PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : %99 müslüman ülke ve müslümanları!


aorskaya
18. August 2012, 01:31 PM
Bugün bulunduğumuz ortamda; müslümanların dini yaşamlarının geldiği noktayı, dinin pratiklerinden hemen her ülkedeki örnekleriyle görmek ve içler acısı durum tespiti yapmak mümkündür.

Örneğin % 99 unun müslüman olduğu dillendirilen ülkemizde gerçekten bu oranda müslüman varmı dır, yoksa bu oran en basit yaklaşımla kendini kandırmakmıdır?

Müslümanlığın ne olduğunu gerçek anlamda bilenlerin, "Allah'tan başka ilah yoktur, sadece Allah vardır" diyenlerin bunu ne kadar anladıkları ve bu deyişi ne kadar yaşamlarına aktarıp savunabildikleri gerçekten tespit edilebilseydi; bu oran tam tersine dönerek % 1 in altında kalmazmıydı?

Müslüman kimliğiyle ortalıkta dolaşanların, % kaçının iman etmenin ne olduğunu tam olarak anladıklarını ve anlatabileceklerini söyleyebilirmiyiz?

Kendine müslüman diyen ve dünya hayatı için gerek okullarda, gerek çalışma hayatında ve gerekse sosyal/kültürel alanda ciltler halinde kitaplar okuyanlar çoktur.

Peki, bu kimselerin içinde; Allah'ın, “ insanların kurtuluşunu sağlamak için indirdiği” ve (ipi olarak nitelediği) kuranı gerçekten anlamak, öğrenmek ve yaşamak için okuyup bitirmeden ölenlerin oranını %95 lerin üzerinde tahmin ve iddia etsek yanlış olurmuyuz?

Hayır , olmayız tabiî ki…

Bütün göstergeler, tarafsız ve samimi bir ölçüyle değerlendirilecek olsa; bu iddiaların tam yakınlıkta doğru olacağını görürüz.

O halde müslümanlara ne oluyor da, sadece sözde müslüman olarak kalıp, kuranı hayatlarına sokamadan yaşayıp gidebiliyorlar.

Üstelik burada, müslümanları kitaptan uzak tutacak imansızların karşı koyulamayacak bir baskısı, saldırısı ve savaşı da yokken; müslümanlar neden bu durumdadırlar?

Bunun sebebi; dinden görünen ve kendilerine alim diyen, ufak dünya çıkarlarına dini satarak; "siz kuranı anlayamazsınız, onu peygamber ve mirasçıları olan alimler anlar, size açıklar, siz de anlatılanlara göre yaşarsanız, dini yaşamış olursunuz" gibi sözlerle insanları kurandan uzaklaştıran, tv.ler başta olmak üzere medyalarda abuk soruları cevaplayan din tüccarları zalimler değimlidir?

Peki bu hep böylemi devam edecektir, devam etmelimidir? Bunun önüne geçilecek bir durum yokmudur?

Tabiki vardır.

Artık, müslümanlığın ve islamın ne olduğunu gerçekten bilen müslümanların bu olumsuzlukları hemen her ortamda dillendirip, bunu mikrop gibi yayanların karşısına çıkması gerekir.

Bu nedenle, başta ilahiyat ve diyanet gibi kurumlarda etkin rolleri olanların, bunun önderliğini yapmaları gerekir.

Ülke yönetiminde bulunanların; adına demokrasi denen ve laiklik gibi de dini engellemeye yönelik yamalarla, göstermelik islami serbestileri sunmasını tenkit ederek; bunun Müslümanlara bir kazanımı olmadığını anlatabilmelidirler.

Tağutlara baş eğmeden, başta kendileri tağutlarla mücadele ederek, Müslümanlara nasıl mücadele edileceğinin örneklerini göstermelidirler.

Müslümanların bilinçleneceği ortamları yaratıp, dinin istediği şartları sağlamaları yönünde hem şahsen mücadele etmeli, hem de müslümanları bu konuda bilgilendirmek amaçlı organizasyonlar yapabilmeli, bu amaçla teşkilatlanma çalışmaları yapmalıdırlar.

% 99 u Müslüman olan (!) bir ülkede; islamda kadınların başlarını kapatması emri (bana göre baş kapnması emri yoksa da) ne uymalarını sağlamak üzere; “üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması” konusunda yaşanan ve hafızalarda tazeliğini koruyan olayların örneği üzerinden giderek konuyu kapatacağım.

