PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türk-Müslüman Uhdud'u anısına


galipyetkin
2. July 2012, 08:56 PM
Kim olursa olsun, ne olursa olsun inançlarından dolayı, cezalandırma hakkı münhasıran Allah'a ait olmasına rağmen, yakılarak öldürülen insancıkların- Türk-Müslüman Uhdud'unun anısına. Galip Yetkin.

*******************************

HÜSEYİN HAYDAR / Sivas’a yakılan türkü

Gene temmuz ayı geldi, yavrular yandı,
Sivas elinin kahrı yaktı kül etti,
Tutuştum yandım ben de, kalkışın dostlar.
Yanman daha, yanışman dostlar.

Al Madımak’ta, lâl dumanda bakışırken siz,
Ah ne olurdu, ben olsaydım iki gözünüz,
Konuşurken siz, ben olsaydım bal ağzınız.
Ölmen daha, ölüşmen dostlar.

Gül biter kollarınızda, semah dönerken siz,
Kanat açarken siz, ben olsaydım akça bileğiniz,
Nefes alırken siz, ben olsaydım pencereniz.
Tütmen daha, tütüşmen dostlar.

Alevlendi gülistan, yandı bağ yandı bostan,
Metin oldum, menekşe oldum, çayır çimen oldum,
Asım oldum, aysan oldum, deli divane oldum.
Gitmen daha, gidişmen dostlar.

Engizisyon ateşinde melekler yandı:
Asuman yandı, yeşim yandı, seher yeli yandı,
Can ışığı da yandı, acı ciğere dayandı.
Susman daha, susuşman dostlar.

Yedinci ayın ilk cuması, kanlandı kına tası,
Sürmeli şahinler yandı, konca gül alazlandı,
Dillerim boğazlandı, sularım, akarsularım yandı.
Durman daha, duruşman dostlar.

Bekleşirken Madımak’ın merdivenlerinde siz,
Ah ne olurdu, ben olsaydım iki eliniz,
Yürürken siz, ben olsaydım topuk kemiğiniz.
Tutuldum kaldım burada, çığrışın dostlar.

Sarıklı zangoç benzini döktü, CIA’nın iti kibriti çaktı,
Yıkan devlet, yıkılan devleti kökünden söktü,
Alevler devrimin damarlarına aktı,
Yaltak başbakan, sigarasını yaktı da baktı.

Ankara’nın, karanın bahtı yaktı kül etti,
Yakan Türkiye, yakılan Türkiye’yi seyretti.
Hasta kaldım İstanbullarda ben, hasret kaldım,
Hüseyn’in haline yetişin dostlar, dostlar!

*****************************
*18 yıl önce Sivas katliamında yitirdiğimiz canların ölümsüz
anısına. Kaynak Yayınları’ndan çıkan Zor Günlerin Şiirleri’nden.
*****************************

Saygılarımla.
Galip Yetkin

raven
19. February 2013, 02:27 AM
AĞLAR BAŞBAĞLAR

“Başbağlar’ın 33 Şehidine Rahmetle…”

Civanlar vurulur,hain kin kusar
Mermi konuşunca insanlık susar
Dağın yamacından kasırga eser

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Damardan akar da kan oluk oluk
Gönül yas içinde,benizler soluk
Mümine bayramdır Hakk’a yolculuk

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Dünya bizim için dert otağıdır
Kabir Hak dostuna İrem bağıdır
Ölüm hakikatte gençlik çağıdır

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Göğün yücesinden nur iner yere
Günlerce durulmaz kan akar dere
Biz bu filmi gördük bilmem kaç kere

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Vampirler ruhunu kanla doyurdu
Vahşet canı candan çekip ayırdı
Ermeni’nin dölü böyle buyurdu!

