PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Islam Hukuk Profesörü "Allah'in Sevgilisini" hangi Ayet'ten cikariyor?


merdem
10. November 2012, 02:27 PM
Islam Hukuku profesörü Hayrettin Karaman site'sinde http://www.hayrettinkaraman.net/makale/0882.htm Peygamberimizi ( Allah'in selami ona olsun ) Allah'in sevgilisi olarak acikliyor. Hangi Ayet'e dayanarak bunu ifade edebiliyor ben anlamadim dogrusu.

Bizleri "ISLAMCILAR" olarak tenkidliyor.

Makalesi asagida verilmistir:


Allah dostu (Halîlullah) Allah sevgilisi (Habîbullah)

Bu konudaki bir yazımda şöyle demiştim: "Bu irfana (Allah sevgilisi olmanın manasına) ve ona bina edilen özel râbıtaya dayanak kılmak için "hadisçilerin sıhhatini onaylamadıkları" rivayete ihtiyaç da yok sayılır. Çünkü meâlini verdiğim âyette Allah'ın, onu sevmekle iktifa etmediği, bütün insanlığın, Allah sevgisine mazhar olmasını ona ittibâ etmeye bağladığı açıkça ifade buyuruluyor. Buradaki ittibayı (ona tabi olmayı) hılkatin mebdeine götürdüğümüz zaman ta ezelde "asıl sevgilinin, severek yaratılanın" o olduğu, başkalarının ilâhî sevgi devletine asaleten değil, onun yolundan, onun tâbii olarak ulaşabileceği hakikati yine açıkça ortaya çıkıyor."

Bir aziz dost bu yazıma itiraz ediyor, "Allah Teâlâ'nın yalnızca bizim Peygamberimize tabi olmayı emretmediğini, Peygamberimize hitaben de Hz. İbrahim milletine tabi olmayı emrettiğini" söylüyor.

Yazımda bahis konusu ettiğim husus din olarak, dini hayata uygulama yol ve yöntemi (sünnet) olarak peygamberlere uymak değildir; benim konum "Allah sevgisine nail olmak için kime tabi olunacağı"dır. Hiçbir âyet "Allah'ın da sizi sevmesini istiyorsanız filan peygamberi izleyin ona tabi olun" demiyor; bunu yalnızca bizim peygamberimiz için söylüyor. Kendi zamanlarında yolları izlenen her peygamberin ümmeti şüphesiz Allah rızasına nail olurlar; ancak Allah'ın sevgilisi olmak için -Peygamberimizin (s.a.) dünyayı teşriflerinden ve insanları İslam'a davetinden sonra- tek aracı (yolu izlenecek, onun gibi olmaya özen gösterilecek örnek) Habîbullah Muhammed Mustafa'dır; bu mana âyette apaçıktır. Peygamberimiz dünyayı teşrif etmeden önce, ezelden beri Allah sevgilisi olmanın Peygamberimizle (onun hilkatin başlangıcı olan varlığı ile) alâkası (buna bağlı/tabi olması) ise ayetin açık ifadesi ile değil, işareti ve başka çeşitten delaletler ile sabittir. Bu ikincisine katılmayan olabilir, ama bu anlayışı dışlamak olmaz.

Allah tevbe edenleri, maddi ve manevi temizliğe riayet edenleri de sever, ama ilâhî murada uygun olarak bu sıfatlara sahip olabilmek için de Peygamberimizin rehberliğine, irşadına, ona tabi olmaya ihtiyaç vardır.

Allah'ın halîli olmakla habîbi olmak arasındaki farkı ve Peygambermizin hangisi olduğu konusunu bir sonraki yazıya bırakarak "İbrahim milletine tabi olma" konusunu, büyük alim, itikadda mezheb imamımız Mâtürîdî'nin tefsirinden yararlanarak biraz açmak istiyorum.

"İbrahim milletine tabi olma"yı öven veya emreden âyetlerde geçen "millet"ten maksat "din"dir diyenler olmuştur; bu takdirde mana "onun dinine uyun" demek olur. Milletten maksat "sünnet" tir; yani "dini, hayata uygulama yol ve yöntemidir" manası bizce daha uygundur; çünkü bütün peygamberlerin vahye dayanan dinleri birdir, birinin diğerinden farkı yoktur. Farklı olan "sünnet ve şeriatlar"dır; Hz. İbrahim'in sünnet ve şeriatı, Hz. Muhammed'in sünnet ve şeriatına en uygunu olduğu için özellikle zikredilmiştir (Matürîdî Tefsirinin Nisa suresi, 125. yetini tefsirine bak.)

İmam Mâtürîdî'nin, günümüzde tartışma konusu olan "İbrahîmî dinler" kavramına da açıklık getirebilecek ifadeleri var:

"Allah Teâlâ'nın Hz. İbrahim'e lutfettiği "halîl" olma vasfının sebebi şu da olabilir: Bütün (aslı vahye dayanan) dinlerin mensupları kendileri ile onun arasında bir bağ kuruyorlar (dinlerini ona bağlıyorlar) ve onun dinini uyguladıklarını iddia ediyorlar. Müslümanların salavat okurken 'Allah'ım, Muhammed'e, İbrahim'e olan salâtın gibi salât lutfeyle" demelerinde de bu mana vardır."