Müslüman kadınların; dini kabullerinin sonucu olarak namus olarak gördüklerin bir başörtüsü; bu oranda Müslüman olan bir ülkede yasaklanıyor, bu durumda alimler tarafından kabul edilebiliyor.

Sonra; başörtüsü, üniversiteler için kazanılmaya çalışılıyor ve sanki her alanda ve bunu yapmak isteyen herkese bu hakkın verilmesi gibi sonuç doğurmuşçasına övünmeler yapılabiliyor!

Üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldırsanız ve gerçekten her üniversitede bu özgürlük uygulanarak hanımlar okusa ve bitirse ne olacaktır? Kime faydası olacaktır?

Üniversite sonrası gideceği alanlarda bu yasak devam edecekse; bunu kaldıramıyorsanız, zaten üniversiteler de da kalkmaması daha iyi olmazmı? Nasıl olsa; üniversiteden sonra çalışma ve kamusal alanlara (kamusal olmayan alan nereleri kalırsa artık) giremeyeceklerse; üniversitelerde neden zaman kaybettirilir ki, neden ekonomik kayıplar istenir ki? Böylesi durumlarda Müslüman hanımlar daha çok kayıplara düşürülmüş olmazmı?

Bu nasıl görülemez, nasıl açıklanamaz insanlara? Anlayan varsa bize de anlatsın lütfen!

Düşünebiliyormusunuz, hem ülkenin % 99 u Müslüman diyeceksiniz, hem de islamın emirlerine ters hükümleri kabul edip yaşayarak, Müslüman kalabileceksiniz!

Şimdi, burada kim daha fazla suçludur? İslama ters hükümler koyanlarmı, yoksa bu hükümleri kabul ederek kendilerine Müslüman diyenlermi ?

Müslümanların içinde en fazla kim suçlu peki? “Siz kuranı anlamazsınız” denilerek kurandan uzaklaştırılan ve dini hep başkalarının belirlemesine göre yaşayan halkmı daha suçlu, yoksa kendisine İslam alimi dedirten, diyanetin ve ilahiyatın etkin kadrolarında da İslam için görev yapan (!) zalim olduğunun farkında olmayanlar mı daha suçlu?

Evet, cevap hemen ortaya çıkıyor. Sevgili İslam (z)alimlerimiz daha fazla suçludur!

Çünkü; islama ters bir hükümle karşılaştıkları zaman onunla mücadele etmeleri ve Müslümanlara da bunu anlatabilmeleri gerekir.

Ama, mücadele etmek bir kenara; bunun yanlışlığını bile dillendiremeyip; hala islama hizmet kadrolarında İslam adına çalıştığı görüntüsüyle maaş almaya devam etmişlerdir.

Şimdi bunlara seslenmek gerek;

Diyelim ki, islama ters hükümlerin konulmasını engellemeye gücünüz yetmeyeceğini düşündüğünüz için, buna karşı çıkmadınız!

Peki, bu durumda gerçekten gücünüz yetmiyorsa; size bu konuda bir sorumluluk yüklenmeyeceğini ama, ilgili makamlarınızda da gücünüz yetmeden oturamayacağınızı da düşünüp, oraları terk etmeyi ve gücü yeteceklere oraları açmayı da bilmeniz gerekmezmiydi?

Sizler, bu görevlerinizden ayrılarak; halka sebeplerini anlatabilseydiniz, daha güçlenmezmiydiniz?

Sizin, gücünüz dillendirmeye dahi yetmiyorsa; belki siz orada olmazsanız, en azından bunu dillendirip karşı çıkmaya gücü yetenlerin oraya gelebileceğini, bunları engellediğinizi de düşünemedinizmi?

[i]Düşünemediniz değilmi? Eee, siz o zaman neyi düşündünüz be alim büyüklerimiz? Düşünseniz de uygulamaya dökemediyseniz nasıl alim kaldınız?

Bu tağuti hükümlere sessiz kalarak onları onayladığınızı zalimlerden olduğunuzu göremedinizmi? Yada gördüyseniz bile, dünyada aç kalacağınız korkusu, ahretteki yerinizden dahamı ağır bastı?

Ama, Allah Teala herkese bir şekilde rızık vereceğini bilmenize rağmen, konforunuzdan, makamınızdan, nüfuzunuzdan biraz taviz vererek nasipler aramayı da istemediniz değilmi?

