PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Namaz/Salat günün vakitleri üzerine


nuhungemisi
28. August 2011, 10:27 PM
Bu forumda arama yapmama rağmen bu konuda bir başlık bulamadım.

Uzun süre, Arapça analizlerini tatmin edici bulduğum için, Hakkı Yılmaz'ın yorumlarına dayanarak sabah,akşam, yatsı kıldım. Ama bu konu hiçbir zaman tam kafama yatmadı ve hala da kafamda soru işaretleri var.

Geçenlerde TAHA 130. ayette bir nokta dikkatimi çekti, 5 vakti Kur'an'a dayandıran bir sitede.

Hakkı Yılmaz'ın yorumuna göre "tarafeyin nehari" (ikil formda olduğu için) sabah (fecr) ve akşama (işa) ; (ki işa kelimesi üzerinde bile spekülasyon var, mesela Arap ülkelerinde yaşayanlar bile işa'dan yatsı namazını anlıyorlar) işaret ediyor.

TAHA 130 namaz vakitlerinden değil ama günün vakitlerinden bahsediyor.

Onların dediklerine karşı sabret. Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbını hamd ile tesbîh et; gece saatlerinde ve gündüzün etrafında da O'nu tesbîh et ki hoşnutluğa eresin.

Ayete göre vakitler :

*Güneşinden doğuşundan önce(fecr)
*Güneşin batışından önce ( bu ikindi olarak alabiliriz ama bütün öğleden sonrayı bile sayabiliriz , hatta bütün günü)
*Gece
*Gündüzün etrafı (burada Hud 114'ten farklı olarak atrafen nehari yani çoğul form var)

Şimdi bu ayete göre bunlar günün farklı vakitleri. Bu durumda atrafen nehari geceden ayrı bir zaman dilimi. Öyleyse "tarafeyin nehari" de gündüzün içindeki 2 vakte tekabül etmeli değil mi?

Ama kafa karıştıran başka bir nokta ise, fecr gecenin içinde, ikindi de "atrafen nehari"nin içinde olmasına rağmen neden ayrı anılıyorlar. Acaba özellikle o vakitlerde tesbih daha mı önemli ?

Bu ayete dayanarak HUD 114'e baktığımızda, 2 adet gündüz (tarafeyin nehari) ve en az üç adet gece ( zülefem minel leyl çoğul form olduğu için ) salat anlaşılmaz mı ?

Eğer tarafeyin nehari , geceye ait bölümleri tarif ediyorsa neden gecenin gündüz uçlarındaki iki zülefi değil de gündüzün iki ucu gecenin çoğul zülefi tabiri kullanılmış ? Bu çelişki değil mi ?

Kendisine e-mail yazdım ama uzun süredir yanıt gelmedi. Ben Arapça'ya hakim değilim. Bu konuyu Arapça dilbilgisi ile değerlendirebilecek olan var mı aranızda ?

Herkesin bir görüşü var ama ben sadece dilbilgisi açısından yardım istiyorum.

Şimdiden teşekkürler.

hiiic
29. August 2011, 04:59 AM
Tâ-Hâ 130
(Resulüm!) Sen, onların söylediklerine sabret.
Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında da tesbih et ki, sen, Allah'tan hoşnut olasın, (Allah da senden!).


Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; Burada bahseden kesin bir zaman değil yayılmış bir zamandır,,, Yani güneşin batmasından önce; GÜNDÜZLERİ ve doğmasından önce; GECELERİ Allahı tespih et... Onu unutma, Allahtan gafil olma... Bu kesin bir zaman olmadığı gibi bir zaman aralığıda değildir. Kimse diyemezki bu güneşin batmasından hemen önceki vakittir... Hayır bu güneş batmadan önceki her saati kapsar. Zaten Ayetin devam eden kısmında güneşin batıp doğmasından önceki zamanın tanımını yapmıştır; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında

Kısaca iki cümlede aynı şeyi anlatmaktadır;

Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; yani gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında da tesbih et ki, sen, Allah'tan hoşnut olasın, (Allah da senden!)...

Tespih etmenin bir süresi varmıdır? 2 saat tespih edebilir miyim? yada 5 dk?
Allah hatırlandıkça tespih edilir. Allah bu ayeti indirmiştir ki, bu ayet sonucunda güneş doğarken de batarkende ve ikisi arasındaki tüm zamanlarda ALlah aklımıza gelecek ve onun büyüklüğünü hamd ile tespih edeceğiz.

