PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Aynı Ülkelerde İmtihan


gerçek hanif
18. July 2011, 06:15 PM
Arkadaşlar bana sorulan bir soruyu sizle paylaşmak istiyorum.
Soru : Neden aynı ülkelerde insanlar açlıkla-depremle-sel ile afetlerle vs. vs. deneniyor.Mesela hep afrika açlıkla imtihan oluyorda neden Yüzde doksan sekizi ateist olan İsviçre -danimarka gibi ülkeler açlıkla yoksullukla imtihan olmuyor ?
Neden Depremler hep aynı ülkelerde olup oradakiler canıyla malıyla imtihan olurken İngiliz-amerikalı olmuyor ?
Hep Sel felaketleri aynı ülkelerde oluyorda azgın olan başka toplumda olmuyor ?

Benim kısaca cevabım oldu.Onların üzerinden asıl refah içindeki ülkeler imtihan ediliyor demiştim.Birde bunun kader olmadığı insanların oraları yine zengin ve güçlü insanların sayesinde terk edebileceği yada önlemlerin alınabileceğini söyledim.Batılı ülkelerin çöpe attığı yemek ve ekmekle dünyada aç kalmaz demiştim.

Sizlerin de değerli yorumlarını almak istiyorum. sevgi ve muhabbetle.

hiiic
18. July 2011, 07:42 PM
%98 ateist ne demek? Hristiyan olsa daha mı iyi?
Hristiyanlar kafirdir oysaki hristiyanlığı red etmiş bir insan kafir olabilir mi?

İşye bize bu güne kadar öğretilen pencereden bakarsak yanılırız. Aslında yaşamlarına bakıldığında bu insanların hayatları kendilerine bir uyarıcı gönderilmesine gereksinim duyulmayacak kadar Müslümanca. Medeni insan hakları denen şey medeni Kul hakları değil midir?

demogoji yada poltikaya maruz kalmak istemiyorum ama şunu açıkca belirtmekiyimki müslüman geçinenlerin büyük bölümü ya ğeygamberimiz yada evliylar aracılığıyla şirk işleyip hristiyan kafirlerinin durumuna düşüyorlar.

Soruyorum,,, siz iyi olursanız size yerin göğün kapılarını açar bolluk ve güzellikler veririm diyen Allah; hangimizin amellerini ödüllendirmeye layık görür??

bu 1.cisiydi 2. olarak tevratta mısırdan çkış bölümünde bir ayete rastladım.
Allah israil oğullarını tüm günahlarına rağmen destekliyor, onlara nimetleri veriyor ve bazı kavimlere karşı onlara yardım ediyor ve bir yerde diyor ki; "sakın bu size verdiğim nimet ve üstünlükleri kendi iyiliğiniz ve iyi niyetinizle aldığınızı sanmayın diyor,,, diğer kavimler sizden daha kötüydü ve size karşı onlara zafer ve üstünlük versem böbürleneceklerdi" diyor...

bu 2 kalıbı sistematik olarak birleştirdiğimizde karşımıza çıkan portreye göre, bizim kendini süreklü övüp diğer milletler küçümseyen bakış açımıza eklenmiş budist ve pagan geleneklerine karşı Allah katında bırakın değeri, dünyada bile bir değerimizin söz hakkımızın olmaması çok normal.

3. perde de Allah bahsettiğiniz ülkelerede ciddi sıkıntılar ve felaketler vermiştir. DÜnyanın süper gücü bile fırtınalara maruz kalmış, insanlar birbirlerini yemek zorunda kalmışlardır. Japonyanın hiçbir teknolojisi Allahın afatını engelleyememiştir, İngiltere ve fransada 100 yıllarca süren savaşlarda pek çok insanlar ölmüş, pekçıkları diğerlerinin hınçlarını işkence ve düşünmek bile istemediğim şekillder tatmıştır. 1. ve 2. dünya savaşlarında yaşanan kıyımlar karşısında doğal afetler çok sevimli kalmaktadır. Rusyada tarihin en kanlı savaşı yaşanmıştır.

Bunlar soruyu soran kişi tarafından bence hiç düşünülmemiş hesaba bile katılmamıştır.

