bu insanlara yardimlarda bulunsak nasil olur diyenlerdenim.

Nefes aldigimiz müddetce Rabbimizin uyarilarini ciddiye almak. Yeryüzünde fitne yaratmamak, düzeni ve huzuru saglamak.

Takvim benim neyime. Allah'tir benim takvimim. Dünyaya gelisimler göcüsüme kadar olan zaman birimi icinde saf Din Islam'a sarilmak, Kur'an'in isiginda kimligimi bilerek yasamak.

Yani Allah'in tanittigi takvimde de anlasamaycak olursak, mübarek kadir gecesinden bir nasibimiz olmayacak. Her gün kadir gecesiymis gibi davranmak en dogrusu olacak.

Benim anladigim bu. 4 mevsime ne adi verilirse verilsin 4 mevsim olarak kaliyor. Arablarda kis yok ise onlarin bilecegi bir sey. Ben dogdum dogali 4 mevsimle tanistim. Ben suudi degilim, hindu degilim, bu yüzden onlarin bilmedikleri mevsimleri bilirim. Bir Arap kisin sogunda donan insanin halinden anlamaz. Bir kutuplu kavuran sicagin ortasinda susuzluktan ölen kisinin halinden anlamaz.

Herkes kendi yasadigi iklime göre yasiyor. Ben 4 mevsimle yasiyorum, susuzluk cekenleri görüp kolladigim gibi soguktan donanlari da düsünüp yardim kampanyalarina severek katiliyorum.

Hayatin sonsuz bir ilkbahar oldugunu düsünmüyorum. Tabiat ögretiyor bana insanligimi. Kime nasil saygi gösterip korumam gerektigini görerek cikariyorum.

Bos ver takvimi Bart Kardesim. Duvarda asilanda ne yaziyorsa o dur senin takvimin. Kiyamet saatine öyle de olsa böyle de olsa yanasiyoruz, mühim olan budur. Zamani ölcmek icin kütüphaneler dolusu kitaplar yazmaya lüzum yok.

Biz hicri miladi hesaplarken millet uzayda kesifler yapiyor. Buluslar üzerine buluslar yapiliyor. Islam devletlerinin ilerlemesine mani olan faktörlerin üzerinde düsünmekten arastirmaktan helak olduk gittik. Bir basörtüsüne takildik, bir orucun ilk gününü tayin etmeye takildik, baliklama istif hacca gitmeye takildik, takildik di takildik. Alt tarafi sonunda 2 metrekareye tikilacagiz, tabii o da kismet olurssa. Ona da sahib olamayanlar var.

Arkadan bizleri bir itekleyen olsa da mecburi ilerleme yapsak fena olmayacak!

Sevgi, selam ve dua ile.

Hasan Akçay
24. February 2013, 05:20 PM
Benim ASIL takildigim... Son yazdiginiz cevaptaki ramazan başlangiç ve bitisi ile ölümcül vurusu yaptiniz. Bakiniz... 2013 Diyanet Hicri ve miladi tarihler.

Diyanet ramazani KAMERÎ YILA göre belirliyor. O yüzden o ramazan vakten sabit degil; bir ilk bahara denk geliyor, bir yaza, bir son bahara, bir kisa.

Allah'in kitabindaki ramazân ise SEMSÎ yila göredir; o yüzden vakten sabit. Bakin, Kurân'daki "ramazân"da furkân inzal edildi. Belirli bir tek gecede. Tipki nasil siz belirli bir tek vakitte dünyaya geldi iseniz.

Say ki 16 Mart 1970'te dünyaya geldiniz. Mevsimlerden ilk bahar. Artik vakten sabittir sizin dogum günü tarihiniz. Bir ilk bahar günü. Bir ilk bahar günü. Bir ilk bahar günü.

Gerçek sehru ramazân iste tipki sizin dogum tarihiniz gibi vakten sabit. Onun 21 Hazirandan sonraki ilk dolunay gecesi olduguna dair kanita dayali daha ayrintili bir açiklama isteyebilirsiniz ama vakten sabit oldugu açik ve nettir.