Tespihin süresi olmadığı gibi başlangıç bitiş zamanı da yoktur. Belirli bir kalıbıda yoktur. Allah bu ayette aslında günün her saatini anlatmıştır. Güneş doğmadan ve batmadan önceki saatlerde yani; Gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafındaki bir kısım saatlerde Allahı an överek tespih et.


diye düşünüyorum.


Allah en doğrusunu bilir.
Allah ilmimizi artırsın.

nuhungemisi
29. August 2011, 12:29 PM
Tespihin süresi olmadığı gibi başlangıç bitiş zamanı da yoktur. Belirli bir kalıbıda yoktur. Allah bu ayette aslında günün her saatini anlatmıştır. Güneş doğmadan ve batmadan önceki saatlerde yani; Gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafındaki bir kısım saatlerde Allahı an överek tespih et.


diye düşünüyorum.



Peki elçinin kavminin lisanında "her zaman" , "sürekli", "hep" gibi tanımlar yok mu ki böyle ifadeler kullanmış Allah. Burada Kur'an'ı anlama ile ilgili bir yöntem sorunu var. Eğer Kur'an'da belirtilmemişse ben hangi kaynağın objektifliğine güvenerek kitabı indirildiği kavmin kültürüne göre anlayacağım ? Kur'an'ın ilk muhataplarının kültüründe bu tür tanımlamalar "her zaman" , "sürekli" anlamına gelir diyen görüşün doğruluğunu nasıl kontrol edeceğim ?

Bu doğru bile olsa, neden gece ve gündüz 2 kere tarif edilmiş ki ayette ? Bu şekilde düşünülünce ayet şöyle oluyor :

Rabbini gece ve gündüz tesbih et, gece ve gündüz de tesbih et ki hoşnutluğa eresin ????

Herşeyi zaman-şekil üstü görme eğilimi kendimizi daha akıllı görmemizden mi kaynaklanıyor ?

Bence tesbihin zamanı ve süresi vardır. Belirli bir anda Allah'ı anmaya, yüceltmeye başlarsınız ve bu bir süre sonra biter. Sonra zihniniz yine diğer şeylere yönelir.

Ben de anlıyorum Allah'ın her zaman, mümkün olduğunca çok zikredilmesi, tesbih edilmesi gerektiğini.

Benim esas sorum "tarafeyin" ve "atrafen nehari" "zülefem min el leyl" üzerine zaten.

Altimuray
29. August 2011, 04:00 PM
....

dost1
29. August 2011, 04:03 PM
Selamun Aleykum! Değerli Nuhungemisi Kardeşim!
Sözünü ettiğiniz sözcüklerin türetildiği kök harfler "tı,ra,fe" dir. Taraf sözcüğünün ikili kalıbı "tarafeyndir"/iki taraf, çoğul kalıbı da "etraf"tır/taraflar.

Kusursuzluk sadece allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

hiiic
29. August 2011, 04:22 PM
Peki elçinin kavminin lisanında "her zaman" , "sürekli", "hep" gibi tanımlar yok mu ki böyle ifadeler kullanmış Allah. Burada Kur'an'ı anlama ile ilgili bir yöntem sorunu var. Eğer Kur'an'da belirtilmemişse ben hangi kaynağın objektifliğine güvenerek kitabı indirildiği kavmin kültürüne göre anlayacağım ? Kur'an'ın ilk muhataplarının kültüründe bu tür tanımlamalar "her zaman" , "sürekli" anlamına gelir diyen görüşün doğruluğunu nasıl kontrol edeceğim ?

Kuran dan kontrol edeceksiniz. Kuran ayetlerine bütünsel olarak bakarak anlamaya çalışacaksınız. Zaten görebilen gözler ve temiz akıl sahipleri için herşey apaçık ortadadır.

Bakalım Allah ayetlerde belirli zamanlardan mı bahsetmiş, yoksa Taha 130 daki gibi genel bir zaman mı? sizce aşağıdaki tespih emirleri hangi vakit namazına (!) ait?

Âl-i İmrân 41
Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alamet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alamet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.

Âl-i İmrân 191
Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler: ) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabındankoru !

Meryem 11
Bunun üzerine Zekeriyya, mabetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "Sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi.

Tâ-Hâ 33
Böylece seni bol bol tesbih edelim.

