PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Maddenin aslı hayal mi?


muvahhit
2. October 2008, 05:20 PM
Einstein:

"Mekân dediğimiz şey, hariçte mevcut olan bir şey değildir... Bizim, mekanda idrak ettiğimiz şeyler, aslında mevcudatın öz yapısından dış yapısına, yahut da, dış yapısından öz yapısına doğru bir dizilme içinde bir bütündür; ve zaman dahi bu diziliş içinde yer alan, birini ötekine göre kıyaslama metodundan başka birşey değildir..."
demiş..

o vakit rüyalarda çalan çırpan zina eden günaha girer mi?

Duyuların algı alış verişini geçici süre kesmesine!!?? rağmen, algı yorumlayıcı boş durmuyor gecede çalışmaya devam ediyor,fark ne?uykuda bir algı değil mi?.kör ve sağırlar tamamiyle rüyada mı yaşıyor?yoksa yaşadıklarını onlara hissettiren dokunma koklama ve tatma algıları mı?

Yoksa yaratılan sistemin varlığının ispatı için değil mi bu beyin?
Yada ben bunları beynimde algılıyorsam tüm herşey benim içimde ve olaylar zinciri halinde devam edegelmektedir..bu öğrenen bir bilgisayarın,herşey ben algıladığım müddetçe var demesi gibi bir şey değil mi?yada insanın fark etmez..evet ben öldüğümde işleyen algı sistemi sona erer ve maddede benim beynimde olduğuna göre herşey benimle beraber göçer..??

ben katılmıyorum ve en güzel şekilde yaratılan insan,sahip olduğu algılama sistemiyle, maddeyi algılayabildiği oranda tanır,gerisi ihtimal,senin ihtimalinde var olandaki keşfedilmemişleri bulmak.
Hatamız varsa düzeltin.

Apollonius
15. March 2010, 05:24 PM
Selam;

İslami gözüken bazı çevrelerce İslamın içine sokulmaya çalışılan "madde hayaldir" felsefesini çok zararlı görüyorum. Kurana bakıyorum, Allahın yaratma ayetlerine bakıyorum. Açıkça maddi bir yaratımdan söz ediliyor. Buna rağmen maddeninardindakisir.com gibi sitelerle Müslümanların kafasını karıştırmaya çabalıyorlar.
Bu konuda Emre'nin bir yazısını okumuştum:

Ruhçu öğreti ve onun izinden giden tüm oluşumlar aslında maddenin bir hayalden, bir ilizyondan ibaret olduğunu iddia ederler hep.

Buna kanıt olarak öne sürdükleri şeylerden ilki maddenin aslında enerjiden oluştuğu, maddenin kökenine inilirse enerji dalgalanması vb. şeylerle karşılaşacağımızı söylemeleridir. Bir de işin içine ışığı falan sokarlar, akılları sıra maddenin aslının ilizyon, dumani ve hayaletvari bir şey olduğunu ispatlarlar.

Ama hesaba katmadıkları bir şey var, enerji denilen şey de madde dışı bir şey değildir. Madde onun konsantre haliyse, enerji ise maddenin dağınık ve değişik halidir. Işık denilen şey de maddeden başka bir şey değildir. Yani maddenin kökenine inilince yine karşımıza madde ve gerçeklik çıkmakta.

Maddeyi hayal zannedenlerin öne sürdükleri ikinci delil ise, madde âleminin aslında duyu organlarımızın oyunları sonucu varmış gibi algılandığını belirtmeleridir.

Eğer biz bir şeyi görüyorsak o şey var olduğu için değil, gözümüz öyle algıladığı için gördüğümüzü, eğer bir şeyi duyuyorsak aslında yine kulak adlı alıcımızın yarattığı şeyi algıladığımızı söylerler.

Yine burada hesaba katmadıkları bir şey var. Eğer söyledikleri gibi madem onlar gerçek değil, alıcılarımızın oluşturduğu bir ilizyon hepsi. Öyleyse niye bir alıcımız bozulunca hemen tamire yani tedaviye koşuyoruz. Madem alıcılarımın oynadığı oyun bütün bunlar öyleyse bir şaşının objeleri çift görmesi de, sağlıklı bir gözün tek görmesi kadar normal ve sağlıklıdır. Öyleyse neden sağlıklı gözün gördüğü teki kabul ediyorsunuz da şaşı gören gözü "sağlıksız" ve yanlış görüyor kabul ediyorsunuz.

Veya niye kataraktlı bir gözün ışıkların etrafında hale görmesini "sağlıksız" ve "yanlış" kabul edip tedaviye başvuruyorsunuz. Madem gerçeklik denilen şey alıcılarımızın ilizyonundan ibaret niye bu durumu "hatalı" kabul edip ameliyatlara, ilaçlara veya bitkisel kürlere başvuruyorsunuz.

Yine aynı şekilde kulağı ağır işiten birini niye "sesleri sağlıklı bir şekilde işitemiyor" deyip tedavi etmeye kalkıyorsunuz.

Nedenini ben söyleyeyim. Çünkü madde gerçektir ve ilizyon değildir. Öyle alıcılarımızın oyunu falan hiç değildir ve evrensel değişmez ölçüleri vardır. Bu yüzden bu ölçüleri sağlıklı bir şekilde algılayamayınca, madde gerçekliğini sağlıksız bir şekilde algıladığınızı anlıyor ve hemen tedaviye koşuyorsunuz. Eğer madde bir hayal olsaydı buna gerek kalmazdı. Maddenin gerçekliği sabittir ve kişiden kişiye değişmez. Tabii alıcılarınızda bir bozukluk yoksa.

Şimdi vereceğim ayetler konumuzla doğrudan ilgili değil. Çünkü birinci anlamları, Allah`ın gönderdiği ayetleri ve peygamberleri yalanlayanları eleştirmekte. Kendilerine getirilen apaçık kanıtlara rağmen sapkınlıklarını sürdürenlerden bahsedilmekte.

Yalnız ayetlerin apaçık birinci anlamlarını kabul ettikten sonra, ayetlerin işaret ettiği başka anlamlara da kafa yorabiliriz öyle değil mi? Tabii bizim yükleyeceğimiz bu ikincil ve üçüncül anlamlar birer iddia ve varsayım olmaktan ileri geçemeyecektir. Bu yüzden şimdi bu söyleyeceklerimi sadece "bir beyin jimnastiği" olarak kabul ediniz lütfen. Bunun dışında bir amacım yok.

—Sana kâğıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik, onlar da onu elleriyle yoklasaydılar, muhakkak o küfürlerinde inat edenler yine "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir. " diyeceklerdi. (Enam Suresi 7. ayet)

Bu ayetin açık anlamı dışında başka işaretlerine bakacak olursak; size apaçık bir şekilde alıcılarınızla algılayabileceğiniz fiziksel şeyler sunduğumuz halde sizler bütün bu gerçekleri bir ilizyon ve hayal kabul etmekte ısrar ediyorsunuz anlamına da gelebilir mi?

-"İşte bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş!" diye.


—Bu da mı sihir, yoksa siz görmüyor musunuz? (Tur suresi 13 ve 14. ayetler)

Yine bu ayetin birinci açık anlamı dışında beyin jimnastiği yapacak olursak; işte madde âlemine hep bir hayal, hep bir ilizyon dediniz durdunuz, şimdi tadın şiddetli ateşin azabını bakalım görün madde gerçekmiymiş yoksa ilizyon mu? Anlamında da dolaylı bir uyarı içeriyor olabilir mi acaba?

Tur Suresi 44. Ayet: Onlar gökten bir parçayı düşerken görseler `Birbiri üstüne yığılmış bir bulut" diyecekler.

Kamer Suresi 2. Ayet: Hala bir mucize görseler, yüz çevirip: "Süregelen bir sihir!" derler.

Bu ayetlerde de, birinci anlamları dışında, acaba madde âlemini bir ilizyon olarak gören ve "maddenin kökeninde üst üste yığılmış enerji dalgalanmaları" falan var deyip gerçekliğini inkâr etmeye kalkanlara bir uyarı olabilir mi?

-Hem görsen onları, Rablerinin huzuruna durdukları zaman! O: "Nasıl şu gördüğünüz gerçek değil miymiş? " diyecek, onlar da: "Evet Rabbimiz hakkı için gerçek!" diyecekler. O zaman: "Küfrettiğinizin cezası olarak azabı tadın!" buyuracak. (Enam Suresi 30 ayet)

Yine bu ayette birinci ve gerçek anlamda şüphesiz ki kâfirlerin dini inkârlarının sonucu yaşadıkları hüsran anlatılıyor. Ama yine ayetlerin birinci anlamı dışında beyin jimnastiği yapacak olursak, dolaylı da olsa, madde âlemini tüm ispatlarına rağmen bir ilizyon kabul edenler eleştiriliyor olabilir mi?

Dediğim gibi bütün bu ayetleri yazmamdaki neden zihin egzersizi yapmak sadece. Zaten ayetlerin ikincil ve üçüncül anlamları için çıkıp da kimse kesin olarak "şu şöyledir" diyemez. Diyenler yanılgı içerisindedir.

Fakat bazı ayetler doğrudan da, maddenin-yaratılmışların gerçek olduğu bilgisini bizlere vermektedir:

AHKAF


3. Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak gerçek ile ve belli bir süreye göre yarattık. İnkar edenler, uyarıldıkları şeyden yüz çevirmektedirler.

Allah "gerçek"-"hak" olarak yarattığını da belirtiyor ayetlerinde.

Ayrıca bazı ayetlerinde yarattığı varlıklar üzerine yemin ediyor. Örneğin:

TIN

1. Yemin olsun incire, zeytine,

2. Tûr-i Sîna`ya,

3. Ve şu güvenli kente ki,


Rabbimiz bir hayalin üzerine yemin etmez. Gerçekler ki üzerlerine yemin etmekte.


Kısacası ruhçu öğretinin insanlara benimsetmeye çalıştığı "herşey algılarımızın bir oyunu, gerçekte madde bir hayalden ibarettir" inancı doğru değildir.

Yine her zaman ki gibi ruhçuluk, insanları yanlış inanışlara ve hatta inkara yönlendirmek için çırpınmaktadır.

Bunu fark etmenin yolu yine "yalnız Kuran" deyip İslam`a yönelmekten geçmektedir



Selam ve sevgiler.

http://www.diniyazilar.com/dy/oku/1365/madde-de-gercektir.htm

bob
16. March 2010, 12:12 PM
Selam,

Maddenin hayal mi yoksa gerçek mi olduğu konusu Kuran'dan ayetler yazılarak çözüldüğü sanılacak kadar yüzeysel bir konu değil.

Hele Emre1974tr'nin bilimsel olarak hiçbir değeri olmayan sözde bilimsel yazılarına bakarak yorumlanacak bir konu da değil.

Bu konuyu çözdüğünü sağlayan arkadaşlar sadece şu soruma bilimsel olarak ayrıntılı ve doyurucu bir cevap versinler:

"Madde nedir? Nelerden oluşur?"

Edit:imla

Apollonius
16. March 2010, 06:54 PM
Maddenin hayal mi yoksa gerçek mi olduğu konusu Kuran'dan ayetler yazılarak çözüldüğü sanılacak kadar yüzeysel bir konu değil.


Selam kardeşim;

Kusura bakmayın ama "madde hayaldir" demek de pek bilimsel ve Kuranî bir konu değil. Eğer bilimsel ise ispatı vardır. Eğer gaybi bir mesele ise Kuran harici bir yerde detay bulamazsınız. Fakat ben bakıyorum Kuranda böyle bir ibare göremiyorum. Bilime bakıyorum kimse hayal olduğunu ispatlamamış. O halde neden bu konuda felsefe yapayım?

Şimdi tüm doğu kökenli öğretiler "madde hayaldir" diyor diye madde hayal olacak değil ya? Allah demiyor mu: "İnsanların çoğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Enam 116)". Yine Allah demiyor mu "Bilmediğin şeyin ardından gitme". Siz maddenin hayal olduğuna dair ne biliyorsunuz? Kuranda herhangi bir ibaresini gördünüz mü? Bana da gösterebilir misiniz nerede gördünüz?

Bunda şüphesiz kalpleri açık olanlar, [yani] uyanık bir zihinle kulak verenler için bir uyarı vardır;ve Bizim gökleri ve yeri ve aralarındaki her şeyi altı günde/devrede yarattığ[ımızı] ve bizi hiçbir yorgunluğun etkilemedi[ğini bilenler için]. (Kaf 37-38)


Bir Müslüman olarak; Allah'ın 6 günde/devrede yarattım dediği yere göğe ve arasındakilere hayal deme lüksüm yok.
Yaratılış ayetlerini inceleyin. Onu bırakın sonra kıyamet ayetlerini inceleyin. Kendiniz göreceksiniz fiziki olarak ne kadar gerçek olduğunu.

Bence bir çok eski mistik kaynağın aynı şeyi söylüyor olmaları sanıldığı gibi "tüm dinlerin kaynağı aynıdır, o yüzden onlarda da doğrular var, bunları almalıyız" anlamına gelmiyor. Kuranda aksi belirtilen, fakat diğer öğretilerde Kurandakinden farklı görüş birliği olan bir konulardaki görüşüm "Tüm hurafeler aynı kaynaktan gelir" görüşüdür.

"Madde illüzyondur" görüşünü "akıl yanılsaması" olarak görüyorum.




"Madde nedir? Nelerden oluşur?"

Bir hayalin nelerden oluştuğu sizi neden ilgilendirsin? Madde bir hayal ise nelerden oluştuğunun ve bir araya gelip neler oluşturduğunun önemi var mı?



Yine de bunları söylediğime bakmayın, sabit fikirli değilim. Çünkü ben Kurana çok hakim bir insan değilim. Bana görüşünüz için Kuran'dan delil gösterin, ben de konuyu üzerine düşünmeye değer bulayım. Ben hep aksi yönde deliller buldum. Evrenin yaratılışı, insanın yaratılışı, kıyamet, sonra insanın FİZİKİ OLARAK tekrar yaratılışı gibi olayları anlatan ayetler benim aksi yönde düşünmemi engelliyor.

Yaratılışın tek şahidi olan Allah herşeyi ortada hiç bir şey yokken (yani hayal edebilecek insan da yokken) 6 günde/evrede yarattım diyor, görelim diye göz veriyor, biz de "acep tüm bunlar hayal mi" diyoruz.

bob
17. March 2010, 05:21 PM
:)
Kardeşim, ben madde ne hayaldir dedim ne de gerçek.
Bu konu Kuran'dan iki ayet asılarak çözüldü sanılacak bir konu değil dedim. :)

Duyularımızla algıladığımız dış dünyanın bir gerçekliğe sahip olduğu ya da zihnin oluşturduğu yanılsamalar mı olduğu konusunda hiçbir zaman emin olamayız. Çünkü, dış dünyaya ilişkin yapılacak deney, gözlem, algı, duyum gibi bilgi edinme yöntemleri ile elde edilen her türlü ham bilginin tümü zihin tarafından yorumlanarak bilgi haline getirilir.Kaldı ki zihnimiz de doğuştan gelen kategorilere sahiptir. Yani, hiçbir bilgi bizim zihnimizden soyut yani gerçeğin ta kendisi değildir.

Bakın, Platon bunu idealar dünyası ile açıklamış.
Husserl, fenomenler ile..

Kaldı ki, bugün nesnel gerçekliğin var olmadığını biliyoruz. Nereden mi biliyoruz? Özel görelilikten..

Bilim filan demişsiniz ya, bilim felsefesinde bilimsel yöntemin bir postülası var yazar. Nedir bu ön kabul:

Dış dünya gerçektir.

Yani, bu bir kabuldür. Yanlışlığını göstermek mümkün olmadığı için.

Madde neden oluşur diye neden sordum?

Çünkü maddenin neden oluştuğuna dair bir teoride son noktaya henüz ulaşamadık. Ama artık neyi biliyoruz: Maddenin eni, boyu, yüksekliği olan küçük parçacıklardan oluşmadığını.. Maddenin nesnel tanımlarla tariflenemeyeceğini..

Ha, bu arada, enerji maddenin dağınık hali filan da değildir. Böyle zırvalara itibar etmeyin. Ama, yine de siz bilirsiniz.

hiiic
4. April 2010, 06:54 PM
Madde hayaldir diyen ve uzun sire tartıştığım arkadaşım vardı. Herşey beyinde oluyormuş, elektrik sinyaliymiş herşey yalanmış.

Tartışmada çok kızdım dayanamadım, Tam sağ kaşıyla gözünün arasına bir yumruk salladım.
Al hayalse acıyıda önle az sonra mormayıda kes şişmeyide engelle. Uzun süredir konuşmuyoruz, en son madde hayalle gerçek arası siye bişeyler dermiş sağda solda. Belki diğer karşılaşmamızda daha fazla hırpalamam gerekecek.

sabaha_dogru
4. April 2010, 06:56 PM
test etme tekniklerine hayranım hiic kardeş....
ama en güzel ispatı yapmışsın...
sevgilerle...

canneylesin
4. April 2010, 07:44 PM
arkadaşlar,

Her konuda olduğu gibi bu madde tartışmasında da ilkemizi hiç unutmayalım. Kim ne söylerse söylesin bu söylediğini mutlaka bilimsel gerçeklere dayandırmasını isteyelim. Afaki söylemler, "ben böyle düşünüyorum" demeler ya da "siz bilmiyorsunuz ama ben biliyorum" demeler bizi bağlamamalı. İlkemiz mutlaka ve mutlaka bilim ve bilimsel gerçeklik olmalı. Hiiiç kardeşime de katılıyorum ben de madde hayaldir diyenlere kafalarını kayaya vurmalarını istiyorum. Eğer hayalse zaten bir acı da hissetmezler. Bilimin peşini bırakmayalım boş hayallere ve söylemlere kapılmayalım. Kim ne söylerse söylesin bilimsel ispatını isteyelim. Bilimin ispat ettiği bir husus karşısında boynumuz kıldan incedir. Rabbimin Sünnetullahı da bilim üzeredir. Sevgi saygı ve muhabbetle.

bob
5. April 2010, 02:31 PM
Sevgili bilim sevdalısı kardeşlerim,
Bana söyler misiniz, kafanızı taşa vurduğunuzda ne neye çarpıyor?

Barış
7. April 2010, 09:29 AM
Bob kardeşim,

Kafamızı taşa vurduğumuzda, kafamız taşa vurur.

Belki bilimsel olmadı ama benim gözlemim bu. :)

bob
7. April 2010, 11:18 AM
Sevgili Barış,
Ya da şöyle sorayım:
Sizin duvarın içinden geçip gitmenizi engelleyen nedir?

Sanırım bu sorulara verilecek cevaplar bu kadar yüzeysel değildir.
Başta da söylediğim gibi, iki ayet yazdım, soruyu cevapladım, gündelik örnek verdim, açıkladım, iki de espri yaptım tarzında işlenecek konular değildir. Ama kızacak birşey de yok. Zaten bizim ve islam dünyasının karakteri bu.

Ali Rıza Borazan
7. April 2010, 04:01 PM
madde hayal değil gerçe*tir.

kuman
14. March 2013, 07:59 PM
madde gerçektir gerçek olmasa idi kütlesi olmazdı. sadece bilim maddenin nasıl kütle kazandığı ile ilgili çözüm bulamıyor nasıl oldu da enerji kütle kazandı ve madde oluştu?
bunu açıklamak için atom altı parçacıklardan yardım alınıyor ancak bu çözüm üretmiyor ve madde nasıl kütle kazandığı halen mechul.

YAni madde gerçektir arkadaşlar burda hayal denilen konu ise; Biz dünyayı duyularımızla algılarız bu duyular sinir sistemi ile (elektriksel olarak) beyne ulaştırılır ve beyin karşımızda ki bu olguyu anlamlandırır.
Soru şu bu adlandırma yanlış olamaz mı? yani beyin bunları yaparken hep elde edilen bilgilerden yapar ya bu bilgiler yanlış ise ? o zaman dünya koskaca bir yalan olacak.
Yani hayal olma ihtimali olan şey madde değil bugüne kadar elde ettiğimiz bilgiler mi acaba ?
Bunlarda son zamanlarda Kuantum ile ortaya çıkmış sicim teorisi ile pekiştirilmiş pareler evrenlerle devam eden bir süreç inşallah allah yardım ederde bir sonuca ulaşırlar.

Aslında bunu Ploton ilk defa söylemiş ve örneklendirmiş.
Ploton ;olarak bu ateşi
Bir mağra düşünün der bu mağrada arkada büyük bir ateş yanar insanlar sadece önlerine bakmaları için prangalanmış ve bu ateşin önünde yarıya kadar bir duvar var. bu duvarın üstünde ise insanlar geçer durur konuşurlar ateşten dolayıda insanların gölgeleri daima ön tarafa bakan insanlara gözükür insanlar bu sesleri duyar ve gölgelerin konuştuğuna inanırlar ısı ve ışık ise arkadan gelen ateştir daima ve yaşam kaynağı olarak bunu görürler yani gerçeklik ile alakası olmayan bir dünyadır vs....
bir gün bir kişi alıp prangalarını sökerler yukarıya mağra dışına çıkartırlar kişi ilk önce göremez güneşten sonra yavaş yavaş güneşi görür sonra insanları görür ve gölgelerin ne olduğunu görür vs..... Açıklar uzuzn uzadıya Ploton.

Sonra derki bu insanı tekrara mağraya indirirsek bu kişi gördüklerini anlatsa diğerlerine herkes ona deli der.
(burda aslında felsefecilerden bahsediyor)

Mağarada yaşayan insan ateşi güneş olarak görür gölgeleri insan olarak bilir ve bildiği herşey yanlıştır. çünkü bilgileri hep bu yöndedir.
Gerçekliği bilen insan ise ne ateşe ne gölgelere bakar ve bunlara itibar eder. çünkü o gerçekliği biliyordur.

Aslında bunu dine de çok rahat uygulayabiliriz.

Elçiler allahın ayetlerini gerçeklerini gören insanlardır nuh,musa isa muhammed vb.
Elçiler gerçekliği gördüklerine göre bu dünya onlara hoş gelmez ve gerçekliğe yani Allaha ulaşmak için uğraşırlar ve maddiyata önem vermezler.
ÇÜNKÜ HEPSİ HİKAYEDİR SADECE

merdem
14. March 2013, 08:34 PM
Madde gercektir. Hayal falan gördügümüz yok, orasi besbelli.

Ama, evet, ama maddeyi gercek haliyle görebiliyormuyuz? Yoksa yalnizca süslü halleriyle mi görüyoruz? Bazi maddeleri görmemezlikten gelmemiz bizler icin daha hayirli olamazmi?

Erenler ne sekilde görüyorlar dünyayi? Manevi gözle görmek diye bir sey varmi?

Yoksa her madde gercek halleriyle görünüyorlar da, bazi güzelliklerin cazibelerine kapilmamak icin nefsimizle mücadelemiz mi öneriliyor?





Dünya hayatı

10/24- Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hali gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.

13/26- Allah rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. Onlar ise dünya hayatı ile sevinmektedirler. Halbuki dünya hayatı, ahiretin yanında çok az bir yararlanmadan ibarettir.

18/45- Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık sonunda rüzgarın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir.

18/7- İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zinet yaptık.

18/8- Biz, elbette (zamanı gelince) yeryüzündeki her şeyi bir kuru toprak haline getireceğiz.

29/64- Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!

3/185- Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.

4/77- Daha önce kendilerine, “(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.”


40/39- “Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak (geçici) bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedi olarak kalınacak yerdir.”

47/36- Şüphesiz dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer inanır ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükafatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.

57/20- Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.

6/32- Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?

kuman
14. March 2013, 09:37 PM
merdem gerçeklikten kastın ne?
biz algılarımızla olguları anlamlandırdığımız için evet biz maddenin gerçek halini görüyoruz. Göremediğimiz hali bizim için gerçek değildir :) .
Ama şu da var göremediğimiz bir çok gerçeklik var.

İnsan oğlunun en büyük sorunu şu aslında algılayamadığı şeylerin gerçeklikle olan alakasını bir türlü kabul edemiyor

senin sorduğun şeyler allahın takdiri ve buna iyi mi kötü mü diye cevaplamak imkansız ben hayatım boyunca hiç kızılötesi ışık yayan bir madde görmedim göremem de yani yorum da yapamam.
belki iyi belki kötü.

Erenler dünyayı nasıl görüyor? güzel soru bilmem ben eremedim. :)
Ama bizim gördüğümüzden farksız değildir yeşili yeşil siyahı siyah armutu armut gibi gördükleri Zannediyorum :)
Manevi göz ? oda güzel soru ama cevabı çok basit ;
Bir şeyi Allah ın istediği gibi görmektir herhalde

Ama anladığım bir şey var Evren harika bir şey o kadar çok gizem (bize göre şu an) varki o kadar çok bilinmezlik varki.

Hayal dünyasında yaşıyoruz işte Uyanınca gerçekliği yani aslı değişmeyecek olan dünyayı göreceğiz.

merdem
14. March 2013, 10:03 PM
Bana göre: hayattayim bu bir gercek, evlendim 3 cocuk sahibi oldum ve cocuklarimla cok güzel anilarim oldu bu bir gercek (hatiralar zihnimde kazinmis olarak devam ediyorlar sanki daha dün imis gibi). Öldükten sonra Rabbimizin bizleri tekrar diriltecegi (imanim bana bunun gercek oldugunu söylüyor) ve Rabbim bunu Ayetleriyle bildiriyor.

Dogumumdan ölümüme kadar 5 duyumumla ve kalbimin yoluyla yasadigim her sey gercektir. Allah ile yalniz benim aramda olan gercekler de var, belki de kimsenin bilmedigi. Ama hepsi gercektir, yoksa Rabbimiz neden hesap sorsun gercek olmayan seylerden.

***


Biraz da asirma yaptim:p aralarindan sec secebilgini.




gerçek :

Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki.
Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat.
Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici.
Temel, başlıca, asıl
Örnek: Bir kişinin ahlaklı olması için, o benim dediğim gerçek ahlaka erişebilmesi için bir iç âlemi olmalıdır. N. Ataç
Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan.
Yapay olmayan.
Doğruluk
Örnek: Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa, duygu payı da ondan az değildir. B. Felek
Gerçeklik, realite
Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak, var olan.
Bilinçten bağımsız olarak var olan.
1. bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakikî. 2. aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici. 3.temel, başlıca, asıl. 4.doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan. 5.isim gerçek olma durumu, gerçeklik, realite. 6. isim yalan olmayan, doğru olan şey. 7. felsefe düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan. 8. yapay olmayan.
Doğru, dürüst.
Temel, başlıca, asıl doğayı yansıtan.

***

durum:

Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon
Örnek: Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı. R. N. Güntekin
Duruş biçimi, konum.
Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.
İsim soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl.
Bkz. hal.
Bir ayaktopu kümesinde takımların aldıkları sonuçlara göre kazandıkları değerler. Uluslararası kurallara göre kazanan takım iki, yenişemeyen takımlar birer değer alırlar. Yenik takımlar ise değer alamazlar.

***

nesne :


Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi, maddesi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
Örnek: Ağzımıza koyduğumuz şey değil, tadını tuzunu bildiğimiz nesne değil. S. M. Alus
Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç.
Öznenin dışında kalan her konu, obje
Örnek: Her nesne ve olaya alaycı bir gözle bakmak ilkesinden yola çıkar bu görüş. S. Birsel
(Derleme., belirtilinesne, -i'li tümleç, -i'linesne) Geçişli eylemi tümleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç: Ali bir kitap almış; Öğrenci para bulmuş, sahibine vermiş; Öğretmen ders anlatıyor; Meseleyi çözmeden gitmeyin; Çocuklar annelerinin evde bulunmayışını fırsat bilirler; Ali evi sattı, bahçeyi bıraktı; Bazı insanlar okumayı sever, yazmayı sevmez; Kar bütün limanı sarmıştı vb.
İnsanın dışında kalan, görülebilen, dokunulabilen, bir ağırlığı ve kütlesi olan her türlü özdeksel varlık.
(Lat. objectum = karşıda bulunan, karşıya konan) : 1- (Genellikle) Karşımızda bulunan şey. 2- Öznenin bağlılaşık kavramı olarak, özne ediminin, bilincin kendisine yöneldiği şey: a. Kendisine yönelinen, düşünülen, tasarlanannesne, kendisine yönelen bir edim olmadan var olmayan şey; bilinçte, düşünmenesnesi (konu) olarak düşünme olayının karşısında bulunan şey; düşüncel (ideal)nesne. b. Özne ediminden, bilinçten, bağımsız olan gerçek (real)nesne; gerçeklik olarak, dışdünyanın bir parçası olarak bilincin karşısında duran şey.
Şey, herhangi bir şey.

kuman
15. March 2013, 12:37 AM
şöyle demişsin;
Biraz aşırma yaptım gerçek-durum-nesne

gerçek :

Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki.
Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat.

durum:

Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon

nesne :


Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi, maddesi olan her türlü cansız varlık, şey, obje

Senin gerçek dediğin herşeyi değiştirebilirim (bu kuvvet bende yok tabiki). Nesne senin belli bir anda belli şartlar altında olan gerçekliğin ama ben konum ve hızı etkileyerek senin daha önce nesne dediğin bazı değerler verdiğin şeylerin hepsini değiştirebilirim
einstein amca bunu söyledi.

Yani gerçek aslında izafidir.
Allah bunu söylemiyor mu bize?

ne güzel diyon anılarım hala canlı DAHA DÜN gibi dün değil di o 10 sene önceydiyani 9 yıl 364 gün geçti. böylece zamanın sadece fizik olarak değil duydu olarakta izafi olduğunu söyledin.

Bu dünya izafidir bu şartlarda böyle ama şartlar değiştiğinde gerçek diye adlandırdığın her şey gerçek olmayacak.

merdem
15. March 2013, 12:56 AM
Asrimizda henüz sadece yeryüzünde yasamamiz mümkün oldugundan dolayi uzaydaki karsilastirmalar beni pek ilgilendirmiyor. Ben su an yeryüzündeki hayattan sorumluyum ve yeryüzündeki sartlara uymam gerekir.:p