PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Furkan 63. ayet ve bizlere verdiği dersler.


halukgta
13. November 2011, 02:57 PM
Değerli din kardeşlerim, bugün sizlere Furkan suresi 63. ayeti hatırlatıp, sizleri üzerinde düşünmeye sevk etmek istiyorum. Önce ayeti yazalım.


Furkan 63: Rahman’ın (has) kulları ki, onlar yeryüzünde tevazu ve vakar içinde yürürler ve ne zaman cahiller (kötü niyetli, dar kafalı kimseler) kendilerine laf atacak olsa, (sadece) selâm derler.



Allah ayetinde, çok önemli üç konuyu bizlere hatırlatıyor ve üzerinde düşünmemizi istiyor.

1. Allahın gerçek kulları kimlerdir?

2. Rabbin gerçek kulları nasıl davranırlar?

3. Cahiller yani Kötü niyetli, dar kafalı kimlerdir, nasıl davranırlar ve neden?


Gelin bu sorular üzerinde düşünelim ve ayetin bizlere neler anlatmak istediğini anlamaya çalışarak, günümüz gerçekleri ile karşılaştıralım.


Allah ın gerçek, halis kulları kimler olabilir. İşte bunu Kur’an bütünlüğünde önce düşünmeli ve ona göre davranmalıyız ki, Rabbin halis kulları olabilelim. Yoksa kendimizi kandırmaktan öte gidemeyiz, Allah korusun. Çünkü Allah Kur’an da; O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur der bizlere.


— Yunus suresi 100. ayetinde; Allah Akıllarını güzelce kullanmayanları, pislik içinde bırakacağını söylediğine göre, Allahın halis kulu, demek ki aklını en iyi kullanan olmalıdır. Körü körüne iman etmeyen, rehber Kur’an dan asla şaşmayan Rabbin kulu, ancak onun halis kulu olabilir.


— Bakara suresi 42. ayetinde Allah, hakkı batıl ile karıştırmayın, dediğine göre, Allah ın halis kulu, hakka yani Kur’an a asla batılı, emin olmadığı bilgiyi, karıştırmayandır. Çünkü Allah bir başka ayetinde, emin olmadığınız bilgilerin ardı sıra gitmeyin, yoksa sorumlu tutarım, diye öğüt vermiyor muydu bizlere?


— Allah ın şefaat tümden bana aittir, sakın velilerin ardı sıra gitmeyin ayetlerini tebliğ alan ve asla Allah tan başka şefaatçi veliler edinmeyenler, Rabbin halis kuludur.


—Allah ın halis kulları, Kur’an ın haram ettiğinin dışında haramlar edinmeyen, Allahın haram kıldığını haram, üzerinde hüküm vermedikleri tüm temiz şeyleri helal kabul eden, Allahın halis ve gerçek kullarıdır.


—Her gün namazlarımızda Allaha söz verdiğimiz, Fatiha suresinde;(Yalnız senden yardım dileriz) sözüne sadık kalıp, Allah tan başka kimseden yardım dilemeyen, Rabbin kulları ancak onun halis kullarıdır.


—Allah ayetinde sizlere bir rehber, güneş, gönül gözü gönderdim, onun ipine sarılın tebliğini alan ve onun rehberliğinden başka bir rehber tanımayan kulları ancak, Allah ın halis kullarıdır.


— Rabbin hadi bir benzerini getirsinler bakalım, diye meydan okuduğu halde, bunlarda Allah katındandır diye öne sürdükleri kitapların ardı sıra gitmeyen, Rabbin kulları ancak onun halis kullarıdır.


—Allah Araf suresi 185. ayetinde Rabbin, O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar, dediği halde, Kur’an dışından asla hükümler aramayan, Kur’an dışından, Kur’an ın onay vermediği hiçbir sözünün, bilginin ardı sıra gitmeyen Rabbin kulları, ancak onun halis kullarıdır.


Tüm Kur’an ın uyarılarına uyanlar, elbette Rahmanın sevdiği, kendisine yakın, halis kulları olacaktır. Cümlemize Rabbim nasip etsin inşallah.


Gelelim yukarıdaki özelliklere sahip, Allahın halis kulları, yaşamında nasıl davranırlar. İşte bu insanlar hayatında tevazu, yani alçak gönül sahibi insanlardır ve onların yürüyüşlerinden bile anlarsınız diyor Rabbim.