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Güller boyun büktü,kana bulandı
Bebelerin gözü yaşla sulandı
Bir gece yarısı yürekler yandı

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Nefret bahçesine beyaz gül dikin
Yürek bozkırına muhabbet ekin
Kurusun kökleri,tarih olsun kin

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Gönlüm kaldıramaz hicran yükünü
Kim kurutabilir Türk’ün kökünü
Hayalimi süsler ceddin akını

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Silahı kuşanmış mayası bozuk
Dost yüzlülerden yedik hep kazık
Türk-İslâm ülküsü ruhlara azık

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Bir güneş doğacak,karanlık gebe
Emin adımlarla aşılır tepe
Çabuk büyü,yürü hesap sor bebe

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Gönül surlarında açılır gedik
Hakikat burcunda her dem “Hak” dedik
İninden çıkmış da ötüyor hödük

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Göz görür vahşeti,yürek kan ağlar
Kırağı çaldı da bozuldu bağlar
Mazlumun sesine ses verir dağlar

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Rüzgâr ekenler hep fırtına biçer
İnsan dost elinden zehir de içer
Gün doğar ufuktan,karanlık göçer

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Sözü geçmez olmuş evde eşine
Takılmışlar çulsuz,itin peşine
İstesek koyarız sansür düşüne

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

Bozbulanık sular durulur bir gün
Hesap terazisi kurulur bir gün
Kahpenin hesabı sorulur bir gün

Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar

M.NİHAT MALKOÇ

5 Temmuz 1993'de, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'nde 33 sivilin gözü dönmüş canilerce kurşunlanarak öldürüldüğü katliam ın anısına...

not:Başbağlar Katliamında 214 ev, köy okulu, köy camii, halkevi yakılmıştır.

khaos
20. February 2013, 01:48 AM
Sivas ta Alevileri yakan güçler farklı maşalarla Erzincan da Sünni köyünü yaktılar.

iki olayda maalesef ülkemiz üzerinde emperyalist güçlerin kirli oyunlarını öne seren acı örnekler.90 larda başka türlü tezahür eden olaylar şimdi farklı noktalara kaydı.Oyuncular değiştimi? hayır!

aorskaya
20. February 2013, 11:05 AM
Kim olursa olsun, ne olursa olsun inançlarından dolayı, cezalandırma hakkı münhasıran Allah'a ait olmasına rağmen, yakılarak öldürülen insancıkların- Türk-Müslüman Uhdud'unun anısına. Galip Yetkin.


Selamun aleyküm,

Toplum halinde yaşayan insanlar arasında her zaman bir şeyleri bahane ederek, toplumun huzurunu bozma pahasına bazılarının yok edilmesine varan eylemler planlayan şeytan dostları vardır. Şeytan dostlarının olduğu yerlerde de doğal yansıması olarak, bunlara inanan cahillerle yine bunların dostu olan kanmış kişilerde vardır.

İşte bu kimseler, örgütlü olarak bugün A sebebiyle bazılarını yok etmeye çalışırken, yarın tam tersi B sebebiyle başkalarını da yok etmekte tereddüt dahi etmezler.

O halde, bu tür olayları değerlendirirken, bu gerçeklerin iyi bilinerek gerekli tepkilerin verilmesi, hastalığın doğru teşhisi ile tedavi için gerekli reçetenin uygulanmasını imkanlı kılar.

Aksi halde tarih tekrarlar, aynı şeyler yine başka yerlerde yaşanır.

Meşhur 12 eylül 1980 darbesine gelinmesinin altında yatan sebepler iyi anlaşılırsa buradaki olaylarında aynı şekilde organize edildiği ve katılımların olduğu görülülebilir.

Müslüman olanlar özellikle bu konularda çok bilinçli olmalı ve doğru kararlar verebilmeli, zalimin yanında yer almak yerine karşı tarafta mücadele edebilmelidir.

Madımak olayının ise dinle hiç bir ilgisi olmadığı halde, din adına gerçekleştirilmesi de şeytan dostlarının organize işidir. Aslında, öyle bir gurubun, öyle bir yere konuşlandırılmasının ardındaki planlar, seçimler dahi bu organizasyon üyelerince yapılmış ve karşı tarafa davetiye çıkaran saklı tutumlar olmalıdır.

O halde, böyle olayların tam anlaşılmadan, tamamen lehinde yada karşısında durmak, sorunun tespiti ile çözümü yerine aynı şeylerin pekişmesine ve ayrışmalara sebep olabilir.

Çünkü, madımak olaylarının baş aktörleri ile ile bilmem nerede cami yakanların, sünni yerleşim yerlerine baskın düzenleyenlerin senaristleri, yönetmenleri ve baş aktörleri de aynı kimselerdir. Sadece diğer oyuncular ile misafir oyuncular değişmektedir.

