PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : DİKKAT ! Bayram vakti yanlış


pramid
7. August 2012, 08:58 AM
DİKKAT ! Bayram vakti yanlış
Malum 19.08.2012 tarihi Pazar günü bayrama hazırlanıyoruz. Ama bir sorun var. Ramazan ayının sonunu haber veren yeni ay, 17.08.2012 tarihinin 18:55 saatinde doğuyor.


Verilen linkleri lütfen inceleyiniz.


***







Yeni Ay. http://rasathane.ankara.edu.tr/2012/takvim.php


***


Aug 17 15:54 : http://eclipse.gsfc.nasa.gov/phase/phases2001.html


***


17.Ağustos.2012 18:55 Yeniay



http://www.astroset.com/bilgi/astroloji/aydonem.htm


***


Din adamları, hilalin göz ile görülmesi tezini ortaya atmışlardır. Bu rasathanenin gelişmiş olmadığı çağlarda geçerli bir kural idi. Zira şahitliklerini bu şekilde yapılmakta idi. Günümüz tekniğinde bu geçerli midir? Bakalım Kuran-ı Mübin aklını kullananlar için ne demektedir;


Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir. Rahmân 5


O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah'ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır. Nahl 12


Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O'dur. Allah bunları, ancak bir gerçeğe (ve hikmete) binaen yaratmıştır. O, bilen bir kavme ayetlerini açıklamaktadır. Yûnus 5


O, sabahı aydınlatandır. O, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı (vakitlerin tayini için) birer hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu, aziz olan (ve her şeyi) pek iyi bilen Allah'ın takdiridir. En’âm 96


Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilal) olur da geri döner. Yâsîn 39


Sana, hilal şeklinde yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir. İyi davranış, asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir. Lakin iyi davranış, korunan (ve ölçülü giden) kimsenin davranışıdır. Evlere kapılarından girin, Allah'tan korkun, umulur ki kurtuluşa erersiniz. Bakara 189 (Bu ayet için Gökbilinde/Astronomide “evler” konusunu irdeleyiniz.)


Ayrıca bakınız: Zümer 5, Fâtır 13, Lokman 29


Kuran ayeti, “Şehr” yani ay’ın başlangıcını şahitliğe bağlamaktadır.


(Bakınız:
Bakara / 185
“فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ” ,
“femen şehide minkumu-şşehra”)


Gözle görülme talebi, bir çok ülkenin siyasi hesaplarına kurban gitmektedir. Taktir sizin.


Bu verilere göre Ramazan Bayramı 18.08.2012 Cumartesi günüdür. Bayramınız kutlu olsun.

AYETLERE İTİBAR ETMEM; İLLAKİ DİN ÜLEMASINDAN BİR BEYFENDİNİN (HAYRETTİN KARAMAN' IN) GÖRÜŞÜ LAZIM DİYENLER İÇİN İSE;

Her ne kadar fıkıh kitaplarında muvakkit ve müneccimlerin hesaplarına itibar edilmemesi istikametinde yaygınlaşmış görüşler bulunmakta ise de bu görüşlerin o zamanlar henüz gelişmemiş bulunan ve biraz da mitoloji ve efsanelerle karışık bir halde bulunan astroloji ile iştigal eden müneccimler hakkında olduğu açıktır. Bugün ise son derece gelişmiş bulunan tekniğin de yardımcı olduğu astronominin çok basit bir alfabesi mesabesindeki ay hesaplarının kat'iyyeti konusunda tereddüde düşmek; bu hesaplarla görülemeyeceği kesin olarak tesbit edilen ayı, gözleriyle gördüğünü iddia edeni hatasız kabul ederek, tasdik edip hesapların hatalı olduğuna hükmetmek, ay yüzeyine sayısız vasıtalar gönderen, oraya ayak basan ve hatta Merih'ten televizyon yayını yapan, insanların bu faaliyetlerine ait hesapları gerçekleştiren astronominin tesadüfen doğru tutturduğunu iddia etmek kadar yersizdir. (www.hayrettinkaraman.net)

www.vekuran.blogspot.com

ates demir
7. August 2012, 12:49 PM
Günahsız gecirilen her gün bayramdır.

Hasan Akçay
9. August 2012, 07:20 PM
Kuran ayeti, “Şehr” yani ay’ın başlangıcını şahitliğe bağlamaktadır.

Yani bütün bir ay anlaminda SEHRU RAMAZÂN ) kapa parantez seklindeki hilal ile baslar. Bu yil o hilal, her ne kadar Allah'in hic bir kulu tarafindan görülmedi ise de, 19 Temmuz sabahi dogdu; bütün gün batiya yol aldi ve aksam batti.

Malum, ramazânin son hilali ( ac parantez seklindedir. Internette onun sevvalin ) kapa parantez seklindeki ilk hilaliyle karistirildigini gördügüm icin söylüyorum.

Kisacasi, 19 Temmuz ramazâna aitti; ramazânin birinci günüydü.