Hz. İbrahim'in dini ve ona uymanın manasını şu ayetler açık ve kesin olarak ortaya koyuyor:

"İbrâhim ne yahudi ne hıristiyan idi; bilâkis o hanîf bir müslümandı; müşriklerden de değildi. / Doğrusu insanların İbrâhim'e en yakın olanı, ona tâbi olanlar, şu Peygamber (Hz. Muhammed) ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur" (Al-i İmran: 3/67-68).

04 Mayıs 2012 Cuma

aorskaya
10. November 2012, 03:06 PM
Islam Hukuku profesörü Hayrettin Karaman site'sinde http://www.hayrettinkaraman.net/makale/0882.htm Peygamberimizi ( Allah'in selami ona olsun ) Allah'in sevgilisi olarak acikliyor. Hangi Ayet'e dayanarak bunu ifade edebiliyor ben anlamadim dogrusu.

Bizleri "ISLAMCILAR" olarak tenkidliyor.

Makalesi asagida verilmistir:


Allah dostu (Halîlullah) Allah sevgilisi (Habîbullah)



Hayrettin Karaman, geleneksel islamcılar olarak bir çok yanlışı, suçu kavrayamadan iddia eden ve savunan birisidir.

Kurana muhalif rivayetleri bile savunan bu alimimiz, aslında zalim konumuna düştüğünü de kavrayamadan, bildiği yolda devam etmektedir.

Ancak; Allah sevgilisi deyimini hemen bildiğimiz anlamda "sevgili" kabul ediyor gerekçesiyle tepki göstermek de yanlış olur.

Allah sevgilisi deyimi ile, Allah sevgisi var olan, yani Allah sevgisi bulunan olarak anlaşılmalıdır.

Bu bağlamda ise, hepimizin Allah Sevgilisi olmaya çalışması bunu becerebilmesi çok iyi olur.

H. Karamanın aksi yönde sevgi iddiasında bulunduğunu ben yazıdan göremedim. Bu nedenle; sırf deyime bakarak, insanların karşı cinsle olan durumlarındaki gibi sevgililik anlamak, bizi de hataya düşürür, niyeti öyle olmayan birine haksız yakıştırma yaparak hakkını yemiş duruma düşürür.

selamlar,
aorskaya

merdem
13. November 2012, 09:15 PM
Selam saygideger Kardesim Aorskaya,

Iste mesele de buradan basliyorya, kendimiz yapip yakistiriyoruz. Allah bir lütuf olarak Ibrahim peygambere ( Allah'in selami üzerine olsun ) halilim demesi baska, bizim Muhammed peygambere ( Allah'in selami üzerine olsun ) Allah'in habibi diye yakistirmamiz baska. Önce Allah'in sevgilisi diye baslariz, Ibrahim'e verileni de peygamberimize ver diye dualara baslariz hem de namazlarin icinde. Bir mü'minler yalniz Allah'a dua eder, yalvaririz, isteriz, yalniz O'ndan umariz. Ki namaz bilhassa Allah ve kul arasinda kalan bir ibadettir.

Hristiyanlar da herhaldeki iyi bir niyetle Isa'yi yücelestiriyorlar. Sirf kendi peygamberleri diyerek, öyle degilmi? Yüce Rabbimiz bize bosu bosuna Kur'an'da örnekler vermiyor, ibret alalim ayni hatalara düsmeyelim diye.

Üstümüze düsen vazife, Bakara suresinde Rabbimize verdigimiz sözde sabit kalmamizi gerektirir; tüm peygamberlere aralarinda bir ayrilik yapmadan inandik ve iman ettik. Mesele budur. Allah her peygamberini yeterince metheder ve onlari geregince mükafatlandirir. Peygamberlere sifat yakistirmak da Allah'a mahsustur.

Bir düsünecek olursak, Allah Celle ve Celaluhu peygamberimize sormazmi ( ayni Isa Peygamberi sorguya cektigi gibi: " Ya Isa, sen mi dedin onlara, Allah'in oglu vardir diye" ) "Ey Muhammed, sen mi kullarima emrettin her namazda, ezanda, dualarda, her hatim sonunda, her vaazlarda Benim adimin yaninda seninki de anilsin ve söylensin" diye.

Sirk böyle baslar iste.

Tabiiki hepimiz Allah'in sevdigi kullardan olmak isteriz, hangi iman eden bunu arzulamazki.

Selamlarimla

sahin
4. December 2012, 02:06 AM
Allahin selami Üzerinize Olsun,

bu tür MAKALeleri okudum mu igrenclik geliyor bana yok allahin sevgilisi yok dostlari bu tür hurafalardan ne zaman kurtulacaz diye bekliyorum, ALLAH C.C Peygamber a.s ilahlastirana ve sevgilisi yapana cok güzel cevaplar vermis ayetlerinle simdi ayetleri göz önüne alalim.

Rahim ve rahmanin adi ile ....
Isra Süresi
73. Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.
74. Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık az kalsın onlara biraz meyledecektin.
75. İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.

