PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Suudi din adamından fetva: Seçim haramdır


merdem
3. February 2013, 01:37 AM
Suudi din adamı Şeyh Abdurrahman el-Berrak seçimlerin dinen haram olduğunu ve kafirlere benzemek olduğunu ileri sürdü. Seçimlerde alimle cahilin, erkekle kadının eşit sayıldığını bunun da akla ve şeriata aykırı olduğunu savundu.

"Devlet Başkanlığı'na veya yönetici kurullarına üyelik için aday olan kişiyi belirlemek için seçim sisteminin benimsenmesi haram olan bir durumdur, bu kafirler tarafından müslümanlar arasına sokulmuş bir bidattır."



İmamın (liderin) seçilmesi ehli hal ve akit ve ehli şevketin işidir. Avamın işi değildir. Seçim sistemi bozuk bir sistemdir. Müslümanların bunu şeri ve akli bakımından kabul edeceği bir şey değildir. Bu müslümanların arasına işgalciler tarafından sonradan sokulmuş bir bidattır, işgalcilerin yöntemlerine öykünmedir.

Daha önce Kabe'nin yıkılıp hac esnasında kadınlarla erkeklerin bir arada olmasını önleyecek şekilde yeniden yapılması fetvasını da veren Şeyh el-Berrak sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Seçimin haram olduğuna dair delillerden biri de kafirlere benzemektir. Bunu yaptığımız için kafirler bizden razı oluyor, bizi bunu yapmaya davet ediyorlar, biz de onları onayladığımız için seviniyorlar. Üstelik seçimler propaganda, oyların satın alınması ve yalan iddialara dayanmaktadır.




Seçim sisteminde önemli olanın daha fazla oy olduğunu savunan Şeyh el-Berrak, "bu da alimle cahil, erkekle kadın, akıllı ile akılsız, salih ile fasık arasında eşitlik anlamına geliyor ki bu akla ve şeriata aykırı bir durumdur" dedi.

"Hadi bütün bunları bir kenara koyalım, oy sayımı bile dürüstçe olmayabilir" diyen el-Berrak, "Sayım işleminde rüşvet ve vaatlerin büyük etkisi vardır" dedi.

Suudlu din alimi Abdurrahman el-Berrak, geçen yıl verdiği bir fetvada kadının seçimlere katılmasının haram olduğunu, seçimlerin bunun kafirlere benzemek anlamına geldiğini, seçimlerin, kafirlerden müslümanlara geçmiş en kötü adetlerden biri olduğunu söylemişti.

El-Berrak ayrıca, araba kullanan her kadına beddua etmiş ve Suudlu kadınların araba kullanma talebine ilişkin şunları söylemişti:

"Bu kadınların talep ettikleri mekruhtur (dinen çirkin), kadınlar bu şekilde ülkede şerrin anahtarı olurlar. Bunu talep eden kadınlar ülkeyi batılılaştırmak isteyen batıya öykünen kadınlardır."


Aynı Kaynaktan: Haber7

aorskaya
4. February 2013, 02:53 AM
İmamın (liderin) seçilmesi ehli hal ve akit ve ehli şevketin işidir. Avamın işi değildir. Seçim sistemi bozuk bir sistemdir. Müslümanların bunu şeri ve akli bakımından kabul edeceği bir şey değildir. Bu müslümanların arasına işgalciler tarafından sonradan sokulmuş bir bidattır, işgalcilerin yöntemlerine öykünmedir.

Daha önce Kabe'nin yıkılıp hac esnasında kadınlarla erkeklerin bir arada olmasını önleyecek şekilde yeniden yapılması fetvasını da veren Şeyh el-Berrak sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Seçimin haram olduğuna dair delillerden biri de kafirlere benzemektir. Bunu yaptığımız için kafirler bizden razı oluyor, bizi bunu yapmaya davet ediyorlar, biz de onları onayladığımız için seviniyorlar. Üstelik seçimler propaganda, oyların satın alınması ve yalan iddialara dayanmaktadır.


