PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Demokrasi islamla bağdaşmaz. Ama islam sadece kurandan olmazsa, en iyi rejimdir!


aorskaya
18. August 2012, 12:13 PM
SELAMUN ALEYKÜM,

sevgili kardeşlerim,

Bu makalede; Demokrasinin tanımıyla başlayarak, ülkemizdeki demokrasi anlayışının ve kendilerini demokrat diye niteleyen kimselerin, demokratlığı nasıl yorumladıkları, demokratlığı müslümanlığa nasıl yamamaya çalıştıklarına değinerek, demokrasinin müslümanlıkla çeliştiğini, islamda yeri olmadığı gösterilmeye çalışılmaktadır.

Daha sonra; müslümanların mevcut şartlar değişmeden, demokratik sistemden çıkarak, mezhepçi islami rejim kurmaları halinde ise demokrasiden daha tehlikeli durumların yaratıldığını ortaya konacaktır.

Müslümanların öncelikle, sadece kuran kaynaklı dini yaşayan bireyler ve toplumu oluşturamadıkça, demokratik sistemin daha iyi olacağı ispatlanırken, aynı zamanda; “demokrasiden çıkılmasını isteyen ve islam devleti olmasını dillendirenlerin, islami devlet konusunda ne kadar samimi oldukları ele alınacak ve bazı sorularla gerçekler tespit edilmeye çalışılacaktır.

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA...

Demokrasi, bildiğimiz gibi; toplumlarda çoğunluğun seçimine dayalı olarak kabul edilen yönetim kadrosunun, anlayışının hakim kılınmasıdır.

Aslında, demokrasi için bu ideal tanımdır.

Bizimki gibi çoğu ülkelerde, adına demokratik cumuhuriyette dense, bu yöntemle başa gelen iktidarlar ve görüşlerine tahammül edememek ve çeşitli baskı ve hilelerle, çeşitli kurum ve kadrolarla, çeşitli değişmez ilke ve devrimlere karşı olmakla iktidarları yıkılmak istenir.

Ancak, ben burada işin siyasal çalım kısımları ile ilgilenmeyip, ideal olan tanımına rağmen demokrasinin islamla neden bağdaşmayacağını açıklamaya çalışacağım.

Demokratik rejimin savunucuları, hangi görüş halkın çoğunluğu tarafından seçilirse onun iş başına gelmesi demek olan demokrasinin; bütün sistemlerden iyi olduğunu, en adil ve aslında islamında onayladığı bir sistem olduğunu iddia ederler.

İslamdan olanların da demokrasi ile işbaşına gelebileceğini, bu nedenle herkesten önce müslümanların demokrat olması gerektiğini savunurlar.

Peki, bunların bu sözlerinde samimi olup olmadıklarını görmeye çalışalım.

Bunun kısaca ortaya konması için TAM BİR MÜSLÜMANA YAKLAŞIMLARINA BAKARAK hareket edeceğim.

Müslüman kısaca; Allah'a, Son Peygambere, Kur'an-ı Kerim’e, ve Kur'an-ı Kerimin, yaşamamız Gereken Evrensel Bir Kitap olduğuna iman eden biridir.

Şimdi böyle bir müslüman insanın demokrat olup, olamayacağını, demokrasinin ne olduğunu bilen demokratlara soruyoruz.

Bu müslüman insanı demokrat kabul edebilir misiniz?

Biraz daha açıklama yaparak, gerçek bir müslümanı örnekleyerek yeniden soralım.

Demokrasiyi yere göğe sığdıramayıp, onu her sistemden üstün tutan sevgili demokratlar;

Alemlerin Rabbi olan Allah'a, yerlerin ve göklerin yegane hakimi ve mutlak hüküm koyucusu olarak iman eden ve bu imanının bir ifadesi olarak “Hüküm Allah'ındır” diyen, son peygamber olan Resulullah (s.a.v.)'e bir önder, bir rehber, bir örnek olarak iman eden, Kur'an-ı Kerimin beyan ettiği her hükme “duyduk ve kabul ettik” diyerek iman eden ve Hakkın hükmüne rağmen halkın görüşünü değil, halkın görüşüne rağmen Hakkın hükmünü tercih eden bir insanı, bir Müslümanı, demokrat kabul edebilir misiniz?

Buna cevap vermek yerine sorumuza siz de “BÖYLE DEMOKRATLIK MI OLUR!” diye soruyla cevap veriyorsunuz değilmi?

Böyle demokratlığın olmadığını, olamayacağını bizler de biliyoruz. Biz biliyoruz da, Müslümanım diyen birçok şaşkına anlatamıyoruz!

Çünkü onlar daha ziyade İslam'ın ve demokrasinin ne olduğu üzerinde durup, birbirine benzer ve birbirine paralel yönlerini ön plana çıkararak “Gerçek demokrasi İslam'dır, gerçek demokrat Müslümanlardır!” gibi acaip ifadeler kullanıyorlar!

Oysa daha önce de belirttiğimiz gibi değerlendirme metodu olarak İslam'ın ve demokrasinin ne olduğu üzerinde değil, ne olmadığı üzerinde durulsa, bu mesele çok daha rahat çözümlenecektir.

NİTEKİM, HAKKIN HÜKMÜNE RAĞMEN; HALKIN VEYA ÇOĞUNLUĞUN GÖRÜŞÜNÜ KABUL ETMEK İSLAM OLMADIĞI GİBİ, HALKIN ÇOĞUNLUK GÖRÜŞÜNE RAĞMEN HAKKIN HÜKMÜNÜ KABUL ETMEK DE DEMOKRASİ DEĞİLDİR

Meseleyi daha fazla uzatmaya, karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmeye ne gerek vardır ki!

Bir müslümanın, Toplumu yarınlarda İslam'ın adaletine kavuşturmak, toplumun yarınlarda Müslüman olmasını sağlamak (!) için, bugünkü Müslümanlığından vazgeçmesi, vazgeçebilmesi tabi ki mümkün değildir.

Nitekim meclisteki demokratlara dönereki, bir müslümanın ; “Her şeyi hakkıyla bilen Allah (c.c.)'ın doğru dediğine yanlış, yanlış dediğine doğru diyen böyle bir kararı saygıyla karşılaması ve kabul etmesi mümkün değildir!” diyorum.

Meclisten ortak bir haykırış. “Böyle demokratlık mı olur? Defol bu meclisten!”

Bu müslüman ben isem; Allah'ın dininden değil, demokratların meclisinden kovulduğum için seviniyor ve hiç girmediğim meclisten dışarı çıkarak rabbime yöneliyorum.

Apaçık bir anlatım ile, Kur'an-ı Kerim'e göre Müslüman olan bir insanın demokrat olmadığını, demokrat olamayacağını ifade etmemiz, dileriz ki demokratları sinirlendirmez!

Akıllı insanlarda artık, birazcık dürüst olabilirlerse, müslümanların demokrat olamayacağını görürler.
[/i]

YIKMADAN ÖNCE, DAHA BÜYÜK PROBLEM YARATMADIĞIMIZDAN, KAOSA YOL AÇMAYACAĞIMIZDAN EMİNMİYİZ? :

[I]Ancak, bu anlatılanlara göre, zamanımızdaki, müslümanlık anlayışı, mezhepçi anlayışlar tamamen terkedilip, sadece kuran kaynaklı olmadan önce; mevcut statükonun yıkılıp, yerine islami rejim, islami devlet, islami ülke oluşturulmasıda zamanımızdaki bilinen problemleri ortadan kaldırmadığı gibi aksine bunların azmasına ve kaos oluşmasına yol açar.

O halde, otorite yada rejimi değiştirmek yerine, önce insanlar kendilerini kuran merkezli yaşamak üzere değiştirebilmeli, bu yaşamı becerebilen insanlar toplum olarak ondan sonra islami yani kuransal yönetimi isteyebilmelidir.Aksi halde, mevcut kalabalık müslümanlık anlayışına göre; ehli sünnet ve dışındakiler şeklinde başka ve daha tehlikeli ayrışmalar ortaya çıkarki, bu defa şimdiki şekle de razı olunsa, tekrar dönebilmek bile imkansız olur.

Kendini değiştiremeyen müslümanların, toplumu, rejimi değiştirmeye hakları da olamaz. Herkes hak ettiği rejimle yönetilir, ilkesi gereği bunu düşünüp, akıl etmek ve değişemeyen toplum için imkansızı istemek akılsızlığında bulunmamak gerekir.

ŞİMDİ ; MÜSLÜMANIM DİYENLERE VE İSLAMİ DEVLET İSTEYENLERE SORALIM VE SAMİMİ OLARAK CEVAPLARINI BEKLEYELİM.

1- RABBİMİZİN TEK HÜKÜM KOYUCU OLDUĞUNU, ONUN BU YETKİYİ PEYGAMBERLERİNE DAHİ VERMEDİĞİNİ KABUL EDEBİLİRMİSİNİZ?
2- HADİS, SÜNNET ADI ALTINDA KURANIN YANINDA; İNSAN GÖRÜŞLERİNİ DE DİNİ HÜKÜM OLARAK KABUL ETMEMEK GEREKTİĞİNİ KABUL EDEBİLİRMİSİNİZ?
3- İSLAMDAN OLMAYANLARI YADA İSLAMDAN DÖNENLERİ, GERÇEKTEN “DİNDE BASKI YOKTUR” DİYEREK, İSTEDİKLERİ GİBİ YAŞAMALARINI KABUL EDEBİLİRMİSİNİZ? YOKSA; GELENEKÇİ HUYUNUZ DEPREŞİP; “MÜRTEDİN KATLİ VACİPTİR” DİYEN KUTUBU SİTTEYEMİ GEÇİŞ YAPMAK İSTERSİNİZ?
4- BUHARİ, TIRMIZİ,MÜSLİM OLUŞACAK İSLAMİ YÖNETİMDE, HİÇ OLACAKTIR, KABUL EDEBİLİRMİSİNİZ?
5- KURANI NESH EDECEK, RABBİMİZİN SÖZÜNÜ DEĞİŞTİRECEK UYDURUK KAYDIRIK HADİS RİVAYETLERİ DE OLMAYACAĞINDAN, ŞİMDİKİ GİBİ HER ŞEYİ YAPIPDA MÜSLÜMAN KALABİLMEK YERİNE, KURANA GERÇEKTEN UYARAK YAŞAYABİLECEKMİSİNİZ, UYMAZSANIZ MÜSLÜMAN OLAMADIĞINIZI KABUL EDEBİLECEKMİSİNİZ?

Sorular, daha çoğaltılabilir, dileyen kardeşimiz buna ilave sorular yazsınlar. Ancak, sanırım bu sorulara olumlu cevap vermek , demokrasinin terki için yeterlidir.

Buyurun şimdi sevgili Müslüman kardeşlerim, demokrasiyi eleştiren ve islami isteyen sizler, islam olan kuranın yaşanmasını gerçekten ne kadar istiyorsunuz, soruları cevaplayarak gösterin lütfen…


Saygılarımla…
aorskaya

Hasan Akçay
19. August 2012, 03:55 AM
Merhaba sayin aorskaya.

Bu, keciboynuzu gibi bir demokrasi yazisi olmus. Bi gidim demokrasi bir sürü baska sey. O baska seyleri atmadan sizinle demokrasiyi müzakere etmek zor görünüyor. Onlari atmaya ise siz yanasmiyorsunuz. Ne yapacagiz bilmem.

Örnegin ta en basta ettiginiz su RABBİMİZİN TEK HÜKÜM KOYUCU OLDUĞU sözü... Bakin bu, demokrasiyle zerrece ilgisi olmayan bir söz. "Insanlar yargic olamaz; HÜKÜM veremez!" iddiasiyla "Ali kafir oldu!" deyip Hz Ali'yi öldüren haricilerin sözü. Bu zirvaya Hz Ali'nin verdigi güzel bir cevap var. Elbet bilirsiniz.

Bu hallere düsmeyelim diye hela bekciligi gibi ta en uctaki bir durumdan söz ettim. "Büyük kaca kücük kaca; buna kim hüküm verecek?" Onu bile ayetlere baglayip "Allah hüküm verecek," demeye getirdiniz. Demokrasi hela bekciligi ya da ailenin ic isleri ile degil DEVLETIN yönetimi ile ilgilidir. Hic olmazsa bunu göz önünde bulundursak?

Haricilik böyle ayagimiza takilip dururken nasil müzakere edecegiz demokrasiyi Islam baglaminda? "Gelin, müzakere edelim!" dedigim icin kendimi söz vermis gibi de hissediyorum. Zor.

Bayraminiz mübarek olsun.

aorskaya
19. August 2012, 04:37 AM
Merhaba sayin aorskaya.

Bu, keciboynuzu gibi bir demokrasi yazisi olmus. Bi gidim demokrasi bir sürü baska sey. O baska seyleri atmadan sizinle demokrasiyi müzakere etmek zor görünüyor. Onlari atmaya ise siz yanasmiyorsunuz. Ne yapacaz bilmem.

Örnegin ta en basta ettiginiz su RABBİMİZİN TEK HÜKÜM KOYUCU OLDUĞU sözü... Bakin bu, demokrasiyle zerrece ilgisi olmayan bir söz. "Insanlar yargic olamaz; hüküm veremez!" iddiasiyla "Ali kafir oldu!" deyip Hz Ali'yi öldüren haricilerin sözü.

Bu hallere düsmeyelim diye hela bekciligi gibi marjinal bir durumdan söz ettim. "Büyük kaca kücük kaca; kim hüküm verecek?" Onu bile ayetlere baglayip "Allah hüküm verecek," demeye getirdiniz.

Haricilik bu sekilde ayagimiza takilip dururken nasil müzakere edecegiz demokrasiyi Islam baglaminda? "Gelin, müzakere edelim!" dedigim icin kendimi söz vermis gibi de hissediyorum. Zor.

Bayraminiz mübarek olsun.

Selamlar, sevgili h.akçay,

1- Bu, keciboynuzu gibi bir demokrasi yazisi olmus. Bi gidim demokrasi bir sürü baska sey.O baska seyleri atmadan sizinle demokrasiyi müzakere etmek zor görünüyor. demişsiniz.

Biz her konuyu görüşebilirz. Buyurun, sizin bildiğiniz "demokrasi"yi yazınız. Keçi boynuzu demokrasi tanımınızı anlayamadım, ama onu da yazınızda açarsınız diye düşünüyorum. Yine yazıma itirazlarınızı, yanlış bulduğunuz kısımları alıntılayarak gösterirsniz sevinirim.

2-"Allah hüküm verecek," demeye getirdiniz.
Hüküm verecek demedim, zaten her konuda rabbimizin hükmü vardır, bizlerde o hükümler çerçevesinde kararlar alabiliriz dedim.

3 Örnegin ta en basta ettiginiz su RABBİMİZİN TEK HÜKÜM KOYUCU OLDUĞU sözü... Bakin bu, demokrasiyle zerrece ilgisi olmayan bir söz.

Rabbimizin tek hüküm koyucu olduğu doğrudur ve demokrasi ile ilgiside yoktur. Sözün demokrasi ile ilgisi olmak yerine, demokrasinin sözle ilgisi olması gerekirdiki, demokrasi de bu ilgiyi kuramamamıştır, bunun içinde güdük kalmaktadır.

4 Bahsettiğiniz örnekteki haricilerin yanlışının bizim görüşmelerimizle ilgisi olmadan, konuları değerlendirelim.

İslamda elbette yargıçlarda olacak ve hükümler verecektir. Ama, onların hüküm vereceği kaynaklar, kurana uygun olmak zorundadır. Örneğin, zina konusunda hüküm bellidir. Yargıçlarda bu konuda zinanın olup olmadığına delillere göre, deliller yoksa kuranda aranan özelliklerdeki şahitliklere göre karar vereceklerdir.

Aksi halde, zinayı suç kabul etmeyen beşeri yasalara göre, zina edenleri aklamaları, beraat ettirmeleri onların islamla ilgisi olmadığını gösterecektir.

Sizin demokrasi tanım ve anlatımınızı yazmanız ve hayırlı bayramlar dileklerimle...

saygılarımla...
aorskaya

hiiic
21. August 2012, 05:19 AM
aorskaya
İslamda elbette yargıçlarda olacak ve hükümler verecektir. Ama, onların hüküm vereceği kaynaklar, kurana uygun olmak zorundadır. Örneğin, zina konusunda hüküm bellidir. Yargıçlarda bu konuda zinanın olup olmadığına delillere göre, deliller yoksa kuranda aranan özelliklerdeki şahitliklere göre karar vereceklerdir.

Aksi halde, zinayı suç kabul etmeyen beşeri yasalara göre, zina edenleri aklamaları, beraat ettirmeleri onların islamla ilgisi olmadığını gösterecektir.

ben şu yazıya birşey sormak istiyorum...
-Zina yaparken, 1 saat zina yapanla tüm gece boyu zina yapan aynı cezayı mı alacak?
-13-15 (hatta 6) yaşındakine zina yapanla 30 yaşındaki birisiyle zina yapan aynı sucu (100 er sopa) mı alacak.
-Zİna yapılan kadın başına mı 100 sopa yoksa fiile mi? yani 4 kadınla zina yapsam 400 sopa mı yemem gerekecek. çünkü bu kadar darbe insanı ölüme götürür, sopa vurarak ölüm cezasıdır bu, 4 kadınla zina yapanı direk öldürebilir miyiz?
-ve son olarak, evli bir insanın zinası ile bekarın zinası aynı mıdır?


Kurana bağlı olarak ceza belirler misiniz?

aorskaya
21. August 2012, 10:57 PM
ben şu yazıya birşey sormak istiyorum...
-Zina yaparken, 1 saat zina yapanla tüm gece boyu zina yapan aynı cezayı mı alacak?
-13-15 (hatta 6) yaşındakine zina yapanla 30 yaşındaki birisiyle zina yapan aynı sucu (100 er sopa) mı alacak.
-Zİna yapılan kadın başına mı 100 sopa yoksa fiile mi? yani 4 kadınla zina yapsam 400 sopa mı yemem gerekecek. çünkü bu kadar darbe insanı ölüme götürür, sopa vurarak ölüm cezasıdır bu, 4 kadınla zina yapanı direk öldürebilir miyiz?
-ve son olarak, evli bir insanın zinası ile bekarın zinası aynı mıdır?


Kurana bağlı olarak ceza belirler misiniz?

Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Demokrasinin tanımıda dahil, islamla ilgisi olmadığı konusunda bir yazı yazmışım ve sevgili "hiiç" kardeşim, başka başlıkta demokrasinin islama uygun olduğunu savunurken, burada yazımdan alıntılarla itiraz ettiğiniz yerleri belirtmeyip, sadece zina ile ilgili bir örnek üzerinden sorular sormuşsunuz.

Yine "bartsimpson" kardeşimizde size teşekkür ettiğine göre yazınızla aynı kanaate sahip olduğunu göstermiş.

Sevgili kardeşlerim, burada demokrasi ile ilgili yazdıklarıma itirazınızı görmediğimden, daha önceki fikrinizi değiştirip değiştirmediğinizi de bilemedğimden, bu hususa ilişkin cevaplarınızı sonra vermek üzere, sizin sorularınıza geçiyorum.

Öncelikle; yazınızda, sizde tekrar dikkatle incelerseniz, zinanın tanımını bilmeyen kimseler konumunda hareket ettiğinizi görürsünüzkü, bunu bilmediğinizi düşünmüyorum.

Bunun yanısıra, bu soruların tarafınızdan sorulmasınıda manidar buluyorum. Ancak, konuyu kişiselleştirmek yerine; zina hükümlerini bilmeyen kimselerin de okuyabileceğini düşünerek (sizin sorularınızı kırmızı yazıyla alıntılayarak) cevaplamaya çalışıyorum.

1- Zina yaparken, 1 saat zina yapanla tüm gece boyu zina yapan aynı cezayı mı alacak?

Cevap: Kuranda zina için zaman vermediğine göre zinanın kendisi önemlidir, ne kadar sürdüğü değildir. Buna göre ikiside aynı cezayı alacaktır.

2--13-15 (hatta 6) yaşındakine zina yapanla 30 yaşındaki birisiyle zina yapan aynı sucu (100 er sopa) mı alacak.

cevap: Zina, gönüllü cinsel birliktelik demektir. 13-15 yaşındaki neyse de 6 yaşındaki biri zinayı gönüllü yapabilecek olgunluktamıdır size göre? Bunun zina olmadığını bilmeyeceğinize göre, konuyu hafife alma durumu yaratıyorsunuzki, büyük hata yapmaktasınız. Yine de bu soruyu ciddiye alıp yine de cevaplayayım.

6 yaşındaki biri ile yapılan zina olmaz, tecavüz olur. Onun hükümleri de; 6 yaşındaki çocuk korunurken, tecavüzcüye zina cezasına ek olarak ayrıca (gasp, darp unsurlarıda dikkate alınarak) kısas cezalarını da hükmetmeyi gerektirir.

13-15 yaşındaki birinin ise zinayı istemesindeki olgunluk durumu ilgili kurumlar tarafından tespit edilerek karara varılabilir.

3- -Zİna yapılan kadın başına mı 100 sopa yoksa fiile mi? yani 4 kadınla zina yapsam 400 sopa mı yemem gerekecek. çünkü bu kadar darbe insanı ölüme götürür, sopa vurarak ölüm cezasıdır bu, 4 kadınla zina yapanı direk öldürebilir miyiz?

Zina cezası fiile bağlı olarak ortaya çıkar. Zina edenlere 100 sopa vurulur, yani bir erkeğe de 100 sopa, diğer 4 kadına da 100 sopa...

400 sopanın ölüme götüreceğini siz hangi kesinlikte tespit ettiğiniz hatanıza bakmadan, alaycı bir üslupla, direk öldürme teklifini soru olarak yönelttiğinizi söyleyebilirmisiniz, bu alaycı tavıra niçin gerek duyuyorsunuz?

Burada islami konulardan bahsediyorsak, her görüşü ciddi olarak ele alıp değerlendirmek zorunda değilmiyiz? Kafamızdaki cevapla karşılaşmayınca, onu anlamaya gayret etmeyi bırakıp, başka sorular sormak doğru değildir.

Size göre bir yanlış varsa, size düşen bu kısmı alıntılayıp doğrusunu göstermektir. Lütfen, islamdan konuştuğumuzu unutmayalım.

4--ve son olarak, evli bir insanın zinası ile bekarın zinası aynı mıdır?

Evli-bekar ayrımı olmadan zina cezası 100 sopadır.

Evet sevgili kardeşlerim, siz yazılanlardan farklı olarak zina cezası düşünüyor yada yada ceza olmayacağını kabul ediyorsanız, sizin cevabınızı alalaım.

saygılarımla...
aorskaya

hiiic
23. August 2012, 10:18 PM
2. soruyu yanlış anladığın bir yana, anladığın gibi de yorumlamışsın.

Sana sorduğum şu... 6 yaşındaki bir çocukla zina yapanın suçu nedir? 100 sopa mı?
yoksa reşit olmayan birine yaptığı için cezası daha mı ağır?
**********

ve cevaplarında şunu kullanmışsın;

13-15 yaşındaki birinin ise zinayı istemesindeki olgunluk durumu ilgili kurumlar tarafından tespit edilerek karara varılabilir.

