PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Oruca başlama vakti ve Kur'an.....


halukgta
2. August 2011, 02:15 PM
Çok şükür bu yılda Ramazan ayına kavuştuk. Rabbim yalnız bizlere değil, bizden öncekilere de oruç tutmayı farz kıldığını, Kur’an da şöyle anlatır.

Bakara 183: Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.

Bu ayetten de anlaşılıyor ki oruç, bizlerin korunması maksadıyla emredilmiştir. Rahman yine bir ayetinde, orucun faydasını anlatmak içinde, şöyle söyler bizlere.

( Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır.)

Allah bizler için faydası olan, oruç konusunda Kur’an da, çok detaylı bilgilerde vermektedir. Benim üzerinde durmak istediğim konu ise, bugün bizlerin oruca başlama vaktinin, Kur’an ın emrettiği vakit ile aynı olup olmadığı konusunda, konuşmak ve sizleri bu konu hakkında, düşünmeye davet etmek olacaktır.

Her yıl dağıtılan imsakiyelerde, Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği imsak ve namaz vakitleri yazılıdır. Sabah ezanı okunduğunda, artık oruca başlamamız gerektiği öğretilmiştir bizlere.

Gerçekten bu bilgi doğrumudur. Allah ın rehberinde, oruca başlama vaktini izah ettiği örneğiyle, örtüşüyor mu bu bilgiler. Yine sabah ezanı günümüzde, Kur’an ın tarif ettiği vakitte mi okunuyor? İşte bir başka düşünmemiz gereken soru. Aslında konuyla da çok bağlantılı.

Bizlerin Kur’an ile irtibatımız kesik olduğu için, ne söyleniyorsa yapmak zorunda kalıyoruz. Din adına Kur’an dan konuşmak isteyenlere de kızarak, senin eğitimin ne ki bu konuda konuşuyorsun, diyerek susturulduğundan, kimse düşüncesini dahi söyleyememektedir. Böyle olunca da, ne Allah ın rehberine müracaat ediyoruz, nede Rahmanın ayetleri üzerinde düşünüyoruz. Din adına düşünme ve iman işini birilerine bırakmışız ne yazık ki. Bizler ruhban sınıfı İslam da yok dememize rağmen, açıkça bir ruhban sınıfı yaratmışız kendimize. Ne söylenirse, hiç itiraz etmeden yapıyoruz, herhalde bu daha kolayımıza gelmiş ki, itirazsız uyguluyoruz. Tabi sonucuna da katlanacağımızı unutmayalım.

Dün akşam ilk sahurumuza kalktık, Allah devamını da getirsin inşallah. Sabah ezan 04:15 gibi okundu, yani bizlere öğretildiği gibi, ezan okunmasıyla, artık oruç başlamıştı. Fakat işin ilginci, sabah namazına kalkanlar bilir, Ramazandan önceki birkaç gün öncesinde sabah ezanı, Ramazanın birinci gününde okunduğundan yaklaşık 35 dakika daha sonra okunuyordu. Yani sabah ezanı yaklaşık 35 dakika geri alındı. Ne oldu da birden bire, bir günde 35 dakika yaklaşık geriye geldi. Ramazan başlamadan evvel, geç mi sabah namazı kılıyorduk ta, Ramazan gelince daha geri gidildi. İşte düşünülmesi gereken sorular.

Allah sabah namazının vaktini tarif ederken, oruca başlama vaktine benzer bir vaktin tarifini yapar. Buda fecir vaktidir. Yani gecenin gündüze yakın anı. Gecenin gündüze dönüş anıdır. Buradan da anlaşılıyor ki, Allahın sabah namazının vaktini tarif ettiği zaman ile oruca başlama vaktinin zamanı aynıdır, fakat günümüzde sabah ezanı o kadar erken okunuyor ki, Allahın oruca başlama vaktiyle uyuşmuyor.

Sabah ezanının okunduğu saatte, lütfen başımızı pencereden çıkartıp dışarıya bakalım. Ezanın okunduğu zamandaki gecenin karanlığı ile yaklaşık 50–60 dakika sonrasında ki gecenin karanlığını karşılaştıralım. Daha sonrada Allahın bu konuda ki ayetini düşünelim. Bakalım Rabbim oruca ne zaman başlayın diyor, bizleri din adına yönetenler neler söylüyor, onu karşılaştıralım. Acaba aynı şeylerimi söylüyorlar, yoksa bu yaz gününün uzunluğunda, bir saate yakın, daha öncemi oruca başlatıyorlar, buna da sizler karar verin.

Bakara 187:….. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. …..

Tan yerinin ilk ağarmaya başladığı, fecir vakti, yani gecenin gündüze yakın vaktinden itibaren ki esas sabah namazının kılınma vaktidir, beyaz iplikle siyah ipliğin ayırt edilme anından itibaren, yemeyi içmeyi kesin diyor Rabbim. Bu andan itibaren oruca başlayın diyor.

