PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hangi dilde "ibadet" edilir ?


brkelit
27. January 2011, 03:36 PM
İBADET" kelimesini önce şekilsel bir takım tapınma ritüelleri ile sınırlamışlar sonra kavga ediyorlar " türkçe ibadet olur mu ingilizce olur mu japonca olur mu" falan diye.



İbadet, dille ve beden eğitimi haraketleri ile ancak insan ve taş tahta sahte tanrılara yapılır. alemlerin Rabbi Allah'a İBADET demek kulluk demektir yani itaat demektir yani O'na verdiğin söze uygun yaşamayı başarmak demektir. İyi güzel adaletli doğru dürüst merhametli temiz paylaşımcı, haramsız yalansız dolansız fahşasız münkersiz yaşamak ve bunun hergün daha güzelini başarmak İSLAM'ın yegane ibadetidir. Vahyi öğrenip yüreklerinden ve vicdanlarından ve akıllarından aynısını kendilerine gösterdiğini de anladıktan sonra o vahyi o değerler sistemini hayatına İQAME ETMEK ibadetin ta kendisidir İSLAM'da.



bunu böyle kabul edip, dosdoğru bir insan gibi yaşamaya çabalamadıktan sonra hangi dille ne yaparsan yap hiç bir kıymeti yoktur avuntudur.



bir insanın Tanrısına Rabbine dua etmesi yalvarması niyazı için ayet aramak ya da bunun hangi dille yapılacağı meselesi ne olacak denirse o zaman "hangi dilde yemek yenir? hangi dilde uyunur? kaç öğün yemeliyiz? kaç saat uyumak farzdır?" sorularına vereceğiniz cevap o sorunun da cevabını teşkil etmektedir.



elhamdülillah.

FEDAKARADAM
29. January 2011, 04:31 PM
Sual: Bir yazar, (Türkçe Kur'an olur, Kur'anın tercümesi ile namaz kılınır) lafını ortaya attı. Halkın sosyete hocası dediği bu yazar, ne yapmak istiyor, maksadı ne?
CEVAP
Maksadını bilemeyiz ancak bu tür teşebbüsler dinimizi içten yıkmaktır. Bunun yapmak istediğini, diğer reformcular defalarca yapmaya teşebbüs etmiştir. Mesela, bir zamanlar bazı profesörler, dinimizde yapılacak yenilikleri bir rapor halinde hazırlamışlardı. Rapor, özetle şöyle idi:

(Din de, diğer sosyal teşekküller gibi, hayatın akıntısına uymalıdır! Din, eski şekillere bağlı kalamaz. Türk demokrasisinde, din de, muhtaç olduğu gelişmeyi göstermelidir! Camilerimiz kullanılır hâle getirilmeli, sıralar, elbise askıları konmalı, içeriye ayakkabı ile girilmelidir! İbadet lisanı Türkçe olmalı, âyetler ve hutbeler Türkçe okunmalıdır!)

Ezanı yabancı dil ile okumak, namazı yabancı dil ile kılmak caiz değildir. Orucu, Ramazan ayında tutmak Allah’ın emri olduğu gibi, namazda kıraati Arapça okumak da Allah’ın emridir. Kur'an-ı kerimin tercümesini, Kur'an hükmünde tutmanın ve namazda okumanın asla caiz olmadığını bütün İslam âlimleri bildirmektedir. Kur'an-ı kerim Arapça olarak indirilmiştir. (Yusuf 2)

Allahü teâlâ, (Benim kitabım Arapçadır) buyuruyor. O halde, Allahü teâlânın melek ile indirdiği kelimelerin, harflerin ve anlamların toplamı Kur'andır. Başka dile, hatta Arapçaya çevrilirse, yine Kur'an olmaz.

Büyük İslam âlimi İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyurdu ki:
(Kur'an-ı kerimi Arapçadan başka harf ile yazmak ve Kur'an-ı kerim yerine tercümesini okumak haramdır. Kur'an-ı kerimi tercüme etmek başka, yapılan tercümeyi Kur'an yerine koymak başkadır. Selman-ı Farisi, Fatiha'yı Farisi harflerle yazmadı. Tercümesini de yazmadı. Fatiha'nın Farisi tefsirini yazdı. Arapçadan başka harf ile yazmak ve böyle yazılmış olanı okumak haramdır. Kur'anı Arapça harflerle, okunduğu gibi yazmak bile haramdır.) [Fetava-i fıkhıyye s.37]

Ünlü fıkıh âlimi İbni Âbidin hazretleri, (Hutbeyi de Arapçadan başka dil ile okumak, tahrimen mekruhtur) buyurdu. Hindistan âlimlerinden Muhammed Viltori de, (Hutbelerin bir kısmını bile Arapçadan başka dil ile okumak bid'attir) buyurdu. [El-edille]

Eshab-ı kiram ve sonra gelen âlimler, bid'at işlememek için, Asya ve Afrika'da, hutbeleri hep Arapça okudu. Halbuki, dinleyenler Arapça bilmiyordu. Bunun için, Osmanlı âlimleri, 600 yıl, hutbelerin, kabul olmayacağını bildikleri için, Türkçe okunmasına izin vermediler.