Hakka 44–45–46: Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.


ne ilgincdir ki allah baska bir ayetinde müminlerin peygamberler arasinda ayirdim yapmadiklarini vurgulamaktadir.
Bakara
285. Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: "Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."


Duha süresi ayet 7

Ve seni, yol yitirmiş bulup da yol göstermedi mi sana?

Hangi yolu yitirmis Dini acidan dir yani sapik veya dinsizdin diyor allah burda.

Sura süresi 52 ayetde bunu tasdikliyor

(52-53) İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.

Sadakallah!!!
allahin rahmeti üzerinize olsun

aorskaya
4. December 2012, 04:08 AM
Selam saygideger Kardesim Aorskaya,

Iste mesele de buradan basliyorya, kendimiz yapip yakistiriyoruz. Allah bir lütuf olarak Ibrahim peygambere ( Allah'in selami üzerine olsun ) halilim demesi baska, bizim Muhammed peygambere ( Allah'in selami üzerine olsun ) Allah'in habibi diye yakistirmamiz baska. Önce Allah'in sevgilisi diye baslariz, Ibrahim'e verileni de peygamberimize ver diye dualara baslariz hem de namazlarin icinde. Bir mü'minler yalniz Allah'a dua eder, yalvaririz, isteriz, yalniz O'ndan umariz. Ki namaz bilhassa Allah ve kul arasinda kalan bir ibadettir.

Hristiyanlar da herhaldeki iyi bir niyetle Isa'yi yücelestiriyorlar. Sirf kendi peygamberleri diyerek, öyle degilmi? Yüce Rabbimiz bize bosu bosuna Kur'an'da örnekler vermiyor, ibret alalim ayni hatalara düsmeyelim diye.

Üstümüze düsen vazife, Bakara suresinde Rabbimize verdigimiz sözde sabit kalmamizi gerektirir; tüm peygamberlere aralarinda bir ayrilik yapmadan inandik ve iman ettik. Mesele budur. Allah her peygamberini yeterince metheder ve onlari geregince mükafatlandirir. Peygamberlere sifat yakistirmak da Allah'a mahsustur.

Bir düsünecek olursak, Allah Celle ve Celaluhu peygamberimize sormazmi ( ayni Isa Peygamberi sorguya cektigi gibi: " Ya Isa, sen mi dedin onlara, Allah'in oglu vardir diye" ) "Ey Muhammed, sen mi kullarima emrettin her namazda, ezanda, dualarda, her hatim sonunda, her vaazlarda Benim adimin yaninda seninki de anilsin ve söylensin" diye.

Sirk böyle baslar iste.

Tabiiki hepimiz Allah'in sevdigi kullardan olmak isteriz, hangi iman eden bunu arzulamazki.

Selamlarimla

Sevgili merdem,

Benim, sayın H.Karaman hakkındaki genel görüşümü yazımın başında belirtmeme ve fakat buna rağmen bu yazısında, bizim anladığımız cinsellik içeren sevgiliği kastetmediğini de bu nedenle zanla hareket ederek hakkını yememek gerektiğini de belirtmiştim.

Sizin yazınızda, "Allah'ın sevgilisi" diye anladığınız görülüyor. Halbuki H.Karaman yazısında "Allah sevgilisi" diye yazmış.

Allah sevgilisi, Allah sevgisi mevcut olan anlamına gelirki, yazının devamında da bunu anlattığı görülüyor.

Şimdi, şirkler böyle başlıyor diyerek, sırf bu yazısından, bir kimseyi de zanna dayanarak, bu şirkin başlamasından nasıl sorumlu tutabiliriz? Bu ona yapılan haksızlık olur. Başka yazılarıyla, bu duruma düştüğünü biliyor olmak dahi, bu yazı da da insanlar arasındaki sevgililik gibi sevgili iddiasında bulunmayı haklı kılmaz.

ayrıca;

"Ey Muhammed, sen mi kullarima emrettin her namazda, ezanda, dualarda, her hatim sonunda, her vaazlarda Benim adimin yaninda seninki de anilsin ve söylensin" diye.
demişsiniz.

Bu kısımdaki iddianızın da özellikle benim yazımla nasıl ilgi kurarak yazabildiğinizi anlayamıyorum.

Sonuç olarak, H. Karaman'ın, sahih kaynaklardaki saçma hatta sapıklık içeren ve kurana ters olduğu az akıllı birinin dahi hemen anlayabileceği rivayetleri hadis kabul edebiliyorsa da, buradaki makalesinde ben şahsen şirke düşen bir yaklaşımda olduğunu göremedim.

Zanla da onu yargılamak ve karara varmayı doğru bulmuyorum. Ancak, bunu zaten rabbimizden gizli kalmayacağından rabbimizin değerlendireceğini biliyor ve başka söz söylemeye gerek duymuyorum.

selamlarımla,
aorskaya

aorskaya
4. December 2012, 04:19 AM
Allahin selami Üzerinize Olsun,

bu tür MAKALeleri okudum mu igrenclik geliyor bana yok allahin sevgilisi yok dostlari bu tür hurafalardan ne zaman kurtulacaz diye bekliyorum, ALLAH C.C Peygamber a.s ilahlastirana ve sevgilisi yapana cok güzel cevaplar vermis ayetlerinle simdi ayetleri göz önüne alalim.

