PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İmam Hoca İlahiyatçılara


brkelit
26. January 2011, 12:42 PM
Din adamı diye tanıtıyorsun kendini, ilahiyatçı diye.

Mimiklerin dostane…
Arapça bildiğin belli.
Kariyerin muhteşem; adının önünde birçok unvan mevcut.
...“Hocam” diye hitap ediyorlar sana; sayıyorlar, seviyorlar seni; besbelli…
Ama ben seni reddediyorum!

Seni bütün kalbimle reddediyorum!

Beni “eşit” görmüyorsun çünkü!
Muktedirlere yaranmak için olsa gerek, fakir biri olduğumu, yoksul olduğumu, satır aralarında da olsa, üstü kapalı da olsa, belli belirsiz de olsa, “eşit olmadığımı” hissettiriyorsun bana; “onlarla” eşit olmadığımı…
İtaate zorluyorsun beni, itaat etmeye, muktedire kayıtsız şartsız teslim olmaya…
Beni, zekat veren zenginin cemiyetin en değerli uzvu olduğuna ikna etmeye çalışıyor, ona kul-köle olmamı fısıldıyorsun bilincime.
Bugüne kadar hiçbir muktedire karşı geldiğini görmedim; tüm hükümetlerle, tüm zenginlerle, tüm muktedirlerle aran hep iyi. Bu nedenle olsa gerek baş köşelerdesin hep!

Seni reddediyorum!

Kuran’ı yorumlayış tarzın midemi bulandırıyor hoca!

Sen benim midemi bulandırıyorsun hoca!
İnsanların, Allah’ın tüm mal ve nimetlerinden eşit biçimde yararlanma hakları olduğunu benden gizleyerek muktedirlerin gözüne girmeye, makam-mevki kapmaya, dünyalık yapmaya çalışıyorsun!

Sen benden Kuran’ı gizliyorsun hoca!

Sen benden o tüm ayetlerini ezbere bildiğin Kuran’ı saklıyorsun!

Seni reddediyorum hoca!

Tüm bunları neden yaptığını da biliyor ve seni Allah’a şikayet ediyorum hoca; tüm bunları “Ele geçirme hırsı gözünü bürüdüğü için” yaptığını biliyorum.

Sen benim midemi bulandırıyorsun hoca!

Sen benden Kuran’ı saklıyorsun!

Yuh sana hoca; yuh sana ve Allah’ı bırakıp da taptıklarına! (Enbiya, 67

TEBYİN
26. January 2011, 01:02 PM
Yazınız bir şiirimi hatırlattı
Tam yerine gelmişken manzara niyetine verelim


İMAMLARA REDDİYE


Allah büyük de yatır, Allah büyük de kaldır
Mevlüt okutmayana, aslanlar gibi saldır
Hatim ne bilmeyeni, adamdan bile sayma
Ve hatta vur boynunu, götür mezara doldur

Yıkadın cenazeyi, hemen kes faturayı
Parasız cemaatten uzak eyle arayı
Fakir, miskin yetimmiş, canları cehenneme!
Sen safında zengine tahsis eyle sırayı

Gece gündüz milleti uyut, uyut ve uyut
Millet uyurken durma bulduğu herşeyi yut
Baktın biri yan çizdi boş Yusuf'un kuyusu
At kuyuya ve kapat, boğulsun orda angut

‘Cehennem’ de ‘Cennet’ de, günahları sırala
Cebi şişkini okşa, olmayanı karala
Sana kulak verene, Cennetten saraylar yaz
Vermeyene tez elden Cehennemi kirala

Cep mi cepken mi delik? Git, tabutu tekmele
Bunda fayda yok dersen, herkese ecel dile
Yağmur duası gibi, ara-sıra, herkesi
Ölüm dualarıyla, dağlara revan eyle

Daha çok akıl var da, hangisini sayayım
Belki Azrail yolda, ben ufaktan kayayım
Maazallah eline düşmekte var kaderde
Düşmeden şu cebini sen aç ben doldurayım

FEDAKARADAM
27. January 2011, 07:24 PM
Aferin size kardeşlerim.Çok sağolun siz!.İMAMLARIN ARKASINDAN BÖYLE KONUŞTUĞUNUZA GÖRE;
1-Camiide, arkasında namaza durduğunuz insan kim?
2-Cenazede, namaz kıldıran, dua edenler kim?
3- Hac esnasında hacılara rehberlik edenler kim?

