PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kur'anın Evrensel oluşu.....


halukgta
16. January 2011, 08:13 PM
Kur’an bütünüyle evrensel bir kitap mıdır? Evet, konu bana göre çok önemli. Kur’an evrenseldir, tüm zamana hitap eder diyorsak, kur’an ayetleri içinde hükmü bizleri ilgilendirmeyen, ya da hükmü kaldırılmış hiçbir ayetin olmadığına öncelikle inanmış olmalıyız. Günümüzde bir kısım düşünce, bazı ayetlerin hükmünün kalktığını, yani nesih edildiğini söylediği gibi, bazı ayetlerinde yalnız peygamberimizi, ya da eşlerini ilgilendirdiği için, bizleri hiç ilgilendirmeyeceğini söylemektedir. Eğer iki fikrin herhangi birisini kabul edersek, kur’anın tümüyle evrensel olduğunu söylemek, sanırım pek doğru olmaz.

Bir arkadaşım bana verdiği cevapta peygamberimize hitap eden ayetlerin, o döneme hitap etmesinden dolayı, bu ayetlerden bizlere kıssadan hisse düşmediğine inandığı için olsa gerek, bu ayetlerin evrensel olmadığını anlatmak için şu sözleri söyledi.

(Bu sorunun cevabı o döneme ait bir konu başlığı ise işte o zaman bu ayet evrensel bir ayet değil anlamı çıkmaz mı?)

Yazımın başında da söylediğim gibi, bir kısım düşünce, birçok ayetleri öne sürüp, hükmünün kalktığına inanırlar. Yani kur’an da bahsedilen bu tür ayetlerin olduğunu kabul ettiğimizde, bu ayetlerin günümüzde hiçbir hükmü, yaptırımı yok demektir. Eğer bunu kabul edersek, kur’anın evrensel oluşundan da bahsetmemiz yanlış olur. Şöyle düşünelim, madem bazı ayetlerin hükmü kaldırıldı, peygamberimiz hükmü kalkan bir ayeti niçin kur’an a dâhil etti? Ya da Rabbim hükmü kalkanları, geçersiz olanları niçin kur’an dan çıkarmadı ve bu konuda tek bir açıklama bile yapmadı da, onlarca ayetinde ayrım yapmadan kur’ana sarılın diyor bizlere. Niçin tek bir açıklama bile olmadan, yani hükmü kalkan bir ayetten bahsedilmediği halde, bizler böyle bir düşünceye inanabiliyoruz? Hani Rabbim her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyordu, ne oldu bu ayetlerin hükümleri? Yoksa tüm bu ayetlerin üstünü örtüp, görmezden mi geliyoruz?


Yazımın asıl konusu kur’an da nesih konusu değil. Üzerinde duracağımız konu, kur’an da geçen peygamberimiz ve eşlerine hitap eden ayetlerin, acaba bizlere vereceği hiçbir şey yok mu? Bu ayetlerden bizler kıssadan hisse almayacaksak, kur’an da ne işi var? Gelin bu konuyu kur’an bütünlüğünde birlikte düşünelim. Önce şu iki ayete bakalım.


Araf 3: Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.


Önce yukarıdaki iki ayeti anlamaya çalışalım. Allah bizlerin uyacağı kitabın kur’an olduğunu söylüyor. Acaba bu ve buna benzer onlarca ayetinde Rabbim, bizleri kur’ana yönlendirdiği halde, içinde hükmü kalkmış, bizleri günümüzde ilgilendirmeyen, fayda sağlamayıp kıssadan hisse almayacağımız, yalnız peygamberimize ve eşlerine hitap eden ayetler olabilir mi? Eğer öyle olsaydı, kur’an da yer alacağına, direk kendilerine tebliğ edilmez miydi? Nur suresi 34. ayetinde de, sizlere gerçekleri açıklayan, sizden önce gelip geçmiş olanlardan örnekler verdik ki, öğütler alasınız diyor. Demek ki bunlar geçmişte olan kimseleri ilgilendiriyor demek, doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Hitap ve emir peygamberimiz ve eşleri olabilir, ders alınacak konu bizleri ilgilendiriyor ki, Rahman bu örnekleri kur’an da bizlere iletmiş. Tüm bu ayetlerden eğer öğüt alamıyorsak, sanırım kur’an a bakarken, taktığımız gözlüğü mutlaka değiştirmemiz gerekir.