[i]O zaman hesap gününü ya tam bilmediğinizi, yada tam olarak iman etmediğinizi görün, henüz nefes alıyorken; samimi tövbelerinizi yapın, İslam için doğruları ortaya koymaya başlayın…
saygılarımla…
aorskaya

merdem
9. January 2013, 10:08 PM
Bugün bulunduğumuz ortamda; müslümanların dini yaşamlarının geldiği noktayı, dinin pratiklerinden hemen her ülkedeki örnekleriyle görmek ve içler acısı durum tespiti yapmak mümkündür.

Örneğin % 99 unun müslüman olduğu dillendirilen ülkemizde gerçekten bu oranda müslüman varmı dır, yoksa bu oran en basit yaklaşımla kendini kandırmakmıdır?

Müslümanlığın ne olduğunu gerçek anlamda bilenlerin, "Allah'tan başka ilah yoktur, sadece Allah vardır" diyenlerin bunu ne kadar anladıkları ve bu deyişi ne kadar yaşamlarına aktarıp savunabildikleri gerçekten tespit edilebilseydi; bu oran tam tersine dönerek % 1 in altında kalmazmıydı?

Müslüman kimliğiyle ortalıkta dolaşanların, % kaçının iman etmenin ne olduğunu tam olarak anladıklarını ve anlatabileceklerini söyleyebilirmiyiz?

Kendine müslüman diyen ve dünya hayatı için gerek okullarda, gerek çalışma hayatında ve gerekse sosyal/kültürel alanda ciltler halinde kitaplar okuyanlar çoktur.

Peki, bu kimselerin içinde; Allah'ın, “ insanların kurtuluşunu sağlamak için indirdiği” ve (ipi olarak nitelediği) kuranı gerçekten anlamak, öğrenmek ve yaşamak için okuyup bitirmeden ölenlerin oranını %95 lerin üzerinde tahmin ve iddia etsek yanlış olurmuyuz?

Hayır , olmayız tabiî ki…

Bütün göstergeler, tarafsız ve samimi bir ölçüyle değerlendirilecek olsa; bu iddiaların tam yakınlıkta doğru olacağını görürüz.

O halde müslümanlara ne oluyor da, sadece sözde müslüman olarak kalıp, kuranı hayatlarına sokamadan yaşayıp gidebiliyorlar.

Üstelik burada, müslümanları kitaptan uzak tutacak imansızların karşı koyulamayacak bir baskısı, saldırısı ve savaşı da yokken; müslümanlar neden bu durumdadırlar?

Bunun sebebi; dinden görünen ve kendilerine alim diyen, ufak dünya çıkarlarına dini satarak; "siz kuranı anlayamazsınız, onu peygamber ve mirasçıları olan alimler anlar, size açıklar, siz de anlatılanlara göre yaşarsanız, dini yaşamış olursunuz" gibi sözlerle insanları kurandan uzaklaştıran, tv.ler başta olmak üzere medyalarda abuk soruları cevaplayan din tüccarları zalimler değimlidir?

Peki bu hep böylemi devam edecektir, devam etmelimidir? Bunun önüne geçilecek bir durum yokmudur?

Tabiki vardır.

Artık, müslümanlığın ve islamın ne olduğunu gerçekten bilen müslümanların bu olumsuzlukları hemen her ortamda dillendirip, bunu mikrop gibi yayanların karşısına çıkması gerekir.

Bu nedenle, başta ilahiyat ve diyanet gibi kurumlarda etkin rolleri olanların, bunun önderliğini yapmaları gerekir.

Ülke yönetiminde bulunanların; adına demokrasi denen ve laiklik gibi de dini engellemeye yönelik yamalarla, göstermelik islami serbestileri sunmasını tenkit ederek; bunun Müslümanlara bir kazanımı olmadığını anlatabilmelidirler.

Tağutlara baş eğmeden, başta kendileri tağutlarla mücadele ederek, Müslümanlara nasıl mücadele edileceğinin örneklerini göstermelidirler.

Müslümanların bilinçleneceği ortamları yaratıp, dinin istediği şartları sağlamaları yönünde hem şahsen mücadele etmeli, hem de müslümanları bu konuda bilgilendirmek amaçlı organizasyonlar yapabilmeli, bu amaçla teşkilatlanma çalışmaları yapmalıdırlar.

% 99 u Müslüman olan (!) bir ülkede; islamda kadınların başlarını kapatması emri (bana göre baş kapnması emri yoksa da) ne uymalarını sağlamak üzere; “üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması” konusunda yaşanan ve hafızalarda tazeliğini koruyan olayların örneği üzerinden giderek konuyu kapatacağım.

