PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tüm Peygamberlere Iman ve Kelime-i Sehadet?!?!?!?


merdem
11. February 2013, 01:37 AM
Allah'in Selami üzerinize olsun Degerli Kardeslerim,

Imanin sartlarindan 4.cüsü olarak Allah'in Peygamberlerine iman geliyor.

Asagida siraladigim ayetlerde tüm Peygamberlere iman etmek ve bilhassa aralarinda hic bir ayirim yapmadan iman etmemiz gerektigi apacik ortada.

Cogunlukla müslümanlar "Bizim Peygamberimiz" diye bahsediyorlar Allah'in son elcisinden. Kur'an Muhammed ( selam olsun ona ) aracigiyle tüm insanlara indirilmistir. Son elcinin vazifesi aynen kendisinden evvel gelen tüm Peygamberler ( selam olsun hepsine ) gibi Allah'in tapilacak tek ilah oldugunu insanlara bildirmek olmustur.

Hepimizin bildigi gibi hristiyanlar Isa'ya ( selam olsun ona ) Allah'in ( hasa ) oglu diyorlar ve Isa Peygambere apayri bir saygi ve sevgi duyuyorlar. Bu halleri apacik sapikliktir. Cogu Peygamberleri inkar ediyorlar.

Yahudiler zaten son elciyi bastan kabul etmemislerdir. Onlardan sapigi da zaten olamaz. Kendi kavimlerinden bekliyorlarmis son peygamberi, neden acaba, eziyet edip sonunda öldürebilmeleri icin herhalde. Tevrat'tan bir iki parca okudum internette, alay etmedikleri, asagilamadiklari peygamber birakmamislar. Allah'in lanetini tam manasiyla haketmisler.

Gelelim Kelime-i Sehadete. Sünniler Islam'in sartlarindan sayiyorlar Kelime-i Sehadeti.

Su an bir gayrimüslimi Islam'a davet etmege kalksalar Allah tapilacak tek ilahtirin yanisira Muhammed Allah'in kulu ve elcisidir diye sahitlik etmesini sart kosuyorlar. Iyi güzelde, yahudi Isa'yi istemez, hiristiyan belkide Musa'ya istemez. Biz de olara diyoruz Muhammed'i alin.

Hani nerede kaldi Iman'in sarti olan Allah'in tüm Peygamberlerine iman etmek, hemde aralarinda hic bir ayrilik yapmadan?

Muhammed Allah'in kulu ve elciside öbür Peygamberler kimin kullari ve elcileri?

Islam'a davet öyle bir bicimde yapilmali ki daha en bastan gayrimüslimin bilmesi lazim tüm Peygamberleri kabul etmelerinin gerekli oldugu, yoksa kafir olarak kalacaklari.

Bu insanlar bize demezlermi; siz ne bicim müslümansiniz, hem tüm Peygamberlere aralarinda hic bir ayrilik yapmadan iman etmek gerekir diyorsunuz hemde günde 5 kere bangir bangir minarelerde Allah'in adi yanisira Muhammed diye bagiriyorsunuz?

Isa size Muhammed bize oldumu yani simdi bu karsilastirma? Arada pek bir fark yok, hiristiyanlar Isa icin Allah'in oglu diyorlar, müslümanlar ise varmi yokmu Muhammed diyorlar. Hani ayirim yapilmazdi Peygamberler arasinda?

Allah Celle ve Celaluhu kalblerimizden gecenleri biliyor, ha acikca dil ile sirk kosulmus ha sessizce kalbten sirk kosulmus.

Peygamberlere duyulan saygi ve sevgi Rabbimizin sayesindedir, Rabbimiz icindir, Rabbimiz öyle buyurdugu icindir. Yoksa bizlere bildirilmemis olsaydi zaten tanimazdik bile hicbirini.

2:87 - Celâlim hakkı için Musa'ya o kitabı verdik, arkasından birtakım peygamberler de gönderdik, hele Meryem oğlu İsa'ya apaçık mucizeler verdik, onu Rûhu'l-Kudüs ile de destekledik. Size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle gelen her peygambere kafa mı tutacaksınız? Kibrinize dokunduğu için onların bir kısmına yalan diyecek, bir kısmını da öldürecek misiniz?

2:124 - Şunu da unutmayın ki, bir zamanlar İbrahim'i Rabbi, birtakım kelimeler ile imtihan etti, o, onları sona erdirince, Rabbi ona, "Ben seni bütün insanlara imam yapacağım." buyurdu. İbrahim, "Zürriyetimden de yap!" dedi. Rabbi ona "zâlimler benim ahdime nail olamaz!" buyurdu.

2:133 - Yoksa siz de olaya şahit mi oldunuz; Yakub'a ölüm hali gelip çattığı zaman, oğullarına; "Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?" dediği zaman, oğulları; "Senin Allah'ına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın Allah'ına, tek olan o Allah'a ibadet edeceğiz. Biz ancak O'na boyun eğen müslümanlarız." dediler.

2:136 - Deyiniz ki, "Biz, Allah'a iman ettik ve bize ne indirildiyse İbrahim'e,İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve torunlarına ne indirildiyse, Musa'ya ve İsa'ya ne indirildiyse ve bütün peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında fark gözetmeyiz ve biz ancak O'na boyun eğen müslümanlarız."

2:140 - "Yoksa siz, İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakup da ve torunları da hep yahudi ve hıristiyan idiler mi demek istiyorsunuz?" De ki: "Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?" Allah'ın şahitlik ettiği bir hakikatı bile bile inkar edenden daha zâlim kim olabilir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

2:253 - O işaret olunan resuller yok mu, biz onların bazısını, bazısından üstün kıldık. İçlerinden kimi var ki Allah, kendisiyle konuştu, bazısını da derecelerle daha yükseklere çıkardı. Biz Meryem oğlu İsa'ya da o delilleri verdik ve kendisini Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasındaki ümmetler, kendilerine o deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat ihtilâfa düştüler, kimi iman etti, kimi inkâr etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar.

2:285 - Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır." dediler.

3:84 - De ki: "Allah'a, bize indirilen (Kur'ân)e, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere inandık. Onların arasında hiçbir fark gözetmeyiz, biz O'na teslim olmuşlarız".

3:144 - Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.

3:179 - Allah, müminleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir, pisi temizden ayıracaktır. Ve Allah sizi gayba vakıf kılacak da değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçip (gaybı bildirir). O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve günahlardan korunursanız, sizin için büyük bir mükafat vardır.

4:136 - Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a, ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapıklığın en koyusuna düşmüş olur.

4:152 - Allah'a ve peygamberlerine iman edenler ve onlar arasında ayırım yapmayanlara (Allah) pek yakında mükafatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

4:163 - Muhakkak biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyûb'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.

4:164 - Daha önce sana anlattığımız peygamberlerle, anlatmadığımız başka peygamberlere de (vahyettik). Ve Allah Musa ile de konuştu.

5:75 - Meryem'in oğlu Mesih (İsa), sadece bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Anası da dosdoğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl yüz çeviriyorlar!

5:109 - Allah, Resulleri topladığı gün:" Size ne cevap verildi? "der. "Bizim bilgimiz yok" derler, "gizlileri bilen yalnız sensin, sen!".

6:86 - İsmail, Elyesa, Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.

7:35 - Ey Âdemoğulları! Size içinizden peygamberler gelip âyetlerimi anlattıklarında, kim Allah'tan korkar ve kendini düzeltirse, işte onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.

10:13 - Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. İşte günahkârlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.

10:103 - Sonra biz, peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtarırız. İşte biz böyleyiz. Müminleri kurtarmak üzerimize düşen bir görevdir.

12:6 - "Ve işte böyle, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tabirinden bilgiler öğretecek. Bundan önce ataların İbrahim'e ve İshak'a tamamladığı gibi, nimetini hem sana, hem de Yakup soyuna tamamlayacaktır. Muhakkak ki, Rabbin alîmdir, hakîmdir."

