PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kuran'da RUH


Zinedov
25. August 2012, 07:57 PM
Kuran'a göre RUH kelimesi İLAHİ BİLGİ/BUYRUK yani VAHİY anlamında kullanılmıştır. Çeşitli kültürlerde var olan "bedenin ruhu" inancına Kuran'da yer yoktur.

Kavramı anlamak için en iyi yöntem az yorum çok ayettir. Aşağıdaki ayetlerde BÜYÜK HARFLERLE yazılanlara dikkat ediniz:

Kullarından DİLEDİĞİNE melekleri, EMRİNDEN OLAN RUH ile şöyle diyerek indirir: "Gerçek şu: Benden başka ilah yok, o halde benden sakının!" (Nahl 2)

O Refî'dir, dereceleri yükseltendir; arşın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için EMRİNDEN OLAN RUH'u kullarından DİLEDİĞİNE indirir. (Mümin 15)

Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur; yahut da bir resul gönderir de kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O'dur; hüküm ve hikmet sahibi O'dur. İşte böylece sana da EMRİMİZDEN BİR RUH vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. (Şura 51-52)


Ayetlerden anlaşılabileceği üzere "Ruh", Rabbimizin emrinden bize ulaştırılan ilahi bilgiler, buyruklar yani vahiydir. Adem'e üflenen Ruh da yine Kuran'da "Ademe isimlerin öğretilmesi" şeklinde ifade edilmiştir. Canlılık ile ilgisi yoktur. Adem vahiy almadan önce de canlıdır.

"Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp RUHumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın" (Hicr 29)

Yukarıdaki ayette secdenin ne zaman yapıldığına dikkat edelim. Yanıt: "Ruh üflendikten sonra".
Şimdi bir de aşağıdaki anlatıma bakalım.

"Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip: 'Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin.' dedi." (Bakara 31)
"Ve o zaman meleklere: 'Âdem’e secde edin!' dedik, hemen secde ettiler." (Bakara 34)

ALLAHIN EMRİNDEKİ BİLGİ/İLİM o kadar geniştir ki (SONSUZ İLİM) Allah o ilimden bize verdiğinin nispeten azlığını ÜFLEMEK olarak tabir etmiştir. Üflemek ÇOK ÇOK AZ verildiğini, aslının esintisi, yalnızca rüzgarı gibi olduğunu ifade eder. Ruh; Rabbimizin emrinden bizlere ulaştırılan "AZ" bir ilimdir.

Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: "RUH, Rabbimin EMRİNDENdir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir." Yemin olsun, biz dilesek sana vahyetmiş olduğumuzu tamamen gideriveririz, sonra onu elde etmek için bizim katımızda kendine bir vekil de bulamazsın. (İsra 85-86)


"Ruhül emin" de güvenilir bilgi yani kendisinden emin olunan bilgi demektir. Emin(güvenilir), Allahın vahyinin sıfatıdır.

Ve şüphesiz ki bu kesinlikle âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onunla uyarıcılardan olasın diye apaçık bir Arapça lisan ile senin kalbine EMİN RUH (GÜVENİLİR BİLGİ) indi. Ve şüphesiz o, kesinlikle öncekilerin kitaplarında da vardı. Ve İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir Âyet olmadı mı? Ve Biz onu yabancılardan birine indirseydik de bunu o onlara okusaydı onlar buna iman ediciler değillerdi.(Şuara 192-199)


Allah bizleri vahiy ile bilgilendirmiş/desteklemiştir.

Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları KENDİSİNDEN BİR RUH ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir! (Mücadile 22)


Vahiy sayesinde bilmediğimiz bir çok şey öğrendik.

Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar. (Enam 91)

Biz bu Kur'an'ı sana vahyederek, hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen, bundan önce bunlardan tamamen habersiz olanlardandın. (Yusuf 3)

Dedi: "İlim, ancak Allah katındadır. Ben size, bana vahyedileni tebliğ ediyorum. Fakat sizin, cahillik edip duran bir toplum olduğunuzu görüyorum." (Ahkaf 23)

Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler (Casiye 17)

Ruh kısaca vahiydir. Uzun tanımı İsra 85'de söylendiği gibi "Rabbimizin emrinden bizlere ulaştırılan AZ bir ilimdir". Kuran'daki ruh kavramı bütün ayetlerde aynı anlamdadır.