Hepinizi Allah'a havale ediyorum.Sizler, anlaşılan o ki, cemaatle namaz bile kılmazsınızdır.Allah bilir ya hiç namaz kılmazsınızdır.

Mahallenizde dini nikah kıydırmak için imam filan aramayın kendiniz kıyın!Sakın ha, camiye ,cumaya da gitmeyin!Nasıl olsa imamın arkasında namaz kılacasksınız.İstemediğiniz bu adamların arkasından namaz kılmak size göre caiz değildir..

TEBYİN
27. January 2011, 08:18 PM
Yapma fedakar
İSLAMI HİRİSTİYANLIK DİNİNE çevirdin yahu,
Bana şah damarımdan yakın olana ulaşmak için aracı kullanmak zorunda mıyım?
Gölge etmesinler başka ihsan istemem

brkelit
28. January 2011, 11:16 AM
fakirin selasını bile okumak istemeyen ama parası olana yırtınırcasına okuyan namaz kıldırmak gibi bir olay için para alan hüküm veren toplulukta ayrımcılık bekleyen adamlardan tabi midem bulanacak islam dinde din adamı kavramı yoktur ruhban sınıfı yoktur bunu önce iyice idrak edin sonra yazın

aşık74
28. January 2011, 05:32 PM
Yaratıcına koşulsuz güven ve yalnız o’na çağır, işine sımsıkı sarıl ve düzgün yap.
Barışı ayakta tut.!!!

aşık74
28. January 2011, 06:02 PM
Hepinizi Allah'a havale ediyorum.


Hepimizi ALLAH'a havale ettiğiniz için çok teşekkür ederim kardeşim.
Zaten ALLAH bana yeter , başka birilerinimi arayayım !!!

ÇİZGİMİZ;ALLAH’IN ÖĞRETİ 'leridir. Başka öğretiler varsa,bilinki bunlar beşer'e aitdir. !!!!

hiiic
28. January 2011, 07:22 PM
Tevbe 34
Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!


fakirin selasını bile okumak istemeyen ama parası olana yırtınırcasına okuyan namaz kıldırmak gibi bir olay için para alan hüküm veren toplulukta ayrımcılık bekleyen adamlardan tabi midem bulanacak islam dinde din adamı kavramı yoktur ruhban sınıfı yoktur bunu önce iyice idrak edin sonra yazın


Mâide 63
Din adamları ve alimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!

FEDAKARADAM
29. January 2011, 04:22 PM
Yapma fedakar
İSLAMI HİRİSTİYANLIK DİNİNE çevirdin yahu,
Bana şah damarımdan yakın olana ulaşmak için aracı kullanmak zorunda mıyım?
Gölge etmesinler başka ihsan istemem

Şah damarından daha yakın olan Allah'ı senden daha çok seviyorum.Allah yolunda mücadele ederken vesile arayın diyor bak Kur'an'ımız

Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve (sizi) O'na (yaklaştıracak) vesile arayın; O'nun yolunda cihad edin,umulur ki kurtuluşa erersiniz.(MAİDE SURESİ-35)


Yani, "Allah'ın, yakınlığı ve razılığını kazanmanıza yardım edecek her türlü aracın peşinden koşun."

