PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Vicdani ret konusu ve Kur'an ın bu konuya bakışı.


halukgta
20. November 2011, 04:19 PM
Bugünlerde yine Avrupa birliğine girmeye çalışmanın, bir başka sancısını daha çekiyoruz. Sanırım ne olduğunu anladınız. VİCDANİ RET.

Ülkelerin ayakta kalması adına, bazı şeyler vardır ki, bunlar her kişinin vicdanına göre farklı davranılması, kabul edilemez. Örneğin devletin koyduğu vergileri uygun görmeyip, herkes ben bu kadar vergiyi vermek istemiyorum çünkü adaletsiz, diyebiliyor mu? Ama Ülkenin koşulları düzeldikçe elbette vergilerde azalacak, hatta bazıları kalkacaktır. Adaleti sağlamak adına çıkarılan kanunlar için, bu suçun cezası bu olmamalı benim vicdanım el vermiyor dediğimizde, değiştirebiliyor muyuz kanunları?

İşte askerlik konusu da aynen böyledir. Ben askerlik yapmak istemiyorum, hiç kimse diyemez. Herkes ülkesini korumak ve kollamakla yükümlüdür. Eğer toplumun koyduğu bir yükümlülükten kaçarsanız, diğer vatandaşlara sağlanan haklarından da yararlanma hakkınız olmaz.

Bazı ülkelerin koşullarına gelince. Bu ülkelerde askerlik zorunlu olmayabilir. Çünkü bu toplumların komşuları ya da diğer ülkelerle, düşmanlık adına bir sorunları yok sa, ordularını güçleri nispetinde, profesyonel askerliğe geçirmek, zorunlu askerliği elbette kaldırmak, ya da farklı şartlar yaratmak, normal bir durumdur.

Bugün Avrupa ülkelerinin ordularının büyük bölümü, Profesyonel orduya geçmiştir. Ordunun içinde diğer hizmetlerin görülmesi, herhangi bir savaşa ülkelerini savunmak adına hazırlanmak içinde halk, zorunlu olmadıkları halde askerliklerini yapmaktadırlar.

Vicdani ret istekleri Avrupa da normal bir vatandaşın başvurduğu bir yol olmayıp, genelde yolunu şaşırmış gençlerin, tatminsiz, eğitimsiz, inançsız nefislerinin bir sonucudur.

Vicdani ret ne anlama geliyor ona bakalım.

(Vicdani ret, bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir. En çok karşılaşılan ret sebepleri şunlar:

Düşman olsa bile insan öldürmeyi ahlaki bulmamak,
Hiyerarşik ve statüsel yapılandırmalarda yer almayı ahlâki bulmamak,
Güncel sorunlardan dolayı o ülkenin silahlı birliğinde bulunmayı ideolojik ve dini inanca aykırı bulmak.)

Şimdide bu fikrin üzerinde düşünelim. Bir insanın politik görüşleri, insani düşünceleri ya da dini inançları, ülkesini savunmak adına kurulan bir güce katılmaya, karşı olması aklın, mantığın kabul edeceği bir şey midir?

Eğer bir insan politik düşüncesini hayata geçirmek istiyorsa, inancını özgürce yaşamak niyetindeyse, başkalarının emperyalizminden kurtulması ve özgür olabilmesi için, güçlü bir orduya ihtiyacı vardır. Dini inançlarına gelince.

Bütün ehli kitap dinleri, dinlerini ve inançlarını korumak adına gerektiğinde, savaşmayı emreder. İsterseniz bizler gelin Kur’an a bakalım, acaba Rabbim bu konuda bizlere neler söylüyor ve uyarıyor.

Aliimran 200: Ey iman edenler, sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin, savaş için hazır ve tetikte bulunun ve Allah'tan korkun ki arzularınıza eresiniz.

Bakara 244: Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi duyar, her şeyi bilir.


Allah ayetinde, tüm iman edenlere seslenerek bakın ne diyor? Düşmanlarınıza karşı savaşabilmek, dininizi ve imanınızı koruyabilmek için, savaşabilecek şekilde hazır ve tetikte olunuz. Sanırım her şey çok açık, Allah her an tetikte olmamız için hazırlıklı olmamızı istiyor. Elbette bu ayet iman edenlere sesleniyor. Eğer bir insan iman etmiyorsa, ondandan aynı davranışı beklemek, doğru olmayacaktır.

Bakın savaş konusunda Rahman yine bizleri nasıl uyarıyor.

