PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mute Harbi


EVVAB_İNSAN
1. October 2008, 12:33 PM
Mute Harbi (M. 629- H.8)

Hicretin sekizinci, milâdın 629'ncu yılı Eylül ayında Rumlarla ilk karşılaşma olan Mute savaşı yapıldı. Peygamberimiz Aleyhisse lamın İslama davet için gönderdiği elçisi Hazreti Haris b. Umeyr, Gassan Meliki Şurahbil tarafından alçakça şehîd edilmişti. Bunun üzerine 3000 kişilik bir ordu toplandı. Peygamberimiz Aleyhisselâm, azadlı kölesi Hazreti Zeyd b. Hârise'yi başkumandan seçti. Şehîdlik halinde sancağı Hazreti Cafer b. Ebî Talib, Hazreti Abdullah b. Revâha ve bir müminin sıra ile almalarını emretti.

İslâm Ordusu Önce Şurahbil'i imân etmeye çağıracak redederse savaşılacaktı. Fakat Bizans Devleti'nin himayesinde olan Gassan Meliki, bunu duymuş kraldan yardım istemişti. Böylece yardım için 100 bin kişilik çok büyük bir ordu toplandı. Müminler Suriye tarafında Kudüs'e yakın Mute kasabasında korkunç Rum ordusunu görünce şaşırdılar. Ancak Allah yolunda, geri dönmelerinin uygun olmadığına karar verdiler. Bu kadar büyük düşman karşısında bir avuç sayılabilecek İslâm mücahidleri amansız bir savaşa girdiler.

Hazreti Zeyd'in şehîd düşmesiyle, Hazreti Cafer başkumandan oldu. 90 yerinden aldığı yaralarla 33 yaşında o da şehîdlik rütbesine kavuştu. Ondan sonra sancağı alan Hazreti Abdullah da şehîd olunca, müminler paniğe kapıldılar. Hazreti Halid b. Velid'in konuşmaları ve çabaları karşısında, kendisini başkumandan seçtiler.

Hazreti Halid, orduda yeni ayarlamalar yaptı. Müminlerin gayretleri karşısında sayısını bilemeyen düşmanı şaşırttı. Kahramanca çarpışmalar yaparak elinde dokuz kılıç kırdı. Müminlere taze kuvvet geldiğini sanan düşman bozguna uğradı. Bu fırsatı iyi kullanan Hazreti Halid, ordusunu toparlayıp Medine'ye getirdi. Böylece 12 şehîd verildikten sonra büyük bir felâketin önü alınmış oldu.

Peygamberimiz, savaşta kolları kesilerek şehîd olan Hazreti Cafer'e Cennette iki kanat takıldığını müjdeleyerek "Tayyar = Uçucu" lâkabını bildirdi. Hazreti Halid'e ise "Seyfullah = Allah'ın Kılıcı" lâkabını verdi. O'nun kahramanlığını; askerî dehâsını övdü.

Kaynak: İslam tarihi