PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Trikotilomani hastalığı ve Tedavisi


sevginur
7. November 2012, 01:10 AM
Trikotilomani hastalığı ve Tedavisi

Birçok kişi, sıkıntı duyduğu, gerilimli olduğu zamanlarda saçını, kaşını, sakalını, bıyığını, hatta kirpiklerini yoluyor. Dudağını ısırıp, parmağını emiyor. Bu, Trikotilomani denen ciddi bir hastalık. Dünyada, her 100 kişiden 2'si Trikotiloman.

Siz de canınız sıkıldığı, kızıp öfkelendiğiniz çaresiz, çözümsüz kaldığınız zaman saçınızı, sakalınızı, kaş ve bıyığınızı mı yoluyorsunuz? Ya da dudağınızı, dilinizi ısırıp, tırnağınız yiyip, parmağınızı mı emiyorsunuz? Sivilcilerinizi, yara kabuklarını koparıp, dil ve avurtlarınızı mı çiğniyorsunuz? Bunlardan birini devamlı yapıyor ve de vazgeçemiyorsanız, ‘‘Trikotilomani'' denen bir hastalığın esirisiniz.



http://3.bp.blogspot.com/_zGUKKo85t8s/SfBrIwY97dI/AAAAAAAAAGY/q_wbvLtTBsQ/s320/trich.jpg



Çoğu kimse kafası bozuk olduğu zaman saçını, kaşını yolmak, parmağını çıtlatmak gibi nice alışkanlıklarının dürtü kontrol bozukluğuna bağlı bir hastalık olduğunu ve bu hastalığın bir adı bulunduğunu bilmiyor...

Kökeni çok eskilere dayanan hastalığın adı, bir asır kadar önce bir Fransız doktor tarafından konmuş. Cilt hastalıkları uzmanı olan Fransız doktor, saçını kökünden çekip koparan hastalarına Trikotiloman, hastalığa da Trikotilomani demiş. Kelime, Yunanca'da saç çekmek, koparmak sözcüklerinden geliyor.

Fransız doktor hastaların yalnız saçlarını değil kirpiklerini, kaşlarını, yüz, kol, bacaklar, pubik bölge ve koltukaltı kıllarını da durmadan yolduklarını saptamış... Ve aradan geçen yüz yıl içinde, bütün dünyada, bu konuyla ilgilenen uzmanlar, bilim adamlarının sayısı büyük artışlar gösterdi. Araştırmalarla elde edilen veriler çoğaldı. Bütün dünyada, her 100 kişiden 2'sinde bu hastalığın bulunduğu ve hastalığın ciddi artışlar gösterdiği saptandı.

http://teenselfinjury.files.wordpress.com/2011/03/bald.png


GERÇEK SAKLANIYOR

Birçok kişi saçını, kaşını, sakalını koparıp yolduğu için sıkıntı, hatta, utanç duyuyor. Bu durumu, aile bireylerinden, arkadaşlarından, çalışma ortamından saklamaya çalışıyor. Saçsız, kirpiksiz kalınca, çaresiz bir cilt doktoruna başvuruyorlar. Ancak o zaman da doktora gerçek nedeni söylemiyorlar. Gerçek nedeni bilmeyen doktor, tanı koyarken hata yapabiliyor.

Hastalık, kadınlarda erkeklere oranla 10 kat daha fazla görülüyor. Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları Hastanesi dördüncü Psikiyatri Birim Şefi Doç. Dr. Emin Ceylan, hastaların bir çoğunun, yatakta yatarken, telefonda konuşurken, yazarken, okurken, TV seyrederken, hatta araba sürerken saçlarını yolduklarını söylüyor.

Çoğu hasta, saçlarını yolduktan sonra gerilim hissini üzerinden atıp, rahatlayıp, gevşiyor. Doç. Dr. Ceylan'ın açıkladığı gibi, hastalık ülkemizde de yaygın.

Hemen hemen tüm hastalar, giderek daha kötüleşen belirtiler gösteriyorlar. Hastalık, kadınların regl dönemlerinde daha da artıyor. Kadın ve erkekler saç, kaş, kirpik kayıplarını, peruk, eşarp, şapka, takma kirpik, makyaj ve özel saç stilleri ile gizleyip örtmeye çalışıyor.