Ya karşısındaki insana, yani kendi düşüncesinden olmadığı halde, ona laf atan onu kıskanan, ona bağırıp çağıran, onu kışkırtan, kendisi gibi düşünmediği için, ona elinden gelen hakareti yapan kişilere karşı nasıl davranır diyor, Rabbin halis kulları?

Onların söylediklerini duymazdan gelir, onların kışkırtmalarına kapılmaz ve onlara selam verip geçerler diyor ayette Rahman. Yani cevap bile vermez, çünkü o kişiler artık gerçeklerden uzak, gönül gözleri mühürlü insanlardır. Onlara ne yapsan fayda etmeyecektir, ondan dolayı Allahın has kulları, Rabbin verdiği sabırla, sinirlerine hâkim olan, kızmayan, kendisinden emin olan insanlardır diyor.


Gerçektende kendisinden ve inancından emin olan insanlar asla sinirlenmezler. Karşısındaki insan kendisi gibi düşünmese bile ona kızmazlar. Çünkü inançlarından emimdirler. Onlar bilirler ki herkesin yaptığı kendi hesabınadır. Peygamberimizi hatırlayınız, Aliimran 159. ayetinde Rabbim elçisine ne diyordu?


(Allah’tan bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba-saba, katı yürekli olsaydın senin çevrenden kesinlikle dağılır giderlerdi.)


İşte peygamberimizin ümmeti olduğunu söylüyorsak, bizlerde aynı yol ve yöntemi kullanmalıyız. Bizler gibi düşünmeyen, inanmayanları da, Kur’an ile uyardıktan sonra hala inat edenlere, senin dinin sana, benim dinim bana deyip, selam verip geçmeliyiz.


Şimdide üçüncü sırada incelediğimiz, cahiller yani Kötü niyetli insanlar, dar kafalılar kimlerdir, nasıl davranırlar? İşte burası çok önemli. Bu insanlar Allaha iman etmeyenler değil, önce bu tespiti yapalım. Cahil insanlar, Kur’an ın nuruyla nurlanmak yerine, hurafelerin peşi sıra gidenler. Bu cahil, dar kafalı, art niyetli insanlar kimler olabilir, Kur’an bütünlüğünde anlamaya çalışalım.


Hatırlarsanız Allah hakka batıl katmayın dediği halde, atalarının inançlarından vazgeçmeyenleri, Allah birçok ayetinde uyarır. Şefaatçi veliler edinmeyin, tek şefaatçi benim dediği halde, hala atalarından gelen rivayetlerin etkisiyle, inançlarını yaşayanlar vardır. Allah helal ve haram konusunda yalnız ben hüküm veririm, haram demediğim halde haramlar edindiğinizin kanıtını getirin, demesine rağmen, inatla haramlar koyanların ardı sıra giderler. Kur’an sizlere yetmiyor mu dediği halde, Kur’an da her şey yoktur derler. Rahmanın sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dediği halde, ısrarla yalnız Kur’an yetmez diyenler, cahil kişiler değil midir sizce? Verecek o kadar çok örnekler var ki. Düşünene Kur’an dan ibret, saymakla bitmez.


Günümüzde ne yazık ki öyle bir toplum var ki, kendisi gibi inanmayanlara asla sabır ve saygı göstermiyorlar. Tehditler, küfürler, saygısızca söz ve davranışlarla, ellerinden gelen engeli çıkarıyorlar. Bazı siteler kendi düşüncesinde olmayan yazıları, anında siliyor ve bir daha o siteye girişi de engelliyorlar. Peki, bu yol ve yöntem Allahın halis kullarının başvuracağı bir yöntem midir? Allah ın halis kullarının, yukarıdaki ayette nasıl davranması gerektiğini, çok açık söylüyor. Ayrıca peygamberimizin tavrı da bizler için büyük bir örnek olduğuna göre, sanırım herkes Rabbin halis kulları olmak için, nasıl davranmalı ve nasıl bir yol izlemeli kendisi bizzat çok iyi düşünmeli ve kararını vermelidir.


