PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sarhoşken namaz kılmak


galipyetkin
14. December 2012, 12:26 AM
Sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar…”Nisa-43"

Genel düşünsel anlayışta sarhoşluk veren alkoldür. Çoğunluğa içki içtikten sonra namaz kılınmaz şeklinde bir öğreti sunulmuştur. Biz genel öğretilerin aksine, sarhoşluğu madde(paylaşım) ve mânâ(insani özellikler) olarak ele alıp, incelemeye çalışacağız.

Kibirlenmek, övünmek ve büyüklenmek yani narsizma sarhoşluk değil midir?.....

Narsistler: Kendilerinin çok önemli olduğu duygusunu taşırlar; başarılarını ve yeteneklerini abartır, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi beklerler; sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da kusursuz sevgi düşlemleri üzerine kafa yorarlar. Özel yaratıldığına inanır, çok beğenilmek ister, hak kazandığı duygusu vardır, kişilerarası ilişkileri kendi çıkarı için kullanır, amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf taraflarını kullanır, empati yapamaz, çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığını sanır, küstah, kendini beğenmiş davranış ve tutumlar sergilerler. Böyle birilerini, etrafınızda olsaydı, sever miydiniz?....

Siz narsist olmayın!“Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanlara ayetlerimi anlamaktan çevireceğim. Araf(146)” Bu insanlara Allahın cezasına dikkat edin lütfen.

]"Kuranı Kerim sen ve toplumun için bir zikirdir(doğrulanmış bilgileri içerendir). Yakında Kurandan sorumlu tutulacaksınız(Zuhruf44).
Hatırlatmak zorundayım, narsizma bir kişilik bozukluğudur. Kişilik bozukluğu zamanla düzelmez. Kişi değişmek zorundadır. Ancak değişimle sarhoşluktan kurtulur. Mevlana “kibirlenmek zehirdir.” Ve “büyüklenmek hakka şirk koşmaktır.” Demiştir.

Hakka şirk koşan ve hakkın ayetlerini anlamayacak olan, neden namaz kılar? “Resulüm dedi “Allah’ım mülkün sahibi sensin, dilediğine verir, dilediğinden alırsın. Dilediğini yükseltir, dilediğini alçaltırsın. Hayır yalnız senin elindedir. Muhakkak ki sen her şeye gücü yetensin". Ali-imran:26.


Siz malı ile övüneni sorgulamıyor musunuz? Şahıs hem mal, mülk, makam ve mevki övünmesi yapar, sonrada bakarsınız ki namaz kılıyor. İçinizden geçirmez misiniz, “bu ne görgüsüzlüktür.” Malı ile övünmek, Mevlana ”malı, mülkü ile övünenler, topladığı gübreleri anlatmaktadır.” demiştir. Bu nasıl insan karakteridir. O malın sahibi kim? Daha bunu bilincine varamamış şahıs, malı ile övünmeyi maharet zannedecek kadar beyinsiz, Ne yaptığının farkında mı? Ayeti iyice analiz ederseniz, Allah’ın mülkünü tıpkı Karun gibi sahiplendiğini göreceksiniz.

Karun da böyle davranıp, kendini helâk etmedi mi? Malıyla övünüp, büyüklenip ve paylaşmayarak dinden çıkmadı mı? Yaptığının bilincinde olsa, sizce böyle davranır mıydı?(Karun kıssası bknz: (Kasas76-83)) Sizce böyle davranan biri sarhoş değil de, nedir? Hepinizin bildiği gibi büyüklenmek, övünmek ile ilgili Kur'an'daki figür, şeytan ve firavundur. Firavun'un büyüklenmesi ile ilgili birçok kıssa okumanız mümkündür. Hatta kurandaki; “inanmayı gururuna yediremedi” tesbiti müthiş bir tabirdir (Araf133).
Ku'ran'da adı şeytandan bile fazla geçer, Firavun’un meşhur ifadesi, ben sizin "rabbiniz" değil miyim? Yine meşhur ifadesi; ”ondan izinsiz neden Allah’a inanmışlar.” Narsistlerin insan olarak Kur'an'da karşılığı firavun, cin olarak ise (içimizdeki aşırıya zorlayıcı arzulardır) şeytandır. İkisinin de ortak yönü büyüklenmeleridir. Cehalet yani kişinin kendi elleriyle gözlerini oyması, doğal olarak da farkında olmaması sarhoşluk değil mi? “

Kim burada kör ise ahrette de kördür ve yolcu da daha şaşkındır. İsra72 ”sen bu dünyada gerçekleri göremiyorsun" demek, "öbür dünyada beklentin nedir?" sorusunun cevabını bize veriyor. Gerçekleri görmek için yaşadığın toplumda hâkim olan düşünceyi bilmek ve ona göre tavrınızı almanız gerekiyor. Kuranı kerim, genel anlayışa karşılık, bu dünya ile öbür dünyayı ayırmaz.

Bilakis, öbür dünya buranın devamıdır. Ayete dikkat edersiniz. Burada kör, orada da kör, ayrım yok. Burada gerçekleri görmeni ne engelliyorsa, ondan kurtul, göreceksin ki özgürleşeceksin. Kuran farkında olmamayı; ölü, kör, sağır, karanlık gibi tabirlerle ifade eder. Bu da demek oluyor ki, öğrenen, farkında olan gören duyan yani yaşayan olur. Harici kavramlar sarhoşluktur, farkında olamamaktır. Mevlana mesnevide, “cahilin; ne sözüne, ne yeminine, ne gözyaşına, ne dinine, ne sevgisine inanılmaz“ diyor. Çok mal ile şımaranlar, bunlar sarhoş değil midir?“

Şunların hiç birine inamayınız: çok yemin edene, değersiz olana, insanları ayıplayana, koğuculuk yapana, hayrı engelleyene, insanların haklarına tecavüz edene, günahkâra, bundan başka kaba saygısıza, soysuza. Mal ve çocuklar sahibi olmuş (diye böyle davranır). Kalem(10-14)” bu ayet çok mal ve çocuk nedeni ile ne dediğini nasıl davranması gerektiğini bilmediğini ifade etmiyor mu?

Artık günümüzde yalnızca zenginler değil, fakirlerde de bu alışkanlıklar var. İftirayı, dedikodu gayet normal bir eylem, fakat öğretilmiş inanç sisteminde bunların kul hakkı olduğu, boş şeylerle uğraşmak olduğu ve boş şeylerle uğraşmamın haram olduğu vurgulanmamıştır.

Halk dilinde meşhur bir tabir vardır, “bırak sarhoş ne dediğini bilmiyor.” İşte kalem suresine göre, o kadar çok sarhoş var ki… “Kitaptan sana vahye dilenleri oku ve namazını kıl, gerçekten namaz hayâsızlıktan ve kötülüklerden alıkoyar. Ankebut45”

Bu ayete rağmen namaz bizi/negatif insanı hiçbir şeyden alıkoyamıyor. Öğretilmiş dini inançta, namaz ile hayat ayrılmıştır. Yani namaz kılarken Allahın huzurunda olan kişi, namaz bittikten sonra, kafasına göre takılıyor. Genel dini öğretilerde Allah daima senin yanında seni gözeten kollayan şeklinde bilgi verilmiyor? Fakat kişi sorgulamalı, namaz kılarken Allah yanımda da, namaz bitince nereye gidiyor?

Kişi bu bilinçte olmalı, empati kuramamak, özeleştiri yapamamak, esneklikten yoksun, uyuma dönük değilse bunlar genel kişilik bozukluğu parametresidir. Bir kişide bu özelliklerden biri ya da bir kaçı varsa, ondan kişilik bozukluğu olduğundan söz edilir.

Kişilik bozukluğu zamanla değişmez, kişi değişime karar vermek ve değişmek zorundadır.

Genel kişilik bozukluğu sarhoşluktur.

Burada şu bilgiyi de hatırlatmakta fayda var; sırf zenginliğinden dolayı iltimas, bir Müslüman’a yakışır mı?
Böyle bir tutum ve davranış, fakir, fakiri beğenmiyor ve zengine yalakalık yapıyor ve ya aklınca fakirleri beğenmiyor, onlarla ilgilenmiyor. Be adam madem ki mal ve mevki Allah’tan sen kim oluyorsun da, fakir diye ona tavır alıyorsun? Maden ki zenginlerle ilgilenme takıntın var, paylaş o da senini gibi muhtaç olmasın.

Maalesef bu düşüncelerden yoksun birçok insanımız var. Burada şu soruyu soralım, Sen fakir olsaydın, birileri sana fakir olduğun için tepeden baksaydı! Ne düşünürdün? “Kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Lokman34” yarın onun seviyesine, hata daha aşağıya inmeyeceğinin garantisini kim sana verebilir? (Vela udvaneke illa alezzalimin. bakara193) tek düşmanınız zalimlerdir.

Zengin fakir yalakalığına bu açıdan da bakmalıyız, zalim toplumu sömürendir ama yardakcılık yapan da aynıdır. “Zulmedenlere eğilim(meyil) göstermeyin. Hud-113” Hakkını vermeyenin avukatlığının yapılması, zalime yardakcılıktır. Onun politikasını anlayıp da, toplumu uyarmamak, yardakcılıktır. “Zulmedenler bilgisizce arzularına uydular. rum-29”

Zulmeden, adaletin tesisini engelleyendir. Zalim empati yapamaz, ayete dikkat edin, egosuna uyar. Bu durumda zalim, narsisttir. Bunu fark etmemek, görmemek ne yaptığını, neye hizmet ettiğini bilmemek, sarhoşluk, değil midir?

Empati kuramamak, birilerinde sizin ihtiyaç duyduğunuz her neyse, ona ihtiyacı olduğunu düşünememek, bunun farkında olamamak, bunu gözünüzün önünde bile olsa görememek, özeleştiri yapamamak... Kişi özeleştiri yapamıyorsa nasıl gelişecek, değişim kişisel gelişimle mümkündür. Kişisel gelişim için canlı olmak(okumak, anlamak ve uygulamak) gerekir.

Kuran-ı Kerim ''her şey değişiyor, oluşum devam ediyor'' diyor. Bu da şu demek oluyor, Sende değiş. Değişmemek Sarhoşluk değil midir?

Peygamberle savaşanlar değişimi göze alamadıkları için savaşmışlardır. Ötekilerin ihtiyaçlarını düşünememişlerdir; çünkü ötekileri sömürecek bir düzen kurmuşlardır.

Sizce toplumun ileri gelenlerinin, ötekilerin ihtiyaçlarını düşünememeleri ne anlama gelir? Bunu göremiyorlar, çözüm üretmiyorlar, yani gereğini yapmıyorlar, sizce de ortada bariz bir körlük yok mu? Zengin ötekinin empatisini kuracak düzeyde insan olsa, paylaşmamak için direnir miydi?

Sorgulama mekanizmasını devreye koyarsa sorun kendiliğinden çözülür ve ayetin istediği anlam hayatımıza girer. Ayette namaz; “eki mussalat(salat-ı ikame)” şeklindedir. Hayatın her aşamasında düzgün insan olmak, işte genel tevhid istikametinde düşünüldüğünde, adaleti sağlayan, akıl vicdan sahibi, ötekine asla zarar vermeyecek, empati kurabilecek, özeleştiri yapabilecek bir insan tipolojisini sarhoş kategorisine koyamayız. … Maun süresinde birilerinin kıldığı namazın boş olduğu ifade ediliyor, (hüm an salate: onların kıldıkları namaz) onlar kim? Aynı sure cevabını veriyor. Yoksulla, yetimle Allahın verdiği rızkı paylaşmayanlar. Ardında ağır itham geliyor. “işte onlar dini yalanlayandır.” “Bir şehir düşünün; halkı güven ve huzur içinde yaşıyor. Her mekandan rızıklar geliyor. Derken Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler ve yaptıklarına karşılık Allah onları açlık ve korkuyu tattırıyor.Nahl112.” Bu ayette Allah’ın nimetine nankörlük etmek demek, paylaşmamaktır.

Sen paylaşmazsan, sana da aç kalma korkusu veririm diyor. Genelde zengin olup da infak etmeyenler, hayattaki tüm gücünü maddesinden alanlar, kırklı yaşlarında sonra madde kaybetme korkusu yaşıyorlar. Etrafınızda bu tür insanlar görmeniz mümkündür.

