PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Güncel Haberler ;Yurttan ve Dünyadan Sıcak Gelişmeler.


sevginur
5. November 2012, 07:32 AM
Şemdinli’de patlama!

Hakkari'nin Şemdinli ilçesi girişinde zırhlı polis aracının geçişi sırasında başka bir araçta patlama meydana geldi. Patlamada 11 yaşındaki bir çocuk hayatını kaybetti.


Şemdinli Emniyet Müdürlüğü'ne ait zırhlı aracın ilçe girişindeki Beşevler Mahallesi mevkisinden geçişi sırasında, bomba yüklü başka bir araçta patlama meydana geldi.

İlk olarak Başbakan Erdoğan'ın duyurduğu patlamanın sonuçlarıyla ilgili, Hakkari Valiliği yazılı bir açıklama yaptı: 11 yaşındaki çocuk öldü, 2'si ağır 26 kişi yaralandı.
Reklam

Valilik, patlamanın, polis aracının düğün yapılan bir alanın yakınından geçtiği sırada yaşandığını, 11 yaşındaki Faris Demircan'ın düğüne katılanlar arasında olduğunu duyurdu.

Yaralılardan sağlık durumu ciddiyetini koruyan İbrahim Demir'in Yüksekova Devlet Hastanesin'de, Burhan Kaya'nın ise askeri helikopterle kaldırıldığı, Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındığı öğrenildi.

Patlamanın ardından olay yerinde geniş çaplı inceleme başlatan güvenlik güçleri, ilçeye giriş çıkışları kontrol altında tutuyor.

"SİVİL KAYIPLAR MEYDANA GELDİ"
Başbakan Erdoğan, olay henüz tazeyken, partisinin Kızılcahamam'daki kampının bitişinde patlamayla ilgili şunları söyledi:

''Bu terör saldırısında polis aracı zarar görmezken bir yavrumuz hayatını kaybetti, 18 vatandaşımız ise yaralandı. Bu alçakça saldırı, bir düğün mahallinin hemen yanı başında olduğundan maalesef sivil kayıplar meydana geldi. Bu yavrumuz 11 yaşında hayatını kaybetti.

Terör örgütü alçakça yüzünü bir kez daha ortaya bu hain saldırıyla koymuş oluyor biz de tabii ki bunu şiddetle kınıyor, şiddetle lanetliyoruz. Hayatını kaybeden yavrumuza Allah'tan rahmet ve ailesine sabırlar dilerken yaralı kardeşlerimize de Rabbimden şifalar temenni ediyorum''
Kaynak:haber.mynet.com

sevginur
5. November 2012, 07:39 AM
ABD’yi vuran Sandy Kasırgası ardında binlerce evsiz bıraktı.

Sandy kasırgasının ardından Amerikalılar şimdi de soğukla mücadele ediyor. Isınma sistemi çalışmadığı, elektrikler olmadığı için, kasırgada ayakta kalan evler de oturulamaz hale geldi. New York'ta hava sıcaklığı gece 1 dereceye kadar düştü.

New Jersey'de 2 ceset daha bulundu. Birinin soğuktan donarak öldüğü belirlendi. Böylece kasırgada ölenlerin sayısı 112'ye yükseldi.

New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, sadece New York'ta eve ihtiyacı olanların sayısının 30-40 bini bulduğunu söyledi.

Bloomberg, ellerinde bu insanların ihtiyacını karşılayacak miktarda ev bulunmadığını belirtti.

New York'ta binlerce kişi okullarda oluşturulan geçici sığınaklarda yaşıyor. Evlerinde kalmakta ısrar edenler için kentte 25 bin battaniyenin dağıtımına başlandı.

Kentte yağmalama olaylarından korkuluyor. Gece olduğunda elektriklerin olmadığı mahallelere korku havasının hakim olduğu bildiriliyor.

Akaryakıt Sıkıntısı Hat Safhada

Sandy'nin vurduğu bölgelerde yaşanan en önemli sorunlardan biri de akaryakıt sıkıntısı.

Bölgeye akaryakıt sevkiyatında büyük güçlük çekiliyor. Çok sayıda benzin istasyonu kapalı.

Açık olanların önünde de uzun kuyruklar oluştu. Benzini olan istasyonlarda bile, elektrik olmadığı için pompaların çalışmadığı bildiriliyor.

http://www.trthaber.com/resimler/136000/137349.jpg (http://www.trthaber.com/foto-galeri/soguktan-olumler-basladi/2036/sayfa-5.html)

ABD’yi vuran Sandy Kasırgası ardında binlerce evsiz bıraktı.

http://www.trthaber.com/resimler/136000/137360.jpg (http://www.trthaber.com/foto-galeri/soguktan-olumler-basladi/2036/sayfa-16.html)

http://www.trthaber.com/resimler/136000/137367.jpg (http://www.trthaber.com/foto-galeri/soguktan-olumler-basladi/2036/sayfa-22.html)


http://www.trthaber.com/resimler/136000/137371.jpg (http://www.trthaber.com/foto-galeri/soguktan-olumler-basladi/2036/sayfa-25.html)

Kaynak;trthaber.com

hiiic
5. November 2012, 08:46 AM
PKK çok büyük bir fitnedir, doğu milletini dağlarda insanlık dışı yaşam ve ölüme zorlayan apaçık şeytanların organize ettiği cehennem, ateş yoludur...

Bakın, ateist sitelerinde aleyhte aleyhte bilip bilmeden yazıp çizdikleri, islamı barbar göstermeye çalıştıkları ve zaten günümüz geleneksel müslümanlarının da anlayamadıkları ayetler nasıl anlam kazanıyorlar.


Bakara 191
Onları yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa siz de onları öldürün. İşte kafirlerin cezası böyledir.

Bakara 193
Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.

Nisâ 91
Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik.

Tevbe 47
Eğer içinizde (sizin tarafınızda olsaydı, Türk Askeriyesne çalışsalardı) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı. İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır. Allah zalimleri gayet iyi bilir.

v.s.