Ama o gün oruc tutmadik.
Tutmamiz imkansiz idi

cünkü, sizin de belirttiginiz üzere,

önce sahidlik
sonra oruc.

Bu durumda "O sehre tanik olanlariniz onu oruclasin!"daki SEHR bütün bir ay olabilir mi? Ya da Allah "imkansiz"i mi istiyor kullarindan?

Sevgi ile,
Hasan Akcay

pramid
17. August 2012, 10:58 AM
Arkadaşlar aşağıdaki adresten canlı olarak ayın durumunu gözlemleyebilirsiniz.

Cumartesi günü 1 şevvaldir.

http://aa.usno.navy.mil/imagery/moon

Ayrıca: http://www.al-islam.com/Loader.aspx?pageid=620

http://vekuran.blogspot.com/2012/08/dikkat-bayram-vakti-yanls.html

merdem
19. July 2013, 03:45 PM
Uzun uzadiya arastirdim, asagidaki yaziya benzer aciklamalara rastladim hep.

Mesela:

Prof. Süleyman Ateş, "Ramazan ayı, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günleri Kur’ân ile sabittir (Bakara: 185-197-203, Fecr: 1-2). Kur’ân’la belirlenmiş olan bu günleri kimse değiştiremez. Ama Kutlu Doğum veya Mevlit Kandili gibi kutlamalar uydurmadır, bid’attır."

Biriniz aciklayabilir mi bu böyledir diye?

***


http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/laikduzen/4/0045.htm


Bayram

Müslümanların iki ortak bayramı var; Ramazan (Fıtır) ve Kurban (Adhâ) bayramları. Selamdan örtünmeye kadar bir dizi sembolün (şi'âr, şe'âir) önemli ikisi işte bu bayramladır. Müslüman kavimlerden (bugün uluslardan) her birine ait "ulus bayramları" da var, ama bunlar ortak değil, hatta bazıları üzerinde ciddi ayrılıklar da vardır. Mesela bir Müslüman ulus zorla kültür değiştirir, bu kültür de ötekilere ait bir kültür olursa, değişimin ilan gününün bayram olmasına diğer İslam topluluklarının katılmaları bir yana itirazları da olur. Ramazan ve Kurban bayramlarına gelince bu iki bayramda bir milyardan fazla Müslüman ortak ibadet, merasim, neşe, duygu ve davranışlarda bulunurlar; bu ortaklıklar, birlik ve kardeşlik duygularını pekiştirir, Müslüman halklar arasında gerekli iyi ilişkilerin kurulmasına zemin hazırlar.

İki dini bayramın ortak şiarımız, ibadet ve neşe günümüz oluşunun tarihi/başlangıcı, Müslümanların neyi niçin koruyacakları ve neyi de niçin reddedecekleri konusunda önemli ipuçları veriyor:

Sevgili Peygamberimiz (s.a.) Mekke'den Medine'ye hicret edince burada, Cahiliyye (İslam öncesi) dönemden kalma yılda iki bayram yapıldığını öğreniyor ve şöyle buyuruyor: "Sizin şenlik yaparak kutladığınız iki bayramınız vardı, Allah onların yerine size daha hayırlı iki bayram verdi: Ramazan ve Kurban bayramları (Nesâî, Iydeyn, 1).

Cahiliyye Araplarının yaptıkları bayramlar, İslam'ın yıkmaya ve değiştirmeye çalıştığı putperestlik kökenli Cahiliyye kültüründen izler taşıyordu, İslam inkılabının yerleşmesi için bu izlerin silinmesi gerekiyordu, bu yüzden Peygamberimiz onları değiştirdi, Müslümanların dini inanç, tasavvur ve hayatları bakımından anlamlı olan iki bayramı meşru kıldı. Câhiliyye'den izler taşımayan, aksine bütün Peygamberler'in ortak dini olan İslam'ın geçmiş devirlerdeki uygulamasını yansıtan, güzel hatıraları canlandıran ibadet, âdet ve merasimleri ise kaldırmadı, onlara uymakta sakınca değil, tevhîd sürecini vurgulamak bakımından fayda gördü. İşte bir örnek:

Allah Resûlü (s.a.) Medîne'ye geldiğinde Yahûdîlerin şûrâ günü oruç tuttuklarını gördü, bu konuda bilgi istedi, Hz. Mûsâ ve kavminin Firavun belasından kurtuldukları gün olduğunu, onu anmak için oruç tuttuklarını öğrendi ve "Biz Mûsâ'ya sizden (Yahûdîlerden) daha yakınız" diyerek Müslümanların da aynı gün oruç tutmalarını istedi. (Müslim, Sıyâm, 127 vd.).

Aşure günü oruç tutmanın sebebi ve taşıdığı anlam tevhîde aykırı değildi, aksine İbrâhîmî dinler arasında ortak olan ve tarih içinde beşer eliyle değiştirilmemiş, bozulmamaış bulunan bir değer ve âdet mahiyetinde idi. Bu orucu Müslümanların da tutmaları, yeni dinin (İslam'ın) Yahûdîlere yabancı olmadığını, tek Allah'tan arka arkaya gelen peygamberleri vasıtasıyla gönderilmiş tek dinin son temsili olduğunu sembolleştiriyor, Müslüman-Yahudi diyalogu için de iyi bir zemin oluşturuyordu.

