PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İSLAMDA ve NAMAZ: 2 - KURANDAN DELİLLERLE DOĞRU NAMAZ


aorskaya
6. November 2012, 12:26 PM
Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla...

Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Müslüman kardeşlerimin dikkatine!

Hadis rivayetlerine, hadis değeri verip, kuranı terkedince en önemli ibadetlerden olan namazda bile nasıl hatalara düştüğünüzü aşağıdaki anlatımlarla buyurun hep birlikte görelim.

Burada konuyu; kurandan delillerle doğru namaz ve sünnetden delillerle doğru namaz olarak iki kısımda anlatacağım.

KISIM – 1 : KURANDAN DELİLLERLE DOĞRU NAMAZ

Bilindiği üzere namaz, islamın en temel ve önemli ibadetlerinin başında gelmektedir.

Bu nedenle; Müslüman olan herkesin özellikle vakitli farz olan (kazası, yani ertelemesi dahi olmayan) namaz ibadetlerini zamanında yapması çok önemli kazanımdır.

Ancak; namazların zamanın da kılınmasından daha da önemlisi namazların doğru kılınmasıdır.

Allah Teala; sarhoş insandan bile ne dediğini bilinceye kadar namazdan uzak durmasını ve ancak, bilinçli hale geldiğinde namazını kılmasını istediğinden, namazın tam doğru şekilde kılınması için namazın nasıl olması gerektiğinin de bilinmesi zorunluluk olmaktadır.

Yani kısaca, sarhoş biri dahi, ne dediğini bilince namazı, bilinçli olarak kılmak zorundaysa; normal birisinin ondan daha fazla namazı bilinçli kılmak zorunda olduğu açıktır.

İşte bu nedenle; namazlar tam bilinçle doğru kılınabilirse; Müslümanlar için fayda sağlar. Aksi halde, kuranda eleştirilen ve fayda görmeyen namazı doğru kılmayan kişiler konumuna düşeriz.

Nitekim halkında Müslüman olan ülkelerde yaşayan birçok insan namaz kılmakta, fakat ne var ki kıldıkları namazın içeriğinden habersiz, bilgisiz bulunmaktadırlar. Kur'an-ı Kerim ifadesiyle bu kimseler namazlarında yanılgıdadırlar; ne için, nereye yöneldiklerinin, ne yaptıklarının bilincinde değildirler..

BU NEDENLE NAMAZI KISACA HATIRLAYARAK; YAPILAN YANLIŞLARI DÜZELTMEMİZ İÇİN BURADA GÖSTERMEYE ÇALIŞALIM.

“İşte (şu) namaz kılanların vay haline, ki onlar namazlarında yanılgıdadırlar. Onlar gösteriş yapmaktadırlar.” [Maun (107) - 4 ]

“Namazın dosdoğru kılınması” deyiminden sadece namazın aksatılmamasını anlayanlar, doğru Namazın insana kattığı değerlere kavuşamamakta ve namazın faydalarından yararlanamamaktadırlar.

Bu bilinçle namazı eda edilmelidir. Namazı bu bilinçle eda ettikten sonrada Allah’ın her şeyi gördüğü, bildiği gerçeğini unutmayıp, namazların içeriği hatırlanarak ona uygun yaşanmalıdır.

TABİ BÜTÜN BUNLARIN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN, ÖNCE NAMAZIN NE OLDUĞUNU DOĞRU BİLMEMİZ GEREKİR.

Namaz, bildiğimiz gibi peygamber efendimizden öncede pratiği olan bir İslam emridir. Peygamberimiz zamanında ve kuran emri ile namazın sadece içeriği değiştirilmiştir.

*****
Yani kuranla; önceden gelen ve bilinen; kıyam, rüku, secde şekli muhafaza edilmiştir.

1- kıyam, rüku, secde eskiden de vardı:

Hac 26: Bir zamanlar İbrahim için, o evin yerini, şöyle diyerek hazırlamıştık: Bana hiçbir şeyi ortak koşma, evimi; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle.

Allah İbrahim peygambere şu anda kıldığımız namazın olmazsa olmazını ne kadar güzel anlatıyor.

O evi benim için kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle.

Demek ki rabbimiz huzurunda saygıyla durmamızı, onun önünde saygıyla eğilmemizi ve yine ona saygıyla secde etmemizi istiyor.

İşte namazın nasıl kılınacağının şekli izahı, o günde aynı günümüzde de aynıdır.

2- kıyam, rüku, secde eskiden de vardı:

Aliimran 43: Ey Meryem, Rabbine divan dur, secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et.

Bu ayette de Meryem anamıza sesleniyor ve yine günümüzde Allahın huzuruna namaz kılarken durduğumuz ve saygıyla el bağladığımız (divan durduğumuz), rükû ve secde ettiğimiz namazın kılınmasını istiyor.

Dikkat edelim; bu emir peygamberimizden çok önceki bir zamana, daha Hz. İsa bile doğmamış döneme ait. İbrahim peygamberimize dahi namaz konusunda yapılması gerekenler aynı, kıyamda dur, rükû et, secde et.

******
Ama, bundan böyle değişen namazın içeriği; sadece kurandan olmuştur.

Bu nedenle bundan böyle, eskiden olduğu gibi namazın içinde, herkes dilediği gibi söz ve isteklerde bulunamayacak, sadece kurandan okuyabilecektir.

Namazın içerisine kurandan olmayan söz ve dualar katılırsa, namaz doğru namaz olmayacaktır. Bu nedenle namazlarımızda, sadece kurandan ayetleri kullanmak gerekir. Bu ayetlerinde anlamlarını bilerek kullanmamız gerekir.

İşte namazın böyle olabilmesi için namazın içeriğinin yani namazda neler söylenebileceğinin kesin olarak bilinmesi gerekir.

Yukarıda anlatılanları hatırlayacak olursak; namazda söylenecek sözleri insanlar belirleyemiyordu. Şimdi, namazda sadece, Allah sözünden, kurandan okunacağına dair delilimizi görelim.

NAMAZDA SADECE KURANDAN OLANLAR OKUNUR (SÖYLENİR):

Kuran inene kadar bu namazlarda insanlar kendilerine göre serbestçe dua ediyorlar yada Allah'a övgüler söyleyebildiklerini, kuranda verilen son şekilden anlıyoruz.

Ama kuran geldikten sonra "namazda kurandan okuyun" denilerek (müzemmil 20, Ali imran 113), namazda herkesin söz serbestisi kaldırıldı, sadece kurandan olanların namazda kullanılması istendi.

(Burayı kısaca anlatıyorum, çünkü kurana göre namaz, şu an pratik edilen ve diyanet tarafından belirlenen namazdan çok farklıdır.)

Müzzemil 20:…… ...O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın!......

Aliimran 113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allahın ayetlerini okurlar.


Yukarıdaki ayetler namazlarımızda neler okumamız gerektiği konusunda bizlere çok net bilgiler veriyor.

Kurandan kolayınıza geleni okuyun ve benden namaza sarılarak, namazlarınızda yardım dileyin yani bana istekte bulunup dua edin.

Ayrıca kuranda nasıl yardım dileyeceğimiz konusunda da birçok ayet örnekleri veriyor. (Bunlara başka yazımda değineceğim rabbim izin verirse)

Demekki, namazlarımızda ne okuyacağımız kuranda yazıyormuş! Demek ki kuranı anlamak için "kovulmuş şeytandan rabbimize sığınarak başlamadan" okumadığımızda, ya da taraflı ve yanlı okuduğumuzda, Allahın doğru yolundan ayrılmamızın çok daha kolay olacağı görülüyor.

Böylece kuranla birlikte namazın esas içeriği belirlenmiş oldu.

Namazın (kıyam, rükuu, secde) gibi şekilsel şartları ise; yukarıda ayetlerle gösterilen zamanlarda olduğu gibi, süregelen şekilsel pratik devam ettirildi.

1) Kıyam (ayakta durmak)
2) Rüku (eğilmek) [Maide-55; Bakara-43; Tevbe-112; Hac-26,77; Sad-24; Fetih -29]
3) Secde (yere kapanmak) [Nisa-102; Tevbe-112; Hicr-98; Furkan-64; Secde-15; Zümer-9; Fetih-29; Kaf-40; Necm-62; Kalem-43; Alak-19]

1. İŞTE BU NEDENLE; NAMAZDA SADECE KURANDAN OLAN AYET YADA SURELER OKUNABİLİR.

2. NAMAZIN İÇİNE , (en güzel dua diye de nitelesek) İNSAN YAPIMI OLAN DUALARI ( SÜBHANEKE, ETTEHİYYATÜ VB.) SOKAMAYIZ.

3. EĞER NAMAZIMIZDA, KURANDAN OLMAYAN İNSAN YAPIMI DUALARI SOKARSAK NAMAZ, KURANDA İSTENDİĞİ GİBİ OLMAYACAĞINDAN, NAMAZ OLMAZ.

[b]Görüldüğü gibi kurani delillere göre namaz, sadece kurandan okunan ayet ve surelerden oluşmaktadır. İnsanlar tarafından belirlenen sübhaneke ve tehiyyatu duaları vb. namaza sokulamaz.

Çünkü namaz, kulun; yalnız veya cemaat halinde bildiği ve bilmediği bütün alemi karşısına alarak sadece Allah’a hamdini yaptığı ve yalnızca ona dua ettiği, yalnızca ondan yardım istediği bir olgudur. Yani burada kul Allah’a olan teslimiyetini ve ondan olan istekleri için namazdadır. Hamd ve dualarla ilgili bilgiler ise yine kuran ayetleri ile şablon olarak verilmiştir.

Bu durumda kurana göre; kuranı terk edip, hadis rivayetleri ile namaza kurandan olmayan dualar sokan insanların namazda nasıl yanıldıklarını görmüş oluyoruz.

İşte, Müslümanlar, hadis rivayetlerini kurandan önden tutunca bunlar başına gelmektedir.

Halbuki her Müslüman hadislerin neden korunmadığını akıl ederek, kuranı yaşam merkezine koyabilmeli ve yaşamını ibadetlerini kuran merkezli olarak yapabilmelidir.

Şimdi; daha önce kurandan okumaları yanında, kurandan olmayan duaları da namazlarına sokarak namaz kılan kardeşlerimizin, namazlarını düzeltmelerini, kuranı hep en önceye ve üste almayı becermelerini, kurana aykırı olan rivayetleri hemen terk etmelerini gerekiyor.

Allah teala bizden, akıllarımızı kullanmamızı, kurana göre yaşamamızı emrediyor. Kuranda namaz da; "kurandan okuyunuz" diyerek tarif edildiğine göre namazımızda kuran dışında bir şey okumamak gerektiğini kabul etmeliyiz.

Şimdi bazı kafası karışık olan kardeşlerimizin yada özellikle kafa karıştırmak isteyenlerin; "ama, kuranda namazda kurandan olmayanı okumayınız" diye bir emir yok diyerek, yine insan kaynaklı duaları namaza almak gerektiğini iddia edenler olabilecektir.


Onlara kısaca; "bir şey nasıl emir ediliyorsa o şekilde yapılmalıdır. Emirde ayrıca, emrin aksine nelerin yapılmamasının belirtilmesine gerek yoktur. Emir zaten; içinde geçenin istenilmesidir. Bu isteğin dışındakiler emre uyum değildir." diyerek ve yine de anlamazlarsa basit bir örnekle bu kısmı sonlandırıyorum.

Örneğin;

Bir çocuğa annesi; "yavrum yemeğe oturmadan elini yıka" dediğinde, çocuk elini yıkmadan sofraya oturamaz. Sofraya oturursa ya kızılırak yada kızılmadan yeniden el yıkamaya gönderilir.

Çocuk; " ama, bana ellerini yıkamadan yemeğe oturamazsın dememiştin" diye mazeret sürerek yemeğe oturamaz. Çünkü emir açıktır, aksinin belirtilmesine gerek yoktur ve aksi emre karşı gelmektir.

saygılarımla...
aorskaya


NAMAZLA İLGİLİ SERİ YAZILAR:


İSLAMDA NAMAZ: 1- MÜSLÜMANIN NAMAZI NASIL OLMALIDIR?

İSLAMDA NAMAZ: 2 - KURANDAN DELİLLERLE DOĞRU NAMAZ

İSLAMDA NAMAZ: 3 - SÜNNETTEN DELİLLERLE DOĞRU NAMAZ

İSLAMDA NAMAZ: 4- NAMAZDA OKUNACAKLAR NELERDİR, NASIL OKUNMALIDIR?

İSLAMDA NAMAZ: 4- NAMAZDA KAZA VARMIDIR?

İSLAMDA NAMAZ: 6- CUMA NAMAZI KADINLARA DA FARZDIR

seckin
6. November 2012, 12:52 PM
NAMAZDA SADECE KURANDAN OLANLAR OKUNUR


Namazda sadece kuran okumak ise Müşrikler namazlarında Kuran mı okuyorlardı.