Bu korku arttıkça maddeye daha çok tapınma arzusu duyuyor. Bu da şu anlama gelir, paylaşmamakta psikolojiyi bozan bir etmendir. Düşünün adam çok zengin, yetmiş ya da seksen yaşına geliyor halen biriktirme peşinde, demek ki bu tür bir kişilik özdenetimini kaybetmiş oluyor. Mevlana’nın tabiri ile “kişi neye layıksa, ona dönüşür”

Hâlbuki kuranı kerim paylaştıkça daha da artar diyor. … Rızkı paylaşmıyorsun ama namaz kılıyorsun. Bu durumda paylaşılmayan rızık haramdır, Bu rızık da insana zararlıdır. Çünkü haram yemek insan sağlığına zararlı olduğu günümüzde bilimsel olarak ispat edilmiştir. Mevlana mesnevide haram lokma ile ilgili müthiş yazmıştır. “…

Helal lokma tohum gibidir. Meyvesi güzel fikir tefekkür ve tövbedir. Haram lokma afyon gibidir. İnsanı gaflete sürükler Allah’a itaatten uzak bırakır.” Mesnevide, Yazının tamamını okuduğunuzda, göreceksiniz ki, Haram yiyen biri için yalan söylemek çok kolay, çünkü yalana meyli artar. Yukarıda kişilik bozukluğundan bahsettim, bu bozuklulardan biri de, anti-sosyal(halk dilinde psikopat) kişilik bozukluğudur. Birkaç özelliğini burada hatırlamakta fayda var.

Başka insanlara karşı sorumluluk, sadakat ve dürüstlük duygusu yoktur. Verdiği sözleri tutmaz, durmadan yalan söyler ve insanları kolayca aldatır. Başkalarının iyi niyetinden yararlanır. Yalanı yüzüne vurulunca utanmaz. Dolandırıcılık, sahtekârlık insanları yalnızca zevk için aptal yerine koyma gibi davranışlar sıktır. Pişmanlık gösterileri genellikle sahtedir. “Kahrolsun o yalancılar, onlar sarhoşluk içinde ne yaptıklarını bilmezler. Zariyet-10-11”

Modern psikoloji yalanın insanın ruh dinamiğini bozduğunu, kalbin çalışmasını ve ses tellerini zorladığını, kısaca insana zararlı olduğunu ispat etmiştir. Ayette sarhoşluk olduğunu vurguluyor. Biz bu bilgilerle şu sonuca varalım, haram ve yalan insana zararlıdır. Bu durumda sarhoşluk paylaşmayarak, kuranın tabiri ile Allah’ın nimetini inkâr etmek olmaz mı?

Alışılagelmiş dini kavramlar da, size şunu derler; gördüğünüz bir şeye inanmazsanız kâfirsiniz, peki, Allahın nimetini görüyoruz ve paylaşmıyoruz. Bu durumda ne oluyoruz? Çünkü kişi paylaşmamakla ne yaptığını bilincinde değil, yani sarhoştur. Kimisi içer sallanır, kimisi paylaşmaz halen madde peşinde koşar, koşar, koşar… Kuranı kerim haram yiyenlerin ve yalan söyleyenlerin, kendisini anlamayacağını ifade eder. Ayete bakınız. ”… Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada aşağılama vardır. Onlar için ahrette büyük bir azap vardır. Onlar sürekli yalancılık yapmak için dinlerler, sürekli haram yerler… ” Maide41-42.

Bu iki ayeti analiz ederseniz haramın ve yalanın insanı ve insanın fıtratını nasıl bozduğunu daha iyi anlarız. “Allah onların kalplerini temizlemek istemiyor.” Çünkü “Onların kazançları kalplerinin üzerine pas bağlamıştır. Müttefikun14” bundan dolayı da artık yaptıklarını normal olduğunu düşünürler ve değişmeye gerek duymazlar. Zaten onlar da kuranı kerimi beğenmiyorlar. “… Fakat onların çoğu, hak ve doğru olan bu kitaptan hoşlanmazlar. Eğer hak(ve doğru olan bu kitap), onların arzularına uymuş olsaydı, gökler, yer ve bunların arasında olanlar kesinlikle bozulurdu…

”Müminun70-71, Hatta peygamberimize Allah söyle diyor. ”Onlar şunu arzu ettiler: sen onlara yaltaklanmış olsaydın, o zaman onlar da sana yaltaklanacaklardı. (onlar senden yanlış anlayışlarına uygun, onları pohpohlayacak sözler söylemeni beklerler.Böyle yapsaydın onlarda seni pohpohlayacaklardı) kalem-9” Anlaşılacağı üzere kuranı kerim birilerinin düzenini bozuyormuş, hatta bu birileri namaz kılan ama paylaşmayanlar, olduğu kesindir. Burada ki birilerini en meşhuru sanırım hepimizin bildiği isim, Ebu Cehil, namaz kılan fakat paylaşmak istemeyen şahıs. Hz. Peygambere savaş açan, onun getirdikleri ile mücadele eden. Ebu Cehil’in peygamberimize bir teklifi de olmuştur. “Ya Muhammed bana bir kolaylık sağla“ demek ki aldığı cevap hoşuna gitmedi ki İslam dinine girmedi. İstediği kolaylık hepinizin malumu olan, paylaşmayayım ama namaz kılayım… Namaz nasılsa bedava?

Düşünüyorum da namaz kılmak için para verilmesi gerekse idi, Ebu cehil yine de namaz kılar mıydı?
Kılmazdı.
Bu sorunu tersinde soralım.
Namaz kılana para verilseydi? Kılmayan kalır mıydı?
Gelelim o dönemim ileri gelenlerinin Muhammed’in öğretilerini tehlikeli bulmasına, önlem alıcı faaliyetlerde bulunmalarına: Soru şu: Peygamberimiz ne getirdi de, bunca ezaya katlanmak zorunda kaldı? Bunca savaş verdi? Toplumun ileri gelenleri onunla savaştı? Muhammed-ül emin’e ne oldu? Herkesin sevip saydığı insan birden birilerinin düşmanı oldu? Muhammed-ül emin’in hangi sözleri, onları rahatsız etti de, tehlikeli oldu. Hatta önce anlaşma önerildi. Bu anlaşmayı biliyorsunuz? Gel seni başımız yapalım, ne istersen verelim davandan vazgeç. Acaba bu dava o toplumun ileri gelenlerini neden rahatsız etti. Bu dava ne olabilir? Acaba bu dava, şimdiki insanların anladığı manada namaz, oruç, hacc, vb… miydi? De korktular? Sanmam, birilerinin namazı, orucu, haccı, vb… kimi, neden korkutsun ki? Genel dini öğretilerin aksine kuranı kerimle ilgilenmediğimizde bu sorulara cevap bulmamız mümkün olmaz. Bu durumda birileri malı götürürken, birileri de sana ''şükret'' afyonunu pompalar. Elinde bir takım güçler bulunan insanları rahatsız eden dava; genel Kur'anî prensiplerdir. “Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? Köle azat etmek, Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir, Yakınlığı olan bir yetime, Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. İşte bunlar, amel defterleri sağlarından verilenlerdir. Beled-12,18” bu ayetler aynı zamanda cennetin formülüdür.

İnsanların birilerine muhtaç olmaktan kurtarmaktır. Patronun işçisine geçineceği miktarda ücreti vermesidir. Kimsenin kimseyi ne madde, ne de mana olarak sömürmemesidir. İşte karşı çıkılan kuranın emri. Günümüzün meşhur ifadesini burada kullanmalıyız. Hani peygambere karşı savaşanlar, yeniden on dakikalığına dünyaya gelselerdi de günümüz insanlarına tavsiyesi ne olurdu? “Kimin kitabı solundan verilirse o da der ki:”keşke bana kitabım verilmeseydi. Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim. Keşke ölüm her şeye son verseydi.

Malım bana bir yarar sağlamadı, gücümde yok olup gitti.” Onu tutun ve hemen bağlayıverin sonra onu çılgınca yanan ateşe atın. Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincir içerisinde oraya sokun. Çünkü o büyük olan Allah iman etmiyordu.

Yoksula yemek vermeye teşvik etmezdi. Bugün burada onun için yakın bir dost yoktur. Kanlı irinden başak bir yiyecek yok. Onu günahkârlardan başkası yemez. Hakka-25-37” bu ayetler aynı zamanda cehennemin formülüdür. Bize bu ayetleri hatırlatırlardı. Dikkatinizi çeksin, Beled suresinde kitap sağdan, burada ise soldan veriliyor.

Yani köle yapan, paylaşmayanların kitabı soldan, tersini yapanların kitabı sağdan veriliyor. … Tüm bunlardan çıkarmamız gereken sonuç, Ebu cehil, sömürecek, kimseye hakkını(madde ve mana) vermeyecek, ama “an salate(yalnızca namaz kılacak)” yapacak. Kuran “eki mussalat(salat-ı ikame)” diyor.

Önce insanı görevlerini yap, adaleti sağlayan, akıl, vicdan sahibi insan ol, sonra paylaş ve sömürme, ağzından içeri sağlığına zararlı besin maddesi girmesin, dışarıya zararlı sözler çıkmasın. Namaz kılarken kimin önünde eğiliyorsan, gerçek hayatında da onun önünde eğil. Rızkı namaz kılarken kimden istiyorsan, gerçek hayata da o veriyor. Bundan dolayı maddesi için kimsenin önünde eğilme! Yani hayatın Fatiha suresi olsun. Ve sonra, Abdestini al namazını kıl…

Zekeriya Beşirli
[email][email protected]

gavs
14. December 2012, 06:27 PM
Kişilik bozukluğu zamanla değişmez, kişi değişime kara vermek ve değişmek zorundadır.

Genel kişilik bozukluğu sarhoşluktur.



Aziz kardeşim ,başlıkla ve makale arasındak ilşkiyi pek anlamadım..Sonuç ne? neye varılmak istenmiş?

Sarhoşluk ,kazanılmış ,iradi bir patolojidir.Suçdur haramdır.
Kişilik bozukları ,gayrı iradidir.sorumluluğu yoktur..
İnsanlarda birde kişlik tiplemeleri vardır.Normal sınırlarda fakat farklılıklar göstermektedir,bir kişi ajite ,gergin olabildiği gibi,selim karakterde uyumlu ,ılımlı olabilir.Kiminde mistik duygular baskın iken kiminde tam tersi nefsani duygular daha ön planda olabiliyor..

Sizin burada düştüğünüz paradoks,insanların zekası,ruh hali,becerileri ,çok çok farklılık gösterirken,tek bir ilahi kitapdan bunlar nasıl adaletli bir şekilde nasiblenebilir?

Bu insanın çözeceği bir problem değildir....

galipyetkin
14. December 2012, 10:31 PM
Sayın gavs.

Sunduğum yazı bir alıntı olup o yazının tarafı değil, tartışmaya açmayı sağlayanıyım. Katılımınıza teşekkürler.

Yalnız, karakter bozukluğu ile nevrotik bozuklukları ben ayrı kefelerde tutuyorum. Birinin iradi, yani yönlendirilebilir; diğerinin patalojik, yani tedaviye muhtaç olduğu kanaatındayım. (Zannederim bu yönde tıp ve psikoloji ilmine vakıf olanların bilgisine ihtiyaç var.) Bu ayrı bir konu.

Ama, esas konu; içkinin mi haram olduğu, yoksa sarhoşluğun mu?

Ve yazar sarhoşluğa değişik ve geniş bir bakış açısı getirmiş.Bu açıya bir de 4/43, 2/219-1,Kehf/19, Hicr/14-15, Hicr/72, Hacc/1-2, Maide/90-91, Nahl/67 ayetlerini katmak gerektığı kanaatındayım.

Ne dersiniz?
(Bu hususta sitemizin ''EKONOMİ'' bölümü, ''Kumar'' bahsinde de bazı dokunuşlar var)

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

gavs
15. December 2012, 11:28 AM
sn galip yetkin makale çok uzun ve ayetler çok tevil yapılmış..Yazarın nereye varmak istediğini ben anlamdım..Yazarın ana fikrini aşağıdaki gibi yorumlamışsınız






Ama, esas konu; içkinin mi haram olduğu, yoksa sarhoşluğun mu?



Bu soruya verilecek yanıt,içki haramdır..neden dersek ?,içki,insanları hayattan koparan ,uyarıcı ,mutluluk verici ,bağımlılık yapan vucuda zarar verici bir içeçek olup aslında yıkıcı etkisi çok fazla olan bir içeçek ..Sarhoşluk ise bu içeçeğin insanda yaptığı etkidir..İçki haricinde diğer uyuaranlar sarhoşluğe benzer etkileri olmasına rağmen kuranda zikrediilmediği için haram sayamazmıyız?
Bazı rasyonal islamcılar kıyası kabul etmediklerinden dolayı,extasy,eroin,esrar,amfetamin gibi uyuşturuculara haram deme yetkimiz olmadığını savunmaktalar..Ben ise bu görüşe katılmıyorum..
Önemli olan bir içki veya uyşturucuya insanın ne maksatla kullandığıdır..Hayatın gerçekliğinden sıyırılıp ,sanal bir alemde en mutlu bir şekilde yaşamaksa ne kullanırsa kullansın haramdır...
Çunku insan, sarhoşluk veya,diğer uyuşturucuların verdiği lezzete bunları kullanmadanda ulaşabilir..
Kafa travması sonrası sommolens halindeki biri,bir zehirlenme sonrası (azot protoksit) devamlı insanlara sırıtan gulen birisi için ,sarhoş veya sarhoş vari bir durumu var haram işledi denebilirmi..?

galipyetkin
15. December 2012, 12:14 PM
Sayın gavs.

