PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Afrika ve Somalide açlık konusu


nerdogan
11. August 2011, 10:19 AM
Değerli forum üyeleri, yazarları,

Biliyorsunuz ki son günlerin önemli konularından birisi Somalive bölgedeki açlık.Aslında son günlerin değil maalesef yılların geride kalıp zaman zaman öne çıkan konusu.Bugün çocuğa en fakir ülke neresi desen -benim çocukluğum da dahil- Somali Kenya vs diye sayacaktır.Bu ülkedeki insanlar fakirmi fakirleştirilmiş mi hastalıklı mı yoksa hastalıklandırılmış mı bilemiyorum ama bildiğim tek şey sürekli aynı haldeler.Bugün okuduğum bir habere görre Türk kızılayı o bölgede büyük bir alan tahsisi için yetkililerden izin istemiş.Bizzat Kızılay yöneticileri bölgede imiş.Kendileri oraya sadece çadır vs değil insanların kendilerini hayatta tutabilmeleri için ekebilecekleri bağ bahçelerde yapılacakmış tarım teşvik edilecekmiş yani.Bu bölgede büyük bir şehir inşa edilecek-çadır kent benzeri- ve su tesisatı elektrik tuvalet tesisatları yapılacakmış.Tabiki çok güzel bir düşünce bence ve hepimiz maddi desteğimizi esirgememeliyiz-umarım yerine ulaşır-. Ancak bunun dışında haberde şu bilgiide vardı:

""Naylon evlerde yaşıyorlar
Somali’de yaşanan kuraklıktan dolayı 11 yıl önce Etiyopya’ya göç eden Somalililer, su ve tuvalet gibi en önemli ihtiyaçlardan mahrum şekilde, naylon ve kartondan yaptıkları barınaklarda yaşam mücadelesi veriyor. Etiyopya’nın Hartşeik bölgesinde, bugüne kadar kendilerine ulaştırılan yardımlarla açlıktan ölmemek için direnen Somalili mültecilerin sayısının 1 milyon 200 bin olduğu belirtiliyor."",


Yani bu topluluk enteresan bir biçimde sürekli olduğu noktadan geri gidiyor.Ben hep bu insanların sömürü toplumları tarafından bu hale getirilmekte olduğunu, yeri gelince hastalık ve ilaçlar için kobay olarak görüldüklerini, yeri gelince ucuz herşeye razı olmuş işçi olarak görüldüğünü yani o söz konusu ülkelerin her zaman el altında bulunmasını istedikleri kendilerine kul köle olmuş koyun bir toplum yaratma çabalarının sonucu olarak nitelendirdim bu durumu.

Ancak şu da var ki, 11 yıl dile kolaydır. En son izlediğim belgesel olan Human Planet belgeselinden sonra birçok konuda aydınlandım.Herkese şiddetle öneriyorum.Çok öğrenilecek şey var..Bu belgesel dizisinde insanların ne şartlardan neler ürettiklerini ne çözümlerle hayatlarını sürekli iyiye taşıdıklarını ve doğaya zarar vermeden nasıl yaşadıklarını gördüm.Şimdi diyorum ki..Acaba bu Somali gibi ülkelerdeki insanlar neden sürekli sadece yardımlarla yaşamaya muhtaçmış gibi..Bu bana hiç mantıklı gelmiyor.Bir insan ne şartta olursa olsun topluluğun gücüyle çok şey yapabilecek zekaya sahip.Bakınız tarih, bakınız belgeseller.Bu büyük nüfus sürekli aç ve hep birileri onlara yardım ediyor.Edildikçe daha da hasta oluyor ve aç oluyorlar.Bu nasıl mümkün olabilir ki?

Yani iş alanı yok diyeceksiniz ya da kuraklık var diyeceksiniz vs.Ama inanın o belgeselden sonra ne kuraklık ne sel ne buz ne toprak kayması ne kıtlık ne de vahşi hayvanlar..hiçbir durumda insanın bu hale gelmesi 11 yıl boyunca stabil bir biçimde kalmasını mantıklı göremiyorum artık..Elbette doğal afetler insanları öldürür, kuraklık gibi. Ama tüm ülke sürekli aynı halde nasıl yaşar? 11 yıl sadece bir bilgi..Ancak ben kendimi bildiğimden beri hep aynı görüntüler..Karnı şiş sıtmalı insanlar..Bu milyarlarca yardımlar neden abuk subuk yiyecekler çadırlarla uyduruk ilaçlarla sınırlı..Üstelik de az buz değil koskoca bir ülkenin ekonomisini yeniden canlandıracak yepyeni iş alanları sulak alanlar oluşturacak bir para oluk oluk depolanan ürünlere gidiyor.(Bu ürünler sadece bakliyat ucuz un makarna ve benzeri ile ucuz kağıt ürünleri içlerinde hiçbir şekilde değerli besinler örneğin et konserveleri olduğunu hiç duymadım, acaba et çok değerli ve sadece bizler için mi gönderildi.onlar nasılsa garip fakir onlar haketmiyor mu?)
Ve işin ilginç yanı bu depolar yıllarca açılmıyor ve yardımlar dağıtılmıyor.Geçtiğimiz günlerde euronews de izlediğim habere göre, Somalide BM nin bir yardım deposu 3,5 yıldır korunuyor ve hiçkimseye yardım dağıtılmıyor.Fransız bir gazetecinin bulduğu bu depodaki kişiler çelişkili laflar söylüyor ve BM den onay bekliyoruz diyorlar bu haberde..

Çok tuhaf..Bu konudaki fikrinizi merak ediyorum doğrusu..

gerçek hanif
11. August 2011, 04:16 PM
İnsanın sadece gördüğüne inanası geliyor.Somali ve benzeri yerler için içimden yardım etmek geldiği halde etmiyorum.Çünkü şüphe içersindeyim.Alın size deniz feneri.Yarında bir başkası mesela "kimse yokmu" vs. vs.

dost1
11. August 2011, 07:34 PM
Selamun Aleykum! Değerli Gerçek Hanif Kardeşim!

İnsanın sadece gördüğüne inanası geliyor.Somali ve benzeri yerler için içimden yardım etmek geldiği halde etmiyorum.Çünkü şüphe içersindeyim.Alın size deniz feneri.Yarında bir başkası mesela "kimse yokmu" vs. vs.

Somaliyi sağlıklı değerlendirebilmek için Somali'nin tarihine bakmak gerekir. Somali'nin tarihine baktığımızda olayların hiç de gazetelerde anlatıldığı gibi olmadığı görülür.
Birleşmiş Milletler ne yazık ki insanların özellikle de İslam ülkelerinin yardım duygularını sömürmek istiyorlar. Sömürüyorlar da ... Giden yardımların yoksul insanalra özellikle de Müslüman kitleleri uyuşturmak miskinleştirmek için kullanıldığını düşünüyorum.

Şahsen her türlü sadaka ve infak etkinliğini durumlarını yakınen bildiğim tanıdığım insanlar için bizzat aracısız yapıyorum. Türkiye'de ve Dünya'da yaşananlar... Özellikle yardım kuruluşlarının vicdansızlarca sömürülmesi, içlerinin boşaltılması bizleri bu duruma sevkediyor.
Eskilerin güzel bir sözü vardır: İstenmeyen şeyler bir tehlikeyle ilgilidir.
Eğer birisi seni aldatmışsa bu onun suçudur.
Eğer o kişi seni pek cok kere aldatmışsa bu senin suçundur.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Anonymous
12. August 2011, 12:21 AM
Şöyle bir şey izlemiştim...


http://www.timsah.com/Bir-Ekonomik-Tetikcinin-Itiraflari-John-Perkins/ZdddMvchH2M


Tanıdık geldi mi?

Anonymous
12. August 2011, 04:28 AM
Yalnızca açı doyurmak yeterli değildir diye düşünüyorum. Birisine balık verip karnını doyurduktan sonra balık tutmayı da öğretmek lazım ki tekrar acıkınca sizin elinize bakmasın.

Afrikanın bu halde olmasının sebebi oranın halkına Allah'ın bolca verdiği nimetleri(petrol, altın, elmas, bakır, kobalt, manganez, fosfat vb.) ALMAMALARI. Afrikaya Allah'ın BOLCA verdiği nimetlerin (petrol, altın, elmas, bakır, kobalt, manganez, fosfat vb.) çeşmelerinin başında kimler var? Eğer Afrikalılar yoksa (ki yok) bu Afrikalıların cahilliğindendir. Onların başkalarının kuklası olup birbirlerini yiyip bitirmelerindendir. Kalanları da kan emici vampirlerin ek besin kaynağı.


İnsanları beslemekle kalmayıp hem beslediklerinizi hem de BESLEYEBİLECEK DURUMDA OLANLARI uyandırmak gerektiği gibi beslenenlerden uyananları da sömürgeciler karşısında yalnız bırakmamak, politik olarak desteklemek gerekiyor. Sizin de farkettiğiniz gibi sömürülene yardım göndermenin sonu yoktur. Güçlü ve fazla sayıda parazitleri olan canlılar ne kadar beslenirse beslensinler gelişemezler.