12:38 - "Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim, Allah'a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah'ın bir lutfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler."

13:38 - Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan herhangi bir âyet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi değildir. Her ecel için bir yazı vardır.

17:77 - Bu, senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlerimiz hakkındaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme göremezsin.

18:106 - İşte böyle, onların cezaları cehennemdir. Çünkü inkâr etmişler ve benim âyetlerimi, peygamberlerimi alaya almışlardır.

19:51 - Kur'ân'da Musa'yı da an; Şüphesiz ki o, ihlaslı bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi.

19:54 - Kur'ân'da İsmail'i de an; çünkü o, vaadine sadık bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi.

21:85 - İsmail, İdris ve Zülkifl'i de (hatırla). Onların hepsi de sabredenlerdendi.

34:45 - Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladılar, ama beni inkâr edişin sonu nasıl oldu?

37:112 - Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak'ı müjdeledik.

38:14 - Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu.

38:48 - İsmail'i, Elyasa'yı, Zü'l-Kifl'i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.

39:71 - İnkâr edenler bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır ve bekçileri onlara: "İçinizden size Rabbinizin âyetlerini okuyan, bu gününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" derler. Onlar da: "Evet geldi" derler. Fakat kâfirler üzerine azab kelimesi hak oldu.

40:22 - O, şundandı: Onlara peygamberleri apaçık delillerle geliyorlardı. Ama onlar inkâr ettiler. Allah da tuttu kendilerini alıverdi. Çünkü O'nun kuvveti çok, azabı şiddetlidir.

40:50 - Bekçiler de: "Size peygamberleriniz mucizelerle gelmiyorlar mıydı?" diye sorarlar. Onlar: "Evet" derler. Bekçiler: "Öyle ise kendiniz dua edin" derler. Kâfirlerin duası ise hep çıkmazdadır.

40:51 - Biz peygamberimize ve inananlara hem dünya hayatında hem de şahitlerin şahitlik edecekleri günde (kıyamette) elbette yardım ederiz.

40:70 - Kitaba ve Resullerimizi gönderdiğimiz şeylere yalan diyenler, artık ilerde bilecekler.

40:78 - Andolsun ki biz senin önünden nice peygamberler göndermişizdir. Onlardan kimini sana anlatmışız, kimini de anlatmamışızdır. Hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmaksızın bir mucize getiremez. Allah'ın emri gelince de hak yerine getirilir. Batıl bir dava peşinde koşanlar, işte bu noktada hüsrana uğrarlar.

43:45 - Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize de sor, biz Rahman olan Allah'tan başka kendisine ibadet edilecek ilâhlar yapmış mıyız?

46:9 - Ey Muhammed! De ki: "Ben Peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben ancak bana vahyedilene tabi oluyorum. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.

46:35 - Ey Muhammed! Azim sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için (azab hususunda) acele etme. Sanki onlar kendilerine vaad edilen azabı gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Hiç yoldan çıkan fasıklar topluluğundan başkası helak edilir mi?

57:19 - Allah'a ve peygamberine iman edenler var ya, işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.

57:21 - Rabbinizden bir mağfirete; Allah'a ve peygamberine inananlar için hazırlanmış olup, genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

57:25 - Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.

57:26 - Andolsun, Nuh'u ve İbrahim'i elçi gönderdik, peygamberliği ve kitabı bunların zürriyetleri arasına koyduk. Onlardan yola gelen de vardı, ama onlardan çoğu yoldan çıkmışlardı.

57:27 - Sonra bunların izinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik ve ona uyanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince onu, biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.

58:21 - Allah: "Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz." diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galipdir.


Selam ve dua ile.

dost1
11. February 2013, 01:55 AM
Selamun Aleyküm! Değerli Merdem Kardeşim!

Allah razı olsun. Tefekkürlerinizin sonuçlarını bizlerle paylaşıyorsunuz. Yazınızı okuyunca tefekkürünüze ışık olması dileğiyle paylaşmak istedim.

Allah koyduğu ana ilkeleri tabulaştırmıştır; bunların uygulamalarını ve uygulama şekillerini insanların istişare ederek alacakları karara bırakmıştır.

"De ki: “Geliniz, Rabbinizin size neleri tabulaştırdığını; dokunulmaz kıldığını okuyayım:

‘Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamanızı,
ana babaya iyilik yapmanızı- güzel davranmanızı,
fakirlik endişesiyle / fakirleştiriliriz korkusuyla çocuklarınızı öldürmemenizi,
- Sizi ve onları Biz rızklandırıyoruz.-
kötülüklerin açığına ve gizlisine yaklaşmamanızı,haksız yere, Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmemenizi,

-İşte bunlar, aklınızı kullanasınız diye O’nun size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-
Yetimin malına da yaklaşmamanızı, -Yalnız erginlik çağına erişinceye kadar en güzel biçimde yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz.-

ölçüyü, tartıyı hakkaniyetle tastamam yapmanızı, -Biz kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile; kapasitesi dışındaki bir şeyle yükümlü tutmayız.-
söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa adil olmanızı
ve Allah'a verdiğiniz sözü tastamam tutmanızı.’ -İşte bunlar öğüt alıp düşünesiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-”
Ve şüphesiz ki, bu, dosdoğru olarak Benim yolumdur. Hemen ona uyun. Ve başka yollara uymayın da sizi O’nun yolundan ayırmasın. İşte bunlar, Allah’ın koruması altına girersiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır." (En’am/ 151- 153)


"Yüce Allah, koyduğu kuralları uygulamayan sözde inanmış geçinenleri de tehdit eder.
İçinde doğru yol rehberi ve ışık bulunan Tevrât'ı, şüphesiz Biz indirdik. Müslümanlaşmış kişiler olan peygamberler onunla Yahudilere hükmederler, kendilerini Allah'a adamış kişiler ve hahamlar da, Allah'ın kitabından kendilerinden korumaları istenilen ve kendilerinin de üzerine tanıklık ettikleri şeylerle hükmederler. İnsanlara saygı duyup ürpermeyin Bana saygı duyup ürperin. Benim âyetlerimi de az bir paraya satmayın. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini örten kimselerin ta kendileridir.
Ve Biz Tevrât'ta onlara, zata zat, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş yazdık. Yaralara kısas vardır. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendisi için kefaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar yanlış iş yapanların ta kendileridir.
Ve Biz o peygamberlerin izleri üzerine, yanlarındaki Tevrât'tan içinde konu edilenleri doğrulayıcı olarak Meryem oğlu Îsâ'nın gelmesini sağladık. Ve o'na Tevrât'tan içinde konu edilenleri doğrulamak, Allah'ın koruması altına girmiş kişilere yol gösterme ve öğüt olmak üzere içinde yol gösterme olan İncîl'i verdik.
İncîl ehli de Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, artık işte onlar, hak yoldan çıkanların ta kendileridir.
Sana da Tevrât'ın bir bölümünden kendisinin içinde konu edilenleri doğrulayan ve onları kollayıp koruyan olarak hak ile Kitab'ı/Kur’ân'ı indirdik. Öyleyse onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen haktan saparak onların arzu ve heveslerine uyma. Ve Biz, sizden hepiniz için bir yol haritası/ toplu yaşam ilkeleri ve yol belirledik. Ve eğer Allah dileseydi sizi tek bir önderli toplum yapardı, fakat size verdiklerinde sizi yıpratmak/ denemek için böyle yapmadı. Öyleyse iyiliklere yarışın. Hepinizin dönüşü yalnızca Allah'adır. Sonra O, kendisi hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.
Sen yine aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, onların tutkularına uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni davandan vazgeçirerek ateşe atmalarından sakın. Artık sırt çevirirlerse, artık bil ki şüphesiz Allah, bir kısım günahları sebebiyle/ günahlarının acısıyla onları musibete uğratmak istiyor. Ve şüphesiz insanlardan pek çoğu kesinlikle hak yoldan çıkan kimselerdir.
Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? Kesinlikle bilen bir toplum için, hüküm yönünden Allah'tan daha güzel kim olabilir?" (112/5, Mâide/41- 50)

"Şüphesiz Biz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmedesin diye Kitab'ı hak olarak indirdik. Sen de hainler için savunucu olma! Ve Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz, Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edendir. Kendilerine hainlik edenleri de savunma. Şüphesiz Allah, aşırı derecede hainlik eden günahkârları sevmez". (92/4, Nisâ/105- 107)

Kaynak: İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

merdem
11. February 2013, 02:31 AM
Degerli Dost1 Kardesim,


Islam'a giren zaten Iman'in sartlarini kabul etmis, bunun yani sira tüm Peygamberlere iman etmekle zaten son elciyi tasdik etmis oluyor.