Rahim ve rahmanin adi ile ....
Isra Süresi
73. Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.
74. Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık az kalsın onlara biraz meyledecektin.
75. İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.

Hakka 44–45–46: Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.


ne ilgincdir ki allah baska bir ayetinde müminlerin peygamberler arasinda ayirdim yapmadiklarini vurgulamaktadir.
Bakara
285. Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: "Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."


Duha süresi ayet 7

Ve seni, yol yitirmiş bulup da yol göstermedi mi sana?

Hangi yolu yitirmis Dini acidan dir yani sapik veya dinsizdin diyor allah burda.

Sura süresi 52 ayetde bunu tasdikliyor

(52-53) İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.

Sadakallah!!!
allahin rahmeti üzerinize olsun

sevgili kardeşim,

bu tür MAKALeleri okudum mu igrenclik geliyor bana yok allahin sevgilisi yok dostlari bu tür hurafalardan ne zaman kurtulacaz diye bekliyorum, ALLAH C.C Peygamber a.s ilahlastirana ve sevgilisi yapana cok güzel cevaplar vermis ayetlerinle simdi ayetleri göz önüne alalim. demişsiniz.

1- H.Karaman'ın makalesinden iğrençlikleri siz alıntılayarak gösterebilirmisiniz?

2- Peygamber deyim olarak Allah sevgilisi değilmidir? Allah sevgisizimidir? Bunu, insan ilişkileri anlamında kullandığını nerden biliyorsunuz?

3- Bu tür deyimlerin, bu şekilde anlaşılabileceğine dikkat edilmesi gerekirse de bu ayrı konu olmaktadır. Peki, bu makaleden peygamberi İlahlaştırdığı kısmı alıntılayabilirmisiniz?

4- Bu makaleye cevap olarak yazdığınız yazı, Muhammed peygamberimizin peygamberliğinden önceki durumunu anlatan ayetleri içermektedir. Peygamber olduktan sonra, Allah'ın sevgisini haketmeyecek bir şey yapmışmıdır?

selamlarımla,
aorskaya

sahin
5. December 2012, 04:08 AM
Allahin selami üzerinize olsun
(yolu izlenecek, onun gibi olmaya özen gösterilecek örnek) Habîbullah Muhammed Mustafa'dır; bu mana âyette apaçıktır Hangi ayet de habibullah diye geciyor?
Peygamberimiz dünyayı teşrif etmeden önce, ezelden beri Allah sevgilisi olmanın Peygamberimizle (onun hilkatin başlangıcı olan varlığı ile) alâkası (buna bağlı/tabi olması) ise ayetin açık ifadesi ile değil, işareti ve başka çeşitten delaletler ile sabittir. Bu ikincisine katılmayan olabilir, ama bu anlayışı dışlamak olmaz.

surayi bana bir aciklarmisin?

2- Peygamber deyim olarak Allah sevgilisi değilmidir? Allah sevgisizimidir? Bunu, insan ilişkileri anlamında kullandığını nerden biliyorsunuz?
Peygamber deyim olarak allah sevgilisi ise her peygamber allah sevgilisidir ozaman

4- Bu makaleye cevap olarak yazdığınız yazı, Muhammed peygamberimizin peygamberliğinden önceki durumunu anlatan ayetleri içermektedir. Peygamber olduktan sonra, Allah'ın sevgisini haketmeyecek bir şey yapmışmıdır?
Farkinda olmadin galiba isra süresi ve hakka süresi peygamberlik vazifesi üstlenmisdir ve allah ona sebat vermis olsaydik az kalsin meyil edecektin diyor, ne demek istedi allah burda acaba ?.

sen levlake levlake olayina inaniyormusun?

pramid
5. December 2012, 08:57 AM
Yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?" Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer beşersiniz. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır. Mâide / 18

أَحِبَّاؤُهُ veehibbâuh(u)

Muhammed onun yarattığı bir beşerdir.


Kehf 110 De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlah'ınızın, sadece bir İlah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

Rabbimize kullukta muhammedi Allaha eş koşmayalım.

Sevgili, en sevgili, çok sevgili, double sevgili… Türkçeye zimmetlenmiş karşılığı “habib”. Allah’a zimmetlendirilen karşılığı ise “habibullah”. Yani “Allah’ın sevgilisi”.
Habib kelimesi lugatta, kökeninde sevgi barındıran başka manalara da geliyor. Fakat halk arasında bildik “sevgili” manasını taşıyor.


Habibullah diye nitelenen insan, Allah’ın “Allah’ın resulü ve Nebilerin sonuncusu” (33/40) olarak nitelediği Muhammed Peygamber’den (selam olsun) başkası değildir.


Peki bu sözün kaynağı ne olaki? Allah’a mı ait, yoksa birileri tarafından O’na isnad mı ediliyor?


Her uydurulan yalan gibi bu da Allah'a isnad edilen bir söz elbette. Kur’an’ın hiçbir ayetinde “habibullah” ifadesi geçmemektedir.