Onu anladiginiza inaniyorum.

Kisacasi,
Diyanetin vakten oynak "ramazân"i
Kurân'a aykiridir.

Kurânen
ramazân
vakten sabittir.

merdem
24. February 2013, 05:56 PM
Benim ASIL takildigim... Son yazdiginiz cevaptaki ramazan başlangiç ve bitisi ile ölümcül vurusu yaptiniz. Bakiniz... 2013 Diyanet Hicri ve miladi tarihler.

Diyanet ramazani KAMERÎ YILA göre belirliyor. O yüzden o ramazan vakten sabit degil; bir ilk bahara denk geliyor, bir yaza, bir son bahara, bir kisa.

Allah'in kitabindaki ramazân ise SEMSÎ yila göredir; o yüzden vakten sabit. Bakin, Kurân'daki "ramazân"da furkân inzal edildi. Belirli bir tek gecede. Tipki nasil siz belirli bir tek vakitte dünyaya geldi iseniz.

Say ki 16 Mart 1970'te dünyaya geldiniz. Mevsimlerden ilk bahar. Artik vakten sabittir sizin dogum günü tarihiniz. Bir ilk bahar günü. Bir ilk bahar günü. Bir ilk bahar günü.

Gerçek sehru ramazân iste tipki sizin dogum tarihiniz gibi vakten sabit. Onun 21 Hazirandan sonraki ilk dolunay gecesi olduguna dair kanita dayali daha ayrintili bir açiklama isteyebilirsiniz ama vakten sabit oldugu açik ve nettir.

Onu anladiginiza inaniyorum.

Kisacasi,
Diyanetin vakten oynak "ramazân"i
Kurân'a aykiridir.

Kurânen
ramazân
vakten sabittir.


Elbette ki sabit olmasi lazim Hasan Kardesim, cok haklisiniz bu aciklamada. Isin inceliginde av hayvanlarini koruma üzerine dura dura aciklanmistir. Mevsimleri/aylari sabit olmayan bir takvime göre nasil tespit edilebilinirki. Olsa olsa zar atar misali cahiliyye devrine göre bu mevsim haram olsun bu sene, gelecek sene öbür mevsim helal olsun! Kendimizi tabiata uydurmamiz lazim gelirken tabiati kendimize uydurmaya calismak denir buna.

bartsimpson
24. February 2013, 07:12 PM
Ben bu işten epey bi sıkıldım...
Artık bu zaman konusunun bahsini açmayacağım.
Site büyüklerinden ricamdır...

Takvim (http://www.diyanet.gov.tr/turkish/namazvakti/vakithes_dini2013.asp)

Bu linkteki gibi bir zaman şablonu hazırlayabilirlerse siteye yada buraya assınlar bizde neyin ne olduğunu bilelim.
Yoksa bu konuda kimsenin dediğini ciddiye almayacağım.
Bi sürü laf salatası yapacağınıza ortaya somut birşeyler koyun.
Yeri geldiğinde 50 araba laf söylediğiniz bi diyanet kadar olun bari...
Olun bari de bizim gibi naif ve saf hanifleri de kandırmaya çalıştığınızı düşünmeyeyim.

Hasan Akçay
25. February 2013, 03:10 AM
Bartsimpson kardes,

Su anda "online"siniz. Sizden bir sey rica edebilir miyim. Eger bulundugunuz yerde gök bulutsuzsa aya kakar misiniz. Ve ayin su andaki halini fotograflayip fotografi e-postama derhal yollar misiniz.

Bugün 25 subat. Saat tam olarak 02:12. Ama bu gördügümüz, 24 Subatta dogan ay. Yine de %99 dolu. http://www.calculatorcat.com/moon_phases/phasenow.php Bu aksam dogdugunda %100 dolu olacak.

Hasan Akçay
25. February 2013, 05:17 AM
Yanlislikla kakar misiniz yazmisim; bakar misiniz olacak. Özür dilerim.