Bunu ayrica sehadetle bildirmesine lüzum varmi? Islam dini Muhammed Peygamberle gelmis bir din degilki, tüm Peygamberlerin tebliginde "Tek tapilacak ilah Allah'tir" vardir. Esas olan Allah'in varligini idrak etmek, O'na ortak kosmamaktir.

Misal olarak, bir insan bir cocugunu haddinden fazla severse, arabalara haddinden fazla alaka gösterir garajini doldurursa, paraya karsi asiri alaka duyarsa, illede benim memleketim der de ugrunda yapmayacagi halti birakmazsa...vb.... bu asiri tutku bir yerde sirk olmuyormu? Allah sevgisi haricinde meydana gelen her bir asiri duygu, asiri hareket, asiri aliskanliklar zaten dünya güzellikleri arasinda gecen seyler.

Benim anlatmak istedigim bu, ille de bizim Peygamberimiz diye oldukca ayricalik göstermemiz ne dereceye kadar dogrudur. Allah'in kulu ve son elcisi Muhammed ölmüstür, bizi ne duyar ne isitir, ne zarari dokonur ne faydasi dokunur. Daim olan Allah'tir. Bu Rabbimize has olan vasiftir. Bunu idrak etmeliyiz bence.

Muhammed Peygamberi canimizdan fazla sevmemiz gerekirde öbür Peygamberleri canimizdan cok sevmemiz gerekmezmi? Hayatta olan bir Muhammed Peygamber yokki canimizi malimizi feda edelim. Ölülere mi mal harcayacagiz, ölüleremi canimizi feda edecegiz? Nerede kaldi Peygamberlerin arasinda hic bir ayirim yapmadan iman etmemiz? Öbür Peygamberlere de canimizi malimizi feda etmemiz gerekmezmiydi?

Benim anladigim kadariyle Kur'an'in indirilmesi siralarinda Islam'i kuvvetlendirmek icin Allah'in son elcisine elden gelen her yardimi yapmak ve desteklemek gerekirdi. Hayatta olmayan bir Peygamber icin bunu nasil yapabiliriz? Rabbimizin bizden bekledigi bizlerin Kur'an'i hayatimiza uygulamamizdir, hayatta olmayan son elcisinin arkasindan her saniye dua etmek degil. Bizim dualarimiz yalnizca Allah'adir, hersey yalniz Allah icindir. Allah'in haricinde baskasini kusallastirirsak nerede kaldi Tevhid'in anlami?

Kur'an'da müminlere Rabbimiz: Allah ile Peygamberlerinin arasini acmayin buyuruyor.

Beni lütfen daha bir genis sekilde aydinlatirmisiniz.

Selam ve dua ile.

Miralay
15. February 2013, 03:31 PM
Allah razı olsun merdem kardeşim.
Bakara suresinin son ayetleri, "amenerresulü..." ile başlayan ayetler; bizi aydınlatmaya yeter sanırım. Başka söze bilmem hacet var mı :)

Selametle kalınız inşaAllah

dost1
15. February 2013, 05:57 PM
Selamun Aleyküm! Değerli Merdem Kardeşim!

Yazdıklarınızı pekiştirmek adına yazmıştım yazıyı.

Degerli Dost1 Kardesim,


Islam'a giren zaten Iman'in sartlarini kabul etmis, bunun yani sira tüm Peygamberlere iman etmekle zaten son elciyi tasdik etmis oluyor.

İmanın şartları diye yapılan nitelemeler sonradan ortaya çıkan oluşumlardır. "Îmân", güvenlik anlamındaki "e-m-n" kökündendir. Kelimenin asıl manası; korku karşısında emniyet ve güven duymaktır. Bir diğer manası da "Bir şeye veya birisine inanıp güvenmektir.Emin, gönül huzuru, korkunun gitmesi, güvencede olmak ve güvence vermek anlamlarına gelir. Emân, bazen insanın içinde bulunduğu güvenlik haline, bazen de insana emânet edilen şeye denilir. Emânet de güven üzerine insanın yanına bırakılan şeydir. Allah'a iman; Allah'ın, Resulü/Nebisi Muhammed'e vahyettiklerinin tamamıdır.




Bunu ayrica sehadetle bildirmesine lüzum varmi? Islam dini Muhammed Peygamberle gelmis bir din degilki, tüm Peygamberlerin tebliginde "Tek tapilacak ilah Allah'tir" vardir. Esas olan Allah'in varligini idrak etmek, O'na ortak kosmamaktir.

Şüphesiz esas olan sizin de belirttiğiniz gibi Allah'in varligini idrak etmek, O'na ortak kosmamaktir. Günümüzde Dünyada yaşanan ve kendilerini farklı dini isimlerle adlandıranların yaşadığı dinlerde bu böyle midir? Yaşanılan dinin kurallarını koyan Allah mıdır?

Kurallarını Allah`ın koyduğu Hakk Din ise Kur`an`da; “Allah`a ait din”, “Ed Din-ül Hanif”, “Ed Din-ü Kayyim”, “Muhlisine lehüddin”, “Ed Din-ül Halis” ve “İslâm” adlarıyla yer almıştır ve örnekleri şunlardır:

Bakara: 132, 193, 217, 256; Ankebut: 65; Âl-i Imran:19, 83; Rum: 30, 43;
Nisa: 46, 146; Lokman:32; Maide:3,54,57; Ahzab: 5


İslam, Allah'ın Resul/Nebileri ile insanlığa duyurduğu dininin adıdır. "İslam Dinini" farklı adlarla adlandırmak yine insanlarca olmuştur. Din Allah'ındır. Tebliğ edilen insanlardan iman edene düşen ise iman ettiklerini yaşamına geçirmektir. Biz Allah'ın: Allah`a ait din”, “Ed Din-ül Hanif”, “Ed Din-ü Kayyim”, “Muhlisine lehüddin”, “Ed Din-ül Halis” ve “İslâm Dini"i diye bildirdiklerini Resülü/Nebisi Muhammed'e vahyettiklerinden öğreniyoruz. Muhammed'in Allah'ın Resulü/Nebisi olduğuna inanmasak Mushafda belirtilenlere inanır mıyız?

Misal olarak, bir insan bir cocugunu haddinden fazla severse, arabalara haddinden fazla alaka gösterir garajini doldurursa, paraya karsi asiri alaka duyarsa, illede benim memleketim der de ugrunda yapmayacagi halti birakmazsa...vb.... bu asiri tutku bir yerde sirk olmuyormu? Allah sevgisi haricinde meydana gelen her bir asiri duygu, asiri hareket, asiri aliskanliklar zaten dünya güzellikleri arasinda gecen seyler.