Hastalık, çok küçük çocuklarda, 12-13 yaş döneminde ve orta yaştaki erişkinlerde sık görülüyor. Bugün, orta yaş sınırlarını geride bırakan bir hanımın, hastalığı ile ilgili olarak verdiği açık, somut bilgiler, olayın dramatik boyutlarını da gözler önüne sermeye yetiyor:


SOSYAL HAYATI ETKİLİYOR

‘‘11 yaşımda yatılı okula gittim. Evdeki mutsuzluğuma, okul değişikliği eklenince, bu davranışım başladı. Sınıfta parmaklarımın etrafına saçlarımı doluyor, sonra, kalın, kıvırcık, kahverengi saçlarımı tek tek yolup, uçlarını dişleyip sıranın altına atıyordum. Bu hareketimi kimseye farkettirmeden ustaca yapıyordum. Saçlarım giderek azalıyordu. Bundan hiç kimseye söz edemiyordum. Çünkü, bu hareketi yaptıkça rahatlıyordum. Davranışımın düzeldiği zamanlar da oldu. O zaman saçlarım tekrar çıktı. Fakat bir süre sonra, olay eskisinden daha kötü olarak yeniden başladı. Ellerim kendiliğinden başıma ve saçıma doğru gidiyor, saçlarımı yolduğumda kendimi daha iyi hissediyordum. Daha sonra, bunu yaptığım için kendime kızar oldum. Öfke ile doluyordum. Fakat, bu sırrı herkesten sakladım. Bu da benim sosyal hayatımı bitirdi. Toplum içine giremedim, karşı cinsten biriyle arkadaşlık kuramadım. Şimdi bir işim var, çalışıyorum. Peruk takıyorum ve benim ayıbımı sakladıkları için peruklara minnettarım. Sonuçta hiç evlenmedim.''

Doç. Dr. Emin Ceylan'ın vurguladığı gibi Trikotilomani'de, diğer psikiyatrik hastalıklara da yüksek oranda rastlanıyor. Çeşitli araştırma sonuçlarına göre bu hastalığa en sık eşlik eden rahatsızlıkların başında yüzde 57 oranı ile anksiyete bozuklukları geliyor. Bunu yüzde 32 ile depresyon izliyor. Geride kalanlar da panik, yeme bozuklukları gibi rahatsızlıklardan oluşuyor.

Hastalık, kişide yıllar boyu sürebiliyor. Kişinin iş yaşamında yükselmesini olumsuz etkilediği gibi, sosyal arkadaşlıklar kurup, bunu sürdürmesine de mani oluyor. Çoğu kez, hastanın bu probleminden haberdar olan aile ya da yakın arkadaşlar, ondan bunu hemen durdurmasını istiyorlar. Bunu başaramadığı için ona gücenip, kızabiliyorlar. Farkında olmadan hastayı bir başka strese sokuyorlar.

Uyuşmazlık yaşayan evli çiftlerde, çatışmadan korkup kaçan, çözümlenemeyen öfkelerin üstesinden gelemeyen çocuklarda saç ve kaş yolma davranışı başlayabiliyor ve sürüyor.

Hastalık, çocuklarda dört yaşından önce başlıyor, parmak emme ile birlikte görünüyor. Ancak, çocuk büyüdükçe bu davranışını bırakıyor. Anne- babalar, çocuğun saç yolmaya ara vermesi için, onu kesinlikle kuşkulandırmadan, ilgisini başka yöne çekerek, ödül vererek yararlı sonuçlar alabiliyorlar. Ancak çocuk, 4-5 veya 6 yaşına geldiğinde hala saçlarını yolmaya devam ediyorsa, o zaman hastalığa geçiş tehlikesi başlayabiliyor. Trikotilomani, bazı durumlarda, kişilik değişikliklerine, depresyona, madde kullanımına, intihar düşüncelerine bile yol açabiliyor.


NEDENLERİ

Doç. Emin Ceylan, kişinin hayatını çok değiştiren ve tedavisi önemli olan Trikotilomani'nin gerçek nedeni bilinmemekle birlikte, hastalıkta birkaç faktörün katkıda bulunduğuna dikkat çekiyor. Hastalığın önemli bir nedeni olarak, nörokimyasal anomaliler, beyin metabolizmasındaki değişimler üzerinde duruyor. Hastalıkta kullanılan ilaç tedavilerinin beyin hücrelerinde kullanılabilir serotonin miktarını artırmasının bunu doğruladığını söylüyor. Ayrıca, yaşam koşullarının zorlukları, baskıları, çözümlenememiş psikolojik çatışmalar, aile içi huzursuzluk ve anlaşmazlıklar gibi nedenler hastalığa yol açabiliyor.