İşte bu nedenle, "madımak olayları anısına" diye yazılar yada etkinliklerde bulunmak, yapıcı değil yıkıcı yaklaşımlar olur.

Bu nedenle, burada yazılan ve aslında basit bir şekilde olayın kınanması gibi masumane görünen yazının etkisi aslında tam tersi bir etkiye dönüşerek yeni yapılanmalara ve ayrışmalara sebeb olabilir.

Bu konuda herkesin iyi düşünerek hareket etmesi gerekir.

*******************************

Şimdi de sadece yazmakla kalınmayıp, birde içeriği iyi incelenmeden alıntılanarak desteklenmeye çalışılan anma ile sadece yanlışa değinilmeyip, aksine bir başka anlayışın empoze edilmeye çalışıldığının da görülmediği yada umursanmadığını göstermeye çalışalım.



HÜSEYİN HAYDAR / Sivas’a yakılan türkü

Ah ne olurdu, ben olsaydım iki gözünüz,
Konuşurken siz, ben olsaydım bal ağzınız.
..................

Gül biter kollarınızda, semah dönerken siz,
Kanat açarken siz, ben olsaydım akça bileğiniz,
...................

*****************************
*18 yıl önce Sivas katliamında yitirdiğimiz canların ölümsüz
anısına. Kaynak Yayınları’ndan çıkan Zor Günlerin Şiirleri’nden.
*****************************


Sayın yetkin,

Şiirde yukarıda alıntıladığım kısımların, yapılann yanlışın büyüklüğünü işaret etmesi ile ne ilgisi vardır?

Böyle bir olayda taraf olmadan, sadece olayın kimler tarafından yapılırsa yapılsın kabul edilemez olduğunun anlatılacağı bir yazı yada şiirle katılınmak gerekmezmiydi?

Bu olayın bile, bir görüş yada inanışın empoze edilmeye çalışılmasında aracı, tanıtıcı, reklam rolü oynamasına yol açan yukarıdaki şiirden alıntılara nasıl dikkat etmezsiniz?

Siz, burada sadece olayın yanlışını gösteren şiir yada yazı yazabilmeliyken;

1- nasıl olurda yananların yerine yanmak isteyebilir, neden onların ağzı olmak isteyebilirsiniz?

Eğer aynı düşüncenin, görüşlerin sahibi iseniz, bu olayları tarafsızca kınadığınıza kimi inandırabilirsiniz?

2- Siz burada semah'ın yer aldığı ritüelin hangi inanç unsuru olduğunu göremedenmi şiiri bütünüyle buraya alıntıladınız? Yoksa, bunu görüp, semah ritüleinin olduğu inancı sahiplendiğiniz içinmi yer verdiniz?
..........................

Madımak, maraş, sivas, çorum vb. olayların anması olmaz. Bunların kınanması olur. Hem de hiç bir içeriğine katılmaksızın kınama olur.

Sizde burada, bu tür olayların yanlışlığını göstermek için, sadece olayları kınayabilmeliydiniz. Ama, kınama yerine anmalar için, bu olayların bile reklam amaçlı kullanılmasına bilerek yada bilmeyerek rol üstlendiğinizi görmenizi umut ediyorum...

selamlarımla,
aorskaya

galipyetkin
20. February 2013, 12:04 PM
Sayın aorskaya.

Bravo!

Hararetle tebrik ederim!

Beni çok güzel azarlamışsınız.

Ağzımın payını da vermişsiniz.

Ne denebilir ki?

Ancak: PES.

aorskaya
20. February 2013, 12:26 PM
Sayın aorskaya.

Bravo!

Hararetle tebrik ederim!

Beni çok güzel azarlamışsınız.

Ağzımın payını da vermişsiniz.

Ne denebilir ki?

Ancak: PES.

Sayın yetkin,

Hararetsiz tebrik etmenizi beklerdim.

Sonuçta, burada kişisel galibiyetler peşinde koşanlardan değilim. Sadece sizin yazınız üzerinden yapılan bir yanlışı göstermeye çalıştım.

Size göre yanlış düşünüyorsam karşı görüşle yazılarınızı beklerdim. Ama, çoğu zaman yaptığınız gibi konuyu asıl mecrasından çıkarıp, şahsileştirmeniz de başka bir yanlış olarak gerçekliğini göstermektedir.