Peki nasıl oluyor da bu sözcük geçmişten günümüze dek kendilerine “İslam toplumu” denen toplumlar tarafından Allah adına dile getirilebiliyor?


Bu sorunun cevabını vahyin yegane kaynağından incil ehlini irdeleyerek aramak doğru bir davranış olacaktır.
İncil ehli Rahman’a çocuk isnad ederlerken bunun incilden bir emir olmadığını bilerek ediyorlardı. Böyle bir talep Allah’tan gelmemişti -ki gelmez de. Buna rağmen kendilerine gönderilen peygamberi Rahman’ın çocuğu olarak nitelemekten geri durmadılar.

Kur’an’ınindiriliş amacından bir tanesi de bu büyük iftirayı ortadan kaldırmak ve iftira sahiplerini uyarmak içindir.

Kehf 4- Ve "Allah çocuk edindi" diyenleri de uyarsın.
Kehf 5- Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.

Eğer “Allah çocuk edindi” ifadesi İncil veya Tevrat’da yazılı bir ifade olsaydı, Allah iftiracıları Kur’an’da sert bir dille uyarma gereği duymazdı.

Bu söz, görüldüğü gibi tamamen uydurulmuş, nesilden nesile aktarılmış bir iftiradan başka bir şey değildir.

Kur’an’a göre bu çirkin bir iftiradır. Öyle ki göklerin çatlamasına, yerin yarılmasına ve dağların parçalanmasına sebep olacak kadar büyük bir iftiradır (19/90). Fakat kitap ehline göre çok masumane bir itikat meselesidir. Hatta Hristiyan akaidinin temel prensiplerinden birisidir.

Elbetteki Rahman’a çocuk edinmek yaraşmaz. Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki O’nun huzuruna kul olarak çıkmasın.

Şimdi meselenin can alıcı noktasına gelelim.

Rahman’a çocuk edinmek yaraşmaz da, -ki yaraşmaz. Habib edinmek yaraşır mı? Sevgili edinmek yaraşır mı? Çocuk edinmekten müstağni olan Allah, sevgili edinmekten müstağni değil midir?

Sevgili edinmekten de müstağnidir ki, vahyin hiçbir yerinde bunu dile getirmemiştir.
Bu sözü Kitab’a uyduramayan bazı cingözler, her zaman yaptıkları gibi bu sözü de Peygamber’e söyletmeyi kendilerine görev addetmişlerdir. Yani meselenin asıl kaynağı Kur’an değil, birilerinin uydurmalarıdır.
Şimdi şöyle bir uyarlama yapalım. Kur’an’da geçen “Allah çocuk edindi” tabiri yerine, “Allah sevgili edindi” tabirini kullanalım. Bakınız, Muhammed peygamber’i habibullah ilan edenlerle, İsa peygamber’i “Allah’ın oğlu” ilan edenlerin bu anlayıştan ötürü birbirlerine ne kadar benzediklerine kendi gözlerinizle şahid olunuz.

Örnek 1:
10/68- Dediler ki: "Allah, kendine çocuk edindi". O, böyle şeylerden münezzehtir. O, müstağnidir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Bu hususta elinizde hiç bir delil yoktur. Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi neden söylüyorsunuz?

Dediler ki: "Allah, kendine sevgili (habib) edindi". O, böyle şeylerden münezzehtir. O, müstağnidir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Bu hususta elinizde hiç bir delil yoktur. Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi neden söylüyorsunuz?

Görüyorsunuz, ne oğul isnad edenlerin, ne de sevgili (habib) isnad edenlerin ellerinde, Kitaptan delil namına herhangi bir bilgi yoktur. Dolayısıyla Allah’a karşı bilmedikleri bir şey söylemektedirler.

Örnek 2:

18/4- Ve "Allah çocuk edindi" diyenleri de uyarsın.
18/5- Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.

Ve "Allah sevgili (habib) edindi"diyenleri de uyarsın.

Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.

Her iki söz de büyük bir iftiradır. Çünkü Allah ne İsa peygamber’e, ne de Muhammed peygamber’e böyle sıfatlar kullanmamıştır. Kullanmadığı için, kullanmış gibi muameleye tabi tutulduğu için büyük bir iftiradır.
İftira dediğimiz şey de: Herhangi birinin yapmadığı bir şeyi yapmış gibi algılamak ve ona göre
davranmak değil midir zaten?

İki tane örnek konunun anlaşılması için yeterlidir sanırım. Diğer ayetlerde geçen “Allah çocuk edindi” iftiralarını da sizler uyarlayabilirsiniz.

Muhammed Peygamber’e Habibullah diyenleri Kehf Suresi 4. ayete binaen uyarmak, her müslümanın boynunun borcudur.

Bu söz büyük bir yalandır, büyük bir iftiradır. Allah Peygamber’i için böyle bir tabir asla kullanmamıştır. Bu iftira da en az diğer kitap ehlinin iftirası kadar masum değildir. Her iki uydurma da göklerin çatlamasına, yerin yarılmasına ve dağların parçalanmasına sebep teşkil etmektedir.