Bakara 216: Hoşunuza gitmemekle birlikte, savaş üzerinize yazılmıştır. Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.


Orduda görev almaktan kaçan, asker olup ülkesinin özgürlüğü adına nöbet tutmaktan, gerektiğinde savaşmak istemeyenler, korkanlar yukarıdaki Rabbin ayetini de unutmamalıdır. Allah savaşı da bizler için bir imtihan vesilesi yapmışsa, bundan kaçmakla kurtulamayacağımızı da bilmeliyiz.

Yine Allah ın rehberliğinden uzak düşüncelere kapılan kardeşlerimize, Rabbin bir uyarısını daha hatırlatmakta, sanırım yarar var.

Enfal 16: Her kim böyle bir günde, savaşmak için başka bir yer tutmak yahut başka bir birliğe katılmaya gitmek dışında onlara arkasını dönerse, Allah'tan bir gazaba çarpılmış olur. Varacağı yer cehennemdir onun. Ne kötü varış yeridir o.

Rabbim nede güzel açıklıyor, binlerce şükürler olsun. Allah ülkesini, inancını korumak adına saldırıya geçenlere karşı, savaşan kardeşlerinin yanında yer almayıp, onlara arkasını dönerse, bakın varacakları yer neresiymiş, Rabbim ne kadar açık uyarıyor.

(Varacağı yer cehennemdir onun. Ne kötü varış yeridir o.)

Geçmiş tarihi şöyle bir hatırlayalım isterseniz. Hıristiyanlar Haçlı seferleri ile dinlerini yaymak adına, milyonlarca insanı katletmişlerdi. Bunlara karşı durabilmek için, hazırlıklı olmayan toplumlar kaybetmiş acı ve yokluklar içinde, esaret altına girmişlerdi.

Bugünde aynı taktik uygulanmaktadır. İslam dinine karşı haçlı ve Yahudi zihniyeti artık el ele vermiş, içimizde adeta cirit atmaktadırlar. Toplumumuzu dinimizden uzaklaştırmak için, dinler arası diyalog yalanıyla, içimize kadar girdiler. Şimdide inancımıza el attılar. Bizleri yönetenler toplumu inançları ile aldatmakla meşgul iken, Yahudi ve Hıristiyanlarda bizleri yönetenleri aldatmakla meşgul. Bu ortamı onlara sağlayanlara, hakkımızı asla helal etmeyeceğiz, bunu da sakın unutmasınlar.

Bizleri Avrupa toplumuna sokmaya çalışan liderlerimizin, bir gün bu topluma çok acı bir hesap verecekleri gerçeği unutulmamalıdır. Çünkü Avrupa topluluğu bir Hıristiyan toplumudur. İşlerine gelmeyen konuları halk oylamasına götürenler, bizlere sormadan bizleri Hıristiyanlara teslim etmeye çalışanlar, elbette bunun hesabını vereceklerdir. Allah Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostu edinmeyin ve onlara güvenmeyin dediği halde, bizleri yönetenler sanki Rabbin hükümlerine inatla karşı çıkarcasına, tersini yapmaları asla affedilecek bir durum değildir.

Bizlere dayatmak istedikleri, inançlarımıza aykırı kanunları gündeme getirenlere, bizler eğer gereken derslerini veremiyorsak, sanırım olacaklardan da bizler sorumlu olacağımız bilincinde olmalıyız.

Bugün vicdani ret diyerek gençlerimizi ülke savunmasından uzaklaştırmak isteyenler, yarın ülkeniz çok büyük, bölünün parçalanın ondan sonra gelin diyeceklerdir. Bunu zaten söylediler. Şimdi yapılan ortamın buna hazırlanmasıdır. Lütfen uyanık olalım. Uyumaya ülkece devam edersek, inancımızı Kur’an merkezli değil de, beşeri merkezli yaşarsak, unutmayınız Rabbimde bunu yapan kullarını, namerde elbette muhtaç edecektir.

Rabbim cümlemizi korusun. Aklını kullanmayan kullarımı, pislik içinde bırakırım diyen Rabbim e kulak verelim ve artık emanet verdiğimiz aklımızı geri alalım, bizzat kendimiz kullanmaya başlayalım. Yoksa emanet verdiğimiz aklı bir gün, geri alma gücünü de kendimizde, bulamayabileceğimizi unutmayalım.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Dünyagündemi.net

pramid
20. November 2011, 05:46 PM
benim vicdanımda bu konuyu red ediyor.