Tarih tekerrür ediyor, bugün Müslümanların beraber yaşamak veya başkaca ilişkiler içinde olmak durumunda kaldıkları farklı inanç/din/kültür gruplarının da âdetleri, sembolleri, günleri ve bayramları var. Dinlerini ve ondan beslenen, onun içinde oluşan kültürlerini korumak için ötekilerin hangi gün, âdet ve merasimlerini alabilecekleri, hangilerinden de uzak kalacakları konusunda Hz. Peygamber'in örnekliği Müslümanların yoluna ışık tutmaya devam ediyor.

İslam dünyasının (aslına bakarsanız bütün dünyanın) aç gözlü iktidarlar tarafından içine sürüklendiği krizlere ve bunların ufkumuzu karartmakta, neşemizi kaçırmakta olmasına rağmen bayram günlerini tebrik etmek, o günlerde sevinmek için sebeplerimiz vardır; bayramlarınız mübarek olsun!

14 Kasım 2004
Pazar

Yani biz müslümaniz, biz tüm dinlerden (!) üstün bir dine sahibiz. Bu yüzden de ibadetlerimizde de en üstün olani yerine getiririz.

Dinler yarisindamiyiz acaba?

Hem Kur'an müslümaniyiz/hanifiz diyoruz hemde rivayetler üzerinden gidiyoruz.

Hani ne ibadetlerimizin tam bir dogrulugunun olmadigini hemde kimlerin yermis oldugu fetvalar yolundan gitmis oldugumuzu halen kestirmis degiliz.

Hepimizin icinde az da olsa cokta olsa bir atalar dini yatiyor.

Bir Kardesimiz Oruc hakkinda diyor ki:

Allah'ın yasak aylar için bize kesin, açık işaretler vermiştir. Bu işaretler insan elinden çıkmış takvimlere bağlı değil kolayca gözlemlenebilen kozmik fenomenlere bağlıdır. 2:185. ayette kim buna "şahit olursa" diyor. Kimse geleneksel ramazana şahit olamıyor. Bu nedenle iman edenler yeni bir başlangıç yapıp sisteme kendilerini tekrar ayarlamaları gerekir.

**

Surasi muhakkak Kur'an bir felsefe, bir tarih cografya vs. kitabi degildir. Icinde eksik birakilmis olanlar helal/haramlar, huzurlu bir yasama ulasma, Takva yoluyla Rabbimizin rizasina nail olmak vardir. Yani Din hakkinda hükümler vardir, ki bunlar katiyyen degistirilemez, eksiler ve artilar eklenemez.

Durum böyle iken, yok o onu demis yok bu bunu demis diyerekten hareket etmiyormuyuz hala.

Bayram dediklerimiz elbette din adina kutladiklarimizdan olduguna göre, nedir bu bayramlar?

Her yerde bangir bangir Kutsal Dogum Günü Haftasi palavradir deniliyor, iyi güzel, anmayalim olsun bitsin. Ama Peygamberin Dogum Gününü anmak istemeyenler, neden baska beserlerin dogum günlerini kutluyorlar?

Ve dogum gününü kutlamaya yanasmadigimiz Son Elciye atfedilen bayramlar neden kutlaniliyor?

Rabbimiz kutlayin mi demis bir seyleri?

Kesilen kurbanlar Rabbimize ulasiyormu?

Neden bir gün icinde milyonlarca kurban kesiliyor? Belli araliklarla bir seyle kesilsede fakir fukara devamli doyurulsa daha hayirli olmazmi?

Sadece Ramanazan ayi icinde fakir fukaraya fidye maksadiyla verilenler tüm sene icinde dagitilsa nasil olur?

Bu bayram seyram meseleleri aynen 40 ta bir zekat isine dönüstürülüyor nedense. Senede bir gün.....

Rabbimize kulluk etmemiz sadece senede bir günle olmuyor.

Her zaman icin gecerlidir.

Ramazan diyerek bir ay icinde degildir cenemize sahip olmak/kötü konusmamak , tüm sene icin gecerlidir. Öküz gibi onu bunu midemize atmayi sadece bir ay icindemi baska uygulayacagiz?

Rivayetlere kulak asmayanlar, eninde sonunda bir kacina yakalaniyorlar!

Selam ve Dua ile.

Hasan Akçay
19. July 2013, 08:31 PM
Prof. Süleyman Ateş, "Ramazan ayı, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günleri Kur’ân ile sabittir (Bakara: 185-197-203, Fecr: 1-2). Kur’ân’la belirlenmiş olan bu günleri kimse değiştiremez.

Mevcut anlayisa göre 2013'ün Ramazan hilaline 8 Temmuzda tanik olundu; 9 Temmuzda sahura kalkilip oruç tutuldu.