Oradaki insanların maddi destekle birlikte büyük bir sosyal eğitim programına sokulmaları, eğitilmeleri de lazım. Örneğin yetimi doyurun ama kollayın ve eğitin de. Eğitin ki o da yetim doyurabilecek ve eğitebilecek konuma geçtiğinde o da doyursun ve eğitsin. Kısacası karın doyurmak yetmez, yanında eğitim ve destek de lazım.
Fakat Afrikada bir şeyler yapabilmek için tek kişi giderseniz üç beş kişiyi doyurabilirsiniz o da gücünüz yettiğince. Gücünüzü ne kadar zorlarsanız zorlayın az olacaktır. 30-40 yıllık hayatında 35-40 binden fazla yemek ÖĞÜNÜ tüketmiş insanlar olarak gönderdiğimiz bir kaç kuruş yerine ulaşsa bile ancak bir kişi yalnızca kaç kısıtlı öğün doyabilecek onu düşünüyorum da hep az geliyor :(

Ben önce burada bu işleri yapıp bilinçli, büyük ve güçlü, Halkı/Hak'kı destekleyen bir topluluk oluşturmamız ve şahıs olarak değil de topluluk olarak sorunlara daha etkili müdahale etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Eğer Somaliye veya ülkemize veya " bizi kurtaracak yok mu" diyen herhangi bir topluma herhangi yardım edilmek isteniyorsa da topluluklar oluşturup, bilinçlendirici gönüllüler toplanıp oraya bizzat gidilip HER YÖNDEN yardım edilmeli ve politik olarak da parazitlerin yok edilmesi için çalışmalar başlatılmalı diye düşünüyorum.

Göstermelik yardım herkesin, her ülkenin ağzında hatta sömürgeciler bu tür yardım organizasyonlarının önde gelenlerinden, fakat ne hikmetse gerçek anlamda sorunların çözümü için kimse elini taşın altına koymaz. Çünkü Allah yolunda savaşmak yalnızca müminlerin özelliğidir.




4:75. Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!
4:76. İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır..

hiiic
12. August 2011, 04:28 AM
bende yardım kurumlarına güvenmiyorum.
kurulan derneklerde duygu sömürüsü sayesinde kazandıkları paraları çalıp çırpıyorlar.

70 milyon insanın 5 milyonunu kandırıp bir mesajdan 5 tl alsalar 25 milyon yeni türk lirası yapar. sonra bu trilyonlar nereye gitti? çalıp çalıp parti kuruyorlar daha çok çalmanın hesabını yapıyorlar.

Allahın sosyal destek kurumlarını ancak Allahtan ve Ahiretten korkan kimseler imar eder ve Salatı dim dik ayakta tutar. Bu özelliklere sahip Müslüman kişi de sözün lafından değil, vechinden / yaptığı işlerden, ortaya koyduğu eserinden anlaşılır.

Tevbe 17
Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kafirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selahiyetleri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedi kalacaklardır.

Tevbe 18
Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.

gerçek hanif
12. August 2011, 08:24 AM
Demekki canlılar sadece labratuvarda kobay olarak kullanılmıyor.Yaa..! bu nasıl bir dünya böyle.!..?

PİLOT
19. August 2011, 02:34 PM
duyduğum kadarıyla küresel çete somali topraklarını paylaşmış.
somalilerin nufusu biraz daha kırılıp istenen seviyeye inince yönetime tamamen el koyup
bakir topraklarda büyük çiftlikler kuracaklar.zencilerde hazır ucuz işgücü.
herşey planlandığı gibi tıkır tıkır işliyor.yardım paralarıda sermaye olur.
çayın taşınla çayın kuşunu vururlar.

merdem
20. May 2013, 02:58 PM
Ve onlara: Size Allah'ın rızık olarak verdiklerinden infak edin denildiği zaman, o inkâr edenler iman edenlere dediler ki: Allah'ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz.



****

Söyle bir düsünün, sabah kalkip ise koyulmak icin yola cikan bir adamcagizin basina bir trafik kazasi geliyor.

Evde 2 kücük cocuk ve ücüncüye hamile bir hatun.

Islamin buyruklarina uygun yasayan bu aile hic bir sey biriktirmemis ve her zaman ellerinde olani paylasmislar ihtiyaci olanlarla.

Dememisler ki, cocuklarin gelecegini düsünelim bir kac kurus bir tarafa birakalim.

Ne oldu simdi, ailenin gecimini saglayan kisi yok oldu. Hatun geriye kalan yavrularini nasil gecindirecek? Evin kirasi, elektirigi, suyu, günlük gecimleri ve cocuklarin okul masraflari.

Bakin yoksulluk nasil basliyor. Gelecek seneleri birakin bir yana o ailenin icinde bulunduklari günler icinde hemen yardima ihtiyaclari var.

Sizce bu hatun ve cocuklari nasil devam edebilirler yasamlarina, hangi imkanlara sahipler?

Aile ya günbegün sönecek, yada bir iki hayir sahibi akrabalar, tanidiklar yoluyla ayakta tutulacak.

****

Bu aile Somali'nin kücük bir örnegidir.

****

Somali zamaninda bir takim devletler tarafindan sömürülmüs, insanlari köle olarak kullandirilmis, calismalarinin karsiligi dahi verilmemis ise nasil kalkinma olsun?

Kime karsi nasil savasma imkanlari vardi zamaninda, düsman ellerindeki son model ve güclü silahlar ile karsilarina ciktiklarinda Somali'nin ciplak eli ve ayagindan baska nesi vardi?

Kizilderililerin hangi müdaafa yollari vardi Amerika(!)lilara karsi?

Avusturalyanin yerlilerini körelten Avrupalilar?

Inkalari imha eden Ispanyollar?

Kango'da esirleri daha fazla ve sürekli calismaya zorlama amaciyla insanlarin ellerini keserek göz dagi veren Belcikalilar?

Ellerindeki tek gecim yolu calindiktan sonra, yakilip yikilip sömürüldükten sonra sifirdan baslamanin ne demek oldugu bilmek lazim.

Silah gücüyle cümbür cemaat hücuma ugrayan bariscil ülkelerin müdaafadan yoksun olmalarindan istifade edenler mi hakli, yoksa ellerinde kendilerini koruyacak herhangi bir imkanlari olmayan zavallilar haksizmiydi?

Avrupa Amerika tüm dünya ülkelerini sömürerek zenginliklerine ulasmislardir.

Hacli seferlerinin tek amaci dahi Allah'in rizasini kazanmak degildi papalar icin, onlar uzak dogunun zenginligine göz dikmislerdi. Cünkü Avrupanin o zamanlarda ellerinde ne gelir getirecek yollari ne de vebadan kurtulacak bir careleri vardi.

Allah'in riziklari düzenli dagittigi yeryüzünde vurgunculuk yapilmis düzen bozulmustur.

Altinlar külceler halinde dünya bankalarini kasalarinda yatmaktadir, ki bu altinlarin esas sahipleri bugün yoksulluk icinde kivrananlarin ta kendisidir. Ellerinden zorbalikla hileyle calinmislarindir.

Robin Hood'lar ölmüstür, onlarinda kökleri yok edilmistir.

3D gözlüklerle dolasilir olmustur.

Elinde olani dagitanin elinde zaten bir sey kalmamistir. Fazla olanida zaten ellerinden zorbalikla alinmistir. Elde olmayanla insaa yapilmayacagina göre Somali binalarini kuramiyacak durumlara düsmüstür.

Ahiret günü: Rabbim! Yardimin ulasacagindan emin olsaydim herhalde yardim ederdim.... kimseyi hakli cikaramaz.


http://www.timeturk.com/resim/detayresim/image/Afrika/sudan-236x380.jpg Afrika



http://www.timeturk.com/resim/detayresim/image/Afrika/obezite-350x251.jpg Amerika ve Avrupa


http://www.timeturk.com/resim/detayresim/image/Afrika/akbaba.jpg Halen sömürmeye devam eden (akbaba misali) Allah'sizlarin hedefi!



http://www.timeturk.com/resim/detayresim/image/Afrika/afrika-aclik.jpgYavrusunu canli canli gömmeye mahkum edilen kadinin sorumlulugu kimin üzerine vazifedir?

Kur'an okuyarak cennet kapilarinin acildigini zannedenler!

Cocuklarini kolejlerde okutarak anne ve baba görevlerini basariyla hakettiklerini zannedenler!

Yaz aylarini bilmem hangi ülkede kac derece altinda sahillerde gecirmeyi hayal edenler!

Iki senelik arabasini acaba hangi modelle degistirsem derdinde olanlar!

Ah dün pirzola yedim bu gün istakozu hakkettim diyenler!

Suyu olmayani gözardi edip sampanyalarin mantarlarini patlatanlar!