Müslüman kadınların; dini kabullerinin sonucu olarak namus olarak gördüklerin bir başörtüsü; bu oranda Müslüman olan bir ülkede yasaklanıyor, bu durumda alimler tarafından kabul edilebiliyor.

Sonra; başörtüsü, üniversiteler için kazanılmaya çalışılıyor ve sanki her alanda ve bunu yapmak isteyen herkese bu hakkın verilmesi gibi sonuç doğurmuşçasına övünmeler yapılabiliyor!

Üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldırsanız ve gerçekten her üniversitede bu özgürlük uygulanarak hanımlar okusa ve bitirse ne olacaktır? Kime faydası olacaktır?

Üniversite sonrası gideceği alanlarda bu yasak devam edecekse; bunu kaldıramıyorsanız, zaten üniversiteler de da kalkmaması daha iyi olmazmı? Nasıl olsa; üniversiteden sonra çalışma ve kamusal alanlara (kamusal olmayan alan nereleri kalırsa artık) giremeyeceklerse; üniversitelerde neden zaman kaybettirilir ki, neden ekonomik kayıplar istenir ki? Böylesi durumlarda Müslüman hanımlar daha çok kayıplara düşürülmüş olmazmı?

Bu nasıl görülemez, nasıl açıklanamaz insanlara? Anlayan varsa bize de anlatsın lütfen!

Düşünebiliyormusunuz, hem ülkenin % 99 u Müslüman diyeceksiniz, hem de islamın emirlerine ters hükümleri kabul edip yaşayarak, Müslüman kalabileceksiniz!

Şimdi, burada kim daha fazla suçludur? İslama ters hükümler koyanlarmı, yoksa bu hükümleri kabul ederek kendilerine Müslüman diyenlermi ?

Müslümanların içinde en fazla kim suçlu peki? “Siz kuranı anlamazsınız” denilerek kurandan uzaklaştırılan ve dini hep başkalarının belirlemesine göre yaşayan halkmı daha suçlu, yoksa kendisine İslam alimi dedirten, diyanetin ve ilahiyatın etkin kadrolarında da İslam için görev yapan (!) zalim olduğunun farkında olmayanlar mı daha suçlu?

Evet, cevap hemen ortaya çıkıyor. Sevgili İslam (z)alimlerimiz daha fazla suçludur!

Çünkü; islama ters bir hükümle karşılaştıkları zaman onunla mücadele etmeleri ve Müslümanlara da bunu anlatabilmeleri gerekir.

Ama, mücadele etmek bir kenara; bunun yanlışlığını bile dillendiremeyip; hala islama hizmet kadrolarında İslam adına çalıştığı görüntüsüyle maaş almaya devam etmişlerdir.

Şimdi bunlara seslenmek gerek;

Diyelim ki, islama ters hükümlerin konulmasını engellemeye gücünüz yetmeyeceğini düşündüğünüz için, buna karşı çıkmadınız!

Peki, bu durumda gerçekten gücünüz yetmiyorsa; size bu konuda bir sorumluluk yüklenmeyeceğini ama, ilgili makamlarınızda da gücünüz yetmeden oturamayacağınızı da düşünüp, oraları terk etmeyi ve gücü yeteceklere oraları açmayı da bilmeniz gerekmezmiydi?

Sizler, bu görevlerinizden ayrılarak; halka sebeplerini anlatabilseydiniz, daha güçlenmezmiydiniz?

Sizin, gücünüz dillendirmeye dahi yetmiyorsa; belki siz orada olmazsanız, en azından bunu dillendirip karşı çıkmaya gücü yetenlerin oraya gelebileceğini, bunları engellediğinizi de düşünemedinizmi?

[i]Düşünemediniz değilmi? Eee, siz o zaman neyi düşündünüz be alim büyüklerimiz? Düşünseniz de uygulamaya dökemediyseniz nasıl alim kaldınız?

Bu tağuti hükümlere sessiz kalarak onları onayladığınızı zalimlerden olduğunuzu göremedinizmi? Yada gördüyseniz bile, dünyada aç kalacağınız korkusu, ahretteki yerinizden dahamı ağır bastı?

Ama, Allah Teala herkese bir şekilde rızık vereceğini bilmenize rağmen, konforunuzdan, makamınızdan, nüfuzunuzdan biraz taviz vererek nasipler aramayı da istemediniz değilmi?