Bulundukları yerde imha edilmeleri gerekli... Elleriyle vergilerini ödeyene kadar şiddetle cezalandırılmalı. Eğer adam olurlarsa o ayrı...

raven
5. November 2012, 03:15 PM
Doğu milleti yada Doğulu tabiri yanlış bir tabirdir.doğulu derken kürtleri kasdediyorsanız,bunu yazan arkadaş bilsin ki doğuda sadece kürtler yaşamıyor.Erzurum,Elazığ,Erzincan,Iğdır,Malatya ve Kars ın büyük bir bölümünde popülasyon olarak Türkler kürtlerden daha fazla.Bitlis,Van ,muş hatta Tuncelidede Türk nufus var.Doğulu tabiri kullanırken Aslında kürtleri kasdediyorsunuz ama buralarda yaşayan Türklerin bu laf çok zoruna gidiyor.Çünkü doğulu diyince herkes kastediliyor.

aorskaya
5. November 2012, 04:42 PM
Doğu milleti yada Doğulu tabiri yanlış bir tabirdir.doğulu derken kürtleri kasdediyorsanız,bunu yazan arkadaş bilsin ki doğuda sadece kürtler yaşamıyor.Erzurum,Elazığ,Erzincan,Iğdır,Malatya ve Kars ın büyük bir bölümünde popülasyon olarak Türkler kürtlerden daha fazla.Bitlis,Van ,muş hatta Tuncelidede Türk nufus var.Doğulu tabiri kullanırken Aslında kürtleri kasdediyorsunuz ama buralarda yaşayan Türklerin bu laf çok zoruna gidiyor.Çünkü doğulu diyince herkes kastediliyor.

Kürtler kastedilince haksızlık olmuyormu peki raven kardeşim? Türkler canımızı acıtırken, Kürtler olarak herkesi toptan töhmet altında bırakınca canımız acımıyormu?

Sanırım, buna dikkat etmeden yazdın... Türk, kürt yada başkası... Önce insan...

selamlar,
aorskaya

aorskaya
5. November 2012, 04:45 PM
PKK çok büyük bir fitnedir, doğu milletini dağlarda insanlık dışı yaşam ve ölüme zorlayan apaçık şeytanların organize ettiği cehennem, ateş yoludur...

***

Bulundukları yerde imha edilmeleri gerekli... Elleriyle vergilerini ödeyene kadar şiddetle cezalandırılmalı. Eğer adam olurlarsa o ayrı...

Bu pkk lılar ne yaparlarsa adam olmuş sayılırlar. Aksi halde yine imha edilmeleri neye göre gerekir?

selamlar,
aorskaya

hiiic
5. November 2012, 05:45 PM
Almanya da yaşayan bir Türk nasıl yaşıyor, nasıl almanların ülkesine, milletine, huzuruna saygı gösteriyor, vergisini veriyor ise...

ister kürt olsun ister arap. ister laz olsun ister çerkez.
Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine muhalefette aşırıya gidenlerin cezası bulundukları yerde öldürülmeleridir. Kendi elleriyle vergilerini verir hale gelene kadar onlarla savaşmak farzdır. Özellikle kendisini PKK diye tanımlayan örgüt, çoluk cocuk, kadın yaşlı demeden öldüreceği merhametten nasipsiz bir hal aldığı için, bu dünyadaki cezaları bir tarafa, ahirette en acıklı azabı tadacak, kendi merhametsizliklerine karşılık hicbir merhamet görmeyecekler...

Onlar HAYVAN gibidir, hatta HAYVANDAN daha aşağı...

aorskaya
5. November 2012, 06:51 PM
1-Almanya da yaşayan bir Türk nasıl yaşıyor, nasıl almanların ülkesine, milletine, huzuruna saygı gösteriyor, vergisini veriyor ise...

ister kürt olsun ister arap. ister laz olsun ister çerkez.

2- Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine muhalefette aşırıya gidenlerin cezası bulundukları yerde öldürülmeleridir. Kendi elleriyle vergilerini verir hale gelene kadar onlarla savaşmak farzdır. Özellikle kendisini PKK diye tanımlayan örgüt, çoluk cocuk, kadın yaşlı demeden öldüreceği merhametten nasipsiz bir hal aldığı için, bu dünyadaki cezaları bir tarafa, ahirette en acıklı azabı tadacak, kendi merhametsizliklerine karşılık hicbir merhamet görmeyecekler...

Onlar HAYVAN gibidir, hatta HAYVANDAN daha aşağı...

1-Almanya da yaşayan bir Türk nasıl yaşıyor, nasıl almanların ülkesine, milletine, huzuruna saygı gösteriyor, vergisini veriyor ise...

ister kürt olsun ister arap. ister laz olsun ister çerkez.

Buradaki kürtlerin durumu, Almanyadaki Türklerin durumu ile aynımıdır? Milli mücadele de, kurtuluş mücadelelerinde kürt-türk aynı cephede yer almadımı? benmi yanlış biliyorum? Kürtleri, bu ülkede yabancı görmeyelim.

Kürtler, mücadelelerde birlikte, ulusalcılık anlayışına kadar kardeşdiler. Sonra, nasıl oldu da onlara ayrımcılık başladı, haksızlıklar yapılabildi, bunlardan haberiniz varmıdır? (Kürtlerin hakkının teslim edilmesi ile pkk nın savunulduğu sakın sanılmasın. Çünkü pkk kürtleri temsil etmiyor ve bir terör örgütüdür.)


2- Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine muhalefette aşırıya gidenlerin cezası bulundukları yerde öldürülmeleridir.

1- Bu ülkenin milli değerleri nelerdir?
2- Bu ülkenin manevi değerleri nelerdir?
3- Bunlarda aşırıya gitmek nasıl oluyor?
4- Ülkenin milli ve manevi değerlerine aşırı muhalefette (yıkım denmemiş) görüldüğü yerde öldürülmelerine ilişkin beşeri kanunmu vardır, ilahi kanunmu vardır?
5- Ülkenin milli veya manevi değerlerini kimler belirliyor ve yetkilerini nereden alıyorlar?
6- Bir tarafta "leila" da veya "reina" da (eğlence mekanlarıdır) çılgınca eğlenmekten, alkol komasına kadar içmelerden, uçuk tüketim ve davranışlardan yorgun düşenler olurken, aynı zamanda, mahalle pazarlarından, çöplerden, ekmek, sebze, meyva gibi gıda toplamaktan bitkin düşen insanların ortak milli değerleri ve manevi değerleri olabilirmi? olabilirse nasıl?

Selamlar,
aorskaya

raven
5. November 2012, 07:19 PM
Kürtler kastedilince haksızlık olmuyormu peki raven kardeşim? Türkler canımızı acıtırken, Kürtler olarak herkesi toptan töhmet altında bırakınca canımız acımıyormu?

Sanırım, buna dikkat etmeden yazdın... Türk, kürt yada başkası... Önce insan...

selamlar,
aorskaya

Sevgili aorskaya,
Bu platformda bu konuyu tartışmak gibi bir niyetim yok.Allah biliyor bu sitede bulunma sebebim sadece ilmimi artırmak kur'anı daha iyi anlamaya çalışmak.Yoksa bu gibi şeyleri tartışacak site çok.