Bunun ölçüsünü Rabbimiz Tevbe 24 de belirtmiştir:
"Kul in kâne abaüküm ve ebnaüküm ve ıhvanüküm ve ezvacüküm ve aşiyretüküm ve emvalü nıktereftümuha ve ticaratün tahşevne kesadeha ve mesakinü terdavneha ehabbe ileyküm minAllahi ve RasûliHi ve cihadin fiy sebiyliHi feterabbesu hatta ye'tiyAllahu bi emriHi, vAllahu la yehdil kavmel fasikıyn"

De ki: "Eğer ki babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz [akrabalarınız, kabileniz], elde ettiğiniz mallar, kesata uğramasından ürperdiğiniz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah'tan, O'nun elçisinden ve O'nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyiniz. Ve Allah, fâsıklar kavmine hidâyet etmez."



Benim anlatmak istedigim bu, ille de bizim Peygamberimiz diye oldukca ayricalik göstermemiz ne dereceye kadar dogrudur. Allah'in kulu ve son elcisi Muhammed ölmüstür, bizi ne duyar ne isitir, ne zarari dokonur ne faydasi dokunur. Daim olan Allah'tir. Bu Rabbimize has olan vasiftir. Bunu idrak etmeliyiz bence."

"Peygamberimiz", "bizim peygamberimiz" türünden sıkça söylenen bu söylemlerden kaynaklanan ağız alışkanlığı olarak zaman zaman kullanılan bu söylemler aslında yanlış söylemlerdir. Tüm Resuller/Nebiler Allah'ın resulleri/Nebileridir.



Muhammed Peygamberi canimizdan fazla sevmemiz gerekirde öbür Peygamberleri canimizdan cok sevmemiz gerekmezmi? Hayatta olan bir Muhammed Peygamber yokki canimizi malimizi feda edelim. Ölülere mi mal harcayacagiz, ölüleremi canimizi feda edecegiz? Nerede kaldi Peygamberlerin arasinda hic bir ayirim yapmadan iman etmemiz? Öbür Peygamberlere de canimizi malimizi feda etmemiz gerekmezmiydi?

Benim anladigim kadariyle Kur'an'in indirilmesi siralarinda Islam'i kuvvetlendirmek icin Allah'in son elcisine elden gelen her yardimi yapmak ve desteklemek gerekirdi. Hayatta olmayan bir Peygamber icin bunu nasil yapabiliriz? Rabbimizin bizden bekledigi bizlerin Kur'an'i hayatimiza uygulamamizdir, hayatta olmayan son elcisinin arkasindan her saniye dua etmek degil. Bizim dualarimiz yalnizca Allah'adir, hersey yalniz Allah icindir. Allah'in haricinde baskasini kusallastirirsak nerede kaldi Tevhid'in anlami?

Kur'an'da müminlere Rabbimiz: Allah ile Peygamberlerinin arasini acmayin buyuruyor.

Beni lütfen daha bir genis sekilde aydinlatirmisiniz.

Selam ve dua ile.

Bakara;285. Elçi, kendi Rabbi'nden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de. Hepsi Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve Elçilerine iman ettiler: "Biz Allah'ın Elçileri arasında ayırım yapmayız." Ve "Biz duyduk ve itaat ettik. Rabbimiz! Bağışlamanı dileriz, dönüş ancak Sanadır" dediler.

Ahzab;56: Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'i destekliyorlar [yardım ediyorlar]. Ey iman etmiş kimseler! Siz de o'na destek olun [o'na yardım edin] ve o'nun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayın!

Destek olmakla, Allah Resulunun/Nebisinin güvenliğini sağlamakla, bu işe çaba harcamakla yükümlü olan mü'minlerin, yerlerinde oturmamaları; sürekli görev başında olmaları gerekir. Allah Resulu/Nebisi bugün aramızda olmadığına göre bu görev [destek ve güvenlik sağlama görevi], toplumda salâtı ikâme eden [zihnî ve mâlî desteği oluşturup ayakta tutan] kişi ve kurumlara karşı yapılmalıdır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

merdem
15. February 2013, 07:35 PM
Allah'in Rahmeti ve Selami üzerinize olsun Degerli Dost1 Kardesim,

paylasima katilip beni cevaplandirdiginiz icin size en icten tesekkürlerimi ifade ederim.

Biz insanlarin düsünceleri bitmez, her bir konuda aklmiza en yatkin olani en uygun olani en dogru olani bulana kadar arkasini birakmadigimiz oluyor. Esasinda güzel bir sey. Sabirla inancla bir konu üzerinde durulmamis olsaydi günümüze kadar ve halende meydana gelen buluslar icatlar yanlizca düsüncelerde kalir ve su an neanderthaler yasamindan uzak olmazdik.

Benim sahsi olarak ne cahillik nede ileri giden bir düsünürlükte oldugum lütfen akliniza gelmesin. Kafamdaki düsünceleri bir siraya koymak istiyorum, kimseye haksizlik veya edepsizlik gibi bir davranislarda bulunma niyetim yok.

Ya hepsi ya hicbiri, ya mümin yada müsrik. Bunun arasi olamaz. Arasi münafik olur, hem öyle hem böyle hem o hem bu olamaz. Her birseyin rayina oturmasi gerekir huzuru bulabilmemiz icin.

Ben sizlerden beni tasdiklemenizi beklemiyorum, tüm kardeslerimden paylasimlarini bekliyorum ki bileyim, sonu gelmeyecek halledilmeyecek bir bicimde kalmasin düsüncelerim.

Meseleyi biraz da baska yönlerden ele alalim. Belki bir kac degerli kardesimizin de simdiye kadar hic düsünmedigi veya düsünüpte aciklamarda bulunmayi göze alamadigi bir iki noktayi aciklayalalim.

Dinimizin en önemli unsurlarin basinda gelen Peygamberler konusudur, Allah'tan sonra demiyorum dikkat ederseniz. Allah hic bir insanla hic bir varlikla hic bir madde ile velhasili hicbir seyle karsilastirilmaz, her bir varlik bunun bilincindedir. Benim konu Peygamberlere iman konusudur.

Yeryüzünün hicbir kösesi yoktur ki Peygamberleden birseyler duymus olmasin. Ister ilahi Kitaplar yoluyla ister siir ister roman ister filimler, rivayetler, karikatürler yoluyla olsun duymayan yoktur.

Gelelim medya denen aleme. Bilhassa filimler ve karikatürler hakkindadir elestirecegim konular.

Musa ve Isa Peygamber ( Allahin rahmeti ve selami üzerlerine olsun ) kadar hic bir din kisiligi hakkinda filimler ve karikatürler yapilmamistir. Isin komigi ( komikten ziyade dramasi daha uygun terim olur ) bu filimler ve karikatürler hakkinda ben bir mümin görmemisimdirki demo yapsin, itiraz etsin. Tuhaf degilmi? Tüm peygamberlere iman ve aralarinda hic bir sekilde ayrilik yapmamak bizere Rabbimizin emri ve duyurusu.

Bir mümin olarak diyebilirmiyiz ( buna hakkimiz var mi ) Musa'ya yahuduler sahip ciksin Isa'ya hiristiyanlar sahip ciksin, onlar korusun peygamberlerini, biz yalnizca Muhammed'in ( selam olsun ona ) haysiyetini sarsacak konularda önayak olur, dünyayi altüst ederiz. Oldumu ya simdi bu.

Güney Amerka'da hic bir ev yoktur, hic bir alan yoktur ( Rio'nun tepesindeki heykel dahil ) Isa'nin resmi olmayan. Kimi ilgilendiriyor? Hic kimseyi. Musa peygamberi ( selam olsun ona ) 10 emir levhasiyla filimlerde alay konusu ediyorlar. Kimi ilgilendiriyor? Hic kimseyi. Muhammed peygamberin ( selam olsun ona ) bir yerlerde resmi yapiliyor, vayyyyyyyyyy anam kim o gösterin, ölüm fetvasina kadar gidiyor mesele. Sanki Muhammed Peygamber bu gü yasamis olsa hic bir sekilde resim cektirmeyecek, hic bir yerde bir fotosu olmayacak.

