PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : şefaatvarmıdır, hesap günü ve sonrasında şefaat olacaktır diyenlere sorular


aorskaya
15. August 2012, 02:54 AM
Allah’ın selamı üzerinize olsun.

Şeytan ve dostlarının, insana sağdan yaklaşmak demek olan, insanı dinden yanlışlarla tuzağa düşürmesi, Müslümanların kuranla bağının kopartılması yüzünden tam olarak görülememektedir.

Şeytanın yegane amacı, insanları kurandan (islamdan) uzaklaştırmaktır. Eğer bunu beceremez ise de; kuranı geri plana atmasını sağlamak, kurana baksa dahi ondaki ayetleri, hükümleri yanlış anlamasını sağlamaktır.

Çünkü şeytan; kovulmadan önce; “senin doğru yolun üzerindekileri mutlaka sapıtacağım” diye Allah’tan izin almıştı. İşte buradaki doğru yol kuran olmakta ve şeytanında amacı bundan saptırmak olmaktadır.

Günümüzde gelinen noktaya baktığımızda ise; üzülerek şeytanın bunu, çok büyük oranda becerdiğini görürüz.

İşte şeytan bu becerisini daha da pekiştirmek, sağlamlaştırmak için, Müslümanları zaafa uğratacak başka tedbirlere de başvurmaktadır.

Bunların en önemlileri de; Müslümanların ahretle ilgili yanlış bilgilenerek, ahrete olan imanlarını yok etmek istemesidir.

Bu nedenle; müslümanı kurandan koparan şeytan bu defa kendi dostlarına;

1- “kalbinde zerre kadar iman olan birisi, cehennemde günahlarının bedelini öder ve sonra cennete gider” dedirterek,

2- “Hesap gününde ve sonrasında peygamber şefaat ederek, ümmetini cehennemden kurtaracaktır” dedirterek,

Müslümanların buna inanmalarını sağlatır, Müslümanları zaafa uğratarak tembelliğe iter ve Allah Tealadan aldığı izinin amacını gerçekleştirir.

ŞİMDİ; “ ŞEFAAT VARMIDIR, VARSA HANGİ ZAMANLARDA VARDIR?” SORUSUNU CEVAPLAYARAK ŞEYTANIN TUZAĞINI VE BU TUZAĞA DÜŞENLERİ GÖSTERELİM.

Burada Müslümanların hatası; insanların cehennemden (şefaat ile) kurtarılabileceğini kabul etmesi olmaktadır.

Halbuki; cennette, cehennem de sonsuzdur ve oraya bir kere girenler oradan çıkamayacaklardır ve sonsuza dek orada yaşayacaklardır.

Allah Teala,( benzetmek gerekirse) hesap gününde insanları; karnelerindeki başarı notlarına (dünya yaşamı sonuçları) göre, ya geçirerek cennete, yada geçemez diyerek cehenneme koyacaktır.

Yani cennete yada cehenneme koymadan önce; insanların, lehte ve aleyhte bütün notları gruplanarak değerlendirilip, tartıya vurulacak ve sonucunda olumlu yada olumsuz bir fark bulunacaktır.

Gerek şefaat (kollama, gözetme, kayırma) yada başka yardımlar (dua gibi) olacaksa; işte bu aşamada olabilir. Bu aşama geçtikten sonra; yani insanların sınavdan geçmesi yada kalması sonucuna göre cennet yada cehenneme konmasından sonra artık, hiçbir şekilde oradan çıkış yoktur.

Bu aşamada ise; şefaat yada başka yardımların olmayacağı kurandaki ayetlerden rahatlıkla görülür.

Şefaatin asıl sahibi yüce rabbimizdir. Ancak, rabbimiz sadece dünyada geçerli olmak üzere, kendisi için özel olan bazı kişilere de şefaat izni verirken; hesap gününde ve sonrasında ise peygamberler dahil hiç kimseye bu izni vermemiştir.

Şimdi insanlara verilen şefaat izninin sadece dünyada geçerli olduğuna ve hesap gününde hiç kimseye izin verilmediğini gösteren delillerimizi yazalım.

DÜNYADA BAZILARINA VERİLEN ŞEFAAT İZNİNE DAİR DELİLLER:

Bunun en güzel örneğini Ali İmran suresinde görebiliriz.

ALİ İMRAN SURESİ

1- 35- Hani İmran’ın karısı şöyle demişti: “rabbim, karnımdakini özgür bir biçimde sana adadım; onu benden kabul et. Kuşkusuz sen, evet sen, her şeyi duyan, her şeyi bilensin.”

2- 36- Onu doğurunca şöyle dedi: “rabbim, onu kız olarak doğurdum ve erkek, kız gibi değildir. Adını Meryem koydum onun. Onu ve soyunu, kovulmuş şeytandan sana sığındırıyorum.”

3- 37- Allah, onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi besleyip büyüttü. Onu, Zekeriyya’nın korumasına verdi. Zekeriyya, mihrapta onun yanına her geldiğinde, orada bir rızk bulur ve sorardı: “Meryem, bu sana nereden?” Meryem de: “bu Allah katındandır; çünkü Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır.” Derdi.

35. ayette; Allah’ı hamd edilerek, karnındakini bile tamamen kendi isteğiyle Allah’a adayan İmran’ın karısı bu davranışı ile Allah’ın sevgili kullarından oluyor.

36. ayette; Bu sevgili kul, Meryem annemizi ve soyunu; “kovulmuş şeytandan Allah’a sığındırarak Meryem Ve İsa’ya şefaat ediyor.

37.ayette ise; Allah Teala; onun şefaatini kabul ederek, Meryem annemizi güzel bir bitki gibi büyütüyor.

Yine; ayetin son pasajındaki; “bu Allah katındandır; çünkü Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır.” “ deyiminden anlıyoruz ki; Allah Teala şefaate izin vermiştir. Aksi halde; rızıklandırmaması gerekirdi.

HESAP GÜNÜ VE SONRASINDA HİÇ KİMSEYE; ŞEFAAT İZNİ VERİLMEDİĞİNE DAİR DELİLLER:

1- “Öyle bir günden çekinin ki, o gün kimse kimsenin cezasını çekmez. Kimseden şefaat kabul edilmez. Kimseden fidye alınmaz. Onlar yardım görmez haldedirler.” (Bakara 2/48)

2- “Rablerinin huzurunda toplanacakları günden korkanları Kur’ân ile uyar; onların Allah’tan başka ne bir dostları ne de şefaatçileri olur. Belki kendilerini korurlar.” (En’am 6/51)

3- “De ki: O şefaat, bütünüyle Allah’ındır.” (Zümer 39/44)

4- “De ki: Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bile bir fayda ve zarar verecek durumda değilim.” (A’raf 7/188)

5- Ey iman edenler! Kendisinde alışverişin, dostluğun ve şefaatin olmadığı bir gün gelmeden evvel bahşettiğimiz rızıklardan infakta bulunun. Doğrusu kâfirler buyruklarımıza uymayan kimselerdir.[9]

Görüldüğü gibi, her Müslüman sadece kendi yaptıklarının sonuçlarından hesap verecek olup, hesap gününde hiç kimseden yardım, torpil göremeyecektir.

Kitabı soldan verilmişse bunu hiç kimse değiştirmeden sonsuz kalmak üzere cehenneme, sağdan verilmişse yine sonsuz kalmak üzere cennete gitmektedir.


Artık, aklımızı başımıza alalım ve kurana dönelim. Kuranla tanışıp, onunla dost olalım. Hatta becerebildiğimiz orandan onunla dostluğumuzu ilerletelim, pekiştirelim. Çünkü bizi kurtaracak tek dost kurandır, başkası yoktur.

Hepimizin, gerçek anlamda kuran merkezli yaşamayı bir an önce becermesini ve kurana göre yaşamdan ayrılmadan nefesimizi verebilmesini dilerim.

saygılarımla…
aorskaya

aorskaya
15. August 2012, 02:55 AM
ŞİMDİ;

BÜTÜN ANLATIMLARA RAĞMEN HALA KURANI BIRAKIP, RİVAYET GİBİ İNSANİ ANLATIMLARDAKİ; AHİRETTE ŞEFAAT OLDUĞUNA İNANANLARA SORULARIMIZI SORALIM.


1- Son peygamberimiz; bizlere hesap günü yada sonrasında niçin şefaat edecektir?

2- Son peygamberimiz; kendisi hayati tehlikelere göğüs gererek, bizlere kurtuluşumuz için dini anlatıp, davet etmemişmidir?

3- Kendisi, bütün zorlukları yaşayarak dine davet edip; dine girenleri cennetle müjdeleyip, dine girmeyenleri ise cehennemle ikaz etmesine rağmen; müslümanım diyenlerin tembellik edip, kendisine inanmayıp, dini doğru yaşamadığı halde cehennemden kurtulması için şefaat ederse kendisi ile çelişmiş olmazmı?

4- Biz tembellik ederek dini yaşamayan Müslümanları şefaatle kurtaracaksa, sahabelerine ve savaşa katılanlara ne diye eziyet yaptırdı, ne diye onların ölümüne sebep oldu o zaman? Onlarda savaşmayıp, tembel tembel sadece “inanıyorum” demekle yetinip, şefaatle kurtulsalar olmazmıydı?

5- Zamanımızda dahi; hala din için ilmi ve fiziki cihadlar yapabilen Müslümanlar, bunları bırakmalımıdır? Şefaatle kurtuluş varsa; neden hayatlarını tehliye atsınlar yada tatlı canlarını üzsünler?

6- Bu durumdaki bir kurtuluş, Allah’ın sünnetine de ters düşmezmi?

7- Son peygamberimiz şefaatle kendi ümmetini kurtaracaksa, ondan önceki peygamberlerinde aynı şekilde kendi ümmetini kurtarmaları gerekmezmi?

8- Eğer, onlarda aynı şekilde ümmetlerini kurtaracaksa; koskoca cehennem, firavun, nemrut, Karun, Ebu lehep gibi az sayıda kimseyemi ev sahipliği yapacaktır? Bu, “cehennemi insanlar ve cinlerle dolduracağım” söylemine de ters olmazmı?

9- “De ki: Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bile bir fayda ve zarar verecek durumda değilim.” (A’raf 7/188) emrine uyan peygamberimiz; şefaat edebilecekse; bize daha önce bu sözü söyleyerek yalanmı söylemişti? Şakamı yapmıştı sanıyorsunuz?

10- Nuh peygamberimizin eşi ve çocuğuna, Lut peygamberimizin ise eşine; dünyadaki sayılı günlerden oluşan ömürlerini kurtarmakta bile helakları esnasında şefaatleri mümkün olmamışken, hesap gününde; sonsuz hayatlar için şefaat etmeleri nasıl mümkün olacaktır?

11- Nuh ve Lut peygamberlerimizin; en yakınlarına bile fayda sağlayamadıkları durumu, peygamberimizinde kimseye fayda sağlamayacağı durumuna örnek olmazmı?

12- HER ŞEYE RAĞMEN HALA SON PEYGAMBERİMİZİN ŞEFAAT EDEREK, MÜSLÜMANLARI CEHENNEMDEN KURTARACAĞINA İNANAN VAR İSE;

PEYGAMBERİMİZİN; “ALLAH’IM, ÜMMETİM KURANI TERK ETTİ.” DİYE HANGİ MÜSLÜMANLARI ŞİKAYET EDİP ŞEFAAT ETMEYECEĞİNİ BARİ BİZE SÖYLEYEBİLİRLERMİ?


SAYGILARIMLA…
aorskaya

pramid
15. August 2012, 08:17 AM
Allah kimseyi, iki arada bir derede bırakmaz. Ancak kuran kelimelerini mevazinlerinden çıkaranlar bocalar dururlar.

Kuranda bahsi geçen izin kavramını şirazesinden çıkarınca, vahim durumlar ortaya çıkmaktadır.

Miralay
15. August 2012, 03:11 PM
Buldum buldum!
Resulün şefaat edeceğine dair Kur'andan delil buldum.

Furkan suresi 30.ayet...!
"Resul şöyle der: Rabbim, kavmim şu Kur'anı mehcur halde bıraktı."
(Yav bu şefaat miydi,yoksa şikayet miydi) :)

Zinedov
16. August 2012, 05:57 AM
Kuran'da Rabbimizin inançlarını ve davranışlarını her yönden eleştirdiği müşriklerin en çok eleştirdiği taraflarından biri olan "şirk" şeklindeki şefaat anlayışı şimdiki Müslümanım diyenlerin inancı olmuş. Tek değişen, melekler/Allahın kızları yerine peygamber/Allahın sevgilisi/oğlu vb. gelmesi.

aorskaya
18. October 2012, 12:30 PM
Allah kimseyi, iki arada bir derede bırakmaz. Ancak kuran kelimelerini mevazinlerinden çıkaranlar bocalar dururlar.

Kuranda bahsi geçen izin kavramını şirazesinden çıkarınca, vahim durumlar ortaya çıkmaktadır.

Bu yazını unutarak, bak bu konuyu açan kardeşine nasıl ithamda bulunmuşsun.

Altındaki cevabımı ciddi olarak değerlendir sevgili kardeşim.

Sen, zaman zaman akıl tutulması yaşıyor olmalısın. Bak, peygamberce şefaatin olmadığına ilişkin bir konu açmışım ve sen de onu okumuşsun... Yada okumamışmıydın?

Şefaatin olmadığına, hesap günü ve sonrasında bütün şefaatin rabbimizde toplandığını ve peygamberler dahil bunu kimseye vermediğini anlatan birinin yazılarına tanık olacaksın ve sonra da böyle ithamlarda bulunacaksın, sonra da haklı olduğun zannıyla gururla dolaşbileceksin öylemi?

Güneş tutulması, ay tutulmasına alışık olabilirsin ama akıl tutulması da vardır ve umarım onu gölgeleyen şeyler çabuk giderler.

selamlar,
aorskaya

pramid
18. October 2012, 01:59 PM
Şeytan ve dostlarının, insana sağdan yaklaşmak demek olan, insanı dinden yanlışlarla tuzağa düşürmesi, Müslümanların kuranla bağının kopartılması yüzünden tam olarak görülememektedir.

Bu sözü iyi düşün bilader.

Artık, aklımızı başımıza alalım ve kurana dönelim. Kuranla tanışıp, onunla dost olalım. Hatta becerebildiğimiz orandan onunla dostluğumuzu ilerletelim, pekiştirelim. Çünkü bizi kurtaracak tek dost kurandır, başkası yoktur.

Bu sözü senin yazdığına hayret ediyorum. Savundukların ile şu yazdıkların biribirini tutmuyor.

aorskaya
18. October 2012, 02:36 PM
Şeytan ve dostlarının, insana sağdan yaklaşmak demek olan, insanı dinden yanlışlarla tuzağa düşürmesi, Müslümanların kuranla bağının kopartılması yüzünden tam olarak görülememektedir.
Bu sözü iyi düşün bilader.



Ben sözlerimi zaten düşünmeden yazmam. Sözün bir yerinde hata yada anlayamadığın kısım varsa, alıntılarsan bizler de görmüş oluruz.

selamlar
aorskaya

aorskaya
18. October 2012, 02:39 PM
Artık, aklımızı başımıza alalım ve kurana dönelim. Kuranla tanışıp, onunla dost olalım. Hatta becerebildiğimiz orandan onunla dostluğumuzu ilerletelim, pekiştirelim. Çünkü bizi kurtaracak tek dost kurandır, başkası yoktur. Bu sözü iyi düşün bilader.

Bu sözü senin yazdığına hayret ediyorum. Savundukların ile şu yazdıkların biribirini tutmuyor.

Benim yazılarımı aceleye getirmeden, yeterince anlarsan hemen her yerde yazdıklarımın buradaki ile tam örtüştüğünü görürsün.

Sadece, öfkeden ve önyargılardan uzak okumaya, anlamaya çalışman bunları görmen için yeterlidir.

Hala, aksini düşünüyorsan, yazılarımdan alıntılarla göster.

selamlar,
aorskaya

pramid
18. October 2012, 02:59 PM
Anlaşılmıyor bilader. Çünkü Kurandan uzak. Ama Kurandanmış imajlı. Kuranı Bilmeyenler kanabilir ama İlim sahipleri şirki çabuk sezerler. Çünkü virüs korumalı çalışırlar.

Meleklerin dişil isimlendirme sorumu atlamışsın haber vereyim dedim? Nede olsa her söze cevap var. Dini af edersin benzetme için ama sidik yarışına çevirenlere veyl olsun.

aorskaya
18. October 2012, 03:14 PM
Anlaşılmıyor bilader. Çünkü Kurandan uzak. Ama Kurandanmış imajlı. Kuranı Bilmeyenler kanabilir ama İlim sahipleri şirki çabuk sezerler. Çünkü virüs korumalı çalışırlar.

Meleklerin dişil isimlendirme sorumu atlamışsın haber vereyim dedim? Nede olsa her söze cevap var. Dini af edersin benzetme için ama sidik yarışına çevirenlere veyl olsun.

Ben sana nasıl hitap edeceğimi bilemez hale geldim. Defalarca, ifadelerini düzeltmen için ikaz ettiğim halde, her yazında şaşmaz bir şekilde müslümana yakışmayan ithamlarda bulundun.

Şimdi de bu yazında beni müşrikliğe kadar giden bir ithamla karşılıyorsun.

Şimdi sana eğer samimi bir iman edensen cevaplaman üzere soruyorum:

1- hangi yazılarım kurandan uzak olduğu halde, kurandanmış aldatmacasına sahiptir?

2- Şu ilim sahibi olanlardan olduğuna göre şu makyajlı yazılarımı buraya hemen alıntılayabilirsin değilmi?

3- Yine ilim sahibi olan sen, benim hangi yazılarımdan dolayı beni müşriklikle itham edecek kadar ileri gittiğini de buraya yazıver.

4- Melek dişil isimleri ile ilgili sorunu görmediysem de bunun cevabı özellikle bu kafa yapısında olan birinde bir şeyleri değiştireceğini düşünmediğimden çok önemli değildir.

Sen şimdi, iftirada, nitelemede son sürat tırmandığın yere, seni çıkartan sebeplerini yaz bakalım. Rabbimizin bütün bu olanlara tanık olduğunu bilerek yaz.

selamlar,
aorskaya

pramid
18. October 2012, 03:19 PM
Melek dişil isimleri ile ilgili sorunu görmediysem de bunun cevabı özellikle bu kafa yapısında olan birinde bir şeyleri değiştireceğini düşünmediğimden çok önemli değildir.

Belki değişir bir yaz bakalım şu isimleri. Hodri meydan

aorskaya
18. October 2012, 03:26 PM
Belki değişir bir yaz bakalım şu isimleri. Hodri meydan

Sen iyice coştun piramid!

neye hodri meydan? melek isimleri yada başka şeyler seni neyin galibi ilan edeceklerdir?

Müşriklik iddianamı delil olacaktır, neler saçmalıyorsun. Din paylaşılan yerde, neyin hodri meydanı, sen kendini nerde sanıyorsun?

Saçmalıklarına daha fazla devam etmene izin yok piramid...

Şu "mahalle ağzıyla" yazışmalardan kurtulabilirsen, anlatmak istediklerini ortaya koyarsın, ben de fikir bulunan bir yazı ise müdahil olurum. Aksi halde, konu iyice dini bilgi alışverişi olmaktan çıkıp, şahsi ihtirasların tatminine doğru gidiyorki, buna ne senin hakkın vardır, ne de burası onun için uygun bir form değildir.

Selamlar,
aorskaya

pramid
18. October 2012, 03:32 PM
Meleklerin dişil isimlendirmeleri ?

Cevap istiyorum ? Bu konu sende yeni ufuklar açacak.

Bu form da bir çok teknik açıklamalı yazmızı bulursun. Akademik ortamda değiliz.

Sen soruyu cevapla ?

aorskaya
18. October 2012, 03:39 PM
Melek dişil isimleri ile ilgili sorunu görmediysem de bunun cevabı özellikle bu kafa yapısında olan birinde bir şeyleri değiştireceğini düşünmediğimden çok önemli değildir.

Belki değişir bir yaz bakalım şu isimleri. Hodri meydan

Sorunu bulmak için tekrar baktım ve yine göremedim. Ama, bu melek isimleri ile nereye varmak istediğini bilmesem de kısaca kendime göre cavpalr vereyim.

Rabbimize ve dolayısıyla dine inanmayan, kafirler, müşrikler ancak meleklerin ci,nsiyetiyle ilgilenir ve onları dişi kabul ederler. Aslında kabul ederken ellerinde en ufak bir ölçüde yoktur. Sadece, kendilerinden önceki atalarının kabulleri yada kendi zanlarından başka şeye sahip değillerdir.

Halbuki, kuranda çeşitli ayetlerde, meleklerin dişi kabul edilmesi ve rabbimize atfedilmesi rabbimizin uyardığı yanlışlardan biridir.

Meleklerin dişi ayada erkek olarak cinsiyetleri yoktur. Melekleri dişi kabul ederek, özellikle kızlara isim olarak konulması çok eskilere, mitolojilere dayanmaktadır.

Yunan mitolojisi, roma mitlerinde bunlar tanrıça şeklinde de kendilerini gösterirler.