Namaz için kuran okumak mı şart oluyor.

Müşriklerin namazları neden kabul olmuyordu. Bundan dolayı mı?

EĞER NAMAZIMIZDA, KURANDAN OLMAYAN İNSAN YAPIMI DUALARI SOKARSAK NAMAZ, KURANDA İSTENDİĞİ GİBİ OLMAYACAĞINDAN, NAMAZ OLMAZ.

Bana çok saçma geldi hadissiz namaz mı kılınırmış. Namazınızi bir videoya çekinde görelim.

aorskaya
6. November 2012, 01:12 PM
1- Namazda sadece kuran okumak ise Müşrikler namazlarında Kuran mı okuyorlardı.

2- Namaz için kuran okumak mı şart oluyor.

3- Müşriklerin namazları neden kabul olmuyordu. Bundan dolayı mı?

4- Bana çok saçma geldi hadissiz namaz mı kılınırmış. Namazınızi bir videoya çekinde görelim.

1- Namazda sadece kuran okumak ise Müşrikler namazlarında Kuran mı okuyorlardı.

Ne ilgisi var, yazımdan bu anlamı çıkardığınız yer neresidir?

2- Namaz için kuran okumak mı şart oluyor.

yazımda, ayetlerle delillendirdiğimi göremedinizmi, kabulmu edemiyorsunuz?

3- Müşriklerin namazları neden kabul olmuyordu. Bundan dolayı mı?

Müşrikler namazı kıyam, rüku ve secde ile kılarak Allah'a duamı ediyorlardı? Yoksa, yerlerde yuvarlanmalar, ıslık çalmalar, el çırpmalar, zılgıt çekmeler şeklindemi yapıyorlardı? Bunlar üzerinde bilgin varsa hatırla, yoksa ikinci kısımdaki sebeplerden olduğunu söyleyeyim.

4- Bana çok saçma geldi hadissiz namaz mı kılınırmış. Namazınızi bir videoya çekinde görelim.

a- sen namazda hadisi nasıl ve nerede kullanıyorsun, yazabilirmisin?
b- burada, milyondan fazla hadis (doğrusu rivayet) dediğinden, sadece 1 tane evet sadece 1 tane %100 kesinlikte hadis olduğu ispatlanan birini yazabilirmisin?
c- hadislerin korunmadığını biliyormusun, hadislerin neden korunmadığı konusunda fikrin varmıdır?
d- hadis ile hadis rivayeti arasında fark varmıdır, bunları kısaca tanımlayabilirmisin?

şimdilik bu kadar sevgili kardeşim,

selamlar,
aorskaya

seckin
6. November 2012, 01:19 PM
tekbiri alırken elini kaldırıyor musun?

Hadisler hadi rivayetler olmadan bir din yaşanamazdı.Mesele sen bir erkek isen pipinin ucunu kestiler mi? Bu ritüele Kuranda bulamazsın. Yok, el kaldırma yok, namazında selam ve sağ sol yok.Din sadece kuran değil uygulamanın düzeltilmesi yani gönyedir.Müşriklerin dini düzeltilmiş ve gönyesi belirlenmiş.Hadisler dinin kaynağıdır ve uygulama boyutudur.Bu hadislere rivayetlere bütün müslümanlar böyle inanmışlardır.Meleklere kitaplar iman gibi.Kuran baz alınır. kanunlar Kurandır.Yönetmelik ve yönergeler de rivayetlerdir. Uygulamalar farkı olabilir ama kanun yani kuran değişmez. Yeni dinler icat etmeyin.

aorskaya
6. November 2012, 01:58 PM
1-tekbiri alırken elini kaldırıyor musun?

2-Hadisler hadi rivayetler olmadan bir din yaşanamazdı.Mesele sen bir erkek isen pipinin ucunu kestiler mi?

3-Bu ritüele Kuranda bulamazsın. Yok, el kaldırma yok, namazında selam ve sağ sol yok.

4-Din sadece kuran değil uygulamanın düzeltilmesi yani gönyedir.Müşriklerin dini düzeltilmiş ve gönyesi belirlenmiş.

5-Hadisler dinin kaynağıdır ve uygulama boyutudur.

6-Bu hadislere rivayetlere bütün müslümanlar böyle inanmışlardır.

7-Meleklere kitaplar iman gibi.Kuran baz alınır. kanunlar Kurandır.Yönetmelik ve yönergeler de rivayetlerdir. Uygulamalar farkı olabilir ama kanun yani kuran değişmez. Yeni dinler icat etmeyin.

1-tekbiri alırken elini kaldırıyor musun?

kaldırıyorum.

2-Hadisler hadi rivayetler olmadan bir din yaşanamazdı.Mesele sen bir erkek isen pipinin ucunu kestiler mi?

a-Hadisler olmadan neden din yaşanamıyormuş? Rabbimizin hadisleri korumadığını hatırlarsan, hadislersiz din yaşanamayacaksa, rabbimizin onları koruması gerektiğini kavrayabilirmisin?

b-Evet, sünnetliyim ama bu çokmu önemlidir? Dinin bir emrimidir?

3-Bu ritüele Kuranda bulamazsın. Yok, el kaldırma yok, namazında selam ve sağ sol yok.

Kuranda bunların yapılması yok. Ama, yapılmaması da yok değilmi? Bu durumda, bunların bize bırakılmış olduğunu, serbest olduğumuzu bilmiyormusun?

namazda, kıyam, rüku ve secde mutlaka olmalıdır. Ötekiler kişiye göre değişirse de, namazın başladığını ve bitişini belirtmek için bunların olması kurana ters değildir, bu nedenle kabulümdür.

4-Din sadece kuran değil uygulamanın düzeltilmesi yani gönyedir.Müşriklerin dini düzeltilmiş ve gönyesi belirlenmiş.

Din, insanın yaratılışından beri vardır ve tekdir, o da islamdır. Uygulamalarda din dışına çıkılmıştır ve bunlarda kitap ve elçilerle yeniden dine çekilmiştir.

Müşriklerin dininin düzeltildiğpini nerden çıkarıyorsun. Dediğim gibi insanın yaratılışından beri tek dini islamdır, bundan ayrılanların hangi adla olursa olsun yaşadıkları islamdan başka dindir ve buna karışılmamış, düzeltilmemiştir.

Kafirun suresini hatırlayın lütfen...

5-Hadisler dinin kaynağıdır ve uygulama boyutudur.

Hadis, peygamberin ağzından çıktığı andan ondan duyanlar için veya duyduklarını peygambere bizzat onaylatanlar için iman edilmesi gereken kaynaktır. Ancak, peygamberin vefatından sonra, hadis tespiti imkansızdır, korunmadığı için gereğide yoktur, çünkü müslümana kuran yeter.

6-Bu hadislere rivayetlere bütün müslümanlar böyle inanmışlardır.

Müslümanı diyen çoğu kimse dediğin durumdadır. Ama, çoğunluk doğru demek değildir. Aksi halde, dünyada islamdan çok hristiyan olanlar var onların doğru olması gerekirdi.

müslümanların çoğunun böyle olması ise; siz dini anlamazsınız, onu alimler anlar, size anlatır, siz de ona göre yaşarsanız dini doğru yaşamaış olursunuz diyen şeytan dostlarına kanmalarındandır.

Aklını kullanan az sayıdaki müslüman ise kendine inen kitabın, korunan ve değişmez olan tek kaynak olduğunu bilir, hesap gününde kurandan sorulacağını bilir, kurandaki akıl etmezmisiniz, düşünmezmisiniz, öğüt almazmısınız sorularını anlar ve buna göre kurandan yaşar.

İşte, kurana göre yaşayan bu kimseler aynı zamanda, kendi hevasından konuşmayıp, kuranı tebliğ eden, anlatan, uygulayan peygamberin sünnetinide yaşamış olur.

Böylece hem Allah'a hem de peygambere iman etmiş ve sınavı geçenlerden olur.

7-Meleklere kitaplar iman gibi.Kuran baz alınır. kanunlar Kurandır.Yönetmelik ve yönergeler de rivayetlerdir. Uygulamalar farkı olabilir ama kanun yani kuran değişmez. Yeni dinler icat etmeyin.

Sen, kanun nedir, yönetmelik nedir, bunların hangisi hangisine uygun olmak zorundadır, tam bilirmisin? Bilirsen hatırla, ama bilmediğini düşünerek açıklayayım.

yasalar anayasaya, yönetmelik, tebliğ, tüzük, tasarı vb. şeylerde yasalara uygun olmak zorundadır. bu uygunluk olmazsa, yok hükmünde olurlar, yani yok sayılırlar ve dikkate alınmazlar.

İşte, kuran da islamın anayasasıdır. Rivayetler bu anayasaya uygun olmak zorundadır. Ters olan varsa bunlar zaten hadis olamazlar (çünkü hevasından konuşmayan, kurandan konuşan peygamber kurana ters düşemez.), reddedilmeleri gerekir.

şimdi, önceki yazımda sorduğum soruları cevaplaman mümkünmüdür sevgili kardeşim?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
7. November 2012, 04:16 AM
Hanif olduğunu söyleyen bir kardeşimin,islamda namazın olmadığını, onun putperest ibadeti olduğunu duyacağımı biri iddia etse herhalde her şeyine bahse girebilirdim. Ama, senden görüyorumki kaybedermişim.

Sırf yazılarım için bu tavırları takınıyorsan, açıklamalarında meallerini kullandığın değerli kardeşlerimize islamda namaz varmıdır, yokmudur, sor ve öğren bari...



eski putperest ibadeti olan "nameste" yi namaz diye millete kaptırdılar, üstelik kitapta yazmadığı için Peygamberden tam 200 yıl sonra hadis diye bişiler derleyerek.






1- Allahın emri Salat'ı yaptınız: namaste.

2- Hala da boş amalleri, değersiz içi boş davranışları Allahın emriymiş gibi lanse ediyor, hurafe ritüel bataklığında çırpınıyorsun. Vebaliniz çok büyük benden söylemesi.

3- Yarın Allahın huzuruna çıktığımızda açıkcası ona karşı nasıl konuşacak, namazı nasıl kıldığınızı haklı göstermek için ne bahaneler bulacaksınız çok merak ediyorum. Hesap görücü hesabı görene kadar şimdilik burada tartışıyoruz, yarın divanda ak baldır kara baldır açığa çıkacak...

1- Allahın emri Salat'ı yaptınız: namaste.

Tabi ya sana göre islamda namaz yoktur, namaste denen imasızların ibadeti vardır değilmi?


2- Hala da boş amalleri, değersiz içi boş davranışları Allahın emriymiş gibi lanse ediyor, hurafe ritüel bataklığında çırpınıyorsun. Vebaliniz çok büyük benden söylemesi.

Namaz boş amel değildir. Allah'ın vakitli olarak yapılmasını şart koştuğu emirlerindendir.

"Kıldığı namazdan bihaber olanların" vay haline denirken, "namaz yok" diyenlerin hali nice olur sen bunu düşünüyormusun?

Hangimizin vebali çok büyük acaba bu durumda...

3- Yarın Allahın huzuruna çıktığımızda açıkcası ona karşı nasıl konuşacak, namazı nasıl kıldığınızı haklı göstermek için ne bahaneler bulacaksınız çok merak ediyorum. Hesap görücü hesabı görene kadar şimdilik burada tartışıyoruz, yarın divanda ak baldır kara baldır açığa çıkacak...

Kesinlikle, sorulacaksınız dediği kurandan cevaplayacağım bu soruyu. Ama, dünyada güç yetirirken secde etmeyenlerin, baldırları açığa çıkartıldığı gün, yani gizli hiç bir şeyinin olmadığını gördüğü gün, istese de secdeye güç yetiremyeceklerden olmazsın inşallah.

Bir kere daha soralım, belki görüşünüzün değiştiği cevabını alırız değilmi?

Yada bu soruyu bütün okuyucu kardeşlerime de soruyorum:

1- İSLAMDA NAMAZ VARMIDIR-YOKMUDUR?
2- NAMAZ PUTPEREST İBADETİMİDİR?


selamlar...
aorskaya

seckin
7. November 2012, 08:58 AM
aorskaya sen kaç vakit namazı kaç rekat kılıyorsun. Kurandan yaz bakalım. Birde video göndereceksiniz unutmayalım lütfen.

Allah'ın vakitli olarak yapılmasını şart koştuğu emirlerindendir.

namaz siz gibi hadissizlere göre putperes ibadetidir. Kılmayın sizler.

aorskaya
7. November 2012, 08:44 PM
namaz siz gibi hadissizlere göre putperes ibadetidir. Kılmayın sizler.

Seckin kardeşim,

Önce bilmediğin şeylerin peşine düşmemeyi, zanla hareket etmemeyi hatırlatırım.