Yazımı bir daha okursan söylemimde art niyet olmadığını görürsün.Ama yinede seni alındıracak bir şey buldunsa affına sığınırım.

Benim insanların dikkatini çekmek istediğim konu şu ;bende doğulu tabirini çok kullanırdım.Bu tabiri kullanırken kürtleri kastederdim.Benim Erzurum lu olan arkadaşlarım ki kendileri Dadaş tır.Yani katıksız Türktür.Bu arkadaşlarım bu tabiri kullanmama çok kızarlardı.Kardeşim biz Türküz doğuda yaşıyor olmamız Kürt olduğumuz manasına gelmez derlerdi.Bende bu konuda bir araştırma yaptım ve dediklerinde haklılık payı buldum.Yani adamlar diyor ki kardeşim ben öz be öz Türküm niye bana kürt diyorsun.

Benim yazımda ben doğulu terimini yanlış bulduğumu söylüyorum .Ve Kürt demekten çekinmiyorum.Çünkü Kürt olmak ayıp bir şey değil!
Kürtlerin vatan savunmasında nasıl kahramanlıklar yaptığını elbet biliyorum ve takdir ediyorum.Hatta bazı arkadaşlarımın tabansızlık yapıp kaçarken Kürt arkadaşlarımın bayrağı ve vatanı nasıl savunduklarınada şahit oldum.

Irkçılık dünyanın en bayağı fikirlerinden birisidir.Kimse anasının karnından doğarken ne olacağı seçimini yapmıyor.Velev ki bu seçim yaptığımız konular olsa bile.Bu bağlamda insanı rengi dili dini mezhebi nedeni ile aşağılamak hakir görmek en hafif deyimi ile insanlık suçudur.Yüce Allah ın böyle bir şeyi hoş göreceğinide sanmam.

sevginur
5. November 2012, 09:15 PM
Hama Kan Gölü: En Az 250 Ölü

http://www.haberler.com/haber-resimleri/848/suriye-kan-golune-dondu-156-olu-3519167_o.jpg


Suriye muhalefeti temsilcileri, bu gece Hama vilayetinin Taramseh kasabasında, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu az 250 kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü bildirdi. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, Devlet Başkanı Beşşar Esed’e bağlı askerlerin düzenlediği operasyonlarda, güvenlik güçleri ve Şebbiha milislerinin ateş açması sonucu 250 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Muhalif Hama Devrimci Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Taramseh’te bugün 220′den fazla insan öldü. Esed’e bağlı tanklar ile helikopterlerden yapılan saldırılar, Şebbiha milislerinin köye girmesi ve top ateşi sonucu öldüler. Şebbiha milisleri, bazı aileleri aleni bir şekilde kafalarına ateş ederek infaz etti” denildi. Taramseh’teki saldırılardan kaçan muhaliflerden Fadi Sameh, “Yerleşim birimlerinin etrafı Esed’e bağlı güçler ile sarıldı ve halkı öldürmeye başladılar. Bütün evler bombardımanda yıkıldı ve yakıldı. Her aileden insanlar öldürüldü. Elimizde çok sayıda katledilmiş kadın, erkek ve çocuklara ait isimler var. Cesetler bir camiye götürüldü” dedi. Bir diğer muhalif örgüt Hama Devrimcileri Birliği’nden Ahmed adlı bir aktivist, 220′den fazla kişinin öldüğünü, 20 kişinin kimliklerini tespit edebildiklerini, 60 cesedi camiye taşıdıklarını kaydetti. Ahmed, tarlalarda, evlerde ve nehirlerde çok sayıda ceset olduğunu, insanların bombardımandan kaçmaya çalışırlarken hayatlarını kaybettiklerini ifade etti. Suriye Milli Konseyi de, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin acil bir şekilde harekete geçmesini istedi. Suriye devlet televizyonu, Taramseh’teki çatışmalarda 3 askerin öldüğünü duyurdu. Haberde, Hama’da yaşanan kanlı olaylardan “silahlı terörist gruplar” sorumlu tutuldu. Bölgeye 1982 yılında Hafız Esed tarafından saldırılmış ve yaklaşık 20 bin kişi can vermişti.

Antalya internet haber.com

hiiic
5. November 2012, 09:28 PM
Esadın sonunu hiç iyi görmüyorum, onun askerlerininkileri de.

Mü’min 47
(Kafirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.

az bi süre dünya menfaati için insan öldürdüler, büyük vebali yüklendiler..
esad ve ordusunun yeri Alevli ateştir..

sevginur
5. November 2012, 09:34 PM
Esadın sonunu hiç iyi görmüyorum, onun askerlerininkileri de.

Mü’min 47
(Kafirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.

az bi süre dünya menfaati için insan öldürdüler, büyük vebali yüklendiler..
esad ve ordusunun yeri Alevli ateştir..

Ayetlerden delillerden bir haberler.. kör sağır dilsiz kavmin insanları cevrelerindeki ayetleri okumazlarmı görmezlermi Allah islah eylesin denirmi bu katillere bilemiyorum

hiiic
5. November 2012, 10:43 PM
"yok doğulu deme yok kürt deme" faso fiso yukarıda yine malum gereksiz kişilerce gereksiz de bir tartışma yapılmış. Ne demek istedikleri ne anlatmak istedikleri belli olmayan boş muhabbeti bir kenara bırakalım da, habere dikkat edelim.

Doğulunun kim olduğu önemli değil, ben insanları etnik kökenlerine göre ayırmıyorum, coğrafi yaşam yerlerine göre ayırdım ki bu bilimsel bir ayrım. Ona bile kulp taktınız, onu bile eleştirmeye çalıştınız ya ne diyim. Allah ıslah etsin.

http://sphotos-a.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash3/527310_442130869182560_817359785_n.jpg


Hakkari'nin Şemdinli İlçesi şehir merkezine çok yakın bir bölgeye bırakılan bomba yüklü araç dün akşam saatlerinde devriye görevi yapan polis aracının geçişi sırasında patlatılmıştı. Terör örgütünün düzenlediği saldırıda 11 yaşındaki Faris Demircan hayatını kaybetmiş,
18 vatandaş da yaralanmıştı. Saldırı nedeniyle birçok ev ve işyerinin camları kırılırken, patlamaya yakın bölgelerdeki araçlarda da hasar meydana geldi.
AİLEDEN BDP'LİLERE TEPKİ