Enbiyâ 20
Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler.

Mü’min 55
(Resulüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vadi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbih et.

Tûr 48
Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman da Rabbini hamd ile tesbih et.

İnsan 26
Gecenin bir kısmında O'na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O'nu tesbih et.

Eğer yukarıdaki ayetleri tadiline uygun bir şekilde yavaş yavaş vve düşünüp anlaya anlaya okuduysanız, TAHA 130 size daha anlamlı gelecektir.
Anlayana sivrisinek saz gereği, bu kadar yeter. Şimdi Allahın emretmediği ama insanların kesin bir zaman çizelgesi oluşturduğu ruhbani ritüel manaları çıkarılan ayetleri okuyalım.
Allah bağlantıyı gören gözlerden eylesin.


Kâf 39
(Resulüm!) Onların dediklerine sabret. Güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ile tesbih et.

Tâ-Hâ 130
(Resulüm!) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında da tesbih et ki, sen, Allah'tan hoşnut olasın, (Allah da senden!).


Rûm 17,18.
Haydi siz, akşama ulaştığınızda sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin, ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.

Tûr 49
Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da O'nu tesbih et.


Herşeyi zaman-şekil üstü görme eğilimi kendimizi daha akıllı görmemizden mi kaynaklanıyor ?

bu ne demek? anlamadım ben?

Ben de anlıyorum Allah'ın her zaman, mümkün olduğunca çok zikredilmesi, tesbih edilmesi gerektiğini.

Benim esas sorum "tarafeyin" ve "atrafen nehari" "zülefem min el leyl" üzerine zaten.

Bunu da anlamadım...

ama umarım siz benim acizane ne anlattığımı anladınız.


Allah Kuran çizgisinden yolundan ve kıblesinden saptırmasın.
Allah ilmimizi artırsın.

nuhungemisi
29. August 2011, 06:43 PM
Selamun Aleykum! Değerli Nuhungemisi Kardeşim!
Sözünü ettiğiniz sözcüklerin türetildiği kök harfler "tı,ra,fe" dir. Taraf sözcüğünün ikili kalıbı "tarafeyndir"/iki taraf, çoğul kalıbı da "etraf"tır/taraflar.


Sevgili dost1 sanırım yazdıklarımı dikkatli okumamışsınız, ben de zaten neden tarafeyin/iki taraf kullanılmış diyorum


KAF 39 ile TAHA 130'un farkı nedir sizce ? TAHA 130'da neden gece ve gündüz 2 kere tekrarlanıyor olsun ki?

Ben tesbih = namaz iddiasında değilim , HUD 114'te emredilen salatı ve vakitlerini çözmeye çalışıyorum

Kur'an'da "sürekli tesbih" üzerine çok sayıda ayet olması , HUD 114'te belirli vakitlerde salat emredilmediği anlamına gelmez.

Kaldı ki, ben tesbih üzerine olan ayetlerin hepsinin 100% bir netlikle sürekliliği kastettiğine katılmıyorum.

Sabah-akşam , gece-gündüz gibi ikilemeleri biz de Türkçe'de süreklilik anlamında kullanmıyor muyuz ?

Ama taha 130'da güneşin konumundan bahsediliyor mesela, tekrar soruyorum neden gece ve gündüz iki kere arka arkaya belirtiliyor aynı ayette ? Güneşin doğuşundan önceyi tüm gece olarak anlamak yerine fecr vakti olarak anlamak bana daha doğru geliyor.

Sürekli tesbih anlayışıyla ilgili bir sorunum yok. Ben de öyle düşünüyorum. Sadece, Allah ayette güneşin doğuşundan önce tesbih et dediyse mutlaka fecr vaktinde tesbih etmek gerekir diye anlıyorum mesela. Yani güne tesbihle başlamak. Ve gün içinde bolca.

Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et. (KAF 40)

Bakın secdelerin ardından diyor. Belirli bir durum/zamanda tesbih emri var.

Ben namazımın son secdesinden sonraki oturuşta Allah'ı tesbih ediyorum bu ayete dayanarak.

HUD 114'te Allah neden "tarafeyin/iki taraf" ikil formu seçmiş ? Ve neden zülefem çoğul tanımlamayı ?

Biri size "gündüzün iki tarafında yemek ye" dese ne anlarsınız ?

"Gece gündüz/sabah akşam yemek ye" dese ne anlarsınız ?