Elbisesine leke sürüldü diye ertesi günü en pahali magazalardan yenilerini gardorabina katanlar!

Gögüslerim bozulmasin diye sütünü kesip piyasanin en pahali mamalarini satin alanlar!

Burnunu kalcasini begenmeyip ameliyat masalarina yatanlar!

Hasir yatagi birakin bir kenara en pahali su yataklarinda geceleyenler!

Cadiri birakin bir yana villa üzerine villalar satin alanlar!

Kuru ekmek ve zeytinle yetinmeyi birakin bir kenara her gün havyarla beslenenler!

Yoga misali yatip kalkanlar!

Orucunu aksamlari öküzlere nispet cikarircasina bozanlar!

Pamuklusunu birakin bir kenara illede en pahali en iyi marka en iyi kumas ile türbanlananlar.

At arabasini birakin bir kenara garajlarini son model markalarla dolduranlar!

Ibidi zibidilerle dolu ekranlarda Islam adina ne idügü belli olmayan fetvalarda bulunanlar!

Zekati cocuguna marka giysiler almak zannedenler!

Ekranlarda savas haberlerini ayaklarini uzatipta önünde ismarlama lüks yemegiyle bir elinde icecegi öbür elinde son model smart handy'sinle sms ler cekenler!

He ya, Allah isteseydi kendi doyururdu!

Öyle olmasaydi farikalar (icki, esrar, kumar, fuhus...) kurdurana kadar bir avuc insandan olusmus örgütlerin kurulmasina yardim eder de dünya acliginla savasanlara imkan saglardi.

Allah isteseydi!.....

Kul istemedikten sonra yüce Allah niye istesinki!

galipyetkin
20. May 2013, 08:56 PM
"Dememisler ki, cocuklarin gelecegini düsünelim bir kac kurus bir tarafa birakalim."

Verilen misalden çıkartılan bu sonuç "islam ekonomik ve sosyal siyaseti"ne taban tabana zıttır.

merdem
21. May 2013, 01:01 AM
"Dememisler ki, cocuklarin gelecegini düsünelim bir kac kurus bir tarafa birakalim."

Verilen misalden çıkartılan bu sonuç "islam ekonomik ve sosyal siyaseti"ne taban tabana zıttır.


Ne demek istedigini anlamadim Galip agabeyim, cocuklarin gelecegi icin birikim yapsalarmiydi yoksa yapmasalarmiydi? Nedir taban taban zit olan?

Ellerinde olani devamli baskalariyla paylasmasalarmiydi?

galipyetkin
21. May 2013, 02:05 AM
"Söyle bir düsünün, sabah kalkip ise koyulmak icin yola cikan bir adamcagizin basina bir trafik kazasi geliyor.

Evde 2 kücük cocuk ve ücüncüye hamile bir hatun.

Islamin buyruklarina uygun yasayan bu aile hic bir sey biriktirmemis ve her zaman ellerinde olani paylasmislar ihtiyaci olanlarla.

Dememisler ki, cocuklarin gelecegini düsünelim bir kac kurus bir tarafa birakalim.

Ne oldu simdi, ailenin gecimini saglayan kisi yok oldu. Hatun geriye kalan yavrularini nasil gecindirecek? Evin kirasi, elektirigi, suyu, günlük gecimleri ve cocuklarin okul masraflari.

Bakin yoksulluk nasil basliyor. Gelecek seneleri birakin bir yana o ailenin icinde bulunduklari günler icinde hemen yardima ihtiyaclari var.

Sizce bu hatun ve cocuklari nasil devam edebilirler yasamlarina, hangi imkanlara sahipler?

Aile ya günbegün sönecek, yada bir iki hayir sahibi akrabalar, tanidiklar yoluyla ayakta tutulacak.

****

Bu aile Somali'nin kücük bir örnegidir.
"

Bu paragraf ne anlatıyor?

bartsimpson
21. May 2013, 02:30 AM
Damlaya damlaya göl olur
Ak akçe kara gün içindir
Sakla samanı, gelir zamanı
Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur
Tencere dibin kara, ....
...
...
...

merdem
21. May 2013, 02:32 AM
"Söyle bir düsünün, sabah kalkip ise koyulmak icin yola cikan bir adamcagizin basina bir trafik kazasi geliyor.

Evde 2 kücük cocuk ve ücüncüye hamile bir hatun.

Islamin buyruklarina uygun yasayan bu aile hic bir sey biriktirmemis ve her zaman ellerinde olani paylasmislar ihtiyaci olanlarla.

Dememisler ki, cocuklarin gelecegini düsünelim bir kac kurus bir tarafa birakalim.

Ne oldu simdi, ailenin gecimini saglayan kisi yok oldu. Hatun geriye kalan yavrularini nasil gecindirecek? Evin kirasi, elektirigi, suyu, günlük gecimleri ve cocuklarin okul masraflari.

Bakin yoksulluk nasil basliyor. Gelecek seneleri birakin bir yana o ailenin icinde bulunduklari günler icinde hemen yardima ihtiyaclari var.

Sizce bu hatun ve cocuklari nasil devam edebilirler yasamlarina, hangi imkanlara sahipler?

Aile ya günbegün sönecek, yada bir iki hayir sahibi akrabalar, tanidiklar yoluyla ayakta tutulacak.

****

Bu aile Somali'nin kücük bir örnegidir.
"

Bu paragraf ne anlatıyor?

Somali halki güzel günesli bie gün uyaniyor, bir bakiyorki ülkeleleri istilaya/araba kazasi misali/ ugramis.

Insanlari esir edilmis ellerinde olani olmayani gasp edilmis. Sonuna kadar sömürülmüs.

Kendi hallerinde yasayan bu insanciklar circiplak birakilmis sonunda. Nasil ve nereden baslayacaklar kendilerini yeniden nasil imar edecekler? Gecimlerini nasil saglayacaklar? Bakimsizliktan dogan hastaliklarin ardi arkasi kesilmez iken, bakimlari icin gerekli olan malzemeler ellerinde mevcut degilse ne olacak sonlari.

Hani o Kevin denen fotografci var ya, iste hepimiz o fotografcinin birer kopyasiyiz. Bakiyoruz, resmi kafamiza kaziyoruz, ama gerekeni yapmiyoruz.

Öyle ya, Allah isteseydi kendi doyururdu o aclari! Demek istememis, cevir kafani baska yöne!

Bir eve bir hirsiz girip ne var ne yok alir götürürse, o ev halki günlük gecimlerinin yanisira nasil tekrardan o evi kurabilir? Tabi rizki veren Allah, paylasmayan da insandir.

Aile bir misaldir, hele de bu bir devlet olursa yeniden yapimi ne kadar zor olacaktir.

Biz burada satirlarla paylasimlar yapiyoruz, kuru laf karin doyurmaz.

Kur'an ayetlerini okuyup kopyalayip yapistirmak, Islamda neyin dogru olup olmadigini bilgi yoluyla tartismak ile dünya düzeni kurulmaz.

Onlar baskalarina ögüt veriyorlar da kendileri neden uygulamiyorlar!

galipyetkin
21. May 2013, 03:05 AM
Merdem.

"Saatli Maarif Takvimi" yaprağı gibisin. Çok şey yazıyorsun; konu ile ilgili hiç bir şey anlatmıyorsun.
Bak Bartsimpson üçer kelimelik üç cümle ile senin anlattığından, ne anladığını söylemiş:
"Damlaya damlaya göl olur
Ak akçe kara gün içindir
Sakla samanı, gelir zamanı"

Ben de aynen Bartsimpson gibi anladım ve bu anlatışın "İslâm'ın ekonomik ve sosyal politiğine" aykırı olduğunu söyledim.

merdem
21. May 2013, 03:11 AM
Merdem.

"Saatli Maarif Takvimi" yaprağı gibisin. Çok şey yazıyorsun; konu ile ilgili hiç bir şey anlatmıyorsun.
Bak Bartsimpson üçer çümlelik üç cümle ile senin anlattığından, ne anladığını söylemiş:
"Damlaya damlaya göl olur
Ak akçe kara gün içindir
Sakla samanı, gelir zamanı"

Ben de aynen Bartsimpson gibi anladım ve bu anlatışın "İslâm'ın ekonomik ve sosyal politiğine" aykırı olduğunu söyledim.

Zaten ne anladigini ilk anda söylemis olsan anami aglatmazdin her zaman Galip agabeyim:p

Ben de bundan sonra Bart evladimin sözlerine agirlik verecegim:)

Not: Hem ihtiyactan fazlasini infak edin deniliyor hem de damlaya damlaya.....
Yine papatyalari yolmak kaliyor bana... vereyim mi biriktireyim mi...vereyim mi biriktireyim mi....

Cüppeliye soracam en sonunda :D

galipyetkin
21. May 2013, 03:59 AM
Sevgili Merdem.

Herşey apaçık önünde duruyor, bakıyorsun, okuyorsun, ama birleştiremiyorsun. Kur'an sana infak et diyorsa, infak edeceksin. Ama Kur'an bunun yanında birşey daha söylüyor: "Salât-ı ikâme et" diyor.