Sivillere yönelik son yılların en büyük saldırısı olarak kayda geçen olayda hayatını kaybeden Faris Demircan'ın ailesi Şemdinli şehir merkezindeki evlerinde taziyeleri kabul ediyor. Aile dostları ile yakınlarıyla oturan Demircan ailesine BDP Hakkâri Milletvekili Esat Canan'ın aralarında bulunduğu bir grup BDP'li taziye ziyaretine geldi. Başsağlığında bulunmak için gelen BDP'lilere Demircan ailesinin fertleri büyük tepki gösterdi. Demircan ailesi "Oğlumuzu siz katlettiniz, buradan gidin" diyerek tepki gösterdi.
SAKİNLEŞTİRMEYE ÇALIŞTILAR

Bazı BDP'liler aile fertlerini sakinleştirmeye çalıştı ve milletvekili Canan'ın eve girmesine izin verilmesini istedi. Demircan ailesi bu talebi de sert sözlerle reddetti. Bunun üzerine BDP heyetinde bulunanlar araçlarına binerek taziye evinden ayrılmak zorunda kaldı.

sevginur
5. November 2012, 10:58 PM
CHP'den Erdoğan'a sünnete uygun bıyık eleştirisi

CHP'li İnce; "Türkiye'de son yıllarda siyasette yükselmenin anahtarını 'tarikata bağlılık, Başbakan'a yağcılık ve sünnete uygun bıyık' olarak tanımlayan İnce, "Biz böyle ortamda korkmayacağız, biat etmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz." dedi.