"PES" cevabınızı da cevap olarak kabul etmek gerek diyerek konuyu okuyucuların takdirine bırakıyorum.

selamlarımla,
aorskaya

galipyetkin
20. February 2013, 01:15 PM
Hay Allah.

Bazan sapıtıyoruz işte...

''kabul edilemez olduğunun anlatılacağı bir yazı yada şiirle katılınmak gerekmezmiydi

nasıl dikkat etmezsiniz?

neden onların ağzı olmak isteyebilirsiniz?

bu olayları tarafsızca kınadığınıza kimi inandırabilirsiniz?

neden onların ağzı olmak isteyebilirsiniz?

bu olayları tarafsızca kınadığınıza kimi inandırabilirsiniz?

inancı sahiplendiğiniz içinmi yer verdiniz?''

Bu yazılanları ben kendimi övmek için yazdım galiba?


''Sonuçta, burada kişisel galibiyetler peşinde koşanlardan değilim

konuyu asıl mecrasından çıkarıp, şahsileştirmeniz de başka bir yanlış olarak gerçekliğini göstermektedir. Konuyu okuyucuların takdirine bırakıyorum''

diyerek taraftar veya rakip yaratmaya çalışarak konuyu ve olayı kişiselleştirmeye çalışmak da acaba benim çabalarımdan mı?

İhtiyarlık işte... Bazan şaşırıveriyor insan.

Galip Yetkin.

aorskaya
20. February 2013, 02:53 PM
Hay Allah.

Bazan sapıtıyoruz işte...

''kabul edilemez olduğunun anlatılacağı bir yazı yada şiirle katılınmak gerekmezmiydi

nasıl dikkat etmezsiniz?

neden onların ağzı olmak isteyebilirsiniz?

bu olayları tarafsızca kınadığınıza kimi inandırabilirsiniz?

neden onların ağzı olmak isteyebilirsiniz?

bu olayları tarafsızca kınadığınıza kimi inandırabilirsiniz?

inancı sahiplendiğiniz içinmi yer verdiniz?''

Bu yazılanları ben kendimi övmek için yazdım galiba?

Bazen sapıtmıyorsunuz ama, çoğu zaman öfkenize yenik düşüyor ve yazılanlara yanlışlarını gösterecek şekilde cevap vererek görüşünüzü sürdürmek yada yanlışmışım diyebilmek gibi imkanları heba ediyorsunuz.

Şu yukarıda farklı boyadığım yazıları kısacık bir yazıma rağmen tekrarlayarak yazabilmeniz de bunun tipik bir göstergesi oluyor.


''Sonuçta, burada kişisel galibiyetler peşinde koşanlardan değilim

konuyu asıl mecrasından çıkarıp, şahsileştirmeniz de başka bir yanlış olarak gerçekliğini göstermektedir. Konuyu okuyucuların takdirine bırakıyorum''

diyerek taraftar veya rakip yaratmaya çalışarak konuyu ve olayı kişiselleştirmeye çalışmak da acaba benim çabalarımdan mı?

İhtiyarlık işte... Bazan şaşırıveriyor insan.

Galip Yetkin.

Burada şaşırmış olduğunuzu kabul etmek gerek! Ama, sebebinin ihtiyarlık olduğuna ise katılmıyorum.

Sadece, bir gün bir şekilde bir konuda ters düştüğünüz birinin fikirlerini belirtmesine karşı öfkenizi bastırıp, tahammül edebilir hale gelirseniz, o zaman pek fazla şaşırmazsınız diye düşünüyorum.

1- Bir kimse; bir yazı konusunu okuyucuların takdirine bırakırsa, bu nasıl taraftar toplamaya yada rakip yaratmaya çalışmak olabilir?

2- Okuyucuların takdirine bırakılan bir yazı nasıl şahsileştirme aracı olabilir?

Bunun mantığını diğer akıllı kardeşlerimiz yazabilirlerse sevinirim.

selamlar,
aorskaya

galipyetkin
20. February 2013, 04:22 PM
Aorskaya.

Şu son satırda yazdığın ''diğer akıllı'' kardeşlerinden olmamama rağmen mini referandumunun açılışını ben yapayım: Benim mantığıma göre sen yalnışlardasın (desene ''senden de ancak böyle bir laf beklenirdi'' değil mi?).

