PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Batıl Lohusa inancı ve asıl kaynağı.


halukgta
19. January 2012, 11:57 AM
İslam toplumuna Yahudiler ve Hıristiyanlar, kendi inançlarını öyle bir sokmuşlar ki, hiçbir şeyin farkında bile değiliz. Bunun en büyük nedeni ise elbette, inancımızı yaşarken, Kur’an ı ve aklı devre dışı bırakmamız, rivayet ağırlıklı bir inanç yaşamamız, büyük etken olmuştur.


Bizler Allah ın ayetlerini anlayarak okumadığımız için, Kur’an ın nuru ile buluşamıyor, onun aydınlığından istifade edememenin acısını da, elbette çekiyoruz. Çünkü Kur’an ile aramıza engeller koymuşuz.


Sizlere inancımıza sokulan, hurafe bir geleneğimizi hatırlatmak istiyorum önce. Bir kadın yeni doğum yaptığında, yani loğusa döneminde 40 gün yalnız bırakılmayacağına inanılır.


Loğusa kadına kötü ruhların, karabasan adı verilen yaratıkların zarar vereceği anlatılır. Buna toplumlarda farklı isimlerde verilir. Yine batıl inançlar arasında, akşamları özellikle yeni doğan çocuk bezleri dışarıya asılmaz, ya da tam tersine, gündüz dışarı asılmaz şeklinde inançlar vardır. Her bölgede değişik itikatlar olup, bir kısmında ise, loğusa kadının ve çocuğun yanına Kur’an, bıçak, türü şeylerde konmasıdır.


Peki, nedir bunun aslı hiç düşündünüz ya da araştırdınız mı? Önce olaya bilimsel açıdan bakalım kısaca. Gerçektende loğusa kadın ve yeni doğmuş bir çocuğu, belirli bir zaman yalnız bırakmamak, tıbbi açıdan gereklidir. Kadının doğum sonrası oluşacak psikolojik durumları, ya da tıbbi açıdan, ani çıkacak rahatsızlıklara karşı bir sigortadır, loğusa kadının yalnız bırakılmaması.


Şimdide yazımızın başında bahsettiğim, geleneklerimize girmiş olan, asıl konuya bir göz atalım. Kötü ruhlardan korumak, loğusa kadına zarar verecek bir görünmezden bahsedilmesi, loğusa kadının yanına konan kesici aletler, akşam olduğunda bebeğin bezlerinin dışarıya asılmaması, ya da tam tersine gündüz asılmaması itikatları, nereden geliyor ve ne anlam taşıyor?


Ne yazık ki bu batıl inanç, Yahudi ve Hıristiyanların, tıpkı bizlerde olduğu gibi, Allah ın hiçbir ehli kitabında yazmadığı halde, inanılan hurafe itikatlardan girmiştir bizlere de.


Bu konuda birbirinden çok farklı hurafe inançlar anlatılır. Bu inanışlara birçok kaynakta gösterilir. Fakat asıl nedeni, aşağıda inanılan hurafe bir dini inanıştan kaynaklanmaktadır. Lütfen dikkatle okuyalım.



(Lilith Musevilik ve Hıristiyanlık inançlarında Âdem'in ilk eşidir. Tevrat’ın ilk bölümü olan Yaradılış bölümünün 1. Babı’nda Âdem ile beraber bir dişi yaratıldığından, 2. Bölümde ise Âdem'in kaburga kemiğinden bir dişi yaratıldığı yazılıdır.


Tevrat'ta açıkça yer almamasına rağmen; birçok Musevi dini kaynağı 2. Bölümde sözü geçen dişinin Âdem'in 2. karısı olduğu, birinci
bölümdekinin ise ilk karısı olan Lilith olduğuna inanırlar.


İnanışa göre Lilith, Âdem ile aynı zamanda ve aynı anda yaratıldıklarından Âdemin kendisine eşit olduğu görüşündedir.

(Tarihin ilk Feministi) bu sebeple de Âdem'e tabi olmayı şiddetle reddeder Tanrı'ya asi olur ve cennetten uzaklaştırılır. Bundan sonra
Tanrı Âdem'in kaburga kemiğinden Havva'yı yaratır, Havva sonuçta erkeğinin bir parçasından yaratıldığından ona tabi olur.


Âdem ile Havva ilk günahı işleyip cennetten kovulduktan sonra,
çocukları olur Lilith bunu kıskanır ve bundan sonra âdem
oğullarından doğacak her bebeği öldürmeye yemin eder.