İZMİR'DE DE BAŞBAKAN'I VE HÜKÜMETİ ELEŞTİRDİ
Uşak'tan İzmir'e geçen CHP Grup Başkanvekili ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Karabağlar Belediyesi tarafından düzenlenen '89. Yılında Cumhuriyet ve Demokrasi' konulu panelde konuştu. İnce, konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Hükümeti'ne yüklendi.
AK Parti'yi 'Beş parmağın yanından çıkmış 6. parmak' olarak tanımlayan İnce, şöyle konuştu:
"Acaba Cumhuriyet tehlikede mi? Biz mi abartıyoruz? Telaş içinde miyiz, yanlış mı düşünüyoruz? Biz, Adalet Partisi ile rakip olduk DYP, MHP, ANAP ile rakip olduk. Biz kazanmadık, onlar kazandı. Türkiye'de siyasi partiler bir elin parmakları gibiydi. Ama bunlar yandan çıkmış 6. parmak gibi. Bunlar tehlikeli, bunlar yaptıkları işin kutsal olduğuna inanıyor. Moğollara benziyor, fethediyor, yakıyor, yıkıyor, diz çöktürüyor ve yaptıkları işin kutsal olduğuna inanıyor. Osmanlı kurulduktan sonra Moğollar geldi Osmanlı'yı yendi. 1413'e kadar Osmanlı Fetret Devri'ni yaşadı. Bu dönemde Osmanlı dağılmıştır. Türkiye'de on yıldır Fetret Devri yaşıyoruz. Bunlar yenilir mi? Umutsuz muyuz? Bunları 2002 den beri yenemedik. Recep Tayyip Erdoğan 1986'da milletvekili adayıydı sandığın dibinde kaldı, 1989'da Beyoğlu Belediye Başkan adayıydı sandığın dibinde kaldı. 1991'de 1. sıra milletvekili adayıydı. Tercihli sistem vardı, yine sandığın dibinde kaldı. Bizim Recep Erdoğan'ı o günlerine geri göndermemiz lazım."
'BİZ MEYDANLARDA KURULDUK'
CHP'nin savaş meydanlarında, AK Parti'nin ise beş yıldızlı otellerde kurulduğunu, iki parti arasındaki en büyük farkın da bu olduğunu belirten İnce, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biliyorsunuz dindarlar, dindar geçinenler ve dinden geçinenler var. Müslümanlar da ikiye ayrılıyor. Bizim gibi kalu beladan beri Müslümanlar var bir de Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra Müslüman olanlar var. Bizim ilk farkımız şu; Bizim partimizin kurucuları Atatürk ve arkadaşlarıdır. Kurtuluş Savaşı bittikten sonra Fevzi Çakmak ile araları açılmıştır. Fevzi Çakmak ayrılıp başka parti kurmuştur ama hiçbir CHP'li kalkıp ona hakaret etmez. Biz onlara saygı duyarız. Ama onlar İsmet Paşa'ya hakaret ediyor. İsmet Paşa partimizin kurucusu, öleli 40 yıl oldu, evlatları miras için birbirine girmedi, sizin Hoca öleli iki yıl oldu çocukları birbirine girdi. İkinci farkımız; biz cephelerde kurulduk bu nedenle Cumhuriyet Bayramı'nı meydanlarda kutlarız. Onlar beş yıldızlı otellerde kuruldular o nedenle de Cumhuriyet Bayramı'nı pastanede kutluyor. Biz Cumhuriyet Bayramı'nı yürüyerek kutlamayı severiz, onlar yürütmeyi sever. Onlar ABD'den biz Allah'tan korkarız, onlar Recep Tayyip Erdoğan'a dokunmayı ibadet sayar. Onların çocukları polisi hizaya çeker, bizim çocuklarımız biber gazına direnmeyi öğrenir. Onlar Recep Tayyip Erdoğan'ı tek adam olarak kurultay salonlarına pop sanatçısı gibi sokar, bizim liderimiz halkın arasında dolaşır."
'CANDAN KONUŞUNCA KÜFÜRLÜ, CAMDAN KONUŞUNCA KÜLTÜRLÜ'
Türkiye'nin dış politikasının hiçbir hükümet zamanında bu kadar ucuzlamadığını ifade eden İnce, AK Parti'nin dış politikayı mezhep üzerinden yürüttüğünü ileri sürdü. İnce, "Akılları o kadar basıyor. Dış politikamız bu kadar ucuz mu? Tayyip bize 'Esat'la bunlar aynı mezheptendir' diyor. Ertesi gün kalktım ben konuştum sonra bana cevap verdi. Kendisi candan konuşamaz camdan konuşur. Candan konuşunca küfürlü camdan konuşunca kültürlü konuşur. Bir gün cam bozuldu ortada kaldı. Ben de buradan soruyorum. Siz Obama ile aynı mezhepten misiniz ki aynı politikayı güdüyorsunuz? Ben, Meclis'te Esat'ın canı cehenneme, Obama'nın da canı cehenneme dedim. Sen Obama'ya canın cehenneme diyebilir misin? Diyemezsin. Sende güvercin kadar yürek olsa dersin ama diyemiyorsun. Ben buradan bir kez daha söylüyorum. Esat'ın da canı cehenneme, Obama'nın da canı cehenneme, senin de canın cehenneme" diye konuştu.
'AYAKTA DURAMAZLAR'
Bütçe açıkları nedeniyle de hükümete yüklenen Muharrem İnce, bütçedeki açığın vatandaşlardan çıkartılmaya çalışıldığını anlatarak, açığın asıl nedeninin hükümet olduğunu dile getirdi. İnce, "Maliye Bakanı 2013 Bütçesi hazırlıklarını anlatırken `açık var diyor, terörle mücadele ettik' diyor. Bunu söyleyeceğinize Meclis'te 13 bin Euro'ya kaç danışman çalışıyor? Libya'ya kaç bavul para gönderdiniz. Başbakan'ın bir uçağı vardı nasıl 7 uçak oldu? Bin 500 korumanız vardı 2 bin 500 mü oldu? Başbakan korumasız gezemez. Bakmayın siz onun işçiye, çiftçiye kabadayılık yaptığına o korumaları olmadan kapıya bile çıkamaz. Zannetmeyin ki sizi düşünen bir anlayış var. İngiliz viski şirketlerinin vergi borcunu affetti mi, bunu biri çıksın açıklasın. Başbakan, Blair ve Cameron ile anlaşma yaptı ve İngiliz viski şirketinin 500 milyon dolar vergi borcunu af edeceğini söyledi. Adamlar özel uçakla geldiler, anlaştılar ve torba yasanın içinde geçirdiler. Bunlar içkiyi sevmez ama ondan para kazanır. Alkol bizim dinimizde haramdır içen sarhoş olur. Yetim hakkı yemek te haramdır ama sarhoş olmazsın. Yetim hakkı yemekten sarhoş olunsaydı AKP'lilerin hiçbiri ayakta duramazdı. O yüzden CHP Tüzüğü'nün bana verdiği yetkiye dayanarak hakkımızı size helal etmiyoruz" dedi.
AÇIKLAYABİLİYORSAN AÇIKLA
TBMM'de kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun amacının askeri darbeleri araştırmak olmadığını, AK Parti tarafından yapılan sivil darbeye kılıf hazırlamak için komisyon kurulduğunu ileri süren İnce, şöyle devam etti:
"Komisyon üyesi bir AKP milletvekili bir medya patronuna 28 Şubat sürecinde devletten kredi alıp almadığını soruyor. Ben de soruyorum Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken hangi medya patronuna belediyenin imkanlarını peşkeş çektin? Altı üstü dört ay hapis yattın üstelik mahkemeden hüküm giyerek yattın demokrasi kahramanı oldun bizim Balbay 4 yıldır içerde. Koşullarınız da aynı değil, Balbay'ın ki çok daha ağır. Sen balık, kebap partileri yaptın. Bir konuşmasında konuşmasında 1980'den önce Metris'te yattığını söyledi. Araştırdım Metris 1981'de açılmış. Darbeden önce Metris yok. Bu ülkede darbeler solculara yapılmıştır. Sana ne oluyor. Sen o zaman İETT'de top oynayıp bisküvi satıyordun, bizim arkadaşlarımız işkence gördü. Bütün işkence aletlerinin ayrı ayrı ismi vardı. O işkenceciler de bugün kendini Müslüman olarak tanıtıyor."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a birtakım sorular sorduğunu ancak herhangi bir açıklama alamadığını ifade eden İnce, "Sayın Başbakan, 27 Nisan 2007 gecesi saat 23.20'de e-muhtıra siteye kondu. Sen o saatten sonra hangi iş adamıyla ne görüşmesi yaptın? Bir şey biliyorum ki konuşuyorum. Başbakan bizim telefonları dinlediği için biliyor bizim böyle bir gücümüz yok. 27 Nisan'da ne görüştün hangi işadamıyla? Yine soruyorum o bildiriyi yazan kişiyle Dolmabahçe'de ne görüştün? Hangi medya patronuna kredi verdin? Hangi gazetenin manşetine televizyonun haber bültenlerine müdahale ettin? 12 Haziran 2011 seçimlerinden önce Yalova'da kaç kişiye telefon açtın `Bunu seçtirmeyin, ne yapın yapın 2-0 yapın bunu mecliste görmek istemiyorum' dedin, onlara ne vaat ettin? Bütün bunlara rağmen, örgütünü paraya boğmana rağmen Yalovalılar seni sandığa gömüp beni Meclis'e gönderince 'Kahretsin yine başaramadık' dedin mi demedin mi?"
"BİAT ETMEYECEĞİZ"
Türkiye'de son yıllarda siyasette yükselmenin anahtarını 'tarikata bağlılık, Başbakan'a yağcılık ve sünnete uygun bıyık' olarak tanımlayan İnce, "Biz böyle ortamda korkmayacağız, biat etmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Yandaş medya saldıracak, çocuklarınıza iş bulamayacaksınız hatta sizi de işten çıkartacaklar o günlerde hep Mustafa Kemal'i aklınıza getireceksiniz. Elbet CHP'li kardeşim elbet, bu memleketin sokaklarında gezecek hürriyet" diyerek konuşmasını bitirdi.
PANEL ARASI NİKAH
Muharrem İnce'nin konuşmasının ardından panele Dilek Tat ve Ceran Doğan'ın nikahının aynı yerde kıyılması için yarım saatliğine ara verildi. Nikahı, CHP'li Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm kıydı. Karabağlar Belediyesi yetkilileri panelin daha önce Uzundere'de yeni yapılan tesislerde yapılmasının planlandığını, ancak son anda meydana gelen bir aksilik nedeniyle Çalıkuşu Kültür Merkezi ve Nikah Salonu'na alındığını, nikahın tarihinin daha önceden belirlendiği için panelin bölündüğünü ifade etti.
Öte yandan Karabağlar Belediye Meclisi'nin AK Parti'li üyesi Mehmet Çelik'in de paneli ön sıradan izlediği ve İnce'nin konuşmalarını not aldığı gözlendi.
Nikahın kıyılmasının ardından panelin ikinci bölümüne geçildi. Muharrem İnce, programı dolayısıyla ayrılırken Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Engin Önen'in yönettiği panel İzmir Ekonomi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Meltem Caniklioğlu'nun konuşması ile sona erdi.
Habervitrini.com

aorskaya
6. November 2012, 02:48 AM
CHP'den Erdoğan'a sünnete uygun bıyık eleştirisi
..........
.............
...............



Sayın Sevginur,

Buraya alıntıladığınız haber yada aktarmalar için kişisel görüşlerinizi yansıtan yorumlarınızı da ekleyebilirmisiniz?