Anonymous
30. November 2011, 05:39 AM
Ben askerlik hizmetinin tamamen kaldırılmasından, profesyonel askerlik sistemine geçilmesinden yanayım.

Askerlik gibi bir gönül işinin zorunluluğu mu olur? Askerlik yapmak istemeyenin askerliğinden ne hayır gelir zaten?

2 ay eğitim verilmiş 20 yaşındaki toy delikanlıları uzun yıllar arazi ve çatışma tecrübesi olan gerillanın karşısına çıkarmak CİNAYETtir. Bu cinayetleri ve akıtılan KAN'ı kullanarak vicdanlarda baskı yaparak bu halkı her geçen gün daha fazla sömürmek ise Kuran'a aykırı başka bir durumdur. Baştaki kimsenin savaşın bitmesini istediğini falan sanmayın. Çünkü en güzel para kan ile kazanılır. Bu yüzden askerliği asla kaldırmazlar. Çünkü gerek yüksek devlet bütçeleri gerek ihaleler gerek özel imkanlar hep bu askerlik hizmeti ve sürmekte olan çatışmalar üzerinden dönüyor.

Kuran'daki savaş emirleri ile halkın durumunu bağdaştırmak çok garip olmuş. Biz savaşta falan değiliz. Devletin nasıl polis teşkilatı varsa, evimize hırsız girmemesi nasıl devletin görevi ise üç beş çapulcu ile başetmek de devletin görevidir. Bir savaş durumu yok hiç bir ülke bize saldırmış değil toprak bütünlüğümüz tehdit altında da değil. Böyle durumda zaten kadın erkek çocuk yaşlı demeden herkes gönüllü olarak koşar.

'Kutsal görev' vb. palavralarıyla halka yutturulan kutsal(!)ın söz konusu para olunca "parayla satıldığını" nerede gördünüz? (bedelli)

"Zorunlu askerlik" saçmalığının bütçesini merak eden hiç yok mu? Bir ülkenin askeri gücü kelle sayısı ile mi ölçülüyor günümüzde?

Bir askeri yıllarca kapatmanın zararlarını biliyor musunuz?

Çalışarak üretim yapmayan, boş şarjörle saçma bir nöbet noktasında boş boş nöbet tutan bu asker için devletin cebinden ödediğini, maliyetini hesap ettiniz mi? Yani hem çalışmasına mani olduğu için zarar, hem maliyetini karşıladığı için zarar. Bıraksalar adam hem kendini besleyecek hem belki başkalarına destek olacak hem de vergi ile devlete.

Ayrıca teknoloji diye bir şey var. 250 tane nöbet noktası ve askerler yerine 250x5 tane gelişmiş gece görüşlü kamera sistemi ve bunları güvenli bir noktadan denetleyen üç beş UZMAN daha güvenli ve ucuz değil mi?

Bunları onlar da akıl ediyorlar ama işlerine gelmez.

ÇÜNKÜ BOL BOL KAN AKMALI, MİLLİ DUYGULAR KABARMALI, Kİ GELSİN DEVLET BÜTÇELERİ, GELSİN İHALELER.

Allah TEPEMİZDEKİ her yönü sarmış HER ÇEŞİT sülüklerden kurtulmamıza yardım etsin.

Miralay
30. November 2011, 04:14 PM
Ben Anonymous kardeşimin fikrine daha yatkınım.
Öncelikle acemi birliğinde iki el ateş etmiş askeri Güneydoğuya gönderiyorlar. Yıllarca zor şartlarda eğitim görmüş,kayadan kayaya atlarken şarjör değiştiren teröristin karşısına çıkarıyorlar. Sonra da askerimiz vurlunca ortalık ayağa kalkıyor. Vay efendim,"Şehitler ölmez,vatan bölünmez!" naraları havalarda uçuşur.

Yanlış anlaşılmasın vurulan askerimizin şehitliğini tartışmıyorum.

Ama gözgöre göre ölüme giden gençlerimizden bahsediyorum. Tabii ki,Allah için,bayrak için, vatan için seve seve canımızı vereceğiz. Lakin iki el silah sıkarak oralara gitmek resmen intihardır.

Haluk bey abimiz,herhangi bir savaşa karşı hazırlıklı olunması açısından askerliği elzem görmüş. Kardeşlerim, halkımız zaten doğuştan silaha meraklıdır. Genelde az ya da çok silah kullanmayı bilmeyenimiz nadirdir. Düğünlerde,maç sonlarında,vs... ortalık havaya silah sıkanlarımızla doludur. Merak etmeyin,bir savaş esnasında canı gönülden cepheye koşacak insanlarımız çoktur.