Umarım ben de ifade edebilmişimdir kendimi.

Sevgili hiiic ilk alıntıladığınız bölümü geri alıyorum, bazen eleştiri ile saldırı arasında ince bir çizgi oluyor. Bir de ön yargı olayı var. Belirli bir derecede samimiyete sahip olmadığınız insalara karşı eleştiri yapmak polemikle sonuçlanıyor genelde. Bazen ön yargılı olmak kötü yanlarımdan biri. Ben yapıcı olmak istiyorum ve adil olmak.

Anonymous
2. September 2011, 12:15 PM
Salat vakitsiz ve nakitsiz(zekat) olmaz.
Salatın vakitleri olabilir de namazın -belirli bir- vakti olmaz diye düşünüyom.

En doğrusunu Allah bilir.

müslümanlardan
7. September 2011, 04:45 PM
kuranda,SABAH AKŞAM,GECE GÜNDÜZ,vb zamanların anlatımı bazen konuyla ilgili olarak SÜREKLİLİĞİ ANLATIR ,YANİ bu tür durumlar DEYİMDİR...

Örneğin,bizlerde bazen şunu kullanırız,ADAMA SABAH AKŞAM anlattım ,Burda bizler sabah akşam anlattımı DEVAMLI ANLATTIM OLARAK kullanırız ve buda deyim dir.
NOT.kuranı anlamada oluşturulacak sağlam bi metedoloji bu tür anlamadaki karışıklığı çözmeye yardımcı olur kanaatindeyim..

pramid
7. September 2011, 07:11 PM
--------------------------------------------------------------------------------

kuranda,SABAH AKŞAM,GECE GÜNDÜZ,vb zamanların anlatımı bazen konuyla ilgili olarak SÜREKLİLİĞİ ANLATIR ,YANİ bu tür durumlar DEYİMDİR...


ARAPÇA BİR SÖZLÜK AL, KURAN SABAH AKŞAM DEYİMİ YANINDA VAKİTLERE BAK....


BİR BİR TAVSİYEM VAR "arap dilinde farklar sözlüğü " EBU HİLAL EL ASKERİ "NİN bir kitabı... şiddetle her kişiye tavsiye edrim.. tamamen türkçe .... işaret yayını...

kuranda zaman kavram bölümüne bakarsanız, namazın 5 vakit, salatın salatul vusta ile 3 vakit olduğunu arapça ve kuran ile mütela edersiniz.

hiiic
8. September 2011, 12:24 AM
Arapçada "sabah akşam" demek 5 vakit mi demek?

müslümanlardan
8. September 2011, 10:22 AM
ARAPÇA BİR SÖZLÜK AL, KURAN SABAH AKŞAM DEYİMİ YANINDA VAKİTLERE BAK....


BİR BİR TAVSİYEM VAR "arap dilinde farklar sözlüğü " EBU HİLAL EL ASKERİ "NİN bir kitabı... şiddetle her kişiye tavsiye edrim.. tamamen türkçe .... işaret yayını...

kuranda zaman kavram bölümüne bakarsanız, namazın 5 vakit, salatın salatul vusta ile 3 vakit olduğunu arapça ve kuran ile mütela edersiniz.

PRAMİD ARKADAŞIM,açıklamamdan sadece bir kısmını alıp anlamdanda eleştiriniz hoş olmamış,vakitle değildi,vakitsz olarak geldiği yerlerde deyim dir olarak anlatmaya çalıştım ve hatta not düşerekte örnek verdim bunuda anlamak zor olmasa gerek,,,,Ayrıca namzın 5,salatın 3 olduğu hakkında görüşlerinizi paylaşa bilir misiniz lütfen...tafsiye ettiğiniz sözlük ten dolayıda teşekkürler bulup bakmaya çalışacam inşaallah...

hiiic
10. September 2011, 07:14 AM
Yani şunu çok garipsiyorum...

Allah her zaman yapılacabilecek dua iznini vermişken. Üstelik her zaman beni anın emrini vermişken, hatta sabah aşkam sürekli beni övün demişken ki zaten hayata anlayan gözlerle bakanlar pek çok olayda rabbin büyüklüğünü görüyor, tespih etme hissini duyar.Güneşin doğması ve batması gibi muazzam bir kozmik olayın bilincinde olmak da bu tespih hissinin en büyüklerindendir... keza aynı olayı ilk defa görüyor olsak büyük bir endişeye kapılırdık ama alıştık zamanla güneşin doğması ve batması sıradan gelmeye başladı ama harika bir mucizedir.