Yazı adresi:
http://www.facebook.com/notes/zined-zinedov/kuranda-ruh/136171079827011

ates demir
25. August 2012, 11:43 PM
Çook çook güzel bir yazı. Teşekkürler...

hiiic
26. August 2012, 06:31 AM
"Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp RUHumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın" (Hicr 29)

secdeye adem için kapanıyor. Ademden önce aynı melekler başka bir canlı için secde ediyorlarmıydı (boyun eğerek hizmet görüyorlarmıydı/ Büyüklüğünü kabul ederek hizmet ediyorlarmıydı) bilgi yok. Ama ediyorlardı. Adem akla kavuşup ismi anılır bir canlı olana kadar (homo saphiens olana kadar) geçen uzun sürede (İnsan Suresi 1. Ayet) bir çok akılsız pirimat evrimleşerek içgüdüsel hayat yaşıyorlardı.

Akıl ademe inip de adem eşyanın isimlendirmeye başlayınca melekler (organları ve diğerleri) ADEM İÇİN secde etmeye başladılar. Daha önce neanderthenler için secde eden melekler bu sefer hemen adem için secdeye girdiler ve bugün bize de secde ediyorlar. Nasıl çalıştığını bile tam bilim kavrayamadığımız milyarlarca küçük hücre, profosyonel bir iş fabrikası gibi bizim hizmetimizde ve bize hayat sunuyor...

Anlaşılacağı üzere, RUhun üflenmesi ile Akılın girmesi arasında bağlantı var. Keza vahyin alınması ile RUh arasındaki baplantı direk Vahyin alınması ile aklın kullanılması arasında bir bağlantı kuruyor.

Ruh kısaca vahiydir.

ruh da vahiyde, hidayet ve hikmet ya da diğer soyut kimilerimize çok kapalı (müteşabih) kavramlar AKIL ile doğrudan orantılıdır.
AKIL olmadı mı insandan farz emir düşer, dindeen sorumlu olmaz. AKLI olmayanın dini dorumluluğu yoktur, neden? çünkü VAHİY almakda dahil olmak üzere bütün o soyut kavramların ortak bileşeni ve en önemli düğüm noktası olan şey kaybolmuştur.

AKIL=DİN=RUH=VAHİY=HİDAYET=HİKMET=KALP ALEMİ=GÖNÜL v.s.

ama tam olarak eşit, yada aynısı değiller. Her nekadar bazen birbiri yerine kullanılsa yada öyleymiş gibi görülse de aralarında fark var ki Allah hepsini farklı olarak anmış, farklı isimlendirmiş. O halde denklemin bileşenleri tam olarak yukarıdaki gibi değil, eşitliğin kimi yerlerinde henüz pek çoğumuzun bilmediği bazı "?" bilinmeyen değerleri var...

aralarındaki farka sebep olacak ince farklılıklar neler?

AKIL + İLHAM + ? + ? = VAHİY
AKIL + VAHİY + ? = HİKMET
AKIL + ? + ? +? = RUH
gibi. kesin bilgi değil kabalama bir denklem.


Birbirleriyle doğru orantılıdırlar ancak tam olarak aynı anlamı karşılamazlar.
İnşallah ifade edebilmişimdir.

? işaretlerini doldurmak için sanırım biraz daha hidayete, vahye ya da diğerlerine ihtiyaç var.

Zinedov
26. August 2012, 07:23 AM
Tekrar alıntılayayım:

Kullarından DİLEDİĞİNE melekleri, EMRİNDEN OLAN RUH ile şöyle diyerek indirir: "Gerçek şu: Benden başka ilah yok, o halde benden sakının!" (Nahl 2)

O Refî'dir, dereceleri yükseltendir; arşın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için EMRİNDEN OLAN RUH'u kullarından DİLEDİĞİNE indirir. (Mümin 15)

De ki: "Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki! (Enbiya 45)

merdem
30. January 2013, 01:41 PM
ssecdeye adem için kapanıyor. Ademden önce aynı melekler başka bir canlı için secde ediyorlarmıydı (boyun eğerek hizmet görüyorlarmıydı/ Büyüklüğünü kabul ederek hizmet ediyorlarmıydı) bilgi yok. Ama ediyorlardı. Adem akla kavuşup ismi anılır bir canlı olana kadar (homo saphiens olana kadar) geçen uzun sürede (İnsan Suresi 1. Ayet) bir çok akılsız pirimat evrimleşerek içgüdüsel hayat yaşıyorlardı.