[i]O zaman hesap gününü ya tam bilmediğinizi, yada tam olarak iman etmediğinizi görün, henüz nefes alıyorken; samimi tövbelerinizi yapın, İslam için doğruları ortaya koymaya başlayın…
saygılarımla…
aorskaya

Selamun Aleykum Aorskaya Kardesim,

parantez icinde bildirdiginiz gibi : bana göre kapanma emri yoksada demissiniz.

Demekki basörtmek sizin idealiniz degil, neden savunuyorsunuz o halde unilerdeki basörtüsü yasagini?

Belki de Diyanet bu yüzden itiraz etmiyordur uninin yasaklarina, Kur'an'daki anlami biliyorlardir, fakat islerine gelmedigi icin cifte oynuyorlardir.

En önemlisi, basörtüsünü dinin bir parcasi, emri olarak bilen bu kardeslerimizi aydinlatmak daha elverisli olmazmi? Ögretin hanim kizlarimiza analarimiza bacilarimiza, asirlardir ninelerimizi baslarini örtmeleri bir nevi gelenekten dolayi oldugunu, Kur'an'da basörtüsü emredilmedigi...

Unilere kadar ulasan bu hanim kizlarimizin gayet bilgili zeki olmalari gerekirki bu dereceye kadar ulasmislar. Onlarin anliyacagi bir dilden ögretin dogruyu. Anlayacaklarini umut ediyorum.

Dediginiz gibi ne bir büyük kayiptir basörtülü hanim kizlarimiza uni hakki taninmamasi. Ama en büyük aci diyelimki uniyi tamamlama hakki verildi, sonra ne olacak, ellerine gecen bir kagit parcasi gelecek hayat yasamlarinda ne bir rol oynayacak. Tabiiki bir sürü isyerleri yine baslari örtülü diye isyerlerine alinmayacak.

Bir imkan olarak yeni islerlerinin acilmasi sirf baslari örtülü hanimlarimiz icin, bu daha da büyük kargasaliklara yol acacak. Tam bir ayriliga yol acacak.

Anlamadigim bir konu bu bilgili zeki hanimlarimiz hic mi Kur'an okumuyorlar, hic mi akillarini kullanip kapanmanin ne demek ne derceye kadar uygulanmasi gerekir anliyamiyorlarmi? Demek o kadar da akilli degiller. Günümüzün bir sürü alimleri kapanmanin basörtmekle alakasi olmadigini acikca söylüyorlar, hatta Hakki Yilmaz hocamiz eski alimlerden dahi örnekler veriyor.

Elmalili'nin tefsirleri ayri havadan caliyor, bir tek göze kadar her yer kapatilmali diyor.

Bence mealler sahislarin kendi görüslerine kendi hayat sartlarina göre olmamali. Din gününe kadar gecerli olan Islam'i neden zorlastiriyorlar? Kadinlarimizin haklari cigneniyor ve kadinlarimiz bu durumlara seyirci kaliyorlar. Böyle devam edip gidiyor, hanimlarimiz nasil olurda anlamamazliktan geliyorlar isin ciddiligini. Her kim tarafindan ne sebebler ile kadinlarimiz bir mumya durumuna sokulmustur, hani mumya tam yerinde bir kelime: agizlari bile mühürlü!

Müslümanligin ilk zamanlarinda eziyet gören ölümle tehtid edilen sahabelere yeri geldiginde yalan söyleyebilecekleri, bu yüzden eziyetlerden kurtulabilecekleri Peygamberimiz tarafindan müsaade edilmistir. Ki Rabbimizin muhakkak rizasiyle. Neden hanim kizlarimiz bunlari örnek almiyorlar, köprüyü gecene kadar ayiya dayi demiyorlar.

Nasil bir cocuk doktoru olabilirler, biolojide, kimyada, fizikte ileri adimlar atabilirler, yazik inanin cok yazik. Aynen cahiliyye devrinde esi ölen hanimin üzrine pantalon ceket misali bir sey atipta o hanimlara sahiplenmek gibi günümüzün hanimlarinin elleri kollari ve dilleri baglanmis.

Sayet inandiginiz, anladiginiz sekilde Kur'an'da kapanma sekli bugün uygulanan kapanma degil ise, hanimlarimiz yarin Ahirette sikayetcide olamazlar yasamlarindan, cünkü her müslümanin vazifesidir dogruyu ögrenmek.

Saygi ve selamlarimla.

aorskaya
14. January 2013, 01:55 PM
Selamun Aleykum Aorskaya Kardesim,

parantez icinde bildirdiginiz gibi : bana göre kapanma emri yoksada demissiniz.