O zaman şu düşünce akla geliyor.

Düşünce ve duyguları bir sanat olarak va en etkili şekilde anlatma gücüne sahip Allah, günah diye nitelendirilen ''hamr''a Bakara-219/1 ayetinde ''bazı faydaları olduğunu'' neden ifade etmiş olsun ki? Haram olan bir şeyin faydası nasıl olabilecek ki?

Ayrıca 4/43 ayetinde ''sarhoşken'' derken, yani sarhoş oluncaya kadarı serbest bırakılmış içki haram olmazken....

Acaba geçen ifadeleri yalnış mı anlıyorum....?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

gavs
15. December 2012, 01:18 PM
Sayın gavs.

O zaman şu düşünce akla geliyor.

Düşünce ve duyguları bir sanat olarak va en etkili şekilde anlatma gücüne sahip Allah, günah diye nitelendirilen ''hamr''a Bakara-219/1 ayetinde ''bazı faydaları olduğunu'' neden ifade etmiş olsun ki? Haram olan bir şeyin faydası nasıl olabilecek ki?

Ayrıca 4/43 ayetinde ''sarhoşken'' derken, yani sarhoş oluncaya kadarı serbest bırakılmış içki haram olmazken....

Acaba geçen ifadeleri yalnış mı anlıyorum....?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Allah, "bazı faydaları var" zikirini, tüketeceğimiz bir yiyecek veye içecekte sadece ,insan üzerindeki olumlu etkilerine kapılıp helal saymıyalım diye vurgulamış..Metamfetamin piyasaya çıktığında asrın ilacı olarak kabul edilmişti.İnsana yaşama azmi ve mutluluk veriyordu,O zaman için helaldi.Kokain mesala kolada kullanıldı ,çok tercih edilen bir içecekti ozaman için helaldi.Fakat yapılan araştırmalarda ,bu ilaç ve katkı maddelerinin hem breysel ve sosyal çok yıkıcı etkilernden dolayı yasaklandı piyasadan çekildi..Yani şimdi haram konumunda..

sarhoş iken namaza yaklaşmamak senin ,namaz dışında sarhoş olabirsinmi demek oluyor?Bu ne mantık böyle..:confused:



İbadetler bilinçli yapılır , bilinçsiz ibadetin bir değeri yoktur..
slm

aorskaya
15. December 2012, 03:41 PM
Sayın gavs.

O zaman şu düşünce akla geliyor.

Düşünce ve duyguları bir sanat olarak va en etkili şekilde anlatma gücüne sahip Allah, günah diye nitelendirilen ''hamr''a Bakara-219/1 ayetinde ''bazı faydaları olduğunu'' neden ifade etmiş olsun ki? Haram olan bir şeyin faydası nasıl olabilecek ki?

Ayrıca 4/43 ayetinde ''sarhoşken'' derken, yani sarhoş oluncaya kadarı serbest bırakılmış içki haram olmazken....

Acaba geçen ifadeleri yalnış mı anlıyorum....?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Sayın yetkin,
Sevgili kardeşlerim,

Alıntı yazıda; sarhoşlukla ilgili güzel anlatımlar olmasına rağmen, sarhoş edici şeylerin yanında, sizin sarhoşluk kabul ettiğinizi düşündüren "Kibirlenmek, övünmek ve büyüklenmek yani narsizma sarhoşluk değil midir?" yazınızdakilerin bu konuda kullanılan "sarhoşken ne dediğinizi bilene kadar namaza yaklaşmayın" ayeti ile ilgisi olmadığını öncelikle söylemek isterim.

Sonra; sarhoşluk verenlerdeki faydayla ilgili şunları söylemek mümkündür.

1- Ayette bahsedilen faydalar olmasaydı, insanlar onu kullanmazlardı. Ama, faydalardan çok daha fazla zararlar olması nedeniyle haramdır. Faydalar, kişisel olurken, zararlar toplumsal olabiliyor.

Faydalara ilişkin bir açıklama getirmek gerekirse;

Sarhoş edeni tüketen kimseler, sarhoş olmakla, normal olarak bulundukları yada bulunacakları konumlardaki rahatsızlıklarını, sarhoşlukla bastırmaya çalışarak asabi ve psikolojik yönden kendilerine fayda sağlarlar.

Ancak, kendilerini kaçırdıkları bu durumun sakıncaları yerine bu defa bilinçlerini kontrol edemedikleri için bilinçsizce sözler ve hareketler yapabilmek gibi daha büyük tehlikelere düşmekten kurtulamazlar. bu tehlikenin sonuçları, karşı tarafın vereceği tepkiye göre bazen ucuz atlatılabilirse de çoğu zaman telafi edilemeyecek süreçler yaşanabilmektedir.

2:219 - Ey Muhammed! Sana şarap ve kumardan soruyorlar. De ki: Bu ikisinde büyük bir günah, bir de insanlar için bazı menfaatler vardır. Fakat günahları, menfaatlerinden daha büyüktür. Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçtan fazlasını infak edin. İşte böylece Allah, size âyetlerini açıklıyor. Umulur ki siz düşünürsünüz.


Yine bu ayete dikkat edersek, içki yanında aynı özellikte kumardan da bahsediliyor.

Kumarda, kişinin zaman zaman kazandığı durumlar olmazmı? para kazanıp, bunu cebine koyarak ayrılan bir kimse için, o para kazanç değilmidir? Dini bakışdan muaf tutarsak ekonomik bakımdan kazançtır değilmi!

Ancak, bu şekilde bir kazanç, aynı şekilde tekrar ve daha büyük kazançları düşündüreceğinden, bu defa yıkıma giden kayıplara uğrarlar.

Kazançların anlaşılması için bu kısa örnekler yeterli olmalıdır diye düşünüyorum.


2- Ayrıca 4/43 ayetinde ''sarhoşken'' derken, yani sarhoş oluncaya kadarı serbest bırakılmış içki haram olmazken....

Acaba geçen ifadeleri yalnış mı anlıyorum....? DEMİŞSİNİZ.

bu anlayış, ayete göre yanlıştır.

Sarhoşluk veren şeylerden, kuranda zaten bu ayet dışında da başka ayetlerle de uzak durulması istenilmiştir.

5:90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
5:91 - Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?

Görüldüğü üzere, sarhoş olana kadar falan bir miktar belirtilmeksizin içki her miktarda yasak kılınmıştır.

Sarhoş olmayacak kadar içki içende, en azından o içki sofrasında geçirdiği zamanı kaybı ve yine aynı ortamda kendisi tarafından olmasa da başka sarhoşlar tarafından yaratılacak tehlikelere maruz kalması da söz konusudur.

Bu durumda, bazıları evhamlılık diye nitelese de, içilmese dahi o mekanlarda bulunulmamaya çalışılması bana göre mantıklıdır.

Şimdi yeniden sarhoşluktan ne dediğini bilir duruma geçişin namazla ilgisini anlatmaya çalışayım:

Kişi, sebep ne olursa bir şekilde ne dediğini bilmez boyutlarda sarhoş olabilir. Ancak, bu kendisi zaten kabul görmeyen, yasaklanan bir olay olmaktaysa da, bu olay oldu diye buna bağlı olarak başka bir iyi işi yapmasına engel olunmamalıdır.

Sarhoşluğun etkisi azalıp, ne dediğini bilir hale gelen kimse, önceki hatası yüzünden, namazdan ve onun kazanımlarından mahrum edilirse, bir fiile iki ceza verilmiş olur. Halbuki, herkes için namaz şartlarına uyduğu durumları yakalayan bu şahısın namaz kılmasına engel bir durum kalmamıştır. O halde, aksi hak gaspı olurdu.

Öyleyse, kişi zaten içmekle yaptığı bir hatayı telafi edebileceği başka hayırlı bir işi (burada namaz) yapmaktan men edilmemeli ve böylece hayırlı işin, bilinçli olarak yapılması ile, önceki hayırsız işleri de engelleme hikmetine izin verilmelidir.

selamlarımla,
aorskaya

gavs
15. December 2012, 04:13 PM
Slm aorskaya,sana hadis ve sunnetle iligili bir mesaj atmıştım fakat cevab alamadım.Cevablarsanız sevinirm..


GALİBA SENDE BEKİR'İN POSTALDIKLARINDANSIN.ŞİMDİ HATIRLADIM.:D
(NE OLURSAN OL GEL İSLAMİ FORUM SİTESİ)


bekir efendiyle,başta ANLAŞAMADIK..RABBANİYLE BEYNİNİ YİYENLERDEN!!!

aorskaya
15. December 2012, 05:23 PM
Slm aorskaya,sana hadis ve sunnetle iligili bir mesaj atmıştım fakat cevab alamadım.Cevablarsanız sevinirm..


GALİBA SENDE BEKİR'İN POSTALDIKLARINDANSIN.ŞİMDİ HATIRLADIM.:D
(NE OLURSAN OL GEL İSLAMİ FORUM SİTESİ)


bekir efendiyle,başta ANLAŞAMADIK..RABBANİYLE BEYNİNİ YİYENLERDEN!!!

Bekir aslında tekir olmuştu ama onun boyalısı vardı radikal diye... Birbirlerinin destekleriyle üyelikten silmek için bahaneler buldular ve sildilerde.

Onların yaptıklarının bana zararı yoksa da, kendilerinin aldıkları vebali düşünemeyen bu akılsızlara söylenecek fazla söz kalmıyor. Zavallı aklını unutanlardan bir iki örnek oldular sadece...

Bu arada mesajını almadım. E-postayamı atmıştın acaba?

Ama, burada kısaca belirtmeye çalışayım.

Genel olarak kullanımıyla hadis; peygamberin dini sözlerine, sünnet ise peygamberin dini uygulamalarına deniyor. Bu anlamda, kuranda belirtilen rabbimizin iman etmemizi istediği emirlerden peygambere iman faslında bunlara iman ediyorum.

Ancak, peygamberin vefatından sonra, bize ulaşan hadis-sünnet olmuş olsa dahi, onun % 100 hadis-sünnet olduğunu kurana ters olmasa dahi tespit etme imkanımız olmadığından rivayetleri hadis-sünnet olarak kabul etmiyorum.

Bunları, kurana ters olmamak kaydıyla dini bir görüş olarak ele alıp faydalanmaya çalışıyorum. kurana ters ise hemen atıyorum zaten.

Bu aşamada; hadis-sünnetlerin, peygamberimizce derlenip, rabbimizce kuran gibi korunmadığından hadis ve sünnet arayışının peygamberin tutumu ve rabbimizin arzusuna da ters olacağını düşünüyorum.

Bana göre her müslümanın, dinle ilgili fikirlerini öncelikle kurandan kendilerinin anladığı şekliyle belirlemelerini, ancak aynı konuda (hadis, sünnet, rivayet, alim, ulema görüşü vb. ne ad altında olursa olsun) kendi anlayışından daha doğru gelen bir görüşle karşılaşılması halinde kendi görüşünden vazgeçip diğer görüşü benimsemesi gerektiğini kabul ediyorum.

Bu yüzden, "doğru herkese aittir, imansızda dahi görülse hemen alınmalıdır, yanlış sahibine aittir, ulemada dahi olsa hemen kaçılmalıdır", şeklinde bir görüşümü bile sloganlaştırdım.

Bu nedenle, tüm kardeşlerime de gerçekten; önce kurandan kendi anladıklarını, sonra ise karşılaştıkları sözü yine kuran anlayışlarına göre kurana ters düşmemek kaydıyla dikkate almalarını öneriyorum.

Bu nedenle ben, her durumda; fikir sahiplerini değil, onların fikirlerini dikkate almaya çalışıyorum.

selamlarımla...
aorskaya

gavs
15. December 2012, 06:27 PM
Bakışımız çok farklı değil.....teşekkurler......


Bekir efendi yazmama izin vermiyor........

galipyetkin
15. December 2012, 07:46 PM
Sarhoş iken namaza yaklaşmamak senin, namaz dışında sarhoş olabilirsin mi demek oluyor? Bu ne mantık böyle???

Hayret birşey!

Fikir alış-verişi yapılıp da eksik veya yanlış anlamlandırmaların açıklanmasını amaçlayan bir sorumuza verilen bir cevap bu. Bu izah tarzı hakaret mi? Küçümseme mi? Böbürlenme mi?.... Ne?

Ama sorduklarıma açıklayıcı bir cevap değil. Kaldı kı ben namazdan bahsetmiyorum, oradaki ''salat''. İsterseniz siz namaz olarak algılayın.

Eğer içki içmek ile sarhoş olmak arasındaki farkın ayırdında olunamıyorsa ''bu ne mantık böyle???'' ifadesi yerine dert değişik, yaraşır ifadeler ile de anlatılabilirdi. Bu tür hitap şekli hiç hoş değil, yaralayıcı. Belki tarikatın etkisi. Düzelir inşallah.

