PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sapık ilişkiler


merdem
11. January 2013, 08:52 PM
Necmi Algül'den alintidir.


SAPIK İLİŞKİLER



Hayatımızda yer alan ve almayan insanlarla çeşitli ilişkiler içinde oluruz. Bu hayatın kaçınılmaz bir kuralıdır. Bu ilişkiler bazen hoşa gider, bazen de hatalı olur, ama bazen de bu ilişkiler insanı utandıracak hale gelir. İşte insanı utandıracak olan bu ilişkiler, sapık ilişkilerdir.

Sapık ilişkilerin bir çok alanı, bir çok da çeşidi vardır muhakkak. Örnek vermek gerekirse, yaşlı başlı bir adamın çocuk yaştaki bir kızla cinsel ilişki kurması, oğlundan karısını boşandırıp gelini ile evlenen bir adam, kayınvalidesi ile ilişki kuran başka bir adam, kızlarına cinsel sarkıntılık eden başka bir adam ve bu adamlar böyle uzarlar giderler. Sonra kadınlar başlar, o da devam eder.

Bu sapık ilişkiler hem günahtır, hem de toplumun onaylamadığı bir durumdur. Toplum onaylamaz, kanunlarda cezası vardır. Din bunları günah sayar, onun da Kitabında yeri vardır.

Her şeyden önce din kavramını doğru anlamak zorundayız. Herkesin bir din anlayışı olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Kimine göre din, Allah’a dua etmektir. Kimine göre din, kendinden güçlü bir varlığa tapmaktır. Kimine göre ise namazdır, oruçtur, haçtır, sıkıştığı zaman Allah’tan istemektir.

Bu tanımların hepsi din tanımının içinde vardır. Ama bunlara bakarak dinin ne olduğu anlamaya çalışırsak yanılırız, dini eksik tanımlamış oluruz. Tabii din tanımı eksik tanımlanınca, bir çok şey dinin dışında kalıyor ve bu da çok büyük sorunlara ve günahlara neden oluyor.

Din, kısa ve öz olarak yaşama şeklidir.

Allah, önce yeryüzünü sonra insanı yaratmıştır. Yeryüzü, yani dünya ile insan arasındaki ilişkiyi düzenleyen kanunlar koymuştur. İnsanlar bu kanunlar içinde yaşarlar. İnsanların, dünya ile olan ilişkileri, kendi aralarındaki ilişkiler ve kendi iç dünyaları ile aralarındaki ilişkilerden doğan davranışların tamamı dindir. Yani din, kanunları Allah tarafından konmuş, bu kanunlar içindeki yaşamanın kurallarıdır.

Din, hayatın bütününü kucaklayan yaşama şekli olunca, onun kanunları dışında hiçbir şey olamaz. Namazı, orucu, duayı, haccı, kurbanı, zekatı din sayıp geri kalanları unutmak, Allah’ın dininden uzak kalmak, O’nu tanımamaktır.

Sizlerden çoklarınız duymuşsunuzdur, canım yağmurun yağması ile Allah’ın ne ilgisi var, ya da Allah’ın işi yok da (haşa) böyle basit şeylerle mi uğraşsın dendiğini. Hem de bunu diyen insanlar Müslüman’ım diyen insanlardır. Allah’ı tanımamak, Peygamberi kabul etmemek, Kuran’dan uzak kalmak asla Müslümanlık değildir.

Allah, din dediğimiz kurallar ve kanunlar bütününü Kuran’da toplamış, bunu bize bildirmiştir. Ve Müslüman’ım diyen herkese de bunu okuması görevini vermiştir. Ve Kuran’da, şunlar şunlar iyi şeylerdir, yapın demiş, şunlar şunlar kötü şeylerdir, yapmayın demiştir.

İşte bunlardan biri de aynı cinsler arasındaki sapık ilişkilerdir. Yani homoseksüellik ve seviciliktir.

İnsanlar arası bu iğrenç ilişki, Kuran’da Allah’ın çirkin işler dediği, büyük günah olarak kabul ettiği olaylardır.

Günümüzde, ülkemizde ve dünyada çılgınlık derecesinde bu ilişkiler artmıştır. Bundan on yirmi yıl önce saklanan, gizlenen bu ilişki, bu gün açıktan konuşulur olmuştur. Avrupa’da ve Amerika’da eşcinsel evlilikleri onaylayan kanunlar çıkarılmaktadır. Bunların televizyon kanalları, dergileri, gazeteleri vardır. hatta İstanbul’da bunların kafeleri, kulüpleri, özel ve gizli topluca gidilip gelinen yerleri mevcuttur.

İşi öyle azıtmışlardır ki, bunlardan birileri ülkemizde televizyon kanallarına çıkıp ben “muhazafakar eşcinselim.” Diyerek utanmazlığını sergilemiş ve bu insanlar kanal kanal gezerek iyi bir şey yapıyorlar gibi reklamlarını yapmaktadırlar. Bunları televizyon kanallarına çıkaranlar bu edepsizliğe çanak tutmakta, topluma ahlaksızlık aşılamakta birbirleri ile yarışmaktadırlar.

Gazeteler bu günahtır, siyasetçiler bu ne edepsizlik demiyorlar. Birileri bu sözleri duyunca utanıp başını öne eğerken, başka birileri onların bu davranışlarını alkışlıyorlar.

Sonra eşcinsel ilişkinin, dinin, yani yaşama şeklinin dışında bir şeymiş gibi algılanılmasına ortam hazırlıyorlar. Ne bilim adamları, ne dinle uğraşan görevliler, ne de siyasiler bu tür edepsiz ilişkinin önüne geçilmesi için gayret gösteriyorlar, hatta daha da beteri bunları destekleyen köşe yazarları var.

Eşcinsellere ve onları destekleyenlere göre bu cinsel özgürlükmüş. İnsan nasıl istiyorsa cinsel özgürlüğünü öyle yaşamalıymış. İnsan yaratılışına uymayan bu sapıklık, nasıl cinsel özgürlük olmaktadır? Bunu cinsel özgürlük diye tanıyanlar, kendi erkek ve kız çocukları yarın aynı sapıklığın içine düşerse, merak ediyorum, aynı şekilde cinsel özgürlüktür, yaşamak istiyorsa yaşasın mı diyecektir acaba?

Eşcinselliğin, ahlaksızlığın, hırsızlığın, pisliğin, soyup soğana çevirmenin, dine ve vatana ihanetin özgürlüğü olmaz.

Hayatın içinde kötü bir biçimde eşcinsellik varsa, ki var, bu Allah’ın kanunlarına uymayan bir davranıştır. Bunun önüne geçilmesi, yapanların yapmamaları için, gerekenlerin yapılması gerekmektedir.

Kuran’da, bir çok surede eşcinsel ilişki yaşayan Lut kavminden bahsedilir. Bu sapık ilişki içinde yaşayan kavime, Lut, Peygamber olarak gönderilmiştir.

Eşcinsellik, Kuran’ın ifadesine göre tiksinilecek bir şeydir. Lut: Doğrusu, dedi, ben sizin bu işinizden tiksinmekteyim! Şuara 168

Allah, Lut Peygambere iki melek göndermişti. Lut kavmi, misafir olarak gelen bu melekleri sapık emelleri için Lut Peygamberden isterler. Lut Peygamber, misafirlerini korumak için bakınız kavmine ne teklif etmektedir:

Lût dedi ki: "Ey toplumum! İşte şunlar kızlarım. Onlar sizin için daha temiz. Allah'tan korkun da misafirlerim önünde beni rezil etmeyin. İçinizde olgun bir adam yok mu?" Hud 78

Kavmi cevap verdi:

Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin. Hud 79



Bu sapık kavim karşı cinsi değil, kendi cinsinden insanları istiyorlardı. Bu Allah’ın koyduğu sınırı aşmaktı ve cezası çok büyüktü. Şuara suresi 165-66. Ayetlerinde bunun Allah’ın koyduğu sınırı aşmak olduğunu Allah şöyle bildirmektedir.



Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış bir kavimsiniz!



Ve bu sapıklığın cezası da yine şöyle verilmektedir:



Melekler dediler: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz. Sana asla el süremezler. Gecenin bir yerinde aileni götür. İçinizden hiç kimse geri kalmasın; karın müstesna. O, ötekilere çatan belaya çarptırılacaktır. Onların azap vakti, sabah vaktidir. Sabah da ne kadar yakın, değil mi?" Hud 81



Nihayet emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik. Ve üzerlerine, pişirilmiş çamurdan yapılıp istif edilmiş taş yağdırdık. Hud 82



Bütün uyarılara rağmen yola gelmeyen ve bu sapık ilişkiyi terk etmeyen Lut Kavminin yaşadığı yer, üstü altına getirilerek yok edilmiş, en büyük ceza ile cezalandırılmıştır.



Bu sapık ilişkiyi savunanların bir iddiası da, efendim bunun tedavisi yok, insan buna alışırsa bir daha kurtulamaz saçmalığıdır.

Unutmayın, her çirkin şeyin ve her hastalığın bir düzelme şekli vardır.

Kuran, her şeyi açıkladığını ilan etmektedir.

Yemin olsun, Biz, bu Kuran`da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. Kehf Sur. 54.

Günümüzde bu sapık ilişkiyi yapanlara ne yapılacağını Kuran yine açık ve net olarak açıklamıştır.

Önce kadınların sapık ilişkilerine ait şu ayete bakalım.

Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları ölüm canlarını alıncaya , ya da , Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun. Nisa 15

Kadınların öyle kolaycacık eşcinsel, sevici oldukları, yani kuru bir iddia veya dedikodu ile ilan edilmelerini Allah istememiştir. Bu çok onur yaralayıcı, insanı toplum içinde küçük düşürücü bir davranıştır. Bu nedenle iki kadının eşcinsel olduğunu gören 4 tanık istemektedir. Öyle, bir iki kişi veya iftira ile kimse eşcinsel olarak suçlanmasın diye. Eğer dört tanık gelir de mahkemede biz bunları eşcinsel ilişki içinde gördük derlerse, yani kanıtlanırsa iki şey yapılacaktır. Biri ölünceye kadar, ya da tövbe edip bu işten vazgeçinceye kadar evlerde tutulmalarıdır. Toplum içine salınıp ahlaksızlıklarını yaymaları ve kötü örnek olmamaları için hapis edilmeleri gerekmektedir.

Kuran, erkek eşcinseller için bakınız ne diyor:

Eşcinselliği içinizden iki erkek yapıyorsa, onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah tevvab’dır, tövbeleri çok kabul eder, Rahim’dir, merhametine sınır yoktur. Nisa 16

Erkeklerin eşcinselliğinin anlaşılması üzerine onlara eziyet edilmesi, sıkıntı ve acı veren şeylerle rahatsız edilmesi, Ama durumlarını düzeltirlerse eziyet etmekten vazgeçilmesi istenmektedir.

Gerek erkeklerin, gerekse kadınların eşcinsel ilişki içinde olmaları halinde kendilerine yapılacak işlemler bu dünyadaki işlemlerdir. Bir de bunlara ahirette verilecek ceza vardır. Ama bu yaptığı tiksindirici şeyden vazgeçerlerse, sonra tövbe ederlerse Allah’ın affediciliği ve merhametine sınır yoktur.

Kadınlar ve erkekler, karşı cinslerde tatmin etmedikleri duygularını aynı cinste tatmin yoluna gittiklerini kendileri orada burada anlatıp durmakta, bunlar gazetelere ve televizyonlara çıkıp saklanması gereken eşcinselliklerini dört şahide gerek kalmadan kendileri söylemektedirler. Ve bunu söyleyenler kırlarda açan çiçeklerin güzelliklerini anlatmıyorlar, sapık ilişki içinde olduklarını anlatıyorlar.

Eşcinsellik için, tedavisi olmayan bir sapıklık, diyenler büyük bir aldanış içindedirler. İnsanı yaratan, insanı en iyi bilendir Allah'tır. Nisa suresinin 15 ve 16. Ayetlerine dikkatli bakıldığında kadınların bunu isterlerse yapmayabilecekleri anlaşılmaktadır. Ayette, “Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar..” denilmektedir. Bunun anlamı tövbe ederlerse, Allah’a güvenir ve dayanırlarsa bundan kurtulabilecekleridir. Zaten erkekler için de tövbe etmeleri istendiğinden, yani isterlerse, yapmayacağım derlerse bundan kurtulacakları anlaşılmaktadır.

Ama günümüzde, toplumda yaygın hale getirilmesi için bir çok görsel ve yazılı basın bunları flaş haber olarak vermektedirler. Oysa arzu edilen şey, bu sapıklığın önlenmesi ve ortadan kaldırılmasıdır.

Hakka suresinin 9. Ayetine göre, eşcinsellik Allah katında günahtır. Ayet şöyledir. …. Altı üstüne getirilen beldeler (lüt kavmi) hep o günahı işlediler.

Eşcinsellik, hem günah, hem tiksindirici bir davranış, hem kadına ve hem erkeğe en büyük hakaretlerden biridir. Utanç verici bir davranıştır. Kötü bir alışkanlıktır. Allah’ın sınırını aşmaktır.

Yaşamanın amacı para kazanmak ve hayattan zevk almak değildir. Bununla birlikte yaşamanın asıl amacını bizi yaratan Allah şöyle belirlemiştir.

Ben insanları ve cinleri yalnız ve ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. Zariyat 56

İbadet etsinler tanımının içinde hayatın her unsuru bulunmaktadır. Para kazanmak da, zevk almak da vardır. Para helalinden kazanılmalı, çalışarak elde edilmeli, cinsel zevkler de evlenilerek yerine getirilmelidir.

Bu temel bilgi küçük yaşlardaki çocuklarımıza verilmelidir. Bu kuralların dışına çıkılmaması öğretilmelidir. Ama gelin görün ki, ahlaksız bir takım insanlar küçük yaşlardaki çocuklarımızı, kız veya erkek, kendi kötü emellerine alet etmek için yoğun çaba içindedirler. Yetişmiş eşcinsel kadın veya erkekler, küçük yaşlardaki kız ve erkek çocukları bu tür ilişkilere alıştırmaktadırlar. İşin doğrusunu bilmeyen, bunun doğru olduğu bilinci ile yetişen erkek ve kız küçük çocuklar, sorgulamadan bu işi yapmaya devam etmektedirler.

Bu oyuna gelmeyelim.

Eşcinsel ilişki içinde olan kadın ve erkekler, yaşadıkları bu ahlaksızlığı toplum tarafından görünmez yerlerde, gizli kapaklı yapabilirler. Bu, şu an hoşunuza da gitmiş olabilir. Ama zaman geçtikce toplumda yalnız kalacaksınız. Evlenemeyeceksiniz, çocuklarınız olamayacak, mutlu aile yuvasından mahrum kalacaksınız. Geri dönüp baktığınızda bir gün, çekiciliğiniz kaybolmuş, olumsuz yerlerde harcadığınız cinsel gücünüz erkenden bitmiş olacaktır.

Geçen günleri geri getiremezsiniz. O zaman başınızı dövmenin, ah ben ne ettim demenin bir yararı yoktur. Ve unutmayınız ki, sapık ilişki içinde olanlar, aklını kullanmayanlardır. Allah diyor ki Yunus suresinin 100. Ayetinde: Aklını kullanmayanların üstüne pislik yağar. Buradaki pislik, sandığınız pislik değildir; bu acıdır, elemdir, üzüntüdür, hastalıktır, toplumda rezilliktir, kimsenin yüzüne bakamamaktır.

Yol yakın iken gerçeği arayıp bulun. Üstünde biraz düşünün, bu ilişkinin normal olmadığını hemen anlayacaksınız zaten. Kendinize yazık etmeyin, bu sizi bu dünyada mutsuzluğa, hep işlerinizin ters gitmesine götürür, öte dünyada acı bir azabın pençesine düşersiniz. Vakit varken kendinizi kontrol edin, nerde hatalar yaptıysanız, orda durun, geri dönün ve yolun doğrusuna yönelin.

Hiç biriniz, ben bu sapıklığa alıştım, bundan vazgeçemem demeyin. Bakınız Allah ne diyor: Gevşemeyin, inanıyorsanız, üstün olacak olan sizsiniz. Ali İmran 139

İnan, mutlaka üstün geleceksin.

Analar, babalar, öğretmenler ve toplumun eğitici kesiminde aklı başında olan herkes, televizyon yöneticileri, sunucular, gazete muhabirleri, köşe yazarları hemen herkes aynı tavrı ve yolu izlediği takdirde bu veba mikrobu gibi olan hastalık büyümeden önlenecektir. Unutulmasın ki, gelinen noktalarda bu sapık ilişkilerle ülkemizi yıkmak, bölmek, güçlü aile bağlarını parçalamak ve milletimizi çökertmek isteyenler vardır.


http://www.tanyolu.com/index.html

galipyetkin
11. January 2013, 10:35 PM
''Eşcinselliği içinizden iki erkek yapıyorsa, onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah tevvab’dır, tövbeleri çok kabul eder, Rahim’dir, merhametine sınır yoktur''. Nisa 16

Eziyet ve merhameti nasıl bağdaştırıyor sunuz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

merdem
11. January 2013, 11:45 PM
''Eşcinselliği içinizden iki erkek yapıyorsa, onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah tevvab’dır, tövbeleri çok kabul eder, Rahim’dir, merhametine sınır yoktur''. Nisa 16

Eziyet ve merhameti nasıl bağdaştırıyor sunuz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Eziyet=Escinsellige devam ettikleri müddetce eziyet edilir

Merhamet= Allah'in tevbe yoluyla affedegi günahlar vardir ve bu tevbelerden sonra Rahman'in merhametine siginilir

galipyetkin
12. January 2013, 12:31 AM
Yani...?

''Eziyet=Escinsellige devam ettikleri müddetce eziyet edilir'' demişsiniz; Allah eziyet edin mi demiş oluyor?

Yani Allah zalim mi diyorsunuz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

merdem
12. January 2013, 01:01 AM
halloooo, misal olarak; Zina yapanlara 100 sopayi Allah mi vuruyor? Emridir O'nun.

Aynen escinsellige devam edenlere de eziyet edin diye emrediyor biz mü'minlere, siz birakin ben sizin yerinize kendim eziyet ederimmi diyor ki Allah zalim oluyormus.

Günah isleyenler kullardir! O günahkarlara eziyet etmeleri emredilen Mü'min kullardir.

Ben Allah zalimdir diye bir kelime kullanmadim, haddime düsmez!