Demekki basörtmek sizin idealiniz degil, neden savunuyorsunuz o halde unilerdeki basörtüsü yasagini? (1)

Belki de Diyanet bu yüzden itiraz etmiyordur uninin yasaklarina, Kur'an'daki anlami biliyorlardir, fakat islerine gelmedigi icin cifte oynuyorlardir.

En önemlisi, basörtüsünü dinin bir parcasi, emri olarak bilen bu kardeslerimizi aydinlatmak daha elverisli olmazmi? (2)

Ögretin hanim kizlarimiza analarimiza bacilarimiza, asirlardir ninelerimizi baslarini örtmeleri bir nevi gelenekten dolayi oldugunu, Kur'an'da basörtüsü emredilmedigi... (3)

Unilere kadar ulasan bu hanim kizlarimizin gayet bilgili zeki olmalari gerekirki bu dereceye kadar ulasmislar. Onlarin anliyacagi bir dilden ögretin dogruyu. Anlayacaklarini umut ediyorum.

Dediginiz gibi ne bir büyük kayiptir basörtülü hanim kizlarimiza uni hakki taninmamasi. Ama en büyük aci diyelimki uniyi tamamlama hakki verildi, sonra ne olacak, ellerine gecen bir kagit parcasi gelecek hayat yasamlarinda ne bir rol oynayacak. Tabiiki bir sürü isyerleri yine baslari örtülü diye isyerlerine alinmayacak.

Bir imkan olarak yeni islerlerinin acilmasi sirf baslari örtülü hanimlarimiz icin, bu daha da büyük kargasaliklara yol acacak. Tam bir ayriliga yol acacak.

Anlamadigim bir konu bu bilgili zeki hanimlarimiz hic mi Kur'an okumuyorlar, hic mi akillarini kullanip kapanmanin ne demek ne derceye kadar uygulanmasi gerekir anliyamiyorlarmi? Demek o kadar da akilli degiller. Günümüzün bir sürü alimleri kapanmanin basörtmekle alakasi olmadigini acikca söylüyorlar, hatta Hakki Yilmaz hocamiz eski alimlerden dahi örnekler veriyor.

Elmalili'nin tefsirleri ayri havadan caliyor, bir tek göze kadar her yer kapatilmali diyor.

Bence mealler sahislarin kendi görüslerine kendi hayat sartlarina göre olmamali. Din gününe kadar gecerli olan Islam'i neden zorlastiriyorlar? Kadinlarimizin haklari cigneniyor ve kadinlarimiz bu durumlara seyirci kaliyorlar. Böyle devam edip gidiyor, hanimlarimiz nasil olurda anlamamazliktan geliyorlar isin ciddiligini. Her kim tarafindan ne sebebler ile kadinlarimiz bir mumya durumuna sokulmustur, hani mumya tam yerinde bir kelime: agizlari bile mühürlü!

Müslümanligin ilk zamanlarinda eziyet gören ölümle tehtid edilen sahabelere yeri geldiginde yalan söyleyebilecekleri, bu yüzden eziyetlerden kurtulabilecekleri Peygamberimiz tarafindan müsaade edilmistir. Ki Rabbimizin muhakkak rizasiyle. Neden hanim kizlarimiz bunlari örnek almiyorlar, köprüyü gecene kadar ayiya dayi demiyorlar.

Nasil bir cocuk doktoru olabilirler, biolojide, kimyada, fizikte ileri adimlar atabilirler, yazik inanin cok yazik. Aynen cahiliyye devrinde esi ölen hanimin üzrine pantalon ceket misali bir sey atipta o hanimlara sahiplenmek gibi günümüzün hanimlarinin elleri kollari ve dilleri baglanmis.

Sayet inandiginiz, anladiginiz sekilde Kur'an'da kapanma sekli bugün uygulanan kapanma degil ise, hanimlarimiz yarin Ahirette sikayetcide olamazlar yasamlarindan, cünkü her müslümanin vazifesidir dogruyu ögrenmek.

Saygi ve selamlarimla.

Aleykümselam merdem kardeşim,

Yazılarınızda şahsıma yönelttiğiniz kısımları hemen alıntılayarak öncelikle cevapladıktan sonra, konu hakkında kısaca bir değerlendirme daha yapacağım.

1- Demekki basörtmek sizin idealiniz degil, neden savunuyorsunuz o halde unilerdeki basörtüsü yasagini?