Atatürkün dediğ gibi; Allah ayetlerinde toplumun sorunlarının giderilmesini sağlamış, peygamberde hutbelerinde o dönemin sosyal, siyasi, askeri ve ekonomik sıkıntılarına çözüm aramıştır.
Bizim alim dediklerimiz ise laklak dan başka bişey yapmıyor. üstelik pek çoğu ben tasarruf altındayım, aslında ben Allahım diye dolanıyorlar. Bu tür günübirlikçi zorbaların anlattığı şey müslümanlık olmadığı gibi esas müslümanlık için cahillere değil, eğitimli modern kültür ve uygarlıklara yüzümüzü dönmemiz gerekir. Her nereden çıkarsak çıkalım, hangi işi yaparsak yapalım yüzümüzü sürekli aydınlanmaya, bilime ve canlı haklarına dönmeliyiz.

pramid
18. July 2011, 08:32 PM
insanlar yine mideleri ile düşünüp soru sormuşlar... açlık fakirlik..

allah emaneti insanlara yükledi... bu zor bir emanet. rızıkta faziletli kılınanlar niye eşitlenmiyor.Allahın nimetini inkar mı idiyorlar

yukarıdaki sorunun suçlusu aç gözlü insan::::::::imtihanın zorluğunu bilin::::infak edin::::infak

mavera
19. July 2011, 11:00 PM
bazı kişiler, iletişim dünyasında etrafında gördüklerine bakmışlar, düşünmüşler ve bir soru sormuşlar, neden eleştiriyorsunuz ki?

bu forumda gerçek hayata ve onunla ilgili sorulara karşı gösterilen ilgisizlik ve din felsefesi yüksek öğrenimi yapıyorcasına, soyut konuları tartışmak, birkaç kişinin kendi aralarında laf çevirmesi kısırlığı ile sonuçlanıyor.

sokaklarda, işyerlerinde, evlerde, ailelerde, gazetelerde, televizyonlarda, sporda, eğlencelerde, arkadaş toplantılarında, kısaca günlük hayatın her alanında, Kuran okuyan kişinin aklına gelecek bir sürü soru var.

bu forumda bunlara cevap verildiğini sanmıyorum. soru soranlara öğretmen gibi yaklaşmanın ya da onları anlamaya çalışmayıp kendini otomatiğe bağlamanın ancak insanları sizden daha da uzağa götüreceğini düşünüyorum.

gerçek hanif
20. July 2011, 11:08 AM
Canlı olupta midesini düşünmeyen mi var ? İnsan hayatı boyunca gözlemler ve sürekli soru sorar .Soru sormak ,sırf sormak için sorulmuşsa bu maksatlı olur.soru soranı , sorduğu soru için kınamak yetersizliğin göstergesidir.

hiiic
20. July 2011, 04:55 PM
Arkadaşlar bana sorulan bir soruyu sizle paylaşmak istiyorum.
Soru : Neden aynı ülkelerde insanlar açlıkla-depremle-sel ile afetlerle vs. vs. deneniyor.Mesela hep afrika açlıkla imtihan oluyorda neden Yüzde doksan sekizi ateist olan İsviçre -danimarka gibi ülkeler açlıkla yoksullukla imtihan olmuyor ?
Neden Depremler hep aynı ülkelerde olup oradakiler canıyla malıyla imtihan olurken İngiliz-amerikalı olmuyor ?
Hep Sel felaketleri aynı ülkelerde oluyorda azgın olan başka toplumda olmuyor ?

Benim kısaca cevabım oldu.Onların üzerinden asıl refah içindeki ülkeler imtihan ediliyor demiştim.Birde bunun kader olmadığı insanların oraları yine zengin ve güçlü insanların sayesinde terk edebileceği yada önlemlerin alınabileceğini söyledim.Batılı ülkelerin çöpe attığı yemek ve ekmekle dünyada aç kalmaz demiştim.

Sizlerin de değerli yorumlarını almak istiyorum. sevgi ve muhabbetle.

Başlarna felaketler gelen ülkeler ne kadar müslümanız deselerde değillerdir, görünüşleri ve Allahın emretmeyip kendilerinin uyduragelip ataların bu uydurmalarını takip eden evlatları sizi kandırmasın.

Ateist yada kafir denilen batı medeniyetlerinin halkları daha müslümanca yaşamaktadırlar ve belkide Allah-ahiret inancı doğu kültüründen daha sağlamdır.

Mâide 49
(Sana şu talimatı verdik): Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına bela etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır.

Gerek araplar gereksede diğer müslüman olduğunu idda eden toplumlar ne yazıkki Allahın indirdiğinin yanına pek çok kişisel görüş ve eklemeler de ekleyerek, kendilerine koyun gibi güdülebilecek hinduist bir sistem türetmişler ve daha kötüsü Allahın MUHKEM emirlerinin üzerini örtmüşlerdir.

Allah ve resulu her zaman dönemin EKONOMİK, SİYASİ, DİPLOMATİK, ASKERİ v.s. sorunlarıyla ilgilenmiş; insnaların eğitiminden geçimlerine kadar ki sorunların kaldırılması için uğraş vermişlerdir.