Simdi lütfen su görüntülü takvime bakar misiniz: http://www.moonconnection.com/moon-july-2013.phtml

8 Temmuz ayin görüntüsüz vaktiydi. Hilal milal yoktu; Ramazan hilaline 8 Temmuzda tanik olunmadi; ertesi aksam yani 9 Temmuzda tanik olundu.

O halde sahura 10 Temmuzda kalkilmasi gerekiyordu. Çünkü Bakara 185'te Allah "SeHR"e taniklik etmis olanlariniz onu oruç tutarak kutlasin!" diyor yani önce taniklik, sonra oruç.

Bu bir.

Simdi de ayni görüntülü takvimin sol üst kösesindeki July kelimesini August ile degistirin ve Agustos ayine ait takvimi lütfen inceleyin.

Görüldügü üzere son hilale tanik olunan vakit 6 Agustos sabahidir. O gün oruç tutulacak. Ramazan bayrami ise ertesi gün yani 7 Agustos 2013.

Sakatlik surada:

Mevcut anlayisa göre bütün ramazan ayinin oruç ile geçirilmesi gerekiyor. Ama bu mümkün degil. Bütün ramazan 7 Temmuz - 7 Agustos arasidir; 7 Temmuz dahil, 7 Agustos hariç.

merdem
19. July 2013, 09:00 PM
Prof. Süleyman Ateş, "Ramazan ayı, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günleri Kur’ân ile sabittir (Bakara: 185-197-203, Fecr: 1-2). Kur’ân’la belirlenmiş olan bu günleri kimse değiştiremez.

Mevcut anlayisa göre 2013'ün Ramazan hilaline 8 Temmuzda tanik olundu; 9 Temmuzda sahura kalkilip oruç tutuldu.

Simdi lütfen su görüntülü takvime bakar misiniz: http://www.moonconnection.com/moon-july-2013.phtml

8 Temmuz ayin görüntüsüz vaktiydi. Hilal milal yoktu; Ramazan hilaline 8 Temmuzda tanik olunmadi; ertesi aksam yani 9 Temmuzda tanik olundu.

O halde sahura 10 Temmuzda kalkilmasi gerekiyordu. Çünkü Bakara 185'te Allah "SeHR"e taniklik etmis olanlariniz onu oruç tutarak kutlasin!" diyor yani önce taniklik, sonra oruç.

Bu bir.

Ramazan bayramina gelince, simdi de su görüntülü takvime bakar misiniz lütfen: http://www.moonconnection.com/moon-july-2013.phtml

Son hilalin görüldügü vakit 7 Agustos sabahidir. O gün oruç tutulacak. Ramazan bayrami ertesi gün yani 9 Agustos 2013.

Sakatlik surada:

Mevcut anlayisa göre bütün ramazan ayinin oruç ile geçirilmesi gerekiyor. Ama mümkün degi. Bütün ramazan 7 Temmuz (dahil) 9 Agustos (hariç) arasidir.

Verdiginiz linkte Ay'in tüm görünüsleri günlere göre cok güzel aciklanmis, demek önceden tespit edilebiliniyor hava durumu gibi mesela.

Neden o zaman kaval gibi havaya bakarak bu gecemi yarin gecemi yoksa dün müydü diye sacmalaniyor?

Herhalde yine mezheplere göre hareket ediyor birileri, yok Arabistan'da o gece yok Türkiye'de bu gece.

Hepsi delilleriyle ortada dururken, hava kapali dahi olsa bir yerlerde AY'in görünüsleri tam olarak tespit edilmisken neden yolu yokusa sokar bu millet hayret dogrusu.

merdem
19. July 2013, 09:17 PM
Kuran ayeti, “Şehr” yani ay’ın başlangıcını şahitliğe bağlamaktadır.

Yani bütün bir ay anlaminda SEHRU RAMAZÂN ) kapa parantez seklindeki hilal ile baslar. Bu yil o hilal, her ne kadar Allah'in hic bir kulu tarafindan görülmedi ise de, 19 Temmuz sabahi dogdu; bütün gün batiya yol aldi ve aksam batti.

Malum, ramazânin son hilali ( ac parantez seklindedir. Internette onun sevvalin ) kapa parantez seklindeki ilk hilaliyle karistirildigini gördügüm icin söylüyorum.

Kisacasi, 19 Temmuz ramazâna aitti; ramazânin birinci günüydü.

Ama o gün oruc tutmadik.
Tutmamiz imkansiz idi

cünkü, sizin de belirttiginiz üzere,

önce sahidlik
sonra oruc.

Bu durumda "O sehre tanik olanlariniz onu oruclasin!"daki SEHR bütün bir ay olabilir mi? Ya da Allah "imkansiz"i mi istiyor kullarindan?

Sevgi ile,
Hasan Akcay


Kecileri kacirmamiza az kaldi, ya da coktan kacirdik.

2:185 Kavuran dolunay; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde kim dolunaya TANIK OLURSA onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.


Hilal mi dolunay mi?