Hani kurumlar taguttu? Hani bütün hükmü kurana göre verecektin?
??

eğer fikrini değiştirdiysen ve laik kurumların olması gerektiğini de anladıysan sanırım açtığın konuyu tekrar gözden geçirebilirsin.


****

3. soruyu da daha net anlayacağın şekilde değiştireyim. Bir adam 1o farklı kadınla zina yaptı... 100 sopa mı yiyecek yoksa bin sopa mı? herhalde artık laf eğip büküp bir yere kaçamazsın, 1000 sopa insanı öldürür...

aorskaya
24. August 2012, 12:25 AM
Selamlar,
Başka konularda çok mantıklı yazılarınızı gördüğümden, buradaki soruları gerçekten sormuş olabileceğinize inanamıyorum. Ama karşımda da sizin sorularınız olarak gerçekliğini koruduğu için bir defa daha sorularınıza tek tek verdiğim cevapları yazayım.


2. soruyu yanlış anladığın bir yana, anladığın gibi de yorumlamışsın.

Sana sorduğum şu... 6 yaşındaki bir çocukla zina yapanın suçu nedir? 100 sopa mı?
yoksa reşit olmayan birine yaptığı için cezası daha mı ağır?
**********

Bu soruyu yanlış anladığımı nereden çıkardınız? Sanırım bu soruya verdiğim cevabı tam olarak görmediğiniz için bunu tekrar sorabildiniz. Bu sorunuza verdiğim cevabı tekrar alıntılamadan önce bir hususu tekrar hatırlatayım.

Zina tarafların gönüllü ilişkisine denir. Tarafların gönülsüz ilişkisine ise tecavüz denir. 6 yaşındaki birinin gönüllü ilişki kuracağı düşünülemeyeceğine göre sizin sorunuz da zina değil tecavüz sorulmaktadır. Şimdi bunu daha önce de açıklayan cevabımı tekrar alıntılıyorum.


cevap: 6 yaşındaki biri zinayı gönüllü yapabilecek olgunluktamıdır size göre? Bunun zina olmadığını bilmeyeceğinize göre, konuyu hafife alma durumu yaratıyorsunuzki, büyük hata yapmaktasınız. Yine de bu soruyu ciddiye alıp yine de cevaplayayım.

6 yaşındaki biri ile yapılan zina olmaz, tecavüz olur. Onun hükümleri de; 6 yaşındaki çocuk korunurken, tecavüzcüye zina cezasına ek olarak ayrıca (gasp, darp unsurlarıda dikkate alınarak) kısas cezalarını da hükmetmeyi gerektirir.


Görüldüğü gibi sorunuz yeterince anlaşılmış ve ilişki için oluşan darp, gasp vb. unsurlar da dikkate alınarak zina cezasına ek olarak kısas cezaları da verilir denmiştir.



ve cevaplarında şunu kullanmışsın;

13-15 yaşındaki birinin ise zinayı istemesindeki olgunluk durumu ilgili kurumlar tarafından tespit edilerek karara varılabilir.

Hani kurumlar taguttu? Hani bütün hükmü kurana göre verecektin?
??

eğer fikrini değiştirdiysen ve laik kurumların olması gerektiğini de anladıysan sanırım açtığın konuyu tekrar gözden geçirebilirsin.

Benim yazımda, demokrasi ile yönetilen ülke kurumlarından değil, kuran şeriatına göre oluşturulan İslami yönetim kurumlarından bahsedildiğini atlamışsınız. Kuran şeriatına göre oluşan kurumlar tağuti olmaz. Gördüğünüz gibi bütün hüküm kurana göre verilmektedir.

Ayrıca, demokratik te olsa beşeri sistemin kurumlarının, örneğin; faizin haramlığının, zinanın suç oluşunun tersine, banka ve finans kurumları aracılığıyla faizsiz ekonomi bırakmadığını, erkeklerin taciz, sapkınlık ve tecavüzlerini önlemek adına, erkekleri caydırıcı tedbirler almak yerine; onlara hizmet eden genelevleri açarak, adeta ödüllendirir biçimde kadınlar sunmasını siz tağuti bulmuyormusunuz, islamdan olduğunumu düşünüyorsunuz?


3. soruyu da daha net anlayacağın şekilde değiştireyim. Bir adam 1o farklı kadınla zina yaptı... 100 sopa mı yiyecek yoksa bin sopa mı? herhalde artık laf eğip büküp bir yere kaçamazsın, 1000 sopa insanı öldürür...


Sizin gibi, demokrasinin islamdan olduğu görüşünü benimsemeyip, aksine islamla bağdaşmadığını yazmam üzerine, yazılarınızdaki; “3. soruyu da daha net anlayacağın şekilde…” ve “lafı eğip büküp bir yere kaçamazsın” ifadenizden kızgınlığınızı görmekteysem de, kuran gerçekleri karşısında, sizi kırmak pahasına bunları dillendirmem gerekmektedir.

Şimdi cevabımı vereyim:

Bir adam 10 farklı kadınla ayrı ayrı zina yapıp yakalandığında her biri için ayrı ayrı ceza alacaktır. İlk zinasında yakalandıktan sonra aldığı cezaya rağmen yine yakalanırsa ceza alacağını bile bile 10 defa zina yapmayı göze alan birisi içinde herhalde 100 sopalık cezalar verilmesine adil değildir demeyeceksinizdir değilmi?

Eğer bu cezalar yüzünden ölecek duruma gelecekse, suç kuranın olmayacak, bunu bilerek yapan kimsenin olacaktır. Ayrıca, bu cezadan kurtuluşta yada hafifletmede olmayacağını, acımadan toplumdan tanıklar huzurunda yağılmasını özelliklede sağlamak rabbimizin emridir.

Eğer 10 defa zina yapıpda alacağı cezalar yüzünden ölüm tehlikesi oluşma ihtimalinin yükselmesi yüzünden, kuran suçlanacaksa, bir kimse 1 zina ile yetinmeyip, ölüm tehlikesi yüzünden cezadan kurtulmak için 10 defa zina yapmaya çalışacaktır ve bu da cezanın caydırıcılığını sakatlamak bir tarafa adalet ilkesini de yok edecektir.

Şimdi ben size izninizle sorayım;

1- Bütün bunları, siz de kurandan çıkarabilecek durumdayken, bu konuda bana neden soru açtınız? Beni bu kısımda bilgisiz yakalasaydınız, bu demokrasinin islamla uygun olduğunun kanıtımı olabilecekti?
2- Siz, kurandaki cezaları, örneğin zina cezasını, adilmi bulmuyorsunuz, çağdaşmı bulmuyorsunuz, insanimi bulmuyorsunuz?
3- Yoksa, kurandaki cezaların evrenselliği gereği bu güne taşınmasını anlamakmı istemiyorsunuz?
4- Tck, medeni kanun vb. kanunların, kurandaki hükümlerden daha adil olduğunumu düşünüyorsunuz?
5- Son olarak; Allah'ın emirlerine ters de düşse halkın çoğunluğunun görüşünün galip gelmesi demek olan demokratik sistemmi önemlidir, yoksa halkın çoğunluğu istese de, çoğunluğun görüşü Allah'ın emrine ters ise Allah'ın emirlerini yerine getiren şer'i sistemmi önemlidir?



Buyurun sevgili kardeşim, şimdi siz, lafı eğip bükmeden soruları cevaplayabilirmisiniz?

Selamlar…
aorskaya

hiiic
24. August 2012, 04:39 AM
hala gölüllülük arıyorsun ...
Belki bilmediğinden belki anlamak istememenden ama küçük yaşta zina yapanlar (kesinlikle gönüllü) çocuklar var. şu aşağıdaki resimde dünyanın en küçük anne ve babasını görüyorsun. Senin şeriatına göre yaşasalardı ikisininde 100 er sopa yemesi gerekiyordu.

http://img443.imageshack.us/img443/1999/gencbaba36516335.jpg

Tekrar soruyorum.
Hüseyin Üzmezin 13 yaşında (çocuğun kendi isteğiyle ilişkiye girdiği için mahkemece ceza almadı) nikah kıymaksızın zina yaptığı çocuk sonucu bu adamın kaç sopa yemesi gerek? 100 mü? çocuk kendi isteğiyle girmiş...
eğer 100 diyeceksen ki ayetten anladığınla bunu demen gerek. Bu adil midir? Daha cocuk yaşta birisiyle zina yapana da ergin insan gibi 100 sopa vurmak adaletsizlik değil midir? Sübyancı ile zinakarı aynı kefeye koyuyor bu anlayış.

Bütün bunları, siz de kurandan çıkarabilecek durumdayken, bu konuda bana neden soru açtınız? Beni bu kısımda bilgisiz yakalasaydınız, bu demokrasinin islamla uygun olduğunun kanıtımı olabilecekti?

Yukarıda yazdığım da dahil sorfuğum soruların hicbiris Kurandan çıkarılamaz. O konularla ilgili herhangi bir düzenleme yoktur. Zamanın ve toplumların ahlak anlayışları, kültürleri ve gerekliliklerine göre şekiillenmesi için serbest bırakılmıştır. Bu konuların cezası demokratik anlayışla konulur. Kaldırılır yada değiştirilir.
ALlahın bizlere emrettiği şey, ulu orta zinanın cezasıs kalmaması, cezanın ise caydırıcı etkisinin olması... Bunun dışında detayları toplum belirleyecektir.

Siz, kurandaki cezaları, örneğin zina cezasını, adilmi bulmuyorsunuz, çağdaşmı bulmuyorsunuz, insanimi bulmuyorsunuz?

Zina (keza zinanın ne olduğunu da acaba biliyormuyuz) cezasız kalmamalı. Ancak şeriati ceza veriyorum diye zina yapanı soyup kalın bir sopayla inlete inlete vurmak da ne çağın ne de insan vicdanının parçasında var.

Yoksa, kurandaki cezaların evrenselliği gereği bu güne taşınmasını anlamakmı istemiyorsunuz?

sizin (şeriat isterükcülerin) Kurandaki cezaların ne olduğunu anlamadığınızı söylüyorum.
ne el kesmeyi, ne de sopa vurmayı anlamadınız. Kuranda kullanılan sayıların (neden 100) bile ne manaya geldiğini bilmediğinizi iddia ediyorum.

Son olarak; Allah'ın emirlerine ters de düşse halkın çoğunluğunun görüşünün galip gelmesi demek olan demokratik sistemmi önemlidir, yoksa halkın çoğunluğu istese de, çoğunluğun görüşü Allah'ın emrine ters ise Allah'ın emirlerini yerine getiren şer'i sistemmi önemlidir?

Eğer Allahın emri olduğunu iddia ettiğiniz belgeler haksızlığı ya da güçsüzün ezileceği kurallar içeriyorsa o kitaba iman etmek asıl kafirliktir. Bir kanunun Allahın emri olup olmadığını nasıl anlayacaksın? eğer ben düşünmem önüme ne gelirse alırım diyorsan, bizim incile iman eden hrisstiyandan ne farkımız var. Onlar da ALlahın emri zannederek pavlusun kitabının peşinden gidiyorlar... Ya biz de Allahın emri zannederek muaviyenin kitabının peşinden gidiyorsak?

Allahın emri Zina cezasında da adaletsiz eşitsiz emir buyurmaz. Eğer bu kanun Allahın kanunuysa bulunamaz. Bulunursa yine Allahın emri gereği o dinden çıkmak gerekir ki bunu Allah emrediyor(onda birçok çelişki bulurdunuz ayeti)...

Gelelim vermediğin cevaplara.
-çocuğu kandırıp zina yapan ile ergini kandırıp zina yapanın cezası aynı olamaz...
-sadece 1 gün için zina yapmış olanlarla, gizli gizli günlerce zina yapmışın cezası aynı olamaz...
-sonucu bakımında çevresine ve topluma farklı zararlar veren zinaların da cezası farklıdır...
-keza bu tamamen şahsi düşüncem: toplumun yöneticileri ile yönetilenlerinin zinası bile aynı cezalandırılamaz. Efendiler ve aydınlar, topluma yol göstermesi gerekenlerin suçları daha ağırdır.
-Öğretmen ile öğrencinin, parton ile işçinin, üst ile astın, hür ile kölenin bile zina günahları farklıdır... birisi imkanlarını kötüye kullanıyordur.
-evde yapılan zina ile sokakta yapılan zinanın cezası aynı olabilir mi? ya mescitlere yapılana da mı 100 sopa? acil önemli noktalarda yapılırsa? vs.
-hatta zina sebepleri farklı olanların cezası bile aynı olamaz.
v.s. örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısaca adalet işi biz insanların imtahanı için vardır. Bütün bunlar için şerri hüküm gelecek olsaydı bunu yazmaya denizler mürekkep olsa yetmezidi. Allah temel çerçeveyi bildirmiş ve içini temiz niyetlerle adilce doldurmamız için biz yeryüzü halifelerinin ellerine bırakmıştır. işte bu hüküm verme sistemi ise ancak demokrasiyle (halkın eşit ve adilane katılımıyla) alınan kararlarla adilce mümkün olur. ZÜmreler yada imparatorların yada kendisini Allahın halifesi diye tanıtan şeytanların değil.

aorskaya
24. August 2012, 12:47 PM
Allah'ın selamı üzerinize olsun,

Sevgili kardeşlerim, yazımda aksi belirtilmedikçe konu anlatımlarım kurana göre olması gerekenler şeklinde benim kişisel görüşlerimdir. Demokrasi yada başka insan sistemlerine ilişkin olumlu olumsuz görüşlerim ise bunlara değinilerek belirtilmeye çalışılmıştır.


hala gölüllülük arıyorsun ...
Belki bilmediğinden belki anlamak istememenden ama küçük yaşta zina yapanlar (kesinlikle gönüllü) çocuklar var. şu aşağıdaki resimde dünyanın en küçük anne ve babasını görüyorsun. Senin şeriatına göre yaşasalardı ikisininde 100 er sopa yemesi gerekiyordu.


Selamlar, anlaşılıyor ki konunun tam oturması için İslam hukukunun biraz daha detaylı anlatımına ihtiyaç vardır.

1- İslamda da; aynen insan yapımı medeni hukuklarda olduğu gibi, tarafların kendisini borç, yani edim altına sokabilmesi için “olgunluk” şartı vardır. Eylemlerinin doğuracağı sonuçları kestiremeyen, kaldıramayacak durumda olanların irade beyanları olsa bile bunlar sakat olur, geçersiz olur.

İşte bu nedenledir ki, çocuklar olgunluğa (sadece cinsel olgunluk değil) ulaşmadıklarından onların gönüllü katılımlarından bahsedilemez.

Yani, çocuklar gönüllü olarak bir ilişkiye girseler dahi, onların olgun olmamaları yüzünden gönüllü olduğu kabul edilemez.

Bu nedenle de medeni hakları kullanım ehliyetine sahip olmayan çocuklara ceza verilemez. Bu çocuklarla ilişkiye giren ve olgun durumda bulunan kimselere tek taraflı olarak ceza verilir.

KISACA GÖNÜLLÜLÜK, OLGUN KİMSELER İÇİN GEÇERLİDİR. ÇOCUKLAR İÇİN DEĞİL…

2- Dünyanın en küçük anne ve babası denilen çocuklara islama göre ceza veilmesinin sözkonusu bile edilemeyeceği bir tarafa, bunların bu duruma düşmelerine sebep olanların kovuşturulmaları gerekir. Bu konudaki ihmal, teşvik yada suçları olup olmadığına bakılır ve ona göre sorumlulukları araştırılır.

3- Senin şeriatına göre yaşasalardı ikisininde 100 er sopa yemesi gerekiyordu. Demişsin.

Öncelikle, öfkeniz aklınızı örtmesin, benim şeriatım değil, kuran şeriatı söz konusudur. kuran şeriatına göre de bunlar olgun kimseler olmadıklarından ceza almaları söz konusu bile değildir.


Tekrar soruyorum.
Hüseyin Üzmezin 13 yaşında (çocuğun kendi isteğiyle ilişkiye girdiği için mahkemece ceza almadı) nikah kıymaksızın zina yaptığı çocuk sonucu bu adamın kaç sopa yemesi gerek? 100 mü? çocuk kendi isteğiyle girmiş...
eğer 100 diyeceksen ki ayetten anladığınla bunu demen gerek. Bu adil midir? Daha cocuk yaşta birisiyle zina yapana da ergin insan gibi 100 sopa vurmak adaletsizlik değil midir? Sübyancı ile zinakarı aynı kefeye koyuyor bu anlayış.


Bu soruyu bana sormak yerine kendine sorman gerekiyordu!

“Çocukta gönüllü ilişkiye girdiği” gerekçesiyle ondan faydalanan azgına ceza verilmeyişi nasıl kabul edilebilir? Bu sizin savunduğunuz hukukun acizliğini göstermezmi?

Bu adamın suçunu iyice incelersen, olgun olan birininde rızasıyla girdiği ilişki değildir. Bu adamın ilişkisi zina değildir. Bu adam sübyancılık yapmıştır.

İslam hükümlerinde; "bu adamın yaptığı yıkımlar, psikolojik travmalarda dikkate alınarak, zina cezası (100 sopa) yanında ek cezalar belirlenirdi."

Siz cinsel ilişkiye zina demeyi bırakın artık.

Çünkü zina; kendilerini edim altına sokacak olgunluktaki tarafların gönüllü girdiği cinsel ilişkidir. Taraflardan birinin olgun olsa bile gönülsüz ilişkisi ile, olgun olmayan çocukların, olgun olmayan akıl özürlülerin gönüllü ilişkisi de zina değildir. Tecavüz ve yanında diğer suçlar vardır.

Gördüğünüz gibi, İslamda; zina edenle sübyancı aynı kefeye konmuyor.

Ama, insan yapımı hukukta kefeye bile konmayabiliyor değilmi?

Şimdi, siz kefeye bile konmadığını atlayacakmısınız, yoksa kefeye koyup iyice tartacakmısınız? Eee, kefeye koyacaksanız, savunduğunuz hukukun kararını ne yapacaksınız? Çok fazla şey demenize gerek yoktur, “sadece güdük kaldığını” bilin yeter.


Yukarıda yazdığım da dahil sorfuğum soruların hicbiris Kurandan çıkarılamaz. O konularla ilgili herhangi bir düzenleme yoktur. Zamanın ve toplumların ahlak anlayışları, kültürleri ve gerekliliklerine göre şekiillenmesi için serbest bırakılmıştır. Bu konuların cezası demokratik anlayışla konulur. Kaldırılır yada değiştirilir.
ALlahın bizlere emrettiği şey, ulu orta zinanın cezasıs kalmaması, cezanın ise caydırıcı etkisinin olması... Bunun dışında detayları toplum belirleyecektir.


Kuranın açık hükümlerinden biri olan zina ve cezasının belirtilmesine rağmen, Zina eyleminin; hala toplumların zamana göre bile değişen kültür ve ahlaki kabullerine göre suç kabul edilip edilmemesi gerektiğinimi savunuyorsunuz?

Hem bunu savunup, hemen arkasından da; “ALlahın bizlere emrettiği şey, ulu orta zinanın cezasıs kalmaması, cezanın ise caydırıcı etkisinin olması... Bunun dışında detayları toplum belirleyecektir. “diyerek, toplumun ceza vermemesini kabul edilebilir, bu yöndeki hükümleri Allah’ın hükümleri üstünde tutabilirsiniz öylemi?

Hep eleştirdiğiniz, rivayetler/atalar dini yaşayanlardan ne farkınız kalıyor o zaman? Onlarda, rivayet hükümlerini kuran hükümlerine baskın kılıp, o hükümlere ayetleri neshettirirken, siz de toplumların hükümlerine neshettirdiğinizi görebiliyormusunuz?

Nikahsız birlikteliklere ses çıkarılmazken, imam nikahlı (sadece imam nikahı yanlıştır, o ayrı konu ama) birlikteliklere neden ceza verilmektedir? İmam nikahlı birliktelik ötekine göre daha iyi değilmidir? Hiç değilse ilişki iki kişi arasında ve bazı katlanmaları gerektirirken, diğerinin hiçbir sonucu olmamasına rağmen, tersine ceza belirlenmesi nasıl bir mantık, nasıl bir hukuk anlayışıdır, anlayan lütfen açıklasın…

Ayrıca;
1- çok uzağa gitmeden, bizim toplumumuzda, zina için ceza belirlemesi varmıdır?
2- Yoksa, kimseyi rahatsız etmedikçe zina serbestmidir? Ülkemizde zinanın cezası olmadığına göre, rabbimizin yukarıda kendinizin belirttiği ceza verilmesi emrinin yerine getirilmemesini bir Müslüman olarak nasıl kabul edebiliyorsunuz?
3- Rabbimizin emri, çağdışı olduğundan toplum kabulünümü onaylıyorsunuz?


Zina (keza zinanın ne olduğunu da acaba biliyormuyuz) cezasız kalmamalı. Ancak şeriati ceza veriyorum diye zina yapanı soyup kalın bir sopayla inlete inlete vurmak da ne çağın ne de insan vicdanının parçasında var.


1- Zina cezasız kalmamalı ise ülkemizdeki zinanın cezasız kalmasını görmeyip, demokrasinin hala nasıl islama uygun olduğunu söyleyebiliyorsunuz!

2- Sopa ile vurmak, çağın ve insanın vicdanınında yok öylemi?

Siz, çağın ve insanların kendi hükümlerinin baskın olmasını kabul ediyorsanız, kurana ters düştüğünüzü görebiliyormusunuz? Kurana ters düşen, kuran hükümleri yerine, insan hükümlerini geçerli kılan, onları üstün gören biri Müslüman olabilirmi?

Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun.
Eğer ALLAH’a ve o son güne inanıyorsanız, ALLAH’ın hükmünü yerine getirirken onlara karşı yumuşamayın.
İnananlardan bir takım da onlara yapılan azabı gözleriyle görsün [nur suresi 2. ayet]

Kuranın vicdanı, Rabbimizin emri yukarıdadır.

Emirde; zinaya hem 100 sopa, hem de bunun toplumun gözü önünde ve acımadan yerine getirilmesi istenilmektedir. Siz hala, bu emirleri zamanımızda çağdışı, yani ilkel buluyor veya vicdanınıza yediremiyorsanız, kurana göre durumunuzu yeniden gözden geçirmenizi öneriyorum.


sizin (şeriat isterükcülerin) Kurandaki cezaların ne olduğunu anlamadığınızı söylüyorum.
ne el kesmeyi, ne de sopa vurmayı anlamadınız. Kuranda kullanılan sayıların (neden 100) bile ne manaya geldiğini bilmediğinizi iddia ediyorum.


1- Ben, ne idüğü belirsiz “şeriat isterükçü” değilim.

Önce bu algınızı değiştirin. Demokrasi ve laikliğin islamla ilgilerinin anlatıldığı yazılarımın bitişindeki sorularıma bakarsanız, şeriatın nasıl olması gerektiğini görürsünüz.

Ne kuranı devre dışı bırakan rivayetlerin şeriatını, ne de kuranı semboller kitabı haline getirenlerin görüşlerinin şeriatının şeriat olmadığını anlayınız artık.

Ayrıca; Müslümanlar daha islamın tek kaynağının kuran olduğunda anlaşamazken, tek kaynak kuran diyenlerde, kurandaki kıssaların gerçekliği yada hikaye olduğu konusunda anlaşamazken, zaten şeriat gelmez ve bu şartlarda gelende şeriat olmaz. Bu nedenle, kimsenin korkmasına gerek yoktur.