Bilmem anlatabiliyormuyum Dost1 Kardesim ne demek istedigimi. Kanimiza islemis ayirim yapmak. Bir avukat dahi hic tanimadigi birini koruma vazifesini üzerine aliyor, bir sey mi calmis birinimi öldürmüs, mühim olan o kisinin savunmasini üzerine almasi.

Ama bizler müslüman olarak bir tek Peygamberin savunmasini üzerimize aliyor, diger peygamberleri dis kapi ediyoruz.

Ya hepsine karsi ayni tutumu uygulayalim, cenemizi, kalemimizi, silahimizi hepsi icin ortaya koyalim, yahutta hicbirini savunmaya gecmeyelim. Ki Rabbimiz bizi ayirim yüzünden hesaba cekerken verebilecek edepli bir cevabimiz olsun.

Iman yalniz dille olmaz, kalbden gecirmeyle olmaz. Görülür ve elle tutulur yanlarini da uygulamak lazim. Yoksa kim nerden bilecek kimin ne oldugunu. Oldugumuz gibi görünelim, göründügümüz gibi olalim.

Duruma aciklik kazandirmamiz lazim. Ali ( Allah ondan razi olmustur ) ve Muaviye olayina dönüstürmeyelim. Müslümanlarin arasi acilmasin, fitne yayilmasin diye günümüzde apacik orta yerde Ali Muaviye konusu konusulmaz olmus. Bakarmisiniz bir kere Dost1 Kardesim, zaten Ali Muaviye olayi sebeb olmustur günümüze kadar gelen ayriliklarin, düsmanliklarin sebebi. Zamaninda sahabeler hakka dayanarak hareket etmis olsalardi dört mezhep denen sey olmazdi, guruplara ayrinilmazdi, her gurup kendini hakli görmezdi.

Rabbimizin guruplara ayrilmayin birlesin emri kulak ardi edilmezdi.

Ve ayni durum Peygamberlerin esitligi konusunda halen aydinlik getirilmis degil. Halen ayriliklarimiz var, ayiranlarimiz var, ayricaliklarimiz var. Mümim müminin kardesi ise, tüm peygamberler de ayni sekilde, hatta daha saglam bir sekilde birbirlerinin kardesidir, ayirim yapilmaz. Allah'in emri de budur.

Hatasiz insan olmaz. Arastirmak incelemek karsilastirmak gerekir ki dogruyu bulalim.

Hic bir kardesimizden bir paylasim gelmese dahi ben ayni fikirdeyim. Ben böyle yorumluyorum.

Ben Rabbimin emirlerine itaat ediyorum, son elcisini saygi ve sevgiyle aniyorum, elimden geldigince evlatlarima dinlerini Kur'an isiginda uygulamalarini tavsiye ediyorum, öksüzlere elimden geldigince yardim ediyorum, böylece Rabbime ve Resulüne itaat ediyorum. Faaliyetlerimi genisletmem gerektigini biliyorum. Allah izin verirse, bir imkanini bulup Berlin'de hanif kardeslerimlerle bir araya gelip her konuda görüslerini paylasmak arzusundayim.

Allah'in selami tüm peygamberlerinin üzerine olsun. Dualarimda böyle yer aliyor peygamberler. Hepsini sayiyor ve selamliyorum. Hepsini seviyorum. Hepsinin kissalarini özenle okuyor ve hissediyorum. Canimi feda etmek konusunda, degeri olmayan bir canin böyle muhtesem varliklar ugruna ( Allah'in dinini yaymak adina ) feda etmek faydali olacak ise mesele yok, ona da hazirim. Muhakkak, Allah'in dedigi olur.

Peygamberlerine, halen onlari ilahlastirarak eziyet edenleri Rabbime havale ediyorum. O, böyle insanlarin hepsine geregince lanet ediyor ve yeri geldiginde cezalandiracagini vaadediyor.

Selam ve dua ile.

dost1
16. February 2013, 03:21 AM
Selamun Aleyküm! Değerli Merdem Kardeşim!

Allah sizlerden razı olsun. Doğru söze ne denir... Eski ve Yeni Ahidde Allah'ın Resullerine atılan iftiraları burada anlatmaya utanıyorum.

Ne yazık ki gerçekte yapılanlar sadece Allah'ın Resullerini/Nebilerini yarıştırmaktan da öte üstü örtülü olarak Allah ile Resullerini/Nebilerini yarıştırma yapılmaktadır. Bunun için İmam Kastalaninin yazdığı MEVAHİB -İ LEDÜNNİYE kitabına bakmak yeter. Allah'ın Resulune takılan isim sıfatlar Allah'a takılan isim sıfatlardan fazladır.

Değerli Kardeşim!

Yüce Allah Kur'an'da, cennetin hangi şartlarda kazanılabileceğini, kimlerin kendilerini kurtarabileceğini ve kimlerin hangi şartlarda bağışlanacağını açık açık bildirmiştir. Cenabı Allah, -Benzetmede hata olmasın- cennetin üzerine etiket asmış ve cennetin bedeli şudur, diye yazmıştır.

Bakara; 177, 214, Tövbe; 111,Saff; 10-13,Âl-i Imran; 92,Müminun; 1-11,Kalem; 34, 35,
Ankebut; 1-5, Nebe'; 31-36,

Âyetlerde bildirildiği gibi cennetin bedeli, fiatı;
"SAĞLAM, ŞİRKE BULAŞMAMIŞ İMAN, BİRR VE TAKVA ÖLÇÜSÜNDE AMEL, ALLAH YOLUNDA VERİLECEK CAN VE ALLAH YOLUNDA HARCANACAK MAL'dır."

Çünkü cennet Allah'ın cennetidir ve Allah insanların hem yol göstericisi hem de kurtarıcısıdır. Böyle olmasına rağmen insanın kendisini kurtarmak için Allah'a kulak vereceği yerde vaktini salavat, kutsal yer, gün,gece vb şeylerle geçirmesi kendisini aldatmaktan başka birşey değildir.

Dinin aslını, özünü ve dinin amacını iyi öğrenmeden yapılan ve yapılacak tüm çabaların boşa gideceği bilincine ulaşarak, her yapılanın Allah'ın dinindeki yeri mutlaka aranıp bulunmalıdır. Bu yapılmadığında, Allah'ın dini diye öğretilen Dunillahların/Emeviler ve şürekalarının ve benzerlerinin dinlerini yaşayarak sapıklığa düşmek kaçınılmaz bir son olur.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

merdem
10. July 2013, 09:29 AM
Ahmet Tekin Kelime-i Tevhid'i acikliyor: (herhalde dinler arasi diyalog dolayisiyle)

Ben buraya sadece 2 pasaj aldim, yazisi biraz uzunca.

Benim kit aklimla anladigim kadariyle, Ahmet Tekin Muhammed Peygamberin gönderilmeyisle önden gönderilmis olan Peygamberleri (sünnetleriyle (!) beraber, kitaplari) ortadan kaldirilmis mi oluyor?

Hani nerede kaldi gönderilen peygamberler indirilen kitaplara/sayfalara iman?

Peygamberlerin hepsine iman ederiz aralarinda ayirim yapmadan... nasil olacak?

Allah ile peygamberlerin arasini acmak..... ?

Ibrahim, Ilyas, Nuh, Isa, Musa, Yakup, Idris, Yusuf, Yunus.... Tüm peygamberlere selam olsun.

Rabbimiz kimini kiminden üstün tutmustur.

Yakub ve Isa peygamberler dogduklari, öldükleri ve dirilecekleri güne selam olsun.

Tüm insanlara üstün tuttugu peygamberler de var aralarindaRabbimizin, hepsi kalkti mi aradan Muhammed peygamberin gönderilmesiyle. Yok mu oldular? Onlar "Muhammed Ümmeti" olmadiklari icin eksiklikleri mi var?