Takvim (http://www.diyanet.gov.tr/turkish/namazvakti/vakithes_dini2013.asp). Bu linkteki gibi bir zaman sablonu hazirlayabilirlerse siteye ya da buraya assinlar bi zde neyin ne oldugunu bilelim.

SICAK DOLUNAY TARIHLERI

23 Haz 2013
12 Tem 2014
02 Tem 2015
19 Tem 2016
09 Tem 2017
28 Haz 2018

Bunlarin Kamerî yila göre karsiliklarini yazmanin lüzumu yok çünkü Kamerî yil diye bir yil olamaz; yok. "Kamerî yila göre Hz Muhammed hangi mevsimde dogdu?" sorusunun cevabi o yüzden yok.

Bir yil ki

islevi vakti, örnegin mevsimi, bildirmektir ama
bir seyin hangi mevsimde oldugunu bildiremez

yil mil degildir o; lafi güzaftir.

Diyanetin hazirladigi takvimdeki
su günlere gelince...

MEVLID KANDILI
ÜÇ AYLAR
REGÂIB KANDILI
MIRAC KANDILI
BERAT KANDILI
KURBAN BAYRAMI
HICRÎ YILBASI...

Bunlar "bid'at =türedi"dir; Hz Muahmmed zamaninda namevcut, Allah'in dininde namevcut; sonradan uydurulup din diye pazarlanan seyler.

Örnegin ÜÇ AYLAR... gûya "üç haram ay"dir. Neden dört degil?

Inananlar fetih için Mekke'ye girdiklerinde müsriklere DÖRT ay süre tanidilar (Tevbe 2): Ortalikta DÖRT ay daha dolasin - Fesîhû fil ardı ERBEATE eshur.

Ve onlar DÖRT haram ay idi (Tevbe 5): Inananlar! Haram aylar cikinca öldürün müsrikleri -Fe izânselehal eshurul hurumu faktulûl muşrikîn.

Bu kadar açik ve net.

Haram aylar
öyle üçü bir arada, dördüncüsü yilin bambaska bir yerinde olmaz;
arka arkaya gelirler.

Ne yani, inananlar üç aylar çikinca müsrikleri öldürecek, öldürecek, öldürecek... ta dördümcü haram aya kadar. Sonra birakacaklar öldürmeyi, "Ortalikta bir ay daha dolasin!" diyecekler.

"Üç aylar"da öldürdünüz onlari. Ortalikta ne dolasacak?

Hasan Akçay
25. February 2013, 06:52 AM
"Kamerî yil"daki aylar

Muharrem…………. 15 Kas 2012
Sâfer………………… 14 Ara 2012
Rebiulevvel………. 13 Oca 2013
Rebiulahir…………. 11 Sub
Cemaziyelevvel… 13 Mart
Cemaziyelahir….. 11 Nis
Recep………………. 11 May
Saban………………. 10 Haz
Ramazân…………… 09 Tem
Sevval………………. 08 Agu
Zilkâde……………… 07 Eyl
Zilhicce……………. 06 Ekim

Haram aylar: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem................................Recep
Üç aylar.....: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem

Gökteki haram aylar:

Sehru ramazân… 23 Haz 2013
Zilhicce……………. 22 Tem
Zilkâde……………. 21 Agu
Recep……………… 19 Eyl

Hasan Akçay
23. June 2013, 06:02 PM
15 Saban 1434’teyiz. 23 Haziran 2013. Berat kandili.

Söylendigine göre berat gecesi, Kur'an-ı Kerim'in "levh-i mahfûz"dan bizim gök yüzümüze toptan indirildigi gecedir. Buna inzâl deniyor.

Iyi hos… da böyle tarih olmaz ki.

Bir kere "inzal"in yili belli degil. Yani Hicretten kaç yil önceydi; 13 mü, 1 300 mü, 3 000 mi? Yili bilinmeyen tarih... olur sey midir?

Sonra, Kamerî yili esas alan takvimde yil yildan 11 gün erken geldigi için o yila ait Saban ayi da vakten ha bire oynar; bir su mevsime denk gelir bir bu mevsime.