Bu kadar şeyin üzerine Allah birde 5 vakit mi eklemiştir?

Bu şuna benzer;
-Hanifler sitesi sürekli olarak web tarayıcınızda açık kalsın, ne zaman kapatırsanız bilgisayarınıza virüs bulaşır. hep açık kalsın.
-Ayrıca sabah öğle ve akşam belli vakitlerde de açık kalsın. saat 2-3 arası açık kalsın.

?

Allah'ın öğlen dediği vaktin tüm kuşluk ve ikindi zamanını içerdiğini düşünüyorum. Güneş batmadan önce dediği ikindiden akşama kadarki tüm süre, Gece denen sürenin güneş batımından sabaha kadarki süre olduğunu zannediyorum...

Yani bölümlere ayrılan zaman dilimleri de yine tüm günü anlatıyor diye zannediyorum.

Gece uyuyup dinleneceğimiz için, sessiz sakin bir kısmında kalkıp anlaya anlaya Kuran okumaya geleneksel anlayışta teheccüt namazı diyorlar.ve 6-12 rekat ne olduğunu anlamadan lambur lumbur namaz kılıp yatıyorlar. Bu hareket kuran kültürüne ne kadar uyuyor?

Acaba yanlış mı zannediyorum...

pramid
14. September 2011, 12:54 PM
http://dersvekuran.blogcu.com/salat-yazilari/10614383

http://dersvekuran.blogcu.com/namaz-vakitleri/10122065

hayrullahmeral
14. September 2011, 02:07 PM
Merhaba,

Taha 130 - anlamları yer degistirilmis salat-tesbih kavramlarini yerli yerine oturtmak icin anahtar ayetlerdendir bana gore.

Konuyu daha iyi anlamak icin peygamberin -namaz-! Saatlerine hadislerden bakmakta fayda var.

Rivayetlere bakildiginda muhammed dedemiz, fecr, kusluk, oglen, ikindiler, aksam, gecenin bolumlerinde olmak uzere namaz kilmis yani tesbih etmis, dua etmis, aglamis, yardim istemis vs.

Taha 130 da tesbih etmenin, sabir ile beraber anilmasi ve sabir yolunda kisisel gelisim saglamanin en onemli araci olarak belirtilmesi tesaduf degildir.

Ancak salat bana gore turkce tam karsiligi beraber olmaktir. Bu birlikteliklerin, salatlarin icerigi cumle icinde kullanilmasina gore anlam kazanir.

Ornegin nur 58 deki beraberlik, prime time zamanlarda ev icinde aile fertlerinin beraner olduklari zamanlardir.

Bakara 238, ayet numarasini yanlis hatirliyor olabilirim, deki ise evlilik baglari, ahzab 56 daki omuzomuza olma, destek olma vs.

Cuma salati, cuma gunu acik kapi toplantisi ki bana gore gunumuzde cuma salatlari camilerde pazar gunu yapilmali veya cuma gunu resmi tatil olmali ki verim alinsin.

Hud duresindeki salat ise peygamberin teblig etmesi icin organize etmesi gereken gunun en uygun toplanti saatleri. Hem gizlilik hem katilim acisindan.

Cepten yazdigim icin, zorlaniyorum . Insallah sonra devam ederiz.

Selamlar

hiiic
14. September 2011, 02:21 PM
Nur; 58: Ey iman edenler! Elleriniz altında bulunanlarla, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız üç durumda; sabah salatından önce, öğle vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, ışa (akşam) salatından sonra izin istesinler. Bunlar sizin için üç avrettir (açık ve korumasız, üç zamandır).Bunlar dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Alim’dir, Hakim’dir

öğlen vakti elbise mi çıkarılıyor?

şu part-time olayını biraz açarsanız memnun oluruz. Keza pek çoğumuz full time.

hayrullahmeral
14. September 2011, 02:27 PM
Merhaba,

50 derece sicakta, catisiz toprak evde dinlenmek icin doseginize cekildiginizde herhalde yorgana sarilmazsiniz.

Selamlar


Merhaba,

Part-time degil, prime-time yazdim. Salat-el fecr ve salat-el isa : sabah hemen tum aile fertlerinin ise ve okula gitmek icin kaltiklari ve aksam is, okul, alis veris donusu biraraya geldikleri ve genelde dizi seyrettikleri zaman dilimleri.