Tabiiki Allah "eziyet" edin diyor, yoksa yeni fetvalarda cübbelilerden yeni haberler mi duydunuz?

galipyetkin
12. January 2013, 01:35 AM
Haydaaa!

100 sopa da nereden çıktı?

Ayette ''100'' var da ''sopa'' nerede?

Sopayı kaybetmişler.

Olmayan ayete sokuşturulur, Allah'a da zulum atfedilirse değil sopa, daha neler neler kaybedilir.

bartsimpson
12. January 2013, 02:19 AM
Beyler yalan yanlış konuşmayın... eziyet felan ne o öyle ispatı burada yanlış biliyorsunuz...

http://haber.gazetevatan.com/akpden-baskanlik-teklifi-aldim/505690/11/Manset

siz daha iyi mi bileceksiniz...

merdem
12. January 2013, 02:43 AM
Beyler yalan yanlış konuşmayın... eziyet felan ne o öyle ispatı burada yanlış biliyorsunuz...

http://haber.gazetevatan.com/akpden-baskanlik-teklifi-aldim/505690/11/Manset

siz daha iyi mi bileceksiniz...

Bart Kardesim,

bu adam escinselligi türbanlilar ile bir mi tutuyor? Ne demek istiyor bunlari söylemekle ben anlamadim : "İpekçi sözlerine söyle devam etti: Mesela Hollanda'da ya da Belçika'da yaşasaydım kesinlikle politikaya girmiştim. Burda türbanlı insanları bile meclise almıyorlar, bir eşcinseli mi alacaklar? Bizim ülkemizde nerde o demokrasi? Bin tane kulp takarlardı, ömrüm azap içinde geçerdi."

Diyelimki türbanli hanimlarimiz "dindar" olduklari icin meclise alinmiyor, escinselligin ne alakasi var bu karsilastirma ile? Adam delimidir ne, hem Türkiye icin multi modern demeye getiriyor "türbanlilarin mecliste isi yoktur" demekle, bunun yanisira "escinselleri mi sokarlar meclise" diyerek Türk meclisini bir seriat devleti gibi gösteriyor.

Sahi merak ettim Türkiye ne gibi bir yer, türbana hayir escinsellige hayir :p hangi yoldan gidiyorlar. Ingilterede belli otobanlari soldan takip etmek lazim :D

Eger türkiyede yasiyorsan Allah sana kolaylik versin. Ben Almanya'da carsafli gezenlere zorluk cikaranlari hic görmedim, mecliste yer almaya kalkmadiklari müddetce en azindan.

Selam ve dua ile.

merdem
12. January 2013, 03:03 AM
Haydaaa!

100 sopa da nereden çıktı?

Ayette ''100'' var da ''sopa'' nerede?

Sopayı kaybetmişler.

Olmayan ayete sokuşturulur, Allah'a da zulum atfedilirse değil sopa, daha neler neler kaybedilir.


halloooo, misal olarak; Zina yapanlara 100 sopayi Allah mi vuruyor? Emridir O'nun.

Benimle alaymi ediyorsunuz acaba, misal olarak vermisim acikca da yazmisim.

Ayetlere benim bir sey soktugum yok, kopye yapistir oluyor benimki, ben sizler kadar Kur'an meallendirecek incelige eremedim henüz. Mellendirenlere seslenin, biz gibilerine yalan yanlis mealler sunuyorlar diye. En azindan calismalarinizi hizlandirin ve Islam'a bir hizmette bulunun, en mükemmel mealleri hazirlayin kendi anlayisinizla.

Ister sopa deyin, ister tenniste kullanilan, isterseniz baseballda kullanilan cinsinden araclar olsun, adi degnekte olabilir. Akliniza ne gelire, isterseniz bir gül sapi alin artik sizin anlayisiniza kalmis. Nedense bazi yerlerde sanki insanlar Allah'tan daha merhametliymis gibi davraniyorlar, oysa Rabbimiz din tatbik hususunda acimaniz tutmasin diyor, ola ya sizin buradada mealiniz baska olabilir.



Bizlerde haddimizi biliriz meallerinizden faydalanarak, Allah'a onu bunu yüklemeyiz en azindan.

Allah'a dinini ben ögretmeye kalkmiyorum. Mealler asagida:


İmam İskender Ali Mihr : Zaniye (zina yapan kadın) ve zani (zina yapan erkek); o zaman ikisinden herbirine yüz celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun. Eğer Allah'ın dînini (uygulama) konusunda, Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız; onlara merhamet sizi tutmasın (size mani olmasın). Ve onların (ikisinin) azabına, mü'minlerden bir grup şahit olsun.

Diyanet İşleri : Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.

Abdulbaki Gölpınarlı : Zinâ eden kadınla zinâ eden erkeğin herbirine yüzer sopa vurun ve Allah dinindeki bu hüküm husûsunda onları esirgemeniz tutmasın ve azaplarını da inananların bir bölüğü görsün.

Adem Uğur : Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

Ahmed Hulusi : Zina (evlilik dışı ilişki) yaşayan dişi ile zina eden erkek(e gelince). . . Her birine yüz değnek vurun! Eğer Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allâh'a ve sonsuz gelecek yaşam sürecine iman etmiş iseniz, Allâh'ın Dininde (sisteminde) o ikisi ile ilgili acıma sizi engellemesin (bilakis bu ceza onlara rahmet ve sevginin sonucudur). . . İman edenlerden bir kısmı da o ikisinin azabına şahit olsun.

Ahmet Tekin : Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine derilerini incitecek şekilde yüz kırbaç vurun. Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman ediyorsanız eğer, Allah’ın dininde, şeriatın hükümlerini uygulamada, acıma duygusu onları cezalandırmanızı engellemesin. Onların alenen cezalandırılması sırasında, onurlarını kıracak, kamuoyu baskısı ve tepkisi sağlıyacak ölçüde mü’minlerden bir cemaat de hazır bulunsun.

Ahmet Varol : Zina eden kadınla zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız Allah'ın dini(ni uygulama)da sizi onlara karşı acıma duygusu tutmasın. Onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit olsun.

Ali Bulaç : Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit bulunsun.

Ali Fikri Yavuz : (Bekâr olub da) zina eden kadınla zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, bunlara, Allah’ın dini hususunda (emirlerini yerine getirmekte) merhametiniz tutmasın. Müminlerden bir topluluk da, bunların ceza tatbikinde şahid olsun (hazır bulunsun ki, artık böyle bir fenalık işlenmesin).

Bekir Sadak : Zina eden kadin ve erkegin herbirine yuzer degnek vurun. Allah'a ve ahiret gunune inaniyorsaniz, Allah'in dini konusunda o ikisine acimayin. Onlarin ceza gormesine, inananlardan bir topluluk da sahit olsun.

Celal Yıldırım : Zina eden erkek ve zina eden kadından her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah'a ve Âhiret gününe inanıyorsanız Allah'ın dinin(in hükümlerini uygulamada) bunlardan yana bir şefkat ve acıma duygusu sizi tutmasın ve mü'minlerden bir topluluk da onlar hakkında uygulanan azâb (cezây)a şâhid olsunlar, (hazır bulunsunlar).

Diyanet İşleri (eski) : Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda o ikisine acımayın. Onların ceza görmesine, inananlardan bir topluluk da şahit olsun.

Diyanet Vakfi : Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

Edip Yüksel : Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz celde vurunuz. ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, onlara olan acıma duygunuz ALLAH'ın yasasını uygulamakta size engel olmamalı. İnananlardan bir grup onların cezalandırılma işlemine tanık olsun.

Elmalılı Hamdi Yazır : Zaniye ve zanî, hemen bunlardan her birine yüz değnek vurun, Allahın dininde bunlara bir acıyacağız tutmasın, Allaha ve Âhıret gününe gerçekten inanıyorsanız, hem mü'minlerden bir taife azâblarına şâhid olsun

Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Zina eden kadın ve zina eden erkekten herbirine yüz değnek vurun; eğer Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, Allah'ın dinini uygulamada bunlara bir acıyacağınız tutmasın! Ayrıca mü'minlerden bir grup cezalandırılmalarına şahit olsun!

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

Fizilal-il Kuran : Zina eden kadın ve erkeğin herbirine yüzer sopa vurunuz. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, O'nun dini konusunda onlara acımayınız. Onların ceza görmesine mü'minlerden bir grup da şahit olsun.

Gültekin Onan : Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Tanrı'ya ve ahiret gününe inanıyorsanız, onlara Tanrı'nın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya inançlılardan bir grup da şahit bulunsun.

Hasan Basri Çantay : Zina eden kadınla zina eden erkekden her birine yüzer değnek vurun. Eğer Allaha ve âhiret gününe inanıyorsanız bunlara, Allahın dîni (ni tatbıyk) hususunda, acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir zümre de bunların azabına (bu cezalarına) şâhid olsun.

Hayrat Neşriyat : Zinâ eden kadın ile zinâ eden erkeğin her birine yüzer sopa vurun; eğer Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız, Allah’ın cezâsı(nı tatbik) husûsunda o ikisine karşı bir acıma duygusu, artık size mâni' olmasın! Mü’minlerden bir topluluk da o ikisinin cezâsına şâhid olsun!

İbni Kesir : Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Allah a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini hususunda bir acıma tutmasın. Mü'minlerden bir grup da bunların azabına şahid olsun.

Muhammed Esed : İmdi, zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz değnek vurun ve eğer Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanıyorsanız, onlara karşı duyduğunuz acıma, sizi Allah'ın bu yasasını uygulamaktan alıkoymasın; ve inananlardan bir topluluk da onların cezalandırılmalarına şahit olsun.

Ömer Nasuhi Bilmen : Zina eden kadın ile zina eden erkekten herbirine yüzer değnek vurun, eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dinindeki bir emri tatbik ederken (bu ikisi hakkında) bir acımak sizi tutmasın ve (bunların cezalarına) mü'minlerden bir tâife de şahit bulunsun.

Ömer Öngüt : (Bekâr olup da) zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dinini tatbik hususunda o ikisine merhametiniz tutmasın. Müminlerden bir topluluk da onlara yapılan cezaya şâhit olsun.

Şaban Piriş : Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allah’ın dini konusunda sizi bir acıma tutmasın. Onlara verilen cezaya da müminlerden bir grup şahit olsun.

Suat Yıldırım : İmdi, zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve âhirete iman ediyorsanız, Allah’ın hükmünü uygulama işinde sakın acıma hissi sizi etkisi altına alıp da uygulamayı engellemesin. Hem onların bu cezalandırılmalarında müminlerden bir cemaat da bulunup şahid olsun!

Süleyman Ateş : Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkeğin her birine yüz değnek vurun; Allah'a ve âhiret gününe inananlar iseniz Allâh'ın cezâsını uygulamada sizi, onlara karşı acıma duygusu tut(up engelle)mesin. Mü'minlerden bir grup da onlara yapılan azâba şâhid olsun.

Tefhim-ul Kuran : Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit bulunsun.

Ümit Şimşek : Zina eden kadın ile zina eden erkeğin herbirine yüzer değnek vurun. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onlara olan şefkatiniz, Allah'ın dinini uygulamaktan sizi alıkoymasın. Mü'minlerden bir topluluk da onların cezasına şahit olsun.

Yaşar Nuri Öztürk : Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine... Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.


NOT:Rabbim! Nefsime hakim olmayarak, kullarini ( bilhassa Galip kardesimi ) bilerek de olsa bilmeden de olsa incitmekten beni uzak tut.

galipyetkin
12. January 2013, 10:35 AM
Sayın Merdem.

Yazınızın son satırı ile beni latif bir alaya alışla komik duruma düşürmek amacınız pek hoş kaçmamış. Ben size karşı benzer bir şekilde hareket etmeyeceğim. Tam tersine eksik ve yalnış bilgilendirilmenizden sizi arındırmak ve üzerinde düşünmek için bu güne kadar bu yönde bana göre en güzel açıklamaları yapmış Sitemizin de üyesi Sayın Hasan Akçay'ın şu meallendirmesini sindire sindire okumanızı ve ince bir ironinin nasil yapıldığını da öğrenmenizi sağlık vereceğim. Tıklayın ve sonuna kadar bir daha, bir daha okuyun!

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=3291&PN=1

Okudunuz mu? Neyin ne olduğunu ayırt edebildiniz mı? Özür ve teşekkür beklemiyorum. Bu yönde daha da ileri bazı meallendirmeler de var fakat daha ona hazır değilsiniz. Hasan Akçay'ın meallendirmesi sizin düşünce tarzınızda büyük bir devrimin başlangıcı olabilir; de aklınızı çalıştırabilirseniz tabii ki.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

merdem
12. January 2013, 03:53 PM
Sayın merden.

Yazınızın son satırı ile beni latif bir alaya alışla komik duruma düşürmek amacınız pek hoş kaçmamış. Ben size karşı benzer bir şekilde hareket etmeyeceğim. Tam tersine eksik ve yalnış bilgilendirilmenizden sizi arındırmak ve üzerinde düşünmek için bu güne kadar bu yönde bana göre en güzel açıklamaları yapmış Sitemizin de üyesi Sayın Hasan Akçay'ın şu meallendirmesini sindire sindire okumanızı ve ince bir ironinin nasil yapıldığını da öğrenmenizi sağlık vereceğim. Tıklayın ve sonuna kadar bir daha, bir daha okuyun!

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=3291&PN=1

Okudunuz mu? Neyin ne olduğunu ayırt edebildiniz mı? Özür ve teşekkür beklemiyorum. Bu yönde daha da ileri bazı meallendirmeler de var fakat daha ona hazır değilsiniz. Hasan Akçay'ın meallendirmesi sizin düşünce tarzınızda büyük bir devrimin başlangıcı olabilir; de aklınızı çalıştırabilirseniz tabii ki.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Saygideger Kardesim Galip,

isin aci tarafi nerede esasinda tahmin edebiliyormusunuz? Zina cezasi olarak ister kirbac kullanilmis olsun ister misvak, her ne sekilde olursa olsun bizler Allah'in Ayet'leriyle düpedüz alay ediyoruz, ister meallendirmede olsun ister cezalarin tatbikinde olsun.

Acinacak bir halimiz var. Ister dünyanin en degerli alimlerinin mealleri olsun, ne isimize yariyorki? Kalkmis Ayet'ler üzerinde tartisiyoruz.

Üzücü, aci tarfina gelelim meselenin; ben bu günüme kadar hic duymadim ve görmedim zina yapan birinin ( Iran ve Arabistan'da ölcüsüz uygulanan cezalardan bahsetmiyorum ) her ne vurulursa vurulsun tatbik edildigini. Allah'in emirlerini geregince uygulayamayicak olursak kimin ne isine yarar.

Her seyden evvel zina yapanin ya kendisinin bunu aciklamasi lazim yada sahitler dolayisiyla ispatlanmasi lazim.

Itiraf edene rastladinizmi, yoksa sahitlik getirenler oluyormu? Hayir, yanliz zan üzerine birtakim kisiler bazi insanlar hakkinda bir seyler uyduruyorlar ve böylece bu zanlardan dolayi iftiraya ugruyanlar hayatlarinda oldukca zarar görebiliyorlar.
Gercekten zina yapanlar ise serbestce dolasip bildiklerini okumaya devam ediyorlar.

Bilmen anladiniz mi ne demek istedigimi. Saygideger alimlerimiz, bilenlerimiz ellerinden geldigi, mümkün oldugu kadar Rabbimizin Ayet'lerini bizlere anlasimli bir sekilde meallendirmeye ve hizmetlerimize sunmaya gayret ediyorlar, Allah hepsinden razi olsun. Sizden de ayrica Rabbim razi olsun. Sundugunuz bilgilerinizi elimden geldigince takip ediyorum.

Fakat dedigim gibi uygulamaya gelince herkes yine ayri bir havadan caliyor. Zinanin cezasi: uygulama olmadiktan sonra ne dense havadir.
Escinselligin cezasi: uygulama yapilmadiktan sonra havadir.

Bu attigimiz havalarin Din Günü'nde hesabini nasil verecegiz diye düsünen varmidir acaba? Biz insanoglu alismisiz toplum olarak yasamaya, icimizde binbir türlü karakterde insanlar var, hatalari olanlari, günahlari olanlari...saymakla bitmez.

Rabbimiz kötülük edeni affedersek bizleri mükafatlandiracagini ifade ederken, büyük günahlari isleyeni de affedelim iyilik yapalim diyormu? Tevbe edenlere evet iyilikte devam edelim.

Allah'in Ayetlerini örtmeden meallendirmek + emirlerini, yasaklarini, ikramlarini tüm kabul edip uygulamak = Allah'in rizasini kazanmak. Hak budur.

Saygi ve selamlarimla.

Yazilarimi ve sorularimi cevaplandirmaniz en azindan bana kiymet verdiginizi ifade eder, tesekkür ederim.

bartsimpson
12. January 2013, 06:06 PM
zina konusunda cezai müeyyide uygulanması hep benim kafamı kurcalamıştır.

neden ceza???

şartlar enteresan, şahit lazım.

bu devirde ya porno yıldızı olucan yada ulu orta sevişen fantezi sahibi çılgın.

ikisi de günümüzde mümkün.

peki ceza uygulaması mümkün mü?

işin garibi fantazi ve porno düşkünü batı refah içinde, biz sakınan (güya) müslümanlar pislik içinde...

ben öyle olalım demiyorum ama bu iştede bir incelik var.

uzman arkadaşlar önceki, sonraki ayetler yada ayet bütünlüğü olarak incelerse daha netlik kazanır gibime geliyor.

vay zina yaptı 100 deynek.

"e sanane be alan razı veren razı, sana ne oluyor" derse adam???

"ben senin kapalı kapılar ardında ne yaptığını biliyormuyum..."

bak üşümezsoy mu ne 70-80 yaşında adam 14 yaşında kıza tecavüz etti kapalı kapılar ardında, "kendi rızası" dediler, anası da onayladı...

buna ne diycez...

"rıza" var...

"hee ya rıza var mehmet var bide sen varsın bu kadar yavşak olan"

fiske vuramazsın fiske... bırak 100 kırbacı...

bir de o dönemde sahip olunan el altında bulunan cariyeler meselesi var...

bu mesele, soy, neshep, miras ve aile kavramları ile ilgili gibi geliyor bana...

utandırma, rezil etme ve diğer cezalar da toplum vicdanında iz bırakan hadiselerdir.

bu tür meseleler küçük yerlerde yıllarca unutulmaz.

ama dünya artık bir köy olmuş biz göçebe...

doğrusunu ben bilemiycem, bilen birisi çıkar inşaallah...

merdem
13. January 2013, 02:19 PM
Saygideger Kardesim Galip,

verdiginiz linki ziyaret ettim, dogrusunu söylemem gerekirse ben o yazilari kendi aramalarim sonucunda bulmus ve okumustum bundan aylarca evveli.