"Elinizden geleni yapın" ifadesi "Câhidû"nun anlamını bütünüyle vermemektedir. 'Cahidû'da şu anlam vardır: Müminler Allah'ın yolu üzerinde duran tüm güçlerle mücadele etmelidirler. "Allah yolunda elinizden geleni yaparsanız, ancak, Allah'ın rızasını kazanabilir ve O'nu memnun edebilirsiniz. O halde, sizi Allah'ın yolundan alıkoyan, O'ndan yüz çevirten kulları olarak, O'nun yolunu izlemekten alıkoyan ve sizi kendilerinin veya başkalarının kulları olmaya zorlayan Allah'ın yolu üzerindeki her türlü kişi, grup ve güçle mücadele edin."

Gerçek başarı ve kurtuluşun ise, tümden ve yalnızca Allah'a kul olup, başka hiç bir şeye boyun eğmeden açıktan ve gizliden Allah'a itaatte yattığı ortadadır. Böyle olunca, düşmanla kuşkusuz bir çatışma durumu doğacaktır. Bu nedenle, "mümin" tüm düşman ve karşıt güçlerle her zaman ve her durumda savaşa tutuşmadıkça amacına ulaşamaz. Ne zaman tüm bu engelleri ortadan kaldırırsa, işte o zaman Allah'ın yolunda yürümesini sürdürür.

TEBYİN
29. January 2011, 05:08 PM
35. Ey iman etmiş olan kişiler! Felâha ermeniz için, Allah'a takvâlı davranın, O'na yaklaştıracak/ulaştıracak şeyleri arayın ve O'nun yolunda gayret gösterin.

36. Şüphesiz, küfretmiş olan şu kimseler; bütün yeryüzündekiler ve onunla birlikte bir o kadarı daha, kıyâmet gününün azabından kurtulmalık vermek için kendilerinin olsa, onlardan kabul edilmez. Ve onlar için can yakıcı bir azap vardır.

37. Onlar, ateş'ten çıkmak isterler. Ama oradan çıkanlar değillerdir. Ve onlar için devamlı bir azap vardır.

Bu âyetlerde de uyarılar devam etmektedir:

• Mü’minler, felâha ermek [kurtulmak, zafer kazanmak, durumlarını koruyabilmek] için, Allah'a takvâlı davranmalıdır.

• Allah'a yaklaştıracak şeyleri aramalı, O'nun rızasını kazandıracak her türlü aracın peşinden koşmalı ve O'nun yolunda gayret göstermelidirler.

• Yeryüzündekilerin tümü ve onunla birlikte bir o kadarı daha küfredenlerin olsa ve kıyâmet gününün azabından kurtulmak için fidye olarak verseler, onlardan kabul edilmez ve onlar için can yakıcı bir azap vardır.

• Onlar, ateş'ten çıkmak isterler. Ama oradan çıkanlar değillerdir. Ve onlar için devamlı bir azap vardır.

وسيلة [vesîle], “kendisiyle bir başkasına ulaşılan, yaklaşılan şey” demektir.[15]

Burada, mü’minlerden, kendilerini Allah'a yaklaştıracak ameller işlemeleri istenmektedir. Kişiyi Allah'a yaklaştıracak amelleri de şu âyetlerden öğrenebilmekteyiz:

Hayır, hayır! Ona itaat etme! Secde et [teslim ol, boyun eğ] ve yakınlaş. (Alak/19)

Ve sizi huzurumuza yaklaştıracak olan, mallarınız ve evlâtlarınız değildir. Ancak kim iman eder ve sâlihâtı işlerse, işte onlar; kendileri için yaptıklarına karşı kat kat karşılık olanlardır. Ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler. (Sebe/37)

Yine bedevî Araplardan kimi de vardır ki, onlar, Allah'a ve âhiret gününe inanır ve harcadığını Allah katında yakınlıklar ve Elçi'nin destekleri edinir [sayar]. Gözünüzü açın! Şüphesiz bu, onlar için bir yakınlıktır. Allah onları yakında rahmetine girdirecektir. Şüphesiz Allah gafûr'dur, rahîm'dir. (Tevbe/99)