Selamlar

hiiic
14. September 2011, 02:58 PM
o halde durum çok açık ve net.

Allah o dönemin koşul ve şartlarına göre çalışma vakitleri belirlemiştir.
Gün içinde çalışmaya en elverişli zamanlar o bölgenin Salatı İkame zamanlarıdır.
Çünkü Kutuplara böyle bir zaman biçebilir msiniz? O bölgede kendi zamanlarına sahiptir.

Tespih yani namaz diye çevrilen zikir ve tespih ise sürekli olması gereken bir iştir. belirli bir süre biçilmez. Keza otururken, yaterken ve ayakta tespih emredilir. sabah akşam tespih emredilir. Zikir ise bırakıldığı an şeytanların oyunlarına takılabilir insan...

bartsimpson
25. July 2012, 11:37 PM
Yani varya alayınız ayrı telden çalıyorsunuz konu zarten çorba olmuş iyice milletin kafasını bulandırın emi.

Bakın beyler size çok ciddi bir uyarım var.
Hepiniz forumlarda eleştirilip yerden yere vurulan din bezirganlarından farklı bir portre çizmiyorsunuz.

Tamam belli konularda uzmanlıklarınız olabilir yada ululelulema olabilirsiniz.
Bir arkadaş alın okuyun diye bir link vermiş tıkladık anlayalım okuyalım diye.

http://dersvekuran.blogcu.com/namaz-vakitleri/10122065

Meselenin aslını öğrenebilmek için bu ayetleri iyi anlamak, ayetleri iyi anlamak için de, ayetlerde geçen “dülûkuşşems”, “kur’an-el fecr”, “taraf”, “teheccüd” ve “nafile” sözcüklerinin ne demek olduklarını iyi bilmek gerekmektedir.

“Dülûkuşşems”; “Güneş’in batması, gözden kaybolması” anlamındadır. Ama bazı yorumcular buna “eğilmesi” anlamını vermişlerdir. Tac-ül Arus ve Lisan-ül Arab’ın verdikleri bilgiye göre “dülûk sözcüğüne “eğilme” anlamının verilmesi, namazı beş vakit olarak anlayabilme amacı gütmekteymiş. (!) (Tac-ül Arus, c: 13, s: 560, 561 ve Lisan-ül Arab, c: 3, s: 398, 399)

“Dülûk” sözcüğünün gerçek anlamına göre “dülûkuşşems” tamlaması; akşam vaktini ifade eder. Nitekim, dördüncü halife Ali, Abdullah ibn Mesûd, Said ibn Cübeyr, Nehâî, Mükatil, Dahhâk, Süddî, İbn Abbas ve Mücahid bu anlamı tercih etmişlerdir.

Buna karşılık “dülûk” sözcüğüne “eğilme” anlamı vererek sözcükten öğle vaktini anlayanlar da olmuştur. Klâsik kaynaklarda, İbn Ömer, Cabir, Atâ, Katâde ve Hasan’ın bu görüşü benimsedikleri bildirilir.

İsra suresinin 78. ayetinde yer alan bu sözcükten, her iki anlamın birden anlaşılabileceği ileri sürülse de, namazın vakitlerini belirleyen diğer ayet olan Hud suresinin 114. ayetindeki ifadeler, “dülûküşşems” tamlamasından, “Güneş’in eğilmesi” anlamının çıkarılmasına ve bu anlamdan da ayette öğle namazının kastedildiğinin sanılmasına engel olur. Çünkü, Hud suresinin 114. ayetinde peygamberimize “Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın bir zamanda namaz kılması” emredilmiş ve anlam netleşmiştir. Çünkü, Hud suresinin 114. ayetinde geçen “zülefen” sözcüğü, İsra suresinin 78. ayetinde geçen “ğasak” sözcüğü ile aynı anlamda olup; “ortalığın karardığı zaman, gecenin ilk saatleri” demektir. Yani, her iki sözcük de “yatsı” vaktine karşılıktır. Bu durumdan kesin olarak anlaşılmaktadır ki, İsra suresinin 78 ve 79. ayetlerinin emri ile Hud suresinin 114. ayetinin emri aynıdır ve bu ayetlerde, salat vakitleri, özdeş kelimeler kullanılmak suretiyle değişik üslûplarla ifade edilmiştir.