Hasan Akcay'dan gercekten bir cok seyler ögrenebilirim, sagolsun bizleri aydinlatma gayretinde. Fakat, evet fakat diyorum, dini bilgiler argo bir dille müstehcen bir sekilde ögretilmez. Müslüman demek dagdan inme capulcu gurubu degildir. Kelime zenginligi bol olan türkcemizde anlasilmasi gayet kolay olan temiz bir üslubla ifade edildiginde her tür insan anlayabilir. Illede Istanbul sokak sivesini kullanmak gerekmez, her seyin bir adabi olmalidir.


Ha internet yoluyla yazisiyoruz ha yüzyüze konusuyoruz, olgun ve düzenli bir üslupta kalalim lütfen. Birbirimizi görmüyor olabiliriz, ama bizleri her an icin gören duyan yüce varligi unutmayalim.

Bazi videolarda ve siterlerde ara sira rastliyorum ve kendi fikrimi söylemek istiyorum; bir Prof. Dr. ünvani olan kisilik : dur lan yerinde, bana bak oglum, hadi be ordan dangalak herif, bir sokak karisi gibi konusma, atma be yeter artik vb. terimler kullanmaya meyilli olursa, Islam'in ana sifatlarindan olan TAKVA'yi nasil ögretebilirki bizlere. Benim kiziminda Dr. Diplom ünvani var biolojide, kendine bir hayri yoksa millete nasil hayri dokunsun!

Saygi ve selamlarimla.

galipyetkin
13. January 2013, 08:43 PM
1- Zinanın illaki meallerde verildiği gibi cezalandırılmasından yana olan Sayın Merdem yanında Sayın Bartsimpson iki kişi arasında olan rızaya dayalı bir olgudur; cezalandırılamaz derken Sayın Hasan Akçay evlilik birliğini ilgilendiren ve ve toplumu rencide edici bir mesele olduğundan ciltlenip/teferruat gözlerden kaçırılmadan, açığa çıkartılıp toplum önünde toplumca cezalandırılmasını istemektedir. Bu günkü Türkiye Cumhuriyet hükümeti ise olayı şikayete bağli olmayan torlumsal suç kabul etmişken, na yazık ki Maide-49. ayete rağmen, kanunu Avrupa Birliğinin denetimine sunmuş ve ne yazık ki buradaki denetim sonucu bu günkü yasa maddesi kabül edilerek toplumsal suç ortadan kaldırılarak yalnızca eşe tanınan ve zamana ve şikayete bağlı suç haline getirilmiştir. Görülüyor ki Kur'an'ın hükümlerini her kesim ayrı ayrı anlayıp uygulama istemekte Kur'an'ın ne getirdiğinin araştırılmak istenmemesi bilhassa ''İFK'' olayı ile orada ve Nur-2'de geçen her kelimenin manâsının araştırılıp soruşturulup konunun açıklığa kavuşturulmaması istismara yol açmakta, adaletsizlik doğurmakta, bazı ülkelerde haksız suçlamalarla kadınlara zulüm yapılmakta.

2- Hasan Akçay'ın ''zina'' hakkındaki açıklamalarının neresinde argo ve müstehcen, adaba aykırı ve sokak şivesinin kullanıldığını ben bu güne kadar fark etmedim, Sayın Merdem sizden başka birinden de böyle bir şikayet gelmedi. Acaba bu yönde bizi aydınlatabilir misiniz?

merdem
13. January 2013, 10:15 PM
1- Zinanın illaki meallerde verildiği gibi cezalandırılmasından yana olan Sayın Merden yanında Sayın Bartsimpson iki kişi arasında olan rızaya dayalı bir olgudur; cezalandırılamaz derken Sayın Hasan Akçay evlilik birliğini ilgilendiren ve ve toplumu rencide edici bir mesele olduğundan ciltlenmeyip/gözlerden kaçırılmayıp, açığa çıkartılıp toplum önünde toplumca cezalandırılmasını istemektedir. Bu günkü Türkiye Cumhuriyet hükümeti ise olayı şikayete bağli olmayan torlumsal suç kabul etmişken, na yazık ki Maide-49. ayete rağmen, kanunu Avrupa Birliğinin denetimine sunmuş ve ne yazık ki buradaki denetim sonucu bu günkü yasa maddesi kabül edilerek toplumsal suç ortadan kaldırılarak yalnızca eşe tanınan ve zamana bağlı şikayete bağlı suç haline getirilmiştir. Görülüyor ki Kur'an'ın hükümlerini her kesim ayrı ayrı anlayıp uygulama istemekte Kur'an'ın ne getirdiğinin araştırılmak istenmemesi bilhassa ''İFK'' olayı ile orada ve Nur-2'de geçen her kelimenin manâsının araştırılıp soruşturulup konunun açıklığa kavuşturulmaması istismara yol açmakta, adaletsizlik doğurmakta, bazı ülkelerde haksız suçlamalarla kadınlara zulüm yapılmakta.

2- Hasan Akçay'ın ''zina'' hakkındaki açıklamalarının neresinde argo ve müstehcen, adaba aykırı ve sokak şivesinin kullanıldığını ben bu güne kadar fark etmedim, Sayın Merden sizden başka birinden de böyle bir şikayet gelmedi. Acaba bu yönde bizi aydınlatabilir misiniz?

Bir ücüncü sahis hakkinda sizinle tartismaya girismek gibi bir niyetim yok, en azindan bir teshir olacagi icin burada kopyalayip yapistirmam zaten lüzumsuz. Görüslerimiz ayni olmayabilir, olmasida sart degil. Benim acimdan uygun görmedigim size normal gelebilir. En azindan alisik degilim Hasan Kardesimizin anlatis sekline. Anlamak istemiyorsaniz farketmez, birakalim konuyu. Zamanimizi bilgimizi arttirmakla degerlendirelim.

Merakli olanlar kardeslerimiz var ise bu konuda, verdiginiz linki zaten yoklamislardir.

galipyetkin
14. January 2013, 12:02 AM
Sayın merdem.

''Hasan Akcay'dan gercekten bir cok seyler ögrenebilirim, sagolsun bizleri aydinlatma gayretinde. Fakat, evet fakat diyorum, dini bilgiler argo bir dille müstehcen bir sekilde ögretilmez. Müslüman demek dagdan inme capulcu gurubu degildir. Kelime zenginligi bol olan türkcemizde anlasilmasi gayet kolay olan temiz bir üslubla ifade edildiginde her tür insan anlayabilir. Illede Istanbul sokak sivesini kullanmak gerekmez, her seyin bir adabi olmalidir.''

diye aleyhinde yazarken Sayın Hasan Akçay 3. kişi durumunda değil miydi?

Hasan Akçay'ın benim kendisini savunmama ihtiyacı yok. Yetkin bir kişilik. Fakat son zamanlarda Sayın Hasan Akçay'ın gerek yaşı gerek hastalığı veya hasta olma ve bu nedenlerle kendisinin cevap verememe ihtimaline karşılık, bu konu için kendisini ben tavsiye etmiş isem, onun görüşlerini kabul eden biri olduğum ortadadır, bu nedenle kendisini de savunma hakkımın olduğu kanaatındayım. Onun için bir evvelki yazımda 2. sıradaki soruma rahatlıkla, içiniz müstarih olarak yanıt verebilirsiniz. Ama vermeye de mecbur da değilsiniz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

bartsimpson
14. January 2013, 01:18 AM
1- Zinanın illaki meallerde verildiği gibi cezalandırılmasından yana olan Sayın Merden yanında Sayın Bartsimpson iki kişi arasında olan rızaya dayalı bir olgudur; cezalandırılamaz derken Sayın Hasan Akçay evlilik birliğini ilgilendiren ve ve toplumu rencide edici bir mesele olduğundan ciltlenmeyip/gözlerden kaçırılmayıp, açığa çıkartılıp toplum önünde toplumca cezalandırılmasını istemektedir. Bu günkü Türkiye Cumhuriyet hükümeti ise olayı şikayete bağli olmayan torlumsal suç kabul etmişken, na yazık ki Maide-49. ayete rağmen, kanunu Avrupa Birliğinin denetimine sunmuş ve ne yazık ki buradaki denetim sonucu bu günkü yasa maddesi kabül edilerek toplumsal suç ortadan kaldırılarak yalnızca eşe tanınan ve zamana bağlı şikayete bağlı suç haline getirilmiştir. Görülüyor ki Kur'an'ın hükümlerini her kesim ayrı ayrı anlayıp uygulama istemekte Kur'an'ın ne getirdiğinin araştırılmak istenmemesi bilhassa ''İFK'' olayı ile orada ve Nur-2'de geçen her kelimenin manâsının araştırılıp soruşturulup konunun açıklığa kavuşturulmaması istismara yol açmakta, adaletsizlik doğurmakta, bazı ülkelerde haksız suçlamalarla kadınlara zulüm yapılmakta.

2- Hasan Akçay'ın ''zina'' hakkındaki açıklamalarının neresinde argo ve müstehcen, adaba aykırı ve sokak şivesinin kullanıldığını ben bu güne kadar fark etmedim, Sayın Merden sizden başka birinden de böyle bir şikayet gelmedi. Acaba bu yönde bizi aydınlatabilir misiniz?

Seni seviyorum Galip Abi :)

merdem
14. January 2013, 01:23 AM
Sizin icin normal olabilir, benim icin normal degil Hasan Kardesimizin ifade sekli. Dedigim gibi, siz bana o linki vermeden önce okumus idim yazilari, cünkü hanifdostlari hanifler sitesinden evvel bulmustum, ama üye olmak aklimdan gecmedi, bana göre hanifler.com daha uyumlu, bu yüzden buradayim.

Demeyin ki döneklik ediyorum, dedikodu misali istemedim burada yayinlamak, madem arzu ediyorsunuz asagida bir iki satiri kopye ettim, gerci tümüyle okumadim bir iki sayfasindan alinti yaptim, kopyeleri degisik yazi bicimlerinde sunuyorum, öbür notlar bana aittir.
***

Sani yüce Rabbimizin uygun gördügü en son Resul, ki isminin anlami "ÖVÜLMEK" manasinda MUHAMMED'dir, ki ne güzel bir sekilde Rabbi tarafindan sereflendirilmistir. Son resulden ( selam olsun ona ) bahsederken saygi ile bahsedilir en azindan, Rabbimizi sevdiklerini bizler de sevmeliyiz. Nasil ki Atatürk'ü ve bir takim kisilikleri saygi ile aniyorsak bir türk olarak, peygamberimizi de bir müslüman olarak saygi ile anmaliyiz.

İşte başka bir örnek (Mevdudi’nin "Tefhimu’l Kuran"ından):

... bir defasında Hz Peygamber (s.a), kölesi Abdullah b. Müsa’de el-Fezarî ile kızı Hz Fatıma’nın evine gider. O zaman Hz Fatıma’nın üzerinde ayaklarını açıkta bırakan bir entari vardı; başını örtse ayakları, ayaklarını örtse başı açıkta kalıyordu. Hz Peygamber (s.a) kızının utandığını görünce "Zararı yok, yalnızca baban ve kölen var," buyurdular. (Enes b. Malik’ten Ebu Davud, Ahmed, Beyhaki)

Hz Fatıma’nın halini gözünüzün önüne getirin: başını örtse ayakları, ayaklarını örtse başı açıkta kalıyordu. Neyle örtüyordu? Entarisinin eteğiyle. Eteğini başına kaldırınca vücudunun nereleri açılır?

Anladınız mı? Yüzünüz kızardıysa anladınız demektir.


Allah’ın Elçisine atılan şu iftiraya bakın. "Zararı yok," demiş; "yalnızca baban ve kölen var." Ne biçim babaymış, ne biçim adammış?

İftira rivayetindeki Peygamber kelimesine bakın. Hemen ardında (s. a) var: sallallahu aleyh yani saygı ona. İftiracılar Allah’ın Elçisini o kadar çok sevip sayıyor ki onun adını her anışta kesinlikle (s.a) diyorlar, saygı ona.

Ama bu, onların Peygamber eşlerini kölelerin önünde teşhircilik yapan kadınlar olarak ve Allah’ın Elçisini kızını erkek kölelerine peşken çeken (nasıl desem) .... ahlaksızın biri olarak göstermelerine asla engel değil.

***

Özürü kabahatinden büyük, sözüm ona hadiskalburcularini tenkid ediyor:

Örneğin Osmanlı sarayındaki cariyeler iğdiş harem ağalarına acaba nasıl bakarlardı erkeksizlik canlarına tak edince? O iğdiş erkekleri nasıl da canları çekerdi; onları çil çil altınlarla razı edip yataklarına almazlar mıydı? Emin misiniz?



Bir de Hatice’nin, evlenmeden önce, Muhammed adındaki tâbisini düşünün. Ve Muhammed’in, Hatice’nin hangi ziynetlerine muhtaç olmadığını.



Seçiminizi yapın:



Nûr 31’deki ziynetler Hz hatice’nin vücudunun şehvet uyandıran yerleri midir, takıları mı?



Hatice örneğin altın zincirini Muhammed’e nasıl gösterirse sakınca olmaz; ziynetin takıldığı yer olan memelerini açarak mı ya da zinciri çıkarıp blüzünün üstüne takarak mı?
***
Kadinlardan bahsedilyor Ayette herhalde belli bir hayvan sinifindan degil. Sanki cahilliye devrinde kadinlar ayakli mücevher dükkaniymis gibi, nereden biliyorlar öyle süsler takindiklarini. Veyahutta sanki kadinlar o devirde esirler gibi uzun zincirlere vurulmuslar da, ta göbeklerine kadar iniyormus, inmesine insin de biraz üslublu olarak izah edilse daha iyi olurdu.

Nûr 31’e göre gerdanda takılı kolyenin teşhiri yasak değil; teşhir edilmemesi gereken, memeleri aşıp göbeğe ulaşan zincir.

Bu ne bicim ifade seklidir böyle?

İkincisi takı yeşhirciliği Nûr 60’a göre yasaktır. Açık ve net:



Cinselliği kalmamış olup oturan kadınlar, takı tehirciliği yapmaksızın, giysilerini atabilirler –gayre müteberricatin bi ziynet in...



Burdaki ziynetlerin takı olduğu kesin çünkü cinselliği kalmamış olup evde oturan kadınlar onlar; bir bakıma yatalak. Vücutları pörsümüş; itici. Onu gidermek için takıp takıştırabilirler.



Yoksa o kadınların pörsümüş, itici vücudu eğer erkeklerin şehvetini uyandırıyorsa duvarlar da uyandırır. Duvarları tesettüre soksunlar.
***
Akarkadir isimli üyenin tenkidleri ve bir iki üyeden kisa tenkid var.
http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=3291&PN=1&TPN=24

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=3291&PN=1&TPN=25

***
Hasan Beyin öbür yazilarina göz atmadim, degisik konularda da yazilari olabilir. Mevzuu ettigimiz konuyu ele aldim sadece.


***

galipyetkin
14. January 2013, 07:29 AM
Sayın merdem.

Siz, şair Can Baba/Can Yücel'in şiirlerini okudunuz mu?

Siz Altunç Altındal'ın ceza hakimi tarafından hakaret kastıyla ''Ermeni''ye benzetilmesi üzerine, duruşma esnasında pantalon ve klotunu indirip müslüman olduğunu bu yolla ispat ettiğini duydunuz mu?

Siz, Mevlânâ'nın mesnevisinde kadınların cinsel tatmin için ahırda hayvan altına yattığını anlattığını, ama asıl maksadının bu olmadığını zanneder miydiniz?

Siz Ayetinde Allah'ın kullandiği ''FERC'' kelimesinin ne ifade ettiğini bilmiyor musunuz?

da, meramını en iyi şekilde ifade etmek için kullandiği tam hakikatlere vurgu yapan masum kelimeleri kullanmasından dolayı Sayın Hasan Akçay'ı değersizleştirmek için dilinize dolamaya kalksanız da çamura düşmesiyle değer kaybetmeyen ''Altın'' gibi Hasan Akçay da değerinden bir şey kaybetmezken, anlamsız bir kınama zannından öte bir anlam ifade etmeyen bence ''laf ola beri gele'' kabilinden kullandiğiniz ifadeler sizinle Hasan Akçay'ın mukayesesine sebep olmaktadır. Çoğunluk ne, ve nasıl düşünür bilebilir misiniz? Yahut tahmin edebilir misiniz?.....

Bence kişiler üzerinden kınamalar yazacağınıza yalnızca kendi tefekkürlerinizi/ düşüncelerinizi ifade ile, sade olarak ve maksadınız anlaşılır şekilde onları bize aktarırsanız, daha iyisini, daha güzelini açıklama çabasından başka bir amacı olmayan kişileri de karalamaya çalışarak üzmemiş ve yıldırımları üzerinize çekmemiş olursunuz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin
14. January 2013, 08:38 AM
Sayın Bartsimpson.

Gönüller karşılıklı.

Teşekkür ederim.

Galip Yetkin.

merdem
14. January 2013, 12:13 PM
Sayın merden.

Siz, şair Can Baba/Can Yücel'in şiirlerini okudunuz mu? OKUMADIM

Şiz Altunç Altındal'ın ceza hakimi tarafından hakaret kastıyla ''Ermeni''ye benzetilmesi üzerine pantalon ve klotunu indirip müslüman olduğunu bu yolla ispat ettiğini duydunuz mu? OKUMADIM

Siz, Mevlânâ'nın mesnevisinde kadınların cinsel tatmin için ahırda hayvan altına yattığını anlattığını, ama asıl maksadının bu olmadığını zanneder miydiniz? OKUMADIM Yukarida saydiklarinizi okumaya mecburmuydum acaba?

Siz Ayetinde Allah'ın kullandiği ''FERC'' kelimesinin ne ifade ettiğini bilmiyor musunuz? Ahlak cevresi icinde kullanililan terimler olmali herhalde.. nasil tibbi sahada, aileler arasinda ve meclislerde de edebi bir sekli vardir.

da, meramını en iyi şekilde ifade etmek için kullandiği tam hakikatlere vurgu yapan masum kelimeleri kullanmasından dolayı Sayın Hasan Akçay'ı değersizleştirmek için dilinize dolamaya kalksanız da çamura düşmesiyle değer kaybetmeyen ''Altın'' gibi Hasan Akçay da değerinden bir şey kaybetmezken, anlamsız bir kınama zannından öte bir anlam ifade etmeyen bence ''laf ola beri gele'' kabilinden kullandiğiniz ifadeler sizinle Hasan Akçay'ın mukayesesine sebep olmaktadır. Çoğunluk ne, ve nasıl düşünür bilebilir misiniz? Yahut tahmin edebilir misiniz?.....EDEP herzaman gecerlidir ve üstündür.