Ama, asıl kuran şeriatından korkulmasına da hiç gerek yoktur.

Bundan ancak, ya kuranı bilmeyen ve şeriatın sadece acımasız cezalandırma hükümleri olduğunu sanan cahiller korkar, yahut da kuran hükümlerine göre yaşamak istemeyenler korkar.

2- Kuranda kullanılan sayıların (neden 100) bile ne manaya geldiğini bilmediğinizi iddia ediyorum. Demişsiniz.

Şimdi ben dinden konuşmayı bırakıp, bu sözünüz yüzünden sizinle kişisel polemikleremi gireyim. Bunu yapmanın kimseye kazandıracağı olmayacağından cevaplamaya gerek duymuyorum.


Eğer Allahın emri olduğunu iddia ettiğiniz belgeler haksızlığı ya da güçsüzün ezileceği kurallar içeriyorsa o kitaba iman etmek asıl kafirliktir. Bir kanunun Allahın emri olup olmadığını nasıl anlayacaksın? eğer ben düşünmem önüme ne gelirse alırım diyorsan, bizim incile iman eden hrisstiyandan ne farkımız var. Onlar da ALlahın emri zannederek pavlusun kitabının peşinden gidiyorlar... Ya biz de Allahın emri zannederek muaviyenin kitabının peşinden gidiyorsak?


“Eğer Allahın emri olduğunu iddia ettiğiniz belgeler…” diyerek devam etmişsiniz.

Sevgili kardeşim, ben hangi belgelerden bahsetmişimde, bunu söylüyorsunuz… Ben yazımda sadece kurandan bahsettim, sadece kuranı kaynak aldım. Başka belge melge, söz yada rivayet falan kullanmadım. Bu nedenle, yukardaki sözleriniz yerinde değildir.

İslam= kurandır. Benim için başka kaynak, belge, kişi, kurum yoktur…



Allahın emri Zina cezasında da adaletsiz eşitsiz emir buyurmaz. Eğer bu kanun Allahın kanunuysa bulunamaz. Bulunursa yine Allahın emri gereği o dinden çıkmak gerekir ki bunu Allah emrediyor(onda birçok çelişki bulurdunuz ayeti)...


Zina cezası kuranda, “kadın, erkek yada evli, bekar ayrımı olmadan 100 sopadır” ve görüldüğü gibi adildir. Kuran dışında başka şeyi referans almadığıma göre bunu alanlar düşünsünler.


Gelelim vermediğin cevaplara.
-çocuğu kandırıp zina yapan ile ergini kandırıp zina yapanın cezası aynı olamaz...
-sadece 1 gün için zina yapmış olanlarla, gizli gizli günlerce zina yapmışın cezası aynı olamaz...
-sonucu bakımında çevresine ve topluma farklı zararlar veren zinaların da cezası farklıdır...
-keza bu tamamen şahsi düşüncem: toplumun yöneticileri ile yönetilenlerinin zinası bile aynı cezalandırılamaz. Efendiler ve aydınlar, topluma yol göstermesi gerekenlerin suçları daha ağırdır.
-Öğretmen ile öğrencinin, parton ile işçinin, üst ile astın, hür ile kölenin bile zina günahları farklıdır... birisi imkanlarını kötüye kullanıyordur.
-evde yapılan zina ile sokakta yapılan zinanın cezası aynı olabilir mi? ya mescitlere yapılana da mı 100 sopa? acil önemli noktalarda yapılırsa? vs.
-hatta zina sebepleri farklı olanların cezası bile aynı olamaz.
v.s. örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısaca adalet işi biz insanların imtahanı için vardır. Bütün bunlar için şerri hüküm gelecek olsaydı bunu yazmaya denizler mürekkep olsa yetmezidi. Allah temel çerçeveyi bildirmiş ve içini temiz niyetlerle adilce doldurmamız için biz yeryüzü halifelerinin ellerine bırakmıştır. işte bu hüküm verme sistemi ise ancak demokrasiyle (halkın eşit ve adilane katılımıyla) alınan kararlarla adilce mümkün olur. ZÜmreler yada imparatorların yada kendisini Allahın halifesi diye tanıtan şeytanların değil.


Bu kısımlarla ilgili ne konu açıldı ne de soru soruldu! Aksi takdirde mutlaka cevaplamaya çalışırdım.

Burada yazdıklarınız kısmen doğru olmaktadır.Burada yazılanları da kısaca toparlamak gerekirse;

1- Zina olması halinde, zinanın nerede yada kimlerce olup olmamasına bakılmaksızın, adil bir şekilde 100 sopa cezası belirtilen şekilde uygulanır.

2- Bu zina edenlerden bazılarının durumu, zinanın sonuçlarından başka, diğer insanları yada toplumu ilgilendiren başka olumsuz sonuçlarda doğuruyorsa, bu durumlarda zinadan bağımsız olarak ele alınır ve ayrıca cezalandırılır.

3- Dolayısıyla, insanlar işledikleri suçlar yüzünden, sonuçları başkasını da ilgilendiren zararlara neden olmuşlarsa onun tazmini için gereken bedeli öderler.

İşte islamın adaleti böyle üstündür.


Saygılarımla…
aorskaya

hiiic
24. August 2012, 05:29 PM
100 sopa yok arkadaşım 100 sopa yok.

100 sopa atın demek,rezil edin demektir. Keza H.Üzmez yeterince rezil oldu. ve ona gereği gibi ceza vermeyen hukuk CUmhuriyet hukuku değil, satılmış şeriatcıları ele geçirdiği hukuktur. O hukukla hizbullahcıları bile hapisden çıkardılar. Laiklği kafirlik benimseyip "ya müslümansın ya laik" naraları atanların kayırmacı hukukudur o üzmeze ceza aldırmadan, 100 sopasını (rezilliğini) de tatmasına fırsat vermeyen hukuk...

Laik hukuk olsaydı din adamları yaptıkları rezillikleri bu kadar kolay gizleyemezdi. Halkın gözü önünde rezilliği tadarlardı.
...

Bu şeriatı cezasıdır. Hukuki cezası ise laik sistemde adilce verilecektir. İster din adamı olsun isterse PEYGAMBER olsun, laik hukuk adam kayırmaz. Sadece şeriatcılar kendi iplerinde oynayan cambazları kayırırlar, kayırıyorlarda... İnsanları dolandırmalarına kandırmalarına rağmen hala şeyhler ve din tacirleri ortalıkda cirit atıyor, pek çoğuda müritleriyle zina yapıyor.

***
Eyüp peygambere ayağını yere vur dediği zaman siz fiilen ayağını yere mi vurdu sanıyorsunuz? Karına bu sopaları birleştirip vur dediğinde karısına sopa mı vurdu zannediyorsunuz?
Zİna yapana 100 sopa vurun dediğinde çıkarıp meşin sopayı fiziken vurulacağını mı zannediyorsunuz?

evet hem bunları zannediyorsunuz, hemde şeriatcılık yapıyorsunuz. Zaten her dönem Allahın vahyini bozup dinleri ve insanları yoldan çıkaran kişiler malesef o vahyi anlamayanlar olmuşlardır.

aorskaya
25. August 2012, 12:28 PM
Selamlar,
Sevgili Hocam,
Demokrasinin islama uygun olmadığı, (ama kuranın terk edilerek yaşanmasını islam sayılması halinde ise en uygun rejim olduğunu) anlatılan bir başlıkta, daha önce sorduğum soruların hepsine cevap vererek devam etmek yerine, konuyu sadece zina cezası tartışmasına dönüştürerek, dar bir alan hapsetmek, dikkatleri başka yöne çekmekten vazgeçin lütfen.

Zina cezası, islam ve demokrasi konuları içinde sadece çok küçük bir yer kaplar. Demokrasi ve onun kurumsal çalışma anlayışları ile devam etmek üzere, zina cezası konusunda son olmak üzere cevaplarımı vermek istiyorum.

İnşallah sonra asıl konumuzdan devam etmek istersiniz.


100 sopa yok arkadaşım 100 sopa yok.

100 sopa atın demek,rezil edin demektir. Keza H.Üzmez yeterince rezil oldu. ve ona gereği gibi ceza vermeyen hukuk CUmhuriyet hukuku değil, satılmış şeriatcıları ele geçirdiği hukuktur. O hukukla hizbullahcıları bile hapisden çıkardılar. Laiklği kafirlik benimseyip "ya müslümansın ya laik" naraları atanların kayırmacı hukukudur o üzmeze ceza aldırmadan, 100 sopasını (rezilliğini) de tatmasına fırsat vermeyen hukuk...

Laik hukuk olsaydı din adamları yaptıkları rezillikleri bu kadar kolay gizleyemezdi. Halkın gözü önünde rezilliği tadarlardı.
...

Bu şeriatı cezasıdır. Hukuki cezası ise laik sistemde adilce verilecektir. İster din adamı olsun isterse PEYGAMBER olsun, laik hukuk adam kayırmaz. Sadece şeriatcılar kendi iplerinde oynayan cambazları kayırırlar, kayırıyorlarda... İnsanları dolandırmalarına kandırmalarına rağmen hala şeyhler ve din tacirleri ortalıkda cirit atıyor, pek çoğuda müritleriyle zina yapıyor.


Siz, “sopa” deyimini isim olmaktan çıkarıp “eylem” olarak anlamaya çalışmaktasınız. Kardeşim; “sopa” deynek, çubuk şeklinde vurmak üzere yapılan şeylere de verilen isimdir aynı zamanda. Bu nedenle 100 sopa, yani 100 deynek, yani 100 vuruş vardır.

Yoksa, 100 defa sopa atmak, yani dövmek, kötek atmak yoktur. Bunu anladığınız için, “100 sopadan kasıt, rezil etmektir” diyebiliyorsunuz galiba!

Üstelik, zina etmeyi göze alanların kaçının rezil olmaktan çekinerek zinadan vazgeçeceğini düşünüyor da bunu iddia edebiliyorsunuz şaşırmamak imkansız.

Hüseyin Üzmez rezil oldu öylemi? Öyleyse bile zina yaptığı için değil hocam, küçük kız yüzünden olabilir, bunu şimdi görebilirsin değilmi?

Şimdi, size göre zina edenler, herkesin içine çıkarılacak ve rezil edilecek ve zina böylece önlenebilecektir öylemi? Peki nasıl rezil edilecektir?

Halk yüzünemi tükürtülecektir? Ama, o da olmaz, çağdışılık olur, ilkellik olur değilmi?

Peki ama, başka nasıl rezil edilebilirki insanlar? Ha, tamam; “ey ahali, bunlar zina yapmıştır, ayıp yapmıştır, bunların yaptığı rezilliktir” diye meydanda toplanan kalabalığa ilan edilebilir!

Ama, bu durumda da zaten metropellerde adım başı karşınıza çıkan, homoseksüellere, travestilere, bar yada sokak fahişelerine, onların satıcılarına alışmış olan halktan bir kahkaha yükselmesine nasıl engel olacaksınız? Zina yapmışlarmış, bunun neresi suç, neden rezil olsunlar, zina yasakmıdır ey ilan eden diye biri size seslense ne diyeceksiniz?

Rezil edeyim derken, rezil duruma düşmeye nasıl engel olacaksınız?

Ha, bu arada laik ve demokratik ülkemizde, zina kanunen suç değilse ve sizde bunu açıklıkla kabul ettiğinize göre rezil edilmesini nasıl kabul edebiliyorsunuz, bunu da açıklayabilirmisiniz?

Kardeşim, rezil etmek şeklindeki bu hikayelere kendiniz gerçekten inanıyor olamazsınız değilmi?

Kuranın deynek cezası, zamanımızdaki modern toplum kültürlerinde size komik geliyor, sizi utandırıyor galiba değilmi? “Ya teknoloji ilerlemiş, adamlar hala ilkel sopaları kullanıyorlar” diyecekler diyemi çekiniyorsunuz?

Ancak, siz kabul edemeseniz de; rabbimizin, “hiçbir acıma içine düşmeden 100 deynek cezası” emrini uygularsanız, zina zevkini yaşamak isteyenlerin 100 deynek acısına katlanmayı göze alamayacaklarını da görürsünüz. Sadece yakalanmayacağı zannıyla zina edenler gibi çok küçük bir azınlığın olabileceğini görecek ve toplumda zinanın önüne geçilebileceğini anlayacaksınız.

Ama, tabi bunu gerçekten istiyormuyuz diye düşünmek ve zinanın engellenmesi bir tarafa, zinanın (hatta tecavüz demek daha doğru olur) rahatça yapılabilmesi için, komik bedeller karşılığında; kel, kör, şişman, uyuz, yaşlı, bunak oluşuna aldırış etmeden zina yapabilmesi için, denetimli genelevler açıldığını hatırlayarak, utanarak itirafımızı yapmamız gerekir değilmi?

İslama uygun olduğu iddia edilen demokrasi ve denetimli genelevleri! Kuranda zina yapmayın bile değil, yaklaşmayın denirken (aradaki farkı inşallah anlayabilirsiniz) demokraside, erkek tecavüzlerinden, azgınlıklarından güya toplumu korumak adına, (erkekleri engelleyici tedbirler almak yerine aksine ödüllendirecek şekilde) genelevleri açılması islamla ne kadar bağdaşıyor değilmi?

Sıra, demokrasinin islamla bağdaşan diğer kısımları(!)nı anlatmaya gelir artık inşallah değilmi?


Eyüp peygambere ayağını yere vur dediği zaman siz fiilen ayağını yere mi vurdu sanıyorsunuz? Karına bu sopaları birleştirip vur dediğinde karısına sopa mı vurdu zannediyorsunuz?
Zİna yapana 100 sopa vurun dediğinde çıkarıp meşin sopayı fiziken vurulacağını mı zannediyorsunuz?

evet hem bunları zannediyorsunuz, hemde şeriatcılık yapıyorsunuz. Zaten her dönem Allahın vahyini bozup dinleri ve insanları yoldan çıkaran kişiler malesef o vahyi anlamayanlar olmuşlardır.

Ayağını vurma konusunu, kısmet olursa Eyüp peygamber kıssalarında ele alırız, ama;

“Karına bu sopaları birleştirip vur dediğinde karısına sopa mı vurdu zannediyorsunuz?” demişsinde be hocam; Eyüp peygambere, “al sopaları birleştir vur” denmemiştirki! Orada sopa yokturki…

Bir demet ot vardır, vurması istenir ama sopayla değil, bir tutam otla… Kabaca, hoyratça, hınçla değil, sevgiyle, nazikane olarak vurması istenmiştir.

Ona: «Eline bir demet ot al, onunla vur! Günaha da girme» dedik. Doğrusu Biz onu pek sabırlı bulduk. Ne güzel kuldu o! O, gerçekten Allah’a yönelirdi.” (Sad 44)

Zina edenlere de “vurulması istenir, ama onlara nazikçe değil, onlara ot demetiyle değil, hem acıma hissine kapılmadan hemde sopayla ve 100 defa olacak şekilde” istenir.

Artık, diğer kısımlardaki cevaplarınızı alabilirmiyiz, ne dersiniz!...

Saygılarımla…
aorskaya

hiiic
26. August 2012, 05:43 AM
100 sopa zinanın cezası değildir ki.
Zİnanın cezasını verecek olan hakimlerdir...

100 sopa şeriatın emridir, yani zinakarın yüzünü ekşitecek toplumsal manevi yaptırımdır.

zinanın cezası ise;
-yapılan zinanın çeşidine
-topluma ya da kişilere verdiği zarara
-gizli ya da aşikar işlenip işlenmediğine göre v.s. verilir.

Zina var ZİNA var. üst konularda da değindiğimiz gibi her zina aynı değildir.
Kimisi var para karşılığı kimisi var aşk karşılığı, kimisi var cehaletten...
Bu ceza yasası adil bir şekilde verilmeli, verilmiyorsa hukukda sorun vardır.

***
Bakın bir de şu açıdan anlatmaya çalışayım belki daha açıklayıcı olur...

100 sopa cezası kime? Müslümana...
Hristiyana 100 sopa cezası var mı?
ya Yahudiye? yahudi hep recm edilme cezası var. Ama bunu uygulamak bize düşmez.

TOplumda zina yapan yahudi ve hristiyanları cezalandırmayacak mıyız?
ya kafir ve müşriklere de mi 100 sopa vuracağız?
Yoksa onlara ceza vermeyip sadece müslümanlara mı ceza vereceğiz???

İşte şeriat hukuku bu nedenle LAİK tir. Hıristiyan Yahudi, Müslüman demeden, dinli dinsiz demeden herkese adilane olarak cezasını uygular...

Ama Allahın emri olmak üzere müslümanlar 100 sopa (rezilliği) tatmalıdırlar. Bu da kullanılmış bir deyimdir.
Tıpkı; "hatalarını yüzüne vurun" gibi.
Kuran Türkçe inse ve rabbimiz orada Türkçe şiir özellikleri kullansa acaba ne olursu :)
herhalde zina yapanın yüzüne kondom felan vururlardı :) hata dediğine göre patlak olanı kullanırlardı sanırım...

***

Eyübün kıssası da aynı ölçüdedir. Eyüp eşine kızmıştır. Onun zina yapmış olmasında korkmuştur ve onu utandırmak, rencide etmek istemiştir. 40 rakamı orada mecazidir. gerçek sayısını Allah bilir, bir çok hatasını yüzüne vurmak istemiştir...
İyileşince Allah ona ; bütün hatalarını yumuşakca yüzüne vur demiştir.
40-100-1000 gibi rakamlar kuranda gerçek manasının dışında kullanılmıştır.
Daha 7 uyuyanların (ashabı keyf) kaç kişi olduklarını bile bilmiyoruz. Allah cahiliye zannından uzak kılsın ama ben orada yüzlerce kişi olduğunu zannediyorum. 7 rakamı onların genel ülke nüfusuna oranla ne kadar az olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır.

***

Peki Allah neden bu uygulamaları böyle vermiş de daha açık vermemiş, rakamları tam söylememiştir?
En doğrusunu Allah bilir elbette ama zannımca Kuranın akışkan ve çekici okunuşunu kuvvetlendirmek amacıyla mecazi anlatımlara yol vermiştir. Çünkü Kuran insan aklına hitap ettiği kadar yüreklerin derinlerine de işlemektedir. Rasyonel kesin rakamlarla kafa karıştırmak yerine yuvarlak hesaplara başvurur. Bunun bir örneğini miras paylaşımı ayetinde görebilirsiniz. İnanmayanlar o ayeti bir hata olarak değerlendirmektedir, çünkü gerçekten de eline kağıdı kalemi alıp hesapladığında orada matematiksel hata vardır. Tıpkı eline kağıdı kalemi alıp 100 sopanın insana vereceği zararı hesapladığında ortaya çıkan tıbbi hata gibi.

Saygılar.

bartsimpson
26. August 2012, 11:40 AM
Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Demokrasinin tanımıda dahil, islamla ilgisi olmadığı konusunda bir yazı yazmışım ve sevgili "hiiç" kardeşim, başka başlıkta demokrasinin islama uygun olduğunu savunurken, burada yazımdan alıntılarla itiraz ettiğiniz yerleri belirtmeyip, sadece zina ile ilgili bir örnek üzerinden sorular sormuşsunuz.

Yine "bartsimpson" kardeşimizde size teşekkür ettiğine göre yazınızla aynı kanaate sahip olduğunu göstermiş.

Sevgili kardeşlerim, burada demokrasi ile ilgili yazdıklarıma itirazınızı görmediğimden, daha önceki fikrinizi değiştirip değiştirmediğinizi de bilemedğimden, bu hususa ilişkin cevaplarınızı sonra vermek üzere, sizin sorularınıza geçiyorum.

Öncelikle; yazınızda, sizde tekrar dikkatle incelerseniz, zinanın tanımını bilmeyen kimseler konumunda hareket ettiğinizi görürsünüzkü, bunu bilmediğinizi düşünmüyorum.

Bunun yanısıra, bu soruların tarafınızdan sorulmasınıda manidar buluyorum. Ancak, konuyu kişiselleştirmek yerine; zina hükümlerini bilmeyen kimselerin de okuyabileceğini düşünerek (sizin sorularınızı kırmızı yazıyla alıntılayarak) cevaplamaya çalışıyorum.

1- Zina yaparken, 1 saat zina yapanla tüm gece boyu zina yapan aynı cezayı mı alacak?

Cevap: Kuranda zina için zaman vermediğine göre zinanın kendisi önemlidir, ne kadar sürdüğü değildir. Buna göre ikiside aynı cezayı alacaktır.

2--13-15 (hatta 6) yaşındakine zina yapanla 30 yaşındaki birisiyle zina yapan aynı sucu (100 er sopa) mı alacak.

cevap: Zina, gönüllü cinsel birliktelik demektir. 13-15 yaşındaki neyse de 6 yaşındaki biri zinayı gönüllü yapabilecek olgunluktamıdır size göre? Bunun zina olmadığını bilmeyeceğinize göre, konuyu hafife alma durumu yaratıyorsunuzki, büyük hata yapmaktasınız. Yine de bu soruyu ciddiye alıp yine de cevaplayayım.

6 yaşındaki biri ile yapılan zina olmaz, tecavüz olur. Onun hükümleri de; 6 yaşındaki çocuk korunurken, tecavüzcüye zina cezasına ek olarak ayrıca (gasp, darp unsurlarıda dikkate alınarak) kısas cezalarını da hükmetmeyi gerektirir.

13-15 yaşındaki birinin ise zinayı istemesindeki olgunluk durumu ilgili kurumlar tarafından tespit edilerek karara varılabilir.

3- -Zİna yapılan kadın başına mı 100 sopa yoksa fiile mi? yani 4 kadınla zina yapsam 400 sopa mı yemem gerekecek. çünkü bu kadar darbe insanı ölüme götürür, sopa vurarak ölüm cezasıdır bu, 4 kadınla zina yapanı direk öldürebilir miyiz?

Zina cezası fiile bağlı olarak ortaya çıkar. Zina edenlere 100 sopa vurulur, yani bir erkeğe de 100 sopa, diğer 4 kadına da 100 sopa...

400 sopanın ölüme götüreceğini siz hangi kesinlikte tespit ettiğiniz hatanıza bakmadan, alaycı bir üslupla, direk öldürme teklifini soru olarak yönelttiğinizi söyleyebilirmisiniz, bu alaycı tavıra niçin gerek duyuyorsunuz?

Burada islami konulardan bahsediyorsak, her görüşü ciddi olarak ele alıp değerlendirmek zorunda değilmiyiz? Kafamızdaki cevapla karşılaşmayınca, onu anlamaya gayret etmeyi bırakıp, başka sorular sormak doğru değildir.

Size göre bir yanlış varsa, size düşen bu kısmı alıntılayıp doğrusunu göstermektir. Lütfen, islamdan konuştuğumuzu unutmayalım.

4--ve son olarak, evli bir insanın zinası ile bekarın zinası aynı mıdır?

Evli-bekar ayrımı olmadan zina cezası 100 sopadır.