Basit anlatımla "salât" karşındakine yardım etmek, yani karşılıklı yardımlaşmak.
"ikâme" de, salâtı yaşadığın ekonomik ve sosyal hayatın tam ortasına yerleştir ve yerleştirdiğin şeye tabi ol demektir.

Dolayısı ile ekonomik ve sosyal yaşantınızı karşılıklı yardımlaşmaya dayandırın ve kollektivist bir düzen içinde devam ettirin; böyle bir yaşantıyı tercih edin diyor.

Tarihten sayfalar değil de ilmi bir bakışla okuduğun zaman Nuh Peygamber'in ''Beyt''nden Muhammed Peygamber'in ''Medine''sine kadar anlatılanların kollektivist bir ekonomik ve sosyal yaşamı her yönüyle işaret ettiğini anlayabilirsin. "Salât-ı ikâme, zekât-ı ita'' ifadesini bir de bu bakış açısıyla değerlendir bakalım, bu yaşantıyı yaşayanların "Somali" olacaklarını düşünebilecek misin?

merdem
21. May 2013, 04:37 AM
Sevgili Merdem.

Herşey apaçık önünde duruyor, bakıyorsun, okuyorsun, ama birleştiremiyorsun. Kur'an sana infak et diyorsa, infak edeceksin. Ama Kur'an bunun yanında birşey daha söylüyor: "Salât-ı ikâme et" diyor.

Basit anlatımla "salât" karşındakine yardım etmek, yani karşılıklı yardımlaşmak.
"ikâme" de yaşadığın ekonomik ve sosyal hayatın tam ortasına yerleştir ve yerleştirdiğin şeye tabi ol demektir.

Dolayısı ile ekonomik ve sosyal yaşantınızı karşılıklı yardımlaşmaya dayandırın ve kollektivist bir düzen içinde devam ettirin; böyle bir yaşantıyı tercih edin diyor.

Tarihten sayfalar değil de ilmi bir bakışla okuduğun zaman Nuh Peygamber'in ''Beyt''nden Muhammed Peygamber'in ''Medine''sine kadar anlatılanların kollektivist bir ekonomik ve sosyal yaşamı her yönüyle işaret ettiğini anlayabilirsin. "Salât-ı ikâme, zekât-ı ita'' ifadesini bir de bu bakış açısıyla değerlendir bakalım, bu yaşantıyı yaşayanların "Somali" olacaklarını düşünebilecek misin?


Güzel söylüyorsun da Galip Agabeyim, iste okumak ve görmek yeterli gelmiyor, gercek hayata aktarilmadiktan sonra hic bir önemi yok bu görüslerin.

Anlatacak, misal verecek o kadar cok seyler var, ama birakalim.

Ayni yeryüzünde yasadigimiz halde bir cok kimseler baska bir uydudan gelmisler gibi birbirlerinin hallerinden anlamiyorlar. Bu anlayisin dille alakasi yok, kalplerde olusur bu anlayis. Bu anlayistan mahrumuz, o yüzden devam etmeyecegim konuya.

Selam ve dua ile.

galipyetkin
21. May 2013, 05:16 AM
Bu söylediklerim ne şiir, ne de aşk romanı; ne demek kalplerde oluşur bu anlayış.
Ben sana takır takır, maddeye, maddiyata dayalı yaşantıdan bahsediyorum, hayatın kendisinden, yemekten içmektan, barınmaktan vs.... bahsediyorum. sen gönüllerden bahsediyorsun. Ne ilgisi var romantizmle. Ben sana savaştan bahsediyorum, en temel hakkın olan eşit ve insanca yaşama hakkını elinde tutmandan, bunları elinden almak isteyenlere kerşı uygulanacak Nuh'tan son peygambere kadar savaş taktiklerini, stratejilerini araştır diyorum, sen nerelerdesin.

merdem
21. May 2013, 10:43 AM
Bu söylediklerim ne şiir, ne de aşk romanı; ne demek kalplerde oluşur bu anlayış.
Ben sana takır takır, maddeye, maddiyata dayalı yaşantıdan bahsediyorum, hayatın kendisinden, yemekten içmektan, barınmaktan vs.... bahsediyorum. sen gönüllerden bahsediyorsun. Ne ilgisi var romantizmle. Ben sana savaştan bahsediyorum, en temel hakkın olan eşit ve insanca yaşama hakkını elinde tutmandan, bunları elinden almak isteyenlere kerşı uygulanacak Nuh'tan son peygambere kadar savaş taktiklerini, stratejilerini araştır diyorum, sen nerelerdesin.

Aramizdaki fark da bu ya zaten, ben de her sey kalpte basliyor, sevgi, merhamet, isyan vs. ondan sonra aklim giriyor isin icine. Bu yüzeden anlasamayiz biz Galip agabeyim :)

Benim instinkim/ic güdümüm ne kadar kuvvetli diye burada seninle celismeye girecek degilim. Aklimdan evvel benim "vücudun koruma sistemi" dedikleri sey ön plandadir.

Bu yüzden degilmidir ki, daha henüz kücücük cocuk iken, benim annem yokmu, kimdir, nerededir diye sorular sormamisimdir. Ki hakli oldugum ortaya cikmistir neden sormadigim diye.

Ayni sekilde gecirdigim tehlikeli bir trafik kazasinda bu koruma sistemi sayesinde travmalar yasamaktan kurtulmusumdur.

Dinde de ayni sey, önce kalpte uyaniyor hisler, Allah sevgisi, korkusu, hürmet vs. ondan sonra akil cikiyor ortaya inceliyor, kabul yada itiraz ediyor.

Ben duyularin insaniyim.

bartsimpson
21. May 2013, 10:55 AM
Aslan ceylanı avlarken ne hissediyordur acaba???
Yada ceylanın arkasında bıraktığı yetimleri (yavruları) için göz yaşı döküyor mudur?
Yoksa bir sonraki öğününü mü düşünüyordur?

Biz hangisiyiz?

Somali hangisi?

galipyetkin
21. May 2013, 11:36 AM
Sevgili merdem.

Ben söylemek istediklerimden bir kısmını, merâmımı anlatacak kadarını yazdım. Üzerinde düşünür veya düşünmezsin; şu yazıyı bir daha okur, üzerinde düşünür veya okumazsın:
http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11493#post11493
Sen bilirsin.

Türk filmine, arabesk şarkıya isim olmuş gibisin "Ben duyuların insanıyım".
"Halbuki mushafta şöyle bir ifade var galiba: "Aklını çalıştırmayanların üzerine 'pislik' yağar".

merdem
21. May 2013, 11:49 AM
Sevgili merdem.

Ben söylemek istediklerimden bir kısmını, merâmımı anlatacak kadarını yazdım. Üzerinde düşünür veya düşünmezsin; şu yazıyı bir daha okur, üzerinde düşünür veya okumazsın:
http://www.hanifler.com/showthread.php?p=11493#post11493
Sen bilirsin.

Türk filmine, arabesk şarkıya isim olmuş gibisin "Ben duyuların insanıyım.
"Halbuki mushafta şöyle bir ifade var galiba: "Aklını çalıştırmayanların üzerine 'pislik' yağar".


Yüzden fazla da "KALP" ile ayetler var ona kalacak olursa.

Kalple inanmayanin aklini calistirmasinin ne önemi olabilir?

Ateistler de kafalarini calistiriyor, ama onlarin kalpleri mühürlü oldugundan okuduklari sözcükleri sadece kelimeler olarak görüyorlar, manasina erisemiyorlar.

galipyetkin
21. May 2013, 12:52 PM
Merdem.
Burada senin kişisel ruhi durumunu mu tartışıyoruz?
Yoksa Afrikanın o kısmına neden pislik yağdığının İslâm ekonomik ve sosyal yaşantısı yönünden Kur'an ayetlerinin tahlili ve bundan çıkartılması gerekli, Kur'an ayetlerinin kur'ansal dersleri mi?
Veya kalp ile ilgili ayetleri mi?

Yazıya katılmamın gerekçesini hatırla. Bir eksiğini, bir hatanı gösterebilmek idi. Çünkü çare olarak tarafından kenz öneriliyordu...... Halbuki olayın Kur'an'da neden ve nasıl oluştuğu ve oluşacağı ve önlemleri gösteriliyordu. Buna dikkat çekmek istedim. Ama....
Boşverdim, nasıl olsa kendi notandan çalmaya devam edeceksin.

merdem
21. May 2013, 01:02 PM
Merdem.
Burada senin kişisel ruhi durumunu mu tartışıyortuz?
Yoksa Afrikanın o kısmına neden pislik yağdığının İslâm ekonomik ve sosyal yaşantısı yönünden Kur'an ayetlerinin tahlili ve bundan çıkartılması gerekli, Kur'an ayetlerinin kur'ansal dersleri mi?
Veya kalp ile ilgili ayetleri mi?

