PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Nisa suresi 78-79. ayetlerin, bizlerin dikkatimizi çektiği konuları.


halukgta
27. February 2012, 12:28 PM
Bir kardeşimiz sorduğu bir soruda, Nisa suresi 78 ve 79. ayetlerin, birbirinin tam zıttını söylüyor dedikten sonra, ayette önce iyilik de kötülük de Allah'tandır diye geçiyor, sonra kötülük nefsinden, iyilik Allah'tan diyor ve bu ayetlerin kafasını karıştırdığından bahsediyor.
Arkadaşımız bir örnek vermiş. Yolda saldırıya uğrayan bir adamın hiç günahı yokken, kendi ettiğini bulmuş olması anlamsız geliyor.

Gelin önce ayetleri yazalım ve daha sonra birlikte Kur’an bütünlüğünde, ayetler üzerinde düşünelim. Allah bu iki ayette bizlere, acaba neler anlatmak istiyor ve dikkatimizi çekiyor.


Nisa 78: Her nerede olursanız (olun), ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: 'Bu, Allah'tandır' derler; onlara bir kötülük dokunsa: 'Bu sendendir' derler. De ki: 'Tümü Allah'tandır.' Fakat ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamaya çalışmıyorlar?

79. Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahit olarak Allah yeter.


İki ayette de dikkat ederseniz, verilen bir örnek var. Burada insanların başlarına gelen güzel şeyler, Allah ile bağlantı kuruluyor ve Allah a nispet ediliyor. Kötü bir şey başlarına geldiğinde ise, bu kötülüğün kendisine düşman, sevmedikleri kişilerin üzerine atılarak, bu senin yüzünden başımıza gelmiştir deniyor. Dikkat ediniz burada, iki kişinin herhangi bir kavgası yok. Kavganın sonucunda meydana gelen, bir kötülük söz konusu değil. Kişilerin kendi başlarına gelen musibetlere, nefislerini tatmin için kanıt, delil arama çabasını görüyoruz.

Örneğin Müslümanlığı kabul etmek istemeyenler, peygamberimize karşı olanlar, başlarına gelen her üzücü olayı peygamberimizin üzerine atıp, tüm bunlar senin yüzünden başımıza geldi demişlerdir. Hâlbuki başlarına gelen tüm musibetler, nefislerinin onları yanıltması ile yaptıklarının karşılığında, Allah tan onlara gelmişti. İşte bunu kabul etmek istemeyenlere, bu ayetler uyarıdır.

Elbette bugün bizler bu ayetlerden çok şeyler öğrenmeliyiz ve ders almalıyız. Çünkü aynı hataları bizlerde günümüzde, farkında olmadan o kadar çok yapıyoruz ki. Başımıza gelem onca musibetleri, Allahtan bilmeyip, kendimizce kanıtlar, deliller üretmemiz düşündürücüdür. İslam âleminin günümüzdeki acıklı halini düşündüğünüzde, sanırım ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Dikkat ederseniz ayetin sonunda Allah, fakat ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamaya çalışmıyorlar diyerek, ayetler üzerinde, Kur’an bütünlüğünde düşünmedikleri uyarısını yapıyor. Tıpkı bugün, günümüzde olduğu gibi.


Devamındaki ayette ise Allah, bu konuya açıklık getiriyor ve başınıza gelen her şey benim kontrolümde gelişiyor, fakat benden gelen iyilik sizlere ödüldür. Musibetler, cezalar gelmiş ise, sizlerin kendi nefsinizden, yaptıklarınızın sonucu yanlışların karşılığıdır, diyerek izah ediyor.


Çünkü Allah bu ayetlerde bizlerin dikkatini çekerek, yaptıklarınızı takip ediyorum ve gereken mükâfatı da, cezayı da ben veriyorum, yani tek hâkim, hükmeden, karar veren benim, anlayışını izah etmeye çalışıyor bizlere.


Hatırlayınız Allah Kur’an da, biz sizleri iyiliklerle, zorluklarla, acılarla imtihan ederiz diyordu. Acaba Allah ın yaptığı imtihan hangi ölçülerde ve bizlerin yaptığı hangi olayların neticesinde oluşuyor? İşte tüm bunlar bilemediğimiz, detay verilmeyen, kendi nefsimizde de, çok fazla değerlendirme imkânımız olmayan konulardır.

Arkadaşımızın verdiği örnekte;

(yolda saldırıya uğrayan bir adamın hiç günahı yokken, kendi ettiğini bulmuş olması anlamsız geliyor.)

Verilen örnek, bizlerin yaşamında ki imtihanlarımızdır. Bu konuyla bahsedilen ayetlerin ilgisi yoktur. Ayette anlatılmak istenen iyiliğin, güzelliğin Allah a nispet edilip cezayı, başımıza gelen musibetleri, başka kişilerin üzerine atılmaya çalışılması yanlışlığının izahıdır.