Senin, hadis ile hadis rivayetini birbirine karıştırdığını düşünüyorum. Önce, hadis ve hadis rivayeti bakımından tanımını burada göster, sonra bu konuda seninle görüşmeye çalışalım.

Eğer, müslüman gibi yazışmayı becerebilirsek, senin bu önyargının kalkacağını düşünüyorum. Ayrıca, birde mantıklı bulduğun halde reddetmek gibi şartlanmalara girmemeye söz vermelisin. O zaman tekrar itiraz edeceğin konular olursa onu da açıklarım.

Ama, bir daha, sakın namazın putperest ibadeti olduğunu kabul ettiğimi söyleme, çünkü namaz, iman edenlere vakitli olan farzlardandır. Ben buna iman eden ve kabul eden biriyim.


Ayrıca, yazışma kurallarını, sohbet ortamının olması gerekenleri hatırlarsan, senin sorularına cevap verildiği gibi sen de sorulara cevap verebilmelisin. Aksi halde karşılıklı paylaşımdan söz edilemez.

Şimdi bu nedenle önce sana sorulanları cevapla sonra yeniden sorular sor.


selamlar,
aorskaya

aorskaya
7. November 2012, 09:56 PM
Bugün sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, acaba Allah ın Kur’an da bolca bahsettiği, bizlere önerdiği, namaz,
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Haluk kardeşim,
Sevgili kardeşlerim,

İslamda namaz yokmuş, namaz putperest ibadetiymiş... O halde, ya biz kuranı anlayamıyoruz, yada birisi anlayamıyor veya inanmıyor?

eski putperest ibadeti olan "nameste" yi namaz diye millete kaptırdılar, üstelik kitapta yazmadığı için Peygamberden tam 200 yıl sonra hadis diye bişiler derleyerek.






1- Allahın emri Salat'ı yaptınız: namaste.

Bunu iddia eden kardeşe anlatmama rağmen yine aynı görüşünde ısrar ediyor. Ben, anlatamıyorum galiba, siz anlatabilirmisiniz?

Yada başka islamda namaz yoktur diyenler çıkabilirmi?

İSLAMDA NAMAZ VARMI YOKMU?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
8. November 2012, 11:36 AM
Yada başka islamda namaz yoktur diyenler çıkabilirmi?

İSLAMDA NAMAZ VARMI YOKMU?



DİKKAT -1 : burada namaz putperest ibadetidir, islamda yoktur deniyor:
eski putperest ibadeti olan "nameste" yi namaz diye millete kaptırdılar, üstelik kitapta yazmadığı için Peygamberden tam 200 yıl sonra hadis diye bişiler derleyerek.





1- Allahın emri Salat'ı yaptınız: namaste.

İslamda namaz yokmuş, namaz putperest ibadetiymiş... O halde, ya biz kuranı anlayamıyoruz, yada birisi anlayamıyor veya inanmıyor?

DİKKAT -2 : namaz putperest ibadetidir, islamda yoktur diyen kardeşimiz kuranda namazı buluyor... :

4 rekat yerine 2 rekat kılın zamandan kazanın diyor yani..


Demekki namaz putperest ibadeti değil, islamda olanlardanmış...

DİKKAT -3 : namaz putperest ibadetidir, islamda yoktur diyen kardeşimiz kuranda namazı bulduktan sonra namazın nasıl olması gerektiğini anlatıyor... :

4 rekat yerine 2 rekat kılın zamandan kazanın diyor yani...
uzun okuduklarını ve bugünkü gibi besteli besteli, ninnili ninnili okumadıklarına göre. Hadi insaflı davranalım.

4 rekat 10 dakika... 2 rekat 5 dakika zaman alır.

Ama, şaşırtmaya devam eden kardeşimiz, bu defa namazı kendisi ortadan kaldırmaya çalışıyor.


vay beeee... savaşta namaz kısaltma hayat kurtarır.

Madem 5 dakika bu kadar önemli, komple kaldır yatıp kalkmayı... ki insanlar tamamen savaşa konsantre olsunlar...

"Namaz putperest işidir, islamda yoktur" dedikten sonra kendiyle çelişiyor, "kurandaki namazı" kabul ediyor ve kendine göre açıklıyor.

Sonra, namazla ilgili takıntısı olmalıki, kabul ettiği namazın kısaltılmasını da anlayamayıp, karşı çıkıyor ve olmamasının gerektiğini ve bunun kendi kafasına göre haklı gerekçesini yazıyor.


vay beeee... savaşta namaz kısaltma hayat kurtarır.

1- Madem 5 dakika bu kadar önemli, komple kaldır yatıp kalkmayı...
2- ki insanlar tamamen savaşa konsantre olsunlar...

1- Madem 5 dakika bu kadar önemli, komple kaldır yatıp kalkmayı...

Bakınız, rabbimizin koyduğu bir hükmü, uygulamayı bu arkadaş nasıl kaldırıyor!

İşte, kendi küçük akılları ile bulduğu şeyleri tek doğru kabul etme kompleksinden kendini kurtaramayan kimseler, sınır tanımadan bu kadar ileri gidebilmektedir.

Rabbimizin, koyduğu hükme; "işittim ve kabul ettim" diyen bir müslüman olması gerekirken, onun akıl edemediğini düşünebilecek vurucu sözünü, kelamını ediyor...

2- ki insanlar tamamen savaşa konsantre olsunlar...

Tabi ya, "RABBİMİZ SENİN KADAR BİLMİYORDU BU HÜKMÜ KOYARKEN" hiiic arkadaş...

İŞTE, RABBİMİZİN AÇIK EMRİLERİNİ BİLE KABUL EDEMEYİP, KENDİ AKLINCA VARDIĞI SONUCU DOĞRU KABUL EDEN KİMSELER, AKILLARINI RAB KABUL ETTİKLERİNİ VE NE KADAR VAHİM DURUMA DÜŞTÜKLERİNİ GÖRSÜNLER.

iNŞALLAH GÖRSÜNLERKİ, KENDİLERİNİ DÜZELTEBİLSİNLER VE HESAP GÜNÜNE BIRAKMASINLAR.

İşte, bu şekilde kafa karışıklığı yaşayan kardeşlerimiz tarafından, bunları açıklayan bizler; ehli kitapta ilan ediliyoruz, akılsızda, zihini karanlıkta!...

Bizi neyle itham ettikleri gerçekte çok önemli değildir, çünkü onların demeleri gerçeği değiştirmiyor (ama sinir bozucu olabiliyor), ancak aklınca bulduklarını, rabbin kelamının önüne geçirmeleri gerçeği değiştiriyor, bu çok öenmlidir.

Ben canı gönülden bu kardeşimizin inşallah bu yazıyla nasıl bir hataya düştüğünü görmesini ve rabbimize tövbe etmesini diliyorum.

saygılarımla...
aorskaya

pramid
8. November 2012, 11:45 AM
HANGİ NAMAZ KISALTILACAK?

04:101 Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük etmelerinden endişe
ederseniz, namazı ( MİNES* SALÂH ) kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler,
sizin apaçık düşmanınızdır.

04:102 Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle
beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde
ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer
gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını
alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze
birden baskın yapsalar. Eğer YAĞMURDAN YARALANIRSANIZ yahut hasta bulunursanız
silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler
için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

04:103 Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı
anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri
belli bir farzdır.

Çok güvendiğimiz çevirmenler namaz ibadetini koruyabilmek için ne kadar mantığa ters
düşse de yukarıdaki ayetleri aynen böyle çevirmektedirler. Bazıları ayeti “yağmurdan
yaralanırsanız” yerine çelişkiyi ortadan kaldırabilmek için “yağmurdan size bir zeval gelirse”
diye çeviriyor. Müslümanlar da kandırıldıklarından habersiz bu ayetlere bakarak savaş
zamanında namazlarını kısaltabileceklerini düşünüyorlar.

Ayetler bu şekilde çevrilirse akla şu sorular geliyor:

a. Min (-den, -dan) kelimesi niye çevrilmiyor, gereksiz mi?

b. 4:94'ten 4:103'e kadar hep savaşla ilgiliyken birden Peygamberimiz niye namaz kıldırmaya başlamıştır?

Ayetler:

4:94 Allah yolunda sefere çıkanlara hidayet var.

4:95 Evde oturanlar ve sefere çıkanlar bir değildir.

4:96 Sefere çıkanlara mükafat.

4:97 Evde oturanlara ceza.

4:98 / 4:99 Müstesnalar.

4:100 Sefere çıkıp ölenlere ödüller.

4:101 Kafirlerden zulüm görmekten korkuyorsanız (sefer) bağlılıklarınızı yerine
getirmemenizde bir sorun yok. (Geleneksel çevirilere göre namazı kısaltabiliriz.)

4:102 Sefere hazırlıklar. (Geleneksel çeviriye göre namaza hazırlıklar)

4:103 Sefer bittikten sonra Allah'ı hatırlama. (Geleneksel çeviriye göre namazdan sonra
Allah’ı hatırlama.)

c. Namaz kaç rekat ki kısaltılacak? Kaç rekâta kadar kısaltacağız? Niye hiç bundan
bahsetmiyor? Gece yarısı seferdeysek hangi namazları kısaltacağız?

d. Cümleye bakarsak namazı kısaltmanın günah olduğunu çıkartırız. Allah'ı hatırlamak için
yapılan bir şeyi kısaltmak niye günah olsun?

e. Elinde silah namaz kılan kaç kişi var? Eğer geleneksel çevirilere bakarsak secde etmeye
gidenlerin silahlarla gittiğini görürüz. Secde etmeye gidenin silah ne işine yarar? Onları
koruyacak kişilerin silahları olması gerekmiyor mu? Ne bu terslik?

g. Yağmur yaralanmaya neden olur mu, yağmurdan ne zarar gelebilir?

04:101 Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size eziyet etmelerinden endişe
ederseniz, (sefere gitme) BAĞLILIĞINIZDAN / YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜZDEN KESMEDE size
bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.

04:102 Sen de içlerindeyken onların BAĞLILIKLARINI / YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE
GETİR, onlardan bir kısmı seninle beraber dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar,
böylece itaat ettiklerinde / riayet ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz
BAĞLILIĞINI / YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEMİŞ OLAN (bu) diğer gurup gelip
seninle beraber BAĞLILIKLARINI / YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRSİNLER ve
onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz
silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer
yağmurdan yaralanırsanız yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah
yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

04:103 BAĞLILIĞI / YÜKÜMLÜLÜĞÜ BİTİRİNCE de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde
yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da bağlantıyı / söylevi yerine getirin; çünkü bağlantı / söylev müminler üzerine vakitli bir kitap / emir olmuştur. (11:114, 17:78)

Görüldüğü gibi ortam savaş ortamıdır ve yağmur da ok yağmurudur. Peygamber de imamlık
değil komutanlık yapmaktadır. Kuranda secde ve salât (namaz?) kelimelerinin yan yana
geçtiği TEK AYET budur.

aorskaya
8. November 2012, 03:23 PM
Sekilsel salâta itiraz edenlerin
Nisâ 101-103'teki salâta her halde diyecekleri bir sey olmadigi icin
bulduklari bir sürü kulp var.

Bu bana Aziz Nesin'in bir öyküsünde sabun yiyen adami animsatiyor.

Hani
sabun
adamin agzinda köpürünce

adam
"Bana bak, sabun!" der ya,

"Hapirsan da yiycem seni köpürsen de!"

Tipki öyle. Sanki
"Bana bak, salât!" diyorlar. "Uysa da bi kulp takicam sana uymasa da!"

Örnegin?

102'deki salât
savasmak icin araziye cikan Islam ordusuna verilen
"talimat"tir.

Mümkün mü? O salât 101'de de var. Ve Allah'in ordaki hükmü o ki kafirlerin size saldiracagindan endise ediyorsaniz "salât"siz edebilirsiniz. Bu caizdir -leyse aleykum cunâhun en taksurû mines salât.

Yani?

Talimat
eksik, yetersiz ya da
hic olmasa da olur.

Kafirler size saldirmak üzeredir;
askerler talimat almasa da olur...

Olur mu? Talimatsiz ne yapar o askerler?

*

Efendim,
savas ortami yok.

Yok?

Arazidesiniz. Kafirler karsinizda.
Iki gladyatör gibi.

Kim kimi punduna getirirse
düsmanini yok edecek

102: Kafirler sizin silah ve esyanizdan uzak bir âninizi kolluyor; bir saldirsla üzerinize cullanacaklar -yemîlûne aleykum meyleten vâhideh.

Sizin endiseniz (101):
kafirler size saldirmak üzeredir.

Allah'in uyarisi (102):
kafirlar bir saldirisla üzerinize cullanacak;
önlem alin -huzû hIzrakum.

Savas ortami yok?!

Devam edecegim
Allah isterse.

Tebrik ve teşekkürlerimle...

aorskaya
8. November 2012, 03:27 PM
10 dk 2 rekat ?