Diğer taraftan, bir çok yorumcu da “dülûkuşşems” ile “ğasakılleyl” tamlamalarının ayrı zamanları ifade ettiğini ileri sürmüştür. Oysa bunlar, ayrı zamanları değil, bir vaktin başını ve sonunu ifade etmektedirler. İsra suresinin 78. ayetinde “güneşin batmasından itibaren karanlığa kadar” salat emredilmiştir. Bu ifade, iki salatın değil, bir tek , yani akşam salatının vaktini belirlemektedir.

Ayette geçen “kur’an-el fecr”; sabah okuması, yani sabah salatı olup kişilerin ayetleri okumasıdır.

“Taraf”; “nahiye, yan bölge” demektir. Bir şeyin “taraf”ından söz edildiği zaman, o şeyin içi değil, dışı anlaşılır. Nitekim Fıkıh’ta “İnsanın iki tarafı” ifadesinden; bir taraf olarak insanın anası, babası, dedesi, yani atası, diğer taraf olarak da çocukları ve torunları anlaşılır. Benzer şekilde “masanın iki tarafı” denildiğinde de; masanın ikiye ayrılmış hâldeki iki parçası anlaşılmaz, masanın sağında ve solundaki şeyler anlaşılır.

“Taraf” sözcüğünün çoğulu “etraf” sözcüğü olup, bu sözcük Türkçeye, aynen Arapçadaki anlamı ile geçmiştir. “Etraf” sözcüğü de yöneltildiği şeyin dışı ile ilgilidir. Meselâ, bir kimseye “Etrafına bak” dendiği zaman, o kişi eline, yüzüne, vücuduna değil, sağına, soluna, önüne ve arkasına bakar. Bu örneği “ülkenin etrafı” dendiğinde ülkenin dışının kastedildiği ve anlaşıldığı, “Dünya’nın etrafı” dendiğinde Dünya’nın dışının kastedildiği ve anlaşıldığı şeklinde çoğaltmak mümkündür.

Ayetteki “Gündüzün iki tarafı” ifadesinden de, “gündüz”ün dışında kalan “sabah” ve “akşam” vakitleri anlaşılır. Yoksa bu ifade, “gündüz”ün kısımları, birer parçası olan “kuşluk” ve “ikindi” vakitleri demek değildir.

“Teheccüd” sözcüğünün kökü olan “hecd” sözcüğü, “ezdat”tan olup, iki zıt anlamı da ifade eder. Yani hem “uyumak” hem de “uyanmak” demektir. “Hecd” sözcüğünün bazı türevleri şöyle meşhurlaşmıştır: “Hâcid”; “uyuyan”, “tehcid”; “uykuyu gidermek, uyandırmak”, “teheccüd”; “uykudan uyanıp namaz kılmak”, “müteheccid”; “geceleyin uyanıp namaz kılan kimse”.

Sizin ve sizin gibilerin yazdıkları yüzünden önceden kıldığım namazlardan ve ibadetlerden soğudum bilmeden daha mutlu ve huzurluydum ama şimdi şüphedeyim merak ediyorum araştırıyorum ama sizin gibi ne dediğini anlamadığım ukalalar yüzünden bi b.k anlamıyorum.

Beyler akıllı olun sonra bu vebali taşıyamazsınız.
Farklı yada aykırı olacağım diye kafaları bulandırmayın.
Aranızdan bir delikanlı çıksa ve dese ki arkadaş;

namaz = ....... dır.
vakitleri = ...... ve ...... ve ..... ve ..... dir (yada ne ise)

salat = ....... dır
vakitleri = .......... ve ...... ve ..... ve ..... dir (yada ne ise)

Sakın, bunu kendiniz arayıp bulacaksınız biz uyarmak ve doğruyu göstermekle mükellef değiliz yada buna benzer saçma laflar etmeyin.

Buraya yazıyorsan tarihe not düşüyorsun (bakınız mesaj tarihleriniz) iz bırakıyorsun buraya giren ve okuyan herkes birşeyler algılıyor.

Bir misyon yükleniyorsun. Hakkını ver...

dost1
26. July 2012, 02:19 AM
Selamun Aleykum! Değerli bartsimpson Kardeşim!

Sitemizde yazmış olduğunuz bu başlıkta sorularınız ile ilgili ilgili oldukça açık ve net yazılmış yazıları görebilirsiniz.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.