''Cevap vereceksen biraz sağlıklı düşün emfatimini, metamfitamini bırak da içkinin genel anlamına gel; ne biçim mantık bu'' desem meselâ ben ''hiç akıl etmiyor musun ki...'' diye söze başlasam ve şimdi yazacaklarımı söylesem yakışık alır mı? Başta bana yakışmaz.

''Allah, Bakara-219. ayetinin baş tarafında ''içki içmek'' anlamında ''Hamr'' ve ''kumar oynamak'' olan ''Meysir''den bahsederken, ikinci kısmında niye birdenbire konu ile ilgisi olmayan ''İnfak''tan, hem de ''artanın hepsini verin'' diye önceki ve sonraki kısımlarla bağlantısız, havada kalan bir ifade kullansın ki?''

Niçin Maide-90. ayette içki içme ile kumar oynamanın şeytan işi pislikler olduğu ifade edilirken, Bakara-219. ayette ''onlarda fayda vardır ama, zararları faydasından çoktur'' derken neden Nahl-67. ayetini versin, neden cennetteki içki ve içki kadehlerinden bahsetsin?

İlk önce Bakara-219/2'ye bakalım:
''..Ve sana Allah yolunda ne vereceklerini soruyorlar. De ki:Afv (yani ihtiyaçlarınızdan fazlasını ve helâl ve güzel olan şeyleri verin). Allah size ayetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.'' (Afv'ın "ihtiyaçtan fazlası" demek olmadığını belirteyim)

Düşünelim: İhtiyaçtan fazlası nedir? Ne vereceğiz?

İslam, aç yatan, kendinden fakir olan varken bolluk içinde olmayı kabul etmiyor: dikkat adin zengin olmayı değil, diğerlerinin aleyhine zengin kalmayı -kenzi-, mal yığmayı, parayı biriktirmeyi kabul etmiyor, men ediyor. Eğer üreticiyseniz veya tacirseniz, günlük kazancınızdan işinizin ve bakmakla yükümlü olduklarınızın günlük ihtiyaçlarından arta kalanını, haftalıksa haftalık, aylıksa aylık, yıllıksa yıllık ihtiyaçlar ayrıldıktan sonra artanını devlet kurulmamışsa ihtiyacı olanlara elden, kurulmuşsa vergi olarak SOSYAL DEVLETE verecek, devlete verdiğinden de artarsa bunu da düşük seviyedekilere verecek ve kişi katiyyen biriktirmeyecek veya sermayeye eklemeyecek.

Bakara-219/1:
''Sana hamr ve meysirden soruyorlar. De ki: o ikisinde büyük günah ve insanlara bazı yararlar vardır. Fakat onların günahı, yararından büyüktür.''

İçki denilen ''hamr'', aklı örtüp uygun olmayan işler yapmaya sebep olduğu gibi kişiye mutluluk,neşe,huzur da vermektedir.

Hemen belirtelim ki ''haram'' Bakara-173 veAraf-33'te gösterilmiştir. Ayette içkinin kendisinin ve onu içmenin haram olduğu söylenmemiştir. Fakat içki içilip de yapılan rezillikler vs. toplumda huzursuzluk doğuran eylemlerdir.. Kararında bir içki bir kişiye huzur, mutluluk, neşe verir,bunlar niye haram olsun ki. Sarhoş olup da rezalet çıkaran, rezil olan, zarar veren ceremesini çeker. Akşam yorgun argın işten gelmişsiniz, yemekten sonra çocukları uyutmuş bir taraftan Dalida'nın kasetlerini dinlerken hanımınla iki kelam ederken iki kadeh atıp çakır keyif olmanın niye ve neyi günah olduğu izahsızdır

Kumar denilen ''meysir'' parçalara ayrılan şey ve bir çeşit piyango anlamının yanında kolay, emek vermeden elde etme ve az pay vererek zengin olmayı da ifade eder.

Bu açıklamalar şunu anlatır: ''Dağıtılması, yani zekat olarak infaka verilmesi gereken ihtiyaç fazlasını vermeyip sermayeye katarsam, kumar gibi misliyle ve kolay yoldan menfaatlenirsem, içkinin verdiği baş döndürücü mutluluk gibi bir mutluluğu yakalayabilirim.''

Burada, paranın çalıştırılmasıyla yani sermaye ile iş tutulmasında, parayla para kazanmada (ki Kur'an buna kumar demektedir, çünkü sermayeyi batırmak da var) ihtiyaçtan fazlası infaktan kaçırılarak ve muhtaç bundan mahrum bırakılarak hırsızlık yapılmıştır. Bu suretle nafakanın sermayeye eklenerek kumar oynar gibi ticarete sokulmasıyla, zenginleşmekten ve kâr etmekten dolayı içkinin verdiği sarhoşluk ve kendini büyük görme, böbürlenme içkinin verdiği sarhoşlukla bir tutulmuştur. Sarhoşun ne yapacağı belli olmaz ve kendine hakim değildir.Aynı piyasa gibi.

İşte ayetteki içki ve kumar bana, benim anlayışıma göre Toplumculuk(kollektivizm) dışıcılığı, liberal kapıtalizmi anlatır.

İhtiyaçtan fazlasının infaka verilmesi bir menfaati özel mülkiyetten çıkararak toplumun/kamunun kullanımına açmaktır. Ayet bunu ilke olarak koyduktan sonra kalkıp da:

''-Canım, kamunun ortaklığı şart mı sanki? Biz liberalist yoldan kazanır, kazanamıyanları ve muhtaçları, elverişli kazanma alanları ve üretim vasıtaları bulunmayanları da infak ederiz.'' diyeceklere de ihtarını bildiriyor. Bakara-219/2. ayette ''hayâlı'' ve ''iffetli'' olmak şartıyla diyor va 219/1 ayette ''ferdiyetçilik ve sermayedarlığın da faydalı olduğunu ama, bunun hayrından çok şerri olduğunu çok gerçekçi bir şekilde ortaya koyuyor. Bu kolay ve bol kazançla mutlu ve isteğine kavuşmuş olmanın günahından kurtulmanın çaresi de Bakara-219/2 ayette açıklıyor. Yani ''ancak bu eşek yükü paradan sadece yükümlü olduklarının geçimliğini alıp, gerisini olduğu gibi sosyal devlete verip, veya muhtaçların ihtiyaçlarına harcarsa o başka'' denilmektedir

Kâr sermayeye eklenerek iş sürdürülüp büyütülmezse, daha fazla zimmet/hırsızlık yapılmazsa, kısa zamanda rakiplerin ayaklarının altında kalınır. Peki Kur'an'ı gönderen bunu bilmez mi? Haşa. Bilir de senin kapitalizmle Kur'an ilkelerinin çeliştiğini görüp hukukunu, yolunu yordamını kollektivizm üzerine oturtmayıp, vicdan yapıp yapmayacağını, akıl edip etmeyeceğini, yani içkiyi kıvamında bırakıp bırakmayacağını, sarhoş olup olmayacağını sınamaktadır.

Bakara suresinin, ihtiyaçtan artanın tamamen verilmesiyle iffetli olmaya ilişkin 219/2 ayetinin meal ve tefsirine uyan anlamı, burada geçen ''hamr'' ve ''meysere''nin ayete uyan anlamı, refah, kolay kazançla neşelenmek ve doğru düşünmeyi bu sarhoşlukla ihmal etmak anlamınadır. Bu tema hiç nazara alınmadan, bildiğimiz kumarı oynamak ve içkiyi içmek gibi bir anlam vermek ayetin iki kısmının birbiriyle ilintisini kesmektir. Niçin vakti boşa harcamaya vesile olan ''içki içmek'' ve ''kumar oynamak'' için ''bazı faydaları da vardır'' diye söylensin ki? O anlamda kumarın ne faydası olur ki? Bilincin örtülmesinin ne faydası olabilir ki?

Şimdi anladın mı içkinin ne olduğunu, enfatemin-manfetamin değilmiş değil mi? demek bana ve sizlere yakışmayacağından, bu yazımı saygılarımla denetimlerinize, eleştirilerinize sunuyorum.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

khaos
16. December 2012, 12:39 AM
....

aorskaya
16. December 2012, 12:55 AM
Akşam yorgun argın işten gelmişsiniz, yemekten sonra çocukları uyutmuş bir taraftan Dalida'nın kasetlerini dinlerken hanımınla iki kelam ederken iki kadeh atıp çakır keyif olmanın niye günah olduğu izahsızdır


İçkinin miktar verilmeden azı-çoğunun haram edilmesinin izahı kuranda vardır ve önceki yazımdan ayetlerle de belirtildiği gibi, ondaki faydadan çok zararın olmasıdır.

Ancak; bu izah yapılmasaydı, yada size göre (örneğin dalida dinlerkenki durumlar gibi tek tek belirtilmediği için) yetersizse;

az miktarda içki helalmi sayılmalıdır?

Kaldıki; "bu içki rabbimizin yarattığı bir şeymidir, yoksa onun yarattıklarından insanların icad ettiği bir şeymidir?" bunu kendinize izah ederseniz, çakırkeyf olmanın niye günah olmasının sebebini aramaya ihtiyaç duymazsınız!

Eğer, içkileri yapanlar olmasaydı, kaç kişi çakırkeyf olmak için içki icat etmeye kalkardı acaba? Mutlaka, çakırkeyf olmanın içkisiz yollarını bulurlardı değilmi?

selamlar,
aorskaya

khaos
16. December 2012, 01:09 AM
Akşam yorgun argın işten gelmişsiniz, yemekten sonra çocukları uyutmuş bir taraftan Dalida'nın kasetlerini dinlerken hanımınla iki kelam ederken iki kadeh atıp çakır keyif olmanın niye günah olduğu izahsızdır



bu sözler kulağa hoş geliyor sayın galip yetkin. benim gibi ''dalida'' sever birini bulmak ne güzel.nerelerdeydiniz? uzun zamandır gözlerimiz sizi arıyordu.


çakırkeyfliğin ayarı nedir? kaç promildir?
çeşidi bol alan bu maddeleri sürekli kullanmanın insan metabolizması üzerindeki etkileri nelerdir?

alkol kullanan kişilerde yüksek dozlara dayanma gücü artar.yani maddeyi belirli bir süre kullandıktan sonra aldığınız doz size yetmeyecektir.çakır keyf olmak için sürekli doz artırımına gitmeniz gerekir.
tabi doz artırımına gittikçe günlük yaşamınızı direk etkileyecek bir dizi olumsuzlukla karşı karşıya kalırsınız.
keyif verici yanını bir tarafa bırakırsak alkol psikoaktif(ruhsal yönden etkileyici) ve toksik bir maddedir.Yani zehirleyebilir.sürekli alkol kullanımında fiziksel olarak sayılmayacak kadar vücudunuzda komplikasyon oluşabilir.

işin diğer kısmına şimdilik girmiyorum.

aorskaya
16. December 2012, 01:12 AM
Sarhoş iken namaza yaklaşmamak senin, namaz dışında sarhoş olabilirsin mi demek oluyor? Bu ne mantık böyle???

Hayret birşey!

Fikir alış-verişi yapılıp da eksik veya yanlış anlamlandırmaların açıklanmasını amaçlayan bir sorumuza verilen bir cevap bu. Bu izah tarzı hakaret mi? Küçümseme mi? Böbürlenme mi?.... Ne?

Ama sorduklarıma açıklayıcı bir cevap değil. Kaldı kı ben namazdan bahsetmiyorum, oradaki ''salat''. İsterseniz siz namaz olarak algılayın.

Eğer içki içmek ile sarhoş olmak arasındaki farkın ayırdında olunamıyorsa ''bu ne mantık böyle???'' ifadesi yerine dert değişik, yaraşır ifadeler ile de anlatılabilirdi. Bu tür hitap şekli hiç hoş değil, yaralayıcı. Belki tarikatın etkisi. Düzelir inşallah.

''Cevap vereceksen biraz sağlıklı düşün emfatimini, metamfitamini bırak da içkinin genel anlamına gel; ne biçim mantık bu'' desem meselâ ben ''hiç akıl etmiyor musun ki...'' diye söze başlasam ve şimdi yazacaklarımı söylesem yakışık alır mı? Başta bana yakışmaz.

''Allah, Bakara-219. ayetinin baş tarafında ''içki içmek'' anlamında ''Hamr'' ve ''kumar oynamak'' olan ''Meysir''den bahsederken, ikinci kısmında niye birdenbire konu ile ilgisi olmayan ''İnfak''tan, hem de ''artanın hepsini verin'' diye önceki ve sonraki kısımlarla bağlantısız, havada kalan bir ifade kullansın ki?''

Niçin Maide-90. ayette içki içme ile kumar oynamanın şeytan işi pislikler olduğu ifade edilirken, Bakara-219. ayette ''onlarda fayda vardır ama, zararları faydasından çoktur'' derken neden Nahl-67. ayetini versin, neden cennetteki içki ve içki kadehlerinden bahsetsin?