10 dk 1 rekat ?

1 dk 2 rekat ?

1 dk 1 rekat ?

Sizin anlayacağınız Kuranda rekat geçmez. Kısaltma ise zaman ile alakalıdır.

Şahsımca ben salatımda Kuranı elime alıyorum ve kelime kelime Türkçesi ile de okuyorum Baya uzun bir süre alıyor. Arapça kelime ve anlam bilgisi kazandırıyor. Hem arapça hem türkçe. Malım anlaşılması için arapça kılınmış kuran. Sonrada duamı yapıyorum. Ama ayetlerden. Sonra türkçe

Kısaltacağımda ise hafızamda ki ayetleri okuyup zikri hatırlıyorum. Ve 1 rekat bazen 2 rekat kılıyorum. Zamana göre değişiyor

Cevabı sayın H. Akçay aşağıda veriyor. Ben de aynen katılıyorum.

Sizin anlayacaginiz Kuranda rekat geçmez.

Nisâ 102'de
gecer.

Yani

Nisâ 102 de
Kurân olduguna göre

rekat
Kurân'da
gecer:

1 KIYAM + 1 SECDE

Allah o ayette
ayni zamanda komutan olan
elcisine sesleniyor:

Sen onlarin icinde olup
salât etmelerini saglarken

onlarin bir bölümü seninle

KIYAM etsinler -fel tekum,
SECDE ettikten sonra - fe izâ secedû

arkaniza gecsinler.

1 KIYAM + 1 SECDE salâtin "birim"idir. Ister rekat adini alsin ister örnegin cüz, farketmez. Cünkü mevcut kullanimda rekat ta birimdir.

KIYAM ve SECDE
zaman degil

sekildir.

Kisaltilmasindan söz edilen
iste o.

4 rekat 10 dakika...

Cephede kilinan
namaz

1 KIYAM + 1 SECDE

yani
1 birim.

Bakin,
matematik bu.

Kisaltilmisi 1 olan sayi 2'dir.

3 olamaz cünkü 3'ün bir kisaltilmisi daha var: 2.
Cephede 2 rekat yok.

4 te elbet olamaz.

Kaldi ki siz
cephede kilinan namazin rekatindan söz ediyorsunuz.

Nerden cikardiniz 4'ü
Allah 1 KIYAM + 1 SECDE diyerek
1 rekatin tarifini yapip dururken?

Neyse,
hadi biraz sakaya vuralim;
gerilmemizi önler:

Temel'e sormuslar:

"1, 1 daha kac eder?"
"Içi (2)!" demis; "hadi bilemedun uç (3)!"

Matematik "Hadi bilemedun uç olsun!" sakasini kaldirmaz. Kisaltilmisi 1 rekat olan salâtin tamami 2 rekattir.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

aorskaya
8. November 2012, 03:39 PM
NAMAZ VAKİT VE REKATLARI
Yazar Site Yöneticisi .
1) SABAH NAMAZI: Takvimdeki İmsak vakti ile başlayıp güneşin doğma vaktine kadar devam eden bir namazdır.
2) ÖĞLE NAMAZI: Takvimdeki Öğle vakti ile ikindi vakti arasında kılınabilen bir namazdır.
3) İKİNDİ NAMAZI: Takvimdeki İkindi vakti ile Akşam vaktinden 45 dk öncesine kadar kılınması gereken bir namazdır. Çok zorunlu sebeplerle akşam namazına 45dk"lık zaman içinde de sadece farzı kılınabilir.
4) AKŞAM NAMAZI: Takvimdeki Akşam vakti ile Yatsı vakti arsında kılınabilen namazdır.
5) YATSI NAMAZI: Takvimdeki Yatsı vakti ile İmsak vakti arasında kılınabilen namazdır.
NAMAZ KILMANIN UYGUN OLMADIĞI (MEKRUH) OLDUĞU VAKİTLER
1) Güneşin doğmasından 40 - 50 dakika geçinceye kadar geçen süredir. Bu sürede hiçbir namaz kılınamaz.
Güneş doğduktan 40 - 50 dakika sonra namaz kılınabilir.
2) Güneşin tepe noktasında bulunduğu zamandan öğle namazı vakti girinceye kadar geçen süredir. Bu vakitte de hiçbir namaz kılınmaz.
3) Güneşin sararmasından battığı zamana kadar geçen süredir. Bu süre akşam namazından yaklaşık olarak 40 -50 dakika önceki süredir. Hiçbir namaz kılınamaz. Eğer İkindi namazı bu vakte kadar geciktirilmişse sadece farzı bu sürede kılınabilir.
4) İkinci fecrin doğmasından güneşin doğacağı zamana kadar geçen süredir. Sabah Namazının farzı kılındıktan sonra hiçbir nafile (sünnet) namaz kılınamaz. Kaza kılınabilir.
5) İkindi namazı kılındıktan sonraki süredir. İkindinin Farzından sonra sünnet namaz kılınamaz. Kaza namazı kılınabilir.

FARZ NAMAZLAR: 5 vakit namaz, cenaze namazı.

VACİP NAMAZLAR: Vitir Namazı, Bayram namazları

SÜNNET (NAFİLE) NAMAZLAR: 5 vakit namazın sünnetleri. Evvabin namazı, kuşluk namazı, teheccüd namazı, işrak namazı, hacet namazı, v.b.




SABAH
ÖĞLE
İKİNDİ
AKŞAM
YATSI

İLK SÜNNET
2 Rekat
4 Rekat
4 Rekat
-----------
4 Rekat

FARZ
2 Rekat
4 Rekat
4 Rekat
3 Rekat
4 Rekat

SON SÜNNET
-----------
2 Rekat
-----------
2 Rekat
2 Rekat

VİTİR*
-----------
-----------
-----------
-----------
3 Rekat




* Vitir namazı Yatsı namazından sonra kılınan, yatsı namazından bağımsız, vacip bîr namazdır.

http://www.dinahlak.com/index.php?op...sk=view&id=253Alın öğrenin. okuyun

1- Peki, ilk sünnet, son sünnet neden olmuş?
2- Sünnetler neden topluca ya farz (kurandaki) namazdan önce yada sonra kaç rekat kılınacaksa kılınmamış da kuran namazından önce ve sonraya ayrılmış? Bundaki hikmet nedir acaba?
3- Sünnetleri, hatta farz denilen namazdaki rekatlar niçin vakitlere göre değişmektedir?
4- Hangi vakitte ne kadar rekat kılınması gerektiğini belirlemede ölçü nedir?
5- Peygamberimiz böyle yapmış, öyle söylüyorlar, bizde iman ediyoruz" diyecekseniz, bunları söyleyenlerin doğru söylediklerini (hataya düşmediklerini yada hile katmadıklarını) nerden biliyorsunuz?
6- siz aslında bilginiz olmayan şeyin peşine düştüğünüzü, zanla hareket ettiğinizi ve zannın çoğunun da yanlış olacağını biliyormusunuz?
7- Siz, rivayetlere göre din yaşayınca atalar (anlatımlar) dini yaşadığınızı ve kuranda hesap gününde böyle yüze vurularak kabul edilmeyeceğinizi biliyormusunuz?

Sanırım bu kadar yeterlidir. ne dersin sevgili kardeşim, bunlara cevabınız varmıdır?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
8. November 2012, 03:45 PM
yavaş değil, biraz daha hızlı yapılır. 3 supanALlah demez de tek der kalkar. 2 supanAllahlık kadar zaman kalır ki bu da gerçekten savaşda kısaltılmaya layıktır. Savaşda namazdan kısaltmazsak, erken davranamayız, başımızadüşecek füzeden kaçmak için hemen 2 rekat yerine tek rekat kılarak kaçabiliriz. tek rekat bize bu fırsatı sağlar. Ecmain.



Yeterince açık, güzel bir cevap aşağıda sayın Akçay'dan gelmiş, katılıyor, teşekkür ediyorum:

füzeden kaçmak için hemen 2 rekat yerine tek rekat kilarak kaçabiliriz.


Bir:
101-103'ün gönderme yaptigi ortamda
füze yok; her halde
ok demek istiyorsunuz.

Iki:
orada yapilana
namaz degil
intihar denir.

Ne isiniz var füzenin düsecegi noktada?

Ates altinda
namaz kilamazsiniz;

siz de düsmana
ates edersiniz.

1 KIYAM + 1 SECDE
seklindeki
cephe namazi

atesin kesildigi anda ve
Allah'in "Alin!" dedigi önlemler
alinmak suretiyle kilinir.

Allah'in
101-103'te söylediklerini
bildiginizi düsünmüstüm.

Ama siz bilmezmis gibi yapiyorsunuz.

Yoksa
bi de
bana mi anlattirmak
amaciniz?

aorskaya
8. November 2012, 03:50 PM
HANGİ NAMAZ KISALTILACAK?

Ayetler:

4:94 Allah yolunda sefere çıkanlara hidayet var.

4:95 Evde oturanlar ve sefere çıkanlar bir değildir.

4:96 Sefere çıkanlara mükafat.

4:97 Evde oturanlara ceza.

4:98 / 4:99 Müstesnalar.

4:100 Sefere çıkıp ölenlere ödüller.

4:101 Kafirlerden zulüm görmekten korkuyorsanız (sefer) bağlılıklarınızı yerine
getirmemenizde bir sorun yok. (Geleneksel çevirilere göre namazı kısaltabiliriz.)

4:102 Sefere hazırlıklar. (Geleneksel çeviriye göre namaza hazırlıklar)

4:103 Sefer bittikten sonra Allah'ı hatırlama. (Geleneksel çeviriye göre namazdan sonra
Allah’ı hatırlama.)

c. Namaz kaç rekat ki kısaltılacak? Kaç rekâta kadar kısaltacağız? Niye hiç bundan bahsetmiyor? Gece yarısı seferdeysek hangi namazları kısaltacağız?

d. Cümleye bakarsak namazı kısaltmanın günah olduğunu çıkartırız. Allah'ı hatırlamak için yapılan bir şeyi kısaltmak niye günah olsun?

e. Elinde silah namaz kılan kaç kişi var? Eğer geleneksel çevirilere bakarsak secde etmeye gidenlerin silahlarla gittiğini görürüz. Secde etmeye gidenin silah ne işine yarar? Onları koruyacak kişilerin silahları olması gerekmiyor mu? Ne bu terslik?

g. Yağmur yaralanmaya neden olur mu, yağmurdan ne zarar gelebilir?

04:101 Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size eziyet etmelerinden endişe ederseniz, (sefere gitme) BAĞLILIĞINIZDAN / YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜZDEN KESMEDE size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.

04:102 Sen de içlerindeyken onların BAĞLILIKLARINI / YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİR, onlardan bir kısmı seninle beraber dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece itaat ettiklerinde / riayet ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz BAĞLILIĞINI / YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEMİŞ OLAN (bu) diğer gurup gelip seninle beraber BAĞLILIKLARINI / YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRSİNLER ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer yağmurdan yaralanırsanız yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah
yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

04:103 BAĞLILIĞI / YÜKÜMLÜLÜĞÜ BİTİRİNCE de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da bağlantıyı / söylevi yerine getirin; çünkü bağlantı / söylev müminler üzerine vakitli bir kitap / emir olmuştur. (11:114, 17:78)

Görüldüğü gibi ortam savaş ortamıdır ve yağmur da ok yağmurudur. Peygamber de imamlık değil komutanlık yapmaktadır. Kuranda secde ve salât (namaz?) kelimelerinin yan yana geçtiği TEK AYET budur.

selamlar,

Rabbimiz bile, tehlike nedeniyle istediklerini azaltırken (vazgeçme yok), sen sorumlulukarın, bağlılığın yerine getirilmesi olarak çeviri yapmışsın.

Burada çevirilerinin yanlışlığını inşallah rabbim izin verirse göstermeye çalışacağım. Biraz zaman...

selamlar,
aorskaya

merdem
8. November 2012, 10:47 PM
Selamun Aleykum kardeslerim,

hani yani millet uzaya gidip geliyor, denizlerin altini inceliyor, bulmadiklari incelemedikleri halt kalmadi, isin garibi 1400 küsur seneye yakin halen Allah'in apacik herseyiyle ortada aciklamis dedigi ayetleri bizler bir türlü söktüremedik. Gelde yani sasma. Demek Allah bizleri hepten sasirtmis ki, bir ayeti 100 kisi ayri ayri meallendiriyor, yorumlar cikartiyor. Allah sonumuzu hayirli etsin.

selamlarimla

aorskaya
9. November 2012, 12:53 AM
Selamun Aleykum kardeslerim,

hani yani millet uzaya gidip geliyor, denizlerin altini inceliyor, bulmadiklari incelemedikleri halt kalmadi, isin garibi 1400 küsur seneye yakin halen Allah'in apacik herseyiyle ortada aciklamis dedigi ayetleri bizler bir türlü söktüremedik. Gelde yani sasma. Demek Allah bizleri hepten sasirtmis ki, bir ayeti 100 kisi ayri ayri meallendiriyor, yorumlar cikartiyor. Allah sonumuzu hayirli etsin.

selamlarimla

Bu şaşırtmak değil sevgili kardeşim.

