PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Vahyin dili nedir


ozaner
28. October 2011, 11:33 PM
Dil sorunu hep tartışıla gelmiştir, birilerince ısrarla gündemde tutulmaktadır ve günümüz Kuranı anlama çalışmalarının enbüyük sorunlarından biriside dil sorunudur.Elbette böyle bir sorun vardır, ancak bu sorunun büyük bir kısmı suni az bir kısmıda gerçekliktir. Bu sorunun büyümesi birileri için hayat memat meselesidir. Bu sanal sorunun nedeni arapça bilmekten başka bir sermayesi olmayan bir takım zevat arapçaya kutsallık atfederek dini arapça ile özdeşleştirmesınden kaynaklanır. Arapça bilmek din alimi olmak anlamına gelmektedir. Demekki Arapça bilen tüm insanlar din alimidir o zaman bütün Araplar cennetlik olurdu .Israrla Bunlar arapça bilmeyenlerin Kuran ı asla anlayamayacaklarını hatta Kuran ı ellerine almaması gerektiği düşüncesindedirler ve malesef bu düşünce büyük kitleler arasında meşrulaştırılmıştır . Peki gerçekten
Vahyin dili Arapçamıdır??? Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik. (YUSUF SURESİ / 2)

Kuran dili arapça değil arapça indirelen bir kitaptır. Hazreti peygamber İngilterede yaşasaydı hangi bir dilde kitap gelecekti. Yada arapların yaşadığı coğrafyaya italyanca bir kitap gelseydi ne olurdu

Fusilet 44 Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).” diyeceklerdi .

Kuranı anlamak için arapça bilmek yeterli ve gerek şart değildir. Öyle olsaydı arapça bilenler Kuran ı en iyi anlayanlar olurdu nitekim.

Arap dilinin ustaları kulakları kör gözleri görmez olunca .Allah bu ayetle nedemek istedi acaba dediler. Birde şöyle düşünelim .

Allah arıya vahyediyor , göklere vahyediyor, meleklere vahyediliyor. Acaba hangi dilde vahyediyor. Arapça mı vahyediyordu. Aslında vahyin dili evrenseldir (zaman mekan üstü) şanı Yüce Rabbimiz elbette yeryüzünde herkesin arapça bilmeyeceğini biliyordu. Allah açık berrak olarak gönderdiği ve herkesi sorumlu tuttugu mesajında haşa araplara kıyak mı çekmıştir.

Kuranı yalnız araplar anlayacak hesabı herkes ödeyecek anaşılır birşey değildir. Oysa Rabbimiz farkllıkların farkındadır ve "(Ey Muhammed ! ) Şüphesiz sen Kur'an'ı her şeyi bilen ve her hükmü yerli yerine koyan Allah'tan almaktasın. (14/04)

Şurasıda bilinmemlidir ki insanlar on dil bilse bile idrak i ana diliyle yaparlar. Yani arapça ingilizce bilenler bile düşünecekleri zaman getirici nöronlardan alınıan uyartılar değerlendirici noronlarda ana dile çevrilerek düşünülür ve gerekli cevaplar götürücü noronlara verilerek elde edilir yanı her insan mukayese idrakı ana dillerinde yaparlar.

Her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki, Allah'ın buyruklarını onlara açıkça anlatabilsin diye. Allah sapıklığı isteyeni sapıklıkta bırakır, doğru yolu isteyeni de doğru yola ulaştırır. O aziz ve hakimdir." (14/4)

Her peygamberin kendi diliyle gönderilmesine şaşacak ne var ve bundan başkaca yorum çıkarmanın ne anlamı olabilir. Dini tekellerinde tutmak isteyenler bu yolla insanlar üzerinde egemenlik kurarak sömürü düzerlerini devam ettirmekten başka dertleri yoktur.

Burada dikkat etmemiz gereken husus, Allah'ın seçtiği elçiye gönderdiği ayetleri hem elçisinin hem de kavminin hali hazırda birbirleriyle günlük ihtiyaçları için konuşup anlaştıkları kendi dilleriyle göndermiş olmasıdır. Allah'ın ayetleri, o kavmin dili ile onlara vahyedilir. Bunların ayet olması Allah'tan ve peygamberden başkasının anlamadığı bir dilden olmasını gerektirmiyor. Bilakis Allah, o kavme, insanların günlük konuşma dilleriyle hitap ediyor ki anlaşılsın. Ayetlerin yüceliği, ifade ettiği gerçeklerden, eşyanın tabiatına uygunluğundan ve vakıaları bütün yönleriyle kuşatıcı olmasından kaynaklanmaktadır. Sözün söylendiği dil önemli değildir. Önemli olan söylenendir. Söylenen sözün, insan, hayatla ve kainatla ne ölçüde bağdaşıyor oluşu onun önemini artırıyor

"Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı ? Yoksa kalplerini kilitli mi ?"(47/24)
"(Ey Muhammed ! ) Şüphesiz sen Kur'an'ı her şeyi bilen ve her hükmü yerli yerine koyan Allah'tan almaktasın. (14/4)

İşte Kur'an bunu da yıkarak insanlığın anlaması için açık bir Arapça ile indirilmiş ve kolaylaştırılmış; yani kolay anlaşılan bir dil ve üslupla indirilmiştir.
"Andolsun ki biz Kur'an'ı öğüt alsınlar diye kolaylaştırdık, öğüt alan yok mudur?" Bu ifade Kamer suresinde önemine binaen değişik hadiselerin ardından dört ayrı platformda tekrar ediliyor. (54/17-22-32-40)
"İyice düşünüp öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'ı senin dilinle indirerek kolaylaştırdık. Artık onların başına gelecekleri bekle; onlar da beklemektedirler." (44/58-59)
"Andolsun ki biz onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, tam bir ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik." (07/52)Bu Kur'an ancak alemler için bir öğüttür. Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra öğreneceksiniz."(38/87-88)
"İşte suçluların yolu iyice belli olsun diye ayetleri böyle açıklıyoruz."(06/55)
"(Ey Muhammed!) Biz düşünüp öğüt alsınlar diye Kur'an'ı senin dilinde kolaylaştırdık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler."(44/58-59)Ayetlerde verilen mesaja dikkat edilirse bu tip itirazlar bugün olduğu gibi o gün de var ve yarın da olacaktır. Kimileri kendi dilleriyle gelen ayetlerin Hz. Muhammed tarafından Arapça olarak ifade edilmesini basit bularak Allah'ın sözlerinin kendi dilleriyle ifade edilmesini kabullenmiyor. Kimileri, Kur'an'ın getirdiği hayat anlayışını beğenmeyip "Bize başka bir kitap getir" diyebiliyorlardı. Kimileri "Bunu Muhammed kendi hevasından konuşuyor"; bir konuda sorulan suallere cevap vermek için vahyi beklediğinde "kendin bir tane derleseydin ya" diyorlardı.(07/203)İşte müslüman toplumun hali perişanının altında bu temel yanlış yatmaktadır. Allah kullarına hallerini düzeltmek için kitap gönderiyor. Onlar o kitabı öğrenmek için okuma zahmetine katlanmıyorlar. Bunların içinden kabuğunu çatlatanlara karşı da birileri çamur atma, tekerlerine çomak sokma kampanyası yürütüyor ve "Kur'an herkes tarafından anlaşılmaz, arapça bilmeden anlaşılmaz el sürülmez, hayata tatbik edilip kirletilemez" gibi hezeyanlar saçıyorlar. Bu tür sözler, ne Kur’an’a saygılarından ne de İslam’a itaatlarından kaynaklanıyor. Bunlar İslam'a mani olmanın bir başka yolunu tutmaktadırlar.


Sonuç olarak öyle veya böyle Allahın açık arı pak anlaşılır bir kitap olarak gönderdiği ve anlacağımız konusunda garanti verdiği bu kitabı hayatımızdan uzaklaştırmak isteyenler İslamın ve müslümanların zilletini isteyen ve bu konu üzerinden rant elde etemeye çalışanlardır. İnadına ve katıyetle kurtuluşu mutluluğu ve arınmayı Rabbleri ile iletişimde ve Rabblerenin bağından kopuk bir an bile geçiremeyecek takva adamları Rableri ile aralarında bütün engelleri aşarak evrensel mesaja ulaşacak ve ondan asla ayrılmayacaklardır. Çünkü eşyayı ve kendini evreni onunla tanımaktadırlar. Vahyin dili evrenseldir.Bir dile bağımlı değildir zira büyük bir haksızlık olurdu.vahyin dili bizim fıtrat dilimizdir .Yani evrenseldir ,onun için Kuran hayattır hayatta Kuran

Altimuray
30. October 2011, 04:34 PM
....

ozaner
30. October 2011, 11:20 PM
DNA dilini nereden alır kromozom dizilimi neye göre yapılır.Nukleotidlerin sıralanışı neye göredir evrenreki tüm varlığın iletişim kanalı vardır.Lisanı kutsamak yerine varlığın sahibi ile iletişimini öncelemek gerekir.Asıl yönelmek ve anlamakla ilgilidir. Rahmanın sonsuz Rahmetine yönelerek ondan emin olmak gerekilidir.Onu onun gösterdiği kanallardan (Kitap,Fıtrat bağlantısı )tanımak gereklidir.Etimolojik denizinde boğulmak yerine Biz onunla konuşmak istersek o bizimle konuşacaktır.selamlar