Bu sanırım buraya alma amacınıza daha uygun düşecektir.

selamlar,
aorskaya

sevginur
6. November 2012, 09:08 AM
Sayın Sevginur,

Buraya alıntıladığınız haber yada aktarmalar için kişisel görüşlerinizi yansıtan yorumlarınızı da ekleyebilirmisiniz?

Bu sanırım buraya alma amacınıza daha uygun düşecektir.

selamlar,
aorskaya

Haklısınız aorskaya..
Vakitle alakalı problemim var zamanla hepsi olacak inşallah..

bu haberi eklerken biatın türkçe sözlük anlamına baktım.
biat; 1. anlamı bir kimsenin egemenliğini tanıma.
2. anlamı tarih osmanlı İmparatorluğu'nda padişah öldüğünde tahta geçecek oğlunun devlet yönetimindeki etkili gruplarca kabul edilip onaylanması.
3-Biat, meşru İslam devletine ve devlet başkanına bağlı kalma sözleşmesi demektir.
Bu günki , geçmişte ve cahiliye geleneklerinde siyasi , tasavufla ilgili her alanda görülebilir neye göre biat etmişler
Yukarıdaki haber birbirilerine muhalefet ederken düşdükleri traji komik söylemleri
ilginç geldi ..

raven
6. November 2012, 09:40 PM
Ben burada bazı arkadaşların aklının bile alamayacağı yerlerde bu terör belasıyla savaştım.Kucağımda arkadaşım şehadet şerbetini içti.Mütevazi davranmayacağım çatışmalarda gösterdiğim başarılarımdan aldığım belgeler var.

Kimse Vatanseverliğimi,Milliyetçiliğimi,Atatürkçülüğümü sorgulayamaz.

Türkiyenin etini her taraftan çekiştirmeye çalışan leş kargalarına inat Türk ün ve Kürt ün bu ülkede beraber yaşayabileceğini herkese ispatlamamız lazım.Çünkü ortak noktalarımız farklı noktalarımıdan daha fazla.Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım.Atılan politik ucuz sloganlar maalesef derdimize derman olamaz.

Kimseyi ötekileştirmeden, hakir görmeden birbirimize saygı duyarak yaşamalıyız.Gidebileceğimiz başka vatanımız yok.

sevginur
7. November 2012, 01:29 AM
60 fare getirene cep telefonu bedava

http://www.islamigundem.com/images/news/45381.jpg

Güney Afrika’da bol yiyecek buldukları Alexandra bölgesinde geceleri evlere girip çocukların ellerini kemiren fareler halka kabus dolu günler yaşatırken bir dernek sorunu çözmek için sıra dışı bir yön



Güney Afrika’nın Johannesburg kentindeki Alexandra bölgesi farelerin işgali altında.

Bir yardım derneği şehrin sokaklarında beslenen fareleri ortadan kaldırmak için halktan yardım istedi ve 60 fare öldürene bir cep telefonu hediye edileceğini duyurdu.

Guardian gazetesinin haberine göre şehrin sokaklarından sızan kanalizasyon suyuna gelen fareler evlere girip çocukların ellerini kemirmeye başladı.

Bölgede faaliyet gösteren Lifeline adlı yardım derneği fare istilasını ortadan kaldırmak için yerel bir cep telefonu üreticisiyle anlaştı.

Halkı tehdit eden fare nüfusu azalırken bazı hayvan hakları savunucuları cep telefonu almak motivasyonuyla fare öldürülmesinin yanlış olduğunu belirterek bu “toplu cinayetler”i “acımasız” olarak nitelendirdi.

islamgündem.com

ilginç haber daha neler duyacağız..

dost1
7. November 2012, 01:57 AM
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Bakınız Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah ne buyurmuş:

"Allah'a ve Elçisi'ne karşı savaşan; bozum yapmaya teşebbüs etmiş olan ve yeryüzünde kargaşa çıkarmaya çalışanların –siz onlar üzerine güçlü olmazdan/onları yakalayıp denetim altına almazdan önce hatalarından dönenler hariç– karşılığı, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama/ arka arkaya kesilmesi, ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onlar için dünyada bir aşağılıktır. Âhirette de onlar için büyük bir azap vardır.
Artık iyi bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir."
(112/5, Mâide/33-34)


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

sevginur
8. November 2012, 11:28 PM
Başörtülü mühendise belge vermeyen TMMOB, 17 yıldır sakala da karşıymış

http://www.muftulukhaberler.com/resimler/2/8889.jpginşaat Mühendisleri Odası (İMO) Genel Merkezi, Bursalı Yüksek İnşaat Mühendisi Nurten Topaloğlu'na başörtülü fotoğraf gönderdiği için 'Serbest inşaat mühendisliği belgesi' (SİM) vermemesini Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) 1995'te aldığı yönetim kurulu kararına dayandırdığı öğrenildi

TMMOB'nun sakallı mühendislere de SİM belgesi vermediği ortaya çıktı. Nurten Topaloğlu'na dün itibariyle 'belgen onaylandı' müjdesi gelirken, belgenin fotoğrafsız olduğu bildirildi. İMO Bursa Şube Başkanı Necati Şahin ise 500 bin mimar, mühendis ve şehir plancısının halen 1938 ve 1954'te çıkan yasalarla idare edildiğine dikkati çekerek, "Böyle bir konuyla gündeme gelmek bizi üzdü." dedi.

Bursa'da kendi firmasını kuran İnşaat Yüksek Mühendisi Nurten Topaloğlu, SİM için yönetim kurulu üyesi olduğu İMO Bursa Şubesi'ne müracaat etmiş, odanın girişimlerine rağmen Ankara'daki oda genel merkezi Topaloğlu'na TMMOB yönetim kurulu kararını gerekçe göstererek 'başörtülü fotoğraf' gönderdiği için belgeyi vermemişti. Mesleki faaliyetlerini sürdürmek için tam bir buçuk aydır belgeyi bekleyen Nurten Topaloğlu'na müjdeli haber nihayet Ankara'dan geldi. Medya da Topaloğlu'nun mağduriyetini gündeme getiren haberlerin yayınlanmasından sonra 5 Kasım 2012 tarihi itibariyle Nurten Topaloğlu'nun projelerini imzalamasını sağlayacak sicil durum belgesi onaylandı.