Yazıya katılmamın gerekçesiğni hatırla. Bir eksiğini, bir hatanı gösterebilmek idi. Çünkü çare olarak kenz öneriliyordu...... Halbuki......
Boşverdim, nasıl olsa kendi notandan çalmaya devam edeceksin.


"Dememisler ki, cocuklarin gelecegini düsünelim bir kac kurus bir tarafa birakalim."

Verilen misalden çıkartılan bu sonuç "islam ekonomik ve sosyal siyaseti"ne taban tabana zıttır.


Konudan saptiran sen olmadin mi alinti yaptigin bir cümle ile.

Koskoca yazidan bula bula buldugun bir tek satir ile.

Demek böyle okunup, inceleniliyor ve hayata uygulaniliyor.

merdem
21. May 2013, 02:35 PM
Merdem.
Burada senin kişisel ruhi durumunu mu tartışıyortuz?
Yoksa Afrikanın o kısmına neden pislik yağdığının İslâm ekonomik ve sosyal yaşantısı yönünden Kur'an ayetlerinin tahlili ve bundan çıkartılması gerekli, Kur'an ayetlerinin kur'ansal dersleri mi?
Veya kalp ile ilgili ayetleri mi?

Yazıya katılmamın gerekçesiğni hatırla. Bir eksiğini, bir hatanı gösterebilmek idi. Çünkü çare olarak kenz öneriliyordu...... Halbuki......
Boşverdim, nasıl olsa kendi notandan çalmaya devam edeceksin.

Galip Agabeyim, burada tartisilan benim kisisel ruhum tüm öksüzlerin yetimlerin kisisel ruhudur.

Neden mi diyeceksin?

Bursa gibi bir sehrin göbeginde, yolun kenarindaki ayva kocaninda sükrü bulan yetim ve öksüze sen ne dersi vermeye kalkiyorsun Agabeyim?

En kücük yaslarinda halalarinin evlerine katilmayip yuvaya verilen ve 12 yasindan sonra aileye katilan yetime ve öksüze sen hangi akli tavsiye ediyorsun Agabeyim?

Hic bir din terbiyesi ögrenimi görmeden yasayip gec de olasa er de olsa Rabbin yüce varligini kavramanin degerini bilgisini bana tekrardan aciklayip izah etmene lüzum yok Agabeyim.

Ben anlamam da o Somalinin halini kim anlasin. Okumak seyretmek baskadir o hayatin icinde yasamak daha bir baskadir.

Ben Somaliyim Somali benim. Tüm dünya öksüzleri yetimleri bendedir, ben tüm dünya öksüzlerinde ve yetimlerindeyim.

Ben onlarin seslerle duyulmayan izdiraplarinin duyarim. Resimlendirilmemis hallerini bilirim. Gaypten gelen sesler fisiltilar degildir bunlar, benim kalbimde yasayanlardir bunlar.

Benim gözyaslarim onlar icindir, onlarin gözyaslari benimdir.

Onlarin acliklari benim utancimdir yedigim bir dilim ekmekte.

Rabbim! Sen o kullarina yardim et diyemiyorum, yahudilerin peygamberlerine "Sen ve Allah'in gidin savasin bizim icin" demek kadar sacma cünkü. Bu savas tüm insanlarin savasidir.

Iste burda kullanmak lazim gelir akli. Nasil, ne zaman ve hangi yollarla yardimda bulunabiliriz diye düsünüp uygulamak lazimdir.



Kur'an ayetleri elime gecmeden hayat beni ben etmistir bugünkü halimle.

Ve ayetlerde ben bunu kabullenmisimdir:

İnsanlar, denenmeden, “İman ettik” demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Ve andolsun ki Biz, onlardan öncekileri de saflaştırılmaları için ateşlere/ sıkıntılara sokmuştuk. Artık elbette Allah, doğru kimseleri bildirecektir ve elbette yalancıları da kesinlikle bildirecektir.(Ankebut/ 2, 3)

Satirlarimda isyan ettigim zannina kapilma, ne durumlar yasamisimdir, isyan yazmaz benim kitabimda. Ya baskalarinin yasamlarinin bana olan etkileri ya da benim ahmakligimdan olusan bir takim olaylar isyana vesile olamaz. Olaylardan ders alabilirim ancak.

Beni gözeten, koruyan Rabbime hamd olsun!



Yine ibiklerimizi kabarttik kavgaci horozlar gibi. :p Insanlar konusa konusa anlasir tabiriyle hareket edelim.

Selam ve dua ile.

galipyetkin
21. May 2013, 03:41 PM
Ne yani?
Bu kişisel hallerin dolayısı ile islam dininin kurallarında SEN değişiklik mi yaptın. Anlattığın bütün o mağduriyet edebiyatı sana imtiyaz mı sağlıyor?


"Galip Agabeyim, burada tartisilan benim kisisel ruhum tüm öksüzlerin yetimlerin kisisel ruhudur.

Neden mi diyeceksin?

Bursa gibi bir sehrin göbeginde, yolun kenarindaki ayva kocaninda sükrü bulan yetim ve öksüze sen ne dersi vermeye kalkiyorsun Agabeyim?

En kücük yaslarinda halalarinin evlerine katilmayip yuvaya verilen ve 12 yasindan sonra aileye katilan yetime ve öksüze sen hangi akli tavsiye ediyorsun Agabeyim?

Hic bir din terbiyesi ögrenimi görmeden yasayip gec de olasa er de olsa Rabbin yüce varligini kavramanin degerini bilgisini bana tekrardan aciklayip izah etmene lüzum yok Agabeyim.

Ben anlamam da o Somalinin halini kim anlasin. Okumak seyretmek baskadir o hayatin icinde yasamak daha bir baskadir.

Ben Somaliyim Somali benim. Tüm dünya öksüzleri yetimleri bendedir, ben tüm dünya öksüzlerinde ve yetimlerindeyim.

Ben onlarin seslerle duyulmayan izdiraplarinin duyarim. Resimlendirilmemis hallerini bilirim. Gaypten gelen sesler fisiltilar degildir bunlar, benim kalbimde yasayanlardir bunlar.

Benim gözyaslarim onlar icindir, onlarin gözyaslari benimdir.

Onlarin acliklari benim utancimdir yedigim bir dilim ekmekte."


Eh! Madem öyle sen kenz yapabilirsin, yani başkalarına ait olan hakları iç edebilirsin. mi demeliyim?
Hı?

merdem
21. May 2013, 04:20 PM
Galip Agabeyim, sen bana yabancisin, yabancisin demekle seni sahsen taniyip tanimadigimi, kan bagliligindan falan bahsetmiyorum.

Senin dilin yabanci bana. Senin anlayisin, hayat görüsün yabanci bana. Arap dilinin yabanciligi kadar yabancisin bana.


Bu yüzden biz anlasamayiz. Ve seninle her türlü tartismadan, görüsleri elestiriden uzak durmam benim icin daha hayirli.

Senin Kur'an anlayisin beni ilgilendirmiyor esasinda, herkes kendine göre anlayabilir. Ille de senin onun bunun benim görüsüm dogrudur diye tutturmaya hic lüzum yok.

Kur'an'dan sorumlu olmam, Kur'an'in terimlerinin yazili sözlüsü diye bir sinava tutulacagimi zannetmiyorum, okul sinavi degildir bu.

Anladigimi yasar ve uygularim. Benim anlayisim bu kadar ise daha fazlasindan Rabbim beni sorumlu tutacak degildir elbet. Dilim yeterli gelmiyor, terimleri kavriyamiyorum, bu demek degildir ki ben tüm bunlari yasamiyorum.

Anlayisin bin türlüsü vardir. Dudaklari susuzluktan catlamis bir cöl bedevisini gören avrupali konusmadan da o bedevinin suya ihtiyaci oldugunu anlar.

Bir kaplanla karsilasan amerikaliya bir hintlini kac kacabildigin kadar diye bagirmasina lüzum yok.

Hareketler konusur. Dilsizler icin uygulanan el kol hareketleri gibi.

Sen Kur'an'i kelime kelime incele acikla arzu ettigin gibi, istersen üzerine doktrin yaz.

Beni rahat birak anladigimla basbasa. Imla hatalari dolayisiyla sinifta kalacagim sana dert olmasin.

Kenzden, sosyadan, havradan vs. anlamadan da iman ile ameli bir arada uygulayabilmenin sadece ilahiyatcilara mahsus oldugunu da zannetmiyorum.

Sözlerin en güzeli ulasir Allah'a. Ben onun bunun tavsiye ettigi kalip sözler ile degil kendime has sözlerle hitap etmek istiyorum Rabbime. Kalipciliktan biktim usandim. Benim anlayisim bu. Kur'an dökme basma bir kalip degildir, her ne kadar kabi ve sayfalari öyle görünüyorsa da, basma kalip bir Kur'an istemiyorum.

