PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ezbere Dayalı Din Anlayışı Yıkılmalı


sevginur
9. February 2013, 11:02 PM
selamun aleykum...

Kendi adıma örnek verirsem bir çok uzun süreyi ezbere biliyorum anladımki beyhude ezberlemişim Çünkü işe meal okuyarak başlamadım akıl,düşünme ,kavrama ,değerlendirme yapabilme ,ayırt edebilme özelliğimi kullanamadım her duyduğuma itiraz etmek taklitten öteye geçmemiş

Allah af eylesin öğrendiklerimizi de derhal özen ve titizlikle hayata geçirme için benim gibi cehalet karanlığında olan kardeşlerimede gösterebilme erdemini cümlemize nasip ve müyesser eylesin
(En'âm: 59) Gaybın anahtarları da yalnızca O'nun katındadır. O'ndan başka hiç kimse onları bilmez. Karada ve denizde olanları da bilir O. O bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez. Yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta bulunmasın.



Âl-i İmrân :138. Bu (emirler), insanlar için bir açıklama ve muttakiler için bir yol gösterme ve bir öğüttür.


KAMER:17. Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?

NUR:34. Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren âyetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvâya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.

saygılarımla..

40tr40
10. February 2013, 10:46 PM
Selamün aleyküm Saygıdeğer Hanif Kardeşlerim.
vekuran.blogspot.com isimli bir internet sitesinde gördüğüm bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. İmanımızı güçlendirmesi ve öz güvenimizi artırması açısından faydalı olacağını umuyorum. Sessiz çoğunluğun sesi yükselmeye başladı çok şükür.

KURANDAN DERS ÇIKARMAK



Elimize, örneğin, bir ilahiyat veya metafizik kitabı alalım; bundan sonra soralım, bu kitap sayıların niceliği hakkında herhangi bir soyut akıl yürütmesi içeriyor mu? Hayır. Hakikat ve varlık hakkında bir tecrübi (kıssa) akıl yürütmeyi ihtiva ediyor mu? Hayır. O zaman onu ateşe atın gitsin. Zira o kitap safsata ve aldatmacadan başka bir şey içermemektedir.
***

Arapça'da bir çok sözün birden fazla anlam taşıması ve değişik lehçelerin bulunması, bir çok kabilede aynı sözün değişik anlamlar ifade etmesi kendilerine Müslüman diyen yorumculara ve tefsircilere demogojik avantaj sağlamaktadır. Bu tür yorumcuların, Kuran'da geçen konularda hemen sığındıkları şey Arap dilinin bu özelliğidir. Hemen karşılarındaki insanın Arapça bilmediğinden, o ifadenin yanlış çevrildiğinden, Kuran'ı anlamak için çok iyi Arapça bilmek gerektiğinden bahsetmeye başlarlar. Onlara göre Kuran'ı sadece kendileri anlayabilir ve diğer insanlar, onlar ne derseler kabul etmek zorundadırlar. Hatta bazıları Arapça bilmezler fakat bunu hiç göz önüne almazlar çünkü onlar için Arapça bilmek, öğretilen ya da kendi deneyimleri ile bulup dört elle sarıldıkları bir şablon cevap demektir. Ama eğer karşılarındaki kimse Arapçayı iyi bilen birisi ise, bu sefer onu, din düşmanlığı, saptırıcılık ve cehaletle suçlarlar. Günümüzdeki televizyon programlarında bunları sık sık görmek mümkündür. Aslında saygın olması gereken etiketler taşırlar fakat saygın ama daha da önemlisi saygılı değildirler. Karşılarındakini dinlemeyi ve cevap vermeyi düşünmezler bile. Sadece karşılarındaki kimseyi konuşturmamaya ve soru sordurmamaya çalışırlar. Buna aldanmamak gerekir ama daha önce dinimizin din yetkilisi veya ruhban sınıfı ya da otoritesi kavramına karşı çıktığı hatta yasaklamış olduğu unutulmamalıdır.

***

"Önce sizi görmezden gelirler,sonra size gülerler, sonra mücadele ederler, Sonra siz kazanırsınız."