İmamın (liderin) seçilmesi ehli hal ve akit ve ehli şevketin işidir. Avamın işi değildir. Seçim sistemi bozuk bir sistemdir. Müslümanların bunu şeri ve akli bakımından kabul edeceği bir şey değildir.
diyen suudi, kendisi gibilerin hep yönetimde kalacağı bir sistemi tabiki korumak isteyecektir.

Seçmenler, Alim, yada cahil adaylar arasındaki farkı anlayamayacak müslümanlar iseler, zaten cahil yönetimi hak eden kimselerdir. Aksi halde, müslüman seçmenler akıllarını kullansınlar ve alim olanlardan adaletli olanları seçsinler. Seçim yerine devirle gelenlerin zalimlik yaptıklarında onları değiştirmek ve zulümün önüne geçmek mümkün olamayacaktır.


Seçim sisteminde önemli olanın daha fazla oy olduğunu savunan Şeyh el-Berrak, "bu da alimle cahil, erkekle kadın, akıllı ile akılsız, salih ile fasık arasında eşitlik anlamına geliyor ki bu akla ve şeriata aykırı bir durumdur" dedi.

1-"Hadi bütün bunları bir kenara koyalım, oy sayımı bile dürüstçe olmayabilir" diyen el-Berrak, "Sayım işleminde rüşvet ve vaatlerin büyük etkisi vardır" dedi.

Suudlu din alimi Abdurrahman el-Berrak, geçen yıl verdiği bir fetvada kadının seçimlere katılmasının haram olduğunu, seçimlerin bunun kafirlere benzemek anlamına geldiğini, seçimlerin, kafirlerden müslümanlara geçmiş en kötü adetlerden biri olduğunu söylemişti.

El-Berrak ayrıca, araba kullanan her kadına beddua etmiş ve Suudlu kadınların araba kullanma talebine ilişkin şunları söylemişti:

2- "Bu kadınların talep ettikleri mekruhtur (dinen çirkin), kadınlar bu şekilde ülkede şerrin anahtarı olurlar. Bunu talep eden kadınlar ülkeyi batılılaştırmak isteyen batıya öykünen kadınlardır."


Aynı Kaynaktan: Haber7
1-"Hadi bütün bunları bir kenara koyalım, oy sayımı bile dürüstçe olmayabilir" diyen el-Berrak, "Sayım işleminde rüşvet ve vaatlerin büyük etkisi vardır" dedi.

Oy sayımı dürüstçe olmazsa, krallık gibi devirle gelenler nasıl dürüstlük olacaktırki?

Alimden zalim, zalimden de alim gelebildiği gerçeğini tabi bu alim denilen kişi önemsemiyor olmalı... O kendisi gibilerin iktidar kalmasını istiyor.

2- "Bu kadınların talep ettikleri mekruhtur (dinen çirkin), kadınlar bu şekilde ülkede şerrin anahtarı olurlar. Bunu talep eden kadınlar ülkeyi batılılaştırmak isteyen batıya öykünen kadınlardır."

Araba kullanan kadın şerrin anahtarı neden olacaktır? Şeyhin hastalıklı anlayışı burada kendisini göstermektedir.

Erkek her haltı yesin, ama yine de her şeye katlanan kadınlara sahip olsun mantığı bu kişinin anlayışını göstermektedir.

Bu kimse, seçimlerden, kadınlardan korkacağına, şu anda açlart, yoksulları görmezden gelerek yatlar, katlar ve batılı ünlülerle bir gün olabilmek karşılığında 25-30 milyon dolar teklif edebilen şeyhlerin müslüman olup olamadıklarını anlatmaya çalışabilsin...

Ama, bunu diyemez tabi değilmi?

Bu kimseye islam alimi deniliyor galiba...

Düşünen kardeşlerimize kısa bir düşünme yazısı... Emir sahiplerinin nasıl olması gerektiğini ilişkin kısa bir bakış açısı sunmaya çalıştım.

selamlarımla,
aorskaya

seckin
4. February 2013, 09:19 AM
Günümüz de seçim değil, seçtirim vardır. Seçilecek kişiler devletin/islamın özel bir eğitiminden geçmesi gerekmekte ve işe ehil hale getirilmeleri gerekmektedir.