Akıl ademe inip de adem eşyanın isimlendirmeye başlayınca melekler (organları ve diğerleri) ADEM İÇİN secde etmeye başladılar. Daha önce neanderthenler için secde eden melekler bu sefer hemen adem için secdeye girdiler ve bugün bize de secde ediyorlar. Nasıl çalıştığını bile tam bilim kavrayamadığımız milyarlarca küçük hücre, profosyonel bir iş fabrikası gibi bizim hizmetimizde ve bize hayat sunuyor...

Anlaşılacağı üzere, RUhun üflenmesi ile Akılın girmesi arasında bağlantı var. Keza vahyin alınması ile RUh arasındaki baplantı direk Vahyin alınması ile aklın kullanılması arasında bir bağlantı kuruyor.



ruh da vahiyde, hidayet ve hikmet ya da diğer soyut kimilerimize çok kapalı (müteşabih) kavramlar AKIL ile doğrudan orantılıdır.
AKIL olmadı mı insandan farz emir düşer, dindeen sorumlu olmaz. AKLI olmayanın dini dorumluluğu yoktur, neden? çünkü VAHİY almakda dahil olmak üzere bütün o soyut kavramların ortak bileşeni ve en önemli düğüm noktası olan şey kaybolmuştur.

AKIL=DİN=RUH=VAHİY=HİDAYET=HİKMET=KALP ALEMİ=GÖNÜL v.s.

ama tam olarak eşit, yada aynısı değiller. Her nekadar bazen birbiri yerine kullanılsa yada öyleymiş gibi görülse de aralarında fark var ki Allah hepsini farklı olarak anmış, farklı isimlendirmiş. O halde denklemin bileşenleri tam olarak yukarıdaki gibi değil, eşitliğin kimi yerlerinde henüz pek çoğumuzun bilmediği bazı "?" bilinmeyen değerleri var...

aralarındaki farka sebep olacak ince farklılıklar neler?

AKIL + İLHAM + ? + ? = VAHİY
AKIL + VAHİY + ? = HİKMET
AKIL + ? + ? +? = RUH
gibi. kesin bilgi değil kabalama bir denklem.


Birbirleriyle doğru orantılıdırlar ancak tam olarak aynı anlamı karşılamazlar.
İnşallah ifade edebilmişimdir.

? işaretlerini doldurmak için sanırım biraz daha hidayete, vahye ya da diğerlerine ihtiyaç var.


Adem'den önce ki varliklara melekler secde etmis olsaydi, Rabbimiz: Daha evvelkilere secde ettiginiz gibi Adem'e de secde edin" derdi. Ve Iblis de Adem'den evvelkilere secde edenlerden olmus olurdu. En önemlisi Adem daha evvelki varliklardan daha üstün bir sekilde yaratilmis olmaliki Rabbimiz severek yaratmis Adem'i. Iblis secde etmekte isyan ettigine göre Adem'e Rabbimiz tarafindan verilen degeri kiskaniyor. Ben Adem'den üstünüm demesi Iblis'in kendini teselli etmesidir, gayet iyi biliyorki Adem kendisinden üstündür.:):)

merdem
14. February 2013, 06:54 PM
Zinedov'dan alinti:



Ayetlerden anlaşılabileceği üzere "Ruh", Rabbimizin emrinden bize ulaştırılan ilahi bilgiler, buyruklar yani vahiydir. Adem'e üflenen Ruh da yine Kuran'da "Ademe isimlerin öğretilmesi" şeklinde ifade edilmiştir. Canlılık ile ilgisi yoktur. Adem vahiy almadan önce de canlıdır.

"Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp RUHumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın" (Hicr 29)

Yukarıdaki ayette secdenin ne zaman yapıldığına dikkat edelim. Yanıt: "Ruh üflendikten sonra".