Benim yada başkasının ideali olması ayrı, dinin ideali olması ayrı bir şeydir. Kişiler,dünya çıkarları idealleri başka şekilde hedeflese dahi, eğer müslüman iseler, kuranın emrettiğini benimsemelidir. Yani, müslümanın ideal olanı kurana uygun olanı olmalıdır.

benim idealimde, herkesin bu konuyu da kurana göre anlayarak gerçekleri görmesi ve bu olgu üzerinden oynanan oyunlara kanmaması, gelebileceği yerlere sırf bu yanlış inancı yüzünden gelemeyecek seçimlerde bulunmasının ortadan kalkmasıdır.

Ama, gelenek şeklinde yerlerşmiş olan bazı kavramlar, aksine inanılsa da terki her zaman becerilemeyen şeyler olmaktadır. Kaldıki, olmamasına rağmen başın kapanması da sakıncalı olmayınca, tercihler ihtiyatlı olmak adına bu yönde kullanılabiliyor.

Ben üniversitelerdeki başörtüsü yasağını savunmuyorum. Bu kısımda yazım hatası yaptığınızı sanıyorum.

Ben, saçların kapanma emri yoksa da bunları var sanarak kapanan kimselerin de yanlış bile olsa, kendi seçimlerine saygı gösterilmesi, kabul edilmesi gerektiğini savunuyorum.

Kaldıki bana göre, üniversitelerde engel çıkaranların derdi saçların kapanması değildir. Saçlar açık olsa dahi, müslümanlar için mutlaka başka gerekçelerle engellemeler çıkarmak isteyeceklerdir. Ama, ellerinde hazır konu varken başka gerekçe aramalarına da gerek kalmadığından rahattırlar.


2- En önemlisi, basörtüsünü dinin bir parcasi, emri olarak bilen bu kardeslerimizi aydinlatmak daha elverisli olmazmi?

Elbette, bu çok önemlidir. Yapılmaya çalışılmalıdır. Akademisyenlere bu konuda çok ciddi görevler düşmektedir. Bu konu en azından tartışmaya açılmalı, görüşler kurana göre delillerle dillendirilmelidir. Ama, her şeye rağmen, hala saçların kapanması olduğunu anlayan çıkarsa da onların anladıkları gibi yaşamalarına saygılı yaklaşılmalıdır.

Bu sebeple, daha üniversiteye gitmeyenler, terk edenler vardır. Ayrıca, bitirse dahi kamu işyerlerinde çalışma isteğinde olanların buralarda çalışamayacak olmaları da üniversite hayatını lüzumsuz kılabilmektedir.

3- Ögretin hanim kizlarimiza analarimiza bacilarimiza, asirlardir ninelerimizi baslarini örtmeleri bir nevi gelenekten dolayi oldugunu, Kur'an'da basörtüsü emredilmedigi...

Ben şahsen bulunduğum ve katıldığım ortamlarda bu konuya değinmeye çalışıyorum. İnşallah benim gibi düşünen ve hareket eden kardeşlerimizde çoğalacaktır.

Gücümüzün yettiği kadar bu gibi yanlış bilinenleri gündeme almamız gerektiğini, gücümüzün yetmediklerinden ise sorumlu olmayacağımızı söyleyerek bitirmek istiyorum.

Saygılarımla...
aorskaya

merdem
14. January 2013, 05:48 PM
Allah'in selami üzreinize olsun Aorskaya Kardesim,

siyasetinde bir nevi tesiri oluyor yalniz hukuki konularda degil, dini konularda da.

Biraz tuhaf bir durum oluyor, koyun sürüsü gibi her degisen idare idareci kendi anlayisinda halki nabzina göre serbet vermektense kendi nabzina göre halka serbet vermege kalkiyor.

Misal olarak Türk devleti, günümüzde Erdogan bey idare basinda, yetisip büyüdügü ortam göz önüne alinacak olursa, ( ki Türkiye'nin dörtbir bucaginda ayri gelenekler ve inanclar vardir ), diyelimki muhafazakar bir ortamdan geliyor. Tesettür, türban, carsaf, basörtüsü günün konusu olunca Erdogan bey hangi tarafa yakinlik gösterir? Elbetteki alismis oldugu geleneklere göre. Bu gün Erdogan beyin görüsü uygulanir, yarin bilmem x-beyin görüsü uygulanir. Dün bilmem kimin görüsü oldugu icindir ki Türkiye'mize tesettür sokulmustur.