Hasan Akçay
19. July 2013, 09:56 PM
Dolunay. SeHR Arapçanin kadim sözlüklerinde göze çarpan yuvarlak sey diye tarif ediliyor. Hilal yuvarlak degildir ve göze çarpmaz. O kadar göze çarpmaz ki ramazan hilali görünmedi yok göründü diye kavgalar ediliyor.

"SeHR"in türevlerine dikkat. Ne anlama geliyorlar?

meSHuR: göze çarpan kisi ya da sey
SeHiR: göze çarpan yerlesim alani
teSHiR etmek: göze çarpar hale getirmek, göz önüne sermek

merdem
19. July 2013, 10:13 PM
Dolunay. SeHR Arapçanin kadim sözlüklerinde göze çarpan yuvarlak sey diye tarif ediliyor. Hilal yuvarlak degildir ve göze çarpmaz. O kadar göze çarpmaz ki ramazan hilali görünmedi yok göründü diye kavgalar ediliyor.

"SeHR"in türevlerine dikkat. Ne anlama geliyorlar?

meSHuR: göze çarpan kisi ya da sey
SeHiR: göze çarpan yerlesim alani
teSHiR etmek: göze çarpar hale getirmek, göz önüne sermek

Yanlis anlamadiysam, 2012 yilinin 19 temmuzunu örnek vermissiniz ramazan baslangici olarak, gecen senenin 19. temmuzunda Ay'in göze carpan bir durumunu ben göremedim, daha dogrusu görünmez bir hali var.

Vermis oldugunuz linkte inceledim temmuz 2012 yi.

http://www.moonconnection.com/moon-july-2013.phtml

Hasan Akçay
20. July 2013, 12:11 PM
Bi de sunu deneyelim: http://www.isleofwightweather.co.uk/2013_moon_details.htm Burada 2013'ün bütün aylari bir arada görünüyor.

January 2013: Ocak 2013
February 2013: Subat 2013
March 2013: Mart 2013
April 2013: Nisan 2013
May 2013: Mayis 2013
June 2013: Haziran 2013
July 2013: Temmuz 2013.

Burada duralim. Temmuz 2013'e geldik. Tamam? Inceleyelim. Ayin 22'sine bakar misiniz. Alttan ikinci dizideki ikinci görüntü. 22 FM yaziyor. 22: ayin 22'si. FM: "Full Moon"un kisaltilmisi.

Full: dolu
Moon: ay
Full Moon: dolunay

Temmuz ayinin en göze çarpan görüntüsü iste o.

Simdi de lütfen üstten ikinci dizideki ikinci görüntüye bakar misiniz. 8 NM yaziyor. 8: ayin 8'i. NM: "New Moon"un kisaltilmisi.

New: yeni
Moon: ay
New Moon: yeni ay. Yani görüntüsüz ay.

Yeni Ay denmesinin nedeni, ay takvimi o anda baslamistir. Uygulanan Ramazan ayinin ilk günü iste o.

Ama o gün oruç tutulmadi. Çünkü Allah "O SeHRe taniklik etmis olanlariniz onu oruç ile kutlasin!" diyor. Oysa aya henüz kimse taniklik edemedi; ay karanlikti.

Neyse, benim ASIL söylemek istedigim, Ramazanin birinci günü oruç tutulmadi.

Simdi lütfen ertesi güne bakar misiniz. 9 yaziyor. Temmuzun 9'u. Gökte kamerî yilcilarin Ramazan hilali dedigi hilal var. O gün oruç tutuldu. Ama tutulmamasi gerekirdi. Çünkü Allah "SeHRE taniklik etmis olanlariniz... " diyor. Önce taniklik, sonra oruç. Tanik olunmadan önce oruç yok. Allah'in buyrugu öyle.

Söylemek istedigim su: Mevcut anlayisa göre tutulan oruçta Allah'in emrini kimsenin taktigi yok. Kendi kafalarina göre kurallar koymuslar.

Örnegin "Bütün ramazan oruç tutulacak" diyorlar ama ramazanin birinci günü oruç yok; tutmuyorlar. Allah "O SeHRE taniklik etmis olanlariniz..." diyor yani oruç SeHR (hilal?) görüldükten sonra baslayacak ama orucu hilale tanik olmadan önce tutuyorlar.

ASIL fecaat, Allah'in gökleri ve yeri yarattigi güne ait yazsindaki ramazan bu degil. Bu sanal ramazan 13. ay nesî fesadina ugratilarak peydah edilmistir. O konuya hiç dokunmuyorum.

Hani siz "Aklim duracak!" diyorsunuz ya, bi de bana sorun. Aklim duracak ki ne duracak.

bartsimpson
20. July 2013, 03:27 PM
Simdi de lütfen üstten ikinci dizideki ikinci görüntüye bakar misiniz. 8 NM yaziyor. 8: ayin 8'i. NM: "New Moon"un kisaltilmisi.

New: yeni
Moon: ay
New Moon: yeni ay. Yani görüntüsüz ay.

Yeni Ay denmesinin nedeni, ay takvimi o anda baslamistir. Uygulanan Ramazan ayinin ilk günü iste o.