AMA ondan sonraki ALİM adındaki (bu işten para kazandıklarını unutmayalım) keresteler ne yapmılar? 2 kelimeyle ne yaptıklarını özetlemek mümkün; LAK LAK

--------------------------

Kuranda şu hadise çeşitli ayetlerle anlatılır;

-Allah iyi kullarını ve toplumları cezalandırmaz, onlara yerin ve göğün hazinelerini açar ve onları vakti belirli süreye kadar güzelce yeryüzünde geçindirir.

-Allah haddi aşan (işte bunlar tam tersine isviçrenin ateistleri değil, arabın ve onları taklit edenlerin ta kendidi oluyor) nimetlere nankörlük edip, Allahın indirdiğiyle amel etmeyenleri CEZALANDIRIR. tevbe etmeleri için sıkıntı içerisinde yaşatır.

Bu sorunun cevabı budur, infak ediniz ayeti bireysel olduğu kadar toplumsal bir ayettir, Örnek olarak Türkan Saylan ı gösterebiliriz. Doğuda nice kürt gençlerine imkan sağlayıp okutarak milletimize kazandırmış, kandırılığ dağlara sürülebilecek pırıl pırıl gençleri ülkenin hizmetine sokup onlara hayat sağlamıştır.
Ancak sözde müslüman olduğunu idda edenlerce (ki onlar deniz feneri kurup oradaki bağışları çıkarlarına harcadılar, cehennem de yer mi yok) bu Salat erini suçlamışlar ve ona asılsız iftiralar atarak karartmaya çalışmışlardır...

Şimdi sorarım.. Bu memleket mi sıkıntıyı, afetleri, bunalımları hak ediyor?
Yoksa ateist zannedilen ama müslümanca yaşıyan İsvçre v.s. halkı mı????

Allah yeryüzünü gezin dolaşın ibret alın der. Müslüman olduğu sanılan toplumlarda zerre hayır yok... meydanlarda din Allah peygamber kitap propagandası yapanlarda da hayır yok. yine o kitabın türkçe mealle elimize ulaşmasını sağlayanda Atatürk idi. Allah rahmet eylesin.

gerçek hanif
20. July 2011, 05:21 PM
Hiiç ben şunu anlıyorum,İnsanların başına gelen felaketler iyi zannettiklerimizin yüzünden değilmi ? Yada o bölgelere zaten dünya kuruldu kurulalı zaten yağmur yağmaz kurak yerlerdi.3500 sene öncede insalar orada aç sefildi.O topraklarda yaşamak insanın kendi eliyledir.yani kendi seçimidir ? öyle mi ?

gerçek hanif
20. July 2011, 05:23 PM
Asıl cezayı hak eden biz ve bizim gibiler bence.Ama Rahman bize bunu göstermedi.Göstermezde inş.

hiiic
20. July 2011, 05:32 PM
Evet söylediklerin yerin ve göğün hazineleri açılıncaya yada kapanıncaya kadar geçerlidir.

Kurak topraklar sulamayla sulanır, bilinçsiz çiftçiler eğitilir, teknoloji ile daha fazla verim alınabilir. GAP projesi mükemmel bir SALAT ikamesiydi bu memleket için. Bunu gören cehennemlik zihniyet o bölgede terörü patlattı, o bölgenin ne mali ne de zihni yöndern gelişmesini istemediler. Orayı hem ekonomik açıdan hemde eğitimsel açıdan aç ve cahil bırakmak istediler.

İbrahim 37
"Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kabe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."

şimdi O Salat a engel olanları gördünüz mü? İbrahimin Salat için ekilip biçilmeyen araziye yolladığı evlatlarına karşı geleni, onlara engel olanları gördünüz mü? Kendileri hesaba çekilecekleri gün biz sadece düzeltmeye çalışıyorduk diyecekler,, hayır iyi bilsinler ki onlar bozguncuların ta kendisidir.

Aslında insanların topraklar üzerinde yaşaması kendi eliyle değildir, onu belirli bölgede tutan bazı kenetler (ekonomik, sosyal, psikolojik v.s.) etmenler vardır. Kişiler için bazen gurbet imkansızdır, kişiden kişiye çevreden çevreye değişir. Kişinin nerede yaşıyıp nerede öleceği belirlidir. Bunu kenetler belirler, şartlar belirler, imkanlar belirler. Şartları ve imkanları yaratan Külli irade sahibi Allahtır. Bizler kendimizi temizlemeye emek sarfedip iyileştirenler olmayı istedikçe ve imkanlar gelipde bu isteğimizi amelle ispat ettikçe Allah bizlere nice kapılar nice imkanlar, şartlar açar, üzerimizden nice kenetleri kaldırır.

hiiic
20. July 2011, 05:44 PM
Asıl cezayı hak eden biz ve bizim gibiler bence.Ama Rahman bize bunu göstermedi.Göstermezde inş.