Günümüz seçtirimler maalesef şeffaflıktan uzak, paraya dayanan ve kavmin ileri gelenlerinin seçildiği bir sistemdir. Ezilenlerin iktidar olması, bu sistemle mümkün görünmemektedir.

aorskaya
5. February 2013, 01:41 AM
Günümüz de seçim değil, seçtirim vardır. Seçilecek kişiler devletin/islamın özel bir eğitiminden geçmesi gerekmekte ve işe ehil hale getirilmeleri gerekmektedir.

Günümüz seçtirimler maalesef şeffaflıktan uzak, paraya dayanan ve kavmin ileri gelenlerinin seçildiği bir sistemdir. Ezilenlerin iktidar olması, bu sistemle mümkün görünmemektedir.

Sevgili seçkin,

Söyledikleriniz zamanımız uygulamalarının gerçekliği olsa da pratikte yapılan hatalar olması gerekeni değiştirmez.

Hatalar asli olanın üstünlüğünü gölgelemesin. Bizler islama göre olması gereken seçimlere değiniyoruz. Seçtirmek bizim konumuz dışında lup, zaten yazımızda kabul edemediğimiz bir husus olduğu görülmektedir.

selamlar,
aorskaya

merdem
5. February 2013, 09:25 AM
Ben bir görüs olarak sunu düsünüyorum.

Suudi halki Islam'i ve Kabe'yi tehlikeye düsürmemek icin seslerini cikarmiyorlar, cikaramiyorlar. Her bir Islam devletinin simdiye kadar yasadigi olaylari bir inceliyecek olursak, hangi islami devlette bir karisiklik olmussa hemen yabanci devletlerin olaylara el attigini ele alacak olursak, ayni durum da Suudi'nin basina gelecektir.

Yalnizca petrol zenginligi dolayisiya bir sürü gayrimüslim devletlerin zaten bu zenginlikte gözlerinin olmadigini söyliyemeyiz. Amerika'nin Iraka uygulamasi, Fransizlarin Libya'ya uygulamalari herhalde bu ülkelerin huzurlarini kurmak nedeniyle yapilmamistir. ( Laf arasinda sunu ifade edeyim, Kaddafi'nin zamaninda ülkesi icin yatirim amaciyla dis ülkelerdeki milyarlara NATO savas ganimeti olarak el koymus ve coktan aralarinda paylasilmistir. Bu milyarlar Libya halkina aittir esasinda.)

Bu yüzden olacakki, Suudiler her haksizliga, uygunsuzluga göz yumuyorlar. Gayrimüslimlerin Kabe'yi isgaline ben sebeb olmayayim diyerek seyhlerine karsi bir ayaklanmada bulunmuyorlar.

Sizler ne dersiniz?

kuman
28. April 2013, 09:53 PM
Deli bir suud kuyuya taş atmış....
yakında Kuyu taş ile dolmuş olacak Çıkarmaya çalışmayın :)

ates demir
28. April 2013, 11:26 PM
Suudların neresi İslam? Nereden tutsanız elinizde kalır.
İslam olduk demekle olmazmış. Kuran böyle söylüyor.
Demekki fiil miş önemli olan.
Suudların fiillerine bakalım İslammıymış görelim.
Referansımız Kuran olsun.
Örn; dinde baskı zorlama yoktur (Bakara suresi) Suudi icraatlarına bakın, baskı zor hakgetire...
Medine ve Mekkenin Osmanlının elinden çıkışına bakın, arkadan Osmanlıya hançer saplayan kim?
Hey gidi kavanoz dipli dünya hey. İslam kimlere kalmış...

merdem
29. April 2013, 03:34 AM
Deli bir suud kuyuya taş atmış....
yakında Kuyu taş ile dolmuş olacak Çıkarmaya çalışmayın :)


Acaba delide mi kabahat, yoksa tastami, yoksa delinin taslari atmasina müsaade edende mi, yoksa kuyuda mi, yoksa taslari cikartmaya dahi lüzum görmeyenlerde mi?