PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : şaşar beşerden ademe bir yol masalı


Barış
8. August 2011, 05:04 PM
ŞAŞAR BEŞERDEN ADEME BİR YOL MASALI


Bir varmış, bir yokmuş…


Salatın en eski anlamlarından birinin omurga olduğu günlermiş.. Salatı ikame etmek, omurgayı doğrultmak, maymun değil insan olmak, dik durabilmekmiş.. Salat dinin direğiymiş. Din; mahluku insan, maymunu adem yapmak içinmiş. Omurgayı doğrultabilen, sıratı müstakimde giden, sonunda İslam bayrağını direğinde dalgalandırır imiş…


Şaşar beşer, henüz anılmaya değer bile değilken, sudan balçıktan çamurdan topraktan emekleye emekleye varolmuş önce..Pek kıllıymış, dört ayak üstündeymiş…Vücudu kaplayan kıllardan başını traş etmeye kadar varacak sürecin daha çooook başındaymış. Belli bir kıvama geldiğinde bir esinti, bir üfürmeyle farkına varmaya başlamış bir şeylerin. Az doğrulmuş, kendini ve etrafını farketmeye başlamış.


Rahmetin habercisi bir üfürme/esintiyle içine bırakılan bir tohum varmış artık…Bizim beşer, düşe-kalka da olsa, kendini ve dünyayı anlamaya başlamış. Artık iki ayak üstünde imiş. Görüntüde pek delikanlı ama iç yüzünde hala dört ayak üstünde imiş. İçini dışına uydurmak, içi-dışı bir olmak için çıkacağı dik yokuşta hala çok yolu var imiş. Şimdi; görüntüsü insana benzeyen dıştaki maymunla, manevi hali hala maymuna benzeyen içteki halini bir yapmak, içte dışta barışı sağlayıp selam yurduna giden yolu açmak onun hikayesiymiş. Sırayla içte-dışta tüm melekler emrine girmiş…Ama bu hal onu bazen yolundan da saptırmakta imiş. Dışta daha dik, başı daha yukarıda, kibirli dolandıkça, ters orantı işlemiş.İçte daha bir içe gömülür, salatı doğrultamaz, yokuş aşağı gider imiş.

Birgünün bir vaktinde, aklına birşeyler gelivermiş. Rüzgar ile gelen yağmurun toprak altındaki güçsüz tohumu nasıl harekete geçirdiğini,büyüttüğünü,yeşerttiğini,arzdan semaya doğru nasıl uzattığını farketmiş.Sonra; bazen kuruyan bu ağacın baharla beraber nasıl yeşerdiğini hayat bulduğunu farketmiş. Düşünmüş,taşınmış,okumuş..Başka gözlerle görmeyi, okumayı, anlamayı öğrenmiş. Kendi yağmurlarıyla barışmış, kapamış şemsiyesini…Rahmet yağmurlarıyla ıslanmış, beslenmiş, toprak altındaki karanlığından kurtulup çıkan filiz gibi sıcacık güneş ışıklarını farketmiş. Bazen çok fırtına çıkmış, gemileri batmış, ama o yolculuğuna devam etmiş. Fırtına,kar,boran,yaz,kış dinlememiş. Tüm meşakkatleriyle bu yolu öğrenmiş, sevmiş, güvenmiş. Zorlukları yenmiş,güzellikleri yaşamış. Artık dünya başka dünyaymış, çünkü gözleri içten bakmayı öğrenmiş,kulakları kulağına fısıldananı duymayı öğrenmiş. Yüreği de yürekmiş be artık, kocaman, o da adam gibi atmayı öğrenmiş…


Kendini merak etmiş birgün, aynaya bakmak istemiş..Dışarlarda ayna araması bile gerekmemiş.Artık içi-dışı birmiş..Dışı topukları üzere dönmüş de içine, kendini görüvermiş kendinde.


Ne görmüş? Bir insan. Ayağa kalkmış bir adem. Yolculuğunu tamamlayıp güvenli eve ulaşan, içindeki tohumu ağaç yapan, maymununu insan yapan, salatını ikame etmiş, barışını sağlamış bir insan. Selamünaleyküm demiş kendine, vealeykümselam…


ELİF EVİN