Islam Dini her zaman vardi ve de var olacaktir.

Benim peygamberim senin peygamberin oyunlari bitmedi mi hala?

Ön planda ne geliyor?

Tek olan, esi bulunmayan, dogmamis ve dogurulmamis olan, mal ve mülkün sahibi, yoktan var eden (yaratici), öldüren ve öldükten sonra bizleri yeniden dirilten adalet sahibi Yüce Allah'a iman ve ibadet.

Tekin Bey sonra da kalkip tüm mealcileri elestiriyor. Acaba neden? Hadislere ve rivayetlere meyilli olmasindan dolayimidir?

Gelenekci mealcimidir kendisi?

Peygamberi inkar eden mi olmus acep?



Oldu mu bu simdi böyle?


***


KELİME-İ TEVHİDİN BÜTÜNLÜĞÜNE KASTIN DOĞURDUĞU SONUÇLAR


Kelime – i Tevhid iki temel esas-rükün üzerine kurulmuştur. Kelime – i Tevhidin ilk rüknünde Allahın ilahlığı ,varlığı, birliği ve yüceliği, emsalsizliği; ikinci rüknünde de, Allahın insanlarla irtibatını-münasebetini sağlayan peygamberlik ve Hz. Muhammed s.a.in cihanşumulluğu-evrenselliği, bütün peygamberleri tasdik eden son peygamberliği, Hz. Muhammed s.a.den önceki bütün peygamberân-ı izamın görevlerinin sona erdiğini; bütün insanlığın tek peygamberin, Hz. Muhammed s.a.in ümmeti haline geldiğini vurgulamaktadır


Kelime-i Tevhid’in “Lâ ilâhe illallah, Muhammed’ ür-Rasülullah,, olduğunu, “ilâh (Hak ilâh) yalnızca Allahtır. Muhammed s.a.Allahın Resülüdür.,, manasına geldiğini; bir kimsenin İslama, Kelime-i Tevhidi söyleyip kabullenerek, tastik ederek girebileceğini; Kelime-i Tevhidin kabullenilip tastik edilme şekline Kelime-i Şehadet dendiğini, “Eşhedü ellâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve Rasülüh.,, şeklinde ifade edildiğini; “ilâhın (Hak ilâhın) yalnızca Allah olduğunu kabul ve şehâdet ederim. Muhammed s.a in de Allahın kulu ve Rasülü olduğunu kabul ve şehadet ederim.,, manasına geldiğini hemen her müslüman bilmektedir.


İkinci rükun “Muhammed Allah’ın Rasulüdür” şeklinde ifade edilerek Hz. Muhammed s.a. cümlede ağırlık merkezi olmuştur. Bu ifadeyle sadece ona iman kastedilmemiş geçmişte görevlendirilen Rasullerin görevlerinin sona erdiği, onun dışında, ondan sonra rasul de görevlendirilmeyeceği, Hz. Muhammed s.a.in tek görevli Rasul olduğu, onun görevlendirilmesiyle, önceki peygamberlere tabîliğin ortadan kalkacağı, dolayısıyla bütün insanlığın bir tek peygamberin, Hz. Muhammed s.a.in ümmeti haline geldiği de ifade edilmiştir. Netice itibariyle Hz. Muhammed s.a.e gelen kitabın Kur’anın diğer kutsal kitapları, onun sünnetinin önceki peygamberlerin sünnetini ilga ettiği; Hatem’ül – enbiya (son peygamber, bütün peygamberleri tasdik eden peygamber) olması sebebiyle onu tasdikin önceki peygamberleri de tasdik, onu inkarın ondan önceki bütün peygamberleri inkar manasına geldiği; onu inkar edenin, iman ettiğini zannetiği kendi peygamberine iman etmiş olamayacağı da kastedilmiştir.


Kur’an – ı Kerim Allah kelamıdır amma Hz. Muhammed s.a.in dilinden dökülerek insanlığa ulaşmıştır. Sünnet vahiy gayr –i metlüvdür amma,Hz.Muhammed s.a. ile hayat bulmuştur.


http://www.ahmettekin.net/?kelime-i-tevhidin-butunlugune-kastin-dogurdugu-sonuclar,39

Sonunda yani demek istiyor ki, Muhammed peygamber olmasa idi Kur'an olmazdi, Allah'i dahi ögrenemezdik.

merdem
13. July 2013, 01:10 AM
Maide/ 116–118. Ve hani Allah demişti ki: "Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara, 'Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin' dedin?" O [Îsâ], "Sen münezzehsin, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen bunu mutlaka bilmiştin. Sen, benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise Senin nefsinde olanı bilmem. Şüphesiz Sen; gaybları en iyi bilenin ta kendisisin! Ben onlara sadece, Senin bana emrettiklerini; 'Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' dedim. Ve ben içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım. Ne zaman ki Sen beni vefat ettirdin, Sen onları gözetleyenin ta kendisi oldun. Ve şüphesiz Sen, her şeye en iyi tanık olansın. Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar Senin kullarındır ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen, Azîz ve Hâkim'in ta kendisisin" dedi.


Peygamberler vefat ettikten sonra bizleri Gözetleyenin (esasinda her zaman Allah'tir ya bizleri gözeten) kim oldugunu unutanlara bir hatirlatma :).

Fers
14. July 2013, 12:09 AM
"Ve ben içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım."

tanıklık nedir, kapsamı, Meryem Oğlu İsa tanık iken Rabbi değilmiydi/kendi tanıklığı yeterli miydi...
öyle ise "Ve şüphesiz Sen, her şeye en iyi tanık olansın." demenin gerekçesi nedir zaten her şeye en iyi tanık olan her daim devrede iken işi en iyi olmayana bırakmak olur mu...

"Ne zaman ki Sen beni vefat ettirdin, Sen onları gözetleyenin ta kendisi oldun."

vefat ettirilmenin kapsamı nedir, "gözetleyenin ta kendisi" olmak ne anlamdadır, Rabb öncesinde öyle değil miydi, vefattan sonrasında gözetleme işi Rabbe mi bırakıldı...

bu meallendirmeyi tam anlayamadım, alıntılayıp paylaşan sayın bayandan yardım ricamdır...

merdem
14. July 2013, 12:42 AM
"Ve ben içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım."

tanıklık nedir, kapsamı, Meryem Oğlu İsa tanık iken Rabbi değilmiydi/kendi tanıklığı yeterli miydi...
öyle ise "Ve şüphesiz Sen, her şeye en iyi tanık olansın." demenin gerekçesi nedir zaten her şeye en iyi tanık olan her daim devrede iken işi en iyi olmayana bırakmak olur mu...

"Ne zaman ki Sen beni vefat ettirdin, Sen onları gözetleyenin ta kendisi oldun."

vefat ettirilmenin kapsamı nedir, "gözetleyenin ta kendisi" olmak ne anlamdadır, Rabb öncesinde öyle değil miydi, vefattan sonrasında gözetleme işi Rabbe mi bırakıldı...

bu meallendirmeyi tam anlayamadım, alıntılayıp paylaşan sayın bayandan yardım ricamdır...

Beyfendi yukaridaki mealden memnun olmamis görünüyor, baska mealleri de sayin bayan ilave ederse belki anlamasinda kolaylik olur.