İbrahim peygamberimizi düşünün lütfen. Babası iman etmiyor ve babası için dua ederken, senin için dua etmekten başka hiç bir şey yapamam diyor ve bu bilgi de peygamberimiz dönemindeki topluma ve bizlere iletiliyor, kur’an ayetleriyle. Peki, neden iletiliyor, o devirde İbrahim peygamberimizin söylediği, bizlere ne gibi bir faydası olabilir diyebilir miyiz? Bu bilgi yalnız bunu söyleyeni bağlar diyemiyor da, burada anlatılmak istenen öğüdü, anlamaya çalışıyorsak, kur’an da verilen tüm ayetlerin de, bizlere anlatmak istediği, çok ama çok şeyler olduğunu bilmeliyiz. Allah kur’an da birçok olayı, çok iyi anlayabilmemiz için örnekleme yöntemini kullanmıştır. Bu yöntem daha iyi anlaşılması ve akılda kalması içindir. Okulda öğretmenler bile bu yöntemle ders anlatır öğrencilerine.



Eğer ayetlerde geçen konu, hitap edilen kişileri ilgilendirir dersek, bu mantıkla yola çıkarsak, peygamberimiz döneminde kur’anı tebliğ alanlar, bizden önceki olaylar, örneklerde geçenleri ilgilendirir der, o ayetleri siler. Bizlerde peygamberimiz devrine ait örnekler için, bu ayetlerde peygamberimiz devrindeki muhatapları ilgilendir dememiz gerekir ki, bu durumda kur’an ı ellerimizle silmiş, üstünü örtmüş yok etmiş oluruz. Gerçi ne yazık ki buna benzer bir durum günümüzde kanayan bir yaradır. Acısını da hep birlikte çekiyoruz. Rabbim yardımcımız olsun.

Başka örneklere bakmaya devam edelim.


Taha 99: İşte böylece, geçip gitmişlerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Biz sana katımızdan da bir Zikir vermişizdir.

Bakın Rahman ne diyor bizlere. Geçip gitmiş ve yaşanan olaylardan haberler veriyoruz ki, ibret alasınız diyor. Peygamberimiz devrinde yaşayanlar, onların geçmişinde olanlardan ibretler aldılar, bizlerde hem onların geçmişlerinden, hem de peygamberimiz devrinde yaşanan örneklerden ve olaylardan ibretler alalım diye Rahman, tüm yaşanmış örnekleri kur’ana dâhil etmiştir.


Gelin konuyu daha iyi anlamak için Rabbimin direk peygamberimize hitap ederek, onun şahsı ya da eşleri ile ilgili ayetlerden bir kısmını alarak, ayetleri anlamaya çalışalım, acaba bizlerin alacağı kıssadan hisse yok mu bu ayetlerden?



Tahrim 1: Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah'ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.


İsra 73. Az kalsın seni, sana vah yettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrisini uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi. 74. Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.


Abese sur.1234. ayetler: Yüzünü ekşitti ve öteye döndü; Yanına kör adam geldi diye. Nereden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek. Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.)


Yukarıdaki ayetlere dikkatlice baktığımızda, rabbimin elçisini ikaz ettiğini görüyoruz, yani direk bizzat kendisine hitap ediliyor. Peki, Yüce Rabbim elçisine bizzat hitap eden, yalnız şahsına münhasır bu ayetleri, niçin kur’ana dâhil etmiştir, bunu hiç düşünüyor muyuz? Eğer bu ayetlerde bizlere anlatacağı hiçbir bilgi, ibret, ders yoksa niçin elçisi ile arasındaki diyalogu bizlerin duymasını sağlasın, özel bildirirdi elçisine. Kur’an da geçen her olayın bizlere anlatacakları çok şeyler vardır, yeter ki düşünüp öğüt almasını bilelim.



Yukarıdaki ayetlerden ibret alacağımız küçük örnekler verelim kısaca. Tahrim 1. ayette Allah, kendisinin haram demediği bir şeye elçisinin bile haram diyemeyeceğini örnekle bizlere vermektedir. İsra 73. ayette her beşer yanılabilir, hata yapabilir bu Allahın elçisi dahi olsa. Fakat Rahmana dayanan ondan yardım isteyene ben yardım ederim, doğru yola iletirim örneğini bizzat elçisi üzerinden vermiştir bizlere. Abese suresinde de, kimin iman edeceğini sizler bilemezsiniz, yalnız ben bilirim, onun içindir ki insanlara ön yargılı yaklaşmayın. Allahın tebliğini hiçbir ayrım yapmadan iletiniz, gerisi bana kalmıştır ben bilirim, dersini vermektedir bizlere.


Yine bazı ayetlerde elçisi için izin verdiği, ama başkalarına yasak koyduğu konular vardır. Yine peygamber eşlerine hitaben onları ikaz eden, hatta onlara has indirilen ayetlerde vardır. Bir örnek alalım acaba bu ayetlerden bizlere düşecek kıssadan hisse yok mu dersiniz?


Ahzap 32: Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.