Rabbimiz kuranı akıllı olan herkese indirmiştir. Kişilerin akıl kapasiteleri, zeka seviyeleri, kavrama yetenekleri çeşitli nedenlerle herkeste aynı değildir. Bu nedenle, aynı ayeti okumakla birlikte, ayetin parçası olduğu konu bütünlüğünü, ondan önceki ve sonraki ayetlerle anlamayı herkes aynı oranda beceremez. Bu nedenle, bazılarımız yanlışa düşebilir.

Ama, bu yanlışa elde olmadan, aksine gücümüz yetmediğinde düşülmüşse, rabbimiz, gücü yetmeyenlere, gücünün yetmediğini yüklemediğinden bu hata nedeniyle sorumlu tutmayacaktır.

Ancak, gücü yetmeme konusunda, kişi kendini kandırmamalı, hata yerine bilerek yanlış sonuçlara yanaşmamalıdır.

Kısaca, samimi olarak, kuranı anlayıp, ona göre yaşamaya çalışan herkes, kendi aklının çıkardığı sonuçlara göre (bilerek yapılmayan hatalar, dikkate alınmıyor) dini yaşarsa, kurtuluşu için bu yeter.

Selamlar,
aorskaya

seckin
9. November 2012, 09:12 AM
Sünnete devam ...

Bu son 20 yılda kurana yapılmadık eşeleme kalmadı.

seckin
9. November 2012, 09:13 AM
pramid Nickli Üyeden Alıntı
HANGİ NAMAZ KISALTILACAK?

Ayetler:

4:94 Allah yolunda sefere çıkanlara hidayet var.

4:95 Evde oturanlar ve sefere çıkanlar bir değildir.

4:96 Sefere çıkanlara mükafat.

4:97 Evde oturanlara ceza.

4:98 / 4:99 Müstesnalar.

4:100 Sefere çıkıp ölenlere ödüller.

4:101 Kafirlerden zulüm görmekten korkuyorsanız (sefer) bağlılıklarınızı yerine
getirmemenizde bir sorun yok. (Geleneksel çevirilere göre namazı kısaltabiliriz.)

4:102 Sefere hazırlıklar. (Geleneksel çeviriye göre namaza hazırlıklar)

4:103 Sefer bittikten sonra Allah'ı hatırlama. (Geleneksel çeviriye göre namazdan sonra
Allah’ı hatırlama.)

c. Namaz kaç rekat ki kısaltılacak? Kaç rekâta kadar kısaltacağız? Niye hiç bundan bahsetmiyor? Gece yarısı seferdeysek hangi namazları kısaltacağız?

d. Cümleye bakarsak namazı kısaltmanın günah olduğunu çıkartırız. Allah'ı hatırlamak için yapılan bir şeyi kısaltmak niye günah olsun?

e. Elinde silah namaz kılan kaç kişi var? Eğer geleneksel çevirilere bakarsak secde etmeye gidenlerin silahlarla gittiğini görürüz. Secde etmeye gidenin silah ne işine yarar? Onları koruyacak kişilerin silahları olması gerekmiyor mu? Ne bu terslik?

g. Yağmur yaralanmaya neden olur mu, yağmurdan ne zarar gelebilir?

04:101 Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size eziyet etmelerinden endişe ederseniz, (sefere gitme) BAĞLILIĞINIZDAN / YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜZDEN KESMEDE size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.

04:102 Sen de içlerindeyken onların BAĞLILIKLARINI / YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİR, onlardan bir kısmı seninle beraber dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece itaat ettiklerinde / riayet ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz BAĞLILIĞINI / YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEMİŞ OLAN (bu) diğer gurup gelip seninle beraber BAĞLILIKLARINI / YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRSİNLER ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer yağmurdan yaralanırsanız yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah
yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

04:103 BAĞLILIĞI / YÜKÜMLÜLÜĞÜ BİTİRİNCE de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da bağlantıyı / söylevi yerine getirin; çünkü bağlantı / söylev müminler üzerine vakitli bir kitap / emir olmuştur. (11:114, 17:78)

Görüldüğü gibi ortam savaş ortamıdır ve yağmur da ok yağmurudur. Peygamber de imamlık değil komutanlık yapmaktadır. Kuranda secde ve salât (namaz?) kelimelerinin yan yana geçtiği TEK AYET budur.

Bu meallendirme de akla uygun ama sünnete uymuyor. İnsanlarda bir karşılık bulamaz.

aorskaya
9. November 2012, 11:12 AM
Sünnete devam ...

Bu son 20 yılda kurana yapılmadık eşeleme kalmadı.

Sünnetemi devam etmiş olduğunu, yoksa bu sünnetmiş rivayetine mi uyduğunu nasıl bilebiliyorsun?

Sen, her denilene inanır, ona göre yaşarmısın da din konusunda, rivayetlere göre din yaşamakta sakınca görmüyor ve bir de buna davet edebiliyorsun?

Milyonu geçen rivayetlerden; sadece 1 tanesinin sünnet yada hadis olduğunu; % 100 nasıl tespit ettiğini, rivayeti yazarak anlatabilirmisin?

Yoksa, bunu anlatamayıp, "gerek yok" diyerek, kuranı eşelemek, anlamak, öğrenmek, ondaki öğütleri algılamak ve dini kurandan yaşamak yerine rivayetlere göre sana din anlatan, öğretenlerin öğrettiklerine göre din yaşamaya mı devam edeceksin?

Kuranı eşelemekten değilde, kuranı kılıfında yükseklerde korumaya alanları, onu sadece ölülere okuyanları eleştirmen gerekmezmiydi, yoksa yine benmi yanlışım?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
14. November 2012, 10:47 AM
İster bağla ister bağlama sevgili merdem, eli - kolu bağlı olmada ...


Güzel bir yargı, doğru bir sonuç.


Ben bağlamadan ziyade kuranı elime alıp o kitabı okumayı tercih ediyorum. Elim kuranı tutuyor yani. Bağlayanda tevazudan bağlıyordur heralde.

Bunu islama yeni giren biri olsaydı herkes anlayabilirdi. Ama, konu sen olunca bu yazıdakilerle ilgili sorular kaçınılmaz oluyor.

1- Kurandan nereleri okuyorsunda, kuranı elinde tutma ihtiyacı duyuyorsun?
2- Rükuu ve secdede kuran elindemi oluyor, bir yere bırakıyormusun?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
14. November 2012, 02:12 PM
Çok mu önemli ... Namazı mı bozuyor yere kuranın konulması veya secde de iken elimde durması veya cebimde olması.

Piramid, polemik olsun diye yada komplo amaçlı sormadığımı artık anla kardeşim yahu... Böyle şeyler yaparak, hem kendimi, hemde bir kardeşimi zora sokmakla kazanmak yerine kaybedeceğimi bildiğimden bunları yapmayacağımı kabul et...

1- Sana; kuran olmadan da okuyabileceğini düşünen birisi olarak, neden kuran elinde namaz kılıyor acaba diye düşünerek sorduğumu kabul edip, aklına kötü şeyler getirmeden cevaplasan olmazmıydı kardeşim...

2- Rüku ve secde yada otururken de kuran okuyup okumadığını bilmek, ve söylersen sebebini anlamak için bir yere bırakıp bırakmadığını sördum.

Kardeşim, geçmişte müslümana yakışmayan davranışların tarafları olduk, artık bu hatayı görüp düzelterek, samimi olarak anlama amacıyla sormamız gerektiğini ve sonuçlarından sorumlu olduğumuzu kabul edelim.

selamlar,
aorskaya

aorskaya
14. November 2012, 02:13 PM
Bu benim kendimce yaptığım bir şey. Kimseye yapın demem. Ama rabbim beni bu şekilde eğitmekte. İnanın müthiş şeyler katıyor bana. Kuranı ezberlettiriyor aynı zamanda.

Ben türkçesi ile kelime kelime okuyorum.

Secde de iken onu yere koyuyorum.

Kuran el ile yazılmış bir husus. Kuran da putlaştırılıp ona saygı duyulabilinir değil mi?

Asılı olan kuran üç kere öpülen kuran.

Ben kuranı okuyarak yıpratmayı yeğliyorum.

teşekkürler...

aorskaya
14. November 2012, 02:13 PM
Ben türkçesi ile kelime kelime okuyorum.

Secde de iken onu yere koyuyorum.



Peki, örneğin, oruç, haç, infak, şahitlik, ceza, miras vb. uygulamalara ilişkin ayetleri de okuyormusun, yoksa namazın ruhuna uygun düşmeyeceğinden uygulamalara ilişkin hükümler yerine, kalben katılmak üzere söyleneceklerle yetiniyormusun?

selamlar,
aorskaya

aorskaya
14. November 2012, 02:14 PM
O ayetler Kurandan mı ?

isra 78 Güneşin kaymasından (d-l-k) gecenin kararmasına kadar namazı gözet. Sabah Kuran'ını da gözet. Sabahleyin Kuran (okuması) tanık olunur.

Konu namaz olunca, konu kurandan olmakta ve kurandan okuyan sana kurandaki, haç, oruç, infak vb. uygulamaları ile ilgili ayetleri okuyup okumadığın sorulmaktadır.

Bu konularda, kurandan başka ayetler olan kaynak varmıdır?
Bu ayetler kuranda yokmudur?

Ben yine soruna polemik olmasın diye cevap vereyim:

Evet, bunlarla ilgili ayetler kurandandır.

Sorulara cevabını, herkesin anlayacağı netlikte ve kolaylıkta yazmanı rica ediyorum.

selamlar,
aorskaya

aorskaya
14. November 2012, 02:15 PM
Emir basit,

Kuran okumak.

Dualar, kurandaki nebi duaları ile yapılabilir.

Dualarla ilgili söylediklerin tamam.

Ama sadece "kuran okumak" dediğinden, oruç, haç, infak, ceza vb. gözetmeden, uygulamalara ilişkin hükümleri içeren ayetleri de namazında okuduğunu anlıyorum.

Yine de, yazında bunu belirtmediğin için bu benim çıkarımım.

Ben, kurandan okuyunuz emrini, namaz ve diğer uygulamaları anlatan, nasıl yapılması gerektiğini açıklayan ayetler dışında, okuma yani söyleme dışında başka bir eylem gerektirmeyen hamd ve dua ayetleri olarak anlıyor ve kuranda şablon olarak verilen bunları okuyorum.

Burada, onların namazda neden okunmaması gerektiğine ilişkin yeni bir tartışma açmayacağım.

Teşekkür ederim.

selamlarımla,
aorskaya

aorskaya
14. November 2012, 02:15 PM
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki: Kur'ana göre namazı anlatırken, Kur'anı yeni tanıyan ve bu yolda gitmeye çalışanların anlayabilmeleri için sade/anlaşılır/basit anlatmaya çalıştık ve uygulamaya yönelik çok soru geldiği için ayrıca örnek namaz tarifi yapıldı. Hem de bu konuda orta düzeyde araştırma yapan kardeşlerimiz için orijinal ayetlerle örnek vermeye çalıştık. Kısaca her düzeyden inananlara hitap etmeye çalıştık. Elbette kusurlarımız olabilir. Varsa kusurlarımız Allah'tan şimdiden af dileriz. Amacımız; hikayelerden müteşekkil, Allah'ın kitabında anlatmadığı din ve uygulamalardan sıyrılmak ve onun eksiksiz, tam ve anlaşılması kolay dediği Kitap'tan GERÇEK Dini ve uygulamalarını izhar edip yaymaktır..

Halkımızın "alim" olarak bildiği ilahiyat profesörlerini, Allah'ın kolay-anlaşılır ve EKSIKSİZ/TAM dediği Kitabındaki ISLAM’ı ve uygulamalarını anlatmaya davet ediyoruz. Onlar istemese dahi taşıdıkları etiket nedeniyle Allah katında bu halka karşı sorumlu olduklarını hatırlatmak zorundayız. Kur'andaki İSLAM bilinmesine rağmen, gelenekten gelen bir kısmı tutarlı da olsa büyük kısmı Kur'ana ve Son nebiye hakaret ve onları 2. plana atan uydurmalardan kopamayan, Söze Kur'anla başlarken dahi, islamın 2. kaynağı sanılan bu uydurmaları dönüp dolaşıp zorlama yorum ve tevil ile Kur'anla örtüştürme gayretlerini hayretle izliyoruz. Bu "alim"lerimizin vebal altında olduklarını bir kez daha hatırlattıktan sonra konumuza dönüyoruz.