Şûrâ 30
Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.

ve günahlarımızın bir kısmıda o kesin belirli saati bekler, o saatten önce karşılığı olarak alınacak cezayı bu aciz beden kaldıramaz çünkü...

Fâtır 45
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görrmektedir.

nerdogan
2. August 2011, 12:39 PM
Peki sadece kazanan, bol nimet verilen kişi topluluk veya ülkeler her zaman hak ettikleri için mi böyle yaşıyorlar?Bu ülkelerde dünyaya gelenler ile bahsedilen Afrika vs gibi bazı fakir ülkelerde dünyaya gelenlerin farkı nedir?
Yine benzer olarak, çoluğunu çocuğunu ortada yetim gibi bırakıp kendi hayatını yaşayıp çalışıp pür zengin yaşayan bi adam hayatında zorluk nedir bilmezken evlatları sürünerek bir yerlere geliyorsa, bu adam hakkıyla mı orada?

hiiic
2. August 2011, 08:15 PM
Hangi toplumlarda dünyaya geleceğimiz bizim değil, Allahın iradesinde.
Biz sadece bize verilen hayatı nasıl yaşadığımızdan, imkanları nasıl kullanıp ne tür davranışlar sergilediğimizden sorumluyuz.

Siz avrupada da doğabilirdiniz, ve ailenizin tutumlarına göre şu anda İsanın bağlılarından oluşan bir forumu da okuyor olabilirdiniz ya da ateist bir grupla tüm dini web sayfalarına saldırı da yapıyor olabilirdiniz.
İngilterede doğmuş büyümüş olup, şu anda yazdıklarımın ızrvalıktan öte gitmeyeceğini düşünüp, çeşitli bilimsel makale ve araştırma sonuçlarını inceliyor olabilirdiniz.
Afrikada doğmuş ve bir bilgisayarın varlığından bile bilgisiz olabilirdiniz ya da şu anda suriyede halka ateş açıyor ya da kandilde iran füzesine bakıp son saniyelerinizi geçiriyor olabilirdiniz.

-Elinizde olmadan doğarsınız,
-Elinizde olmayan bir aileye sahip olursunuz,
-İnsanlar arkadaşlarını kendi seçtiklerini sanarlar, ama sizin seçemiyeceğiniz bir çevrede başka arkadaşlar seçme şansınız var mıdır?
-Eğitim olanakları sizden önce belirlenmişltir
-toplumun tutum ve inançlar (doğduğumdan beri herkes çamura girmemin faydalı olduğunu söylese hatta kaçıkca bunu yapsalardı sanırım bende o çamura girerdim)
-İş olanaklarını siz belirleyemezsiniz, tıpkı çalışma arkadaşlarınızın karakter ve tutumları gibi.

ve yaptığınız her davranış geçmiş bir birikimin yansımasıdır, milyonlarca yıllık genetik aktarımı saymıyorum bile, sadece çocukluk döneminde bilinçaltınıza ekilenler meyve vermeye başlar.

Şimdi kaderi bizim yazdığımızı söyleyenler hangi bilgiye dayanarak bundan bahsediyor?

Hepsi bir yazgının eseridir. woody allenin lafı geliyor "eğer tanrı varsa, açıklama yapmak için sağlam sebepleri olmalı" :)

hiiic
2. August 2011, 09:35 PM
Hangi toplumlarda dünyaya geleceğimiz bizim değil, Allahın iradesinde.
Biz sadece bize verilen hayatı nasıl yaşadığımızdan, imkanları nasıl kullanıp ne tür davranışlar sergilediğimizden sorumluyuz.

Siz avrupada da doğabilirdiniz, ve ailenizin tutumlarına göre şu anda İsanın bağlılarından oluşan bir forumu da okuyor olabilirdiniz ya da ateist bir grupla tüm dini web sayfalarına saldırı da yapıyor olabilirdiniz.
İngilterede doğmuş büyümüş olup, şu anda yazdıklarımın ızrvalıktan öte gitmeyeceğini düşünüp, çeşitli bilimsel makale ve araştırma sonuçlarını inceliyor olabilirdiniz.
Afrikada doğmuş ve bir bilgisayarın varlığından bile bilgisiz olabilirdiniz ya da şu anda suriyede halka ateş açıyor ya da kandilde iran füzesine bakıp son saniyelerinizi geçiriyor olabilirdiniz.