Tuhaf bir mantığın var. Hem okuyucunun takdirine bırakıyorsun, ''siz karar verin''diyorsun; hem de okuyucunun takdirine bırakılan bir yazı nasıl şahsileştirme aracı olabilir diyorsun? -Neye karar verecekler? Yazıdaki imlâ hatalarına mı?

''Okuyucu'' dediğin site arkadaşların neyin takdirini yapacak. Ki ''okuyucu'' ifaden ile de onları nasıl nitelendirdiğini belli ediyorsun. Kendini bir günlük gazetede köşe yazıları yazan bir yazar gibi mi görüyorsun? Başka türlü olamaz. Çünkü; senden olmayan, seni desteklemeyen veya karşı çıkan ''Tü!, Kaka!'' Hep suçluyorsun, hep hizaya sokmaya kalkıyorsun. Taraftar topluyorsun. Tutarlı değilsin.

İronili cevaplarımı da ancak sen karakterliler ancak ''öfke'' olarak niteleyebilir. Sana bir ağabey nasihati: Kişilerin kişiliklerinin veya özelliklerinin üzerinde oynama ve zekâna güvenerek fikir yürütme; Kur'an içinde kalarak tefekkür et.

Bu kadar . Devam edersem kırılırsın; bana yakışmaz. Teşekküre de lüzum yok.

Galip Yetkin.

aorskaya
20. February 2013, 05:16 PM
Aorskaya.

Şu son satırda yazdığın ''diğer akıllı'' kardeşlerinden olmamama rağmen mini referandumunun açılışını ben yapayım: Benim mantığıma göre sen yalnışlardasın (desene ''senden de ancak böyle bir laf beklenirdi'' değil mi?).

Tuhaf bir mantığın var. Hem okuyucunun takdirine bırakıyorsun, ''siz karar verin''diyorsun; hem de okuyucunun takdirine bırakılan bir yazı nasıl şahsileştirme aracı olabilir diyorsun? -Neye karar verecekler? Yazıdaki imlâ hatalarına mı?

''Okuyucu'' dediğin site arkadaşların neyin takdirini yapacak. Ki ''okuyucu'' ifaden ile de onları nasıl nitelendirdiğini belli ediyorsun. Kendini bir günlük gazetede köşe yazıları yazan bir yazar gibi mi görüyorsun? Başka türlü olamaz. Çünkü; senden olmayan, seni desteklemeyen veya karşı çıkan ''Tü!, Kaka!'' Hep suçluyorsun, hep hizaya sokmaya kalkıyorsun. Taraftar topluyorsun. Tutarlı değilsin.

İronili cevaplarımı da ancak sen karakterliler ancak ''öfke'' olarak niteleyebilir. Sana bir ağabey nasihati: Kişilerin kişiliklerinin veya özelliklerinin üzerinde oynama ve zekâna güvenerek fikir yürütme; Kur'an içinde kalarak tefekkür et.

Bu kadar . Devam edersem kırılırsın; bana yakışmaz. Teşekküre de lüzum yok.

Galip Yetkin.

Sayın yetkin,

"Şahsileştirme" kavramından aynı şeyleri anlamadığımız görülüyor! Bu durumda devam edilmesi halinde;

Yazacak çok şey varsa da hele de kırmayı umursamayacaksam hemen yazmam mümkünse de bence de (site üyesi kardeşlerime ve üye olmayan okuyucu kardeşlerimin anlamalarına bırakarak) burada kesmek doğru olacaktır.

Selam,selam
aorskaya

merdem
20. February 2013, 06:15 PM
Saygideger Sevgili Din Kardeslerim,

Her seyden evvel burada bulumamizin sebebi birbirimizi görüslerini paylasmanin yanisira en dogru olana ulasmamizdir.

Bir yarisma kürsüsünde degiliz. Oylama sonucu secim gibi bir durum da yok zaten ortada.

Yanlis da olsa dogru da olsa ortaya konan konulari, fikirleri, paylasimlari herkes kendine göre yorumlayabilir. Allah'a sükür esir kamplarinda yasamiyoruz, her türlü hürriyetimize sahip kisileriz.

Insanogluyuz hepimiz, iyi animiz olur, sinirli animiz olur. Güzel anlari hepbirlikte paylasmamis elbette ki en güzel yoldur. Negatif hallerimizi karsimizdakine iletmeyelim lütfen.

Allah katinda en degerli vasfin Takva'nin oldugunu hepimizin bildigi halde acaba neden uygulamiyoruz. Dünya el bebek gül bebek degil orasi malum, ama karsimizdaki insanin ne sucu var. Yasantilarimiz, duygularimiz bizleri baglar sadece. Hitaplarimizda normal bir üslup kullanmak kimseyi zillete düsürmez.

Site de daha evvelden yazilmis bir kac konulari okurken sahit oldum, kimse kimseyi sahsen tanimadigi halde ortada bir antipatinin dönüp dolastigina. Bu olsa olsa yazismalardaki ifade seklindinden dogan sonuclardir.

Her insan muhakkakki ayri ayri karakterlerde yaratimislardir demiyecegimde, degisik sartlar altinda yetisip büyüdüklerinden dolayi cesitli karakterleri olustururlar desem daha dogru. Hic kimse baska birinin karakterini degistiremez. Ama ortak olan bir noktada bulusuyoruz eninde sonuda; Rabbimizin güzel gördügü ve önerdigi insani davranislari tatbik ettigimiz an hepimizin huyunda suyunda bir güzellik doguyor.

Allah'a sükür yarim yamalak türkcem ile de olsa sizlere ayak uydurmaya calisiyorum. Hepinizi sayiyor ve seviyorum, hepiniz kardeslerimsiniz. Mühim olan budur.

Su iki günlük yalan dünyada nefislerimize uyup birbirimizi kirmayalim. Seytanimiza dur diyelim, dürtüklemelerine kulak asmayalim.

Rabbimizin ilmi sonsuzdur. Istedigine istedigi kadar verir, bizlere bunu takdir etmek düser. Hayatimizi bir imtihan alani olarak kabul edelim yeter, burada diplom yarismasinda da degiliz. Yaziliarimizda kelime ve cümle hatalari olabilecegi gibi, anlatma ve izah edebilmede de hatalarimiz olabilir. Bunu en güzel bir sekilde kalb kirmadan, sahsi saldiri yapmadan düzeltebiliriz.

Edebiyat, hak hukuk sitelerinde anlayis gösterebilirim yapilan itirazlara, ama burada Hanifler sitesinde hayir. Basimizda bir "Kanuni" oturmadigi müddetce hürriyetimizin kiymetini bilelim.

Konu icinde dahil olmadigim celiskili yazilar dahi beni üzüyor. Simdiye kadar gercekten rastladigim en güzel site burasi olmustur ve olmaya devam edecektir insaAllah.

Kapa ceneni sen karisma diyen olursa amenna, hemen yerine getiririm, caniniz sagolsun baska ne diyeyim. Bunlarin hepsi eski masallardan diyecek olan kardeslerimize de amenna.

Tüm Kardeslerime sevgi ve saygi dolu candan selamlarimi sunarim. Hayirlarda yarismalarinizi tavsiye ederim. Hepimiz, insaAllah, güzelliklere ve iyiliklere tesvik edenlerden, kötülüklerden ve cirkinliklerden alikoyanlardanizdir.

raven
20. February 2013, 09:45 PM
Sevgili Arkadaşlarım,
Maalesef biz bir İskandinav ülkesi değiliz.Tarihin en başından beri itilafların en çok yaşandığı bir bölgedeyiz.Her gün etimizi çekiştirmek isteyen leş kargaları ile karşı karşıya kalıyoruz.
Aynı organizasyon özellikle Osmanlının son dönemlerinden itibaren yoğun bir şekilde Anadoluda kirli emellerini gerçekleştirmek için çabalayıp duruyor.Bu organizasyon kimi zaman bir başbakan astırıyor.Kimi zaman maraşta insanlarımızı kırdırtıyor.Bazı yerde silahsız 33 fidan gibi askerimizi şehit ediyor.Bazen de Sivas ta Alevileri Erzincan da sünnileri yakıyor.
pkk gibi bir illeti başımıza sarıyor bazen.Bazen de asala yı
hükümet düşürüp ,bir gecede milyarlarca doları ülkemizden kaçırıyorlar.

Peki biz ne yapıyoruz?