Yukarıdaki ayeti okuduğumuzda, bizlere vereceği hiçbir ders yok diyebilir miyiz? Hâlbuki bakın peygamber eşlerine hitap ediyor. Buna benzer daha birçok ayet vardır. Hatta sizin yaptığınız bir yanlışa, iki kat günah yazarım diyerek de, Rabbin peygamber eşlerinin dikkatlerini çektiğini hatırlayalım. Bu ayetlerden eğer bizler alacak hiçbir dersimiz yok diyorsak, bu ayetin üzerini örtmüş olacağımızı unutmayalım. Allah burada özellikle çok özel konumdaki bir insanın eşinin de, çok özel bir konumda olduğunun dikkatini çekiyor.

Yaşantımızda hatırlayalım. Bizleri yöneten başbakan, ya da Cumhurbaşkanı olsun, bizlerin gözleri ya da basının dikkati, eşleri üzerinde yoğunlaşır. Hepimiz onların konuşmasına, davranışına dikkat eder, onların yaptığı yanlış bir hareket ve davranışı da eşlerine mal ederiz. İşte çok özel konumdaki insanların eşlerinin de çok özel olacağı, onların kendilerine dikkat etmeleri gerektiği ikazı, kur’an da çok güzel örneklendirilmiştir. Biraz araştırınız devleti yöneten özel insanların eşleri ile ilgilide kanunlar vardır ve onlara da çok özel haklar tanınır. Örneğin özel araç tahsisi. Eşleri ile birlikte seyahatte onlara eşlik etme hakkı, onlara da harcırah tahsisi. Kim bilir daha bu ayetlerden ne kadar güzel kıssadan hisse çıkaranlar vardır, bizimle paylaşanlardan, Allah razı olsun. Demek ki buradan da anlıyoruz, liderler ya da çok özel konumdaki insanların ve eşlerinin, bazen normal vatandaşlardan çok farklı hakları vardır. Buda konumundan dolayı olduğu verilen örneklerden anlaşılıyor.



Yine peygamber ve eşleriyle ilgili bir başka ayete bakalım, konu daha iyi anlaşılması için.


Ahzap 53: Ey iman edenler! Size bir yemek için izin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin. Vaktini bekleyip durmaksızın çağırıldığınızda girin, ancak yemeği yiyince hemen dağılın. Söze dalıp lafı koyulaştırmayın. Çünkü böyle davranmanız Peygamber'i rahatsız eder. Fakat o size bir şey söylemekten utanır. Allah ise hakkı dile getirmekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur. Allah'ın resulüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle nikâhlanmanız, size helal kılınmamıştır. Böyle bir şey Allah katında büyük bir vebaldir.



Ayeti okuduğumda, günümüzde yaşadığımız devletin yönetici kademelerinde olan kişilerden gelen, şikâyetler geldi aklıma. İş ya da özel isteklerini anlatmak için, memleketlerinden habersiz ve sık sık evlerine gelen misafirlerinden yakınırlar. Onları ağırlamaktan görevlerini yapamadıklarını söylerler. Ayrıca hemşerilerinin yüzlerine, bu sıkıntılarını söyleyemedikleri için yakınır dururlar, televizyondan duyarız tüm bunları. İşte kur’an, işte bizlere verdiği kıssadan hisse. Peygamberimizin eşlerine gelince, bakın burada Allah elçisinin evine sık sık gelenleri nasıl uyarıyor ve eşleri ile muhatap olurken dikkatli ve saygılı olun diyor. Ayrıca çok özel bir hükümle elçisinin eşlerini de koruma altına alarak, onlara sakın art niyetle bakmayın, daha sonra bile olsa evlenmenizi yasaklıyorum diyor. Şimdi buradaki çok özel konuma bakalım ve bizlere bu hükmüyle ne anlatmak istiyor onu düşünelim. Allahın elçisi hem kur’anı tebliğ eden, hem de devletin başı, yani yöneticisi durumundaydı. Daha önceki ayette Allah ne demişti eşlerine hitap ederek? (Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz.) Peki, özellikleri nedir ki böyle söylüyordu Allah? Elbette çok özel konumlarından dolayı, hem Allahın elçisi hem de devletin, yönetimin, adaletin başı konumunda olan birinin eşleri. Demek ki bazen kişinin konumu, çok özel kanunlarla korunabildiği ve bunun da gerekliliği anlatılıyor bizlere. Başbakanımızı ya da Cumhurbaşkanımızı düşünün, işleyeceği yüz kızartıcı suç hariç, görev sürecinde her hangi bir suçtan yargılanmıyor bile. Demek ki özel insanlara yine çok özel yetki ve sorumluluk vermenin, rabbin örneklerinden doğru olduğu anlaşılıyor. Bizler bu örnekleri gördüğümüzde, yönetici konumunda olan bir insana verilen, konumundan dolayı farklı hak ve üstünlüklerin normal olduğunu, Rabbin örneklerinden çok güzel anlamaktayız. Bu ve buna benzer ayetler için, çok daha farklı yaklaşımlarla dersler alınabileceği, akıldan çıkartılmamalıdır. Bakın Allah kur’an ayetleri üzerinde nasıl düşünmemizi ve ondan yararlanmamızı istiyor.