Buradan nereye varacaksan bir bakalım.

selamlar,
aorskaya

pramid
18. October 2012, 03:48 PM
dişi kabul ederler.

Melekleri dişil isimlendirilmesi ve isim istiyorum?

Sen bu lafı geveleme mantığınla ataist sitelere hiç girme, yerle yeksan ederler. Kuranı da yanlış tanıtırsın. Burada ki kişiler senin dinini iyi bildikleri için musahamalı davranıyor.

Zira tahrifli kuranın peşine düşüyorsun. O mealleri yazanlar müşriktir ve akılsızdırlar.

Şeytan evliyalarının peşi sıra gitme yoksa köle kadının ölümü köle kadın öldürtürsün. Tabı tahrifle. O meymenetsizlerin arapçadan haberleri bile yok. Gel sen Bir müfehheres al ve kuran kelimelerini arapça kuran ile karşılaştırarak çalış. Yoksa hezeyandan kurtulamazsın.

pramid
18. October 2012, 04:14 PM
Vakit ayırdığın için tşk aorskaya. Çıkmam lazım esen kal. Rabbim ilmini artırsın.

aorskaya
18. October 2012, 04:19 PM
Melekleri dişil isimlendirilmesi ve isim istiyorum?

Sen bu lafı geveleme mantığınla ataist sitelere hiç girme, yerle yeksan ederler. Kuranı da yanlış tanıtırsın. Burada ki kişiler senin dinini iyi bildikleri için musahamalı davranıyor.

Zira tahrifli kuranın peşine düşüyorsun. O mealleri yazanlar müşriktir ve akılsızdırlar.

Şeytan evliyalarının peşi sıra gitme yoksa köle kadının ölümü köle kadın öldürtürsün. Tabı tahrifle. O meymenetsizlerin arapçadan haberleri bile yok. Gel sen Bir müfehheres al ve kuran kelimelerini arapça kuran ile karşılaştırarak çalış. Yoksa hezeyandan kurtulamazsın.

Sen ne saçmaladıkça saçmalaya devam ediyorsun. Ateistler yerle yeksan ederlermiş de, daha neler. Sen ukalalık boyutunu bile aşan kibirli halinle ne olduğunu sanıyorsun.

Meal yazanları ayrım yapmadan müşrik ilan eden sen, herhalde en az bir tane meal yazmış olmalısın. Yoksa, üzüme yetişemeyen tilki, ciğere bakan kedi pozisyonuna düştüğünü görmelisin.

Buradakiler bana dinimi bildikleri için müsahamakar davranıyormuş da, falan filan... Şimdi kendi tek başına yeterli gelmedin, buradakileri de kendin gibi olmaklamı dayatacaksın. Burada, senin saçmalıklarından öte çok değerli fikirler sunanlar var.

Sen kendine biraz çeki düzen veriver.

İsim istiyormuş da, dişi yada köle ölümlerine karşılık yine dişi öldürtürmüşümde, köle öldürtürmüşümde....

Saçmalamadan önce, ateistlerin en çok eleştirdiği bakara 178 i nasıl yorumlamışım, bireysel cezalarda kuranmı, modern hukukmu daha adil başlıklı ateistlere yazdığım yazıları oku.

yada sen gerçekten biliyorsan bakara 178 i kısaca açıklayıver istersen... Şu sorunu bile bulamadığım halde, konu hakkında yazdığım meleklerin dişi isimleri ile neyi anlatmak istediğini de yazıver...

Ama, bunada cevap alamayacağız değilmi, ancak ukalalığa devam edilecek galiba... Üstelik, formdan bazı kimseleri de yanınıza çekmek pahasına...

ne dinir buna acaba? "takke düştü, kel göründü" uygun düşermi acaba?

selamlar,
aorskaya

pramid
19. October 2012, 08:34 AM
İşte tahlil edeceğimiz kısas ayeti:

2:178 Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısasfarz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır.


Öncelikle kısasقصاص ne demek onu öğrenelim:

adil öc, adil intikam

* Yukarıdaki ayeti nasıl yorumlamalıyız? "Vay anam sen misin benim annemi öldüren" diye olaydan bir haber anneyi mi öldüreceğiz? Ya da sen benim kölemi öldürdün ben de senin köleni öldüreceğim mi diyeceğiz?


فَمَنْ

femen

ve her kim

عُفِيَ

‘ufiye

affedilirse

لَهُ

lehu

ona

مِنْ أَخِيهِ

min eḣîhi

kardeşinden

شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاءٌ إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ

şey-un fettibâ’un bilma’rûfi veedâun ileyhi bi-ihsân(in)

bir şey bilinenlere uyun ve ona güzellikle ödeme yapın

Yukarıdaki ayetin ortasında kardeşi (ehihi) tarafından bağışlanan suçlu anlatılıyor. Daha sonra aynı suçlu kişinin ihsan ile ödeme yapması isteniyor. Bundan sonra da haddi aşmaması isteniyor. Yusuf Suresinde “kişinin velisi” olarak farklı bir kelime kullanılmıştır. Ayetin muhteşemliği de “ey insanlar” olarak değil “ey iman edenler” olarak gelmiştir. Şu da unutulmasın ki “Müminler kardeştir.”. Ayetteki kardeşi “iman ederek kardeş olmuş davalılardır Aksi halde kardeşi olmayan adam ne yapacak kime gidecek gibi abuk sabuk fıkh-i soru ve sorunlar ortaya çıkacaktır.


Varacağımız sonuç:bu ayet insanlardan bahsetmiyor. Buradaki ;

HÜR: kimseye bağlı olmayan, şimdiki ev hayvanları benzeri gibi atıl eşya, meyvesi olmayan ağaç, tarla sürmeyen öküz,

ABD: (ra-ga-be= köle değil) olanlar ise insanların ihtiyaçları için beslenen hayvanlar gibi çalışılıp para kazanılan eşya, meyve veren ağaç, tarla sürebilen öküz gibi.

UNŚE:diye çevrilen kelime (unśe) ise dişidir. Aynı kelimenin çoğuluna (unśeyeyn) 6:143 ve 6:144. ayetlerde rastlıyoruz ve bu ayetler de hayvandan bahsediyor. Artı 75:39 ayetinde Allah cinsiyetleri dişi (ünse) ve erkek (zeker) diye aynı kelime ile veriyor. Zarara uğratılmış mallar eğer birilerinin geçim kaynağı ise, ödenecek tazminat o eş değer yani kısasta olmalıdır. (yani adil bir ödeşme)

Kuran’da kullanılan nefs ise sadece insan değil bütün canlıları ifade etmek için kullanılmıştır:

17:33 Ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk ve men kutile mazlumen fe kad cealna li veliyyihı sültanen fe la yüsrif fil katl innehu kane mensura

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana(nefs) kıymayın. Kim haksız yere katlederse, biz onun velisineyetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.

ولي(veli) : koruyucu; yardımcı; dost; mirasçı

Veli ile ehl (aile) aynı şey değildir:

27:49Kalu tekasemu billahi le nübeyyitennehu ve ehlehusümme le nekullenne li veliyyihıma şehidna mehlike ehlihı ve inna le sadikın

Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler: "Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz sonra da ehline; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz’, diyeceğiz."

Burada EHL’in karar mekanizmasında yardımcı olan kişi olduğunu görüyoruz.

…felâ yusrif fî-lkatl(i)…

Ve haddi aşmasın (israf kelimesiyle aynı kök) cinayette / öldürmede

Öldürmede israf nasıl olacak? Ailesini de öldürmeyin mi demek isteniyor? 4:92’e kimseye verilmiş bir yetki yok fakat 2:178’de var. Bu da bu ayetin de hayvanlardan bahsettiğini doğrulamaktadır. Doğru çeviri:

Allah’ın yasakladığı cana kıymayın haksız yere. Haksız yere öldürülenlerin VELİSİNE / KORUYUCUSUNA / BAKICISINA biz yetki verdik. O yüzden öldürmede haddi geçmesin. Ona yardım edilmiştir.


5:32. İşte bu yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir. Anolsun, resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve azgınlığa sapmaktadır.


men katele nefsen biġayri nefsin:
kim bir nefsi başka bir nefs İLE/iÇİN/YERİNE olmaksızın öldürürse


bi kelimesinin anlamları: için, ile, (birşey) yerine

Buradaki ile anlamına gelen “bi” değiş tokuşlarda kullanılan kelime. Yerine gibi. Burada kurtarılan bir insan için öldürülen bir insan anlatılıyor.


5:33 Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azab vardır.


İşte Kur'an karşıtlarının en sık alıntıladığı cümlelerden biri. Bu savaş ile ilgili bir ayet. Allah'a savaş açanların başlarına gelebilecek olanlar anlatılıyor. Burada ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi de yanlış çeviridir.


خلاف (hilaf) kelimesinin sözlük anlamları:itaatsizlik, reddetme; karşı, tersine, çaprazlama, bir şeye karşıdan bakan

min ḣilâfin:itaatsizlikten (çaprazlama değil!)

Ellerin ve kolların da kesilmesi aynı hırsızlık ayetinde olduğu gibi yine mecazi. Bir şey yapamayacak hale gelmek, her türlü güçten kesilmek anlamına geliyor.



5:45Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffaret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.

Bu ayetteki anahtar kelime ise sadaka vermek (tesaddeka bihi). Hiçbir yara diğerine eş değildir. Tek gözü olan adamın gözünü çıkaracak olursanız kör kalır, iki gözü de yerinde olan adam ise yalnızca birini kaybeder. İnsan canı sadakayla satın alınacak kadar ucuz değildir. Göze göz, buruna burun ise istisnasız bütün yaralarda kısas (yani adil bir ödeşme) olacağını vurgulamak içindir. Sünnetullah değişmeyeceğine göre Maide suresinde geçen bu ayette hayvanlar üzerinden mal kısası hakkındadır.

ates demir
19. October 2012, 10:38 AM
Sevgili Pramid kardeşim.
Son yazdıklarınıza harfiyen katılıyorum. Tertilleyerek tefekkur tedebbur ede ede meallendirmenizi ve idrakinizi ayakta alkışlıyorum.
Selam dua ve muhabbetle...

pramid
19. October 2012, 12:34 PM
Sevgili Pramid kardeşim.
Son yazdıklarınıza harfiyen katılıyorum. Tertilleyerek tefekkur tedebbur ede ede meallendirmenizi ve idrakinizi ayakta alkışlıyorum.
Selam dua ve muhabbetle...

Kurana bakalım, kelime kullanımlarında kurana bakalım yoksa, kelimeleri tahrif eden beyinsizler gibi oluruz.

aorskaya
19. October 2012, 07:27 PM
İşte tahlil edeceğimiz kısas ayeti:

2:178 Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısasfarz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır.


Öncelikle kısasقصاص ne demek onu öğrenelim:

adil öc, adil intikam

* Yukarıdaki ayeti nasıl yorumlamalıyız? "Vay anam sen misin benim annemi öldüren" diye olaydan bir haber anneyi mi öldüreceğiz? Ya da sen benim kölemi öldürdün ben de senin köleni öldüreceğim mi diyeceğiz?


فَمَنْ

femen

ve her kim

عُفِيَ

‘ufiye

affedilirse

لَهُ

lehu

ona

مِنْ أَخِيهِ

min eḣîhi

kardeşinden

شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاءٌ إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ

şey-un fettibâ’un bilma’rûfi veedâun ileyhi bi-ihsân(in)

bir şey bilinenlere uyun ve ona güzellikle ödeme yapın

Yukarıdaki ayetin ortasında kardeşi (ehihi) tarafından bağışlanan suçlu anlatılıyor. Daha sonra aynı suçlu kişinin ihsan ile ödeme yapması isteniyor. Bundan sonra da haddi aşmaması isteniyor. Yusuf Suresinde “kişinin velisi” olarak farklı bir kelime kullanılmıştır. Ayetin muhteşemliği de “ey insanlar” olarak değil “ey iman edenler” olarak gelmiştir. Şu da unutulmasın ki “Müminler kardeştir.”. Ayetteki kardeşi “iman ederek kardeş olmuş davalılardır Aksi halde kardeşi olmayan adam ne yapacak kime gidecek gibi abuk sabuk fıkh-i soru ve sorunlar ortaya çıkacaktır.


Varacağımız sonuç:bu ayet insanlardan bahsetmiyor.

.

Bakara 178 deki kısas açıklamasını dahi, diğer ayetleri farklı anlamak için yaptığınız özel çabadaki gibi, insanlar yerine hayvanlar yada eşyalara yorumladınız ya size ne denilebilirki artık…

Demek bu ayet insanlardan bahsetmiyor sonucuna vardınız? Gerekçeniz de;

“* Yukarıdaki ayeti nasıl yorumlamalıyız? "Vay anam sen misin benim annemi öldüren" diye olaydan bir haber anneyi mi öldüreceğiz? Ya da sen benim kölemi öldürdün ben de senin köleni öldüreceğim mi diyeceğiz?” şeklinde, tam da iman etmeyenlerden çok sık duyduğumuz şekilde traji komik bir şekildedir.

Halbuki, bakara 178. Ayeti gerçekten konu içindeki yerine koyarak anlamaya çalışsaydın, bu ayetin insanlara yapılacak uygulamayı anlattığını ve böyle denmeyeceğini de görecektin.

Yine ayetin ortasındaki, suçun bağışlanması ve “ey iman edenler” denmesini de kendine göre fakat aslında hiç de ilgisi olmayacak şekilde bu sözlerine destek olarak yorumlayarak muhteşem tespitini

“Varacağımız sonuç:bu ayet insanlardan bahsetmiyor. “ şeklinde yapıyorsun.

Hayır efendim, bu ayet tam da insanların haksız zararlarının ödettirilmesine yönelik ve insanlara uygulamadan bahseder.

Burada, bu yazına; yine iyice düşünmeden ve yeterince anlamadan destek veren kardeşlerimizinde ilgili yerdeki yazılarıma bakarak, hem kısasın gerçekte ne olduğu, hem de bakara 178 in açıklamasına bakmalarını ve görüşlerini yazmalarını bekliyorum.

Bundan sonrasını ise, kısas konusunu anlatan " KISAS: (İmansızların müslümanları döndürmek için kullandıkları ayet: bakara-178 " başlığı altında (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2861) açıklamaya devam etmem daha uygun olur diyerek, orada açıklamaya çalışayım.

Selamlar,
aorskaya

aorskaya
20. October 2012, 12:22 AM
Sevgili Pramid kardeşim.
Son yazdıklarınıza harfiyen katılıyorum. Tertilleyerek tefekkur tedebbur ede ede meallendirmenizi ve idrakinizi ayakta alkışlıyorum.
Selam dua ve muhabbetle...

Sizdemi bakara 178.ayetteki, öldürmede kısas hükümlerinin "hayvanlarla ilgili olduğunu "kabul ediyorsunuz?

Siz demi kuranda geçen hür, köle deyimlerinin eşyaları yada hayvanları anlattığını savunuyorsunuz?


selamlar,
aorskaya

ates demir
20. October 2012, 09:01 PM
Bu ayetin insanlardan bahsetmesinin mumkunatı kanımca yok.
Simdilik ayet hakkında calismam yok.
o zamana kadar sozun en guzeline uyuyorum.
Selam

aorskaya
20. October 2012, 09:43 PM
Bu ayetin insanlardan bahsetmesinin mumkunatı kanımca yok.
Simdilik ayet hakkında calismam yok.
o zamana kadar sozun en guzeline uyuyorum.
Selam

Sevgili kardeşim,

Ayet hakkında çalışman yok, ama bu ayetin insanlardan bahsetmesini de mümkün görmüyorsun öylemi? Peki bunu nasıl becerebiliyorsun? (Kaldıki, ayet tam olarak insanları konu edinir.)

Ayetle ilgili okuyup, anlamakla oluşan fikrin yoksa, bu ayetin hayvanlardan bahsettiğini anlatan bir yazıya nasıl oluyorda tamamen katılabildiğini söylüyorsun o halde?

Dinimizle ilgili olarak, kaanate dayalı kabuller yapma lüksümüz olabilirmi? Yoksa, kitabı doğru anlamak için olabildiğince gayret gösterip, hata yapmamaya çalışmamız gerekmezmi?

"Simdilik ayet hakkında calismam yok. o zamana kadar sozun en guzeline uyuyorum."
demişsinde, bu sözünde yanlış oluyor.

Sözün en güzeline uymak için onu bilmek gerekir. Bunun içinde öğrenene kadar bir şey yapmamak gerekir... Halbuki, sen bu yazından önce; ayetin insanlara ilişkin olamayacağını, hem de sadece kanaat ile kabul ettin.


Siz, din kardeşlerime neler oluyor, nasıl böyle kabullere sahip olabiliyorsunuz ilginç doğrusu! Neyse, bilmeden kanaate göre hükme varmanın son derece hatalı olacağını, konu din ise bunu göze alamayacağımızı görerek aynı hatalara düşmemenizi dilerim.

Kısas ve bu ayetle ilgili olarak, yukarıda verdiğim linkte gerekli anlatımımı yaptım. İncelemeni ve hayvanlara mı yoksa insanlaramı uygulanacağına ilişkin görüşlerinizi belirtmenizi rica ediyorum.

selamlar,
aorskaya

hiiic
21. October 2012, 12:39 AM
5:45Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffaret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.

Bu ayetteki anahtar kelime ise sadaka vermek (tesaddeka bihi). Hiçbir yara diğerine eş değildir. Tek gözü olan adamın gözünü çıkaracak olursanız kör kalır, iki gözü de yerinde olan adam ise yalnızca birini kaybeder. İnsan canı sadakayla satın alınacak kadar ucuz değildir. Göze göz, buruna burun ise istisnasız bütün yaralarda kısas (yani adil bir ödeşme) olacağını vurgulamak içindir. Sünnetullah değişmeyeceğine göre Maide suresinde geçen bu ayette hayvanlar üzerinden mal kısası hakkındadır.

Piramid teşekkür ederim.

Kıssas adil değildir. Örneğin 10 cocuklu bir ailenin evladı giderek başka bir ailenin tek evladını öldürdü.
Kıssas uygulandı, 10 cocuklu 9 a indi.
Diğer ailede ise hiç evlat kalmadı. Bu mudur adalet?

Örneğin değerli bir toplum insanı öldürüldü. Onu öldüren gerizekalının canı ile öldürülen düşünürün hayatı bile eşit değildir ki kıssasla eşitlik/adalet sağlansın.
Birisi ömrünü toplumu için harcamış, diğeri ise boş işler ve boş batıl inançlarla beynini doldurmuş, "İslam oldum" niyetine yoldan hep çıkmış, saldırgan barbar bağnaz olmuş. İkisinin canı eşit değil...

aorskaya
21. October 2012, 01:06 AM
Piramid teşekkür ederim.

Kıssas adil değildir. Örneğin 10 cocuklu bir ailenin evladı giderek başka bir ailenin tek evladını öldürdü.
Kıssas uygulandı, 10 cocuklu 9 a indi.
Diğer ailede ise hiç evlat kalmadı. Bu mudur adalet?

Örneğin değerli bir toplum insanı öldürüldü. Onu öldüren gerizekalının canı ile öldürülen düşünürün hayatı bile eşit değildir ki kıssasla eşitlik/adalet sağlansın.
Birisi ömrünü toplumu için harcamış, diğeri ise boş işler ve boş batıl inançlarla beynini doldurmuş, "İslam oldum" niyetine yoldan hep çıkmış, saldırgan barbar bağnaz olmuş. İkisinin canı eşit değil...

Konu başlığı, kısas açıklamasına uygun olmadığı için, bu yazınızı Kısasla ilgili başlık altında cevaplıyorum.

İnşallah oradan yazımı okur da nasıl bir hata içinde olduğunu görürsün.

selamlar,
aorskaya

pramid
22. October 2012, 08:15 AM
İnşallah oradan yazımı okur da nasıl bir hata içinde olduğunu görürsün.

Kuran anlaşılırdır; siz kendi yazınıza yönlendirmeyin Lütfen ...

Sen bizim rabbimiz değilsin

aorskaya
23. October 2012, 01:27 PM
Kuran anlaşılırdır; siz kendi yazınıza yönlendirmeyin Lütfen ...

Sen bizim rabbimiz değilsin

Sen bizim rabbimiz değilsin demişsin.

Bu nasıl bir psikoloji içinde olmaktırki, insana bu sözü söyletebilsin? Sen biraz ara ver, yalnız kal ve durumunu bir incele... Senin sağlıklı düşünmeni, akıl kullanmanı engelleyen sorunların olmalı... Samimi bir kardeş önerisi olarak kabul et...

Kuran tabiki anlaşılırdır. Ama bak, özetle bakara 178 deki iman edenlerin kısasını bile hayvanlara ait anlayan, melek ve İblisin ayrı yaratık olmadığını anlayan sen ve başka şekilde anlayan ben varım. Demekki ayrı anlamalar olabiliyormuş.

İşte böylesi nedenlerle;

Hemen hemen tüm kardeşlerimizle birlikte sen de bazı konuların anlatımında, bir başka yerdeki yazılara bakmaları için okuyucuları yönlendirdiğiniz olmuştur ve normaldir.

Bu sizler için normal olurken, ben "şuradaki yazımada bakın lütfen" deyince neden "sizin rabbiniz" iddiası gibi bir algılamaya varabiliyorsunuzki?

Şimdi, ben bu sözünüze dayanarak, bu sözün aslında görünmeyen, yani arka plandaki anlamı için; bu sözü söyleyen biri, demekki kendi yazılarına "rab"lik iddiasıyla yönlendiriyor olmalıki, başka yönlendirenleri de aynı kabul ediyor dersem hata yapmış olmam değilmi?

Ama, bu haksızlık olabileceğinden ben size bunu demeyeceğim. Ancak, sizde artık bu düşüncesiz sözleri terk edin...

Ayrıca, kısas başılığı altında Bireysel suçların cezalandırılması olan kısas ve bakara 178 hakkında açıklamalarıma bakınız ve oralarda katılıp katılmadığınız yerleri, daha önceki görüşlerinizin değişip değişmediğini söyleyin lütfen.

selamlar,
aorskaya

selamlar,
aorskaya

pramid
23. October 2012, 02:24 PM
Bana deli diyebilirsin ?

Kısas konusunda, haksızca bir mümini öldüren kişinin velisi katil için kısas talep edebilir. Rabbimiz affetmesini tavsiye etmektedir. Ama o bahsi geçen ayetler insanlardan bahsetmiyor. Lütfen bana Arapça kelime kuralları ve kuran örnekleri ile açıkla.

Olmaz, olamazlarla değil. Kuranın içine bakın.

Kuran deyipte rivayetleri kuran diye yutturmayın.

aorskaya
23. October 2012, 03:00 PM
Bana deli diyebilirsin ?

Kısas konusunda, haksızca bir mümini öldüren kişinin velisi katil için kısas talep edebilir. Rabbimiz affetmesini tavsiye etmektedir. Ama o bahsi geçen ayetler insanlardan bahsetmiyor. Lütfen bana Arapça kelime kuralları ve kuran örnekleri ile açıkla.

Olmaz, olamazlarla değil. Kuranın içine bakın.

Kuran deyipte rivayetleri kuran diye yutturmayın.

Sana deli demiyorum.

Ancak; her şeyi en iyi anlayanın sen olduğun, başkalarının kurandan kopuk, onu anlayamaz oldukları şeklindeki ön kabulün yüzünden, aynı şeyi devam ettirirsen fikir adamı olamayacağını düşünüyorum.

Kısas konusunda, haksızca bir mümini öldüren kişinin velisi katil için kısas talep edebilir. demişsin. Bu cümle yanlış olmuş. (öldüren kişinin velisi, aynı zamanda katilin velisi demektir. katilin velisi katil için kısas istemez.) Ama, ben doğrusuna göre cevap vereyim.

Öldürülen kişinin velisine bağışlamanın daha uygun olacağı rabbimizce belirtilmekle birlikte, bağışlamama ve kıas isteme hakkını kullanmasına izin vardır.

Hala, ayetin insandan bahsetmediğini iddia ediyor ve kurandan kelime örnekleri istiyorsun. Kuranda köle, hür, himaye edilen kadınlarla ilgili olarak savaş ve sonrasını ele alan ayetleri incelsersen görürsün.

Hala, kabul etmemek için başkasından birşeyler getirmesini bekleme, isteme. Sen kendin okursan zaten bulursunda, görürsünde. Ama görmek istememek gibi çaba içinde olmazsan bunu yapabilirsin.

1- Sana, haksız yere birini öldüren insana, evrensel boyutta hangi ceza verilmesi gerekir, nedenleri ile açıklarmısın diye sormuştum.

Bu sorumu cevaplamaya çalışırsan, bu esnada kurandaki kısas hükümlerine bakarsan sen de kısasın insanlara uygulandığını görürsün.

2- Kısas, eşdeğer karşılık demek olduğuna ve sen de kısası halen hayvanlarla ilgilendirdiğine göre; bir hayvan öldüren birine verilmesi gereken ceza, onunda aynı cinsten bir hayvanınınmı öldürülmesimi olmalıdır?

3- Kısas başlığındaki yazıy sonuna okudunuzmu, okumadınızsa neden hala burada kısas hakkında beni yanlışlamaya çalışıyorsunuz, okudunuzsa bu konuları neden o başlıkta iddia etmiyorsunuz?

4- Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür. (Kehf 54)

Bu ayete göre kısasla ilgili ayetleri bir arada değerlendirirsen hepsinde insanın kısasından bahsettiğini görürsün. Eğer, bakara 178. hayvanlar için olsaydı, diğer kısas ayetlerinden birinde dah hayvanlar ele alınarak yukarıdaki ayet doğrulanmalıydı değilmi? Ama, yok, yok, yok...

Kısas, haksız yere başkasına zarar veren iman edenlere uygulanacak cezadır. Bu nedenle, haksızlıkların önüne geçilir, bu nedenle kısasta hayat vardır.
selamlar,
aorskaya

pramid
23. October 2012, 03:47 PM
Kısas konusunda, haksızca bir mümini öldüren kişinin velisi katil için kısas talep edebilir.

YAZIMIZI İSTEMDIŞI YANLIŞ YAZMIŞIZ. DÜZELTELİM

Kısas konusunda, haksızca öldürülen kişinin velisi katil için kısas talep edebilir.

aorskaya
23. October 2012, 05:32 PM
YAZIMIZI İSTEMDIŞI YANLIŞ YAZMIŞIZ. DÜZELTELİM

Kısas konusunda, haksızca öldürülen kişinin velisi katil için kısas talep edebilir.

Bunu yanlışlıkla yazdığını düşündüğümü ve düzeltilmiş şekline göre cevap verdiğimi yazmıştım zaten. Sorulara cevap vermek yerine bu yazıyı yazmak yeterli değildir.

Başka bir soru daha sorayım:

"kısasta hayat vardır" ayetinden ne anlıyorsun? Sana göre kısas zamanımızda ilkel bir uygulamamıdır, yoksa hayat hayvanlar içinmi vardır?

selam,
aorskaya

Fers
24. October 2012, 12:25 AM
selam

HÜR: kimseye bağlı olmayan, şimdiki ev hayvanları benzeri gibi atıl eşya, meyvesi olmayan ağaç, tarla sürmeyen öküz,

yaşlı/eti kart, sütten kesilmiş tarlada işe yaramayan(kedi köpek misali) dişili erkekli büyükbaş tarife uygun...

ABD: (ra-ga-be= köle değil) olanlar ise insanların ihtiyaçları için beslenen hayvanlar gibi çalışılıp para kazanılan eşya, meyve veren ağaç, tarla sürebilen öküz gibi.


bu da, genç/etinden sütünden istifade edilen tarlada işe yarar dişili erkekli büyükbaş tarifinde...

UNŚE:diye çevrilen kelime (unśe) ise dişidir. Aynı kelimenin çoğuluna (unśeyeyn) 6:143 ve 6:144. ayetlerde rastlıyoruz ve bu ayetler de hayvandan bahsediyor. Artı 75:39 ayetinde Allah cinsiyetleri dişi (ünse) ve erkek (zeker) diye aynı kelime ile veriyor. Zarara uğratılmış mallar eğer birilerinin geçim kaynağı ise, ödenecek tazminat o eş değer yani kısasta olmalıdır. (yani adil bir ödeşme)


dişi neden ayrı, dişi erkekten üstündür, sebep; yavru verir(buarada erkek olmadan dişi yavru veremez ya neyse) süt verir, süt veren büyükbaş/küçükbaş misaline yatkın...


hür de cinsiyet belirtilmemiş/belirtilmiş mi, öyleyse dişi olsa da olmasada hikaye, sonuçta işe yaramayan sıfatında,
abd içinde cinsiyet belirtilmemiş/belirtilmiş mi, öyleyse dişi bu kısma zaten dahil,
abd ye de dahil olan dişi/ünsa etiyle sütüyle, iş gücüyle bebesiyle şartlara zaten uygun...

öyleyse dişi/ünsa her ikisinde zaten dahil iken neden ayette üçüncü tanımda/neden extra...

Fers
24. October 2012, 12:27 AM
Hala, ayetin insandan bahsetmediğini iddia ediyor ve kurandan kelime örnekleri istiyorsun. Kuranda köle, hür, himaye edilen kadınlarla ilgili olarak savaş ve sonrasını ele alan ayetleri incelsersen görürsün.


hür e hür ise, hür/dişi ve erkeği kapsar
abd köle ise, köle/dişi ve erkeği kapsar...
öyle ise ünsa/dişi neyin nesi, diğer ikisi dişiyi zaten kapsamışken neden ayette üçüncü tanımda/neden extra...

aorskaya
24. October 2012, 12:35 AM
dişi neden ayrı, dişi erkekten üstündür, sebep; yavru verir(buarada erkek olmadan dişi yavru veremez ya neyse) süt verir, süt veren büyükbaş/küçükbaş misaline yatkın...


hür de cinsiyet belirtilmemiş/belirtilmiş mi, öyleyse dişi olsa da olmasada hikaye, sonuçta işe yaramayan sıfatında,
abd içinde cinsiyet belirtilmemiş/belirtilmiş mi, öyleyse dişi bu kısma zaten dahil,
abd ye de dahil olan dişi/ünsa etiyle sütüyle, iş gücüyle bebesiyle şartlara zaten uygun...

öyleyse dişi/ünsa her ikisinde zaten dahil iken neden ayette üçüncü tanımda/neden extra...

Ayetteki, "hür, köle, dişi" kavramlarını hayvanlar olarak kabul ederseniz bu soruyu sorarsınız.

Halbuki, bunlar insanlar için kullanılan kavramlardır ve kuranda savaş ve sonrasını anlatan ayetlerde de geçmektedir.

Dişiler, yani kadınlar insanlar arasında hep, geri planda kalması gerekenler olarak, daha kolay vazgeçilebilir, yani erkeklerden daha değersiz olarak kabul edildikleri için, kuranda ayrıca değinilmiştir.

Bakara 178 bunu dikkate alarak anlamaya çalışın lütfen.

selamlar,
aorskaya

aorskaya
24. October 2012, 12:43 AM
hür e hür ise, hür/dişi ve erkeği kapsar
abd köle ise, köle/dişi ve erkeği kapsar...
öyle ise ünsa/dişi neyin nesi, diğer ikisi dişiyi zaten kapsamışken neden ayette üçüncü tanımda/neden extra...

Yukarıdaki yazında da aynı tespiti yapmıştın ve cevaplamıştım. Şimdi bir kere daha değineyim.

Kısasla ilgili ayetlerde, kim haksız yere birine zarar verirse, zarar görenin kendisi (ölmüşse yakınları) tarafından affedilmedikçe aynı şekilde, misliyle karşılık göreceği belirtilmiştir.

Buna rağmen, kavimler yada belli kesimler, kendilerini diğerlerinden üstün kabul etmeleri, yine hür insanların savaş esirleri olan kölelerden ve erkeklerin her durumda kadınlardan kendilerini üstün görmeleri nedeniyle, erkek veya hür birisi başkasına verdiği zarar nedeniyle, üstün olarak kendisinin kısas edilmemesini, sahip olduğu köle yada kadının kısas edilmesini istemesi nedeniyle bakara 178 ile kısas hükmüne son şekli verilmiştir.

Hür, köle, yada kadın, kim haksız yere bir cana kıyarsa, onun karşılığını kendisi aynı şekilde ödeyecektir.

Hür birisi, sahip olduğu köle yada kadınını kendisi yerine öneremeyecek, önerse dahi, kısası yerine getirecek yetkililer bunu dikkate almayacaklr ve suçlunun bizzat kendisini (af edilmemişse) kısas edeceklerdir.

Kadın, işte bu nedenle bir kez daha anlatılmaktadır.

Ama, bu ayeti yada bütünüyle kısasın insanlara değilde hayvanlara hitap ettiğini düşünürseniz, işin içinden çıkamazsınız.

Kısasla ilgili daha detaylı anlatım için, kısas başlığındaki yazılarıma bakılabilir.

selamlar,
aorskaya

Fers
24. October 2012, 08:18 AM
Kısasla ilgili ayetlerde, kim haksız yere birine zarar verirse, zarar görenin kendisi (ölmüşse yakınları) tarafından affedilmedikçe aynı şekilde, misliyle karşılık göreceği belirtilmiştir.

bakara/178
yaa eyyuhelleziine aamenuu kutibe aleykumul kısaasu fiil katlaa../ rabbin sistemini kabullenmişlere öldürülenler hakkında kısas yazıldı/hükm rabden geldi...
el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsaa bil unsaa.../ hür ile hür, abd ile abd, ünsa ile ünsa...
fe men ufiye lehu min ahiihi../ kişi için, kardeşinden gelen haktan vazgeçme...
bakara/179
ve lekum fiil kısaası hayaatun.../ hükmedilen kısas muhatablara hayat...
bakara/180
kutibe aleykum, izaa hadara ehadekumul mevtu in tereke hayraa.../ onlara getirilen, onlardan birine ölüm geldiğini sezdiği anda mal bırakma durumu..
bakara/181
fe men beddelehu ba de maa semiahu.../ onu işittikten sonra değiştiren..../gelen hükmü işittiler, değiştirilemez...
bakara/182
min muusın.../ vasiyet...

ifadelerdeki konu, mal/mal bırakma/vasiyet...

Fers
24. October 2012, 11:34 AM
Dişiler, yani kadınlar insanlar arasında hep, geri planda kalması gerekenler olarak, daha kolay vazgeçilebilir, yani erkeklerden daha değersiz olarak kabul edildikleri için, kuranda ayrıca değinilmiştir.

yaa eyyuhelleziine aamenuu.../
öyleyse buradaki hitabı "ey Allah ın sistemini kabullenmiş erkek milleti" olarak algılayalım gitsin, erkeklere hitap mı, daha ilk başta hey siz inanmış erkekler midir anlamı...

eğer öyleyse eyvallah, değil ise,

hür kadınlar değil,
hür erkekler değil,
erkek köleler değil,
dişi köleler değil,

hür/erkek ve kadın,
abd/kadın ve erkek...

bunlar hürler ve köleler ise kapsam her iki cinsiyetedir, öyle ise üçüncü kısımdaki ünsa/dişi neyin nesidir...

Fers
24. October 2012, 11:37 AM
"kadınlar arka plandadır/daha değersizdir o yüzden" ifadesine delil olabilecek örnek ayetleri varsa paylaşın, bilgilenmek isterim...

aorskaya
24. October 2012, 11:43 AM
bakara/178
yaa eyyuhelleziine aamenuu kutibe aleykumul kısaasu fiil katlaa../ rabbin sistemini kabullenmişlere öldürülenler hakkında kısas yazıldı/hükm rabden geldi...
el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsaa bil unsaa.../ hür ile hür, abd ile abd, ünsa ile ünsa...
fe men ufiye lehu min ahiihi../ kişi için, kardeşinden gelen haktan vazgeçme...
bakara/179
ve lekum fiil kısaası hayaatun.../ hükmedilen kısas muhatablara hayat...
bakara/180
kutibe aleykum, izaa hadara ehadekumul mevtu in tereke hayraa.../ onlara getirilen, onlardan birine ölüm geldiğini sezdiği anda mal bırakma durumu..
bakara/181
fe men beddelehu ba de maa semiahu.../ onu işittikten sonra değiştiren..../gelen hükmü işittiler, değiştirilemez...
bakara/182
min muusın.../ vasiyet...

ifadelerdeki konu, mal/mal bırakma/vasiyet...

Sen de hayvanlar yerine, kısası miras, vasiyet, veraset gibi mal bırakılması yada edinilmesi olarak açıklıyorsun...

Siz, kuranı nasıl okuyor, nasıl böyle anlayabiliyorsunuz, ben bunu anlayamıyorum. Ama, ayrı varlık olarak reddettiğiniz, şeytandan rabbimize sığınmadan okuyorsanız zaten böyle durumların olacağını kuranın kendisi anlatmaktadır.

Her neyse;

Bu yazınızı http://www.hanifler.com/showthread.php?p=13293#post13293 linkinde KISAS başlığı altında cevaplayacağım.

selamlar...

Fers
24. October 2012, 12:02 PM
Sen de hayvanlar yerine, kısası miras, vasiyet, veraset gibi mal bırakılması yada edinilmesi olarak açıklıyorsun...

kısas ile mal varlığının ne alakası var, ifadelerin bütünü mal/mal bırakma/vasiyet...
daha önce de dediğim gibi, hocam sen okuduğunu anlamıyorsun, ya da değiştiriyorsun...

Fers
24. October 2012, 12:41 PM
bak, bu da malla ilgili,

bakara/177
ve aatel maale alaa hubbihii zevil kurbaa vel yetaamaa vel mesaakiine vebnes sebiili, ves saailiine ve fiir rıkaabi.../
malına sevgi duyan ama ihtiyaç sahibi olarak görülenlere ondan verenler...

mal/mal paylaşımı/ihtiyaç sahiplerini öncelikli görüp maldan vazgeçmeyle ilgili ifade...
kendilerine gelen bir açıklamadır/anlatımdır/derstir kısas, "malı öncelikli tutmayın, miras durumları dahil paylaşımda kusur etmeyin, paylaşın kardeşim aç gözlü davranmayın"...

ve lekum fiil kısaası/الْقِصَاصِ hayaatun.../ hikayenin özetinde hayat var, sistemin getirilerini kabullenmişlere...

aorskaya
24. October 2012, 12:44 PM
kısas ile mal varlığının ne alakası var, ifadelerin bütünü mal/mal bırakma/vasiyet...
daha önce de dediğim gibi, hocam sen okuduğunu anlamıyorsun, ya da değiştiriyorsun...

bakara/178
yaa eyyuhelleziine aamenuu kutibe aleykumul kısaasu fiil katlaa../ rabbin sistemini kabullenmişlere öldürülenler hakkında kısas yazıldı/hükm rabden geldi...
el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsaa bil unsaa.../ hür ile hür, abd ile abd, ünsa ile ünsa...
fe men ufiye lehu min ahiihi../ kişi için, kardeşinden gelen haktan vazgeçme...
bakara/179
ve lekum fiil kısaası hayaatun.../ hükmedilen kısas muhatablara hayat...
bakara/180
kutibe aleykum, izaa hadara ehadekumul mevtu in tereke hayraa.../ onlara getirilen, onlardan birine ölüm geldiğini sezdiği anda mal bırakma durumu..


ifadelerdeki konu, mal/mal bırakma/vasiyet...

Bu ifadeler senin değilmi kardeşim?

Şimdi, kısas ayeti ile kısas edilecek olanın vasiyetini nasıl yapması gerektiğini bildiren ayeti birbirine karıştıran, kısas ayetininde vasiyetten, mal bırakmadan olduğunu söyleyen kim oluyor? tabiki sen oluyorsun...

selamlar,
aorskaya

aorskaya
24. October 2012, 12:47 PM
bak, bu da malla ilgili,

bakara/177
ve aatel maale alaa hubbihii zevil kurbaa vel yetaamaa vel mesaakiine vebnes sebiili, ves saailiine ve fiir rıkaabi.../
malına sevgi duyan ama ihtiyaç sahibi olarak görülenlere ondan verenler...

mal/mal paylaşımı/ihtiyaç sahiplerini öncelikli görüp maldan vazgeçmeyle ilgili ifade...
kendilerine gelen bir açıklamadır/anlatımdır/derstir kısas, "malı öncelikli tutmayın, miras durumları dahil paylaşımda kusur etmeyin, paylaşın kardeşim aç gözlü davranmayın"...

ve lekum fiil kısaası/الْقِصَاصِ hayaatun.../ hikayenin özetinde hayat var, sistemin getirilerini kabullenmişlere...

O zaman BAKARA 182-183 devam etseydin ve kısas ayeti bakara 178i oruçla ilgilendirseydin kardeşim...

KISASLA ilgili başlıkta yazılanları okursan, hala itirazların olursa o başlık altında dile getirmen daha uygun olacaktır. Oradan devam edebiliriz.

selamlar,
aorskaya

Fers
24. October 2012, 12:57 PM
öldürülenler için kısas dendi demek, biri diğerini öldürmüş başladılar hesaba, öldürülenin fikrinide sormadılar nasılsa,
belki dile gelse "ulan dünyayı verseniz ne fayda değişmem aldığım üç kuruş nefese, siz kimsiniz tutuştunuz benim adıma girdiniz hesaba" der midir bilinmez...
sonra çıkardılar kardeşini/yakınını/herkimse meydana verdiler yetkiyi, tutuşturun eline/cebine sus payını, ha belki tok gözlü çıkarsa eğer "yok brader önemi, giden gitti nasılsa" der belki...
yetmedi birde adama üç kuruş diyete sildirdiler kardeşinin doyamadığı! ömrünü...

Fers
24. October 2012, 01:02 PM
Sen de hayvanlar yerine, kısası miras, vasiyet, veraset gibi mal bırakılması yada edinilmesi olarak açıklıyorsun...

yeniden yazıyorum, ifadelerin bütünü mal/mal bırakma/vasiyet, kısası cımbızla almışın diğerlerine yapıştırmışsın...


Bu ifadeler senin değilmi kardeşim?

halada aynı yoldasın...

Fers
24. October 2012, 01:09 PM
O zaman BAKARA 182-183 devam etseydin ve kısas ayeti bakara 178i oruçla ilgilendirseydin kardeşim...

182 yi yazdım zaten brader, yazılardan sürekli kopuksun, aynen devam...

yaa eyyuhelleziine aamenuu kutibe aleykumus sıyaamu.../

bak kardeş gene bilip etmeden laf olsun diye konuşuyorsun, konu 182 de bitmiş yeni konuya tekrar "yaa eyyuhelleziine aamenuu" bu ifadeyle girilmiş...

gene anlamadın di mi...
hem oruçta ne ola, o nereden çıktı, devamındaki ayette oruç mu var...

KISASLA ilgili başlıkta yazılanları okursan, hala itirazların olursa o başlık altında dile getirmen daha uygun olacaktır. Oradan devam edebiliriz.


yoksa bu savm, sıyam ve oruç muhabbetini de başka başlığa alacak mısın...

Fers
24. October 2012, 01:15 PM
buarada,
sen kalkıp şunu, "ayetlerdeki bu sıralama yanlış olabilir, o ayetlerle/183 ve diğerlerinin bunlarla ilgisi yok, aslında başka surede veya bu surenin başka yerlerindedir onlar" dersen/diyorsan tamam, son ifadelerim askıda kalıverir bende eyvallah derim ve bilgilenmek isterim yeterki sağlam delillerin olsun...

aorskaya
29. October 2012, 04:00 PM
öldürülenler için kısas dendi demek, biri diğerini öldürmüş başladılar hesaba, öldürülenin fikrinide sormadılar nasılsa,
belki dile gelse "ulan dünyayı verseniz ne fayda değişmem aldığım üç kuruş nefese, siz kimsiniz tutuştunuz benim adıma girdiniz hesaba" der midir bilinmez...
sonra çıkardılar kardeşini/yakınını/herkimse meydana verdiler yetkiyi, tutuşturun eline/cebine sus payını, ha belki tok gözlü çıkarsa eğer "yok brader önemi, giden gitti nasılsa" der belki...
yetmedi birde adama üç kuruş diyete sildirdiler kardeşinin doyamadığı! ömrünü...

1- Sen bu şekilde kabul edince gerçek öyle olmuyor. Yaratanın, yarattıkları için takdir ettiği cezalandırmaya söz söylemeye hakkın varmıdır? Onun hükümlerine karşı çıkmak gibi bir ayrıcalığın varmıdır da bunları yazabiliyorsun?

Rabbimiz, haksız yere öldürenin de maktülün yakınları tarafından afedilmedikçe öldürülmesi emrini vermişse, senin adil bulmayışın ancak günümüzde dillendirilen "çağdaşlık" masalına yakın durmandan kaynaklanabilir.

Ayrıca, kısas cezası bu dünyada verilen karşılıktır. Hesap gününde öbür taraf için nasıl bir karşılığı olacağını ise sadece rabbim bilmektedir.

2- Ayrıca; öldürülenin fikri, hangi durumlarda sorulabiliyor da kısasta onun fikrinin sorulmadığını yazabiliyorsun?

Ölenin yakınlarının af etmesini anlayamayan sen, zamanımızdaki pratiklerden tanık olduğumuz, genel af, meclis yada cumburbaşkanı affı veya bazı ülkerin eyalet valilelerinin affını kabul edebiliyormusun? Kabul edemiyorsan, katile ne ceza verilmelidir.

Bu nedenle, sözlerindeki yanlış kabullerine daha fazla değinmeden, rabbin bir konuda verdiği hükme sadece boyun büküp kabul etmek gerektiğini hatırlatarak son veriyorum.

Not: Bu yazıda kısasa ayrıca taşınacaktır. Cevaplamak istersen oradan cevaplamanı rica ederim.

selamlar,
aorskaya

aorskaya
29. October 2012, 04:06 PM
yeniden yazıyorum, ifadelerin bütünü mal/mal bırakma/vasiyet, kısası cımbızla almışın diğerlerine yapıştırmışsın...


Bakara 178 den önceki ayetleri ve sonraki ayetleri de yazdım. Bakara 178 de kısas vardır, bu ayet de arada yer almaktadır.

Buna rağmen sen nasıl oluyorda kısası araya yapıştırdığımı söyleyebiliyorsun kardeşim?

Kısasta kabul edemediğin, katilin hayatına son verilmesimidir? Peki katile hangi evrensel boyutlu ceza verilmelidir, niçin? Bunu da yazabilirmisin?

Not: yazı kısasla ilgili olduğundan o başlığa taşınacak olup, okuyucuların daha iyi değrlendirebilmeleri için cevabınızı orada vermenizi rica ediyorum.

Selamlar...
aorskaya

aorskaya
29. October 2012, 04:18 PM
182 yi yazdım zaten brader, yazılardan sürekli kopuksun, aynen devam...


Yazdığını biliyorum. Bakara 182 den devamla 183 e geçseydin diye yazmıştım. Bu kopukluk değildir değilmi?


yaa eyyuhelleziine aamenuu kutibe aleykumus sıyaamu.../

bak kardeş gene bilip etmeden laf olsun diye konuşuyorsun, konu 182 de bitmiş yeni konuya tekrar "yaa eyyuhelleziine aamenuu" bu ifadeyle girilmiş...

gene anlamadın di mi...

Madem ""yaa eyyuhelleziine aamenuu" denilerek yeni konuya girildiğini biliyorsun, o halde neden bakara 178 deki; ""yaa eyyuhelleziine aamenuu" deyimiyle yeni konuya girildiğini anlamak istemiyorsun?

O halde en son bakara 177 de önceki konu bitirilip, 178 de kısas konusuna geçildiğini anlamıyormusun, anlamakmı istemiyorsun?



hem oruçta ne ola, o nereden çıktı, devamındaki ayette oruç mu var...



Bakara 183 e bakmamışsın hala! Hiç değilse, bu kardeşin neden ayetlere 183 ile devam edip, oruçla ilgilendirseydin diye neden dediğini anlamak için baksaydın bari!

Şimdi, ayetlerden kopuk olma iddiasının sana döneceğini görebiliyormusun?

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara-183)

Baksaydın, devamında oruç anlatımını görecektin ve devamındaki ayette oruçmu var diye sormayacaktın.

Bakara 183 le bu defa da anlatım oruca getirilmiştir.

selamlar...
aorskaya

Not: kısasla ilgili olduğundan orada cevaplanması ricasıyla kısas başlığına ayrıca taşınmıştır.

aorskaya
29. October 2012, 04:21 PM
yoksa bu savm, sıyam ve oruç muhabbetini de başka başlığa alacak mısın...

Bakara 183 e bakmamışsın hala!

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara-183)

Baksaydın, devamında oruç anlatımını görecektin ve devamındaki ayette oruçmu var diye sormayacaktın.

Bakara 183 le bu defa da anlatım oruca getirilmiştir.

oruç muhabbetini de başka başlığa alacak mısın... demişsin...

Şahsen düşünmüyorum ama, sana sorayım; "almama gerek varmı? "

selamlar,
aorskaya

Fers
29. October 2012, 05:44 PM
seninle anlaşmayı bi kenara bıraktım , fikir alışverişi dahi yapılmaz...


bakara/178
yaa eyyuhelleziine aamenuu kutibe aleykumul kısaasu fiil katlaa../ rabbin sistemini kabullenmişlere öldürülenler hakkında kısas yazıldı/hükm rabden geldi...
el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsaa bil unsaa.../ hür ile hür, abd ile abd, ünsa ile ünsa...
fe men ufiye lehu min ahiihi../ kişi için, kardeşinden gelen haktan vazgeçme...
bakara/179
ve lekum fiil kısaası hayaatun.../ hükmedilen kısas muhatablara hayat...
bakara/180
kutibe aleykum, izaa hadara ehadekumul mevtu in tereke hayraa.../ onlara getirilen, onlardan birine ölüm geldiğini sezdiği anda mal bırakma durumu..
bakara/181
fe men beddelehu ba de maa semiahu.../ onu işittikten sonra değiştiren..../gelen hükmü işittiler, değiştirilemez...
bakara/182
min muusın.../ vasiyet...

ifadelerdeki konu, mal/mal bırakma/vasiyet...

"ifadelerdeki konu, mal/mal bırakma/vasiyet" burada demek istenilen şu ki, bakara 178 den 182 ye kadar bahsi geçen konu, "mal/mal bırakma/vasiyet" ama tarafından anlaşılmadığına emin olduğum için birde şöyle izah edeyim,

bu ifadeyi 178 den 182 ye kadarki ifadeler için kullandığım "gecenin zifirinde parlayan dolunay" gibi orada duruyorken hala

O halde en son bakara 177 de önceki konu bitirilip, 178 de kısas konusuna geçildiğini anlamıyormusun, anlamakmı istemiyorsun?

bunu diyebildiğin için seni tebrik!!! ediyorum...

sen yorumunu koyuyorsun(gerçi sen kendi fikrini şaşmaz hükm olarak gördüğünü zannetsende) ben de kendi yorumumu ortaya koyuyorum ve işin doğrusunu bilen öğüdün sahibidir diyorum...

diğer başlıklardaki yorumlarına sana cevap verme adına uğraşmak nafile/beyhude/boşa kürek çekme/boş muhabbet olacağını düşünmekteyim, kendine iyi bak brader...

aorskaya
29. October 2012, 05:57 PM
seninle anlaşmayı bi kenara bıraktım , fikir alışverişi dahi yapılmaz...



"ifadelerdeki konu, mal/mal bırakma/vasiyet" burada demek istenilen şu ki, bakara 178 den 182 ye kadar bahsi geçen konu, "mal/mal bırakma/vasiyet" ama tarafından anlaşılmadığına emin olduğum için birde şöyle izah edeyim,

bu ifadeyi 178 den 182 ye kadarki ifadeler için kullandığım "gecenin zifirinde parlayan dolunay" gibi orada duruyorken hala



bunu diyebildiğin için seni tebrik!!! ediyorum...

sen yorumunu koyuyorsun(gerçi sen kendi fikrini şaşmaz hükm olarak gördüğünü zannetsende) ben de kendi yorumumu ortaya koyuyorum ve işin doğrusunu bilen öğüdün sahibidir diyorum...

diğer başlıklardaki yorumlarına sana cevap verme adına uğraşmak nafile/beyhude/boşa kürek çekme/boş muhabbet olacağını düşünmekteyim, kendine iyi bak brader...

"yaa eyyuhelleziine aamenuu" denilerek başka konulara geçildiğini söyleyen sana, bakara 178 de ve bakara 183 de de aynı hitap vardır. O halde buralarda da konu değişmekte iken, neden bakara 178 i eski ayetlerin devamı olarak vasiyetle ilgilendiriyor, kısas gibi önemli bir müessesenin anlamını kaydırıyorsun diye uyarmak istemiştim.