İnanışa göre kötü bir ifrit haline gelen Lilith gece hava
karanlıktan sonra yeni doğum yapmış evlere girerek lohusa kadınların bebeklerini boğmaktadır. Bu sebeple günümüzde bazı Museviler arasında bir adet olarak, Lohusa kadın akşamları evde yalnız bırakılmaz ve akşamları çamaşır ipinde çocuk bezi bırakılmaz, çünkü bunları gören Lilith'in o evde çocuk olduğunu anlamasından endişe edilir.)



İşte Yahudi nin, Hıristiyan’ın batıl inancı, böyle içimize girmişte, bizler farkında bile değiliz. Bunlar ne ki, daha o kadar batıl inanç var ki inancımıza giren, çıkar çıkarabilirsen. O kadar kanıksanmış, kabullenilmiş ki batıl ve hurafe inançlar, Rabbim affetsin ama Allah ın ayetleri ne yazık ki göz ardı edilmiş, görmezden gelinmiş.


Allah ın rehberinden sapan bizler, beşerin yarattığı hurafe bir inancın peşi sıra, hiç düşünmeden koşup duruyoruz, hiç sorgulamadan. Allah ın, sizlere rehber olsun diye gönderdim dediği rehbere, FURKAN a danışmadan yaşayıp gidiyoruz.


Çünkü rivayetler Kur’an ın önüne geçmiş. Dinimizi Kur’an a göre değil, rivayetlere göre yaşar olmuşuz. Rivayetleri Kur’an a göre anlamak yerine, Kur’an ı rivayetlere göre anlamanın yolunu seçmişiz. Elbette bu yolu izlediğimiz içinde, bizden önceki cahiliye dönemin düştükleri hatalarına, düşmekten de kurtulamıyoruz.


Peygamberimizin ümmeti olduğunu iddia eden büyük bir çoğunluk, Kur’an ı ne yazık ki devre dışı bıraktı. Sanırım mahşer günü, peygamberimizin söyleyeceği o üzücü sözler gerçek oldu. Rabbim yardımcımız olsun. İşimiz çok ama çok zor.

Furkan 30: Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

galipyetkin
20. January 2012, 01:04 PM
Burada bir karşı çıkışım var.

Bu karşı çıkış Sayın Gümüştabak'a degil.

Bu karşı çıkış şu tür ifadeleredir, ve Sayın Gümüştabak da ilk kullanan değil. Bu ''genelin'' ifade ediş tarzıdır:''Ahlanmak'', ''Vahlanmak''.

Bu bir zihniyete karşı çıkıştır. Bizim, hepimizin zihniyeti:''bigâne kalmak''

Bakın:''....bırakılması'', ''....konması'', ''...asılması'', ''...görmezden gelinmiş'', vs...

Ne demişler: ''...ya davulcuya, ya zurnacıya...''. Ne diyorlar:''...çünkü rivayetler Kur'an'ın önüne geçmiş''. Geçirme be kardeşim. İstemesen geçer mi?

''Dinimizi Kur'an'a göre değil, rivayetlere göre yaşar olmuşuz.'' Elini tutan mı var? Doğrusunu yaşa!. Üstün tutmasan, işine gelmese yaşar mısın!?

Hep gözlem, hep tespit.

Birazcık da devrimci olalım be birader; yolunu yordamını da göstersene!
''Hayır. Bu yalnıştır. Kur'an'da kullanılan kelime şudur ve lugatsal karşılığı budur, diyalektik araştırmalar sonucu şu olmalıdır .'' demiyor, sonra da o yaşantıya ''ah..ah..ah, ..vah ..vah ..vah'' çekiyor ha bire....

''..... Allah yardımcımız olsun!.....''. O da ''baş üstüne..., hay hay...'' diyordur herhalde.

Ama hayret edersiniz ''hay hay'' diyor, ''yolunuzu açarım'' diyor.

Okumadınız mı? Ya da hiç mi anlatmadılar? Ne istersen, o yönde eylem koyarsın, O da, o yönde verir. Yani arayan mevlasını da bulur belasını da.

Niye ''...ah ...ah, ...vah ..vah''? Biz istiyoruz; Allah yolumuzu açıyor. ''Buyrun'' diyor:''Ya cennet, ya cehennem''. Arzun bilir.

Esasında O, bizi hep itekliyor: fıtratınla yaratıyor, akıl veriyor; sapıtıyorsun, peygamber- kitap gönderiyor, melekutu önüne koyuyor. Örmcegi,sivrisineği bile misâl gösteriyor.....

Ama anlamayana davul-zurna az; anlayana sivrisinek saz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.