Şüphesiz şu, Rabb'lerinin haşyetinden [Rabb'lerine duydukları derin hayranlık ve saygı sonucu O'ndan uzaklaşma korkusundan] tirtir titreyen kimseler, Rabb'lerinin âyetlerine inanan kimseler, Rabb'lerine ortak tanımayan kimseler, şu, şüphesiz kendileri, Rabb'lerine dönecekler diye verdiklerini kalpleri ürpererek veren kimseler; işte onlar, iyiliklerde yarışanlardır ve onun [iyilikler] için önde gidenlerdir. (Mü’minûn/57-61)

Muhâcir ve Ensâr'dan ilk önce öne geçenler ve iyileştirme-güzelleştirme ile onları izleyen kimseler; Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı oldular. Ve O [Allah], onlara, içlerinde temelli kalıcılar olarak altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte bu, büyük bir kurtuluştur. (Tevbe/100)

Öne geçenler de, öne geçenlerdir. İşte onlar [öne geçenler], yaklaştırılanlardır. (Vâkıa/10-11)

Ve yeryüzünde hiçbir dâbbeh/canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. O [Allah], onun yerleşik yerini de geçici bulunduğu yeri de bilir. Hepsi apaçık bir kitaptadır. (Hûd/6)

Ve andolsun ki, Biz, sizi güçlü kılmadığımız şeylerde onları güçlü kılmıştık [size vermediğimiz imkânları onlara vermiştik]. Onlara da kulaklar, gözler ve duygular kılmıştık [vermiştik]. Buna rağmen kulakları, gözleri ve duyguları onlara hiçbir fayda sağlamadı/kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşatıverdi. (Ahkâf/26)

Hayır, hayır! “Ebrâr”ın kaydı, kesinlikle illiyyîn'dedir. –İlliyyîn'in ne olduğunu sana ne bildirdi?– Yaklaştırılmışların tanık olduğu rakamlanmış/yazılmış bir kayıttır! Şüphesiz ki “ebrâr”, elbette, naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin aydınlığını görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/neticesi misktir. Karışımı tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– (Mutaffifîn/21-28)

Bazıları, buradaki vesîle sözcüğüne, “Allah'a götürecek, Allah ile kul arasında aracı olacak mürşit” manası vermektedirler, ki bu, tevhid ile bağdaşmayan, şirk içeren bir anlayıştır:

Dikkatli olun, hâlis din sadece Allah'a aittir. O'nun astlarından birtakım velîler edinenler, “Onlar [Allah'ın astlarından edindiğimiz velîler] bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.” Şüphesiz kendilerinin ihtilaf edip durdukları şeylerde, onların arasında Allah hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve çok nankörün ta kendisi olan kişilere kılavuzluk etmez. (Zümer/3)

Ölü veya diriyi, peygamber veya sâlih kulu Allah'a aracı yapmaya kalkmak şirktir.

Şurası da unutulmamalıdır ki, Allah'a vesile arama yükümlülüğü, sadece Müslümanlar için değil, Peygamber için de geçerlidir. Zira Peygamber de bu âyetin muhatabıdır. Kişiler vesile oluyorsa, peygamberler kimi vesile edineceklerdir?

Kaynak. http://www.istekuran.com/index.php?page=maide

pramid
29. January 2011, 06:30 PM
ayetleri fikirlerinize alet etmeyin.muaviye olmayın.
kuran din adamlarını daima yerer.
rabbaniyyun, haman (ha-amhon amon(tanrı adamı)), rahip, ruhban

aşık74
30. January 2011, 01:16 PM
MAİDE SURESİ 35.AYET :

Ey Allaha koşulsuz bir güvenle bağlananlar ! Allahın koşulsuz güvenirliliği ile ilgili kuşkuya düşmekten sakının,O,nun belirlediği çizgiyi izleyin ve bu anlayışınızı yaşamın vazgeçilmezi düşüncesiyle, gayretle sürdürün ki başarılı olasınız.

SELAMLAR....