Bence kişiler üzerinden kınamalar yazacağınıza yalnızca kendi tefekkürlerinizi/ düşüncelerinizi ifade ile, sade olarak ve maksadınız anlaşılır şekilde onları bize aktarırsanız, daha iyisini, daha güzelini açıklama çabasından başka bir amacı olmayan kişileri de karalamaya çalışarak üzmemiş ve yıldırımları üzerinize çekmemiş olursunuz. Cogunlugun hakli gördügü seyler her zaman dogrumudur? Cogunlugun fikirleri degilmidir bizleri yaniltan?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Diger yazimda da belirttigim gibi, tartismaya hic niyetimin olmadigini ifade etmistim. Kendinizi hakli görüyor iseniz, zaten haklisinizdir, mesele yapmayin. Herkesin kendine göre görüsleri vardir. Kimse de kimseye zorla fikirlerini kabul ettiremez. Israr edip durmayin bu konuda lütfen.

merdem
14. January 2013, 12:46 PM
Sunu da belirtmek isterim, islami bir ortamda gecmedi cocuklugum ve gencligim. Ama yinede kendime göre görüslerimi olusturdum.

Ilk okudugum roman Victor Hugo' nun Sefiller kitabiydi. Romanda gecen insafliksizlari, haksizliklari, sefilligi, öksüzlerin acilarini, kadinlarin caresizligini vb. bir cok manevi duygulari iceren olaylari büyük bir aci ile okudum gözyaslari icinde.

Hayatin zorlugunu, insanlarin suistimalliklerini derin bir sekilde izdirap icinde izledim.

Uzun zaman tesirinden kurtulamadim. Her insanda ayni tesiri birakmaz, kimisi laf olsun torba dolsun diye okur, kimisi okuduklarindan ders almak bir seyler ögrenmek icin okur.

Insanoglu hangi sartlar altinda olursa olsun, nerede yetisirse yetissin Rabbini tanimasi icin sonsuz yollar vardir. Hangi kaynak olursa olsun ilham alinacak sonsuz örnekler vardir. Insan insan oldugunu hic bir terbiye görmedende anliyabilir, kendini yetistirebilir. Illede cogunlugun ardindan gitmesine lüzum yoktur.

Belki siz okumamistir, kis bir özet sunayim:

Yazar, Sefiller‘i on dört yılda tamamlamıştır. Sefiller Romanında, bir suçlunun yaşam öyküsü anlatılmıştır. Victor Hugo, bu romanda yoksul, kenar mahalle yaşamını toplumcu bir gözle incelemiştir. Sefiller, toplumsal bir belge niteliğinin yanında, oldukça sürükleyicidir. Victor Hugo‘nun bu eserinde roman kahramanı, Jean Voljean’dır. Ekmek çaldığından, kürek cezasına çarptırılır. Kaçmaya kalkınca 19 yıl ceza çeker. Hapisten çıkınca kimse ona iyi davranmaz. Bir psikopos onu, evine aiır. Şamdanlarını çalar, yakalanır. Psikopos şikayetçi olmak bir yana iki şamdan daha armağan eder. Bu olay yaşamın dönüm noktasıdır. Adını Medeleıne olarak değiştirir. Zengin olur. Belediye başkanı seçilir. Fantin adlı bir kadını Komiser Javert’in elinden kurtarır. Javert, onun kimliğini, merak etmektedir. Jean Voljean adında birinin yakalandığını öğre*nince, kendi adına suçsuz birinin yakalanmasına razı olmaz. Komiser Javerte teslim olur. Bir süre sonra tekrar hapisten kaçar. Fantine’in kızı Cassette’i büyütmek istese de, Javert yine peşinde*dir. Bir manastırda yaşar. Bu arada Cossette büyür ve Marius adında bir üniversite öğrencisine aşık olur. İhtilal başlamıştır. Cumhuriyetçilerce yakalanan Javert’in İdamından önce kaçmasına göz yumar. Vicdan azabı ve minnettarlık duyguları içinde görevini yapamadığını hisseden Komiser Javert Seine nehrine kendini atarak intihar eder. Marius’la Cossette evlenir. Yaşlı Jean Valjean öldüğünde başucunda piskoposun verdiği şamdanlar yanmaktadır.

aorskaya
15. January 2013, 04:04 PM
Sayın merden.

Yazınızın son satırı ile beni latif bir alaya alışla komik duruma düşürmek amacınız pek hoş kaçmamış. Ben size karşı benzer bir şekilde hareket etmeyeceğim. Tam tersine eksik ve yalnış bilgilendirilmenizden sizi arındırmak ve üzerinde düşünmek için bu güne kadar bu yönde bana göre en güzel açıklamaları yapmış Sitemizin de üyesi Sayın Hasan Akçay'ın şu meallendirmesini sindire sindire okumanızı ve ince bir ironinin nasil yapıldığını da öğrenmenizi sağlık vereceğim. Tıklayın ve sonuna kadar bir daha, bir daha okuyun!

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=3291&PN=1

Okudunuz mu? Neyin ne olduğunu ayırt edebildiniz mı? Özür ve teşekkür beklemiyorum. Bu yönde daha da ileri bazı meallendirmeler de var fakat daha ona hazır değilsiniz. Hasan Akçay'ın meallendirmesi sizin düşünce tarzınızda büyük bir devrimin başlangıcı olabilir; de aklınızı çalıştırabilirseniz tabii ki.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Selamun aleyküm,

Aslında, yazıma alıntı yaparakmı yoksa, doğrudan girip sonra alıntılayarakmı devam edeyim diye terddüt etmekteyken bu alıntı ile başlamayı uygun gördüm.

Bu başlıkta geçen bütün yazıları baştan sona okudum. Konuya ilişkin öğrenme/öğretme amacından ziyade daha çok kişisel çekişmelere düşülen durumları gördüm.

Bu duruma gelinmesine sebep olan kısımları incelediğimde üzülerek bir hususu tespit ettim.

Sevgili Galip kardeşim,

Siz, hangi konuda olursa olsun, sizin görüşlerinize uymayan bir görüş beyan edildiğinde, bu görüşü yine konuyla ilgili delillerinizi, kendi anlayışlarınızı ortaya koyarak çürütmek yerine, görüş sahibini görüşü yüzünden küçük gören tavırda yazılarla sorular yönelterek şüpheye düşürmeye çalışıyorsunuz.

Ben de şahsen bu tutumunuzla ilgili olarak daha önce de sizi tenkit etmiştim.

Aslında, burada yazdıklarım yanlış algılanarak, tartışmayı daha da büyütecek şeylerden kabul edilecekse de ben aynı görüşte olmayacağım.

Tartışma olmasın, konu uzamasın diye bir şeylerin üstü kapatılıp görmezden gelindikçe, bu yaklaşımda olan kimselerin hatalarını görme imkanı olmayacağından hep benzeri davranışlara devam edeceklerdir.

Ama, rabbin şahitliğini de unutmadan, haksız olanı ve haklı olanı açıklamaya çalışmak burada tanık olan herkesin görevidir. Ben de bu nedenle kendime göre haklı-haksızı göstermek ve haksız olanın hatasını düzeltmesine yardımcı olmak istiyorum.

Tartışmaları yatıştırmak, ortadan kaldırmak gerektiğinden, yanlış anlaşılacak olsam dahi doğruları söylemem gerekirse, bu durum galip kardeşimin aynı düşünmeyen kardeşimize üslübundan, yanlış yaklaşımından kaynaklanmaktadır.

Şimdi son olarak yukarıya alıntıladım yazınızdaki tutarsızlığı delil olarak göstermek ve hatanızı görmenizi beklemeyi düşünüyorum.

1- Sayın merden.

Yazınızın son satırı ile beni latif bir alaya alışla komik duruma düşürmek amacınız pek hoş kaçmamış. Ben size karşı benzer bir şekilde hareket etmeyeceğim.

Bunu söyleyen galip kardeşim, aşağıdakini de söyleyebilmiştir:

2 -de aklınızı çalıştırabilirseniz tabii ki.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

İyiki hakaret etmiyorsunuz değilmi galip kardeşim? Sizin gibi düşünmeyen birini aklını çalıştıramayan olarak görmek hakaretten daha vahim bir niteleme değilmidir?


Artık, ciddi olarak yazarların fikirlerine karşı tutumunuzu gözden geçirmenizi ve sadece yanlış bulduğunuz kısmı alıntılayarak, doğrusunu yazmanız gerektiğini umarım görür ve bundan sonra böyle yapabilirsiniz.

selamlarımla,
aorskaya

aorskaya
15. January 2013, 04:10 PM
''Eşcinselliği içinizden iki erkek yapıyorsa, onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah tevvab’dır, tövbeleri çok kabul eder, Rahim’dir, merhametine sınır yoktur''. Nisa 16

Eziyet ve merhameti nasıl bağdaştırıyor sunuz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.


Karşılıksız olarak yapılan eziyet durumu yoksa, siz nasıl başdaştıramadığınızı açıklayabilirmisiniz?

Suçlu birine, suçu karşılığı belirlenen ceza ona eziyet değilmidir? Aynı kimse suçlu iken, tövbe ile af dileyip gerçekten pişmanlığını gösterse ona merhamet edilmesi anlaşılamaz, kabul edilemez şeymidir?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
15. January 2013, 04:15 PM
Yani...?

''Eziyet=Escinsellige devam ettikleri müddetce eziyet edilir'' demişsiniz; Allah eziyet edin mi demiş oluyor?

Yani Allah zalim mi diyorsunuz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Zalim, haksız yere eziyet edenlere denir. Rabbimizin, bir şeyi suç ve bir eziyetide o suça karşılık olarak belirledikten sonra; o suçu işleyene, belirlenen eziyetin uygulanmasını istemesi zalimliğini değil, adaletliliğini gösterir.

Bu konudan bağımsız olarak güncelö bir durumu örnekleyerek size bir soru soralım.

Sizin önemli tutarda paranızı çalan bir hırsıza verilen hapis cezası da ona yapılan bir eziyet değilmidir?

Eziyet sadece, şahsın vücuduna vurulan darbe, yada başka etkiler sonucumu olur?

Size hırsıza verilen hapis cezası yeterliyse, siz zalimmi olursunuz?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
15. January 2013, 04:18 PM
Haydaaa!

100 sopa da nereden çıktı?

Ayette ''100'' var da ''sopa'' nerede?

Sopayı kaybetmişler.

Olmayan ayete sokuşturulur, Allah'a da zulum atfedilirse değil sopa, daha neler neler kaybedilir.

Siz, bu tarz alaycı sözlerle rabbimizin kelamına yaklaşmakta nasıl bir hataya düştüğünüzü görmeden sopayı kaybetmişler diye, ne anlatmaya çalıştığınızı ifade edemeyen yazılar yazmaya devam ederseniz, sizi dikkate almak en azından zaman kaybı olur galip kardeşim.

Kuranda zina edenlere 100 sopa yerine 100..... ne vardır? Şimdi bari bunu delillerinizle açıklarmısınız?

Size göre 100 sopa yoksa ne vardır?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
15. January 2013, 04:29 PM
Bart Kardesim,

bu adam escinselligi türbanlilar ile bir mi tutuyor? Ne demek istiyor bunlari söylemekle ben anlamadim : "İpekçi sözlerine söyle devam etti: Mesela Hollanda'da ya da Belçika'da yaşasaydım kesinlikle politikaya girmiştim. Burda türbanlı insanları bile meclise almıyorlar, bir eşcinseli mi alacaklar? Bizim ülkemizde nerde o demokrasi? Bin tane kulp takarlardı, ömrüm azap içinde geçerdi."


Merdem kardeşim,

Hayır, eş tutmuyor. Aksine bu sözüyle türbanlıları, meclise girmede eşcinsellerden daha öncelikli, daha hak sahibi bulan laflar etmiş!

"Türbanlıları bile .... almıyorlar" sözünde, onların kendilerinden önce alınması gerekenler olduğunun kabulü vardır.


Diyelimki türbanli hanimlarimiz "dindar" olduklari icin meclise alinmiyor, escinselligin ne alakasi var bu karsilastirma ile? Adam delimidir ne, hem Türkiye icin multi modern demeye getiriyor "türbanlilarin mecliste isi yoktur" demekle, bunun yanisira "escinselleri mi sokarlar meclise" diyerek Türk meclisini bir seriat devleti gibi gösteriyor.


Tamamen yanlış değerlendirmişsin!

Cemil İpekçi, türbanlıların mecliste işi yoktur dememiş, aksine onların meclise alınmadığını örtülü bir şekilde eleştirmiş görülüyor.


Sahi merak ettim Türkiye ne gibi bir yer, türbana hayir escinsellige hayir :p hangi yoldan gidiyorlar. Ingilterede belli otobanlari soldan takip etmek lazim :D

Eger türkiyede yasiyorsan Allah sana kolaylik versin. Ben Almanya'da carsafli gezenlere zorluk cikaranlari hic görmedim, mecliste yer almaya kalkmadiklari müddetce en azindan.

Selam ve dua ile.


Türkiye, nüfusun % 99 u müslüman diye kendini kandıranların olduğu bir ülke...Sözde, Müslümanların ülkesi ama uygulamalar islamın toplumsal hükümleri ile hiç bağdaşmıyor...

Fazla söze gerek varmı kardeşim?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
15. January 2013, 04:40 PM
zina konusunda cezai müeyyide uygulanması hep benim kafamı kurcalamıştır.

neden ceza???

şartlar enteresan, şahit lazım.

bu devirde ya porno yıldızı olucan yada ulu orta sevişen fantezi sahibi çılgın.

ikisi de günümüzde mümkün.

peki ceza uygulaması mümkün mü?

işin garibi fantazi ve porno düşkünü batı refah içinde, biz sakınan (güya) müslümanlar pislik içinde...

ben öyle olalım demiyorum ama bu iştede bir incelik var.

uzman arkadaşlar önceki, sonraki ayetler yada ayet bütünlüğü olarak incelerse daha netlik kazanır gibime geliyor.

vay zina yaptı 100 deynek.

"e sanane be alan razı veren razı, sana ne oluyor" derse adam???

"ben senin kapalı kapılar ardında ne yaptığını biliyormuyum..."

bak üşümezsoy mu ne 70-80 yaşında adam 14 yaşında kıza tecavüz etti kapalı kapılar ardında, "kendi rızası" dediler, anası da onayladı...

buna ne diycez...

"rıza" var...

"hee ya rıza var mehmet var bide sen varsın bu kadar yavşak olan"

fiske vuramazsın fiske... bırak 100 kırbacı...

bir de o dönemde sahip olunan el altında bulunan cariyeler meselesi var...

bu mesele, soy, neshep, miras ve aile kavramları ile ilgili gibi geliyor bana...

utandırma, rezil etme ve diğer cezalar da toplum vicdanında iz bırakan hadiselerdir.

bu tür meseleler küçük yerlerde yıllarca unutulmaz.

ama dünya artık bir köy olmuş biz göçebe...

doğrusunu ben bilemiycem, bilen birisi çıkar inşaallah...

Sevgili bart kardeşim,

Müslümanlar için Zinanın cezasının ne olduğunu bilmek ayrı, bunun uygulanabilir olduğunu bilmek ise ayrı bir şeydir.

Günümüzde, gerçek anlamda islam ülkesi olmadığından, zina cezasının da kuranda belirtildiği gibi uygulanmasını beklemek saflık olur.

Elbette, islami yasaların olmadığı ülkelerde, ceza hukukuda yine islami olmayacaktır.

Ancak, rabbimizin zina için belirlediği cezanın 100 sopa olması ve islam ülkesi olması halinde her dönem de geçerli olduğunun bilinmesi gerekir. Üstelik toplumda herkesin göreceği biçimde ve acıma tutmadan uygulanması yapılmalıdır.

"Öyle, alan razı veren razı" gibi yorumlarla olay hafifletilemez. Zina ve sonuçları üzerinde yeterince düşünülmezse, bunun sakıncaları farkedilemez, önemi kavranamaz ve bu tür bahaneler bulunur.

Halbuki, zinanın ürünü olan çocukların bakımı, eğitimi dahil gelişimi, topluma kazandırılmasında sorumluluk alınıp alınmaması sadece sorunlardan bir tanesi olarak düşünürseniz, olayın vahametini anlayabilirsiniz.

Ayrıca, islamda her durumda sadece şahitlik değil, kanıt olması halinde buna gerek olmadığı da bilinmelidir. Bu nedenle, şahit gereği ve şahit bulunması için ya uluorta yada porno görüntülere ihtiyaç yoktur.

Yine, 60-70 lik azgınların, küçük kızları kandırıp, yada zora sokup cinsellik yaşaması ise zina bile değildir. Bu en az bir tecavüzdür. Başka zorlamalarda dikkate alınarak tecavüze eklenmek suretiyle cezalandırılmaları gerekir.

selamlar,
aorskaya

merdem
15. January 2013, 05:29 PM
Merdem kardeşim,

Hayır, eş tutmuyor. Aksine bu sözüyle türbanlıları, meclise girmede eşcinsellerden daha öncelikli, daha hak sahibi bulan laflar etmiş!


Böyle bir insan nasil olur da HAK'tan bahseder. Allah'in Ayetlerini okumus olan birisi, ( ki kendisinden "muhafazakar" diye bahsediliyor, ben bilmem bile kimdir o ) Allah'in ikazlarini nasil olur kaale alir da utanmadan halka yönelik escinselligini acikca ilan edebilir? Escinsellik onun kendi secim yoludur. Escinsellik bir hastalik olmus olsa idi, Rabbimiz hastalari asla cezalandirmaz, hastalara ve özürlülere her zaman icin kolayliklar gösterir.


"Türbanlıları bile .... almıyorlar" sözünde, onların kendilerinden önce alınması gerekenler olduğunun kabulü vardır.

Demek ön secim olarak türbanlilar alinmis olsa meclise, kendisinin de escinsel olarak meclise alinma imkanimi dogacak?



Tamamen yanlış değerlendirmişsin!

Cemil İpekçi, türbanlıların mecliste işi yoktur dememiş, aksine onların meclise alınmadığını örtülü bir şekilde eleştirmiş görülüyor.