Ayette RUHumdan üfledigim zaman deniliyor, üflendikten sonra degil.

Misal olarak diyebilirimki: Bu gün sana geldigimde getirecegim elmalari. Yani geldigim zaman verebilirim sana. Geldikten sonra zaten elinde olmus oluyor, ben gelmeden o sana verecegim elmalar nasil olur elinde olabilir?

Nereden anliyoruz, Adem'in RUH üflenmeden evvel tam mükemmel tamamlanmis oldugunu/canli oldugunu?

Zinedov
25. April 2013, 04:45 AM
Ayette RUHumdan üfledigim zaman deniliyor, üflendikten sonra degil.

Misal olarak diyebilirimki: Bu gün sana geldigimde getirecegim elmalari. Yani geldigim zaman verebilirim sana. Geldikten sonra zaten elinde olmus oluyor, ben gelmeden o sana verecegim elmalar nasil olur elinde olabilir?

Nereden anliyoruz, Adem'in RUH üflenmeden evvel tam mükemmel tamamlanmis oldugunu/canli oldugunu?


Merhaba;

Yanıtı orada var fakat gözünüzden kaçmış olmalı. Ya da ben iyi ifade edememişim.

İlgili ayet ile paralel olan Bakara 34 ile kesinleşen bir çıkarım o. İkisini birleştiren referans noktası: "SECDE". Kırmızı yazdığım yer diğer ayette RUH üflenmesi diye geçiyor.

"Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip: 'Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin.' dedi." (Bakara 31)
"Ve o zaman meleklere: 'Âdem’e secde edin!' dedik, hemen secde ettiler." (Bakara 34)

merdem
25. April 2013, 06:54 AM
Insanlarin hayvanlardan farki nedir?

Bir ördek civcivlerini korumak icin kendini atiyor ön plana, ölü taklidi yapiyor, tilki civcivleri birakip ölü gibi duran ördegi kestiriyor gözüne. Civcivleri tehlike alanindan uzaklastiginda ördek nah sana mislali viz diye uzaklasiyor. Tilki sapsal sapsal baka kaliyor.

Filler annesi ölmüs fil bebegin bakimini üstleniyorlar. Ölü bir filin kemiklerine rastladiklarinda yaninda uzun zaman bekliyorlar, bilim adamlari filin uzun hafizali olduklarini ve bu yüzden eski hatiralarini canlandirdiklarini acikliyorlar.

Deniz altinda baliklar dünyasinda koskoca baliklarin parazitlerini temizleyen kücük baliklar var, o kücük baliklar büyük baliklarin dis aralarini dahi temizlemek icin agizlarina girip cikiyor.

Bir cok maymunlarin bebeklerini nasil sefkatle kucaklayip alakadar olduklarini hepimiz biliriz.

Tehlike aninda ormanda bir takim kuslar alarm veriyor ve diger hayvanlari uyariyorlar.

Yer alti insancigi "erd menschen" (dogrumu acikladim bilemiyecegim) her biri sirayla nöbetleserek öbür yandaslarinin rahatlikla avlanmalarini ve beslenmelerini temin ediyorlar.

Örümcekler evler örerek avlarini oturduklari yerden ellerine geciriyorlar.

Kazlarin havalarda ellerinde olmayan planlarla kilometrelerce yollari kat edip hedeflerine ulasmalari.

Bir su kaplumbagi türü 15.000 km tüketiyor dünyaya gözlerini actigi yerde yumurtlamak icin. Lach baliklari deseniz ayni sekilde ne tehlikeler altinda dogum yerlerine gidiyorlar.

Örneklerin sonu gelmez.

Hayvan deyip geciyoruz, bir can tasimiyorlarmi, onlarinda sinir hücreleri var. Tüm hayvanlar alemindeki hayret verici hareketleri instink mi oluyor? Insanlardakine akil denilirse, instink de hayvanlarin akli gibi bir sey oluyor. Hayvanlari da yaratan Rabbimizdir. Elbette hayvanlari insanlarin emrine verirken hayvanlara da bir takim kabiliyetler vermistir. Yoksa deliler gibi salarmiydi hayvanlari aramiza.