Yasayan, devamli hareket eden, devamli yenilikler sunan bir Kur'an anlayisim var benim. Her okuyusumda kesfettigim yep yeni fikirlerle dolu. Her seferinde baska bir sekilde beni hayrete düsüren temalarla dolu.

Birak beni terimlerin izahinda sinifta kalan talebelerden olayim. Dert etme kafana.

Yine yanlis anlama burada beni, bu Kur'an'i degistir bana baska Kur'an getir demiyorum. Kendime de uydurmuyorum. Rabbimin bana vermis oldugu akil nereye kadar variyorsa o kadarini kavriyabiliyorum. Daha fazlasini kavrayamadigim halde yüce Allah beni sinamiyacak olursa sende sinama.


Bir elmayi anlatmak icin kitaplar dolusu satirlar yaziliyor. Alt tarafi bir elma!

Kur'an ise, yazmakla okyanuslar yeterli gelmez diyen Rabbim ne güzel demis.

Selam ve dua ile.

galipyetkin
21. May 2013, 10:49 PM
Merdem.
Bu sitenin bir müdavimi olarak, kenz önerini uygun bulmadığımdan seni ikaz etmek için konuya dahil oldum. Meramımı anlattım. Anlattıklarım kendi şahsi düşüncelerim değildi, Kur'an'dandı. İster üzerinde düşünürsün, istersen gene kendi notandan çalarsın.
Senin dinin sana, benim dinim bana.
Kal sağlıcakla.

merdem
21. May 2013, 11:34 PM
Merdem.
Bu sitenin bir müdavimi olarak, kenz önerini uygun bulmadığımdan seni ikaz etmek için konuya dahil oldum. Meramımı anlattım. Anlattıklarım kendi şahsi düşüncelerim değildi, Kur'an'dandı. İster üzerinde düşünürsün, istersen gene kendi notandan çalarsın.
Senin dinin sana, benim dinim bana.
Kal sağlıcakla.


Galip Agabeyim, o elinde tutup okudugun Kur'an'dan ne anladigini acikca izah etmis oluyorsun.

Senin karsinda bir kafir bir müsrik yok bu sözü söyleyebilmen icin.

Olgun bir mümin olarak en fazlasindan: Senin anlayisin sana, benim anlayisim bana. diyebilirdin.

Iste bu yüzden sen bana yabancisin.

Bravo! Islami ve müminligi cok güzel ögrenmissin. Bu kafayla gidersen tavuklari degil pilicleri dahi Islama davet edemezsin.

galipyetkin
22. May 2013, 09:20 AM
18 (109). KÂFİRÛN SÛRESİ

6. ayet- "Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir."

Bu Âyette دين - dîn sözcüğü, Mâûn Sûresinde gördüğümüz "ceza/karşılık" anlamından ayrı olarak, "toplum nizamı, yaşam kurallarının bütünü, yani şeriat" anlamında kullanılmıştır. Ancak bu sözcük ile kastedilen düzen, sadece Allah'ın koyduğu ilkeleri kapsayan Hakk Düzen'den ibaret olmayıp insanlar tarafından kurulan beşeri düzenleri de kapsamaktadır. Bu anlamda din, ister Hakk ister bâtıl olsun, ister Allah ister insanlar tarafından kurulmuş olsun, her türlü toplum nizamı, yaşam kurallarının bütünü demektir.

İnsanların kurdukları düzenlere de din denmesinin Kur'ân'daki diğer örnekleri şunlardır:

Al-i-Imrân sûresi 73; En'âm Sûresi 70; A'râf Sûresi 51; Yûsuf Sûresi 76; Mümin Sûresi 26. Âyetleri

Bu durumda gerek Mekkelilerin ve mısrililerin oluşturdukları düzenler, gerekse bugünkü toplumlarda oluşmuş bulunan kapitalizm, sosyalizm, liberalizm, komünizm gibi ekonomik düzenler de birer din sayılmalıdır...............(İşte Kur'an Sitesinden)

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin
22. May 2013, 09:51 AM
Merdem'den bana bir inci:

"Bravo! Islami ve müminligi cok güzel ögrenmissin. Bu kafayla gidersen tavuklari degil pilicleri dahi Islama davet edemezsin."

Herhalde saygınlığına bir kat daha saygınlık eklemiştir. O halde benden Merdem'e:

"Bravo!"

merdem
22. May 2013, 12:01 PM
Merdem'den bana bir inci:

"Bravo! Islami ve müminligi cok güzel ögrenmissin. Bu kafayla gidersen tavuklari degil pilicleri dahi Islama davet edemezsin."

Herhalde saygınlığına bir kat daha saygınlık eklemiştir. O halde benden Merdem'e:

"Bravo!"

O cümleden hangi manayi cikarrtigina hayret ettim. Halbuki "kavgaci horozlar" a misaldi yine halimiz. Nede hep yanlis anliyor ve yargiliyorsun ?

Farkinda dagilsin ama Galip Agabeyim bana itirazlarlada bulunup meseleleri hep büyüten sen oluyorsun. Sebep nedir? Bilgi yarismasi mi yapiliyor burada?

Bana bir seyi güzel dille anlatip izah edene kadar bir hücum seklinde oluyor nedense ifadelerin. Senden bilgi edinmesi bu kadar zor oluyor: "Armut pis agzima düs" diyorsun yeri gelince.

Güzelce paylassan ne olur bilgilerini, yoksa bilginde azalma mi olacak diye korkuyorsun?


Alıntı:merdem Nickli Üyeden Alıntı
Hemen her satir basi ibiklerimizi kavgaci horozlar gibi dikmeyelim lütfen ayip oluyor.

Bayıldım...
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa."

Yapma ayip oluyor Agabeyim.

galipyetkin
22. May 2013, 01:28 PM
Sen ne saptırıcı, kışkırtıcı bir insansın ya!
"Güzelce paylassan ne olur bilgilerini, yoksa bilginde azalma mi olacak diye korkuyorsun?"
diyerek kışkırtıyorsun.

Bilginin kaynağı ben miyim kızım? Kitabı okuyamıyor, ayetlerle çözemiyor isen, biz ancak yol ve yordamını gösteririz. Ve gösterdik.
Dedik ki: ''İleride düşebileceğin yoksulluğa mani olmak için kenz yapmak islama aykırı olduğu ayetlerle sabit. Bunun yolu yordamı Nuh'un beytinden son peygamberin Medine'sine kadar ayetlerle anlatılmış, bu da kollektivist bır sosyal ve ekonomik yaşamdır".

Eeee... daha ne istiyorsun? Fazlası "armut piş ağzıma düş", sonra yanlış yap ve ''bunu senden öğrendik" diye bizi suçla.
Biz yolu yordamı gösterdik. Otur oku; aklını çalıştır, kendi dinini kendin kur.

Yok; olmaz; illa konu değişecek hanımın istediği yöne girilecek, yok tavuktu, yok horozdu, yok bilgi yarışması idi, kendi yönüne dönmeyince de bizi kafasızlıkla "Bu kafayla gidersen" diye suçlayacak kadar da "basit" bir tutum takınacak.
"Bana bir seyi güzel dille anlatip izah edene kadar bir hücum seklinde oluyor nedense ifadelerin."
Yolunu, yordamını, kaynağını ve de hatanı göstermemize rağmen ısrarlı davranman karşılığında "pohpohlanma" mı bekliyorsun.

Bir laf söyledik:"Kenz islama aykırı".
Geldiğimiz yere bak. Hayret.

merdem
22. May 2013, 01:46 PM
Sen ne saptırıcı, kışkırtıcı bir insansın ya!
"Güzelce paylassan ne olur bilgilerini, yoksa bilginde azalma mi olacak diye korkuyorsun?"
diyerek kışkırtıyorsun.
Bilginin kaynağı ben miyim kızım? Kitabı okuyamıyor, ayetlerle çözemiyor isen, biz ancak yol ve yordamını gösteririz. Ve gösterdik.
Dedik ki: ''İleride düşebileceğin yoksulluğa mani olmak için kenz yapmak islama aykırı olduğu ayetlerle sabit. Bunun yolu yordamı Nuh'un beytinden son peygamberin Medine'sine kadar ayetlerle anlatılmış, bu da kollektivist bır sosyal ve ekonomik yaşamdır".
Eeee... daha ne istiyorsun? Fazlası "armut piş ağzıma düş", sonra yanlış yap ve ''bunu senden öğrendik" diye bizi suçla.
Biz yolu yordamı gösterdik. Otur oku; aklını çalıştır, kendi dinini kendin kur.
Yok; olmaz; illa konu değişecek hanımın istediği yöne girilecek, yok tavuktu, yok horozdu, yok bilgi yarışması idi, kendi yönüne dönmeyince de bizi kafasızlıkla "Bu kafayla gidersen suçlayacak kadar da "basit" bir tutum takınacak.
"Bana bir seyi güzel dille anlatip izah edene kadar bir hücum seklinde oluyor nedense ifadelerin."
Yolunu, yordamını, kaynağını ve de hatanı göstermemize rağmen ısrarlı davranman karşılığında "pohpohlanma" mı bekliyorsun.
Bir laf söyledik:"Kenz islama aykırı".
Geldiğimiz yere bak. Hayret.