Günümüz elektronik ve teknolojik harp stratejileri zamanıdır. Gelişmiş gözetleme teknikleriyle Anonyous kardeşimin de bahsettiği gibi,tek bir asker bile oturduğu yerden etrafı rahat ve güvenli gözetleyebilir.

Bir tek askerin masraf yönünden devlete verdiği zarar da cabası.

hiiic
30. November 2011, 06:51 PM
Savaşın geçerli sebebi;
Nisâ 75
Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!

Yöntemi;
Nisâ 71
Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın.

Müminlerin olması gereken tavrı;
Nisâ 84
Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kafirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir.

İLAHİ EMRİ;
Bakara 216
Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Daha pekçok ayet içerisinden bazı özel seçtiklerim; en bilinen ilk akla gelen muhkem ayetler, savaşın yöntemleri ve niteliğiyle alakalı...

Tevbe 41
(Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.


Tevbe 122
Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir gurup dinde (dini ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.

Tevbe 123
Ey iman edenler! Kafirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir.

Enfâl *16 *Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o, Allah'ın gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir. Orası, varılacak ne kötü yerdir!







Vicdani RED konusu;

Tevbe 44
Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla canlarıyla savaşmaktan (geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini pek iyi bilir.

Vicdani redciler;

Tevbe 46
Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu; onlara "Oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!" denildi.

Tevbe 47
Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı. İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır. Allah zalimleri gayet iyi bilir.

Ahzâb 18
Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları ve yandaşlarına: "Bize katılın" diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa gelir.

vicdanlarının redettikleri şeyi tarihten beri kafirler reddetmekteler.
Mahşer günü bu dünyadayken reddettikleri şeyi mumla arayacaklar.


***
Aslında Allahın türk milletine gönderdiği son lider, Mustafa Kemal Atatürk, bu konuda gerekli talimatı vermiş, son derece örnek bir davranışı bizzat yaşayarak örneklemiştir. Cepheden cepheye, sadece silahla değil gerek ekonomik gerek ilmi gerekse yenilikçilik savaşlarında bıkmadan usanmadan koşmuş, düşmana karşı planlı atak için geri çekilmek haricinde asla kaçmamış, asla taviz vermemiş asla bıkkınlığa düşmemiş, asla pes etmemiş CİHAD etmiş sürekli çabalamış. ASLA ama ASLA kendisine bir makam alıp tepeden izlememiş bizzat halk örgütlenmelerine katılmış ve öncülük etmiş, örneklik etmiş, liderlik etmiştir. Allah IŞIKLAR içerisinde yatırsın. Ölmediğinden, Allah katında rızıklandığından o kadar eminiz ki, anıtkabirden tekrar kalksa şaşılacak bir durum olamaz. Allah nurlar içerisinde yatırsın.

Ama arap geleneğini, atalar inancını; islam, kendilerini de ;müslüman zanneden bir grup ne yazıkki herzamanki dünya menfaati kavgasında samimi inanan ama CAHİL ve bilgisiz özellikle din konusunda içi boş insanları peşlerinden adeta parçalarcasına sürümektedirler. Allah hayırlı etsin.

Miralay
30. November 2011, 07:11 PM
Hiiiç kardeşim
yanlış anlaşılmasın. öyle vicdani ret falan taraftarı değilim. zaten ne anlama geldiğini de burada okuyunca anladım.
Allah'ın emri kesin. Kafirler canımıza,malımıza,özgürlüğümüze kastettiğinde asla savaştan kaçmak yok. Allah korusun ucunda cehennem azabı var.
Lakin Allah'ın emri savaş konusunda her zaman hazırlıklı olunacak,besili atlar (zamanın en süper silahları,yetişmiş uzmanlaşmış askerleri,vs..) temin edilecek ya da üretilecek.

İtiraz ettiğim konu,hiç bir tecrübesi olmayan,iki el silah sıkmış kişilere vatanın teslim edilmesi ve tıfıl delikanlıların yersiz yere vurularak öldürülmeleridir. Halbuki terörle mücadele olsun,savaş olsun, bordo bereliler gibi yetişmiş askerleri oraya intikal ettirmek daha akıl karı değil mi? Savaş konusunda her türlü tedbiri almak yukarıda yazdığın ayetlere göre farzdır. İtiraz olmaz.