Neden bir aslan sehirlerde dolasmiyor? Balinalar kuslarla arkadaslik etmiyorlar? Yilanlar kertenkele ile anlasmiyor? O kadar temizligine düskün olan kedi suya ayak atmiyor?

Allah bilgiyi yalnizca insanlara mi vermistir? Her bir yaratik Allah'a secde ediyor. Demek her bir yaratik Allah'i taniyor. Hic bir ucan kus yoktur ki havada Allah'a secde etmesin! Biz insanlar bunu kavrayamayiz!

Ayette, neden bazi insanlarin hayvanlardan daha asagi olabilecegi vurgulanmistir? Yoksa o da mi mecazi anlamlidir?

Demek ki bazi insanlar Allah'in varligini bir hayvan kadar takdir edemiyor ve o yüzden hayvanlardan daha asagi oluyor.

Herhalde yalnizca inek, kuzu, deve, balarisi degildir secde eden verdikleri, ürettikleri ürünler ile. Ürününden etinden faydalanamadigimiz hayvanlar da dahildir secde edenlere.

Yoksa her kusun eti yenmez :p demekle bir takim kuslarin etinden faydalanilmaz dersek, havada ucan hic bir varlik yoktur ki Allah'a secde etmesin'e ters düser.



Bu demek oluyor ki, ILIM ALLAH'in katindadir, bize verilenden fazlasini bilemeyiz, sayet Allah dilerse arttirabiliriz bilgimizi, ki bilim adamlari zamanla ispatlayabiliyor bazi konulari. Rabbimizi rizasi olmasa herhalde hic kimse bir sonuc alamazdi arastirmalarinda.

Bir insan sabahin altisina kadar uyanik kalinirsa akil ya tam calisir ya da tam durur:D

galipyetkin
25. April 2013, 09:15 AM
Bir hatırltma:
http://www.hanifler.com/showthread.php?p=16259#post16259

dost1
25. April 2013, 12:33 PM
Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

"Secde" sözcüğü yere kapanma demek değildir, bağlılık göstermektir.
Hicr 29 daki "sacidin" ifadesi için :7/11,120;12/4; 15/29,31,32,98;26/46,219 a bakar mısınız?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

merdem
25. April 2013, 01:14 PM
Ve Aleykum Selam Degerli Dost1 Kardesim,

iyi güzel de, demke hayvanlarda seclerinde/bagliliklarinda hatalar yapiyorlar.

Bir timsah 1 sene yetiniyor bir kere beslenmesiyle, bir yilan aylarca.

Baliklar tokluk nedir bilmiyorlar, catlayincaya kadar yiyorlar.

Karincalar ihtiyaclari olmadigi halde ömürleri boyunca biriktirip duruyorlar. Gelecek nesilleri icin biriktirmelerine hic de lüzum yok, zaten gelecek nesilleri de ayni sekilde biriktirip duracaklardir tabiatlari usülünce.

Bir vahsi hayvan dahi avlandigi ile yada buldugu les ile tika basa karnini doyurduktan sonra, baska hayvanlar bulup ta beslenmesin diye artan yemlerini bir taraflara sakliyorlar.

Cekirgeler ve termiteler kurutuncaya kadar tarlalara saldiriyor tüm besinleri yok ediyorlar.

Bu mudur secdeleri/bagliliklari?

Insanlarin oran sayisina nispet hayvanlarin oran sayisi cok daha fazla oldugundan hesaplanacak olunursa, hayvanlarin actiklari zarar da o denli fazla olmuyormu?

Belki de bu yüzdendir yeryüzündeki insanlarin tabiatlarindaki bozukluklar, hayvanlardan gördüklerini negatif hareketleri uygulamalarindan dolayi.

Selam ve dua ile.

merdem
25. April 2013, 01:39 PM
Özet olarak diyebiliriz ki, hayvanlardaki yasama gücü insanlardaki yasama gücünden daha kuvvetlidir, daha hirslidir ve daha menfaatperesttir.

dost1
25. April 2013, 02:18 PM
Selamun Aleyküm! Değerli Merdem Kardeşim!

Zinedov kardeşimizden yaptığınız alıntıdaki hicr 29 dun mealindeki "Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp RUHumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın" ayetindeki "sacidin" sözcüğüne dikkat çekmek için yazdığım yazıda secdenin yere kapanmak olmadığını "bağlılık" olduğunu belirttim.