-Elinizde olmadan doğarsınız,
-Elinizde olmayan bir aileye sahip olursunuz,
-İnsanlar arkadaşlarını kendi seçtiklerini sanarlar, ama sizin seçemiyeceğiniz bir çevrede başka arkadaşlar seçme şansınız var mıdır?
-Eğitim olanakları sizden önce belirlenmişltir
-toplumun tutum ve inançlar (doğduğumdan beri herkes çamura girmemin faydalı olduğunu söylese hatta kaçıkca bunu yapsalardı sanırım bende o çamura girerdim)
-İş olanaklarını siz belirleyemezsiniz, tıpkı çalışma arkadaşlarınızın karakter ve tutumları gibi.

ve yaptığınız her davranış geçmiş bir birikimin yansımasıdır, milyonlarca yıllık genetik aktarımı saymıyorum bile, sadece çocukluk döneminde bilinçaltınıza ekilenler meyve vermeye başlar.

Şimdi kaderi bizim yazdığımızı söyleyenler hangi bilgiye dayanarak bundan bahsediyor?

Hepsi bir yazgının eseridir. woody allenin lafı geliyor "eğer tanrı varsa, açıklama yapmak için sağlam sebepleri olmalı" :) Allahı tenzih ederim bu alıntıyı yaptım ama çok rahatsız oldum. Demek istediğim Allahın zaten bir açıklamsı var ve bunu Kuranda söylüyor.
Bütün bu karmaşanın, kaderin, yazgının bildiğimiz ve bilemediğimiz evrenin, paralel evrenlerin, bütün alemin ötesindeki mevcut ve mutlak singuleritenin (bilimsel adı bu, teklik, ALlah en baştaki mutlak tek yaratıcıdır, blime göre herşeyin oluşumunu başlatan tek şey, singularity) sebebi belli.

sebebi; Allah böyle diledi. İnsan sadece belli davranışlarla aradaki boşlukları doldurur. Cüzzi irade sadece başa gelen kadere tepki verir ancak tek başına hiçbirşey savamaz, pekçok bileşenin hesaba katılıp irdelenmesi gerekki insanın başına gelen herhangi bir musibete vereceği tepki, bir civcivin ciyaklıyarak üzerine gelen treni durdurması gibidir. Yada sizi bir yere iten yüzlerce kişiye karşı koymak gibidir, o kişiler isteyerek yada istemeyerek farklı açlılara dönmezlerse asla başaramazsınız.

hayatımız konusunda aslında kaderin oyuncağıyız. bize verilen nimetler tamamen Allahın dilemesi, alınanlar da öyle, sadece aradaki boşlukları doldurabiliriz.zaten o boşluklardan sorumluyuz.

Dileyen olursa bu yazdıklarımı ispat edecek pekçok ayeti paylaşabilirim.
ama ayeti yanlış anlamış yada toplumdan etkilenmişsem bilemem.

gerçek hanif
3. August 2011, 08:02 AM
Hiiic yazdıklarından şunu anladım; Rüzgarın önündeki yaprak gibimiyiz ?Madem kaderin oyuncağı isek öyle olmuyor mu ? Benim seçimim dışında başıma gelenler kader ise eğer.!Allah'ın müdahalesi olmuyor öyleyse ?Yani kur'anda yada Hadis ve sünnetlerde anlatıldığı gibi olan olaylar bugün olmuyorsa bu nedir peki ? Örnek ; Allah'ın yardımı ile Müslümanların galip geldiği yada peygamberinin başına gelen musibetlerden nasıl kurtulduğu anlatılıyor , peki şimdi neden olmuyor bu mucizeler ? Mesela Depremde Evin sağlam olduğu içinmi kurtulursun yada Dua ettiğinden mi ? Evin sağlam olduğundan değil mi ? Dua ile olsa idi yatsı namazında camii minaresiyle birlikte cemaatin üstüne yıkılmaz ayakta olurdu .Yada Yağmur çok yağdığında her tarafı sel götürürken Kabe sular altında kalmazdı.Oranın korunmuş olması lazım gelirdi.Ama öyle olmuyor.
Ateşe elini değersen yakar.Elektriğe çıplak elle donursan çarpar.Çok dindar olanıda çarpar, ateistinide.Hatta Peygamberler zamanında icat olsaydı onlar dokunduğunda onlarıda çarpardı.Yüksekten bırakılan cisim yerçekimi kanunu gereğince düşer.Bunun aksini savunmak ,Allah isterse düşmez demek bence yeterince bilgi sahibi olmamak demektir.Yani bu Sünnetullahada aykırı olurdu .

nerdogan
3. August 2011, 09:42 AM
Allahı tenzih ederim bu alıntıyı yaptım ama çok rahatsız oldum. Demek istediğim Allahın zaten bir açıklamsı var ve bunu Kuranda söylüyor.
Bütün bu karmaşanın, kaderin, yazgının bildiğimiz ve bilemediğimiz evrenin, paralel evrenlerin, bütün alemin ötesindeki mevcut ve mutlak singuleritenin (bilimsel adı bu, teklik, ALlah en baştaki mutlak tek yaratıcıdır, blime göre herşeyin oluşumunu başlatan tek şey, singularity) sebebi belli.