Dikkat ediniz güneşin doğuşundan bahsetmiyor. Gecenin gündüzle buluşma anını tarif ediliyor. Gecenin konumunu açıklamak adına, bazı şeylerin fark edilecek duruma, geliş anının tarifini, örneğini veriyor Rabbim bizlere. Peki, bizler Allahın bu tarif ettiği zamanda mı başlıyoruz oruca, yoksa Rabbin tarif ettiği vakte yaklaşık bir saat mi var? Denemesi sizden. Allah o kadar basit ve anlaşılır veriyor ki örneğini, hala anlamayana, onu dinlemeyene sözüm olamaz.

Bundan yüzlerce yıl önce yaşayanlar, eminim ki oruca günümüzden daha doğru bir zamanda başlıyorlardır. Şimdi teknoloji var deniyor, ama şimdide Kur’an dan o kadar uzak yaşıyoruz ki dinimizi, söyleyecek söz bulamıyorum.

Şimdide yukarıdaki ayetin, sonundaki cümleye bakalım.

Orucu gece oluncaya değin tamamlayın.

Peki, bizler Allahın gece oluncaya değin, orucunuzu tamamlayın sözünden ne anlamışız? Oruca, günümüzde zifiri karanlıkta başladığımız gibi, gece tamamen karanlık olunca mı bitiriyoruz? Elbette hayır. Bu kısmı her ne hikmetse farklı anlamışız ve Allahın akşam namazını tarif ettiği vakte yakın, akşam ezanıyla orucumuzu bitiriyoruz.

Amacım Kur’an a uymayan, uygulamada yapılan yanlışlığı, gündeme getirmek ve üzerinde sizleri düşünmeye davet etmektir . Ben Rabbin kitabından anladıklarımı aktardım. Sizlere düşen Allahın ayetleri ile bizlere öğretilenleri karşılaştırmak ve Kur’an ı rehber alıp, kendi imtihanımızı doğru yaşamak olmalıdır. Allah yanlışlarımı affetsin.

Allah daha nice Ramazanlara kavuşmayı nasip etsin cümlemize inşallah. Dilerim Rabbimden cümlemizin oruçları, bedenimize ve ruhumuza şifalar verir. Orucun nimetlerinin farkına varamayanlarında, farkına varmalarını sağlar. Ve yine dilerim Rabbimden, aklını kullanıp, Kur’an ın rehberliğinde iman eden, kullarından oluruz.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Altimuray
3. August 2011, 11:12 AM
Yaptığım araştırmalara ve gerek gözümle gerekse programla yaptığım gözlemlere dayanarak söyleyebilirim ki aslında imsak, gündoğumu, günbatımı saatleri şimdiki Diyanet'in saatleriyle yaklaşık olarak aynı. Fecr imsakla gündoğumu arasındaki vakit, yani aydınlanmanın başlanmasından güneşin doğuşuna dek geçen süre. Aydınlanma şu sıralar yaklaşık 4 gibi başlıyor(Ankara'da), Güneş ise yaklaşık 5:45 gibi doğuyor. Bu süre içerisindeki aydınlanma birdenbire olmuyor, kademeli oluyor. Allah ayette aydınlığı karanlıktan seçebildiğimiz vakite kadar yiyip içmemizi söylemiş. Ordaki koşullar farklılık gösterebilir, özellikle yüksek binalar ve gece aydınlatmaları, fecrin aydınlığının fark edilmesini zorlaştırmış, 50-60 dk geciktirmiş olabilir. Deniz kenarında ışıksız ortamlarda yaptığım gözlemlere dayanarak bu sürenin 10-20 dk.ya kadar düşebileceğini de söyleyebilirim. Zaten Allah bu koşul farklılıklarına göre bunu söylemiş diye düşünüyorum. Bu ayetteki kastedileni anladığımdan beri, o ezan okudukları imsak vaktini fecrin başlangıcı olarak alıyorum, orucu tamamlama süresi olarak değil. Buradaki gözlemlerime göre yaklaşık yarım saat sonrasında aydınlığı seçebiliyorum.
Gece içinse, millet olarak genel kabulümüz saat 10-11 gecedir, 8-9 akşamdır tarzında bir şey olmuş. Bana göre bu en azından Kuran'daki leyl sözcüğünün anlamını yansıtmıyor. Leyl sözcüğünün günbatımından gündoğumuna dek geçen süre olduğunu düşünüyorum. Nehar sözcüğünün ise bugünkülerin imsak ezanını okudukları vakitten, yatsı ezanını okudukları vakite dek geçen süre olduğunu düşünüyorum.
Allah bilgimizi arttırsın. :)