Yanlış anlaşılmaya neden olmamak için "secde" sözcüğünü biraz daha ayrıntılı belirtelim.

Teslim olma, boyun eğme anlamında kullandığımız “secde” sözcüğünün ilk ortaya çıkışı, “devenin sahibini üstüne çıkarması için boynunu kösmesi, (eğmesi)” ve “meyve yüklü hurma dallarının, sahibinin rahat uzanıp toplamasına elverişli olarak eğilmesi” anlamındadır. Daha sonra da sözcük; “ülke krallarının bastırdıkları para üstündeki kabartma resimlere tebaanın baş eğerek bağlılık göstermesi” anlamında kullanılmıştır. (Lisan ül Arab; c:4, s:497)

Demek oluyor ki “secde”; “kişinin bilinçli olarak bir başkasına -kendisinden daha güçlü olduğunu kabul ederek- teslim olması, boyun eğmesi, onun otoritesi dışına çıkmaması” demektir. Kur’an’da defalarca nakledilmiş olan, “meleklerin Âdem’e secde etmeleri” de işte bu anlama gelmektedir. Yani melekler (tabiat güçleri), Âdem (bilgili kimse) karşısında, o kendilerinden daha güçlü olduğu için ona boyun eğmişler ve teslim olmuşlardır.
Görüldüğü gibi, “secde” sözcüğünde “yere kapanmak” anlamı yoktur. “Yere kapanmak” eylemi “harur” sözcüğü ile ifade edilir. Kur'an'da bazı ayetlerde “harru sücceden” diye geçer ki bunun anlamı; “secde ederek (teslim olarak) yere kapandılar” demektir.

17.107 - Gul âminû bihî ev lâ tu'minû, innellezîne ûtul ılme min gablihî izâ yutlâ aleyhim yehırrûne lil ezgâni succedâ.
17.108 - Ve yegûlûne subhâne rabbinâ in kâne vağdu rabbinâ lemef'ûlâ.
109 - Ve yehırrûne lil ezgâni yebkûne ve yezîduhum huşûâ.

İsra; 107–109: De ki: Siz ona (Kur’an’a) ister inanın, ister inanmayın; şu daha önce kendilerine ilim verilenler; o (Kur’an) onlara okunduğunda onlar, secde ederek (teslimiyet göstererek) çeneleri üstü kapanırlar. Ve: “Rabbimiz tenzih ederiz. Rabbimizin vaadi mutlaka gerçekleşecektir.” derler.
Ve onlar, ağlayarak çeneleri üstü kapanırlar. Ve bu (Kur’an) onların huşuunu (alçak gönüllüğünü) artırır.

Şimdi sorularınıza -Ahzab 72 yi de gözardı etmeden- geçelim.

Ahzab 72:"Şüphesiz Biz, emaneti [bütünlüğü, kusursuzluğu, mükemmelliği] göklerin, yerin ve dağların üzerine yaydık, yaygınlaştırdık da, onlar, onu taşımaya yanaşmadılar, bütünlüğün, kusursuzluğun, mükemmelliğin alıp götürülmesinden korktular. Ve onu insan taşıdı [onu aldı götürdü, ona ihanet etti]. Şüphesiz insan, çok yanlış davranan; kendi zararlarına iş yapan ve çok cahildir."





iyi güzel de, demke hayvanlarda seclerinde/bagliliklarinda hatalar yapiyorlar.

Hayvanlar kime olan bağlılıklarında hatalar yapıyorlar?




Bir timsah 1 sene yetiniyor bir kere beslenmesiyle, bir yilan aylarca.

Tesbih süreklidir.

İsra;44: "Tüm gökler/ uzay, yeryüzü ve bunların içinde bulunanlar, Allah'ı noksan sıfatlardan arındırırlar. O'nun övgüsü ile birlikte noksan sıfatlardan arındırmayan hiçbir şey yoktur. Fakat siz, onların Allah'ı noksan sıfatlardan arındırmalarını iyi kavramıyorsunuz. Şüphesiz ki O, yumuşak davranandır, çok bağışlayandır."