Bazı olaylar vardır, sebep sonuç ilişkisini bizler kuramadığımızdan, doğru yargıda bulunamayız. Öyle üzücü olaylarla karşılaşmışızdır ki, daha sonra o olayın olduğuna sevindiğimiz bile olur. Bizlerin değer yargısı sınırlıdır. Geleceği bilemediğimiz, göremediğimiz için, çok yanlış değerlendirmeler yapabiliriz.


Allah bir ayetinde; Bazı şeyler vardır sizlere hayır gibi görünür, ama sizler için şerdir der. Yine sizlere şer gibi görünen olaylar, bakarsınız sizler için hayır getirir, bunu bilemezsiniz diye bizleri uyarır. İşte tüm bunların ışığında, bir bütün olarak bunları değerlendirmeliyiz.


Allah tan bizlere hayır ya da şer gelmiş ise, bizlerin yaptıkları sonucunda bizlere ulaşan hükümlerdir. Örnek verelim yaşamımızdan. Kanun koyucu yani Anayasa, toplumda yaşayan her ferdin eşit haklara sahip olduğunu söyler ve yapılan her suçun kararını ben veririm der. Yani işlenen her suçun hükmünü, mahkemede yargılayıp hâkimler verir. Ama neye göre verir, işte burası önemli. Yaptıklarımıza göre elbette.


İşte bizleri Yaratan Rabbimizde, aynen böyle söylüyor. Aranızda yaptığınız her şeyin hükmünü ben veririm diyor. Yalnız güzeli, iyiliği benden bilip, şerri, musibetleri başkasından bilmeyin diyerek, GERÇEK HÂKİMİN BİZZAT KENDİSİ OLDUĞUNU ANLATIYOR AYETLERİNDE BİZLERE.


Sonuç olarak Allah, güzel şeyler yapana mükâfat veririm, ödüllendiririm, kendi nefsine hâkim olamayan, gönderdiğim rehberden uzak yaşayıp suç işleyip kötülükler yapanda, kendi yaptıklarının cezasını görür diyerek, herkesin kendi yaptıklarından, hem bu Dünyada hem de mahşerde, karşılığını göreceğini, hesap vereceğini anlatır bizlere.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

pramid
27. February 2012, 12:33 PM
bir deniz düşünün.

içinde kötülükte barınıyor, iyilikte...

denizi kim yarattı ?

deniz kimin?

denizin içindeki mülk kimin ?

iyisi ile kötüsü ile Allahın değil midir?

hiiic
27. February 2012, 04:29 PM
Çok sevdiğim bir söz var; "Hayatı ciddiye almayan sonundaki şakaya çok dikkat etsin"..

ALlahın yarattığı sistemde, timsahlar nehri geçmeye çalışan yavru zebraları yakalıyor, aslanlar yavru geyikleri parçalıyor ve kartallar, sevimli minik tavşanların bembeyaz pamuk kürkünü kana boyuyorlar....

Sistem bu...

Diktatörlerin mükemmelliyetçiliği onların despot, korku dolu, itici, soğuk birer ülke kurmasına sebep oldu, Allah ise hemen her ayetinde mükemmel olduğunu üstüne basa basa söylüyor...

ve diktatörlerin şakası olmaz. şakadan anlasalar bile kurdukları sistemlerin kuruluş amacından sapmasını sağlayacak fikir ve davranışları en ağır şekilde cezalandırır ki bu ister kendi evladı olsun ister kendi elçisi.

İşte burda vermek istediğim mesajı pek fazla anlayan yok... Hala bir affedicilik bir merhametcilik beklentisi üzerine yaşıyor insanlar ama ciddiye alınmayan bu kainatın sonundaki şakaya dikkat etmek gerekiyor... Durum anlatılan kadar toz pembe değil, o cehennem ayetlerinde okuduklarım gerçekse (ki hiç şüphem yok) insanoğlunu bekleyen asıl tehlike hücrelerin ölümsüzlüğü üzerine kalacakları sonsuz sıcak yerküre olur...

o zamandan önce, gerçek diktatörden özür dileyip onun tavsiyesine göre yaşamak gerek. Belki öfkesini çekmeyiz...

***
Belki konuyla da alakasız görenler olabilir ama okurken aklıma geldi... İşte bir insanın yaptığı yapabileceği bir zorbalık örneği paylaşacağım. Ahirette kendisini neyin beklediğinden en ufak bir fikri bile olmayan bu kara cahilin itiraflarını okudktan sonra cehennemin ne olacağına karşı bakışım daha da derinleşti. Allah tüm yüreği temiz ve fiili zararsız insanları kourusun...