Allah Celle ve Celaluhu bilir ya, ben türbanli bir hanim olsam, haklarimin böyle bir pislik tarafindan korunulmasini gururuma yediremem. Hak her yer de Hak'tir o baska bir sey, ama bu adam'in agzina dahi yakismayan bir kelimedir "HAK"! Gitsin baska bir cöplükte ötünsün. Kendisi haktan sapmistir, daha kimin neyin hakkini korumaya kalkiyor.

Türkiye, nüfusun % 99 u müslüman diye kendini kandıranların olduğu bir ülke...Sözde, Müslümanların ülkesi ama uygulamalar islamın toplumsal hükümleri ile hiç bağdaşmıyor...


Bastaki cobanlar düsünsün bunu, DIN GÜNÜ kime hizmet ederek, hangi akla uyarak koyunlarini böyle güttüklerinin hesabini nasil vereceklerini. Halkin da bilmesi gerekir, razi olupta neden karsi gelmediklerinin ....



Fazla söze gerek varmı kardeşim?

selamlar,
aorskaya

Selam ve saygilarimla.

aorskaya
15. January 2013, 05:44 PM
Selam ve saygilarimla.

Sevgili merdem kardeşim,

Bir kimsenin yanlış olması ayrı bir şeydir, söylediklerinin doğru yanlış olması ise ayrı bir şeydir.

"Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir" lafını hatırlarsak, bu kimsenin de doğru şeyler söyleyebileceğini anlayabiliriz.

Yanlış olan bu kimse, şimdi dinen doğru olan bir şeyi savunsa, o savunuyor diye siz vazmı geçebilirsiniz? Ayrıca, kişinin yanlışları yanında doğrularını da gizlemeden söyleyebilmek hakkın şahitliğini bilen bizler içinde zorunluluktur.

Bu kimsenin durumu elbette bazılarının kabul ettiği gibi bir hastalık olmadığını biliyorum. Bu sapıklıktır ve bunun gibilerden oluşan bir kavim düzelmeyeceği kesinleştiğinde helak edilmiştir.

Kendisi son derece çirkin, yanlış bir tercih içindeyse de, belki de samimi olarak tövbe edebilecek kimselerdendir. Bunu biz bilemeyiz. Bu yüzden, onun bu durumu kabul etmesine engel olacak durumları da yaratmaktan kaçınmalıyız.

Yanlış olduğunu kurana göre söyleyip, savunabilmeliyiz. Ama başkaca şey yapmamıza gerek yoktur.

Ayrıca benim; "doğru herkese aittir, kimde görülürse alınmalıdır, yanlış sahibine aittir, ulemada da olsa kaçılmalıdır." şeklinde bir anlayış kabulüm vardır. Bunun da çok doğru olduğunu sanıyorum.

Kısaca, İpekçi yanlış yaşayan birisi olarak doğru sözler edebilir, doğru sözlerini kendinden bağımsız olarak değerlendirmek kabul etmek gerekir.

Son olarak; bu kimsenin sözlerini açıklamamdan, onu türbanlıları savunduğunu çıkardığım falan anlaşılmamalıdır. Sadece kendinden önce meclise girmelerini haklı gördüğünü sözlerinden anladığımı bir kere daha belirtmek isterim.

selamlar,
aorskaya

galipyetkin
15. January 2013, 08:44 PM
Bay Aorskaya.

Benim için ''sizi dikkate almak en azından zaman kaybı olur'' demişsiniz. Hay Allah razı olsun; siz beni dikkate almayın zaten. Ama ben sizi dikkate alacağım; çünkü ''üstün geleceğim, yalnıızca benim görüşlerim'' iddiası ile her yazıya ve yazana saldırarak yalan yalnış yazıyor ve kafaları bulandırıyorsunuz. İtirazınız olmayan tek bir kişi veya yazı yok. Sizinki haricinde her yazı sizin tarafınızdan vetolu. Meselâ diyorsunuz ki: ''Kuranda zina edenlere 100 sopa yerine 100..... ne vardır? Şimdi bari bunu delillerinizle açıklarmısınız?
Size göre 100 sopa yoksa ne vardır?


''Yokluk'' iddiasına karşı yokluğun ispati istenmez. Var diyen, var olduğunu iddia ettiğinin varlığını ispat etmelidir. Biz o ayetin nasıl anlaşılması gerektiğini şimdilik Sayın Hasan Akçay üzerinden açıkladık ve dedik ki ''sopa yok''.

Ayette ''sopa'' diye bir ibare yok. Var diyen sizsiniz; sopayı ispat edin. Sopa yoksa ne vardır? diye sormanız illa ki dayak atma tutkunuzu mu gösteriyor?
Adamlar sopa demiş....; olmamış, misbak demiş...; olmamış, yüz saman çöpü demiş...; olmamış, olmamış da olmamış. Sizin dayak atma, pardon haklı eziyetinizin aracı ne?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

bartsimpson
16. January 2013, 01:56 AM
Sevgili bart kardeşim,

Müslümanlar için Zinanın cezasının ne olduğunu bilmek ayrı, bunun uygulanabilir olduğunu bilmek ise ayrı bir şeydir.

Günümüzde, gerçek anlamda islam ülkesi olmadığından, zina cezasının da kuranda belirtildiği gibi uygulanmasını beklemek saflık olur.

Elbette, islami yasaların olmadığı ülkelerde, ceza hukukuda yine islami olmayacaktır.

Ancak, rabbimizin zina için belirlediği cezanın 100 sopa olması ve islam ülkesi olması halinde her dönem de geçerli olduğunun bilinmesi gerekir. Üstelik toplumda herkesin göreceği biçimde ve acıma tutmadan uygulanması yapılmalıdır.

"Öyle, alan razı veren razı" gibi yorumlarla olay hafifletilemez. Zina ve sonuçları üzerinde yeterince düşünülmezse, bunun sakıncaları farkedilemez, önemi kavranamaz ve bu tür bahaneler bulunur.

Halbuki, zinanın ürünü olan çocukların bakımı, eğitimi dahil gelişimi, topluma kazandırılmasında sorumluluk alınıp alınmaması sadece sorunlardan bir tanesi olarak düşünürseniz, olayın vahametini anlayabilirsiniz.

Ayrıca, islamda her durumda sadece şahitlik değil, kanıt olması halinde buna gerek olmadığı da bilinmelidir. Bu nedenle, şahit gereği ve şahit bulunması için ya uluorta yada porno görüntülere ihtiyaç yoktur.

Yine, 60-70 lik azgınların, küçük kızları kandırıp, yada zora sokup cinsellik yaşaması ise zina bile değildir. Bu en az bir tecavüzdür. Başka zorlamalarda dikkate alınarak tecavüze eklenmek suretiyle cezalandırılmaları gerekir.

selamlar,
aorskaya

bilen birisi çıktı :)

merdem
16. January 2013, 08:50 AM
Sayın merdem.

''Hasan Akcay'dan gercekten bir cok seyler ögrenebilirim, sagolsun bizleri aydinlatma gayretinde. Fakat, evet fakat diyorum, dini bilgiler argo bir dille müstehcen bir sekilde ögretilmez. Müslüman demek dagdan inme capulcu gurubu degildir. Kelime zenginligi bol olan türkcemizde anlasilmasi gayet kolay olan temiz bir üslubla ifade edildiginde her tür insan anlayabilir. Illede Istanbul sokak sivesini kullanmak gerekmez, her seyin bir adabi olmalidir.''

diye aleyhinde yazarken Sayın Hasan Akçay 3. kişi durumunda değil miydi?

Hasan Akçay'ın benim kendisini savunmama ihtiyacı yok. Yetkin bir kişilik. Fakat son zamanlarda Sayın Hasan Akçay'ın gerek yaşı gerek hastalığı veya hasta olma ve bu nedenlerle kendisinin cevap verememe ihtimaline karşılık, bu konu için kendisini ben tavsiye etmiş isem, onun görüşlerini kabul eden biri olduğum ortadadır, bu nedenle kendisini de savunma hakkımın olduğu kanaatındayım. Onun için bir evvelki yazımda 2. sıradaki soruma rahatlıkla, içiniz müstarih olarak yanıt verebilirsiniz. Ama vermeye de mecbur da değilsiniz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Aorskaya kardesimizin ve sizin bu aciklamalarinizdan sonra, Hasan kardesim hakkindaki görüslerim tabiiki degismistir. Kimse kimseyi gercek yüzüyle tanimadigindan dolayi bazi durumlarda böyle celiskiler oluyor.

Bundan sonra bir bilgi sahibi olmadan evvel ön yarilarda biraz tedbirli olmam lazim geldigini bana ögretmis oluyorsunuz. Allah sizlerden razi olsun, uyarilarinizdan dolayi.

Selam ve dua ile.

galipyetkin
16. January 2013, 09:36 AM
Kur'ân-ı Kerim » 24 / NÛR - 2

الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا مِئَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَأْخُذْكُم بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ

Ez zâniyetu vez zânî feclidû kulle vâhıdin min humâ miete celdetin ve lâ te’huzkum bi himâ ra’fetun fî dînillâhi in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhır(âhırı), vel yeşhed azâbehumâ tâifetun minel mu’minîn(mu’minîne).

Yukarıdaki ayette kim ''sopa, değnek, kırbaç'' kelimesini ve ''vurmak'' fiilini gösterebilir?
Gösteremez.
Çünkü yok.
Allah yazmamış.
Allah yazmadıysa kimse de yazamaz.
Ama bizim müslümanlardan da müslüman olanlar Allah'ın eksik bıraktığını zannederek ayeti tamamlamaya kalkarlar, Kur'an'ı elleriyle yazarlar. Kendilerini buna yetkin görürler ve bu yazdıklarını da Allah'ın isteğidir diye dayatırlar. Evet bari sopanın cinsini, vuruş şiddetini ve de vücutta vurulacak yeri de bildirin bari.
100 sopa yiyen bir kişi ne olur biliyor musunuz? Pirzola olur, pirzola. Ve nedense zinadan dolayı bu güne kadar bir erkek ceza almamıştır da zavallı kadıncağızlar sanki bu eylem tek başına yapılıyormuş gibi hep tek başına cezalandırılırlar. Recm cezasını kafalarından atamayan vahabi görüşlülerden başka ne beklenir ki. Zina yapıyor diye İsa Peygamber'in önüne atilan bir kadını, Peygamber'in ''ilk taşı suçu olmayan atsın'' diyerek koruma altına aldığı da unutulmamalıdır.

Sayın Hasan Akçay'ın yazısına niye itibar edilmez ve buna rağmen bir eleştiri de getirilmez? Bu yönde bir de şurada açıklamalar var. Lütfen tıklayın:
http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11515#post11515

Bakın başka bir bir link vereceğim. Lütfen bari kendisini yeterli görenler eleştiri getirsin lütfen. Ve de özellikle bayan üyelerimiz, lütfen. Tıklayın:
http://www.teblig.net/index.php?topic=5869.0

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin
16. January 2013, 10:22 AM
Sayın merdem.

Olgunluk ve anlayış içeren ki zaten sizden bu beklenir, yazınız için teşekkürler. İnşallah Allah hepimizden razı olur.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

aorskaya
16. January 2013, 11:31 AM
Bay Aorskaya.

Benim için ''sizi dikkate almak en azından zaman kaybı olur'' demişsiniz. Hay Allah razı olsun; siz beni dikkate almayın zaten. Ama ben sizi dikkate alacağım; çünkü ''üstün geleceğim, yalnıızca benim görüşlerim'' iddiası ile her yazıya ve yazana saldırarak yalan yalnış yazıyor ve kafaları bulandırıyorsunuz. İtirazınız olmayan tek bir kişi veya yazı yok. Sizinki haricinde her yazı sizin tarafınızdan vetolu. Meselâ diyorsunuz ki: ''Kuranda zina edenlere 100 sopa yerine 100..... ne vardır? Şimdi bari bunu delillerinizle açıklarmısınız?
Size göre 100 sopa yoksa ne vardır?


''Yokluk'' iddiasına karşı yokluğun ispati istenmez. Var diyen, var olduğunu iddia ettiğinin varlığını ispat etmelidir. Biz o ayetin nasıl anlaşılması gerektiğini şimdilik Sayın Hasan Akçay üzerinden açıkladık ve dedik ki ''sopa yok''.

Ayette ''sopa'' diye bir ibare yok. Var diyen sizsiniz; sopayı ispat edin. Sopa yoksa ne vardır? diye sormanız illa ki dayak atma tutkunuzu mu gösteriyor?
Adamlar sopa demiş....; olmamış, misbak demiş...; olmamış, yüz saman çöpü demiş...; olmamış, olmamış da olmamış. Sizin dayak atma, pardon haklı eziyetinizin aracı ne?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Sevgili galip kardeşim,

Önce şu şartlanmalarınızdan gerçekten kurtularak tarafları anlamaya çalışın... Artık becerin şunu kardeşim yahu!

Sizin yazınızı da benim yazdığımı da aşağıya tekrar alıntılayarak yazıyorum.

O yazıya dikkat ederseniz, sizin her durumda dikkate alınmayacağınızı değil, Allah'ın ayetlerini; önem verdiğiniz bir yazarın kitabınıdaki kelimeleri okurken dahi dikkat ettiğiniz kadar dikkat etmeden, adeta alaycı bir tavırla açıklamaya çalışmanız halinde dikkate alınmayacağınızı söylediğimi görünüz.

Ayrıca, gerçekten de itiraz etmediğim yazılar burada çok azdır. Ama, bunu benim itiraz alışkanlığıma yorumlamak yerine, buradaki kardeşlerimizin güya akıllılık yapmak adına, kurandan basitçe anlaşılacak hükümleri bile, "yok o mecazdı, o semboldü, bu simgeydi, aslında o şunu anlatmak ister, yok şu ceza olmaz, çağdaş değil, ilkel...vb." gibi zorlama yorumlarla açıklamaya çalışılmasına itiraz edildiğini neden anlamak istemezsiniz.

Ben hanifler forumu olan ve gerçekten kuran kaynaklı akıl yürütülmesi gereken bir forumda; salt akıl yürütülme adına;
1- kuranda namaz olmadığını, onun "namaste" adında putperest ibadeti olduğunu,

2- Kuranda melek yada şeytan şeklinde ayrı bir varlık olmadığını, onun insanın iyi ve kötü özellikleri olduğunu (bazılarınca da rabbin melekesi olduğu),

3- abdest gibi namazın ön şartı olan bir uygulamayı, basit bir temizlik olarak anlamak gerektiğini ve yeni banyo yapan birinin tuvaletten gelse bile ellerini yıkamasının yeterli olacağını,

4-Kuranda bireysel suçlar için belirlenen kısas cezalarının, eşya yada hayvanlar için belirlendiğini,

iddia eden görüşlerle karşılaştım. Daha fazla saymama gerek yoktur. Bunlar üzerinden de itirazlarım ve cevaplarım oldu. Siz şimdi bunlara yaptığım itirazları anlamak yerine, her yazıya itiraz ediyorsun diye anlamak isteyecekseniz size bir şey dememe gerek kalmaz.

Ama, son olarak, "olmayan bir şeyin ispatı istenmez" diyerek, sanki beni iddia etmediğiniz bir şeyin ispatını isteyen kimse konumunda gördüğünüzü yada göstermek istediğinizi sizin ve benim yazdıklarımı aşağıya alarak bir kere daha göstereyim.

Aşağıdaki alıntıdaki yazınıza iyi bakınız sevgili galip kardeşim...

Ayette 100 var ama sopa yok diyen siz değilmisiniz? 100 varsa, bu 100 nedir diyen ben, size karşı olmayan, söylemediğiniz bir şeyin ispatınımı istemiş oluyorum?

Siz eğer; "ayette 100 de yok sopada yok" dermiş olsaydınız ve ben sizden bunun ispatını isteseydim siz haklı olurdunuz. Ama, 100 ün varlığını kabul eden size, bu 100 ün ne olduğunu soran birine, yokluğun ispatını isteyen kimse gibi yaklaşmanız, ya algı problemini gösterir, yada bilinçli olarak; konu hakkında görüş belirtmek yerine kişisel olarak aşağı çekmek anlayışını gösterir. O halde bunlara gerek varmı?

Evet sevgili galip, 100 ün varlığını kabul eden siz, 100 ile neyin kastedildiğini lütfen söyleyebilirmisiniz?

Yoksa, sizin beni eziyet etme yanlısı olmakla suçladığınız imanız gibi ben de sizi, suçluları bile cezalandırmaya kıyamayan vicdanlı ama rabbin takdirine ters düşen biri olarakmı göreyim.

Artık, gereksiz alınganlıkları, kaprisleri bırakalım da dini gerçekten öğrenmeye ve yaşamaya çalışmak üzere, yazarları serbest bırakalım değilmi?

Saygılarımla,
aorskaya

Haydaaa!

100 sopa da nereden çıktı?

Ayette ''100'' var da ''sopa'' nerede?

Sopayı kaybetmişler.

Olmayan ayete sokuşturulur, Allah'a da zulum atfedilirse değil sopa, daha neler neler kaybedilir.


Siz, bu tarz alaycı sözlerle rabbimizin kelamına yaklaşmakta nasıl bir hataya düştüğünüzü görmeden sopayı kaybetmişler diye, ne anlatmaya çalıştığınızı ifade edemeyen yazılar yazmaya devam ederseniz, sizi dikkate almak en azından zaman kaybı olur galip kardeşim.

Kuranda zina edenlere 100 sopa yerine 100..... ne vardır? Şimdi bari bunu delillerinizle açıklarmısınız?

Size göre 100 sopa yoksa ne vardır?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
16. January 2013, 12:12 PM
Kur'ân-ı Kerim » 24 / NÛR - 2

الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا مِئَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَأْخُذْكُم بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ

Ez zâniyetu vez zânî feclidû kulle vâhıdin min humâ miete celdetin ve lâ te’huzkum bi himâ ra’fetun fî dînillâhi in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhır(âhırı), vel yeşhed azâbehumâ tâifetun minel mu’minîn(mu’minîne).