Evet sevgili kardeşlerim, siz yazılanlardan farklı olarak zina cezası düşünüyor yada yada ceza olmayacağını kabul ediyorsanız, sizin cevabınızı alalaım.

saygılarımla...
aorskaya

İnsanların fikirlerini beğenmem yada teşekkür etmem sizi niye rahatsız etti anlamadım.

Gerilmeyin bu kadar. Rahat olun. Burası Demokratik bir paylaşım ortamı :)

Ben başka birşey merak ediyorum.

Sopanın cinsi, kalınlığı yada uzunluğu ne olmalıdır.
Ağaçtan mı yapılmalıdır yoksa herhangi bir nesneden olabilir mi?
Ağaç ise hangi ağaçtan.
Ağaç değil ise neden yapılmalıdır.
Demirden olabilir mi? (O zaman 100 sopa yiyen ölür herhalde)

Ayrıca;

100 sopa vücudun nerelerine vurulacaktır.
Konu zina ise, ilgili yer... (düşünmek bile istemiyorum)
Değil ise ağız burun girişilecek midir?
Bu esnada kemikler kırılırsa, kafatası çatlarsa, iç kanama olursa ne olacak? (O zaman 100 sopa yiyen hakkaten ölür herhalde)

Bunları dalga geçmek için yazmıyorum.

Hukuk, adalet ise ve adaletli davranmak ise, sizce en adaletlisi yukarıda saydıklarımdan hangisi olmalıdır, yada sizin daha adil bir görüşünüz var mıdır?

Hasan Akçay
27. August 2012, 12:04 PM
Merhaba.

Evimden uzaktayim; internete su anda bir kafeden giriyorum. Iletimde ayet numaralarinin bulunmayisi o yüden. Lütfen hos görünüz.

Devleti kim yönetsin?

Allah
"Bir kral yönetsin!" mi der,
din adamlari mi,
halk mi?

Konumuz bu.

Eger
Allah

devleti bir kralin yönetmesini isteseydi
kralligi överdi.

Firavun'u övüyor mu?

Yetmedi.
Saba melikesinin agzindan

krallari yerden yere vuruyor:

Krallar
girdikleri ülkenin
altini üstüne getirirler ve
sayilan halkini sayilmaz ederler.

Allah

eger
devleti din adamlarinin yönetmesini isteseydi
sahip cikardi onlara ve onay verirdi.

Asla sahip cikmiyor:

Ruhbanligi Biz yazmadik onlarin üzerine;
Allah'in hosnutlugu bahanesiyle kendileri buldular ama
onun gereklerini de yerine getirmediler.

Yetmedi.

Din adamlarinin
Allah'in yoluna engel olduklarini,
Allah'in dinine ihanet ettiklerini
acikliyor:

Hahamlarin ve rahiplerin cogu
haksizca
halkin malini yerler ve
Allah'in yolunu kapatirlar.

Peki,
Allah

halki
halkin yönetmesini istiyor mu?

Kesinlikle evet.
Bunu dile getiren bir sürü ayet var.
Onlari insallah dikkatinize sunacagim.

Simdilik ricam, suna dikkat etmeniz:

Kavram olarak
hakimiyet baskadir
yönetim baska.

Hakimiyet
yetkidir.

Allah

onu
krallara da verir
halka da.

Ve

krali da
halki da

sorumlu tutar.

Kavramlari harmanlayip
"Hüküm Allah'in'dir; onun icin demokrasiyi Allah onaylamaz..." demek
tipik kafa karisikligidir.

ve

demokrasiyi buyuran Allah'la
inatlasmaktir.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

aorskaya
27. August 2012, 12:35 PM
Selamlar,
Sevgili Hocam,
Demokrasinin islama uygun olmadığı, (ama kuranın terk edilerek yaşanmasını islam sayılması halinde ise en uygun rejim olduğunu) anlatılan bir başlıkta, daha önce sorduğum soruların hepsine cevap vererek devam etmek yerine, konuyu sadece zina cezası tartışmasına dönüştürerek, dar bir alan hapsetmek, dikkatleri başka yöne çekmekten vazgeçin lütfen.

Zina cezası, islam ve demokrasi konuları içinde sadece çok küçük bir yer kaplar. Demokrasi ve onun kurumsal çalışma anlayışları ile devam etmek üzere, zina cezası konusunda son olmak üzere cevaplarımı vermek istiyorum.

İnşallah sonra asıl konumuzdan devam etmek istersiniz.



Sevgili kardeşim,
Yukarıdaki yazımda da değindiğim gibi; demokrasinin islamın gereği olduğunu iddia eden sizinle demokrasiyi asli unsurları ile ele alıp, islama neden uyup uymadığını ortaya koymak gerektiğini belirtmiştim. Ancak sizin bunun yerine; hala zina cezası üzerinden tartışma yürütmekte kararlı olduğunuzu gösteren aşağıdaki yazılarınızdan, ceza konusunu sonlandırmadıkça, demokrasiyi ele alamayacağımız anlaşıldığından yeniden yazılarınıza cevap veriyorum.

100 sopa zinanın cezası değildir ki.
Zİnanın cezasını verecek olan hakimlerdir...

100 sopa şeriatın emridir, yani zinakarın yüzünü ekşitecek toplumsal manevi yaptırımdır.

zinanın cezası ise;
-yapılan zinanın çeşidine
-topluma ya da kişilere verdiği zarara
-gizli ya da aşikar işlenip işlenmediğine göre v.s. verilir.

Zina var ZİNA var. üst konularda da değindiğimiz gibi her zina aynı değildir.
Kimisi var para karşılığı kimisi var aşk karşılığı, kimisi var cehaletten...
Bu ceza yasası adil bir şekilde verilmeli, verilmiyorsa hukukda sorun vardır.

Kuran ayetindeki açık ceza uygulamasını yukarıda da anlatmama rağmen, hala zina cezasının 100 vuruş olmadığını, zinanın cezasının şeriatın emri olduğunu ve zinakarın yüzünü ekşitecek toplumsal manevi yaptırımlar olduğunu, bunu da hakimlerin vereceğini yazmışsınız?

Peki hakimler neye göre karar vereceklerdir? Kendi vicdanlarına, toplumdaki etik anlayışa veya toplumdaki zina kültürüne, toplumdaki zina kabulüne göremi vereceklerdir?

Bizim toplumuzu ele alacak olursak;

1- zinayı hem kınayanlar ve hemde çok normal görenler vardır. Bu durumda, hakim niçin ceza verecektir? Hakimin vereceği ceza, zinayı normal bulanlar tarafından nasıl kabul edilecektir?

2- Bizim toplum ayrışmasına rağmen, yasalarımızda zina suç değildir! Peki sen hakim olsan, zinaya ceza verebilirmisin?

3- Zina ilgili bir referandum yapılsa, toplumun çoğunun zinaya ceza verilmesini isteyeceğini sanırım tahmin edebilirsin? Peki bu durumda, nasıl oluyorda, zinayı cezasız bırakan bir demokrasi olabiliyor. Demokrasi kendisi bile kendisini tanımamış olmuyormu? Kendini bile reddeden bir demokrasiyi islam neden kabul etsinki?

4- Tabiki zinadan zinaya fark vardır. Kuranın zina cezası, taraflardan başkasına zarar vermeyen zinalar için geçerlidir. Zina, aynı zamanda 3. Şahıslara da zarar vermişse, zarar zina cezasından ayrı olarak tazmin ettirilir.

5- “Kimisi var para karşılığı kimisi var aşk karşılığı, kimisi var cehaletten... Bu ceza yasası adil bir şekilde verilmeli, verilmiyorsa hukukda sorun vardır.” Buyurmuşsunuz da, bu konuda kurandan uzaklaştıkça battığınızı ve çözümsüzlüğe doğru gittiğinizi göremediğiniz anlaşılıyor.


Ülkede zina niye cezasız biliyormusun? İşte tamda yukarıda ifade ettiğini biçimde senin gibi düşünenler yüzünden!

Çünkü; bu dediklerini ve daha akla gelmeyen bir sürü zina sebebi olabileceğinden, bunları dikkate alarak ceza belirlemek imkansızdır. Her zaman, ne kadar sebep belirlemiş olursan ol, cezadan kurtulmak için mutlaka olmayan bir sebep üreten kimseyle karşılaşabilirsin… O zaman da ceza sebepleri içinde yer almayan bir sebebe ceza veremezsin. İşte insan yapımı hukukun en büyük aczi bu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Hiçbir zaman, hiçbir yerde bütün insanları kucaklayacak şekilde adil olabilecek, insan icadı bir hukuk olamaz, hatta aynı özellikte hiçbir insan icadı olamaz.

Bu nedenle, bütün insanlar için en iyisini her konuda, sadece onları yaratan Rabbimiz ortaya koyabilir. Bunu artık daha fazla konuşmaya gerek kalmamıştır umarım.

100 sopa zinanın cezası değildir ki.
Bakın bir de şu açıdan anlatmaya çalışayım belki daha açıklayıcı olur...

100 sopa cezası kime? Müslümana...
Hristiyana 100 sopa cezası var mı?
ya Yahudiye? yahudi hep recm edilme cezası var. Ama bunu uygulamak bize düşmez.

TOplumda zina yapan yahudi ve hristiyanları cezalandırmayacak mıyız?
ya kafir ve müşriklere de mi 100 sopa vuracağız?
Yoksa onlara ceza vermeyip sadece müslümanlara mı ceza vereceğiz???

İşte şeriat hukuku bu nedenle LAİK tir. Hıristiyan Yahudi, Müslüman demeden, dinli dinsiz demeden herkese adilane olarak cezasını uygular...

Ama Allahın emri olmak üzere müslümanlar 100 sopa (rezilliği) tatmalıdırlar. Bu da kullanılmış bir deyimdir.
Tıpkı; "hatalarını yüzüne vurun" gibi.
Kuran Türkçe inse ve rabbimiz orada Türkçe şiir özellikleri kullansa acaba ne olursu :)
herhalde zina yapanın yüzüne kondom felan vururlardı :) hata dediğine göre patlak olanı kullanırlardı sanırım...


1- Kurandaki hükümlerin bağlayıcılığının iman edenleri ilgilendirdiğini, iman etmeyenlerin hesabının görülmesinin Allah’a bırakılması gerektiğini, bu nedenle iman edenlere zarar vermedikçe, imansızların yaptıkları ile ilgilenmenin gereksizliğini size hatırlatırım.

Bu yazıyı laf olsun diye yazdığınız belli oluyor? İmansızların zinası neden iman edenleri (onlara zarar vermedikçe) ilgilendirsinki?

2- “İşte şeriat hukuku bu nedenle LAİK tir. Hıristiyan Yahudi, Müslüman demeden, dinli dinsiz demeden herkese adilane olarak cezasını uygular...” sözünü hala düşünmeden tekrarlayıp duruyorsun be kardeşim.

Şu senin, laik şeriat hukukunun; zina için ceza belirlemediğini, aksine genelevleri açmakta ve orayı sağlıklı, güzel kılmaya çalışmakta olduğunu da hatırlayarak, kuranda ceza verilmesi istenen bir durumun (hadi cezasının şekline değinmeyelim) kuranın aksine cezasız kalmasını sağlayan demokrasi ve laiklik nasıl islama uygun olabilir diye düşünebilirmisin?

Yoksa, hala inadına, gelenekçiler gibi sen de bu konuda şartlanmış olarak, demokrasi islamdandır demeye devammı edersin?

Kurana ters düşen kişiler Müslüman olamazken, ters düşen sistemler ise islami olabilirmi?

Bunu iyi düşünün ona göre cevap verin lütfen…



Eyübün kıssası da aynı ölçüdedir. Eyüp eşine kızmıştır. Onun zina yapmış olmasında korkmuştur ve onu utandırmak, rencide etmek istemiştir. 40 rakamı orada mecazidir. gerçek sayısını Allah bilir, bir çok hatasını yüzüne vurmak istemiştir...
İyileşince Allah ona ; bütün hatalarını yumuşakca yüzüne vur demiştir.
40-100-1000 gibi rakamlar kuranda gerçek manasının dışında kullanılmıştır.
Daha 7 uyuyanların (ashabı keyf) kaç kişi olduklarını bile bilmiyoruz. Allah cahiliye zannından uzak kılsın ama ben orada yüzlerce kişi olduğunu zannediyorum. 7 rakamı onların genel ülke nüfusuna oranla ne kadar az olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır.

***

Peki Allah neden bu uygulamaları böyle vermiş de daha açık vermemiş, rakamları tam söylememiştir?
En doğrusunu Allah bilir elbette ama zannımca Kuranın akışkan ve çekici okunuşunu kuvvetlendirmek amacıyla mecazi anlatımlara yol vermiştir. Çünkü Kuran insan aklına hitap ettiği kadar yüreklerin derinlerine de işlemektedir. Rasyonel kesin rakamlarla kafa karıştırmak yerine yuvarlak hesaplara başvurur. Bunun bir örneğini miras paylaşımı ayetinde görebilirsiniz. İnanmayanlar o ayeti bir hata olarak değerlendirmektedir, çünkü gerçekten de eline kağıdı kalemi alıp hesapladığında orada matematiksel hata vardır. Tıpkı eline kağıdı kalemi alıp 100 sopanın insana vereceği zararı hesapladığında ortaya çıkan tıbbi hata gibi.

Saygılar.

A- 100 sopayı , rezil etmek olarak anlamaya çalışanlar tarafından, “ot demetiyle” vurulmasını da “hatanın yüze vurulması” olarak iddia etmek tuhaf karşılanmamalıdır.

Zina edenleri, zinanın suç kabul edilmediği islami (!) bir demokrasi ile cezalandırmak gerektiği paradoksuna (açmazına) düşen sevgili kardeşim, daha önce de anlattım.

Vuruşun yerine getirilmesi ille de kaba sabaca olmaz. Utandırmak içinde nazikçe vurulabilir. Hani bazen çocuklarımıza ders vermek için “onları dizimize yatırıp acıtmadan, popolarına vurma” şefkatinde bulunuruz ya; işte Eyüp a.s.nın vuruşuda aynı şefkatle ceza vermenin sonucudur.

B- Bir de kuranda verilen net sayıların, müteşabihliği gereği tam kesinlikte bilinemeyecek ayet yorumlarına dahil edilmesinden vazgeçin lütfen.

Mağarada uyutulanların sayısının sorulması, bilinmek istenmesi üzerine; bunun boşa uğraş olduğunu, asıl mesajla ilgilenmenin doğrusu olduğunu, bu konuda kesin sayıyı vermediğini belirten rabbimizin sözlerinden zaten nerede sayı verilip verilmediğini anlayalım lütfen.

Asli mesaj bırakılıp, İşin magazin kısmı ile ilgilenilmesin diye mağaradakilerin sayısı verilmemiştir. Bizlere düşen, uzun süre uyutulanların olduğu, uyandırıldıkları ve diğer gerçeklerin bilinmesi, bunun rabbimiz için imkanlı olduğunun anlaşılmasına çalışmak olduğunu bilmektir.

Rabbimiz, yuvarlak rakam vermez. Ya rakam verir, yada vermez. Onun kelamında belirsizlik olmaz.

Miras oranları konusunda da aynı şey geçerlidir. O oranlar kesin oranlar değil, sınır oranlar olduğu için ve buda tam anlaşılmadığı için bazı durumlarda matematiksel hata olduğu kanısı yanlış yere oluşur.

Yoksa, miras oranları da yuvarlak rakamlar değildir.

Toparlayacak olursak, konu demokrasinin islama uygun olmadığı konusudur. Konu bu bağlamda ele alınarak, demokrasinin bütün unsurları ile tartışmaya katılınmalıdır. Sadece, hukuk, hatta islam hukuku üzerinden yazışmaların sürdürülmeye çalışılması, asıl konunun anlaşılmasını engellemese bile geciktirmektedir.

Demokrasiden devam edelim, islam hukukunu ilgilendiren konuları ele almak isterseniz sonra onlarla devam edebiliriz.

Saygılarımla…
aorskaya

aorskaya
27. August 2012, 12:55 PM
Merhaba.

Evimden uzaktayim; internete su anda bir kafeden giriyorum. Iletimde ayet numaralarinin bulunmayisi o yüden. Lütfen hos görünüz.

Devleti kim yönetsin?

Allah
"Bir kral yönetsin!" mi der,
din adamlari mi,
halk mi?

Konumuz bu.

.......................
.......................

Kavramlari harmanlayip
"Hüküm Allah'in'dir; onun icin demokrasiyi Allah onaylamaz..." demek
tipik kafa karisikligidir.

ve

demokrasiyi buyuran Allah'la
inatlasmaktir.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

Sevgili h.akçay,

Demokrasinin islamla uyuşmadığını söyleyen ben, ülkeyi; kral, padişah, imparator, başka dinlerdeki gibi din adamı (hoş islamda herkes din adamı olmak zorundadır o da başka) yönetmelidir demiyorumki?

Konunun açılışından bu yanada yazdıklarımı incelerseniz; Burada kavram karmaşası yaşayanların sizler olduğunu görürsünüz.

İslamda, yönetimi halk belirler. Ancak, halkın seçtiği yöneticiler, islamdan bağımsız yasalar yapamazlar, onların çıkardıkları kanun, yönetmelik, tebliğ, sirküler vb. mutlaka kurana uygun olmak zorundadır.

Bu kadar kolay anlaşılır bir durumu daha fazla karmaşıklığa, tanımlarla boğmaya gerek yoktur.

Demokrasi; en ideal tanımıyla; halkın çoğunluğunun görüşünün (çoğunluğun görüşünün yanlış doğru olduğuyla ilgilenmeden) temsil edilmesi demek olmakla birlikte çoğu yerde bunu dahi beceremez.

Çıkılsın topluma; en basitinden zinanın suç sayılıp sayılmaması ile ilgili bir referandum yapılsın, türban konusunda referandum yapılsın. Sonuçları tahmin edebilirsiniz değilmi?

Ben yine de belirteyim;
1- Zina suç kabul edilmelidir,
2- Türban serbest bırakılmalı, türbanlı engellenmemlidir, şeklinde sonuçlar çıkacaktır.

Peki;
Demokratik ülkemizdeki demokratik durum bunu temsil ediyormu?, hayır!

1- Zina serbesttir, suç değildir.
2- Türban yasaktır, kamusal alanlarda başın açılması zorunludur!

ve bu demokrasi size göre islama uygundur öylemi? İyi ama, bu demokrasi, daha demokrasiye bile uygun değildirki!

O halde demokrasi, zaten bütün insanları kucaklayabilecek bir sistem olamamaktadır. Sadece, islamın emirlerini dikkate alan bir sistem bütün insanları her yönüyle kucaklayabilir, o da insan icadı sistem olamaz...

Kısaca, gördüğünüz gibi demokrasi ve onun tanımı üzerinde hile yapmaya, ona haksızlık yapmaya çalışan biri yok. Ama, onun islama tabi olmadıkça, islamla bağdaşmadığı gerçeğini ispatlamaya çalışan biri var.

Lütfen, bu küçük ayrıntıyı dikkate alarak görüşlerinizi değerlendirin...

saygılarımla...
aorskaya

aorskaya
27. August 2012, 01:33 PM
İnsanların fikirlerini beğenmem yada teşekkür etmem sizi niye rahatsız etti anlamadım.

Gerilmeyin bu kadar. Rahat olun. Burası Demokratik bir paylaşım ortamı :)

Ben başka birşey merak ediyorum.

Sopanın cinsi, kalınlığı yada uzunluğu ne olmalıdır.
Ağaçtan mı yapılmalıdır yoksa herhangi bir nesneden olabilir mi?
Ağaç ise hangi ağaçtan.
Ağaç değil ise neden yapılmalıdır.
Demirden olabilir mi? (O zaman 100 sopa yiyen ölür herhalde)


Sevgili kardeşim,
İnsanların fikirlerini beğenmeniz ve teşekkür etmeniz, “kendinizi fikirlere açmanızın göstergesi” olarak benim sadece takdir edeceğim bir konu olabilir.

Ben, bundan gerilmedim, rahatsız olmadım. Kendi görüşlerimin de; yanlış bulunması halinde en acımasız şekilde eleştirilmesini rica eden biriyim.

Zannettiğiniz durumları aşmış, insanlarla ve kendiyle barışık, kompleksleri olmayan biri olarak; sizin düşüncenizin aksine, görüşlerini beğendiğiniz kimselere ekleyeceğiniz bir şeyler yoksa “teşekkür etmeye devam etmenizi” öneririm.

Ben sadece; ilgili kardeşimizin görüşüne katılan sizlerinde, yazdıklarıma dikkatinizi çekmek amacıyla değindim. Bundan sonrası için lütfen bu bilgiye göre yazılarıma yaklaşınız.

Şimdi konumuza dönersek;

Sopanın cinsi, kalınlığı, uzunluğu, neden yapılması gerektiği, Kuranda belirlenen cezanın yerine getirilmesini sağlamak üzere serbestçe tayin edilebilir.

Bu sorular üzerine; polemiklere girmeden, (aşağıda dalga geçmek için yazmadığınızı belirttiğiniz için ona inanıyorum) kuran hükümlerine yaklaşımınızı gözden geçirmenizi öneriyorum. Kuranda belirtilmeyen şeyler konusunda serbestçe şeyler yapabileceğimizi hatırlayalım. O halde; zina edenlerin hak ettiğinden fazlasını yapmamak (çünkü fazlası bizi zalim kılar ve ona borçlu duruma sokar.)üzere, ona acı verecek ama öldürmeyecek araçlar kullanılmalıdır.


Ayrıca;

100 sopa vücudun nerelerine vurulacaktır.
Konu zina ise, ilgili yer... (düşünmek bile istemiyorum)
Değil ise ağız burun girişilecek midir?
Bu esnada kemikler kırılırsa, kafatası çatlarsa, iç kanama olursa ne olacak? (O zaman 100 sopa yiyen hakkaten ölür herhalde)

Bunları dalga geçmek için yazmıyorum.


Kalıcı zararlar vermeyecek yerlerine olabilir. Bu da islami yönetim ve ilgili tıp kurumlarının ortaklaşa belirleyeceği şekillerde olabilir.


Hukuk, adalet ise ve adaletli davranmak ise, sizce en adaletlisi yukarıda saydıklarımdan hangisi olmalıdır, yada sizin daha adil bir görüşünüz var mıdır?


Sevgili kardeşim,

Şunu asla unutmayalım. Adalet, bir uygulama; her yerde, herkese ve her zaman aynı olursa vardır. Kişilere, zamana veya mekana göre değişen aynı konudaki uygulamalar, ne kadar modern, çağdaş ilan edilirse edilsin, asla adil olamazlar.

Çünkü doğru tek olabilir, birden fazla doğru olamaz. O halde aynı konuda birbiriyle çelişen hükümlerin, uygulamaların adil olmasından da söz edilemez.

Zamanımızda İslam hukukundan, kuranın adaletinden şüphe eden Müslümanlar yanı sıra, kurandaki hükümlerin uygulanmasından utanan Müslümanlarda oluşmaya başladı.

Günümüz insanlarına empoze edilmeye çalışılan islam dışı kültürlerin etkisiyle; insanlar kuran hükümlerini ilkel, çağdışı gibi bulmaya, reddetmeye ve uzaklaşmaya başlamışlardır.

Halbuki, bütün insanları, her zaman ve her yerde en iyi şekilde kucaklayan, kollayıp koruyan sadece islami hükümler olabilir, en adil islami hükümler olabilir. Çünkü; insanın fayda ve zararını en iyi onu yaratan bilebilir.