Ama o gün oruç tutulmadi. Çünkü Allah "O SeHRe taniklik etmis olanlariniz onu oruç ile kutlasin!" diyor. Oysa aya henüz kimse taniklik edemedi; ay karanlikti.

Neyse, benim ASIL söylemek istedigim, Ramazanin birinci günü oruç tutulmadi.

Simdi lütfen ertesi güne bakar misiniz. 9 yaziyor. Temmuzun 9'u. Gökte kamerî yilcilarin Ramazan hilali dedigi hilal var. O gün oruç tutuldu. Ama tutulmamasi gerekirdi. Çünkü Allah "SeHRE taniklik etmis olanlariniz... " diyor. Önce taniklik, sonra oruç. Tanik olunmadan önce oruç yok. Allah'in buyrugu öyle.

Söylemek istedigim su: Mevcut anlayisa göre tutulan oruçta Allah'in emrini kimsenin taktigi yok. Kendi kafalarina göre kurallar koymuslar.

Örnegin "Bütün ramazan oruç tutulacak" diyorlar ama ramazanin birinci günü oruç yok; tutmuyorlar. Allah "O SeHRE taniklik etmis olanlariniz..." diyor yani oruç SeHR (hilal?) görüldükten sonra baslayacak ama orucu hilale tanik olmadan önce tutuyorlar.


Ne dediğini bir de kendisi anlasa... Beyefendi siz anlatma özürlü müsünüz...
Acaba neden bu forumda sadece size bu lafları söylüyorum...

Bakın Allah adına bir iş yapayım derken göz çıkarmayın.

SİZ DİYORSUNUZ Kİ; 8 Temmuz 2013 ramazanın ilk günüdür ve oruç tutulması gerekirdi.

SONRA DA DİYORSUNUZ Kİ; Mevcut anlayisa göre tutulan oruçta (yani 9 Temmuzda başlayan oruçta) Allah'in emrini kimsenin taktigi yok. Kendi kafalarina göre kurallar koymuslar.

SONRA DA DİYORSUNUZ Kİ; Allah "SeHRE taniklik etmis olanlariniz... " diyor. Önce taniklik, sonra oruç. Tanik olunmadan önce oruç yok. Allah'in buyrugu öyle.

TANIK ve TANIKLIK NE DEMEK (Kaynak Türk Dil Kurumu)

1. isim Gördüğünü ve bildiğini anlatan, bilgi veren kimse, şahit
"Aksini söyleyen bir tanık da çıkmamıştı." - T. Buğra
2. hukuk Duruşmada bilgisine, görgüsüne başvurulan kimse, şahit

http://www.isleofwightweather.co.uk/2013_moon_details.htm

linkinde verdiğiniz görüntüler geçmiş yıllara göre düzenlenmiş görüntülerdir ancak ve ancak günü geldiğinde gerçek ve muteberdirler.
Öngörü ve tahminleri TANIKLIK ile karıştırmayınız yoksa aşağıdaki gibi saçmalarsınız.

YANİ ASLINDA DİYORSUNUZ Kİ;

8 Temmuzda gökte SeHR yok, olmayan bir şeye önceden müneccim olduğumuz için, gününden önce yani 7 temmuzda tanık olacağız, (ki oda tanıklık deği tahmin yada öngörü oluyor) sahura kalkacağız ve 8 Temmuz günü ilk oruç tutulacak öyle mi?

Not: Aşağıdaki konu ile ilgili cevabınızı halen bekliyorum

http://www.hanifler.com/showpost.php?p=18231&postcount=52

Hasan Akçay
20. July 2013, 06:35 PM
Karistirmakta haklisiniz. Iki ramazan var. 1.Uydurulan dindeki ramazan, 2.Indirilen dindeki ramazan.

Uydurulan dindeki ramazan 13 ncü "SeHR"ler zincirleme nesî fesadina ugratilarak üretildigi için semsî yildan 11 gün erken geliyor; vakten oynak.

Indirilen dinin ramazani ise bazan 12 bazan 13 "SeHR"li bir iddetin içindedir; nesî fesadina ugratilmadigi için mevsim açisindan vakten sabit.

Ben birisini anlatirken sizin akliniz ötekinin frenine takilmis durumda. Çeliski diye bana atfettiginiz ifadelerden ortaya çikiyor bu.

Örnek isteyene
o ifadelerden yalnizca biri yeter.
En basta söylediginizi alalim:

SİZ DİYORSUNUZ Kİ; 8 Temmuz 2013 ramazanın ilk günüdür ve oruç tutulması gerekirdi.

SONRA DA DİYORSUNUZ Kİ; Mevcut anlayisa göre tutulan oruçta (yani 9 Temmuzda başlayan oruçta) Allah'in emrini kimsenin taktigi yok. Kendi kafalarina göre kurallar koymuslar.

8 Temmuzda oruç tutulmasi gerekirdi. Hangi dindeki oruç? Uydurulan dindeki. Çünkü "Bütün ramazanda oruç tutulur" hükmü o dinde var; indirilen dinde yok. Gereklilik indirilen din için degil uydurulan din için geçerli.