Baliklar tokluk nedir bilmiyorlar, catlayincaya kadar yiyorlar.

Doğal ortamında çatlayıncaya kadar yiyip de çatlayan balık var mıdır?


Karincalar ihtiyaclari olmadigi halde ömürleri boyunca biriktirip duruyorlar. Gelecek nesilleri icin biriktirmelerine hic de lüzum yok, zaten gelecek nesilleri de ayni sekilde biriktirip duracaklardir tabiatlari usülünce.

Karıncalarla ilgili çok ilginç bilgiler vardır. Karıncaların ihtiyaçları olmadığı halde biriktirdikleri bilgisine nereden ulaştınız?


Bir vahsi hayvan dahi avlandigi ile yada buldugu les ile tika basa karnini doyurduktan sonra, baska hayvanlar bulup ta beslenmesin diye artan yemlerini bir taraflara sakliyorlar.

Sürekli tehdit alan hayvanların yiyeceklerini korumaları için İçgüdüsel olarak gömmeleri kadar doğal bir davranış şekli var mıdır?

Cekirgeler ve termiteler kurutuncaya kadar tarlalara saldiriyor tüm besinleri yok ediyorlar.

Yiyecekleri biten çekirgelerin yiyecek bulmak için topluca göç etmelerinin ve önüne gelen tarladaki bitkileri yok etmesinin nedeni nedir dersiniz?

Bu mudur secdeleri/bagliliklari?

Kime karşı olan secdeleri?

Insanlarin oran sayisina nispet hayvanlarin oran sayisi cok daha fazla oldugundan hesaplanacak olunursa, hayvanlarin actiklari zarar da o denli fazla olmuyormu?

Belki de bu yüzdendir yeryüzündeki insanlarin tabiatlarindaki bozukluklar, hayvanlardan gördüklerini negatif hareketleri uygulamalarindan dolayi.

Eğer hayvanlar insanlara zarar verecek şekilde proğramlanmış olsalardı yeryüzünde bir tane bile insan kalmazdı.

İnsanlık; Allah'a olan secdesi/bağlılığı tek otorite tanımasından doğacak ahlakla her yaratılandan alınacak dersi alanlar olacaktır.




Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

merdem
25. April 2013, 02:43 PM
Bir hatırltma:
http://www.hanifler.com/showthread.php?p=16259#post16259

Degerli Galip Agabeyim,

Allah emeklerinizden razi gelecektir muhakkak. Ben de tesekkürlerimi sunarim.

Verdiginiz linke daha bir takim linkler eklenmis.

Kisacasi söylemek istedigim, sizin anladiginiz sekilde ben anliyamiyorum. Vermis oldugunuz yazarlarin ve sitelerin paylasimlarini, izahlarini, ifadelerini okurken kafam karisiyor.

Allah'in apacik izah ettigi ayaetleri anlamam icin yeni bir külliyat okumak zorunda kaliyorum. Bu da yine eskileri hatirlatiyor, siz Kur'an dan anlamazsiniz, biz anlar ve size aciklariz durumuna geliyor.

Elbette ayetler üzerinde düsünüyor, emek sarfediyorum, arastirmalar yapiyorum. Ama Kur'an bu kadar karmakarisik yollardan anlasilma yoluna gidilecek olursa benim icin cok cok zor oluyor. Allak bullak oluyorum.

Kur'an indirildigi zamanlarda nasil oluyordu, o cahil Araplar yalniz bir kac soruyla gecistirmis konulari. Demek geri kalan her bir seyi anlamislar o cahil halleriyle. Sana ....soruyorlar ayetlerinden de anlasildigi kadariyle sorulan sorular esasinda günümüzde hic bir problem yaratmiyor, günümüzde kaynasan sorularla hatta bir iliskileri bile yok. Sadece önemsiz konularda mi sorular yöneltilmis acaba? Geri kalan ayetleri edebiyat yazarlari, köse yazarlari ve alimlerin aciklamalariyla mi tamamliyacagiz?

Bu da Kur'an i herkesin anlayamadigini koyar orta yere, sayet her ayetin yanina sayfalar dolusu bir izah gerekiyorsa.