Ben onlara: Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, diye senin bana emretmiş olduğundan başka bir şey söylemedim. Ben onların içinde olduğum sürece onları kolladım, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) Sen oldun. Sen herşeyi görensin.(S.Ateş)- Ben onlara [söylememi] emrettiğin şeyden başkasını söylemedim: ‘Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz [olan] Allah'a kulluk edin’ (dedim). Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim: Ama Sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız Sen oldun: Zaten Sen her şeye şahitsin. (M.Esed)-Ben onlara, Senin bana emretmiş olduğun (benim ve sizin Rabbiniz olan Allaha kulluk edin) sözünden başka bir şey söylemedim. Ben onların aralarında olduğum sürece, onların ne yaptıklarına tanıktım. Beni vefat ettirince, onların gözetleyicisi Sen oldun. Sen her şeye tanıksın. (Ö.Dumlu-H.Elmalı) --



Peygamberler vefat ettikten sonra bizleri Gözetleyenin (esasinda her zaman Allah'tir ya bizleri gözeten) kim oldugunu unutanlara bir hatirlatma .
Parantez arasindakini herhalde okumamissiniz, kendi ifademdir.

Ah, özür dilerim, yine ahmaklik etmisim kopyala yapistirma ile. Affiniza siginirim.

Ama burada esas mevzu edilen nokta daha baska bir seydi, anlayan zaten anlamis gibime geliyor.

Fers
14. July 2013, 10:19 AM
"bu meallendirmeyi tam anlayamadım, alıntılayıp paylaşan sayın bayandan yardım ricamdır..."
"Beyfendi yukaridaki mealden memnun olmamis görünüyor, baska mealleri de sayin bayan ilave ederse belki anlamasinda kolaylik olur."


Ve ben içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım . Ne zaman ki Sen beni vefat ettirdin, Sen onları gözetleyenin ta kendisi oldun.
Ve şüphesiz Sen, her şeye en iyi tanık olansın.
ilk mealinizin Meryem Oğlu İsa tek "tanık" ama "vefat" sonrasında Rabb gözetleyen ve en sonunda da "en iyi tanık"...
tanıklık ile gözetleme eşleşmiş...

"Ben onların içinde olduğum sürece onları kolladım, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) Sen oldun. Sen herşeyi görensin."
ilk meal, Meryem Oğlu İsa "koruyan" ama "vefat" sonrasında parantez içi ilave ille tek "gözetleyen" sonrasında Rabb "herşeyi gören"...
koruma ile gözetleme eşleşmiş...

"Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim: Ama Sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız Sen oldun: Zaten Sen her şeye şahitsin."
ikinci meal, Meryem Oğlu İsa "şahit" ama "ölüm" sonrasında Rabb tek "koruyan" sonrasında Rabb "her şeye şahit"...
şahitlik ile koruma eşleşmiş gibi...

"Ben onların aralarında olduğum sürece, onların ne yaptıklarına tanıktım. Beni vefat ettirince, onların gözetleyicisi Sen oldun. Sen her şeye tanıksın. "
üçüncü meal, Meryem Oğlu İsa tek "tanık" ama "vefat" sonrasında Rabb tek "gözetleyen" sonrasında Rabb "her şeye tanık"...
tanıklık ile gözetleme eşleşmiş...

Peygamberler vefat ettikten sonra bizleri Gözetleyenin (esasinda her zaman Allah'tir ya bizleri gözeten) kim oldugunu unutanlara bir hatirlatma .
size göre ise esasında "gözeten" her zaman Allah...

sayın bayan, gözeten, gözetleyen, ölüm, vefat , tanık/şahit...?

Fers
14. July 2013, 11:09 AM
biraz daha açalım,

beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) Sen oldun.
Ama Sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız Sen oldun:
Beni vefat ettirince, onların gözetleyicisi Sen oldun.

Meryem Oğlu İsa ise kendi vefatından sonrası ya da kendi ölümünden sonrası hakkında mı konuşuyor, yani bu konuşma geleceğe yönelik midir yoksa konuştuğu andan önceki haline yönelik midir, nedir bu vefat, ölüm nedir, öncesindeki şahitlik/tanıklık veya koruma, gözetleme nedir ki sonrasında Rabbe kalmış, sizin parantez içi zaten her zaman Allah ta olan gözetme ile bağlantısı nedir...

merdem
14. July 2013, 02:05 PM
biraz daha açalım,

beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) Sen oldun.
Ama Sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız Sen oldun:
Beni vefat ettirince, onların gözetleyicisi Sen oldun.

Meryem Oğlu İsa ise kendi vefatından sonrası ya da kendi ölümünden sonrası hakkında mı konuşuyor, yani bu konuşma geleceğe yönelik midir yoksa konuştuğu andan önceki haline yönelik midir, nedir bu vefat, ölüm nedir, öncesindeki şahitlik/tanıklık veya koruma, gözetleme nedir ki sonrasında Rabbe kalmış, sizin parantez içi zaten her zaman Allah ta olan gözetme ile bağlantısı nedir...

Öküzün altinda buzagi aramaya devam edelim...

Bu türden konusmalar cennet ve cehenmmen ehlinin arasinda da geciyor mesela. Peygamberler ile ilgili diyaloglar da dahil. Tüm kainatin secdesindeki diyaloglar, kalkipta bana yer ve gökler nasil konusuyor diye sormaya da kalkmayin.

Konusanin/konusturanin yüce Rabbimiz oldugunu herhalde hepimiz biliyoruz.

Adem'e secde konusundaki diyaloglar mesela, konusan/konusturan belli.

Kur'an'i benden cok cooook daha iyi anladiginiz zaten malum.

Suuraltiniza yerlesmis olan bir takim kalintililarinizdan (antipati her neyse) dolayi bu tür hareketlerden vazgectiginizi bir yorumunuzda belirtmis oldugunuz halde, neden ayni yollardan yine takilmaya calistiginizi anlamis degilim.

Burada takilana kadar hafizanizi baska yollardan tazeleyin (sitede yeterince bilgiler sunulmustur, sayet baska sitelerde konuyla ilgili aciklamalar bulamadinizsa) ne siz sinirlenirsiniz ne de baskalarini mesgul etmis oluruz.

Verdiginiz sözü unutmayin, takismalardan uzak durun.

Fers
14. July 2013, 05:11 PM
sayın bayan merdem,

"Öküzün altinda buzagi aramaya devam edelim..."

ifade, iyi seçilmiş, iyi denk gelmiş ama bence bununda altındakilerinin de hedefini yeniden düşünün...

"Bu türden konusmalar cennet ve cehenmmen ehlinin arasinda da geciyor mesela. Peygamberler ile ilgili diyaloglar da dahil. Tüm kainatin secdesindeki diyaloglar, kalkipta bana yer ve gökler nasil konusuyor diye sormaya da kalkmayin."


Fers 5. October 2012, 11:17 PM

hud/25
...erselnaa nuuhan ilaa kavmihii innii lekum neziirun mubiinun.../...nuh u toplumuna gönderdik, size açık bir uyaran olduğum kesindir...
hud/27
maa neraake illaa beşeren mislenaa.../ kavmi ona kendileri gibi beşerden başkası olmadığını söylemiş....

ayetin ilk kısmında gönderilen tanımlanmış sonrasında kavmine söylediği söz belirtilmiş, diğer ayette sözü söyleyenin nuh olduğu onaylanmış...

hud/1
...kitaabun uhkimet aayaatuhu summe fussılet min ledun hakiimin habiirin.../...habir ve hakim tarafından, delilleri sağlamlaştırılan ve izahlanan kitap....
hud/2
ellaa ta buduu illallaahe, innenii lekum minhu neziirun ve beşiirun.../ Allahtan başkasına kulluk etmeyin diye, size ondan müjdeci ve uyaran olduğum kesindir...

konuşan, ilk ayette habir ve hakim tarafından delilleri sağlamlaştırılan olarak tanımlanan ve ikinci ayette sözü belirtilendir...

ha belkide agnostiğin biri çıkar ikinci ayette "kul/de/de ki" ifadesi kullanılmamış bunu muhammed uydurmuş der, o da onun bileceği iş...

hud/12
innemaa ente neziirun, vallaahu alaa kulli şey'in vekiilun.../ sen yalnızca uyaransın ve Allah herşeye vekil....

bu ayette konuşan ne resul ne Allah....

meryem/64...ve maa netenezzelu illaa bi emri rabbike.../ sadece rabbinin buyruğuyla ineriz...

bu ayette konuşanlar kim....

ayetler, kitap, melek, resuller hepsi müjdeci/ileten/uyarandır...
bunlar ayetlerde konuşturulurlarda, canlandırılırlarda...