Muhammet 24: Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?


Demek ki Rabbin kitabını okurken, yalnız gözlerin okunuşu ile değil, aklın, fikrin ve kalbin de devreye girmesini, okuduklarımızı inceden inceye düşünmemizi emrediyor. Düşünüp de anlamayanlara bakın ne diyor Rahman. Kalpleri üzerinde yoksa kilitlerimi var? Allah bu durumdan bizleri korusun. Demek ki bizlere düşen görev, ayetler üzerinde düşünmek ve o ayetlerden ne gibi fayda sağlarız, nasıl nasibimizi alırız, onun yöntemini bulmalıyız önce. Bir şeyi yok etmek, kaldırmak çok kolaydır, asıl olan var olandan nasıl yararlanırız, onu bulmaktır.

Allah Bakara suresi 26. ayette çok dikkat çekici bir örnek veriyor. Ayeti önce yazalım ve üzerinde düşünelim.


Bakara 26: Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz. Böyle bir durumda, inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gerçektir. Küfre sapmışlar ise şöyle derler: "Allah, bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla birçoğunu saptırır, birçoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar. Allah onunla yoldan çıkmışlardan başkasını saptırmaz.

Allah kur’an da verdiği örnekler ve bilgiler için bakın ne söylüyor. Bir sivrisineği ya da onun benzerini örnek vermekten, onun üzerinden dersler anlatmaktan çekinmez. İman edenler verilen örnekler ve anlatılan hikâyelerin Rabbin bizlere vereceği dersler olduğunu bilirler, burada Allah bizlere ne anlatıyor diye, düşünüp öğüt almanın yollarını ararlar diyor. Küfre sapanlar ise, burada küfre sapanlar sözünden kur’an a iman etmeyenler anlaşılmamalıdır. İnandığı halde, imanını hurafelerle yaşayıp, Allahın saf, katıksız dinini emin olmadığımız bilgilerle karıştıranlardan bahsediyor. Küfre sapmak, doğru bilgiden düşüncesizce sapmak anlamını taşıyor. İşte bunlar Rabbin verdiği bazı örnekler için, Allah, bunu örnek vermekle ne demek istedi?" diyerek, ayetin anlatmak istediğinden uzaklaşırlar, anlamaya çalışmak istemezler diyor. Ayetin devamında ise çok daha dikkat çekici bir söz söylüyor Rahman. Bu kısmı çok iyi anlamadığımız takdirde aynı yanlışı hepimiz yapma tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz. (Allah onunla birçoğunu saptırır, birçoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar.) Dikkat ederseniz Allah verilen örneklerden faydalanmak ta nazlanan, üstünü örten, işi yokuşa süren, bu konu bizleri ilgilendirmiyor o devirde yaşayan insanları ilgilendiriyor, ya da artık bu ayetlerin hükmü kalkmıştır diyerek, ayetleri görmezden gelenleri, özellikle gerçekleri görmemelerini sağlarım diyor. Gerçek iman edenlerinde istifade etmeleri için, gerekeni yapacağını, alması gereken dersleri alacaklarını belirtiyor ve onları doğruya ve güzele kılavuzlarım diyor Rabbim. Dikkat edin aynı bilgilerden bahsediyor, bir kısmı bu ayetleri görmezden geliyor ve yoldan sapıyor gereken bilgiden nasiplenmiyor, bir kısmı da yine diğerlerinin görmezden geldiği bilgilerden, doğru yolu buluyor. Doğrusu üzerinde çok düşünülmesi gereken bir ayet. Anlayana, anlamak isteyene.


Kur’an zerresine kadar evrenseldir. Kur’an her zamana her çağa ayak uyduran, her topluma hitap eden bir rehberdir. Allah kur’an için, sizlere rehber olsun diye indirdik diyorsa, o rehberin bir kısmının geçerliliğini kaybettiğini düşünmek, kur’an dan gerektiği kadar nasiplenmemek demektir. Kur’an ayetlerini dikkatle incelediğimizde, Allahın kelimeleri çok özel itinayla seçtiğini görürüz. Eğer kur’an dan Rabbin ne söylediğini tam olarak anlamak istiyorsak batılı, hurafeyi karıştırmadan, onu bir bütün olarak alıp, üzerinde Rabbin söylediği gibi, inceden inceye düşünürsek, inanın birçok gerçeğin farkına varacağımızı unutmayalım.

Dilerim Rabbimden, gönül gözleri mühürlenmemiş, aklını kullanarak iman eden, kur’an dan gereği gibi yararlanan, dersler, ibretler alan, zikir ehli kulları arasına, bizleri de alması dileklerimle.

SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK