PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : KURANA GÖRE TAPMAK (a-b-d)


pramid
4. May 2012, 01:13 PM
Günümüz dini muhayyilesinde a-b-d (عبد) kelimesi, tapınmak, ibadet etmek olarak bilinmektedir. Bu olgu Kuran’a göre yanlıştır. Bahsettiğimiz a-b-d kelimesi; Allah, Şeytan, Tağut ve Allah dışında davet edilenler ibareleri ile ayetlerde kullanılmaktadır. Bu ifadelerin Kuran içinde kullanıldığı ayetler aşağıda verilmiştir.


Bizler, Şeytana kul oldum veya tağut’a ibadet ediyorum diyen --birkaç istisna dışında-- kimse bulamayız. Kuran, çoğunluğun yanlış yolda olduğunu, iman edenlerin azınlıkta, şirk koşmadan iman edenlerin ise çok az olduğunu ifade etmektedir.(bkn:Yusuf Suresi 103-106)


Bizler Ya Muhammed nebiye inzal edilen Kuran’a göre Allah’ın emir ve yasaklarına uyarız; ya da Kuranda dışlanmış olarak ifade edilen Şeytanın yaldızlı sözlerine veya haddi aşmış olarak ifade edilen Tağut’a uyarız.


De ki: "Ben, Rabbimden bana apaçık beyan olunan ayetler (beyyine) gelince, sizin Allah'tan başka davet ettiklerinize(d-a-v) uymaktan (أَعْبُدَ) nehyolundum ve alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum." Mü’min / 66


* Halis dine, --ne son nebiye ne de başkasına değil-- Muhammed nebiye inzal edilen kitaba göre, Din sadece ALLAH’a has kılınarak uyulmalı(عبد)…( bkn: Zümer / 2, Zümer / 11)


* Kimse şeytana tapıyorum demez. Şeytana telkinlerine uyulur. Ya kitaba göre dini has kılarak Allah’a uyarsın; ya da uydurulan şeytan işi Yaldızlı sözlere. (bkn: Meryem / 44: لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ)


* Kimse Tağut’a da tapıyorum demez. Kuran dışı uygulamalara uymak olarak ifade edilen ve haddi aşmak manasına gelen Tağut’a uymak denir. (Mâide / 60: وعبد الطاغوت)


* Atalarının uydukları şeylere uymamak , Tek Allah’a uymak ( bkn: A’râf / 70)


* Allah’dan başkasına uymamak(عبد), Heveslerimize tabi olmamak(تبع) (bkn: En’âm / 56)


* Allah’ın inzal ettiğinin dışında uyulan her şeye şirk denir. Bizler Muhammed nebiye inzal edilene iman edip sevinmeliyiz.( bkn: Ra’d / 36 : أن أعبد الله ولا أشرك به)


Arapçada ESNAM demek iki elle oluşturulan şeyler demektir. Klasik anlayış taşdan yapılan put olarak anlasalarda Kurana göre bu yanlıştır. Kitap dışı iki eller ile oluşturulan kitaplarda “enam” grubuna girmektedir. (bkn: İbrahim / 35:أن نعبد الأصنام)


Dedi ki, "Yonttuğunuz (نْحِتُ ) şeylere mi uyuyorsunuz?". (bkn: Sâffât / 95; أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ )


N-h-t kelimesi tıpkı dağlarda eller ile oluşturulan şeyler demektir. Kimse evine tapmaz. İki elleri ile oluşturduklarına önem verir.( bkn: A’râf 74 , Hicr 82, Şu’arâ 149 )


* Elleri ile kitap yazanlar (bkn: En’âm / 91 ve Bakara / 79;الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ)
* Kendi elleriyle önceden yaptıkları işler(bkn: Bakara 95; بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ )


* Bu, dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır. (Âl-i İmrân 182: قَدَّمَتْ أَيْدِيكُمْ )


* Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! (Kehf / 57; مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ)


* Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Şûrâ / 30 ve Şûrâ / 48: فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ)


Ayrıca bakınız: (عبد) kelimesi için ayetlere bakınız; Yâsîn / 22, Hac / 11, Meryem / 30,

galipyetkin
5. May 2012, 09:11 AM
Bu konuda Sayın R.İ.Eliaçık'ın bir yazısından (Din ve İbadet Anlayışımız) bir bölüm aktarmak istiyorum.

Buyrun:

''İBADET: Sözlükte “abd” kökünden Arapçanın tarihsel kök ve komşu dilleri Aramice, Akkadça, İbranîce, Süryanîce, Habeşçe gibi Sami dillerinin hepsinde “yapmak, meydana getirmek, ortaya çıkarmak, çalışmak, üretmek” demektir.

BEDAET de kökün harfleri değişmeden “bda”ya dönüşümü ile “yaratmak, yapmak, meydana getirmek, icat etmek, bir şeyi ilk olarak ortaya çıkarmak” anlamındadır. Son harfin “hemzelif”e dönüşmesi ile “bde” de ise yine mana pek bozulmayarak bir şeyi “başlatmak, ortaya çıkarmak, icat etmek” manası kazanır.

Şu halde Allah ile insanın aktüel ve dinamik ilişkisinde ortaya çıkardığı, meydana getirdiği, yaptığı, yarattığı, icat ettiği, ürettiği her tür iş ve oluş bu kapsama giriyor.

Yapılan/üretilen iş ve oluşun faili Allah ise buna bedaet, ibda, mubdi’, faili insan ise buna da ibadet, ubudiyet, taabbud deniyor. Her ikisinde de ortak anlamın yapmak, ortaya çıkarmak, üretmek, meydana getirmek olduğunu görüyoruz…''


Gerek Sayın Pramid'in ve gerek Eliaçık'ın aydınlatıcı yazıları da göz önünde bulundurularak, ''EL MUSTAĞNİ'' ''hiçbir şeye ihtiyacı olmayan'' ve herşeyin (insanın kendi isteminin-iradesinin- sonucunun da) yaratıcısı ''O'' olduğuna göre ''Allah'a ibadet etme'' düşünce, ifade ve fiilini nasıl, yani hangi gerekçeye dayandırarak açıklamalıyız?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

pramid
7. May 2012, 10:48 AM
Ya ALLAH'a abid oluruz yada şeytan veya tağuta... Hiç kimse "şeytana kulluk ediyorum " diymeyeceğine göre bu ibadet kavramı tahrife uğrayan kavramlardandır derim.

Bu amaçla ibadet; uymak demektir. Ya Allaha uyarız yada insanların iki elleri ile yaptıklarına.

Bizim salat, zekat vb ibedet dediklerimiz kendimiz içindir. Toplumun sağlıklı olması, bireyin sağlıklı olması içindir. Toplum bozuk ise, nebi çocuğu olsan bile bozulursun. Nuh öyle demiyor mu; topunu helak etmezsen sağlıksız nesil yetiştirirler.

Tapınma kültürü putperest bir eğilimdir ve Allahın tapınılmaya ihtiyacı yoktur.

ates demir
5. June 2012, 06:37 PM
Vechini Allah a dönen ve O nun sözlerini dinleyendir müslim.
Kafir ise vechini iblise döner ve onun sözlerini dinler. Kafirin örttüğü şey vahiydir.
Müslimin kulluğu/ibadeti onu dinledigi ve ona uydugu icin Allaha, kafirinki iblisedir.
Salat vahiyle surekli kurulan bağdır. Salat vahyin sesini dinlemektir. Salatı ikame bu durumu sürdürmektir.
Putları dışarıda arayanlara söylüyorum. En büyük put içinizde olmasın sakın. Size sürekli ben bilincinden seslenen elbiseniz putunuz olmasın. Yaradanın sözü dururken benlik bilincinizin/elbisenizin sözüne uymaktan daha büyük bir şirk var mıdır?
Her konuşulan dilde, her coğrafya ve her zaman kuşağında din tekdi, hala tektir. Allah ın indinde din İslamdır. Allah adil olup hiçkimseye bir dili bilmiyor/anlamıyor/konuşamıyor diye zulmedecek ve cahimine koyacak değildir.

ates demir
10. July 2012, 01:22 AM
Aslinda sah(getirici) damarinizdan daha yakinken Allah, niye O nu icinizde degilde disinizda ararsiniz?
Allah a ibadet etmek mi istiyorsunuz? Duseni kaldirin, toprak döşenene verin, yetime, miskine el uzatin. Hayir bunlar nefse agir gelir. Nefsi öldürmeden bir çıkış mı var sandınız? İster binlerce rekat namaz, ister binlerce kez Mekke, ister bin ay oruç. Allah ın istediği bu mu yani?
Vicdansiz olanlari bekleyen son, vicdanli olana kadar ateştir.

ates demir
10. July 2012, 01:38 AM
Rabbin vahyine uyuyorsan eger; ok atan elde seninki degil, yazan elde.
Rab icin herkes esittir. O adildir, ayrim yapmaz. Vechini O na donene vechini bahşeder.
Allah adildir. O ayrim yapmaz. Uzattığı vicdan denen ipine sımsıkı sarılanı vechine ulaştırır. Hala ben İslamım demekle İslam olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Sözle İslam olunsaydı bela ile iş bitmişti. Ne arza ne semaya ne cahime ne de cennete gerek kalmazdı. Hayır, İslam barıştır. İslam Rabbe teslimiyettir.

ates demir
10. July 2012, 01:44 AM
Allah ın indinde din İslamdır. Bu evrensel bir kaidedir. Bunun dısındaki hiçbir din kabul görmeyecek. İslam yaşantınızın her anındadır. Her an Rabbin huzurunda olduğunuz bilinciyle hareket edin.

galipyetkin
10. July 2012, 09:22 AM
Sayın ateş demir.

Gel şunu ''şah damarından daha yakın'' deyiverelim. Ne dersin?

Saygılarımla
Galip Yetkin.

ates demir
10. July 2012, 08:56 PM
Demeyelim sayin Yetkin.
Neden demeyelim sorusuna yanitim Kurandir. Yusufu bulan sucular neyse damarinda niteligi o.
Sevgiyle

hiiic
11. July 2012, 12:14 PM
Allah hem dısarda hem iceridedir.
Dileyen dilediği yerde arasın, Allah nereden isterse oradan buldurur.
Yeter ki niyetimiz doğru olsun.

Niyetimiz doğru güzel olursa: ALlah yanlış yaptıklarımızı bile düzeltir güzelleştirir. HAtalrımızı iyiliklere güzelliklere cevirir ve bize ummadığımız yerden de iyilikler gönderir.

Eğer biz içimizdekini değiştirirsek, Allah da çevremizi değiştirir. İşlerimizi bereketsizleştirir v.s.
Bu nedenle "içimizde" arayacağımız şey rab felan değil, iyi niyet olmalı. Güzel düşünceler olumlu yapıcı fikirler olmalı. Dış çevre ve dünyanın mülkü rabbin elinde oyuncak, dilediği gibi evirir çevirir, dilediği şekle sokar... Rab istemedikçe kimse onu bulamayacağı için, ona ulaşan yolu da ondan istemek lazım gerek:

Rab kendisine ulaştıran en doğru sapa sağlam yola ayaklarımızı koyduktan sonra bir daha o yoldan çıkarmasın, zaten biz içimizdekileri değiştirmedikten sonra da çıkarmayacaktır...

galipyetkin
11. July 2012, 01:25 PM
Sayın hiiic.

Konu ibadet. Yani yaratıcı, üretici güç olabilme.

Eğer ''Allah''ı, Olimpos'taki Zeus gibi, yedi kat gökyüzünün en tepesine ''Arş''a oturtursanız, Peygamber'i Burak adlı bir ata bindirir, huzura gönderir, siz de otomatiğe bağlar günde bir kaç kere kendinizi huzura yükseltirsiniz. Sonra da ''Promethius'' gibi, yaratıcı gücünüz gelişmez; gider tanrılar huzurundan ateşi çalarsınız. Ya da o kadar uzaktaki uzaktakine ulaşmak imkânsız olduğundan araya melekleri koyar, siz de ''kendi gereğinizi'' paşa paşa yaparsınız.

Maksat Allah'a ulaşmak, Allah'ın varlığını kanıtlamak değil. Allah peygamberine ''onları bana bırak'' demesine rağmen 1400 senedir adamlar kanıtlamaya uğraşıyor, kendi yarattıkları ''ateist'' dedikleriyla şavaş yapıyorlar. İbadetten maksat Allah'a ulaşmak değil!... Melekuta bak zaten ulaşırsın. Çöldeki deveye bakan ''bedevi'' de onu görür, kestikten sonra tekrar uzayan tırnağını tekrar kesen de; ama ''O'' orada, sen burada birbirinize bakarsınız.

''Şah damarı'' misali ise O'nu içselleştirmek; ''Mushaf''ı ''zikir'' haline getirebilmektir. Halife sıfatını yakalayabilmektir. İbadet eylemdir, icattır, Allah-insan etkileşiminden doğan dinamik ilişkilerdir.

Yukarıda şöyle demiştim:
''Gerek Sayın Pramid'in ve gerek Eliaçık'ın aydınlatıcı yazıları da göz önünde bulundurularak, ''EL MUSTAĞNİ'' ''hiçbir şeye ihtiyacı olmayan'' ve herşeyin (insanın kendi isteminin-iradesinin- sonucunun da) yaratıcısı ''O'' olduğuna göre ''Allah'a ibadet etme'' düşünce, ifade ve fiilini nasıl, yani hangi gerekçeye dayandırarak açıklamalıyız?

Evet....?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

ates demir
11. July 2012, 02:19 PM
Sayin hiic Rab kavramini cok iyi bildiginize eminim. Tecahul u arifane olarak goruyorum.
Yine de Rab, size yol gosteren sizi egitendir. Murebbiye sozcugu bile buradan turemistir. Benim okuldaki murebbiyemin ismi Eminedir. Sevgili hocam ne guzel seyler ogretmis bana.
Rabbi icerde aramak iste Musanin yaptigi 2 denizin cem oldugu yere gezi de boyle bir gezidir. Bu miractir ve burak adli ata ihtiyac yoktur. İhtiyaciniz olan sey damarlarinizdaki asil kanda mevcuttur. Aslinda ihtiyaciniz olan sey ATEŞ tir.
Dogru ile yanlis
Rab ile iblis tir. Bu icimizdeki bir savastir. Bu savasta sorulmasi gereken asil soru su? Tamam iki deniz var biri Rab biri iblis. Peki o zaman biz kimiz?
Burada betimleme sanati devreye girer. Cunku alenen soylenecek olanlar hazir olmayan insanlar icin zehirdir.
Allah murekkebse eger insan kelimedir. Kelime Allah degildir. Ama Ondan ayri da degildir. Bu bir kelimenin sonsuz bir daire icinde olmasi gibi betimlenebilir. 7 milyar kelime sonsuz bir dairenin icinde.
Allah ihtiyacsizdir. İhtiyaci olan Allah degil ama kelimeleridir. İyi bir kelime (-ki maalesef buranin anlasilmamasi icin burayi soz olarak cevirirler; ibrahim 24-25) muhtac olan kelimelere muhtac oldugu seyi veren ihtiyacini giderendir. İbadet Kelimeye olsa gibi gozuksede soyledigim sonsuz daire icindeki kelimeler benzetmesinden dolayi aslinda Allah a dir. Ayni mantik ok atan el benzetmesinde de gecerlidir. Selam ile
Not olarak birsey paylasmak istiyorum. Her yerde adim ates demirdir. Sag elimle yazdigimi sol elimle alkislamam. O yuzden sanal alemde sanal olarak ayni anda birden fazla kisi gibi davranmak ALDATMAKTİR. Bunu asla yapmam. Yapanlarida sevmem. Benim bazi yerlerden kopma sebebim budur.
Selam ile

ates demir
11. July 2012, 11:44 PM
Nota ek; sebep ne olursa olsun onemli olan GÜVEN dir. Nebinin ismi bu yuzden Muhammed ul EMİN.
Sevgiyle