Yukarıdaki ayette kim ''sopa, değnek, kırbaç'' kelimesini ve ''vurmak'' fiilini gösterebilir. Gösteremez. Çünkü yok; Allah yazmamış. Allah yazmadıysa kimse de yazamaz. Ama bizim müslümanlardan da müslüman olanlar Allah'ın eksik bıraktığını zannederek ayeti tamamlamaya kalkarlar, Kur'an'ı elleriyle yazarlar. Kendilerini buna yetkin görürler ve bu yazdıklarını da Allah'ın isteğidir diye dayatırlar. Evet bari sopanın cinsini, vuruş şiddetini ve de vücutta vurulacak yeri de bildirin bari. 100 sopa yiyen bir kişi ne olur biliyor musunuz? Pirzola olur, pirzola. Ve nedense zinadan dolayı bu güne kadar bir erkek ceza almamıştır da zavallı kadıncağızlar sanki bu eylem tek başına yapılıyormuş gibi hep tek başına cezalandırılırlar. Recm cezasını kafalarından atamayan vahabi görüşlülerden başka ne beklenir ki. Zina yapıyor diye İsa Peygamber'in önüne atilan bir kadını, Peygamber'in ''ilk taşı suçu olmayan atsın'' diyerek koruma altına aldığı da unutulmamalıdır.

Sayın Hasan Akçay'ın yazısına niye itibar edilmez ve buna rağmen bir eleştiri de getirilmez? Bu yönde bir de şurada açıklamalar var. Lütfen tıklayın:
http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11515#post11515

Bakın başka bir bir link vereceğim. Lütfen bari kendisini yeterli görenler eleştiri getirsin lütfen. Ve de özellikle bayan üyelerimiz, lütfen. Tıklayın:
http://www.teblig.net/index.php?topic=5869.0

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Selamun aleyküm,

Şu kısacık yazınızda, nasıl hatalar yaptığınızı şimdi kısaca anlatmaya çalışayım ama, siz de lütfen şahsileştirmeden anlamaya çalışın artık.

Beni hatalı görürseniz, siz de benim gibi yazımı alıntılayarak hatalarımı gösterin...

Siz, yazınızda sayın Akçay'ın zina cezasının örneğin tv. den teşhiri gibi bir durumla uygulanmasının gerektiğini yeterli görüp, 100 sopa olmasını ve bunu savunanları da eziyetten zevk alanlar sınıflamasına sokuyorsunuz.

Şimdi size soralım;

1- Zina cezası kısmında zaten toplum önüne çıkarma tv.deki gibi afişe edilmek demek değilmidir. Size göre böyle olması gerekiyorsa, rabbimiz neden sadece "zina yaptıkları nedeniyle toplum önüne çıkarın" demekle yetinmemiştir.

Dikkat edin zaten toplum önüne çıkarılma vardır, ve fakat acıma tutmadan uygulanması istenen bir 100 celde vardır...

şimdi siz bu 100 celde içinde; "100 sopa vuracak kadar yüzün kızartılacak şekilde utandırılması" gerektiğini iddia edeceksiniz.

Peki bu durumda adama sormazlarmı? Kardeşim; bu zina edenler zaten utanması olmayan kimseler ise ne olacak? -ki utanması olsa zaten zina yapmaz!

Peki siz hangi hakla, rabbimizin acıma tutmasın dediği 100 celde uygulamasını ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz? Sizin modern, çağdaş düşüncelerinizmi kabul edemiyor? Aklınızca modern toplumda bu size ilkel, kişiliğinize yakışmayan bir durummu geliyor.

Ben sizden 100 ile kastedilenin size göre ne oduğunu sormuştum. Siz soruya cevabınızı verir yada vermezsiniz ama benden 100 celdeyi açıklamamı istemeniz üzerine şimdi açıklamaya çalışıyorum.

Eğer 100 celde denmeseydi, cezanın uygulama alanı insanlara bırkaılmış olurdu ve ceza belirleyicileri ile uygulayıcılarda farklı cezalar uygularlardı.

Bazıları kafalarına göre; zanilerin gözüne, kulağına, ağzına, burnuna, diline, dişine, kafasına, karnına, ciğerine, kalbine ve hatta cinsellik organına ceza uygulamaya kalkabilirdi. İşte bu nedenle deri/celde belirlenmiş olmalıdır.

Yoksa; celde uygulaması zaten toplum önünde yapılacağından, sadece toplum önüne çıkarmak ayetle emredilenin amacına ters düşer. Yine toplum önüne çıkartılıp, güya 100 vurulmuş gibi yüzü kızaracak kadar (bu nasıl becerilebilir oda ayrı bir tartışma konusu olur ama şimdi yeri değil) utandırmaya çalışmak da zanileri için için güldürebilir.

Bu nedenle sayın Akçay da siz de zina cezası ile açıklamanızda yanlış düşünmektesiniz. Ayrıca, günümüz anlayışına göre "şimdi sopamı kaldı yahu, bu teknolojik ilerleme çağında sopamı olurmuş, diye komik durumlara düşüldüğü de düşünülmesin"

2- Pratikte sadece kadınların cezalandırılmasına ilişkin eleştiriniz haklı olsa bile, pratikteki yanlışlar, hükümde belirtilen ve istenen cezanın yanlış olmasını doğurmaz. Bu ayrıma dikkat edelim.

3- Bize indirilen kuran size yetmiyormu da şimdi de incildeki hikayelere başvuruyorsunuz kardeşim?

Peki incildeki gibi, eğer gerçekten zina edenler, hiç bir ceza uygulanmadan serbest bırakılabilseydi, o zaman o toplumda zina etmeyen neden kalacaktıki? Siz, bunu kabul etmekle İsa peygamberi zinaya göz yuman bir anlayışa mahkum ettiğinizi göremiyormusunuz?

Saygılarımla,
aorskaya

galipyetkin
16. January 2013, 03:54 PM
Bay Aorskaya.

Hala daha dediğim dedik modundasınız. Bakın bey, ayetin orijinal Arapça'sını da türkçe transkripsiyonunu da yazdım. Bana bunların üzerinde ''sopa'' veya bu mânâya gelecek bir kelime ile ''vurmak'' veya bu fiili belirtecek bir ifade gösterin dedik. Cübbeliyi geride bırakan ifadelerle bu yönde cevap yok. Çünkü ayette bu kelimeler yok. Yok ama siz anlatımlarınızda bunları var kabul ederek bir şeyler anlatıyorsunuz; yok olan üzerinde tezler yazıp, zanlarınızı ayete yüklemeye kalkıyorsunuz, ayetlere müdahele ile bozuyorsunuz. Sopa ile vurmak ayette varmış gibi hüküm kurup olmayanı ayete sokuşturup dinde yeni hüküm oluşturuyorsunuz.

İsa Peygamber'in zaniyeyi linçten kurtarmak üzere koruması altına almasını da sanki zina suçundan affetmiş gibi göstermeniz de cabası. Bir Peygamberin yaptığından bile sana ne diyebiliyorsan ben ne diyeyim? İşte ifadeniz: ''Bize indirilen kuran size yetmiyormu da şimdi de incildeki hikayelere başvuruyorsunuz kardeşim?''
Polis bile şüphelileri linçten kurtarmak için koruma altına alır, bu vazifesidir de af değildir.

Demişsiniz ki:Peki siz hangi hakla, rabbimizin acıma tutmasın dediği "100 celde" uygulamasını ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz?
Şimdi ben size soruyorum: Siz kim oluyor da, hangi hak ve yetki ile, rabbimizin acıma tutmasın dediği "100 celde" uygulamasını, "100 sopa vurma" uygulamasına çeviriyorsunuz?

Demişsiniz ki:''Pratikte sadece kadınların cezalandırılmasına ilişkin eleştiriniz haklı olsa bile, pratikteki yanlışlar, hükümde belirtilen ve istenen cezanın yanlış olmasını doğurmaz. Bu ayrıma dikkat edelim.''
Kardeşim aslolan sonuçlardır. Sen insanları döverek öldür,sonra da kalk ''pratikteki yalnışlar cezanın yalnış olmasını doğurmaz'' de. Sen Allah'ın ''Af ola yanlış olmuş'' dediğini duydun mu''. Eğer yalnış varsa o insandan yani senin gibilerin ayetleri bozup yanlış uygulamasındaki hatalarından doğar

Toplumsal ceza sizin anladığınız kadar değildir. Utandırdık, yarabbi şükür dedi ve bitti değildir. Bu Hayat boyu utanç duyacağı bir cilt kızarmasıdır. Toplumsal dışlamadır. İnsanların yüzüne bakamamaktır. Öldürmediğini varsayalım; bir kereliğine 100 sopa yemek mi daha etkilidir, hayat boyu toplumdan dışlanma mı?

Vakarlılar/müslümanlar azaldıkça toplumdan dışlanma tabii olarak yüzsüzlüğe dönüşür.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

aorskaya
16. January 2013, 06:02 PM
Bay Aorskaya.

Hala daha dediğim dedik modundasınız. Bakın bey, ayetin orijinal Arapça'sını da türkçe transkripsiyonunu da yazdım. Bana bunların üzerinde ''sopa'' veya bu mânâya gelecek bir kelime ile ''vurmak'' veya bu fiili belirtecek bir ifade gösterin dedik. Cübbeliyi geride bırakan ifadelerle bu yönde cevap yok. Çünkü ayette bu kelimeler yok. Yok ama siz anlatımlarınızda bunları var kabul ederek bir şeyler anlatıyorsunuz; yok olan üzerinde tezler yazıp, zanlarınızı ayete yüklemeye kalkıyorsunuz, ayetlere müdahele ile bozuyorsunuz. Sopa ile vurmak ayette varmış gibi hüküm kurup olmayanı ayete sokuşturup dinde yeni hüküm oluşturuyorsunuz.

İsa Peygamber'in zaniyeyi linçten kurtarmak üzere koruması altına almasını da sanki zina suçundan affetmiş gibi göstermeniz de cabası. Bir Peygamberin yaptığından bile sana ne diyebiliyorsan ben ne diyeyim? İşte ifadeniz: ''Bize indirilen kuran size yetmiyormu da şimdi de incildeki hikayelere başvuruyorsunuz kardeşim?''
Polis bile şüphelileri linçten kurtarmak için koruma altına alır, bu vazifesidir de af değildir.

Demişsiniz ki:Peki siz hangi hakla, rabbimizin acıma tutmasın dediği 100 celde uygulamasını ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz?
Şimdi ben size soruyorum: Siz kim oluyor da, hangi hak ve yetki ile, rabbimizin acıma tutmasın dediği 100 celde uygulamasını, 100 sopa vurma uygulamasına çeviriyorsunuz?

Demişsiniz ki:''Pratikte sadece kadınların cezalandırılmasına ilişkin eleştiriniz haklı olsa bile, pratikteki yanlışlar, hükümde belirtilen ve istenen cezanın yanlış olmasını doğurmaz. Bu ayrıma dikkat edelim.''
Kardeşim aslolan sonuçlardır. Sen insanları döverek öldür,sonra da kalk ''pratikteki yalnışlar cezanın yalnış olmasını doğurmaz'' de. Sen Allah'ın ''Af ola yanlış olmuş'' dediğini duydun mu''. Eğer yalnış varsa o insandan yani senin gibilerin ayetleri bozup yanlış uygulamasındaki hatalarından doğar

Toplumsal ceza sizin anladığınız kadar değildir. Utandırdık, yarabbi şükür dedi ve bitti değildir. Bu Hayat boyu utanç duyacağı bir cilt kızarmasıdır. Toplumsal dışlamadır. İnsanların yüzüne bakamamaktır. Öldürmediğini varsayalım; bir kereliğine 100 sopa yemek mi daha etkilidir, hayat boyu toplumdan dışlanma mı?

Vakarlılar/müslümanlar azaldıkça toplumdan dışlanma tabii olarak yüzsüzlüğe dönüşür.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Selamun aleyküm,

Sizin, bilindik galip bey olarak kalmaya devam edeceğiniz anlaşılıyor.

Çünkü; her şeye rağmen size kardeşim diye yazdıkça, siz bay, bey şeklinde ötekileştirmeye devam etmektesiniz. Bu nedenle şahsi nitelemelere tekrar girmeyeceğim.

Konuya dönecek olursak;

Sizin yazınızı ve kendi cevabımı alıntılayıp, "size göre 100 celde ne ifade ediyor?" diye sorduğum soruyu bile cevaplayamayışınıza bakmadan, bir de ayette sopa nerede geçiyor diye sormakta sakınca görmemişsiniz!

Bu tavrınız aynen, kuranda geçen "hımar" kelimesini, kuranda "hımaru-res" geçmiyor, yani başörtüsü geçmiyor diye baş örtüsü olmadığını anlatmaya çalışanların durumuna düşürüyor.

Bay Galip Yetkin,

önce celde deyimi üzerinde kısa bir tanımlama yaparak giriş yapıyorum.

Celde; "derisine dokunmak, vurmak, kırbaç ve benzeri şeylerle vurmak" anlamına gelen "celd" kökünden türetilmiştir. Bir fıkıh terimi olarak ta; kırbaç veya değnekle uygulan bir tür cezayı ifade etmek için kullanılmıştır.

şimdi, sizin ayrıca sopa kelimesini aramanız ne kadar tutarlıdır?

Kaldıki, sopa deyince siz her durumda, vurunca öldüren türden bir aracı anlıyor oluşunuzda ayrı bir handikap olmaktadır.

Sopa, her durumda eşek için kullanılan sopa gibi olmak zorundamıdır. Siz, hiç ilkokuldayken elinize vurulan cetvel gibi yada ince yaş ağaç dalı gibi bir şey bilmezmisiniz? Yada örneğin atların hareketlenmesi veya hızlanması için arabacıların kullandığı kamçı, kırbaç gibi bir şey bilmezmisiniz?

İşte bu kırbaç şeklindeki yaş yaş ve ince ağaç dalı gibi bir araçla, sadece cilde/deriye acı verecek, ama başka organlara zarar vermeyecek şekilde, ele, ayağa, popoya vb. yerlere 100 vuruş yapılması insanı öldürürmü?

Buralara yapılan vuruşlar yüzünden; el, ayak kemikleri kırılırmı? Ama, siz sopa arar ve sopayıda kafanızda ölümcül bir araç olarak tasavvur ederseniz böyle anlamsız tepkiler verirsiniz.

şimdi de kısaca yazınızdaki bazı kısımların başka konularıda ilgilendirmesi yüzünden özel cevaplandırılması gerektiğini düşünerek alıntıyla cevaplayacağım.



1-İsa Peygamber'in zaniyeyi linçten kurtarmak üzere koruması altına almasını da sanki zina suçundan affetmiş gibi göstermeniz de cabası.

2- Bir Peygamberin yaptığından bile sana ne diyebiliyorsan ben ne diyeyim? İşte ifadeniz: ''Bize indirilen kuran size yetmiyormu da şimdi de incildeki hikayelere başvuruyorsunuz kardeşim?''

3- Polis bile şüphelileri linçten kurtarmak için koruma altına alır, bu vazifesidir de af değildir.


1- İsa peygamberin Zaniyeyi linçten kurtarmasına ilişkin deliliniz nedir? Kur'an da böyle bir anlatım varmıdır?

2- Ben, "peygamberin yaptığından bana ne yada sana ne" demiyorum, çarpıtmayın!

Siz, peygamberin böyle yaptığını, incildeki bir hikayeye dayandırıp, doğru kabul ediyorsunuz. Halbuki, insanlarca bozulan bu incildeki ifadeye %100 doğru kabul edilerek güvenilemeyecekken siz nasıl güvenebiliyorsunuz diyorum.

Gerçekten de siz, incildeki bu durumu nasıl doğru kabul edebiliyorsunuz? Bunu anlatabilirmisiniz?

3- İsa peygamber, polis gibi zaniyi korumuşsa, peki sonra zaniye hangi cezayı uygulamıştır. Buyurun bunu yazın! Ama, ceza olmadığını göreceksiniz.

O halde, Polis gibi korumadığını, aksine hikayede tamda dediğim gibi zaninin ceza almasının önüne geçilmesi nedeniyle, adeta korunarak teşvik edildiği gibi bir anlatım vardır.

Eğer, İsa'nın af etmediğini biliyorsanız, zaniye verdiği cezayı da yazınız.


Toplumsal ceza sizin anladığınız kadar değildir. Utandırdık, yarabbi şükür dedi ve bitti değildir. Bu Hayat boyu utanç duyacağı bir cilt kızarmasıdır. Toplumsal dışlamadır. İnsanların yüzüne bakamamaktır. Öldürmediğini varsayalım; bir kereliğine 100 sopa yemek mi daha etkilidir, hayat boyu toplumdan dışlanma mı?


derisini acıtacak, başka organlarına zarar vermeyecek 100 uygulamayı eza, uygulayıcıyı zalim bulan siz, şimdi de "Hayat boyu utanç duyacağı bir cilt kızarmasıdır. Toplumsal dışlamadır. İnsanların yüzüne bakamaması"nımı savunuyorsunuz.

Peki gerçek zalim kim oluyor bu durumda. hayat boyu bir suça ceza verilirmi yahu? Siz kısas denen bir şeyi bilmezmisiniz?

Kişi, bir kere de cezasını çeker ve isterse o toplumda cezasını çeken biri olarak normal bir yaşam sürebilir. Siz, ömür boyu ceza öngörerek, kişinin hayatınıda mahvettiğinizi, bu yolla da zinayı önlemek değil, aksine bundan böyle hep zina ederek yaşamaya mecbur ettiğinizi görebiliyormusunuz?

Toplumdan dışlanan bu zanilerin, başka bir zina toplumu oluşturacağını göremiyormusunuz?

Zinanın önlenmesinde 100 celde daha etkindir, çünkü kişi cezasını çektiğini ve adaletin yerini bulduğunu düşünerek, bir daha yaparsa yine aynı cezayı alacağını bilir ve göze alması zor olur.

Ama, bir suça hayat boyu ceza alan biri, artık tekrar zina etmelerinde alacağı ceza olmayacağından, yada durumunu değiştirmeyeceğinden zina yapmaya devam edecektir.

Şimdi, farkı görebilirsiniz inşallah...

selamlarımla,
aorskaya

bartsimpson
16. January 2013, 08:43 PM
Zina yapıyor diye İsa Peygamber'in önüne atilan bir kadını, Peygamber'in ''ilk taşı suçu olmayan atsın'' diyerek koruma altına aldığı da unutulmamalıdır.


Bu sözü her duyuşumda tüylerim diken diken oluyor.

Allahın merhamet ve bağışlayıcılığının vücut bulduğu bir elçinin, ne denli insan, vicdan ve sevgi merkezli olduğunu daha iyi idrak eder oluyorum...

Yüreğine sağlık Galip abi...

bartsimpson
16. January 2013, 09:19 PM
Bakın başka bir bir link vereceğim. Lütfen bari kendisini yeterli görenler eleştiri getirsin lütfen.
http://www.teblig.net/index.php?topic=5869.0

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Bir ayet bu kadar mı yanlış anlaşılır ve yorumlanır....
Yazıklar olsun bize ve bize öğretilenlere...
Ama tek bir konuda haklı olduğum aşikar ve bu linkteki yazı da onu destekliyor ki...
Arapçayı tam manası ile bilmeden ve öğrenmeden bunları bilmek ve idrak etmek mümkün değil...