Hic kusura bakma ama Galip Agabeyim, sende eski kafalilarin görüsü ve ifade sekilleri var. Na sabir taniyorsun ne anlayis, senin anlayisina ters düsenleri edepli sekilde de izah edebilirsin.

Herhalde eski mezhepciliginden veyahut tarikatlardan aldigin talimatlarin etkisinde kalmis olacaksin ki karsindakini hep azarlayabiliyorsun.

Ve eninde sonunda sundugun fikirler zaten alintilardan olduguna göre, ben de bundan sonra sana bir sey sormam kendim arastiririm. Zaten pek sordugum da yok ya, nasil olsa sonunda azar isitecegim.

Ben senin samar oglanin degilim, lütfen biraz dikkat et, kac keredir yazmisim ayip oluyor Galip Agabeyim diye.

Sayisini not etmege lüzum görmüyorum bu kacinci anlasmazligimiz diye, sebebi nedir diye arastirmaktan vazgectim.

Bir ihtimal, ben cahilim sen bilgilisin, bilenle bilmeyen bir olur mu misali azarla gitsin.

Allah sana bol sabir nasil eylesin.

bartsimpson
27. May 2013, 12:14 PM
Kenz ile ilgili bir soru : Meteoroloji medyaya yolu ile insanlara duyuru yapıyor... Önümüzdeki 1 hafta dondurucu soğuklar, kar, tip, yağmur, fırtına, sel, heyelan, hortum vs. bekleniyor...

Bunu duyan kişi aşağıdakilerden hangisini yaparsa hanif bir müslümandır?

a) ihtiyacı kadar gıdayı evine alır ihtiyaç fazlasını almaz. kıtlık yada sıkıntı baş gösterince de acından ölür...

b) evine yiyecek ve su stoğunu yapar uzunca bir müddet çoluk çocuğunun geçimini garanti altına alır.

eğer bana; "bunlara gerek yok, devlet vatandaşını düşünür, görür ve yardım eder" derseniz....

http://fotocdncube.gazetevatan.com/newpics/news/240520131259490379232_3.jpg

pramid
28. May 2013, 09:03 AM
Günümüzde insanlar açlıktan ve varlıktan ölmektedir.

Açlıktan ölenler malum ...

Tokluktan ölenler neden kendilerine zulmediyorlar ?

galipyetkin
28. May 2013, 10:43 AM
Sayın Bartsimpson.

Kur'an'da Yusuf Peygamber zamanındaki yedi yıl bolluk yedi yıl kuraklık kıssası bizlere burayı okurken iyi saatler geçirmemiz için anlatılmış olmamalı. Altında bir felsefe var; mesele : o felsefeye ulaşabilmek ve kendimize nasıl tatbik edip de iyi bir netice elde edeceğimizi felsefeye uygun planlamak.
Devlet geregini yapar ama o gereğe uygun kişileri seçip yönetim başına getirirseniz.

pramid
28. May 2013, 11:52 AM
kur'an'da yusuf peygamber zamanındaki yedi yıl bolluk yedi yıl kuraklık kıssası bizlere burayı okurken iyi saatler geçirmemiz için anlatılmış olmamalı. Altında bir felsefe var; mesele : O felsefeye ulaşabilmek ve kendimize nasıl tatbik edip de iyi bir netice elde edeceğimizi felsefeye uygun planlamak.
Devlet geregini yapar ama o gereğe uygun kişileri seçip yönetim başına getirirseniz.

faizli yapıdan faizsiz yapıya 15 yıl içinde geçilebileceği örneği.

Ama günümüz teorisyenleri aldıkları kapital finans derslerinden dolayı faizsiz yapıya kafaları basmaz.

bartsimpson
28. May 2013, 12:13 PM
Sayın Bartsimpson.

Kur'an'da Yusuf Peygamber zamanındaki yedi yıl bolluk yedi yıl kuraklık kıssası bizlere burayı okurken iyi saatler geçirmemiz için anlatılmış olmamalı. Altında bir felsefe var; mesele : o felsefeye ulaşabilmek ve kendimize nasıl tatbik edip de iyi bir netice elde edeceğimizi felsefeye uygun planlamak.
Devlet geregini yapar ama o gereğe uygun kişileri seçip yönetim başına getirirseniz.

Tamam da galip abi hep aynı yere takılıyoruz...

Devlet gereğini yapar noktasında, Sosyal Güvenlik Kurumlarının ve bunun gibi pek çok devlet kurumunun varlığının da sorgulanması gerekli.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23375287.asp

Zenginin (vergi dışı) malını fakir ile paylaşması hatta akarı varken buna devam etmesini anlarım.

Ama yaşam hakkı kutsal ise ve "SEÇMEDİĞİM" yöneticiler zulm ediyor ve bana yaşam hakkı tanımıyorsa, meşru olan nedir?

23 yıldır eşşekler gibi çalıştım ve devlete vergimide ssk primimi de ödedim ama devlet diyor ki 65 yaşında emekli olucan, oda iş bulabilirsem 2 yılım kaldı be 2 yıl iş bulamıyorum 4 senedir...

Abi senden fetva felan beklemiyorum yanlış anlama... Ama senin durumunu da şirketlerde "DANIŞMAN" görevi yapanlara benzetiyorum. Neyin doğru olduğunu ve çözüm yolunu bilirsiniz ama iş icraata gelince "tıssss". Ha sanki ben çok mu aksiyon adamıyım... İğneyi önce kendimize...

Ben yaşam hakkının = kul hakkı olduğuna ve tüm dinlerden üstün olduğuna inanıyorum.

Yaşam hakkını korumak için yapılan faaliyetler ve önlemler de kutsal ve ötesidir diyorum... Buna bir babanın yada kocanın ailesi için yaptıkları da dahil...

Kimse beni, kendim ve ailemin geleceği için korkmamdan dolayı ne suçlayabilir nede önlem almaktan alı koyabilir.

merdem
28. May 2013, 12:41 PM
Ne hayir varsa daha bir "Birey" sözcügünün anlamina varamamis olan birisi nasil olur devlet yönetmege kalkar.

Birey olmadan devlet olusmaz.

Evlilik olmadan nasil bir ailenin olusamiyacagi gibi.

Komsunun olmadigi yerde mahalle olusturulamaz.

Mahallelerden köyler kasabalar sehirler olusur, sonra halk olusur, devlet olusur.

Devlet kurumlarinda calisanlarin burunlarini havalarda tutmalarina sebep nedir?

Burunlarindan kil aldirmiyor kendini bilmezler.

Her yerde bir eziyet, her yerde bir yolsuzluk, her yerde parayi veren düdügü calar sloganlari.

Kimin makaminda kime hükmediyorlar?

Issizlik olmasa Is Bulma Kurumlari olmaz.

Hastalar olmasa Hastahaneler ne ise yarar.

Talebeler olmasa Okullarin ne önemi var.........

Insani öyle bir rezil duruma düsürüyorlar ki, sanki sirf kendi suclariymis gibi.

Bir tek "Köpeklerin duasi kabul olsa gökten kemik yagar" demedikleri kaliyor.

Bart Kardesim ne kadar hakli. Issize is bulunmadiktan sonra o devlet ne ise yarar. Genclerimiz unilere kadar variyorlar, sonu ne olacak? Gencler dururken illede yaslari müsait olmayanlari is bulmaya zorlamak ne demek oluyor? O genclerinde mi yaslanmalarini bekleyecekler?

Bart Kardesimizin 23 sene calismasi karsiliginda cikartilan zorluklar, 2 veya 6 sene devlet baskani olarak calisana hic cikartilmiyor. 1-2 sene calisma sonu ömür boyu (haketmedigi) maasi aliyor oturuyor. Bir devlet adami meslek basinda oldugu müddetce para alir, sonradan alacagi asiri miktardaki para haramdir ona. Emeginin karsiligi degildir!

Rüsvetle yürütülen bir devletin adi ve idare sekli ne olursa olsun, bu zulmün ta kendisidir.

Bu zulme ayklanmayan/ses cikarmayan o zulme ortak olmustur!

Devlet siniri diye zaten bir sey kalmamis, her sey harita üzerinden isliyor sanki. Bir sürü yabancilar kanunlara aykiri is yerleri aciyorlar, gelirleri yine baska ülkelere ulasiyor. Kim inceliyor bunlari? Eh ceplerine bir yangelir sokusturanlarin elbette sesleri cikmayacak bu durumda.

Gecim sikintisinda olan ailelerin devletine dualarinda bulunmasi elbette istenemez, gelin de bunu camii hutbeleri okuyan imamlara anlatin. Onlar nereden besleniyorlarsa onlarin calgilarini caliyor/oynuyorlar.