Ama, kafasındaki sabitlerden kurtulmayıp, sahip çıkmak adına bunları cevaplandırmayan sana "brader" şeklindeki hangi dilde olduğu belli olmayan nitelemene kardeş demek istediğini düşünerek son sorularımı sormak istiyorum.

Sana göre;

1- İslamda bir katile ceza bellimidir? Belliyse bu ceza nedir?

2- İslamdaki ceza yerine, zamanımızda özellikle medeniyet beşiği olarak görülen batının ve örnek alan bizim gibi ülkelerin cezalandırmaları dahamı adildir? Niçin?

selamlar,
aorskaya

Fers
29. October 2012, 06:00 PM
Bakara 183 e bakmamışsın hala!

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara-183)

Baksaydın, devamında oruç anlatımını görecektin ve devamındaki ayette oruçmu var diye sormayacaktın.

Bakara 183 le bu defa da anlatım oruca getirilmiştir.

Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç

bakara/183
yaa eyyuhelleziine aamenuu kutibe aleykumus sıyaamu kemaa kutibe alelleziine min kablikum leallekum tettekuune.../

Allah a karşı gelmekten sakınmak ve oruç...

kendi yorumunuzu yapamadığınızı ve ezberci olduğunuzu düşünüyorum...

Fers
29. October 2012, 06:09 PM
hangi dilde olduğu belli olmayan nitelemene kardeş demek istediğini düşünerek...

sinirlenme brader...

1- İslamda bir katile ceza bellimidir? Belliyse bu ceza nedir?

elli kişiye tecavüz edip öldürmüş, biriyle bir kişiye tecavüz edip öldürmüş tecavüzcü katillerin arasındaki ceza durumu nedir, ki dallandırılıp budaklandırılarak şuanda akla bile gelmeyen nice misaller getirilebilir...

elli kişinin kardeşinin hükmü birbirlerine denk depğil ise...

kısas anlayışınıza göre ne yapılması gerekir...

aorskaya
29. October 2012, 06:15 PM
Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç

bakara/183
yaa eyyuhelleziine aamenuu kutibe aleykumus sıyaamu kemaa kutibe alelleziine min kablikum leallekum tettekuune.../

Allah a karşı gelmekten sakınmak ve oruç...

kendi yorumunuzu yapamadığınızı ve ezberci olduğunuzu düşünüyorum...

Kusura bakma kardeşim ama ben ne anlatmak istediğinizi anlamadım. Oruç ve bunun sebebinin belirtilmesi seni nasıl haklı çıkartıyor?

Kısasla ilgili hükümde de Allah'ın emirlerini uygulamada kesinlikle acıma tutmaması açıklaması vardır. Eee, ne olmuş yani?

Gerçekten, konuyu dağıtmadan anlatırsan, anlamak isterim.

selamlar,
aorskaya

aorskaya
29. October 2012, 06:22 PM
Sana göre;

1- İslamda bir katile ceza bellimidir? Belliyse bu ceza nedir?

2- İslamdaki ceza yerine, zamanımızda özellikle medeniyet beşiği olarak görülen batının ve örnek alan bizim gibi ülkelerin cezalandırmaları dahamı adildir? Niçin?

selamlar,
aorskaya


elli kişiye tecavüz edip öldürmüş, biriyle bir kişiye tecavüz edip öldürmüş tecavüzcü katillerin arasındaki ceza durumu nedir, ki dallandırılıp budaklandırılarak şuanda akla bile gelmeyen nice misaller getirilebilir...

elli kişinin kardeşinin hükmü birbirlerine denk depğil ise...

kısas anlayışınıza göre ne yapılması gerekir...

Yukarıdaki soruları sormuşum ve onları cevaplamadan aynı konuda sen bana soru yöneltmişsin.

Sizde yazışma anlayışı böylemi çalışmaktadır? Soruları cevaplamak yerine, kontra sorularla fikir paylaşımı olabilirmi? Olursa da ne kadar verimli olur?

Bak kardeşim, ben sorunu cevaplayayım yine de ama lütfen sen de soruları cevapla!

CEVAP:
Bir insan bir defa öldürülebilir. O halde o insan için birden fazla işlediği öldürme suçu da olsa 1 defa ölüm karşılık olabilir.

Bu dünya yaşamındaki karşılıktır. Öbür taraftaki karşılığını ise rabbim belirleyecektir.

Bunda adil olmayan, haksızlık bulunan durum olduğunu düşünüyorsanız, daha adil olduğunu düşündüğünüz bir çözümü de getirmelisiniz.

İnsanların hiç bir hükmü, bundan daha adil olamaz. Ama siz yine de biliyorsanız çözümünüzü yazınız.

selamlar,
aorskaya

Fers
29. October 2012, 06:54 PM
Yukarıdaki soruları sormuşum ve onları cevaplamadan aynı konuda sen bana soru yöneltmişsin.

1- İslamda bir katile ceza bellimidir? Belliyse bu ceza nedir?

bu soruna, soruya vereceğin cevapla karşılık vermek istedim...

elli kişiye tecavüz edip öldürmüş, biriyle bir kişiye tecavüz edip öldürmüş tecavüzcü katillerin arasındaki ceza durumu nedir, ki dallandırılıp budaklandırılarak şuanda akla bile gelmeyen nice misaller getirilebilir...

elli kişinin kardeşinin hükmü birbirlerine denk değil ise...

kısas anlayışınıza göre ne yapılması gerekir...

o nu da anlamadın, dedim ya anlamıyorsun/anlayamıyorsun belkide anlamak istemiyorsun/anlamamak işine geliyor...

Açıklamam:
Tam aksine, tam da insanlara hitap ediyor. Haksız yere zarar vermelerde, bu tür suçların önlenmesi için en etkili, en kesin ve en adil çözüm, aynıyla karşılık verilmesiyle olur.

bu ifade senin, öyleyse aynıyla karşılık vereceksin, belliye karşı bir aynı olmaz/olamaz...

Fers
29. October 2012, 07:01 PM
senin kısas tanımın, misliyle/aynısıyla verilen adil karşılık değil midir...

öyle değil ise tam olarak nedir...

1- İslamda bir katile ceza bellimidir? Belliyse bu ceza nedir?

bana bu soruyu sorarsan bende sana "herşey/cinayetin bin türlüsünden herbiri misal olarak verilebilir miki bir katile tek bir cinayet şekli için ceza ayrıntısına girilsin...

bu sorumu da anladığını düşünmüyorum..

kusura bakma ama anlaşamadığımız için bu yazışmalar boş muhabbete dönüyor brader...

aorskaya
30. October 2012, 06:29 PM
senin kısas tanımın, misliyle/aynısıyla verilen adil karşılık değil midir...

öyle değil ise tam olarak nedir...

1- İslamda bir katile ceza bellimidir? Belliyse bu ceza nedir?

bana bu soruyu sorarsan bende sana "herşey/cinayetin bin türlüsünden herbiri misal olarak verilebilir miki bir katile tek bir cinayet şekli için ceza ayrıntısına girilsin...

bu sorumu da anladığını düşünmüyorum..

kusura bakma ama anlaşamadığımız için bu yazışmalar boş muhabbete dönüyor brader...

Yani sen şimdi;

1- Kuranda tek kişiyi katledenin bile durumu belli değilken, 50 kişiyi öldürenin karşılığında kendisininde öldürülmesinin adil karşılık olamayacağınımı söylemek istiyorsun?

2- kuranda bunun için ceza öngörülmeyip, insanlara bırakıldığınımı söylüyorsun?

Karşındakini anlamamakla suçlamak yerine, anlatamadığını düşünmek, bilenlerin göstergesidir.

Böylece, bir şekilde anlatmaya çalışmaya devam ederler. Aksi durumdakiler ise karşılarındakinin anlayamayacağını söyleyerek konudan kaçmaya çalışırlar.

Ben, yukarıdaki lafı söylerken, bu durumu bilmediğini düşünüyorum. Şimdi, sanırım, karşı tarafı itham yerine onu bilgilendirmeye devam edersin.

selamlar,
aorskaya

merdem
8. November 2012, 03:31 AM
Bastan özür dilerim, eger hatali isem bu örnekle.


Nisa Suresi:


92. Ve hata dışında bir mü'minin, diğer bir mü'mini öldürmesi söz konusu değildir. Ve kim bir mü'mini hata en öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturmalı ve ölenin ailesine [vârislerine] teslim edilecek bir diyet vermelidir, –ancak onların [ölünün ailesinin] bağışlaması müstesnadır.– Eğer o [öldürülen], mü'min olmakla beraber size düşman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin mü'min bir köleyi özgür bırakması gerekir. Eğer öldürülen sizinle aralarında antlaşma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafından tövbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutması gerekir. Allah, Alîm'dir [en iyi bilendir], Hâkim'dir [en iyi yasa koyandır].

93. Ve kim bir mü'mini kasten öldürürse, işte onun cezası, içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Ve Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için çok büyük bir azap hazırlamıştır.

Selamlarimla

aorskaya
8. November 2012, 04:02 AM
Bastan özür dilerim, eger hatali isem bu örnekle.


Nisa Suresi:


92. Ve hata dışında bir mü'minin, diğer bir mü'mini öldürmesi söz konusu değildir. Ve kim bir mü'mini hata en öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturmalı ve ölenin ailesine [vârislerine] teslim edilecek bir diyet vermelidir, –ancak onların [ölünün ailesinin] bağışlaması müstesnadır.– Eğer o [öldürülen], mü'min olmakla beraber size düşman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin mü'min bir köleyi özgür bırakması gerekir. Eğer öldürülen sizinle aralarında antlaşma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafından tövbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutması gerekir. Allah, Alîm'dir [en iyi bilendir], Hâkim'dir [en iyi yasa koyandır].

93. Ve kim bir mü'mini kasten öldürürse, işte onun cezası, içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Ve Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için çok büyük bir azap hazırlamıştır.

Selamlarimla

Sevgili merdem, sadece ayetleri yazmışsın, bunlarla ilgili bir yorumda bulunmamışsın. Bu durumda hatalı olmazsın, çünkü bunlar zaten rabbimizin sözleridir ve sen de kabul etmişsin.

Herhalde; ya ne anlatmak istediğini yazmayı unutmuş olmalısın... Yada bu ayeti yukarıdan hangi örnekle ilişkilendirdiğini yazmayı unutmuş olmalısın.

(Not: çeviride; "söz konusu olamaz" deyimi sanki olay olmazmış gibi yanlış anlamalara sebep olabiliyor, halbuki bunun yerine, bana göre "kabul edilebilir şey değildir" olmalıydı)

selamlar,
aorskaya