Konuyu rabbimizin; “size hoş gelen şeylerde kötülük, bize hoş gelmeyen şeylerde ise iyilik olabilir…”
şeklindeki sözünü hatırlatarak kapamak istiyorum…

Zina ve 100 deynek bize hoş gelmese de; herkesin gözü önünde ve çekinmeden uygulanması halinde zinayı engelleyen en önemli tedbir olmaktadır. Bunu, hayalinizde canlandırmaya çalışırsanız; toplumun önünde sopa yemeyi göze alma pahasına zina yapmayı düşünecek akıllı insanların kalmayacağını görürsünüz…

Eğer hala, bunu göremezseniz, zina cezasının her zaman, her yerde, ve herkese geçerli olacak şekilde, değişmeden uygulabilmesi için, nasıl bir ceza olması gerektiğini lütfen yazınız...

Saygılarımla…
aorskaya

hiiic
27. August 2012, 02:07 PM
sopa nereye vurulacak sorusuna;
aorskaya
Kalıcı zararlar vermeyecek yerlerine olabilir. Bu da islami yönetim ve ilgili tıp kurumlarının ortaklaşa belirleyeceği şekillerde olabilir.

lütfen değerli arkadaşım, Allahın hükmüne kafir laik tıp bilimini katmayalım. :)

***
çünkü, doktorlar görevi gereği şöyle diyeceklerdir;
-Sopa 50 metre / saniyeden daha hızla vurulmayacak
-Kullanılan sopa deride iz bırakmayan ve darbeyi süspanse eden sünger alaşımla kaplanacak
-kurbanın sadece en korunaklı yeri olan sırtın destek kesimlerine ve omuz altlarına vurulacak.
-vurma öncesi local anestezi yapılabilecek
-Hastalar ya da yaşlılar için ekstra önlemler alınacak.
-Kurban, kalp cihazı ve sürekli kontrol edilebilneceği bir panelde sopalanacak çünkü acil ve önemli kırıklar hemen teşhis edilebilinecek.
-Kırık teşhis edildiğinde sopa vurma işlemi yarına bırakılacak.

-ya da ... haftada en falza 1 sopa yenerek ceza 100 haftada tamamlanacak.

Şu uygulamaya TIP raporu istiyorsun yani :)


eğer Allah ahiret korkusu olan bir doktor ise böyle önlemler aldırır.
Eğer heyet raporu yada kararı istiyorsanız SAKIN!! heyet kararlarında demokrasi geçerlidir, doktorların oy birliği imzası gerek, sakın yanaşmayın kafir ederler adamı : ))

***
yazınız çok uzun hepsini okumadım,
Ama orada demokrasi konusunun zina konusuna neden getirildiğini sormuşsun :)
cevabı kendin verdin de, bile bile. neyse..

aorskaya
Kalıcı zararlar vermeyecek yerlerine olabilir. Bu da islami yönetim ve ilgili tıp kurumlarının ortaklaşa belirleyeceği şekillerde olabilir. metindeki gizlenmiş demokrasiyi bulana 2 adet tesekkür edeceğim : )

galipyetkin
27. August 2012, 02:50 PM
Sayın hiiic

Sopa ne demek? Diş fırçası! Diş fırçası! Hasan Bey anlatacak herhalde.(Hasan beye buradan selamlar, sıhhatinizi merak ediyoruz.)

Ben neden kısas uygulamıyorlar diye merak ediyorum.

Sayın hiiic

Sopayla dövmek, bırakın sopayı, dövmek ne demek yahu!. İnsan olarak hangi kıstasa sığdırıyorlar ki.... Bu zulum be birader. Zulum içeren bir eylemi Allah reva mı görmüş! Biliyoruz ki zulum içeriyorsa insan kaynaklıdır. Bir de Allah'a iftira ediyorlar.

Saygılarımla
Galip Yetkin.

aorskaya
27. August 2012, 03:15 PM
sopa nereye vurulacak sorusuna;

lütfen değerli arkadaşım, Allahın hükmüne kafir laik tıp bilimini katmayalım. :)


Sevgili hocam, sen demokrasiyi de sonuçlarını da iyi kavrayamamışsın.

Her topluluktaki katılımcıların, çoğunluğunun görüşünün galip gelmesini siz demokrasi olarak gördüğünüz için örneğin, doktorlar heyetini demokrasi, heyetin çoğulcu görüşünü de demokratik kabul ediyorsunuz.

İyi ama bu demokrasi değildirki? Demokratik usüldür. Demokrasi bir yönetim biçimidir, ama sadece toplumların, milletlerin yönetimidir.

Siz, doktorlar heyetinin kararlarını gelişigüzel aldıklarınımı sanıyorsunuz? Onların kararlarını tıbbi bilgilere, normlara göre aldıklarını neden atlıyorsunuz?

Halbuki demokraside belli bir kurala tabi mi olunmaktadır. Hayır, kuralların kendisini koyan demokrasidir.

Doktorlar ise, heyet halinde de olsa kendileri kural koymazlar, tıp bilimine bakarlar, ona göre olması gerekeni belirlerler ve görüşlerini sunarlar.

İşte islami yönetimde de doktorlar heyeti benzeri olarak, şura, istişare vardırki bu demokrasi değildir. İslamdaki ile demokraside ki bazı benzerlikler, demokrasiyi islami yapmaz.

Aksi halde; “kabak yeşildir, elmada yeşildir. O halde yeşil olan elmadır (yada meyvadır) veya yeşil olan kabaktır (yada sebzedir)” demeye benzer.

Çünkü, islami yönetimdekilerde çoğulcu karar alsalar dahi, aldıkları kararlar kuran hükümlerine uygun olmak zorundadır.

Demokraside yönetim kendisi kuralları belirler ve kendi belirledikleri kuralları uygular, halbuki islami yönetimde ise kurallar kuranla bellidir ve o kuralların uygulanması gerekir.

Şimdi inşallah, demokrasi diye dillendirdiğin her şeyin demokrasi olmadığını anlayabilirsin.







yazınız çok uzun hepsini okumadım,
Ama orada demokrasi konusunun zina konusuna neden getirildiğini sormuşsun :)
cevabı kendin verdin de, bile bile. neyse..

Kalıcı zararlar vermeyecek yerlerine olabilir. Bu da islami yönetim ve ilgili tıp kurumlarının ortaklaşa belirleyeceği şekillerde olabilir.
metindeki gizlenmiş demokrasiyi bulana 2 adet tesekkür edeceğim : )

1- Yazılarım uzun değil (ama olsa bile) okunması gerekir. Çünkü, senin her iddianı üşenmeden cevaplayan yazılardır. Üstelik yazılarımı, akıcılı kaybolmasın diye yazım kurallarına ve bazı yerleri vurgulamak için renkli yada farklı fontlarda yazmaya çalıştığım için yorucu da olmaz.

Konuyu oturtabilmek için bütünüyle okumak gerekirse de siz bilirsiniz.

2- Metindeki gizlenmiş demokrasiye teşekkürünüze ise, orada demokrasi değil, demokratik usül, yani demokrasinin bir kısmı ile benzerlik olduğunu (yukarıda detaylandırmıştım) söyleyerek katılıyorum.

Saygılarımla…
aorskaya

aorskaya
27. August 2012, 03:28 PM
Sayın hiiic

Sopa ne demek? Diş fırçası! Diş fırçası! Hasan Bey anlatacak herhalde.(Hasan beye buradan selamlar, sıhhatinizi merak ediyoruz.)

Ben neden kısas uygulamıyorlar diye merak ediyorum.

Sayın hiiic

Sopayla dövmek, bırakın sopayı, dövmek ne demek yahu!. İnsan olarak hangi kıstasa sığdırıyorlar ki.... Bu zulum be birader. Zulum içeren bir eylemi Allah reva mı görmüş! Biliyoruz ki zulum içeriyorsa insan kaynaklıdır. Bir de Allah'a iftira ediyorlar.

Saygılarımla
Galip Yetkin.

Sİz, kurandan konuştuğunuzu bile göremiyormusunuz? Burada ayetler ele alınıyor. Ama, "sopa değil diş fırçası", ve "neden kısas uygulamıyorlar" diye aklınca alay edebiliyorsun! Rabbin kelamlarına yaklaşımınızı görün. Siz hanif olduğunuzu iddia ediyorsunuz değilmi?

Şu bilgiç tavırlarınızı, kibirleri bir atabilseniz, kuranı semboller, mecazlar, bulmacalar kitabı yapacak keşiflerden bir kurtulabilseniz iyi olacaktır.

Şimdi size ve sizin gibi kurandaki 100 sopayı ilkel bulan çağdaş, demokratik görüşlülere soruyorum.

(bir takıldık, tam takıldık. Ama bilerek bu konu üzerinden demokrasi islama yamanmaya çalışılıyorsa da mümkün olmaz)

1- Demokratik bir toplumda yaşadığımıza göre ve size göre de demokrasi islamdan olduğuna göre, "çoğunluk zinaya ceza vermeye gerek yoktur dese" zina kurandaki hükme göre (100 sopa yerine istediğiniz cezayı siz belirleyin) cezasız kalabilirmi?

2- Ülkemizde zina suç sayılmadığına göre, bizdeki demokrasi islami demokrasimidir?

3- Kurandaki, 100 sopayı iğdiş etmek için, demokratlığın müslümanlığa galip gelmesine de aldırış etmemeniz bir tarafa ne icad edeceğinizi bilemez haldesiniz.

Sizi zordan kurtarayım.

a- Siz; kurandaki ilkel! sopa cezası yerine; bütün insanları kapsayan, her yerde ve her zaman geçerli olabilecek bir zina cezası uygulamasını söyleyebilirmisiniz?

b- "Zinaya şu ceza verilsin, çünkü;...." diye noktalı yerleri doldurabilirmisiniz?

Lütfen cevaplarmısınız?

selam
aorskaya

galipyetkin
27. August 2012, 04:57 PM
Sayın Hasan Akçay'ı takip etseydiniz veya Nur suresi tefsirini okusaydınız ''DİŞ FIRÇASI=MİSVAK'' ile zinaya ceza tatbiki mucidinin Din profesörü Sayın Nurettin Karaman'ın olduğunu Yeni Şafak Gazetesi köşesindeki 1.Nisan.2007 tarihli nüshasında yayımlandığını bilir, bu cehaletinizle de etrafınıza saldırmazdınız. Cehaletinizin verdiği cesaret ve kibirle bu tür tecavüzkâr hareket tarzlarınız ve terbiye dışı üslübunuz maalesef kabul görmüyor.

''İki elimle yarattım'' dediği ve bu deyişten ''gerekli ihtimamı gösterin'' anlamını çıkartamayanlar ancak insana insanlık dışılıkları reva görür.

Kur'an'daki tecdit önerisini, hatta 'Tevrat', 'Zebur', 'İncil', 'Kur'an' yenilemesi yapan Allah'ı anlayamayanlar Yahudilerin 5 bin yıl önce uyguladıkları cezada asılı kalırlar kasaplardaki çengele asılı ''et'' misali.

Arkadaşımız 100. rakamının başka anlama gelebileceğini de söylemiş. Demek ki bir ilerleyiş, bir tecdid, bir arayış yolunda. Niye ''takdir'' etmiyorsunuz.

Ben de başka bir hususa değineyim. ''Celde vurun'' deyim olarak neden ''ciltleyin, cilt içine alın, üzerini örtmeyin. en ince teferruatına kadar inceleyin" mânâsını vermesin?''. ''İfk'' olayını anlatan ayetlere bakın; ne ve nasıl anlatılıyor? Osmanlı'da kadıların ''zina olayını nasıl çözdüklerini, teferruatını biliyor musunuz? Zina'nın zina olabilmesi için hangi şartların oluşmasını şart koşmuşlar bilmiyor musunuz? Öğrenin.

Şura'nın, katılımcı demokrasinin ne olduğunu da bilmediğiniz yazılarınızdan anlaşılıyor. Siz 'cami'yi, 'cemaiyyunu' da bilmiyorsunuz galiba. Belki faydası olur düzgün ve teferruatlı bir Bakara 256 ve Bakara 104. mealini bulun ve okuyun. Yahut Bu konularda çekişeceğinize Sayın Hasan Akçay'ı okuyup onunla beraber Sayın hiiic'i de takip edin. Laik bu insanlar, demokrat ve cumhuriyetçi. ''Vatandaşlık'' ne anlama geliyor, biliyorlar; yazılarından tanıyorum.
Laik, demokratik görüşlü, Atatürk ilkelerine bağlı insanlara saldırmayı bırakıp, insanlara üstunlük sağlama hezeyanı ile ezmeyi, alçaltmayı, gözden düşürmeyi amaçlamış uslubunuzu da düzeltin.

Yaparsanız, o zaman geçin saf'a da ''namazı dosdoğru'' kılalım.

Aksi halde ''senin dinin sana, benim dinim bana''

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

aorskaya
27. August 2012, 06:17 PM
Sayın Hasan Akçay'ı takip etseydiniz veya Nur suresi tefsirini okusaydınız ''DİŞ FIRÇASI=MİSVAK'' ile zinaya ceza tatbiki mucidinin Din profesörü Sayın Nuretti Karaman'ın olduğunu Yeni Şafak Gazetesi köşesindeki 1.Nisan.2007 tarihli nüshasında yayımlandığını bilir, bu cehaletinizle de etrafınıza saldırmazdınız. Cehaletinizin verdiği cesaret ve kibirle bu tür tecavüzkâr hareket tarzlarınız ve terbiye dışı üslübunuz maalesef kabul görmüyor.

Kendilerine Müslüman diyenlerin aslında ayrışsalar da ortak ve en büyük problemleri, kendi akıllarına güvenememeleridir.

Bir tarafta H.karamanı takip edenler, öbür tarafta da H.Akçay (yada başka demokratik, laik,cumhuriyetçileri) takip edenler.

Benim gibi, birilerinin takipçileri olmayanlar ise zaten ortalıkta gözükmesinler bile değilmi?

Şimdi sayın akçayın yazılarını takip etmediğim (aslında bilsem okurdum ama, bilmemekte sana göre suç değilmi) için, H.karamanın misvak saçmalığını öğrenememiş ve sizin sopa yerine diş fırçası demenize laf söylemiş bir cahil oluyorum değilmi?

Bakın galip bey kardeşim. Ya yazılarıma verecek dini bir cevabınız varsa verin, yada laf çarparak sıvışmaya kalkmayın. Bir şey yazıyorsanız, ardında durun, başkalarına sığınarak kurtulmaya çalışmayın.

Mütemadiyen bütün yazılarıma, sataşmalarla giriş yapıyor, sonra da şikayetçi oluyorsunuz?

Kardeşim, H.karaman mı şimdi benim yazıma “diş fırçası” ekledi de onu bana açıklama gereği duyuyorsun.

Yazında sen kullanıyorsan, yazdığın esnada da bunu kaynağını eleştirecek şekilde yazmıyorsan, onu onaylamış olmuyormusun?

Şu zina eylemine ceza verilip verilmemesi gerektiğini, meşhur demokrasi anlayışınızla, laik anlayışınızla ortaya koysanız da biz de öğrensek, faydalansak olmazmı?

1- Size göre zinaya ceza verilmelimidir?
2- Zinaya ceza verilecekse, hangi ceza verilmelidir, niçin?

Hadi buyurun, verin cevabınızı sonra devam edelim.


Arkadaşımız 100. rakamının başka anlama gelebileceğini de söylemiş. Demek ki bir ilerleyiş, bir tecdid, bir arayış yolunda. Niye ''takdir'' etmiyorsunuz.

Arkadaşımız “100” sayısının başka anlama gelebileceğini değil, “rezil etmek” diyerek hangi anlama geldiğini belirtmiştir. Sen bana; haberim olmayan yazıları takip etseydin diyeceğine, sen okuduğun yazıları bile anlamadan okuduğunu görmeye çalış.

Sen de aynı düşünsedeysen, yada sana göre “100 sopa” neyi ifade ediyorsa yazabilirmisin?


Bende başka bir hususa değineyim. ''Celde vurun'' deyim olarak neden ''ciltleyin, cilt içine alın, üzerini örtün mânâsını vermesin?''. ''İfk'' olayını anlatan ayetlere bakın; ne anlatılıyor? Osmanlı'da kadıların ''zina olayını nasıl çözdüklertini biliyor musunuz? Zina'nın zina olabilmesi için hangi şartların oluşmasını şart koşmuşlar bilmiyor musunuz? Öğrenin.


Tabi, tabi, bazıları zina yapsınlar, rabbimizde iman edenlere; “bunların zinasının üstünü örtün” desin öylemi? Peki 100 sopayı, yada size göre üstü örtmeyi; “sakın acıma tutmasın ve toplumun gözü önünde onların tanıklığında yapın” diye neden desin acaba? Hem, olayın üstünü örttürecek, hem de herkesin şahitliğinde yaptıracak ancak şaşkın biri olabilir. Sırf muhalefet olsun diye görüş belirtmek, kurana ters düşmek nasıl tehlikeler yaratabiliyor görüyormusun?

Cumhuriyetçi, demokratik, laik biri olarak yerden yere vurduğunuz Osmanlı uygulamasını bana delil olarakmı kullanıyorsun? Osmanlının zina saymak için aradığı şartlarımı savunuyorsun?

Sen, Osmanlıyı bırakıp, kendi görüşün olarak yazabilirmisin? Ona göre cevap verelim, karşımızda muhatap olsun değilmi?


Şura'nın, katılımcı demokrasinin ne olduğunu da bilmediğiniz yazılarınızdan anlaşılıyor. Siz 'cami'yi, 'cemaiyyunu' da bilmiyorsunuz galiba. Belki faydası olur düzgün ve teferruatlı bir Bakara 256 ve Bakara 104. mealini bulun ve okuyun. Yahut Bu konularda çekişeceğiniza Sayın Hasan Akçay'ı okuyup onunla beraber Sayın hiiic'i de takip edin. Laik bu insanlar, demokrat ve cumhuriyetçi. ''Vatandaşlık'' ne anlama geliyor, biliyorlar; yazılarından tanıyorum.
Laik, demokratik görüşlü, Atatürk ilkelerine bağlı insanlara saldırmayı bırakıp, insanlara üstunlük sağlama hezeyanı ile ezmeyi, alçaltmayı, gözden düşürmeyi amaçlamış uslubunuzu da düzeltin. Yaparsanız, o zaman geçin saf'a da ''namazı dosdoğru'' kılalım. Aksi halde ''senin dinin sana, benim dinim bana''

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Şuranın ne olduğunu en az 5-6 defa açıkladım. Şuranın demokrasideki meclislerden farkını sen anlayabilirmisin peki?

Demokratik meclislerde, meclistekiler insan yapımı anayasalara bağlı kalırlarken, islami şuralarda ise kuran hükümlerine bağlı kalmak zorundadırlar.

Şimdi, bu ikisi aynıdır demek, elma yeşildir, kabakta yeşildir, o halde yeşil olan kabaktır (yada öteki) demeye benzediğini görebiliyormusun?

Demokrasi ile şuranın sadece toplanma ve karar alma kısmında benzerliği olduğu ama özünde çok farklı olduğunu şimdi bari görebilecekmisin bakalım?

Akçay, hiiç yada başka demokrat, laik, cumhuriyeçi kimseler… neye inanırlarsa inansınlar, onlarla problem yoktur. Ama, bu kardeşlerimin, "islam ve laikliğin islamdan olduğunu" iddia etmelerine “hayır, değildir” diye devam etmeminde sizde problem yaratmaması gerekmeli değilmi?

Sen, laik, cumhuriyetçi, demokratik olanları izlemeye devam edebilirsin, ama benim tek rehberim var, o da kuran…

Bana bunun dışında şeyler söylemeyin; “Atatürk’ü yazılara dahil ederek, onun üzerinden vurmaya çalışmayın… Bunu tavsiye etmem…

Siz, şimdi “diş fırçası” diyerek katıldığınız zina olayı cezasını düşünün, ceza verilmelimi, verilmemelimi ona karar verin sonra ceza belirleyin…

Ondan, sonra gerçekten “senin dinin sana, benim dinim bana” diyebiliyorsanız deyin…

Selamlar…
aorskaya

galipyetkin
27. August 2012, 07:51 PM
Biz ayetlerle yüklü olarak doğmadık. Hep öğrendik, okuduk mukayese ettik, okuduk tefekkür ettik. Öğrendiğimiz kişilere bend olmadık, vazifelerini yapıyorlar diye yazdıklarından dolayı, bu siteye gelinceye kadar teşekkür bile etmedik. Zaten öyle bir beklentileri de yoktu. Çünkü böbürlenmiyor, büyüklenmiyorlardı; temiz bir uslup sahibiydiler ve konu birliğine dikkat ediyorlardı. İzahları ile konunun arka planını görmemize yardımcıydılar. Arada bazı zıpırlar da çıkıyordu tabii. Bizim bildiklerimizi üst seviyeye taşıyan bilgileri kabul edip daha iyisini de aramaya devam ediyorduk.

Sayın Hasan Akçay da bizi görüşleriyle üst seviyeye taşıyan bir kişidir. Üç-dört ay önce zina hakkında bir şeyler yazmıştım bu sitede. Olayın toplumsal bir olay olduğu, yüz celdenin, utandırma olduğunu, ve bunun toplum önünde yapılması gerektiğini yazmıştım. hasan Akçay'dan esinlenmiştim. Bu gün, zina üzerinde hâlâ düşünüyorum ve bilgim arttıkça, Kur'an'ı daha iyi anladıkça bu görüşümde de bazı sorular ortaya çıkmaya başladı; düşünüyorum.

Değerini gerek olaya bakışı, gerek kişilere karşı hitabı, gerek sunuşu .....vs ile bazılarının anlayamıyacağı şekilde ispatlamış bir kişiyi mütevazi bir '' bilen'' olarak faydalanmak için niye takip etmeyecekmişim? Bazılarına, sırf eleştirip de değerinden nasıl eksiltirim veya ''ben''-ego düşüncesiyle hareket edenlere değil bu tavsiyem.

Bizim ''Allame''lerle aşık atmaya niyetimiz yok!

Bizim de düşüncelerimiz var. Düşüncelerimizden pipiriklenmeye gerek yok ki. Doğru ise doğruluğunu, eğri ise eğriliğini ortaya insanca bir uslupla ,kırmadan, illa 'üstün geleceğim' kaprisi taşımadan ve hırslandırmadan ortaya koyarsınız, olur, biter

İğneleyici, yanar döner kişilikler ve boyunlarındaki halkalarla burnu havada gezinenler beni uzak olmaya itiyor.

Kural dışılık saf bozuyor, biraz inzivaya çekilmek gerek.

Siz devam edin.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

aorskaya
28. August 2012, 10:18 AM
Biz ayetlerle yüklü olarak doğmadık. Hep öğrendik, okuduk mukayese ettik, okuduk tefekkür ettik. Öğrendiğimiz kişilere bend olmadık, vazifelerini yapıyorlar diye yazdıklarından dolayı, bu siteye gelinceye kadar teşekkür bile etmedik. Zaten öyle bir beklentileri de yoktu. Çünkü böbürlenmiyor, büyüklenmiyorlardı; temiz bir uslup sahibiydiler ve konu birliğine dikkat ediyorlardı. İzahları ile konunun arka planını görmemize yardımcıydılar. Arada bazı zıpırlar da çıkıyordu tabii. Bizim bildiklerimizi üst seviyeye taşıyan bilgileri kabul edip daha iyisini de aramaya devam ediyorduk.