Fers
14. July 2013, 05:13 PM
paylaşımınıza benim yorumum,

nisa/15
fe emsikuuhunne fiil buyuuti hattaa yeteveffaahunnel mevtu.../ hapsedin onları evlerde alıncaya kadar onları ölüm...

burada mevt ve vefat yan yana, ölüm ve ölüm değil ölüm ve alım...

ve kuntu aleyhim şehiiden maa dumtu fiihim.../ onların aralarında bulunurken/bulunmaya devam ettiği sıralarda onlara tanık/bilen olan Meryem Oğlu İsa...
fe lemmaa teveffeytenii.../ beni alınca...
kunte enter rakiibe aleyhim ve ente alaa kulli şey in şehiidun.../ onları gözeten ve herşeye tanık/bilen olan Rabb...

bana göre, buradaki aralarında olduğu süre içinde Meryem Oğlu İsa sadece tanık/bilen olan, sonrasında da Rabb hem koruyan hem tanık/bilen olan, bu konuşma esnasında Meryem Oğlu İsa ölmüş değil ama aralarında da değil...


"Peygamberler vefat ettikten sonra bizleri Gözetleyenin (esasinda her zaman Allah'tir ya bizleri gözeten) kim oldugunu unutanlara bir hatirlatma ."

ayette gözetleme ifadesini bulamadım,
gözetmeyi ve şahid olmayı, vefat ile ölümü de aynı yorumlamıyorum...

alıntıladığınız meallerin ayetle ilgisi bi kenarda kalsın parantez içi ifadenize eyvallah...


"Verdiginiz sözü unutmayin, takismalardan uzak durun."

sizinle takisma niyetinde olmadım şimdi ve öncesinde, verdiğim sözü de hatırlayamadım ama farketmez benim kadar kızınız var/büyüğümsünüz ellerinizden öperim sayın bayan merdem...

merdem
14. July 2013, 06:26 PM
paylaşımınıza benim yorumum,

nisa/15
fe emsikuuhunne fiil buyuuti hattaa yeteveffaahunnel mevtu.../ hapsedin onları evlerde alıncaya kadar onları ölüm...

burada mevt ve vefat yan yana, ölüm ve ölüm değil ölüm ve alım...

ve kuntu aleyhim şehiiden maa dumtu fiihim.../ onların aralarında bulunurken/bulunmaya devam ettiği sıralarda onlara tanık/bilen olan Meryem Oğlu İsa...
fe lemmaa teveffeytenii.../ beni alınca...
kunte enter rakiibe aleyhim ve ente alaa kulli şey in şehiidun.../ onları gözeten ve herşeye tanık/bilen olan Rabb...

bana göre, buradaki aralarında olduğu süre içinde Meryem Oğlu İsa sadece tanık/bilen olan, sonrasında da Rabb hem koruyan hem tanık/bilen olan, bu konuşma esnasında Meryem Oğlu İsa ölmüş değil ama aralarında da değil...


"Peygamberler vefat ettikten sonra bizleri Gözetleyenin (esasinda her zaman Allah'tir ya bizleri gözeten) kim oldugunu unutanlara bir hatirlatma ."

ayette gözetleme ifadesini bulamadım,
gözetmeyi ve şahid olmayı, vefat ile ölümü de aynı yorumlamıyorum...

alıntıladığınız meallerin ayetle ilgisi bi kenarda kalsın parantez içi ifadenize eyvallah...


"Verdiginiz sözü unutmayin, takismalardan uzak durun."

sizinle takisma niyetinde olmadım şimdi ve öncesinde, verdiğim sözü de hatırlayamadım ama farketmez benim kadar kızınız var/büyüğümsünüz ellerinizden öperim sayın bayan merdem...


http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3321&highlight=fers&page=3

sonrasında işi iyice dramatize edip garip hallere bürünmenin arkasındaki amaç, duygu sömürüsüyle beni 'tü, kaka' göstermek mi bayan merdem...
en iyisi sizden uzak durmam, neme lazım...!

Bu yorumunuzdaki satirlarizi, ben sizden bir söz olarak alimladim.

Fers
14. July 2013, 07:02 PM
sonrasında işi iyice dramatize edip garip hallere bürünmenin arkasındaki amaç, duygu sömürüsüyle beni 'tü, kaka' göstermek mi bayan merdem...
en iyisi sizden uzak durmam, neme lazım...!

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3321&highlight=fers&page=3

doğru ya, o gün bana gereksiz ifadeler yazıp şaşırtmıştınız, yukarıdakiler hafif kalır...

sayın bayan merdem...

merdem
14. July 2013, 07:12 PM
sonrasında işi iyice dramatize edip garip hallere bürünmenin arkasındaki amaç, duygu sömürüsüyle beni 'tü, kaka' göstermek mi bayan merdem...
en iyisi sizden uzak durmam, neme lazım...!

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3321&highlight=fers&page=3

doğru ya, o gün bana gereksiz ifadeler yazıp şaşırtmıştınız, yukarıdakiler hafif kalır...

sayın bayan merdem...

O zaman uzak durun bende.

Hem mesele ne biliyormusunuz Fers Kardesim, siz temalarimi konudan utaklastiriyorsunuz.

Yazimin ilk basina bir göz atin yine. Benim anlatmak istedigim nedir, sizin yöneltmis oldugunuz sorular nedir.

Hakki Yilmaz'in meallerini sacma buluyor olabilirsiniz. Bu yüzden beni sogu yagmuruna tutmaniza lüzum yok.

Bozguncu olmayin, yapici olun. Verdigim meallerde bir anlamsizlik oldugu zaman, Kardesim o öyle degil dogrusu böyledir diye bastan bir aciklamada bulunun, ki ben de karsilastirabileyim. Ben de bir seyler ögrenebileyim.

Kibirli bir yaklasiminiz olmasin lütfen.

Fers
14. July 2013, 09:11 PM
Hakki Yilmaz'in meallerini sacma buluyor olabilirsiniz.
Bozguncu olmayin, yapici olun.
Kibirli bir yaklasiminiz olmasin lütfen.

seçtiğiniz kelimeler abartılı, yönlendirmeli...

Verdigim meallerde bir anlamsizlik oldugu zaman, Kardesim o öyle degil dogrusu böyledir diye bastan bir aciklamada bulunun, ki ben de karsilastirabileyim. Ben de bir seyler ögrenebileyim.


o doğru bu doğru, yorumlar tartışmaya açıktır...
öğrenmek hem sizin hem benim için, geri kalan ifadenize katılıyorum...

merdem
14. July 2013, 10:34 PM
Kimin nerede ne zaman ölecegini bilemiyecegimizden dolayi...... kalbinizi kirmis isem hakkinizi helal edin, hakkim size helal olsun.

Raven Kardesimizi düsündükce, su an ne kadar sacma hareketlerde bulundugumuzun bilincine daha iyi variyorum.


Sizden samimi olarak bir ricada bulunacagim, lütfen, tartismaya varacak ve birbirimizi kiracak bir sonuc yaratacak ise, yorumlarinizi direkten bana yöneltmeyin, baska basliklar altinda acin konulari.

bartsimpson
15. July 2013, 12:55 AM
sevgili merdem,
tartışma...
uyarıdır...
dürtmedir...
yanlıştan döndürme çabasıdır...
kendini ifade şeklidir...
küfür ve rencide edici hitaplar olmadıkça tüm eleştiriler ve karşı görüşler düşünmeye ve tefekkür etmeye değerdir bence...

Allah eleştirenden de uyarandan da razı olsun...