sebebi; Allah böyle diledi. İnsan sadece belli davranışlarla aradaki boşlukları doldurur. Cüzzi irade sadece başa gelen kadere tepki verir ancak tek başına hiçbirşey savamaz, pekçok bileşenin hesaba katılıp irdelenmesi gerekki insanın başına gelen herhangi bir musibete vereceği tepki, bir civcivin ciyaklıyarak üzerine gelen treni durdurması gibidir. Yada sizi bir yere iten yüzlerce kişiye karşı koymak gibidir, o kişiler isteyerek yada istemeyerek farklı açlılara dönmezlerse asla başaramazsınız.

hayatımız konusunda aslında kaderin oyuncağıyız. bize verilen nimetler tamamen Allahın dilemesi, alınanlar da öyle, sadece aradaki boşlukları doldurabiliriz.zaten o boşluklardan sorumluyuz.

Dileyen olursa bu yazdıklarımı ispat edecek pekçok ayeti paylaşabilirim.
ama ayeti yanlış anlamış yada toplumdan etkilenmişsem bilemem.

Çok teşekkürler cevabınız için.Çok çok güzel açıklıyorsunuz.Elbette Allahın yazdıklarının dışına kimse çıkamıyor..Bunun bilincinde olmak zorundayız. Dediğiniz gibi sadece insani irademizle yapabileceklerimizi yapabiliyoruz o kadar.Aslında diğer yazılanlarda dikkatimi çekenler gelişmiş ülkelerin yaptıkları sayesinde refaha kavuşmuş olmalarının yanında akıllarını kullanmaktan çekinen birçok ülkenin de bildiğimiz şartlarda yaşamalarına yapılan vurgu.Yani bu ülkeler belliki bizlerden daha çok verilen aklı çalıştırmış ama acaba sadece iyi niyetlerle mi? sadece dünyayı daha güzel hale getirmek için mi?Yoksa sadece kendi ırkları için mi bilemiyorum. Diğer toplulukların tembelliğini fırsat bilip köleleştirmek için mi-tabiki o "diğer" toplumlar da suçlu- .Bu aklıma takılanlardan biri..

Bunun yanında Allah ın bizi hem nimetle hem de yoklukla sınadığını biliyorum.Bu hem bireyler hemde bireylerin oluşturduğu toplumlar için geçerliyse varlık içine doğan bir insan ile yokluğa doğan bir insanın sınavları ayrı ayrı.Yani hiçbirimiz hakettiğimiz için bu toprakta veya İsviçrede değiliz..Yine kimse hakettiği için başbakanın oğlu kimse de somalideki aç ananın oğlu olarak dünyaya gelmedi. Yine kaderimizde ana hatları ile Yüce Rabbimiz tarafından bize çizilerek veriliyor.Yani aç bir toplulukta dünyaya gelen bir insan ne yaparsa yapsın belki de hiçbirzaman bizim yediğimiz nimetleri göremeyecek ya da bindiğimiz araçlara binemeyecek olabilir vs vs. Ancak başbakanın oğlundan da diğerinden de istenen aynı.Sınav yerleri ve şartları farklı olsa da sorular birebir aynı.. Sorumu sorarken bahsettiğim evladına bakmayan ancak kendisi için çok çalışan ve başarılı olup evler katlar alan bir baba-bunun ülke versiyonu da olabilir- gerçekten hakettiği için mi oradadır?

Rabbimiz isteyen kullarına vereceğini söylüyor.Yani bu adam hep mal mülk için elini açıp gece gündüz çalışır, refah seviyesini yükseltirse, mala mülke kavuşabilir.Geldiği konuma bakarak muhtemelen böbürlenir ama geride bıraktıkları ile ilgilenmez.Bu insan belki hayatının sonuna kadar hem kendi için hem de soy sopu için çok yüksek standartlı bir hayat inşa etmiş de olabilir.
Soyundan gelenler ise bu zenginliğin üstüne geleceklerinden çok çalışmadan zenginliği devam ettirebilir. Belki bu insanların başına ciddi bir kaza bela bile gelmeyebilir.Bu insanlar kendilerini Allahın sevgili kulu bilip yaşayabilirler.
Bu konudaki fikirlerinizi okumak isterim.
Mal mülkün sınav olduğu kitabımızda belirtiliyor.Yani kişi çalışarak da kazansa, üstüne de konsa her türlü sınava dahil değil mi?