Kur'an-ı Hakim'de vakte binaen üç değişik namaz/salat ismi geçmektedir. Bunları sıralayacak olur isek:

Salat-el Fecr-SABAH NAMAZI,
Salat-el Vusta- ORTA NAMAZ. ve
Salat-el İşa-AKŞAM NAMAZI’dır.

Genel anlamıyla baktığımızda, Salat(sala) kelimesi; hem dua hem namaz hem de destek anlamlarını içerir. Fakat Yüce Allah, vakte bağlı farz namazlarından bahsederken dua ile ayrımı bilinsin diye, "sala" kelimesini "ikame" fiiliyle birlikte kullanır. Yani Türkçe anlamıyla "salayı ikame etmek" anlamına gelir. Sadece "sala", yani dua için, ikame/yerine getirme fiiline gerek yoktur. Yani hiç bir fiil/hareket gerçekleştirmeden kalben de Allah'a dua edebiliriz. Ama salayı ikame etmek deyince bunun fiili bir hareket olduğu anlaşılır. Bu yüzden salayı ikameyi, Allah'a beden dili ile dua etmek olarak nitelendirilebilir. Bu şekilsel hareket ve eylemler ise nusuk/measik olarak Rüku ile O'na boyun eğmek, secde ile O'nu Yücelterek tenzih ettiğimizi beden dili ile tasdik etmektir.

SALAT “gaza” edilen yani hüküm çıkarılmak için yapılan bir Kuran okuma eylemidir. Okunan Kuranın hayata geçirilmesi ise “Salatın İkamesi” olup, kötülükleri engelleyen bir husutur.
Şimdi demek ki: Kur'an-ı Mübin de “sala” kelimesi ikame ile birlikte kullanıldığında biz bunun bizlere belirli vakitlerde yapmamız gereken SALAT olduğunu anlıyoruz. Şimdi salayı ikame geçen ayetlerden bir kaç örnek verelim:


الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ

2/3 Onlar ki gayba inanırlar. salayı ikame ederler ve kendilerine rızk olarak verdiğimiz şeylerden de infak ederler.

وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَءَاتُوا الزَّكَاةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِعِينَ

2/43 Ve salayı ikame edin, zekâtı da veriniz ve rüku' edenler ile beraber rüku' ediniz.


وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَءَاتُوا الزَّكَاةَ وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

2/110 Salayı ikame edin, zekâtı verin, kendi hesabınıza önceden gönderdiğiniz her iyiliği Allah katında bulursunuz. Hiç şüphesiz Allah yaptıklarınızı görür.


إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ ءَامَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ

5/55 Sizin velîniz ancak Allah'tır. Ve O'nun Resulüdür ve imân edenlerdir. O imân edenler ki, salayı ikame ederler ve zekâtı verirler ve onlar rükua varanlardır.


وَأَنْ أَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَاتَّقُوهُ وَهُوَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

6/72 Ve Salayı ikama edin, ve O'ndan ittika ediniz/korkunuz, ve O, ki, huzurunda haşrolunacağınız O'dur.

وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا وَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِمْ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَإِقَامَ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءَ الزَّكَاةِ وَكَانُوا لَنَا عَابِدِينَ

21/73 Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, Salayı ikameyi, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi.

Kur'anda İbrahim nebiden önceki elçiler için salat-ı ikame tabiri bulunmaz. Sadece SECDE kelimesi geçer. Salat-ı ikame İbrahim (AS) ile anılmaya başlar. Rabb'imiz herekete dayalı nusuk/menasik Hz. İbrahim'e öğretmiş ve bu kıyam, tavaf, ruku ve secde uygulaması nesiller boyu tevatüren gelmiştir. Yani bu uygulama zaten devam ede geldiğinden Kur'an sil baştan/sıfırdan namaz tarifi yapmamıştır. Bu bağlamda şu ayetlere bakacak olur isek:


يَامَرْيَمُ اقْنُتِي لِرَبِّكِ وَاسْجُدِي وَارْكَعِي مَعَ
الرَّاكِعِينَ

3/43 Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et.


التَّائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدُونَ الْآمِرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّاهُونَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللَّهِ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ

9/112 Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın koyduğu sınırları gözetenlerdir. Mü'minleri müjdele!


يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

22/77 Ey iman edenler; rüku edin, secde edin, Rabb'inize kulluk edin ve hayırlı fiiller işleyin ki kurtuluşa eresiniz.



وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا

25/64 Ve onlar ki Rableri için secde edenler ve kıyamda bulunanlar olarak gecelerler.




48/29 Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaat etmiştir.

"Rüku edenler birlikte rüku, secde edenler birlikte secde ediniz!" Demek ki süregelen bir uyguluma var ki böyle deniyor. Ve böyle yapmaya devam edin diyor Allah. Şayet bilinmemiş/tamamen unutulmuş uygulama olsa idi, bunun öce ayrıntılı tanımı yapılırdı. Lakin gerek görülmemiş. Ama Allah bu konuda olmazsa olmaz kuralları vermiş. Nedir bu kurallar:

1- Kıyam - Rüku - Secde
2- Kur'andan ayet/ler okumak.

Demek namazdaki diğer ince ayrıntılarda gelenek olan değişen/yanlış olan bir şey yoktu. Yalnız 2. maddeye dikkat ederseniz: Namaz içinde mutlaka Kur'andan ayetler okunacak. Risalet öncesi ortada henüz Kur'an yok!!! mevcut olanlar ise Muharref!!! Bilenenler ise Allah'ın ismi, Sıfatlarından bir kısmı, ve Tekbir.....vs gibi. Bu sebepten İbrahim (AS)dan geleneksel babadan oğula görsel/uygulama olarak devam eden salat-ı iqame uygulamasında "Rüku&secde edenlerle birlikte.....ediniz" diyerek devamını emretmiş ek olarak artık Kur'an indiğinden dolayı, salat-ı iqame içinde SADECE KUR'AN AYETLERI OKUNMASIna dikkat çekilmiştir.

Ehli Sünnetçiler veya sünneti/hadisi din sayan çoğunluğa şu ayetleri okuduğumuzda:

17/41 Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu
açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.

17/89 And olsun ki, biz Kuran'da insanlara türlü türlü misal gösterip açıkladık. Öyleyken insanların çoğu nankör olmakta direndiler.

18/54 And olsun ki, Biz bu Kuran'da insanlara türlü türlü misali gösterip açıkladık. İnsanın en çok yaptığı iş tartışmadır.

54/22 And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

39/27Yemin ederim ki bu Kur'anda insanlar için her türlüsünden temsil getirdik, gerek ki iyi düşünsünler

54/17 And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

21/10 Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki. bütün şanınız ondadır; hala akıllanmayacak mısınız?

17/41 Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.

39/23 Allah, ayetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden Kitab'ı, sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rabb'lerinden korkanların bu Kitap'dan derileri ürperir; sonra hem derileri hem de kalpleri Allah'ın zikriyle yumuşar. İşte bu Kitap, Allah'ın doğruluk rehberidir; O'nunla dilediğini doğru yola iletir. Allah kimi de saptırırsa, onu doğru yola eriştirecek kimse bulunmaz.

....Evet bu ayetleri onlara okuduğumuzda "Amenna" dedikleri halde, Tüm iman iddiasında olanlar, anlaşmışçasına hep aynı soruyu sorarlar:

"İyi diyonda kardeşim, hani Kur'anda Namazı nasıl kılacağımız yazıyor mu?"

"Kur'anda Hac uygulaması anlatılıyor mu?" "..........................vs."

Tabi bu soruların altındaki mantık şudur: Kur'anda her şey yok, hadisler olmazsa Kur'an tek başına asla yeterli değil" Hani yukarıdaki ayetlerde Allah : "Biz bu kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık" derken "Amenna" diyordunuz. Ardından bu kıvırma niçin? Tabi hadislerdeki Namaz tasvirini bekledikleri için bunu Kur'anda asla bulamayacaklar.

Çünkü Kur'an gerçekten Aktif olan/Çalışan Akla hitap eder. Bir de Gönülleri/Vicdanları Temiz olanlara. Neyse bu iddia sahiplerine "bana öyle bir hadis getir ki; namazın nasıl kılındığını başından sonuna kadar anlatmış olsun" Fakat, böyle bir hadis getiremediler, getiremezler de. Çünkü bu ehli sünnetçilerin kendileri de biliyor ki; hiç biri namaz kılmayı hadislere bakarak öğrenmediler. Namazı Kılanlardan (anne-baba-hoca-imam/atalar) öğrendiler. Ya da ilmihalden öğrenildi ki; ilmihalde anlatılan da yine gelenekten gelen uygulamalardan müteşkkil tasvirdir.

Bizler de diyoruz ki; kardeşler! işte aynen böyle bu uygulama İbrahim (AS)'dan bu yana uygulamalı olarak bizlere kadar gelmiştir. Fark sadece şudur: Son Elçi Hz. Muhammed (SAV)'e elçilik verilmeden önce az sayıdaki hanifler bu namaz uygulamasını devam ettiriyordu. Bu yüzden Kur'anda: "Rüku edenlerle rüku, secde edenlerle birlikte secde edin" diyor yani bu uygulamayı devam ettirin ama artık Kur'an indiğinden dolayı, namazda "KUR'ANDAN (AYET/LER) OKUYUN" diyor Yüce Allah. Ve hem de "Kolayınıza Geleni" Yani işi en baştan özetleyecek olur isek:

İbrahim (AS) dan bize kadar gelen ve BİLİNEN bu uygulamayı, zaten bilinip uygulandığından, sil baştan bir tarifi ön görmemiş Yüce Allah......Devam edin diyor ve bizlere bu uygulamanın olmazsa olmazlarını veriyor. =>Kıyam-Rüku-Secde, =>Salatda SADECE KUR'ANDAN OKUMAK...

Bir de Namaz vakitleri ve sayısı konusu var. Allah'ın zikrettiği namazlar ki yukarıda bahsettik. Namaz vakitlerini anlatan ayetlerin tamamını toplayıp baktığınızda göreceksiniz ki; salatul vusta ile 3 vakit anlatılmaktadır. Allah sadece Kur'andan dediğine göre; demek ki, subhaneke, ettehiyatu, Allahumme salli-barik.....vs gibi DUALAR okunmayacak. Bunların içeriği kötü olduğundan mı? Elbette hayır. Amma Rabb'imiz; Kur'andan diyorsa, uzatmaya, fetva aramaya gerek yok. Bu duaları namaz dışında dilediğiniz kadar okuyunuz, sorun YOK!

KUR'ANDAKİ NAMAZ 3 VAKİTTİR!

11/114 Ve ekımıs salate tarafeyin nehari ve zülefem minel leyli innel hasenati yüzhibnes seyyiat zalike zikra liz zakirın

11/114. Gündüzün her iki tarafında ve (yani) gecenin saçaklarında (gündüze yakın olan saatlerinde) salatı ikame et! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise, düşünebilenlere bir öğüttür.

tarafeyin nehari: burada gündüz(nehar)ün iki kısımı için vurgu yapılmaktadır. Bizce doğu yönünden itibaren güneşin izlediği seyir anlatılmaktadır. Doğan güneşimiz devamlı irtifa almak suretiyle zirve(tepe) yapacağı zamana değin irtifa almaya devam eder. Zirve yaptığı nokta da, tam gün ortası olup, gündüzün 1.kısmı tamama ermiştir.

Devamında yine güneşimiz seyrine devam ile batı istikametine doğru irtifa kaybederek(duluk) hareketine devam etmekte, sonra da geceye değin bu sürecini tamamlamaktadır(gündüzün 2. kısmı).


Ne oldu? bizce gece tarafından geldi ve yine gece tarafına döndü. Gündüz bir ayetti ve bitti! devamında gece ayeti başladı. Gece ve Gündüz iki farklı ayettirler(17/12).

17.12 Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet kıldık. Rabbinizden lutuf dileyesiniz ve yılların hesabını, sayısını bilesiniz diye gece ayetini silip gündüz ayetini aydınlık kıldık. Ve her şeyi uzun uzadıya açıkladık.

"tarafeyin nehari" hitabından da, aynen yukarıdaki ayetimizde belirtildiği gibi! gündüzün "iki kısımda(eyn)" bize verildiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu iki kısımı çizen de güneşimizdir ki; bunu da yukarıdaki yazımızda tasvir etmeye çalışmıştık. Gündüz ayeti gece ayetini sildi, gece ayeti de gündüz ayetini sildi. Gündüzde tepe yapan güneşimiz de, gündüzü ikiye böldü! geldiği kısım 1.tarafa, tepeden itibaren gittiği kısımda taa gece ayetine değin

2.tarafa işaret etmektedir(17/78).