Iyi ama örnegin sizin dogum gününüz bir su mevsime bir bu mevsime mi denk gelir ki Kurân'in toptan inzal günü bir su mevsime denk gelsin bir bu mevsime? Mevsimi bilinmeyen tarih... olur sey midir?

Eger Kur’ân-i Kerîmin "levhi mahfuz"dan bizim gök yüzümüze toptan indirilmesi diye bir olay gerçekten var ise ve biz simdi Berat Kandili diye onu aniyor isek dogru mevsime ait dogru ayin 15’inde anmamiz gerekir. Yoksa gerekmez mi?

Ciddiyetin lüzumu yok mu? Böyle gelmis böyle gitsin mi?

merdem
23. June 2013, 11:59 PM
Selam Hasan Kardesim,

Evet böyle gelmis, ama böyle devam edemez. Isin ciddiyetini cokten kaybetmis bulunuyoruz.

Islerine gelince Kandil Geceleri vardir derler, islerine gelmedigi anda yoktur derler. Ha ayin 23. demisler ha 15. demisler, olmayan kandil gecelerinin ne özelligi olabilir.

Hicri takvimi dahi uygularlar iken Muhammed peygamberin dogum gününü tam bilemediklerinden Hicret'i baslangic kabul etmisler. Yüce Allah bilir, acaba hicretin tarihi dogrumudur.

Isa peygamberin dogum günü de miladi takvimin baslangici olarak almalari da oldukca celiskili bir durum.

Velhasil, ne Kadir Gecesini ne de herhangi bir baska manevi degeri olan günleri tesbit etme imkanimiz olmadigindan, her gece bir kandil gecesiymis, her gece son günümüzmüs olarak kabul edip Allah'i anip dualarda, hayirlarda bulunup tevbe ile gecirmemiz herhalde müslümanim diyen her kisi icin son derece makbul olacaktir.

Yilda 3-5 kere kandil gecesi diyerek yapilan ibadetler o 3-5 gün icinde sinirli kalir, tabii ki o günleri de Rabbimiz ibadetten kabul ederse.

Her gün ve her gece Allah'in yarattigi gün ve geceler degilmidir ki? Bir takim isim verdigimiz gün ve gecelerin ne özelligi vardir öbür gün ve gecelerden?

Daha cumanin haccin orucun altindan cikamadik, ne ne demektir diye, sanki bunlarda anlasmazligimiz yetmezmis gibi bir de kandil gecelerini üstlendik.

Selam ve dua ile.

merdem
24. June 2013, 10:34 AM
Diyanet neden hala kandilleri kutluyor?
Süleymaniye Vakfı > Kandil Geceleri > Yazılı Fetvalar Tarih: 14 Ocak 2010

Soru: Kandil geceleri ile ilgili yazınızı okuduktan sonra kandil gecelerini kutlamıyorum ve çevremdeki insanlara da bunların bidat olduğunu söylüyorum. Ancak Diyanetimizde o kadar çok âlim var. Madem bunlar bidat, sonradan çıkma ve onlar da bunların bidat olduğunu biliyorlar. Neden Diyanet bunları hala kutluyor. Dayanakları nelerdir?
Cevap:

Diyanet İşleri Başkanlığı devlete bağlı resmi bir kuruluştur. Bizim gibi serbest değillerdir. Onlar bu gibi konularda, kendilerine göre bir siyaset uyguluyorlar. Her konuda en büyük görev bilinçli Müslümanlara düşmektedir. Vatandaş bilinçlendikçe Diyanetin tavrı da değişir.