Yine kişi kendine iş güçten fakirlikten dolayı bakamaz ağır hastalıklar yaşar tedavi olamaz acılar çekerse yada durduk yere bir kaza geçirirse her ikisi de Allahtan gelen bir bir sınav değil mi?

O ülkelerin refah seviyelerine rağmen halen açgözlülükle tüketmeye ve dünyamızı tükettirmeye devam etmeleri de onların sınavında ne noktada oldukları hakkında bir fikir vermiyor mu?

nerdogan
3. August 2011, 09:54 AM
Hiiic yazdıklarından şunu anladım; Rüzgarın önündeki yaprak gibimiyiz ?Madem kaderin oyuncağı isek öyle olmuyor mu ? Benim seçimim dışında başıma gelenler kader ise eğer.!Allah'ın müdahalesi olmuyor öyleyse ?Yani kur'anda yada Hadis ve sünnetlerde anlatıldığı gibi olan olaylar bugün olmuyorsa bu nedir peki ? Örnek ; Allah'ın yardımı ile Müslümanların galip geldiği yada peygamberinin başına gelen musibetlerden nasıl kurtulduğu anlatılıyor , peki şimdi neden olmuyor bu mucizeler ? Mesela Depremde Evin sağlam olduğu içinmi kurtulursun yada Dua ettiğinden mi ? Evin sağlam olduğundan değil mi ? Dua ile olsa idi yatsı namazında camii minaresiyle birlikte cemaatin üstüne yıkılmaz ayakta olurdu .Yada Yağmur çok yağdığında her tarafı sel götürürken Kabe sular altında kalmazdı.Oranın korunmuş olması lazım gelirdi.Ama öyle olmuyor.
Ateşe elini değersen yakar.Elektriğe çıplak elle donursan çarpar.Çok dindar olanıda çarpar, ateistinide.Hatta Peygamberler zamanında icat olsaydı onlar dokunduğunda onlarıda çarpardı.Yüksekten bırakılan cisim yerçekimi kanunu gereğince düşer.Bunun aksini savunmak ,Allah isterse düşmez demek bence yeterince bilgi sahibi olmamak demektir.Yani bu Sünnetullahada aykırı olurdu .
Sorunun muhatabı olmamakla birlikte fikrimi yazmak istedim.Ancak bu konuda ilim sahibi üyeler kesinlikle ayet destekli cevaplar yazacaklardır..Dua ederek ve de hiçbir şekilde akıl çalıştırmayarak-Allahın insana verdiği en büyük hazine akıl ve irade- hiçbir sorun çözülemez.Bakınız Arap toplumu.Araplar herhalde tüm dünyadan daha çok Allah der dua ederler.
Külli irade ve cüzi irade burada bence sizin sorunuzla direkt ilgilidir.Allahın sonsuz iradesi yani külli iradesi ile sonsuz dileyebilir ve dilediğinin önüne hiçbirşey geçemez.İnsanın kaderi belirlidir.Ancak sayın hiiiç in de dediği gibi biz buraya boşlukları doldurmaya, daha doğrusu nasıl dolduracağımızın görülmesi için gönderildik.Yani biz cüz i irade sahibiyiz.
Bir yazıda şöyle bir örnek verilmiş umarım sizin için açıklayıcı olur,
İnsanın "külli iradesi" ise; Kendisine verilen yeteneklerdir İşte insan, o yeteneklerden bir tanesi ile bir işe yöneldiğinde o "külli irade" artık cüz'ileşmiş olur Buradaki "cüzi" ifadesi "ufaklık" manasında olmayıp, "belirlilik" manasındadır
Mesela insanda yemek yeme kabiliyeti vardır Bu "külli iradedir" İnsan bu kabiliyeti ile simit yemeğe başladığında artık bu kabiliyeti cüzileşmiş olur Artık insan kendindeki külli iradeyi belli bir yönde kullanmış ve simit yemeğe başlamıştır İşte buna cüz-i irade denilir İnsan burada serbesttir Simit yiyebileceği gibi bir haramı yemeği de tercih edebilir Zaten onu mesul eden: ona bu tercih yetkisinin verilmesidir

hiiic
3. August 2011, 02:10 PM
İnsan rüzgarda esen bir yaprak gibi mi?
Bu biraz bakış açısına bağlı, ben insanın bir yere gittiğini sanmıyorum, çünkü kendinize bakın hep aynı yerdesiniz. Tam aksine siz değil çevreniz rüzgardaki yaprak gibi hareket ediyor. O kadar çok değişken var ki bazen en temel plan ve hedeflerinizi dahi ıskalayabiliyorsunuz (öğün atlamak gibi).

Yani insan sabit, herkes kendi çapında sabittir, değişken olan çevredir, sürekli akan, bir yerlere giden çevredir, değişen çevredir, rüzgarda savrulan çevredir.