"trf" kökü aynı zamanda "göz" manasına da işaret etmektedir.
ve zülefem minel leyli: "zlf" kökü bizlere "zûlfa~yakınlık" manasını vermektedir. Bu ayetimizde "gecenin ilk bölümü" diyebileceğimiz! zûlfeh(t) kelimesinin cemisi(zûlefûn) şeklinde veyahut "zûlefen" hitabı ile bizlere "gece(leyl)nin ilk saatleri"ne işaret buyurulmaktadır. Zira, yakınlığın azamisi %50 olup, bunu geçen zaman dilimleri için artık bir yakınlıktan söz edememekteyiz. Dikkat edilecek olursa "gece"ye vurgu bulunmakta olup, konunun gündüz ayeti ile bir alakası bulunmamaktadır.

Salat

Allah-u Ekber ==>74/3, 87/15

Euzu-Besmele Özellikle Euzu... okunmalı! ve Kuran ayeti okuma ==> 16/98

Sonra Rükuya varıp Subhane Rabb'iyel Azim ==> 7/206

Rükudan Kıyama doğru durduktan hemen sonra secdeye varıyor ve Subhane Rabb'iyel Âla we BiHamdihi ==> 7/206, 15/98, 25/58, 32/15


Sevgili pramid kardeşimizden, şahsen kendisini tanıdığım kadarıyla beklediğim konu bütünlüğünde olan değerli yazılarından birini daha nihayet yakaladım.

Namaz hakkındaki bu yazısı, iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm İslamdan namazın olup olmadığının tespitine yönelik olup, kurandaki salat deyimlerinin genel olarak eğitim-destek anlamlarıyla kullanılmasına karşılık bazı özel durumlar içinde "namaz" anlamında kullanıldığı ayetlerle delillendirilmiştir.

Bu kısım daha çok teknik anlatımlarla namazın bulunmasına yönelik olduğu için, kurandan delillerle doğru namaz başlığı altına; daha sade, daha kolay anlaşılır şekilde yazıya dökülen, namazın tarifi anlatımını 2. kısmı alıntılamayı uygun gördüm.

Kurana göre namazı anlatan yazılarım burada yer aldığından bu yazıyı okuyucuların bütün yazılanlarla değerlendirmeleri için yorumsuz bırakacağım.

Pramid kardeşimizin bu çabalarının rabbimiz katında mutlaka önemli karşılık bulacağını, bizden ise "tebrik ve teşekkürler" karşılığını hakettiğini söyleyerek, tebrik ve teşekkür ediyorum.

selamlarımla,
aorskaya

aorskaya
14. November 2012, 02:17 PM
Salat emri, eğitim ve öğretimi kapsıyorsa namazda kuranın tümü okunabilir. Dua'da nebilerin duaları ile yapılabilir.
Neticede Kuran, Allah katından insanlığa indirilmiş bir ders ve bizim de olabildiğince çok ders almamız gerekiyor.

Sevgili bart,

Salat emri genel olarak;eğitim-öğretim-destek-namaz hepsini kapsamaktadır.
Ancak özel olarak belirli vakitlerde ise sadece namaz ve sonrası dua ile zikir şeklinde olmalıdır.

Bu nedenle eğitim-destek olmadan yapılan salat yani namazda, kurandan her yer okunmamalıdır.

Kurandan her yerden okuma, ilk başlarda ve üzerinde iyice düşünülmezse, özelliklede cemaatle kılınan namazlarda, namazın eğitim-öğretim görevinide sağladığı düşüncesiyle mantıklı ve hatta daha cazip gelebilir.

Ancak; bireysel olarak kılınan namazlarda ise bu durum; diğer ibadetlerden ayrı bir anlam ifade eden namazın ruhuna aykırı durum yaratır, namazın anlamı ile çelişir.

Bu husuları tekrar düşünerek, görüşlerinizi belirtirseniz konuyu detaylandırabilirim.

selamlar,
aorskaya

aorskaya
14. November 2012, 02:21 PM
Örnekleme yapalım Aorskaya,

Namazda okunması ve okunmaması gereken ayetleri belirleyin.
Ya da boşverin ben şöyle açıklamaya çalışayım.

Enam (105) Onlar, "Sen iyi ders almışsın" desinler diye ve bir de bilen bir toplum için onu (Kur'an'ı) açıklayalım diye âyetleri değişik biçimlerde işte böylece açıklıyoruz.
Araf (133) Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak üzere başlarına tufan, çekirge, ürün güvesi (haşerât), kurbağalar ve kan gönderdik. (Hiçbirinden ders almadılar.) Büyüklük tasladılar ve suçlu bir kavim oldular.
Bakara (13) Onlara, "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" denildiğinde ise, "Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.
Bakara (76) Onlar iman edenlerle karşılaşınca, "İman ettik" derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında da şöyle derler: "Rabbinizin huzurunda delil olarak kullanıp sizi sustursunlar diye mi, Allah'ın (Tevrat'ta) size bildirdiklerini onlara söylüyorsunuz? (Bu kadarcık şeye) akıl erdiremiyor musunuz?"
Bakara (179) Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz.
Bakara (197) Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.
Bakara (269) Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.
Al-i İmran (7) O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.
Al-i İmran (190) Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.
Maide (13) İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları sever.
Maide (14) "Biz hıristiyanız" diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını unuttular. Bu sebeple biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik. Allah ne yapmakta olduklarını onlara bildirecek!
Maide (58) Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.
Maide (100) (Ey Muhammed!) De ki: "Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile." Ey akıl sahipleri Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.
Enam (136) Allah'ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan O'na bir pay ayırdılar ve akıllarınca, "Şu Allah için, şu da bizim ortaklarımız (putlarımız) için" dediler. Ortakları için olan Allah'ınkine eklenmiyor. Allah için olan ise ortaklarınkine ekleniyor... Ne kötü hükmediyorlar!
Enam (32) Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?
Araf (66) Kavminin ileri gelenlerinden inkar edenler dediler ki: "Şüphesiz, biz seni akıl kıtlığı içinde görüyoruz. Biz senin mutlaka yalancılardan biri olduğuna inanıyoruz."
Araf (67) Hûd şöyle dedi: "Ey kavmim! Bende akıl kıtlığı yok. Aksine ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim."
Enfal (22) Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.
Yunus (42) Onlardan sana kulak verenler de vardır. Fakat sağırlara, hele akılları da ermiyorsa, sen mi işittireceksin?
Yunus (100) Allah'ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir.
Yusuf (2) Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik.
Yusuf (111) Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur'an uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir.
Rad (19) Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu? (Bunu) ancak akıl sahipleri anlar.
İbrahim (52) Bu Kur'an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.
Ta Ha (54) Yiyin, hayvanlarınızı yayın. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren) deliller vardır.
Ta Ha (128) Yurtlarında dolaşıp durdukları, kendilerinden önceki nice nesilleri helak etmiş olmamız, onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler vardır.
Furkan (44) Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.
Ankebut (63) Andolsun, eğer onlara, "Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?" diye soracak olsan, mutlaka, "Allah" diyeceklerdir. De ki: "Hamd Allah'a mahsustur." Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar.
Sad (29) Bu Kur'an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
Sad (43) Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik.
Zümer (21) Görmedin mi, Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla renkleri çeşit çeşit ekinler çıkarıyor. Sonra ekinler kuruyor da onları sapsarı kesilmiş görüyorsun. Sonra da Allah onları kurumuş çer çöp haline getirir. Şüphesiz ki bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır.
Zümer (18) Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah'ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.
Zümer (9) (Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde halinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.
Mümin (54) Andolsun, biz Mûsâ'ya hidayet verdik. İsrailoğulları'na da, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olarak o kitabı (Tevrat'ı) miras bıraktık.
Mümin (67) O, sizi (önce) topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra "alaka"dan yaratan, sonra sizi (ana rahminden) çocuk olarak çıkaran, sonra olgunluk çağına ulaşmanız, sonra da ihtiyarlamanız için sizi yaşatandır. İçinizden önceden ölenler de vardır. Allah bunları, belli bir zamana erişmeniz ve düşünüp akıl erdirmeniz için yapar.
Tur (32) Bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?
Haşr (14) Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.
Talak (10) Allah, ahirette onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O halde, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, Allah'a karşı gelmekten sakının! Allah, size bir zikir (Kur'an) indirdi.
Fecr (5) Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.

Kuranda bu ve buna benzer pek çok daha yazamadığım ayet var ders alınması, ibret alınması, akıl edilmesi, inkar edilmesi ile ilgili.

E hali ile ben okurum aklıma kaşarlı tost gelir.
Adam okur aklına ampulü icat etmek gelir.

(Yukarıdaki betimlemeler teşbih amaçlıdır)

yukarıda alıntıladığım yazıya cevabınız olmadığı düşünülmesin diye (hemen cevaplama imkanım olmadığından) sadece alıntımakla bırakıyorum.

Rabbim izin verirse görüşlerimi belirteceğim.

selamlar,
aorskaya

seckin
16. November 2012, 11:28 AM
Yaşanmış bir olayın red edilmesi ? Helak olan kavimler yaşadılar mı ? Bunların kalıntıları bir ayettir. Nebiler yaşadılar mı? O zaman bunların kalıntıları da ayettir.

aorskaya
16. November 2012, 11:44 AM
Yaşanmış bir olayın red edilmesi ? Helak olan kavimler yaşadılar mı ? Bunların kalıntıları bir ayettir. Nebiler yaşadılar mı? O zaman bunların kalıntıları da ayettir.

Kalıntılarını bulabilir ve kesin olduğuna emin olabilirsen evet, işaret, gösterge, ispat anlamında ayettir.

Peki sonuç nedir, bunları (aksi yönde görüş bildiren bir alıntında olmadığına göre) neden açıklama gereği duydun?

Anlatmak istediğin nedir, bunu yazında göstermelisin...


selamlar,
aorskaya

pramid
16. November 2012, 12:48 PM
Nebiler yaşadılar mı? O zaman bunların kalıntıları da ayettir.

bU SÖZÜ BİLEREK Mİ DEDİN BİLMİYORUM AMA DOĞRU.

Kuran ayetleridir nebilerin yaşadıkları.

aorskaya
16. November 2012, 03:31 PM
bU SÖZÜ BİLEREK Mİ DEDİN BİLMİYORUM AMA DOĞRU.

Kuran ayetleridir nebilerin yaşadıkları.

Pramid herhalde yazıyı;" peygamberin yaşadığının kanıtları kuran ayetleridir" şeklinde okumuşsun.

kanıtları değil, "kalıntıları" demiş kardeşimiz...


Nebiler yaşadılar mı? O zaman bunların kalıntıları da ayettir.


selamlar,
aorskaya

seckin
16. November 2012, 04:16 PM
Alıntı:
Nebiler yaşadılar mı? O zaman bunların kalıntıları da ayettir.
bU SÖZÜ BİLEREK Mİ DEDİN BİLMİYORUM AMA DOĞRU.

Kuran ayetleridir nebilerin yaşadıkları.

Siteni tekrar gözden geçiriyorum. Nebilerin yaşantıları onların kalıntıları ve Kuran ayetleridir. Ben açıkca sizlerin sünnet düşmanı olduğunuzu sandım. Ayet yorumlarınız harbi orjinal.

Borsa ve bakara arası bağlantı beni hayrete düşürdü. Hitabı bu güne olan bir mesaj aldım ayetlerden.

aorskaya
17. November 2012, 03:27 AM
Siteni tekrar gözden geçiriyorum. Nebilerin yaşantıları onların kalıntıları ve Kuran ayetleridir. Ben açıkca sizlerin sünnet düşmanı olduğunuzu sandım. Ayet yorumlarınız harbi orjinal.

Borsa ve bakara arası bağlantı beni hayrete düşürdü. Hitabı bu güne olan bir mesaj aldım ayetlerden.

Nebilerin yaşantıları onların kalıntıları ve Kuran ayetleridir.

1- Ben kendi adıma, sünnet düşmanı olunmayacağını, olunursa peygamberlere iman edilmemiş olunacağını söyledikten sonra parantez açarak; peygamberin vefatından sonra, sünnet denen şeylerin % 100 sünnet olduğunun tespiti hiç bir şekilde mümkün olmadığından, bu iddiaların sünnet diye kabul edilerek, bunlara göre din yaşanmaması gerektiğini belirtmek isterim.

Peygamber, yaşayan kuran olarak, zaten kuranı anlatıp, kurana göre yaşadığına göre, kuranı yaşamaya çalışan sünneti de yaşamış olur zaten.

Sünnet denilenleri ise bu durumda, sünnet diye kabul etmek yerine, dini bir açıklama, görüş, yada iddia olarak kabul edip, bu; kurana ters değilse ve bizim aynı konudaki görüşümüzden daha akla yatkın ise kabul edilmesi gereken bir görüş kabul edilmelidir.

2- Nebilerin yaşantıları onların kalıntıları ve Kuran ayetleridir. demişsin.

Önceki yazında da aynı şekilde yazmıştın. Bu cümlenden hiç bir şey anlaşılmıyor. Bununla anlatmak istediğini, daha anlaşılır şekilde yazman gerekir.