(Namazda okunanı anlamak gerekir) demek, ibadetin ne olduğunu bilmemek demektir. Çünkü, namazı, insanın kendisi tertip etmemiştir. Namazın ve bütün ibadetlerin nasıl yapılacağını, yaparken neler okunacağını Allahü teâlâ Peygamberine bildirmiştir. Peygamber efendimiz de, bunları, öğrendiği gibi eshabına bildirmiş ve kendi de yapmıştır. Allahü teâlâ, namazda (Kur'andan kolayınıza geleni okuyun) buyurmuştur. (Müzzemmil 20)

Âlimlerimiz, eshab-ı kiramdan görüp işiterek, namazın nasıl kılınacağını öğrenmişler ve (Namazda okunacak Kur'anın, Allah kelamı olması gerekir, vazife, ancak böylece yapılmış olur) buyurmuşlardır. (F. Fıkhıyye)

Diyanet işleri Başkanlığı Din işleri Yüksek Kurulu'nun 4.12.1997 gün ve 103 sayılı kararı da özetle şöyle:
(Kur'andan kolayınıza geleni okuyun) âyetinde olduğu gibi, Peygamber efendimiz de namaz kılmayı tarif ederken, (Kur'andan hafızandakilerden kolayına geleni oku) buyurmuştur. Bu itibarla namazda Kur'an-ı kerim okumak; kitap, sünnet ve icma ile sabit bir farzdır. Kur'an, sadece mana olarak değil, Resulullahın kalbine elfazı [sözleri] ile indirilmiştir. Bu elfazdan başka lafızlarla ifade edilen mana Kur'an değildir. Çünkü, indirildiği elfazın dışında, hatta Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mana, Kur'an değildir. Kur'an kavramında sadece mana değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Bunun için tercümesine Kur'an denilemeyeceği ve Kur'an hükmünde olmadığı konusunda İslam âlimleri görüş birliği içindedir.

1926'da Göztepe Camii imamı Cemal Efendi'nin Cuma namazında Kur'an-ı kerimin tercümesini okuması üzerine, İstanbul müftülüğü, Diyanet işleri reisi Rıfat Börekçi'nin de imzası bulunan Müşavere heyeti kararında denmiştir ki:

“Namazda Kur'an okumak, icma ile farz ve Kur'anın herhangi bir tercümesini Kur'an yerine koymak asla caiz değildir. Bu husus İslam âlimlerinin icmaı ile sabittir. Bu bakımdan Cemal Efendi'nin vazifeden alınmasına zaruret hasıl olmuştur.”

dinimiz islam-

hiiic
29. January 2011, 11:13 PM
Evet dinimizi ayakta tutalım, Kuranı kesinlikle anlayarak okumayalım, onunla anlayarak amel etmeyelim. Onu ezberleyelim hep de öylece dini ayakta tutalım..

Bundan sonra namazda şu duayıda okuyalım.
http://sevnurozdemir.sitemynet.com/mynet_resimlerim/01potmarks-alfabe.jpg
Diyorsanız,, aşağıdaki ayetleri lütfen dikkatlice okuyunuz, anlamazsanız bir daha okuyunuz, anlamazsanız tekrar okuyunuz, yine anlamaz saçmalamakta ısrar ederseniz, size sizin dininiz hayırlı olsun, bizler müslümanız. bizimki bize sizinki size.

***
Biz batıla karşı her türlü misali tekrar tekrar getirmekten yorulmayız, Allahın ihtiyacı yok ama hem kendi gönüllerimiz tatmin oluyor hemde belki Peygambere salat etmişlerden sayılırız.

En’âm 25
Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar.

İsrâ 46
Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yadettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler.

Kehf 57
Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. Sen onları hidayete çağırsanda artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir.

Bakara 170
Onlara (müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?

***
Bakara 242
Allah size işte böylece ayetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız.

Bakara 266
Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, arasından sular akan ve kendisi için orada her çeşit meyveden (bir miktar) bulunan bir bahçesi olsun da, bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin! (Elbette bunu kimse arzu etmez.) İşte düşünüp anlayasınız diye Allah size ayetleri açıklar.

Âl-i İmrân 7
Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.

En’âm 151
De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.

A’râf 26
Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi).

İbrahim 52
İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.

Nahl 44
Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik.

Nahl 90
Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

Nûr 1
(Bu) Bizim inzal ettiğimiz ve (hükümlerini üzerinize) farz kıldığımız bir suredir. Belki düşünüp öğüt alırsınız diye onda açık seçik ayetler indirdik.

Nur 61
...İşte Allah, düşünüp anlayasınız diye size ayetleri böyle açıklar.

Kasas 43
Andolsun biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya, -düşünüp öğüt alsınlar diye- insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı (Tevrat'ı) vermişizdir.

Kasas 51
Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).

Kamer 22
Andolsun biz Kur'an'ı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?

Müddessir 55
Dileyen ondan (düşünüp) öğüt alır.

***

Hala hangi akla hizmet gereği Kuranı anlamadan papağan gibi okutturarak ibat ettirmeye çalışan bir zihniyet mevcut anlamak zor. Mason geleneği dini islamla ilişkilendirmeyin. Bu kitap bir öğüttür. Papağanlara değil aklı olan insanlara indirildi.

Zerre kadar vicdanı, fındık kadar aklı olan kişi gerçeği raharça görebilir.
Kuranın hiçbir yerinde onu anlamadan okumak hatta onu anlamadan ibadet etmek geçmez. Varsa vahye yada ilme dayalı bir delil, buyrun paylaşın. Size gereken cevabı Allahın ayetleri verecektir.