İnancından emin olan, sinirlerine hâkim olandır. Karşısındakine bağırıp çağırmaz, saygısızca tek bir söz dahi söylemez. Kur’an terbiyesi alan sabırlıdır, tevazu sahibidir. Onun amacı yalnız ve yalnız Kur’an ın ipine sarılıp, Allah ın önerdiği gibi, aklı ile iman edip, yine din kardeşlerini Kur’an ile uyarandır. Kötü sözle bile karşılaşsa, ona yinede selamını verip geçen, Rabbin halis kullarıdır.


Dilerim Rabbim den cümlemizi, Kur’an ın ipine sarılan, yalnız Allah ı veli edinen, aklı ile iman edip, orta yolu izleyen kullarından oluruz.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

hiiic
14. November 2011, 01:53 PM
tşk ederim Sayın Haluk.
Yine vahye dayalı en önemli akaid iman kanunlarını hatırlattınız.

Allah şirkten başka her günahı DİLERSE affeder. Adaleti gereği bu affediş yine kulun iyi bir özelliğinin tecellisidir, günahların hiç birisine güvenmemek gerek ama ŞİRK (Allaha ortak, yardımcı tutmak, ona eş tutulan canlı,ölü herhangi birşeye YAKARMA) tan ise ölümüne kaçmal gerek..

Zaten islamın özüde bu değil mi? Saçma sapan bütün uydurma ilahlardan uzaklaşıp, gerçeğe, şu an tepedeki güneşin yada battıktan sonra dünyanın arkasında kalan o dev alev topu güneşin rabbine yönelmeyi emreder. Zan ise hakikat namına hiç bir değer ifade etmez. Zanlarımızdan kurtularak, kirazın, elmanın, karpuzun, üzümün ve makilik zeytinin rabbine yönelmek onun örtülü bir şekilde indirdiği apaçık ayetlerini anlamak gerek

Günümüzde ne yazık ki öyle bir toplum var ki, kendisi gibi inanmayanlara asla sabır ve saygı göstermiyorlar. Tehditler, küfürler, saygısızca söz ve davranışlarla, ellerinden gelen engeli çıkarıyorlar. Bazı siteler kendi düşüncesinde olmayan yazıları, anında siliyor ve bir daha o siteye girişi de engelliyorlar. Peki, bu yol ve yöntem Allahın halis kullarının başvuracağı bir yöntem midir? Allah ın halis kullarının, yukarıdaki ayette nasıl davranması gerektiğini, çok açık söylüyor. Ayrıca peygamberimizin tavrı da bizler için büyük bir örnek olduğuna göre, sanırım herkes Rabbin halis kulları olmak için, nasıl davranmalı ve nasıl bir yol izlemeli kendisi bizzat çok iyi düşünmeli ve kararını vermelidir.


Tahammülsüzlükleri aslında kendilerininde zoraki inanmasından kaynaklanıyor. Bilinçaltına (atalar inancı) ekilmiş zan ve hurafeler hayatın hatta kendi baz aldıkları Vahyin kanunlarıyla çelişiyor. Bu da doğal olarak tahammulsüzlükle sonuçlanıyor... ben de çok yaşadım ama zor olan, bel büken o eski inancı tevbe edip değiştirebilmek... Çok zor, Allah kolaylık versin. Önyargılarla oluşmuş, boğaza geçirilmiş halkalar ve göze çekilmiş perdeleri aşmak çok zor, hristiyanların müslüman olması gibi birşey; geleneksel atalar islamının Kurana yönelmesi.... Allah sistemini adaletle işletiyor... kimse hazır doğru müslüman doğdu diye birşey yok, nice müslümanlar müşrik hayatı yaşarken niceleri purperest niceleri ruhban niceleri de kafir hayatı yaşıyor... Keza akadi doğru olanların ise amellerinde nice sorunlar var, iman ettik desekte acaba iman mı ettik yoksa sadece itaat mi ediyoruz?

Allah, kendisine yönelen biz muhtaç kullarını doğru yoldan saptırmasın. Bizleri bizden öncekilerden çok daha kolay imtahanlara tutsun, belalarla belalandırsın ve temizleyip "en iyi" kulları arasına soksun İnşAllah. bizlerden devrin ibrahimlerini (tek kişiydi, kimse inancının destekçi sayısına aldanmasın) devrin musalarını, yusuflarını ve muhamedlerini çıkarsın İnşAllah...