Hastalık genelde, stresli bir olayla başlıyor. Okul çatışmaları, okulda, evde, çalışma yerinde karşılaşılan kötü muameleler, aile içindeki çatışmalar, bazı hastalıklar, kişi için anlamlı insanların kayıpları gibi olaylar hastalığı tetikliyor.


TEDAVİSİ

Bugün, hastaların büyük bir kısmı için, umut veren birçok tedavi yöntemleri uygulanıyor. Bunların başında, davranış tedavisi geliyor. Buna, Davranışçı Psikoterapi de deniyor. Bu tedavide, saç yolmaya katkısı olan ortak davranışlar dikkatle izleniyor ve bunların yerine alternatif davranışlar konuyor. Bu tedavi ile, yıllar süren saç yolma kontrol edilip azaltılıyor, hatta ortadan kaldırılıyor, hızlı bir rahatlama sağlanıyor. Hastalar, saç yolma ile ilgili hareketlerin farkında olmayı ve aynı kas gruplarını içeren, örneğin yumruğunu sıkmak gibi, alternatif hareketler geliştirmeyi öğreniyorlar.

İlaç tedavisiyle ise saç, kaş yolmak için duyulan dürtü azaltılabiliyor. Fakat, ilaç tedavisinin yararı çok uzun süreli olmuyor. Ancak ilaç tedavisi, davranışçı terapiye göre daha ucuza geliyor. Ayrıca ilaç, hastalığa eşlik eden depresyon, sıkıntı gibi durumları da tedavi ediyor.
yazılar sadece bilgi amaçlıdır.Doktorunuza danışmadan, tedavi amaçlı kullanmayınız..!


Kaynak ; kadinlaricin.net'e teşekür ederiz..
Resimler ;teenselfinjury.wordpress.com'dan derlenmiştir

hiiic
7. November 2012, 01:19 AM
aRayan bu konularda bilgili,
Arayan kardeş bu hastalığın tedavisi için uygulana bilimsel yöntemler Kurana uygun mu? caiz mi hocam? bi yorumlar mısınız...
size göre Bilimin Kurana uyması gerekiyor da, acaba şifa niyetine yapılan uygulamalar ne kadar dinimize uygun...

teşekkürler hocam.

sevginur
7. November 2012, 01:25 AM
Rica ederim..Bil mukabil degerli kardeşim..
merak ettim katılımını bekliyoruz anlayan kardeşimizin inşALLAH

aorskaya
7. November 2012, 04:32 AM
Rica ederim..Bil mukabil degerli kardeşim..
merak ettim katılımını bekliyoruz anlayan kardeşimizin inşALLAH

Siz, yukarıda (doğrudan bilgisini yenemediği kimseye) kinaye yollu yapılan göndermeyi, samimi olarak bilgi istemek olarak algılamış ve anlayan kardeşimizin katılımını bekliyoruz demişsiniz.

Halbuki, yukarıda yazıyla gönderme yapan kardeşimiz, bilimin kurandan sonra geldiği gerçeğini kabul edemeyen biri olarak, bunu söyleyenleri bilimdışı olarak kabul etmektedir.

İşte bu nedenle, "arayan" kardeşimize güya laf dokundurmaktadır.

Şahsen ben, Bilimin kurana uyduğunu (kuranın bilimi reddetmediğini, aksine onayladığını) ancak, bilimin her zaman her şeyi bilir durumda olmadığını, bildiklerini de bazen bizzat kendisinin yanlışladığını anlatamadım ve bu da kardeşimizin ağırına gitmektedir.

KURAN VE BİLİM başlığındaki yazıları incelerseniz, sizde oradaki yazıları görüp kendi fikrinizi oluşturur ve paylaşabilirsiniz.

selamlar,
aorskaya

sevginur
7. November 2012, 07:43 AM
MAŞALLAH kardeşlerim iştişarelerinizi takip etmeye çalışıyorum.. Sizlerden çok istifadeedeceğim inşALLAH ..bilim ve kuran konusunda aranızda geçen iştişareyi tam bakmadım .şimdilik yorum yapmıyorum .
Allah nasip ederse günlük paylaşılan konuları takip ederek sizlere katılacağım.O günleri iple çekiyorum..şu an eksikliklerimi gidermeye forumdaki konuları inceliyorum..Allah cümlenizden razı olsun..