Mevcut anlayisa göre tutulan oruçta (yani 9 Temmuzda başlayan oruçta) Allah'in emrini kimsenin taktigi yok. Kimse takmiyor. Çünkü Allah'in su emrine aykiri: "O SeHRe taniklik etmis olanlariniz onu oruç ile ansin." Mevcut anlayisa göre = uydurulan dine göre.

Tek örnek yeter dedim. Onun için bu kadar. Sizi suçlamak aklimdan bile geçmiyor. Lütfen öyle bir zanna kapilmayin.

bartsimpson
20. July 2013, 06:51 PM
Artık eminim... KASTEN YAPIYORSUNUZ...

Hasan Akçay
20. July 2013, 06:51 PM
Baska bir forumda yapilan itirazlara
su sekilde cevap vermeye çalistim.

İlahi elmalılı bazen kahkahalarla güldürüyor

"Ramazan"in yakip kavurucu anlamina geldigini açiklarken Elmalili kesinlikle dogru söylüyor. Bu anlami sizin sözünü ettiginiz harr kelimesinin tekelinde görmek es anlamli kelimeler gerçegine aykiridir; örnegin nâr...

1-Evet araplar ŞEHR kelimesine dolunay derler. Peki neden bu kelimeye dolunay derler? Dolunayın bir özelliğinden dolayı. Mesela nedir?

Benim bildigim, SeHr Arapçanin eski sözlüklerinde KOCAMAN YUVARLAK SEY diye tanimlaniyor; o yüzden. Bi de "SehR"in göz alici olmasi, göze çarpmasi, kolayca görülebilmesi yüzünden. Dr Ayman bununla ilgili olarak Lisanul Arab'a atifta bulunuyor:

Here is the original entry of Lisan Al Arab in Arabic:

شهر (لسان العرب):
والشَّهْرُ القَمَر، سمي بذلك لشُهرته وظُهوره، وقيل: إِذا ظهر وقارَب الكمال.

Clearly, Lisan Al-Arab states that "shahr" is the moon when it is apparent AND nearly FULL. It doesn't say anything about the NEW MOON. So the NEW MOON is a completely made up meaning.

-Siyam (oruç=aç kalmak) insanı takvaya ulaştırıyorsa dünyadaki bütün açların takvaya ulaşması gerekmiyormu?

Benim bildigim takva özü sözü bir olmak ve sorumlu davranmak ile ilgili bir kavram. Yani sizin ima ettiginiz gibi insanlari oruç yoluyla adam etme iddiasi yok ortada. Takva münafikligin zittidir.

Islamin kurulus asamasinda, ilgili ayetlerden benim anladigim, münafiklar Allah yolunda savastan kaçmak için bahaneler uydurmuslar:

"Savasmak için uzaklasirsak evlerimiz korumasiz kalir, yagmalanir" gibi. "Bizi islerimiz ve ailelerimiz alikoydu" gibi. "Bu sicakta savasa gitmeyin! (harr, 9:81) gibi.

Kisacasi "Önce ben!" demisler. "Önce benim ailem! Önce benim islerim! Önce benim rahatim!"

Orucu ben-odakli bu tavirdan arinmis olmanin göstergesi olarak tutmak gerekiyor. Münafigi samimi inanirdan ayiran bir sûre (9:64, 81, 86, 124, 127) SeHRu Ramazânda indirilmis (2:185, 97:1). Bakara 185'te buna furkân deniyor. Yani inananlar ben-odakli davranmayi birakip sorumlu davrandiklarinin isareti olarak o inzal olayini oruç ile anacaklar.

Peki o zaman araplar HİLAL kelimesine ne diyordu?

"SeHR"e sehr, "hilal"e hilal diyorlardi. Kelimeleri içinde bulunduklari muhtevaya göre okumak gerekir. Yani hilal muhtevaya göre ayin basindan ilk "çeyrekay"a kadar büyüyen (waxing) hilal de olabilir, ikinci "çeyrekay"dan bir sonraki "yeniay"a kadar küçülen (waning) hilal de.

Mesela burada neyi soruyor araplar?

Bakara 189:
Yes'eluneke anil ehilleh (çoğulu), kul hiye mevakiytü lin nasi velhacc, ve leysel birru bi en te'tül büyute min zuhuriha ve lakinnel birra menitteka, ve'tül büyute min ebvabiha vettekullahe lealleküm tüflihun.

Küçülen hilalleri soruyorlar. Çünkü Allah'in verdigi cevaptan anlasilan, o hilaller haccin vaktini haber verir. Hac bu zamanda bile dolunayda baslar, ikinci çeyrekay karnini içeri çekip hilallesinceye kadar sürer. Küçülen hilaldir o.

Artı ramazan bir ay ise (bir süre bir vakit yani) Allahın burda siyamdan ramazandan bahsetmesi gerekmiyormuydu?

97:1 ve 2:185'teki SeHR 29.5 gün anlaminda bir ay degil belli bir dolunay gecesidir, leyletul kadr. 2:189'da "ehilleh"nin yalnizca hac özelinde degil genel anlamda vakit (mevâkiyt) oldugu da belirtiliyor; oruç dahil.