Sayın Hasan Akçay da bizi görüşleriyle üst seviyeye taşıyan bir kişidir. Üç-dört ay önce zina hakkında bir şeyler yazmıştım bu sitede. Olayın toplumsal bir olay olduğu, yüz celdenin, utandırma olduğunu, ve bunun toplum önünde yapılması gerektiğini yazmıştım. hasan Akçay'dan esinlenmiştim. Bu gün, zina üzerinde hâlâ düşünüyorum ve bilgim arttıkça, Kur'an'ı daha iyi anladıkça bu görüşümde de bazı sorular ortaya çıkmaya başladı; düşünüyorum.

Değerini gerek olaya bakışı, gerek kişilere karşı hitabı, gerek sunuşu .....vs ile bazılarının anlayamıyacağı şekilde ispatlamış bir kişiyi mütevazi bir '' bilen'' olarak faydalanmak için niye takip etmeyecekmişim? Bazılarına, sırf eleştirip de değerinden nasıl eksiltirim veya ''ben''-ego düşüncesiyle hareket edenlere değil bu tavsiyem.

Bizim ''Allame''lerle aşık atmaya niyetimiz yok!

Bizim de düşüncelerimiz var. Düşüncelerimizden pipiriklenmeye gerek yok ki. Doğru ise doğruluğunu, eğri ise eğriliğini ortaya insanca bir uslupla ,kırmadan, hırslandırmadan ortaya koyarsınız, olur, biter

İğneleyici, yanar döner kişilikler ve boyunlarındaki halkalarla burnu havada gezenlerinler beni uzak olmaya itiyor.

Kural dışılık saf bozuyor, biraz inzivaya çekilmek gerek.

Siz devam edin.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Bizlerde tatlı dillerin bazılarında nereye kadar devam ettiğini, kafalarındakini benimsemeyince dillerinin nasıl çatallaştığını tecrübelerle çok iyi bilenlerdeniz sayın yetkin...

Bunu inandığını söyleyen kimseler arasında da imansızlar arasında da üst düzeyde yaşayan biri olarak size fazlasını anlatmama gerek yoktur diyorum.

Siz, karşınızdakine çeki düzen verme anlayışınızdaki yanlışı görün ve hemen terkedin. Bilmediğiniz birine bile "şusun, busun" demek talihsizliğine düşmekten vazgeçin...

Siz, ortaya kurandan konan fikirleri, başkalarının arkalarına sığınarak yanlışlamaya çalışmayın, aksi halde size sorulduğunda, şimdi yaptığınız gibi soruları cevaplamak yerine konuyu öğrenmeye devam ediyorum demek zorunda kalırsınız.

İnsanlar her şeye rağmen yanlışta olabilirler. yanlışa düşmekten korkmak gerekmekle birlikte illaki yanlışa düşmelerimiz olacaktır. İşte burada bunları anlamak ve düzeltmek için çok elverişli yazışmalar olmaktadır. Burada yanlışlarımızı görünce, kaçmak yerine onları düzeltmek ve gösterene teşekkür etmek gerekir.

Bu arada da kafanızdakini dillendirenlerin doğru olduğunu kabul etme hatasına düşmemek gerekir. Kafamızdaki dini yaşamaya değil, kuran dinini yaşamaya çalışmalıyız. Böyle olunca da şahıs odaklı yazılar değil, yazıların içeriği önem kazanmalı, kişilerle olan pürüzler yüzünden onların dillendirdiği doğrular reddedilmemelidir. Doğru herkese aittir, herkes almalıdır, yanlış sahibine aittir, herkes kaçmalıdır.

Son olarak; sayın H. Akçay'ı bana anlatmayın. Yanlış bulduğum görüşleri olsada, nezaketi, üslubu ile takdir ettiğim ve çoğu konulara bakış açısını beğendiğim biri olarak, sayın Akçay'da başka yerlerden azbuçuk benim kim olduğumu, nasıl biri olduğumu, kimlere neler gösterebildiğimi de bilir, siz bunu dert etmeyin...

Siz, şimdi verebiliyorsanız, yukarıda yazımda hatalarınızı gösteren sorularıma cevaplarınızı veriniz. Aksi halde, diğer kardeşlerim yanında isterse sayın Akçay ile de devam edebiliriz.

selamlar
aorskaya

aorskaya
28. August 2012, 10:29 AM
Demokrasinin islama uygun olduğunu savunan kardeşlerime demokrasinin islamla bağdaşmayacağını anlatan bu başlıkta, konunun gelip sıkıştırıldığı yer zina cezasıdır. Burayı geçersek, demokrasinin diğer unsurları ile islamla bağdaşmadığını da göstermeye gelecek. Ama, zina ve cezası etrafında dolaşmaya devam edildikçe buna yanaşılmayacağından bu zina konusunu şöyle bağlayalım.

Laik, demokrat, cumhuriyetçi veya hepsi birden olan kardeşlerime soruyorum:

Şu zina eylemine ceza verilip verilmemesi gerektiğini, meşhur demokrasi anlayışınızla, laik anlayışınızla ortaya koysanız da biz de öğrensek, faydalansak olmazmı?

1- Size göre zinaya ceza verilmelimidir?
2- Zinaya ceza verilecekse, hangi ceza verilmelidir, niçin?

Hadi buyurun, verin cevabınızı sonra devam edelim.

Lütfen, başka konu açmadan bu soruları cevaplarmısınız?

saygılarımla...
aorskaya

hiiic
28. August 2012, 03:22 PM
1- Size göre zinaya ceza verilmelimidir?
2- Zinaya ceza verilecekse, hangi ceza verilmelidir, niçin?

sen yazdığım hicbirşeyi okumamışsın ki,
bunlara cevabı verdik ama sürekli aynı yerde dönüp dolaşıyorsun.

Keşke çok bilmek yerine, biraz da dinleme taraftarı olsaydın.
sorduğun soruların cevabı daha önce verildi, aynı şeyleri yazmayı bırak, şu anda şu yazıyı yazmak bile zaman kaybı...

aorskaya
28. August 2012, 04:56 PM
1- Size göre zinaya ceza verilmelimidir?
2- Zinaya ceza verilecekse, hangi ceza verilmelidir, niçin?

sen yazdığım hicbirşeyi okumamışsın ki,
bunlara cevabı verdik ama sürekli aynı yerde dönüp dolaşıyorsun.

Keşke çok bilmek yerine, biraz da dinleme taraftarı olsaydın.
sorduğun soruların cevabı daha önce verildi, aynı şeyleri yazmayı bırak, şu anda şu yazıyı yazmak bile zaman kaybı...

Bakın sevgili kardeşim,

Sizin islami bulduğunuz demokratik ve laik ülkemizde, zina suç kabul edilip ceza verilmiyor.

Siz ise, zinayı suç kabul ediyor ve ceza (nasıl kınanacağı belli değilse de kınama şeklinde de olsa) verilmesi gerektiğini de söylüyorsunuz.

Bu durumda birbiriyle çelişen iki kabulünüz var.

Ya, islama göre zina cezasız kalmalıdır ki zinaya ceza vermeyen demokrasi ve laiklik islami olabilsin,

Ya da; demokrasi ve laiklik zinaya kınama cezası verebilsinki, siz de onların islami olduğunu bu bakımdan da iddia edebilesiniz!

Ne dersiniz, haklıyım değilmi?

selamlar
aorskaya

bartsimpson
29. August 2012, 12:21 AM
Sevgili "hiiic" ve sevgili "aorskaya" haddimi aşıpta sizlere müdahil olduğum için kusura bakmayın ama biz türkler nedense bel altı konularda konuşmayı epey severiz.
Ben de dahil olmak üzere bu zina konusu ve verilecek cezalar konusuna yorumumla katıldım.

Bakın konu başlığı ne diyor.

"Demokrasi islamla bağdaşmaz. Ama islam sadece kurandan olmazsa, en iyi rejimdir!"

Bence de ülkemizin şu an içinde bulunduğu yönetim zaafiyetleri ve unsurlar eğer islamı temsil ediyor ve ettiklerini söylüyorlarsa, onların demokrasisi benim ve sizlerin de çok iyi bildiği islam ile bağdaşmamaktadır.

İsterseniz konunun mecrasını bel altı konulardan, toplumsal ve demokratik konulara kaydıralım ki ben ve forumları okuyan kardeşlerimiz demokrasi, islam ve idealler konusunda bir nebze de olsa bilgilenebilsin.

Bu konularda çok derin ve etkileyici yazıları olan kardeşlerimizin mesajlarını okudum.
Bunların Kuran ve İslam ile iç içe olduğunu gördüğümde ise islamın ne kadar engin ve hümanist bir din olduğuna tekrar şahit oldum ve hayran kaldım

Belki de bir dahaki seçimlere kadar kaybettiklerimizi geri kazanmak için bilinçlenmeye bir vesile olur diyorum ve saygılarımı sunuyorum.

aorskaya
29. August 2012, 01:03 AM
Sevgili "hiiic" ve sevgili "aorskaya" haddimi aşıpta sizlere müdahil olduğum için kusura bakmayın ama biz türkler nedense bel altı konularda konuşmayı epey severiz.
Ben de dahil olmak üzere bu zina konusu ve verilecek cezalar konusuna yorumumla katıldım.

Bakın konu başlığı ne diyor.

"Demokrasi islamla bağdaşmaz. Ama islam sadece kurandan olmazsa, en iyi rejimdir!"

Bence de ülkemizin şu an içinde bulunduğu yönetim zaafiyetleri ve unsurlar eğer islamı temsil ediyor ve ettiklerini söylüyorlarsa, onların demokrasisi benim ve sizlerin de çok iyi bildiği islam ile bağdaşmamaktadır.

İsterseniz konunun mecrasını bel altı konulardan, toplumsal ve demokratik konulara kaydıralım ki ben ve forumları okuyan kardeşlerimiz demokrasi, islam ve idealler konusunda bir nebze de olsa bilgilenebilsin.

Bu konularda çok derin ve etkileyici yazıları olan kardeşlerimizin mesajlarını okudum.
Bunların Kuran ve İslam ile iç içe olduğunu gördüğümde ise islamın ne kadar engin ve hümanist bir din olduğuna tekrar şahit oldum ve hayran kaldım

Belki de bir dahaki seçimlere kadar kaybettiklerimizi geri kazanmak için bilinçlenmeye bir vesile olur diyorum ve saygılarımı sunuyorum.

Sevgili kardeşim,

Lütfen konulara müdahil olurken "haddi aşmak" gibi bir düşünceye sahip olmadan her şekilde görüşünüzü dillendirin. Görüşünüz yanlış çıksa dahi bu bile bir katkıdır, haddi aşmak değildir.

Bizler burada din konuşup, öğrenmeye, öğretmeye çalışıyoruz. Bu nedenle herkesin görüşü hayati önem taşımaktadır.

Ayrıca benim yaşam felsefem; "doğru herkese aittir, kimde görülürse alınmalı, yanlış sahibine aittir, kimde görülürse kaçılmalıdır." şeklindedir.

Bu yüzden, şahsen benim yazılarımda yanlış bulursanız, en acımasız şekilde eleştirmenizi beklerim. Çünkü, bana gerçekten hatamı gösterene, teşekkür borçlu olacağımı bilirim.

Şimdi konumuza dönecek olursak, bana göre de zina cezası konusu gereğinden fazla uzatıldı.

Ama, demokrasi ve laikliğin islami olmadığını zaten bilen kardeşlerimizin başka argümanlar ortaya koyamadığından, zina üzerinde konuyu sonlandırmaya çalışmalarını da gördüğümden, zina cezası örneğinden hareketle, en son yukarıdaki soruyu sordum.

Eğer hala iddia edenler varsa, hemen yukarıdaki çelişkiye değinen soruları cevaplamalarını rica edeceğim.

Aksi halde, çok daha önceden de belirttiğim gibi demokrasinin asli unsurları üzerinden islami olup olmadığını görüşmek isteyenler olursa yazmalarını bekleyeceğim.

Bakın daha önce (11 nolu yazı) ne demişim:
Selamlar,
Sevgili Hocam,
Demokrasinin islama uygun olmadığı, (ama kuranın terk edilerek yaşanmasını islam sayılması halinde ise en uygun rejim olduğunu) anlatılan bir başlıkta, daha önce sorduğum soruların hepsine cevap vererek devam etmek yerine, konuyu sadece zina cezası tartışmasına dönüştürerek, dar bir alan hapsetmek, dikkatleri başka yöne çekmekten vazgeçin lütfen.

Zina cezası, islam ve demokrasi konuları içinde sadece çok küçük bir yer kaplar. Demokrasi ve onun kurumsal çalışma anlayışları ile devam etmek üzere, zina cezası konusunda son olmak üzere cevaplarımı vermek istiyorum.

İnşallah sonra asıl konumuzdan devam etmek istersiniz.



saygılarımla...
aorskaya

galipyetkin
29. August 2012, 04:54 AM
Sayın bartsimpson.

Yukarıda hitap ettiğiniz kişiler arasında ben yokum. Fakat evvelki sayfalarda bu konu hakkında en az üç kere tekrarladığım bazı ifadelerim var ve es geçildi nedense. Size onu anımsatmak istedim.

Konu madem ki demokrasi eski bilgilerimizi anımsıyalım. Hatta iyi ve güvenilir bir ansiklopediden tazeliyelim. Şimdi ben ansiklopediye bakmadan kendimce bir tanım vereyim kısaca: Halkın halk tarafından hak için, hakkaniyetle yönetilmesi.

Daha evvel ne demişim: Kur'an'da Şûra nedir? Cem-cami nedir? Cemaiyyun nedir? Bakara-104 ne ifade ediyor? ve bakara-256 ne anlatıyor? Bir de Kafurun Suresi son ayetine bakın.

Burada ifade edilenler benim Kur'an'dan anladığım sosyo ekonomi politik sistemindeki demokrasinin kısa tanımıdır. Bunları işaret etmemiz yerine sayfalarla yazmamız mı gerekiyor? Lütfen biraz araştırıcı olun.

Bu gün Türkiyede uygulanan sistem demokrasi değildir. Bır adam etrafına toparladığı üç-beş kişi ile kurduğu bir parti vasıtası ile düşüncelerini topluma empoze edip topladığı onbeş-yirmi milyon oy ile kendini seçtirmesi ve seksen milyonluk bir toplumu idare etme iddiasıyla, memleketin gelir kaynaklarına el koyup, kendi düşünceleri(mi acaba) yönünde çobanlık yapmasıdır. Sistemi yaşıyorsunuz, adını da siz koyun. Demokrasi asayiş değil, istikrardır.

Düşünün bir; koca imparatorluk işgal altında iken Sıvas ve Erzurum Kongreleri kimlerle yapılmıştır, kararlar nasıl ve kimler tarafından alınmıştır? İlk Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu ve aldığı kararlar kimlerin katılımı iledir ve nasıl seçilmişlerdir, ve nasıl karar almışlardır? Kur'an'daki Şûra suresi ile, ister ansiklopedideki şûra tanımıyla karşılaştırın ne fark edeceksiniz?

Neden ''Millet Meclisi'' denmemiştir de ''BÜYÜK Millet Meclisi'' denmiştir acaba?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

bartsimpson
29. August 2012, 01:01 PM
Sayın bartsimpson.

Yukarıda hitap ettiğiniz kişiler arasında ben yokum. Fakat evvelki sayfalarda bu konu hakkında en az üç kere tekrarladığım bazı ifadelerim var ve es geçildi nedense. Size onu anımsatmak istedim.

Konu madem ki demokrasi eski bilgilerimizi anımsıyalım. Hatta iyi ve güvenilir bir ansiklopediden tazeliyelim. Şimdi ben ansiklopediye bakmadan kendimce bir tanım vereyim kısaca: Halkın halk tarafından hak için, hakkaniyetle yönetilmesi.

Daha evvel ne demişim: Kur'an'da Şûra nedir? Cem-cami nedir? Cemaiyyun nedir? Bakara-104 ne ifade ediyor? ve bakara-256 ne anlatıyor? Bir de Kafurun Suresi son ayetine bakın.

Burada ifade edilenler benim Kur'an'dan anladığım sosyo ekonomi politik sistemindeki demokrasinin kısa tanımıdır. Bunları işaret etmemiz yerine sayfalarla yazmamız mı gerekiyor? Lütfen biraz araştırıcı olun.

Bu gün Türkiyede uygulanan sistem demokrasi değildir. Bır adam etrafına toparladığı üç-beş kişi ile kurduğu bir parti vasıtası ile düşüncelerini topluma empoze edip topladığı onbeş-yirmi milyon oy ile kendini seçtirmesi ve seksen milyonluk bir toplumu idare etme iddiasıyla, memleketin gelir kaynaklarına el koyup, kendi düşünceleri(mi acaba) yönünde çobanlık yapmasıdır. Sistemi yaşıyorsunuz, adını da siz koyun. Demokrasi asayiş değil, istikrardır.

Düşünün bir; koca imparatorluk işgal altında iken Sıvas ve Erzurum Kongreleri kimlerle yapılmıştır, kararlar nasıl ve kimler tarafından alınmıştır? İlk Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu ve aldığı kararlar kimlerin katılımı iledir ve nasıl seçilmişlerdir, ve nasıl karar almışlardır? Kur'an'daki Şûra suresi ile, ister ansiklopedideki şûra tanımıyla karşılaştırın ne fark edeceksiniz?

Neden ''Millet Meclisi'' denmemiştir de ''BÜYÜK Millet Meclisi'' denmiştir acaba?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Sizden bekleneni (kendimce) hep hakkıyla yerine getiriyorsunuz sayın "galipyetkin" minnet ve teşekkürlerimle...

Miralay
29. August 2012, 01:10 PM
......... bu cehaletinizle de etrafınıza saldırmazdınız. Cehaletinizin verdiği cesaret ve kibirle bu tür tecavüzkâr hareket tarzlarınız ve terbiye dışı üslübunuz maalesef kabul görmüyor.
...............
Laik, demokratik görüşlü, Atatürk ilkelerine bağlı insanlara saldırmayı bırakıp, insanlara üstunlük sağlama hezeyanı ile ezmeyi, alçaltmayı, gözden düşürmeyi amaçlamış uslubunuzu da düzeltin.


Selamünaleyküm kardeşlerim.
Çok değerli Galip Yetkin kardeşim. Yazınızın alıntı yaptığım kısmına katılmıyorum.
Zira aorskaya kardeşimin üslubunu gayet nazik ve olumlu buluyorum. Ayrıca cehalet anlamın da herhangi bir yazısına da rastlamadım. Gayet te bilgili buluyorum.
Kimseye saldırmıyor, yazan her kardeşimin görüşüne nazikçe cevaplar veriyor. Kendisini üstün görüp te kibirlenmiyor; sadece ilmini konuşturuyor.
Bence çok ta güzel bilimsel cevaplar veriyor.

Yazdıklarının bir kısmına katılmasam da, sizleri nasıl takdir ediyorsam, aorskaya kardeşimizi de ilminden dolayı takdir ediyorum. Katılmadığım yazılarına bile teşekkür veriyorum.
Bu forumda tartışmak,fikir münakaşası ve münazarası harika birşey.
Tadına doyamıyorum desem yeridir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

galipyetkin
29. August 2012, 01:39 PM
Sayın Miralay.

Herkesin kendine has bakışı ve değerlendirmasi vardır. Bunu kırıcı olmadan aktarması saygıya değer. Bu nedenle ben de sizi saygı ile selâmlıyorum.

Hürmetlerimle.
Galip Yetkin.

aorskaya
29. August 2012, 03:25 PM
Selamünaleyküm kardeşlerim.
Çok değerli Galip Yetkin kardeşim. Yazınızın alıntı yaptığım kısmına katılmıyorum.
Zira aorskaya kardeşimin üslubunu gayet nazik ve olumlu buluyorum. Ayrıca cehalet anlamın da herhangi bir yazısına da rastlamadım. Gayet te bilgili buluyorum.
Kimseye saldırmıyor, yazan her kardeşimin görüşüne nazikçe cevaplar veriyor. Kendisini üstün görüp te kibirlenmiyor; sadece ilmini konuşturuyor.
Bence çok ta güzel bilimsel cevaplar veriyor.

Yazdıklarının bir kısmına katılmasam da, sizleri nasıl takdir ediyorsam, aorskaya kardeşimizi de ilminden dolayı takdir ediyorum. Katılmadığım yazılarına bile teşekkür veriyorum.
Bu forumda tartışmak,fikir münakaşası ve münazarası harika birşey.
Tadına doyamıyorum desem yeridir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ve aleykümselam ve berekatuhu...

Sayın Miralay,

samimi yazınız için, çok fazla söze gerek bırakmadan, sadece samimi olarak teşekkür edebilirim...

Teşekkür ederim...

saygılarımla...
aorskaya

Hasan Akçay
29. August 2012, 06:36 PM
Merhaba.

Iddia: Demokrasi Allah ne emrediyorsa o degil halk neye karar verirse odur. Oysa halk Allah'in emirlerine aykiri kararlar verebilir. Örnegin bir referandumda "Zina cezayi gerektiren suc olsun mu?" diye sorulsa halk zinanin cezayi gerektiren suc sayilmasini reddeder.

Bu idianin sahipleri su yanlislari yapiyor:

1.Halk zinayi suc saymayacak kadar ahlaksiz degildir; hele iddia sahiplerinden cok ama cok daha ahlaklidir. Halk, oylarini zinanin suc sayilmasi icin kullanir.

Su anda ceza yasamizda zina sucu yok. Ama olmamasina halk karar vermedi. "Demokrasi treninden hedefime varinca inerim!" diyen antilaik ve antidemokrat kafa karar verdi. Bunu cok yakindan izledim; not ettim. Size de anlatirim, Allah isterse.

2.Demokrasi halk neye karar verirse odur iddiasi da fena halde bilgi eksikligi iceriyor. Halkin iradesi SINIRLI olmak zorundadir. Yoksa kaos ortaya cikar. Bir arada olmasi imkansiz iki sey varsa onlar demokrasi ve kaostur.

Demokraside karar mekanizmalari nasil olusur; örnegin halkin yasama erki adaletin yargi erki ile nasil paylasilir burada anlatmayayim. Beni aşar.

3.Insan haklari ve helal-haram konulari halka sorulmaz.

Zina, icki, hirsizlik... haramdir. Allah'in kararidir onlar. Laik demokrasinin haram-helal hükmü vermek gibi bir isi olamaz. Laik demokrasi Allah'in hükümlerine karismaz; baska inancta olanlarin özgürlügüne engel olmamak kosuluyla o hükümlere uyma özgürlügünü saglamayi kendisine görev bilir.

Zinanin ceza yasamizdan cikarilmasi örneginde görüldügü üzere Allah'in hükümlerine razi olmayanlar antilaik ve anti demokrat kafalardir.

Simdilik bu kadar.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

aorskaya
30. August 2012, 03:42 AM
Merhaba.

Iddia: Demokrasi Allah ne emrediyorsa o degil halk neye karar verirse odur. Oysa halk Allah'in emirlerine aykiri kararlar verebilir. Örnegin bir referandumda "Zina cezayi gerektiren suc olsun mu?" diye sorulsa halk zinanin cezayi gerektiren suc sayilmasini reddeder.


Merhabalar, sevgili büyüğüm sayın H.Akçay,

Yazınızın sonunda kullandığınız “reddeder” kesinliğini iddia eden olabilirmi bilmiyorum, ama bu iddiada bulunan için; o an aklını kullanamayan biri olabilir diye düşünüyorum. “Reddedebilir” yani, bu ihtimal vardır demek doğru olanıdır.

Sonra demokrasilerde halk sadece (referandum olmadıkça) temsilci seçer. Temsilciler ise; (ben bazen diyeyim) halkın iradesine ters kararlar alabilirler, ki; ülkemizde bunun örnekleri çoktur.


Bu idianin sahipleri su yanlislari yapiyor:

1.Halk zinayi suc saymayacak kadar ahlaksiz degildir; hele iddia sahiplerinden cok ama cok daha ahlaklidir. Halk, oylarini zinanin suc sayilmasi icin kullanir.


Bunun garantisini veremezsiniz, siz de bu kesinlikte konuşmayın. Örneğin İslami olmayan bir çok batı ülkesinde, erkek erkekle yasal olarak evlenebiliyorken bu sözünüz çok iddialı olmuş.

Ahlak, kuran ahlakı olmazsa, ahlak kişi yada toplumlara göre değişir.

Örneğin, Eskimolarda; (belki bazı bölgelerde) konuklara, eşlerini sunmak ahlaklılıktır. Bu nedenle, kuran devre dışı kalırsa, halk her yönde irade beyanında bulunabilir.


Su anda ceza yasamizda zina sucu yok. Ama olmamasina halk karar vermedi. "Demokrasi treninden hedefime varinca inerim!" diyen antilaik ve antidemokrat kafa karar verdi. Bunu cok yakindan izledim; not ettim. Size de anlatirim, Allah isterse.


Sizin dediğiniz doğru olsa dahi, bazı kardeşlerimiz bu demokrasiyi ve laikliği İslami bulmuşlardır sevgili büyüğüm… İnşallah bu yazınız gözlerine çarpar, belki yanlışlarını görmelerine sebep olur.


2.Demokrasi halk neye karar verirse odur iddiasi da fena halde bilgi eksikligi iceriyor. Halkin iradesi SINIRLI olmak zorundadir. Yoksa kaos ortaya cikar. Bir arada olmasi imkansiz iki sey varsa onlar demokrasi ve kaostur.

Demokraside karar mekanizmalari nasil olusur; örnegin halkin yasama erki adaletin yargi erki ile nasil paylasilir burada anlatmayayim. Beni aşar.


Demokrasilerdeki; yasama, yürütme ve yargının ayrı ellerde olması, hukuk deyimiyle kuvvetler ayrılığı ilkesi olması da bütün insanlara ideal yaşam ortamı sağlamaya yetmez. Yargının, yasama organının bile üstüne çıktığını, parti kapatma davalarından hatırlayabiliriz.

Bunların hiç birinin olmaması halinde, yani ideal demokrasi halinde dahi, yasaların insanlar tarafından (kuran dikkate alınmadan) konması söz konusu değimlidir? İşte, bakınız en ideal demokrasi dahi, islamın dışında kalmaktadır. Zaten zorla sokmaya çalışmanında anlamı yoktur. Kuran anlamında bile bir araya gelemeyen Müslümanlar oldukça, demokrasi ve laiklik en ideal sistemdir. Aksi halde, ilk önce Müslümanlar arasında kıyım başlar, Müslümanlar kendini imha ederler.

Demokrasiyi, “tu, kaka” ilan etmenin anlamıda yoktur. İdeal olan ilahi sistemdir, ama o oluşturulamıyorsa, en iyisi laik demokrasidir. Bu kadar basit, daha fazla zorlamanın anlamı yoktur.


3.Insan haklari ve helal-haram konulari halka sorulmaz.

Zina, icki, hirsizlik... haramdir. Allah'in kararidir onlar. Laik demokrasinin haram-helal hükmü vermek gibi bir isi olamaz. Laik demokrasi Allah'in hükümlerine karismaz; baska inancta olanlarin özgürlügüne engel olmamak kosuluyla o hükümlere uyma özgürlügünü saglamayi kendisine görev bilir.

Zinanin ceza yasamizdan cikarilmasi örneginde görüldügü üzere Allah'in hükümlerine razi olmayanlar antilaik ve anti demokrat kafalardir.

Simdilik bu kadar.

Sevgi ile,
Hasan Akcay


Peki en ideal demokrasilerde bile, haram-helale dikkat ederekmi yasalar yapılır? Suç sayılanları suç kabul ederekmi yasalar yapılır?

En demokratik ülkelerde dahi, erkek taciz ve tecavüzlerinden toplumu korumak adına, erkekleri engelleyici tedbirler almak yerine, adeta ödüllendirecek şekilde kadın genelevleri açılmasını nasıl açıklayabilirsiniz?

Yani, bunun içinde oraları antidemokratik ve antilaik ilan etseniz bile, sizin ideal demokrasinin sadece teoride kaldığını görebilirmiyiz!

Saygılarımla…
aorskaya

Hasan Akçay
30. August 2012, 12:09 PM
Kuran anlamında bile bir araya gelemeyen Müslümanlar oldukça, demokrasi ve laiklik en ideal sistemdir. Aksi halde, ilk önce Müslümanlar arasında kıyım başlar, Müslümanlar kendini imha ederler.

Anlastik efendim. Benim söylemeye calistigim da aynen budur. Sizin ideal yönetim dediginiz seye gelince, ütopyadir o efendim. Yok öyle bir sey. Hele Islamî yönetim... Yok öyle bir sey.

Örnek: zina sucu.

Ceza yasamizdan zinayi kendi "heva"sini ideal yönetim sanan kafa cikarip atti. O sirada Kur'ân acisindan cok esli zulmü arastiriyordum; zina onunla da ilgili oldugu icin olayin kotarilisini dikkatle izledim.

Önce "Zina, cezayi gerektiren suctur ve ceza yasamizda o sekliyle yer alacak! Bize ne AB ne baskasi karisamaz!" diye esti savurdu. AB yetkilileri dogruladilar. "Zinanin TCY'sinda yer almasi Türkiye'nin ic isidir, dediler.

Sonra Avrupa'da yapilan bir basin toplantisinda o kafaya soruldu: "Türkiye'de cok eslilik yasal olacak mi?" Cevap: "Bir kadin hastalanir da karilik görevini yapamazsa ikinci es caiz olur."

Bazi muhabirler kikir kikir güldüler. O gülüsler hâlâ kulaklarimda.

Cünkü
bir cevapta iki pot
kirmisti o kafa:

1.Adam laik bir devletin yöneticisiydi; laik devlet, caiz oldugu öne sürülen kurallara yani sözüm ona dine göre yönetilmez. O kafa bunu unutmus, tipik bir Suudi yönetici gibi konusuyordu.

2.Acikladigi icazet gerekcesinden su sonuc ta cikiyordu: "Bir adam hastalanir da kocalik görevini yapamazsa ikinci koca caiz olur."

Hanim muhabirler "Yasasin! Türkiye' AB'ye girince oraya gidip ikinci bir koca alabilecegim!" diye sevinmistir her halde. Kikir kikir gülmesin de ne yapsinlar.

Ama o basin toplantisi AB'nin gözünü aciverdi. Meger, dediler, AB'nin bu müstakbel üyesi zinayi suc saymanin ötesinde cok eslilik zulmünü caiz kilmaya calisiyormus.

Kendi "heva"sini ideal Islamî yönetim sayan o kafayi birligin baskentine cagirdilar. Karsilarina alip bir güzel paylamis olmalilar ki bizimki odadan cikar cikmaz ilan etti: Zina ceza yasamizda yer almayacak.

Yer almadi efendim.

Oysa Türkiye'nin laik muhalefet partisi zinanin ceza yasamizda yer almasini destekliyordu. Hattâ "Zina sucu sikayete bagli olmasin, savcilar onu dogrudan mahkemeye sevk etsin," diyorlardi, ki Kur'ân'in geregi bu idi.

O kafa redetti. "Hayir, zina sikayete bagli suc olacak!" Neden? Cünkü örnegin cok esli bir adamin eslerinden biri "Kocam benim kumam oldugu söylenen nikahsiz bir kadinla yatiyor!" diye sikayet et-mez-se cok eslilik fiilen yasal hale gelecek. Bir de süre koydular: 6 (alti) ay.

Laik parti cok esli zulmü reddetti.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

aorskaya
30. August 2012, 01:32 PM
Kuran anlamında bile bir araya gelemeyen Müslümanlar oldukça, demokrasi ve laiklik en ideal sistemdir. Aksi halde, ilk önce Müslümanlar arasında kıyım başlar, Müslümanlar kendini imha ederler.


Anlastik efendim. Benim söylemeye calistigim da aynen budur.

Sevgili h.akçay,

Zaten konunun başlığınıda özetle bunu anlatacak şekilde belirlemiştim.

Bizler olması gerekenleri ortaya koymakla (yanlışlamadan, çarpıtmadan) mükellefiz. Yoksa, pratikler üzerine inşa edilecek hiç bir şey, bütün insanlar bir tarafa küçük toplumlarda bile adaleti sağlayamaz.

Diğer anlattığınız ibretlik olaylar ise yoruma bile yer bırakmayacak şekilde akılsızlık örneği olmuş olaylardır.

Güzel anlatımınız ve gerçekleri görme kabiliyetinizin devamlı olması dileklerimle...

saygılarımla...
aorskaya

bartsimpson
31. August 2012, 05:28 PM
Sn. Akçay yanlış biliyorsam düzeltilsin.

Medine döneminde inen ayetlerin pek çoğu biildiğim kadarı ile toplum ve insan odaklıdır.
Yani Medinelinin topraklarına gelen, Hicret etmiş Mekkelilerle birbirleri arasındaki kaosu engellemeye, hukuku ve yaşayışı düzenlemeye yöneliktir. (Sanırım bundada epey başarılı olmuştur)

Bir yazınızda okudum "ideal yönetim biçimi yoktur ütopyadır" diye.

Acaba Kuran bu dönemdeki yaşayışı sosyal adalet sistemi ile (şimdiki karşılığı ile katıksız komünizm) düzenlemenin yollarını bize anlattı ve örnekledi de biz mi anlamadık??

aorskaya
31. August 2012, 05:36 PM
Sn. Akçay yanlış biliyorsam düzeltilsin.

Medine döneminde inen ayetlerin pek çoğu biildiğim kadarı ile toplum ve insan odaklıdır.
Yani Medinelinin topraklarına gelen, Hicret etmiş Mekkelilerle birbirleri arasındaki kaosu engellemeye, hukuku ve yaşayışı düzenlemeye yöneliktir. (Sanırım bundada epey başarılı olmuştur)

Bir yazınızda okudum "ideal yönetim biçimi yoktur ütopyadır" diye.

Acaba Kuran bu dönemdeki yaşayışı sosyal adalet sistemi ile (şimdiki karşılığı ile katıksız komünizm) düzenlemenin yollarını bize anlattı ve örnekledi de biz mi anlamadık??

Selamlar,

Sevgili kardeşim bart,

Sayın Akçay yine cevaplayacaktır mutlaka. Ancak, ben kısaca bir not şeklinde hatırlatma yapayım izin verilirse...

Hiç bir "İzm" kurandaki sisteme uygun değildir. Çünkü; insan kaynaklı hiç bir sistem, insanlar için ideal olan sistemi, bizlerin yaratıcısı olan rabbimiz kadar iyi bilemez. Mutlaka; zaman, mekan ve topluma göre farklılıklar olacak ve bu da adalet naşta olmak üzere, sosyo-ekonomik ihtiyaçları tam karşılamayacaktır.

saygılarımla...
aorskaya

galipyetkin
1. September 2012, 09:50 PM
Sayın bartsimpson.

''katışıksız komünizm'' ile neyi ifade etmek iştediniz ki?

İsterseniz şurayı http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11493#post11493 ve orada işaret edilenlerin tamamını okuduktan sonra cevaplayın.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

bartsimpson
2. September 2012, 11:04 PM
Sayın bartsimpson.

''katışıksız komünizm'' ile neyi ifade etmek iştediniz ki?

İsterseniz şurayı http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11493#post11493 ve orada işaret edilenlerin tamamını okuduktan sonra cevaplayın.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Sevgili Yetkin,

Galiba aklım pek yetmediğinden verdiğiniz linkle (Zıtlıklar arasındaki İNSAN) söylediğim arasında bir bağ kuramadım.

Komünizm, toplumsal örgütlenme üzerine kuramsal bir sistem ve tüm malların ortak mülkiyetine dayalı politik harekettir. Ortakçılık olarak da bilinir. Sadece üretim araçlarının ortaklaşalığına dayanan Sosyalizmden ayırt edilmesi gerekir. Komünizm, sınıfsız bir toplum yaratma amacındadır. (Kaynak wikipedia)

Sosyal adalet, toplumun bir üyesi olarak kabul edilen bireylerle toplum arasındaki sosyal ilişkilerin ortaklaşa iyinin gerçekleştirilmesi amacıyla düzenlenmesine verilen addır. (Kaynak wikipedia)

Medine döneminde yaşanan toplumsal dinamiğe verenler ne ad verir bilmem, ben sadece günümüzdeki karşılığı ile en uyabilecek sistemi belirtmek istedim.

Ayrıca kırmızı ile yazanlarda Kuran açısından da Sünnet açısından da uygulanabilirliği olduğu sürece kötü bir yan yok sanırım değilmi?

Ben Komünist yada Sosyalist değilim ve bu rejimleri de burada savunmuyorum. Amacım sadece bir tespit yapmaya çalışmak. Yanlışım varsa düzeltiniz.

Ben sadece Sn. Akçay'ın "ideal yönetim biçimi yoktur ütopyadır" sözünde belirttiği şekil ile "insandan bu kadar ümidimizi kesmeyelim" demek istedim.

galipyetkin
3. September 2012, 12:36 AM
Sayın bartsimpson.

Verdiğim o linkte başka bir link'e geçiş vardı. Herhalde fark etmediniz. O link de insandan mülke geçiş idi. Sekiz-dokuz bölümlü bir yazı dizisidir ve orada Rusyada tatbik edilen rejim ile müslüman kollektivizminin karşılaştırılması vardı.

Yazınızda, ''Komünizm, toplumsal örgütlenme üzerine kuramsal bir sistem ve tüm malların ortak mülkiyetine dayalı politik harekettir. Sadece üretim araçlarının ortaklaşalığına dayanan Sosyalizmden ayırt edilmesi gerekir. Komünizm, sınıfsız bir toplum yaratma amacındadır. (Kaynak wikipedia)'' demişsiniz.

Bakın:
1- Komünizm toplumsal örgütlenme üzerine kuramsal olduğu kadar kurumsaldır da. Rusya'da tatbik edimiş, Çinde ve Kuzey Kore ile Vietnam'da da değişik versiyonları ile halen tatbik edimektedir. Ekonomik ve sosyal bir sistemdir ve ''sosyalizm-liberalizm'' sistemlerinden ''Sosyalist sistem'' içerisindedir. Politika da bunlar üzerine kurulur. Politik bir hareket diye nitelendirilemez.
2-Komünizmde tüm mallar ortak kullanımda değil, tüm üretim malları devlet'in mülkiyetindedir. Sistem ''ortakçılık değil, isterseniniz devlet işveren ,daha doğrusu iş temin etmek mecburiyetinde olandır.
3-Rusya komünizminde ''mülk'' terimi tanımında ve buna bağlı mülkün kullanımında yalnışa düşülmüş ve işçi diktatörlüğü kurulmuştur. Her ne kadar işçi sınıfı önderliğinde sınıfsız bir toplum yaratmaktan bahsedilmişse de bir sınıf ''işçi'' ifade edilerek orada kurulmuş sistemin kapitalizmin bir varsiyonu olduğu, eşitlik değil, diktatörlük olduğu ifade edilmiştir.
4- Bu sistemlerin İslam kollektivizmiyle uzakten yakından bir ilgisi yoktur.

Sayın bartsimpson 'zıtlıklar arasında insan' yazımda, ''mülk'' bahsine geçiş yapan bir link var orayı okumalısınız, sekiz-dokuz konuyu içeren uzun bir yazı serisidir; sitemizin konuları ayrım ayrım vermiş olmasından bu ayrıma uyma dolayısı ile iki bölümde verilmiştir. Zaten yazılmış bir yazıyı tekrar buraya yazmak olmaz, onun için lütfen orayı okuyun. Ondan sonra da ''kötü bir yanı'' olup olmadığı üzerinde görüş bildirelim. Oranın da linki şu.

http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11564#post11564

Bu yazımla Sayın Hasan Bey'in yerini almıyorum. ''Katışıksız komünizm'' hakkında fikir alışverişi yapmak istiyorum.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay
3. September 2012, 05:35 AM
Hiç bir "İzm" kurandaki sisteme uygun değildir.

Gercekler
bu iddiaya
uymuyor.

I.Inananlar icin Allah'in istedigi yönetim, bir ayagi laisizm olan, demokrasidir (2:104, 48:10, 48:18, 60:12, 2:256, 4:58-59...).

Cünkü Allah iki sey istiyor:

-Allah'in indirdigine uyun.
-Dinde dayatma olmaz; dayatmayin.

Allah'in bu istekleri yalnizca laik demokraside yerine getirilebilir.


II.Kur'ân'da kurandaki sistem diye bir sey yok; dini olusturan ilahî hükümler var. Onlar baskadir devletin yönetimi baska. Ilahî hükümler örnegin, sakinanlarin malinda yoksullarin ve isteyenlerin payi var, tartisilamaz ama devletin yönetimi tartisilir. Bakin tartisiyoruz.

Allah'in onayladigi laik demokrasinin uygulanmasi, beyat denen siyasî secimlerle gerceklesir yani yönetimin temelinde beserî irade beyani vardir. Eger bunu göz önünde bulundurabilirsek Allah'in hükümlerini devlet yönetimi ile esitleyen hariciler* gibi yapmaz, "Hüküm Allah'in! O halde beserî hakimin hükmünü kabul eden ALI KAFIR OLDU!" demeyiz.

Devleti kim yönetsin? Konu budur.

Sayin Örskaya,
asil cevaplamaniz gereken soru bu:
Devleti kim yönetsin?

Nisâ 59'da ûlil emr diye anilan yöneticiler kim? Yönetici sandalyesine hükümler oturamayacagina göre kim oturacak? Onlari hangi yöntemle göreve getirip görevden alacaksiniz?

Sevgi ile,
Hasan Akcay

________________________________

*Hz Ali'nin cevabi (Taha Akyol, HARICILER VE HIZBULLAH, s 62):

Bu (lâ hükme illâ lillah) kendisiyle bâtil kastolunan bir hak sözdür. Evet, hüküm Allah'indir; fakat bunlar (hariciler) bu sözleriyle, "Emîrlik ancak Allah'indir" demek istiyorlar. Halbuki insanlar icin, müttaki olsun günahkar olsun, mutlaka bir emîr gerekir ki müminler onun emrinde calissin, kafirler hayatini devam ettirsin...

Hasan Akçay
3. September 2012, 01:02 PM
III.Allah izin vermiyor;

insanlar
dine uygun bahanesiyle
dinden yasa yapamazlar.
Yoksa rablik taslayip
şirke batarlar:

Şûra 21:
Onlarin ortak kostuklari var da Allah'in izin vermedigini -lem ye’zen bihillâh- dinden yasa mi yapiveriyor onlara?

Yani

bir devlet,
ister laik olsun ister teokratik,
yalnizca lâdini yasalar yapabilir.

Iki tür yönetimin arasindaki tek fark dürüst olup olmadiklarindadir.

Laik yönetim dürüsttür;
kendisinin beserî oldugunu bilerek
cikardigi yasalarin lâdini oldugunu
dürüstce kabul eder.

Yine beserin yönettigi
teokratik devlet ise
gûya Allah adina
dinî yasalar cikardigini
öne sürer.

Örnegin

Laik Türkiye'de
icip icip etrafi rahatsiz edenler
TCY Madde 571 geregince
en az 15 gün hapis ya da 50 TL hafif para cezasina
carpilirlar.

Teokratik Suudi Krallik'ta ise
tam olarak bilmiyorum ama
şeriat (?) hangi cezayi gerektiriyorsa ona
carpilirlar.

Iki yasa da laiktir.
Tek fark,
TC dürüstce "Benim yasam laiktir," der;
SK sahtekarca seriatten dem vurur.

Bu acidan

demokrasi laikce dürüsttür;
teokrasi dindarca müsrik.

Hasan Akçay
3. September 2012, 03:51 PM
IV.Ismi
kurandaki sistem
olan balonu
hep sisiriyorlar.

Böyle yapa yapa
Allah'in güzelim dinini
erkekler klübü
yapip ciktilar.

1.
Allah
hukuken hepiniz birsiniz, dedigi halde (3:195)
erkeklerin daha cok kaba güce sahip olduguna dayanarak
erkekleri kadinlardan üstün ilan ettiler.

2.
Allah
Cuma namazini kadin erkek bütün inananlara farz kildigi halde (62:9)
inanan kadinlari cumadan camiden disladilar.

3.
Allah
erkekler kadinlarin destekcisidir, dedigi halde (4:34)
Allah'in sözünü "Erkekler kadinlarin yöneticisidir" diye carpittilar.

4.
Allah
mirasta paylasim oranlarini vasiyet sartina bagladigi ve
1 kadina 2 erkegin payi vasiyet edilebilecegi halde (4:11)
1 erkege 2 kadinin payini farzmis gibi dayattilar

5.
Allah
hafif mesrep tavrin cezasi bosanmaya varan yaptirimlardir, dedigi halde
"vadribuhunne"yi kadinlari dövün diye carpitmak suretiyle (4:34)
inanan kadinlara yüzyillarca dayak atip zulmettiler.

6.
Allah
yetim kadinlari evlendirin, dedigi halde (4:3)
Allah'in o sözünü de kadinlarin ikiseri ve üceri ve dörderi ile evlenin diye carpitip
cok esli zulmü Allah'in dinine yamadilar.

7.
Allah
köleligin kaynagini kurutmak suretiyle bir cirpida sona ermesini sagladigi halde (47:4)
Müminûn 6'daki "ma meleket eymanuhum"u cariyeler diye carpitip
onlarla nikahsiz cinsel iliskiyi yani zinayi caiz ilan ettiler.

Yetmedi mi?
Hâlâ mi kurandaki sistem kandirmacasi?

Miralay
3. September 2012, 05:11 PM
Selamünaleyküm
Çok güzel bir münazara,fikir ve bilgi alışverişi oluyor.
Hepinizi bu yüzden tebrik ediyorum.

Müslüman kardeşlerimiz "laiklik" kelimesini duyduklarında tüyleri diken diken oluyor.
Laisizm, yani laiklik Fransızca bir kelimedir.
Keşke onun karşılığının Kur'anda "La ikrahe fiddiyn" yani,"Dinde zorlama olmaz" ile aynı anlamı taşıdığını bilseler.