Yorganini ayagina göre uzat denmesine denirde, yorgani olmayan ne yapacak, bir de o var.

bartsimpson
28. May 2013, 12:59 PM
Zined'in tavsiye ettiği bir sitede okudum...

http://www.yalandusmani.com/2013/05/nukleer-gercek.html

Hala neyi tartışıyoruz...

O baştaki yöneticiler bizim ve çocuklarımızın geleceğine nükleer tesisleri çivi gibi çakınca görürüz hep beraber.

Hadi ben biliyorum da, sen ne diyeceksin Galip Abi torunlara, merak ediyorum

Sonra burada tartışmaya devam ederiz, süphaneke amin...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23381401.asp

İZİNSİZ İTHALE 42 BİN LİRA

Orman Genel Müdürlüğü’nden izin almadan ticari olarak orman bitki türleri tohumluğu üretimi yapanların faaliyetine son verilecek. Bu kişilere 33 bin lira idari para cezası kesilecek ve ürüne el konulacak. İzinli olup da belirlenen esaslara aykırı hareket edenlere 17 bin lira para cezası kesilecek. Orman bitki türleri tohumluğunu izinsiz olarak depolayan, işleyen, yurt içinde ticaretini yapanlara 5 bin lira, orman bitki türleri tohumluğu üretim, depo ve teşhir alanlarında mücadelesi istenen zararlı organizmalarla ilgili mücadeleyi yapmayanlara kesilecek para cezası ise 2 bin lira olacak.

Amerikada evinin balkonuna fide ve çiçek ekmek federal suç... Birilerinin abisi böyle olucağını söyledi ya...

VAKIF TAŞINMAZINA SİGORTA

İhtiyaç duyulması halinde, kıyılarda ibadethane yapılmasına izin verilecek. Kiraya verilen ya da tahsis edilen vakıf taşınmaz malları; yangın, hırsızlık ve doğal afetlere karşı sigortalanacak. Dağıtılan vakıfların hayatta bulunan kurucularının başvurusu üzerine, bin lira ile yeni vakıf kurulabilecek.

Not : Allah Rızası için linklerdeki haberleri okumayı ihmal etmeyin...

galipyetkin
28. May 2013, 01:07 PM
"Devlet gereğini yapar noktasında, Sosyal Güvenlik Kurumlarının ve bunun gibi pek çok devlet kurumunun varlığının da sorgulanması gerekli." demişsin

Yalnız sorgulanması mı? Devletin geregini yapar noktasına da getirilmesi gerekir.

Peki. Kapitalist bir sosyal ve ekonomik düzende "hakların tam teslim edildiği bu yaşam", "devletin gereğini yapar noktasına getirilmesi" sağlanabilir mi?
"Hayır" ise İslam'ı unutacaksınız.

Unutma ki Peygamberler hep "Evet" dediler ve buna çalıştılar.
Ve Muhammad Peygamber Mağrib'i MEDİNE yaptı.

O halde imkan var; Kur'an anlatıyor.

bartsimpson
28. May 2013, 01:13 PM
"Devlet gereğini yapar noktasında, Sosyal Güvenlik Kurumlarının ve bunun gibi pek çok devlet kurumunun varlığının da sorgulanması gerekli." demişsin

Yalnız sorgulanması mı? Devletin geregini yapar noktasına da getirilmesi gerekir.

Peki. Kapitalist bir sosyal ve ekonomik düzende hakların tam teslim edildiği bu yaşam, devletin gereğini yapar noktasına getirilmesi sağlanabilir mi?
"Hayır" ise İslam'ı unutacaksınız.

Unutma ki Peygamberler hep "Evet" dediler ve buna çalıştılar.
Ve Muhammad Peygamber Mağrib'i MEDİNE yaptı.

O halde imkan var; Kur'an anlatıyor.

Valla mum ışığı gibisin Galip Abi :)

Allah Razı olsun senden...

merdem
28. May 2013, 06:44 PM
Önce MESCID sözcügünün anlamini kavrasinlar, sonra insaa etsinler!

Denizde kum Türkiye de Mescid!

Hayret bir sey, Mescidlerin sayisi arttikca aclik cogaliyor yeryüzünde!

******




http://cdn.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2013/05/mescit-manset.jpg



İmar Yasası ile Bazı KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Taslağı’na göre alışveriş merkezi, işhanı, büro, yönetim binası gibi umumi ve resmi binalarda; fabrika ve benzeri sanayi tesislerinde; düğün salonu, lokanta, gazino, sinema, tiyatro, müze, kütüphane ve kongre merkezi, yurt binaları, spor tesisleri gibi sosyal ve kültürel yapı ve tesislerde; eğitim yapılarında; hastane ve benzeri sağlık tesislerinde; havaalanı, liman, terminal, tren garı, metro istasyonu gibi ulaşım yapı ve tesislerinde; oteller gibi turizm tesislerinde; yüzden fazla bağımsız bölümü bulunan konut parsellerinde kullanıcılar, çalışanlar ve müşteriler için mescit açılacak.

Milli park, tabiat parkı, bölge parkı, mesire ve piknik alanı, açık spor alanı gibi yerlerde de mescit için yer ayrılacak.

merdem
29. May 2013, 12:39 AM
Taşıt saltanatına 2 milyar lira... Yetmedi bir de kiralıyorlar

Devletin araç ve makam otomobili sayısının 90 bini geçtiği açıklandı. Her yıl yeni alınan araçlarla birlikte araçların devlete toplam maliyetinin 2 milyar lirayı bulduğu ortaya çıktı.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun kamudaki makam araçlarına ve bunların maliyetlerine ilişkin olarak verdiği soru önergesini yanıtlayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yapılan harcamaların boyutunu gözler önüne serdi.

MALİYE BAKANI’NA 3 MAKAM ARABASI

Şimşek, kendisinin iki tane makam aracı olduğunu açıkladı. Bakan Yardımcısına tahsis edilen otomobille, makam hizmetlerinede kullanılan otomobil de dikkate alındığında bakanlık makamına ayrılan otomobil sayısının 4 olduğunu bildiren Şimşek, bu araçların 2012 yılı akaryakıt giderlerinin de 42 bin 336 TL, bakım-onarım giderlerinin ise 6 bin 520 TL olduğunu kaydetti.

Bakanlığın makam araçlarının kurum çalışanları dışındaki kişilere tahsis edilmediğini ifade eden Şimşek, “Bakanlığımız uhdesinde hizmet alım yolu ile kiralanan makam aracı sayısı iki olup 2012 yılı maliyeti 81 bin TL’dir. Kiralanan bu araçlar Bakan Yardımcısı ve Müsteşara tahsis edilmiştir” dedi.

KAMU İRADELERİNE 90 BİN TAŞIT

Şimşek’in verdiği bilgilere göre; belediyeler hariç, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kullanımında ise 30 Haziran 2012 tarihi itibarıyla muhtelif cinslerde olmak üzere toplam 90 bin 24 adet taşıt bulunuyor. Bu taşıtların 32 bin 839 adedi Emniyet Genel Müdürlüğüne, 13 bin 596 adedi Milli Savunma Bakanlığına, 7 bin 106 adedi Jandarma Genel Komutanlığına, 6 bin 317 adedi Sağlık Bakanlığına, 4 bin 646 adedi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına, 3 bin 526 adedi Orman Genel Müdürlüğüne, 3 bin 232 adedi Üniversitelere, 18 bin 762 adedi de diğer kurumlara ait.

Toplam araç stokuna bakıldığında, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın elindeki taşıt sayısının toplam taşıtların yüzde 60’nı oluştururken, aynı tarih itibarıyla makam hizmetlerinde kullanılan Tla, Tlb ve T21a cinsi taşıtların sayısı da 711.

YILDA 2 MİLYAR TL GİDİYOR

Merkezi yönetim kapsamındaki kuruluşlar, 2011 yılında 279 milyon 191 bin 227 liralık yeni taşıt aldı. Alınan taşıtlar için 2012 yılında ödenen 234 milyon 756 bin 307 TL oldu.

Kamu kuruluşları ellerindeki 90 bini aşkın taşıta karşın bir de her yıl makam otomobili kiralıyor. Makam otomilleri için 2011 yılında 100 milyon 621 bin 980 TL harcandı. Bu rakam, 2012 yılında yüzde 34 birden artarak 134 milyon 169 bin 702 TL’ye çıktı.

Yerel yönetimler hariç devletin elindeki taşıtlar “bakım ve onarım giderleri” için 2011 yılında 137 milyon 181 bin 6 TL, 2012 yılında 131 milyon 192 bin 387 TL harcandı.

Taşıtların "akaryakıt ve yağ" gideri ise dudak uçuklatacak cinsten. Devlet akaryakıt ve yağ alımı için 2011 yılında 1 milyar 465 milyon 913 bin 295 lira, 2012 yılında ise 1 milyar 491 milyon 605 bin 452 lira ödedi.

***

Kur'an'in indirildigi cagda develere itibar ediliyordu, gelde günümüzde su yerine benzin tüketen ejderhalarla mukayese et. Balik bastan kokar!