Bu olmadığı müddetçede kandırılmaya ve güdülmeye mahkumdur bu halk ve ümmet...

Teşekkürler Galip Abi

merdem
16. January 2013, 09:24 PM
Bu sözü her duyuşumda tüylerim diken diken oluyor.

Allahın merhamet ve bağışlayıcılığının vücut bulduğu bir elçinin, ne denli insan, vicdan ve sevgi merkezli olduğunu daha iyi idrak eder oluyorum...

Yüreğine sağlık Galip abi...

Isa peygamberin bir zina davasinda böyle hareket ettigine dair belgeler ne dereceye kadar dogrudur acaba, ben sahsen merak ettim.

Cünkü Tevrat'ta zinanin cezasi ölümdür, yani taslanmak ordan geliyor.
Incil Tevrat'tan sonra indirildi, onu da hepimiz biliyoruz.

Kur'an'da da ( burada Kur'an'daki zina cezasini tekrar gündeme getirmiyecegim, iki kardesimiz su an hallediyorlar bu konuyu ) zinanin cezasiz kalmayacagi belirtiliyor.

Simdi Tevrat'ta ve Kur'an'da zinaya verilen cezalar var iken, neden Incil'de birdenbire zina cezasiz kaliyor,:confused: akla yakin midir bu?

Evet Bart kardesim hazirmisin benimle bir paylasim yapmaya?:p Ben bu arada google amcayi yokliyayim, bilmedigi bir halt yok gavur icadinin, olur ya hemen olgun bir cevap bulurum.

Selamlar

bartsimpson
16. January 2013, 09:33 PM
Bu sözü her duyuşumda tüylerim diken diken oluyor.

Allahın merhamet ve bağışlayıcılığının vücut bulduğu bir elçinin, ne denli insan, vicdan ve sevgi merkezli olduğunu daha iyi idrak eder oluyorum...

Yüreğine sağlık Galip abi...



Isa peygamberin bir zina davasinda böyle hareket ettigine dair belgeler ne dereceye kadar dogrudur acaba, ben sahsen merak ettim.

Cünkü Tevrat'ta zinanin cezasi ölümdür, yani taslanmak ordan geliyor.
Incil Tevrat'tan sonra indirildi, onu da hepimiz biliyoruz.

Kur'an'da da ( burada Kur'an'daki zina cezasini tekrar gündeme getirmiyecegim, iki kardesimiz su an hallediyorlar bu konuyu ) zinanin cezasiz kalmayacagi belirtiliyor.

Simdi Tevrat'ta ve Kur'an'da zinaya verilen cezalar var iken, neden Incil'de birdenbire zina cezasiz kaliyor,:confused: akla yakin midir bu?

Evet Bart kardesim hazirmisin benimle bir paylasim yapmaya?:p Ben bu arada google amcayi yokliyayim, bilmedigi bir halt yok gavur icadinin, olur ya hemen olgun bir cevap bulurum.

Selamlar

Temelinde "merhamet", "sevgi" ve "bağışlayıcılık" bulunan hiç bir eylem ve söylem için Kuran yada başka bir kitaptan yada başka bir yerden delil ve ispat arama zahmetine girmem...

bu "sıfatlar" size tanıdık geldi mi????

merdem
16. January 2013, 09:33 PM
Degerli kardesim Bart,

baslangic olarak asagidaki yaziyi buldum.

Sayet Aorskaya ve Galip kardeslerimizin bir itirazi olmazsa burada devam ederiz konuyu, ortalik karisacak olursa yeni bir basli altinda acariz.

KUTSAL KİTAPLARA GÖRE ZİNA II HIRİSTİYANLIK VE İNCİL’DE ZİNA

Yahudilik gibi, orta Asya çevresinde doğup, gelişen Hıristiyanlıkta da kadın-erkek ilişkileri düzenleme alanı içerisindedir. Ancak, Yahudilikten farklı olarak, ortaya çıktığı coğrafyada gelişme imkanı bulamaması sebebiyle, orta Asya’nın yukarı kısmında gelişme zemini bulmuş, bu sebeple de geliştiği coğrafyadaki, inançlar dahil pek çok şeyden etkilenmiştir.

İncil de Tevrat’tan farklı olarak bir şeriat kitabı olmaktan daha ziyade, başlangıçta Hz. İsa’nın başından geçen olayları anlatan bir biyografi kitabı niteliğindeyken, sonraları, azizlerin katkılarıyla, Hz. İsa’nın dışındaki kimselerin hayatları ve olaylar hakkında bilgi veren bir kitap haline dönüşmüştür, bu sebeple de hukuk ve ahkam alanında Tevrat alt yapısına bağlı kalmak zorunda kalmıştır.

Fakat İncil’in kadın-erkek ilişkilerine yaklaşımında temel, Bakire Meryem olmuştur. İncil’e göre esas olan bekarettir. “Erkeğin evlenmemesi daha iyidir.” (1. Korintliler, 7:1); “Çünkü doğuştan, ana rahminden çıktıklarında hadım olanlar bulunduğu gibi, insanlar tarafından hadım edilmiş olanlar ve kendilerini Göklerin Egemenliği uğruna hadım saymış olanlar da vardır. Bunu kabul edebilen, kabul etsin!" (Matta, 19:12). İncil, kadın-erkek cinsel ilişkisine sadece bir zorunluluk sonucu olarak müsaade eder; İncil’e göre bir adamın zina etmektense evlenmesi daha iyidir. “Şehvetle yanmaktansa evlenmek daha iyidir” (1. Korintliler, 7:9).

İncil’e göre cinsellik, sadece üremek için izin verilen bir insan davranışıdır. Parrinder: “Hıristiyanlık karmaşık bir dindir, daha çok İbrani ve Eski Yunan düşüncelerinin ve başka etkilerin sentezidir. İbrani doğacılığına dayanan bir arka planı vardır ve bu düşüncede cinselliğin Tanrı tarafından yaratıldığı düşünülür, üremeyle erkek egemenliği vurgulanır” (Geofrey Parrinder, Dünya Dinlerinde Cinsel Ahlak, 289.) şeklindeki tespitleriyle, İncil öğretisinin cinsellik konusunda tutarsız bir yönü olduğuna vurgu yapar. İncil öğretisinin bu konudaki tutarsızlığı, bekaretin esas kabul edilmesi ve evlenmenin şehvet içinde yanmaktansa daha iyi olacağı düşüncesine rağmen; cinselliğin Tanrı’nın yarattığı bir şey olduğu fikri, çelişkilidir. Bu bir anlamda Tanrı’nın yaratmasını sorgulamak gibidir.

Belki bu sebeple olacak; İncil boşanmaya karşıdır; “karısını cinsel ahlaksızlıktan başka bir nedenle boşayan her adam, onu zinaya itmiş olur. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur” (Matta, 5:32). Bu hükümden anlaşıldığına göre, boşama için geçerli tek sebep kadının cinsel ahlaksızlığıdır; eğer kadın cinsel yönden kocasına sadık değilse, o zaman boşanabilir. Fakat arkasından gelen cümle karısını boşayanın onu zinaya itmiş olacağı hükmünü getirmektedir ki; basit bir istidlalle, cinsel yönden ahlaksız bile olsa evli bir kadını boşamak, onu zinaya itmek demek olmaktadır. Boşanmış bir kadınla evlenmenin zina olduğu şeklindeki hüküm ise tamamen başka bir problemi ortaya çıkarır. İncil’in cinsellik konusundaki bu tutarsızlığı ve insan doğasına aykırı hükümleri, kaçınılmaz olarak, cinsellik bakımından farklı yöntemlerin geliştirilmesine zemin hazırlayıcı niteliktedir. Nitekim Engels bu konuda şu tespitleri yapmaktadır: “Katolik ülkelerde, onun büyükleri, eskiden olduğu gibi, burjuva delikanlısına gerekli kadını bulurlar, ve bunun tabii sonucu, monogamy’nin kapsadığı çelişkilerin en tam bir şekilde gelişmesidir: erkek tarafından dört başı mamur bir heteraism (erkeklerin evlilik dışı ilişkisi); kadın tarafından dört başı mamur bir zina. Eğer Katolik kilisesi boşanmayı yasaklamışsa, bunun tek sebebi, hiç şüphesiz, ölüme olduğu kadar, zinaya da bir çarenin bulunmadığını kabul etmiş olmasıdır” (Friedrich Engels, Aile, Özel mülkiyetin ve Devletin Kökeni, 100).

İncil’in, monogamy (tek-eşli evlilik) evlilik türünü benimsemesine ve polygamy (çok-karılılık)’e karşı çıkmasına rağmen, zina konusunda kesin ve belirli ceza getirmemesi, zina konusunda açık kapı bırakıldığına da işaret etmektedir. XIII. Yy’ın ünlü kilise babalarından ve İncil yorumcularından Thomas Aquinas, zinanın en somut göstergelerinden biri olan fahişelik konusunda şunları söylemektedir: “Lağımı yerinden kaldırırsanız, sarayı pislikle doldurursunuz. Dünyadan fahişeleri çıkarırsanız, yerlerini eşcinsellikle doldurursunuz” (Parrinder, 318-319.). Aquinas’ın bu yorumuna Parrinder, “cinselliğin reddedilmesinin sonucu olarak fahişeliğe izin verilmesi” (Parrinder, 319) şeklinde açıklama getirmektedir.

İncil’de de genel anlamda evli bir kadınla işlenilen zina fiili suç sayılmış, fakat cezası konusunda herhangi bir açıklama getirilmeyerek Tevrat’a tabi olunmuştur. İncil’e göre zina, cinsel yönden aldatma demektir ve evli yada nişanlı bir kadınla gayrı meşru cinsel ilişkiye girilmesi durumunu ifade eder. Evli bir adamla, bekar bir kadının gayrı meşru ilişkisi ise bekarın zinası (fornication) olur. Evliler arasındaki zina (adultery) büyük bir günah olduğu gibi, büyük bir sosyal yanlışlıktır (Easton Bible Dictionary, “Adultery” mad., 36).

Yrd.Doç.Dr.Ali DUMAN
İnönü Üniv.İlahiyat Fak.
Fıkıh Kürsü Başkanı

merdem
16. January 2013, 09:44 PM
A- TEVRAT’TA ZİNA CEZASI
Levililer Bap
20
’de şu hükümler yer alır:
313


10
Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun
karısıyla zina ederse, hem kendisi, hem de zina
ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.
11
Babasının karısıyla yatan, babasının namusuna leke
sürmüş olur. İkisi de kesinlikle öldürülecektir. Ölümü
hak etmişlerdir.
12
Bir adam geliniyle yatarsa, ikisi de kesinlikle
öldürülecektir. Rezillik etmişler, ölümü hak
etmişlerdir.
13
Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi
de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler.
Ölümü hak etmişlerdir.
17
Bir adam anne ya da baba tarafından üvey olan kız
kardeşiyle evlenir, cinsel ilişki kurarsa, utançtır.
Açıkça aşağılanıp halkın arasından atılacaklardır.
Adam kız kardeşiyle ilişki kurduğu için suçunun
cezasını çekecektir.
19
Teyzenle ya da halanla cinsel ilişki kurmayacaksın.
Çünkü yakın akrabanın namusudur. İkiniz de
suçunuzun cezasını çekeceksiniz.
20
Amcasının karısıyla cinsel ilişki kuran adam,
amcasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de
günahlarının cezasını çekecek ve çocuk sahibi
olmadan öleceklerdir.
21
Kardeşinin karısıyla evlenen adam rezillik etmiş
olur. Kardeşinin namusunu lekelemiştir. Çocuk sahibi
olmayacaklardır.
Tesniye Bap
22
’de şu hükümler yer alır:
22
Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken
yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın,
ikisi de öldürülecek. İsrail’den kötülüğü atacaksınız.
23
Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı ergen bir
kızla karşılaşır ve onunla yatarsa,
24
İkisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak
öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde
yardım istemek için bağırmadı; adam da
komşusunun karısıyla ilişki kurdu. Aranızdaki
kötülüğü ortadan kaldıracaksınız.

25
Eğer bir adam kırda nişanlı bir kızla karşılaşır, onu
yakalayıp tecavüz ederse, yalnız tecavüz eden adam
öldürülecek.
26
Kıza hiçbir şey yapmayacaksınız. Çünkü kızın ölümü
hak edecek bir günahı yoktur. Bu, komşusuna
saldırıp onu öldüren adamın davasına benzer.

merdem
16. January 2013, 09:50 PM
B- İNCİL’DE ZİNA CEZASI

Yuhanna
8
. bölümde şu olay yer alır:
3
-
4
Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış
bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya,
«Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı»
dediler.
5

Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını
buyurdu, sen ne dersin?
6
Bunları İsa’yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; onu
suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. İsa eğilmiş,
parmağıyla toprağa yazı yazıyordu.
7
Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu
ve, «Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!»
dedi.
8
Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu.
9
Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere,
birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar. Kadın
ise orta yerde duruyordu.
10
İsa doğrulup ona, «Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni
yargılamadı mı?» diye sordu.
11
Kadın, «Hiçbiri, efendim» dedi. İsa, «Ben de seni
yargılamıyorum» dedi. «Git, artık bundan sonra
günah işleme!»
İsa aleyhisselam bu sözüyle recmi kaldırmamış,
sadece günahkar insanların şahitliğine dayanarak bu
kadar ağır bir cezayı vermemiştir. Matta İncil’inde
onun şu sözüne yer verilir:
17
Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini
geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben
geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.
315

( anlamadim, Incil'de zinaya verilen ceza nedir o halde? )


18
Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer ortadan
kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal
Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile
eksilmeyecek.
19
Bu nedenle, bu buyrukların en küçüklerinden birini
kim çiğner ve başkalarına öyle yapmayı öğretirse,
Göklerin Egemenliğinde en küçük sayılacak. Ama bu
buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına
öğretirse, Göklerin Egemenliğinde büyük sayılacak.
(Matta
5

merdem
16. January 2013, 10:00 PM
HADİSLERDE RECM CEZASI
Muhammed aleyhisselamın önünden yüzü
karartılmış ve değnekle dövülmüş bir Yahûdi geçirildi.
Onları çağırdı, dedi ki; “Kitabınızda zinanın cezası
böyle midir?” “Evet” dediler. Sonra onların
alimlerinden birini çağırdı ve “Musa’ya Tevrat’ı indiren
Allah adına soruyorum, Kitabınızda zina cezası bu
şekilde midir? dedi. Dedi ki; “Eğer böyle sormasaydın
söylemezdim, orada recm cezası vardır. Ama üst düzey
kişiler arasında zina çoğaldı. Onlardan birini
yakalarsak serbest bırakırdık, zayıfı yakalarsak ona o
cezayı uygulardık. Dedik ki; gelin, üst düzeye de zayıfa
da uygulayacağımız bir ceza üzerinde anlaşalım. Sonra
recmin yerine yüz karartma ve değnek cezası koyduk.
Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
“Allah’ım! Senin emrini ilk hayata sokan ben
olacağım, çünkü onlar öldürmüşler.”
Hemen emir verdi, o Yahûdi recmedildi, yani
taşlanarak öldürüldü. Sonra Allah Teâlâ şu âyeti
indirdi:



“… Kimi Yahûdiler … sözleri yerleşik manasından
kaydırır, tahrîf ederler. Derler ki; hakkınızda şu
karar verilirse uyun, bu karar verilirse uymayın...”
(Mâide 5/41)

Ne kadar sahane bir örnek! Yahudilere gelince Tevrat'a göre zina cezasi.

Ey müslümanim diyen müslümanlar, acin Kur'an'i bir göz atin, bakalim Rabbimiz zinaya ne cezasi emretmis. Allah'in hükmünü birakip ta rivayetleri Allah'in Ayetlerine üstün tutanlar, ayni Yahudiler gibi:...."Kimi Müslümanlar....sözleri yerlesik manasindan kaydirip, tahrif ediyorlar...."

Allah'in sözlerini degistirenl, verdigi hükümleri uygulamayan müslümanlar.... hic mi Ahiret gününe inanmazlar!

galipyetkin
16. January 2013, 10:20 PM
Bizim bu konudaki rolümüz ''sopa yok'' demekle başlayıp halen aynı minvalde devam ediyor:''sopa yok, vurma yok, çünkü bunlar ayette yok.'' Sayın Hasan Akçay'ın ayet üzerindeki tefekkürü tarafımızdan da şimdilik, daha güzeli ifade edilinceye kadar kabul edilmiştir. Bunu beyan ettik,kıyamet koptu, hayat boyu böyle bir şey, zina dolayısı ile lekelenme çekilir miymiş? 100 sopa yensin daha iyi imiş. Kardeşim ,sabıka kaydı diye bir olgu var. GBT'nize baktıkları anda şak diye karşınıza çıkıyor.
Bu yazı sayın Aorskaya'nın(Kişi, bir kere de cezasını çeker ve isterse o toplumda cezasını çeken biri olarak normal bir yaşam sürebilir. Siz, ömür boyu ceza öngörerek, kişinin hayatınıda mahvettiğinizi, bu yolla da zinayı önlemek değil, aksine bundan böyle hep zina ederek yaşamaya mecbur ettiğinizi görebiliyormusunuz?).

''Ancak, rabbimizin zina için belirlediği cezanın 100 sopa olması ve islam ülkesi olması halinde her dönem de geçerli olduğunun bilinmesi gerekir. Üstelik toplumda herkesin göreceği biçimde ve acıma tutmadan uygulanması yapılmalıdır.'' Bu yazı da Aorskaya'nın.

Karşılaştırın aşağıdakiler de Aorskaya'nın
''Celde; "derisine dokunmak, vurmak, kırbaç ve benzeri şeylerle vurmak" anlamına gelen "celd" kökünden türetilmiştir. Bir fıkıh terimi olarak ta; kırbaç veya değnekle uygulan bir tür cezayı ifade etmek için kullanılmıştır.
şimdi, sizin ayrıca sopa kelimesini aramanız ne kadar tutarlıdır?
Kaldıki, sopa deyince siz her durumda, vurunca öldüren türden bir aracı anlıyor oluşunuzda ayrı bir handikap olmaktadır.
Sopa, her durumda eşek için kullanılan sopa gibi olmak zorundamıdır. Siz, hiç ilkokuldayken elinize vurulan cetvel gibi yada ince yaş ağaç dalı gibi bir şey bilmezmisiniz? Yada örneğin atların hareketlenmesi veya hızlanması için arabacıların kullandığı kamçı, kırbaç gibi bir şey bilmezmisiniz?
İşte bu kırbaç şeklindeki yaş yaş ve ince ağaç dalı gibi bir araçla, sadece cilde/deriye acı verecek, ama başka organlara zarar vermeyecek şekilde, ele, ayağa, popoya vb. yerlere 100 vuruş yapılması insanı öldürürmü?''