İlk önce Bakara-219/2'ye bakalım:
''..Ve sana Allah yolunda ne vereceklerini soruyorlar. De ki:Afv (yani ihtiyaçlarınızdan fazlasını ve helâl ve güzel olan şeyleri verin). Allah size ayetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.''

Düşünelim: İhtiyaçtan fazlası nedir? Ne vereceğiz?

İslam, aç yatan, kendinden fakir olan varken bolluk içinde olmayı kabul etmiyor: dikkat adin zengin olmayı değil, zengin kalmayı -kenzi-, mal yığmayı, parayı biriktirmeyi kabul etmiyor, men ediyor. Eğer üreticiyseniz veya tacirseniz, günlük kazancınızdan işinizin ve bakmakla yükümlü olduklarınızın günlük ihtiyaçlarından arta kalanını, haftalıksa haftalık, aylıksa aylık, yıllıksa yıllık ihtiyaçlar ayrıldıktan sonra artanını devlet kurulmamışsa ihtiyacı olanlara elden, kurulmuşsa vergi olarak SOSYAL DEVLETE verecek, devlete verdiğinden de artarsa bunu da düşük seviyedekilere verecek ve kişi katiyyen biriktirmeyecek veya sermayeye eklemeyecek.

Bakara-219/1:
''Sana hamr ve meysirden soruyorlar. De ki: o ikisinde büyük günah ve insanlara bazı yararlar vardır. Fakat onların günahı, yararından büyüktür.''

İçki denilen ''hamr'', aklı örtüp uygun olmayan işler yapmaya sebep olduğu gibi kişiye mutluluk,neşe,huzur da vermektedir.

Hemen belirtelim ki ''haram'' Bakara-173 veAraf-33'te gösterilmiştir. Ayette içkinin kendisinin ve onu içmenin haram olduğu söylenmemiştir. Fakat içki içilip de yapılan rezillikler vs. haramdır. Kararında bir içki bir kişiye huzur, mutluluk, neşe verir,bunlar niye haram olsun ki. Sarhoş olup da rezalet çıkaran, rezil olan, zarar veren ceremesini çeker. Akşam yorgun argın işten gelmişsiniz, yemekten sonra çocukları uyutmuş bir taraftan Dalida'nın kasetlerini dinlerken hanımınla iki kelam ederken iki kadeh atıp çakır keyif olmanın niye günah olduğu izahsızdır

Kumar denilen ''meysir'' parçalara ayrılan şey ve bir çeşit piyango anlamının yanında kolay, emek vermeden elde etme ve az pay vererek zengin olmayı da ifade eder.

Bu açıklamalar şunu anlatır: ''Dağıtılması, yani zekat olarak infaka verilmesi gereken ihtiyaç fazlasını vermeyip sermayeye katarsam, kumar gibi misliyle ve kolay yoldan menfaatlenirsem, içkinin verdiği başdöndürücü mutluluk gibi mutlu olabilirim.''

Burada, paranın çalıştırılmasıyla yani sermaye ile iş tutulmasında, parayla para kazanmada ki Kur'an buna kumar demektedir, çünkü sermayeyi batırmak da var, ihtiyaçtan fazlası infaktan kaçırılarak muhtaç bundan mahrum bırakılarak hırsızlık yapılmıştır. Bu suretle nafakanın sermayeye eklenerek kumar oynar gibi ticarete sokulmasıyla, zenginleşmekten ve kâr etmaktan dolayı içkinin verdiği sarhoşluk ve kendini büyük görme, böbürlenme içkinin verdiği sarhoşlukla bir tutulmuştur. Sarhoşun ne yapacağı belli olmaz ve kendine hakim değildir.Aynı piyasa gibi.

İşte ayetteki içki ve kumar bana, benim anlayışıma göre bunları Toplumculuk(kollektivizm) dışıcılığı, laberal kapıtalizmi anlatır.

İhtiyaçtan fazlasının infaka verilmesi bir menfaati özel mülkiyetten çıkararak toplumun-kamunun kullanımına açmaktır Ayet bunu önerdikten sonra kalkıp da:
''-Canım, kamunun ortaklığı şart mı sanki? Biz liberalist yoldan kazanır, kazanamıyanları ve muhtaçları, elverişli kazanma alanları ve üretim vasıtaları bulunmayanları da infak ederiz.'' diyeceklere de ihtarını bildiriyor. Bakara-219/2. ayette ''hayâlı'' ve ''iffetli'' olmak şartıyla diyor va 219/1 ayette ''ferdiyetçilik ve sermayedarlığın da faydalı olduğunu ama, bunun hayrından çok şerri oldüğünü çok gerçekçi bir şekılde ortaya koyuyor. Bu kolay ve bol kazançla mutlu ve isteğine kavuşmuş olmanın günahından kurtulmanın çaresi de Bakara-219/2 ayette açıklıyor. Yani ''ancak bu eşek yükü paradan sadece yükümlü olduklarının geçimliğini alıp, gerisini olduğu gibi sosyal devlete verip, veya muhtaçların ihtiyaçlarına harcarsa o başka'' denilmektedir

Kâr sermayeye eklenerek iş sürdürülüp büyütülmezse, daha fazla zimmet-hırsızlık yapılmazsa, kısa zamanda rakiplerin ayaklarının altında kalınır. Peki Kur'an'ı gönderen bunu bilmez mi? Haşa. Bilir de senin kapitalizmle Kur'an ilkelerinin çeliştiğini görüp hukukunu, yolunu yordamını kollektivizm üzerine oturtmayıp, vicdan yapıp yapmayacağını, akıl edip etmeyeceğini, yani içkiyi kıvamında bırakıp bırakmayacağını, sarhoş olup olmayacağını sınamaktadır.

Bakara suresinin, ihtiyaçtan artanın tamamen verilmesiyle iffetli olmaya ilişkin 219/2 ayetinin meal ve tefsirin uyan anlamı, burada geçen ''hamr'' ve ''meysere''nin ayete uyan anlamı, refah, kolay kazançla neşelenmek ve doğru düşünmeyi bu sarhoşlukla ihmal etmak anlamınadır. Bu tema hiç nazara alınmadan, bildiğimiz kumarı oynamak ve içkiyi içmek gibi bir anlam vermek ayetin iki kısmının birbiriyle ilintisini kesmektir. Niçin vakti boşa harcamaya vesile olan ''içki içmek'' ve ''kumar oynamak'' için ''bazı faydaları da vardır'' diye söylensin ki? O anlamda kumarın ne faydası olur ki? Bilincin örtülmesinin ne faydası olabilir ki?

Şimdi anladın mı içkinin ne olduğunu, enfatemin-manfetamin değilmiş değil mi? demek bana ve sizlere yakışmayacağından, bu yazımı saygılarımla denetimlerinize, eleştirilerinize sunuyorum.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Selamlar,

Sayın yetkin, eleştiriye sunmuşsunuz, kısaca yazalım.

Siz, sarhoşluk veren içkiyi anlatan ayetten; zekat/infakla ilgili durumların anlaşılması gerektiği üzerine yazınızı tesis etmişsiniz. Bunun yanısırada, sarhoş olmayacak kadar bildiğimiz anlamdaki içkilerin içilmesinin haram edilmediğini de rahatlıkla söyleyebilmişsiniz.

Bu yazıda, ayetler tek olarak ele alınıp, bağımsız bir konu gibi anlaşılmaya çalışılınca da kafalardaki arzularında ayetlere tastikletilmesine ve dolayısıyla, sarhoş edilemeyecek miktarda içki kullanımının haram olmadığı anlamına ulaşılabilmektedir.

Ancak, bahsetiğiniz şekilde zekat/infak gibi durumları anlatan başka ayetler zaten vardır ve ele alınan bu ayette de tamda bilindik anlamda sarhoşluk veren içkilerin yasaklanması sözkonusudur.

Bu bakımdan yazınızdaki görüşlere kurana göre katılmak mümkün değildir.

Selamlar,
aorskaya

khaos
16. December 2012, 01:18 AM
İçkinin miktar verilmeden azı-çoğunun haram edilmesinin izahı kuranda vardır ve önceki yazımdan ayetlerle de belirtildiği gibi, ondaki faydadan çok zararın olmasıdır.

Ancak; bu izah yapılmasaydı, yada size göre (örneğin dalida dinlerkenki durumlar gibi tek tek belirtilmediği için) yetersizse;

az miktarda içki helalmi sayılmalıdır?

Kaldıki; "bu içki rabbimizin yarattığı bir şeymidir, yoksa onun yarattıklarından insanların icad ettiği bir şeymidir?" bunu kendinize izah ederseniz, çakırkeyf olmanın niye günah olmasının sebebini aramaya ihtiyaç duymazsınız!

Eğer, içkileri yapanlar olmasaydı, kaç kişi çakırkeyf olmak için içki icat etmeye kalkardı acaba? Mutlaka, çakırkeyf olmanın içkisiz yollarını bulurlardı değilmi?

selamlar,
aorskaya

sayın aorskaya
aldığınız alıntı galip bey in yazısındandır.şu an lokal bir network ağına bağlı int. girdiğimden bazen sorun çıkabiliyor. yazının devamını getirememiştim.daha sonra görüşlerimi yazdım değerlendirmenizi yada eleştirinizi ona göre yapın ltf.

aorskaya
16. December 2012, 01:55 AM
sayın aorskaya
aldığınız alıntı galip bey in yazısındandır.şu an lokal bir network ağına bağlı int. girdiğimden bazen sorun çıkabiliyor. yazının devamını getirememiştim.daha sonra görüşlerimi yazdım değerlendirmenizi yada eleştirinizi ona göre yapın ltf.

Sizin yazıda alıntı olmadığından, sizin görüşünüz gibi görünüyordu. Şimdi, yazımda alıntıyı değiştiren düzenlemeyi yaptım.

selamlar...

bartsimpson
16. December 2012, 02:24 AM
Allah, "bazı faydaları var" zikirini, tüketeceğimiz bir yiyecek veye içecekte sadece ,insan üzerindeki olumlu etkilerine kapılıp helal saymıyalım diye vurgulamış..Metamfetamin piyasaya çıktığında asrın ilacı olarak kabul edilmişti.İnsana yaşama azmi ve mutluluk veriyordu,O zaman için helaldi.Kokain mesala kolada kullanıldı ,çok tercih edilen bir içecekti ozaman için helaldi.Fakat yapılan araştırmalarda ,bu ilaç ve katkı maddelerinin hem breysel ve sosyal çok yıkıcı etkilernden dolayı yasaklandı piyasadan çekildi..Yani şimdi haram konumunda..

sarhoş iken namaza yaklaşmamak senin ,namaz dışında sarhoş olabirsinmi demek oluyor?Bu ne mantık böyle..:confused:



İbadetler bilinçli yapılır , bilinçsiz ibadetin bir değeri yoktur..
slm

sarhoş olmak aslında ser hoş yani kafa hoşluğu anlamına gelmektedir bazı kişiler bu nadide kelimeyi kendini kaybetmek anlamına getiriyorsa bu onların densizliğidir..

Acaba sarhoşluk bahsi sevgili galip'in dediği gibi kişinin içinde bulunduğu ruh halinin aşırılığı olamaz mı?

Örnek: Aşk sarhoşu olmak

charles pierre baudelaire, paris sıkıntısı kitabında şöyle buyurmuştur ki:
"sarhoş olun herzaman sarhoş olmalı. her şey bunda: tek sorun bu. omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken zaman'ın korkunç ağırlığını duymamak için, durmamacasına sarhoş olmalısınız.
ama neyle? sarapla, siirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. ama sarhoş olun.
ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde sarhosluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, saat kac deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını: "sarhoş olma saatidir... zamanın inim inim inleyen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz."

sahin
18. December 2012, 07:47 AM
Allahin selami üzerinize olsun,

Allahin neyi haram kildigi belli ayetler vardir bunu disinda bu su haram denmesi dogrumu olur? icki bu haram ayetlerinde geciyor mu? ickinin sarhos edici oldugunu söylüyor yararindan cok zarari var deniyor, seytan sizi allahi anmaktan ali koymak ister deniyor pislik bir is deniyor, pislik okuyunca su ayet aklima geldi, aklini kullanmayanin üzerine pislik yagdirirm, pislik nasil yagar ki? sürekli icerek ke$ olup (Dozunu artirma sarti ile) bagimli oldukmu al sana pislik yagmaya basladi üzerimize, kurtulus yok uzak durun. sarhosken selata yaklasma burdaki selat kelimesi kanatimce insanlarin icine cikipda destek verilmesi olmasin o destegi sarhosken nasil verecen :). ayrieten her ne olursa olsun sarhosluk veriyorsa akil edinerek uazk durmada yararin oldugunu düsünüyorum.

fikirlerinizi ve yorumlarinizi bekliyorum.

allahin rahmeti üzerinize olsun

ates demir
18. December 2012, 10:49 AM
Nahl 65-70 arasini okuyunuz.
Sekeren ve şarabun kullanimlarina bakiniz.
Kuran icinde şekeren, şukera, şekera, şarap, şarabun kullanimlarina bakiniz.
Sonra onlara bir anlam veriniz.
Ve bu anlami gökten arza yağan su sonucunda arzin canlanmasi ile bağdaştiriniz.