Çevre kaderdir, sürekli size yeni olaylar yaşatır. Sizi babanızın sperminden annenizin rahmine oradan da dünyaya getirir, siz bir şey yapmaz zaten yapamazsınız. Sakat olmanız yada çok sağlıklı olmanız, zeka geriliği yada dahi olmanız çevrenin kaderin elindedir. O değişkenlerini size sunar.

Siz sadece sizin başınıza gelen bu değişkenlere cevap reaksiyon verebilirsiniz. Çoğu zaman değiştirmeye gücünüz yetmez, sadece ufak küçük şeyleri değiştirebilirsiniz çünkü çevre KÜLLİ iradenin kuvvetiyle akar, kimse engel olamaz. Kimse çevresini değiştiremez, kalıpları yıkamaz yada kaderini çizemez.

Allahın kitapta bize söylediği gibi, biz sadece çevrenin bize sunduklarına vereceğimiz tepkiden sorumluyuz. Çevre bize imkan sunabilir, yada herşeyi kötüleştirebilir, her ikisinide gidermeye kimsenin gücü yetmez. Sadece çevrenin gönderdiği fenalıklara sabretmemiz (direnmemiz ve çalışmamız) vereceği nimetlere ise nankörlük etmememiz gerekir.

Kader gözümüzün tam önünde duruyor. Kaderi zaten yaşıyoruz. Biz sabitiz, o değişiyor. Çevrenize yani kaderinize dikkat edin, her an üzerinize yeni olaylarla geliyor, rüzgarda savrulan yaprak gibi olduğu söylenebilir ama rüzgarı estirenin kimliğini unutmamak şartıyla.

hiiic
3. August 2011, 02:32 PM
Herşey Allahın dilemesine bağlı, o istemezse biz isteyemeyiz. O dilemezse biz dileyemeyiz.

kaçınız canlı fare yemeyi ister? Bunu siz istemediğiniz için yemiyorsunuz! bunu Allah dilemediği için yemiyorsunuz çünkü o iştahı farklı yiyeceklere yöneltti, Hormonlarımız ve içgüdülerimiz özellikle meyve sebze, et , süt ve pişmiş türevlerine yöneltilmiş durumda. Tamamen kaderin belirlemesi.

Mal sevgisi insanlara güzel gösterildi
Hayvanları salınca onlarda bir güzellik görürüz
v.s. diğer bütün sevgi ve istekler hormonların denetiminde. Yani kaderin kontrolü altındayız. Korkularımız ve endişelerimizde hormonların denetiminde.
Kısaca Allah bişey dilememizi istemedikçe biz dileyemeyiz.

Fazla uzatmamaya çalışıyorum, Kuranda delilleri bulabilir, bilimsel yaklaşımları inceleyebilirsiniz.

Kuranda; "Allah dilseydi" ile başlayan bir çok ayet te bunu anlatmaktadır. Hepimizi tek ümmet yapardı, herkesi doğru yola getirirdi, herkesi cennete koyardı (hayır cehennemi dolduracağı sözünü verdi, yani kimileri işkence görecek hemde bu dünyada pek az yararlanmanın karşılığında), dileseydi bu konuları konuşmazdık, o dileseydi biz belki hiç olmazdık. Zaten insanın olmadığı yerde hiçbirşey yoktur, öyle değil mi?

Allah dilediği gibi yaratır.


Bakara 212
Kafir olanlar için dünya hayatı cazip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman edip) inkardan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.

ya kafir olana bu dünya cazip kılınmasaydı?

sizde olmadığı için bilmiyorsunuz, insanların kazançlarını haksız yolla elde etmek gasp sevdası yada hırsızlık sevdası alışkanlığı hastalığı olan insanlar var. Sürekli biriktirme hırsı, herkese hükmetme hırsı ve sevgisi. Hatta can yakmaya varan sapık duyguları besleyen insanlar var. Onlara yaptıkları güzel gösterildi ve dünya hayatı pek çok yönüyle cazip kılındı...

Siz zaman zaman ölmeyi arzuluyorsanız bu da Allahın dilemsidir. Sizi dünyada bunaltıp bıktırıyor ve bu dünyanın nimetinden yüz çevirtip ahirete yönelik faydalı ameller yaptırtıyorsa o da Allahın dilemsidir, sizin dilemeniz değil.

Nûr 21
Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüzkızartıcı suçları) ve kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitir ve bilir.

Bunlar gerçeğin ta kendisi. düşününce ne kadar ürkütücü bir kuvvet ve kudretin yarattığı muhtaç canlılarız öyle değil mi? Yüce Allahın kudretini düşünmek bile insanın yüreğini yerinden oynatıyor...