Görülüyor ki gittikçe ''sopa''ya bir vasıf verilmeye çalışılmakta. Biraz daha zorlansa her halde hani toz almak için bir sopa ucuna bağlanan hindi telekleri var ya, diyecekki hiç olmazsa bununla l00 vurulmalı. Yani illaki bir şeyle vurulacak.

Her ne ise ben meramımı anlattım. Sayın Aorskaya'nın da maksadı belli. Konu benim yönümden amacına ulaşmış olup, kıymet verip de yazılarımı cevaplayan herkese teşekkür ederim. Geçen sayfalarda verdiğim bu konu hakkındaki şu görüş de (bilhassa celde hakkında verilen bilgiler) irdelenmeli diye düşünmekteyim.Tıklayınız:
http://www.teblig.net/index.php?topic=5869.0

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

merdem
16. January 2013, 11:09 PM
Temelinde "merhamet", "sevgi" ve "bağışlayıcılık" bulunan hiç bir eylem ve söylem için Kuran yada başka bir kitaptan yada başka bir yerden delil ve ispat arama zahmetine girmem...

bu "sıfatlar" size tanıdık geldi mi????

Bart Kardesim,

benim niyetim Kur'an harici bir yerden delil getirmek falan degildir. Bende okumuyorum Kur'an haricindekiler, yoksa haberim olurdu o KITAPlarda ne yaziyor diye, merak edip sormazdim.

Hem niyetim Kitap'lari karsilastirmak degildi, sahiden de Hiristiyanlar tarafindan uydurulan bir rivayet mi yoksa tahrif edilmemis sekilde birakilmis bir Ayet mi oldugunu bilmek istedim Incil'de. O yüzden, hangi KITAB'ta hangi emirler geciyor diye inceledim.

Sonuc zaten benim inancima bir tesir yapacak degildir. Ögrenmenin bir zarari yok, zan icinde kalmaktansa arar arastiririm her ne hususta olursa olsun.

Yarin öbürgün bellimi olur, kalkarda bir Yahudi yada Hiristiyan dinim hakkinda bir sey söyler, ben de bilincli cevap veririm. Mesela: "Islam dini cok acimasizdir derlerse, ben de derim önce kendi Kitab'ini oku, bak ne yaziyor diye, arkasindan hemen dogru cevabi veririm.:)

Kal saglicakla, selamlar.

bartsimpson
17. January 2013, 12:02 AM
Bart Kardesim,

benim niyetim Kur'an harici bir yerden delil getirmek falan degildir. Bende okumuyorum Kur'an haricindekiler, yoksa haberim olurdu o KITAPlarda ne yaziyor diye, merak edip sormazdim.

Hem niyetim Kitap'lari karsilastirmak degildi, sahiden de Hiristiyanlar tarafindan uydurulan bir rivayet mi yoksa tahrif edilmemis sekilde birakilmis bir Ayet mi oldugunu bilmek istedim Incil'de. O yüzden, hangi KITAB'ta hangi emirler geciyor diye inceledim.

Sonuc zaten benim inancima bir tesir yapacak degildir. Ögrenmenin bir zarari yok, zan icinde kalmaktansa arar arastiririm her ne hususta olursa olsun.

Yarin öbürgün bellimi olur, kalkarda bir Yahudi yada Hiristiyan dinim hakkinda bir sey söyler, ben de bilincli cevap veririm. Mesela: "Islam dini cok acimasizdir derlerse, ben de derim önce kendi Kitab'ini oku, bak ne yaziyor diye, arkasindan hemen dogru cevabi veririm.:)

Kal saglicakla, selamlar.

Anlamamışsın dediğimi tekrar oku :)

merdem
17. January 2013, 12:50 AM
Temelinde "merhamet", "sevgi" ve "bağışlayıcılık" bulunan hiç bir eylem ve söylem için Kuran yada başka bir kitaptan yada başka bir yerden delil ve ispat arama zahmetine girmem...

bu "sıfatlar" size tanıdık geldi mi????

o sifatlar tanidik geldide, cümlende bir hata mi var ben mi yanlis anliyorum? Anladigim kadariyle Kur'an dahil hic bir kitaptan yada baska bir yerden aramamak deyiminde olmus cümle. Yoksa Kur'an'dan baska bir kitap yada baska bir yer mi demek istedin?

bartsimpson
17. January 2013, 04:08 AM
:) cümlede hata yok, sen de yanlış anlamadın... ama demek istediğimi anlamamışsın...

Temelinde "Rahîm (merhamet)", "Vedûd (sevgi, sevilen)" ve "Gaffâr (bağışlayıcılık)" bulunan hiç bir eylem ve söylem için Kuran yada başka bir kitaptan yada başka bir yerden delil ve ispat arama zahmetine girmem...

bu "sıfatlar" size tanıdık geldi mi????

aorskaya
17. January 2013, 11:18 AM
Bizim bu konudaki rolümüz ''sopa yok'' demekle başlayıp halen aynı minvalde devam ediyor:''sopa yok, vurma yok, çünkü bunlar ayette yok.''

Sayın Hasan Akçay'ın ayet üzerindeki tefekkürü tarafımızdan da şimdilik, daha güzeli ifade edilinceye kadar kabul edilmiştir.

Bunu beyan ettik,kıyamet koptu, hayat boyu böyle bir şey, zina dolayısı ile lekelenme çekilir miymiş? 100 sopa yensin daha iyi imiş. Kardeşim ,sabıka kaydı diye bir olgu var. GBT'nize baktıkları anda şak diye karşınıza çıkıyor.

Görülüyor ki gittikçe ''sopa''ya bir vasıf verilmeye çalışılmakta. Biraz daha zorlansa her halde hani toz almak için bir sopa ucuna bağlanan hindi telekleri var ya, diyecekki hiç olmazsa bununla l00 vurulmalı. Yani illaki bir şeyle vurulacak.


Hep aynı şeyler; gereksiz sızlanmalar... madem cevap veremeyeceksiniz ne diye konuya yazıyorsunuz?

Galip bey: Ayette 100 var ama o sopa değildir!
aorskaya: peki 100 ile kastedilen sopa değilse nedir?
Galip bey: 100 sopalık yüzünü kızartacak şekilde utandırılmasıdır!
aorskaya: bu nasıl olacak peki? Toplum huzuruna çıkarılmakla, utanacak zaten utandırılmış olur. Ayrıca 100 sopalık utandırma nasıl olabilir?
Galip bey: Ya ömür boyu toplumdan dışlayacak bir durum yaratılır.
aorskaya: Ama, bu da ona haksızlık olur. Bir suça ömür boyu taşıyacağı ceza adil olmaz. Kaldıki, zina edene 100 celde (Başka organlara zarar vermeden sadece deriye acı verecek şekilde vuruş uygulaması) tekrar zina edeceklerin bunu göze almalarını zorlaştıracağından caydırıcı olur.Ancak; ömür boyu sürecek bir ceza ise zinadan caydırmak yerine, ayrıştırma sonucunda "nasıl olsa ömür boyu ceza aldım, başka verilecek ceza kalmamıştır" mantığıyla adeta sonraki zinalara davetiye çıkaran bir uygulama olur. Dolayısıyla, ayetin zinayı engelleme amacına ters düşer...
Galip bey: İlla da sopa vuracaksınız... siz eziyetten hoşlanan birisiniz! Sopa olsunda ner deyse kaz tüyünden olsun diyeceksiniz!
aorskaya: Kırbaç yada yaş ve ince ağaç dalından bahsedenin kaz tüyüne razı olacağını düşünebilme mantığına bir şey demeyeceğim. Ama; 100 vuruş mu daha eziyettir, ömür boyu damgalayarak toplumdan dışlamakmı siz bunu düşünün...

Gerçekten de galip bey siz, bunu ciddi olarak düşünün... Ayrıca, toplum huzurunda acıma tutmadan 100 vuruşluk yüzkızartmayı nasıl sağlayacağınızı da söyleyin bize...

a- yüz kere yüzüne terbisyesizliğimi okunacaktır?
b- yüz defa yüzüne tükürülecekmidir?
c- Bu ve benzeri uygulama ile yüz sopalık yüz kızartılması gerçekten mümkün olurmu?
d- Yüzkere yüzünü kızarttığınızda neden sonlandırmayıp, bir de toplumdan dışlayacaksınız?

Kuranda, rabbimizin cezalarını kendi kafalarına göre eziyet, yada ilkel bulan sizin gibi akıllı büyüklerimiz, yaratıcının kendi yarattıklarına öngördüğü cezada bile başkalarından daha merhametli olduğunu da kavrayamazlar.

Kim, yaratıcıdan daha merhametli olabilirde, onun acımadan uygulayın dediği cezayı kafasına göre eziyet görüp, başkalaştırabilirki?

Sadece, kurandakini kafasına koymak yerine, kafasındakini kuranda arayan biri yapabilir.(değilmi?)


Her ne ise ben meramımı anlattım. Sayın Aorskaya'nın da maksadı belli.


İşte sizin kafa yapınız... Siz yazınca meram anlatmak oluyor, sizin gibi düşünmeyen biri yazınca meram anlatmak olmayıp, komplo maksatlı yazıyor.

Siz, ayetle ilgili sorulana düzgün bir cevap bile veremeyecerek meram anlatıyorsunuz, ama ayette 100 celdeyi başka organlara zarar vermeyecek şekilde avuca, ayağa, popoya uygulanarak sadece deriye acı verecek çubukla vuruş olarak açıklayan maksatlı oluyor...

Siz, bu mantıkla devam edin bakalım...

Gelenekçiler; kuranı hadis adı altında saçma rivayetlerle terk ederken, siz de akıllılık, modernlik, çağdaşlık adı altında kuranı zamanın anlayışına uydurmaya zorlayarak terkedenlerden olduğunuzu görün...


Konu benim yönümden amacına ulaşmış olup, kıymet verip de yazılarımı cevaplayan herkese teşekkür ederim. Geçen sayfalarda verdiğim bu konu hakkındaki şu görüş de (bilhassa celde hakkında verilen bilgiler) irdelenmeli diye düşünmekteyim.Tıklayınız:
http://www.teblig.net/index.php?topic=5869.0

Saygılarımla.
Galip Yetkin.


Amaç kafadakini kuranda bulmak olunca, ben de amacınıza ulaştığınızı gördüğümü itiraf etmeliyim. Ama, kurandakini kafaya koymaya çalışan benim için sadece bu tip yanlışları kuranla ortaya koymaya devam etmek kaldığını söylemeliyim.

Verdiğiniz linkteki yazıları iyi okuyun bakalım. Orada doğrular arasında başka hangi yanlışlar olduğunu da belki görebilirsiniz. Ama, görmek istermisiniz o başka tabi...

Ben de konuyu galip bey bakımından kapatmak istiyorum. Çünkü, kendisinin fikirlerini sunarak çürütme yerine, şahsileştirip, ötekileştirme çabasıyla yazdığını foruma yazmaya başladığımdan beri tecrübe eden biriyim.

Buradaki yazım, kurandaki ayetleri gerçekten anlamamayı kendine dert edenler içindir. Böyle derdi olmayanlar dikkate almayabilirler.

saygılarımla,
aorskaya

aorskaya
17. January 2013, 11:28 AM
:) cümlede hata yok, sen de yanlış anlamadın... ama demek istediğimi anlamamışsın...

Temelinde "Rahîm (merhamet)", "Vedûd (sevgi, sevilen)" ve "Gaffâr (bağışlayıcılık)" bulunan hiç bir eylem ve söylem için Kuran yada başka bir kitaptan yada başka bir yerden delil ve ispat arama zahmetine girmem...

bu "sıfatlar" size tanıdık geldi mi????

Bu sıfatlar tanıdık gelse de her tanıdık gelenin iyi olmadığını da bilmek gerekir.
Örneğin, peygamber etrafındaki herkes sahabe olarak diğerlerine tanıdık geliyordu. Ama; bunlar arasında münafıklarda vardı.

İnsanları yaratan rabbimizin, yine onların suç işlemeleri halinde, kur'an da; "acıma tutmaksızın uygulayın" dediği bir cezayı, siz incildeki bir hikayeye dayanarak affedebilmeyi "merhamet" olarak kabul edebiliyorsanız, rabbimizden daha merhametli olduğunuzu zımnen iddia eden kişiler konumuna düştüğünüzü görün.

Siz, merhamet adına, sevgi veya şefkat adına, yapılan her eylemi doğru bulup, onun aksine kur'an da merhametmi, yada zalimlikmi olup olmadığını görmek istemezseniz, sizin dinin gerçeklerini öğrenmek istemeyi dert etmediğiniz anlaşılır.

Hem müslümanım diyeceğiz, hem de rabbin acımadan uygulayın dediği bir cezayı, başkası affediyor diye onu merhamet adına onaylayıp, rabbin sözünü dışlayacağız, öylemi?

Eğer, bunu kendinize hak görüyorsanız, söylenecek tek söz söz kalıyor:

Rabbimizden daha merhametli olmayacağına göre, rabbin verdiği ve acımadan uygulayın dediği cezada bile merhamet olduğunu, asıl merhametsizliğin, merhamet sandığınız af edilmesinde olduğunu yeniden düşünmeye çalışlısınız.

selamlar,
aorskaya

aorskaya
17. January 2013, 11:30 AM
Selamun aleyküm,

Merdem kardeşim,

Kurandaki ayeti anlamak ve başka dinden olanların sorularını cevaplamak üzere, onların kaynaklarını dahi araştırmaya çalışman takdir edilecek bir durumdur. Tebrik ve teşekkür ederim.

İnşallah, hep kuranı gerçekten anlayarak yaşamaya çalışanlardan ve bu yolda vefat edenlerden olabilmeyi dilerim.

selamlar,
aorskaya

merdem
17. January 2013, 01:21 PM
:) cümlede hata yok, sen de yanlış anlamadın... ama demek istediğimi anlamamışsın...

Temelinde "Rahîm (merhamet)", "Vedûd (sevgi, sevilen)" ve "Gaffâr (bağışlayıcılık)" bulunan hiç bir eylem ve söylem için Kuran yada başka bir kitaptan yada başka bir yerden delil ve ispat arama zahmetine girmem...

bu "sıfatlar" size tanıdık geldi mi????

Kardesim Bart,

ben de sorarim sana bu sifatlari nereden biliyorsun diye? Rabbimiz kendini sifatlariyla tanitmamis olsaydi, vahy yoluyla elciler tarafindan bizlere bildirilmemis olsaydi, elbette ki bilemezdik Vedud ve Gaffar nedir diye.

Yoksa her insanoglu ana rahminde önce bu sifatlarimi ögreniyor, ki hepimizin bildigi gibi bebekler ve cocuklar belli bir yasa kadar hic bir seyden sorumlu tutulamazlar.

Allah'in varligini hic bir elci hic bir kitap yoluyla olmadan idrak edenler kisiler ermis kisilermi, yoksa kendilerine vahy mi gelen kisilerdir, ki Allah'in tüm sifatlarini kavriyabilsinler. Ben insanlardan bahsediyorum meleklerden degil, ki melekler dahi Allah'in müsaade ettigi kadarini bilirler, her seyi degil.

Yani sen Allah'in bir iki sifatini kavramis oldugundan ( ki Kur'an'dan dahi ögrenmek lüzumunu hissetmeden bilmis olman bir mucize durumunda burada ) her sey tamam hic bir KITAP'a basvurma ihtiyacini dahi duymaman cok ilginc.

Bir patates kelimesini bilen bir kisiden asci mi olunur? beton kelimesini ögrenen bir kisiden mimar, mühendis mi olunur? a b c 'yi ögrenenden hemen ögretmen mi olur?

Ben anliyamadim senin bir iki sifati kavrayabilmis olman neden Kur'an'a yada öbür Kitap'lara basvurmani lüzumsuz kiliyor?

Zaten hep bu günkü durumlara düsmemizin sebebleri degilmidir Allah'in kitaplarina tenezzül etmemizligimiz. Ögrenmis oldugumuz bir iki kleimenin bize yeterli oldugunu sanmamiz.

Bana lütfen bira genis bir sekilde izah edermisin "Temelinde "Rahîm (merhamet)", "Vedûd (sevgi, sevilen)" ve "Gaffâr (bağışlayıcılık)" bulunan hiç bir eylem ve söylem için Kuran yada başka bir kitaptan yada başka bir yerden delil ve ispat arama zahmetine girmem..." demekle ne kastettigini, ben gercekten anlamadim.

selam ve dua ile.

bartsimpson
17. January 2013, 02:48 PM
Konu benim açımdan kapanmıştır.

Kendim olarak diyorum ki gereksiz polemiklere girerek hem kendimi hemde arkadaşları üzmeyeyim.

Seviyeyi düşürmeyeyim.

Serkese saygı ve hürmetlerimle...

P.S. Galip abinin verdiği linkte yazan yazılar düşünce sistemimde önemli değişikliklere neden oldu ve farklı pencereler açtı.
Şu an herşeye bu pencereden bakma gayretindeyim.
Herkese nacizane tavsiyem hiç birşeyde ön yargılı olmayınız.
"Adınız" kadar emin olduğunuz bir konuda bile.
Çünkü sizi tanımlayan ve belirleyen "Adınız" değildir....

merdem
17. January 2013, 04:52 PM
Allah'in Selami hepimizin üzerine olsun degerli kardeslerim,


bundan haberiniz varmiydi? Kur'an Ayetleri matematik sayilar ile mi aciklaniyor?

http://www.kutsalkitaplar.net/index.php/islam-islam/genel-bilgiler/cennet-ve-cehennem/433-vefk/1302-vefk-tablo-14-yemin-ve-menetme

Kelimelerin anlamini sayilar mi temin ediyor? Bizler matematik ilemi konusuyoruz?

Halil Sergin'in Kur'an aciklamalarini neden sayilara göre yaptigini merak edip internette aradim ve bu sayfaya rastladim.

Bilgilerinizi benimle paylasirmisiniz lütfen.

Selam ve dua ile.