Selam

pramid
18. December 2012, 11:20 AM
HAMR VE SEKERAT

Kuran, farklı ifade tarzlarına sahiptir. Bu ifade tarzında Rabbimiz, mesajlarıyla tüm insanlığı hedef alır. “”Bu kuran bize geldi, bu kitabı ben anlarım, başkası anlamaz, Bu işin kompetanı benim, bana sorun”” diyen bir zihin yapıları ise, Allah’ın tüm insanlığa olan hitabından da bihaberdirler. Bu sözleri unutmayalım ki bozulan dinlerin din adamları söylemişler idi. Bizdeki “”ayyaş olan dinden ne anlar””, “”başı açık kadın kurandan ne anlar”” gibi kuruntular, KURAN için yani ALLAH için geçerli değildir. Allah, bir nevi tüm insanlığı kucaklayan bir anlayışa sahip olduğunu, bizlere rahmetiyle öğrettiği kuranda, gösterir.


Başı açık bir kardeşimiz de bu dinin gereklerini yerine getirebilir, içki içende bu dinin gereklerini yerine getirebilir. Bu süreç içinde iradesi zayıf insana da rabbimiz uyarılarını sıralamaktadır. İşin garibi kuranda, içki içene şu ceza verin, başını örtmeyeni şöyle kınayın gibi bir ifade de yoktur.


Kuran, “”şeytan içinize düşmanlık ve kin sokmak ister bu sebeple içkiyi bıraktınız değil mi “” diye ince bir üslup kullanır. Başörtüsü için de incitilmemeniz için örtünün diye bir tavsiyesi vardır. İnananlar, ibadet ve itaatte ki dinin amaçlarını anladıklarında, araçların şekilliği ile uğraşmazlar.


Kuranda sergilenen içki hakkındaki inceliğe beraberce bakalım.


Kuran, “AKLI ÖRTEN” kelimesi geçen ayetlerde “H-M-R” kökü kullanılırken, diğer bazılarında S-K-R kökü kullanmaktadır. Bakın bu ayetleri çıkarıp gruplandırdığımızda nasıl bir incelik ortaya çıkacak. Yaratan, kuluna olan yaklaşımlarında ne kadar ince, ne kadar yumuşak, ne kadar sevgi dolu, ne kadar leziz olabiliyor, beraber görelim.


Aşağıda birinci grup ayetlerde, “AKLI ÖRTEN” manasına H-M-R kökünden “hamr…” sıfatı değişik şahıs kiplerinde kullanılırken, ikinci grup ayetlerde “sarhoş olmak” fiilinin değişik zaman kiplerinde belirişini görüyoruz.


Birinci grup Ayetler


2:219Sana sarhoş edicilerden (hamri) ve kumardan (meysir) sorarlar: "O ikisinde büyük bir ism ve insanlar için yararlar var; ancak günahları yararlarından daha büyüktür," de. Ayrıca, sadaka olarak neyi vereceklerini senden sorarlar: "ihtiyaç fazlasını," de. ALLAH ayetlerini iste böyle açıklıyor ki düşünesiniz...


5:90İnananlar, aklı örten maddeler (hamru), kumar (meysiru), kutsal taş ve türbeler, şans oyunları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan sakının ki kurtulasınız.

5:91Şeytan, aklı örten madde (hamri), kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi ALLAH'i anmaktan, salattan alıkoymak ister. ARTİK VAZGEÇİYORSUNUZ DEĞİL Mİ?
47:15Erdemlilere söz verilen cennetin örneği sudur: İçinde arı sudan ırmaklar, tadı bozulmayan sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren sarhoş (hamril) edici maddelerden oluşan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada her turlu ürün ve Rab'lerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte sürekli kalan ve bağırsaklarını yırtan kaynar bir sudan içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?


HAMR, Şeytan işi pislik olup şeytanın yolunda gitmek olduğunu aşağıda ki ayetler söylemektedir. Aklı örtüp, Allah’ı zikretmekten alıkoyan her madde HAMR’ın içine girmektedir.


4:118Allah onu (şeytanı) lanetlemiş; o da: "Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim" demiştir.


12:5Yavrucuğum! dedi, rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.


Hac: 4 Onun (şeytan) hakkında şöyle yazılmıştır: Kim onu yoldaş edinirse bilsin ki (şeytan) kendisini saptıracak ve alevli ateşin azabına sürükleyecektir.


İkinci grup Ayetler


4:43İnananlar! Sarhoşken (sukara), ne dediğinizi bilinceye kadar, yolcu olanlar hariç cinsel ilişkiden sonra yıkanıncaya kadar namaza durmayın. Hasta veya yolcu iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlarla cinsel ilişkiye girmiş olup da su bulamamışsanız, temiz ve kuru bir toprağa dokunup yüzünüze ve ellerinize sürerek teyemmüm edin. ALLAH Affeder, Bağışlar.


15:15"Gözlerimiz sarhoş edildi (sukkirat), büyülendik," diyeceklerdi.

15:72 Ne yazık ki onlar, sarhoşlukları (sekratihim) içinde bocalıyorlardı.
16:67Ve hurma ağaçlarının meyvelerinden, üzümlerden hem sarhoşluk veren (sekerav) içkiler ve hem de güzel bir rızk elde edersiniz. Akleden bir toplum için bunda bir işaret vardır.


22:2Ona tanık olduğunuz gün, her emziren ana emzirdiğini atar, her gebe kadın yükünü bırakır. Sarhoş (sukara) olmadıkları halde insanları sarhoş (sukara) gibi göreceksin. Hâlbuki ALLAH'in cezası şiddetlidir.


50:19Sonunda olum sarhoşluğu (sekratul mevti) gerçekten gelmiştir; işte senin kendisinden kaçıp durduğun şey budur.


Şeker, Arapçada “su-kke-r” diye söyleniyor. Kök “S-K-R”. Hepimizin bildiği gibi, şekerden alkol elde edilir ve bu alkol çeşidine şeker alkolü denir. Bütün şekerli meyvelerden alkollü içecek yapmak mümkündür. Nitekim bildiğimiz her türlü şekerli meyvenin likörü yapılabilmektedir. Özünde şeker bulunmayan her hangi bir nişasta ihtiva eden arpa, yulaf, buğday gibi bitkilerden de, önce nişasta şekere daha sonrada ya fermantasyon (mayalanma) yoluyla, ki en kolayı bu metoddur, ya da damıtma yoluyla alkole çevrilerek alkollü içecekler elde edilmektedir. Ama her iki metodda da içeceğin alkol oranını arttırabilmek amacıyla prosesin yani sürecin içerisine şeker ilave edilmektedir.


Bu noktadan hareketle, “sarhoş olmak” alkolden olduğunda veya büyülenme veya hipnoz veya şaşkınlık sarhoşluğu vukuu bulduğunda, Arapçada “S-K-R” kökünden bir kelime kullanıldığı anlaşılmakta. Eğer “sarhoşluk”, beynin bulanıklaşması, zihnin düşünemez halde, dilin ne söylediğini bilmez halde olması sonucu bir sarhoşluk ise, o zaman “H-M-R” kökünden bir kelime kullanılmakta olduğu anlaşılmaktadır.


“Hamar” kelimesi de h-m-r kökünden gelip, örtmek manasına kullanılmaktadır. Bu hal, beynin ve zihnin örtülmesi halidir. Beyni ve zihni örten her türlü madde (kimyasal), o maddelerin getireceği bir sarhoşluk hali verecektir. Bu her türlü denen maddeler, esrar, eroin, kokain, nikotin, bir takım kimyasallar gibi bildiğimiz bağımlılık yapan maddeler sınıfının maddeleridir ki, insanin düşünme ve akıl yürütme faaliyetini dumura uğratacak her türlü şey manasına olduğu aşikârdır.


Yukarıdaki ayetler bu farkı ortaya koyabilmek için ayrıştırıldı ve gruplandırıldı.


- Birinci gruptaki eylemler, zihni örten bir sarhoşluktan bahsederler ve bu eylemler sonucu varılan haller, SAKINILMASI gereken hallerdir,. Bu grup ayetlerin sonunda, insan yerilmektedir. Şeytana uymaya denk düşmektedir.


- İkinci gruptaki ayetlerde alkollü içeceklerden bahsedilir ve bu ayetler, alkolden dolayı sarhoş hallerde iken nelerin yapılmaması gerektiğini bildiren ayetlerdir. Yine alkolden sarhoş iken ki hallere teşbih ile yaklaşılan ayetler silsilesi de bu gruptadır. Bu grup ayetlerin son cümlesi insani düşünmeye yönlendirmektedir. Ayrıca “S-K-R” kökünden bir kelime grubunda insanın ne diyeceğini bilene kadar, ALLAH’I ZİKRETMEK İÇİN YAPTIĞI Salata yaklaşmasın emri de bulunmaktadır.


Hayatın keşmekeşinde insanlar çoğu zaman Sarhoş gibi dolaşmaktadırlar. Kimisi “ALLAH’I UNUTTURAN” paranın sarhoşu, kimisi makamın sarhoşu, kimisi bir kızın sarhoşu olabilmektedir. Bu olunca da insanlar namazda boş boş ne dediğini bilmeden okudukları kelimelerin tekrarlarını yapmaktadırlar.


Kuranda “S-K-R” kökünden gelen kelimeler içecek anlamında kullanılmış olup LEZİZ TADI ifade etmektedir. Bu bazen içki, bazen paranın ve bazen de kadının güzel ve leziz tadı olabilmektedir. “H-M-R” kökünden gelen kelimeler ise hem içki hem de uyuşturucu dediğimiz maddeleri içine almakta idi.


Yusuf Suresi 36. ve 41. ayetleri bakın nasıl yukarıdaki konuyu temelinden pekiştirmektedir ve son noktayı koymaktadır.


12:36Onunla birlikte hapishaneye iki genç adam da girdi. Onlardan biri: "kendimi (hamra) yıllandırırken gördüm," dedi. Diğeri: "Ben de başımın üzerinde ekmek taşırken kendimi gördüm, onu kuşlar yiyordu. Bunların yorumunu bize bildir. Seni iyilerden görüyoruz."

12:41 "Hapishane arkadaşlarım, biriniz rabbine (efendisine) (hamra) sunacak, diğeriniz ise asılacak ve kuşlar onun başından yiyecek. Sorduğunuz is çözülmüştür."
Yusuf 36. ayette “HAMRA” kelimesinin yüklemi “A-S-R” kelimesi olup “sıkışmak, yıllanmak, asır(ASR Suresi), sıkmak” anlamlarına gelmektedir. “a-s-r” kelimesi şarabın yıllandırılması anlamlarına da gelir. Şarabın sıkılması olacak şey değildir. Çünkü üzüm sıkılır, ama şarap sıkılmaz..


Şarabın özü olan üzüm de şekerli bir meyvedir,Yusuf 36. ayette, S-K-R kökünden bir kelime kullanılması gerekirdi. Ama Rabbimiz bu ayette “hamraa” kelimesini kullanıp yüklemini ise “a-s-r” kelimesi yapmış. H-M-R kökünden bir kelime, göze batırıla batırıla, kullanılmıştır. Zira Kuran, şeker ihtiva edip yıllanan mamüllere yani Alkol oranı artan içeceklere “hamraa” demektedir.


Bu ayete, aşağıdaki ayete bakıldığında durum anlaşılmaktadır.


16:67 Ve hurma ağaçlarının meyvelerinden, üzümlerden hem sarhoş edici (sekerav) içkiler ve hem de güzel bir rızık elde edersiniz. Akleden bir toplum için bunda bir işaret vardır.


Üzümden sarhoş edici içecek yapıldığında, diğer bir deyişle suyunu sıkınca, buna “hamra” değil, “sekerav” denmekte. “Sekerav” yıllanmaya bırakılınca “hamra” ( خَمْراً) yani alkollü içecek olmaktadır.

gavs
18. December 2012, 12:17 PM
Sarhoş iken namaza yaklaşmamak senin, namaz dışında sarhoş olabilirsin mi demek oluyor? Bu ne mantık böyle???

Hayret birşey!

Fikir alış-verişi yapılıp da eksik veya yanlış anlamlandırmaların açıklanmasını amaçlayan bir sorumuza verilen bir cevap bu. Bu izah tarzı hakaret mi? Küçümseme mi? Böbürlenme mi?.... Ne?

Ama sorduklarıma açıklayıcı bir cevap değil. Kaldı kı ben namazdan bahsetmiyorum, oradaki ''salat''. İsterseniz siz namaz olarak algılayın.

Eğer içki içmek ile sarhoş olmak arasındaki farkın ayırdında olunamıyorsa ''bu ne mantık böyle???'' ifadesi yerine dert değişik, yaraşır ifadeler ile de anlatılabilirdi. Bu tür hitap şekli hiç hoş değil, yaralayıcı. Belki tarikatın etkisi. Düzelir inşallah.