****

Kandil Geceleri hakkında sitemizde bulunan yazıyı okumak için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

http://www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/kandil-geceleri.html (hem kandil geceleri yoktur derler, hem de hangi kandil gecesinin ne oldugunu, nasil dua edilip nasil ibadet ettigini uzun uzadiya aciklarlar. Eh iste milleti ne ile oyaliyacaklar )


“Kim, bu ümmet içerisinde (din adına) geçmişte olmayan bir şey ihdas ederse (ortaya çıkarırsa) bu kişi, Hz. Peygamber’in Allah tarafından kendisine verilen risalet (elçilik) görevine ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü Allah Teala “…Bugün dininizi olgunlaştırdım; size olan nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâm’ı uygun gördüm…” (Mâide, 5/3) buyurmuştur. Bu yüzden, o gün din olmayan (dine dâhil olmayan) şey bugün de din olamaz!”25

Sonuç olarak şu söylenebilir ki; ne Kur’an’da ve ne de sünnette bugün geniş halk kitleleri tarafından kutlanan kandil gecelerine işaret vardır. Mübarek kabul edilen bu geceler, Peygamber Efendimiz ve ashabından çok sonra Mısır ve Kudüs’te kutlanmaya başlamış, daha sonra İslam dünyasının çeşitli bölgelerine yayılmıştır. Bu kutlamalar kesinlikle İslam’ın bir emri veya bir tavsiyesi değildir. Müslüman toplumlar tarafından ortaya çıkarılmış ve gelenek haline gelmiştir. Osmanlı padişahlarından II. Selim döneminden itibaren ‘kandil’ adını alan bu geceler miraciye, regaibiye, mevlüt gibi çeşitli etkinliklerle ihya edilmiştir. Kandil gecelerini kutlayan her toplum kendi kültüründen bir şeyler eklemiş ve böylece bu geceler gelenekselleşmiştir. Günümüzde de kandil geceleri halk camilere akın etmekte, kandil simidi ve tebrikleşmelerle son derece yoğun bir şekilde kutlanmaya devam etmektedir.

YAHYA ŞENOL

25.07.2006 SÜLEYMANİYE

***

Rasyonel
31. July 2013, 04:03 AM
"Kamerî yil"daki aylar

Muharrem…………. 15 Kas 2012
Sâfer………………… 14 Ara 2012
Rebiulevvel………. 13 Oca 2013
Rebiulahir…………. 11 Sub
Cemaziyelevvel… 13 Mart
Cemaziyelahir….. 11 Nis
Recep………………. 11 May
Saban………………. 10 Haz
Ramazân…………… 09 Tem
Sevval………………. 08 Agu
Zilkâde……………… 07 Eyl
Zilhicce……………. 06 Ekim

Haram aylar: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem................................Recep
Üç aylar.....: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem

Gökteki haram aylar:

Sehru ramazân… 23 Haz 2013
Zilhicce……………. 22 Tem
Zilkâde……………. 21 Agu
Recep……………… 19 Eyl

Merhaba Hasan bey. Yazılarınızı dikkatle takip etmeye çalışıyor ve tespitlerinizi çok önemli buluyorum (epey karmaşık olmasında rağmen çabalıyorum). Yazılarınızdan edindiğim bilgileri arkadaşlar ile tartışırken şöyle bir soru ile karşılaştım. "Madem ki ramazan ayı tarih olarak sabit ve yaz ayları içersinde o zaman Bedir savaşının tarihi 14 Mart 624 Hicrî: 17 Ramazan 2 olarak geçmesi doğrumudur? Çünkü nu tartihten anladığımız kadarıyla Ramazan ayının miladi Mart ayına denk geldiğini görüyoruz.Yoksa bu 11 günlük erteleme olayı ile alakalı bir durummudur? Açıklarsanız sevinirim...Teşekkürler!

Hasan Akçay
4. August 2013, 01:10 PM
Madem ki ramazan ayı tarih olarak sabit ve yaz ayları içersinde o zaman Bedir savaşının tarihi 14 Mart 624 Hicrî: 17 Ramazan 2 olarak geçmesi doğrumudur?

Evet. Bedir savasinin tarihi eger

Miladî yila göre 14 Mart 624 ise
kamerî yila göre 17 Ramazan 2'dir.
ya da ............ 18 Ramazan 2.

http://www.islamicfinder.org/dateConversion.php?mode=ger-hij&day=14&month=3&year=624&date_result=1

Miladî yili kamerî yila çevirmek için bu arac kullanilabilir. Ama yanilma ihtimali küçük te olsa "1 gün"lük yanilma payi var -There is a small probability of one day error.