"Hurun ıyn" kelimesini bile "Huri kızı" olarak çeviren zihniyet; İslam Devleti kursa, ve herşeyi Kur'ana göre yönettiğini;Kur'ana göre yasalar çıkarttığını iddia etse, ne yazar.

Böyleleri emellerine ulaşsa;bırakın 100 değneği,hırsızın elini kesmeyi;
Çıkarlarına ters düşen herkesin kafasını bile kesmeye kalkarlar.

Selam ve saygılarımla

Hasan Akçay
5. September 2012, 05:23 AM
Indirilen Islam

Allah'a teslimiyet sayesinde
baris getirir.

Ama
uydurulan islam

dinden yasalar yapiveren cakma ilahlara teslimiyet yüzünden
kaos ve terör estirir.


Taha Akyol'un
anilan kitabindan,
s 11-14:

Hicretin 38 nci yiliydi. Miladî takvimin 660 nci senesi... Basra bölgesinde Nehrevan köprüsünün civarindayiz.

Merkep üzerinde bir kadin ve yürüyerek merkebi sevkeden orta yaslarda nur yüzlü sevimli bir erkek. Sahabeden yani peygamberimizin arkadaslarindan Abdullah ibn Habbab. Merkebin üzerindeki kadin ise onun karisi ve dokuz aylik hamile. Yanlarinda ayni kabileden dört Müslüman kadin daha var...

Köprüye yaklasmislardi ki yollarini Hariciler kesti. Müslüman mi yoksa kafir mi olduklarini kontrol edeceklerdi. Sert, kaba, korkutucu bir tavirla Abdullah'i durdurdular.

Abdullah'in boynunda
bir Kur'an-i Kerim asiliydi.

Haricilerle
Abdullah'in arasinda
su konusma gecti:

Hariciler: Sen kimsin?

Abdullah: Hz Peygamber'in sahabelerinden Habbab bin Eret'in oglu Abdullah'im.

Seni korkuttuk.

Evet.

Korkma. Emin ol. Bize babandan duydugun bir hadis söyle.

Babamin şöyle dedigini isittim: "Bir fitne kopacak. Bu sirada oturan ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen kosandan daha iyidir. Öldürme imkanina sahip olanlar sakin öldürmesin!"

Biz de sana bunun icin sorduk. Peki Ebu Bekir ve Ömer icin ne dersin?

Hayr ve sena.

Hz Osman'in hilafetinin evveli ve ahiri hakkinda ne dersin?

Evvelinde de ahirinde de hakli idi.

Hz Ali hakkinda hakeme müracaati kabul etmesinden evvel ve sonraki fikrin nedir?

Ali Allah'i sizden daha iyi bilir, dindeki ittikasi (günahtan sakinmasi) sizden daha ziyadedir ve görüsü sizden daha aciktir.

Hariciler: Sen havaya uyuyor ve kisileri amelleri ile degil adlari ile taniyorsun. Allah'a yemin ederiz ki seni görülmedik sekilde öldürecegiz.

Hariciler bundan sonra Abdullah'i ve hamile karisini alip ikisinin de kollarini arkalarindan bagladilar ve öldürmek üzere bir hurmaliga götürdüler.

Olgunlasan bir hurma
o sirada
agactan düstü.

Haricilerden biri onu yemek üzere agzina götürünce öteki Hariciler bagirdilar: "Hurmayi sahibi helal etmeden nasil yersin? Haram o haram!"

Hurmayi agzina götüren Harici bunun üzerine yemeden cikarip atti.

Sonra
Hariciler

"Boynunda asili kitap seni öldürmemizi emrediyor!"

diyerek kollari arkadan bagli Abdullah'in üzerine atildilar; basini, tarihci Cevdet Pasa'nin deyimiyle, koyun bogazlar gibi kestiler. Bununla da yetinmeyip yine kollari bagli hamile karisinin feryatlarina bakmadilar. Merhamete gelmedier. Onu da karnini yararak bebegiyle birlikte katlettiler.

Fers
6. September 2012, 11:58 PM
-Allah'in indirdigine uyun.
-Dinde dayatma olmaz; dayatmayin.

bakara/256
Laa ikraahe fiid diini.../

bu ifadenin anlamı nedir...

bakara/39,217
velleziine keferuu ve kezzebuu bi aayaatinaa ulaaike ashaabun naar, hum fiihaa haaliduune.../ gönderilenleri yalanlayan inkarcılar, onlar ebedi ateş ehli...
ve men yertedid minkum an diinihii fe yemut ve huve kaafirun........ve ulaaike ashaabun naar, hum fiihaa haaliduune.../ dinden dönerek inkarcı olarak göç edenler........onlar ebedi ateş ehli...

inkarcılara uyarı "dinden dönüp inkar ederseniz ebedi ateş ehli olursunuz"...
ya din ya naar....

neymiş bu "din" ve "naar"...

hiiic
8. September 2012, 07:33 PM
Fers...

bu naar Matematik olsa gerek. Dinde Matematik yoktur.
Matematik kafir icadıdır. Ya Allahın indirdiğiyle hükmedeceğiz yani Kuran ve Resulün bldirdiğiyle ya da Matematik kullanıp kafir olacağız küfre gireceğiz.

Bunun başka yolu yok ya din ya naar...

***

her türlü misal ver ver ver ama hala kaçan yabaniler gibi sadece bir kısmın kaçışını artrıyor...

Dindarsanız eğer müslümansanız... Allahın indirdiğinden başka YÖNTEM aramayın kafir olursunuz.
Ne matematik ne biyolıji ne fen ne fizik, ne de tarih... hic birini Allah indirmedi. Bunların peşi sıra gidenler küfre düşmüş kafirdirler...

:) ey kendisini müslüman zannaden MÜSLÜMAL'lar. GÜlünecek haliniz var ama siz oturunda ağlayın bence...

Kuran ancak ve ancak Laik bir çatı aldında icraat gösterebilir, sizin hayalperest dünyanızdaki hezeyanlarınız ancak başınızı daha da belaya sokar. Şeriat devletiymiş, :) madem Allahın indirdiğinden başka yöntem kabul etmiyorsanız yaklaşmayın o zaman bilime ki zaten de yaklaşmıyor ancak batıllığınızı ve bataklığınızı artrıyorsunuz.

aorskaya
27. November 2012, 02:08 PM
Selamun aleyküm,

Başka konuların öne çıkmasıyla uzun bir zaman önce yazmaya ara verdiğimiz bu başlıkla ilgili olarak, islam ve siayeset ilişkisi hakkında başka bir konunun gündeme getirilmesi ile buradaki kardeşlerimizin çoğunun otorite kabul ettiği sayın H. Yılmaz'ın da "demokarisinin islamla bağdaşmayacağına, islama göre yetersizliklerine ilişkin yazısını alıntılama gereği duydum.

1- Hiç bir "izm" in ilahi sisteme uygun düşmeyeceğini söylediğim yazı:

Selamlar,

Sevgili kardeşim bart,

Sayın Akçay yine cevaplayacaktır mutlaka. Ancak, ben kısaca bir not şeklinde hatırlatma yapayım izin verilirse...

Hiç bir "İzm" kurandaki sisteme uygun değildir. Çünkü; insan kaynaklı hiç bir sistem, insanlar için ideal olan sistemi, bizlerin yaratıcısı olan rabbimiz kadar iyi bilemez. Mutlaka; zaman, mekan ve topluma göre farklılıklar olacak ve bu da adalet naşta olmak üzere, sosyo-ekonomik ihtiyaçları tam karşılamayacaktır.

saygılarımla...
aorskaya

2- Hiç bir "izm" in ilahi sisteme uygun düşmeyeceğini söylediğim yazıya karşılık, bir büyüğümüzün ise "LAİK DEMOKRASİNİN İSLAMIN EMRİ OLDUĞUNA" ilişkin düşüncelerine ilişkin yazı:

Hiç bir "İzm" kurandaki sisteme uygun değildir.

Gercekler
bu iddiaya
uymuyor.

I.Inananlar icin Allah'in istedigi yönetim, bir ayagi laisizm olan, demokrasidir (2:104, 48:10, 48:18, 60:12, 2:256, 4:58-59...).

Cünkü Allah iki sey istiyor:

-Allah'in indirdigine uyun.
-Dinde dayatma olmaz; dayatmayin.

Allah'in bu istekleri yalnizca laik demokraside yerine getirilebilir.


II.Kur'ân'da kurandaki sistem diye bir sey yok; dini olusturan ilahî hükümler var. Onlar baskadir devletin yönetimi baska. Ilahî hükümler örnegin, sakinanlarin malinda yoksullarin ve isteyenlerin payi var, tartisilamaz ama devletin yönetimi tartisilir. Bakin tartisiyoruz.

Allah'in onayladigi laik demokrasinin uygulanmasi, beyat denen siyasî secimlerle gerceklesir yani yönetimin temelinde beserî irade beyani vardir. Eger bunu göz önünde bulundurabilirsek Allah'in hükümlerini devlet yönetimi ile esitleyen hariciler* gibi yapmaz, "Hüküm Allah'in! O halde beserî hakimin hükmünü kabul eden ALI KAFIR OLDU!" demeyiz.

Devleti kim yönetsin? Konu budur.

Sayin Örskaya,
asil cevaplamaniz gereken soru bu:
Devleti kim yönetsin?

Nisâ 59'da ûlil emr diye anilan yöneticiler kim? Yönetici sandalyesine hükümler oturamayacagina göre kim oturacak? Onlari hangi yöntemle göreve getirip görevden alacaksiniz?

Sevgi ile,
Hasan Akcay

________________________________

*Hz Ali'nin cevabi (Taha Akyol, HARICILER VE HIZBULLAH, s 62):

Bu (lâ hükme illâ lillah) kendisiyle bâtil kastolunan bir hak sözdür. Evet, hüküm Allah'indir; fakat bunlar (hariciler) bu sözleriyle, "Emîrlik ancak Allah'indir" demek istiyorlar. Halbuki insanlar icin, müttaki olsun günahkar olsun, mutlaka bir emîr gerekir ki müminler onun emrinde calissin, kafirler hayatini devam ettirsin...

2- Hiç bir "izm" in ilahi sisteme uygun düşmeyeceğini söylediğim yazıya "DESTEKLEYEN" ve bir büyüğümüzün ise "LAİK DEMOKRASİNİN İSLAMIN EMRİ OLDUĞUNA" ilişkin tezi çürüten dost1 kardeşimizin H.Yılmaz'ın bu konudaki düşüncelerine ilişkin yazısı:

İslâm dini ile Demokrasi arasındaki fark

Demokratik sistemde (beşeri dinlerden Demokrasi dininde) de seçimin, düşünce ve inanç hürriyetinin varlığı, tam mülkiyet hakkının bulunması, insanlar arasında dil, din, ırk ve sınıf ayrılığının olmaması, gelirlerin hakça bölüşülmesi, idarede adaletin, eşitliğin, hukukun üstünlüğünün esas alınması, genel ahlakın ve haysiyetin korunması gibi bazı noktaların yüzeysel olarak olması, demokrasi (beşeri dinlerden Demokrasi dini) ile Hak Din olan İslâm dininin örtüştüğü izlenimini doğurabilmektedir. Hatta bazı kimseler, demokrasinin tamamen İslâm dinine uygun olduğunu bile ileri sürebilmektedir.

İşin aslında bunlar bir benzeyişten ibarettir. İslâm dini Allah’ın hâkimiyeti esasına dayandığı için demokrasiden doğabilecek sorunlara da izin vermeyen bir sistemi öngörür. Halk hâkimiyetine dayanan sözde demokratik idarelerin bir zaman sonra diktatörlüğe dönüşmesi ve anarşi doğurması kaçınılmazdır.

Demokraside genellikle ideolojik ve kişisel garazlar mücadele eder. Böylece toplumda bir takım sosyal sınıflar oluşur. Bu durum da cemiyetin çıkmazlara sürüklenmesine neden olur. İslâm dini ise bunlara izin vermez.



Demokratik iktidarlar toplumun tümüne hizmetten önce kendi seçmenlerinin yandaşlarının hizmetini düşünür. İslâm ise buna izin vermez.



Demokrasi seçilmiş kimseleri efendi; sorumsuz bir kitle yaparken İslâm dininde seçilmişler, topluma hizmet ederek Allah’a kulluk yapan memurlardır.



Demokrasilerde, açıkgöz, hileci, düzenbaz, sahtekâr, ikiyüzlü kimseler bir takım entrikalarla yönetime gelebilirken, ülke tek kişinin veya bir sınıfın hâkimiyeti altına alınabilirken İslâm dini bunların hiçbirine fırsat vermez. İslâm dini, koyduğu ilkelerle ehliyeti ön plana çıkarır.

Demokrasilerde herkesin seçme ve seçilme hakkı varken İslâm dini seçmende ve seçilecek de ehliyeti arar. Ehil olmayan kimselere seçmenlik hakkı vermez. Seçmenliği ve seçilmeyi görev olarak görür ve ehliyet arar. Ama herkesin ehliyet sahibi olmak için gerekli öğrenim ve eğitimi alma hak ve özgürlüğü vardır.



Demokrasilerde oy çokluğu esas alınırken, İslâm dini, toplumun çoğunluğunun şahsi çıkarları ön planda tutan, duyarsız, cahil, ehliyetsiz kişilerden oluşacağı gerçeğinden hareketle, ehliyetsizlerin de yanlış yapacağını, aldanacağını, aldatılabileceğini dikkate alarak çoğunluğun seçimine izin vermez, ehil kişilerin seçimini itibara alır.




Demokrasiler her alanda sınırsız hürriyet tanırken İslâm dini genel davranışlarda, servet, mülkiyet ve tasarruflarda sınırlama getirir. İslâm dini, içki, kumar, zina, faiz, çıplaklık vs. gibi münker ve fahşâda da özgürlük tanımaz.

İslâm dini kendi devletine Müslüman olmayanları ortak kabul etmezken demokrasi dininde tüm vatandaşlar ortak kabul edilir.

Hakkı YILMAZ

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Eflatun/Platon (MÖ: 27 Mayıs 427-347)

[2] Aristo/Aristoteles ( MÖ. 384-322)

[3] Machıavel/Nicoloe Mackiavelle (1469-1527) İtalyan politika filozofu ve politikacısı.. Kendisinin son çağın politika bilimini kurduğu ve bu sözde bilime uygulama mantığı soktuğu için felsefesel bir özgünlük gösterdiği söylenen ilginç bir kişidir. . Bkz. Filozoflar ansiklopedisi, cemil Sena cilt 3 s. 330 -334. Remzi Kitapevi…

[4] (Lisanü’l Arab; dvl. Mad)

[5] Tutunmak; yurtlanmak/özgür vatan sahibi olmak, güçlenmek.

[6] Tâğût. = ‘Azgın, sapık, kötülük ve sapıklık önderi zorba, şeytan, put, puthane, kâhin, sihirbaz, Allah’ın yargılarına sırt çeviren kişi ve kuruluş’ anlamına gelmektedir. Bir başka deyişle şerri şeriat şeytanı mabut edinmiş kişi ve kuruş da diyebiliriz.

Şimdi, kardeşlerimiz, sayın Yılmaz'ın detaylandırdığı yazısındaki hususlara itirazlarını yaparlarsa, konuyu yeniden ele alabiliriz.

selamlarımla...
aorskaya

aorskaya
27. November 2012, 02:12 PM
her türlü misal ver ver ver ama hala kaçan yabaniler gibi sadece bir kısmın kaçışını artrıyor...

Dindarsanız eğer müslümansanız... Allahın indirdiğinden başka YÖNTEM aramayın kafir olursunuz.
Ne matematik ne biyolıji ne fen ne fizik, ne de tarih... hic birini Allah indirmedi. Bunların peşi sıra gidenler küfre düşmüş kafirdirler...

:) ey kendisini müslüman zannaden MÜSLÜMAL'lar. GÜlünecek haliniz var ama siz oturunda ağlayın bence...

Kuran ancak ve ancak Laik bir çatı aldında icraat gösterebilir, sizin hayalperest dünyanızdaki hezeyanlarınız ancak başınızı daha da belaya sokar. Şeriat devletiymiş, :) madem Allahın indirdiğinden başka yöntem kabul etmiyorsanız yaklaşmayın o zaman bilime ki zaten de yaklaşmıyor ancak batıllığınızı ve bataklığınızı artrıyorsunuz.

Bu arada, yazıyı yapıştırdığımda ancak gördüğüm, çirkin ithamlarda bulunan bu yazı sahibininde, yazdıklarını bir kere daha düşünmesi gerektiğini söyleyerek, kötü hitaplarını tekrarlamamasını önermekle yetineceğim.

selamlarımla,
aorskaya

pramid
27. November 2012, 02:21 PM
Çoğunluğa sahip Lut kavminin demokrasi anlayışı ne olabilirdi ?

Sonuç: Oğlancılığa devam. Çoğunluk bunu isterdi ve adı da DEMOKRASİ olurdu.

Aklı başında olanlar hep azınlıktadır. İnsanlar hevalarına göre hareket etmek isterler.

aorskaya
27. November 2012, 03:00 PM
Çoğunluğa sahip Lut kavminin demokrasi anlayışı ne olabilirdi ?

Sonuç: Oğlancılığa devam. Çoğunluk bunu isterdi ve adı da DEMOKRASİ olurdu.

Aklı başında olanlar hep azınlıktadır. İnsanlar hevalarına göre hareket etmek isterler.

Hiç bir "İzm" kurandaki sisteme uygun değildir.

Gercekler
bu iddiaya
uymuyor.

I.Inananlar icin Allah'in istedigi yönetim, bir ayagi laisizm olan, demokrasidir (2:104, 48:10, 48:18, 60:12, 2:256, 4:58-59...).


Peki, bir ayağı, yada kaç ayağı varsa hepsi laik olması halinde, size göre yukarıdaki sakıncalar ortadan kalkmaktamıdır?

selamlar,
aorskaya

Hasan Akçay
28. November 2012, 04:46 AM
kaç ayagi varsa...

Demokrasinin
benim kasttettigim ayaklari
ikidir:

1.laisizm,
2.halk iradesi

Laisizm

dinî olani
idarî olandan

ayirmayi gerektirir.
Allah bunu istiyor.

Örnegin ÖRF

Allah'in degil
halkin dogru bildikleridir.

Allah
halkin o yargilarina aykiri davranan yönetime
halkin isyan etme hakki
bulundugunu belirtiyor (60:12).

Oysa

Allah'a
isyan
olmaz.

Bi daha: itiraz

devletin yönetimine yapilabilir,
Allah'in dinine yapilamaz.

Allah

devletin yönetimi ile
Allah'in dinini

bu kadar kesin bir sekilde birbirinden ayiriyor.

Demokrasinin
iki ayagindan biri
bu;

öteki ayagi ise
halkin iradesi.

Allah bunu da istiyor
inananlarin
"Bizi güt!" degil "Bizi gör!" demek suretiyle
yönetime katilmasini
emrederek (2:104).

Özetle

1.insanlarin itiraz hakkini kullanabilmesi icin yönetim dinden ayri tutulacak
2.beyat denen secim yoluyla insanlar iradelerini devreye sokacak, yönetime katilacak.

sakincalar ortadan kalkmakta midir?

O
sakincalar

halk = Lut kavmi

kurgusuyla üretilmis sanal bir halkin neden oldugu sakincalar. Oysa isleyen akil görür ki o sanal halk laik demokrasiyi takmadigi gibi Allah'in dinini de takmaz.

Sorunun kaynagi

laik demokrasi ve
Allah'in dini degil

o sanal halktir.

Böyle, "halk = Lut kavmi" denirse ve
sizi de icine alan halk asagilanirsa

olsa olsa

laik demokrasi
Kaf dagindan kalburla su getirme sartina

baglanip Allah'in dinine itiraz edilir.

O sakincalara neden olanlar laik demokrasinin halki degil kendi dinlerini Allah'in dini diye pazarlayan zevattir. Din adina yapilan zulümler ancak laik demokrasi tam uygulandiginda ortadan kalkar.

Ben buna inaniyorum. Nasr 1-2: "Allah'in yardimi gelip ilerisi acildiginda ve Allah'in dinine insanlarin dalga dalga girdigini sen gördügünde..."

Allah'in yardimiyla engelleri kaldirdigimizda Allah'in dini geri gelecek. Bir gün mutlaka. Cünkü Allah yardim edecek. Yeter ki yardimi hak edelim.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

merdem
29. November 2012, 01:42 AM
Saygideger Kardeslerim,


gurbette övünmek hamamda sarki söylemeye benzer derler....

Gerci ben yurt disinda yasiyorum, Türkiye'nin durumundan, yasantisindan gercekten haberim yok, iste ara sira haberlerden ve bir iki satir internetten okuduklarim oluyor.

Itiraf etmek zorundayim son zamanlarin ( son zamanlarin diyorum, ben kitap yüklü bir essek gibi bu seneye kadar hic bir bilgim yoktu ) saygi deger prof' lardan dr'lardan yüksek bilgili hocalarimizdan cok kiymetli bilgiler edinmis durumdayim. Sizlere de ayrica yürekten tesekkürlerimi sunarim, faydalarinizi cok gördüm ve beni gercekten aydinlatmis bulunuyorsunuz. Hic olmazsa bir kitapp yüklü essek olmaktan kurtuldum.

Bazen tuhafima gidiyor, bazi kardeslerimizin bazi konularda BAKARA misali ne renk, nasil, nicin....sorulariyla karsilasiyorum sitede. Bu sorular bilerek mi soruluyor, bilgisizlikten mi yoksa gir gir olsun diyemi henüz kestiremedim. Yanlis anlasilmasin, ben sahsima kaydedilen sorulardan bahsetmiyorum burada, takip ettigim yazilarda görüyorum o kadar.

EVET, gelelim devlet idaresine Kur'an'dan mi olmali yoksa nasil olmali.

Öyle zannediyorum, ki Türkiye hic süphesiz modern bir ülkedir, modern bir ülkede müslümanlar ne kadar fazla bir nüfusu olusturmus olsunlar, seriattan korkar cekinir. Buna sebep Suudi, Iran, Afganistan ...gibi ülkelerdir. Cünkü bu devletler gercekten %100 Kur'an'a göre idare edilmiyorlar. Eski hurafelere dalmis gidiyorlar. Kur'an BARBAR degildir. ALLAH cellat degildir. Merhameti bol olan, bizlere bol riziklar ikraminda bulunan, tabiati tüm anlamiyla bizlere bu dünya hayatinda faydalanmamiz icin bizlerin hizmetine sunan Rabbimizin KITAB'indan nasil korkar ve uzaklasiriz is devlet idaresine gelince?

Diyorum ki %100 lük Kur'an'a uygun, bagli bir devlet idaresi müslümanlar icin bir kurtulus yoludur. Bir Hakki Yilmaz, bir Yasar Nuri Öztürk vb. aydin kisileri düsünün devlet basinda, ben sahsen memnun olurdum buna.

Varsin adina demokrasi desinler, batiya caktirmadan yepyeni bir ISLAM devleti, modern ve tam imanli bir devlet ve halki. Olamaz mi? Imkansizmi? Illede capulcu mu gibi olmak lazim Müslümaniz diye.

Evet beyler, agalar, kardeslerim nerede aydinlarimiz?

Saygi ve selamlarimla