''Cevap vereceksen biraz sağlıklı düşün emfatimini, metamfitamini bırak da içkinin genel anlamına gel; ne biçim mantık bu'' desem meselâ ben ''hiç akıl etmiyor musun ki...'' diye söze başlasam ve şimdi yazacaklarımı söylesem yakışık alır mı? Başta bana yakışmaz.

''Allah, Bakara-219. ayetinin baş tarafında ''içki içmek'' anlamında ''Hamr'' ve ''kumar oynamak'' olan ''Meysir''den bahsederken, ikinci kısmında niye birdenbire konu ile ilgisi olmayan ''İnfak''tan, hem de ''artanın hepsini verin'' diye önceki ve sonraki kısımlarla bağlantısız, havada kalan bir ifade kullansın ki?''

Niçin Maide-90. ayette içki içme ile kumar oynamanın şeytan işi pislikler olduğu ifade edilirken, Bakara-219. ayette ''onlarda fayda vardır ama, zararları faydasından çoktur'' derken neden Nahl-67. ayetini versin, neden cennetteki içki ve içki kadehlerinden bahsetsin?

İlk önce Bakara-219/2'ye bakalım:
''..Ve sana Allah yolunda ne vereceklerini soruyorlar. De ki:Afv (yani ihtiyaçlarınızdan fazlasını ve helâl ve güzel olan şeyleri verin). Allah size ayetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.''

Düşünelim: İhtiyaçtan fazlası nedir? Ne vereceğiz?

İslam, aç yatan, kendinden fakir olan varken bolluk içinde olmayı kabul etmiyor: dikkat adin zengin olmayı değil, zengin kalmayı -kenzi-, mal yığmayı, parayı biriktirmeyi kabul etmiyor, men ediyor. Eğer üreticiyseniz veya tacirseniz, günlük kazancınızdan işinizin ve bakmakla yükümlü olduklarınızın günlük ihtiyaçlarından arta kalanını, haftalıksa haftalık, aylıksa aylık, yıllıksa yıllık ihtiyaçlar ayrıldıktan sonra artanını devlet kurulmamışsa ihtiyacı olanlara elden, kurulmuşsa vergi olarak SOSYAL DEVLETE verecek, devlete verdiğinden de artarsa bunu da düşük seviyedekilere verecek ve kişi katiyyen biriktirmeyecek veya sermayeye eklemeyecek.

Bakara-219/1:
''Sana hamr ve meysirden soruyorlar. De ki: o ikisinde büyük günah ve insanlara bazı yararlar vardır. Fakat onların günahı, yararından büyüktür.''

İçki denilen ''hamr'', aklı örtüp uygun olmayan işler yapmaya sebep olduğu gibi kişiye mutluluk,neşe,huzur da vermektedir.

Hemen belirtelim ki ''haram'' Bakara-173 veAraf-33'te gösterilmiştir. Ayette içkinin kendisinin ve onu içmenin haram olduğu söylenmemiştir. Fakat içki içilip de yapılan rezillikler vs. haramdır. Kararında bir içki bir kişiye huzur, mutluluk, neşe verir,bunlar niye haram olsun ki. Sarhoş olup da rezalet çıkaran, rezil olan, zarar veren ceremesini çeker. Akşam yorgun argın işten gelmişsiniz, yemekten sonra çocukları uyutmuş bir taraftan Dalida'nın kasetlerini dinlerken hanımınla iki kelam ederken iki kadeh atıp çakır keyif olmanın niye ve neyi günah olduğu izahsızdır

Kumar denilen ''meysir'' parçalara ayrılan şey ve bir çeşit piyango anlamının yanında kolay, emek vermeden elde etme ve az pay vererek zengin olmayı da ifade eder.

Bu açıklamalar şunu anlatır: ''Dağıtılması, yani zekat olarak infaka verilmesi gereken ihtiyaç fazlasını vermeyip sermayeye katarsam, kumar gibi misliyle ve kolay yoldan menfaatlenirsem, içkinin verdiği başdöndürücü mutluluk gibi mutlu olabilirim.''

Burada, paranın çalıştırılmasıyla yani sermaye ile iş tutulmasında, parayla para kazanmada (ki Kur'an buna kumar demektedir, çünkü sermayeyi batırmak da var) ihtiyaçtan fazlası infaktan kaçırılarak ve muhtaç bundan mahrum bırakılarak hırsızlık yapılmıştır. Bu suretle nafakanın sermayeye eklenerek kumar oynar gibi ticarete sokulmasıyla, zenginleşmekten ve kâr etmaktan dolayı içkinin verdiği sarhoşluk ve kendini büyük görme, böbürlenme içkinin verdiği sarhoşlukla bir tutulmuştur. Sarhoşun ne yapacağı belli olmaz ve kendine hakim değildir.Aynı piyasa gibi.

İşte ayetteki içki ve kumar bana, benim anlayışıma göre bunları Toplumculuk(kollektivizm) dışıcılığı, laberal kapıtalizmi anlatır.

İhtiyaçtan fazlasının infaka verilmesi bir menfaati özel mülkiyetten çıkararak toplumun-kamunun kullanımına açmaktır Ayet bunu önerdikten sonra kalkıp da:
''-Canım, kamunun ortaklığı şart mı sanki? Biz liberalist yoldan kazanır, kazanamıyanları ve muhtaçları, elverişli kazanma alanları ve üretim vasıtaları bulunmayanları da infak ederiz.'' diyeceklere de ihtarını bildiriyor. Bakara-219/2. ayette ''hayâlı'' ve ''iffetli'' olmak şartıyla diyor va 219/1 ayette ''ferdiyetçilik ve sermayedarlığın da faydalı olduğunu ama, bunun hayrından çok şerri oldüğünü çok gerçekçi bir şekılde ortaya koyuyor. Bu kolay ve bol kazançla mutlu ve isteğine kavuşmuş olmanın günahından kurtulmanın çaresi de Bakara-219/2 ayette açıklıyor. Yani ''ancak bu eşek yükü paradan sadece yükümlü olduklarının geçimliğini alıp, gerisini olduğu gibi sosyal devlete verip, veya muhtaçların ihtiyaçlarına harcarsa o başka'' denilmektedir

Kâr sermayeye eklenerek iş sürdürülüp büyütülmezse, daha fazla zimmet-hırsızlık yapılmazsa, kısa zamanda rakiplerin ayaklarının altında kalınır. Peki Kur'an'ı gönderen bunu bilmez mi? Haşa. Bilir de senin kapitalizmle Kur'an ilkelerinin çeliştiğini görüp hukukunu, yolunu yordamını kollektivizm üzerine oturtmayıp, vicdan yapıp yapmayacağını, akıl edip etmeyeceğini, yani içkiyi kıvamında bırakıp bırakmayacağını, sarhoş olup olmayacağını sınamaktadır.

Bakara suresinin, ihtiyaçtan artanın tamamen verilmesiyle iffetli olmaya ilişkin 219/2 ayetinin meal ve tefsirin uyan anlamı, burada geçen ''hamr'' ve ''meysere''nin ayete uyan anlamı, refah, kolay kazançla neşelenmek ve doğru düşünmeyi bu sarhoşlukla ihmal etmak anlamınadır. Bu tema hiç nazara alınmadan, bildiğimiz kumarı oynamak ve içkiyi içmek gibi bir anlam vermek ayetin iki kısmının birbiriyle ilintisini kesmektir. Niçin vakti boşa harcamaya vesile olan ''içki içmek'' ve ''kumar oynamak'' için ''bazı faydaları da vardır'' diye söylensin ki? O anlamda kumarın ne faydası olur ki? Bilincin örtülmesinin ne faydası olabilir ki?

Şimdi anladın mı içkinin ne olduğunu, enfatemin-manfetamin değilmiş değil mi? demek bana ve sizlere yakışmayacağından, bu yazımı saygılarımla denetimlerinize, eleştirilerinize sunuyorum.

Saygılarımla.
Galip Yetkin


Sn galib yetkin ,beni yanlış anladın..Yoksa kimseyi kırmak diye bir amacımız olmaz.Kırmışsak özür dileriz...


Makalende ulaşmak istediğin sonuca gelecek olursa ,sarhoş olmayacak kadar alkol almanın helalliğini almaya çaliyorsun gibi..

Aorskaya güzel yanıt vermiş..Benim ekleyeceğim kuranın isteyen için bir sapıtma kitabıda olabileceğini göz önünde bulundurmak lazım..
saygılarımla

galipyetkin
18. December 2012, 03:29 PM
Sayın gavs.

Samimi yaklaşımınız için teşekkürler.
Tefekkürlerin iletişimi çerçevesinde karşılıklı anlayışla, düşünene ve düşüncesine saygı nezaketi ile kişisellikten kaçınıp ana konu içinde kaldıkça zannederim edineceğimiz yararlar ziyade olacak. En iyi dileklerimle...

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

raven
19. December 2012, 12:05 AM
çakırkeyfliğin ayarı nedir? kaç promildir?
çeşidi bol alan bu maddeleri sürekli kullanmanın insan metabolizması üzerindeki etkileri nelerdir?

alkol kullanan kişilerde yüksek dozlara dayanma gücü artar.yani maddeyi belirli bir süre kullandıktan sonra aldığınız doz size yetmeyecektir.çakır keyf olmak için sürekli doz artırımına gitmeniz gerekir.
tabi doz artırımına gittikçe günlük yaşamınızı direk etkileyecek bir dizi olumsuzlukla karşı karşıya kalırsınız.
keyif verici yanını bir tarafa bırakırsak alkol psikoaktif(ruhsal yönden etkileyici) ve toksik bir maddedir.Yani zehirleyebilir.sürekli alkol kullanımında fiziksel olarak sayılmayacak kadar vücudunuzda komplikasyon oluşabilir.


sayın khaos olayı kısa ve anlaşılabilir biçimde çok güzel izah etmişsiniz.
__________________________________________________ _______________

part 1

-efe iyi akşamlar naaber

-iyidir işten geldim yorgunum.yengenle bir kadeh kırmızı şarap koyduk vivaldi dinliyoruz.

-iyide efe içki haram değil mi?

-yok değil birader çakırkeyf olursan sıkıntı yok.kendini kaybedecek kadar içmeyeceksin o kadar.

-ben öyle bilmiyordum ama...

-öyle öyle bak şarabı bitireyim.hanifler.com a girecem bu konuda yorumumuda yapıcam.kuranı ben böyle anlıyorum diye.

-efe ! neyse... görüşürüz.



part 2

-iyi akşamlar beyefendi ehliyet ruhsat lütfen

-bir sanije memur bey torpidoda olacaktı.

-alkol var mı alkol.

-bir duble attım memur bey aklım başımda valla sadece hafiften çakırkeyfim

-iyide beyefendi 500 mt. önce kırmızı ışıkta geçtiniz.arabanızın aynasıda karşıdan karşıya geçen bir yaya ya çarpmış.

-kesin sarhoştur o memur bey bense sadece çakırkeyfim.o nekadar içeceğini bilememiştir.

-arkadaşlar...beyefendiyi şubeye alalım

-?!



part3

-evet çocuklar..-5x+ 6+ x =1 –x +8 denkleminin çözüm kümesini bulalım
-4x + 6 = -x + 9
-4x +x = 9-6
-3x=5

-iyide hocam o -3x=3 olmayacak mı?

-kusura bakmayın çocuklar okula gelmeden evvel bir bira yuvarladım.hafiften çakırkeyfim

-görebiliyoruz hocam:)


part4

-Allah belanı versin sadi 300.000 euroluk arabayı perte çıkardın.

-napayım abi virajı farkedemedim.

-olum ben senin copilotun değilmiyim.50 mt sonra sağa viraj demedim mi?

-abi hep bu sevgilimin yüzünden heyecanımı yeneyim diye yarıştan önce bana bir kadeh vodka yuvarlattı.

-haliyle reflex sıfır tabi...

-abi dönelim kızdan ayrılıcam valla

-Allah belanı versin sadi...

seckin
19. December 2012, 05:57 PM
Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.

De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.

De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz.

aorskaya
19. December 2012, 06:48 PM
Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.

De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.

De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz.

Sayın seckin,


Ayetleri buraya alıntılamakla bırakmayıp, başlık konusu hakkında da bu ayetlere dayanarak kendi yorumunu, kendi anlayışını da yazman gerekirdi.

Sadece ayetleri yazan senin şu anda bu ayetleri hangi taraf düşünce için delil gösterdiğin anlaşılmıyor!

Burada;

1- Sarhoşluktan kastın, sarhoş edici şeylerin her durumda tüketimi olmayıp, onların sarhoş olmayacak, çakırkeyf olacak kadar (!) tüketiminin haram edilmediğini, sakınca olmadığını iddia eden taraf vardır,

2- Sarhoşluk veren şeylerin miktarı ne olursa olsun onların tüketiminin yasak olduğunu ve onlardan uzak durulması gerektiğini savunan taraf vardır.