Dolayısıyla her iki iftirayı Allah’tan bilip, ona göre muamele edenleri uyarmak her müslüman’ın boynunun borcudur. Bu bir sorumluluktur.

Uyarılmalarına rağmen, bu yazılanları okuyup, başucu kaynaklarına müracaat edeceklere, hocalarını bu yazıdan dolayı soru yağmuruna tutacak olanlara, Peygamber adına uydurulmuş hadis kitaplarına koşacak olanlara ve bir takım külliyatlara bakıp, “habibullah” sözünün yaldızlı sözlerle bezenmiş açılımını okuyup, “oh be, sapık adam bir sözü bize çok gördü, burada O’nun dediği gibi değil, bilakis bu sözün ne kadar hörmetli ve kıymetli olduğu yazıyor” diye kendilerini avutanlara da şunu belirtmek isterim:

"Yeryüzünde “Allah çocuk edindi” iftirasıyla avunan kaç milyar hristiyan var biliyor musunuz? Onlara göre bu iftira o kadar masumane ki ilk başlarda da belirttiğim gibi itikat konusu haline gelmiş."

Hem müslüman'ın akaid kitabı Kur'an değil midir? Niye başka kaynaklarda yer alan uydurmaları itikat konusu haline getiriyorsunuz. Siz Kur'an'dan mı yoksa başka kitaplardan dolayı mı sorguya çekileceksiniz?

Elbette aralarında bu iftirayı duyduğunda haya eden, bu iftirayı atanları ve diline dolayanları görünce hırsından çatlayan da yok değildir. Onlar her zaman azınlıktır.
Allah kendisine sevgili (habib) edinmez. Haşa, O sübhandır. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Hepsi O’na isteyerek veya istemeyerek boyun eymiştir. Bu sadece bir hatırlatmadır. Dileyen hatasından vazgeçer, dileyen ısrarcılığına devam eder.

Hele bir de Son nebi’ye “alemlerin efendisi” yakıştırması var ki, düpedüz şirk-i ekber’dir. Her ne hikmetse, her konuda Arapça kelimeler kullanmasını seven güruh, bu söze gelince “efendi” demeyi tercih etmiştir.

Niye hiç düşündünüz mü?

Efendi’nin karşılığı olan Arapça kelimeyi kullansalar, bütün rezillikleri ortaya çıkacak. Çünkü bu Allah’a ait bir sıfattır. Nasıl mı?

Rabbil alemin. Türkçesi, yaratılmışların efendisi.
Yarı Türkçe yarı arapçası: alemlerin efendisi.
Tam arapçası: alemlerin rabbi

Haddi aşmanın daniskasıdır bu. Üstüne üstlük günde 40 kere Fatiha okudukları halde bu sıfatı peygambere yakıştırmaya nasıl cesaret edebiliyorlar? Nasıl başlıyordu Fatiha Suresi? “Elhamdulillahi rabbil alemin”
Yani, "Hamd alemlerin efendisine”

Hal böyleyken, Muhammed ümmeti (!) olduğunu iddia edenler şunun cevabını versinler? İsa Ümmeti ile örtüşmeyen / benzeşmeyen ne yanınız kaldı?

aorskaya
5. December 2012, 06:07 PM
(yolu izlenecek, onun gibi olmaya özen gösterilecek örnek) Habîbullah Muhammed Mustafa'dır; bu mana âyette apaçıktır
Hangi ayet de habibullah diye geciyor?


Kuranda habibullah geçmez. Ama, dikkat ederseniz, H.Karaman'da kuranda geçer dememiş, "ayette bu mana apaçıktır" diyerek kendi görüşünü belirtmiştir.
Ayette, var demiş olsaydı zaten o kısmı ayrıca tenkit ederdim.



Peygamberimiz dünyayı teşrif etmeden önce, ezelden beri Allah sevgilisi olmanın Peygamberimizle (onun hilkatin başlangıcı olan varlığı ile) alâkası (buna bağlı/tabi olması) ise ayetin açık ifadesi ile değil, işareti ve başka çeşitten delaletler ile sabittir. Bu ikincisine katılmayan olabilir, ama bu anlayışı dışlamak olmaz.
surayi bana bir aciklarmisin?

Burada da yanlışta olsa, ayetten kendi anladığını, kendi görüşünü yazmış.

Sevgili kardeşim,

herkes kuran ayetlerini okumakla birlikte bilerek yada bilmeyerek yanlış anlamalara sahip oluyor ve bunu açıklayabiliyorlar. Burada da H.Karaman hatalı da olsa, görüşünü anladığını yazmış. Senin benim gibi gerçektende anlamamış ve bu şekilde de anlamış olabilir.

Böyle anlamamakla birlikte kasıtlı olarak böyle yaptığına dair deliliniz varsa onu belirterek yazınız. Yoksa o kimsenin anlayışı üzerine zanla hareket etmiş olursunuzki, bu da sizi ayrı bir yanlışa düşürür. Benim dikkat çektiğim konuda budur. Kimse zanla hareket etmemelidir. Yoksa, H.Karaman'ın kurana muhalif rivayetleri bile savunma yanlışına düşen kimse olduğunu yazımın en başında yazdığımı ve onu savunmadığımı size hatırlatırım.