Konuyla ilgili odada basın toplantısı düzenleyen İMO Başkanı Necati Şahin, Nurten Topaloğlu'nun 5 Kasım tarihi itibariyle belgesinin onaylandığını ve mesleki engelinin kalmadığını söyledi. Topaloğlu'nun başörtülü olduğu için İMO yönetimine seçilmediğini belirten Şahin, "Topaloğlu komitelerde çalışmış, beynini, kalbini, gönlünü ortaya koymuş, çalışmış, didinmiş, işinden, evinden kendi özel hayatından zaman ayırmış gayret edinmiş ve İMO yönetim kuruluna seçilmiş ilk bayan ünvanını almıştır. Topaloğlu kılık kıyafetle değil, master yaparak yüksek mühendis olmuş, meslektaşlarıyla iyi ilişkiler kurmuştur. Komisyondaki görevleriyle yedek oradan da asli yönetim kurulu seçilerek odamıza önemli hizmetlerde bulunmuştur." diye konuştu.

TMOBB 1995'TEN İTİBAREN SAKALINA ÖRTÜSÜNE BAKIP YASAK UYGULUYORMUŞ

Türkiye'de 500 bine yakın mimar, mühendis ve şehir plancıları olduğunu anlatan Şahin, hala bu sıkıntının ana nedeni olan yasalarla yönetildiklerini dile getirdi. 1938 yılında çıkan mimarlık ve mühendislik hakkındaki yasasıyla idare edildiklerini belirten İMO Bursa Şube Başkanı Şahin şöyle devam etti: "Bugün Türkiye'de 500 bine yaklaşan mimar ve mühendis ve şehir plancısı var. Halen bugünde bu sıkıntının ana nedeni olan yasalarla idare edilmeye çalışıyoruz. Halen 3458 Sayılı 1938 yılında çıkmış bulunan Mimarlık ve Mühendislik Hakkındaki Yasa ile idare ediliyoruz. 6235 Sayılı 1954 model TMMOB yasalarıyla idare ediliyoruz. Bunlar en büyük handikabımız. Kentsel dönüşümün gündemde olduğu bu günlerde kentsel dönüşüm hizmetlerinin yüzde 90'nının mimar mühendis ve şehir plancılarını ilgilendirmesine rağmen 1938 ve 1954 yasalarla idare edilmesi en büyük handikabımız. Demokrasimizin yerelleşmesi gerekir. Bugün eğer yerinden yönetim olsaydı bugün bunları konuşmayacaktık, bu tarz sıkıntılarla karşılaşmayacaktık. TMMOB yönetim kurulu bir karar almış; 1995 yılında sakallı ve türbanlı resimlerin kimlik verilmemesini kararlaştırmış. Ömer Faruk Tümer diye bir arkadaşımız var. O da sakalından dolayı kimlik alamadı, kimliğini yenileyemedi. Oldukça modern bir sakalı var ama sıkıntı yaşadı. Nurten Topaloğlu serbest inşaat mühendisliği belgesini almak için bize müracaat etti. Bursa şubesi bu başvurunu kabul etti. Ankara'ya gönderdik. Bizim burada herhangi bir belge verme yetkimiz yoktur. Bütün yetki Ankara'ya aittir."

Belgenin gecikmesiyle birlikte Ankara ile görüşmelerini sıklaştırdıklarını belirten Necati Şahin, üyelerinin mesleğini icra etmesi için ısrarcı olduklarını, Ankara genel merkez ve TMMOB temsilcileri ile sıkça görüşerek konuyu çözdüklerini kaydetti. Şahin, "Nurten kardeşimizin söylediği her şeyin yanındayız. 5 Kasım 2012 Pazartesi tarihi itibariye Nurten kardeşimizin sicim durum belgesi imzalandı. Nurten Topaloğlu projesini imza edecek yetkisini aldı. Dünden itibaren hiçbir şekilde engel kalmadı. Bundan sonra da bu süreç tekrar takip edilecek. Ayın 10'unda tüm şubelerin katıldığı danışma kurulu toplantısı olacak. Bu sıkıntıların olmaması için tekrar tekrar gündeme getirilecek. Bize göre 21. yüzyılda bu konular konuşulmamalıdır. Bu olaylar diyaloglarla çözülmesi gerekir. Sürekli sabrımızı gösterdik, belki 1,5 ay gecikti. Ankara'daki arkadaşlarımız ciddi şekilde 'hayır' almasın diyenler de var. 'İnsan hakkıdır' diyenler de var. Biz sağduyunu hakim olması adına bu şekilde diyaloglarla bu noktaya getirdik. Herhangi bir kardeşimizin bir sıkıntısı yok. Bizde sorun yok. Başı açık kapalı durumu yok. Bu insanların tercihleridir. Kimse kimseye ipotek koyamaz. Nasıl pasaportta nüfus cüzdanında kabul ettiyse o şekilde olmalıdır" şeklinde konuştu.

AYRIMCILIK ÜZÜNTÜ VERİCİ

Nurten Topaloğlu ise kendi firmasını kurduktan sona bu bölgeye ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Başvuru sürecinde sıkıntı yaşadığını vurgulayan Topaloğlu şunları kaydetti: "Bu benim planladığım bir süreç değildi. Benim şube yönetimiyle hiçbir problemim yok. Her görüştüğüm basın mensubuna da aynı şeyi söyledim. Ayrımcılığa karşıyım. Burada insan hakları ihlali söz konusu. İnsanları kılık kıyafetiyle ilgili ayrımcılığa sevke etmek suçtur. Kimliğim türbanlı değil. O zaman yeni mezun olduğum için okulda problemle vardı. O zaman çok fazla önemsemedim. Ama bundan sonra bu konudan taviz vermeyeceğim. Hukuksal olarak gerekeni yapacağım. Belge verilmemiş olsaydı genel merkeze dava açma sürecim olurdu. O konuda hukuksal olarak gereken yapılacaktı."

BELGE FOTOĞRAFSIZ MI?

Nurten Topaloğlu'na gelecek belgenin durumuyla ilgili Şahin şu bilgileri verdi: "Burada Nurten hanım mesleğini icra edecek. Belgesi geçerli. Fotoğrafı dahil mi, değil mi belli değil. Burada 'şekilci' değiliz. Burada mesleğini icra etmesini istiyoruz. Bizim amacımız Bursa olarak müracaat eden üyeye belgesinin verilmesidir."
Müftülük haberler.com

sevginur
8. November 2012, 11:37 PM
http://www.muftulukhaberler.com/resimler/2/8911.jpg
Fransa’da yeni nesil dindar yetişiyor

FRANSA′DA 18-25 YAŞ ARALIĞINDAKİ MÜSLÜMAN GENÇLERİN YÜZDE 30′U BEŞ VAKİT NAMAZINI KILARKEN, YÜZDE 90′I İSE ORUCUNU TUTUYOR.

