PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Akilsiz oldugumuz söylenemez, calistiramiyoruz diyelim bari


merdem
15. February 2013, 03:41 AM
MasAllah dememek elde degil, ben daha bu gece duydum bunlari. Gece yarisi kalkip birseyler arastirdim aklima nerden estiyse esti.

Son 300 yilin en genc profesörleri;


OKTAY SİNANOĞLU

Sayın Profesör Doktor Oktay Sinanoğlu; dünyanın en genç yaşta profesör olmuş kişisi ve Nobel adayı. 1953 yılında Ankara’da TED’in Yenişehir Lisesini birincilikle bitirdi. O zaman lisenin eğitim dili tamamen Türkçe’ydi, takviyeli yabancı dil dersleri vardı, sonradan kolej oldu. TED tarafından Amerika’ya burslu Kimya Mühendisliği için gönderildi. 1956 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de Kimya Mühendisliğini birincilikle bitirdi. 1957’de Amerika Birleşik Devletlerinde MIT’den birincilikle Yüksek Kimya Mühendisi oldu. Alfred Sloan ödülünü aldı. 1959’da Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de; Kuramsal Kimya Doktorasını yaptı, doktorasını yaparken iki ödül kazandı. 1959-1960 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Merkezinde araştırmalar yaptı. 1961’de hem Harward, hem de Yale’de kendisinin yeni Nicem (“Kuvantum”)Kimyası ve fiziği üzerine teorileri hakkında üst düzey derslerde yeni buluşlarını anlattı. 1962 yılında Batının 300 yılda en genç profesörü oldu (26 yaşında Yale Üniversitesinde); 1962 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti yalnız Oktay Sinanoğlu’na mahsus olmak üzere kendisine Danışman Profesör unvanını verdi. Türkiye’de de kuramsal kimya bölümünü kurdu. Ortadoğu Teknik Üniversitesinde eğitimin Türkçe olması için uğraş verdi. Ama, tabii olmadı. 1964’de Moleküler Biyoloji konusunda ikinci kürsüsüne Yale Üniversitesine atandı. 1973’te Almanya’nın en yüksek Aleksander von Humboldt Bilim Ödülünü ilk kazanan kişi oldu. 1975’te Japonya’nın Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülünü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu’na ilk ve tek, Türkiye Cumhuriyeti Profesörü unvanı verildi. 1976’da Japonya’ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini atmıştır. Amerika Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesidir. Hindistan’ın Devlet Misafiri olarak, Hintli Bakanlarla ve Cumhurbaşkanıyla görüşmüştür. Meksika’da aynı seviyede Üçüncü Dünya Bağımsızlığı için çalışmıştır. 1962’den günümüze dek ilk TÜBİTAK Bilim Ödülünü, ilk Sedat Simavi ödülünü, 1992’de Bilgi Çağı, 1995’te İLESAM Üstün Hizmet Ödülünü, ayrıca Yılın Fikir Adamı, Yılın Bilim Adamı ödüllerini aldı. Yıldız Teknik, Yesevi Kazakistan ve benzeri bir çok kuruluşta profesör, mütevelli heyeti üyesi, Atatürk Kültür Kurumu asli üyesidir. 250 kadar uluslararası bilimsel yayını, bilim kuramları, çeşitli dillere çevrilmiş kitapları vardır. Türkiye’de de Türkçe pek çok yayın yapmıştır. Değişik ülkelerde iki kez Nobel’e aday gösterilmiştir.



Nadia Camukova, Einstein'ın zekâ testinden 200 puan üzerinden 199.37 aldı. 7 dil bilen Camukova, 25 yaşında dünyanın en genç profesörü oldu. Prof. Dr. Nadia Camukova, Türkiye'deki sınav sistemini eleştirdi.



Dünyanın en zeki insanı,"Bir insanın hayatını 3 saate sığdırmak çok yanlış." dedi.
Moskova Beyin Araştırmaları Enstitüsü tarafından dünyanın en zeki insanı ilan edilen Prof. Dr. Nadia Camukova, "Bugün Türkiye'de üniversiteye girmeye kalksam belki ÖSS'yi kazanamam!" itirafında bulunuyor. Türkiye'deki sınav sisteminin öğrencilerin kapasitelerini körelttiğini söyleyen Camukova, sınav sistemi ile ilgili ise şu yorumu yapıyor: "Bir insanın hayatını 3 saate sığdırmak kadar yanlış bir şey yok. İnsan hayatını Milli Piyango'dan çekmiyor ki!"

Dünyanın en zeki insanı Camukova, Türkiye'deki üstün potansiyelli insan özelliğinin dünyanın hiçbir yerinde olmadığını iddia ediyor. Türkiye'nin dahilerinin yabancı ülkeler tarafından bilinçli olarak yok edildiğini vurgulayan Camukova, "Bazı üstün zekâlı öğrencilerle normal zekâlı çocuklar aynı ortamda kaynaştırılmaya çalışılıyor. Bu tür yollarla üstün potansiyelli çocuklar yok ediliyor, normalleştiriliyor." diyor. Genç profesör, Türkiye'de televizyon kültürünün insanları tembelliğe sürüklediğine de dikkat çekiyor.

Dünyada genel kabul gören istatistiki verilere göre bir toplumda 1 milyonda 1 dâhi çıktığını söyleyen Nadia Camukova, Türkiye'de üstün potansiyelli dâhi seviyesinde en az 70 insanın olması gerektiğini belirtiyor. Türkiye'de bulunan 70 dâhiden en az 60'ının normalleştirilerek çürütüldüğünü öne süren genç profesör, yeni doğmuş çocuklarla 7-8 yaşına kadar gelmiş olanları kurtarmanın mümkün olduğunu anlatıyor. Camukova, Rusya'daki sistemi ise şöyle özetliyor: "Bu iş devlet politikası olmalı. Bunun içine o çocuğun doğduğu günden itibaren sağlık kontrolü ile birlikte beyin kontrolü gelişmesini inceleme işi devreye girer. 1 yaşına kadar her 15 günde bir, eve gelerek çocuğu kontrol eden doktorları olan ülkeler var. Bunlardan biri Rusya. 1 yaşını doldurana kadar doktor çocuktan sorumludur. Her 15 günde bir, eve giderek evin sıcaklık derecesinden içindeki moral düzeyine kadar bütün verileri, özel defterine geçer. Ve o çocuğun ölmesinden de doktor sorumludur."

Nadia Camukova şu an 30 yaşında. 25 yaşında iken dünyanın en genç profesörü olmuş. 3 yıl önce yapılan Picasso testinde 360 üzerinden 357, Einstein standartları ölçümünde ise 200 üzerinden 199,37 puan alarak dünyanın en zeki insanı unvanını almış. Camukova, Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, Arapça ve Farsça olmak üzere 7 yabancı dil biliyor. Bugüne kadar 3 bin civarında kitap okuyan Camukova, "Her gün bir kitap okumaya çalışıyorum. Karl Marks'ın Das Kapital'ini 4 yaşında okudum. Kur'ân'ı da aynı yaşta okuyup ezberledim. Okuduğum bir kitabı ikinci kez okumam ama zevk alarak tekrar tekrar okuduğum tek kitap Kur'ân'dır. Her 20 günde bir okurum." diyor. 'Dindar mısınız?' sorusuna, 'İnanacak kadar zekiyim.' diye cevap veren Camukova, "Yaratılışa inanıyorum. İnanmıyorum diyen insanlar kısa vadeli inançlarla yaşarlar aslında." diye konuşuyor.