*

Artık eminim... KASTEN YAPIYORSUNUZ... Rahat olun. Ben gönül kiracagima susma hakkini kullanmaya karar vermis biriyim. Size cevap vermezsem lütfen alinmayin.

bartsimpson
20. July 2013, 07:10 PM
Hasan bey benim amacım sizinle bir polemik yaşamak değil.
Akıl süzgecinde söylediklerinizi,yazdıklarınızı değerlendirmeye çalışıyorum... yapamıyorum.
Sizde bu konuda bana hiç yardımcı olmuyorsunuz.
Size tavrım ve isyanım bundandır.

Ha çok mu umurunuzda...
Orasını bilemem...

Bakın kelimelerle oynamak ve etrafında dolanmak ustalık ister.
Ben bunu bu forumda yaptım.
Ağabeylerimin kalbini kırdım, kardeşlerimin tepkisini çektim.

Size, anlamadığımı, nereyi anlamadığımı, nasıl anladığımı, ne şekilde anlamam gerektiğini en ince detayına kadar yazıyorum.
Ama kabir azabı gibi işkence çektiriyorsunuz.
Umursamayayım diyorum ama merak ediyorum, nifak sokuyorsunuz.

Vallahi hakkımı helal etmem.
Sadece ama sadece basit cevaplar istiyorum.
Bu aşamadan sonra vallahi de billahi de üzerinizde hakkım var.
Ya bu dünyada cevap vererek hakkınızı alır helalleşirsiniz, yada ahirette hesaplaşırız.

Ha çok mu umurunuzda...
Orasını bilemem...

Hasan Akçay
22. July 2013, 04:06 AM
Benim söyledigim basit ve kolay. 2 + 2 = 4 gibi. Bunun çeliskili olmasi mümkün degil. Ama bana gerçekten söyledigimi degil de söyledigimi zannettikleri seyleri yamayanlar oluyor. Onlarin anlamasi zor.

Örnegin "Ramazan sicak demektir" diye basliyorum ya, arkadas "oruç sicakta aç susuz kalmaktir" dedigimi zannediyor ve benden bunun hesabini soruyor:

o zaman orucu sadece araplar tutmalıdır zira o tarihte güney yarım kürede kış olur; bir yerde günler sıcak geçmiyorsa... norveç mesela... ne yapacağız bu durumda?

Açiklamak zorunda kaliyorum:

Bakara 185'te Allah diyor ki, o dolunaya taniklik etmis olanlariniz onu صوم-savmlasin. Simdi "savmlamak sudur budur"u bi yana birakalim; say ki savmlamak siz ne diyorsanız odur.

Inananlar o dolunayi niçin savmlayacak?
Çünkü münafiklari fark ettirip ele veren FURKÂN o gece inzal oldu; onu anacaklar.

Buradaki inzal fiili, o isin yalnizca bi kerede olup bittigini anlatiyor. Yani eger anilan sûre örnegin Miladî 628'de inzal olduysa olay o yilin "SeHRu Ramazn"inda ("leyletul kadir"de) olup bitmistir.

Bunu Kurân'in parça parça yani sürekli vahyedildigini dile getiren tenzil ile karistirmamak gerekir.

Sözü edilen FURKÂN nerde inzal oldu?
Muhammed nebi nerde idiyse orda.

Bu demektir ki inananlar dünyanin neresinde olurlarsa olsunlar kuzey yarikürenin sicak dolunayini savmlayacaklar.

Örneğin Avustralyali inanirlarin "sicak dolunay"i 21 Araliktan sonraki ilk dolunaydir ama furkân o dolunayda degil kuzey yarikürenin sicak dolunayinda inzal oldu.

Avustralya'li müslümanlar kuzey yarikürenin sicak dolunayini savmlayacaklar, kuzeylilerle es zamanli olarak. (Ama hac baska. Hac haram aylara ve o aylardaki yasaklara endekslidir, avlanma yasagi gibi.)

Mekani sorun etmek... Bakin, Bakara 185'te anilan "furkân"in inzal edildigi çagda Avustralya henüz bulunmamisti. O yüzden Kurân'in ilk muhataplari "Peki, ya Avustralya?" demediler. Tipki nasil simdi biz "Ya uzaydaki yerlesim alanlari?" demiyorsak. Oysa gün gelecek onlar da bulunacak ya da kurulacak.

Ben gökteki ŞeHRu Ramazânin mevsim açisindan vakten sabit oldugunu belirtmeye çalisiyorum. Çünkü fiilî sünnetullah bu. O sabitligi gökler ve yer yaratildigi gün (9:36) Allah hükme baglamis ve 13 ncü sehrleri devreye sokarak ona islerlik kazandirmis.

Kamerî yilcilar, YIL her biri 29.5 gün süren 12 ay olsun diye, 13 ncü aylari zincirleme erteleyip nesî küfrünü otomatige bagladi diye Allah'ın bu hükmü degismez. Gerçek ramazân 11 gün erken gelmez.