Ben normal bir insanim, gayet normal. Fazla laf ebeliginin oldugu yerde canim sikiliyor bir nevi. Kendi dilimden olmadigin kanisina variyorum cogunlukla.

Her bir dini yazi icin söyliyemem, bir cok yazilar var zevk ile okuyorum, yazilis ve anlayiz tarzlari ilgimi cekiyor. Agir ve uzun dolambacli sekillerdeki yazilar bana agir geliyor. Rabbim elbette sikintili yollardan bilgi edinip zora düsmemi elbette arzu etmez.

Benim icin ideal olan, Kur'an ayetlerini kainat ayetleri esliginde degerlendirme seklidir. Kendim anlamak istiyorum. Kendim tatbik istiyorum. Devamli onun bunun uzun uzadiya agir bir dille yazilmis satirlarini okumaktan icime bikkinlik geldigi oluyor.

Bir devlet kanunu maddelerinde, tibbi deyimlerde, kimya ve bioloji alaninda, avukatlarin ifadelerinde, uzay hakkinda aciklamalarda kullanilan mesleki kelimeler yoruyor beni, halk dilinde bir anlatis seklini tercih ediyorum. Ben akademiden ögrenim görmüs birisi degilim, bu yüzden halk dilini seviyorum. Agir tabirlerden hoslanmiyorum.

Zaten yarim asra yakindir dilimden uzak kalmisim, türedi kelimelerle vakit geciremem, türkcemin yanina yeni yeni tükce lügatlar katmam lazim gerekir. Yabanci kelimelerden hoslanmiyorum. Hoslanmis olsam oturur Kur'an i almanca okurum. Hic olmazsa az bucuk almancam da var. Ama ben türküm, benim ana dilim türkce, sade türkcedir, icinde farscasi arabcasi latincesi yunancasi ingilizcesi vb. karismis bir dil ortakligindan hoslanmiyorum.

Selam ve dua ile.

merdem
25. April 2013, 03:42 PM
Degerli Dost1 Kardesim,

TV de seyrettigim doku programlarindan bildigim kadariyla, karincalar devamli yiyecek stokundadirlar. Hatta baska karinca yuvalarindan caldiklari yumurtalari kendi yuvalarina tasir, yumurtadan ciktiklarinda onlari esir olarak tasirlar.

Timsahlar ve yilanlari kanaatkar olarak tanimlayabiliriz, ya uzun sindirimlerinden dolayi yada doyum hislerinin oldugundan dolayidir ki devamli av pesine düsmezler. Allah bilir.

Baliklar icin de Rabbimiz rizki düzenli vermistir. Bol bol bulsalar onlar da tika basa tepecekler midelerini. Kimi baliklar sezon dolayisiyla baska deniz bölümlerine göc ederler. Kimileri devamli birbirlerinden saklanir ve korunurlar, o yüzden baliklarin sürekli beslenmeleri engelli olur tabiatta.

Yabani hayvanlar bencildirler, baska hayvanlarla paylasmayi sevmezler.

Cekirgelerin hangi nedenle, bilhassa en fakir ülkelerin hasadlarini yok ettiklerini, insanlarin ve büyükbas hayvanlarin ana besini olan tahili yok ederek onlari ölüme sürüklediklerinin sebebini bende bilmek isterdim.

Belki de bu yüzdendir yeryüzündeki insanlarin tabiatlarindaki bozukluklar, hayvanlardan gördüklerini negatif hareketleri uygulamalarindan dolayi. bu satirlari yazmamdaki maksat, güzel huylu insanlar hayvanlardan güzel örnekleri alirlar, tabiati bozuk olanlar da yirtici ve egoist hissi veren örneklerini alirlar kendilerine. Bu örnekler sadece bir kacidir kainat ayetlerinin.

Insanlarin kabul ettigi yükü besbelli hayvanlar kabul etmek dahi istememisler, sorumsuz bir sekilde hayatlarini sürdürebilmek icin olsa gerek.:p

Sayet akil yanliz insanlara mahsus bir vergi ise, o zaman hayvanlar bilincsiz bir sekilde, bir robota uygulanmis program misali sartsiz ve itirazsiz olarak Rabblerine secdelerini sürdürüyorlardir.

Selam ve dua ile.