Fransa’da yeni nesil dindar yetişiyor Fransa’da yapılan son araştırma Müslüman gençler arasında muhafazakârlık oranının giderek arttığını ortaya koydu. Ulusal Demografik Araştırmalar Merkezi (İNED) tarafından gerçekleştirilen araştırmada Fransa’da İslâmın ikinci din olduğuna vurgu yapıldı. Müslüman sayısının 2,1 milyon olduğu belirtilirken bunun Fransa nüfusuna oranının da yüzde 3,2 olduğunun altı çizildi. Müslümanlar içinde düzenli olarak dinî vecibelerini yerine getirenlerin 800 bini bulduğu belirtilirken, özellikle yeni nesil içinde artan muhafazakârlık oranlarına dikkat çekildi. Fransa’da 18-25 yaş aralığındaki Müslüman gençlerin yüzde 30’unun 5 vakit namazını kıldığı belirtilirken, bu oran 40 yaşın üzerindekilerde yüzde 20’ye geriliyor. Yine genç Müslümanların yüzde 90’ı da orucunu tuttuğunu ve helâl gıda tükettiğinin altını çizdi. Araştırmada Fransa’da doğan yeni nesil Müslümanlarda dinî nikâh ve din eğitiminin de önemli yer tuttuğu belirtildi. Katoliklerin sayısı azalıyor

YAPILAN araştırmada Fransa’daki Katoliklerin oranındaki hızlı düşüşe de vurgu yapıldı. 1966’da Fransa’daki Katoliklerin oranı yüzde 80 iken, son yapılan araştırma da bu oran yüzde 51’e geriledi. Katolikler içerisinde Kiliseye düzenli gittiğini söyleyenler ise sadece yüzde 5’de kaldı. Katolik ve Müslümanların karşılaştırıldığı araştırmada düzenli dinî vecibelerini yerine getirdiğini söyleyen Katoliklerin yüzde 65’inin 50 yaşından yüksek olduğu aktarıldı. Müslümanlarda ise dinî vecibelerimi yerine getiriyorum diyenlerin yüzde 75’i 50 yaşından küçük. İNED’in yaptığı araştırma, Fransızlar arasında Ateist oranının da giderek yükseldiğini ortaya koydu. Hiçbir dine inanmadığını söyleyenlerin oranının yüzde 35’e yükseldiği belirtildi. 18-24 yaş aralığındaki gençlerin ise yüzde 63’ü kendisini ateist olarak tanımladı. Fransa’da Protestanların oranının da yüzde 2,1 olduğu belirtilirken Yahudi sayısında da 50 yıl içerisinde fazla bir değişiklik olmadığına vurgu yapıldı.müftülük haber.com

Güzel ve üzücü iki haber dünya islama yönelme mücadelesinde ön ayak olanların yanında engelleyici başka bir fotograf

sevginur
11. February 2013, 08:19 PM
Rusya'da mahkeme kararı ile Said Nursi Bediüzzaman'ın bütün kitapları yasaklandı

Rusya’da Kaliningrad Mahkemesi, Said Nursi’nin 16 kitabını ’aşırı’ olduğu gerekçesiyle sakıncalı bularak yasaklanmasına karar verdi.

RIA Novosti ajansının haberine göre mahkeme kararını adli tıp raporuna dayandırdı. Adli tıp tarafından yapılan ’psikolojik-dilbilimsel’ incelemede, Said Nursi’nin 14 Risale-i Nur kitabıyla iki broşürü, ’Dini nefreti teşvik ettiği ve İslam’a inanmayanların dini özgürlüklerine zarar verdiği’ gerekçesiyle sakıncalı bulundu. Ajans, söz konusu kitapların Kaliningrad’ta oturan ve radikal bir örgüt taraftarı olduğundan şüphelenilen bir zanlının evinde ele geçirildiğini duyurdu.

NURCU ÖRGÜTLERİ YASAKLAMA

Kaliningrad Mahkemesi, Rus Yüksek Mahkemesi’nin 2008 yılında aldığı bir kararla "Nurcu örgütleri" yasaklama kararına dayanarak zanlıyı ’Yasa dışı örgüte üye olmak’ suçundan da yargılama kararı aldı. Mahkemenin son kararıyla, Said Nursi’nin kitapları bütün Rusya çapında yasaklı kitaplar listesine girmiş oldu.



www.internethaber.



Moskova İslâm Üniversitesi Rektörü Marat Murtazin, Rusya’daki İslâmî gelişmeleri anlatırken; “Ateizm artık Rusya’da devlet politikası olmaktan çıktı” dedi. Said Nursî'nin “Rus da dinsiz kalamaz, Kur'ân'la musalâha veya tâbi olur” sözüne Ateizm Rusyanın devlet politasından çıktığına göre bu tesbitin gerçekleşmiş olduğu söylenebilir" ifadesini kullanmış."Bediüzzaman'a göre bir Mümin,"Ateist" olabilir ama Kalben asla “Hıristiyan” olamaz !

Biri Allah için konuşursa dinlerim fıtratım gereği batıl ise kabul etmem duyduklarım kurana uymuyorsa bediüzzaman yada x kişi cüppeli vb isime sahıslara takılı değiliz..Ama bu Fetvalarına uyacak değiliz.
Allah adına konuşanların Allah ın kitabından konuşmalı.dayanağı delili olmayan öğretilerle insanların kafasını karıştırmamalı.
Yüce Allah ayette buyurduğu gibi

"YUNUS 15 Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, kesinlikle büyük bir günün azabından korkarım. diyenlerden olalım

.

merdem
11. February 2013, 09:11 PM
Kur'an'i yasaklamasinlarda kimin kitaplarini yasaklarsa yasaklasinlar hic mühim degil.

Tesadüfen bugün bu satirlara rasladim:

ENTE MEVLANA, FENSURNA.. diye her yatsı namazı sonunda okunan TEK MEVLANAMIZ SENSİN.. sözünü unutup başkalarını kendimize mevlana ilan ederiz,

BEDİ’USSEMAVATI VEL ARD.. deriz, tek bedi’nin, emsalsız, benzersiz bedi’in Allah olduğunu deklare ederiz, sonra çıkar bediüzzamanlar ediniriz kendimize,

Hatta,

Alemlerin yaradılışını Peygamberin yüzü suyu hakkına bağlayanlar, sözlerini tekrar unutup, çıkıp mezhep imamlarına İMAM-I AZAM (en büyük önder)…

derler.. velhasılı,

bir kavramlar karışıklığı alır gider başını..

Bakalım bu ümmet ne zaman ÜMMETEN VESATEN olabilecektir..” http://www.islamibilinc.com/forumlar/alemlerin-efendisi-kim-t7551.html?;