Hocalı soykırımına bizzat katılan ve hala interpol tarafından aranan ZORİ BALAYAN 1996 yılında çıkardığı RUHUMUZUN CANLANMASI adlı kitabın da şunları yazıyor,

Biz Hacatur’la ele geçirdiğimiz bir eve girdiğimizde, askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğu çok ses çıkarmasın diye Hacatur çocuğun annesinin kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Daha sonra ben ensesinden ve karnından derisini soydum, sonra saat tuttum ve yedi dakika sonra Türk çocuğu kan kaybından hayatını kaybetti. Ruhum halkımın öcünü aldığı için guruluydu. Hacatur daha sonra çocuğun cesedini parçalara ayırdı ve köpeklere attı. Akşama kadar aynı şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık. Biz Hocalıyı 30 bin kişilik çirkeften temizlemeyi başardık. Daha sonra kiliseye giderek dua ettik.

***

Okurken insanın kanını donduruyor... Bu küçük çocuk bunu hak edecek ne yapmıştı? Suçu-Günahı neydi? yada bu kadar acı bir sonu hak etmişmiydi, orada yaşadığı o dakikalar karşısında şımarık bir ABD çocuğunun tattığı dünyalık zevkler haksızlık adaletsizlik değilmiydi?
Ahirette cehennemin etrfında diz üstü çökeltilip sıraya dizildiğimizde bu soruların cevabının bile önemsiz olacağından hiç şüphem yok... Mahşer günü gelene kadar kimse despot diktatör gördüm demesin... zebanileri görene kadar kimse acımasızlık gördüm demesin!...

pramid
27. February 2012, 04:56 PM
hayatı ciddiye almayan sonundaki şakaya çok dikkat etsin"

bende sevdim ve aklıma cem yılmaz geldi. Son şaka

pramid
27. February 2012, 05:00 PM
Biz Hacatur’la ele geçirdiğimiz bir eve girdiğimizde, askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğu çok ses çıkarmasın diye Hacatur çocuğun annesinin kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Daha sonra ben ensesinden ve karnından derisini soydum, sonra saat tuttum ve yedi dakika sonra Türk çocuğu kan kaybından hayatını kaybetti. Ruhum halkımın öcünü aldığı için guruluydu. Hacatur daha sonra çocuğun cesedini parçalara ayırdı ve köpeklere attı. Akşama kadar aynı şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık. Biz Hocalıyı 30 bin kişilik çirkeften temizlemeyi başardık. Daha sonra kiliseye giderek dua ettik.

DİNİN AFYON YÜZÜ...

din nedir ?

bunu "zamanın ruhu" diye türkçe tercümeli ateistlerin bir belgeselinde anladım.

din bağlanılan bir olgu.

Ama neye bağlandığın önemli

hiiic
28. February 2012, 12:48 AM
Atatürkün de sevdiğim bir lafı var; "Bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum" ve buna yakın pek çok söz. Haytın gerçeklerinin dini algılardan ve tercümelerden anlayışlardan daha öte olduğunu üszerine basa basa söyleyen bu mubarek insan.

Allah din indirmedi aslında, dinleri kaldırdı. Batıl saçma bütün uydurma ve hurafeleri temizledi. Bütün dinleri indirirken de amaç buydu zaten; Yoldan çıkmış (sapıtmış, din uydurmuş) toplulukları (kavimleri) batıl inançlardan temizlemek ve Hayatın gerçekleriyle tanıştırmak.

ALlah pek çok ayetinde "görmez misiniz, akletmez misiniz, bilmez misiniz" gibi kelimelerle hayatın gerçeklerinin anlaşılması ve akledilmesi konusunda dikkat çeker. Allah dinleri kaldırır yerine hayatın gerçeklerini bildirir.

Kuranda verilenler hayatın birerbir gerçekleridir. Belki ahiret,cennet , cenehhem v.s. varlığı deneylenemez, gözlemlenemez ama inanıyorum ki etrafta dönen olayları şöyle bir akıl süzgecinden geçiren herhangi birisi, bu kaya parçası üzerinde bu kadar programlanmış içgülüdü hayvanlar arasında akılla ve yaratıcılık yeteneğiyle donatılmış tek canlı türünün boşu boşuna yaratılmadığını anlar.

din bağlanılan bir olgu.

Ama neye bağlandığın önemli

işte bazen, bütün baplanılan olguların denizin dibini boylamasını istiyorum. Hayatımıza yön vermesi gereken şeyler bağlanılan olgulardan çıkarılan ve kısır tartışmalara yol açan anlayış çeşitleri değil, hayatın gerçekleri olmalı.
İnsanlar hakkında kesin bilgi olmayan hatta deneyleyemediği şeylerin peşinden koşuyorlar. Kuran ve din hakkındaki yanlış algılamaları, ayetlere yanlış ve saçma manalar vermeleri, bilmeden tahrif edilmiş konularda körü körüne bağlanmaları onları sorumluluktan kurtarmaz. Hayatın gerçeklerini akletmeyenler en kötü canlı türüdür, kanun gereği bütün rezillikler ve iticilik onların üzerine yağmıştır. İşin kötü tarafı bunlar kendilerini doğru bir yol bir hakikat üzerine sanıyorlar ve boş batıl değersiz amellerinde ısrar ediyorlar.