Sen, bu taraflardan hangisinin görüşünü kabul ediyorsan bunu yazarak, ayetlerin hangi kısmının görüşüne delil olduğunu gösterebilirmisin?

selamlar,
aorskaya

galipyetkin
19. December 2012, 11:46 PM
Sayın arkadaşlar.

İçki ve Bakara-219.ayeti hakkında yazdıklarımı kafamdan uydurmuyorum. Bakın:

1-''Nisa-43'': ''Ey iman edenler! Sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar... salata yaklaşmayın.''

Bu ayetten içkinin zinhar yasak olduğunu çıkartabilir misiniz? ''Ne söylediğinizi bilinceye kadar'' ifadesinden ezberleri bırakıp da, ne anladığınızı anlatın.

Ben düşünce, hareket ve mantık dahilinde ifade kabiliyetinin muhafaza edildiği, içkili fakat ayık ve aklıbaşında olma halini, çakırkeyf durumunu anlıyorum. Ne yazık ki bazı arkadaşlar bu durumu abartarak 24 saat alkol alınıyormuş, ayyaşlıkmış gibi lanse ediyorlar.

Bir de Arapça Lisan bilgisine çok güvendiğim Sayın dost1'in bu yönde bir yazısı var http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1533
Devamını da okumanızı tavsiye ederim.

2-Bakara-219. ayeti 218 ve 220. ayetler ile beraber, konu birliği içerisinde düşünürseniz ve ''anil hamri vel meysir''in mecaz olduğunu ve ''afv'' ile beraber bakıldığında kapitalle veya kapitale bağlı olarak(kapitalist bir sistemde) elde edilen kazançtan bahsedildiğini fark edebilirsiniz. Yani bu ayet içki ile ilişkili bir ayet olmayıp ekonomik bir konu içeren ayettir. Aksi takdirde içkiye ve sarhoşluğa ''bazı faydalar'' bulmak macburiyetinde kalmanız kaçınılmaz olur ve ''içki kötüdür'' kısır lafını etmekten ve bu lafı izaha çalışmaktan başka bir şey yapamazsınız.

Bu ayete ekonomik bir ayet olarak bakıldığında, kolay kazancın (zekâta verilmesi gereken ihtiyaç fazlasının verilmeyip de sermayeye katılarak kolay ve fazla kazancın) verdiği sarhoşluğu, bundan duyulan zevkin başı döndürdüğünü ve yoldan çıkmanın anlatıldığı anlaşılır. Kapitalist ekonominin kalkınmayı sağlamadığı söylenemez, fakat bazı insanların kanı emilirken ve zengin olan kapitalistlerin daha da zenginleşmesini sağlarken zararlarının
ziyadeliği ortaya konur. ve ''AFV'' ifadesiyle beleşten zenginlik karşıtlığı ve eşitliğe dayalı kollektif bir ekonomik ve sosyal düzen önerilir.

Arz ettiğim nedenlerle içki konusu diğer ayetler üzerine kurulmalıdır.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

pramid
20. December 2012, 09:07 AM
Kuran evrensel diyeceğiz,

Sözde içki haram diyeceğiz ki haram değil insanların arasını bozan şeytan işi ricstir.

Sonra Sözde haram şeyi içince Allah salata yaklaşma denilecek.

Bu bir tezatttır.

Kuranda çelişki yoktur.

Ama kuranı anlamayan kafalar Allahın haram demediğine haram diyorlar ama farkında değiller.

İçki içenide içmeyenide İslamın kucakladığını görmüyorlar.

Şahsen ben içmiyorum ve içilmesine karşıyım; ama içene de sadece bu içki

ARAMIZI BOZMASIN DER VE SALATA YAKLAŞMAMASINI TAVSİYE EDERİM.

aorskaya
23. December 2012, 03:16 AM
Kuran evrensel diyeceğiz,

Sözde içki haram diyeceğiz ki haram değil insanların arasını bozan şeytan işi ricstir.

Sonra Sözde haram şeyi içince Allah salata yaklaşma denilecek.

Bu bir tezatttır.

Kuranda çelişki yoktur.

Ama kuranı anlamayan kafalar Allahın haram demediğine haram diyorlar ama farkında değiller.

İçki içenide içmeyenide İslamın kucakladığını görmüyorlar.

Şahsen ben içmiyorum ve içilmesine karşıyım; ama içene de sadece bu içki

ARAMIZI BOZMASIN DER VE SALATA YAKLAŞMAMASINI TAVSİYE EDERİM.

Şahısların ne dediğinin önemi olmaz, ama rabbimizin ne dediğinin önemi de tartışılmaz!

İçki, şeytan isi pislik olduğunu kabul ettiğine göre, şeytan pislikleri ile dolu birinin salata yaklaşmamasını sen tavsiye ederken, rabbimizin yaklaşma emrinin neresi anlaşılmaz geliyor?

İçki içene, içki içti diye islam elbette kapılarını kapatmıyor. Ama, içkiyi de miktar vermeden yasaklıyor. O halde, çakırkeyfilik kurandan değil, kişilerin kendi kafalarından ortaya çıkıyor.

selamlar,
aorskaya

galipyetkin
23. December 2012, 12:48 PM
Dostlar.

Bakara-219/1 de ''şeytan işi pislik'' diye bir niteleme yok.

Ayette geçen ifade şu:''İsmün kebirun''. Bu niteleme de içkiye değil; kapitalist yoldan, hakkın gasbı yoluyla (gayrimeşru yönden) elde edilen ihtiyaçtan fazla elde edilip de infaka verilmeyen (iç edilen) kazançtan duyulan sevinç, mutluluk neşeye yapılan nitelemedir. Hem gayrımeşru olarak toplum aleyhine menfaatlanilecek, hem de bu yolsuzluk zevk edinilecek; yani Allah'ın infak ayetleri arkaya atılıp para put yapılacak. İşte niteleme buna.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Fers
23. December 2012, 07:12 PM
Bakara-219. ayeti 218 ve 220. ayetler ile beraber, konu birliği içerisinde düşünürseniz ve ''anil hamri vel meysir''in mecaz olduğunu ve ''afv'' ile beraber bakıldığında kapitalist bir sistemde elde edilen kazançtan bahsedildiğini fark edebilirsiniz.
Bu ayete ekonomik bir ayet olarak bakıldığında, kolay kazancın (zekâta verilmesi gereken ihtiyaç fazlasının verilmeyip de sermayeye katılarak kolay ve fazla kazancın) verdiği sarhoşluğu, bundan duyulan zevkin başı döndürdüğünü ve yoldan çıkmanın anlatıldığı anlaşılır.
ve ''AFV'' ifadesiyle eşitliğe dayalı kollektif bir ekonomik ve sosyal düzen önerilir.


afv nin ihtiyaç fazlası olduğunun delili nedir, kimleri ve varlıklarının ne kadarını kapsar, eğer öyle ise, bu ifadeyi destekleyecek/kapsamını ve ayrıntılarını açıklayan ifadeler hangi ayette/ayetlerdedir...

zengin olmak yasaklanmış mıdır/önü kesilmiş midir, kötü davranış olarak mı değerlendirilmiştir, yoksa zenginliğin kendisi değilde getirdiği imkanların kötüye kullanımı mı uygunsuz görülmüştür...
zengin olan her kimse malını paylaşmak zorunda mıdır, nasıl zengin olduğunun bir önemi var mıdır/yok mudur, paylaşmadan ve imkanlarını kötüye kullanmadan hayat sürmüş olmak hesaba katılmamış mıdır...

infak teşvik/öğüt müdür yoksa zorlama mıdır, ihtiyaç fazlasını zorla verdirtmek adil midir...
bakara 267 de ki "enfikuu min tayyibaati maa kesebtum ve mimmaa ahracnaa lekum minel ard" ifadesi neyin nesidir...

aorskaya
24. December 2012, 01:04 PM
Dostlar.

Bakara-219/1 de ''şeytan işi pislik'' diye bir niteleme yok.

Ayette geçen ifade şu:''İsmün kebirun''. Bu niteleme de içkiye değil; kapitalist yoldan, hakkın gasbı yoluyla (gayrimeşru yönden) elde edilen ihtiyaçtan fazla elde edilip de infaka verilmeyen (iç edilen) kazançtan duyulan sevinç, mutluluk neşeye yapılan nitelemedir. Hem gayrımeşru olarak toplum aleyhine menfaatlanilecek, hem de bu yolsuzluk zevk edinilecek; yani Allah'ın infak ayetleri arkaya atılıp para put yapılacak. İşte niteleme buna.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Bakara-219 da yoksa içki şeytan işi pislik olmaktan çıkarmı yani?

İçki şeytan işi pisliktir ve miktarı verilmeden uzak durulması istenilmiştir.

Yâ eyyuhâllezîne âmenû innemel hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsun min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn(tuflihûne).

Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. (Maide-90)

Bu nitelemeye rağmen çakırkeyf olunabiliceği kurandan anlaşılabilirmi acaba!

selamlar,
aorskaya

galipyetkin
3. January 2013, 12:19 AM
Zengin olmak yasaklanmış mıdır?

Zengin olan her kimse malını paylaşmak zorunda mıdır?

Şuraya cevap ne olabilir acaba?

http://www.hanifler.com/showthread.php?p=12311#post12311

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

sahin
5. January 2013, 04:19 AM
Allahin selami üzerinize olsun,
zengin olmak yasaklanmamisdir öyle olsa idi süleyman peygamebr zengin olmaz di olduguna göre yasak degil, isin ic yüzü zengin olan malini paylasmasi zor olur gercek islami benimsemedigi icindir yada bilmedigi icindir mülk allahin dir allahin bu mülkünde bize vermis oldugu nigmet ve riziklardan fakirler arasi infak edilmesi istenmektedir ki yapmadigimiz takdirde mülküne ortak olmus oluyoruz karun gibi helaka gide bilir bir yol. Eger islam alemi mal biriktirme yerine malinin belir li bir kismini allah yolunda infak etse ahiretde daha hayirli oldugunu anlayacaktir sonucda ciplak geliyoruz ve ciplak gidiyoruz kefenin cebi yoktur arkadaslar asil imtahan burda dir. diyelim ki herkez calisiyor herkez kendi ihtiyacini kazandigidna alip gerisini bir kuruma yatirsa ordan da güzelinden ihtiyaci olanlara dagitilsa fakir mi kalir dünyada :) sanmiyorum ama onun yerine memlekette ev tarla tapan su bu vs vs vs. malini paylasmak zorunda degilsin ama kuranin temel sartlarindan paylasmak.
allahin rahmeti üzerinize olsun.

Fers
5. January 2013, 08:05 PM
ihtiyaç fazlası, sarhoş, bakseen...

bir yanda, Alemlerin Efendisini cebine indirdiğini zannedenler,
diğer yanda, kendinden habersiz kalmayı yeğleyen muhteremlerin arkasında durmadıkları boş sözleri....

herbirinin hava gibi muhtac olduğu tek şey HD bir ayna, gece gündüz odaklanırlar belki merkezine...
neyse ney, ilahını cebinde taşıyan kafası bulanıklar gelemez onun sistemine...

.

merdem
5. January 2013, 11:52 PM
Islam'a göre Zenginlik


SORU:

- “İslam’da zekatı verildikten sonra kişinin istediği kadar servet sahibi olmasına müsaade edilmişken…’’ Cümlelerine bu şekilde başlayıp, sizi çok ağır eleştirenler var. Bu eleştirilerin dayanağı bildiğiniz üzere Bakara suresi 247. ayet, yani ‘’Allah, kime dilerse mülkünü verir’ Eleştirenlerle nerede anlaşamıyorsunuz? Ayrıca -kenz ve infak kavramlarının yeniden tanımlanmaya ihtiyaçları var mı?

CEVAP:


Zekat, mülk, kenz, infak… Bunların yeniden düşünülmesi lazım. Bunlardan aynı şeyi anlamıyoruz. Zekat fazlalık demek, İhtiyaçtan fazla olanı vereceksin. “Zekatı verildikten sonra…” ‘’fazla olanı verildikten sonra’’ demektir. Fazla olanı verince nasıl servetin olacak? 40/1 olarak anlarsan oradan servet çıkarırsın böyle. Kur’an 40/1’i eleştirir. Necm; 34. ayette “Azını verir çoğuna cimrice sarılır” deniyor. Kim bu? Ebu Cehil. Onun gibi anlıyorsan zekatı, devam et, onun gibi servet sahibi olursun. Kur’an bunu kaldırmıştı, tuttular zekat fıkhının temeli yaptılar. Olacak iş mi? Bak kardeşim, İslam’da şahsi zenginliğe izin yoktur. Toplumsal zenginliğe izin vardır. Tek başına kurtuluş yok. Biri yerken diğeri bakmayacak, biri açken diğeri tok yatmayacak. Olacaksa hepimizde olacak, olana kadar da bölüşeceğiz.

kuman
26. March 2013, 09:58 PM
İçki

kuman
26. March 2013, 10:00 PM
....