Ayrıca, H.Karaman'ın bu yanlışı diğer kabulleri yanında masum bile kalmaktadır. Birde, örneğin;

1- kurandaki kısas ceza hükümlerinin, kimileri eşyalar için olduğunu, kimileri hayvanlar için olduğunu,
2- Melek ve İblis'in ayrı yaratıklar olmayıp, insanların iyi yada kötü vasıfları olduğunu,
3-kıssaların gerçek olaylar yerine mecaz olaylar olduğunu,
4-mucizelerin gerçekler yerine mecazlar olduğunu,
5-hırsızın elinin fiziken kesilmesi yerine, hırsızlığına son verecek tedbirler alınması olduğunu,
6-Zina cezasında 100 sopa nın ilkellik olduğunu, sopa yerine başka uygulama mecaz edildiğini vb...

anlayanlar da vardır. Şimdi, bunlarla aynı yada farklı düşünürsen, sen onlara yada onlar sana, şu anda h.Karaman'a yönelttiğiniz gibimi yaklaşılmalıdır!

Kim bir konuda size göre yanlışsa, yanlışını gösterin, ortaya koyun ve aksini bilene kadar o bir kimsenin kasıtlı yaptığını düşünmeyin...



2- Peygamber deyim olarak Allah sevgilisi değilmidir? Allah sevgisizimidir? Bunu, insan ilişkileri anlamında kullandığını nerden biliyorsunuz?
Peygamber deyim olarak allah sevgilisi ise her peygamber allah sevgilisidir ozaman


Her peygamber, Allah sevgisi ile doludur. Bunu kurandan, helak edilen peygamber olmadığından, biliyoruz.


4- Bu makaleye cevap olarak yazdığınız yazı, Muhammed peygamberimizin peygamberliğinden önceki durumunu anlatan ayetleri içermektedir. Peygamber olduktan sonra, Allah'ın sevgisini haketmeyecek bir şey yapmışmıdır?
Farkinda olmadin galiba isra süresi ve hakka süresi peygamberlik vazifesi üstlenmisdir ve allah ona sebat vermis olsaydik az kalsin meyil edecektin diyor, ne demek istedi allah burda acaba ?.


Peygamberin, peygamber olmadan önce tercih ettiği yaşam şekli farklı, peygamber olduktan sonra yaşamında düştüğü hatalar ise farklıdır. Birinde bilinçli tercih, ötekinde ise bilmeden düştüğü yanlışlar vardır.

peygamber hataları ise rabbimiz tarafından ikaz ile düzeltilerek bize aktarılır.

Son olarak size şunu söylemek isterim:

Bu başlıkta, makalede hatalar olmasına karşın, bu hataları H.Karaman'ın bilerek yazdığını ben bilmiyorum, kimse de kendisinden duymadıkça bilemez, aksi zan olur, bu nedenle bu yazılarına dayanarak, onun bilinçli yapanlar gibi suçlanmaması gerektiğini, çünkü zanna dayalı hareketleri rabbimizin müslümanlara yasakladığını anlatmaya çalıştım.

Bu, kesinlikle H.Karaman'ı savunmak değil, aksine ona zanna dayalı söz söyleyenlere, düştüğü yanlışı göstermektir. Yoksa, H.Karaman'a bizzat yazdığım yazılar ve bazı yerdeki yazıları nedeniyle, kurana ters düştüğünden yanlış olduğunu söyleyen ve kabul eden biriyim.

Ayrıca; "sen olmasaydın alemleri yaratmazdım" sözü, kurana da, mantığa da ters bir söz olduğunu belirtmek isterim.

Selamlarımla...
aorskaya

seckin
7. December 2012, 12:33 PM
Konuyu ayetler açıklamış ve konu kapanmış.

Yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?" Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer beşersiniz. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır. Mâide / 18

أَحِبَّاؤُهُ veehibbâuh(u)

Muhammed onun yarattığı bir beşerdir.


Kehf 110 De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlah'ınızın, sadece bir İlah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

aorskaya
7. December 2012, 04:34 PM
Yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?" Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer beşersiniz. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır. Mâide / 18

أَحِبَّاؤُهُ veehibbâuh(u)

Muhammed onun yarattığı bir beşerdir.


Kehf 110 De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlah'ınızın, sadece bir İlah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.
Konuyu ayetler açıklamış ve konu kapanmış.

Gerçeği Allah bilir, ama bana kalırsa yazışmaları bile en başından okumamış olmalısınki, bu şekilde diyebilmişsin?

Konu nedir, nasıl kapanmıştır? kim neyi iddia etmiştir, karşı taraf neye itiraz etmiştir?

Sonuç sana göre nedir? Bunları söyleyebilirmisin?

selam,
aorskaya

pramid
7. December 2012, 05:16 PM
Çok tahammülsüzsün aorskaya.

Adam kuran ayetleri son noktayı koymuş diyor sen hala uzatıyorsun.Yapma. Ayıptır. Kibir insanı bitirir.

aorskaya
8. December 2012, 03:53 AM
Çok tahammülsüzsün aorskaya.

Adam kuran ayetleri son noktayı koymuş diyor sen hala uzatıyorsun.Yapma. Ayıptır. Kibir insanı bitirir.

Yazık sana yahu?

Konuyu tam olarak okumadan, anlamadan yazan birine, nasıl bitirdiğini sormayı da kibir diye niteliyorsun ya!

Çok hoşuna gidiyor değilmi, başkalarını zanna göre yargılamak!

Sen şu bilmeden yazdığını bir düşün önce! Ama, neden düşüneceksinki değilmi? Birileri gerçekten kibirini bile gizleyemiyor artık!

Evet, senin kibir diye nitelediğin tepkim, konuyu incelemeden, kimin neyi tartıştığını, kimin neyi savunduğunu anlamadan ve ayetin konuyu hangi yönde yada şekilde bitirdiğini belirtmeden, konu kapanmıştır denen durumlaradır...

Ama, daha da tahammül edemediğim, bunun fırsata çevirmeye çalışılmasıdır...

selam,
aorskaya

seckin
10. December 2012, 08:51 AM
Yazık sana yahu?

Sayın arkadaşım. Benim adıma konuşma yetkisini kim verdi sana. Haddini bil. Tahammülsüzlük sınırını aşamayınız lütfen.

pramid
10. December 2012, 10:15 AM
yazık sana yahu?
Sayın arkadaşım. Benim adıma konuşma yetkisini kim verdi sana. Haddini bil. Tahammülsüzlük sınırını aşamayınız lütfen.

cevap güzel bir şekilde verilmiş.

aorskaya
10. December 2012, 07:20 PM
internet kayıt hatası-özür dilerim...

aorskaya
10. December 2012, 07:25 PM
internet kayıt hatası-özür dilerim...

aorskaya
10. December 2012, 07:29 PM
Sayın arkadaşım. Benim adıma konuşma yetkisini kim verdi sana. Haddini bil. Tahammülsüzlük sınırını aşamayınız lütfen.

Senin adına konuştuğumu da nerden çıkarıyorsun! Sen önce, senin adına neden konnuşacağımı düşünde ondan sonra yaz.

Adına konuşulduğu sanrısı ile had bildirmeye kalkma.

Evet, gerçekten tahammülünde sınırları vardır. Hatta, bunları son derece geniş tutmaya çalışan benim bile sınırlarımı zorlamaya çalışmayın!

Fikirlerinizi sunacaksanız yazın faydalanalım. Yoksa, herkes kendini bırakıp, başkalarına çeki-düzen vermeye kalkmasın.

selamlar,
aorskaya

pramid
11. December 2012, 08:53 AM
BİR AYETLE BAĞLAYALIM VE KONUYU KAPATALIM İNŞ.

İşitmedikleri hâlde, “işittik” diyenler gibi de olmayın. ENFAL 21

aorskaya
11. December 2012, 11:06 AM
BİR AYETLE BAĞLAYALIM VE KONUYU KAPATALIM İNŞ.

İşitmedikleri hâlde, “işittik” diyenler gibi de olmayın. ENFAL 21

Ayet için "işittim ve kabul ettim" diyerek bitiriyorum.

selamlar,
aorskaya

pramid
11. December 2012, 11:56 AM
O zaman misakınıza bağlı kalın ve kibiri bir tarafa atın.

Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir. MAİDE 7

aorskaya
11. December 2012, 12:18 PM
O zaman misakınıza bağlı kalın ve kibiri bir tarafa atın.

Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir. MAİDE 7

Bitirdim diyen birine, "sözüne bağlı kal, kibiri at" diyerek tahrikkar yaklaşımını dikkate almıyorum. Sana da alıştım artık. Sen kendine bak; başkalarına değil, kendine çeki-düzen ver.

Başka söylemeyeceğim, çünkü "bitirdim" dedim.

selam,
aorskaya

pramid
11. December 2012, 12:27 PM
Bizler konuyu bitirdik. Ama konu sen olunca maalesef sadece selam selam demekle bitiririz. Bizim sünneti hala öğrenemedin mi?

Selam, selam

aorskaya
11. December 2012, 12:39 PM
Bizler konuyu bitirdik. Ama konu sen olunca maalesef sadece selam selam demekle bitiririz. Bizim sünneti hala öğrenemedin mi?

Selam, selam
Bitirmemi de istemiyorsun aslında değilmi, didişmek hoşuna gidiyor değilmi...
Ama, ben konuyu bitirdim dedim, "bitirdim!" anlayabilirsen....

selamlar,
aorskaya

seckin
11. December 2012, 02:34 PM
Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir. MAİDE 7

Bu ayet gerçekten dehşet verici bir ayet.

aorskaya
11. December 2012, 04:21 PM
Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir. MAİDE 7

Bu ayet gerçekten dehşet verici bir ayet.

Hangi ayet öyle değilki? Rabbimin kelimelerinin hangisi önemsizki?

Cevap; hiçbiri...

Ama, tabi bu cevabı akıl edebilen, düşünebilen ve öğüt alanlar verebilir. Yoksa; bunları nesheden sözlerin olduğuna ve onları dehşet bulanlar aynı cevabı veremezler. (değilmi?)

selamlar,
aorskaya