Biz koyun sürüsümüyüz acaba her basa gecen coban arzu ettigi sekilde gütmege kalkisiyor bizleri?

Bir Erdogan'in, Merkel'in, Obama'nin sahsi görüslerine arzularina göre yönetilmez.

Insan haklarina tecavuz durumunda, sagliga yüzde yüz zararli durumlarda, piyasaya zarar verecek durumlarda devlet reisleri yine de yanlizca kendi görüslerine göre karar veremezler, meclislerine danisirlar ve oybirligi ile karara varirlar.

Ama Islam da olan kanunlar emirler oybirliginle kabul edilip red edilecek konular degildir. Acik acik bildirilmis bu haram bu helaldir diye. Bitti. Daha neyin nesini tartisiyorlar?

Aorskaya Kardesim, Senler hanim dahi tesettürün ne demek olmadigini ve bunu nasil ve kimden ögrendigini göz önüne alirsak, bu hatun Kur'an' dan ögrenmemis bunu. Dinimizi Saidi nursi mi anlatiyor bizlere, Allah'a tercümanmi olmus bu adam?

Kisacasi, Senler hanim arayip arastirmadan ilk okudugu eserden (!) komple kapanmayi ögrenmis, halen o kafayla tüm tanidiklarina, tanimadiklarina Hazret(!)ten ne anlamissa onu ögretmege devam ediyor. Islam Yazari, maasAllah, nazar degmedin yazarligina ne diyelim.



Bakin İslami Yazar Şule Yüksel Şenler Tesettür hakkinda ne diyor:


Bir vesile Bediüzzaman Hazretlerine de borçluyum. Ağabeyim onun vasıtasıyla olduğu için, bize de hep onun öğrettiklerini aktardı. Çünkü biz ne Kuran’ı biliyorduk, sadece okumasını değil, bizim için inen ayetlerin ne olduğunu bilmiyorduk, biz tesettür ayetinden dahi haberimiz yoktu. Ben tesettürü, risale-i nurlarda gördüm ve onun üzerine düşündüm. Ve o zamanlar da başka eserler de, yayınevleri de yoktu. Bir Hasan Basri Çantay bir de Sönmez…vs

ve acikca ifade ediyor:

1965 diyelim hidayeti. Çünkü İslami yazılarıma 1967’de başladım. Ama 1965’te tamamen örtünmüştüm. O iki senede de Risale-i Nur derslerine devam ettim.



Hatun burda kimin reklamini yapiyor, ille de Kur'an diyene kadar Saidi Nursi den bahsediyor. E tabiiki Hidayet'e anca vesile ile ulasabilinir (!).

Sayet her okuma yazma ögrenen ve yüksek okullardan mezun olma sansina erisen bu hatunlarimizin yolu Allah'in gösterdigi dosdogru yol olmayacak ise, baska yollardan hidayeti srayacaklar ise, kimsenin zoruna gitmesin bu yazdiklarim, ama yazilmasi gerek:

Böyle okumus hatunlarimiz Allah'in Dini'ni Allah'a ögretmege kalkisacaklarsa ise, Islami geleneklere göre yasatmaya niyetleri var ise Kur'an'i birakip Nursi'lerin yollarindan gitmeye devam edecek iseler, varsin kalsin UNI kapilarindan girmesinler!!!! Islam'a aydin kisiler gerek /Alimler/, Kur'an'i ayakli kütüphane olarak ulasilmayan köselere ulastiracak kisiliklere gerek, Allah'in Sünnetullah'ini tasdikleyecek ve yayacak multi annelere, bacilara gerek var.

Islam'i köstekleyen Hadiskalburcularina DUR diyecek hatunlara gerek var.

Bunlari uygulamiyacak iseler otursunlar evlerinde Gavslarina, seyhlerine, hazretlerine dualarda bulunmaya devam etsinler.

Itirazlari olan varsa, toplasinlar bir iki kuruslarini saudiler gibi sirf kadinlar icin sehirler acsinlar, sirf kadinlar icin düzenlesmis isyerleri.

Bu insanlar acaba DIN GÜNÜ Allah'in Celle ve Celaluhu huzurunda da mi haremlik selamlik talep edecekler?

Saygi ve selamlarimla.

Not: Kusuruma bakmayin Aorskaya kardesim, bir kac günden beri basagrim var, hava degisikliklerinden dolayi, hava durumu haberlerinde okudum :-)
sayet uygunsuz bir durum yaratmis isem.