Nebilerin yaşantıları kimlerin kalıntılarıdır, bu kalıntılar nelerdir? yani!

selamlar,
aorskaya

aşık74
17. November 2012, 11:34 AM
EĞER NAMAZ İBRAHİMİN BİR UYGULAMASI İSE ONDAN ÖNCEKİ NUHTAN İBRAHİME KADARKİ ÖNEMLİ OLAN BİR İBADETİ ONLARDAN NEDEN ESİRGEDİ ALLAH ?

Selamlar...

sevginur
17. November 2012, 12:14 PM
EĞER NAMAZ İBRAHİMİN BİR UYGULAMASI İSE ONDAN ÖNCEKİ NUHTAN İBRAHİME KADARKİ ÖNEMLİ OLAN BİR İBADETİ ONLARDAN NEDEN ESİRGEDİ ALLAH ?

Selamlar...
Selam kardeşim...
öyle bir şey yok Şura süresi 13 te ALLAH subhane ve teala şöyle buyuruyor

“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.

Bu ayetin bize gösterdiği Adem a.s. dan beri ALLAH ın şeriatı temel olarak aynıdır..Diğer Peygamberlerde de zaman zaman yahudilerin yaptıkları kötülüklerden dolayı ceza mahiyetinde bazı helal olan şeylerin onları haram kılınması dışında taat olarakda ahkam olarakda aynıdır..bu bize şunu gösterir..nuh a.s.mın ümmetinede namaz beş vakit ve rekat sayıları aynıydı ibrahim a.s.ma da verilen emir aynıydı musa'ya ve isa'ya da aynıydı..dolayısıyla s.a.v. elçilik gelmeden de namaz kılmaktaydı ve çevresinde de namaz kılanlar mevcuttu..Kuranda ibrahim a.s.mın şu duasını bilmekteyiz..

dost1
17. November 2012, 02:30 PM
Selamun Aleykum! Değerli Sevginur Kardeşim!

Ne güzel belirtmişsiniz: Şura süresi 13 te ALLAH subhane ve teala şöyle buyuruyor:

“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır."
diye.

Bu ayetten; "Bu ayetin bize gösterdiği Adem a.s. dan beri ALLAH ın şeriatı temel olarak aynıdır..Diğer Peygamberlerde de zaman zaman yahudilerin yaptıkları kötülüklerden dolayı ceza mahiyetinde bazı helal olan şeylerin onları haram kılınması dışında taat olarakda ahkam olarakda aynıdır.." çıkarımı yapılabilir. Ancak, "nuh a.s.mın ümmetinede namaz beş vakit ve rekat sayıları aynıydı ibrahim a.s.ma da verilen emir aynıydı musa'ya ve isa'ya da aynıydı..dolayısıyla s.a.v. elçilik gelmeden de namaz kılmaktaydı ve çevresinde de namaz kılanlar mevcuttu.." çıkarımı yapılamaz. Beş vakit namaz ve rekat sayılarına Kur'an onay vermez. Kur'an'ın onay verdiği "salat" ve Tazarruanlı duadır/namazdır.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Miralay
17. November 2012, 06:45 PM
Selamünaleyküm değerli abilerim ve kardeşlerim.

Namaz bahsi, en çok tartışılan bir konu olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Ben anladığım kadarıyla kendi nefsime bir özet çıkarmayı uygun buldum. Katılan veya katılmayan olabilir. Hepsine saygım vardır.

1-"Namaz yok!" diyen kardeşlerimin dayanağı:

a) Eğer gerçekten namaz olsaydı; cenab-ı Allah Kur'anda onu da tarif ederdi. Ne şekilde kılınacağını detaylı olarak bize beyan ederdi. ki, Rabbimiz bize Kur'anda eksik hiçbirşey bırakmadığını bildirmiştir.

b) "Kur'anda "salat" olarak geçen kelimeler iyice tahlil edildiğinde tamamen namazı çağrıştırmamaktadır. "Salat" bambaşka birşeydir. Her konuda Kur'anda kelimeleri özenle seçen, o kelimeyi konunun anlamına tabiri caiz se, "taşı gediğine koyarcasına" oturtan cenab-ı Allah, neden çok önemli olarak,dinin direği olarak kabul edilen "salat" kelimesini kullanmıştır? Yerine tamamen namazı çağrıştıran bir kelime koyabilirdi. ki, koymuştur da.

Ama o "salat" değildir. Başka birşeydir. Onu da inşaAllah ilerde tartışırız.

c) Namaz genelde putperestlerin,şamanların,mecusilerin yaptığı ritüellerin birebir kopyasıdır. Ya onlar da doğrusunu yapıyorlar; ya da bu ibadet batıldır.

d) Kur'anda zekatla beraber anılan salat,"eqımıssalat" olarak zikredilir. Eqım ayağa kalkmak,ayağa kaldırmak,ayakta tutmaktır. Eğer,"namaz kıl!" emri olsaydı, "cealessalat" şeklinde olmalıydı.

e) Yaya olarak,binek üzerinde,... namaz kılmak fiziken neredeyse imkansızdır.

2-"Namaz var!" diyen kardeşlerimizin dayanağı:

a) Özellikle Nisa 101-103 ayetleri gibi pekçok yerde namaz kastedilmektedir. Hatta savaş halinde bile, kısaltılarak ta olsa namaz kılınmalıdır.

b) Kur'anda "kıyam,kıraat,rüku,secde,..." tabirleri geçiyorsa namaz kılmak elzemdir.

(Buna benim acizane bir tenkidim olacak: Dinden,imandan haberi olmayan ümmi bir insan eline Kur'an geçip te okuduğunda bu kelimelerin halen uygulanan rüku,secde olarak anlamaz. Ki, bizim de bu şekilde anlamamamız gerekir. Böyle anlarsak, ataların dinine,geleneklere uymuş oluruz. Eğer Kur'an evrelsel ise, ki öyledir; her topluma,her coğrafyaya hitap eder. Buna savunma olarak, rivayetleri ve peygamberin sünnetlerini ortaya koyarsak hata ederiz.
Zira ne rivayetlerin,ne de sünnet olduğu iddia edilen şeylerin günümüze kadar sağlıklı bir şekilde geldiğini hiç kimse iddia edemez. İddia edilecek olsaydı, İslam aleminde dört mezhebin yerinin ne olduğunu izah edemezdik.)

c) Namazın vakitleri belli olan bir farz olduğu. Hatta Hud suresi,İsra suresi ve diğer surelerde namaz vakitlerinden bahsedildiği.

aorskaya
20. November 2012, 11:54 AM
(Buna benim acizane bir tenkidim olacak: Dinden,imandan haberi olmayan ümmi bir insan eline Kur'an geçip te okuduğunda bu kelimelerin halen uygulanan rüku,secde olarak anlamaz. Ki, bizim de bu şekilde anlamamamız gerekir. Böyle anlarsak, ataların dinine,geleneklere uymuş oluruz. Eğer Kur'an evrelsel ise, ki öyledir; her topluma,her coğrafyaya hitap eder. Buna savunma olarak, rivayetleri ve peygamberin sünnetlerini ortaya koyarsak hata ederiz.
Zira ne rivayetlerin,ne de sünnet olduğu iddia edilen şeylerin günümüze kadar sağlıklı bir şekilde geldiğini hiç kimse iddia edemez. İddia edilecek olsaydı, İslam aleminde dört mezhebin yerinin ne olduğunu izah edemezdik.)



Sevgili miralay,

Dİnden, imandan haberi olmayan birisi, eline kuranı alıp, samimi olarak onu anlamaya çalışmak koşuluyla, namaz yokturda bulabilir, oruç yokturda bulabilir, veya vardır ama şöyledir diye tamamen yanlış sonuçlarda bulabilir...

Buldukları, gerçekten aklının ürünü ise ve bunları öylece kabul ediyorsa, yani aklının bulduğu yerine, aksine başka şeyleri kabul etmiyorsa; o zaman başka söze gerek bırakmadan bu kimse yeterli olanı yapmış olur.

Çünkü, kuranda herkesten istenen akıl etme ile vardığı sonuç budur, ve rabbimiz kimseye gücünün yetmediğini yüklemeyeceğinden, bu kadarıyla kurtulaşa ermiştir.

Ancak, namaz, oruç, vb. başka şeylerle karşılaştığında ise, kurandan anlayışı bunları karşılaştığı biçimi kabul veya redde zorluyorsa, yine kurandan anladığı üzere devam ederse kurtuluştadır. Ama, kurandan aklının bulduklarına ters başka bir şeye kaydığı anda, tehlike başlar o kimse için.

Bundan sonra ise, akıl ve kuran işbirliğine aykırı davranışlar arttıkça, kötülükleri ağır basmaya başlar. Ama, kuran akıl dostluğu uygun şekilde yaşandıkça, o kimseye korku olmamaktadır.

selamlarımla,
aorskaya

bartsimpson
21. December 2012, 11:18 PM
Sevgili miralay,

Dİnden, imandan haberi olmayan birisi, eline kuranı alıp, samimi olarak onu anlamaya çalışmak koşuluyla, namaz yokturda bulabilir, oruç yokturda bulabilir, veya vardır ama şöyledir diye tamamen yanlış sonuçlarda bulabilir...

Buldukları, gerçekten aklının ürünü ise ve bunları öylece kabul ediyorsa, yani aklının bulduğu yerine, aksine başka şeyleri kabul etmiyorsa; o zaman başka söze gerek bırakmadan bu kimse yeterli olanı yapmış olur.

Çünkü, kuranda herkesten istenen akıl etme ile vardığı sonuç budur, ve rabbimiz kimseye gücünün yetmediğini yüklemeyeceğinden, bu kadarıyla kurtulaşa ermiştir.

Ancak, namaz, oruç, vb. başka şeylerle karşılaştığında ise, kurandan anlayışı bunları karşılaştığı biçimi kabul veya redde zorluyorsa, yine kurandan anladığı üzere devam ederse kurtuluştadır. Ama, kurandan aklının bulduklarına ters başka bir şeye kaydığı anda, tehlike başlar o kimse için.

Bundan sonra ise, akıl ve kuran işbirliğine aykırı davranışlar arttıkça, kötülükleri ağır basmaya başlar. Ama, kuran akıl dostluğu uygun şekilde yaşandıkça, o kimseye korku olmamaktadır.

selamlarımla,
aorskaya

Bu konu bana eski bir anımı hatırlattı;

Hristiyan bir arkadaşla aynı otelde çalışıyoruz islamı merak etti öğrenmek için bana sordu bende diyanetten gittim ingilizce bir kuran aldım ve ona verdim "oku" dedim "ama abdest" " şehadet" "bunlar olmadan olur mu?" dedi.

ben de kuranı açıp ilk ayetini okudum ona

"Read in the name of your Lord Who created."

ve oda okudu.....

Hristiyan misyonerlerin çalışma sistemlerini inceleyin, sonra dönüp birde islamı öğrenmek isteyen insanlarımıza ve insanlara yaptığımız eziyetlere bakın.

Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bakara, 2/185)

Allah uğrunda hakkıyla cihat edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiç bir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim'in dinine uyun. Allah sizi hem daha önce hem de bu Kur'an'da Müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır! (Hacc, 78)

Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez (Maide, 6)

aorskaya
22. December 2012, 05:21 PM
Hristiyan misyonerlerin çalışma sistemlerini inceleyin, sonra dönüp birde islamı öğrenmek isteyen insanlarımıza ve insanlara yaptığımız eziyetlere bakın.

Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bakara, 2/185)

Allah uğrunda hakkıyla cihat edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiç bir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim'in dinine uyun. Allah sizi hem daha önce hem de bu Kur'an'da Müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır! (Hacc, 78)

Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez (Maide, 6)

Sevgili bart,

Misyonerlerin, yehova şahitlerinin insanları kendi içlerine çekme çabalarına yakınen tanık olan ve kullandıkları teknikleri genel olarak öğrenme şansına sahip olan biri olarak, yukarıdaki kıyasınızı ve vardığınız sonucu çok doğru buluyorum.

Müslümanlar, artık, siz kuranı anlamazsınız, onu alimler anlar, size anlatır, sizde ona göre yaşarsınız diyen (z)alimlerin farkına varmalı, bunu labul eden cahili zihniyetten kendilerini kurtarabilmelidirler.

İnşallah herkes, anlamadıkları şekliyle arapça mırıldanmaların kendilerine fayda sağlamadığını görerek, anlayabileceği herhangi bir meal yada meallerle kurandakileri öğrenmeye ve ona göre yaşamayı hayatlarına geçirebilirler.

Yoksa, bu zalimlere inanırken, misyonerleri neden dışladıklarını önce kendilerine sonra da bizlere açıklamaya çalışsınlar.

selamlar,
aorkaya